Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2MAY1S1995SALI
10 DIZIYAZI
Yıkım ve perişanhktır her
savaş! Osmanlı împaratorlu-
ğu 'nun gelip girdiği savaş da
bu kuralın dışında değildir.
Acılar, yakıp yıkılışlar. turu-
lacak yanı ohnayan tüyler ür-
pertici şeylerle dokundu o.
Çatışmalann sürdüğü dört
yıl boyunca, dehşet ve ölüm,
siperlerde kol gezmez yal-
nız; köyleri, kasabalan, kent-
leri de dolaşıp duracak ve si-
vil halklan da kınp geçire-
cektir.
Savaşın facialan içinde, en
çok heyecan uyandıran ve
üzerinde en çok mürekkep
harcananı, Doğu Anado-
lu'daki Ermeni cemaatlerin
yok edilişleridir. Bugün bile,
bu acı olay bütünüyle aydın-
lığa çıkanlmış olmaktan
uzaktır ve iki tez, örneği az
görülür bır şiddetle çarpışıp
duruyor.
Olan biteni mi soruyorsu-
nuz?
Bir tehcir'in yol
açtıflı trajedl
1915 Mayısı'nm ortalan-
na doğru, Osmanlı hüküme-
ti, Doğu illerinde yerleşmiş
bütün Ermenilerin 'tehdr'ini
emreder. aynı şeyi, daha ön-
ce Ruslar yapmıştır. cephe-
nin öte yanında. Söz konusu
olan, savaşın sürdüğü bölge-
leri boşaltmaktır ilke olarak.
Bununla sivil halkın 'güven-
liğini sağlamak' kadar, Rus-
ya'ya yüzü dönük birtakım
insanlann olası bir ihanetin-
den de korumaktır silahlı
güçleri.
Bununla beraber, çok geç-
meden Kilikya ve Batı Ana-
dolu Ermenilerini de içine
alacak harekât, korkunç ko-
şullar içinde akışını sürdürür.
Yağmalar, yangınlar, işken-
celer, kıyımlar olur. Suriye ve
Mezopotamya toplama
kamplanna doğru gönderilen
sürgün kitleleri, Teşkilât-ı
Mahsusa'nın ve başıbozuk
takımının oluşturduğu çete-
lerin darbeleri altında erir, tü-
kenir günden güne.
Onlann hayatta kalan sa-
dece 120 bin kadan Hama,
Humus ve Şam kamplanna
ulaşabilecektir; Dair-ez-
Zor'da 200 bin ve Halep'te de
50 bin kişi sayılacaktır.
Öte yandan görünüşe ba-
kılırsa 300 bin dolayında in-
san Rus işgali sayesinde Kaf-
kasya'ya dönmeyi başardı.
Ya ötekiler? Kurbanlann sa-
yısını doğruluk saptamak
olanağı yok. Kimine göre
300 bin ile 600 bin arasında
busayı, kimine göre de 1 mil-
yonu as.ıyor. Öyle ya da böy-
le, işte bunun sonucudur ki
Istanbul'daki Amerikan Elçi-
si Henri Morgenthau, "Bir
nûlietin öldürülmesr olarak
değerlendırecektir olan bite-
ni.
Karsılıklı tezler
Yığınla çarpıcı tanıklıkla
tarihsel araştırmaya dayanan
Ermeni tezi -birçok bağım-
sız düşünceli insanındırda bu
tez!-hiçbir uzlasmakabulermiyor Istan-
bul'da iktidarda bulunan Ittihatçılar, bü-
tün bir halkı yok etmek istemişlerdir
açıkça. Bu yok etme planı sistemli bir şe-
kilde uygulanmıştır.
Kıyımlar. ya yerinde olmuş ya da sür-
günlerin Suriye ve Mezopotamya çölle-
rine doğru gönderildikleri yollar boyun-
ca olmuştur.
Yapılarun amacı da şudur: Ermenilerin
sesini kesinlikle boğmak. bütün Türk
yıllatıveiki tez
François Georgeon ve Paul Dumont'un
"Osmanlı İmparatorluğu Tarihi" adtı eserinden
•Ermeni tezine göre İstanbul'da iktidarda bulunan ittihatçılar,
bütün bir halkı yok etmek istemişlerdir açıkça. Bu yok etme
planı sistemli bir şekilde uygulanmıştır. Kıyımlar, ya yerinde
olmuş ya da sürgünlerin Suriye ve Mezopotamya çöllerine
doğru gönderildikleri yollar boyunca olmuştur.
•Türk tezi ise istanbul hükümetinin Ermeni ulusunu yok etmeyi
hiçbir zaman aramadığını, savaş zamanında geçerli bir
uygulamaya uygun olarak sadece Ermenileri 'tehcir' zorunda
kaldığını ileri sürer. Ermenilerin Ruslarla birlikte Doğu
Anadolu'da yaptıkları da 'tehcir'in diğer dayanağıdır.
} t . Iwr f, M M T -' t4f^K.~., •9&#«9°'r~
Birinci Dünya Savaşı yılla-
nnda yaşanan kıyım, Er-
menilerve Türklerarasın-
da sürekli tarüşma konu-
su olmuştur. 1915 Mayı-
sı'nın ortalanna doğru,
Osmanlı hükümeti. Doğu
illerinde yerleşmiş bütün
Ermenilerin 'tehcir'ini
emreder. Çok geçmeden
Kilikya ve Batı Anadolu
Ermenilerini de içine ala-
cak harekât, korkunç ko-
şullar içinde akışını sürdü-
rür. Yağmalar, yangınlar,
işkenceler, kıyımlar olur.
Ancak savaşın felaketleri
altında ezilen tek halk de-
ğildir Ermeni halkı. Savaş
sonrası istatisriklerine gö-
re, 1915'te başlayan Rus iş-
gaü ve Ermeni milislerin
öç eylemlerine uğrayan il-
lerde yü/binlerce insan
yok olup gitmiştir ki bu-
nun hatın sayilır bir bölü-
mii düşmanın işlediği kı-
yımlar sonucudur. Ermeni
çetelerinden bir grup (üst-
te) ve Ermenilerden nıüsa-
dere edilen silahlar (yan-
da).
Toynbee'nin Ingiliz hüküme-
ti hesabına hazırladıklan
'Mavi Kitap' ya da Aram An-
donyan'nın önayak olmasıy-
la yayımlanan Naim Bey'in
'Anılar'ı reddedilemez nite-
likte belgeler olarak görül-
memeli hiç de. 'Mavi Ki-
tap'ın 'savaş propagandası
olarak yavımlanıp dagıtüdn
ğını', Toynbee'nin kendisi de
itiraf etmedi mi? Bunun gibi
Jöntürk hükümetinin, Erme-
nilerin yok edilmelerini em-
retme yolunda 1915 yılımn
ilkbahannda çektiği telgraf-
lar, ciddi olarak tartışılıyor
bugün.
Ancak bunu söyledikten
sonra, Batı arşivlerinde ko-
runmuş ve her biri kendine
göre olmak üzere, acılı ger-
çeği dile getiren sayısız ta-
nıkJıklara nasıl girişilmez he-
men? Bir saptama: Birinci
Dünya Savaşı'nın arifesinde.
Türkiye'de, bir olasılıkla 1
milyon 500 binden fazla Er-
meni yaşıyordu; kıyımlann,
tehcirlerin, sürgünlerin arka-
sından, olsa olsa 70 bin Er-
meni kalacaktırgeriye birkaç
yıl sonra.
Özellikle bu sıradan sapta-
maya nasıl olur da dikkat ke-
silmez insan?
Yalnız Ermeniler
değil, Müslüman
halk da...
haklannın en bûyük Turan devleti çerçe-
vesinde birleşmesine engel oluşturan bir
etnik öğeyi Kafkasya'dan söküp atmak!
Türk tezi. daha da inceliklere dikkat eder
durumda değildir.
Reddedilmesı güç biryığın belgeye da-
yanan bu tez ise İstanbul hükümetinin
Ermeni ulusunu yok etmeyi hiçbir za-
man aramadığını. savaş zamanında ge-
çerli bir uygulamaya uygun olarak sade-
ce Ermenileri 'tehcir'zorunda kaldığını
ileri sürer.
Ermenilerin düşman hizmetinde mi-
lisleroluşturduklan, Ruslann Doğu Ana-
dolu'ya girmelerinden yararlanıp 1915
Nisanı'nda, Van ilinde Müslüman halkı
kesip doğradıklan ölçüde, daha da zo-
runlu görünüyor bu 'tehcirler'. Sürgün-
ler ve onlara eşlik eden olaylar, yığınla in-
sanın kurban olmasına yol açmıştır kuş-
kusuz. ne var ki ölenlerin sayısı, 300 bi-
ni aşmamıştır yine de bu rakam ise aynı
dönem boyunca yok olup giden 3 milyon
Türk ile orantılıdır.
Bir tarafın ve ötekinin soruna ayırdık-
lan belgelenn çokluğu içinde yanlışlık-
lan, tartışılabilir noktalan, hatta değişti-
rip çarpıtmalan bulup ortaya koymak,
öyle güçlük çıkarmıyor peİc. Özellikle
bugün şu nokta iyice anlaşılmış görünü-
yor.
Suçlama amacıyla dosyaya konmuş ki-
mi önemli belgelenn örneğin Bryce ile
Bununla beraber, şunun da
altını çizmek önemlidir. Sa-
vaşın felaketleri altında ezi-
len tek halk değildir Ermeni
halkı, 1915 yılının ilkbaha-
nnda, Çar ordusu, Van Gölü
yöresinde ilerlerken Kafkas
ve Türkiye Ermenilerinin
oluşturduklan gönüllü tabur-
lan da geliyordu arkasından.
Osmanlılar, ancak temmuz
başlanna doğru püskürtebi-
lecektirbu Rus-Ermeni kan-
şımı güçleri. Bu arada, on-
bınlerce Müslüman -aynı za-
manda askeri harekâttaki dal-
galanmalara tabi olarak, pek
büyük sayıda Hıristiyan!- öl-
dürüldü ya da kaçmakta bul-
dular selâmeti.
Birkaç ay sonra Ruslar, Er-
zurum'u alıp (1916 Şubatı)
Doğu Anadolu'nun hatın sa-
yjlır bir bölümünü git gide iş-
gal ederek birliklerini güney-
de Muş'a ve kuzeyde Trab-
zon'a (alınışı nisanda) ve Er-
zincan'a (alınışı temmuzda)
değin sürdüklerinde, aynı se-
naryodur göriilen.
Bu kez de cemaatler arası
çatışmada Müslüman halk
ağırbir vergi ödeyecektir. Sa-
vaş sonrası istatistikleri, Rus
işgaline ve Ermeni milislerin öç eylem-
lerine uğrayan illerden herbirinde, önem-
li bir nüfus açığı koyuyorlar ortaya, yüz-
binlerce insan yok olup gitmiştir ki bu-
nun hatın sayılırbirbölümü düşmanın iş-
lediği kıyımlar sonucudur.
1915, 1916,1917yakıhpyıkılışyüla-
ndır bunlar!
Yarın: Başka cephelerde de
ölünür
4
Alevîler ne istiyor?'la îlgîli iki açıklamaCŞazetenizin 15 Nisan 1995 ta-
rihli sayısmda yayımlanan Ha-
san MeşeÜ imzalı yazı ile ilgili
olarak polemiğe girmek istemi-
yorum.
Sadece önüne gelenin, kafası-
na esenin karaladığı, doğruluğu
ve inandıncılığı olmayan, ciddi-
yetten uzak bu tür yazılann
"Cumhurivet" gibi ciddi buldu-
ğum, objektif olmayı yaşamın
gereği sayarak insanlara doğru
naber taşıdığına inandığım bir
yayun organuıda yayımlanması-
na çok üzüldüğümü belirtmek
istiyorum.
Böyle bir yazının bir talihsiz-
lik sonucu yayımlandığı değer-
lendirmesi ıçerisindeyim.
Çünkü; Hacı Bektaş Veli der-
nekleri, 1989 yılından itibaren.
yurdun çeşitli yerlerinde, birbir-
lerinden bağımsız olarak kuru-
lan örgütlenmelerdi. Gerek için-
de yaşadığımız koşullar gerekse
insanlann niyetleri bu bağımsız
kuruluşlan tek çatı altında bir-
leşmeye zorladı. Bu sebeple Ha-
cıbektaş ilçesinde toplanan ör-
gütlenmelerin temsilcilerinin yer
aldığı toplantıda derneğimizin
bugünkü tüzüğü kabul görerek
Hacı Bektaş Dernekleri birleş-
me karan aldı. Bugün genel mer-
kezimiz bünyesinde elli şubeyi
banndıran bir örgütlülük düzeyi-
ne erişmiştir.
Genel merkez yönetiminde.
Selahattin ÖZELGenel Başkan,
Ali DOGAN Başkan Yardımcı-
sı, Kanber SÖNMEZ Üye, Ke-
mal ARSLAN Sayman, Ahmet
ŞAHlNSekreter, Mahmut AY-
DIN Üye, trfan ÇETJNKAYA-
Üye, Ceyhan USLU Üye, Yolcu
BILGÎNÇ Üye bulunmakta ay-
nca; tüm Hacı Bektaş Dernekle-
ri'nin seçilen on beş kişilik da-
nışma meclisi vardır.
Sızlere ve gazeteniz aracılı-
ğıyla tüm insanlanmıza doğru
bilgileri aktarmayı bir görev bi-
liyor, bu vesile ile çalışmalan-
nızda başanlar diliyorum.
Hacı Bektaş lCültür ve Tanıt-
ma Dernekleri Genel Başkanı
Selahattin ÖZEL
Gazetenizde 3-4 Nisan 1995
tarihlennde yayımlanan "Alevi-
ler Ne İstiyor" başlıklı yazı dizi-
nizde Alevi kültürünün önde ge-
len örgüt temsilcilerinin görüşle-
rine^er verildiği görülmüştür.
"Özgün görüşleri olan Pir Sul-
tan Abdal Kültür Derneği
n
adına
ise görüşlerine yer verdiğiniz Sn.
Ali Balkız,Türkiye genelinde bu-
lunan 40 şubemizin 450 civann-
da yöneticisinin arasında yer al-
madığı gibi sadece 35 bin üye-
mizden biridir. Oysa sizlerce de
bilindiği gibi örgütlerin ilke, he-
def ve dünya görüşlerine ilişkin
görüş belirtme hakkı sadece yö-
netıcilerin veya yetkı venlen bir
kimsenin yetkisindedir. Yöneti-
mimizSn. Balkız'a hiçbir zaman
böyle bir yetki vermemiştir. Hal
böyle iken hangi ılişkidir ki Sn.
Ali Balkız'ı söz konusu yazı di-
zisinde derneğin "önde geleni"
ve yönetim kurulu üyesi olarak
tanıtıyor.
Yüzlerce örgüt emekçisini ve
emeği görmezden gelen bu anla-
yışın bir örneğini de Güney İlle-
ri Temsilciniz Sayın Çerin Yiğe-
noğlu'nun "Ölü Ozanlar Deme-
ği Sıvas" adlı çalışmasında görü-
yoruz. Söz konusu eserlerde Sn.
Balkız, Pir Sultan Abdal Kültür
Dernekleri Başkanı olarak tanıtı-
lıyor. (Adı geçen eser, sayfa 125
ve 129). Gazetenizin genel ilke-
lerini değil ama bu tanıtım ve ki-
şisel olduğunu sandığımız ilişki-
yi anlamakta zorluk çektiğimiz
gibi örgütlü yapının emeğini hak-
kı olmayan herhangi birinin kişi-
sel çıkanna alet etmeyi amaçla-
yan bu yanıltıcı yayımı kınıyor
ve düzeltileceğine inanarak ba-
şanlar diliyoruz.
Metin Kuzugüdenlioğlu
Genel Sekreter
ÇALIŞANLARIN SORULARI / SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL
Sözleşmeli olarak çalışacağuıı
Soru SSK cmeklisiyim. Bir kamu kurumunda \c uznıan kadroda
sözleşmeli olarak ve Emekli Sandığı'na tabi çahşacağım.
Bir görüşe göre Emekli Sandığı'nda çalışmamla birlikte
SSK'den aldığım emekli maaşım kesilecek. Bir başka gö-
rüşe göre ise maaşım kesilmeden çalışabileceğim.
Sorunı, Emekli Sandığı'nda çalışırsam SSK'den aldığım
emekli aylığım kesilir mi?
(D.E.)
T.C. Emekli Sandığı Yasasf nda. Emekli Sandığı dışındaki bir baş-
ka sosyal güvenlik kurumundan yaşlılık aylığı alanlann, Sandık kap-
samında bir işe başladıklannda aylıklannın kesilmesine ilişkin bir hü-
küm bulunmamaktadır.
Emekli Sandığı Yasası'nın 99. maddesinde:
•*Emekli adi malullük, varife malullüğü, dul veva \ctim avlığı, son
hizmetzammı alanlardan. hiçbirşarta bağlı olmaksızın emekİilik hak-
kı tanınan varifelere tayin edilenlerin aylıklannın tamanu, bu \azife-
lere tayinleri tarihini takibeden aybaşından itibaren kesilir" deniImek-
tedır. Yasanın bu maddesinde sözü edilen aylıklar, Emekli Sandı-
ğı'nca ödenen emekli malul, dul ve yetim aylıklandır.
Emekli Sandığı Yasası'nın bu hükmü, aylıklan Emekli Sandığı'nca
bağlananlan ilgilendirmektedir.
Konuyla ilgili yargı karan uyannca, "Sosyal Sigortalar Kanunu'na
göre yaşlılık sigortasından ayhk alanlann Emekli Sandığı Kanunu'na
tabi bir yerde çalışmalan, vaşlılık avlıklannııı kcsilmesini gerektir-
mez."
Kararda şöyle denılmektedır.
"(...) 506 sayılı kanuna göre yaşlılık sigortasından aviık alanlann bu
a>lıklan ancak 506 sayılı kanun kapsamında sigortalı olarak çalışma-
ya başlamalan halinde kesilir. Yoksa, T.C. Emekli SandıgVna tabi bir
işte çalışmalan Sosyal Sigortalar Kanunu hükümleri çevTesüıde yaş-
lıükaylığııun kesilmesini gerektirmez. Öte yandan, Sosyal Güvenlik ku-
ruluşlanna tabi olarak gecen hizmetlerin birleştirilmesi hakkındaki
2829 sayılı kanunda da T.C. Emekli Sandığı'na tabi işte çaljşmayma
başlanıasıyla 506 sayılı kanuna göre bağlanan yaşlılık aylığuun kesile-
ceğine dair hüküm yoktur. (~)~
(Yargıtay 10. Huk'uk Dairesi, 20.9.1994tarih, 10379esasve 16510
karar)
Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan yaşlılık aylığı almakta olanlar, bu
kez yenıden 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası kapsamında çalışma-
ya başladıklannda, yaşlılık aylıklannın kesilmesi isteklerine bırakıl-
mıştır. Dileyen aylıgını kestirerek çalışmasını sürdürmekte. dileyen
Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyerek ve yaşlılık aylıklan kesilmek-
sizin çalışabilmektedır.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
İsveç'teYaşamL (1).
Isveç Radyosu'ndan Gülseren Engströmgelmişti
Ankara'ya, birgün kalıp gidecekti. Gülseren, yıllarön-
ceden tanıdığım arkadaşımdı. Isveçli eniştemiz Gö-
ran Engström'le evlenmeden önce, soyadı Er-
gün'dü. Gülseren Ergün, Mülkiyeliler Birliği'nin eski İs-
tanbul Başkanı Hüseyin Ergün'ün kardeşi. Isveç'te
evlendi. Sara adında bir kızı, Karl Emil adında bir oğ-
lu oldu. Isveç'te de çok dostlanm var, Hosrov var,
Eminevar, KurJaylar, Karabudalar var. Gülseren ga-
zeteci, tutturdu:
- Ankara 'ya gelmişken seninle bir konuşma yapmak
istiyorum!
Biz de o gün arkadaşlarla sözleşmişiz, Gölbaşı'na
Şahin Sevin'in alüminyum fabrikasınagideceğiz. Gül-
seren Engström'e önerdim:
- Haydi sen de gel, orada yemekte konuşurvz!
Dursun Kırt. UBA'dan Özden Alpdağ, Cumhuri-
yet'ten Ziya Aksoy, bir de Şahin Sevin, iki arabaya
doluştuk. Teoman Erol ölmeseydi, o da olacaktı. Ora-
da Teoman'ı da anacaktık. Şahin Sevin'in "Mekon
Alüminyum Fabrikası"u\ dolaştıktan sonra Sevin bızi,
Gölbaşı'ndaki Chez Le Belge'e (Belçikalının Yeri) gö-
türdü!
Yemekten sonra sıra konuşmalara gelmişti. Gülse-
ren öbürleriyle konuşurken biraz uyudum. Sıra bana
geldi. Gülseren'e:
- Sana konuşurum, ama sen de bana konuşacak-
sın!
- Tamam! dedi.
Gülseren'e, isveç'te politikacılann, yüksek derece-
li bürokratlann yaşamlarını anlatmasını rica ettim.
Isveç'te yaşam özelliği, eşitlik, sadelikmiş. öyle biz-
deki gibi cafcaflı şeyler yokmuş. Gülseren anlatıyor-
du:
"Isveç Kralı'nın kızkardeşi Christina, Kızılhaç ör-
gütü'nün Başkanı. Gazetecıler sordular:
- Evde, işi ütüyü kim yapıyor? Çamaşırı kim yıkıyor?
- Ütüyü ben yaptyorum. Çamaşın da kocam, çama-
şır makinesine koyuyor!"
Gülseren'e soruyorum:
- Başbakan'ın yaşamı nasıl?
- llginç bir örnek vereyım isterseniz; OJof Palme öl-
dürülünce, "Başbakan'a özel konut olsun" diye bir ka-
rar çıktı, güvenlik nedeniyie. Bir konut, Meclis'e ya-
kın bir yerde, eski biryapı onanldı. Büyük de bir şey
değil, ama Başbakan Ingvar Carlssonda 130 met-
rekarelik küçük bir villada oturuyordu. Bir kenarma-
hallede. Yanı, Isveçli bir işçinin bile sahip olabileceği
ölçüde bir bina. Ingvar Cahsson 'un eşı komşulann-
dan aynlmak istemiyordu, konuta taşınmak isteme-
di. Ingvar Cahsson, kansını ikna etti, taşınacaklan sı-
rada gazeteciler sordular: Taşınacak mısınız" diye.
Ingvar Carlsson utandı, kendisine özel bir işlem ya-
pılacağı için. Basına şunu söyledi: "Eşim evet dedi,
sonunda iki nedenden ötürü taşınmak istiyorum: Bir,
güvenlik önlemlerinden ötürü, daha az masraflı ola-
cak, çünkü 'konut' meclisın yanında. İkincisi komşu-
lanm, polislerin beni korumalanndan ötürü çok taciz
olmuşlardı. Herhalde, onlar da biraz başlannı dinle-
yecekler."
- Isveç'te kaç millervekili var?
-439.
- Lojmanlan var mı?
- Hayır, lojmanı olurmu? Milletvekilliği maaş olarak
fazla bir şey getirmiyor. 0nun dışında iktidar olarak da
birayncalık vermiyor. Politikaya soyunan soyunuyor,
çekirdekten yetişiyor o kadar.
- Başka ömekler var mı?
- Memurtar Sendikası (PSO) Genel Başkanı 'nın
ABD'den konuklan geliyor. Başkan, "Konuklan nere-
ye götüreyim yemeğe" diye düşünürken şoförü "is-
terseniz bir gece kulübüne götürelim" diyor. Gece ku-
lübüne gidıliyor. Oldukça yüksek bir hesap geliyor. Bu
hesap da örgütün bütçesinden ödenmiş oluyor. Bu
ortaya çıktı. Çok ayıplandı. Bir kez, konuklannı gece
kulübüne götürmesi çok ayıp. İkincisi de hesabı sen-
dikadan ödetmesi daha da ayıp! Başkan, bu neden-
den ötünj özür diledi. "Ayıp ettim" dedi, görevinden
aynldı. Bir örnek daha: 8 mılyonluk isveç'te, Isveç iş-
çi Sendikalan Konfederasyonu'nun 2.5 milyon üyesi
var. Bu örgüt, Sosyal Demokrat Parti'nin yan örgütü.
Polrtikalan birlikte saptanır. Işçi Sendikalan Konfede-
rasyonu Başkanı, partide görev alır. Sendikanın baş-
kanı, bir konut şirketinin yönetim kurulunda üyeydi.
Şirketin adı BPA, yönetim kurulu, buna genel piyaşa-
da ne kadar ücret alınıyorsa, o kadar ücret vermiş. "İşı-
ne son verilirse de şu kadar tazminat ödenecek" den-
miş. Bu piyasa ölçülerine göre yüksekçe bır rakam.
Bunu basın ortaya çıkarınca, bütün sendıkalar ayağa
kalktı. Özellikle, Maden Işçileri Sendikalan başı çeki-
yordu. Onlar:
- Ideolojisi olan bir örgütün başkanının bu ortamda
yüksek ücret alması yakışmazded//er
Adam özür diledi, görevinden aynldı. Böylece, si-
yasal yaşamına da son vermiş oldu. Sadeliğe bir ör-
nek daha vereyim: isveç'in zengin ailelerinden bin var,
Vallenbery, onun kansı bizde jimnastikçi olarak çalı-
şıyordu. Bu kadın, Isveç'te Kral ailesinden de zengin
birailenin gelini. Niçin? Çünkü, önemli olan para de-
ğil, kendi kendini gerçekleştirmek. Mesleği neyse,
onu yapıyor. Saçı düzgün. Bizim meslek saynlığımız
varya, çok çok stresten filan ağn oluyor. Gittim, ma-
sajımı yaptı. Sütyenime gözü takıldı:
- Aaa, dedi, siz Güneyli kadınlar böyle çok cicıli bi-
cili güzel şeyler giyiyorsunuz değil mi? Biz Kuzeyli ka-
dınlar, çok sallapatiyiz!
BULMACA SEDATYAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
V Kabugu ile ku-
rutulmuş fasulye.
2/Aynı ahır adına
koşan yanş atlan-
na venlen ad...Te-
miz. 3/ Dönerek
ya da ilen gen ha-
reket ederek, ken-
dine dayanan bir
parçanın önceden
belirlenmiş bir ha-
reketı yapmasını
sağlayan mil...
Afrika'dayaşayan
bir antilop. 4/ Vı-
layet... Zarif, kibar, güzel gı-
yinmış. 5/ "Hiçbir şeyden
çekmedı dünyada ' 'dan
çektiği kadar" (Orhan Velı)...
"Irianda Cumhuriyet Ordu-
su". 6/ Hızıp... Dolma yap-
mak içın hazırlanan kanşım.
II Yunan abecesınde bır
harf... Hıristiyanlar'ın en bü-
yük bavramı. 8/Damıtma yo-
luyla elde edilen her tür iç-
ki... Lütesyum elementınin
simgesı. 9/Fasıla... Bir cins av köpeği.
YUK.4RIDAN AŞAĞIYA:
1/ Tehlike. 2/ Bir pamuk cınsi... Halk müziğine özgü telli
birçalgı. 3/Küçük ağıl... Bırbestede kullanılabilecek aynı
türden sesler kümesi. 4/Şarkı. türkü... DavTanışlanndan, kı-
lığından ve görünümünden hoşlanılmayan kimseler ıçin
kullanılan sözcük. 5/ K.ımı balıklann iste kurutularak yapı-
lan pastırması. 6/Bır spor takımının gözde oyuncusu... Çe-
kirdekleri kahveden daha uyancı olan bır bıtkı. 7/Duyum-
samazlık. 8/Bırbüyük yetke sahibını perde arkasından yö-
neten kimse. 9/Tuzlanıp kurutulmuş yıyecek... Kale hen-
deği.