28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
f2 MAYIS 1995 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 Betül hentşirenin • Baştarafi 1. Sayfada şiresi olmayı istemesinin en önemli nedenini de buna bağlıyor. Sohbetimizin orta- smda doğumhaneden yük- selen kadın çığhklan ile ir- kilen Betûl hemşire, izin is- teyerek doğum yapacak olan hastanın yanına koşuyor. On beş dakika sonra geldi- ğinde yüzünde bir gülümse- me: "Gözümüz ayduı, bir kı- zmıız oldu". Ellerini yıkar yıkamaz, pembe bir battani- yeye sanlı, gözleri açılma- mış küçücük bir bebeği ku- caklayarak yanımıza geli- yor. "Bizim işimiz oldukça yorucu, ama bu tempoya auştık. Sevmesek katlana- mazdık" diyor. Sohbetimize hastanede görev yapan birkaç hemşire daha ortak oluyor. Hemşire- lik mesleğinin toplumun gö- zünde daha saygın bir konu- ma kavuşmasını istiyorlar. Betül hemşire. toplumun hemşirelere karşı önyargı beslediğini söyleyerek "Her meslekte oMuğu gibi hemşi- reler arasında da mesleğinin sorumlulugunu taşımayan insanlar çıkabilir. Bu, mesle- ği yapan rüm insanlara mal edilmemeli'* diyor. Genç bir hemşire olan Betül Akbu- lak'a göre, sağlık meslek li- sesinden mezun olan hemşi- relerkendini yetiştirmeli, in- san sağlığı ile uğraşmanın gerektirdiği sorumluluğun bilincini kavramalı. Çünkü "Sağlık, şakaya gelmiyor". Betül Akbulak, hemşirele- rin yaşadıklan ikinci önem- li sorunun yorucu nöbetler oldugunu belirtiyor. Ona gö- re her ay 24 saatten oluşan 8 nöbet gününü atlatmak zor. Bu genç hemşire, çalışma ortamı nedeniyle hemşirele- rin görevleri dışındaki işleri yapmak zorunda olmasın- dan yakınıyor. Yaşadıklan sorunlan düşünürken diğer hemşire arkadaşlanna bakı- yor ve gülümseyerek, "Eko- nomik problemleri saymaya gerek bile duymuyoruz. Ma- lum, bu ülkede maddi sıkın- 0 içinde bulunan her insanın yaşadığı zorluklan yaşryo- ruz" diyor. Tam bu sırada doğumha- neden yükselen kadın çığ- lıklan Betül hemşirenin tek- rar ayaklanmasına neden oluyor. Kucağında ikinci bir bebekle geri dönüyor. Bu sı- rada söze giren Şengül hem- şire gülümseyerek, "Hemşi- re, hastasına gü\en veren,işi- nin sonımluluğunda olan in- sandır. Hastaıuzı bu yöntem- le iyileştirebilirsiniz. Bu etki- li olmazsa ilaç ledavisini de- nersiniz" diyor. Şengül hemşirenin bu sözleri odadaki diğer hemşi- relerden de onay görüyor. Süleymaniye Kadın Doğu- mevi'ndeki tüm hemşireler, Hemşire Haftası'na meslek- lerinın hak ettiği saygınlığa ulaşmasını dileyerek gi- riyorlar. Erkek egemen ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakanlığa bağlı Aile Araştırma Kuru- mu tarafindan yaptınlan "Aile içi şiddet" konulu araş- tırmada. ailedeki önemli ka- rarlann almmasında erkek- lerin egemen olduğu, kadın- lann, kocalanndan çok sayı- da konuda izin ve onay al- mak zorunda kaldıklan be- lirlendi. Araştırmada, evliliklerde erkeklerin yüzde 67 oranı ile kadınlardan daha çok sevgiye önem verdiği; ka- dınlann yüzde 60'ının, er- keklerin de yüzde 68'inin düzenli bir yaşam için evli- liği zorunlu gördüğü vurgu- landı. Evliliklerin yüzde 55'inin "görücü" usulüyle yapıldı- ğını ortaya koyan araştırma- da; kadınlann yüzde 47'si- nin tek başına dışan çıkma, yüzde 25.7'sinin başörtüsüz gezme, yüzde 24.6'sının kı- sa kollu elbise giyme, yüz- de 32.1'inin de alışveriş yapma konulannda eşlerin- den izin istedikleri belirlen- di. Aile Araştırma Kuru- mu'nun Zet-Nieksen Araş- tırma Şırketi'ne yaptırdığı araştırmada, Türk ailelerin- de eşlerin birbirlerine karşı çok güçlü sevgi ve saygı besledikleri görüşüne vanl- dı. Araştırma sonunda, er- keklerin yüzde 67'sinüı, ka- dınlann da yüzde 54'ünün evliliklerde sevginin, kadın- lann yüzde 26.3'ünün, er- kelderin 16.9'unun da evli- liklerde saygmın önemine inandığı belirlendi. Araştırmada, aile içinde alınan önemli kararlardaer- keğin ön planda olduğuna dikkat çekilerek, kadının karar alırken erkeğin onay ve iznine ihtiyaç duyduğu belirtildi. Araştırmada, erkeklerin yüzde 58.5"inin de izin alın- ması gerektiğini savundu- ğuna işaret edildi. Verilere göre, kadınlann yjizde 47"si yalnız başına gezmeye çıkmak için, yüz- de 32.1'i alışverişe gitmek için, yüzde 25.7si başörtü- süz sokağa çıkmak için, yüzde 24.6'sı da kısa kollu elbise giymek için kendile- rini eşlerinden izin almak zorunda hissediyorlar. 'Türk ailesi taş gibi' Evliliklerin sürekliliği ve sosyal ilişkiler açısmdan "Türk ailelerinin taş gibi sağlam olduğu" kaydedilen araştırmada, hem resmi ni- kâhın. hem de dini nikâh ba- ğının önemli sayıldığı sonu- cuna vanldı. Araştırmada, hem resmi, hem de dini nikâhı olanlann yüzde 81.3, sadeceresmini- kâh yapanlann yüzde 15.3, yalnızca dini nikâhla yaşa- yanlann 3.2, nikâhsız bera- berliklerin de 0.2'likoranın- da görüldüğü bildırildi. Araştırma. Türkiye'deki çıftlerin yüzde 95.4'ünün birinci, yüzde 4'ünün ikin- ci, yüzde 0.6'sının da üçün- cü evlililderini sürdürdükle- rini ortaya çıkardı. Görücü usulü çoğunlukta Görücü usulü kurulmuş olan evliliklerin oranı yüzde 55. tanışarak ve anlaşarak yapılan evliliklerin oranının ise yüzde 45 olduğu saptan- dı. Aile başına düşen ortala- ma çocuk sayısının 2.63 ol- duğunun belirlendiği araş- tırmaya göre ailelerin 92.4'ü çocuklu. Araştırma- da, ikinci kez evlenenlerden yüzde 4'ünün ilk eşlerinden çocuk sahibi olduklan da belirlendi. Araştırmaya göre, hane- lerde gelir kazanan birey sa- yısı ortalama 1.2. Kadınla- nn en çok yüzde 15 *î evde veya dışanda gelir getiren işte çalışıyor. Maaşh kadın kırda daha fazla Gelir getirici işte çalışan kadınlann oranı yüzde 12.6 olmakla beraber. bu oran kentte yüzde 11.3'e düşü- yor. Kırsal kesimde gelir ge- tirici bir işte çalışan kadın- lann oranı ise 14.5. Ailenin birincil gelirini kazanan kadınlann oranı yüzde 2.4 olduğu belirtilir- ken, eşlerin birlikte geliri ol- duğu hanelerin oranının da yüzde 10.2 dolayında oldu- ğu kaydedildi. Evli kadının toplam hane gelirine katkı- sı yüzde 36 düzeyinde belir- lendi. 'Düzenli yaşam' eviilik gerekçesi Araştırmada, kadınlann yüzde 60.2'sinin, erkeklerin de yüzde 68.3'ünün "dü- zeıüi bir yaşam" için evlili- ği zorunlu gördüğü vurgu- landı. Kadınlann yüzde 50.4'ü- nün, erkeklerin 30.7'sinin çocuk sahibi olmak için ev- lenmek istedikleri belirlen- di. Verilere göre, kadınlann yüzde 37.8'i, erkeklerin yüzde 34.3'ü arkadaşlık ve sevgi; kadınlann yüzde 26.1 'i, erkeklenn yüzde 26.1 'i geleceğini güven al- tına almak: kadınlann yüz- de 11 'i, erkekJerin yüzde 10.7'si yalruzhktan kurtul- mak; kadınlann yüzde 9.3'ü, erkeklerin 5.5'i "maddi güven ve güç" için evlenmek istiyor. Şiddet, aile boyu suruyor • Baştarafi I. Sayfada tek oranı şöyle: - Kadının karnından be- beği, sırtından köteği eksik etmeyeceksin: Kadınlann yüzde 39.6'sı. Erkeklerin yüzde 44.5'L - Dayak cennetten çıkma- dır: Kadınlann yüzde 25. l'i. Erkeklerin yüzde 27.4'ü. - Erkektir, sever de döver de: Kadınlann yüzde 11.2'si. Erkeklerin yüzde 13.6'SL Araştırma sonuçlanna gö- re şiddete uğrayan kadınla- nn yüzde 66'sında üzüntü, kırgınlık ve hafıf psikolojik etkiler görülüyor. Dayaktan sonra ilişkilerin normale dönmesi. büyük ço- ğunlukla kocanın özür dile- mesiyle gerçekleşiyor. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi 1. Sayfada tidarda kalmaktır. "Hiçbir şey erişemeyeceğin kadar yüksek değildir. Boyun yetişmiyorsa al- tına bir şey /coy" felsefesine dayanır. Ül- kemizde alta konulup tepesine çıkma- ya uygun pek çok unsur olduğu için bu felsefeyi yaşama geçirmek çok zor de- ğildir. Bayramda rahat biraz batınca "kadın" üzerine söylenenleri, yazılıp çizilenleri şöyle bir tarayayım dedim. Acaba Çille- rolojinin özelliklerini daha iyi anlatabile- cek nitelemeler var mı? Öncelikle şunu vurgulamalıyım, kadın üzerine söylenmiş çok güzel ve çok kö- tü şeyler var. Ben, okurokumaz, "Çille- rolojiyi anlatıyor" dediklerimi ya da bu- na uyarlayabileceklerimi seçtim. Mevlana, "Ağlamak kadının tuzağı- dır" diyor. Bu, Çillerolojiye uzak değil. Emekliler biraz bastınnca, hanfendinin gözyaşı saati başlıyor: "Sizi düşünmediğimi mi sanıyorsu- nuz. Clinton'/a görüşürken bile aklım- dan çıkmıyorsunuz." Emekliler ne yapsın? Teselli ararken başhyorlar teselli etmeye: "Tamam kızım. O asil gözyaşlannı sil. ömriımüzazkaldı, ama biziarkanda bil. Yufka yüreğinde bize de yer varsa o ye- ter. Başbakanımızı ağlatmanın kahn pa- rasızlıktan beter." Victor Hugo, "Ana kollan şefkatle yoğrulmuştur. Çocuklaroradaderinde- rin uyurlar" diyor. Bizim Çillerolojide ço- cuklar yerine tabii ki halkı koymak gere- Çillenoloji... kiyor. Arada bir şefkatle şiddet karışıyor ama olsun, halkımız biraz mazoşisttır. Şiddeti de şefkatten sayar. Dostoyevski, "Kadın her şeyi gören gözü bile aldatır" diyor. Çillerolojide üç hanede gezen enflasyon bile halka, mutlu bir geleceğin ifadesi, kötü günle- rin son perdesi olarak anlatıldığı dikka- te alınırsa, bu söze hak vermemek elde değil. "Kadın olsun da bir sözü yanıtsız bı- raksın. Olacak şey değil. Meğer ki dilsi- zini bulun." Bu sözü Shakespeare söy- lemiş. Anonim deseydik, sanırım pek çok kişi, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e mal ederdi. Balzac, "Dünyada bir kadın için her- hangi bir erkeği etkisi altına aldığını bil- mesi kadar zevkli bir şey yoktur" diyor. Balzac, sanki Çillerolojiyi tarif ediyor. Cervantes, "Güzel ve kendıni beğen- miş bir kadını yıkabilmenın en kestirme yolu, güzelliğini övüp, kendıni beğen- mişliğini pohpohlamaktır" görüşünde. Cervantes bugünleri görebilseydi, Don Kişot'tan başını alıp Çillerolojiye eğilebil- seydi bunun ters sonuç da verebilece- ğini anlardı. Montherlant ın düşünceleri ise biraz sivri. işte biri: "Hiçbirzaman hem zeki hem güzel bir kadına rastlamadım." Başbakanımızı sadece Türkiye değil, cümle âlem güzel bulduğuna göre yo- rum sizin. Montheriant'dan bir daha: "Bütün kadınlar sönmektense, yana yana tükenmeyi tercih ederter." Bu tanıma uyan bir kişi devletin başı- na geçerse, kendisiyle birlikte ülkesini de tüketmemesini dileyelim. Halide Edip Adıvar, kadını anlatırken erkeği de ihmal etmiyor: "Her iyi kadın, erkek için mukaddes bir kalkandır." Bu sözü. uyanık bir işadamı, güzelce çerçeveletip Özer Bey'e hediye ederse, ihale kapasitesını ikıye katlar, dolarlann üzerine atlar. Hepsi olsa olsa bir çerçe- ve ile yüzde birkaçlık komisyona patlar. Çillerolojinin kronolojisi çok derin de- ğil. Bir bakıma deneme yanılma meto- duyla devlet yönetme biçimi. Şu yönte- mi uyguladık; memuryan canlı kaldı, şu- nunla bir kısmı öldü. Bir de bunu dene- yelim. Deney iyi bir öğretmen, ama faturası biraz pahalı. Ülkenin geleceğine mal oluyor o kadar. Bu maliyet fazla ama, halk hem denemeyi hem yanılmayı al- kışladığı için kısa sürede anlaşılmıyor. Biliyorsunuz, Türk milleti narin, ağır sö- zü kaldırmıyor, aptal diyene kızıyor, ap- tal yerine koyana aldırmıyor. Çilleroloji- nin başarısı biraz da buradan kaynakla- nıyor. Temiz yürekli halkımızın kolay kanali- ze olabilen bir sevgi pınan var. Çilleroloji adım adım kendi sözlüğünü de oluşturuyor. Birkaç örnek aktaralım: Sayfa: Sürekli beyazdır. Bomboştur. Biraz kirlenince, hemen yeni bir beyaz açılır. Gereği vardır: Her tümcenin sonuna konur. Haydi: Her tümcenin başına konur. Böylece tümcenin başı ve sonu belli olur. İçi olmasa da olur. Beyaz at: Halk kırat der ama doğrusu beyaz attır. DYP'nin amblemi olarak hal- kımızı da temsil eder. Biraz yem, biraz gem idare eder. Barışkes: Herkes ateşkes diye bilir. Bu eğrisidir, doğrusu bizimkisidir. Ban- şı isteyen herkesi kesin anlamına da ge- lir. Mezar: iyi bir siyaset pazarıdır. Anne babanın mezarına ne zaman gideceği- ni cümle âleme duyurursun. Sonra kab- re buyurursun. Bir fatiha, sekiz kamera, halkı avlamak için güzel bir manzara. Vatan: Doğduğun değil, doyduğun yerdir. Bugün Türkiye, yarın Amerikan eyaletleridir. Çillerolojinin yeni tanımlar yüklediği bu sözcükler, önümüzdeki dönemde yapılacak olanların teminatıdır. Hanfen- dinin aklından geçenler bunun birkaç katıdır. Önümüzdeki dönemdeki hedefı baba imajını yıkıp, toplumun anası ol- maktır. Siyasi literatürde böyle anaya herhalde halkın anası değil, dense den- se "omurgasız denizanası" denır. Son sözümüz yazıdan dışarı. Oliver Goldsmith'in şu sözü, yazıyı sonuna kadar okuma zahmetine katlanan ba- yanlara bayram hediyemiz olsun: "Kadınla müziğin yaşı olmaz..." Bayram, turizmi patlattı MERİH AK İZMİR - 9 günlük Kurban Bayra- mı, turizmi "patlattı". Akdenız ve Ege'de doluluk oranları yüzde 100'lere yaklaşırken ilginin yoğunlu- ğu. başta trafik olmak üzere birçok hizmeti felce ugrattı. Turizmcilenn, sezon öncesi "ciddi bir sınav" olarak gördüğü bayramda yol. su, elektrik gibi altyapı yetersizlikleri yıne su üs- tüne çıktı. Birçok turistik beldede yollar yine son günlerde düzeltilme- ye çalışıldı. Sağlık hizmetleri ise her sezonda olduğu gibi önemli bir so- run. Geçen yıllara orania fiyatlann iki katına çıkmasına karşm otellerde do- luluk oranlannın yüzde 100'lere yak- laşnıası, Akdeniz ve Egeli turizmci- lenn yüzünü güldürdü. Akdeniz Turistik Otelciler Birliği Başkanı Ali Berberoglu, Akdeniz Bölgesi'ndeki turistik işletmelerin ta- mamına yakınının bayram nedeniy- le dolduğunu söyledi. Berberoğlu, "Aunan, lsrail ve Rus müşteriler de var. Şu an bölgede boş yatak kalma- dı. Kemer, Beiek. Side, Âlanva bölge- lerine ilgi yoğun. Antaha kent merke- zine de böyle. Kentin giriş ve çıkışla- n felç oldu. Turistik merkezlere dağı- lım Antaha'dan olduğu için trafik çok yoğundu" dedı. lç turizmin tüm bayramlarda can- landığını, ancak bu yıl ilginin daha büyük oldugunu belırten Berberoğlu. "Yerli müşterilere hizmet edclim di- >t. oteller \ urtdışı bağlantılannda bu periyodarda pas geçerier. Bu yıl da böyle oldu ve beklenenin üzerinde ü- giyle karşılaşük. Bu yoğunluğa alışık olunduğundan, büyük aksaklıklaria karşılaşılmadı. Yerel yönetimler, ka- mu kuruluşları ve hizmet verenler, bütün önlemlerini aldılar. Bu hare- ketli sezon iyi bir deneme olacak. Oteller kendi eksikJiklerini tespitede- büecekler" diye konuştu. Bodrum yine gözde Bodrum tatilde neredeyse tümüy- le doldu. Bodrum Otelciler ve Pansı- yoncular Demeği (BODER) Başka- nı Murat Şeremedi, ilçede tüm hiz- metlerin felç oldugunu dile getirdi. Şeremetlı. "Bodrum popülerliğiniyi- tirmiyor. Son iki gündür kent, araç akınına uğradı. Her şey hkandı, şchir trafigi tıkandı. Polis kent içine girişle- ri yasaklıyor. Bodrum'a en büyük U- giyi de gençler gösteriyor. Aynca çok say ıda y abancı turist de ilçemizde bu- lunuyor. 1994 > ılı çok kötüy dü. Sezon başında gelir getirici bir ortam olma- sı moral nedeni oldu" dedi. Geçen yı 1larda yaşanan çıfte rezervasyon olaylannın bu yıl söz konusu olma- dığını belirten Şeremetli, en büyük sıkıntının altyapıda oldugunu söyle- di. Şeremetli, "Kaderimizbu. Deviet kış nüfusuna göre. 25 bin nüfuslu Bodrum'a göre yatınm yapıywr. Yaz sczonuna hanrlanması için yeterii de- ğil tabii. Sağlık hizmederi için de ge- çerli bu. Ancak çok modem bir has- tane kuruldu ve haziran ayı sonunda açılacak. Bu iyi bir geüşme. Altyapı için yağmuriann dinmesi beklendi, o zaman da turiznı mcvsimi başlamış oldu. Bunlara artık çözüm bulmak zorundayız"dedı. Güney Ege Turistik Otelciler ve Pansiyoncular Birliği (GETOP) Baş- kanı Asıma Geniş. bölgede yüzde 100'e yakın doluluk oranının yaşan- diğını dıle getirdi. Geniş. "Dışturizm açısından nisan ortasına kadar ilgi az- dı. Mayıs ayından haziran ayıntn so- nuna dek büyük doluluk var. Bay- ramda rezervBsyon çok yükseldi" di- ye konuştu. Geniş, sağlık hizmetleri konusun- da geçen yıllarda yaşanan sıkıntılann artık olmadığını dile getirerek, "Has- tanemizin inşaatı bitti, modern bir hastane. Marmaris'te çok güzel bir özel hastane daha var zaten. Ancak altyapı olarak biraz zorlandık. Yollar bayramdan bir-iki gün önce topar- landı. Trafblar yenüeniyor, bu yüzden iki gün öncesine kadar elektrik kesin- tisi vardı. Şimdilik yok" dedı. Diğer tatil beldelerinden Kuşada- sı da özellikle ikinci konutçulann ıl- gisi nedeniyle yoğun birdöneme gir- di. Kuşadasf nda önceden rezervas- yon yaptırmayanlann ancak pansi- yonlarda yer bulabildıği belirtiliyor. Foça'da ise yıldızlı otellerin tümü doldu. Havaların da iyi gitmesiyle günübirlik gelişlerin bayram boyun- ca önemli yoğunluk sağlaması bek- leniyor. OLAYLAKIN ARDINDAKT GERÇEK I Baştarafi 1. Sayfada mentoda tartışmalı konu- lar için referanduma gidil- mesini istiyor. Gümrük birliği konu- sunda halkoylamasına gi- dilmesi anlayışla karşıla- nabilir ve doğal sayılabilir; Avrupa'da birçok ülke Avr rupa Birliği'ne ilişkin konu- lardadoğrudan halka baş- vurmayı yeğlemışlerdir. Ancak fikir özgürlüğünü il- gilendiren ceza maddesi- nin kaldırılması demokra- si için şarttır; Terör Yasası 8'inci maddesine aykırı fi- kirler ileri sürdükleri için cezaevinde yatan aydın- ların yazgısı halkoyuna bı- rakılamaz. Bir ülkede yaşayan halk, fikir yasaklannın sürmesi için yüzde 99 ya da yüzde 100 oranında 'evet' oyu verse de, bu referandum, biçimsel olarak demokra- tik olsa bile, öz ve içerik olarak demokrasiye tü- müyle terstir. Yalnız Terör Yasası 8'in- ci maddesinin kaldırılma- sı Türkiye'ye demokrasiyi getirmez; çünkü '12 Eylül mevzuatı' 82 Anayasa- sı'ndan başlayarak geçer- lidir. Ancak 8'inci madde üzerinde kopanlan fırtına- ya bakıldığında, çağdaş demokrasi hukukunun ül- kede tümüyle geçerli kılın- ması için ne kadar büyük çabalara gerek olduğu an- laşılmaktadır. • • • Avrupa Konseyi yumuşadı • Baştarafi 1. Sayfada lı çalışmalan hızlandırması- nı sevindirici bir gelişme olarak niteledikleri bıldiril- dı. Toplantıda bakanlann, anayasadaki reformlann va- kit geçirilmeden gerçekleş- tirilmesi çağnsında bulun- duklan kaydedildi. Bakanlar Komitesi'nkı kapanış bildirgesinde ise "AKPM'nin aldığı tavsiye karan tarafımızdan not edi- lerek, daimi delegeler tara- findan bir cevap hazırlan- ması için talimat \erilmiştir" şeklinde bir ifadeye yer ve- rildi. lngiliz Reuter ajansı, Ba- kanlar Komitesi'nin talıma- tını "Avrupa Konseyi Ba- kanlar Komitesi. Türki- ye'nin Konsey üyeliğinin as- kıya alınnıasına karşı çıktı" şeklinde yorumladı. Öte yandan Bakanlar Ko- mitesi toplantısında bir ko- nuşma yapan Büyükelçi ts- met BirsetTürkiye'nın terör sorunu ile karşı karşıya ol- duğunun, Avrupa tarafindan iyice anlaşılması gerektiğini bildirdi. Birsel, AKPM'nin aldığı tavsiye karanndaki bazı ifa- delerin son derece yanlış ol- dugunu hatırlatarak. Türk parlamenterlerin AKPM"- den çekilme karannın TB- MM Başkanı Hüsamettin Cindorukve Dışışleri Baka- nı Erdal İnönü tarafindan da desteklendiğine dikkati çek- Cezaevlerinde açık görüş Türkiye, bebek ölümünde birinci Haber Merkezi - Kurban Bayramı dolayısıyla ceza in- faz kurumlan ile tutukevle- rinde açık görüş yapılıyor. iki gün sürecek açık görüş- ten terör suçlulan yararlana- mıyor. Terör suçlulan, ya- kınlanyla kapalı görüş yapı- yor. Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde 865, Adana E Tipı Cezaevi'nde 395. Kay- seri Kapalı Cezaevi'nde 560. Bursa E Tipi Ceza- evi'nde 538 tutuklu ve hü- kümlüden yansı dün açık görüş yapabildi. Istanbul Bayrampaşa Cezaevi'nde de dün 800'ün üzerinde tutuk- lu ve hükümlünün açık gö- rüşe çıktığı bildirildi. Tüm cezaevlerinde açık görüş bu- gün de yapılacak. Kırşehir Yanaçık Ceza- evi'nde. cinayet suçundan ömürboyu hapis cezasına mahkûm edilmiş bulunan ve Infaz Yasası gereğince 2 yıl sonra cezaevinden çıkacak olan Mustafa Deniz adlı bir mahkûm, dün öğle saatlerin- de açık görüş sırasında firar etti. Terör suçlulan, firara te- şebbüs edenler ve cezaevi yönetimine karşı isyan edenlerin dışında kalan mahkûm ve tutuklular. bu- gün de yakınlanyla açık gö- rüş yapabilecekler. Adalet Bakanlığı yetkilileri, ceza- evlerindeki görüşlenn rahat yapılabilmesi için görüşle- rin iki ayn güne bölünerek yapıldığını bildirdiler. Cezaev lennde terör suç- lusu olarak kalanlardan Ay- dın E Tipi. Diyarbakır E Ti- pi, Gaziantep ve Bursa Özel Tip cezaevlerinde bulunan- lar ise dün yakınlanyla ka- palı görüş yaptılar. Bu ceza- evlerinde kalan terör suçlu- lan bugün de yakınlanyla görüşebilecekler. Bu ceza- evlerinin dışında kalan terör suçlulan ise 13 mayıs cu- martesi ve 14 mayıs pazar günleri yakınlanyla görüş yapabilecekler. Kapatılan eski DEP milletvekillerinin de kaldığı Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde kalan terör suçlulan. Adalet Ba- kanlığf nın genelgesi uya- nnca cumartesi ve pazar günleri yakınlanyla kapalı görüş yapacaklar. Ankara Merkez Cezaevi Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'nde kalan 865 tu- tukludan yansı dün aileleri ve yakınlanyla açık görüş yaptılar. Görüş salonunun yetersiz kalması nedeniyle tutuklu ve yakınlan cezaevi- nin havalandınna alanlann- da da açık görüş yaptılar Anne. baba, eş ve çocukla- nyla hasret gideren tutuklu ve hükümlüler, görüş zama- nının kısıtlı olmasından ya- kındılar. Yakınlanyla sevgi yumağı oluşturan kader mahkûmlannın büyük bölü- mü yetkililerden. "genel ya da kısmi af" çıkanlmasını istediler. Açık görüşlenn yapıldığı günlerde cezae\ lennde firar olaylannın geçmış yıllarda fazla görülmesi üzerine Adalet Bakanlığı, cumhuri- yet savcılıklanna ve cezaevi yönetimlerine bırer genelge göndererek görüş günlerin- de önlemlerin arttınlmasını istemişti. Bu nedenle, An- kara Merkez Kapalı Ceza- evi girişinde tutuklularla gö- rüşecek kişiler. iki ayn yer- de sıkı kontrolden geçirile- rek içeri alındılar. Ailelerin üzerlerindeki paralar dışında tüm eşyalan emanete alındı. Cezaevi içe- risinde jandarma ve infaz koruma memurları yoğun önlemler alırken cezaevi çevresinde ise Cevik Kuv- vet Şube Müdürlüğü'ne bağlı polisler de sıkı önlem- ler uyguladılar. Edirne Kapalı Ceza- evi'nde kalan tutuklu ve hü- kümlüler sıkı kontrolden sonra yakınlanyla görüşe- bildiler. Edirne Kapalı Ce- zaevi'nde 3 saatte içerisinde yaklaşık 100 kişinin açık görüşten yararlandığı bildi- nldi. Bayrampaşa Ceza ve Tutukevi'nde B Blok'ta bu- lunan 800'ün üzerindeki ad- li tutuklu dün açık görüşten yararlanarak aileleri ve ya- kınlan ilebayramlaştı. Siya- si tutuklu ve hükümlüler ise geçen bayram olduğu gibi bu haktan yine yararlanama- dılar. Saat 10.00'dabaşlayan ve yanm saatlik seanslar şeklinde süren açık görüş- ler. saat 17.00'de sona erdi. Aralannda eski İSKİ Ge- nel Müdürü Ergun Gök- nel'in de bulunduğu özel tip cezaevinde ise görüşlerin bayramın dördüncü günü olan yann yapılacağı belir- tildi. Bayrampaşa Ceza- evi "ndeki siyasi tutuklu ve hükümlülerin de aileleriyle kapalı görüş yapmalanna izin verildiği öğrenildi. tzmir Buca Kapalı Ceza- evi "ndeki eski bölümün 1 'den 9. koğuşa kadar, yeni bölümün de 14'ten 17. ko- ğuşa kadar olan kısımlann- da kalan tutuklu ve hüküm- lüler dün ailelenylegörüştü- ler. Cezaevi yetkilileri bu- gün saat 09.00 ile 17.00 ara- sı da diğer koğuşlardakilerin açık. yeni bölümde de tutuk- lu ve hükümlülerin tümüyle kapalı görüş yapacaklannı bildirdiler. ERGÜNAKSOY ANKARA - Türkiye, bebek ölüm düzeyi sıralamasında, 38 Avrupa ülkesinin yanı sı- ra Azerbaycan. Ermenistan, Özbekistan ve Tacikistan'ı da geride bıraktı Çocuk hasta- lıklan uzmanı Doç. Dr. Şükrii Hatun, Tür- kiye'de ana ve çocuk saglığına dönük pro- jelere yeterii finansman desteği verilmedi- ğini söyledi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi'nce yapılan bir araştırma, Türki- ye'nin bebek ölüm hızı açısından Avru- pa'daki 38 ülke arasında ilk sırada bulun- duğunu ortaya koydu. Türkiye'nin. kişi başına düşen ulusal ge- lirden (GSMH) sağlığa aynlan pay açısın- dan 33. sırada olduğu saptanırken. bebek ölüm hızı konusunda, Azerbaycan, Arna- \-utluk. Rusya, Romanya, Ermenistan, Po- lonya, Özbekistan, Tacikistan ve Gürcıstan gibi eski Doğu Bloku ülkelerinin bile Tür- kiye'den iyi durumda olduklan kaydedildi. Güneydoğu'da oran yüksek Türkiye"de resmi verilere göre binde 53.6 olan bebek ölüm oranının. özellikle Güney- doğu'da sağlık hizmetlennin durması nede- niyle daha da yüksek olduğu bildirildi Ço- cuk sağlığıyla ilgili araştırmalanyla tanınan TTB Etik Kurul Üyesi ve çocuk hastalıkla- n uzmanı Doç. Dr. Şükrü Hatun, Sağlık Ba- kanlığı ile Hacettepe Üniversitesi"nin or- taklaşa gerçekleştirdiği 1993 nüfus araştır- masında bebek ölüm hızı konusunda bölge- ler arasında önemli farklilıklar saptandığı- nı belirterek Cumhuriyet'e kırsal kesimler- de bebek ölümlerinin daha yüksek oldugu- nu söyledi. Sağlık göstergeleri ve bebek ölüm hızı konusunda Türkiye'nin, Avrupa'nın en önünde oldugunu yıneleyen Hatun. "Geli- nen noktada en önemli etken, Türkiye'de ana ve çocuk saglığına dönük projelerin ye- terii finansmana sahip olmamasıdır. Türkiye'de nüfusun yüzde 30'unun hiç- bir sosyal güvencesi yok. Bunlann çocukla- nna da sağlık hizmetlerinin ulaşmasında bü- yük sorunlar \ar. Sosyal güvenliğe sahip ol- mayan ailelerde bebek ölümleri daha fazla" diye konuştu. Doğumdan sonra yaşamını sürdüreme- yen bebeklerin yüzde 50'sinin ilk 30 gün içinde öldüğünü kaydeden Şükrü Hatun, ilk 17 gündeki ölümlerin doğum sırasındaki komplıkasyonlara bağlı oldugunu vıırgula- yarak şunlan söyledi: "Gebe izkmesinin iyi yapılamaması, be- bek ölümlerini arttınyor. Gebe ve yeni do- ğanlann bakımı konusunda bir program ge- liştirilnıeli. Bebek ölüm hızını yalnız sağlık göstergeleri değil, toplumun gelişimiy le ilgi- li bütün faktörler etkiler." Bebek ölüm hızının azaltılmasında en önemli çözüm yollanndan birisinin anne eğitimi oldugunu vurgulayan Hatun, "Eği- tim almamış annelerin bebeklerinin ölme oranı yüzde 70, ilkokul mezunu annelerin be- beklerinin ölüm oranı da yüzde 40 dolayın- da. Anneeğitimi yüksektikçe ölüm oranı aza- üyor" dedi. Türkiye'de ailelerin ekonomik koşullar ve uzaklık nedeniyle çocuklannı ancak ağır- laşınca hekime götürdüğünü kaydeden Ha- tun, Türkiye'de tüm çocuklara ücretsiz sağ- lık hizmeti verilmesi gerektiğini savundu. Son 10 yıl içinde Türkiye'deki bebek ölüm hızının yüzde 92'den yüzde 60'lara indiğini anımsatan Hatun. "Türkiye'de bu konuda çabalar var, ama yeterii değiL Çok özel destek gerekli bu konuda" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle