Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
f2 MAYIS 1995 CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
Betül hentşirenin
• Baştarafi 1. Sayfada
şiresi olmayı istemesinin en
önemli nedenini de buna
bağlıyor. Sohbetimizin orta-
smda doğumhaneden yük-
selen kadın çığhklan ile ir-
kilen Betûl hemşire, izin is-
teyerek doğum yapacak olan
hastanın yanına koşuyor.
On beş dakika sonra geldi-
ğinde yüzünde bir gülümse-
me:
"Gözümüz ayduı, bir kı-
zmıız oldu". Ellerini yıkar
yıkamaz, pembe bir battani-
yeye sanlı, gözleri açılma-
mış küçücük bir bebeği ku-
caklayarak yanımıza geli-
yor. "Bizim işimiz oldukça
yorucu, ama bu tempoya
auştık. Sevmesek katlana-
mazdık" diyor.
Sohbetimize hastanede
görev yapan birkaç hemşire
daha ortak oluyor. Hemşire-
lik mesleğinin toplumun gö-
zünde daha saygın bir konu-
ma kavuşmasını istiyorlar.
Betül hemşire. toplumun
hemşirelere karşı önyargı
beslediğini söyleyerek "Her
meslekte oMuğu gibi hemşi-
reler arasında da mesleğinin
sorumlulugunu taşımayan
insanlar çıkabilir. Bu, mesle-
ği yapan rüm insanlara mal
edilmemeli'* diyor. Genç bir
hemşire olan Betül Akbu-
lak'a göre, sağlık meslek li-
sesinden mezun olan hemşi-
relerkendini yetiştirmeli, in-
san sağlığı ile uğraşmanın
gerektirdiği sorumluluğun
bilincini kavramalı. Çünkü
"Sağlık, şakaya gelmiyor".
Betül Akbulak, hemşirele-
rin yaşadıklan ikinci önem-
li sorunun yorucu nöbetler
oldugunu belirtiyor. Ona gö-
re her ay 24 saatten oluşan 8
nöbet gününü atlatmak zor.
Bu genç hemşire, çalışma
ortamı nedeniyle hemşirele-
rin görevleri dışındaki işleri
yapmak zorunda olmasın-
dan yakınıyor. Yaşadıklan
sorunlan düşünürken diğer
hemşire arkadaşlanna bakı-
yor ve gülümseyerek, "Eko-
nomik problemleri saymaya
gerek bile duymuyoruz. Ma-
lum, bu ülkede maddi sıkın-
0 içinde bulunan her insanın
yaşadığı zorluklan yaşryo-
ruz" diyor.
Tam bu sırada doğumha-
neden yükselen kadın çığ-
lıklan Betül hemşirenin tek-
rar ayaklanmasına neden
oluyor. Kucağında ikinci bir
bebekle geri dönüyor. Bu sı-
rada söze giren Şengül hem-
şire gülümseyerek, "Hemşi-
re, hastasına gü\en veren,işi-
nin sonımluluğunda olan in-
sandır. Hastaıuzı bu yöntem-
le iyileştirebilirsiniz. Bu etki-
li olmazsa ilaç ledavisini de-
nersiniz" diyor.
Şengül hemşirenin bu
sözleri odadaki diğer hemşi-
relerden de onay görüyor.
Süleymaniye Kadın Doğu-
mevi'ndeki tüm hemşireler,
Hemşire Haftası'na meslek-
lerinın hak ettiği saygınlığa
ulaşmasını dileyerek gi-
riyorlar.
Erkek egemen
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakanlığa
bağlı Aile Araştırma Kuru-
mu tarafindan yaptınlan
"Aile içi şiddet" konulu araş-
tırmada. ailedeki önemli ka-
rarlann almmasında erkek-
lerin egemen olduğu, kadın-
lann, kocalanndan çok sayı-
da konuda izin ve onay al-
mak zorunda kaldıklan be-
lirlendi.
Araştırmada, evliliklerde
erkeklerin yüzde 67 oranı
ile kadınlardan daha çok
sevgiye önem verdiği; ka-
dınlann yüzde 60'ının, er-
keklerin de yüzde 68'inin
düzenli bir yaşam için evli-
liği zorunlu gördüğü vurgu-
landı.
Evliliklerin yüzde 55'inin
"görücü" usulüyle yapıldı-
ğını ortaya koyan araştırma-
da; kadınlann yüzde 47'si-
nin tek başına dışan çıkma,
yüzde 25.7'sinin başörtüsüz
gezme, yüzde 24.6'sının kı-
sa kollu elbise giyme, yüz-
de 32.1'inin de alışveriş
yapma konulannda eşlerin-
den izin istedikleri belirlen-
di.
Aile Araştırma Kuru-
mu'nun Zet-Nieksen Araş-
tırma Şırketi'ne yaptırdığı
araştırmada, Türk ailelerin-
de eşlerin birbirlerine karşı
çok güçlü sevgi ve saygı
besledikleri görüşüne vanl-
dı.
Araştırma sonunda, er-
keklerin yüzde 67'sinüı, ka-
dınlann da yüzde 54'ünün
evliliklerde sevginin, kadın-
lann yüzde 26.3'ünün, er-
kelderin 16.9'unun da evli-
liklerde saygmın önemine
inandığı belirlendi.
Araştırmada, aile içinde
alınan önemli kararlardaer-
keğin ön planda olduğuna
dikkat çekilerek, kadının
karar alırken erkeğin onay
ve iznine ihtiyaç duyduğu
belirtildi.
Araştırmada, erkeklerin
yüzde 58.5"inin de izin alın-
ması gerektiğini savundu-
ğuna işaret edildi.
Verilere göre, kadınlann
yjizde 47"si yalnız başına
gezmeye çıkmak için, yüz-
de 32.1'i alışverişe gitmek
için, yüzde 25.7si başörtü-
süz sokağa çıkmak için,
yüzde 24.6'sı da kısa kollu
elbise giymek için kendile-
rini eşlerinden izin almak
zorunda hissediyorlar.
'Türk ailesi taş gibi'
Evliliklerin sürekliliği ve
sosyal ilişkiler açısmdan
"Türk ailelerinin taş gibi
sağlam olduğu" kaydedilen
araştırmada, hem resmi ni-
kâhın. hem de dini nikâh ba-
ğının önemli sayıldığı sonu-
cuna vanldı.
Araştırmada, hem resmi,
hem de dini nikâhı olanlann
yüzde 81.3, sadeceresmini-
kâh yapanlann yüzde 15.3,
yalnızca dini nikâhla yaşa-
yanlann 3.2, nikâhsız bera-
berliklerin de 0.2'likoranın-
da görüldüğü bildırildi.
Araştırma. Türkiye'deki
çıftlerin yüzde 95.4'ünün
birinci, yüzde 4'ünün ikin-
ci, yüzde 0.6'sının da üçün-
cü evlililderini sürdürdükle-
rini ortaya çıkardı.
Görücü usulü
çoğunlukta
Görücü usulü kurulmuş
olan evliliklerin oranı yüzde
55. tanışarak ve anlaşarak
yapılan evliliklerin oranının
ise yüzde 45 olduğu saptan-
dı.
Aile başına düşen ortala-
ma çocuk sayısının 2.63 ol-
duğunun belirlendiği araş-
tırmaya göre ailelerin
92.4'ü çocuklu. Araştırma-
da, ikinci kez evlenenlerden
yüzde 4'ünün ilk eşlerinden
çocuk sahibi olduklan da
belirlendi.
Araştırmaya göre, hane-
lerde gelir kazanan birey sa-
yısı ortalama 1.2. Kadınla-
nn en çok yüzde 15 *î evde
veya dışanda gelir getiren
işte çalışıyor.
Maaşh kadın kırda
daha fazla
Gelir getirici işte çalışan
kadınlann oranı yüzde 12.6
olmakla beraber. bu oran
kentte yüzde 11.3'e düşü-
yor. Kırsal kesimde gelir ge-
tirici bir işte çalışan kadın-
lann oranı ise 14.5.
Ailenin birincil gelirini
kazanan kadınlann oranı
yüzde 2.4 olduğu belirtilir-
ken, eşlerin birlikte geliri ol-
duğu hanelerin oranının da
yüzde 10.2 dolayında oldu-
ğu kaydedildi. Evli kadının
toplam hane gelirine katkı-
sı yüzde 36 düzeyinde belir-
lendi.
'Düzenli yaşam'
eviilik gerekçesi
Araştırmada, kadınlann
yüzde 60.2'sinin, erkeklerin
de yüzde 68.3'ünün "dü-
zeıüi bir yaşam" için evlili-
ği zorunlu gördüğü vurgu-
landı.
Kadınlann yüzde 50.4'ü-
nün, erkeklerin 30.7'sinin
çocuk sahibi olmak için ev-
lenmek istedikleri belirlen-
di.
Verilere göre, kadınlann
yüzde 37.8'i, erkeklerin
yüzde 34.3'ü arkadaşlık ve
sevgi; kadınlann yüzde
26.1 'i, erkeklenn yüzde
26.1 'i geleceğini güven al-
tına almak: kadınlann yüz-
de 11 'i, erkekJerin yüzde
10.7'si yalruzhktan kurtul-
mak; kadınlann yüzde
9.3'ü, erkeklerin 5.5'i
"maddi güven ve güç" için
evlenmek istiyor.
Şiddet, aile boyu
suruyor
• Baştarafi I. Sayfada
tek oranı şöyle:
- Kadının karnından be-
beği, sırtından köteği eksik
etmeyeceksin: Kadınlann
yüzde 39.6'sı. Erkeklerin
yüzde 44.5'L
- Dayak cennetten çıkma-
dır: Kadınlann yüzde 25. l'i.
Erkeklerin yüzde 27.4'ü.
- Erkektir, sever de döver
de: Kadınlann yüzde 11.2'si.
Erkeklerin yüzde 13.6'SL
Araştırma sonuçlanna gö-
re şiddete uğrayan kadınla-
nn yüzde 66'sında üzüntü,
kırgınlık ve hafıf psikolojik
etkiler görülüyor.
Dayaktan sonra ilişkilerin
normale dönmesi. büyük ço-
ğunlukla kocanın özür dile-
mesiyle gerçekleşiyor.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
tidarda kalmaktır.
"Hiçbir şey erişemeyeceğin kadar
yüksek değildir. Boyun yetişmiyorsa al-
tına bir şey /coy" felsefesine dayanır. Ül-
kemizde alta konulup tepesine çıkma-
ya uygun pek çok unsur olduğu için bu
felsefeyi yaşama geçirmek çok zor de-
ğildir.
Bayramda rahat biraz batınca "kadın"
üzerine söylenenleri, yazılıp çizilenleri
şöyle bir tarayayım dedim. Acaba Çille-
rolojinin özelliklerini daha iyi anlatabile-
cek nitelemeler var mı?
Öncelikle şunu vurgulamalıyım, kadın
üzerine söylenmiş çok güzel ve çok kö-
tü şeyler var. Ben, okurokumaz, "Çille-
rolojiyi anlatıyor" dediklerimi ya da bu-
na uyarlayabileceklerimi seçtim.
Mevlana, "Ağlamak kadının tuzağı-
dır" diyor. Bu, Çillerolojiye uzak değil.
Emekliler biraz bastınnca, hanfendinin
gözyaşı saati başlıyor:
"Sizi düşünmediğimi mi sanıyorsu-
nuz. Clinton'/a görüşürken bile aklım-
dan çıkmıyorsunuz."
Emekliler ne yapsın? Teselli ararken
başhyorlar teselli etmeye:
"Tamam kızım. O asil gözyaşlannı sil.
ömriımüzazkaldı, ama biziarkanda bil.
Yufka yüreğinde bize de yer varsa o ye-
ter. Başbakanımızı ağlatmanın kahn pa-
rasızlıktan beter."
Victor Hugo, "Ana kollan şefkatle
yoğrulmuştur. Çocuklaroradaderinde-
rin uyurlar" diyor. Bizim Çillerolojide ço-
cuklar yerine tabii ki halkı koymak gere-
Çillenoloji...
kiyor. Arada bir şefkatle şiddet karışıyor
ama olsun, halkımız biraz mazoşisttır.
Şiddeti de şefkatten sayar.
Dostoyevski, "Kadın her şeyi gören
gözü bile aldatır" diyor. Çillerolojide üç
hanede gezen enflasyon bile halka,
mutlu bir geleceğin ifadesi, kötü günle-
rin son perdesi olarak anlatıldığı dikka-
te alınırsa, bu söze hak vermemek elde
değil.
"Kadın olsun da bir sözü yanıtsız bı-
raksın. Olacak şey değil. Meğer ki dilsi-
zini bulun." Bu sözü Shakespeare söy-
lemiş. Anonim deseydik, sanırım pek
çok kişi, Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'e mal ederdi.
Balzac, "Dünyada bir kadın için her-
hangi bir erkeği etkisi altına aldığını bil-
mesi kadar zevkli bir şey yoktur" diyor.
Balzac, sanki Çillerolojiyi tarif ediyor.
Cervantes, "Güzel ve kendıni beğen-
miş bir kadını yıkabilmenın en kestirme
yolu, güzelliğini övüp, kendıni beğen-
mişliğini pohpohlamaktır" görüşünde.
Cervantes bugünleri görebilseydi, Don
Kişot'tan başını alıp Çillerolojiye eğilebil-
seydi bunun ters sonuç da verebilece-
ğini anlardı.
Montherlant ın düşünceleri ise biraz
sivri. işte biri:
"Hiçbirzaman hem zeki hem güzel bir
kadına rastlamadım."
Başbakanımızı sadece Türkiye değil,
cümle âlem güzel bulduğuna göre yo-
rum sizin.
Montheriant'dan bir daha:
"Bütün kadınlar sönmektense, yana
yana tükenmeyi tercih ederter."
Bu tanıma uyan bir kişi devletin başı-
na geçerse, kendisiyle birlikte ülkesini
de tüketmemesini dileyelim.
Halide Edip Adıvar, kadını anlatırken
erkeği de ihmal etmiyor:
"Her iyi kadın, erkek için mukaddes
bir kalkandır."
Bu sözü. uyanık bir işadamı, güzelce
çerçeveletip Özer Bey'e hediye ederse,
ihale kapasitesını ikıye katlar, dolarlann
üzerine atlar. Hepsi olsa olsa bir çerçe-
ve ile yüzde birkaçlık komisyona patlar.
Çillerolojinin kronolojisi çok derin de-
ğil. Bir bakıma deneme yanılma meto-
duyla devlet yönetme biçimi. Şu yönte-
mi uyguladık; memuryan canlı kaldı, şu-
nunla bir kısmı öldü. Bir de bunu dene-
yelim.
Deney iyi bir öğretmen, ama faturası
biraz pahalı. Ülkenin geleceğine mal
oluyor o kadar. Bu maliyet fazla ama,
halk hem denemeyi hem yanılmayı al-
kışladığı için kısa sürede anlaşılmıyor.
Biliyorsunuz, Türk milleti narin, ağır sö-
zü kaldırmıyor, aptal diyene kızıyor, ap-
tal yerine koyana aldırmıyor. Çilleroloji-
nin başarısı biraz da buradan kaynakla-
nıyor.
Temiz yürekli halkımızın kolay kanali-
ze olabilen bir sevgi pınan var.
Çilleroloji adım adım kendi sözlüğünü
de oluşturuyor. Birkaç örnek aktaralım:
Sayfa: Sürekli beyazdır. Bomboştur.
Biraz kirlenince, hemen yeni bir beyaz
açılır.
Gereği vardır: Her tümcenin sonuna
konur.
Haydi: Her tümcenin başına konur.
Böylece tümcenin başı ve sonu belli
olur. İçi olmasa da olur.
Beyaz at: Halk kırat der ama doğrusu
beyaz attır. DYP'nin amblemi olarak hal-
kımızı da temsil eder. Biraz yem, biraz
gem idare eder.
Barışkes: Herkes ateşkes diye bilir.
Bu eğrisidir, doğrusu bizimkisidir. Ban-
şı isteyen herkesi kesin anlamına da ge-
lir.
Mezar: iyi bir siyaset pazarıdır. Anne
babanın mezarına ne zaman gideceği-
ni cümle âleme duyurursun. Sonra kab-
re buyurursun. Bir fatiha, sekiz kamera,
halkı avlamak için güzel bir manzara.
Vatan: Doğduğun değil, doyduğun
yerdir. Bugün Türkiye, yarın Amerikan
eyaletleridir.
Çillerolojinin yeni tanımlar yüklediği
bu sözcükler, önümüzdeki dönemde
yapılacak olanların teminatıdır. Hanfen-
dinin aklından geçenler bunun birkaç
katıdır. Önümüzdeki dönemdeki hedefı
baba imajını yıkıp, toplumun anası ol-
maktır. Siyasi literatürde böyle anaya
herhalde halkın anası değil, dense den-
se "omurgasız denizanası" denır.
Son sözümüz yazıdan dışarı. Oliver
Goldsmith'in şu sözü, yazıyı sonuna
kadar okuma zahmetine katlanan ba-
yanlara bayram hediyemiz olsun:
"Kadınla müziğin yaşı olmaz..."
Bayram, turizmi patlattı
MERİH AK
İZMİR - 9 günlük Kurban Bayra-
mı, turizmi "patlattı". Akdenız ve
Ege'de doluluk oranları yüzde
100'lere yaklaşırken ilginin yoğunlu-
ğu. başta trafik olmak üzere birçok
hizmeti felce ugrattı. Turizmcilenn,
sezon öncesi "ciddi bir sınav" olarak
gördüğü bayramda yol. su, elektrik
gibi altyapı yetersizlikleri yıne su üs-
tüne çıktı. Birçok turistik beldede
yollar yine son günlerde düzeltilme-
ye çalışıldı. Sağlık hizmetleri ise her
sezonda olduğu gibi önemli bir so-
run.
Geçen yıllara orania fiyatlann iki
katına çıkmasına karşm otellerde do-
luluk oranlannın yüzde 100'lere yak-
laşnıası, Akdeniz ve Egeli turizmci-
lenn yüzünü güldürdü.
Akdeniz Turistik Otelciler Birliği
Başkanı Ali Berberoglu, Akdeniz
Bölgesi'ndeki turistik işletmelerin ta-
mamına yakınının bayram nedeniy-
le dolduğunu söyledi. Berberoğlu,
"Aunan, lsrail ve Rus müşteriler de
var. Şu an bölgede boş yatak kalma-
dı. Kemer, Beiek. Side, Âlanva bölge-
lerine ilgi yoğun. Antaha kent merke-
zine de böyle. Kentin giriş ve çıkışla-
n felç oldu. Turistik merkezlere dağı-
lım Antaha'dan olduğu için trafik çok
yoğundu" dedı.
lç turizmin tüm bayramlarda can-
landığını, ancak bu yıl ilginin daha
büyük oldugunu belırten Berberoğlu.
"Yerli müşterilere hizmet edclim di-
>t. oteller \ urtdışı bağlantılannda bu
periyodarda pas geçerier. Bu yıl da
böyle oldu ve beklenenin üzerinde ü-
giyle karşılaşük. Bu yoğunluğa alışık
olunduğundan, büyük aksaklıklaria
karşılaşılmadı. Yerel yönetimler, ka-
mu kuruluşları ve hizmet verenler,
bütün önlemlerini aldılar. Bu hare-
ketli sezon iyi bir deneme olacak.
Oteller kendi eksikJiklerini tespitede-
büecekler" diye konuştu.
Bodrum yine gözde
Bodrum tatilde neredeyse tümüy-
le doldu. Bodrum Otelciler ve Pansı-
yoncular Demeği (BODER) Başka-
nı Murat Şeremedi, ilçede tüm hiz-
metlerin felç oldugunu dile getirdi.
Şeremetlı. "Bodrum popülerliğiniyi-
tirmiyor. Son iki gündür kent, araç
akınına uğradı. Her şey hkandı, şchir
trafigi tıkandı. Polis kent içine girişle-
ri yasaklıyor. Bodrum'a en büyük U-
giyi de gençler gösteriyor. Aynca çok
say ıda y abancı turist de ilçemizde bu-
lunuyor. 1994 > ılı çok kötüy dü. Sezon
başında gelir getirici bir ortam olma-
sı moral nedeni oldu" dedi. Geçen
yı 1larda yaşanan çıfte rezervasyon
olaylannın bu yıl söz konusu olma-
dığını belirten Şeremetli, en büyük
sıkıntının altyapıda oldugunu söyle-
di. Şeremetli, "Kaderimizbu. Deviet
kış nüfusuna göre. 25 bin nüfuslu
Bodrum'a göre yatınm yapıywr. Yaz
sczonuna hanrlanması için yeterii de-
ğil tabii. Sağlık hizmederi için de ge-
çerli bu. Ancak çok modem bir has-
tane kuruldu ve haziran ayı sonunda
açılacak. Bu iyi bir geüşme. Altyapı
için yağmuriann dinmesi beklendi, o
zaman da turiznı mcvsimi başlamış
oldu. Bunlara artık çözüm bulmak
zorundayız"dedı.
Güney Ege Turistik Otelciler ve
Pansiyoncular Birliği (GETOP) Baş-
kanı Asıma Geniş. bölgede yüzde
100'e yakın doluluk oranının yaşan-
diğını dıle getirdi. Geniş. "Dışturizm
açısından nisan ortasına kadar ilgi az-
dı. Mayıs ayından haziran ayıntn so-
nuna dek büyük doluluk var. Bay-
ramda rezervBsyon çok yükseldi" di-
ye konuştu.
Geniş, sağlık hizmetleri konusun-
da geçen yıllarda yaşanan sıkıntılann
artık olmadığını dile getirerek, "Has-
tanemizin inşaatı bitti, modern bir
hastane. Marmaris'te çok güzel bir
özel hastane daha var zaten. Ancak
altyapı olarak biraz zorlandık. Yollar
bayramdan bir-iki gün önce topar-
landı. Trafblar yenüeniyor, bu yüzden
iki gün öncesine kadar elektrik kesin-
tisi vardı. Şimdilik yok" dedı.
Diğer tatil beldelerinden Kuşada-
sı da özellikle ikinci konutçulann ıl-
gisi nedeniyle yoğun birdöneme gir-
di. Kuşadasf nda önceden rezervas-
yon yaptırmayanlann ancak pansi-
yonlarda yer bulabildıği belirtiliyor.
Foça'da ise yıldızlı otellerin tümü
doldu. Havaların da iyi gitmesiyle
günübirlik gelişlerin bayram boyun-
ca önemli yoğunluk sağlaması bek-
leniyor.
OLAYLAKIN
ARDINDAKT
GERÇEK
I Baştarafi 1. Sayfada
mentoda tartışmalı konu-
lar için referanduma gidil-
mesini istiyor.
Gümrük birliği konu-
sunda halkoylamasına gi-
dilmesi anlayışla karşıla-
nabilir ve doğal sayılabilir;
Avrupa'da birçok ülke Avr
rupa Birliği'ne ilişkin konu-
lardadoğrudan halka baş-
vurmayı yeğlemışlerdir.
Ancak fikir özgürlüğünü il-
gilendiren ceza maddesi-
nin kaldırılması demokra-
si için şarttır; Terör Yasası
8'inci maddesine aykırı fi-
kirler ileri sürdükleri için
cezaevinde yatan aydın-
ların yazgısı halkoyuna bı-
rakılamaz.
Bir ülkede yaşayan halk,
fikir yasaklannın sürmesi
için yüzde 99 ya da yüzde
100 oranında 'evet' oyu
verse de, bu referandum,
biçimsel olarak demokra-
tik olsa bile, öz ve içerik
olarak demokrasiye tü-
müyle terstir.
Yalnız Terör Yasası 8'in-
ci maddesinin kaldırılma-
sı Türkiye'ye demokrasiyi
getirmez; çünkü '12 Eylül
mevzuatı' 82 Anayasa-
sı'ndan başlayarak geçer-
lidir. Ancak 8'inci madde
üzerinde kopanlan fırtına-
ya bakıldığında, çağdaş
demokrasi hukukunun ül-
kede tümüyle geçerli kılın-
ması için ne kadar büyük
çabalara gerek olduğu an-
laşılmaktadır.
• • •
Avrupa
Konseyi
yumuşadı
• Baştarafi 1. Sayfada
lı çalışmalan hızlandırması-
nı sevindirici bir gelişme
olarak niteledikleri bıldiril-
dı.
Toplantıda bakanlann,
anayasadaki reformlann va-
kit geçirilmeden gerçekleş-
tirilmesi çağnsında bulun-
duklan kaydedildi.
Bakanlar Komitesi'nkı
kapanış bildirgesinde ise
"AKPM'nin aldığı tavsiye
karan tarafımızdan not edi-
lerek, daimi delegeler tara-
findan bir cevap hazırlan-
ması için talimat \erilmiştir"
şeklinde bir ifadeye yer ve-
rildi.
lngiliz Reuter ajansı, Ba-
kanlar Komitesi'nin talıma-
tını "Avrupa Konseyi Ba-
kanlar Komitesi. Türki-
ye'nin Konsey üyeliğinin as-
kıya alınnıasına karşı çıktı"
şeklinde yorumladı.
Öte yandan Bakanlar Ko-
mitesi toplantısında bir ko-
nuşma yapan Büyükelçi ts-
met BirsetTürkiye'nın terör
sorunu ile karşı karşıya ol-
duğunun, Avrupa tarafindan
iyice anlaşılması gerektiğini
bildirdi.
Birsel, AKPM'nin aldığı
tavsiye karanndaki bazı ifa-
delerin son derece yanlış ol-
dugunu hatırlatarak. Türk
parlamenterlerin AKPM"-
den çekilme karannın TB-
MM Başkanı Hüsamettin
Cindorukve Dışışleri Baka-
nı Erdal İnönü tarafindan da
desteklendiğine dikkati çek-
Cezaevlerinde açık görüş Türkiye, bebek ölümünde birinci
Haber Merkezi - Kurban
Bayramı dolayısıyla ceza in-
faz kurumlan ile tutukevle-
rinde açık görüş yapılıyor.
iki gün sürecek açık görüş-
ten terör suçlulan yararlana-
mıyor. Terör suçlulan, ya-
kınlanyla kapalı görüş yapı-
yor. Ankara Merkez Kapalı
Cezaevi'nde 865, Adana E
Tipı Cezaevi'nde 395. Kay-
seri Kapalı Cezaevi'nde
560. Bursa E Tipi Ceza-
evi'nde 538 tutuklu ve hü-
kümlüden yansı dün açık
görüş yapabildi. Istanbul
Bayrampaşa Cezaevi'nde de
dün 800'ün üzerinde tutuk-
lu ve hükümlünün açık gö-
rüşe çıktığı bildirildi. Tüm
cezaevlerinde açık görüş bu-
gün de yapılacak.
Kırşehir Yanaçık Ceza-
evi'nde. cinayet suçundan
ömürboyu hapis cezasına
mahkûm edilmiş bulunan ve
Infaz Yasası gereğince 2 yıl
sonra cezaevinden çıkacak
olan Mustafa Deniz adlı bir
mahkûm, dün öğle saatlerin-
de açık görüş sırasında firar
etti.
Terör suçlulan, firara te-
şebbüs edenler ve cezaevi
yönetimine karşı isyan
edenlerin dışında kalan
mahkûm ve tutuklular. bu-
gün de yakınlanyla açık gö-
rüş yapabilecekler. Adalet
Bakanlığı yetkilileri, ceza-
evlerindeki görüşlenn rahat
yapılabilmesi için görüşle-
rin iki ayn güne bölünerek
yapıldığını bildirdiler.
Cezaev lennde terör suç-
lusu olarak kalanlardan Ay-
dın E Tipi. Diyarbakır E Ti-
pi, Gaziantep ve Bursa Özel
Tip cezaevlerinde bulunan-
lar ise dün yakınlanyla ka-
palı görüş yaptılar. Bu ceza-
evlerinde kalan terör suçlu-
lan bugün de yakınlanyla
görüşebilecekler. Bu ceza-
evlerinin dışında kalan terör
suçlulan ise 13 mayıs cu-
martesi ve 14 mayıs pazar
günleri yakınlanyla görüş
yapabilecekler. Kapatılan
eski DEP milletvekillerinin
de kaldığı Ankara Merkez
Kapalı Cezaevi'nde kalan
terör suçlulan. Adalet Ba-
kanlığf nın genelgesi uya-
nnca cumartesi ve pazar
günleri yakınlanyla kapalı
görüş yapacaklar.
Ankara Merkez
Cezaevi
Ankara Merkez Kapalı
Cezaevi'nde kalan 865 tu-
tukludan yansı dün aileleri
ve yakınlanyla açık görüş
yaptılar. Görüş salonunun
yetersiz kalması nedeniyle
tutuklu ve yakınlan cezaevi-
nin havalandınna alanlann-
da da açık görüş yaptılar
Anne. baba, eş ve çocukla-
nyla hasret gideren tutuklu
ve hükümlüler, görüş zama-
nının kısıtlı olmasından ya-
kındılar. Yakınlanyla sevgi
yumağı oluşturan kader
mahkûmlannın büyük bölü-
mü yetkililerden. "genel ya
da kısmi af" çıkanlmasını
istediler.
Açık görüşlenn yapıldığı
günlerde cezae\ lennde firar
olaylannın geçmış yıllarda
fazla görülmesi üzerine
Adalet Bakanlığı, cumhuri-
yet savcılıklanna ve cezaevi
yönetimlerine bırer genelge
göndererek görüş günlerin-
de önlemlerin arttınlmasını
istemişti. Bu nedenle, An-
kara Merkez Kapalı Ceza-
evi girişinde tutuklularla gö-
rüşecek kişiler. iki ayn yer-
de sıkı kontrolden geçirile-
rek içeri alındılar.
Ailelerin üzerlerindeki
paralar dışında tüm eşyalan
emanete alındı. Cezaevi içe-
risinde jandarma ve infaz
koruma memurları yoğun
önlemler alırken cezaevi
çevresinde ise Cevik Kuv-
vet Şube Müdürlüğü'ne
bağlı polisler de sıkı önlem-
ler uyguladılar.
Edirne Kapalı Ceza-
evi'nde kalan tutuklu ve hü-
kümlüler sıkı kontrolden
sonra yakınlanyla görüşe-
bildiler. Edirne Kapalı Ce-
zaevi'nde 3 saatte içerisinde
yaklaşık 100 kişinin açık
görüşten yararlandığı bildi-
nldi. Bayrampaşa Ceza ve
Tutukevi'nde B Blok'ta bu-
lunan 800'ün üzerindeki ad-
li tutuklu dün açık görüşten
yararlanarak aileleri ve ya-
kınlan ilebayramlaştı. Siya-
si tutuklu ve hükümlüler ise
geçen bayram olduğu gibi
bu haktan yine yararlanama-
dılar. Saat 10.00'dabaşlayan
ve yanm saatlik seanslar
şeklinde süren açık görüş-
ler. saat 17.00'de sona erdi.
Aralannda eski İSKİ Ge-
nel Müdürü Ergun Gök-
nel'in de bulunduğu özel tip
cezaevinde ise görüşlerin
bayramın dördüncü günü
olan yann yapılacağı belir-
tildi. Bayrampaşa Ceza-
evi "ndeki siyasi tutuklu ve
hükümlülerin de aileleriyle
kapalı görüş yapmalanna
izin verildiği öğrenildi.
tzmir Buca Kapalı Ceza-
evi "ndeki eski bölümün
1 'den 9. koğuşa kadar, yeni
bölümün de 14'ten 17. ko-
ğuşa kadar olan kısımlann-
da kalan tutuklu ve hüküm-
lüler dün ailelenylegörüştü-
ler. Cezaevi yetkilileri bu-
gün saat 09.00 ile 17.00 ara-
sı da diğer koğuşlardakilerin
açık. yeni bölümde de tutuk-
lu ve hükümlülerin tümüyle
kapalı görüş yapacaklannı
bildirdiler.
ERGÜNAKSOY
ANKARA - Türkiye, bebek ölüm düzeyi
sıralamasında, 38 Avrupa ülkesinin yanı sı-
ra Azerbaycan. Ermenistan, Özbekistan ve
Tacikistan'ı da geride bıraktı Çocuk hasta-
lıklan uzmanı Doç. Dr. Şükrii Hatun, Tür-
kiye'de ana ve çocuk saglığına dönük pro-
jelere yeterii finansman desteği verilmedi-
ğini söyledi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez
Konseyi'nce yapılan bir araştırma, Türki-
ye'nin bebek ölüm hızı açısından Avru-
pa'daki 38 ülke arasında ilk sırada bulun-
duğunu ortaya koydu.
Türkiye'nin. kişi başına düşen ulusal ge-
lirden (GSMH) sağlığa aynlan pay açısın-
dan 33. sırada olduğu saptanırken. bebek
ölüm hızı konusunda, Azerbaycan, Arna-
\-utluk. Rusya, Romanya, Ermenistan, Po-
lonya, Özbekistan, Tacikistan ve Gürcıstan
gibi eski Doğu Bloku ülkelerinin bile Tür-
kiye'den iyi durumda olduklan kaydedildi.
Güneydoğu'da oran yüksek
Türkiye"de resmi verilere göre binde 53.6
olan bebek ölüm oranının. özellikle Güney-
doğu'da sağlık hizmetlennin durması nede-
niyle daha da yüksek olduğu bildirildi Ço-
cuk sağlığıyla ilgili araştırmalanyla tanınan
TTB Etik Kurul Üyesi ve çocuk hastalıkla-
n uzmanı Doç. Dr. Şükrü Hatun, Sağlık Ba-
kanlığı ile Hacettepe Üniversitesi"nin or-
taklaşa gerçekleştirdiği 1993 nüfus araştır-
masında bebek ölüm hızı konusunda bölge-
ler arasında önemli farklilıklar saptandığı-
nı belirterek Cumhuriyet'e kırsal kesimler-
de bebek ölümlerinin daha yüksek oldugu-
nu söyledi.
Sağlık göstergeleri ve bebek ölüm hızı
konusunda Türkiye'nin, Avrupa'nın en
önünde oldugunu yıneleyen Hatun. "Geli-
nen noktada en önemli etken, Türkiye'de
ana ve çocuk saglığına dönük projelerin ye-
terii finansmana sahip olmamasıdır.
Türkiye'de nüfusun yüzde 30'unun hiç-
bir sosyal güvencesi yok. Bunlann çocukla-
nna da sağlık hizmetlerinin ulaşmasında bü-
yük sorunlar \ar. Sosyal güvenliğe sahip ol-
mayan ailelerde bebek ölümleri daha fazla"
diye konuştu.
Doğumdan sonra yaşamını sürdüreme-
yen bebeklerin yüzde 50'sinin ilk 30 gün
içinde öldüğünü kaydeden Şükrü Hatun, ilk
17 gündeki ölümlerin doğum sırasındaki
komplıkasyonlara bağlı oldugunu vıırgula-
yarak şunlan söyledi:
"Gebe izkmesinin iyi yapılamaması, be-
bek ölümlerini arttınyor. Gebe ve yeni do-
ğanlann bakımı konusunda bir program ge-
liştirilnıeli. Bebek ölüm hızını yalnız sağlık
göstergeleri değil, toplumun gelişimiy le ilgi-
li bütün faktörler etkiler."
Bebek ölüm hızının azaltılmasında en
önemli çözüm yollanndan birisinin anne
eğitimi oldugunu vurgulayan Hatun, "Eği-
tim almamış annelerin bebeklerinin ölme
oranı yüzde 70, ilkokul mezunu annelerin be-
beklerinin ölüm oranı da yüzde 40 dolayın-
da. Anneeğitimi yüksektikçe ölüm oranı aza-
üyor" dedi.
Türkiye'de ailelerin ekonomik koşullar
ve uzaklık nedeniyle çocuklannı ancak ağır-
laşınca hekime götürdüğünü kaydeden Ha-
tun, Türkiye'de tüm çocuklara ücretsiz sağ-
lık hizmeti verilmesi gerektiğini savundu.
Son 10 yıl içinde Türkiye'deki bebek
ölüm hızının yüzde 92'den yüzde 60'lara
indiğini anımsatan Hatun. "Türkiye'de bu
konuda çabalar var, ama yeterii değiL Çok
özel destek gerekli bu konuda" dedi.