Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 MAYIS 1995 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Doktorlar özefleştirmeye karşı• Türk Tabipleri Birliği'nin 'sağhk sektöründe özelleştinne' konulu
araştırmasında, özelleştirmenin sağhk personeli için de 'işsizlik' anlamına
geleceği kaydedilirken özel sektörün sağlıktan para kazanmayı hedeflediği,
parası az olanın hizmetten daha az yararlanabileceği bildirildi. Özelleştirilen
hastanelerin büyük kentler ve zengin bölgelerde hizmet sunacağı savunuldu.
ERGÜNAKSOY
ANKARA - Türk Tabip-
leri Bırliği (TTB) Merkez
Konseyi tarafından yapılan
bir araştırmada, sağlıkta
özelleştirme ile birlikte,
kaynaklann sağhk piyasası-
nın geliştiği büyük merkez-
lerde toplanacağı belirtıldi.
Araştırmada, devlet desteği
bulunmadan azgelişmiş
bölgelere kaynak aktarma-
nın olanaksız olduğu vur-
gulanarak. "Kapasite kuila-
nım oranı bakımından özel
hastaneler bütün kamu has-
tanelerinin gerisindedir.
Türkiye'de özel hastanele-
rin ortaya koyduğu perfor-
mans, tüm kayırmalara
karşın güveniliriiklerini ta-
mamen sarşacak düzeyde-
dir" dendi. Özel hastaneler-
de "kaba ölfim hızının"
yüksek olduğuna işaret edi-
len araştırma raporunda. bu
hastanelerde hiçbir oto-
kontrol mekanizmasının
bulunmadığı savunuldu.
Raporda, sektörde özelleş-
tirmenin, sağhk personeli
için de "işsizlik" anlamına geleceği
kaydedildı.
TTB tarafından hazırlanan "Sağhkta
Özelleştinne ve Aile Hekimüği" araştır-
masında. özel sektörün sağhk sektö-
ründe "para kazanmayı hedeflediği",
parası az olanın sağhk hizmetinden da-
ha az yararlanabileceği bildirildi.
"Her özel hastane işletmesinin, elin-
deki kaynaklan verimli kullanacağını
Doktorlar, sağhkta özelleştirmeye gidilmesinin sorunlan çözmeyeceğini savunurken yeni sıkuıtılar yaratabüeceğini bildirdi.
varsaymak yanüştır" denen araştırma
raporunda, şu görüşler dile getırildi:
"Yapılan araştırmalar, Türkiye'de,
kapasite kullanım oranı bakımından
özel hastanelerin bütün kamu hastane-
lerinin gerisinde olduğunu ortaya koy-
muştur. Kaba ölüm oranı en yüksek
olan hastaneler de özel hastanelerdir.
Özel hastanelerin içinde hiçbir oto-
kontrol mekanizması yoktur. Ozel sağ-
•Raporda, sağhk sektöründe özelleştirmeye gidilmesinin sakıncalan anlatılırken
"Türkiye'de kapasite kullanım oranı bakımından özel hastanelerin bütün kamu
hastanelerinin gerisinde olduğu ortaya konulmuştur. Kaba ölüm oranı en yüksek
olan hastaneler de özel hastanelerdir. Özel hastanelerin içinde hiçbir oto-kontrol
mekanizması yoktur" denildi.
lik esasına göre çalışan has-
tanelerin büyük merkezler-
de toplandığına işaret edi-
len araştırmada, işletme
mantığına göre çalışan has-
tanelerin, halkın alım gücü
ve hizmet kullanma alış-
kanhklannın yüksek oldu-
ğu bölgelerde toplanma
eğiliminde olduğu kayde-
dildı. Araştırma raporunda,
özelleştirilen hastanelerin,
büyük kentler ve zengin
bölgelerde daha zengin top-
lumsal sınıflara hizmet su-
nacağı belirtildi.
Araştırma raporunda, or-
ta gelirli ülkeler arasında,
bütçeden sağlığa ayrılan
pay açısından en kötü du-
rumda olan ülkelenn başın-
da Türkiye'nin geldiği
anımsatılırken, ülkede bin
kişiye 2.4 hasta yatağı düş-
tüğü bildirildi. Raporda, şu
öneriler dile getırildi:
"İnsan toplumsal canlı-
dır. Dolayısıyla bireysel sağ-
hk hakkının korunması, ge-
liştirilmesi kamunun so-
rumluluğunda olmalıdır.
Sağlık hakkı. bireysel bir so-
nımluluk değildir. Onu, topîumsal or-
tak çıkarların yansunası olması gereken
kamu, herkesin gereksinimleri ölçüsün-
de güvenceye alınmalıdır. Türkiye'de
toplumsal sınıflar arasında derin eko-
nomik, sosyal çelişkiler yaraalmıştır. Bu
bilinçli ekoriomik ve politik bir tercihtir.
Devlet, elindekileri özel sektöre aktara-
cağına, kamu hastanelerinin iyileştiril-
mesi için kullanmalıdır."
hk sektörünün kayıt ve veri bildirim sis-
temi son derece kötüdür. Özel sektörde-
ki hasta popülasyonu ile sunulan hiz-
metin niteiikleri çoğu kez kamudaldn-
den farkhlık gösterir. Çünkü özel hasta-
neler, cerrahi nıüdahalelerde. genellikle
tıbbi komplikasyon çıkarmayacak va-
kalan seçer, diğerlerini kabul etmezler.
Bu durum, başhbaşına, verimlilik kar-
şdaşnrmalanna pek çok soru işareti so-
kar. Özel sektör, müşteri cezbetmek için
tıbbi anlamda hiçbir gerekliliği olma-
yan ve görüntüy ü kurtarmayı amaçla-
yan şatafata yönelebilir. Türkiye'de,
özellikle büyük özel hastanelerde böyie
bir eğilim vardır. Özel hastanelerin or-
taya koyduğu performans, tüm kayır-
malara karşın, güveniliriiklerini tarna-
men sarşacak düzeydedir."
Özelleştirme ya da salt mali verimli-
G.DoğuVla terör, saghğı da vurdu
Yoğun göç, hastalık patlamasına neden olurken Olağanüstü Hal Bölgesi'nde sağhk hizmetleri durdu
YUSUFÖZKAN
DtYARBAKIR- Dıyar-
bakır. Mardın, Siirt, Bat-
man, Şırnak Tabıp Odası
Genel Sekreteri Dr.Necdet
tpekyfiz, köylerin boşaltıl-
ması sonucu kent merkez-
lerrne yönelen yoğun gö-
çün, sağlık hizmetlerinin
verilemediği bölgede yeni
sorunlar doğurduğunu söy-
ledi. Olağanüstü Hal Böl-
gesi'nde "olağan" sağlık
hizmeti verilmesini eleşti-
ren Ipekyüz, bölgedeki be-
bek ve anne ölüm hızının,
Türkiye ortalamasından 2-
3 kat fazla olduğunu bil-
dirdi. Ipekyüz, salgın has-
tahklann da "olağan" hale
geldiğini bildirdi.
Güneydoğu'daki sağlık
sorunlanyla ilgılı olarak
Cumhuriyet'in sorularını
yanıtlayan Dr. Necdet
lpekyüz, bölgedeki olağa-
nüstü koşullara karşın, eği-
tim ve sağlık hizmetlerinin
"olağan" biçimde sürdü-
rülmeye çalışıldığını söyle-
di. "Nasıl, bir depremde
sağlık hizmeti olağan veri-
lemeyecekse, burada da ay-
nı durum geçerlidir" diyen
tpekyüz, Türkıye'deki ulu-
sal sağlık politikasının böl-
ge gereksinimine yanıt ve-
remediğini bildirdi. Dr.
lpekyüz, Sağlık Bakanlı-
ğı'nın başlattığı aşı kam-
panyasının bölgede başanlı
olamadığını da belirterek.
"Jandannanın. sağhk per-
sonelinin köylere gitmesine
izin vermediği yolunda du-
yumlar alıyoruz. Aşılama
sağhku yapılamıyor. Bölge-
de çocuklar aşısız kaldı"
dedi. lpekyüz, bölgenin
sağhk sorunlannı şöyle sı-
raladı:
Yoğun göçûn getirdiği so-
runlar ve salgın hastalık-
tar: Son aylarda özellikle
köylerin boşaltılmasıyla
yaşanan yoğun göçün en
büyük merkezı Diyarba-
kır'dır. Göç sonucu aynı
evde 2-3 aile birlikte yaşa-
yabiliyor. Bu insanların
beslenmesi, hijyenik ko-
şullara uyması, ısınması
tümüyle olumsuz. Bu ne-
denle salgın hastahklar da-
ha da arttı. Şöyle ki artık
yaz kış Diyarbakır'da tifo
görülüyor ve 1992 yıhnda
Türkiye genelinde bildiri-
len tifonun sadece yüzde
24'ü Diyarbakır'da. Amipli
dizanterinın yüzde 24'ü
Sağlık reformu
ölü doğdu
• Başbakan Çiller'in, 1995 yılı Şubat ayında
yürürlüge gireceğini açıklayarak "Hastalar
hastanelerin patronu haline gelecek"
sözleriyle tanıttığı "Sağlık Reform Paketi"
TBMM'de 7 aydır imza için bekliyor.
55
A* 2000 ÂJS2000 AS2000 AM2000 \S2000 A A'2000 AS2000
KONUSUNDA TÜRKİYEDE
İLK VE TEK MARKET
Ki
8
o
GÜNDÜZtMŞtR
Ülkemizde her iktidann
temcit pilavı gibi kamu-
oyunun önüne sürdüğü
"Genel Sağhk Sigortası" ve
"Sağhk Reformu"ndan bu
yıl da ümit yok. Başbakan
Tansu ÇUler'in, 1995 yılı
şubat ayında yürürlüğe gi-
receğini açıklayarak "Has-
talar hastanelerin patronu
haline gelecek" sözlenyle
tanıttığı "Sağlık Reformu
Paketi" TBMM'de 7 aydır
imza için bekliyor.
Sağlık alanında durma
noktasına gelen hizmetlen
yenıden hareketlendıreceği
ve Türkiye'nin sağlık soru-
nunu kökten çözeceği sav-
lanarak büyük kampanya-
larla tanıtılan, a-nçak
TBMM'de bekletilen yasa
taslaklan "Sağhk Finans-
man Kurumu Kuruluş ve
İşleyiş Kanunu" ile -Has-
tane ve Sağlık fşletmeleri
Temel Kanunu"ndan olu-
şuyor. Devlet Bakanı ve
Hükümet Sözcüsü Yıldı-
nm Aktuna'nın Sağlık Ba-
kanlığı döneminde büyük
kampanyalarla tanıtılan,
DYP-SHP ve DYP-CHP
koalisyonlan dönemindeki
< diğer sağhk bakanlarınca
• da savunulan iki yasa tasa-
.' nsının yasalaşmasıyla bir-
! likte hastanelerin birbirle-
; riyle rekabet ortamına gi-
;receğı ve hastane kapıla-
' nndaki içler acısı manzara-
'• lann ortadan kalkacağı be-
i lirtiliyordu. Hedef ise 2001
'yıhnda tüm ülke nüfusu-
; nun sosyai güvenhk şemsi-
; yesi altına girmesi olarak
' saptanmıştı.
i SHP-CHP koalisyonu-
nun son Sağlık Bakanı Do-
ğan Baran da sağlık sektö-
ründe reform arayışlannı
sürdürüyor. Ancak Ba-
ran'ın da daha önceki pro-
jelerin devam ettirilmesi ve
y«ni projeler geliştirmesi
senucu hazırladığı çalış-
rnalar incelendiğinde. geç-
ıruşin tekranndan öte ciddı
ve somut bir adım atılama-
dığı gerçeği çıkıyor karşı-
mıza. Değişen iktidarlarla
birlikte sağlık bakanlan da
değışiyor. Her yenı gelen
eski projenin devam ettiri-
leceğinı açıklıyor ve üstü-
ne yeni yeni projeler ekle-
yerek kamuoyuna tanıtıyor.
Sonuçta yıllar içinde dev-
leşen proje ve taslak dos-
yalarıyla birlikte hastane
kapılarındaki kuyruklar
uzuyor, sağlık sektörü çalı-
şanlarının sorunlan gide-
rek büyüyor.
TBMM'den geçemeyen
yeni yasa taslaklan önce-
lıkle hastalara seçim hakkı
getiriyor. Yanı artık hasta-
lar kalitesine göre istedik-
leri herhangi bir hastane-
den hizmeti satın alabile-
cek. Sağlık Bakanı Doğan
Baran, bugün ülkemizde
yaklaşık 21 milyon yurtta-
şımızın sağlık güvencesin-
den yoksun olduğunu be-
lirterek. hedeflerinin ülke
nüfusunun tamamının ge-
nel sağlık sigortasından
yararlanması olduğunu
vurguluyor.
Yeni yasa taslaklanna
göre ilk etapta Sağlık Fi-
nansman K.urumu adıyla 4.
bir sosyai güvenlik kuru-
munun oluşturulacağına
dikkati çeken Sağlık Ba-
kanlığı yetkilileri, reform
yasalannın getireceğı yeni-
İikJeri şöyle sıralıyor:
"Yeni kurulacak Sağlık
Finansman Kurumu idari
ve mali yönden özerk, ka-
mu tüzel kişiliğine sahip,
Başbakanlık Yüksek De-
netleme Kurulu'nca denet-
lenen bir kuruluş olacak.
Sübvansiyonlann ortadan
kaidınunasıyia birlikte has-
taneler devlet yönetimin-
den çıkanlacak. Taslaklar
yasalaştıktan sonra ilk
etapta prim ödeme gücü ol-
mayan 7 milyon kişinin
primleri devlet tarafından
karşılanacak. Ana «uıaç
herkesin sosyai güvenlik
şemsiyesi arana sokulmasj."
s
>
Ki
KS 2000
Ki
86
<
I
Ki
O
Ki
8
TEMELDEN ÇATIYA, MUTFAKTAN BANYOYA \
10.000'in ÜZERİNDE ÜRÜN ÇEŞİDİ
• Boya ve Yan Ûrûnleri • Nalburiye • İş Güvenlik • inşaat Malzemeleri
• Sıhhi TesisatMalzemeleri ^ Hırdavat • Kendin Yap Mobilya * Bahçe ve Mobilya Malzemeleri
• Elektrikli ElAletleri .. • Fayans - Seramik
% SAydınlatma Malzemeleri "
EIAIetleri
' Oto Yan Urunlen , Mut
fakveBanyoDo
,ap
,arı
^ ifHektrik Malzemeleri • İzolasyon ıf Mutfak Malzemeleri ^ Duvar Kaplama Malzemeleri
S İnanmanız için görmeniz gerek!
(Yarından başlayarak, hergün 09 00 - 21 00 arasında açığız)
§ Silahtar Caddesi No-21 Kağıthane / İstanbul Tel:(212) 222 04 88 Faks- (212) 221 49 13 se
^ AS 2000 YAPI MALZEMELERİ SANAYİ ve TICARET A.Ş., ACE HARDVVARE CORPORATION'IN TEK YETKILİ DİSTRUBÜTÖRÜDÜR. O
< ooozsy ooozsy ooozsy ooozsy ooozsy ooozsy ooozsy S
Ki
Diyarbakır'da. 1993 yıhn-
da Türkiye'de ortaya çıkan
45 bine yakın sıtmanın, 15
bini Diyarbakır da, Türki-
ye'nin 3'tebın.
Diyarbakır, önemli bir
kent merkezi olmasına kar-
şın. yoğun göçü kaldıracak
düzeyde değil. Diyarba-
kır'ın normal nüfusu 1990
sayımında 380 bindi, şu
anda belediyenin ıfadesine
göre 1 milyon 200 bin ile
1.5 milyon arasında. 300
bin nüfusa göre düzenlen-
miş yatınm ve altyapının
bugün bu yükü kaldırması
olanaksız. Sonuçta insanlar
beslenemıyor, ısınamıyor,
kendine dikkat edemiyor.
Bölge genelini düşünürsek
Diyarbakır sağhk yönün-
den avantajlı sayılır, Şır-
nak'a, Batman'a, Mardi-
ne'e oranla.
Çocuklarda beslenme
bozukluğu: ÇocukJann ge-
lişimınde beslenme bozuk-
luguna bağlı çok büyük so-
runlar çıkıyor. Bir de ço-
cuklann geldiği yerde ruh-
sal durumu etkileniyor.
Koruyucu sağhk hizmet-
leri durdu: Bölgede koru-
yucu sağhk hizmetleri tü-
müyle durmuş durumda.
Özellikle ilçelerde ve köy-
lerde koruyucu sağhk hiz-
metleri verilemiyor. Dıyar-
bakır ilçe ve köylerinde
sağlık ocaklanna bağlı sağ-
lık evlerinin sayısı 204. Şu
anda sadece bunlardan 14
tanesi fıili olarak çalışmak-
ta. 59 sağlık ocağından 12
tanesi kapalı. Şırnak gene-
lindeki 18 sağlık ocağın-
dan 10'u kapalı.
Bebek ve anne ölüm ora-
nı:Bölgedeki bebek ölüm
hızı Türkiye ortalamasının
2 katı yüksek. Türkiye or-
talaması resmi verilere gö-
re binde 53 ıken bölgede
bu rakam, bınde 130-140
civannda.
1993 yılında Türkiye ge-
nelinde anne ölüm hızı ora-
nı yüz binde 208, Diyarba-
kırda yüz binde 778, üç ka-
tı. Resmi veriler bunlar. 5
yaş altı nüfusun ölüm hızı
da anlamlı. Türkıye gene-
linde binde 78, burada bin-
de 110. Tabii bunlar 1993
yılınuı rakamlan. 1993'ten
sonra göç biraz daha arttı.
Bu oranlann çok daha yük-
sek olduğunu tahmin edi-
yoruz.
Sağhk persooelinin yeter-
sizliği: Bölgede ciddı bir
personel sorunu var. Bız
araştırdık. bölgeye gelen-
den çok giden var. Can gü-
venliği ve mesleğini istedi-
ğı gibi yapamama sorunlan
nedeniyle insanlar gelmek
istemiyor. Gelen de torpille
il veya ilçe merkezinde
durmak istiyor. Odamıza
bağlı Siırt'te bir araştırma
yaptık. 1994 yıhnda Siırt'e
gelen hemşire sayısı 13, gi-
den 35. Gelen ebe sayısı
21, giden 30. Sağlık
memuru gelen 9. giden 12.
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
Oyuna Dikkat
Marmaris'teki adamın, astığı astık kestiği kestik
günlerindeydi.
Yeni anayasa hazırlanıyordu. O da güney sahille-
rinde dinlenmedeydi. Ve de -her ağzından çıkanı
"keramet" diye yazan- gazetecilere, elindeki kitabı
göstermekteydı... Büyük bir gururla:
Eflatun'un "Dev/ef'ini.
70'ine merdiven dayarken de olsa "Devlet"\
okumak iyiydi de... Okuduğu şeyi demokrasi san-
ması kötüydü.
2000 yıllık seçkinci, demokrasi karşıtı Eflatun'u
demokrat niyetine okuyunca da ülkeye olanlar ol-
du. Hâlâ temizleyemiyoruz.
Atalanmız ne güzel söylemiş: "Bir deli kuyuya bir
taşatarda..." diye.
• • •
12 Eylül Anayasası'nın, iki bacaklı bir toplumu
tek paçalı bir pantolona sokmak istediği daha ilk
günden belliydi. Koşabilecek olan bir toplum, kol-
tuk değneğine mahkûm edilmiş durumda.
"1. Cumhuriyet"\ Marmaris'teki adam ve arka-
sındaki iç ve dış güçler yıktılar. Doğan boşluğu "2.
Çumhuriyet" ile doldurmak görevi ise, rahmetli
Özal'a verilmişti.
Bol para ve "medya "da şakıma olanakları bol
olunca, arpaya üşüşenler de çok oldu. Anayasa-
daki ükellik, cumhuriyeti numaralama sevdasına
gerekçe edildi.
Oyun, "sokaktaki adam"\n -ve de Marmaris'teki
"safın- göremeyecegi kadar ustacaydı.
• • •
12 Eylül'den bu yana yaşadığımız 15 yıl,
"so/"suz bir demokrasinin olamayacağını kanıtladı.
Demokrasi "katılım" ve "özgüriük" demektir.
Gençlik siyasetin dışında. Işçi siyasetin dışında.
Kamu görevlisi, bilim adamı siyasetin dışında.
Kol emeği de kafa emeği de siyasetin dışında.
Ama "para" ve "din" siyasetin içinde!..
Şerıatçıya, her türlü propaganda serbest. Ama
bilim adamına, yazara, her düşüncesini söylemek
yasak!..
Bülbüller susturuldu; en güzel ses seçimi, karga-
lar arasında yapılıyor.
Ve de ülkenin burnu da pisliklerden kurtulamıyor.
• • •
Türk sağı için artık deniz bitti. İki yoldan birini
seçme zorunluğu başladı.
Avrupa Gümrük Birliği'ne girmek istiyor; ama
demokratikleşmeyi istemiyor.
Yalnız kendinin cirit attığı oyundan memnun;
ama giderek çirkinleşen bu oyunun demokrasi ol-
duğuna artık kimseyi inandıramıyor.
DYP ve ANAP'lılar iki şeyi söyleyemiyorlar "Şe-
riata hayır!"... "Demokrasiye'evet!"
Niçın?
Tabanları öyle istediği için mi? Yoksa, tabanlann-
daki küçük bir "örgütlü" azınlık, örgütte ve
TBMM'de orantısız bir güce sahip olduğu için mi?
Bu dengeleri ANAP'ta Özal, DYP'de Demirel
bozdu. Tarikatçılar ve Türk-lslam Sentezcileri'nin
bu iki partideki bolluğu, biri rahmetli olan bu iki ön-
derin "bazı" hesaplannın sonucudur.
Demokrasinin önüne dikilen her engelin arkasın-
da bir "tutucu koalisyon" bulunuyor... DYP ve
ANAP'ın "desteklileri" ile RP'nin oluşturduğu bir
"kutsal ittifak"t\r bu.
Ama DYP ve ANAP'taki çağdaşlaşma yanlılan,
gerektiğinde DSP ve CHP ile bir "demokratik itti-
fak" kuramazlar! Çünkü onlara destek verecek
olan "sol" güçlerin ayaklannda pranga var.
Prangalar kalksa, görünüm de değişecek, paria-
mentonun yapısı da.
Zaten prangalan kaldırmaktan korkmalan da on-
dan!
2 ay önce ABD'ye çataşmaya giden ressam Bayram Gü-
müş, eşi Nuran ve oğlu Mustafa Gümüş'ü de yamna al-
dırmak istiyordu. Kötü haberi alan Bayram Gümüş'ün
ilk uçakla türkiye've döneceği öğrenildi.
Sanayi tüpü
öldürdütstanbul Haber Servisi
- Içerenköy'de sanayi tü-
püyle çalıştırdıklan kat
kaloriferinden zehirlenen
anne ve oğlu öldü.
Üsküdar Yolu Geçici 37
Sokak 3 numarada mey-
dana gelen olay, 3 gündür
kendilerinden haber ala-
mayan aile yakınlarının
eve girmesi sonucu ortaya
çıktı.
2 ay önce Amerika'ya
giden ressam Bayram Gü-
müş, ailesini de yanına al-
dırmaya çalıştı. Ancak ış-
lerinin iyi gitmemesi so-
nucu, Türkiye'ye dönme-
ye karar verdi.
Evine açtığı telefonla-
rın cevap vermemesi so-
nucu, dığer yakınlarına
durumu soran Gümüş. eve
gidip bakmalarını istedı.
Bayram Gümüş'ün yakın-
ları eve gidınce Nuran
Gümüş (27) ve oğlu Mus-
tafa Gümüş'ün (10) ceset-
leriyle karşılaştı.
Yahya Kemal Beyatlı
köğretim Okulu 4. sımfta
okuyan Mustafa Gümüş
lOyaşındaydı.