28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 MAYIS 1995 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Doktorlar özefleştirmeye karşı• Türk Tabipleri Birliği'nin 'sağhk sektöründe özelleştinne' konulu araştırmasında, özelleştirmenin sağhk personeli için de 'işsizlik' anlamına geleceği kaydedilirken özel sektörün sağlıktan para kazanmayı hedeflediği, parası az olanın hizmetten daha az yararlanabileceği bildirildi. Özelleştirilen hastanelerin büyük kentler ve zengin bölgelerde hizmet sunacağı savunuldu. ERGÜNAKSOY ANKARA - Türk Tabip- leri Bırliği (TTB) Merkez Konseyi tarafından yapılan bir araştırmada, sağlıkta özelleştirme ile birlikte, kaynaklann sağhk piyasası- nın geliştiği büyük merkez- lerde toplanacağı belirtıldi. Araştırmada, devlet desteği bulunmadan azgelişmiş bölgelere kaynak aktarma- nın olanaksız olduğu vur- gulanarak. "Kapasite kuila- nım oranı bakımından özel hastaneler bütün kamu has- tanelerinin gerisindedir. Türkiye'de özel hastanele- rin ortaya koyduğu perfor- mans, tüm kayırmalara karşın güveniliriiklerini ta- mamen sarşacak düzeyde- dir" dendi. Özel hastaneler- de "kaba ölfim hızının" yüksek olduğuna işaret edi- len araştırma raporunda. bu hastanelerde hiçbir oto- kontrol mekanizmasının bulunmadığı savunuldu. Raporda, sektörde özelleş- tirmenin, sağhk personeli için de "işsizlik" anlamına geleceği kaydedildı. TTB tarafından hazırlanan "Sağhkta Özelleştinne ve Aile Hekimüği" araştır- masında. özel sektörün sağhk sektö- ründe "para kazanmayı hedeflediği", parası az olanın sağhk hizmetinden da- ha az yararlanabileceği bildirildi. "Her özel hastane işletmesinin, elin- deki kaynaklan verimli kullanacağını Doktorlar, sağhkta özelleştirmeye gidilmesinin sorunlan çözmeyeceğini savunurken yeni sıkuıtılar yaratabüeceğini bildirdi. varsaymak yanüştır" denen araştırma raporunda, şu görüşler dile getırildi: "Yapılan araştırmalar, Türkiye'de, kapasite kullanım oranı bakımından özel hastanelerin bütün kamu hastane- lerinin gerisinde olduğunu ortaya koy- muştur. Kaba ölüm oranı en yüksek olan hastaneler de özel hastanelerdir. Özel hastanelerin içinde hiçbir oto- kontrol mekanizması yoktur. Ozel sağ- •Raporda, sağhk sektöründe özelleştirmeye gidilmesinin sakıncalan anlatılırken "Türkiye'de kapasite kullanım oranı bakımından özel hastanelerin bütün kamu hastanelerinin gerisinde olduğu ortaya konulmuştur. Kaba ölüm oranı en yüksek olan hastaneler de özel hastanelerdir. Özel hastanelerin içinde hiçbir oto-kontrol mekanizması yoktur" denildi. lik esasına göre çalışan has- tanelerin büyük merkezler- de toplandığına işaret edi- len araştırmada, işletme mantığına göre çalışan has- tanelerin, halkın alım gücü ve hizmet kullanma alış- kanhklannın yüksek oldu- ğu bölgelerde toplanma eğiliminde olduğu kayde- dildı. Araştırma raporunda, özelleştirilen hastanelerin, büyük kentler ve zengin bölgelerde daha zengin top- lumsal sınıflara hizmet su- nacağı belirtildi. Araştırma raporunda, or- ta gelirli ülkeler arasında, bütçeden sağlığa ayrılan pay açısından en kötü du- rumda olan ülkelenn başın- da Türkiye'nin geldiği anımsatılırken, ülkede bin kişiye 2.4 hasta yatağı düş- tüğü bildirildi. Raporda, şu öneriler dile getırildi: "İnsan toplumsal canlı- dır. Dolayısıyla bireysel sağ- hk hakkının korunması, ge- liştirilmesi kamunun so- rumluluğunda olmalıdır. Sağlık hakkı. bireysel bir so- nımluluk değildir. Onu, topîumsal or- tak çıkarların yansunası olması gereken kamu, herkesin gereksinimleri ölçüsün- de güvenceye alınmalıdır. Türkiye'de toplumsal sınıflar arasında derin eko- nomik, sosyal çelişkiler yaraalmıştır. Bu bilinçli ekoriomik ve politik bir tercihtir. Devlet, elindekileri özel sektöre aktara- cağına, kamu hastanelerinin iyileştiril- mesi için kullanmalıdır." hk sektörünün kayıt ve veri bildirim sis- temi son derece kötüdür. Özel sektörde- ki hasta popülasyonu ile sunulan hiz- metin niteiikleri çoğu kez kamudaldn- den farkhlık gösterir. Çünkü özel hasta- neler, cerrahi nıüdahalelerde. genellikle tıbbi komplikasyon çıkarmayacak va- kalan seçer, diğerlerini kabul etmezler. Bu durum, başhbaşına, verimlilik kar- şdaşnrmalanna pek çok soru işareti so- kar. Özel sektör, müşteri cezbetmek için tıbbi anlamda hiçbir gerekliliği olma- yan ve görüntüy ü kurtarmayı amaçla- yan şatafata yönelebilir. Türkiye'de, özellikle büyük özel hastanelerde böyie bir eğilim vardır. Özel hastanelerin or- taya koyduğu performans, tüm kayır- malara karşın, güveniliriiklerini tarna- men sarşacak düzeydedir." Özelleştirme ya da salt mali verimli- G.DoğuVla terör, saghğı da vurdu Yoğun göç, hastalık patlamasına neden olurken Olağanüstü Hal Bölgesi'nde sağhk hizmetleri durdu YUSUFÖZKAN DtYARBAKIR- Dıyar- bakır. Mardın, Siirt, Bat- man, Şırnak Tabıp Odası Genel Sekreteri Dr.Necdet tpekyfiz, köylerin boşaltıl- ması sonucu kent merkez- lerrne yönelen yoğun gö- çün, sağlık hizmetlerinin verilemediği bölgede yeni sorunlar doğurduğunu söy- ledi. Olağanüstü Hal Böl- gesi'nde "olağan" sağlık hizmeti verilmesini eleşti- ren Ipekyüz, bölgedeki be- bek ve anne ölüm hızının, Türkiye ortalamasından 2- 3 kat fazla olduğunu bil- dirdi. Ipekyüz, salgın has- tahklann da "olağan" hale geldiğini bildirdi. Güneydoğu'daki sağlık sorunlanyla ilgılı olarak Cumhuriyet'in sorularını yanıtlayan Dr. Necdet lpekyüz, bölgedeki olağa- nüstü koşullara karşın, eği- tim ve sağlık hizmetlerinin "olağan" biçimde sürdü- rülmeye çalışıldığını söyle- di. "Nasıl, bir depremde sağlık hizmeti olağan veri- lemeyecekse, burada da ay- nı durum geçerlidir" diyen tpekyüz, Türkıye'deki ulu- sal sağlık politikasının böl- ge gereksinimine yanıt ve- remediğini bildirdi. Dr. lpekyüz, Sağlık Bakanlı- ğı'nın başlattığı aşı kam- panyasının bölgede başanlı olamadığını da belirterek. "Jandannanın. sağhk per- sonelinin köylere gitmesine izin vermediği yolunda du- yumlar alıyoruz. Aşılama sağhku yapılamıyor. Bölge- de çocuklar aşısız kaldı" dedi. lpekyüz, bölgenin sağhk sorunlannı şöyle sı- raladı: Yoğun göçûn getirdiği so- runlar ve salgın hastalık- tar: Son aylarda özellikle köylerin boşaltılmasıyla yaşanan yoğun göçün en büyük merkezı Diyarba- kır'dır. Göç sonucu aynı evde 2-3 aile birlikte yaşa- yabiliyor. Bu insanların beslenmesi, hijyenik ko- şullara uyması, ısınması tümüyle olumsuz. Bu ne- denle salgın hastahklar da- ha da arttı. Şöyle ki artık yaz kış Diyarbakır'da tifo görülüyor ve 1992 yıhnda Türkiye genelinde bildiri- len tifonun sadece yüzde 24'ü Diyarbakır'da. Amipli dizanterinın yüzde 24'ü Sağlık reformu ölü doğdu • Başbakan Çiller'in, 1995 yılı Şubat ayında yürürlüge gireceğini açıklayarak "Hastalar hastanelerin patronu haline gelecek" sözleriyle tanıttığı "Sağlık Reform Paketi" TBMM'de 7 aydır imza için bekliyor. 55 A* 2000 ÂJS2000 AS2000 AM2000 \S2000 A A'2000 AS2000 KONUSUNDA TÜRKİYEDE İLK VE TEK MARKET Ki 8 o GÜNDÜZtMŞtR Ülkemizde her iktidann temcit pilavı gibi kamu- oyunun önüne sürdüğü "Genel Sağhk Sigortası" ve "Sağhk Reformu"ndan bu yıl da ümit yok. Başbakan Tansu ÇUler'in, 1995 yılı şubat ayında yürürlüğe gi- receğini açıklayarak "Has- talar hastanelerin patronu haline gelecek" sözlenyle tanıttığı "Sağlık Reformu Paketi" TBMM'de 7 aydır imza için bekliyor. Sağlık alanında durma noktasına gelen hizmetlen yenıden hareketlendıreceği ve Türkiye'nin sağlık soru- nunu kökten çözeceği sav- lanarak büyük kampanya- larla tanıtılan, a-nçak TBMM'de bekletilen yasa taslaklan "Sağhk Finans- man Kurumu Kuruluş ve İşleyiş Kanunu" ile -Has- tane ve Sağlık fşletmeleri Temel Kanunu"ndan olu- şuyor. Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Yıldı- nm Aktuna'nın Sağlık Ba- kanlığı döneminde büyük kampanyalarla tanıtılan, DYP-SHP ve DYP-CHP koalisyonlan dönemindeki < diğer sağhk bakanlarınca • da savunulan iki yasa tasa- .' nsının yasalaşmasıyla bir- ! likte hastanelerin birbirle- ; riyle rekabet ortamına gi- ;receğı ve hastane kapıla- ' nndaki içler acısı manzara- '• lann ortadan kalkacağı be- i lirtiliyordu. Hedef ise 2001 'yıhnda tüm ülke nüfusu- ; nun sosyai güvenhk şemsi- ; yesi altına girmesi olarak ' saptanmıştı. i SHP-CHP koalisyonu- nun son Sağlık Bakanı Do- ğan Baran da sağlık sektö- ründe reform arayışlannı sürdürüyor. Ancak Ba- ran'ın da daha önceki pro- jelerin devam ettirilmesi ve y«ni projeler geliştirmesi senucu hazırladığı çalış- rnalar incelendiğinde. geç- ıruşin tekranndan öte ciddı ve somut bir adım atılama- dığı gerçeği çıkıyor karşı- mıza. Değişen iktidarlarla birlikte sağlık bakanlan da değışiyor. Her yenı gelen eski projenin devam ettiri- leceğinı açıklıyor ve üstü- ne yeni yeni projeler ekle- yerek kamuoyuna tanıtıyor. Sonuçta yıllar içinde dev- leşen proje ve taslak dos- yalarıyla birlikte hastane kapılarındaki kuyruklar uzuyor, sağlık sektörü çalı- şanlarının sorunlan gide- rek büyüyor. TBMM'den geçemeyen yeni yasa taslaklan önce- lıkle hastalara seçim hakkı getiriyor. Yanı artık hasta- lar kalitesine göre istedik- leri herhangi bir hastane- den hizmeti satın alabile- cek. Sağlık Bakanı Doğan Baran, bugün ülkemizde yaklaşık 21 milyon yurtta- şımızın sağlık güvencesin- den yoksun olduğunu be- lirterek. hedeflerinin ülke nüfusunun tamamının ge- nel sağlık sigortasından yararlanması olduğunu vurguluyor. Yeni yasa taslaklanna göre ilk etapta Sağlık Fi- nansman K.urumu adıyla 4. bir sosyai güvenlik kuru- munun oluşturulacağına dikkati çeken Sağlık Ba- kanlığı yetkilileri, reform yasalannın getireceğı yeni- İikJeri şöyle sıralıyor: "Yeni kurulacak Sağlık Finansman Kurumu idari ve mali yönden özerk, ka- mu tüzel kişiliğine sahip, Başbakanlık Yüksek De- netleme Kurulu'nca denet- lenen bir kuruluş olacak. Sübvansiyonlann ortadan kaidınunasıyia birlikte has- taneler devlet yönetimin- den çıkanlacak. Taslaklar yasalaştıktan sonra ilk etapta prim ödeme gücü ol- mayan 7 milyon kişinin primleri devlet tarafından karşılanacak. Ana «uıaç herkesin sosyai güvenlik şemsiyesi arana sokulmasj." s > Ki KS 2000 Ki 86 < I Ki O Ki 8 TEMELDEN ÇATIYA, MUTFAKTAN BANYOYA \ 10.000'in ÜZERİNDE ÜRÜN ÇEŞİDİ • Boya ve Yan Ûrûnleri • Nalburiye • İş Güvenlik • inşaat Malzemeleri • Sıhhi TesisatMalzemeleri ^ Hırdavat • Kendin Yap Mobilya * Bahçe ve Mobilya Malzemeleri • Elektrikli ElAletleri .. • Fayans - Seramik % SAydınlatma Malzemeleri " EIAIetleri ' Oto Yan Urunlen , Mut fakveBanyoDo ,ap ,arı ^ ifHektrik Malzemeleri • İzolasyon ıf Mutfak Malzemeleri ^ Duvar Kaplama Malzemeleri S İnanmanız için görmeniz gerek! (Yarından başlayarak, hergün 09 00 - 21 00 arasında açığız) § Silahtar Caddesi No-21 Kağıthane / İstanbul Tel:(212) 222 04 88 Faks- (212) 221 49 13 se ^ AS 2000 YAPI MALZEMELERİ SANAYİ ve TICARET A.Ş., ACE HARDVVARE CORPORATION'IN TEK YETKILİ DİSTRUBÜTÖRÜDÜR. O < ooozsy ooozsy ooozsy ooozsy ooozsy ooozsy ooozsy S Ki Diyarbakır'da. 1993 yıhn- da Türkiye'de ortaya çıkan 45 bine yakın sıtmanın, 15 bini Diyarbakır da, Türki- ye'nin 3'tebın. Diyarbakır, önemli bir kent merkezi olmasına kar- şın. yoğun göçü kaldıracak düzeyde değil. Diyarba- kır'ın normal nüfusu 1990 sayımında 380 bindi, şu anda belediyenin ıfadesine göre 1 milyon 200 bin ile 1.5 milyon arasında. 300 bin nüfusa göre düzenlen- miş yatınm ve altyapının bugün bu yükü kaldırması olanaksız. Sonuçta insanlar beslenemıyor, ısınamıyor, kendine dikkat edemiyor. Bölge genelini düşünürsek Diyarbakır sağhk yönün- den avantajlı sayılır, Şır- nak'a, Batman'a, Mardi- ne'e oranla. Çocuklarda beslenme bozukluğu: ÇocukJann ge- lişimınde beslenme bozuk- luguna bağlı çok büyük so- runlar çıkıyor. Bir de ço- cuklann geldiği yerde ruh- sal durumu etkileniyor. Koruyucu sağhk hizmet- leri durdu: Bölgede koru- yucu sağhk hizmetleri tü- müyle durmuş durumda. Özellikle ilçelerde ve köy- lerde koruyucu sağhk hiz- metleri verilemiyor. Dıyar- bakır ilçe ve köylerinde sağlık ocaklanna bağlı sağ- lık evlerinin sayısı 204. Şu anda sadece bunlardan 14 tanesi fıili olarak çalışmak- ta. 59 sağlık ocağından 12 tanesi kapalı. Şırnak gene- lindeki 18 sağlık ocağın- dan 10'u kapalı. Bebek ve anne ölüm ora- nı:Bölgedeki bebek ölüm hızı Türkiye ortalamasının 2 katı yüksek. Türkiye or- talaması resmi verilere gö- re binde 53 ıken bölgede bu rakam, bınde 130-140 civannda. 1993 yılında Türkiye ge- nelinde anne ölüm hızı ora- nı yüz binde 208, Diyarba- kırda yüz binde 778, üç ka- tı. Resmi veriler bunlar. 5 yaş altı nüfusun ölüm hızı da anlamlı. Türkıye gene- linde binde 78, burada bin- de 110. Tabii bunlar 1993 yılınuı rakamlan. 1993'ten sonra göç biraz daha arttı. Bu oranlann çok daha yük- sek olduğunu tahmin edi- yoruz. Sağhk persooelinin yeter- sizliği: Bölgede ciddı bir personel sorunu var. Bız araştırdık. bölgeye gelen- den çok giden var. Can gü- venliği ve mesleğini istedi- ğı gibi yapamama sorunlan nedeniyle insanlar gelmek istemiyor. Gelen de torpille il veya ilçe merkezinde durmak istiyor. Odamıza bağlı Siırt'te bir araştırma yaptık. 1994 yıhnda Siırt'e gelen hemşire sayısı 13, gi- den 35. Gelen ebe sayısı 21, giden 30. Sağlık memuru gelen 9. giden 12. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Oyuna Dikkat Marmaris'teki adamın, astığı astık kestiği kestik günlerindeydi. Yeni anayasa hazırlanıyordu. O da güney sahille- rinde dinlenmedeydi. Ve de -her ağzından çıkanı "keramet" diye yazan- gazetecilere, elindeki kitabı göstermekteydı... Büyük bir gururla: Eflatun'un "Dev/ef'ini. 70'ine merdiven dayarken de olsa "Devlet"\ okumak iyiydi de... Okuduğu şeyi demokrasi san- ması kötüydü. 2000 yıllık seçkinci, demokrasi karşıtı Eflatun'u demokrat niyetine okuyunca da ülkeye olanlar ol- du. Hâlâ temizleyemiyoruz. Atalanmız ne güzel söylemiş: "Bir deli kuyuya bir taşatarda..." diye. • • • 12 Eylül Anayasası'nın, iki bacaklı bir toplumu tek paçalı bir pantolona sokmak istediği daha ilk günden belliydi. Koşabilecek olan bir toplum, kol- tuk değneğine mahkûm edilmiş durumda. "1. Cumhuriyet"\ Marmaris'teki adam ve arka- sındaki iç ve dış güçler yıktılar. Doğan boşluğu "2. Çumhuriyet" ile doldurmak görevi ise, rahmetli Özal'a verilmişti. Bol para ve "medya "da şakıma olanakları bol olunca, arpaya üşüşenler de çok oldu. Anayasa- daki ükellik, cumhuriyeti numaralama sevdasına gerekçe edildi. Oyun, "sokaktaki adam"\n -ve de Marmaris'teki "safın- göremeyecegi kadar ustacaydı. • • • 12 Eylül'den bu yana yaşadığımız 15 yıl, "so/"suz bir demokrasinin olamayacağını kanıtladı. Demokrasi "katılım" ve "özgüriük" demektir. Gençlik siyasetin dışında. Işçi siyasetin dışında. Kamu görevlisi, bilim adamı siyasetin dışında. Kol emeği de kafa emeği de siyasetin dışında. Ama "para" ve "din" siyasetin içinde!.. Şerıatçıya, her türlü propaganda serbest. Ama bilim adamına, yazara, her düşüncesini söylemek yasak!.. Bülbüller susturuldu; en güzel ses seçimi, karga- lar arasında yapılıyor. Ve de ülkenin burnu da pisliklerden kurtulamıyor. • • • Türk sağı için artık deniz bitti. İki yoldan birini seçme zorunluğu başladı. Avrupa Gümrük Birliği'ne girmek istiyor; ama demokratikleşmeyi istemiyor. Yalnız kendinin cirit attığı oyundan memnun; ama giderek çirkinleşen bu oyunun demokrasi ol- duğuna artık kimseyi inandıramıyor. DYP ve ANAP'lılar iki şeyi söyleyemiyorlar "Şe- riata hayır!"... "Demokrasiye'evet!" Niçın? Tabanları öyle istediği için mi? Yoksa, tabanlann- daki küçük bir "örgütlü" azınlık, örgütte ve TBMM'de orantısız bir güce sahip olduğu için mi? Bu dengeleri ANAP'ta Özal, DYP'de Demirel bozdu. Tarikatçılar ve Türk-lslam Sentezcileri'nin bu iki partideki bolluğu, biri rahmetli olan bu iki ön- derin "bazı" hesaplannın sonucudur. Demokrasinin önüne dikilen her engelin arkasın- da bir "tutucu koalisyon" bulunuyor... DYP ve ANAP'ın "desteklileri" ile RP'nin oluşturduğu bir "kutsal ittifak"t\r bu. Ama DYP ve ANAP'taki çağdaşlaşma yanlılan, gerektiğinde DSP ve CHP ile bir "demokratik itti- fak" kuramazlar! Çünkü onlara destek verecek olan "sol" güçlerin ayaklannda pranga var. Prangalar kalksa, görünüm de değişecek, paria- mentonun yapısı da. Zaten prangalan kaldırmaktan korkmalan da on- dan! 2 ay önce ABD'ye çataşmaya giden ressam Bayram Gü- müş, eşi Nuran ve oğlu Mustafa Gümüş'ü de yamna al- dırmak istiyordu. Kötü haberi alan Bayram Gümüş'ün ilk uçakla türkiye've döneceği öğrenildi. Sanayi tüpü öldürdütstanbul Haber Servisi - Içerenköy'de sanayi tü- püyle çalıştırdıklan kat kaloriferinden zehirlenen anne ve oğlu öldü. Üsküdar Yolu Geçici 37 Sokak 3 numarada mey- dana gelen olay, 3 gündür kendilerinden haber ala- mayan aile yakınlarının eve girmesi sonucu ortaya çıktı. 2 ay önce Amerika'ya giden ressam Bayram Gü- müş, ailesini de yanına al- dırmaya çalıştı. Ancak ış- lerinin iyi gitmemesi so- nucu, Türkiye'ye dönme- ye karar verdi. Evine açtığı telefonla- rın cevap vermemesi so- nucu, dığer yakınlarına durumu soran Gümüş. eve gidip bakmalarını istedı. Bayram Gümüş'ün yakın- ları eve gidınce Nuran Gümüş (27) ve oğlu Mus- tafa Gümüş'ün (10) ceset- leriyle karşılaştı. Yahya Kemal Beyatlı köğretim Okulu 4. sımfta okuyan Mustafa Gümüş lOyaşındaydı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle