Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 MAYIS 1995 PEBŞEMBE
12 KULTUR
Amerikah yazar Paul Auster günlük yaşamda karşılaşabileceğimiz garip olaylan kurmacaya dönüştürüyor
Rastlantılara dayanan gerçek öykülerKültür Servisi - Bir öğleden sonra tele-
fon çalar. Yazar, telefonu açtığmda, garip bir
ses orasının bir dedektiflık bürosu olup ol-
madığmı sorar. Yazar "Hayır, yanlış numa-
ra" yanıtını verir. Yirmi dört saat sonra tele-
fon yine çalar. Yazar telefonu açıp aynı sesi
duyar ve aynı yanıtı verir. Ancak sonra için-
dekı dürtüye boyun eğip "Evet, burası dedek-
tiflik bürosu" yanıtını vermesi halinde ola-
bileceklen düşünmeye başlar.
Çağdaş kurmaca okurlanna tanıdık gele-
bilecek bu olay, Paul Auster'in ilk romanı
'City of Glass-Camkent'in (1985) başlangı-
cmı oluşturuyor.
Yazar daha sonra gerçekten de bir dedek-
tiflik bûrosuna ulaşmaya çalışan birinin ken-
disini arayıp durduğunu açıkladı. Bu tele-
fonlan 1980 yılının ilkbahannda alan Aus-
ter, bir sûre düşündükten sonra, çılgın dene-
yimlerle dolu garip bir olaylar örgûsünün çe-
kirdeğini oluşturdu bunlarla. 'Camkent'
okurlan büyülerken bu romanla başlayan
'New York Trilogy-Nev» York ÜçtemesT pek
çok ülkede çok satılan kitaplann başında yer
aldı. Başansını yarattığı farklı kurmaca ya-
pıtlara ('Moon Palace-Ay Sarayı', 'The Mu-
$ic of Oıance-Şans Müziği' ve 'Leviathan')
borçlu olan Auster. ülkesinin önde gelen ro-
mancılanndan biri haline geldi.
Ancak bazı eleştirmenler, yazann roman-
lanndaki olaylar örgüsünü sık sık rastlantı ve
gizlı kapaklı olaylara dayandırmasını doğru
bulmuyorlar. Yapıtlannı temelde sanattan
yoksun ve saptınlmış olarak niteleyen bu
eleştirmenler, kurmacanın bu denli rastlan-
tıya dayandınlmasına karşı çıkarken "Çün-
kü gerçek yaşam bövle değiT diyorlar.
Auster'in "elestirmenlerinekarşısavunma
otuşturmak üzere', yıllar boyu kendisinin ve
arkadaşlannın başına gelen rastlantılan. şans
eseri gerçekleşen buluşmalan konu edinen
denemelerini toplama karan alması, onu
'The Red Book-Kırmızı Defter' adlı yapıtına
götürmüş: "Bu Idtabın herhangi bir kuramı
olmayan 'ars poetıca' olduğunu so\le\ebili-
rim. Amacım gerçek ö\ küleri, gerçek dünya-
yı yaşadığım gibi,yorumsuz olarak anlatmak-
tL Böylece oturup bu kısa metni yazdım. Da-
ha pek çok öyküm vardı ama hepsini on ûç
öykünün içinde erittiın."
Kitaptakı öykülerden birinde, Auster'in
Taipeı'yi ziyaret eden bir arkadaşı, bir Arae-
rikalı kadınla sohbete dalınca, ikisinin kız
kardeşlerinin New York'ta aynı evde, üstelik
ğhıi dfişünüyonım."
Bütün bu düşünceler, yazann yaşamının
son on beş yılını geçirdiği Brooklyn'deki ge-
niş apartman dairesindeki çalışma odasında
kurmacaya dönüşüyor. Auster, Walt Whit-
man, Henry Miller, Arthur Miller gibi seç-
kin yazın adamlan yetiştirmiş olan Bro-
oklyn'in yapıtlan için dolaysız bir esin kay-
nağı oluşturmadıgıru söylüyor. Kentin ban-
liyösünde yaşamayı yeğlemesinin nedeni
başka: "Künselere görünmeden, herhangi
bir müdahaleyle karşılaşmadan işimi yapa-
bildiğim, yapmacıkhktan uzak bir yer." Bro-
oklyn'i bir kez yapıtına malzeme yapması,
yazın yaşamının en büyük isyanını berabe-
G
arip öyküler toplayarak yaşamıyornm, onlar gelip
beni buluyor, kaçamıyorum. Kitaplanmda bu kadar
çok yer tutmalan bundan. Bu öyküleri yaşamın
anlamını keşfetmenin bir yolu olarak görmüyorum. Ama bu
tür olaylann herkesin başına geldiğini düşünüyorum.
de aynı katta oturduklan ortaya çıkıyor. Bir
başka öyküde, bir Çek sanat tarihçisi, Doğu
Alman kocasının, savaşta kaybolan, öldüğü
sanılan bir adamın oğlu olduğunu ve farkın-
da olmadan kendi üvey kardeşiyle evlendi-
ğini keşfediyor.
Auster, kûramsal olarak bu tür gariplikle-
re ilgi duyduğu yolundaki iddialan reddedi-
yor: "Komik ama bu tür olaylann peşinde
koşmuyorum. Garip öyküler toplayarak ya-
şamıyorum, onlar gelip beni buluyor, kaçanu-
yorum. Kitaplanmda bu kadar çok yer tut-
malan bundan. Bu öyküleri yaşamın anlamı-
nı keşfetmenin bir yolu olarak görmüyorum.
Ama bu tür olaylann herkesin başına gekfi-
rinde getirdi.
Auster'in yaşamı giderekyarattığı kurma-
ca yapıtlara benziyor. Beş yıl önce, 'The New
York Tünes' gazetesi kendisinden bir Noel
öyküsü yazmasını istediğinde, Auster bu tek-
lifı neredeyse reddetti. Geleneksel klişelere
dûşmemek ıçin dikkatli davranan romancı,
bütünüyle tıkanmıştı adeta: "Ne hakkında
yazacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu.
Bunu ciddi bir meydan okuma olarak algıla-
dım."
Brookl>Ti"de sigara ve puro satılan bir dük-
kânda geçen yedi sayfalık öyküsü 'Auggie
VVren'sChristmasStory'nin 'Smoke'adlı bir
Hollywood filmine dönüşebileceği akJına bi-
le gelmemişti. Bu öyküden 'Blue in the Fa-
ce' adlı ikinci bir film daha çekildi. Auster
denetiminden çıkan olaylar sonucu kendini
kameranın ardında tek başına Jim Jarmusch,
Madonna ve Lou Reed'den Roseanne, Mk-
haelJ. Fox ve Lily Tomlin'e kadar herkesi yö-
netirken buldu.
Bütün bu olaylar, Auster'in, karakterlerin
raslantılann merhametine bırakıldığı kurma-
ca yapıtlannı anımsatıyor. 1990 yılının No-
el günü o sıralarda San Fransisco'da yaşayan
Çin kökenli Amerikah yönetmen VVayne
Wang, 'New York Times'ı gördükten sonra
Auster'i arayarak gazetede yer alan öykü-
nün çok iyi bir film malzemesi olabileceği-
ni söyledi. Önce bu projeyle hiç ilgifenme-
yen Auster, Wang'la buluştuktan sonra fik-
rini değiştirdi.
Auster ve Wang'ın baştan sona birlikte
yaptıklan 'Smoke' fîlmi, Berlin Film Festi-
vali'nde jüri özel ödülüne değer görüldü.
Film, Harvey Keitel'ın canlandırdığı, sigara
satılan bir dükkânın sahibi, usta bir öykü an-
latıcısı ve amatör fotoğrafçı Auggie ve WU-
liam Hurt'ün canlandırdığı Paul adlı roman-
cı etrafında gelişen birbirine bağlı üç öykü-
den oluşuyor.
Filmin çekimleri sırasında bir gün Keitel
ve bir başka aktörün doğaçlama yapmaya
başlamalan setteki oyunculan gülmekten kı-
np geçirince Auster, aynı oyunculara bu kez
doğaçlama yöntemini kullanarak başka bir
film çekmelerini önerdi. Bu, Miramax'taki
prodüktörler tarafından ciddiye alınınca,
Auster'in yazdığı 13 skeçten, senaryosuz ve
prova yapılmaksızın üç gün içinde bir film
daha çekildi. Auster. bu ikinci film için ''Cid-
di bir şey beklemeyin, bütünüyle saçma_
Ama benim ilk komedim" diyor.
Ölümünün 41. yılında
Sait Faik Abasıyanık Hep, bir kızılcık dalıyla yazdı
ATtLLA BtRKİYE
" Burgaz çahhklanndan çekti bir
kıztkık dalı kopardı. kalem gibi
yonrru, ucunu yaşama barırdı ve
yazmaya koyuİdu." Hakiun Taner.
bunlan yazıyor Sait Faik için.
Düzeni, sunulan değer yargılannı,
parayı, şunu bunu, yani çoğu
"dünyevi" şeyi elinin tersiyle itip
Burgaz adaya gelip de o 'özgür
insanı' yaşayış... Doğanın içinde;
denizin karşısında, balıkçılann,
emekçi insanlann, sıradan insanlann
arasında olageldigınce doğal bir
yaşam... Yaşayabildiği kadar süren
bir yaşam, kısa ya da uzun, önemli
değil. Istedigi, dılediği gibi
yaşamak... Sait Faik'in yaşamı için
yetersiz sözcüklerdir bunlar.
Yetersizdir, ama onun yaşamını da
hani biraz yansıtır Yazdıklanna ve
onunla ilgili yazılanlara bakarsak...
Her ne kadar "Sait KuşagTna
yetişememişsek de "Saifin
yaşamına dair ne çok şey
belleğimizdedir...
Gerçek sanatçı, özgür ve özgün olan
sanatçıdır. Nitekim bunun
edebiyatımızdaki benzersiz
örneklerinden biri değil midir Sait
Faik? Yazarlığı gibi yaşamı da
benzersizdir. Bir eşini bulmak
güçtür. Hani. alt kamarada oturup,
yukandaki dünyayı, hayal
edenlerdendir. Kınalı'da inecek yaşlı
adamın, yanmdan aynldıktan hemen
sonra daha merdivenlerle yukan
çıkmadan öyküsünü hayal etmeye
başlanuştır bile.. Yaşlı adamın
dünyası, o alt kamaradaki tarafından
"hayal" edilmiştir: Kınalı'da inecek,
biraz sonra iskeleden evine doğru
yollanacak ve evinin kapısında
çocuklar, "_. bu sıcak yaz gününde
Istanbul denilen bu harikulade
şehrin pis ve güzel sokaklanndan
ucuz şeyler arayıp da yorulmuş"
yaşlı adamın elinden hediye
paketlerini kapacaklardır.
Alt kamarada, her bir şeyden
uzaklaşıp kendi 'ben'ini özgürce
yaşayan ve dış âlemi en ince
aynntılanyla kurgulayıp hayale
dalan genç adam, kuşkusuz ki Sait
Faik'ten başkası değildir.
Alt kamarada oturmak, yaşama
ilişkin bir seçimi de belirtiyordur.
Alt kamarada oturup dünyayı,
denizin maviliğini, martılann
beyazlığını, insanlann aksam
yorgunluğunu, miçonun halatı
atışını, iskelenin verilişini ve
geminin iskeleden aynhşını hayal
etmek, düşünmek ya da kurgulamak
için o dünyayı da derinliğine
yaşamayı gerektiriyordur.
Işte "kahramanımız" hem alt
kamarada oturup hayal dünyasına
dalıveren hem de o alt kamaradan
hayal edebilecek kadar doyasıya
yaşayan adamdır. Sah Faik
Abasıyanık.. Bir Sait Faik hikâyesi
okuduğunuz zaman. komşunuzu,
karşı penceredeki genç kızı,
Kapalıçarşı'da çalışan çocuğu,
emekli aylığını almış yaşlı adamı,
sesi belki de rakıdan çatallaşmış
balıkçıyı ve daha nicesini görür gibi
olursunuz. Istanbul, Sait Faik'in
Istanbul'u değil. Istanbul'u şimdiki
haliyle görseydi üstat kim bilir ne
/
stanbul'un
sokaklan,
meyhaneleri,
trenleri,
tramvaylan,
vapurlan,
adalan ve
özellikle de
Burgaz; her
renkten, her
ırktan, bu
kentte
yaşayan, ama
sokaktaki
insanlan,
"•lüzumsuz
adam"lan
okuruz, onun
kızılcık
dalıyla
yazdıklannda.
acılar içıne girerdi. Biraz da, Sait
Faik'i bize şimdilerde döne döne
okutan Istanbul'un bu hali değil mi?
tstanbul'un sokaklan, meyhaneleri,
trenleri, tramvaylan, vapurlan,
adalan ve özellikle de Burgaz; her
renkten, her ırktan, bu kentte
yaşayan, ama sokaktaki insanlan,
"fözumsuz adam"lan okuruz, onun
kızılcık dalıyla yazdıklannda. O
insanlann acılannı. küçük
mutluluklan okuruz. Yalnızca
insanlan mı? Ne güne duruyor
Sinağrit Baba, Dülger Balığı?
Sait Faik, yaşamı oîduğu gibi tüm
canlılığıyla yazmıştır. Aslında onu
okumak biraz da yaşamı
öğrenmektir. Onu okumak, biraz da
ipekli bir mendile benzer: "İyi, halis
ipekü mendiDer hep böyledir.
Avucunun içinde istediğin kadar
sıkar. buruşturursun; sonra avuç
açıldı mı insanın elinden su gibi
fişkınr."
Sait Faik okumak biraz da Burgaz'ı
öğrenmek ve sevmektir. Bunun tam
tersi de geçerli olabilir. Yani henüz
Sait Faik'i keşfetmemiş kimileri,
Burgaz'ı tanıdıktan sonra Sait Faik'i
de tanıma şansına ermişlerdir.
Burgaz ile Sait Faik aslında deri ile
tırnak gibidir. Birinin adını andınız
mı ötekinin adı da gelir. Burgaz'da
dolaşırken hele bahann ilk
günlerinde gitmişseniz, ada iyice
tenhadır. Kalpazankaya'ya doğru yol
alırken bir "Hişt" sesi duyarsmız.
Bu aynı zamanda "Sah" diye bir
sestir. Dönüp arkanıza bakarsınız.
Sait Faik'i görmemek olanaksızdır.
Burgaz adasında yalnız başmıza
yürürken birden karşınıza Sait Faik
çıkar. Size içten gülümserken
hayretle kanşık. ama büyük bir
saygıyla selamlarsınız.
Şaşkınlığınızdan arkanıza
bakamazsınız. Biraz sonra
ardınızdan bir "Hişt, hişt" sesi gelir.
Dönüp bakarsınız, yol boştur. Ama
"Saifin "hişt, hişt" sesi vardır.
Hakiun Taner'in dediği gibi:
"Ölürse ten ölür, canlar ölesi değU"™
Sait Faik'in yazarlığı bir sevginin
ifadesidir. tnsanı sevmekle başlar
her şey... Sevgi, insanoğlu olarak
hiçbir zaman dünyada
ulaşamadığımız banş. kardeşlik ve
özgürlük temalanna doğru yol ahr,
onun yazı ve yaşam serüveninde.
Sev, özgür ol: Doğayı, ağaçlann
yeşilliğini. güllerin kırmızılığını,
gökyüzünün mavisini, denizin
köpüklerini, Burgaz'ı, Boğaz'ı, içine
çek; özgürce derin derin tüm
güzellikleri severek ondan
alabildiğin kadar tat alarak içine çek.
Bir şair ruhu, Istanbul'dan gelip
geçti; ellisini göremeden yaşamdan
çekip gitri. "SevimH bir ajiaktı", adı
ise Sait Faik'ti. Yazdıklan,
çevresindeki insanlardı. Onlarla
birlikte yaşamaktan mutlu oldu,
Kalpazankaya'da kırmızı şarabını
güneşin batışında yudumlarken.
Sait Faik'in kızılcık sopasıyla
yazdıklannı okuduk, mutlu olduk;
içimiz sevinç doldu. Balkona çıkıp
derin derin temiz bir havayı. ama
temiz bir Istanbul havasını solur gibi
onun yazdıklannı soluduk.
Çocuİdanmıza öğütledik, edebiyatı
onunla sevdik. edebiyatı başkalanna
onunla sevdirdik. Yazımıza bir başka
değerle başlamışrık yine onunla,
Haldun Taner'in "Sait" için
dedilderiyle bitirelim: "Dogayu
insanlan bu kadar İçten seven, her
satınnda bize bu kadar sıcak
seslenen bir yazara, gönül dolusu
saygu sevgi ve teşekkür."
Gönül dolusu saygı. sevgi ve
teşekkür...
Cumhuriyet
YELIK'941 OCAK1993 / 31 ARALIK 1993 .X -•-
YILLIK951 OCAK1994 / 31 ARALIK 1994-X V-r
1993 ve 1994 yıllarının önemli olaylan, belgeler
Büyük boy, lüks ciltli, 424 sayfa
o Yurtta neler oldu? . ^ *\
f YENİ 4
^ 7
ÇIKTI
o Dünyada neler oldu?
o Ekonominin iki yılı "\
o Kültür, sanat, basın
o Yeşil ve temiz çevre için yazılar JKJ YILLIK
o Toplum ve insanlar BİRDEN
o 1993 ve 1994'den çizgiler
258.000 TL.
(KDVİçiade)
Cumhuriyet Kitap Kulübü Çağ Pazarlama A.Ş.
Türkocağı Cad. 39/41 (34334) Cağaloçjlu-İstanbul Tel:512 05 05
KURUCAŞtLE SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1994/31
Hâkim: Hayrı Demir 29361
Kâlip: Hasan Top 614
KurucaşileKareacıkmahallesinıifusuna.!cayıtlıHalilkızı 1312 D.lu AyşeFayiz25 1 1984 ta-
rihli vasiyetıyle zıTyetliğindeki Kurucaşıle Omerler mahallesmde. doğusunda yol, batışında Ka-
pınar suyu, kuzeyi Mehmet ve Suat Fındık. güneyınde Ahmet Kocataş taşınmazı bulunan tasuı-
mazın tamamını (ev ve arsasını) vemantariıf mevkiı, mektep arkasj adı ıle tanınan doSusu Zıih-
tû Fındık, batısı Osman Demirel, kuzeyi devlet karayolu, güneyi Mehmet Büyükböçek'ın tasın-
mazlan ile çevnlı taşınmazdakı hısselennın tamamını Mehmet Murat oğlu 1337 D.lu Izzet Fa-
yız'e vasıvet ettıği. ancak bu vasiyemame kanunı mırasçılan Rıza kızı 1930 D.lu Hatıce Vural,
Rıza kızı İ339 D.lu Necla Favız, Fanık oğlu 1957 D lu Alı Rıza Eldemır, Faruk oğlu 1963 D.lu
Ferhan Eldemır ve Faruk oğlu 1965 D.lu Erhan Eldemır'e teblığ edilemediğınden, 7201 sayılı
Tebligat Kanunu'nun 29. maddesi gereğince bu kışilere ilanen tebliğıne karar verilmiştir.
llan tarihınden itibaren 15 gün sonra tebliğ edılmiş sayılacağından süresinde vasiyetnamenin
iptali davası açılmadığı takdirde vasiyetnamenin kesınleşeceğı tebliğ olunur
Basın: 19544
ÜNYEASLÎYE
HUKUK
HÂKtMLİĞt'NDEN
DosyaNo: 1992/278
Davacı K.H. tarafından
davahlar Mehmet Ocak-
tan ile Belkıs Baykan
aleyhine açılan evlilik
kaydının iptali davasının
mahkememizde yapılan
açık duruşmalan sonun-
da;
Davanın kabulü ile,
Ordu ili Ünye ilçesi Gö-
bü köyü cilt: 039/01, say-
fa: 29 ve 21 sayılı hanede
nüfusa kayıtlı Hasan ile
Bülbül'den olma
1.1.1936 d.lu Mehmet
Ocaktan ile aynı hanede
nüfusa kayıtlı olan esas
olarak Samsun ili Selahi-
ye mahallesi cilt: 022 ve
150 no.lu hanede nüfusa
kayıtlı olan Rasim ile
Emine Kadnye'den olma
11.1.1946 d.lu Belkıs
Baykan (Ocaktan)la yap-
mışolduğu 17.1.1987 ta-
rihli 2'inci eyliliğin ipta-
line, dair Ünye Asliye
Hukuk Mahkemesi'nden
verilenl8.4.1994tarihve
1992/278 esas 1994/151
karar sayılı ilam bütün
aramalar rağmen adresi
bulunamayan Istanbul ili
Selimiye, Üsküdar lskele
caddesi No: 41 adresınde
oturan davahlar Mehmet
Ocaktan ile Belkıs Bay-
kan adına ilanen tebligat
yapılmasına karar veril-
miş olup iş bu ilanın ilan
tarihinden itibaren 15 gün
içinde ış bu hükmü tem-
yiz etmeleri, gelmedikle-
ri takdirde hükmün kesin-
leşeceği hususu ilanen
tebliö olunur. 27.3.1995
"Basın: 19014
Nüfus cûzdanımı yitirdim.
Hükümsüzdür.
NURCANAKGÜN
ŞOFÖR ARANIYOR
Yayınevimizde çalışmak üzere
lise mezunu şoför aranıyor.
Merter, Topkapı, Haznedar'da
oturanlar tercih edilir.
Tel.: 234 00 65 - 234 48 62
TÜRK DİLÎ
DERGtSİ^ OKUYOR MLîSLTNfUZ?
1995 MAYK SAYISIBAYÎLERMZDE
Doğu Kökenli Kelimelerin Son Hecelenndeki Uzun
Ünlulerin Kısalması
(Prof. Dr. Hamza Zülfikar).
Kâşgarh Mahmud'da -SA-/SE- Eki
(Prof. Dr. Ahmet B. Ercilasun).
Döküman mı Yoksa Doküman mı? (Prof. Dr. Hasan
Eren).
Evinızin Önü (Kerim Aydın Erdem).
Yabancı Kelimelere Karşıhklar (TDK).
Türkiye Türkçesı ıle Kırgız Türkçesindekı Ortak
Alınma Kelimeler (Dr. Hulya Kasapoğlu Çengel).
THY (Hikâye) (Ahmet B. Ercilasun).
Türkmencede iyi Niyet tfadeleri (Sapar Gücük).
Karaer tiin Gönlümun Söylettiklen (Gültekin Sâ-
manoglu).
Yirmı Yıl Önce, Yirmı Yıl Sonra (Mehmet Çmarlı).
"Altay Dil Ailesi" ve Mayalar (Prof. Dr. Tuncer
Gülensoyj.
Nurettin Özdemir, Ali Sevim, Nüzhet Erman, llhan
Geçer. Yahya Akengin, Ali A.bbas Çmar, Seyfettin
Başçılar, Ali Akbaş ın şiırleri.
Değerlendirmeler, yitirdıklerimız, okuyucu mektu-
plan, haberler.
Ahmet Midhat Efendi Ozel Bölümü: Prof. Dr. Ömer
Faruk Batırel, Prof. Dr. Inci Enginün, Prof. Dr. Hamza
Zülfikar, Prof. Dr. Kâzım Yetiş, Doç. Dr. Sema Ugur-
can, Yard. Doç. Dr. Nüket Esen, Araş. Gör. Bâkı
Asiltürk, Dr. Handan Incı, Dr. Nur Gürani Arslan, Dr.
Enver Töre, Dr. Aydın Uluyazman, Dr. Emel Kefeli,
Dr. Erol Ülgen, Halil tbrahım Ustg'nın yazıları.
TÜRK DİL KURUMU
Fiyatı: 25.000 TL.
Abone şartian:
Yıllık: 250.000 TL (Öğretmen ve öğrencilere 200.000)
Altı aylık: 125.000 TL (Öğretmen ve öğrencılere
100.000)
Postaçekino: 128236
Adres: Atatürk Bulvan, 217 Kavaklıdere/ANKARA
Basın: 19295
Beyoglu ALKAZAR (245 73 83)
@UVER STONE FİLMLERİ
KATİL DOĞANLAR
12, 14, 16. 18 May.s
CENNET ve YERYÜZÜ
13, 15, 17 Mayıs
S e o n s t O f . 11 30-14 00-16 30 -1 9 0 0 - 2 1 . 5 0
T.C. Kültür Bakanhğı
ISTANBUL DEVLET OPERA VE BALESI
ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
BÜYÜK SALON
F. Lehar
ŞEN DUL
operet 3 perde
Orkeslra Şefi: Serdar YALÇIN Sahneye Koyan: Aydın GUN
9 Mayıs Sah saat: 20.00 31 Mayıs Perşembe saat: 20.00
C. Orff
CARMINA BURANA
Orkeslra Şefi: Serdar YALÇIN Koro Şefı: Gokçen KORAY
10 Mayıs Çarşamba saat 20.00 13 Mayıs Cumartesi saat. 15.30
G. Verdi
NABUCCO
opera 4 perde
Orkestra Şefi: Michei SASSON Sahneye Koyan Marek GRZESINSKI
11 Mayts Perşembe saat 20.00 16 Mayıs Salı saat: 20.00
20 Mayıs Cumartesi saat: 15.30
G. Verdi
AIDA
opera 4 perde
Orkestra Şefi' Michei SASSON Sahneye Koyan: Yekta KARA
18 Mayıs Perşembe saat' 20.00
KONSER SALONU
K. Ludvvig
BİR TENOR ARANIYOR
müzikal komedi 2 perde
Sahneye Koyan Adrıan BRINE Muzık Yonetmenr Serdar YALÇIN
12-19-26 Mayıs Cuma saat. 19.00
T. Egner
KARANFİL KÖY
çocuk müzikali 2 perde
Sahneye Koyan: Sumeray ARIMAN Mırak Yonetmenı. Aydın KARLIBEL
13-20-27 Mayıs Cumartesi saat: 11 00
•ILETLER ATATURK KULTU» MERKEZİ GIÎELEKINDE SATILMAKTAOIR.
A.K.M. Gi)l Tel: 10212} 2SI 10 23 / 251 S* 00 |7 Hjt| 2S«
KÜLTÜR • SANAT I 293 89 78 (3H*T)
Stones'un
kayıtlan açık
arttırmada
• LONDRA(AFP)-
Rolling Stones'un solisti
Mick Jagger'la, topluluğun
gitaristi Keith Richards'ın
birlikte gerçekleştirdiği
orijinal kayıt, bu ayın
sonunda Londra'da açık
artıımayla satılacak.
Bandın 80 bin dolara alıcı
bulacağı tahmin ediliyor.
31 dakika sûren kayıt,
birçoğu Chuck Berry'y
e
^
13 şarkıyı içeriyor. Açık
artırma, 25 mayısta
Christie's Müzayede
Salonu'nda
gerçekleştirilecek.
GençNk
Kitabevi'nden
öykü yarışması
• tSTANBUL (UBA)-
Gençlik Kitabevi, serbest
konulu bir öykü yanşması
düzenledi. TC vatandaşı
olan ve 30 yaşını aşmamış
herkesin katılabileceği
yanşma için son başvuru
tarihi, 31 ağustos olarak
belirlendi. Seçici
kurulunda Hulki Aktunç,
Feridun Andaç, Semih
Gümüş, Necati Tosuner ve
Muzaffer Uyguner'in yer
aldığı yanşmada, birinciliği
kazanan yazara 15,
ikinciliği kazanan yazara
10 ve üçüncülüğü kazanan
yazara da 5 milyon TL
ödül verilecek.
Aşkın, Hyde
Park'ta konser
verdi
• Kültür Servisi-Onlü
kemancı Cıhat Aşkın geçen
cumartesi Londra'da, Hyde
Park'ta bir konser verdi.
Kendisine eşlik eden
piyanist Nataşa
Lipovsek'le birlikte,
"Victory In Europe"
(Avrupa'da Zafer Günü)
kutlamalanna katılan Cihat
Aşkm'ın resitalini,
yaklaşık bin kişilik bir
dinleyici topluluğu izledi.
ikinci Dünya Savaşı'nın
bitişinin 50. yılı
kutlamalan kapsamında
yapılan törenlere, yaklaşık
elli ülkeden temsilciler ve
sanatçılar katıldı. Ingiltere .
kraliçesi II. Elizabeth'in
açılış demeciyle başlayan
kutlama etkinliklerinin
resmi programına dahil
edilen Cihat Aşkın, daha
önce de, Türkiye'nin en
genç sanatçılanndan biri
olarak ülkemizi birçok
Avrupa ülkesinde temsil
etmişti.
Sendikacılar
koruma istiyor
• ANKARA(ANKA)-
Müzik ve Sahne Sanatlan
Sendikası (Müzik-Sen)
yöneticileri, gazino ve
eğlence yeri sahipleri
tarafından tehdit
edildiklerini belirterek,
Ankara Valiliği ve
Cumhuriyet Savcılığı'na
başvurdular. Müzik-Sen
Genel Baskanı Mehmet
Cınka, sendika
yöneticilerine yönelik
herhangi bir saldından,
gazino ve eğlence yeri
sahiplerinin sorumlu
tutulacağını belirtti.
11 CENCLIK
CUNLERI
BUGÜN:
HARBÎYE MUHStN
ERTUGRUL: 12.00 Film
"SunsetBulvan"
Yönetmen: Bill> VVTlder
KADIKÖY HÂLDUN
TANER: 19.00 Oyun
"Gişe" 10 Ögrenci Kültür
Merkezi
ÜSKÜDAR
MUSAHİPZADE CELAL:
19.00/Oyun "DeH
Dumrul" Kadıköy
Anadolu Lisesi
FATİH REŞAT NURİ:
19.00 Oyun "Insan
Olabilmek" Ali Poyrazoğlu
Tiyatro Okulu
YAR1N:
HARBİYE MUHStN
ERTUGRUL: 12.00 Film
"Dracula" Yönetmen: Tod
Brmvning
15.00 Söyleşi "LaDdiğin
BoyuÜan" Prof. Dr.
Toktamış Ateş.
Abdurrahrnan Dilipak
KADIKÖY HALDUN
TANER: 19.00 Oyun
«Sahnede Tek Başuıa" IStS
Tiytro Kulübü
ÜSKÜDAR
MUSAHtPZADE CELAL:
19.00 Oyun "Sessiz Isyan"
Teatr'ama (Türkçe)
20.00 Oyun "Sessiz tsyan"
Teatr'ama (Fransızca)
FATİH REŞAT NURİ:
19.00 Oyun "Bir Delinin :
Hafara Defteri" Umudum
Tiyatro
* Filmler, orijinal
dıllcnnde gösterilecektir.