Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 NİSAN 1995 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
UYGARLIKLARIN IZINDE OKTAYEKİNCİ
Doğayla kucaklaşan bir dünya kültürünün eşsiz birikiminden yararlanamıyoruz
Kısa adı EASA olan Avnıpa Mimar-
lık Öğrencileri Birliği, her yıl değişik
ülkelerde dûzenlediği geleneksel yaz
okulu kamplan için önceki yıl Kapa-
dokya'yı seçmişti.
Aralannda Türkiye'den katılımcıla-
nn da bu kez ev sahibi olarak bulun-
duklan Avrupalı öğrenciler, Ürgûp ve
Avanos belediyelennin sağladığı ola-
naklarla bu bölgede birkaç haftalık eği-
tim ve inceleme çalışması yaptılar. EA-
SA'nın yine her yıl değişik içerikte
saptadığı çalışma konulan arasında
özel olarak Kapadokya kampı için yeğ-
lenen tema ise "21. yüzyıiın mimarb-
ğTidi...
Tûrkiye'de kimi kesimler, geleceğin
mimarisi dendiğinde akıllanna hemen
gökdelenleri ve örneğin New York,
Tokyo gibi modern kentleri getirirken
lngiltere'den, Almanya'dan, Fran-
K Perfler Vadisi'nden gecerken, insan kendini başka bir dünyada sanki rüyalar aleminde hissediyor.
•Duyarlı mimarlann
doğaya ve kültüre
saygılı bir gelecek için
"esin kaynağı" olarak
gördükleri,
yağmacılann ise salt
"kazanç kapısı"
anlayışıyla göz
diktikleri Kapadokya,
koruma amaçlı bir
bölge planmm
eksikliğinden ötürü
uygunsuz
yapılaşmanın
tahribatından
kurtulamıyor...
sa'dan, Italya'dan ve diğer tüm Avru-
pa ülkelerinden mimar adaylan aca-
ba neden bu konuda Kapadokya'nın
esin kaynağı olabileceğine karar ver-
mişlerdi?
Aslında bu sorunun yanıtı, Türki-
ye'nin de 3 Ekim 1985 tarihinde imza-
ladığı ve Bakanlar Kurulu'nun 18 Ma-
yıs 1989 tarihli onayıyla kanun gücün-
de yürürlüğe giren Avrupa Mimari Mi-
rasının Korunması Sözleşmesi'nde
çoktan yer almıştı.
Resmi Gazete'nin 22 Temmuz 1989
günlü sayısında yayımlanan bu sözleş-
menin giriş bölümü, devletlerin ve böl-
gelerin ekonomik, sosyal ve kûltürel
açılardan topyekûn kalkınabilmeleri
için, gelecek nesillere bir kûltürel kay-
naklar sisteminin devredilmesi gereği-
nin alünı çiziyordu.
Aynı sözleşmenin örneğin 15. mad-
desi de bu gerekliliğin mimarlık ala-
nındakı yükümlülüğünü şöyle vurgulu-
yordu: "Mimari mirasın korunmasınuı
bir kûltürel kişilik unsuru olduğu ka-
dar, bugünün ve geleceğin ncsilleri için
de bir flham ve yaratacıhk kaynağı ola-
rak değertendirümesi-."
Kapadokya bölgesi ve bu yöredeki
mimari miras, gelecek için acaba nasıl
bir ilham ve yaratıcılık kaynağı olabi-
lirdi. Insanlar artık kayalara oyulmuş
evlerde ya da penbacalannın içerisinde
yaşayamayacaklanna göre Avrupalı
mimar adaylan, 21. yüzyılın mimarisi
için Anadolu'nun bu gizemli köşesin-
den ne gibi sonuçlar çıkarabilirlerdi?
Bu sorunun yanıtı da doğrudan doğ-
ruya Kapadokya'nın kendi tarihsel
kimliğinde ve bu kimliği oluşturan do-
ğayla uyumlu yerleşme ve yapı kültü-
rûnde yatıyordu.
Yine Avrupa Mimari Mirasıru Koru-
ma Sözleşmesi'ndeki SÎT alanlan tanı-
rrunda yer verilen "insan emeğifledo-
ğal değerierin birtestiği alanlar" deyimi
sanki özel olarak Kapadokya için söy-
lenmişti. Örneğin Fransa'daki Mimar-
lık Yasası'nda belirlenen "mimarlığın
doğal ve kûltürel çevreye uyumlu ka-
tılımı" ilkesi de benzer şekilde sanki
Kapadokya'daki tarihsel birikimin baş-
ka bir ülkede yasal zorunluluk olarak
benimsenmesi gibiydi...
Sûrdürülebilir mimariık
EASA'ya bağlı öğrenciler, o yaz Ür-
güp, Göreme ve Avanos bölgesindeki
yüzlerce yıllık doğaya ve yaşama kûl-
türüne saygılı mimarlığm eşsiz ömek-
leriyle mesleki duyarlılıklannı gelişti-
rirken, Türkıyeli mimarlar da 1993 yı-
lmda Nevşehir'de toplanarak yeni mi-
marlık meslek düzeni ilkelerini belirle-
diler.
Ülkenin hemen her ilinden gelen de-
legelerle toplanan Mimarlar Odast
Nevşehir Genel Kunılu'nda kabul edi-
len bu ilkelerin başında, Uluslararası
Mimarlar Birliği'nce yine 1993'teki
Şikago Dünya Kongresi'nde karar altı-
na alınan "sürdürülebilir bir gelecek
için mimarhk" kavramına bağlı kalın-
ması koşulu geliyordu.
Ülkemiz mimarlannın demokratik
meslek örgûtü, Tûrkiye'de mimarlığın
ülke ve toplum yaranna uygulanabil-
mesi için öncelikle yine Türkiye'nin
tarihten gelen zengin mimarlık gelene-
ğinin sürekli kıhnmasına yönelik dav-
ranış karannı, bu geleneğin birikimiyle
kişilik kazanan Nevşehir'de almıştı.
Mimarlar Odası'nın aynı ilkeler doğ-
rultusunda bu kez yeniden yapılanması
ve mimarlığın uygulanma kurallanna
ilişkin yeni yasal düzenlemelerin tartı-
şılması için dûzenlediği yine genel ku-
rul niteliğindeki 500 kişilik son büyük
mimarlar buluşması da geçen günlerde
bu kez Ürgûp'te yapıldı.
Plansızhk ve duyarsızlık
16-19 Mart 1995 tarihinde Ürgûp
Belediyesi Kongre Salonu'nda topla-
nan genel kurulun sonuç bildirgesinde,
bu toplantının Kapadokya'da yapılmış
olmasının mimarlığın ulusal ve evren-
sel sorumluluklan açısından büyük an-
lam taşıdığı vurgulanarak bölgede göz-
lenen sorunlann kökeninde plansızh-
ğın ve duyarsızlığın yattığı belirlendi.
Bildirgeye göre plansızhk, Kapadok-
ya'nın 21. yüzyıla da ilham kaynağı
olan doğal ve kûltürel kimliğini hızla
zedeliyordu. Duyarsızlık ise yme Ka-
apadokyamporu
Ürgüp '95 bildirgesinden...
" Kapadokya bölgesi dört il ve çok sayıda yerei
yönetimi kapsamakta olup bölgenin korunması
yönündeld yetki kopukluğu ve karmaşasını
ortadan kaküracak, özellikle planlama ve imar
konusunda demokratik katihmı ve biHmselliği de
gözeten bir Kapadokya Koruma
Örgütlenmesf nin oluşturulması giderek önem
kazanmaktadu*.
Bu nedenle, beürtilen gereksinmenin
karşılanması yönünde hazuiandığı
bilinen Kapadokya yasası taslağuun, ügili
kurumlann da katılacağı forumlarda son
şekü verilerek bir an önce yürürlüğe girmesi
önemle tavsiye edilmektedir.
* Kapadokya bölgesinde, özellikle yerieşim
alanlan dtşmda ve doğal StT alanıyla milli park
sınırlan içerisinde, mevzi imar planlarry la
yapılanma izni verilmesi durdurulmah,
bölgenin çevre düzeni ölçeğinden
başlamak üzere planlama kademeleri, yine
koruma niteiikli olarak bir an öne
tamamlanmadaiL, bu tür mevzi imar taleplerine
onay verilmemelidir.''
(19 Mart 1995 - Ürgüp Mimarlar Odası
Olağanüstü Genel Kurul Bildirgesi'nden.
padokya'ya doğal ve kûltürel kımliğıy-
le çelişen yapılaşmalan taşıyarak, sûr-
dürülebilir bir geleceğin şimdiden önü-
nü tıkıyordu...
Göztemler ve kaygüar
UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası
Listesi'ne yıllar önce girerek "evrensel
öiçekte bir SİT" niteliği kazanan Kapa-
dokya'da, özellikle son yıllardaki çok
yıldızlı turizm politikasının yaratüğı ve
sadece dövize endeksli yatırun anlayışı
yûzünden ciddi bir yozlaşma ve yıp-
ranma yaşanıyor.
Mimarlar Odası Genel Kurulu nede-
niyle Ürgûp'te olduğumuz günlerde
yaptığımız son gözlemler ve edindiği-
layacak bir imar ve kullanım denetimi-
ni gerçekleştirmek üzere oluşturulan
Nevşehir Koruma Kurulu ise olan bıte-
ni engelleyememenın sürekli gerilimini
yaşıyor. Koruma Kurulu Başkanı Prof.
Dr. Raci Bademli,bölgenin hâlâ
1/25000 ölçekli bir çevre düzeni planı-
nın bile bulunmadığından yakınarâk bu
eksikliğin yarattığı boşluktan kimlerin
nasıl yararlandığını çarpıcı bir örnekle
şöyle anlatıyor: "Bayındıruk Bakanhğı
bir yandan çevre düzeni planı üzerinde
çalışma yaparken, öbür yandan hem
doğal SİT hem de milli park olan böige-
de mevzi imar planı ona>layarak çarpık
yapılaşmaya ön ayak oluyor,"
Prof. Bademli'nın sözünü ettiği ba-
yıne Raci Bademlfnin başkanlığmda
yûrürlüğe sokulan 5.8.1988 gün ve 264
sayılı ilke karan özel bir önem taşıyor.
Kapadokya'daki kültür varlığı olarak
tescillenen yapılann eskı eser kayıtlan-
nın sılinmesı ve yine bu SİT bölgesin-
de yeni yapılaşmalara izin verilmesi
yönündeİci isteklere nasıl yanıt verile-
ceğini belirleyen ilke karannda, koru-
ma amaçlı bir bölgesel nazım plan ol-
madan bu tür uygulamalann tarihi ve
doğal zenginliği ortadan kaldıracağı
vurgulanıyor.
Benzer şekilde bölgenin hem simge-
sı hem de kûltürel kimliğin en önemli
unsurlan olan "peribacalan" hakkın-
daki 1994 yılının Aralık ayında alınan
Ürgüp'ün tarihi Esbelli Mahallesi, vüzJerce yıl insanlara en sağhkh yerleşme olanağını sunduktan sonra u
afet böigesi"
Oan edflerek metrukluğa ve >ıpranmaya terk etüldi_. (Fotoğraflar: OKTAY EKİNC1)
miz bilgiler, kısa sûrede önlem ahnma-
dığı takdirde bu dünya StT'inin gide-
rek turistik cazibesini bile yitirebılece-
ği kaygısını güçlendiriyor.
Çünkü özellikle bölgenin eşsiz ka-
rakterini oluşturan doğal peyzajma ay-
kın dev otel yapılan, yine o eşsiz ve et-
kileyici güzelliği parçalayarak yükse-
lirken, geleneksel dokuyu zedeleyen
uygunsuz gelişmeler de yöresel mimar-
lık kültürünün örneklerini ve birikimini
yitirmesine neden oluyor.
Bu olumsuzluklara dur demek ve
Kapadokya'nın yeryüzündeki eşsiz
özelliklerini koruyarak yaşamasını sağ-
kanlıktan onaylı yapılaşma alanını in-
celemeye gittiğimizde, gerçekten de
"Kapadokya Milli Parkı"tabelasıyla
"Alnnevler Yapı Kooperatifr tabelasını
yan yana görûyoruz. Avanos-Ürgüp ka-
rayolunun hemen kenarında. Aktepe
Köyû yakınında başlayan inşaatlar,
bölgenin o çok özel ve korunması ge-
reken peyzajının tam ortasında rant ya-
pılaşmasının tüm çirkinlıklerinı taşıyor.
Koruma Kurulu, bu tür duyarsızhk-
lan önleyebilmek için aslında oldukça
kapsamlı bazı kararlar da alrmş. Örne-
ğin kurul henûz Nevşehir'de değüken
ve bölgeye Kayseri Kurulu bakarken,
ilke karannda da doğanın bu binlerce
yılda yaratarak emanet ettiği armağan-
lann artık bannak ve turizm amaçlı
kullanılamayacağı belirtiliyor.
17.12.1994 gün ve 121 sayılı bu ilke
karannın bir başka önemli yönlendir-
mesi ise yine penbacalannın yöre gele-
neğindeki tanmsal amaçlı depo işlevle-
rinin sürdürülebileceği, ancak bu yapı-
lırken eklentiler ve tahrip edici diğer
müdahalclerin olamayacağı şeklinde.
SİTaJanındald'afe^L
Kapadokya'nın tarihten gelen ve do-
ğasının özgünlüğuyle kımlik bulan yer-
leşme kültürünün büyük oranda zede-
lendiği bir başka talihsiz gelişme ise
özellikle Ürgûp kenti yamaçlanndaki
tarih boyunca yaşamın sürdüğü kentsel
StT dokusunun afet bölgesi ilan edile-
rek insanlardan boşaltılmış olması.
Nevşehir Koruma Kurulu Müdürû
Mevlüt Coşkun, heyelan tehlikesi ge-
rekçesiyle başlatilan bu anlamsız uygu-
lama sonucunda metruklaşan Yumak
ve Esbefli mahallelerindeki durumu bi-
ze gösterirken, "Vaktiyle insanlardan
oy toptamak için bu özgün yerieşmeyi
gözden cıkardılar" diyor.
Ne var ki yamaçlardaki geleneksel
dokuda ve kayalarla kucaklaşan me-
kânlarda yaşamayı ilkellık sayıp ovaya
inen çoğu Urgüplü aile, son yıllarda
yeniden o "Heyelan var" denilen eski
evlerine dönüyor.
Çünkü, yeni konutlar hem çok sağ-
lıksız hem de Yumak ve Esbelli artık
turistik değer taşıyor. Yine Mevlüt
Coşkun'un belirttiğine göre son iki yıl
içinde o eski ve terk edilmiş kaya evle-
rin değeri artık milyarla ölçülüyor ve
en değerfi mülkler arasında yer alıyor.
Çokfaaşh duyarsızfak
Duvarlı mimarlann doğaya ve kültü-
re saygılı bir gelecek için esin kaynağı
olarak gördükleri, yağmacılann ise sa-
dece kazanç kapısı olarak göz diktikle-
ri Kapadokya'da, temel sorunlardan bi-
rini de yetki karmaşası ve çok başlı yö-
netim düzeni oluşturuyor. Kayseri,
Nevşehir, Aksaray ve Kırşehir illerine
yayılan bölge, bu nedenle 4 valilik ara-
sında üleşilirken çok sayıda belediye
yönetimi de farklı duyarhhklarda imar
uygulamalan sergiliyorlar.
Dünya kültürû mirasında yer alan
böylesine önemli ve hassas bir bölge-
nin, yine böylesine dağınık ve aralann-
da korumaya dönük hemen hiçbir eş-
güdüm süreci yaşanmayan bir yönetim
kargaşası içerisinde bırâkılması ise tah-
ribatı ve çarpık gelişmeleri sürekli kö-
rüklüyor.
Prof. Raci Bademli, başka hiçbir ül-
kede rastlanamayacak bu tür bir yetki
kaosunun ortadan kaldınlması için ge-
çen yıllarda Kültür Bakanhğı 'nca ha-
zırlanan "Kapadokya koruma geliştir-
me yasası taslağr'nın bir an önce
TBMM'de görüşülmesi gerektiğini
söylüyor. Çünkü taslağa göre bölgede-
ki tüm imar ve korumaya dönük karar
ve uygulama yetkileri, yine bölgeden
sorumlu tek bir kunıla bağlanıyor ve
bu kurul, Kapadokya'da yer alan tüm
yerel yönetimler arasında "yağmaya
karşı bir davranış birtiğinin" sağlanma-
ODAK NOKTASI
AHMETCEMAL
Savunmasız Ölüler...
Bias Canetti'nin 'Yazann Uğraşı' başlıklı dene-
mesi, çağımızın insanlık durumu karşısında yaza-
nn kimliğinde bütünüyle aydın kavramının sorgu-
lanması temeline dayanır. Yazaıiığı, "Gerçekte bu-
gün yazar olma hakkından ciddi olarak kuşku
duymayan kimse yazar sayılamaz" diyecek kadar
ciddiye alan Canetti, edebiyatı da "Bugün edebi-
yatı temsH eden kişinin yaşamının amacı ve vere-
bilecekleri ne olmalı" sorusunu soracak kadar
toplumsal bir temete oturtur. Ama yazar için bu te-
mele dayanarak öngörülen sorumluluk, ashnda
yaman bir sınavdır:"Büfün bu çabalayışlann ardın-
da, yazann kendisinin her zaman bilmediği bir şey
gizlidir, çoğu kez zayıf, ama kimi zaman da yazan
paramparça edebilecek kadar güçlü bir şey, söz-
lerle dile getirilebilen her şeyin sorumluluğunu
üstlenme ve sözün başansızlığa uğradığı yerde
kendi kendini cezalandırma iradesL olup bitenle-
rin sorumluluğunu yüklenmek, bu olup bitenlerle
kurulabilecek en büyük yakınlık ve en derine inen
ilişkidir."
Yazann bu satıriaria tanımlanan ve aslında genel
olarak aydın insanın sorumluluğundan başka bir
şey olmayan sorumluluğu, olup bitenlerin hiçbirini
görmezlikten gelmeme, böylece de yaşananları
nesnel değerlendirme yükümünü içeren bir ko-
numdur. Yazar, eğer tnsan yaşamından, insanı in-
san kjlan değeıierden yana, insanın öldürülmesi-
ne, temel haklanndan yoksun kıhnmasına karşıy-
sa, o zaman bu tutumunu ancak bir bütün olarak
savunabilir, sözde böyle bir tutum adına bazı
ölümleri, yaşama haklan ellerinden alınan bazı ke-
simleri görmezlikten gelmek, gösterişli medyatik
protestoları, örneğin köylerinde daha konuşma
çağına bile gelemeden teröristlerin kurşunlarına
kurban giden çocuklann yazgılanna yeğlemek, sa-
vaşa karşı oluşu, bazı savaşlara hiç ses çıkartma-
yarak inanılırlıktan yoksun kılmak, bir aydın tavn-
nın değil, fakat kendine özgü bir içinden pazartıklı-
lığın ürünü diye nitelendirilebilir.
Geçen günlerde Alman Küttür Merkezi'nce Is-
tanbul'da düzenlenen bir toplantıda, yüzyılımızda
Canetti'nin sözünü ettiği sorumluluk sınavını en
parlak biçimde vermiş yazarlardan biri olan Hein-
rich Böll anıldı. Bütün romanlannda, denemele-
rinde ve konuşmalarında başı çeken, köklü top-
lum eleştirisinin kapsamına kendi toplumundaki
bütün aksaklıkları almış olan Böll, savunduğu in-
sanı ve insanca değerieri her insanda arama ça-
basının en onurtu temsilcilerindendir. Bu toplantı-
ya davet edilen yazarlarımızdan Aziz Nesin, 2 Ni-
san 1995 günü Milliyet gazetesınde çıkan konuş-
masından izleyebıldığim kadarıyla, her zamanki
ödünsüz aydın tavnnın yent bir örnegini sergilemiş
ve bir zamanlar Mustafa Kemal'in, kendisıni ma-
salanna davet eden yüksek rütbelı Ingiliz subayia-
nna unutulmaz bir ders verdiği aynı mekânda, Pe-
rapalas'ta, âri ırk olma adına altı milyon insanı öl-
dürdüklerini unutup, insanlık tarihinin en kanlı te-
rör örgütlerinden birini etkisiz kılmaya çalışan Tür-
kiye'ye birbiri ardına tehditler savuran Alman poli-
tikacılanna gereken yanıtı vermiştir.
Aynı mekânda ve son günlerde Türkiye'yi kara-
lamak için fırsat arayan bir devletin kültür(!) temsil-
cilerinin önünde, yazar Orhan Pamuk'un -yine
Milliyet'ten okuduğum kadanyla- Irak'a girmekle
rezil olduğumuzdan, insan haklannın ayaklar altına
alındığından, bu durum karşısında kimsenin gıkı-
nın çıkmadığından söz etmiş oluşu ise her şeyden
önce karşı tarafın ekmeğine yağ süren, talihsiz bir
taktik yanlışıdır. Aynca, romanlannın satış oranlan-
nın yükselişiyle birlikte medyada kendine siyasal
bir kimlik geliştirme çabasına gıriştiği de gözlem-
lenen bu yazarımızın, bugüne kadar Güneydo-
ğu'da terörist kurşunlarıyla can vermiş yûzlerce
çocuğu, genci, yaşlıyı, askeri ve güvenlik görevli-
sini görmezlikten gelmesinin, ellerinden yaşama
hakları alınan bu insanlann durumu karşısında
kendi deyişiyle 'gıkını bile çıkartmamasının' nede-
nini merak etmek, Tûrkiye'de yazar ve aydın kav-
ramlan üzerine düşünenlerin herhalde en doğal
haklandır! Savaşlara ve ölümlere karşı olmak, el-
bet özgür bir seçimdir. Ama bunu yaparken bazı
ötüleri savunmasız bırakıp, medyada insan haklan
savunuculuğuna soyunmak, böylece de olmaması
gereken bir yazar ve bir aydın imgesi sergilemek,
en azından böyle savunulan haklan tartışmalı ko-
numa sokacağı için sakıncalıdır.
İnsan yaşamı, ancak bütün öldürmelere ve yine
insanoğlunun uğrayabileceği bütün aşağılanmala-
ra aynı kararlılıkla karşı çıkıldığı takdirde gerçekten
etkin biçimde savunulabilir. İnsanın tek ölçütü, yi-
ne insandır ve kimin olursa olsun, insan yaşamının
ölçüt olmaktan çıktığı yerde pek çok şey de yitiril-
miş demektir...
Asaf Koçak amsma karikatür
yarışması
• Küitür ServisH Karikatür Dergisi, Sivas olaylannda
yaşama veda eden karikatürcü Asaf Koçak anısına bir
karikatür yanşması dûzenledi. Bu yanşma ile Asaf Koçak
adı altında Sivas'ta yitirdikleri dostlannı ve tüm
demokrasi şehitlerini anan dergi yetkılileri, bu noktadan
hareketle kahluncı sanatçılan özgür bıraktı ve konuyu
'serbest' olarak belirledi. Yanşmanın seçici kurulu
Turhan Selçuk, Ali UIvi Ersoy, Ferruh Doğan, Tonguç
Yaşar, Mengü Ertel, Erdoğan Başol ve Metin Peker'den
oluşuyor. Tüm amatör ve profesyonel kankatürcülere açık
olan yanşmada çızim tekniğı sıyah- beyaz olacak. Son
katılma tarihi 17 hazıran olarak belirlenen yanşmada 51
büyük ödül ve 5 başan ödülü verilecek. Ödüller Karikatür
Dergisi plaketi. 1 yıllık dergi aboneliği ve mimar
heykeltraş Mükremin Mungan tarafindan hazırlanan
özgün heykeller olacak. Seçici kurul tarafindan
sergılenmeye de|er görülen yapıtlar bır albümde
derlenerek yanşmacılara göndenlecek. Aynca ödül
kazanan yanşmacılann seyahat ve konakİama giderleri
dergi tarafindan karşılanacak. (Karikatür Dergisi, Konak
sok. 31/10 Kızılay- Ankara. Tel: 0312-417 37 28)
Kültür varlıklannı koruma sempozyumu düzenleniyor
Knlrür Servisi - Kültür Bakanhğı Kültür
ve Tabiat Varlıklannı Koruma Genel Mü-
dürlüğü ile Türkiye Ekonomik ve Toplum-
sal Tarih Vakfi, 20-22 nisan tarihlen arasın-
da Ankara'da 'Kültür ve Tabiat Varhklannı
Koruma Uygulamalan ve Sorunlan Sem-
pozyumu' düzenlıyor. Milli Kütüphane'de
gerçekleştınlecek sempozyumun programı
şöyle:
20 Nisan:
9.30 Açılış (Kültür Bakanı ve KTVK Ge-
nel Müdürünün konuşmalan)
10.00 Binncı Oturum (1): Boğaziçı (Otu-
rum başkanı: Prof. Dr. Metin Sözen)
Sunucu/Tartışmacı: Prof. Dr. Nuran Ze-
ren/11.15 Birinci Oturum (2): Boğaziçı
Sunucu/Tarhşmacı: Prof. Dr. Nur AJan
12.15 Genel tartışma'12.30 Öğle yemeği
13.30 lkinci Oturum: Tekirdağ Koruma
Amaçlı İmar Planı (Oturum başkanı: Prof.
Dr. Gönül Tankut)
Sunucu: Mine Kangal - Şöhret Şensoy
Tartışmacı: Doç. Dr. Güzin Konuk
15.00 Genel tartışma
15.30 Üçüncü Oturum: Muğla Koruma
Amaçlı İmar Planı (Oturum Başkanı: Prof.
Dr. Rad Bademli)
Sunucu: Oktav Ekinci
Tartışmacı: Muğla Belediye Başkanı Or-
han Çakır ve Muğla Belediyesi Planlama
Ekibi/17.00 Genel tartışma
21 Nisan:
9.00 Dördüncü oturum: Antalya Kale-
içi'nde Iki Konut (Oturum başkanı: Prof.
Dr. Mete Tapan)
Sunucu: MüceUa Uyar
Tartışmacı: EmreMadran
10.30 Genel tartışma
11.00 Beşincı Oturum: Birgi Çakırağa
Konağı (Oturum başkanı: Prof. Dr. Ayşıl Ya-
vuz) Sunucu/Tartışmacı: Ziyaettin Bflgin
12.15 Genel tartışma
12.30 öğle yemeğı/13.30 Altıncı Otu-
rum: Çırağan Sarayı (Oturum başkanı: Y.
Mimar Oktay Ekinci/Sunucu: Ernan lşözen
Tartışmacı: Prof. Dr. Erol Türkgenç
15.00 Genel tarüşma
15.30 Yedıncı Oturum: Ankara Sulu han
(Oturum başkanı: Prof. Dr. Ffliz Yenise-
hirlioğlu)
Sunucu: Filiz Oğuz
Tartışmacı Prof. Dr. Ayşıl Yavuz
17.00 Genel tartışma
22 Nisan:
9.00 Sekızıncı Oturum: tstanbul Surlan
(Oturum başkanı: Prof. Dr. Nur Akm)
Sunucu: Prof. Dr. Mete Tapan-Prof. Dr.
Zeynep Ahunbay/Tartışmacı: Güven Birkan
10.30 Genel tartışma
11.00 Dokuzuncu Oturum: Pamukkale
(Oturum başkanı: Y. Mimar Emre Madran)
Sunucu: Nnrettin Çetem
Tartışmacı: Prof. Dr. Nreati (nceoghı
12.30 Genel tartışma/12.45 Öğle yemeği
14.00 Panel - Genel Değerlendirme
Prof. Doğan Kuban/Prof. Dr. Gönül Tan-
kut Prof. Dr. Hande Suher/Prof. Dr. Metin
Sözen/Prof. Dr. Rad Bademta'
17.00 Sempozyum sonu - Kapanış konuş-
ması: Prof. Dr. Emre Kongar.