06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4NİSAN1995SALI HABERLER Ingiliz büyükelçisinin zfyareti • Istanbul Haber Servisi - tngiltere Büyükelçisi Sir Kieran Prendergas dün gazetemizi ziyaret ederek Genel Yayın Yönetmenimiz Orhan Erinç'le bir süre görüştü. .30 yıl önce de Türkiye'de görev yaptığını ve gazetemizi ziyarete geldiğini belirten Prendergas. gazetemiz ve çalışmalar konusunda bilgi aldı. Atevilerle ügili önerge • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- CHP lstanbul * Milletvekilı Ibrahim Gürsoy, Milli Eğıtim Bakanı Nevzat Ayaz'ın cevaplandırması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sundugu yazılı soru önergesinde, Balgat Yûzüncü Yıl Kılıçarslan Lisesi'nde Alevı öğrencilere hakaret eden bir öğretmenin daha sonra geçirdiği soruşturma sonrasında, Ankara"nın en ünlü okullanndan biri olan Tevfîk Fikret Lisesi'ne atanmasının ödüllendirme anlamına gelip gelmediğini sordu. Keskin'e müebbet ceza • BURSA (Cumhuriyet) - Engin Civan-Selim Edes davasının önemli tanıklanndan Uğur Kılıç'ı öldürmek suçundan Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan tetikçi Abdurrahman Keskin. müebbet hapis cezasına çarptınldı. Keskin'i azmettinnek suçundan gıyabında yargılanan Alaattin Çakıcı, hakkındaki dava dosyası ise yakalandığında görülmek üzere davadan aynldı. hi eski DEP'liyi Hizbulkontra oUupdu • SAMANDAĞ (Cumhuriyet) - Hatay'ın Samandağ ılçesinde "faili meçhul bir cinayet"e kurban giden eski Demokrasi Partisi tlçe Başkanı Mehmet Latifeci ile babası Yahya Latifeci'yi öldürenin Behçet Karaağaç adli bir kişi olduğu öne sürüldü. HADEP tlçe Başkanı Mevlüt Oruç. yaptıği açıklamada. cinayetin "Hizbulkontra tarafindan işlendiğini" öne sürdü. ÇGD: fiazeteciler bırakilsın • Haber Merkezi - Cizre- Nusaybın karayolunun 40. kilometresinde yol kesen bir grup PKK militanmın kaçırdığı AFP muhabiri Kadri Gürsel'le Reuter muhabiri Fatih Sanbaş'tan dün de haber alınamadı. Çağdaş Gazeteciler Demeği (ÇGD) Genel Başkanı Mustafa Ekmekçi, kaçınlan gazetecilerin serbest bırakılmasını istedi. ftvustupya uçağma bomba ihbarı • İSTANBUL(AA)- Avusturya Lauda Hava Yollan'na ait Bankok- Viyana seferini yapan Boeing 767 tipi bir uçak, bomba konduğu ihban üzerine Atatûrk Havalimanı'na zorunlu iniş yaptı. Yetkililerden alınan bilgiye göre, sarhoş olduğu bildirilen bir yolcunun, uçakta bomba bulunduğunu söylemesi üzerine içınde 172 yolcu ve 11 mürettebat bulunan uçak, saat 18.00 sıralannda Atatürk Havalimanı'na indi. Yolcular ve bagajlar boşaltıldıktan sonra gerçekleştirilen kontrolde ihbann asılsız olduğu anlaşıldı Bilançoda kalem oyunuPetrol Ofisi'ndeki 125 milyar liralık çek yolsuzluğu 1993 yılı bilançosuna tahsilat olarak yansıdı ESRAYENER ANKARA- Petrol Ofisı İstanbul Bölge Müdürlüğü'nde ortaya çıkartılan 125 milyar liralık çek yolsuzluğu, kurumun 1993 yılsonu ve 1994 yılı ara bilançosuna da yansıdı. Kurumun teftiş kurulu müfettişferi tarafından yapılan incelemelerin sonuç raporunda; bölge müdürlüğündeki belgelerin hesaplara yanhş işlenmesi nedeniyle Petrol Ofisı'nin 1 trilyon 171 milyar lira kâr ettiği açıklanan 1993 yılı bilançosunun gerçek faaliyetleri göstermediği belirtıldi. Petrol Ofîsi Istanbul Bölge Müdurlüğü'nde, kurumun teftiş kurulu müfettişlerinin yaptıği incelemeler sonucunda, müdürlük personelinin bayilerle anlaşarak karşılıksız çeklen muhasebeye kaydettirmesi sonucunda şirketin 125 milyar lira zarara sokulduğu ortaya çıktı. Teftiş Kurulu Başkanı Yalçın Gökçe tarafından Genel Müdürlüğe ve Petrol Ofısi Genel Müdürü Korel Aytaç'ın olur imzasıyla lstanbul Küçükçekmece Savcılığı'na gönderilen rapora göre; yolsuzluğa neden olan karşılıksız çekler muhasebeye işlendi. Raporda, yapılan usulsüz belgelendirme nedeniyle Petrol Ofisi'nin 1 trilyon 171 milyar lira kâr gösteren 1993 yılsonu bilançosunun ofısin gerçek faaliyetlerini göstermediği kaydedildı Raporda şöyle denildi: "1993 yıh yılsonu bilançosu ve ara bilançolan ile 1994 yılı ara bilançolanndaki banka hesap bakhelerinin banka hesabmda, mevcut bakiyelerden farklı olduğu. birbirinin aynı olması gereken maliyet-hasılat hesaplanndaki satış miktannuı farklı olduğu, dolayısıyla söz konusu bilançolann. bu bilançolan doğrulaması lazım gelen belgelerte mutabakat yapılmadan. hatalı olarak kabul edikliği ve ofisin gerçek faaliyetlerini yansıtmayan söz konusu bilançolann yayımlanmasına neden olunduğu-." Bılançolann hatalı yayımlanması ve gereklı denetlemenin yapılmaması nedeniyle "kötü niyetli personelin yolsuzluk yapılmasına ortaoı hazırlandığT belirtilen raporda, kurumun büyük kayıplara uğratıldığı gerekçesiyle Petrol Ofisı Muhasebe Daire Başkanı Recep Özhan. Muhasebe Daire Başkan Yardımcısı Selahattin Balta ve Bütçe Bilanço Şube Müdürü Yaşar Hışır sorumlu gösterildi. Petrol Ofisi müfettişleri tarafından hazırlanan raporda aynca; Finansman Daire Başkanlığı'nın haftalık ve aylık nakıt hareketlerini iziemek görevlerini yenne getirmediği, banka ve çek hesaplarının merkezden ızlenmediği belirtilerek şu saptamalara yer verildi: "Ofısin büyük miktarüa zarara uğratümasDida belirtilen görevleri yapmakla yükümlü Finansman Daire Başkanı Celalettin Döver ile Finansman Şube Müdürü Levent Demır'in görevterini yerine getirmemekte kusurlu davTandıklan.-" Raporun sonuç bölümünde, Petrol Ofisi'nin 1993 yılı bilançosunun kurumun gerçek faaliyetlerini göstermediğine ve bilançolann îstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na gönderilerek yatınmcılar ile kamuoyunun yanıltıldığına dikkat çekildi. Raporda, Muhasebe Daire Başkanı Özhan, Başkan Yardımcısı Balta ve Yaşar Hışır'ın -aylıktan kesme cezası" ile cezalandınlarak görevden alınmalan önerildi. Raporda aynca. Finansman Daire Başkanı Döver ile Finansman Şube Müdürü Demir'in de görevden alınarak cezalandınlmalan istendi. Ekonomide 5 Nisan fiyaskosu • Enflasyonun düşürülmesi, bütçe açıklannın kapatılması ve makro ekonomik dengelerin yeniden rayına oturtulması hedeflerini temel a'an 5 Nisan istikrar önlemleri, yüzde 149.6'hk enflasyon. ekonomide yüzde 6 oranında küçülme ve 146 trilyon Iiraya ulaşan bütçe açığıyla sonuçlandı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hükü- metin, ekonomideki dengelerin rayına otur- tulması hedefleriyle tam bir yıl önce uygu- lamaya koyduğu 5 Nisan istikrar önlemle- ri, 1994 sonunda yüzde 149.6 oranında enf- lasyon, ekonomide yüzde 6 oranında küçül- me ve 145 trilyon 935 milyar Iiraya ulaşan bütçe açığıyla son bulan bir fiyaskoya dö- nüştü. Bir yıldan beri uygulanan ekonomik önlemlerin olumlu etkisi 1995 yılında da görülmedi. Enflasyon rekor oranlarda ger- çekleşmeye devam ederken. bütçe. yılın ilk iki ayında 36 trilyon 328 milyar lira açık verdi. 5 Nisan fiyaskosu 5 Nisan Kararlan'nın amaçlan ve 1994 yıl sonu ekonomi bilançosu şöyle: Enflasyon bozgunu: Kararlann temel amacını oluşturan 'enflasyonun htda düşü- rülmesi'programı çerçevesindeyıl sonu içın açıklanan yüzde 110 oranındaki enflasyon hedefı. 1994 sonunda toptan eşya fiyatlann- da gerçekleşen yüzde 149.6'lık cumhuriyet tarihinin en yüksek oranıyla fiyaskoya dö- nüştü. Hükümetin, geçen yılın ikinci 6 ayın- da toplam fiyat artışlannın yüzde 20'nin üzerinde artmayacağı yönündeki hedefi de, bu dönemde gerçekleşen yüzde 42 oranın- daki enflasyonla birlikte açığa düştü. Bütçede dev açık: Hükümet, ekonomik denge vergısı ve net aktif vergisi adı altvn- da bir defaya mahsus olmak üzere iki ek vergiyi uygulamaya koyarak. 79 trilyon li- ralık ek gelirsağladı. Programı çerçevesin- de açıkladığı 109 trilyon liralık bütçe açığı hedefı de yıl sonunda gerçekleşen 145 tril- yon 935 milyar liralık açıkla birlikte bozgu- na uğradı. Ekonomi büzüldü: 5 Nisan Kararlan çer- çevesinde hükümetin açıkladığı yüzde 1.9 oranındaki büyüme hızı ve yüzde 3.2 ora- nındaki üretım artışı hedefi açığa düştü. Üretimdeki düşmeyle birhkte. ekonomi son 50 yılın en yüksek oranlı daralmasını yaşa- dı; gayri safi milli hasıla (GSMH) yüzde 6 oranında düştü. GSMH'deki düşüş, tanm sektöriinde bin- de 3, sanayide yüzde 5.7, inşaatta yüzde 7.5 oranlanna kadar ulaştı. 26 yaşında yaşamdan kopan Hasan Gürgen'in annesi (solda) tek gözfâ gecekondusunda bir başına kaldı. Gazi Mahallesi'nde öldürülen Hasan Gürgen'in annesi, televizyonda olaylan görünce korktuğunu, oğlunu engellemeye çalıştığını söyledi 'Gümededhn, ölümegitti' MİYASE İLKNUR Hasan Gurgen'miş adı. Son- radan öğrendım. 26 yaşınday- mış. Onu. ilk ve son kez, 14 mart günü savaş alanına dönen Gazi Mahallesi'nde bir pazar tahtası üzerinde boylu boyunca yatarken gördüm. Sol kann boş- luğundan vurulmuştu. Beyaz gömleğinin sol tarafı akan kan- dan kıpkırmızı olmuştu. Arka- daşlannın eller üzerinde taşıdı- ğı cesedıni gören kalabalık. iyi- ce çığnndan çıktı. Cesedini ma- halle halkı alıp cemevınin alt katına indirdi. Kısa bir süre son- ra annesi feryat fıgan cemevınin kapısına dikildi. Oğlunu gör- mek istiyordu. Göstermediler. Daha sonra da Hasan Gürgen hastanenın morguna doğru yo- la çıkanldı. Gazi Mahallesi 1389. So- kak'ta tek gözlü gecekonduda annesiyle birlikte yaşayan Ha- san Gürgen, 1967 yılında Sıvas Zara'da doğmuş. Askerliğini yaptıktan sonra lstanbul'a üvey agabeyinın yanına gelmiş. Ge- çen yıl da annesini getirmiş Sı- vas'tan. Ana-oğul. Gazi Mahallesi 1389. Sokak'taki tek gözlü ge- cekondulannda mütevazı bir yaşam sürerken ecel, ansızın ça- İıyorkapılannı. Gazi Mahallesi'nın henüz yo- Hasan askerliğini Kıbns'ta yapmıştı luolmayan.bileklenmıze kadar battığımız çamurnedeniyle ara- bamızı başında bıraktığımız bu sokağa beş gün önce de gelmış- tık. Hasan Gürgen'in evınin tam karşısında olaylarda kendisi gi- bi yaşamını gitiren Fevzi Tunç'un evı var. Gazi Mahalle- si olaylannı sakin bir şekilde bastırmakla görevlı güvenlik güçlerinin sorumsuzluğu, bu sokaktan gencecik iki cana mal oluyor. Kapısını çaldığımız Gür- gen'in evınde de acıyla birlikte korkunç bir yoksulluk çarpıyor yüzümüze. Öyle bir çarpış ki bu. ınsanhğımızı zaman zaman unuttuğumuzu da hatırlatıyor bıze. Annesi siyah elbiseler içinde ellerini göğsü üzennde kenetlemiş, boş gözlerle yere bakıyor. İki komşu kadının te- selli sözcüklerini duymuyor bı- le. Yalnız yaşayacağını, evli olan kızlannın yanına gitmeye- ceğini söylüyor. "Böyle yalnız nasıl yaşarsınız" diye sorduğu- muzda "Düşmanlar Hasanımı vurdular ki ben böyle yalnız ka- layım diye herhalde" diyor. 12 mart pazar akşamı evde te- levizyon seyredıyor ana-oğul. Kahvelerin tarandığını ve ceme- vinde yaşayan Halil Kaya'nın öldüğünü duyunca annesi ağla- maya başlıyor. Annesine azıcık takılmak ısteyen Hasan Gürgen, "Aman be ana, ne var agjaya- cak._ O ihtiyann ne işi vardı kahvetfc? Otursaydı ya odastn- da" dıyor. Bir gece önce böyle diyen Hasan, ertesi gün kendi- sini gelip çağıran arkadaşıyla birlikte olayı protesto etmek içın yine de cemevınin önüne koşuyor. Annesi oğluyla arasın- da geçen son diyaloğu gözyaş- lan içinde anlatıyor: "Sabata eve Hasan'ın bir ar- kadaşı geldi. Cemevinin önüne gidip akşam öidürülen o ihtiya- nn cenazesini kaldıracaklarmış. Ben televizyonda olaylan seyTrt- tiğim için korktum, 'gıtme' de- dim. Arkadaşı" Eîenjitmezsem. sen gitmezsen, o gıtmezse kim sahıp çıkacak bu yola' dedL Se- simi çıkamıadım. Sadece oğlu- ma ihtiyann cenazesi için belki yardım etmesi gerekir dr>e ce- binde parası olup olnıadığını sordum. '350 bin lıram var, ye- ter ana' dedL Oğieden sonra Ha- san'ım vurulmuşT Anası. oğlu Hasan'ın Kıb- ns'ta askerlık yaparken çektir- dığı resmi bıze uzatarak "Bu devlet icin bir de Kıbns'ta as- kerlik yapmıştr dıyor. Bıze ise susmak düşüyor. Resminin ke- nannda yazdırdığı bİT cümle takılıyor gözümüze: "kaderimse çekerim". Polis, Gazi Mahallesi'nde provokatörlük yaptıği savıyla 13 kişiyi basma gösterdi Balistik inceleme hâlâ ortada yoktstanbul Haber Servisi - 19 kişinin öldüğü Gazi Mahallesi'ndeki olaylarda "provokatörlük > ı aptıklan" ve "polise ateş açüklan" sa- vıyla gözaltına alınan 13 ki- şi dün basına gösterildi. Ya- kalananlann üzerinde ele geçirilen 1910 yılı yapımı bir silahla olaylar sırasında bir polis memurunun vurul- duğunun saptandığı açık- landı. Yakalanan zanlılar suç- lamalan reddederken, em- niyet yetkilileri, 12 mart ge- cesi 5 kahve ve bir pastane- ye otomatik silahlarla ateş açanlar, halkm üzerine ateş açtıklan iddia edilen polis- ler ve olaylarda ölen 19 ki- şiyle ilgili balistik incele- me sonuçlannın neden hâ- lâ tamamlanamadığı konu- sunda bilgi vermediler. lstanbul Emniyet Mü- dürlüğu'nden yapılan açık- lamaya göre, yakalanan ki- şilerin 12 ve 13 martgünle- Yakalananlann üzerinden çıkan 1910 yapımı silahla olaylar sırasında bir polisin vurulduğu saptanmıs. ri Gazi Mahallesi'ndeki demokratik kitle örgütlennin içine sızarak, kahvehanelerin taranmasını amaçlı olarak saptınp Alevile- re saldınldığını halk arasında yaydıklan öne sürüldü. Aynca sanıklann başta Gazi Mahallesi, Alibeyköy ve Okmeydanı Pir Sultan Abdal Canlar. Hacı Bektaş-ı Veli demekleri ve cemevlerinde faaliyete geçerek halkı dev- lete ve polise karşı direnişe çağırdıklan id- dıa edildi. Açıklamada, sanıklann ikamet- gâhlannda ve göstermiş olduklan yerlerde yapılan aramalar sonucunda, 1 adet 7.62 mm. çaplı Kaleşnikov marka otomatik tü- fek, 3 adet 9 mm. çaplı tabanca. 2 adet 7.65 mm. çaplı tabanca ile bu silahlara ait 47 mermi, kitap, pankart, örgütsel doküman ele geçirildiği behrtildi. Yapılan açıklama- da, ele geçinlen silahlardan 7.65 mm. çap- lı Belçika yapısı 1910 model Brovvning marka silahın olaylar sırasında yaralanan polis memuru RefikGünel'in vurulmasın- da kullanıldığı belirtıldi. Sanıklann aynca Kartal Cevizli'de pankart asmak isterken olaya müdahale eden polislere ateş ettikle- ri ve Alibeyköy'de .\M Yeter ve Canan Ya- lıisimli kişilere saldınp yaralanmalan olay- lanna kanştıklan behrtildi. Yakalanan sanıklar Erdinç Tağaç, Hasan Polat, Kazım Koc, Suna Yaşar. Evrim San- saltıkoğlu. Sevgi Tağaç, Hülya Kuvat Meh- met Kırmızıgül, Iuncay Işık,CihanKırmı- agül, Mehmet Akbaba, Zeynep Ertemur ve Haydar Tüzün, emniyetteki açıklama sırasında, basını polisle işbirliği yapmakla suçladılar. Stajyer avukat olduğunu söyle- ven Zeynep Ertemur. ken- disinin olaylar sırasında Gazi Mahallesi'ne gitme- diğini ve Kartal'da koca- sıyla birlikte sokakta yü- rürken gözaltına alındığını iddia etti. Açıklama sıra- sında bazı sivil polisler, ka- dın zanlılara yönelik ola- rak "•Çekin şu o__Jan" şek- linde küfür ettıler. Olaylarla ilgili olarak yakalandıklan açıklanan zanlılarla ilgili açıklama- nın yapılmasına karşın, 12 mart gecesi 5 kahve ve bir pastaneye otomatik silah- larla ateş açanlann yaka- lanması çahşmalan konu- sunda bilgi verilmedı. Em- niyet yetkilileri. olaylarda polisin ateş açması sonucu kurşun yarasıyla ölenlerle ilgili balistik inceleme so- nuçlan ve "emir dinleme- yen emniyet görevlileri" hakkında yürütülen soruş- turmaya ilişkin açıklama yapmadılar. Bem-Sen'den yapılan açıklamada da sen- dika üyesi Neriman Bakacak, Sıdıka Eroğ- lu ve Oya Yıldız'ın olaylarda yaralananla- n ziyaret etmek için gittikleri Küçükköy'de gözaltına alınarak tutuklandıklandıklan. ancak bu kişilerin olayla ilgılennın bulun- madığı belirtıldi. içışleri Bakanlığı'nca, Gazi Mahalle- si'ndeki olaylarda işyerleri ve evleri zarar gören yurttaşlara verilmek üzere lstanbul Valiliği'ne gönderilen 15 milyar liranın dağıtımına başlandı. GUNDUZ GOZUYLE MELIH CEVDET ANDAY Dilencilik Dilenci ortadan kalktı; buna enflasyonun neden olduğunu sanıyorum. Panalılıktan ötürü dilenciye ayı- racak paranız kalmadı mı demek istiyorum? Hayır, ondan değil; dilenciye hangi kurdan ödeyeceğimizi bilememekten doğdu bu. Daha biz günlük alışveriş- lerimizde her gün şaşkınlıktan kurtulamadığımız için dilenciye ne vermemiz gerektiğini saptayamıyoruz. Bugün en küçük paramtz beş yüz liradır, ekmeğin ye- di bin beş yüz Iiraya satıldığını düşünürsek. dilenci bizim sadakamızla bir somunun ancak on beşte bi- rini alabilecek demektir, bu da yanm dilim ekmek eder. Hangi dilenci buna katlanabilir! Dahası var, biz eskiden dilenciye yanm dilim ek- mek mi verirdik? Böylesi yakjşır mıydı bize? Haysi- yetimize dokunmaz mıydı? Evet, dilenciye para ver- mek, verenin de, alanın da haysiyeti ile ilgili bir ölçüt gerektirir. Işte biz bu ölçüyü yitirdik ve dilenciyi güç duruma düşürdük, o da vazgeçti dilenmekten. Ola- cağı buydu. Türkiye'deki dilenciliğin tarihini yazmaya kalksam, günümüze yaklaşırken epey güçlüğe düşeceğimi sa- nıyorum. Neden derseniz, ekonomik değişiklik bu mesleği de büyük ölçüde değiştirmiş bulunmakta- dır. Eskiden dilenci toplumun vazgeçilemez bir par- çasıydı, saygın birdurumu vardı; ama sonradan gör- melerin ortaya çıkmasıyla bu durum değişti. Eski bir şiirimde şöyle demişim: Ahlak kalmadı dünyada Kiracısı öyle, işçisi öyle Hani köylü saftır derter a Inanma Cınr Kapı Kim o? Dilenci Kuru ekmek verirsin beğenmez Taze ekmek senin nene! Kalmadı dedim ya kalmadı Ahlak kalmadı meyhanede. Demek eskiden insanın insanlığı dilenciye davra- nışı ile belirienirdi, bunu dilenci de bilirdi. Kuru ek- mek ise sonradan görmenin dilenciyi köpekle bir tut- ması anlamına gelir. Bizde ve genellikle Doğu'da, dilencilik bir meslek- tir; Batı'da ise büyük ekonomik bunalımlarda ortaya çıkar. Bu bakımdan karakterleri birbirini tutmaz. Or- negin sanayi ülkelerinde üstübaşı temizdir onun, Do- ğu'da ise yoksulluk önce giysileri pılı pırtı durumuna getirir, "dilenci gibi" sözü burdan kaynaklanır. Bir başka karakteristik özellik de sakatlıktan do- ğar. Anadolu'da çiçek hastalığından adamın gözü ka- pandı mı, doğru dilenciliğe başlar, bunu herkes ola- ğan bulur ve saygı ile karşılar. Hele bacak ya da kol kesildi, el koptu mu, dilenme için en büyük olanak doğdu demektir: Dilenci kınk, sakat organını sergi- leyiverir, gözümüze sokarcasına. Ünlü şairimiz Ahmet Haşim 1932 yılında tedavi için Frankfurt'a gitmişti, bu yolculuktan "Frankfurt Seyahatnamesi" adlı o güzel yaprt ortaya çıktı. O yıl- lar Avrupa'da ekonomik bunalım yıllarıydı, elbet bu yüzden dilencilik de doğmuştu. Haşim, Frankfurt so- kaklarında üstübaşı tertemiz kişilerin, göğüslerine astıklan levhalarla hiç konuşmadan dilendiklerini an- latır ve bunu bizdeki sakat dilencilerin görünümü ile karşılaştırarak, "Bizde dilenci korkutarak para alır" der. Tuhaftır, enflasyon dünyanın her yerinde dilencili- ğe yol açarken, bizde bu mesleğin kökünü kazıdı. Veren için de, alan için de uygun, yani bir sadaka değerlendirmesi üzerinde anlaşmaya vanlırsa dilen- ciliğimiz canlandınlabilir. Bakanlığın idam raporu: Idam^ devletîn öç almasıdır YUSUFÖZK\N ANKARA - Insan hakla- nndan sorumlu Devlet Ba- kanlığı'nca hazırlanan idam cezalanyla ilgili ra- porda, Türkiye'deki yasa- ma ve yürütme organlan- nın, ölüm cezalannın yasa- lardan tümüyle çıkanlması konusundaki tutumunun "net olmadığı'' belirtilerek idam cezası. "devlet elivlc öç alma" olarak tanımlandı. Avrupa Konseyi ve Birleş- miş Milletler'ın(BM)ölüm cezalannı kaldıran proto- kollerinı imzalama ve onaylamasının Türkiye için hukuksal, siyasal ve etik bir yükümlülük olduğu vurgu- lanan raporda. "Bundan kaçınmak, bizi hem ulusal hem de uluslararası plat- formlarda zor durumda bı- rakacakür" denildi. Rapor- da, ölüm cezalannın en ateşlı biçımde İslam top- lumlannda savunulduğu belirtilerek Sıvas'ta 37 kişi- nin yakılması, "bir yerier- de verflmiş idam cezasuun infaa" diye nitelendinldi. "Gelin kandan kına yak- mayalım. kanı kanla yuma- yahm" başlıklı 6 sayfalık raporda, "Yaşama hakla, uluslararası antlaşma ve sözleşmelerde ve tüm çağ- daş anayasalarda güvence altuıa aluınuş, vazgecilmez, tartışdmaz bir temel hak- ör" görüşüne yer verildi. İdam cezasının, temel bir hak olan "yaşama hakkTnı ortadan kaldırdığı kaydedi- len raporda, ölüm cezalan- nın geçmişine ilişkin sap- tamalara yer verilerek bu cezanın kökeninin dinsel etkenleîe dayandığı belir- tıldi. Raporda, şu saptama- lardile getirildi: "Gerçekten de toplumda bazı suçlara verilen cezala- nn infazına yardımcı ol- mak, her olayı dinsel kalıp- larla yorumlama duru- munda olan insanlar için bir ibadet haline gelebil- mektedir. Sıvas'ta 37 insa- nın diri diri yakılması olayv- nı TV ekranlannda hepi- miz izkdik. Otelin etranna toplanan kalabalık. insan- ların diri diri yakümasmı "huşu" içinde sanki bir ayi- ne katümışlar gibi izliyor- lardı. Duyduğumuz tekbir sesleri, hepimizin aklına kurban bayramlannda ke- silen koyunlann durunıunu getirdi. Bu manzarayu içi- mizürpererek insanlığımız- dan utanarak i/ledik. Her ne kadar devlet bu çirkin gösteriye öncülük etmiş kurbanlar hakında hüküm oluşturmamış olsa da kim ne derse desin bu 37 insanı- mızın, bizi insanlığımızdan utandınrcasına diri diri ya- kılmış olması, 'bir yerlerde verilmiş idam cezasının in- fazı' olarak nitelendirilebi- ür." Günümüzde idam ceza- sının en "hararedi olarak" savunulduğu toplumlann, İslam ülkeleri olduğu vur- gulanan raporda. bu top- lumlarda idam cezasını sa- vunanlann dayandığı temel kaynağın, Kuran'ın "El Maide" suresi olduğu be- lirtilerek şöyle dendi: "Bugün hemen tüm suç- larda idamcezalan savunu- lurken yine dini motifler kullanümasına karşın il- ginçtir, bu sure, yalruzca yol kesme ve öldürme halinde gündeme gelen kısas dışın- da idamı savunmamıştır. Kuran'da durum bu olma- sma rağmen, daha sonrala- n başka suçlardan öturü ve- rilen ölüm cezalannın türü de şeriata dayanılnıak sure- tiyle çoğalüklı. 1 * Türkiye'de cumhuriyetin kurulmasından bu yana 555 kişinin idam edildiği belirtilen raporda, bu raka- mın 49'unu 12 Eylül aske- ri darbesinden sonra idam edilenlerin oluşturduğu vurgulandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle