Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 NİSAN 1995 PAZAR
8 PAZAR KONUGU
S U N U S Wns/arara« PEN Kulübü 'nün eski "istenmeyen adam " ilan edilişini Kai Falkman 'ın
- başham ve bugünkü ikinci anlatımından dinledik Peki ama, bu arada
başkanı îsveçli ünlüyazar Per Westberg, Westberg, Türkiye 'yle ilgili ne gibi izlenimlere
İstanbul'daydı. Tüneldeki tarihi tsveç sahipti? Westberg, honuşmasında Türkiye'yipek
Konsolosluğu binasında Başkonsolos fazla tanımadığını söylüyor; ancakyıllam basfacı
Kai Falkman ve eşi Sigrid'in, onunına verdiği rejimlerin değil, kültürün beslediği çiçeklerin
davette Westberg 'le karşılaştık Güney Afrika 'yla damgalannı vurduklannı anlatıyordu.
ilgili uzun amştırmaları, Rodezya dan, Yazarhğının yanı sıra gazetecilik de yapan Per
Robert Mugabe 'yle yaİan dostluğu yüzünden Westberg 'lefikir özgürlüğü, insan haklanna saygı,
kovuluşu, Mozambik bağımsızlık hareketine Türkiye 'nin Avrupa daki imajı, Isveç 'te basın ve
duyduğu yahnlık nedeniyle Portekiz de medyanın durumunu konuştuk
PERWESTBERC
Stockholm, 1933 doğumlu. Sanat tarihi öğrenimigördü. I953yüından
bu yana tsveç 'in en yüksek tirujlı günlük gazetesi Dagens Nyheter 'in
yazarı ve eleştirmeni. 1976-82 arasında aynı gazetenin genelyayın
müdüriüğü görevini yürüttü. 196 7- 78 arası Isveç PEN Kulübü
Başkanlığı yaptı. Mario Vargas Llosa 'dan sonra 1979-86 ile 1989-90
yılları arasında Uluslanovsı PEN Kulübü başkanlığım yürüttü. Şimdiki
halde aynı kuluşıın ikinci başkanı. Kırk kadar roman, şiir kitabı ve
Afrika ile Üçüncü Dünya ülkeleri üzerine kitap yazdı.Soyadınm içindeM
ilk "e " harfi yerine aslında Isveççede uzun
u
e " olarak okunması
gereken "a " harfınin üzerinde iki nokta bulunuyor. Ancak Türkçede bu
harfbulunmadığı için soyadını Westberg olarak yazdık.
Ffldrler basla altmda tutuhnamah• Bir kanşıklık, bir
hükümet darbesi, bir iç
çatışmada ilk can kayıplan
hep entelektüeller, yazarlar,
gazeteciler, çizerler, sanat
adamlan içinden oluyor.
Sanki cahil insanlar bu
entelektüellere karşı bir
aşağılık duygusu, bir
kıskançhk içindeler. Bu
durum gerekten kaygı verici.
LEYLA TAVŞANOĞLU -Gazeteci ve ya-
zann fikir veyazma özgürlüğü bağlamında
Batı ülkelerindeki durumla Türkiye benze-
ri ülkelerdeki durumu nasıl değerlendiri-
yorsunuz?
ESTBERG-AslındaTürkiye'yle ilgili fi-
kir beyan edebilmek için burada yeterince
uzun zaman kalmadım. Ama sanıyorum in-
sanlar, temelsel olarak insan haklan ve ifa-
de özgürlğüne içtenlikle inanmalılar. Fikir-
lerin. düşüncelerin, askeri baskılar gibi aşı-
n ve sert baskılar altında tutulmadan ifade
edilebilmelerine ortam sağlanmalıdır.
Etnik sorunlar bulunan her ülkede bunlar
mesele olur. Görebildiğim kadanyla Türki-
ye içinde çok canh tartışmalar var. Bu tar-
hşmalar gazetelere taşmıyor. Ama yine gö-
rebildiğim kadanyla gazeteler öyle fazla
okunmuyor. Yani dar bir çevre gazeteleri
okuyor, tartışıyor. Ama geniş kitle neredey-
se başka bir evrende yaşıyor. Bu bağlamda
Türkiye"de sanıyorum pek çok Avrupa ülke-
sinden daha fazla kutuplaşma var.
Entelektüelleriniz bir yanda konuşuyor.
yazıyor. Ama kırsal alanda yaşayan insanlar
bunlan işitmiyorlar bile. Ben Türkiye'deki
durumu, iyi bildiğim Güney Afrika'nın du-
rumuyla kıyaslamaya çalışhm. Güney Afri-
ka da benzer zorluklardan geçmişti. Ama
sonunda bir mucize oldu. Beyazlar ve Zulu-
lar tek bir federal sistemin mozaikleri ola-
rak birleştiler. Slogan da "Tek Ulus, Çok
Kültür" oldu. Ülke
içinde şu anda 11 res-
mi dil var. Pek çok
üniversite, farklı dil-
lerden eğitim veriyor.
Ama koşul, ülkenin
birlik ve bütünlüğü-
nü korumak.
Bu deney şimdilik
büyük başan kazan-
dı. Pek çok ülke, ben-
zer bir çözüme ulaşa-
bilmek için can atı-
yor. Türkiye'de Türk-
ler ve Kürtler için de
benzer bir çözüm bu-
lunabilir.
LEYLA TAVŞA-
NOĞLU -Sizbirko-
nuşmanızda tspanya
diktatörü General
Franco 'nun ölüp git-
tiği ve unutulduğu-
nu, ancak tspanya İç
Savaşı'nda öldürülen ünlü ozan Federico
Garcia Lorca nin mısralannın her zaman-
ki canlüığıylayaşadığını söylediniz. Bu söz-
lerinizi biraz daha açar mısınız?
WESTBERG - Diktatörler gelirler, gider-
ler, ama kültür ve kültür ürünleri her zaman
canh kalır. Mozartyüzyıllar sonra yine bel-
leklerde. Müziği her zamanki gibi yaygın
olarak dinleniyor. Ama kaç insan Mozart
döneminde kralın ya da diğer yöneticilerin
kim olduklannı hatırhyor? Bertolt Brecht
her zaman belleklerde kalıyor. Ama onun
döneminde Almanya'da kimlerin yönetici
olduğunu anımsayan var mı? İnsan. kültürün
bu kadar güçlü olmasından gerçekten bü-
yük mutluluk duymah. Ama pek az politi-
kacı ve hükümet yöneticisi bu gerçeğı algı-
layabiliyor. Bugün dünyada anti-entelektü-
el akımm çok güçlü oldugunu görüyorum.
Türkiye'de de aynı durumun geçerli olup ol-
madığuu bilmiyorum.
Bir kanşıklık. bir hükümet darbesi, bir iç
çatışmada ilk can kayıplan hep entelektüel-
ler, yazarlar, gazeteciler, çizerler, sanat
adamlan içinden oluyor. Sanki cahil insan-
lar bu entelektüellere karşı bir aşağılık duy-
gusu, bir kıskançhk içindeler. Bu durum ge-
rekten kaygı verici.
Politikacılann, ülke içindeki aydınlara göz
bebekleri gibi bakmalan, onlan korumalan
ve onlann eleştirileri, yaptıklan muhalefet-
ten keyif almalannı dılerdim. Ama bunun
yerine siyasiler, kendilerini eleştirenleri ce-
zaevine göndermek. daha da öte, öldürtme-
yi yeğliyorlar. Dünyanın pek çok ülkesinde
bunun örneklerini görüyoruz.
LEYLA TAVŞANOĞLU - Bir gazeteci-
yazar olarak Türkiye'nin Batı ülkeleriyle
Uişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özelliklegümrük birliği anlaşması sürecin-
de izlenimleriniz nedir?
VVESTBERG - Batı ülkeleri derin bir çık-
maz içinde. Ortadoğu bölgesinde tran, Irak
ve Islam köktendinciliğinin etkileri ve bun-
lann gittike güçlendiği hissediliyor. Batı ül-
keleriyle Müslüman ülkeler arasında gözle
görülebilir bir kutuplaşma var.
Türkiye hep bu etkilerin önünde, laik bir
Müslüman ülke olarak tampon görevi yap-
tı. Ama Batı, azınlık haklan gündeme gelin-
ce bir ikilem içine girdi. Bu bağlamda Tür-
kiye'deki Kürt sorunu Türekiye'yi kucakla-
mak isteyen pek çok Batı ülkesi için bir en-
gel oluşturuyor. Ama sanıyorum bu ülkeler,
Türkiye'nin, gümrük birliği anlaşmasını im-
Diktatörler gelirler, giderler,
ama kültür ve kültür ürünleri
her zaman canh kalır.
zalamasını memnunlukla karşılıyorlar. İn-
san haklan ve ifade özgürlüğü sorunlannda
ilerleme kaydedilmesi durumunda da Türki-
ye'nin asama aşama Avrupa'yla bütünleş-
mesi gerçekleşecektir.
Gerçekte Batı, Türkiye'yi hiçbir sekilde
Iran'a ya da Ortadoğu'nun diğer Müslüman
ülkelerine benzetmiyor. Ama önce Batı'nın,
Kürt sorunundan kaynaklanan çıkmazını aş-
masını sağlamak lazım. Tabiı kı Batı ülke-
leri, Kürt sorununu sizin gibi algılamıyor ve
değerlendirmiyor.
LEYLA TAVŞA-
NOĞLU-ftrtaamo,
insan haklan ve ifa-
de özgürlüğü konu-
sunda Türkiye 'yi
köşeye sıkıştırmak
isteyen Batı ülkeleri
kendi içlerinde pek
mi masum?
VVESTBERG -
Hiçbir ülkenin hiç-
bir zaman masum
olduğuna inana-
mam. Ülkeler yalan-
cıdır, güvenilmez-
dirler; aynı konular-
daki tutumlan za-
man zaman değişir,
her zaman kendi çı-
karlannı düşünürler;
çifte standartlan var-
dır, BM'deki ahlakı
değerleri farklı fark-
hdır. Bir insanın ah-
laki değerlenyle bir ülkenin, bir ulusun ah-
laki değerleri değişiktir. Bu da hiç kuşkusuz
üzücü. Ama yine de şunu belirtmemde ya-
rar var: Avrupa Birliği'ne girmek için belli
standartlar bulunuyor. Bunlann içinde açık
demokrasi, insan haklanna saygı, ifade öz-
gürlüğü, insanlann yanlannda avukatlan ol-
madan birkaç günden fazla gözaltmda tutul-
mamalan bulunuyor.
Bu değerler çok önemli. Çünkü Avrupa,
ilk kez doğuya doğru açılıyor. Doğal olarak
da kendisinden doğuda kalan ülkelerden bu
değerleri isterken titiz davranıyor.
Ama dediğim gibi, hiçbir ülke tam anla-
mıyla temiz, dürüst, masum değildir. Üste-
lik bu sözünü ettiğim Batı ülkeleri çok güç-
lü: ama hepimizin bildiği gibi, Türkiye, o ka-
dar güçlü değıl. Aslında Isveç de o kadar
güçlü bir ülke değil. Ama daha birkaç aydır
Avrupa Birliği'nin birparçası. Bu, gerçekçi
politikadır. Bunu sörmelisiniz.
LEYLA TAVŞANOĞLU - Türkiye'den
hiçbiryazann Nobel edebiyat ödülü alama-
masının nedeni sizce nedir? Türk yazarla-
n gerçekten kötü yazarlar mı, seslerini mi
duyuramıyorlar, yoksa neden tamamıyla
politik mi?
VVESTBERG - Pek çok ülkeden pek çok
yazar, Nobel edebiyat ödülünü almadı. Za-
ten Nobel ödülü de şimdiye kadar 95 kez ve-
rildi.
Bence bunun nedeni birden fazla. Ben
Türkçeyi ya da birkaç yazann dışında Türk
edebiyatını bilmiyorum. Batı dillerine çev-
rilmiş Türk şiirlerini okudum. Ama çoğu kez
bu çevirileri okurken şiirlerin gerçek değer-
lerini kavrayabilmekte çok zorlandım. Zaten
çeviride bir şeyler eksilir. Bu eksikliği he-
men hissedersiniz. Ama çağdaş >a da kla-
sik olsun, Çin, hatta Japon şiirinde aynı duy-
guyu duymuyorsunuz. Çünkü ifade biçimi
Batı şiirine çok yakın.
Aynca Isveç Nobel Komıtesi gayetbağım-
sız çahşıyor. Kendi zevkine göre seçimini
yapıyor. Yazannız Yaşar Kemal'le Kırgız ro-
mancı Cengiz Aytmatov arasında benzerlik-
ler buluyorum. tki yazar da romanlannda
kendi ülkelennin gelenekierini, kırsal kesim
insanının yaşamını anlatıyor.
Yaşar Kemal de Cengiz Aytmatov da
1970'lerin sonu ve 1980'lerin başında No-
bel edebiyat ödülü için çok güçlü adaylardı.
Ama bana öyle geliyor ki artık ıkisi de eski-
di. Belki bana öyle geliyordur. Ama ben bu-
nu düşünüyorum. Bana göre Yaşar Kemal 'ın
de Cengiz Aytmatov'un da Nobel edebiyat
ödülünü almalan için artık vakit çok geç.
Bugün Güney Amerika'da efsanevi öykü-
ler yazan yazarlar çıktı. Mısır'da bir Necip
Viahruz var. Ama Nobel Komitesi'nin Türk
edebiyatını sürekli izlediğıni biliyorum. Bu
konuda danışmanlan var. Ama aynm yapıl-
dığı doğru değildir.
LEYLA TAVŞANOĞLU - Peki Türkya-
zarian kendilerini, yapıtlannı mı tanttamı-
yortar?
VVESTBERG - Sanıyorum işin gerçeği bu.
Birkaç Türk yazannın kitaplan Isveççeye ve
Batı dillerine çevrildi. Yakın zamanlarda Or-
han Pamuk'un 'Beyaz Kale'si önemli ölçü-
de ilgi uyandırdı. Ama bu da Türk yaşamı-
nı yansıtan bir roman olarak değerlendiril-
medi.
Özetle söylemek gerekirse, pek çok ülke-
den yazarlar hâlâ Nobel edebiyat ödülünü
alabilmiş değil. Örneğin müthiş biredebiya-
tı olan Brezilya'dan hiçbiryazarşimdiye ka-
dar bu ödülü almadı.
LEYLA TAVŞANOĞLU - tsveç'te bası-
na devlet sübvansiyonu uygulandtğmı bili-
yoruz, Bunun kuralı ve yaran nedir? Süb-
vansiyon nasd uygulanıyor?
VVESTBERG - Benim gençliğimde ts-
veç'te pek çok günlük gazete yayımlanırdı.
Babam gazeteci olduğu için evimize çok sa-
yıda gazete girerdi. Her sabah bizim posta
kutusundan sadece Stockholm'da basılan on
iki günlük gazete çıkardı.
Bugün ise Stockholm'da sadece dört gün-
lük gazete basılıyor. Bunlann ikisi sabah,
ikisi de akşam gazetesi. Akşam gazeteleri
daha sansasyon haberciliği yapan, tabloid
boyda gazeteler. Bunlar öbür iki sabah ga-
zetesi kadar etkili ve ciddi değil. Sabah ga-
zetelerinden biri bağımsız liberal, diğeri de
yine bağımsız muhafazakâr. Ne gariptir ki
hemen hemen her dönem iktıdarda bulunan
sosyal demokratlann ise sadece tek bir ak-
şam gazetesi var.
Bir başka gazeteleri de tsveç'in üçüncü
büyük şehri olan Malmö'de yayımlanıyor.
Sosyal demokratlar gazetecilik ve yayıncı-
hkta son derece başansızlar. Ama hâlâ en
yüksek oy oranına sahipler. Çünkü tsveç'te
gazeteler doğrudan oy sahibini etkilemiyor.
Yıllar önce tsveç'teki bütün siyasi partiler
bir araya gelerek lsveç'te yayımlanan gaze-
telere devlet sübvansiyonu tanınması kara-
nnı aldılar. Ama bunun koşulu da gazeteler-
de her türlü siyasi görüşün yer alması. ülke-
nin bir bölümüne tek bir siyasi düşüncenin
hâkım kılınmaması, çoksesliliğrn sağlanma-
sıydı.
Bu arada 1950'lerde televizyonlann ve
radyolann sayılannın artması, reklam veren-
lerin daha fazla reklam broşürleri yayımla-
maya yönelmeleri gazeteleri parasal bir kri-
ze sokmuştu. 1960'lann ortalannda bu kriz
yüzünden ülkede yayımlanan gazete sayısı
da yanya inmiş, birtakım basın gruplan
oluşmuş, güç odaklan ortaya çıkmıştı.
O dönem ülkenin kuzeyindeki lOObinnü-
fuslu bir kentte, biri sosyal demokrat öbürü
liberal iki gazete yayımlanıyordu. Sübvan-
siyon yasası da çıkmıştı. Sosyal demokrat
gazete günde bin tane satıhyordu. Liberal
olanın tirajı daha düşüktü. Bu gazete bunun
üzerine sübvansiyon için devlete başvurdu.
Yüklüce de bir sübvansiyon aldı. Bu, ilk uy-
gulamalardan birisiydi. Sosyal demokrat ga-
zetenin yöneticileri bu durumu görünce ken-
di tirajlannı düşürmeye çalıştılar, ama başa-
ramadılar. Bu iki gazete arasındaki sübvan-
i siyon rekabeti bugüne kadar sürdü.
LEVXA TAVŞANOĞLU - Yani sübvan-
siyon almak için ikinci derecede gazete mi
olmak gerekiyor?
VVESTBERG - Evet Bakın şimdi; Stock-
holm'da yayımlanan ikinci büyük gazete yıl-
da sekiz milyon dolar gibi bir sübvansiyon
ahyor. Gazete liberal, ama sosyal demolcrat
devletten bu ödeneği sağlayabiliyor. En çok
satan ve benım genel yayın müdürlüğünü bir
zamanlar yaptığım Dagens Nyheter gazete-
si ise hiç sübvansiyon almıyor. Hem tiraj
hem de reklam gelirleri var. Devletten süb-
vansiyon alması için bir gazetenin en çok
İMAM HATİPLİLER
İKTİDARA MI YÜRÜYOR?
HANGİ ÜNİVERSİTELERDEN MEZUN OLUYORLAR?
DAHA SONRA DEVLETİN HANGİ KADEMELERİNDE GÖREV ALIYORLAR?
YARINA NASIL HAZIRLANIYORLAR?
AZERBAYCAN'DAKİ DARBENİN PERDE ARKASI...
DÜNYA TARİHİNİN EN İLGİNÇ DARBE GİRİŞİMİNDE TÜRKİYE'NİN
ROLÜ NEYDİ?
CHP GENEL SEKRETERİ ADNAN KESKİN KONUŞTU:
"CHP ÇİLLER'E ENDEKSLENMEYECEK"
MENEKŞE GÖZLERDE ÇOK VEFA VARMIŞ!..
SAZ-BARLARLA CAZ-BARLAR YARIŞIYOR. KLASİK TÜRK MÜZİĞİ YİNE
GÖZDE...
TERÖR, DERİ DEĞİŞTİRİYOR
ÖNÜMÜZDEKİ BEŞ YIL İÇİNDE ABD'YE NÜKLEER SALDIRI OLABİLİR'
MİCROSOFT SİZİ NASIL "TANRI" YAPIYOR...
RATINGLERDE "YALAN RÜZGARI"
HERKES BEN BİRİNCİYİM DİYOR. HANGİSİ DOĞRU?
HANGİ KANAL İZLENME ŞAMPİYONU?
TIP DÜNYASI KAN KAYBEDİYOR
DOKTORLAR SAYGINLIKLARINI NEDEN KAYBEDİYOR? 1980'Lİ YILLARDA
NELER OLDU?
satan gazete olmaması. aynı zamanda da si-
yasi, sosyal ve kültürel konularda çok etkili
olması gerekiyor. Sadece haberyayımlayan,
hiçbir köşe yazan, yorum yazısı bulunma-
yan bir gazeteye sübvansiyon verilmez.
Olkenin kuzeyınde yayımlanan aşın sol
eğilimli bir gazete var. O da devletten süb-
vansiyon ahyor. Hiç kimse tarafından kayı-
nlan bir gazete değil. Ama kurala uygun ol-
duğu için ödeneğı alabilıyor.
Bence bu sübvansiyon, gazetelerin denge-
leri olmalannı sagladığı gibi, günün birinde
parasızhktan kapan-
malan tehlikesinin
de önüne geçiyor. Bir
anlamda sosyal de-
mokrat gazeteler, bu
sübvansiyonun venl-
mesine olanak sağla-
dılar. Çünkü genelde
hep ikinci derecede
satan gazetelerdir.
LEYLA TAVŞA-
NOĞLU - Yani bu
devlet sübvansiyonu
bir anlamda, gazete
yönetimleriyle hü-
kümetin arasındaki
UişkUeri de şeffaflas-
tırıyor mu?
VVESTBERG-Ta-
bii, dediğiniz gibi
gizli bağlantılan en-
gelliyor. Ama bizde
çıkış yolu bu değildi.
tsveç'te basına
sübvansiyon uygu-
lanmasındakı amaç,
gazetelerde çoksesliliğin sağlanmasıydı.
Stockholm'de ikinci derecede satan muha-
fazakâr gazeteyi ele alalım. Bunun günlük ti-
rajı 220 bin. Dagens Nyheter'in tirajının ya-
nsından biraz fazla. Bu muhafazakâr gaze-
te, dediğim gibi, devletten yılda sekiz mil-
yon dolar sübvansiyon ahyor.
Bunun üç katı kadar da ilan geliri var. Sa-
Politikacılann, aydınlara göz
bebekleri gibi bakmalannı
ve yaptıklan muhalefetten
keyif almalannı dilerdim.
tıştan da yılda yaklaşık 7.5 milyon dolar gi-
bi bir geliri bulunuyor. Buna ek olarak bazı
muhafazakâr eğilimli şirketlerden de bağış
kabul edebiliyorlar.
Bu arada dikkatinizi çekmek istediğim bir
husus da, Stockholm'da yayımlanan akşam
gazetelerinden sosyal demokrat olanının tş-
çi Sendikası'na (LO) ait olması. Bu da ga-
yet yasal bir durum. Sahibinin LO olmasına
karşıhk Aftonbladet, sık sık sendikayı gayet
sert bir dille eleştırebiliyor.
Isveç'teki pek çok gazetenin yazı işleri,
patronlardan bağımsız yayın yapabiliyorlar.
Genel yayın müdürü, patrondan bu özgürlü-
ğü istiyor ve bunu, imzalanan bir anlaşmay-
la da sağhyor. Ama tabii, patron kimi ister-
se genel yayın müdürlüğüne getırebiliyor.
LEYLA TAVŞANOĞLU - Peki, İsveçte
basında tekelleşmeyi engeUeyen biryasa var
mı?
VVESTBERG - Aslında bu konuda bir ya-
sa yok. Böyle bir yasanın çıkması için çahş-
malaryapıhyor. Bugüne kadar basın patron-
lan, fazla ileri giderler, kendi bünyelerinde
çok fazla sayıda yayın organına sahip olur-
larsa devletın müdahalesiyle karşılaşacak-
lan kaygısı ıçindeydiler.
Bonnieradh Isveç'uı en eski yayınevi var.
Ben de onlarla anlaşmah olarak bağhyım.
Bu yayınevi, Dagens Nyheter'in sahibi. Gü-
nün birinde Isveç'in en büyük filmcilik şir-
ketini satın aldı. Derken tsveç'in güneyinde
en çok satan gazetenin de sahibi oldu. Bu-
nun üzerine mecliste, basın ve medyada te-
kelleşme eğilımlenni denetlemek üzere bir
komısyon kuruldu. Bu da yayınevıne, "Bun-
dan sonra İsveç'te başka hiçbir yayın organı
satan alma düşüncesinde değfliz" açıklama-
sını yapması için yetti de arttı bile. Son za-
manlarda tsveç 'te ortraya çıkan ikinci büyük
bir medya patronu var. Adı Jan Stenbeck.
New York'ta oturuyor. Önce birkaç televiz-
yon kanalı, ardından gazeteler, daha sonra da
birkaç radyo istasyonu satın aldı. Sonradan
görme bir işadamı olarak nitelenip pek faz-
la sevilmiyor. Bu Stenbeck denen işadamı,
önüne ne gelirse satın almak sevdasında.
Şansını sonuna kadar zorluvor. Günün birin-
de lsveç'te bir anti-
tekel kanunu çıkan-
hrsa bu adamın yü-
zünden olacaktır.
LEYLA TAVŞA-
NOĞLU - Demin
gazetelerin patron-
lar tarafından ata-
nan genelyayın mü-
dürlerinden söz et-
tik. Siz nasıl atan-
mıştmız?
VVESTBERG -
Önce üç yıllığına bir
sözleşme imzala-
dım. Sonra bu söz-
leşme bir üç yıllığına
daha yenilendi. Söz-
leşmede benim ga-
zeteyi "liberal bir
nıhla yöneteceğim"
yazıhydı. Bu o kadar
muğlak bir ifadeydi
ki... tstediğim her şe-
yi yazabileceğim, is-
tediğim her haberi
koydurabileceğim anlamına geliyordu. Pat-
ron isterse sözleşme süresi sonunda genel
yayın müdürünün işine son verebilir.
Buna benzer bir şey erkek kardeşimin
başına geldi.
Şimdilerde ise artık genel yayın müdür-
leriyle içer yıllık değil, üçer yıllık sözleşme
yapmayı yeğliyorlar.
BİLKENT ÜNİVERSİTESi HAZIRLIK OKULU
ÖĞRENCİ ALINACAKTIR
Bilkent Üniversitesi Hazırlık Okulu, Yükseköğretim Kurulu kararı ile
kurulmuş bulunan, üniversite kampusu içrnde yer alan ve genel ortaöğretim
derslerinin yanında müzik ve sanat alanlarına ağırlık veren bir ortaöğretim
kurumudur.
1995 - 1996 öğretim yılı için Orta Hazırlık, Orta 1, Orta 2, Orta 3 ve Lise 1
sınıflarına, 3 - 4 Haziran 1995 günleri yapılacak olan özel bir seçme sınavı
ile ögrenci alınacaktır. İlgilenenlerin bilgi almak üzere 24 Nisan 1995
gününden itibaren Kayıt Kabul İşleri Müdurlüğü'ne başvurarak randevu
almalan ve ilgili formları doldurarak sınav ücreti ile birlikte 31 Mayıs 1995
günü mesai saati bitimine kadar teslim etmeleri gereği duyurulur.
Kayıt Kabul İşleri Müdürlügü:
Bilkent Üniversitesi Hazırlık Okulu, Doğu Kampusu, Bilkent 06533 Ankara
Faks :(312)266 49 63
e-mail :school @ bups. bilkent. edu.tr
Telefon:(312)266 49 61
(312)266 49 62
BAŞBAKANLIK GÜMRÜK MÜŞTEŞARLIĞI
HALKALIGİRİŞ GÜMRÜK MÜDÜRLÜGÜ
Yesilyurt Ekm Sokak, No: 31 /1 Bakırköy,1STANBUL adresinde mukim, Baral Dış Ti-
caret ve Tunzm Sanayi LtdŞtı. firması adına Gümrük Giriş Beyannamelennden doğan
ve karşılannda miktarlan gösterilen kamu alacaklannın tahsili için çıkartılan tebligatlar
firmasının adreste bulunamaması sebebiyle iade edilmiştir.
7201 sayılı Teblıgat Kanunu'nun 28 ve 31. maddeleri gereğince teblıgat yerine kaim
olmak üzere ilanen tebliğine karar verilmiştir.
Yukanda belütilen nedenler ile anılan adreste faaliyet gösteren şırketin belirtilen bor-
cunun 15 gün içinde Gümrügümüz Saymanhğına ödenmesi, aksi halde 6183 sayılı
A.A.T.U.H. Kanunu'nun 55-60 ve 114'üncü maddeleri gereğince işlem yapılacağının bi-
linmesi ilanen teblıg olunur.
AHMETKIRAL
GÜMRÜK MÜDÜRÜ
DosyaNo:
56658/155-
Beyanname No / Tarihi
37881'30.4.1992
Basın: 15993
Ajnme Alacağı Miktan
18.274.000.-