Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16NİSAN1995PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Dışişleri Bakanı İnönü, 'Yunanlılar Türkiye ile görüşmekten çekiniyorlar' dedi
Yınıaııistaıı korkuyor'
• Atina'dan dönen Dışişleri Bakanı Erdal İnönü,
Karadeniz Ekonomik İşbirliği Toplantısı öncesinde
göriişme sinyalleri veren Yunanistan Dışişleri Bakaru
Papulyas ile neden bir araya gelemediklerine ilişkin bir
soru ûzerine, 'Yunanlılar Türkiye'den korkuyorlar ve
kamuoyu önünde görüşmekten çekiniyorlar ya da bunu
en aza indirmeye çalışıyorlar' dedi.
KEMALYURTERİ
ATİÎNA/ANKARA - Atina'da ya-
pılan Karadeniz Ekonomik tşbirliği
Bakanlar Konseyi'ne katıldıktan
sonra Türkiye'ye dönen Dışişleri
Bakanı Erdal İnönü, Yunanistan'ın.
Türkiye ile görüşmekten çekindiği-
ni söyledı.
İnönü, toplantı öncesinde görüş-
me sinyalleri veren Yunanistan Dı-
şişleri Bakanı Karalos Papulyas ile
neden bir araya gelemedıkJenne iliş-
kin bir soru üzenne, "Yunanlılar
Türkiye'den korkuyorlar ve kamu-
oyu önünde görüşmekten çekiniyor-
lar ya da bunu en aza indirmeye ça-
lışıyorlar" dedi.
Yunan kamuoyunun beklentisine
karşm İnönü ile görüşmeye yanaş-
mayan Papulyas'ın, ortak bir karar
alınmamasına rağmen, "Sayın İnö-
nü ik başka bir uluslararası toplan-
öda göriişme karan aldık" açıkla-
masında bulunması dikkat çekti.
Dışişleri Bakanı İnönü, KEl top-
lantısına katılmak üzere önceki gün
gittiği Atina'dan dün Ankara'ya
döndü. Esenboğa Havalimanı'nda
düzenlediği basın toplantısında. KEl
toplantısının verimli geçtiğini anla-
tan İnönü, haziran ayı sonlannda
KEl üyesi ülkelerin devlet başkan-
lannın katılacağı yüksek düzeyde bir
toplantı yapılacağını söyledi. KEt
toplantısına alınan Rusya Federas-
yonu, Arnavutluk, Bulgaristan ve
Romanya dışişleri bakanlan ile bir
araya geldiğini anlatan tnönü, Er-
menistan Dışişleri Bakanı Vahan Pa-
pazyan ile de kısa bir göriişme yap-
tığını anımsattı.
İnönü, yoğun beklentilere karşın
Yunanistan Dışişleri Bakanı Papul-
yas'ın neden kendisi ile görüşmedi-
gine ilişkin bir soru üzerine. Papul-
yas ile bir ara yan yana gelmelerine
karşın. neden göriişme isteminde
bulunmadığını anlayamadığını söy-
ledi.
Önceki gün verilen yemek sıra-
sında da Papulyas'ın kendisine çok
yakın bir yerde bulunduğunu anlatan
İnönü, göriişme yapılmamasının iki
ülke arasında bir sorun varmış gibi
algılanmamasını ısterken, "Yunaıüs-
tan'da eskiden beri gelen bir yanlış al-
gılama var. Türkiye'den korkuyor-
lar ve Türkiye ile kamuoyu önünde
görüşmekten çekiniyorlar ya da bu-
nu asgariye indirmeye çalışıyorlar.
Tabii bunun aşılması gerek. Aramız-
daki dostluğu sürdürüyoruz" dedi.
Papulyas şaşırtü
Edinilen bilgıye göre İnönü ile Pa-
pulyas önceki gün Yunanistan Cum-
hurbaşkanı Kostis Stefanopulos'un
açılış konuşması sırasında da kısa
bir süre yüz yüze geldiler.
Papulyas, toplantı nedeniyle ken-
disini kutlayan Inönü'ye, Dışişleri
Bakanlığı'nda başanlar dilerken,
"Umanrn bir başka toptanbda bir
araya getiriz" diye konuştu. Papul-
yas daha sonra yaptığı bir açıklama-
da ise İnönü ile neden görüşmediği-
ne ilişkin bir soruya, "İnönü ile bir
başka toplantıda göriişme konusun-
da mutabık kakuk" yanıtı verdi. İnö-
nü ile aralannda bir mutabakat sağ-
lanmamış olmasına karşın Papul-
yas'ın böyle bir açıklamada bulun-
ması, kamuoyunda gelişen görüşme
beklentilerine bir yanıt olarak değer-
lendirildi. tnönü Atina'da Papulyas'la bir araya gelemedi
OYK, Metaş'ı Uzanlar'a verdiDevlet Bakanı Ali Şevki Erek'in, Metaş'ın Yaşar Holding'e satılması yolundaki çabalan sonuçsuz kaldı
ANKARA/İZMİR (Cumhuriyet) - tz-
mir'de işçilerin, "Uzan,Metaş'taneliniçek''
pankartıyla gösteri yaptığı saatlerde Metaş,
Uzan ailesine verildi. Özelleştirme Yüksek
Kurulu (ÖYK) Metaş'ın kamudaki yüzde
42.55 oranındakı hissesinin 57 milyon 900
bin dolara Uzan ailesine ait Rumeli Hol-
ding'e satılması yönünde karar aldı.
Yaşar Holding'in son olarak daha yüksek
teklif vermesine ve bu yolda bazı milletve-
killeriyle Devlet Bakanı Ali Şevki Erek'in
de çaba göstermesine karşın ÖYK, dün Me-
taş'ı Uzan ailesine verdi.
Özelleştirme tdaresi Başkanlığf nca dün
yapılan yazılı açıklamada konu açıklığa ka-
vuşturuldu. Buna göre ÖYK'nin Metaş'ta-
ki yüzde 42.55 oranındaki blok hissesi, ya-
nsı peşin, geri kalanı da 1 yıl içinde öden-
mek üzere 57 milyon 900 bin dolara Rume-
li Holding'e satıldı. Açıklamada Rumeli
Holding'in, şirketin 1994 yılı temettüsün-
den (kâr payı) doğan 60 milyar liralık his-
se bedelini de sözleşme aşamasında ödeye-
ceği bildirildi.
Metaş ijçisi eylemde
ÖYK'nin Metaş'ı Uzanlar'a verdiği gün,
Metaş işçisi de satıştan habersiz Cumhuri-
yet Alanı'ndaydı. Alanda toplanan bine ya-
kın Metaş çalışanı ve yakınlan. kuruluşun
"güveniür sanayici
T
'ye satılması gerektiği-
ni savunuyorlardı.
"Metaş tzmir'indir" sloganlannın atıldı-
gı gösteride pankartlar da ilginçtı. Uzan-
lar'a yönelik tepkileri gösteren pankartlar-
da şunlar yazılıydı:"Uzan Metaş'a uzan-
ma", "Metaşımızı İstanbul'a yar etmeyiz",
"Zorla güzeUik olmaz. Uzan, Metaş'ın hu-
zunınu bozma". "Metaş İzmir'in malıdır.
lzmir sesini duyur»"
Daha sonra alkışlar arasında tşçiler adı-
na konuşan Nurettin Güleser, Metaş'ın ye-
niden çalışmaya başladığı gün açıklama ya-
pan dönemin başbakanı Süleyman Demi-
rel'ın söylediği, "Madem 26 ay sıkınü çek-
riniz. bundan sonraki kısmında bu müesse-
seye kendi çocuğunuz gibi, kendi gözbebe-
ğiniz gibi bakınız"sözlerini anımsatıyor ve
şunlan söylüyordu:
"Biz, Ege'nin süngesiolan Metaşuıuzı bu-
günlere getirmek için İzmiıii sanayk-imiz
Selçuk Yaşar ve yönetim kurulumuzia el ele.
omuz omuza,özveri ile çalıştık ve Metaş'ı ör-
nek kuruluş haline getirdik. Biz Metaş'ın
gerçek sahibiyiz. Ancak görüyoruz ki fabri-
kamıza talip olanlar arasında bizi rahatsız
edenier var. Biz Metaş çalışanlan olarak fab-
rikamı/ın de\ amlılığınu teknolojik gelişme-
lerin takibini, insana ve iş barışına önem ve-
ren bir âhniyeti, fabrikayı araç olarak de-
ğü, amaç olarak görenkri, güvenli ve gerçek
anlamda taşın altına elini sokacak sanayici-
ye Metaş'uı ihale edilmesini istiyoruz."
Çalışanlann "Metaş", "Metaş Izmir'in-
dir" sloganları ve alkışlanyla desteklediği
Güleser, sözlerini şöyle sürdürüyordu:
"Metaş hisselerinin satışı, herhangi bir
mal düzeyine indirgenemez. Bu, binalara,
makinekre ruh veren biz çalışanlann, geç-
mtşleri ve gelecekJerini etkileyen bir karar-
dır. Bu karar, 2 bin 500 ailenin yaşamııu et-
kileyecektir. Metaş, üretim ve istihdam
yaratan bir kuruluştur. Bu nedenle özelleş-
tirme yasasuıın ruhuna da uygun olarak bu
kuruluşu satın alacak şirketlerin;' geçmişin-
de aldığı halka aıt şırketlenn içini boşaltıp
boşaltmadığıntn'. 'bundan öncekı özelleş-
tirme ile ilgili taahütlerinı yerine getirip
getirmediğinin' ve 'çalışanlann haklannı
gasp edip etmediğinın' çok iyi araştınlması
gerekmektedir"
Havaş için anlaşma
Bu arada Havaş konusunun da çözüm-
lendiği öğrenildi. Yazeks AŞ'ye satılan, an-
cak devam eden grev nedeniyle özelleştiril-
mesi çıkmaza giren Havaş için de anlaş-
maya vanldığı bildirildi.
'Gözaltındaki
kayıplara
son'
İstanbul Haber Servisi -
Gözaltında kayıplann bulunması
amacıyla "Tanıklığa Çağn"
kampanyası başlatan Insan Haklan
Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, dün de
sembolik telgraf çekme eylemi
yaparak, hükümeti protesto etti.
Galatasaray Postanesi önünde
gerçekleştirilen eylem sırasında sık sık
"Gözaltında kayıplara karşı tek
yumruk. tek barikat", "Gözaltında
kayıplara son" ve "Hasan Ocak
kaybedilemez" şeklinde sloganlar
atıldı. Eylem, göstericilerin TBMM,
tçışlen Bakanlığı ve Başbakanlığa
telgraf çekmesinden sonra olaysız bir
şekılde sona erdi. İHD İstanbul Şubesi
Kayıplar Komisyonu tarafuıdan
yapılan basın açıklamasında, 12 Eylül
1980'den bu yana 76 kişinin
gözaltında kaybedildiği öne sürüldü.
Açıklamada, 26 gün önce gözaltına
alınan Hasan Ocak'ın kaybedilmek
istendiği ileri sürüldü. İHD Ankara
Şubesi'nce yapılan açıklamaya göre,
gözaltında kaybolduğu öne sürülen
Hasan Ocak'ın annesi Emine Ocak ile
ablası Hüsniye Ocak'ın dün Ankara
Kızılay meydanında gözaltına ahndığı
bildirildi.
(Fotoğraf: YASEMİN KOYUTÜRK)
Özcan Köknel, Gülten Dayıoğlu ve Betül Çotuksöken hoşgörüyü tartıştı
Hoşgörünün sıııırlan nereye kadar?
İstanbul Haber Servisi - "Hoşgörü ne
demektir?". "Hoşgörünün sınırlan olmalı
mıdır?", "Kimler hoşgörü gösterebilir?",
"Hoşgörünân bireye ve topluma katkısı ne-
dBr?"
Tüm bu sorular, Özel Kalamış Lisesi'nce
dûzenlenen "Hoşgörü ve Smırian"konulu
panelde tartşıldı.
Panele Praf. Dr. Özcan KökneL Doç. Dr.
ftetül Çotuksöken ve yazar Gülten Dayıoğlu
taüldılar. Pnf. Köknel. hoşgörünün öncelik-
l e 'benden başka birinin varhguıı kabul et-
mek" demek olduğunu söyledi. Insanın in-
sanca yaşayabılmesi için başkalan ile ilişki
kurması gerektiğini, insanın yalnızca kendi
çıkan açısından bile olsa başkalanna gerek
duyduğunu söyleyen Köknel. "Bu başkala-
nnın birbirine benzemesine imkân yoktur.
Başkalan ile bağlantıyı sürdürmek için bu
forkkkğı temel almak, bunun doğal olduğu-
nu bilerek hoşgöniyle karşılamak gerek" de-
di.
Köknel daha sonra, "Hoşgörünün sınırta-
n ne olaeak?" diyerek şöyle devam etti:
_ "Herkesi alabildiğine hoş görecek miyiz?
L'çkâğrtçıyla. katille, hırsızia ayru ölçüde mi
bağlanb kuracağız? Havir. Yaraücılığıve üre-
ticüiği sağlavan davraruşlar, yaşama içgüdü-
sünden kaynaklanır. Bu da\ ranışlar genel
olarak hoşgörü) te karşüanır. Ölüm içgüdü-
sünden kaynakİanan saldırgan davranışlar
boşgörüyle karşüanmaz."
Yazar Gülten Dayıoğlu, hoşgörünün anla-
yışlı, duyarlı. sezgilen güçlü, kültür birikim-
leri olan insanlara özgü olduğunu belirterek,
hoşgörûyle taban tabana zıt olan kavramın
cehalet olduğunu vurguladı. Cahil insanla-
rın hoşgörülü olamayacağını söyleyen
Dayıoğlu. şöyle konuştu:
"Vurdumduymazlık ve adamsendecilikle
hoşgörüyü kanştırmamak gerek. Hoşgörü
sabır, emek ve yoğunluk ister. Hoşgörü,
bireyin kendisi ve yakın çevresiyİ€bar^ık ol-
masına neden olur. Kendisiyle banşık insan-
dan topluma zarar gelmez."
Doç. Dr. Betül Çotuksöken de hoşgörünün
yalnızca sevgi değil, akıl, saygı ve adalet
temeline dayanması gerektiğini söyledi.
Düşüncesuçunaafumudu doğdu
Ankara Kitap Fuan açıldı. Kültür Bakanı Ercan Karakaş, Terörle Mücadele
Yasası'nm 8. maddesinin kaldınlmasında anlaşma sağlandığını söyledi
KHap Fuan'nın en ilginç standı Mert Ali Ba-
i Meut Ekener'in mahkûm kıyafetli
d TR1K TINAZAY)
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)- 2. Ankara TÜYAP Kitap
Fuan, dün Kültür Bakanı Ercan
Karakaş'ın; yazarlann, okurla-
nn ve yayıncılann içinde bulun-
duklan sorunlann çözümüne yö-
nelik mesajlanyla açıldı. Düşün-
ceyi suç sayan Terörle Mücade-
le Yasası'nın (TMY) 8. madde-
sinin kaldınlmasında koalisyon
ortaklan arasında "mutabakat"
sağlandığına işaret eden Kara-
kaş, hükümette, bu hükmün kal-
dınlmasında bir sorun yaşanma-
yacağı görüşünü iletti.
"Demokrasinin olmazsa ol-
maz koşulu, düşünceyi suç sayan
bu maddenin kaldınlmasıdır"
diyen Karakaş, kaldınlma tarihi-
ni "en geç mayıs" olarak belirt-
ti.
Yayıncılann sorunlannı ya-
kından bildiğini kaydeden Ka-
rakaş, daha önce kitapta yüzde 8
olarak açıklanan KDV oranlan-
nın yapılacak yeni bir düzenle-
meyle yüzde sıfir olarak düzef-
tileceğini bildirdi.
Kitap standlannı gezen Kara-
kaş, gazeteci-yazar Mert Ali Ba-
şanr ve çizer Mesut Ekener'in
"X ve X" adlı standına geldi.
Başanr ve Ekener, Karakaş'ı,
kapıda, düşünce suçlusu iki
mahkûmu canlandıran kıyafet-
leriyle karşıladı. Karakaş "Uma-
nm, bir sonraki tuarda. bu tarz
hücre standlan ohnaz, iki mah-
kûm, normal kıyafetleıie kitap
imzalama şansına kavuşurlar"
dedi. Mert Ali Başanr da düşün-
ce suçunu protesto etmek ama-
cıyla böyle bir yöntem bulduk-
lanru söyledi.
TRT dava actı
Uzanlar,
borç
ödemeyi
sevmiyor
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Uzan ailesi, özel-
leştirme kapsamında aldıgı
5 çimento fabrikası için Ka-
mu Ortaklığı Idaresi'ne ge-
çen yıl nisan, mayıs ve hazi-
ran aylannda ödemesi gere-
ken taksitlerini 6 ay gecikti-
rirken TRT, ailenin Çukuro-
va ve Kepez Elektrik'ten do-
ğan 565 milyar liralık alaca-
ğını tahsil edebilmek için
yargı yoluna başvurdu.
Uzan ailesine ait şirketler,
özelleştirme uygulamalan-
nın başlaması ile birlikte,
devletle en çok ilişki kuran
grubu oluşturdu. Uzanlar,
özelleştirme uygulamalan
çerçevesinde 1992 yılında,
Trabzon, Bartm, Gaziantep,
Şanlıurfa ve Ladik çimento
fabrikalannı, 1993 yılında
Çukurova ve Kepez Elektrik
şirketlerini, son olarak da 57
milyon 900 bin dolara Me-
taş'ın yüzde42.55 oranında-
ki hissesini aldı.
Özelleştirme Idaresı adını
alan Kamu Ortaklığı ldaresi,
Uzanlar'm 5 çimento fabri-
kası için geçen yıl ödemele-
ri gereken nisan ayındaki
17.5 milyon dolar, mayıs
ayındaki 7.6 milyon dolar ve
haziran ayındaki 5.6 milyon
dolarlık taksitleri, ancak
ekim ayında tahsil edebildi.
TRT'den dava
TRT de özelleştirme so-
nucunda 1993 yılında, Uzan
ailesine satılan Çukurova ve
Kepez Elektrik şirketlerinin
net enerji satış hasılatı payın-
dan yasa gereği alması gere-
ken 565 milyar lirayı tahsil
edebilmek için yılbaşında
yargı yoluna başvurmak zo-
runda kaldı.
HAFTAYA BAK1Ş
AHMET TANER K1ŞLALI
Pinohyo'lapın İpleri
Kimin Binde?
"Bir zamanlar ilim ve irfan yuvası olan tekke ve zavi-
yelerkapatılmış ve..."
Programın yapımcısı ve sunucusu da kendisi. O bi-
tiriyor, sözü Türkiye'de ne kadar tarikat ve dinsel cema-
at varsa, onlann "şeyh "leri ya da sözcüleri alıyor. RP'nin
"propaganda nazın" ise baş rolde...
Çadır tiyatrosunda bile bir "çokseslilik" vardır, ama
"kukla oyunu'nüa yoktur. Kuklalann iplerini çeken, ay-
nı zamanda "r7eps/°nin yerine de konuşur. Sesini de-
ğiştirmeye çalışarak...
Vurun Atatürk'e!
Vurun "resmi tarih" yalanına!
Osmanirnın en kötü dönemini övün!.. Vahdettin'i ak-
layın!
Ya karşı görüş? Ya tarihçiler? "Devrim Tarihi" üzerin-
de yıllarca araştırma yapmış, cilt citt kitaplar yazmış
olanlar nerede?
Onlar ekranlann başında sinir ilacı yutmaktalar.
"IkinciCumhuriyet^n ne menem bir şey olacağı hak-
kında fikir edinmekteler. "Tekelleşmiş basın özgürtü-
<Jü"nün erdemlerini içlerine sindirmekle meşguller...
• • •
"TV'de kukla" oyununda açıklanmış olan "tarihsel
gerçek"\er\, izleyememiş olan okurianma iletmeyi "ta-
rihsel" bir görev sayıyorum.
Gerçek bir: "Atatürk, tekke ve zavıyeleri kapatıp laik-
liği getirerek, güçlü ve aydınlık bir toplumu karanlığa sü-
rükkmiştir!"
Gerçek iki: "Atatürk'ü düşmanlardan kurtarması için
Anadolu'yayollayan, Sultan Vahdettin hazretleridir. Lls-
telik gönderirken, avucunun içine de 146 milyar liracık
sıkıştırmıştır." (Hatta bu parayı bulabilmek için, zavalh
Vahdettin atlannı bile satmıştır.)
Gerçek üç: "Atatürk Samsun'a -EcevitVnşiirindeki-
taka ile değil, Bandırma vapuru ile gitmiştir.
Piyasaya sunulan bugünkü "tarihsel gerçekler bu
kadar. Ama "Yalan Rüzgân" kadar uzun bir "arkasıya-
nn, belkiyanndan da yakın" dizi olmaması için de hiç-
bir neden yoktur!
• • •
Birinci gerçege hiçbir itirazım yok.
Vıyana'dan Çin Seddi'ne kadar uzanan bir Türklük
dünyasını Atatürk'ün ne hale getirdiğini görmemek ola-
naklı mı? Elbette ki, 1920'lerin "gelişmiş ve demokra-
tik" Anadolusu'nu o güzelim haliyle bırakmamanın su-
çu Atatürk'ündür!
ikinci gerçekte "ufak" bazı düzettmeler gerekiyor.
Vahdettin'in Atatürk'ü Anadolu'ya yolladığı dogru da;
"Git de düşmanlan kov!" dediği, birazcık tarihsel ger-
çeklere ters. Yollarken avucuna çaktırmadan sıkıştrdı-
ğı "yol harçlığrrvn tutan da accık abartılı.
Peki niçin gönderdi?
Başta Ingilizler olmak üzere, büyük devletlerin istek-
lerini yerine getirmek ve tahtını kurtarmak için... Dire-
nişleri bastırmak, silahlan toplatmak ve orduyu dene-
tim altına aldırmak için...
Peki niçin Atatürk ü seçti?
Mustafa Kemal, Birinci Dünya Savaşı'nda zafer ka-
zanmış "tek Osmanlı Paşası" olduğu için... Anafarta-
lar'dan sonra tüm Anadolu'da "yaşayan birefsane" ha-
line geldiği için...
Peki koca Osmanlı Sultanı, koca Osmanlı Paşası'na
ne kadar bahşiş verdi?
önce Içişleri Bakanlığı'ndan "bin" lira... Sonra "örtü-
lü ödenek"Xen "25 bin" lira... (Sayın Mercümek bile o
parayı bugünkü 146 milyar lira haline getirmek için çok
zorlanır!)
M. Kemal'in nasıl parasızlık çektiği ve Amasya'dan
başiayarak masrafların nasıl Topçuoğlu Nazmi Bey'in
verdiği 5 bin lira ile karşılanabıldiğı, belgeleriyte ortada.
Vahdettin, yurtdışına çıktıktan sonra M. Kemal'i ken-
disine başkaldırmakla suçlamıştı. Ama suçlamalannın
hiçbir yennde, kişisel servetinden kendisine para ver-
diğini söyiememişti.
Acaba gelecegin Atatürk'ünü güç duruma sokmamak
için mi? Yoksa bizim "tarihselyalan" uzmanlannı sıkın-
tıya sokmak için mi?
Üçüncü gerçeğe de itirazım yok, yok olmasına da...
O noktada kafam biraz kanşık!..
Biz hep tarih kıtaplannda Atatürk'ün Samsun'a "Ban-
dırma vapuru" ile gittjğini okumuştuk. Dostlanma sor-
dum; onlar da öyle okumuşlar.
Peki "resmi tarih" Atatürk'ün oflayan puflayan bir "ta-
ka"\\e gittiğini yazarken, bizim tarih kitaplannı hangi kor-
san yayıncı okullara zorla kabul ettirmiş acaba?
• • •
Ve ekrana bir aralık bir adam geldi.
Isminin başında "Prof. "yazılıydı. Attında da "Türk Ta-
rih Kurumu Başkanı" deniliyordu.
Tarihimizi gençlerimize "gerçek manada" doQnı ola-
rak ögretmediğimizi söyledi. Doğruyu Islam Ansiklo-
pedisi'nm yazdığını söyledi. Bıraksalar, kimbilir daha
neler neler söyleyecekti.
12 Eylül'ün Atatürk'ün mirasına el koyup, kurumunu
devletleştirip, başına getirdiği bir "memur"Ğu bu adam.
Konuştuğu dil de Atatürk'e karşıydı, belli ki kafasının içi
de.
Rufai Şeyhi'nden RP'nin propaganda işlerinden so-
rumlu genel başkan yardımcısına kadar uzanan roller-
de, ona da "hık deyicilik" düşmüş olmalıydı...
"Belki bazılan göımemiştir" diye ikinci kez ekranlara
gelen oyunu ben kasetten ızledim. Izlerken de neden-
se Hıncal Uluç'un bir yazısı geldi aklıma. Marmaris'te-
ki adam ve arkadaşlannın el koyduklan, Atatürk'ün Türk
Dil Kurumu yöneticileri için yazılmış bir yazıydı bu.
Ismi de "12 Eylül Pinokyo'lan" idi.
Pinokyo denilince, benim de gözümün önüne ipler
gelir hep. Merak eder dururum, "Ucundan acaba kim-
lerçekiyor?" diye.
Ve o iplerin ucu acaba okyanuslan da aşıyor mu, diye.
TEKSTIL BANKASI A.Ş.
ORTAKLARINA DUYURULUR
Bankamız sermayesinin 500 milyar Türk Lirası'ndan,
1 trilyon Türk Lirası'na artınlması nedeniyie bastınlan
9. Tertip hisse senetleri 17 Nisan 1995 Pazartesi
gününden itibaren, Istanbul'da Genel Müdürlük binasmda
ve diger illerde Şubelerimizde dagıtılmaya başlanacaktır.
9. Tertip hisse senetlerinin, bu sermaye artışı ile ilgili
"Rüçhan Hakkı Kullanım Makbuzu" ve "9 Numarah
Yeni Pay Alma Kupon"lan karşılıgında teslim edileceği
Ortaklanmıza duyurulur.
TEKSTiLBANK
Abide-i Hürriyet Cad. Geçıt Sok. No: 10 Şişli 80270 İstanbul