29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 NtSAN 1995 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Demokratikleşme ve aydınlanmız Kemalistlere hücum ederken şeriat yandaşhğmı şiddet öğeleri ile birlikte sergileyen gruba hoşgöıû ile bakmak, hatta bunu bir sivil örgütlenme modeli olarak sempati ile karşılamak demokrathk mı oluyor? Prof. Dr. COŞKUIV ÖZDEMİR • • Ikemizde son yıllarda dü- U şünce özgürlüğü, insan haklan, kadın- erkek eşitli- ği konulannda çarpıct bir duyarlık oldugu görülüyor. Kuşkusuz bunu sevindirici bir gelişme olarak karşılamalıyız. De- mokrasi ve demokratikleşme konusunda da büyük bir savaşım verildiği açıktır. Yazık ki bu savaşımda yer alan kimi ay- dınlanmız, antidemokratik yasalara uyu- larak özgûrlükJerinden yoksun bırakıl- mışlardır. Tüm bu saygıdeger çabalara karşın acaba ne hızla yol alabiliyoruz ve hızunızı kesen öğeler nelerdir? Gerçek demokrasiye ulaşma şansımız var mı? Bu sorulann doyurucu şekilde yanıtlan- dığuu, bilimsel bir yaklaşımla ve gereken özenle incelendiğini sanmıyorum. Türkiye'de demokrasi mücadelesi ve- renlerin çoğunlukla ülkede yönetime egemen olanlan suçlamakta birleştiğini görûyoruz. Bu övgüye değer uğraş için- dekilerin küçümsenemeyecek bir bölü- mü, suçlamalannı 70 yıl öncesine kadar götürüyorlar, hatta o başlangıca öncelik veriyorlar. Bu nedenle Atatürk dönemi sık sık gündeme geliyor. Bir zamanlann Atatürk neden ülkede Marksizmi kurma- dı suçlamasını anımsatırcasına bugün de cumhuriyetle birlikte neden demokrasi- yi gerçekleştirmedi gibi sorular ve Ke- maJist DevTİın halka sorulmadan yapıldı benzeri eleştirilerileri sürülüyor. Bu sav- lan ilen sürenleri hiç tanımasaydık onla- nn yalnız tarih bilincinden değil daha pek çok şeyden yoksun olduklannı kolaylık- la düşünebilirdik ve bu savlan tartışma- ya değer bulmayabilirdik. Ama gelin gö- rün ki durum pek öyle degil. Cumhuri- yetin kurucusunu ve onun ilk yıllannj ka- ralayanlar arasında Türkiye'nin tanınmış köşe yazarlan, çeşitli alanlarda ün ka- zanmış, degerli yapıtlar vermiş kültür ve bilim adamlan var. Bu kesımde eski Marksistlerin -şimdiki konumlannı çok iyi anlayamıyorum- küçümsenemeyecek sayıda olduğu dikkat çekiyor. Demokrasiyi, demokratikleşmeyi sa- vunurken benzersiz bir kültür devrimini gerçekleştirerek onun temellerini atmış, yolunu açmış olan Atatürk'ü, Atarürkçü- lüğü hedef almalannı acaba nasıl açıkla- yabiliriz? Atatürkçülüğü, demokrasinin karşısında olmak, sanayileşmeyi göz ar- dı etmek, otoriteyi ve askeri yönetimi sa- vunmak şeklinde anlayan ve anlatanlann bu tutumlannı ve bu şaşutıcı mantıklan- nı nasıl yorumlayabiliriz? Ben sağhklı bir çözümleme (analiz) yapabilmek için elbette sağlam ipuçlan aramak gerektigi inancındayım. Bir bölümünü yakından tanıdığım ve gittikçe daha ilginç buldu- ğum bu insanlan olabildiğince dınleme- ye, okumaya ve anlamaya çalışıyorum. Sanınm muhakememizi ve sorulanmızı şöylece sürdürebiliriz: Sorular, sorular^. Bugün demokrasinin, özgürlüklerin, insan haklannın ülkemizde tüm kurum ve kurallan ile kurulup yerlesmesinin önündeki en büyük engeller nelerdir? Ül- kenin gelmiş geçmiş neredeyse tüm yö- neticilerini suçlu ve sorumlu tutmakta birleşenler çoğunlukta gibi görünüyor. Peki Türkiye'de bugün vardığımız nok- tada ülkemizin insan malzemesi ve onun niteliklen konusunda mücadeleci aydın- lanmız ne düşünüyorlar? Seçkinci (eli- tist) bir tavır içinde olmadıklannı sandı- ğım bu aydınlar, Türk halkını bu savaşı- min neresinde görüyorlar? Şikâyetçi ol- duğumuz yöneticileri işbaşına getiren ör- neğin 82 Anayasası'nı yüzde 95 çoğun- lukla onaylayan ve bugün de küreselleş- me, özelleştirme aldatmacajarını pom- palayan medyanın insafina terk ettiğimiz Türkiye'nin geniş halk kitlesi demokra- si savaşmda nasıl bir rol oynuyor? Ken- dini aydm sayan, ilerici sayan bir azınlı- ğın birbirini suçlayarak birbirini dışlaya- rak hatta belki daha doğru bir deyişle bir- birini yiyerek sürdürdüğü demokrasi mü- cadelesine Türkiye halkının katkısı ne- dir? Bu mücadeleyi ne kadar algılıyor, bunun kendisi için ne ifade ettiğini ne kadar kavrayabiliyor dersiniz? Kişi başı- na üç bin dolara varmayan ve son derece adaletsiz dağılan milli gelirimiz ve yok- sunluklar içindeki halkımızla demokra- siyi yakalama şansımız nedir? Büyük ço- ğunluğunu yerinde bir deyişle aptal ku- tusu'nun karşısına mıhiadığımız, eğitme- diğimiz, Köy Enstitüleri, Halkevleri gi- bi kurumlann aydınlığından yoksun bı- raktığımız doğru dürüst okumayan, yaz- mayan, düsünmeyen, düşünemeyen, böy- le birgereksinme duymayan gecekondu- laştırdığımız, lumpenleştirdiğimiz, üste- lik amansız ekonomik sıkıntılar içine dü- şürdüğümüz haJkımızı ucuz popülizmi bir yana bırakırsak bugünkü dunımu ile demokratikleşme çabalan önünde bir destek mi yoksa engel mi saymamız doğ- ru olur... Geçim sıkıntısı içinde bunal- mış, günlük olaylar dışında demokrasiyi, insan haklannı umursayacak hali olma- yan, mistik eğilimleri artrruş. eğitim. bil- gi yoksunu, kolayca ters doğrultuda yön- lendirilebilecek bir halk topluluğu ile iç içe, baş başa olduğumuzu yadsıyabilir miyiz? Peki onlan bu halde bırakanlan göz ardı mı edeceğiz? Demokrasi aşkı- mızı bir büyük özlem ve romantizm ile sürdürürken onlan okutmayan, eğitme- yen, bilinçlendirmeyen, ancak daha çok, daha çok imam, daha çok sayıda imam yetiştirmek yolunu tutanlan, kızlara da imamlık firsatmı yaratarak binlerce okul açanlan görmezlikten mi geleceğiz. Bu aydınlıktan yoksun bırakılmış, beyinleri yıkanmış, akıllannı özgürce, bağımsızca kullanmaktan alıkonulmuş çocuklanmı- zı ne yapacağız? Demokrasiye ulaşmaya çabalarken bu çok ciddi engeller için ça- re ve çözümler aramakta aynı duyarlığı gösteriyor muyuz dersiniz? Başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere çeşitli ba- kanlıklan örümcek ağı gibi saran aydın- lanma. demokrasi, laik cumhuriyet kar- şıügüçler için ne yapmayı düşünüyoruz? Doğuda her şeyi altüst eden, durmaksı- zın can alan terör ve savaş; geri kalmış- lığın, eğitimsizliğin acıklı bir sonucu de- ğil midir? Tüm bu gerçekleri bir yana bı- rakıp ancak yüzde dördü okuma yazma bilen bir halk topluluğu ile yola çıkarak büyük bir kültür devrimini, büyük bir toplumsal dönüşümü gerçekleştiren, bu- nun yanı sıra halkın temsilcilerinden olu- şan Büyük Millet Meclisi'ne büyük ön- celik veren, onu daima özenle ve saygı ile anan, çeşitli konuşmalannda bu duyarh- ğını dile getirerek demokrasinin yollan- nı acan büyük devrimci'ye mi yüklene- ceğiz? Ne olabilir bunun mantığı? O gü- zelim Halkevieri'ni ve o benzersiz Köy Enstitüleri'ni yikanlan yok edenleri bıra- kıp "Benim manevi mirasun akıl ve bffiın- dir" diyen büyük insan'ı mı suçlayaca- ğız? Kemalistİere hücum ederken şeriat yandaşlığını şiddet öğeleri ile birlikte ser- gileyen gruba hoşgörü ile bakmak, hatta bunu bir sivil örgütlenme modeli olarak sempati ile karşılamak demokrathk mı oluyor? Sevgili demokrasi âşıklan, Hü- seyin Avni ülaş, demokrasi adına müca- dele verdiği için elbette saygıdeğerdir. Ama o beş yüz klasik eseri dilimize ka- zandıran, tercüme bürosunu kuran o ko- ca Hasan AK YüceTi, o dere tepe Anado- lu'yudolaşan Köy Enstitüleri'nin büyük idealist eğitimcisi Hakkj Tongnç'u ve benzerlerini anmayacak mıyız? Demok- rasiye hizmet verenleri öne çıkanrken Sabahattin EyuboğhTnu, Vedat Gün- yol'u, Azra Erhat'ı, Tank Zafer Tuna- ya'yı. Hıfn Veidet Velidedeoğlu'nu, Ma- dtGökberk'i ve Cumhunvet'e kanat ger- miş çok sayıdaki değerli sanatçımızı, ya- zanmızı unutacak mıyız? Muammer Ak- soy, Uğur Mumcu gibi yurtseverler nere- de yer alacak? Buna karşılık pespaye bir köşe dönme feisefesi'ni ve onun yaratıcı- lannı övgü ile anmak demokrasiye çok mu uygun düşüyor? Bu demokrasi mü- cahitlerini (!) nasıl anlamalı nasıl açıkia- malıyız bilemiyorum. Bu ünlü düşünür- lenmiz (!) "Atatürk'ün düşünceteri çağı için son derece güçlû düşüncelerdL Ve onun sayesinde >araülmış bugünün ken- dine güven duyan güçiü Türkiyesi artık uhısal kimh'gini dünyadaJd rolünu hatta İslammgüııdelikhayattakiyefiniyeniden düşünebümeUdir" diyen CIA yetkilisi Grand Fuller ya da "Soğuk Savaş'uı so- na ermesi ile ortaya çıkan yeni dünya dü- zeni açıstndan Atatürk ilkelerinin pek de gerekli olmadığı ortaya çıkmıştır. Yeni dünva düzenine geçilmesi ile birlikte Ata- türk ilkelerinin adı klasik Atatürkçülük obnuştur. Oda ölmüstür" diyen yine CIA görevlisi Paul Henze'den esinlenmiş ola- mazlar elbette. Çözüm: Bilimden Ben yine açıklamalanmız için toplum- la birlikte doğaldır ki bireyin de içine düştüğü bunalım ve kargaşada insan ru- hunu inceleyen bilim dalına, ruhbilime başvurmayı yeğliyorum. Yoksa tanınmış kültür adamlanmızdan birinin bir soru- yu yanıtlarken Atatürk'le Evren Pasa ara- sında kalite açısından pek fark görmedi- ğini belirtmesini, ötekinin bir "Atatürk dönemi isçi düşmanı sag bir diktatörlük- tü" yargısını ve de ardından bir başkası- nın "Şimdi ben Atatürkten akıürvım de- sem kıyamet kopar" şeklindeki yakın- masını nasıl yorumlayabiliriz? Sorun el- bette ki çok daha kanşık, eskilerin deyi- şiyle çok daha çetrefil'dir ve sadece ruh- bilimsel açıklamalarla yetinemeyeceği- miz açıktır. Belki bir fetişizme saldırma psikolojisi ile karşı karşıyayız. Ya da bir statü arayışı ile. Belki de bir büyük dev- rimin entelektüeller yerine askerlenn ön- derliğinde gerçekleştirilmiş obnasından duyulan rahatsızlıktır ve bu yüzden onun- la bütünleşmeye gösterilen dirençtir. Bu kanşıklığı kaçınılmaz bir şekilde yaşa- mak zorunda olduğumuz anlaşılıyor. Do- yumsuzluk duygulan içerisinde kıvranan ve yüzyıllann olumsuz mirasını devral- rruş olan Türk aydınının bugün içinde bu- lunduğu toplumsal. kültürel ve psikolo- jik karmaşa bence uzun uzun düşünül- meye ve incelenmeye değer özellıkler taşıyor. Demokratikleşme çabalannın başanya ulaşmasını gönülden diliyorum. TARTIgMA Satılık okullar 7 Nisan tarihli gazetelerde "Okullar Pazarda" haberini öfke ve teessürle okuduk. Bu karan alanlar ve Milli Eğitimin başındaki Bakan, Atatürk önderliğinde kurulan laik Türkiye Cumhuriyeti'nin bizlere sunduğu eğitimle yetişmiş kimseler. Bu kimselere soruyorum' Madem içinde bulunduğumuz kaynak sıkıntısını asamıyorsunuz, neden pıtrak gibi imam Hatip Okullan açıyorsunuz ve ihtiyaç fazlası bu okullan satışa çıkarmayıp tarihi satmaya kalkıyorsunuz? Neden sesinizi yükseltip Diyanet Işleri'ne aynlan bütçeye itiraz etmiyor ve bu bütçeden milli eğitime kaynak aktartmıyorsunuz? Neden "Kıyak emeklilik" gibi teşebbüsleri önleyip ekonomiye gitmiyorsunuz? Neden doğru dürüst bir vergi kanunu çıkanp vurgunculann Maliye'ye para aktarmasını sağlamıyorsunuz? Neden devlet bankalannı tokatlayıp yagmalayanlardan bu paralan geri alacak kanunlan çıkanruyorsunuz? Neden? Neden? Neden? Eldeki okullan ve tarihi satıp o paralan da bitirince ne yapacaksınız? Neyi satacaksınız? Bu teşebbüsünüzde ısrar ederseniz adınız tarihe lanetli olarak geçecektir, bunu unutmayınız. Cahit Muratfaanoğiu Yük. Müb, PENCERE Kleopatra'nın Burnu?.. Uygartık nedir?.. Bilirim, bu tür sorulara yanıt vermek güçtür; söz- lüklerde ve ansiklopedilerde doyurucu karşılıklaryok- tur; bu nedenle tüm uygariığı bir yana bırakarak 'çağ- daş uygarlık' üzerine bir tanımlama önereyim: Çağ- daş uygarlık, insanın insanla eşit ilişkilere girebildiği yaşam biçimidir. Eski uygarlıklarda efendi-köle ilişkisi süregelirdi; uygariık tarihi bu çeşitten ilişkileri aşmak yolunda in- sanlığın çırpınmasını sergiler. • Peki, çağımızda insan insanla eşit ilişkiler düzeni- ni kurabildi mi?.. Negezer!.. En yakın ve çarpıcı ömek Güneydoğu Anadolu'dan verilebilir: Bölgede aşiret ilişkileri geçerli değil mi?.. Kuzey Irak'a inelim. Ne görûyoruz?.. Iki aşiret reisi insanlara egemendir. Barzani ile Talabani birieşip devlet kuracaklarmış. Kursalar ne yazar, kurmasaJar ne yazar!.. Temel sorun, insanın aşiret bilincini aşa- rak birey olma yolunda yürümesidir. Günümüzün dünyasında bir tarikat müridi, bir ümmet kulu ya da aşiret üyesi "özgürbirey"olmak bilincinden yoksun- sa, çağdaş uygarlığın dışında sayılır. Ama, müridin, kulun, aşiret üyesinin evinde tele- vizyon ve buzdolabı varmış... Ne değişir?.. • İnsanlan çağdaş uygariığa ayak uyduramayan top- lumlann devletleri de geri oluyor. İç ve dış ilişkilerin- de ilkellik ağır basıyor. Ortadoğu'da 2 bin yıl önce 'Pax Romana' geçer- liydi.. 2 bin yıl sonra 'Pax Americana' geçerli.. Aradaki "fark" ne?.. Bayan Çiller TC'nin Başbakanı'dır. ABD gezisine çıkıyor. Hazırlıklar nedir?.. Ne zaman bir başbakan Amerika'ya gidecek olsa bir tezgâh kuruluyor Med- ya bu tezgâhta 'yükselen degerfer'imizin çürük ip- liklerinden örülen yanar-döner bir kumaş dokuyor. Başkan Clinton bizimkiyle öğle yemeği yiyecek mi?.. Sabah kahvalt/sı yapacak mı?.. Bill, Tansu'nun be- linden tutacak mı?.. Yakın mı davranacak?.. Soğuk mu duracak?.. VVashington, Ortadoğu'da Türkiye'ye ne görev verecek?.. Kimi ünlü Amerikan gazeteleri ayarlanıyor, özel ekler hazırlatılması için çaba göste- riliyor VVashington'da Türk lobisi devreye giriyor; Başbakan'ın gezisi içeriye dönük bir reklama dönüş- türülüyor... Sonuç ne duyor?.. • Eski zamanlarda medya yoktu, ama, iki bin yıl ön- ce 'Pax Romana' coğrafyasında yaşayan ülkelerin kral ya da kraliçelerini Sezar nasıl "kabul" ederdi?. Mısır'ın ünlü kraliçesi Kleopatra ile Başbakanımız Çiller'in arasındaki "fark" nedir?.. Bir burun farkı mı?.. Kleopatra. Isa'dan önce birinci yüzyılda yaşadı, • Devamı 19. Sayfada RENAULT'DAN -Fiyatı ne kadar artarsa artsın aylarca benzine para ödemem. -Türkiye'yi baştan başa 4 kere katedebiliriz. Kimbilir kaç gezimiz bedavaya gelir. ^RENAULT-MAİS, 30 Nisan'a kadar "0 km." Renault alan herkese tam 500 It. bedava benzin veriyor. |r Süper benzinin fiyatı ne kadar artarsa artsın,siz kuruş ödemiyorsunuz... Çünkü RENAULT-MAİS kullanacağınız benzinin parasını değil, kendisini veriyor. w Bedava benzini Türkiye'nin her yerine yayılmış Petroi Ofisi istasyonlarından yıl sonuna kadar ne zaman isterseniz, nereden isterseniz alıyorsunuz. » Zaman yitirmeden, hemen bir RENAULT-MAİS Yetkili Satıcısı'na veya Şubesi'ne gelin, dilediğiniz Renault modelini ahn7 binlerce kilometre boyunca benzine para ödemeyin. -Oüşünebiliyor ortalama 8400 gideceksiniz, b vermeyeceksin mus km. enzi İz. un ne uz, kuruş RENAULT YAŞANACAK OTOMOBİLLER R E N A U L T - M A İ S Y e t k i l i S a t ı c ı l a r ı n a H e m e n G e l i n , H e m e n K a z a n ı n . . . • Bu kampanya stnırh sayıda otornob'lı ıçermektedır RENAULT-MAJS 30 Nısan'dan önce öu kampanyayı bıtfrme hakkmı saklı tutar Ayrıntılı bılgı ıçın S İ i e İ RENAULT-MAİS ın ( 212 ) 2 9 3 2 6 2 6 no'lu telefonunu arayın, S'ı tuşlayın
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle