28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 NİSAN 1995 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI Zenofobik paranoya LONDRA EDtP EMİL ÖYMEN Zenofobı: Yabancılardan korku ve kuşku duymak... Paranoya: Kuşku yüklü bi- linçsiz suçluluk, korku duygulannın yoğun oldu- ğu, abartıh gurur, güven- sızlik ve bencillikle belli olan bır tür ruhsal bozuk- luk... Zenofobik paranoya: "Yabancılar bize kötülûk içinfirsatkonuyor" takıntı- sı. Uluslann özgüveni art- tıkca, zenofobik paranoya- lan azalır. Türkiye'de ise aksi oluyor: Özgüvenin azaldığı, zenofobik parano- yanın arttığı görülüyor. Medyada döktûrülen satır- lar, ekranlara yansıyan söz- ler, açıkotunımlarda saatle- re yayılan laf ebeliğinde, zenofobik paranoya dozu her sefer daha yüksek. Duyduğu lafı "acaba?" diye dinlemesi, gördüğûnü "acaba?" dıye sorgulama- sı, okuduğunu "acaba?"di- ye bir daha okuması, ba- ğımsız kaynaklara başvur- ması gereken gazetecileri- miz de bu zenofobik para- noyadan ne yazık ki nasip- lerini alıyorlar. Bunun en son örneğı. Yeni Demokrasi Hareketi lideri Cem Boyner'in BBC Dünya Servisi Televizyo- nu'ndaki mülakatınm Tür- kiye'de medyaya yansıyış biçimiydi: BBC'ye göre PKK, "bölücü terör örgü- tü" değil, "ayrılıkçı ör- gûfmüş. Boyner ise "terör örgü- tfldür"demiş! Mülakatcı ile aralannda tartışma çık- mış! Mülakat bu nedenle kısa kesilmiş! Zenofobik paranoya şab- lonuna son derece uygun bir senaryo. Ama doğru de- Çünkü BBC mülakatcısı, BBC Dünya Servisi yayın geleneği ve kurallan gere- ğince PKK'den "aynlıkçı" diye söz ederken, Boyner "terör örgütü" diyor, o ka- dar. Ortada bır tartışma bile yok. Gayet nezih ve olgun bir görüşme var. Boyner mükemmel ve sakin ingi- lizcesiyle gayet radyofonik sesiyle milyonlarca kişiye görüşlerini anlatma firsatı- nı yakalamış. Mülakatın süresi Türk standartlanna göre çok kısa elbette. Daki- kalarla sınıriı. Çünkü BBC Dünya Ser- visi Televizyonu, siyasetcı- lerin laf ebeliği meydanı değil ki eline mikrofonu alan yarım saatten önce susmasın. Hem yasal özerkliği hem de daha da önemlisı, çalı- şanlannın kafasındaki dü- şünsel özerkliği ile kendisi- ni çoktan kanıtlamış örnek bir yayın kurumu neden bır Türk siyasetciyi "terimler- de anlaşmazlık çıkü diye" kısa kessin? Bu kuşku ve güvensizlik neden? Üstelik, Boyner mülakatını Türk kamuoyu- na yansıtmakla görevli Türİc medyasının haberle- rindeki hatalar ile. son haf- talarda Alman televizyon ve gazetelerindeki ünlü ha- talar aynı kefede yer ahyor. Çünkü o satırlan yazan Türkler de o Almanlar da "gerçeği'' arama zahmetine katlanmamışlar. Yanm ya- malak bilgiyle yetinip, bu- na kendi kafalarındaki "gerçeği" katıp haber yap- mışlar. Sonuçta Alman ve Türk zenofobisi hatada or- tak olmuş. Türkiye'de zenofobik pa- ranoya örneklen arttıkça, yabancılann bütün bu ör- nekleri bize tek tek göste- rip "İşte gerçek ruh haliniz bu" dıyeceklerıne emın olabılirsiniz. Ama bızım gerçek ruh halimiz bu mu? Yoksa biz mi kendi kendimızi bu hale getirdik? Zor olatı adaletli olmakbr...Şu anketlere bakın! Hepsinın sonunda aynı gnıp: Tarafsıziar. Ya da çekimserler. Brr görüş be- lirtmekte zorlananlar. "Farket- mezcfler." Anket sorulan durmadan deği- şiyor: "Seçimlerdeoyunuzukime vereceksiııiz?" "Hangi yemeği da- ha çok seversinjz?" "Idealinizde- Id kadın tipi nasıldır?" Yanıtlann sonunda hep aynı kıtle. Yani doğ- ru dürüst yanıt veremeyenler. Rusya'da son üç yıl içınde ya- pılan anketlerde en kalabalık grup. bu sonuncusu. Fikri olma- yanlar, iyi ya da kötü fikn olan- lardan daha fazla. Adama soruyorlar: "Yüsonun- daki pariamento seçimleri erte- iensin mi?" "Yeltsin bir dönem daha başta kalsın mı?" "Faşist partiier yasaklansuı mı?" O, hep aynı kaygısız telden çalıyor: "Biî- mcm valla: ne vaparİarsa vapsın- lar!" Yiğidi öldür, hakkrnı yeme! Bu açıdan Türkiye çok daha bilinçli ve taraflıdır. Tepki gösterme ye- teneğimiz, olması gerekenin çok altında olsa da Rusya'ya göre Ab- durrahman Çelebi'yiz. Ama hemen yerden kesılmesın ayaklanmız! Tarafsızlık, çekim- serlik, farketmezcılik bizde de 'emniyet kemeri" yenne kullanı- lır sık sık Sıkıştık mı, yüzümüz- de tarafsızlık maskesiyle kalaba- lığın arasına kaçanz. Bazen de kanımıza girer bu alışkanlık: "Çay mı içersin, kah- vemi?" "Farketmez!" Haydi dü- şün bakalım şimdi; "ferk et- mez"çaya mı benzer daha çok, yoksa kahveye mı? Çayını kahvesinden ayırama- yanlann, toplumsal olaylar kar- şısında net tutum almalan o ka- dar kolay olmuyor. Bır yerlerde M0SK0VA HAKAN AKSAY bızım yaşamımızla ve ülkemizle ilgili kararlar alınırken biz 'poK- tikanm üzerinde' yer almayı, faz- la bulaşmamayı, sivrilmemeyi yeğleyebilıyoruz. Sürünün ortasında gideceksin! Böyle öğrettiler bize çocuk yaş- larda. Hem kendimizı koyunlar- la(en iyi olasıhkla, ehvenişerke- çilerle) özdeşleştirdik hem de ge- nde kalmasak bile asla ileri çık- mamayı, haddimızi bilmeyi bel- ledık. Elimızi ateşe sokmaktan çekinerek yaşamaya alıştık. O ateşi içinde duyumsayan bir ozan, kendi yazgısına yabancı ka- lanlann sağır kulaklanna ve yü- reklerine nasıl sesleniyordu: "Ben yanmasam/ Sen yanma- san/ Biz yanmasak, /Nasıl çıkar/ Karanlıklar/ Aydınİıga?" Bu dızeler, buram buram mü- cadele koktugundan, kavga çağ- nsı yaptığından dolayı bazılanna artık 'çağdaş' gelmeyebilır. Ama bu, her dönemde çağdaşlığın en önemli ölçütünün, çağın daha ile- n, daha insanı, daha yasanası bir hale gelmesi için ter dökmek, kavga etmek olduğu gerçeğini değiştırmez. Bu kavga, kötülüğe karşı oldu- ğu kadar, vurdumduymazhğa, yürek sağırlığına da karşıdır. Zaten iyi ınsanlann kayıtsızlı- ğı değil midır kötülüklerin asıl nedenı? Ne dıyordu Albert Ca- mus: "tyi oimakokadarzordeğO- dir: zor olan adaletli obnakar!" f JnPOİn sî A B D U bir ^ ^ Ba ^ İBa Abraham Lincoln'ün başkentWashington'dabulutıanhe>kelinitemLdi>- or. Lincoln'üıı heyketi başkentin en merkezi yerinde bulunuyor ve her yıl binlerce turistin zrvaretine uğruyor. Göçmen olmanın dayanılmaz hafifliğiYeryüzünde hayat sonsuz ol- saydı insanoglunun çektıgi bunca acı daha katlanıhı olurdu kuşku- suz. Ne yazık ki insan hayatı sı- nırsız değil. Dünya toplumlannın bütün bireyleri bilinç düzeylerini en uyanık düzeyde ve birbirlerine eşit mekanlarda tutturabilselerdi, saniyenin altmışta birini bile en verimli şekilde harcamaya gayret ederlerdi. Peki, yaşadığımız dün- ya, zamanı gereksız yere harca- yan saçmahklanyla böyle bir sis- teme ayak uydurmaya elverişli mi? Şimdi size yaşamın içınden ak- taracağım kısa bir pasaj yukanda bahsettiklerimi ve biraz da kendi- nize dair hayatı sorgulamaya teş- vik olabilir. Üç aydır tsrail'de ya- şıyorum. Burada, ülkeye yeni ge- len göçmen vatandaşlara (Ole Hedaş) Ibranice'yi öğreten, Ul- pan adı verilen okullardan birin- de öğrenciyim. Sınıfımda Ispan- ya, Johennesburg, Fas, Etıyopya, Ingiltere, Brezilya gibi dünyanın dört bir yanından gelen Yahudi- ler var. Sınıftaki arkadaşlar kısa süre içinde kaynaştık. Teneftûs- lerde sık sık geldiğimız memle- ketlen anlatıyoruz bırbirimize. Ole hedaşlardan özellikle Azerbaycan, Kuzey Irak ve Rus- ya gibi ülkelerden gelenler, Isra- il'i daha önceki ülkeleriyle kıyas- lanmayacak kadar güvenli ve hu- zurlu buluyorlar. Göçmenlerin çoğu tüm aile fertleriyle birlikte Israil'e gelmedikleri için elbette TEL AVİV NEŞE ÖNEN geride kalan dostlan, komşulan, sevdiklen ve alıştıklan her şey adına burukluk hissediyorlar. Ama onlar yine de şanslı olduk- lannın farkmdalar. Çünkü şımdi- kı vatanlan Israil, onlara yeni bir yaşam sundu. hem de hiç bekle- medikleri kadar bonkör davrana- rak. Peki, başka bir 2. vatan seçe- neği olmayan mazlum insanlar ne yapsın, nereye sığınsın? Hü- kümetin göçmenlere sunduğu olanaklan düşününce her ülke- den insanı kabul edecek, milliyet, din, dıl aynmıntn yapıhnadığı or- tak bir ülke kurulamaz mı soru- sunu es geçemiyorum. Israil hü- kümeti ole hadaşlara neler mı sağlıyor? Ülkeye ilk gelenler ozel binalara yerleştiriliyor ya da kal- dıklan yerin kirası yarı yarıya devlet tarafından karşılanıyor. Her ola hadaşa ış buluncaya ka- dar para yardımında bulunuluyor, her aileye çocuk sayısı kadar bel- li bir maaş bağlanıyor, sağlık si- gortalan yaptınlıyor ve bu arada ücretsiz dil ve meslek kursları düzenleniyor. Bu kurumlann or- ganıze ettiği yurt içi turlaria bir yandan ülkenin tanınması sağla- nıyor bir yandan da yeni vatan- daşlann eskılerle uyumu arttırılı- yor. Yanı 1980'lerin ortalannda Bulganstan'tan dengını toplayıp Türkiye'ye göç eden Türk vatan- daşlan gıbı, tek göçmen Yahudi bile tsrail'de dımdızlak ve boynu bükük kalmıyor. Azerbaycanlısı da Rusu da Kuzey Iraklısı da var olduğunu dahi ispat etmekte güç- lük çekeceğimız bir zaman dili- mını çılelerle bölmemek için akın akın anayurtlanna dönüyor- lar. Çünkü lsrail onlan çağınrken modern ve uygar bir toplumun tüm nımetlerine sahip olmayı da garantı ediyor, zamanı hesaplı bır akıllılıkla kullanabılmelen ıçın her fırsatı veriyor. MİTTERRAND YALANLADI: Sağlık diırumunı bozuk değil MİŞELPERLMAN PARİS - Fransa Cumhur- başkanı François Mitter- rand'ın sağlık durumunun yeniden ağırlaştığı söylenft- lerı önceki gün yeniden gündeme geLricen, kendisi. geçen salı banda alınıp cu- ma akşamı TV'nin 2. kana- hnda yayımlanan bir söyle- şide, halefînin belli olacagı 7 mayıs tanhıne dek "da- yanmağa ? 'çalışacağun söy- ledı.Devlet başkanının sağ- lık durumunun ciddileştiği ve Mitterrand'ın komaya bile girdiği söylentileri, Cumhurbaşkanı genel sek- reter yardımcısı Anne La- nvergson tarafından resmen yalanlandı. Durumunun "iyi oidnğu" da vurgulanan açıklamada, Mıtterrand'ın paskalya tatiluu ülkenin gü- neyınde geçirdiği kaydedil- dı. Fransız TV'lerinin en po- püler olan "Bouillon de Culture" başlıkh kültür programı sırasında gazeteci Bernard Pivot'nun, sağlık konusundaki bır sorusuna, Cumhurbaşkanı şu karşılığı verdi: "Bu, gerçekten, önû- müzdeki mayıs ayına dek. bir devlet sorunudur. 7 Ma- yıstan sonra ise, özel bir so- run olacaktır. Buna çok memnun olacağım. dola>ı- sryla, o zamana dek dayan- maya çahşacağun." Cumhurbaşkanı seçimi- nın 1. önümüzdekı 23 nı- sanda, 2. ve son turu ise 7 mayısta yapılacak. Aslında, görevini 20 mayısta halefi- ne teslim etmesi gereken François Mitterrand'ın, kendisinı çok yoran prostat kanseri nedeniyle, devır teslim ışlemınin 20 mayıs- tan önce yapıhnasının dü- şünüldüğü de söylenıyor. NESİMİ ÖZKAN Bir gece karanlığında pusu kurularak katledilmiştir. Tüm dostlann başı sağolsun. BİR GRUP YILDIZLI DEVRİMCİARKADAŞI Cenazesi, 17 Nisan ikindi namazında Kasımpaşa Zindan Arkası Camii'nden kaldınlacaktır. Bosna- Hersek'te y yıldır sûren savaş en çok çocuklan etkiüyor. Savaş içinde büyüyen çocuklannen önemli oyun alederiise silahlar. Sara\bosna'- dakibuküçük çocuk da eünde oyuncak silah, zafer işareti yapıyor. Son günlerde yeniden tırmanan Sırp saldırılan nedeniyle yûzlerce Boşnakevini terk edip BM kamplanna sığınmak zorunda kaldı. Sırplar 2 BM askerini öldürdü Dış Haberler Servisi - Bosna-Hersek'in başkenti Sa- raybosna'da keskin nişancılann açtıklan ateşte dün bir Fransız Birleşmiş Milletler askeri daha öldürüldü. Görgü tanıklan. Saraybosna'nın merkezinde sivilleri keskin ni- şancılann ateşinden korumak için bir barikat kurmaya çalışan BM askerinin açılan ateş sonucu göğsünden vuru- larak öldüğünü bildirdiler. Önceki gün de Saraybosna'nın banliyölerinden birinde yine bir Fransız BM askeri kes- kin nişancılar tarafından vurularak öldürülmüştü. Öte yandan, Bosnalı Sırp güçlen, BM tarafından gü- venli bölge ilan edilen yerler arasında bulunan Gorajde kentinin banliyösü Obarak'ı önceki gece bombaladı. Sa- raybosna radyosunun haberine göre, Sırp güçlerinin bombardımanı sırasında bazı sivıller yaralandı. Radyo- nun habennde, Saraybosna'nın banliyösü Hrasnica'nın da bombalandığı kavdedildı. Paskalyaflegelen güneşli günler STOCKHOLM GÜRHAN LÇKAN Hayır, unutmadım. Geçen >ıl da Pas- kalya Yortusu'na rastlayan ya da en ya- kın olan pazar yazımı da bu konuya ayır- mıştım. Yahudilerin Mısır'dan ayrılışının, Isa'nm çarmıhta en uzun gününü geçiri- sinın tatiline. Ne var ki Isveç'te bu dinsel bayram daha çok bir bahar bayramı havasında. "En uzun cumada" bazı eğlence yerleri kapalı tutulur, ama genel olarak kutlanan ılkbahardır, gelişı güneşli günlerle müj- delenen yazdır. Meydanlarda satıcılar san tüylerden oluşan süsleri; civciv, tavuk, horoz şek- lındekı mıka kutulan ve onlann içine ko- nulacak şeker çeşitlerıni tezgahlanna özenle yerleştinrler. Önce yan tatil günü olan arife, "pem- be perşembe" gelir, sonra "en uzun cu- ma". Paskalya günü pazardır, ama cu- martesiye "Paskalya akşamı'' denir, yani paskalyaya uzanan gece. Pazartesi bile tatıldır: "Paskalya sonrası gün" denıle- rek. Bu satırlan okuduğunuz gün, Paskalya Günü. lki gündür halk, bol bol yumurta, tavuk, kuzu eti ve balık çeşitleri yemiş olacak. Tekel kapanmadan yetışenler, yemek- lerini bira ve yanında fondip yaptıklan votkayla ıslatacaklar. Çocuklar sabah kalktıklannda içinde şeker ve bazen para olan yumurtalannı buldular bile. Bazılan için ise hiçbır şey değişmeye- cek. Ülkelerini bırakıp Hırvasıtan'a sığı- nan Boşnaklar, kendilerine yalnızca baş- ka bir ülkeye "postalanabilmeleri" için verilen Hırvatistan pasaportuyla geldik- len İsveç'ten sınır dışı edılmeyi bekliyor olacaklar. Resmi gerekçesi, "Hırvatis- tan'da savaş yoktur." Oysa Isveçli makamlar, bu insanlara Hırvatistan'da hayat olmadığını çok iyi biliyorlar. Hırvatistan pasaportu olup da kimliği olmayan Boşnaklara zaten hiçbir yerde iş venlmiyor, ev kiralanmıyor. Çaresiz gideceklen yer Saraybosna ve cıvan... Bir yeTe kaçamayan yerlıler ise oturup televizyonda "zapping" yapacaklar. Ev- dekı içkileri bitince dış semtlerin uydu- ruk pizzacılanna üşüşüp "biralayacak- lar." Sinemalar birden dolacak. hamburger- ciler çocuklu ailelerin hücumuna uğraya- cak. Bazılan ıçın hiçbır şey değişmeyecek. demiştik. Aklı, gende bıraktığı memle- ketınde olanlar, dört gündür >oizünü gör- medikleri postacmın özlemıni çekecek- ler. Bu satırlann yazannın Cumhuriyetleri postada birikecek. salı günü bütün gün çalışacağı için onlara en erken akşam ka- vuşacak,eğer araya iyi saatte olsunlar gir- mediyse. Bir de buradaki paskalyanın, bizdeki paskalya çöreğiyle bir ilgisı olsa... Yeni.. Cüzel. SKODA Türkiye Distribütörü Yüce Auto AŞ E 5 Kara>olu Soganlı Kavşagı Yan Yd 4, Kartal 31440 Istanbul Tel (0216) 306 44 44 (5 hat) Faks (0216) 353 53 11 Servfs ve Yedek Parça E 5 Kara/olu,v an toı Mılangaz Yolu 75 Kartal 8M20 Istanbul Tel (0215) 306 40 34 - 35 Faks (0216) 374 34 81 Skoda Show Room lan PAZAR gOnleri dc apk olacakbr. Dünya otomotiv sektorunu ALMAN teknoJojisınden yepyt Estetık güzellıgınin yarvısıra, hı SKODA FELICIA, yeni neslı s guçlu alümınyum blok motor karosen (sürtûnme katsaytsı Kompakt dış boyutlarla butu ozel ızolasyon.. Ergonomık tasarlanan ön panel ve ba*
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle