03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 NİSAN 1995 CUMARTESİ HABERLER hönü'nün Özer Çiller iislubu • ANK\RA (ANKA) - Dışişleri Bakanı Erdal Inönü, Başbakan Tansu Çiller'in eşi Özer Çiller'in 'devlet işlerine kanşıyor' iddiası karşısında, diplomatik bir üslupla bir yandan Özer Çiller'i savunurken bir yandan da uyardı. Inönü, TBMM Başkanvekili ve RP Çorum Milletvekili Yasin Hatipoğlu'nun, Özer Çiller'in, yabancı büyükelçilerle Başbakanhk Konutu'nda yediği öğle yemeğine ilişkin yazılı soru önergesine şu yanıtı gönderdi: "Sayın Özer Çiller, Sayın Başbakan'ın eşi sıfatıyla çeşitli sosyal faaliyetlere iştirak etmektedir. Bu cerçevede, Ankara'da görevli bazı yabancı büyükelçilerle sosyal nkelikli bir öğle yemeği düzenlemiştir. Bu yemeğin resmi bir niteliği bulunmamaktadır." Lahey'de Arap desteğî • NEWYORK(AA)- Uluslararası Lahey Adalet Dıvanı'nda boşalan üyelik için Türkiye'nin aday gösterdiği Mehmet Güney'in Arap Birliği üyesi ülkelerin desteğini kazandığı öğrenildi. Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi tnal Baru'dan aldığı bilgiye göre Arap Birliği'nin verdiği destek, Güney'in 22 oy daha alması anlamına geliyor. Lahey Adalet Divam'na seçilebilmek için bir adayın 185 üyenin üçte ikisinin oyunu alması gerekiyor. Belediyeye SSK'den haciz • ORDU (AA)- SSK ve tller Bankasf nın alacaklan nedeniyle Ordu Belediyesi'nin mallanna haciz konuldu. Alınan bilgiye göre tller Bankası 13.5 milyar. SSK ise 4.5 milyar lira alacağından dolayı, belediyenin mallanna haciz koydurdu. SP yöneticiteri yargı öniinde • ANKARA (AA)- Anayasa Mahkemesi'nce kapatılan Sosyalist Parti'nin (SP), aralannda eski Genel Başkanı Ferit llsever ıle Merkez Karar ve Yürütme Kurulu üyelerinin de bulunduğu 38 sanığın, 5'er yıla kadar hapis cezalan istemiyle yargılanmalanna devam edildi. Mahkeme başkanı, uzun süredir aramalara rağmen bulunamayan ve bir süre önce hakkında gıyabi tutuklama karan çıkanlan sanıklardan Yusuf Cacim'in yakalanması için tstanbul ve Beyoğlu cumhuriyet savcılıklanna yazılan yazılann iade edildiğini söyledi. Mahkeme başkanı, duruşmayı başka bir güne bıraktı. Şehit astsubay • GELtBOLU (Cumhuriyet) - Tunceli'nin Aliboğazı mevkiinde teröristlerle meydana gelen çatışmada şehit olan Piyade Komando Astsubay Çavuş Özcan Akbal, doğum yen olan Gelibolu'da öğle namazını müteakip yapılan askeri törenle toprağa verildi. Çanakkale Vali Yardımcısı Remzi Ataman, 2. Kolordu Komutanı Korgeneral Necdet Tımur, Gelibolu Kaymakamı ve Belediye Başkanı, tören kıtası ve çok sayida Gelibolulunun katıldığı törende. terör örgütü aleyhine sloganlar atıldı. Erdem'den Rumlara yanıt • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Spordan sorumlu Devlet Bakanı Şükrü Erdem, Kıbns Rum Kesimi'nin Türkiye'yi, Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'yle (KKTC) ulusal maç yaptığı için Avnıpa Hentbol Federasyonu'na şikâyet etmesinin "uluslararası kamuoyunu yanıltma" amacına yönelik olduğunu söyledi. Erdem, KKTC'den dönüşünde yaptığı açıklamada, şikâyetin anlamsız olduğunu belirterek "Rumlarbu olayda bir gol yediler. Şimdi onu telafi etmeye çalışıyorlar" dedi. TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu taslak raporu: Catnfler Hizl>ııllalı üssüPKK'yle yOİIan aynbyor Araştırma Komisyonu'nun taslak raporunda Güneydoğu Hizbullahı'nı PKK'nin kurdurduğu ancak sonradan yollannm aynldığı belirtiliyor. Raporda, Batman'daki 60 camiden 40 'ına Hizbullahçılann egemen olduğu ileri sürülüyor. H6P Camİye bfe 1 IMtitail Hizbullah'ın camileri 'üs' olarak seçtıği ve 'her camiye bir rnilitan' yerleştirerek örgütlendiğı de taslakta dile getirildi. Taslakta aynca, Hizbullahçılann amacınm bağımsız bir Kürt devleti kurmak olduğunun ortaya çıktığı vurgulanıyor. TÜREY KÖSE ANKARA - TBMM Faili Meçhul Sıya- sal Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nca hazırlanan rapor taslağında, şeriatçı Hiz- bullah örgütünü Güneydoğu'da PKK'nin kurdurduğu, bu örgütün militanlarının PKK'nin Bekaa Kampf nda eğitim gör- dükleri ve lran'dan da yardım aldıklan. ancak daha sonra terör örgütlennin yolla- nnın aynldığı bildirildi. Taslakta, Olağa- nüstü Hal Bölgesi'ndekı camilerin imam- sızlık nedeniyle açılamadığı, 'fahri imamlann' da PKK'li ya da Hizbullahçı olduğu belırtilerek. "Batman'daki 60 ca- miden 40'ında Hizhullah'ın taraftarlan- nın ağırlığı bulunınaktadır" dendı. Hiz- bullah'ın camileri 'üs' olarak seçtiği ve "Her camhe bir rnilitan" yerleştirerek ör- gütlendiği de taslakta dile getinldi. PKK'yle aynlan yoüar Taslak raporda, "Güneydoğu Hizbul- lah'' başlığı altında bu örgütün kuruluşu şöyle anlatıldı: u Hizbullahçı olarak bilinen bu örgüt ilk önce Melle Abdullah adlı şahsm öndcrli- ginde bölgede çalışmalannı sürdürmüş- tür. PKK taranndan bu örgütün ilk kuru- luşunda Bekaa Kampı'nda ayn bir yer ve- rflmiştir. Orgüt faaliyetlerini ve eğhîınleri- ni PKK kampından yürüten bu şahıslar. PKK'den Hizbullah'a 'Hizbulzulüm' suçlaması ANK\RA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araşürma Komisyonu'nca hazırlanan rapor taslağında, PKK'nin Hizbullah'ın tabanını hedef alarak, bu kesime yönelik çalışmaiar başlatrtğı anlatıldı. PKK'nin, yayımladığı bildiride Hizbullah'ı tt Hizbuizulüm'"olarak adlandırdığı belirtilen taslakta, bu çalışmalar hakkında da şu bilgiler verildi: "PKK. Güneydoğu Anadoiu Bölgesi'nde Hizbullah örgütünün kendüerine > önelik eylemlerini azaltarak bu kesim tabanını yanına alabilmek için bu kesime hoşjelecek birçok eylemde bulundu. Orneğin,fiıhuşyerlerini kapattırdı. içki ve kuman yasaktadı. Bunun yanında bu kesimi denetimi aJönda tutabilmek için 15 Ağustos 1993 tarihli 'Benthudan' isimli yaşadıp dergüerinde kendilerine bağlı İslami Halk Hareketi' adlı bir örgüt kurdu. Kendilerine bağlı mollalar vasıtasryla bfldirifer ya>ımiadj. Bu bildirilerin birinde, 'Kendüerini Hizbullahçı olarak tanıtan, gerçekte ise Hizbulzulüm olan bir grup, 4 yıldan beri yüzlerce Müslümanı sopayla, satırla ve silahla vurdular. Bu zulûmcüler son olarak iki Müslüman csnafı satıriarla. bir Müslüman genci de silahla katlettiler' denjyor." daha sonradan ismi PKK'ye bağlı olarak "Yurtse\er tmamlar Birliği' olarak belir- lenmiştir. Bu birlik, Melle Abdullah olün- ceye kadar faaliyetlerini PKK ile birlikte sürdürmüştür ve İran'dan yardım almış- Or. Amaçlan, Kürt-tslam devleti kurmak- tır. Melle Abdullah'ın ölümünden sonra, bir bölümü PKK kampından aynlmıştır. tdil ilçesinde bir imamın PKK taranndan öldürülmesi üzerine bölgede PKK aleyhi- ne silahlı eylemlerde bulunmuşlardır." Taslakta. Güneydoğu'da örgütlenen Hizbullahçılann amacınm bağımsız bir Kürt devleti kurmak olduğunun ortaya çıktığı belirtilerek, -Hizbullah adlı örgüt ve bölücü, bölgeci olan PKK'yi ortadan kaldırmak ve kurulması gereken İslam devtetine giden yokla daha rahat hareket edebUmek için bir bütün halinde faaliyet göstermişlerdir'' dendi. Taslak raporda, Hizbullahçılann daha sonra görüş aynlığına düşerek "İHm" ve "Mennl"diye iki gruba aynldıklan anla- tıldı. Menzil cemaatinin liderliğinı Fklan Güngör'ün, llim cematinin liderliğini de Hüseyin Veooğlu'nun yürüttüğü aktanldı. Taslak raporda llim cemaatinin 'silahlı mücadeie' yöntemtnı seçtiği vurgulanarak şu bilgiler verildi: "tlimciler silahlı mücadeleye girerek şiddet uygulayip hedefe vaniması gerekti- ğjni, aynı zamanda bölgede faaliyet göste- ren PKK'ye karşı savaş açümasını benim- sedüer. PKK'nin ortadan silinmesiyle İs- lam devletinin daha koby kurulacağını sa- vundolar. tlûnciler PKK'nin tam bir din- siz ve Marksist örgüt olduğunu savunur- ken. Menzilciler bu yöntemin karşısında oldular. Bu yüzden iki grup arasında da çaüşma başladı. Menzilciler PKK ile dev- let arasuıa girmenin faydalı otmadığını sa- vundular" Taslak raporda, Olağanüstü Hal Bölge- si'ndeki camilerde imam sayısmın yeter- siz olduğuna dikkat çekilerek, şu sapta- maiarda bulunuldu: "Birçok cami uzun yıl- lardan beri imamsızhk yü- zünden açılamamaktadır. Bundan dola>u bölgede ya- $a>an vatandaştan dini bil- gisi olan ve Arapca-Kürtçe bilen bazı kimseler 'fahri imamlık' adı altında cami- lerde vatandaşa namaz kıl- dırmaktadırlar. Devletin yapamadığını \-apmaya ça- İışan bu kişik'rin büyük bir çoğunluğu yasadışı PKK veya Hizbullah örgütünün mensubu olduğundan, bunlanntehinehalkı devle- te karşı tahrik edici telkin- lerde bulunmaktadırlar. Fahri imamlık kurumuna yol açan faktörler yok edi- lerek bu kurum ortadan kaldınlmalı, devlet camile- re kendisinin kadrolu imamlannL bu bölgede Şa- fii mezhebinin voğun oluşu da göz önünde tutularak atanmahdır. Cezavir'deki yabancılar radikal İslamcı terör örgütlerinin boy hedefL Strateji dergisine göre terör örgütleri yakın gelecekte nükleer silah kullanacak Dînci terör en tehlikelisi• Strateji dergisinde yayımlanan bir makalede, terör örgütlerinin yakın bir gelecekte nükleer, biyolojik ve kimyasal silah kullanabilir hale geleceği belirtildi. ANKARA (AA) - Strateji der- gisinde yayımlanan bir makalede, 2000'li yıllann en tehlikeli terö- ristlerınin çok tutucu. etnik ve dinci kın ile harekete geçenler arasından çıkacağı bildirildi. Te- rör örgütlerinin Jasa bir süre için- de nükleer. bfyolojik ve kimyasal silahlannın da olacağı belirtilen makalede. gelecekte "süper te- rör" olarak tanımlanan yöntem- lerin kullarulacağına dikkat çekil- di. Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı için "Tero- rizm 2000" adlı kitabı hazırlayan Forecastıng International Genel Müdürü Marvin J. Cetron ve Omni dergisinin editörlerinden Owen Davies'in kitaplarının da özeti olan "Terorizmin Gelecek- teki Yiizü" adlı makale "The Fu- turist" adlı dergide yayımlandı. Makalenin Türkiye'deki yayın hakkını alan Strateji dergisi. söz konusu incelemeye son sayısında yer verdi. Teröristleri, geçmişte öldürücü olan silahlarla politik gayelerine ulaşmaya çalışan "insafsız firsat- çılar" olarak tanımlmayan maka- le >azarlan, önümüzdeki 15 yılın, teröristlerin daha yıkıcı sılahlara ulaşıp bunlan kullanmak ısteye- ceklerı bır "süper terör" çağı olabileceğini kaydettiler. Politik güç sağlama Geleceğin teröristlerinın sade- ce siyasi ideolojilerle değil, çok tutucu etnik ve dinci kin ile hare- kete geçenlerden oluşacağının belirtildiği makalede, "Amaçlan için ise nükleer, biyolojik ve kim- yasal silahlar oldukça idealdir" denıldi. Makalede, sivilleri şiddet ey- lemleriyle yıldırarak politik güç sağlama peşinde koşan gelenek- sel tıpte terörün, dünya üzerinde her yıl yaklaşık yüzde 15 oranın- İngiltere'vi kana bulavan IRA masaya oturup silah bırakü. da bir artış sağlayacağına dikkat çekilerek. şiddet yanlısı dinci ve etnik terör gruplannın çoğalma- sıyla ortaya çıkacak istikrarsızlı- ğa paralel olarak eski Sovyetler Birliği ve Doğu Avnıpa'da kuru- lan "mini devletierin" sayılannın artmasının da uluslararası terör olaylannın iki veya üç kat büyü- mesine neden olabileceği vurgu- landı. Terörle ortaya çıkabilecek en tehlikeli eğilimin teknolojiye bağlı olduğunun vurgulandığı makalede şöyle denildi: "Soğuk savaşın sona ermesiyle birlikte kitle imha silahlannın kontrol dışı kullanılma riski orta- ya çıkmıştır. Terör örgütleri ve bunlann des- tekçisi devletlerin elinde nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlar şu anda yoksa da. kısa bir süre için- de olacaktır. Kitle imhasına yöne- lik silah teknolojileriyle birlikte bunlan kullanma hevesli grupla- nn çogalmasıyla terörün yüzü de değinmiştir. Araçlann ve isteklerin bir ara- ya geldiği bu ka>şak, terörist mü- cadelenin doğasında nitelik degi- şikliği yaratan, ileride hatırlana- cak bir gelişme noktasıdır. Inter- national Forecastıng tarafından bir araya getirilen Terör Danışma Kurulu üyelerine göre, önümüz- deki beş yri içinde. ABD'ye yöne- Vk ani bir nükleer, biyolojik veya kimyasal saldırı olasılığı gittikçe arüîiaktadır." Ekonomik terör Bir ulusun ekonomisini hedef alan terörist eylemlerin oldukça etkili olabileceği, Mısır'da radi- kal dincilerin yabancı turistleîe saldırarak ülke ekonomisinin te- mel direklerinden turizm sektörü- ne büyük zarar verdiği kaydedi- len makalede, içine siyanûr kanş- tınlmış iki üzümün bulunmasıyla Şilili üreticilerin dışsatım pazan- nın ortadan kalktığı belirtildi. Lübnan'ın Bekaa Vadisi'nde yaşanan sahte para operasyonu ile ilgili son raporlann, kalpazan- lığın nasıl konvansiyonel gruba girmeyen bir silah olarak kulla- nabileceğinin altını çizdiğine dik- kat çekilen makalede, "Eğer te- röristler bir ülke\i sahte paralaria istila eder ve özellikJe bu tür bir işlem diğer ekonomik savaşlar ve daha geleneksel terör sakünlany- la bir arada gerçekleşirse hükü- metin ekonomik güveni ve istikra- n sarsmbya ugrayabüir" denildi. Bflgisayar \1rtisfi Terorizmin bir ülkenin altyapı- sına yönelebileceği, bunun için bilgisayar virüsünün kullanılma- sı, bankacılık sistemı ve borsanın hedef alınabileceği anlatılan ma- kalede, kürtaj karşıtı gruplar ile radikal çevrecilenn de şiddete yönelebileceği bildirildi. Terörist gnıplann, hükümetin karşı koyma gücünün üstünde olan birçok eylemi aynı anda ger- çekleştirebileceği de kaydedilen makalede şöyle denildi: "Ekonomik ve politik çıkaria- rın hâkim olduğu bir dünyada, sanay ileşmiş Batılı ülkelerin çoğu, terör başlanna geldiginde ilgile- necektir. Birçok gelişmiş ülke, ola- sı utanç noktalarını gizleyecek 'incır yapraklan' bulabildikleri müddetçe teröristler ve yandaş- lannı banndırmaya çalışacaklar- dır." Fahri imamlar Batman il merkezindeki 60 camiden 40'ında Hiz- bullah taraftariannın ağır- lığı bulunmaktadır. Bu ca- milerin büyük bir kısmın- da fahri imamlar görev yapmaktadır. Bu fahri imamlar vasıtasıyla da Hiz- bullah örgütünün eylemle- rinde kullandıgı 13-15 yaş- lanndaki çocuklar camile- rin yanlannda bulunan ve 'medrese'olarak adlandırv lan odacıklarda örgüt eğiti- minden geçirUmektedüier. Hizbullah'a yönelik olarak bölgede yapılan soruştur- malar sırasmda yakalanan sanıklann ifadelerinde de, bu örgütün camileri üs ola- rak seçtiği tespit edilmiş- tir." Iran rejimini örnek alarak teokratik bir devlet kurmak için faaliyet göste- ren Hizbullah' ın "Yüksek öğrenim, orta öğrenim, halk ve askeri birim" ol- mak üzere dört birimden oluştuğu, bu birimlerin kendi alanlarında İslami anlatarak taraftar kazan- mayı hedeflediği bildirildi. CUMARTESİ ' YAZILARI ; ATAOL BEHRAMOĞLU ; Yazar ve Politika llhan Selçuk ilk karşılaşmamızı anımsar mı bil- mem? 196O'lı yıllann ortalarında (65-66?), Anka- ra'da, Işık Yenersu'nun yanlış anımsamıyorsam Küçükesat taraflarındaki evinde, sanatçı arkadaş- larla bir akşam buluşmasında tanışmıştık. Otuz yıf öncekı o arkadaş toplantısında, balkon ya da teras gibi bir yerde llhan Selçuk'la bir ara yan yana du- rup konuşmamız, bugünmüş gibi gözlerimin önün- de. Konuşmamızın aynntılannı şimdi anımsamıyo- rum. Fakat konu, o dönemde soldaki güncel tartış- malardan biri olan, yine o günlerin deyimleriyle, "tepeden inmecilik" ve "tabandan örgütlenme" kavTamlanydı... Ben, bazı başka arkadaşlanm gibi koyu bir TIP militanı, genel merkezci, Aybar'cı çiz- giyi savunanlardandım... Yirmili yaşlann o kendine aşırı güveni ve heyecanıyla, Yön çevresinin önde gelen ideologlanndan biri olarak gördüğümüz Ithan Selçuk'a belki de fazlaca bir hırçınlıkla bir şeyler söylemiş olmalıyım ki, tartışmayı kesmek için, du- ruşunu ve her zamanki sükûnetini bozmadan söy- lediği sözler kelimesi kelimesine aklımda: "Şairsek şiihmizi yazalım..." ••• 196O'lı yıllarda hayatımın en önemli iki konusu şıir ve politikaydı. "Şaır mi, yoksa politikacı mı ol- malıyım?" sorusu da beni en çok uğraştıran bir iki- lemdi... Kulisler, dar anlamdaki örgütlenme çalış-; maları beni ilgilendirmiyordu. Fakat üniversite öğ-* renci hareketinin önde gelen eylemcilerinden biı> olarak da politika günlük hayatımın bir parçasıydı../ Fakat 1970 başlarında Paris'te "Mustafa Suphr Destanı"na çalışmaya koyulup da günlerimin nere-' deyse bütün saatlerıni bu işe vermem gerektiğinî gördüğümde, yetenegimin en çok bu yönde oldu-. ğunu, en çok bu işten zevk aldığımı, en çok bu işe zaman ayırmam gerektiğini fark ettim. Öncelikle edebiyatçı, şair, sanatçı olduğuma ilişkin duygum kesinleşti. ••• i Yazar ve politika ilişkisi, bir hayii trajik yanlan da- olan, bir çırpıda çözümlenebilmesi güç bir sorun- dur. Yazarlar, politikayla ilişkilerinde düş kınklığına uğramaktan ve uğratmaktan geri kalmamışlardır... Yazarlık ve politikacılık, ortak hedeflerine, benzer yanlarına karşın, derin farklılıklar içerirler. Politikay- la ilişkili yazarlann bu ilişkileri de birbirinden farklı- dır. Bizim edebiyatımız bakımından çok hızlı ve ana çizgilerde bir özetleme yapacak olursak, Namık Kemal vb. Tanzimat yazarları, edebiyat alanında da, güncel politikada da etkindirier. Her iki alanda da kuramcı ve eylemcidirler. Sonraki bir dönemin şairi Tevfik Fikret, yazar-politika ilişkisinde çok farklı bir çizgidir. Fikret için politika, yaprtında ve ki-; şisel tutumunda ortaya konan bir fikir ve ahlâk ol-, gusudur. Nâzım Hikmet, bambaşka bir çizgidir.; Sanatsal çalışmasını sürdürürken, hayatının bütün, dönemlerinde, inandığı politikanın aktif bir militanı, bazen kuramcısı, bazen yöneticisi, bazen "sıra ne-\ feri'dir... . . "*, ' J ^ \ıjl ı t l 1 1 • •• Günümüzde Türk edebiyatçısı politikayla ne öl- çüde ilgilidir? Aktif, güncel politikada günümüz ya- zannın yeri, konumu, etkisi nedir? Bu da tek tek yazarlar bakımından ele alınması gereken bir ko- nudur. Genel bir bakışla, günümüzde edebiyatçı- yazarlarımızın aktif politikaya bir hayli mesafeli dur-; dukları söylenebilir. Bir yazar, görüşlerini (Yasalar, yasaklar nedeniy- le) ülkesinde yayımlayamıyorsa, ülke dışında ya-; yımlaması anlaşılır bir şeydir. Ve bu, bazı durumlar- da gereklilik, zorunluluk da olabilir. Bu görüşlerin yayımlandığı yayın organının niteliği de, böyle bir durumda, aynntıya ilişkin bir konudur. Yıne bir ya- zann, kendi ülkesinde yayımlayabileceği görüşleri- ni ülke dışında bir yayın organında yayımlaması da (o görüşleri beğenelim, ya da beğenmeyelim), çok doğal, anlaşılır bir olgudur. Fakat şaşırtıcı ve anla- şılmaz olan, bu türden bir yazının, yani ülke içinde de yayımlanması mümkün, herhangi bir olağandı- şılığı bulunmayan bir yazının, sırf dışarda, yabancı bir yayın organında yayımlandı ve yazan (ünlenme- den önce politikayla ilişkisinin derecesi pek bilin- mese de) Batı'da da popülerlik kazanmaya başla-> yan biridir diye, daha sonra, söz konusu yazann- kendi ülkesinde, medya tarafından pohpohlanarak, özel ve apayrı bir önem taşıyormuşçasına okura sunulmak istenmesidir... Bu noktada, söz konusu yazan değil, okuru ap- tal yerine koyan, aslında kendi köşe yazarianna da saygısızlık eden, görgüsüz, iki yüzlü, "medyatik" olmak ve "satmak" için her değeri gözden çıkar- maya hazır ve Batı karşısında aşağılık duygusu taşıyan bir medyanın ayıplanması, kınanması gerekir diye düşünüyorum... Hacaloğlu konuyu Bakanlar Kuruluna getirecek 'PoUsyorgısızinfazyapU' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Ankara Batıkent'te hücre evi olduğu öne sûrülen bir eve polis taraftndan düzenlenen baskmda, kısa sürede 3 kişınin öldürülmesi, Bakanlar Kurulu'nda tartışma yarattı. Baskın yapılan dairede incelemede bulunan insan haklanndan sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu. ardında üç ceset bırakan polis operasyonunu "yargısız infaz" olarak nitelerİcen hazırlatacağı bir raporla konuyu tekrar Bakanlar Kurulu gündemine getireceğini açıkJadı. Çağdaş Hukukçular Derneği, "infazcı ponsler"in yargılanmasını isterken İnsan Haklan Derneği Ankara Şubesi, yaşamını yitiren üç kişiye, "yere yaonlarak yakından ateş edildiğini7 ' bildirdi. Edinilen bilgiye göre önceki günkü Bakanlar Kurulu toplantısında CHP'li Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu, olayın gelişimini anlatarak Içişleri Bakanı Menteşe'ye, "O insanlar sağ olarak yakalanmazlar mrydı" sorusunu yöneltti. Menteşe'nin de Güneydoğu Anadolu'daki terör olaylanndan bahsettikten sonra, "bke olarak amacunız bütün teröristleri öncelikle sağ olarak yakalamaktırr ' açıklamasında bulunduğu öğrenildi. Hacaloğlu, Cumhuriyet'in konuya ilişkin sorusu üzerine, "Konunun üzerine gkliyorum. Sayın Başbakan'la görüşeceğim'' dedi. Olayın bır "yargısız infaz" olduğunu vurgulayan Hacaloğlu. operasyonda öldürülenlerin isimlerinin belirlendiğıni, ancak şimdilik bu isimleri açıklamak istemediğini bildirdi. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Avukat Şenal Sanhan, , Batıkent'teki yargısız infaz olayına katılan polıslerin isimlerinin derhal belirlenip en kısa zamanda yargı önüne çıkanlmalannı » istedı. Sanhan. "LTkede işkence olduğunu kabul eden ve işkence aletierini kakürma ; emri veren bir başbakanın, bu öldürmeleri • görmezlikten gelrnesi mümkün olamaz. • Teröre karşı mücadeie ettiklerini iddia '• edenlerin, terör uy gulamay a haklan yoktur" dedi. Sanhan, operasyonun ' yapıldığı evde inceleme yaptıklannı 2 beiirterek, "Gece ortası bir apartmanın 4. < kaonda bulunan maktûUerin bulunduğu < eve kapıyı çalarak, kinılik ve arama emri göstererek girmekle yükümlü olan ponsin, "; kapıy ı kırarak eve girmesi ve yatak ' odalannda insanlan katletmesi hiçbir > gerekçe ile mazur gösterilemez" diye \ konuştu. Polisin. olayı "meşru müdafaa hakkT olarak göstermesinin ^ olanaksızlığına değınen Sanhan, iç ' hukukta, polisin hangi hallerde silah kullanabileceği ve silahın vücudun hangi > bölgelerine yöneltileceği, hangi koşullarda olursa olsun yaşamsal bölgelere ateş edilemeyeceğinin düzenlendiğine dikkat çekti. Sanhan, devlet tarafından korunması zorunlu olan yaşama hakkının, > önce öldürmeme yükümlülüğü ' üstlenilerek sonra da bireyleri saldınlara karşı koruyarak güvence altına alınmasını ; istedı. 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle