28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Imtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yaym Yönetmenı Orhan Erinç # Genel Yayın Koordınatoru Hikmet Çetinkaya # Yazıışlerı Müdürlen Ibrahim Yıldız (Sorumtu), Dinç Tayanç # Haber Merkezı Mudürii Hakan kara # Gorsel Yonetmen. Fikret Eser Dış Haberler Ergun Bıkı • lstıbbarat Yajçın Çakır • Ekonomı Bülent Kızanlık • Radyo-TV Uygar EmnekUr • Kültür Handan Şenköken 9 Spor Abdölkadir Yücelnun • Yurt Haberterr MehnKt S*raç • Makalelcr Sami Kjraören • Çevın Sejfrtlin Turiuo • Düzelttne AbdulUh Yıacı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu Yayuı Kunılu tlhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, OkUy Kurtböke. Özgen Acar, Hikmet Çetinkaya, Şûkran Soner, Ergun Bakl, Dinç Tay anç, Ibrahim V lldlz. Orhan Bursah, Mustafa Balba). Ankara Temsılcısr Mustafa Balbay • Haber Mudürü: Doğan Akın Atatürk Bulvan No. 125, Kat:4. BakanlıJclar-Ankara Tel: 4195020 (7 hat), Faks. 4195027 • Izmır Temsılcısı Serdar Kızık,H ZıyaBtv 1352 S 2'3 Tel: 4411220, Faks: 4419117 •Adana Temsılcısı: Çetin Yiğenoğlu, inönü Cd 119 S No 1 Katl, Tel. 3522550, Faks 3522570 Ya>ımla>an ve Basaa: Yenı Gûn Haber Ajansı. Basın ve Yayıncılık A Ş Tûrkocagj cad 39 41 Cağaioghı 34334 Ist PK 246 tnanbul Tel- (CK212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0'212) 513 85 95 Müessese Müdürir Erol Erkut • MEDYA C: • Yönetım Kurulo Koordmator Ahmet Korutsan 9 Başkaıu-Genel Mudiır GiBmı Er- Muhasebe Bülent Yener 9 Idare duran 0 Koorduıatör Reha Iş*- Hüseyin Gfirer 9 tşletme Önder nan • Genel Mûdûr Yardımcaı: Çefik'9 Bılgı-lslem .Nail Inal 9 Miııe Akdağ • Halkla llişkıler Bılgısayar Sıstem MirüvetÇfler Müdüıü Narteo Berluo) 15NISAN1995 Imsak: 4.47 Güneş: 6.19 Öğle: 13.11 Ikindi: 16.52 Akşam 19.50 Yatsj: 21.15 MEDY^cTei 514 0753 -51395 go-su 84 MMI. Faks 5H8466 Suttanahmet Cezaevi, otel oluyor • İstanbul Haber Servisi - Ülkemizin mimarhk tarihinde " I. ulusal mimarlık dönemi" olarak tanımlanan özel bir dönemin Istanbul'daki özgûn örneklerinden olan, Nâzım Hikmet, Aziz Nesin, Rjfat Ilgaz, Şefık Hûsnü gibi ûnlülerin hapis yattıklan eski Sultanahmet Cezaevi, uluslararası oteller zincirinin bir parçası oluyor. Sultanahmet Turizm Anonim Şirketi, 49 yıllığına kiraladığı binanın otel olarak işletilmesi hakkını, 19 nisanda Four Seasons Hotel'e devrediyor. Seiko, bayilerini Japonya'ya goturdu • Haber Merkezi-1881 yılında Japonya'da kurulan Seiko Corporation'ın Türkıye distribütörü Aydın Saat AŞ, Tûrkiye'nin önde gelen 20 Seiko bayisini Japonya'ya götürdü. Japonya gezisı sırasında bayiler, Tokyo, Nagono, Kyoto ve Naro şehirierini gezerek hem geleneksel Japon kültürünü tanıma firsan buldular hem de yûksek Japon teknolojisini yakından gördüler. Yaşanabilir bir dünya • SİLtVRİ (Cumhuriyet) - Sinema sanatçısı ve biyolog Ediz Hun, "daha yaşanılır ve daha güzel bir dünya için doğaya karşı saygılı olma"nın, ön koşul olduğunu söyledi. Silivri'de 6-13 Nisan 1995 tanhlen arasında 'Balkan Koleji' tarafindan düzenlenen ' 1. Çevre Etkinlikleri'nde konuşan Hun, "Dünyanın daha yaşanılır ve daha güzel olabilmesi için sevgi, saygı, şefkat ve hoşgörunün büyûmesi gerekir" dedi. Meslek liseleri smavı • ANKARA (AA)- Anadolu Teknık, Anadolu Meslek ve Meslek Liseleri Ginş Sınavı bugün tek oturumda yapılacak. Tüm il merkezlerinde aynı anda yapılacak sınavda, 306 bin 609 öğrencı ter dökecek. Sınavda adaylara, Türkçeden 30, sosyal bilgilerden 15, din kültürü ve ahlak bilgisinden 5, matematikten 25 ve fen bilgisinden 25 olmak üzere toplam 100 dakika süre tanınacak. Smav sonuçlan hazıran ayınuı 2. yansında açıklanacak. Aşı kampanyası • tstanbul Haber Servisi - Sağhk Bakanlığı tarafından Türkiye genelinde düzenlenen ve 17 dünya ülkesinde aynı anda başlayacak olan "Ulusal Aşı Günleri", dün Kalyon Oteli'nde düzenlenen toplantıyla tanıtjldı. Cumhuriyet tarihinin en büyük 3. aşı kampanyası olarak tanımlanan çocuk felcini ortadan kaldırmaya yönelik "Ulusal Aşı Günleri"nde, Sağhk Bakanı Ooğan Baran tarafindan "sembolik" start verildi. Baran "Haydi çocuklar, aşıya" çağnsında bulundu. Fenerbahçe kaptanı Oğuz'la yıldız futbolcu dünyasmda bir gezinti FutboHa 1vilitli bir yaşatnŞUKRAN SONER Fenerbahçe takımının antrenmana çıkmasına bir saatten fazla bır zaman var. Futbolcular. antrenmanı uzaktan izlemek üzere gel- miş ateşli taraftarlar, me- raklılar yerlerini almışlar bile. Gözler henüz boş sa- hada, futbolculann girip çı- kabilecekleri kapılarda, aralannda keyifli tartışma- lar süriiyor. Takımdan oyuncu çıkanlıp sokuluyor. Oyun taktikleri veriliyor. Geçmiş maçlardan kımi çok keyifli, kimi öfkeli sah- neleraktanlıyor... •Oğuz Çetin, yıldız olarak kalmanın, yıldız olmaktan daha zor olduğunu söylüyor. Futbolla uyanıhp, futbolla yaşanıp uyunan bir dünyada, sonun yakın olduğunu bilerek geleceğini gûvence altına almak gerektiğini anlatıyor. Agırlıklı erkek taraftarlar arasında kendilerini iyi his- setmeyip kapı görevlisin- den farklı bir köşe kapma- ya çalışan iki genç kıza yak- laşıyorum. Özenle giyinip süslenmişler. Çok heyecan- lı olduklan yüzlerinden okunuyor. Birisi sürekli maçlan da izlediğini, diğe- ri ailesinin pek izin verme- diğini anlatıyor. Gülüşme- ler, kızanp bozarmalar ara- sında, görmek istedikleri, hayranı olduklan özel fut- bolcular da olduğu anlaşılı- yor. Bütün çarşı izinlerini, va- kit buldukça bu kapı önün- de geçirdiklerinı söyleyen askerler "İzinde yapacak daha güzel bir şeyiniz vok ımT sorusuna tepkili, yaşa- dıklan Anadolu kentlerine döndüklerinde bir daha fut- bolculan canlı görme şans- lannın hiç olmayacağıru an- latmaya çahşıyorlar. "Bu firsab kaçınr mıyız'' diyor- lar. Fenerbahçe takımının kaptanı Ofuz Çetin, söyle- şi için görüşmeye çalışuken zor ulaştıgım, çok zor ran- devu alabildiğım ilk kişi ol- du. Gazetemizdeki hayran- lan, onun, futbolcular ara- Oğuz'un yaşamında, futboJ dışında hiçbir şeye yer yok. (Fotoğraf: KAAN SAĞAINAK) sında, yükseköğrenim gör- müş olması ve mühendisli- ğin de katkısıyla en akıllı, kişilikli ısimlerden biri ol- duğunu, uzun uzun anlat- mışlardı. Karşılaştığımızda, spor sayfalan dışında, ga- zete ve gazetecilerle pek ta- nışık, spor dışında bir söy- leşiye ahşık olmadığını öğ- rendim. Büyük bır içtenlikle, bir yıldız futbolcunun dünya- smda, futboldan başka hıç- bir şeye yer kalmadığını an- latmaya çalıştı. Uzayda ya- şamadıklannı, elbette olup biteni uzaktan da olsa izle- diklennı, ancak yaşamın hiçbir alanında konuşacak kadar kendini bilgi sahibi ve içınde görmediğinin al- tını çizdı. Oguz Çetin'i tanıyanlar için yenı bir bilgi olmaya- cak. Babası profesyonel futbolcu ve yetenekli biri olarak kendini çocukluktan futbol dünyasmın içinde bulmuş. Almanya'da 10 ya- şında profesyonel bir ku- lüpte ftıtbol yaşamı başla- mış. Bir yandan da babası- nın isteği dogrultusunda eğitimini sürdürmüş, inşaat mühendisi olmuş. Doğal olarak futbol gelişmesi, sevgisi öne çıkınca, profes- yonel futbolculuğu seçmiş. - Ünlü futbolcu, yıldjz oi- mak nasü bir şey? Oğuz - Futbolun getirdi- ği çok önemli şeyler var ta- bii. Çok sevilmek, ünlü ol- mak, milli takımda, büyük bir kulüpte futbol oynamak çok güzel. Çok büyük so- rumluluklar da getiriyor. Yıldız olmak belki zor ve büyük çalışma, yetenek is- tiyor. Ama çok daha zor olanı, yıldız olarak kalabil- mek. Bütün yaşammız fut- bola endeksleniyor. Sabah futbolla uyanıp, bütün gü- nünüzü onunla yaşayıp onunia uyuyorsunuz. Gûn- ler zaten antrenmanla geçi- yor. Kamplara, sürekli fut- bola, başanya konsantre ol- mak gerekiyor. Yaşamınız- da başka şeylere yer kalmı- yor. - Bizim bıidigimiz. futboJ- cu ünlü olunca, toplumun içinde özei bir yeri ve yaşa- mı oluyor. Renkli gecelen. Oğuz - Bazı ıstisnalar dı- şında eski geleneksel ünlü futbolcu tipi ortadan kalkı- yor. Ünlü olmayla birlikte gelen gece yaşamı, eglen- ce, zaten ömrü çok kısa olan yıldız sporculukla hızla so- nu getiriyor. Gelecek bir başka mesleğı de olmadığı için yıldız sporcu sonunda yoksul. ortada kalıyor. Biz bizden önceki ünlü sporcu- lann yaşamından önemli dersleraldık. Bazı istisnalar dışında bugünün yıldız sporcusu çok dısiplinli, ka- palı bir yaşam sürüyor. El- den geldiğince başansını sürekh kılacak bir yogun çalışma ve geleceğini gü- vence altına alma çabası içinde oluyor. - Bugünün yüdız sporcu- su çok fazla para kazanmı- >or mu? Oğuz - E vet ama bunu bi- riktırmez, sonrası için de- ğerlendırmezse çok genç yaşta biten yıldız sporculu- ğun arkasından ortada ka- lır. Agabeylerimizin çoğun- luğu yoksul. Bugünün fut- bolcusu parasını değerlen- Beşiktaş topuna 350 milyon lira AYKUT KCÇCKKAYA Mekap A.Ş. tarafindan lisans altında üretimı yapılan Italyan spor giyim fırması 'Lotto', önceki akşam Merit Anüque Otel'de 'Boiluca Çocuk Köyü'nde inşaatı bitmiş üç evin içinin donatıhnası ve köyün ihtiyacı olan kütüphanenin yapılması için bir 'show'düzenledi. Geceye ünlü sanatçı, sporcu ve mankenler katıldı. Gecede, Ebnı Cündeş, Mettem CumbuJ, Sinan Erkoç ve Soner Anca podyuma çıkarak 'Lotto'nun yeni kreasyonlannı sundu. Gecenin en heyecanlı bölümü imzalı 'top'lann açık arttırmayla satıldığı bölümdü. İlk önce Fenerbahçeli futbolculann ımzaladığı top açık arttırmaya sunuldu. Geceye önceden katılacağı belirtilen Fenerbahçeli futbolcu Rıdvan Diunen organizasyona gelmezken San-Lacivertli topu 26 milyona Natan Yakupur aldı. Trabzonsporlu futbolculann imzalı topunu Kenan Kurşunoğhı 40 milyona, Galatasaraylı futbolculann imzalı topunu da Sükyman Kulbay 50 milyona aldı. Beşiktaşlı futbolculann imza'ladığı top tam '350 milyona' satılıyordu. Siyah-Beyazlı topu Beşiktaş eski kaptanı Rıza Çalımbay'ın elınden Kenan Kurşunoğlu aldı. dirmeye çalışıyor. Gayri- menkul alıyor, parasını bir yerlere yatınyor. - Başka neler yapıyor? Oğuz - Futbolun dışında başka bir şey yapmaya hiç zaman kalmıyor. Tabiı kı biz de gazete okuyor, televizyon seyrediyor, çok az da olsa geziyoruz. Ama bunlara cid- di zaman ayırdığımızı, yete- rince ilgilenebildiğimızi, hatta olup bıtenler üzerinde yeterince düşünebıldiğimı- zı, konsantre olabildiğimizi söylemek yalan olur. Aile- mıze bıle ayıracak zamanı- mız hemen hemen hiç yok. Bu ay içinde kanmla bır si- nemaya gittim. Hepsi o ka- dar. Futbol dışında zaman avırabildiğim, ilgilenebildi- ğimi söyleyebileceğim hiç- bir şey yok. •Oğuz, halkın yıldız futbolcuya olan aşın sevgi ve ilgisinin, başanda göklere çıkanp başansızlıkta yerin dibine batırmasmm futbolcuyu çok derinden etkiîediğini belirtiyor. - Günleıie, saatlerie din- lenme zamanlannı/, kamp }aşamuıız olu>or. Ne yapı- \orsunuz? Hep futbol düşü- nüp konuşmuyorsunuz ya? Oğuz - Çoğûnlukla futbo- la, başanya konsantre ol- mak, onlan konuşmak duru- mundayız. Belki geleceğı- mızi, paramızı nasıl değer- lendireceğimizi konuşuruz. Daha fazla bir detaya gir- mek istemiyorum. Söylene- cek bır başka detay yok. - Size adeta tapan bir kit- le var? Bu kadar sev ilen, ün- lü olmak nasü bir şey? Oğuz-Sanıldığı kadar gü- zel bir şey değil. Korkunç bir baskı altındasınız. Hem de çok genç yaşlarda. Bir gün başanya bağlı olarak sizi göklere çıkanyorlar, bir baş- ka gün yerin dibindesiniz. En son örnek Galatasaraylı arkadaşlanmızın başınagel- di. Düşünün ki sokağa çıka- mıyorsunuz. Ailenizle bir yemeğe girme, bir yerden alışveriş yapma hakkınız yok. Gelışmiş ülkelerde in- sanlann kendilerine özgü- venleri var. Futbolcuyu çok seviyorlar; ama bu sevgi öl- çülü, saygılı bir sevgi. Biz- de bütün umutsuzluklar, ya- şanmamışlıklar yerine kon- muş çok hastalıklı bir sevgi. Oğuz'la sporcunun dün- yası, yaşamın pek çok alanı- na yönelik birçok konuyu daha konuşuyoruz. Ancak sorunlara akılcı, özele, ay- nntıya inmeyen çok genel yanıtlar vermesi dikkatimi çekiyor. İçtenlikle, spor dışında konuşmaya istekli olmadığı- nı, çünkü fazla konuşacak koşullar içinde yaşayama- dıklannı vurguluyor. Fut- bolda yıldız olarak en fazla 3-5 yıl daha kendisine ömür biçiyor. Sonrasında yine sporla bağlantılı, antrenör, yönetici türünden görevler sürdürebilmeyi, buna yöne- lik eğıtım yapmayı düşlüyor. Ve özlemle ekliyor: "Fut- bokuluk yaşanum bitriğin- de, >aşamın bütün diğer alaniarına. okumava daha çok zaman ayırabiİeceğimi düşünüyorunı. Sizinle bir- kaç yıl sonra karşüaşırsak başka konularda da konuş- mak isterim." F aktiyle Türkiye'ye gelen ya- bancılar, buradan aymhnca da "Boğaziçi, şişkebap, rald" di- ye yanıt verirlerdi. Doğrusu onlan biz de severdik ama epeydir bu üçlü pek tuzluya geldiği için onlarsız yapma- ya çoktan ahştık. Daha pek çok şey- siz yapmaya öyle ahştık ki aklımıza * Yoksa biz başka bir yerde mi yaşıyo- ruz?" diye kuşku düştü. Sonunda ga- liba bizim Türkiye'de değil, Mürki- ye'de yaşadığımızı kabul etmemiz ge- rekiyor. Belki de bu gerçeği ne kadar erken kabul edersek o kadar rahat edeceğiz. Ama 'Mürkiye'de yaşamak nasıl bır şey? Çafi mı çıfi mı?.. ahmetli Turgut Özal, "Tûrld- ye çağ atladı" diyordu da biz yanımıza yöremize bakıp bir şey göremiyorduk. Meğerse rahmet- li haklıymış. Türkiye gerçekten de çağ atlamış, ama biz Mürkiye'de ya- şayanlann bundan haberi olmamış. Kİmısi atla, kimisi yatla Üsküdar'a MESELA DEDİK ERDAL ATABEK Ankara Kitap Fuan bugün açılıyor •Yüz altmış yayınevi ve vayın lcuruluşunun katıldığı fuar süresince eaebiyattan siyasete kadar çok geniş bir yelpazeye yayılan otuzun üzerinde panel, açıkoturum, konferans ve söyleşi gerçekleştirilecek. Kültür Servisi - 2. TÜ- YAP Ankara Kıtap Fuan, bugün saat 11.00'de Altm- park Anfa Expo-Center'da, Kültür Bakanı Ercan Kara- kaş tarafindan açılıyor Ana teması "Düşünce ve açıklamaözgûrlüğü" olarak belırlenen, yüz altmış yayı- nevi ve yayın kuruluşunun katıldığı fiiar süresince dü- zenlenecek etkinlıklerde Ankaralı okurlar, yüz ytrmı yazar, bılım adamı. gazetecı ve polıtıkacıyi dinleme ve onlarla tanışma olanağı bu- iacaklar. 23 nısan pazar gü- nü saat 19.00'a kadar açık kalacak fuarda ziyaretçiler, her gün saat 10.00-20.00 arası her türlü konuyu içe- ren yaklaşık otuz beş bın kı- tabı inceleyıp satın alabile- cekler. Öğrencılenn ve öğret- menlenn ücretsız olarak ge- zebilecekleri fuarda, Edebi- yatçılar Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası ve yayı- nevleri özel standlannda, 250 yazar kıtaplannı ımzala- yacak. 2 TÜYAP Ankara Kıtap Fuan'nda bugün saat 12.00'de başlayacak Alman Kültür Merkezi'nın düzen- lediği "Çocuk literatürünü okuma ziyafeti mi?"konulu konferansın konuşmacısı, Günter Saaunann. "Teüf haklan sorunlan" konulu panel, 13.30'da başlayacak. Konuşmacılan^ ÜnsalPîroğ- lu, Cumhur Ozdemir, Ali PüsküUüoglıı. Prof. Dr. Şa- fak N. Erel ve Prof. Dr. Fınrt Öztan. SODEV'ın (Sosyal Demokrası Vakfi) düzenle- dıği "Şiddetten Demokras- ye" başlıklı paneli de Deniz K«vukçuoğlu yönetecek, Ercan Karakaş, Dr. Haluk Şahin. Dr. Tank Ziya Ekin- d, Aynur Tuncel, Prof. Dr. Doğu Ergil, Halil Ergün, Prof. Dr.Leziz Onaran ve Osman Okkankonuşmacı olarak katılacaklar.Fuar bo- yunca her gün yanm saatte bir Izmir Caddesi CHP il bi- nası önünden kalkacak özel otobüslerle fuar ziyaretçıle- ri Altınpark'a ücretsiz taşı- nacak. Aynca hafta içinde ODTÜ, Haccettepe ve Bil- kent ünıversıtelerinden fuar alanına her saat başı kalka- cak özel otobüslerden ög- renciler ücretsız olarak ya- rarlanabilecekler. Özel televizyonlara 'realitiy show' freni TV Servisi - Özel tele- vizyonlarda "haber prog- nun^ya da "reaütiy show" nıtelendirmelenyle yayım- lanan programlann çekim- lerinde polislerin çalışma- lannın yennde görüntülen- mesine bundan böyle ızin verilmeyeceği bildirildi. tstanbul Valiliği'nden ya- pılan açıklamada, poli«in soruşturması sırasında ya- pılan çekimlerin, henüz yargı tarafindan karar veril- meden kişilerin suçlu duru- ma düşürülmesine sebebi- yet verebileceği belirtıldi. Vali Yardımcısı N. Kemal Eren imzalı açıklamada, Ceza Muhakemeleri Usül Kanunu ile insan ve kişilik haklan, özel hayatın gizlili- ği ilkelerinin hassasiyetı ge- reğı bu tür programlara po- lislerin çıkanlmasının sa- kıncalanna dikkat çekildi ve şöyle denildi: "Konu\la ilgili özel tele- vizyon kuruluşlannın talep- lerinjn kabul edilmesinin mümkün olmayacağı, talep edilecek senaryolu TV çe- Idmlerine yapılacak inceie- me netkesindr Lo» veritebi- leceğini arz ederim." Çekimlere getirilen kısıt- lamalardan olumsuz etkile- necek programlardan bazı- lan şunlar: Show TV'de ya- yımlanan "Sıcağı Sıcağı''na ve "Alo Polis"; atv'de ya- yımlanan "PbKs Imdat'' ve "Adliye Koridorian"; Ka- nal D'de yayımlanan "Dev- riye", "Söz Fato"da, Kanal 6'da yaımlanan "Ekip6 w . Mürkiye'de yaşamak!.. öyle bir gitmişler ki bizim haberimiz bile olmamış. Mürkiye'liler hâlâ "Üs- küdar'a gider iken aldı da bir yağ- mur" mürküsünü söylerken çağ atla- yan hızlılar Üsküdar'dan yallah bor- saya sıçramışlar, "dolar bazuida dü- şünmek" mertebesine fırlamışlar ki burada "nrlama ve feUeme" derecele- rine ulaşmak bile nasip olmuş. Mür- kiye'lilerde şaşkın şaşkın bunlara ba- karken çığ altında kalmamışlar mı? Şimdi siz "Hadi canım, Üsküdar'a gklerken de çığ altında kahnır mı?" dersiniz ya, kalınır kardeşim kahnır. Mürkıye'li oldun mu çığ altında da kalırsın, sele de kapılırsın, yan da ya- tarsın, çamura da batarsm. "Neden canım, bu kadan da olur mu?" der- sen, "Olur" deriz. Çünkü her şey ka- derdir, kısmettir, nasiptir, ona o düşer, sana bu düşer. Sen çığ altında debe- lenirken borsa yükselir, dolarbihnem ne olur da senin haberin bile olmaz. Sen dizlerinin üstüne kalkmaya çalı- şırken çağ atlayanlar "Bak gördfin mü vaDahi iyi kalkımyorsun n derler, sen de yavaş yavaş inanmaya başlar- sın. Böyle böyle ömek bir Mürkiye'li olursun. Dolar mı deler ml?.. u Mürkiye'li olmak hoş bir şeydir canım. Aslında her şey senın dışında olup biter, sen de akıl erdirmeye çalışırsın. Diye- lim ki canın ayşefasulye alıp da şöy- le zeytinyağlı yapmak istedi. Gidersin ki taze fasulyenın fiyatı çağ atlamaya başlamış, şaşar kalır- sın. "Kardeşim. bunun fiyaO neden böyle yüksek" dıye sordun mu he- men "Dolar yükseMi de ondan" der- ler. Şimdi senın akJın kanşırda için- den "Yahu bizim memleketin fasul- yesiyle Amerikan Dolan'mn ne ala- kası var?" demek gelir. Oysa yalnız fasulyenin değil. zeytinyağının da, mutfağındaki tüpgazın da dolarla yakın ilgi ve alakası vardır, ama sen Mürki- ye "de yaşadığın için bundan ha- berin- yoktur. Şimdi sen, memleketi biz mi yönetiyoruz yoksa Amerikan Do- larımı yönetiyor, diye düşünürken fasulyeden elini çekersin. Sonra sonra ucundan kulpundan anlamaya başlarsın ki "onlann do- lan" sana gelince "deter". Işte ekonomi öğrenmenin fayda- sı da budur. "Dolar deler" dedikle- ri ekonomik gerçek de budur. Bak işte Mürkiye'Ii demlerinden biri de olan bitene yavaş yavaş akıl erdir- mektir. Vatandaş mı matandas mı?.. TT\ iliyorsun ki Türkiye'de "vatan- / " \ daş" çok önemlidir. Her şey U "vatandaş"ın rahatı huzuru içindir. "Vatandaş" refah içinde, mut- lu yaşar, devlet de vatandaşa hizmet için vardır. Şimdi sen gene "Peld ben de vatandaşım ama hiç de öyle deği- Hm" diye ıçınden düşünürsün. Yanlı- şın şurdadır ki sen vatandaş olmayıp "matandaş"sındır. Bu sözlere "ma- tandaş"lar dahil değildir. "Matan- daş"için önemli olan başkalannın ra- hatıdır, huzurudur, başkalannın refa- hı için çalışmaktır, devlete hizmet et- mektir. Devlet "matandaş" için de- ğildir, "matandaş" devlet içindir. Kendınden başkalan rahatsa, huzur- luysa, refah içindeyse "matandaş" sevınmelidır, "Oh ne mutluyum ki görevinıi yapıjorum" demelidir. Böyle demeyip de "Yahu bu nasıl iş, bu nimetler hep başkalan için mi? Ben burda nejim?" falan gıbi zarar- lı düşüncelere daldı mı bilmelidir ki suç işlemek üzeredir. İşte "dûşönce suçu" denilen şey de budur. İyi bir "matandaş" hemen kendi- ne gelmeli. ".\man neyapryorum,ga- liba suç işlemek üzereyim"dıy e topar- lanmalıdır. "Matandaş" düşünme- meli, müşünmelidır. "Müşfln- mek"insanı suç işlemekten korur. Ya- vaş yavaş "Mürldye"yi anlıyorsunuz, değil mi?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle