Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 NİSAN 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
1 4 . U L U S L A R A R A S I İ S T A N B U L F İ L M F E S T l V A L f
PORTRE/ ABBAS HAROSTAMI
lran"ın uluslararası alanda en fazla tanınan yönetmen-
lerinden Kiarostami, 1940'ta Tahran'da doğdu. Güzel
Sanatlar eğitimi gördükten sonra f ilm afışleri tasanmıy-
la uğraştı. Reklam sektörûne geçip çok sayıda reklam fil-
mi üretti. 1970'te Bread
and Alley adlı kısa met-
rajlı çalışmayla sinemaya
girdi. Aynı yıl katıldığı
Çocuk ve Gençlerin Zi-
hinsel Gelişimini Araştır-
ma Merkezi'nde, genç se-
yircilere yönelik kısa met-
rajlı konulu filmler yaptı.
Bu çalışmalan, değişik
film festTvallerinde birçok
ödül aldı. Filmlerinin ço-
ğunda konu olarak çocuk-
lann, gençlerin yaşamlan-
nı işledı.
Kiarostami'nin 21 frl-
mi 355 festivalde yer aldı \e yönetmene 37 uluslararası
ödül getirdi Sanatçının "Ve Yaşam Sürüyor" (1992) ile
"Zeytinliklerin Alönda" adlı çalışmalan dünya çapında
ilgi topladı.
BUCÜN
EMEK: 12.00/ Batı Yakasının
Hikâyesi, 15.00/ Altm Yumurt-
layan Tavuk
F1TAŞ1: 12.00/Bulutlann
Kapısı + Doyumsuz Bayan....
15.00/ Yağmurdan Önce.
18.30/Bulutlann Kapısı.
21.30/ Yağmurdan Önce
FİTAŞ 2: 12.00/ Dost-
lanmı Düşlüyorum,
15.00/Amatör,
18.30/Dostlanmı
Düşlüyorum, 21.30/
Zeytinliklenn Altında
FİTAŞ 3: 12.00/ E-
jderha Daniel, 15.00'
Balkan Balkan, 18.30/ Sa-
vaş ve Banş + Mızah ve Yüce,
21.30. Ay Vakti
REKS: 12.00/Sirga, 15.00/
Tath Tuzlu, 18.30/ Aşk ve In-
san Kahntılan, 21.30/ 2001:
Uzay Macerası
YARIN
EMEK: 12.00/ Yaşamak,
15.00/KızılGüvercin, 18.30'
Yaşamak, 21.30/ Woodstock
FİTAŞ 1: 12.00/Hair, 15.00/
Lamarca, 18.30/ Hair, 21.30/
Lamarca
FİTAŞ 2: 12.00'Hafıza
Kaybı. 15.00/ Inek,
18.30/Hafiza
Kaybı, 21.30/
fnek
FİTAŞ3: 12.00/
Kral ve Kuş,
15.00/ Ulusal
Yanşma Bırincisi,
j 30/ Ozanlar.
Ressamlar. Müzisyen-
ler, 21.30/ Altın Lale'yi
Kazanan Fılm
REKS: 12.00/ Göğe Erişin,
15.00/ Pink Floyd- Duvar,
18.30/ Her Gün Pazar, 21.30/
Tutku lmparatorluğu
KAÇIRMAYIN
Yağmurdan Önce: tlk
uzun metrajlı filmi Yağ-
murdan Önce'yle Vene-
dik'te geçen yıl büyük
ödülü kazanan Makedon
yönetmen Manchevski,
genç bır kışinin, kanlı çe-
telerin elinden kaçan Ar-
navut kızı Zamira'nın ve
Londra'dan doğduğu top-
raklara dönen savaş mu-
habiri Alexander'ın sava-
şın soluğunu ensesinde
hisseden Makedonya'da
yaşadıklannı anlatıyor. (1994,
dk.)
Tath Tuzlu: Tayvan'ın en ünlü aş-
çısı Bay Chu emekli olmuştur, artık
yalnız üç kızı için evde enfes yemek-
ler hazırlamaktadır. Ancak İcızlann
şişmanlama sorunu vardır...Bu yıl Os-
car"a aday gösterilen TathTuzlu, Ang
Lee'nin Tayvan'da giderek belirgin
şekilde ortaya çıkan kuşaklar arası ça-
15
TatiıTuzhı
tışmayı, değer yargılannın nasıl de-
ğişti&ini ustaca verdıği film. (1994.
123 dk.)
Amatör: Eleştırmenlerin Avrupa
stilinde bir film olarak nitelediğı
Amatör'de yönetmen Hardey,eskı bır
rahibenin, belleğini yitirmiş yine bir
porno dergisi yöneticisinin ve porno
yıldızı Sofia'nın kaderlerinı çakış-
tınyor. Film uluslararası yanşma
bölümünde yer aldı. (1994. f05 dk.)
Kiarostami, Altuı Lale'nin peşinde
I 1 estival izleyicisinin
r~İ merakla beklediği
A. yanşma filmi
Zeytınlikler Altında,
sinema sanatının gücünü
yansıtan çok önemlı
ömeklerden bin. Batı
basını yıllardır lran
deyince süreklı şiddetı
anîar ve terörü, savaşı ışler.
Ancak bir isim var ki
yaptığı filmlerle Iran'da da
sanat olduğunu, çok güzel
filmler çekildiğıni Batı'ya
kabul ettirdi Abbas
Kiarostami son yıllarda
fılmleri 'Ve Yaşam
Sürüyor' ile 'Zeytinlikler
Altında'yla Iran'ın bır
başka yüzünü Batılılara
tanıttı. Zeytinlikler
Altında, Kiarostami"nin,
Ve Yaşam Sürüyor"u
çekerken yaşadığı olaydan
yola çıkarak yaptıgı bir
filnrÇekim ekibi Kuzey
Iran'da büyük depremin
etkilerini saptamak üzere
küçük bir lran köyüne
geliyor. Oyuncuya
gereksınim olunca köy
sakınlerinden genç işçi
Hüseyin'e rol veriliyor.
Hüseyin, uzun süredir
evlenmek için peşinde
koştuğu Ferfaunde'nin
kocası rolünde buluyor
bırden kendini...
Fılm yardımıyla âşık
oldugu Ferhunde'yi
evlenmeye iknaya çalışan
Hüseyin, yönetmen
Kiarostami'nin bütün
çalışmalannda kullandığı
'sokaktaki adam° profıline
çok uygun bir tip.
Yönetmen genellikle
ünsüz oyunculan ya da
sıradan ınsanlan oynatıyor
fılmlennde.
Kiarostami Türkiye'de
fazla tanınmamasına
karşın 10 yıldır her
yapıtıyla uluslararası
sinema çevrelennden ses
getiren bır yönetmen.
Sinemasındakı hâkım
anlayış, günlük sorunlan
abartıya kaçmadan
olabildiğince tum
çıplaklığıyla izleyiciye
aktarmak.
Senaryolannı önceden
hazırlamıyor Kiarostami.
Filmde yer verdiği sıradan
oyunculardan aldığı
tepkilere göre devam
ediyor yazmaya. Günlük
yaşamın ve doğanın
dokusuna büyük saygı
duyuyor. Avrupa'yı da, bır
zamanlann 'yeni
gerçekçilik' akımını
anımsayan teknigiyle
etkiliyor.
Bir ttalyan sinema
dergısinde yayımlanan
söyleşide sinemasını şöyle
özetliyor Kiarostami:
'Filmlerimde \alan ve
gerçeğin saptınlnıası yok.
Görsel efekt ve \apay
dekor kesinlikle yok. Bu
nedenie abartılı o\unculuk
da gerekmivor. Son derece
fakir görüntüler, se> irci> i
konunun kjine çekebilmek
için bence en etkin yoL
Sinemasını tanıtabilmek
için birçok yanşmaya
giriyor ve kazanıyor. Şimdi
sıra AHın Lale'de.
Makedon Kültürü
Günleri başlıyor
Kültür Servisi - Istan-
bul'da 15-23 nisan tarihle-
ri arasında Makedon Kül-
türü Günleri etkinlikleri
düzenleniyor. Makedon
Kültürü Günleri, sergiler,
şiir akşamJan, film göste-
rileri ve konferans gibi et-
kinlikleri kapsıyor.
Etkinlikler, Makedon
Türk Dostluk ve tşbirliği
Derneği, Mimar Sinan
Üniversitesi, Yıldız Teknik
Onrversitesi, Türk ve Islam
Eserleri Müzesi, Kadıköy
Kültür Merkezi, SİNE-
SEN, Bakırköy Belediyesi
Kültür Dairesi, Istanbul
Kültür ve Sanat Vakfı tara-
findan düzenleniyor.
Makedon Kültürü Gün-
leri'nin ilketkinliği, bugün
saat 11.00'de Türk ve Is-
lam Eserleri Müzesi'nde
açılacak 'Makedonya Ba-
kir Kap ve Kinmleri'sergi-
si. Bugün aynca saat
18.00'de Taksim Sanat Ga-
lerisi'nde Stefan Hada Ni-
kolov'un resim sergisi açı-
lacak.
Makedon Kültürü Gün-
leri kapsamında, bugün sa-
at 15.30 ve 21.30'daEmek
Sineması'nda, Uluslarara-
sı Istanbul Film Festivali
çerçevesınde, Milço Man-
çevski'nin 1994yılındaVe-
nedik Film Festivali'nde
'Alün Aslan' ödülüne de-
ğer görülen 'Before the Ra-
in' filmi gösterilecek.
Kadıköy Kültür Merke-
zi "nde yann saat 18.00'de
gerçekleştirilecek 'Çağdaş
Makedon Şiiri Akşamı'
başlıklı etkinlikte, Anka-
ra'da Kültür Bakanlığı Ya-
ymlan arasında çıkan
•Çağdas Makedon Şiiri
Antolojisi' ile Üsküp'te ya-
yımlanan 'Çağdaş Türk Şi-
iri Antotojisi'ni hazırlayan
Fahri Kaya konuşacak.
Vladimir Georgievski'nnı
resim sergisi, yann saat
20.00'de Kadıköy Kültür
Merkezi'nde açıhyor. Üs-
küp Mimarlık Fakültesi
profesörü ve ressam Geor-
gievski'nin resim sergisi,
son beş yıl içinde ürettiği
yapıtlardan oluşuyor.
Dr. Yasmina Hacieva
Aleksievska'nın "Make-
donya'da Geleneksel Mi-
mari" başlıklı konferansı
pazartesi günü saat
14.30'da Yıldız Teknik
Üniversitesi'nde izlenebi-
lir. "Makedonya'da Gele-
neksel Mimari" sergisi. pa-
zartesi günü saat 16.00'da
Yıldız Teknik Üniversite-
si'nde açılıyor. Prof. Dr.
Yasmina Hacieva Aleksiev-
ka tarafindan hazırlanan
sergi. 70x100 cm boyutla-
nnda 25 adet camlandınl-
mış karton malzemeden
oluşuyor. Makedon Kültü-
rü Günleri kapsamında dü-
zenlenen bir başka sergi de
salı günü saat 18.00'de Ba-
kırköy Belediyesi Yunus
Emre Kültür Merkezi'nde
'Resen Seramik Kolonisi'
sergisi açılacak. Bedia
Begovska ve Ziba Bekir,
Brecht'ın "Yiğit Ana" adlı
oyununu salı akşamı saat
20.00'de Yunus Emre Kül-
tür Merkezi'nde sahnele-
yecek.
llDHekTjrker.Tı^troAyna
UOSA LIJXEMBIJUG
YAZAN t REKİN TEKSOY
YÖNETEN ı Y. KENAN IŞIK
20 NİSflH - 22 HflYIS Yfliif 17
Per»embe Cumo : 21.00
Cumortesi : 15.30 • 21 00
Pozor : 15.30
KÜÇÜKSAHNE - ATUS PASAJI / BEYOĞLU
nL:251 8S87
T.C KOlTOl UKANUAt VI bMİ'kU- ' IN KATOUH hl
Batı yakası çetelerden sorulur
Festivalin ilk gününde Batı Yakasının Hikâyesf nı ka-
çıranlara nihayet fırsat doğdu. Bugün 178 dakikalık film
Emek'te saat 12.00'de bir kez daha göstenliyor.
On dalda Oscar ödülü kazanan Batı Yakasının Hikâye-
si (1961) New York'un fakir mahallelerinden birinde ge-
çen modern bır Romeo-Julyet uyarlaması.
Filmde iki sevgıli Tony ve Mary, Manhattan'ın Batı ya-
kasını kontrol etmek isteyen ikı ayn çeteye, Jetler ve, Kö-
pekbalıklan'na mensuplar.
Işte kavga bu yüzden çıkıyor. Sevginin yüceliği yanın-
da çetelerin vahşi kini beyazperdeyi kana boyuyor ve Tony
ölüyor. 1957'de Broad\yay'da sahneye konulan ve kapalı
gişe oynayan müzikaiı dört yıl sonra Jerome Robbıns ve
Robert Wise (ilk kez iki yönetmen aynı filmde Oscan
paylaştılar) birlikte beyazperdeye aktardılar. Batı Yakası-
nın Hikyesi (West Side Story) bir yandan koregrafık de-
rinliğı diger yandan listelerde uzun süre kalan müzik par-
çalanyla (Leonard Bernstain'in besteleri) müzikallere
yeni bir hava getirmişti. Oyunculardan Rita Moreno ve
George Chakiris başanlanyla öne çıkmışlardı.
Klasik ve bilge 'Eşlikçi Kız'filminden
sonra düş gücünü ö'zgür bırakarak
'Tebessüm 'üyapan Claude Miller: CjnseDiğhı
gizeırıi çok öneırdiPELtNÖZER
Fransa'da tartışmalara yol açan
son filmi "Tebessüm" dün gösteri-
me gıren Fransız yönetmen Claude
Miller. Uluslararası Istanbul Film
Festivali "ninkonuklan arasındaydı.
İki yıl önce "Eşlikçi Kız" adlı fıl-
miyle(buakşamTRT2'de İki Film
Birden' programında gösterilecek)
Altın Lale'yi kazanan yönetmen, o
yıl ödül aldığı kendisine bildirildi-
ğınde Istanbul'a gelmiş, ancak
uçaktan iner inmez Cumhurbaşka-
nı TurgutOzal'ın öldüğünü ve ödül
töreninin iptal edildiğini öğrenmiş-
ti. Miller. yapılan kısa bir konuşma-
nın ardından ödülünü almış ve Fran-
sa'ya dönmüştü. Bu yıl Istanbul'da
daha uzun süre kalma fırsatı bulan
Miller, Altın Lale Jürisi'nde de gö-
rev aldı. Sinema Sanatlan Enstitü-
sü'nde öğrenim gördükten sonra
6O'lı yıllarda François Truffaut, Je-
an- Luc Godard, Robert Bresson,
Marcel Carne gibi usta yönetmen-
lerin yanında asistan olarak çalışan
Miller'in yönetmenlik serüveni kı-
sa metrajlı filmler çekerek başla-
mış. Bugüne dek sekiz uzun met-
rajlı filme imzasını atan yönetmen,
2 yıl önce "Les Films de la Boissi-
ere"adlı kendi yapım şirketini kur-
muş. 1975'ten bu yana hiç ara ver-
meden sinemayla ilgilenen Mil-
ler'in eşi montajcı. 26 yaşındaki oğ-
lu Nathane ise genç bir yönetmen.
Festival kapsamında görüşme fırsa-
tı bulduğumuz Miller, sorulanmızı
yanıtladı.
- Fümografinize baktığımızda yal-
nızca ilk \v son filmini/in edebiyat
uyariaması olmadığını göriiyonız.
Patricia Highsmith, Carson McCul-
lers, Nina Berberovagibiyazarlann
Idtaplarınu polisiye romanları ve
Truffaut'nun "Küçük Hırsız'adlı
senaryosunu sinema\a uyariadınız
bugüne dek.Gözaltı veÖlümcül Ge-
zi dışındartimfilmlerinizin senaryo
ve diyaktgtanm da siz yazıyorsunuz_
-Tüm sinema yaşamım boyunca
filmlerin senaryolannı ve dıyalog-
lannı kendım yazmayı tercih ettim.
Oyunculara karşı kendi yazmadı-
ğım diyaloglan savunmada o kadar
da başarılı değılım. Çünkü ben
oyuncularla diyalog arasında bir
aracı görev i üstleniyorum.
Claude Miller'in yeni grojeleri vine edebiyat uyarlamalan üzerine.
(Fotoğraf: KAAN SAGANAK)
~W~^I şlikçi Kız çok bilge, klasik bir filmdi ve ben
§~i klasik ve bilge olmaktan sıkılmıştım. Tam zıddı bir
* -^ film yapmak istedim. 'Tebessüm'de düşgücümü,
çağnşımlan tamamen özgür bıraktım.
Ben edebiyat yapıtlannı sinema-
ya aktarmayı, bunun zorluğunu çok
seviyorum. Bir sınemacı olmanın
ötesinde bir okur olarak hayal gücü-
nüzü zorlamanız oldukça eğlenceli.
Bir kitabı okuduktan sonra bendeki
görüntüleri aktarmaya çalışıyorum.
Çok sevdiğim bir kitabı arkadaşıma
,anlatır gibi hissediyorum kendimi.
Kendi düşüncelerimden tam anla-
mıyla emin olamıyorum ve belki de
bu yüzden uyarlamalan tercih edi-
yorum. Pişman olduğum noktalar
var Bu işe biraz da geç başladığım
için kendi senaryolanm üzerine faz-
la çalışmadım bugüne dek.
-Oyuncu seçiminde de oldukça ti-
tiz davranıyorsunuz...
Jean Renoir, "Ovııncu yönetimi-
nin yansı seçiminize bağlıdır. Eğer
seçimde yanılmazsanız, filmin ba-
şında etinizde yüzde elli vardır" der.
Ben oyuncu seçerken hiç bıkmadan
defalarca deneme yapanm. Oyun-
culan çağınnm, onlarla konuşurum.
senaryo>Ti okumalannı istenm, tar-
tışınm. Çok uzun süre düşünürüm.
- "Eşlikçi Kız" gibi klasik bir ede-
biyat uyarlamasının ardından "Te-
bcssüm"ü gerçekleştirdiniz. Yaşb bir
adamın genç bir kıza duvduğu aşk,
ötüm korkusu, striptizcikrin diim a-
sı, yaşam ve ölüm arasındaki bağ.-
Bu filmde nasıl bir öykü anlarmak
istediniz?
-"Eşlikçi Kız" yaşamımın olduk-
ça uzun bir dönemini kapladı. Fil-
min hazırlıklanna başladıktan he-
men sonra hastalandım ve bir yıl si-
nemaya ara vermek zorunda kal-
dım.
-Fümdeki doktorkarakterinin bu
itki güçle >-aratıldığını söyleyebüir
miyiz?
-"Eşlikçi Kız"ınçekimlenne baş-
ladığım dönemde bir sinir krizi ge-
çirmiştim. Evet, ben ondan biraz da-
ha genç olsam da hastalığım sırasın-
da filmdeki adam gibi ölmekten
korktum. Kendi kendime bu ölüm
korkusunun beni bilgeliğe götüre-
ceği yerde deliliğe ittiginı fark ettim.
Ve daha fazla delilik yapmaya, her
şeyi ateşe vermeye karar verdim.
Yavaş yavaş filmin konusu oluşma-
yabaşladı.
Ortada yalnızca öleceğine inanan
bir adam vardı. Herkes ona sağlığı
için öğütler veriyor, aklı başında
davranmasını hatırlatıyordu. O ise
hep kendine söylenenin tam tersini
yapıyordu. "Eşlikçi Kız"ın tam zıd-
dı bir fılm yapmak istedim. Hayal
gücümü, çağnşımlan tamamen öz-
gür bıraktım. Tabii tüm bunlartesa-
düfen bir araya gelmedi filmde.
Filmde anlattığım her şeyin birbi-
riyle bağlantısı var. Ancak. hepsi
'cinsellik', 'cinsel istek'çevresinde
birieşıyor.
- Fransa'da bu filmi fazla erotik
bulanlar ve sizi bu yüzden çok suç-
la>anlar olmuş.
-Cinsellik, insan psikolojisiyle.
duyarlılıkla birlikte ele alındığında
ilginç bir hal alıyor. Ben kadmda
erorizmin vücudunu sergüemekten
geçtiğine inanıyorum. Bu sergileme
ihtiyacının kadın erotizminin bir bo-
yutu olduğunu düşünüyorum. Bu
duruma erkeklerde pek rastlanmaz.
Çünkü kadınlar güzel olduklannı,
erkeklerde cinsel istek uyandırdık-
lannı bilirler. Erkekleri vücutlany-
la tahrik etmeyi severler. Bu çok
normalbirdurumdur. Filmi çokbe-
ğenenler ve filmden nefret edenler
oldu. Nefret edenler onlara sundu-
ğum cinselliği reddettiler. Kadınlar
kadar erkekler de filme olumsuz
tepkiler gösterdiler. Filmi röntgen-
ci olmakla zorladılar. Çünkü insan-
lar bu konularda açık açık konuş-
maya eğilimli değiller. Bırakın sa-
natçılar ne istiyorsa yapsın!
- Cinselliğin gizemini, görünme-
yen. tartışılniayan yüzünü yansıtı-
yorsunuz»
-20. yüzyılda yaşıyoruz, pornog-
rafık filmler, video İcasetler. dergi-
ler her yerde satılıyor. Ancak ne
mutlu ki cinsellikte her zaman bir
gizem var. Ben bu gizemin çok
önemli olduğuna inanıyorum. Za-
man zaman kışkırtıcı zaman zaman
istek uyandıncı bir gizem... Sine-
manın cınsellikle her zaman sorunu
olmuştur, çünkü sınemada bir şey
göstermek zorundasınız.
DUŞUNCEYE SAYGI
MEMET FUAT
Genel Yargılar
Eleştirmenlerin genel yargılar vermeleri, kime, ya
da kimlere yöneldiği bilinmeyen sözler etmeleri doğ-
ru bulunmuyor.
örnekse şöyle bir yargı:
"Türk şiiri bir duralama dönemi yaşıyor."
Işin içindeyseniz, diyelim anılan dönemde şiir ya-
zıyorsanız, ya da okur olarak beğendiğiniz bir şair
varsa, bu yargıyı hoş karşılamamanız doğaldır. Hiç-
bir dayanağı olmayan, genel bir yargı. Ortaya vurul-
ması o alanda emek veren birçok insana olumsuz
bir eleştiri getiriyor.
Ama bu çok yapılır. Ben de yapıyorum. Işin için-
dekiler de haklı olarak kızıyorlar.
Peki, ne olacak, böyle genel yargılar hiç verilme-
yecek mi?
Herhalde enine boyuna incelemelerin sonunda,
nedenleri, dayanaklan ortaya konarak verilecek ge-
nel yargılara kimse bir şey diyemez.
Demek ki Öznel değil de nesnel eleştiri yöntemle-
riyle ulaşılmalı genel yargılara.
iyi, ama öznel eleştiri yok edilemez ki!.. Kapıdan
kovsanız, bacadan girer...
En başta sanatçılann kendileri birer öznel eleştir-
men. Hem kendi yazdıklanna, hem de başkalannın
yazdıklanna, uzun boyiu düşünmeye gerek görme-
den "/y/"ya da "fcöfü'Yü bastırtveriyorlar.
Usta yazarlar izlenimlerine dayanarak genel yar-
gılar verirken hep bir açık kapı bırakma yoluna sa-
par, örnekse şöyle derler:
"Birkaç büyük yetenek bir yana, Türk şiiri bir du-
ralama dönemi yaşıyor."
Böylece öznel bir yargının yaratacağı tepkiler, ge-
ne öznelliğe çanak tutularak önlenmiş, bu arada
dostlara da göz kırpılmış olur. Herkes kendini o bir-
kaç büyük yeteneğin arasında görebilir.
Ote yandan, "ustalık" diye kınadığımtz bu söyle-
yiş tarzı içtenlikle verilmiş bir yargı da olabilir. Eleş-
tirmenin gerçekten begendıği birkaç büyük yetenek
vardır, onların dışında Türk şiırinin bir duralama dö-
nemi yaşadığına inanıyordur.
Anlaşıîan, okurların çeşitli yorumlannı göz önün-
de tutarak yazmak, içtenlikle verilmiş bir yargının
"uste//fc"çerçevesine girmemesine özen göstermek
gerekiyor.
Dayanaksız genel yargılann bir yaran olduğuna
ben de inanmıyorum. Ama hiçbir konuda "yarar"
aramayan bir çevreye eleştirmenler de ayak uydur-
du. Aklımızdan geçen her şeyi, yaran olur mu, olmaz
mı diye düşünmeden yazıyoruz.
Herhalde doğrusu genel yargılarla oyalanmadan
tek tek şairleri ele almak, şıirleri, kitapları, şiir konu-
sundaki düşüncelen üzerinde durmaktır.
Aslında bu genel yargılar vermekten daha kolay bir
iş. Kitapları, şiirleri, konuşmalan, açıklamalan önü-
nüze alıp başlarsınız yazmaya.
Öyleyse neden kaçıyor eleştirmenler bu tür çalış-
malardan?
Kendi kişiliklerinden ya da yaşama koşullanndan
gelen engeller olabilir. Tembeldir, sıkıntılıdır, ya da yo-
rucu bir işi vardır, inceleme yapacak zaman bulamı-
yor, ancak izlenimlerini yazabiliyordur.
Ama izlenimlerini şairleri anarak da yazabilir, ge-
nel yargılar çerçevesinde kalması neden?
Sanınm bunun nedeni yazın dünyasını yıllardır bas-
kısı altnda tutan gergin hava. Kimsenin burnundan
kıl aldırmaması. Emek verip bir eleştiri yazar, karşı-
lığında sövgülere boğulabilirsiniz.
Heletartışmak...
Fethi Naci "Nar" dergisinin ikinci sayısındaki
"Eleştirmenin Bir Genç Adam Olarak Portresi" baş-
lıklı yazısını Düşünceye Saygı ile Çağdaşımız Mak-
yave/'i karşılaştırarak şöyle bitiriyor:
"Merrtet Fuatyoruluyor, yazarianmızla tartışmak-
tan bezmiş bir hali var, genel sanat sorunlan üzer-
ine yazmayı yeğliyor. O eski, o güzelim kalem kav-
galan, o eski, o güzelim dergilerin arasında kaimış,
uzaklardâ, De Yayınevi'nin renkrenkkitaplarla dolu,
siyaha boyanmış raflannda..."
Bu çok doğru bir saptama. Ben eleştirinin, hele tar-
tışmanın yaranna inanan bir insanım, ama yıllardır
tartışma yaratacak her şeyden eleştiriden bile
kaçınarak genel sanat sorunlan çerçevesinde kal-
maya çalışıyorum.
Çünkü günümüzün yazarian tartışmaktan hoşlan-
mıyor, hemen karşısındakini küçültücü, aşağılayıcı
sözler etmeye girişiyorlar.
Son şiir tartışmasında görüldüğü gibi...
Tıyatrokare'den Dilligil jürisine
ppotesto
• Kültür Servisi - Tiyatrokare, Avni Dilligil adına ve
anısına verilen tivatro ödüllerinin kimi bilinçsiz.
çıkarcı kişi ve topluluklann kötü niyetleriyle her yıl
yara almakta olduğunu belirterek, ödülün jüri üyelerini
bundan sonra oyunlanna ve kokteyllerine davet
etmeyeceğini açıkladı. Tiyatrokare. konuyla ilgili
açıklamasında, Avni Dilligil gibi büyük bir sanatçıya
hiç yaraşmayan küçük oyunlara alet edilen ödül
mekanizmasınm hızla saygınhğını yitirmekte
olduğunu ifade etti.
Bu yıl dagıtılan ödüllerin yine eş-dost ilişkileriyle
verilmiş olduğunu ileri süren Tiyatrokare, nasıl
seçildiği belli olmayan jüri üyelerinin ücretsiz tiyatro
izleme haklannın ellerinden alınması gerektiğini
belirtti.
Başkentte müzHdi giinler
• ANKARA(AA) Bilkent 2.Uluslararası Anadolu
Festivali çerçevesinde bu akşam genç piyanist Emre
Şen müzikseverlerle birlikte olacak. Sanatçıya Şef
Alfred Michounne'nin yönetimindeki Bilkent
Akademik Senfonı Orkestrası eşlik edecek. Şen,
konserde Weber, Mozart ve Rimsky KorsakofF'un
yapıtlannı seslendirecek. Caz sanatçısı Janusz
Szprot'un "'Başlangıçtan Günümüze Caz" adlı konseri
ise yann gerçekleştirilecek. Halen Polonya Caz
Birliği'nin Caz Eğitım Programı Koordinatörlüğü'nü
ve Bilkent Üniversitesi Caz Bölümü Başkanlığı'nı
sürdüren sanatçı. konserinde Scott Japlin, Duke
Ellington, George Gershwin. Thelonious Monk. Dollar
Brand ve Krzystof Komeda'nın yapıtlanna yer
verecek.
'Saat Müzayedesi' bugün
• Kültür Servisi - Pek çok koleksiyoneri
düzenledikleri ilginç müzayedelerde bir araya
getirmeyi amaçlayan Horhor Yayıncılık ve
Müzayedecilik Ltd. şirketi, Rahmi M. Koç Sanayi
Müzesi'nde ihtisas müzayedelerine başlıyor.
Müzayedelerden ilki olan "Saat Müza>t
edesi" bugün
saat 16.30'dayapılacak.
Horhor Yayıncılık ve Müzayedecilik Ltd. şırketı sahibi
Atilla Ekşinozlugil, kanşık müzayedelerde birbırinden
kopuk konularla sıralanan eşyalar arasında ısteneni,
arananı tespıt etme güçlüğü ve farklı konularla
ilgilenenlerin oluşturduğu kalabalık yerine daha derli
toplu, ortak hedefleri ve ze\kleri olan kişılerı bir araya
getirecek ihtisas müzayedelerine gereksınim olduğuna
dikkat çekiyor.