28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 NİSAN 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 1 4 . U L U S L A R A R A S I İ S T A N B U L F İ L M F E S T l V A L f PORTRE/ ABBAS HAROSTAMI lran"ın uluslararası alanda en fazla tanınan yönetmen- lerinden Kiarostami, 1940'ta Tahran'da doğdu. Güzel Sanatlar eğitimi gördükten sonra f ilm afışleri tasanmıy- la uğraştı. Reklam sektörûne geçip çok sayıda reklam fil- mi üretti. 1970'te Bread and Alley adlı kısa met- rajlı çalışmayla sinemaya girdi. Aynı yıl katıldığı Çocuk ve Gençlerin Zi- hinsel Gelişimini Araştır- ma Merkezi'nde, genç se- yircilere yönelik kısa met- rajlı konulu filmler yaptı. Bu çalışmalan, değişik film festTvallerinde birçok ödül aldı. Filmlerinin ço- ğunda konu olarak çocuk- lann, gençlerin yaşamlan- nı işledı. Kiarostami'nin 21 frl- mi 355 festivalde yer aldı \e yönetmene 37 uluslararası ödül getirdi Sanatçının "Ve Yaşam Sürüyor" (1992) ile "Zeytinliklerin Alönda" adlı çalışmalan dünya çapında ilgi topladı. BUCÜN EMEK: 12.00/ Batı Yakasının Hikâyesi, 15.00/ Altm Yumurt- layan Tavuk F1TAŞ1: 12.00/Bulutlann Kapısı + Doyumsuz Bayan.... 15.00/ Yağmurdan Önce. 18.30/Bulutlann Kapısı. 21.30/ Yağmurdan Önce FİTAŞ 2: 12.00/ Dost- lanmı Düşlüyorum, 15.00/Amatör, 18.30/Dostlanmı Düşlüyorum, 21.30/ Zeytinliklenn Altında FİTAŞ 3: 12.00/ E- jderha Daniel, 15.00' Balkan Balkan, 18.30/ Sa- vaş ve Banş + Mızah ve Yüce, 21.30. Ay Vakti REKS: 12.00/Sirga, 15.00/ Tath Tuzlu, 18.30/ Aşk ve In- san Kahntılan, 21.30/ 2001: Uzay Macerası YARIN EMEK: 12.00/ Yaşamak, 15.00/KızılGüvercin, 18.30' Yaşamak, 21.30/ Woodstock FİTAŞ 1: 12.00/Hair, 15.00/ Lamarca, 18.30/ Hair, 21.30/ Lamarca FİTAŞ 2: 12.00'Hafıza Kaybı. 15.00/ Inek, 18.30/Hafiza Kaybı, 21.30/ fnek FİTAŞ3: 12.00/ Kral ve Kuş, 15.00/ Ulusal Yanşma Bırincisi, j 30/ Ozanlar. Ressamlar. Müzisyen- ler, 21.30/ Altın Lale'yi Kazanan Fılm REKS: 12.00/ Göğe Erişin, 15.00/ Pink Floyd- Duvar, 18.30/ Her Gün Pazar, 21.30/ Tutku lmparatorluğu KAÇIRMAYIN Yağmurdan Önce: tlk uzun metrajlı filmi Yağ- murdan Önce'yle Vene- dik'te geçen yıl büyük ödülü kazanan Makedon yönetmen Manchevski, genç bır kışinin, kanlı çe- telerin elinden kaçan Ar- navut kızı Zamira'nın ve Londra'dan doğduğu top- raklara dönen savaş mu- habiri Alexander'ın sava- şın soluğunu ensesinde hisseden Makedonya'da yaşadıklannı anlatıyor. (1994, dk.) Tath Tuzlu: Tayvan'ın en ünlü aş- çısı Bay Chu emekli olmuştur, artık yalnız üç kızı için evde enfes yemek- ler hazırlamaktadır. Ancak İcızlann şişmanlama sorunu vardır...Bu yıl Os- car"a aday gösterilen TathTuzlu, Ang Lee'nin Tayvan'da giderek belirgin şekilde ortaya çıkan kuşaklar arası ça- 15 TatiıTuzhı tışmayı, değer yargılannın nasıl de- ğişti&ini ustaca verdıği film. (1994. 123 dk.) Amatör: Eleştırmenlerin Avrupa stilinde bir film olarak nitelediğı Amatör'de yönetmen Hardey,eskı bır rahibenin, belleğini yitirmiş yine bir porno dergisi yöneticisinin ve porno yıldızı Sofia'nın kaderlerinı çakış- tınyor. Film uluslararası yanşma bölümünde yer aldı. (1994. f05 dk.) Kiarostami, Altuı Lale'nin peşinde I 1 estival izleyicisinin r~İ merakla beklediği A. yanşma filmi Zeytınlikler Altında, sinema sanatının gücünü yansıtan çok önemlı ömeklerden bin. Batı basını yıllardır lran deyince süreklı şiddetı anîar ve terörü, savaşı ışler. Ancak bir isim var ki yaptığı filmlerle Iran'da da sanat olduğunu, çok güzel filmler çekildiğıni Batı'ya kabul ettirdi Abbas Kiarostami son yıllarda fılmleri 'Ve Yaşam Sürüyor' ile 'Zeytinlikler Altında'yla Iran'ın bır başka yüzünü Batılılara tanıttı. Zeytinlikler Altında, Kiarostami"nin, Ve Yaşam Sürüyor"u çekerken yaşadığı olaydan yola çıkarak yaptıgı bir filnrÇekim ekibi Kuzey Iran'da büyük depremin etkilerini saptamak üzere küçük bir lran köyüne geliyor. Oyuncuya gereksınim olunca köy sakınlerinden genç işçi Hüseyin'e rol veriliyor. Hüseyin, uzun süredir evlenmek için peşinde koştuğu Ferfaunde'nin kocası rolünde buluyor bırden kendini... Fılm yardımıyla âşık oldugu Ferhunde'yi evlenmeye iknaya çalışan Hüseyin, yönetmen Kiarostami'nin bütün çalışmalannda kullandığı 'sokaktaki adam° profıline çok uygun bir tip. Yönetmen genellikle ünsüz oyunculan ya da sıradan ınsanlan oynatıyor fılmlennde. Kiarostami Türkiye'de fazla tanınmamasına karşın 10 yıldır her yapıtıyla uluslararası sinema çevrelennden ses getiren bır yönetmen. Sinemasındakı hâkım anlayış, günlük sorunlan abartıya kaçmadan olabildiğince tum çıplaklığıyla izleyiciye aktarmak. Senaryolannı önceden hazırlamıyor Kiarostami. Filmde yer verdiği sıradan oyunculardan aldığı tepkilere göre devam ediyor yazmaya. Günlük yaşamın ve doğanın dokusuna büyük saygı duyuyor. Avrupa'yı da, bır zamanlann 'yeni gerçekçilik' akımını anımsayan teknigiyle etkiliyor. Bir ttalyan sinema dergısinde yayımlanan söyleşide sinemasını şöyle özetliyor Kiarostami: 'Filmlerimde \alan ve gerçeğin saptınlnıası yok. Görsel efekt ve \apay dekor kesinlikle yok. Bu nedenie abartılı o\unculuk da gerekmivor. Son derece fakir görüntüler, se> irci> i konunun kjine çekebilmek için bence en etkin yoL Sinemasını tanıtabilmek için birçok yanşmaya giriyor ve kazanıyor. Şimdi sıra AHın Lale'de. Makedon Kültürü Günleri başlıyor Kültür Servisi - Istan- bul'da 15-23 nisan tarihle- ri arasında Makedon Kül- türü Günleri etkinlikleri düzenleniyor. Makedon Kültürü Günleri, sergiler, şiir akşamJan, film göste- rileri ve konferans gibi et- kinlikleri kapsıyor. Etkinlikler, Makedon Türk Dostluk ve tşbirliği Derneği, Mimar Sinan Üniversitesi, Yıldız Teknik Onrversitesi, Türk ve Islam Eserleri Müzesi, Kadıköy Kültür Merkezi, SİNE- SEN, Bakırköy Belediyesi Kültür Dairesi, Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı tara- findan düzenleniyor. Makedon Kültürü Gün- leri'nin ilketkinliği, bugün saat 11.00'de Türk ve Is- lam Eserleri Müzesi'nde açılacak 'Makedonya Ba- kir Kap ve Kinmleri'sergi- si. Bugün aynca saat 18.00'de Taksim Sanat Ga- lerisi'nde Stefan Hada Ni- kolov'un resim sergisi açı- lacak. Makedon Kültürü Gün- leri kapsamında, bugün sa- at 15.30 ve 21.30'daEmek Sineması'nda, Uluslarara- sı Istanbul Film Festivali çerçevesınde, Milço Man- çevski'nin 1994yılındaVe- nedik Film Festivali'nde 'Alün Aslan' ödülüne de- ğer görülen 'Before the Ra- in' filmi gösterilecek. Kadıköy Kültür Merke- zi "nde yann saat 18.00'de gerçekleştirilecek 'Çağdaş Makedon Şiiri Akşamı' başlıklı etkinlikte, Anka- ra'da Kültür Bakanlığı Ya- ymlan arasında çıkan •Çağdas Makedon Şiiri Antolojisi' ile Üsküp'te ya- yımlanan 'Çağdaş Türk Şi- iri Antotojisi'ni hazırlayan Fahri Kaya konuşacak. Vladimir Georgievski'nnı resim sergisi, yann saat 20.00'de Kadıköy Kültür Merkezi'nde açıhyor. Üs- küp Mimarlık Fakültesi profesörü ve ressam Geor- gievski'nin resim sergisi, son beş yıl içinde ürettiği yapıtlardan oluşuyor. Dr. Yasmina Hacieva Aleksievska'nın "Make- donya'da Geleneksel Mi- mari" başlıklı konferansı pazartesi günü saat 14.30'da Yıldız Teknik Üniversitesi'nde izlenebi- lir. "Makedonya'da Gele- neksel Mimari" sergisi. pa- zartesi günü saat 16.00'da Yıldız Teknik Üniversite- si'nde açılıyor. Prof. Dr. Yasmina Hacieva Aleksiev- ka tarafindan hazırlanan sergi. 70x100 cm boyutla- nnda 25 adet camlandınl- mış karton malzemeden oluşuyor. Makedon Kültü- rü Günleri kapsamında dü- zenlenen bir başka sergi de salı günü saat 18.00'de Ba- kırköy Belediyesi Yunus Emre Kültür Merkezi'nde 'Resen Seramik Kolonisi' sergisi açılacak. Bedia Begovska ve Ziba Bekir, Brecht'ın "Yiğit Ana" adlı oyununu salı akşamı saat 20.00'de Yunus Emre Kül- tür Merkezi'nde sahnele- yecek. llDHekTjrker.Tı^troAyna UOSA LIJXEMBIJUG YAZAN t REKİN TEKSOY YÖNETEN ı Y. KENAN IŞIK 20 NİSflH - 22 HflYIS Yfliif 17 Per»embe Cumo : 21.00 Cumortesi : 15.30 • 21 00 Pozor : 15.30 KÜÇÜKSAHNE - ATUS PASAJI / BEYOĞLU nL:251 8S87 T.C KOlTOl UKANUAt VI bMİ'kU- ' IN KATOUH hl Batı yakası çetelerden sorulur Festivalin ilk gününde Batı Yakasının Hikâyesf nı ka- çıranlara nihayet fırsat doğdu. Bugün 178 dakikalık film Emek'te saat 12.00'de bir kez daha göstenliyor. On dalda Oscar ödülü kazanan Batı Yakasının Hikâye- si (1961) New York'un fakir mahallelerinden birinde ge- çen modern bır Romeo-Julyet uyarlaması. Filmde iki sevgıli Tony ve Mary, Manhattan'ın Batı ya- kasını kontrol etmek isteyen ikı ayn çeteye, Jetler ve, Kö- pekbalıklan'na mensuplar. Işte kavga bu yüzden çıkıyor. Sevginin yüceliği yanın- da çetelerin vahşi kini beyazperdeyi kana boyuyor ve Tony ölüyor. 1957'de Broad\yay'da sahneye konulan ve kapalı gişe oynayan müzikaiı dört yıl sonra Jerome Robbıns ve Robert Wise (ilk kez iki yönetmen aynı filmde Oscan paylaştılar) birlikte beyazperdeye aktardılar. Batı Yakası- nın Hikyesi (West Side Story) bir yandan koregrafık de- rinliğı diger yandan listelerde uzun süre kalan müzik par- çalanyla (Leonard Bernstain'in besteleri) müzikallere yeni bir hava getirmişti. Oyunculardan Rita Moreno ve George Chakiris başanlanyla öne çıkmışlardı. Klasik ve bilge 'Eşlikçi Kız'filminden sonra düş gücünü ö'zgür bırakarak 'Tebessüm 'üyapan Claude Miller: CjnseDiğhı gizeırıi çok öneırdiPELtNÖZER Fransa'da tartışmalara yol açan son filmi "Tebessüm" dün gösteri- me gıren Fransız yönetmen Claude Miller. Uluslararası Istanbul Film Festivali "ninkonuklan arasındaydı. İki yıl önce "Eşlikçi Kız" adlı fıl- miyle(buakşamTRT2'de İki Film Birden' programında gösterilecek) Altın Lale'yi kazanan yönetmen, o yıl ödül aldığı kendisine bildirildi- ğınde Istanbul'a gelmiş, ancak uçaktan iner inmez Cumhurbaşka- nı TurgutOzal'ın öldüğünü ve ödül töreninin iptal edildiğini öğrenmiş- ti. Miller. yapılan kısa bir konuşma- nın ardından ödülünü almış ve Fran- sa'ya dönmüştü. Bu yıl Istanbul'da daha uzun süre kalma fırsatı bulan Miller, Altın Lale Jürisi'nde de gö- rev aldı. Sinema Sanatlan Enstitü- sü'nde öğrenim gördükten sonra 6O'lı yıllarda François Truffaut, Je- an- Luc Godard, Robert Bresson, Marcel Carne gibi usta yönetmen- lerin yanında asistan olarak çalışan Miller'in yönetmenlik serüveni kı- sa metrajlı filmler çekerek başla- mış. Bugüne dek sekiz uzun met- rajlı filme imzasını atan yönetmen, 2 yıl önce "Les Films de la Boissi- ere"adlı kendi yapım şirketini kur- muş. 1975'ten bu yana hiç ara ver- meden sinemayla ilgilenen Mil- ler'in eşi montajcı. 26 yaşındaki oğ- lu Nathane ise genç bir yönetmen. Festival kapsamında görüşme fırsa- tı bulduğumuz Miller, sorulanmızı yanıtladı. - Fümografinize baktığımızda yal- nızca ilk \v son filmini/in edebiyat uyariaması olmadığını göriiyonız. Patricia Highsmith, Carson McCul- lers, Nina Berberovagibiyazarlann Idtaplarınu polisiye romanları ve Truffaut'nun "Küçük Hırsız'adlı senaryosunu sinema\a uyariadınız bugüne dek.Gözaltı veÖlümcül Ge- zi dışındartimfilmlerinizin senaryo ve diyaktgtanm da siz yazıyorsunuz_ -Tüm sinema yaşamım boyunca filmlerin senaryolannı ve dıyalog- lannı kendım yazmayı tercih ettim. Oyunculara karşı kendi yazmadı- ğım diyaloglan savunmada o kadar da başarılı değılım. Çünkü ben oyuncularla diyalog arasında bir aracı görev i üstleniyorum. Claude Miller'in yeni grojeleri vine edebiyat uyarlamalan üzerine. (Fotoğraf: KAAN SAGANAK) ~W~^I şlikçi Kız çok bilge, klasik bir filmdi ve ben §~i klasik ve bilge olmaktan sıkılmıştım. Tam zıddı bir * -^ film yapmak istedim. 'Tebessüm'de düşgücümü, çağnşımlan tamamen özgür bıraktım. Ben edebiyat yapıtlannı sinema- ya aktarmayı, bunun zorluğunu çok seviyorum. Bir sınemacı olmanın ötesinde bir okur olarak hayal gücü- nüzü zorlamanız oldukça eğlenceli. Bir kitabı okuduktan sonra bendeki görüntüleri aktarmaya çalışıyorum. Çok sevdiğim bir kitabı arkadaşıma ,anlatır gibi hissediyorum kendimi. Kendi düşüncelerimden tam anla- mıyla emin olamıyorum ve belki de bu yüzden uyarlamalan tercih edi- yorum. Pişman olduğum noktalar var Bu işe biraz da geç başladığım için kendi senaryolanm üzerine faz- la çalışmadım bugüne dek. -Oyuncu seçiminde de oldukça ti- tiz davranıyorsunuz... Jean Renoir, "Ovııncu yönetimi- nin yansı seçiminize bağlıdır. Eğer seçimde yanılmazsanız, filmin ba- şında etinizde yüzde elli vardır" der. Ben oyuncu seçerken hiç bıkmadan defalarca deneme yapanm. Oyun- culan çağınnm, onlarla konuşurum. senaryo>Ti okumalannı istenm, tar- tışınm. Çok uzun süre düşünürüm. - "Eşlikçi Kız" gibi klasik bir ede- biyat uyarlamasının ardından "Te- bcssüm"ü gerçekleştirdiniz. Yaşb bir adamın genç bir kıza duvduğu aşk, ötüm korkusu, striptizcikrin diim a- sı, yaşam ve ölüm arasındaki bağ.- Bu filmde nasıl bir öykü anlarmak istediniz? -"Eşlikçi Kız" yaşamımın olduk- ça uzun bir dönemini kapladı. Fil- min hazırlıklanna başladıktan he- men sonra hastalandım ve bir yıl si- nemaya ara vermek zorunda kal- dım. -Fümdeki doktorkarakterinin bu itki güçle >-aratıldığını söyleyebüir miyiz? -"Eşlikçi Kız"ınçekimlenne baş- ladığım dönemde bir sinir krizi ge- çirmiştim. Evet, ben ondan biraz da- ha genç olsam da hastalığım sırasın- da filmdeki adam gibi ölmekten korktum. Kendi kendime bu ölüm korkusunun beni bilgeliğe götüre- ceği yerde deliliğe ittiginı fark ettim. Ve daha fazla delilik yapmaya, her şeyi ateşe vermeye karar verdim. Yavaş yavaş filmin konusu oluşma- yabaşladı. Ortada yalnızca öleceğine inanan bir adam vardı. Herkes ona sağlığı için öğütler veriyor, aklı başında davranmasını hatırlatıyordu. O ise hep kendine söylenenin tam tersini yapıyordu. "Eşlikçi Kız"ın tam zıd- dı bir fılm yapmak istedim. Hayal gücümü, çağnşımlan tamamen öz- gür bıraktım. Tabii tüm bunlartesa- düfen bir araya gelmedi filmde. Filmde anlattığım her şeyin birbi- riyle bağlantısı var. Ancak. hepsi 'cinsellik', 'cinsel istek'çevresinde birieşıyor. - Fransa'da bu filmi fazla erotik bulanlar ve sizi bu yüzden çok suç- la>anlar olmuş. -Cinsellik, insan psikolojisiyle. duyarlılıkla birlikte ele alındığında ilginç bir hal alıyor. Ben kadmda erorizmin vücudunu sergüemekten geçtiğine inanıyorum. Bu sergileme ihtiyacının kadın erotizminin bir bo- yutu olduğunu düşünüyorum. Bu duruma erkeklerde pek rastlanmaz. Çünkü kadınlar güzel olduklannı, erkeklerde cinsel istek uyandırdık- lannı bilirler. Erkekleri vücutlany- la tahrik etmeyi severler. Bu çok normalbirdurumdur. Filmi çokbe- ğenenler ve filmden nefret edenler oldu. Nefret edenler onlara sundu- ğum cinselliği reddettiler. Kadınlar kadar erkekler de filme olumsuz tepkiler gösterdiler. Filmi röntgen- ci olmakla zorladılar. Çünkü insan- lar bu konularda açık açık konuş- maya eğilimli değiller. Bırakın sa- natçılar ne istiyorsa yapsın! - Cinselliğin gizemini, görünme- yen. tartışılniayan yüzünü yansıtı- yorsunuz» -20. yüzyılda yaşıyoruz, pornog- rafık filmler, video İcasetler. dergi- ler her yerde satılıyor. Ancak ne mutlu ki cinsellikte her zaman bir gizem var. Ben bu gizemin çok önemli olduğuna inanıyorum. Za- man zaman kışkırtıcı zaman zaman istek uyandıncı bir gizem... Sine- manın cınsellikle her zaman sorunu olmuştur, çünkü sınemada bir şey göstermek zorundasınız. DUŞUNCEYE SAYGI MEMET FUAT Genel Yargılar Eleştirmenlerin genel yargılar vermeleri, kime, ya da kimlere yöneldiği bilinmeyen sözler etmeleri doğ- ru bulunmuyor. örnekse şöyle bir yargı: "Türk şiiri bir duralama dönemi yaşıyor." Işin içindeyseniz, diyelim anılan dönemde şiir ya- zıyorsanız, ya da okur olarak beğendiğiniz bir şair varsa, bu yargıyı hoş karşılamamanız doğaldır. Hiç- bir dayanağı olmayan, genel bir yargı. Ortaya vurul- ması o alanda emek veren birçok insana olumsuz bir eleştiri getiriyor. Ama bu çok yapılır. Ben de yapıyorum. Işin için- dekiler de haklı olarak kızıyorlar. Peki, ne olacak, böyle genel yargılar hiç verilme- yecek mi? Herhalde enine boyuna incelemelerin sonunda, nedenleri, dayanaklan ortaya konarak verilecek ge- nel yargılara kimse bir şey diyemez. Demek ki Öznel değil de nesnel eleştiri yöntemle- riyle ulaşılmalı genel yargılara. iyi, ama öznel eleştiri yok edilemez ki!.. Kapıdan kovsanız, bacadan girer... En başta sanatçılann kendileri birer öznel eleştir- men. Hem kendi yazdıklanna, hem de başkalannın yazdıklanna, uzun boyiu düşünmeye gerek görme- den "/y/"ya da "fcöfü'Yü bastırtveriyorlar. Usta yazarlar izlenimlerine dayanarak genel yar- gılar verirken hep bir açık kapı bırakma yoluna sa- par, örnekse şöyle derler: "Birkaç büyük yetenek bir yana, Türk şiiri bir du- ralama dönemi yaşıyor." Böylece öznel bir yargının yaratacağı tepkiler, ge- ne öznelliğe çanak tutularak önlenmiş, bu arada dostlara da göz kırpılmış olur. Herkes kendini o bir- kaç büyük yeteneğin arasında görebilir. Ote yandan, "ustalık" diye kınadığımtz bu söyle- yiş tarzı içtenlikle verilmiş bir yargı da olabilir. Eleş- tirmenin gerçekten begendıği birkaç büyük yetenek vardır, onların dışında Türk şiırinin bir duralama dö- nemi yaşadığına inanıyordur. Anlaşıîan, okurların çeşitli yorumlannı göz önün- de tutarak yazmak, içtenlikle verilmiş bir yargının "uste//fc"çerçevesine girmemesine özen göstermek gerekiyor. Dayanaksız genel yargılann bir yaran olduğuna ben de inanmıyorum. Ama hiçbir konuda "yarar" aramayan bir çevreye eleştirmenler de ayak uydur- du. Aklımızdan geçen her şeyi, yaran olur mu, olmaz mı diye düşünmeden yazıyoruz. Herhalde doğrusu genel yargılarla oyalanmadan tek tek şairleri ele almak, şıirleri, kitapları, şiir konu- sundaki düşüncelen üzerinde durmaktır. Aslında bu genel yargılar vermekten daha kolay bir iş. Kitapları, şiirleri, konuşmalan, açıklamalan önü- nüze alıp başlarsınız yazmaya. Öyleyse neden kaçıyor eleştirmenler bu tür çalış- malardan? Kendi kişiliklerinden ya da yaşama koşullanndan gelen engeller olabilir. Tembeldir, sıkıntılıdır, ya da yo- rucu bir işi vardır, inceleme yapacak zaman bulamı- yor, ancak izlenimlerini yazabiliyordur. Ama izlenimlerini şairleri anarak da yazabilir, ge- nel yargılar çerçevesinde kalması neden? Sanınm bunun nedeni yazın dünyasını yıllardır bas- kısı altnda tutan gergin hava. Kimsenin burnundan kıl aldırmaması. Emek verip bir eleştiri yazar, karşı- lığında sövgülere boğulabilirsiniz. Heletartışmak... Fethi Naci "Nar" dergisinin ikinci sayısındaki "Eleştirmenin Bir Genç Adam Olarak Portresi" baş- lıklı yazısını Düşünceye Saygı ile Çağdaşımız Mak- yave/'i karşılaştırarak şöyle bitiriyor: "Merrtet Fuatyoruluyor, yazarianmızla tartışmak- tan bezmiş bir hali var, genel sanat sorunlan üzer- ine yazmayı yeğliyor. O eski, o güzelim kalem kav- galan, o eski, o güzelim dergilerin arasında kaimış, uzaklardâ, De Yayınevi'nin renkrenkkitaplarla dolu, siyaha boyanmış raflannda..." Bu çok doğru bir saptama. Ben eleştirinin, hele tar- tışmanın yaranna inanan bir insanım, ama yıllardır tartışma yaratacak her şeyden eleştiriden bile kaçınarak genel sanat sorunlan çerçevesinde kal- maya çalışıyorum. Çünkü günümüzün yazarian tartışmaktan hoşlan- mıyor, hemen karşısındakini küçültücü, aşağılayıcı sözler etmeye girişiyorlar. Son şiir tartışmasında görüldüğü gibi... Tıyatrokare'den Dilligil jürisine ppotesto • Kültür Servisi - Tiyatrokare, Avni Dilligil adına ve anısına verilen tivatro ödüllerinin kimi bilinçsiz. çıkarcı kişi ve topluluklann kötü niyetleriyle her yıl yara almakta olduğunu belirterek, ödülün jüri üyelerini bundan sonra oyunlanna ve kokteyllerine davet etmeyeceğini açıkladı. Tiyatrokare. konuyla ilgili açıklamasında, Avni Dilligil gibi büyük bir sanatçıya hiç yaraşmayan küçük oyunlara alet edilen ödül mekanizmasınm hızla saygınhğını yitirmekte olduğunu ifade etti. Bu yıl dagıtılan ödüllerin yine eş-dost ilişkileriyle verilmiş olduğunu ileri süren Tiyatrokare, nasıl seçildiği belli olmayan jüri üyelerinin ücretsiz tiyatro izleme haklannın ellerinden alınması gerektiğini belirtti. Başkentte müzHdi giinler • ANKARA(AA) Bilkent 2.Uluslararası Anadolu Festivali çerçevesinde bu akşam genç piyanist Emre Şen müzikseverlerle birlikte olacak. Sanatçıya Şef Alfred Michounne'nin yönetimindeki Bilkent Akademik Senfonı Orkestrası eşlik edecek. Şen, konserde Weber, Mozart ve Rimsky KorsakofF'un yapıtlannı seslendirecek. Caz sanatçısı Janusz Szprot'un "'Başlangıçtan Günümüze Caz" adlı konseri ise yann gerçekleştirilecek. Halen Polonya Caz Birliği'nin Caz Eğitım Programı Koordinatörlüğü'nü ve Bilkent Üniversitesi Caz Bölümü Başkanlığı'nı sürdüren sanatçı. konserinde Scott Japlin, Duke Ellington, George Gershwin. Thelonious Monk. Dollar Brand ve Krzystof Komeda'nın yapıtlanna yer verecek. 'Saat Müzayedesi' bugün • Kültür Servisi - Pek çok koleksiyoneri düzenledikleri ilginç müzayedelerde bir araya getirmeyi amaçlayan Horhor Yayıncılık ve Müzayedecilik Ltd. şirketi, Rahmi M. Koç Sanayi Müzesi'nde ihtisas müzayedelerine başlıyor. Müzayedelerden ilki olan "Saat Müza>t edesi" bugün saat 16.30'dayapılacak. Horhor Yayıncılık ve Müzayedecilik Ltd. şırketı sahibi Atilla Ekşinozlugil, kanşık müzayedelerde birbırinden kopuk konularla sıralanan eşyalar arasında ısteneni, arananı tespıt etme güçlüğü ve farklı konularla ilgilenenlerin oluşturduğu kalabalık yerine daha derli toplu, ortak hedefleri ve ze\kleri olan kişılerı bir araya getirecek ihtisas müzayedelerine gereksınim olduğuna dikkat çekiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle