Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 MART 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Sonrakfler de Erdemir'i eleştirecek
Aktaş'ı 'kötü örnek' seçen, Teletaş'ta kuruluşun, ÇEAŞ'ta küçük yatınmcının 'zarar ettirildiğini'
kabul ederek, 'özelleştirmede şeffaflık' diyen yöneticiler aynı hatalan Erdemir'de tekrarlamak üzere
AHMETÇELİK
"ÖzeUeştirmede şeffaflık" di -
yen yöneticiler aynı hatalan Er-
demir'ın satılmasında tekrar-
Iıyor. Aktaş'ı "kötü örnek"
seçen yöneticiler, Teletaş'ta ku-
ruluşun, Çukurova Elektrik'te
küçük yatınmcının "zarar ettir-
ildiğini" kabul etmelerine
karşın hatalannı sürdürüyorlar.
Özelleştirmeye sadeee kamu ış-
letmelennin satılması »larak
bakmamak gerektığıni belirten
eski TDÇİ Genel Müdürii Prof.
Dr. Tevfık Ertüzün, "Özelleştir-
me önceJikJer çerçeminde, za-
rarla çalışan kuruluşlannın ye-
niden yapılandınlarak ekonomi-
ye kazandınlması için bir araç-
tır. Amaç ise verimliliği artır-
mak, rekabetigeliştirmek ve ser-
mayeyi tabana yaymaktır. Önce-
liklerin de bütçeye> ük olanlara,
rekabet şarttannda çalışanlara,
nihai mamül ya da hizmet üre-
tenlere ve güvenlik açısından
stratejik önem taştmay anlara ve-
riimesi karariaştinlmıştır. Fakat
bu şablona Erdemir'e uymu-
yor~dedi.
Ertüzün'egörebuşekilde ya-
pılan birsarıjta işletmeyi bekle-
yen tehlike. azınlık hısseleriyle
yönetimi ile geçirecek olan gru-
bun kuracağı alım şırketiyle pi-
yasadan ucuza alacağı malı Er-
demir'e pahalı satarak ve satış
şirketiy le de Erdemir'den ucuza
aldıği ürünü piyasaya pahalıya
satarak işletmeyi zarara sokabı-
lecek olması. Geçmişte bunun
örneklerinin yaşandıgını belir-
ten Ertüzün. henüz fiyat dene-
tim mekanızmasının kurulma-
dığı Türkiye'de piyasalan bekle-
yen tehlikeyi ise. ~Kamu tekeü-
nin özei sektör tekeline dönüş-
mesi" şeklınde açıkladı. Satışa
sunulan yüzde 30'luk kısmı için
verilen 350 müyon dolarlık tek-
lifin çok düşük olduğunu belir-
ten Ertüzün , aynı özelliklerde
bir tesisin kurulabilmesi için 5
milyar dolar maliyet ve 5 yıl sü-
re gerektiğini belirtti.
'Erdemir tekddir'
Erdemir'in tekel olduğunu
belirten Prof. Ertüzün, "Tekel-
lerin özelleştirilmemesi gere-
kir, bu yasada da böyledir"
dedi Özelleştirme Idaresı Baş-
kanlığı'nın (ÖİB) bu görüşe itı-
raz ettiğinı belirten Ertüzün şöy-
le konuşru:
Ertüzün 'egöre neden satilmamalı
•Özelleştirme amacına aykın
•2.2 trilyon Iiralık kâr açıkladı
•Kamu 'tekeli özel tekele dönüşecek
•Teklifler gerçek değeri yansıtmıyor
•Bütçeye yük değil, kendi yatınmını kendi
finanse ediyor
•Stratejik bir kuruluş
•Alım-satım oyunlanyla zarar ettirilebilir
•Azınlık hisseler, çoğunluğa hükmedecek
•Bu tür entegre tesisîer Avrupa'da bile
kamunun elinde
-ÖtB Erdemir'in Türkiye ih-
tiyacmın ancak yansını karştla-
dığını belirterek kalan kısmın ise
ithal edildiğini smlüyor. Dolayv-
sıylada 'Tekel hali yokturdhor.
O>sa bir mafın tek üreticisinin
buna karşıhk çok sayıda alıcısı-
nın olması halinde tekel piyasa-
sıoluşur. ÖfB'nJn iddialannı ka-
bul ederesek ithalatın rekabet pt-
yasası oluşturduğunu kabul ede-
riz ki bu da hiçbir ülkede tekel-
lerden ve tröstlerden bahsedil-
memesi demektir. Bunlar saüşı
haklı kılmak için uydurulrnuş
şeylerdir. Erdemir'deki kamu
hisselerini sattığınız zaman tar-
tışmasız bir özel tekel oluşacak-
tır. Böyle bir tekeli yabancılara
satmanız halinde 6224 sayüı Va-
bancı Sermayeyı Teşvik Kanu-
nu'na da ayiun haraket etmiş
olursunuz."
Erdemir'in yüzde 30"unun sa-
tılmasını yönetimın ucuza baş-
kasına devredılmesi anlamına
geldiğinı belirten Ertüzün, **Bu-
rada büyük bir hiie var. Böyle
bir hile işletmeyi ucuza satma
amacınıtaşır*"dedı Bırverblok
olarak satılacaksa tamamının
satılması gerektiğini belirten Er-
tüzün şöyle devam etti:
"Çünkü blok satış mülkiyet
devrkür. En kötü ihrimalle yüz-
de 51'ini satmanız (azım. Erde-
mir'de devlet yüzde 51 hisseye
sahip. Eğer gerçek değerinde
satmak istiyorsa. Kendine stra-
tejik kararlar için bir attın hisse
ayırsın ve yüzde 51' ini satsın. Er-
demir'in yılda 400-500 milvon
dolarlık iç ve dış satın alması \ ar-
dır. İşietmeyi alan grup şirketin
yönetimini de aiacağma göre sa-
tın almalannı bir satın alma şir-
keti üzerinde toplayabilir. Ve al-
dığı malı belirli bir kâr marjıvla
Erdemir'e satabilir. Aldığı malı
yüzde 10 kârla işletmeye satsa 50
milyon dolarlık bir satın alma
kân yaratır. Bu şirket pazarla-
mayı da aynı yoldan yapabilir.
Erdemir'in üretriği malı önce
kuracağı bir pazarlama şirkeri-
ne satar. Malı satış firmasına
mümkün olduğu kadar düşük
fiyatla satar, sonra o fırmadan
yüksek fiyatla piyasaya ve dışa-
nya satar dolay ısıyla pazarlama
kânnı o firmada toplar. Böylece
ana üretici fîrma zarar dahi ede-
bilir. Bu ÇEAŞ'ta çok güzel bir
şekilde yapıJdr.
Avnıpa'dakiler kamuda
Erndemir gibi entegre tesis-
lerin özelliğinden dolayı devlet
mülkiyetinde kalması gerektiği-
ni de savunun Ertüzün. "Batıya
baktığımız zaman, sektörün ta-
biatından gelen bu özelliğinden
dolay ı tesisler devlet mülkiyetin-
dedir. Bunlar yılda 20 milyon to-
na yakın üretim yapaıiar ve
Fransa. Avusturya, Belçika, İtal-
>a henüz demir-çelik tesislerini
satmamışlardır" diye konuştu.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ/ ERGİN YILDIZOĞLULONDRA
Globalleşme?.. Teşekkür Ederim, îstemem!"Bir zamanlar bir rüya vardı, "So-
ğuk Savaş" bittikten sonra global-
leşme (teknolojik devnm, sermaye-
nin serbest dolaşımı vb...) dünyaya
refah ve istikrar getirecek, geliş-
mekte olan ülkeleri, gelişmiş ülke-
ler yapacaktı. Şu günlerde "Çoğu
yatırımcı, globalleşme mi? Iste-
mem, teşekkür ederim diyor" (Bu-
siness VVeek, 13 Mart).
Bir ülke, banka ve rüya...
Biri, az gelişmiş bir ülke, yatınm-
cılann gözbebeği. serbest piyasa
uygulamasının en başarılı örneği:
Düşük enflasyon, istikrarlı ekono-
mik büyüme... 1980'lerin kriz gün-
leri geride kalmış. Svviss Bank Cor-
poration bile bu ülkenın Avrupa Pa-
ra Birliği için gerekli bazı kriterlere
uyduğunu söylüyor. Bu ülke. 3.
Dünya'dan 1. Dünya'ya geçmenin
eşiğinde, NAFTA'nın ve OECD'nin
yeni üyesi.Meksika.
Diğeri, kapitalızm kadar eski bir
banka, serbest piyasa ekonomisi-
nin ve globalleşmenin öncülerin-
den, Gelişmekte Olan Piyasalar,
Uzakdoğu ve Japonya borsalan
denince akla ilk önce onun ismi ge-
liyor. Bu banka güvenılirliğin, gele-
neğin olduğu kadar modern ban-
kacılığın. yeni piyasalara iyi uyum
sağlamanın sembolü, "Türevleri iyi
anlamak ve kontrol etmek gerekir.
Biz bankamızda bunu çok iyi yapı-
yoruz" (The Economist 3 Mart)
derken bankanın yönetim kurulu
başkanı Peter Baring "kiminle
dans ettığini" iyi bilıyor. Bu banka
Baring Brothers.
Bugün Meksika'nm ne ekonomi-
si ne de politikası dikiş tutuyor. Ge-
çen sene yıllık enflasyon yüzde
9'du, bu sene en iyimser tahmin
yüzde 40 civarında. Ekonomik bü-
yüme? Unutun, gerile-
me eksi yüzde 3'te ka-
lırsa Meksika kendini
şanslı sayacak (The
Guardian 3 Mart). So-
kaklar bu mucızeyi yara-
tan Salinas'ın vatana
ıhanetle yargılanmasını
isteyen gösterilerle dolu
(The Economist 3
Mart). Salinas'ın karde-
şı, siyasi muhaliflerini öl-
dürmekle suçlanarak
tutuklandı. 66 yıldır hü-
kümet partisi olan PRI
ise dağılıyor. Barings
ise artık yok. Singapur
şubesinde çalışan 28
yaşındaki bir borsacının
yaptığı 17 milyar dolarlık işlemler-
den, 1 mifyar dolardan fazla zarar
ederek battı ve Hollandalı ING
Bank'a 1 sterline (!) satılıyor.
Global iflas sürecek
Yorumculara göre ne Meksi-
ka'daki son kriz, ne de Barings son
global iflas. Sırada Pakistan, Fili-
pinler ve Tayland, Macaristan gı-
bi ülkeler var. "Daha başka Meksı-
ka'larolacak. Bunu bılıyoruz"dıyor
Kissinger Associates Inc. Genel
Müdürü. Barings'i batıran türev pi-
yasalannın nasıl kontrol edileceği
hâlâ açıklığa kavuşmuş değil. Da-
iwa Secutes'den bir ekonomistin
CNN'de "Bırakın müdüıieri, bu tü-
revlerie bizzat oynayanlar da dahil
bu konuyu kimse doğru dürûst bit-
miyor" dediğine bakılırsa daha çok
kimsenin ağzı yanacak.
Rüyaya gelince... Onu sormayın.
Business VVeek'in son sayısındaki
araştırma ve yoruma göre, gıderek
daha fazla fon yöneticisi artık glo-
balleşmenin haritasız denızlennden
kendi ülkelerinın aşına ve güvenlı
pazarlarına geri dönüyorlar. 3. Dün-
ya'yı globalleşmenin içine çeken sı-
cak para hareketleri (portföy yatı-
nmları) gerilerken, doğrudan yatı-
rımlar görelı olarak artıyor.Çok
Uluslu Şirketler (ÇUŞ) tekrar ön
planaçıkmayabaşlıyorlar. Diğerta-
raftan, Business Week'e göre Hin-
distan, Uzakdoğu ülkeleri gibı yer-
lerde Meksika modelinin akıl hoca-
sı "Berkley Mafia"s\ prestıjıni yıtiri-
yor, yerine, yavaş ve kontrollü bü-
yümeyi savunan, devlete ekonomi-
de Önemli yerler veren, portfolyo ya-
tırımlarını caydıncı, uzun vadeli ya-
tırımları tercih eden, doğrudan yatı-
nmlarda yabancılann ortaklık payla-
rını sınırlayıcı. hatta Hindistan'da
olduğu gibi bu payı yüzde 25'ten
10'a indirmeyi planlayan bir "Japon
modelini" savunanlar öne çıkıyor.
Böylece bizim ülkedeki bazı ekono-
mi yazarlarının ölçülerine göre fon
yöneticileri arasında ve hükümet-
lerde "solcu dinozorların" sayıları
gittikçe artıyor.
Meksika ve Barings
krizieri, bana, iki eski de-
yimi hatırlattı: "Teon gri-
dir ama, gerçeğin ağa-
cı yeşildir"; "Kötü teori
kötü ilaç gibidir, öldü-
rür..." Bu, elinizde ne var
ne yok satıp, kontrolleri
kaldırıp devleti ekono-
miden çekiniz, serma-
yeyi serbest bırakınız,
sosyal hizmetlerden ke-
sip yatırım teşviki veri-
niz, kendinizi ekonomi-
nin "doğal yasalanna"
bırakınız önerilerinin ar-
kasında yatan "Bırakınız
yapsınlar, bırakınız geç-
sinler" teorisi işte böyle
gri bir teori. 250 sene öncesi ile
bugün arasındaki, küçük sınai işlet-
melerinin hâkim olduğu merkanti-
üst dönemle, çok uluslu ve tekelleş-
miş kapitalizmin arasındaki farkı gö-
remiyor. Gerçek hayatın zenginliği
ve yarattığı sorunlar karşısında da
"müdahale etmek yanlıştır, piyasa-
yı çarpıtır" yaklaşımıyla insan aklı-
nın etkinliğini kısıtlamayı amaçladı-
ğı için de kötü bir teori. Üstelik bu-
nu dayatanlar sıra kendilerine gelin-
ce uygulamıyorlar.
GATT anlaşması
Örneğin serbest piyasayı ele ala-
lım... Ama alamayız, çünkü ABD dış
ticaretinin yüzde 40ı pazardışında,
fırma-içinde ve son derecede plan-
lı olarak yürütülüyor. (Scandinavi-
an Journal of Development Al-
ternatives, Mart-Haziran 1994 sf.
23) Bu fırma-içi tıcaretın ÇUŞ'un ti-
caret içinde payı 1982-1989 arası
yüzde 70 artmış (Financial Times
09/03/1994). Dünya tıcaretini ser-
bestleştiımek iddiası ile ortaya çı-
kan GATT anlaşması,Uruguay Ra-
undu nihai senedi ile gelişmekte
olan ülkelerin yeni teknolojik ve bi-
limsel gelişmelerde merkeze ba-
ğımlı kalmaya devam etmesı için bir
sürü kısıtlama getirdi.
Dünya Bankası'nın tahminlerine
göre gelişmiş ülkelerdeki koruma-
cılık güney ülkelerinın gelırinı, bura-
lara yapılan yardımlara oranla ikı de-
fa daha fazla bir miktarda azaltmış.
Geçen 10 yıl içinde OECD'ye bağlı
24 ülkede korumacılık artarken,
IMF, gelişmekte olan ülkelerin pa-
zarlannı, merkez ülkelereaçmak için
elinden geleni yapmış ve sonuçta
zengin ve fakir ülkeler arasındaki
fark ikiye katlanmış.
En son olarak da sermaye hare-
ketlerinin serbestleşmesi global
mali yapıyı hızla büyüterek son de-
recede dengesiz ve istikrarsız bir
hale getirmiş. Anlaşılan o ki sorun
müdahale etmekte değil. Kendi ulu-
sal ve sınıfsal çıkan söz konusu ol-
duğunda zengin merkez ülkeleri ve
çokuluslu şirketler hem ekonomiye
hem de piyasalara -hatta başkala-
nnın hükümetlerine- uygun gördük-
leri gibi müdahale ediyorlar.
Bu gelişmelen göz önüne alıp glo-
balleşmenin yıkıcı etkilerine karşı ül-
ke ekonomisini emekçiler yaranna
koruyabilmek için nasıl ve nereye
müdahale edilebileceğini bulmak
gerekir. Sorunlan, serbest pıyasa-
nın mistik eline havale ederek çöz-
mek mümkün değil. Ayrıca bu, "In-
sanlar kendi tarihlerini kendileri ya-
parlar" gerçeğini de bile bile gözar-
dı ediyor. Ancak, unutmayalım ki,
eğer siz kendi tarihinizi yapmak için
müdahale etmezseniz, bir başkaîa-
n nasıl olsa bu tarihi kendilerine gö-
re hem de sizi de içerecek bir şekil-
de yapacaklardır.
ANKARA PAZARI
YAKÜP KEPENEK
"Tele Akıl' Yoksa
Ülke her geçen gün dünyadaki gelişmelerden uzaklaşı-
yor. Uzaklaştıkça da kendi çukurunu kazıyor.
En iyi üniversitelerden birinde halkın parasıyla okutulan,
üstelik matematik eğitimi gören bir devlet memuru,
'Atatürk'çü Düşünce Öerneğinde' elinde patlayan bomba
ile havaya uçuyor. Üniversitelerde 'oruç tutmadıkları' ge-
rekçesiyle gençlersaldınya uğruyor; ortalık kan gölüne dö-
nüyor.
'Hükümet edenler' bu gelişmeleri, tıpkı Sıvas yangının-
dayaptıkları gibi 'kışkırtma 'olarak niteleyebiliyor.
Suçluları bulmadıklan gibi ne eğitim düzenini ne de gü-
venlik yetersizliklerini sorgulayan, araştıran ve bu toplum-
sal canavarlıklann nedenlerini saptayan çalışmalar yapılı-
yor. Çeyrek yüzyıl boyunca yapıldığı gibi tam bir ilkedikle
kan dökülmesi 'bilinmeyen, karanlıkgüçler'e bağlanıyor; ıçi
boş suçlamalar yapılıyor. Yaşadığımız 'bilgi çağında' on yıl-
lardır bu 'bilinmeyen, karanlık güçler', neden bir türiü bu-
lunamıyor? Yoksa bulunmuyor mu?
Asıl suçlular, suçlulan bulmayanlar değil mi? Ülkeyi yö-
netenlerin ilk görevı, en kutşal hak olan yaşama hakkını gü-
vence altına almaktır. Tüm öbur işler bundan sonra gelir. Ku-
raldır, yaşam güvenliği sağlayamayanlar. hiçbir soruna çö-
züm bulamazlar. Gençlerin bırbırierinın kanını dökmesini
önlemeyenler, suçluları bulmayanlar, yalnız kendi sonlannı
hazırlamıyor; ülkeyi batınyoriar.
• • •
Geçen hafta sonu Brüksel'de çok önemli bir toplantı ya-
pıldı; gelişmiş yedi ülkenin temsilcileri (G 7) 'bilişim toplu-
munun' ışleyişine ilişkin 'ilk' yaklaşımlan görüşmek üzere
bir araya geldıler. Türkçeyi unutanlara anımsatalım, bilişim
sözcüğü, bilginin elektronik makinelerde düzenli işlenmesi
anlamına gelir. Bilişim toplumu kavramı da yaşamın hemen
tüm yönlerıyle 'tele 'duruma gelmesini anlatır. Ömeğin tele
bankacılık ve tele iletişim alanındakı gelişmeleri yeni 'tele 'ler
izliyor. Yenilerin başında tele toplantı, tele eğitim, tele bası-
mevi, tele ulaşım ve tele alışveriş geliyor.
Günümüzde bilgisayarlann kullanımıyla tele toplantılar
yapılıyor; örneğin New York'taki bir kanser hastasının du-
rumu. Tokyo'da ya da Paris'teki doktorlarla tartışılıyor. Av-
rupa'da lise öğrencileri, ABD Uzay Araştırmalan Merke-
zi'nden Amazon omnanlannın uzaydan görüntüsünü bilgi-
sayarianyla alıp inceliyor, bir lıse öğretmeni 'Don Kişot' ya
da 'Hamlet' ile ilgıli araştırmalarını derleyip bilgisayar ile
dunyaya satıyor. Akıllı otoyollar ve hertürlü alışverişin, tıp-
kı bankadan 'tele kart' ile para çeker gibi bilgisayaria yapıl-
ması yönünde her gün yeni bir adım atılıyor. Biyoteknoloji
ve genetik alanındakı gelişmelerle 'doğanın sınırtan 'aşılıyor.
Gelişmiş ülkeler, bu çok hızlı teknık gelişmenin kurallannı
saptamaya çalışıyor. Bu arada birkaç yıl önce 'Teletaş'\ sa-
tarak ülkenin teknolojik gelışmesini yıkıma uğratan ve şim-
dilerde de PTT'nın T'sini satmak için ele güne avuç açan bi-
zim 'millilere' bir bilgi iletelim: Tele iletişimde dev kuruluşla-
rıyla dünyanın uzak ara en önde gelen ülkesı olan ABD, şim-
diye dek ıç pazannın yalnızca yüzde 20'sinı yabancı serma-
yeye açmıştır. Japonya, bu ölçüde bile dışa açık değildir.
Geçen hafta Israil'in bilim ve teknoloji alanında dünyanın
en önde gelen ulkesi konumuna gelmekte olduğu basında
yer alıyordu. Ulusal gelırinın yaklaşık yüzde üçünü 'sivil'
araştırma ve gelıştırmeye ayıran Israil'de, her 10 bin çalışa-
na 140 bilim adamı düşmektedir. israil, çevresini saran pet-
rol zenginlerinın ABD silahlarıyla birbirlerini boğazlamalan-
na teknikle karşıhk veriyor; bilimle üstünlük kuruyor. Sov-
yetler Bırtiği'nin dağılmasından en kârlı çıkan ülkenin İsrail
olduğu, onlarca bilim adamını kaptığı bilinmektedir.
Türkiye ise ulusal gelirinin yalnızca binde 5 dolayında bir
bölümünü bu işe ayınyor; son yıllarda bu oran bile 'azalma
eğilimı'' gösteriyor. Çalışan on bin nüfusa düşen bilimsel ve"
teknik persbjiel sayısı, destek personeli dahil 7 Hjşidir^ . " t
Türkiye, Türk cumhuriyetleriyle doğru dürüst bir bilimsel'
ve teknolojik işbirliğine giremedi. Çünkü Sovyetler yıkıkjı-
ğında Türkiye de kendi üniversitelerini 12 Eylül sonrasının
uygulamalarıyla yıkmıştı.
••• . ^ 7
Bilimsel ve teknolojik 'üretimi' geçtik, 'tele gelişmeler'do-
ğal sonucunu veriyor, dilimizi de yok ediyor. Ankara'da ye-
ni polis otomobillerinin üzerine 'Call 755'dıye yazılabiliyor.
Nüfusunun yaklaşık 'beşte biri okur yazar olmayan' ülke-
mizde, polis artık Ingilizce çağnlacaktır.
Polis neylesin? Başbakan'ın kullandığı uçağın üzerinde
"779e Republic of Turkey" yazılıyor. Yeni bir gazetenin 'tele
vizyon' reklamlan ekranlara 'offthe record' yazısıyla geti-
rilebıliyor. Türkçeden uzaklaşmak için bir çırpınmadır gidı-
yor. Çelişkiye bakın, yıllarca Kürtler, kendi dillerini kullan-
mak istediler diye yeri göğü inletenler bunlar değil miydi?
• • *
Mustafa Kemal, ülkeyi kurtarmak için Osmanh'dan kal-
ma kırık-dökük 'tele grafağından yararlandı. Sizler, ülkeyi
yönetenler, 'tele akıl' ile yeni bir dünya doğuyor; ülkenin bu
doğrultuda bir adım atması ve buna bağlı olarak, yıllardır
süren kardeş kavgasının, kan dökülmesinin sona ermesi için
neler yaptınız?
Bayramınız kutlu olsun.
H^UUERINIZ HER HE
OKTEK
(ster ev eşyası, ister çocuğunuzun eğitim harcaması, tatil ya da
sizin için önemli olan bir başkası!.. Nakit ihtiyacınız için vakit
kaybetmeden bir Tütünbank şubesine gelin. Çünkü, Tütünbank'ta
"Hızlı Nakit Kredisi" için yaptığınız başvuru hemen
değerlendirilir, hemen sonuçlandırılır. Geri ödeme planını, tamomen
sizin koşullarınıza göre belirleyeceğiniz, 50 milyon TL'na kadar kredi
talebiniz, aynı gün verilir. Bu, Tütünbank'ın size duyduğu güvenin,
paylaştığı dostluğun doğal sonucu olarak, yansıyan hızıdır. Gelin
Tütünbank'a, Hızlı Nakit Kredisi'nden
yararlanın, nakitinizi alıp çıkın! tütünbank
TUNBAN< bir §XJ9 YA5AR HOLDİNG kuruluşudur " İ l k e m i z G ü v e n v e D o s t l u k "