Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 MART1995 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Akaderhik özgürlük
PlDf. Dr. ŞAKİRE PÖĞÜN£#? Ün Tıp Fak Öğr Üyesı
A
kademık ozgürluğün
gundemde olduğu şu
gunlerde, genellıjde or-
nek almaya çalıştığı-
mız daha gelışmış ul-
kelerdekı meslektaşla-
nmızın bu konudakı çaba ve göruslen-
nı sızlerle paylaşmak ve kendı koşulla-
nmıza taşımak ıstıyorum Merkezı Ka-
nada'da olan \e benım de u>esı bulun-
dugum bır dernek \ar "Akademik Öz-
güriükveBUimDerneğr(l) Demeğın
Başkanı Toronto Ünıversıtesı Psıkolo-
jı Departmanı'nda oğretım uyesj olan
Prof John J. Fured>. Prof Furedy bı-
lımsel deıgılerde yüzlerce yayını ve kı-
taplan olan, çalışma alanı olan deney-
sel psıkolojıde uluslararası bır otonte
sayılan, bılımsel toplantılarda ozellıkle
eleştırel bakış açılanyla olaylara yak-
laşması ıle tanınan saygın bır bılım ada-
mı Ancak sosyal konulara da çok du-
yarlı, akademık özgurluğun vazgeçıle-
mezlığıne gonulden ınanmış Prof Fu-
redy'nın bılımsel kışılığını vurgula-
maİcta bır amacım var Bılımsel amaç-
lı dernekJerde ya da öğretım uyelennın
çeşıtlı konularda orgutlenmelenne yö-
nelık kuruluşlarda yonetsel gorev alan
bılım adamlannm bılımsel yetkınlıkle-
n ve saygınlıklan, temsıl ettıklen gru-
ba da yansıyor
"Akademik Özgürlük ve Bilim Der-
neğTnın amaçlan ıkı ana başlık altın-
da ozetlenmektedır
1) Eğıtım, araştırma ve bılımde oz-
gurlüğun kurulması
2) Unıversıte oğretım uyelennın ışe
alınma ve yükseltılmelennde tam yet-
kınlık (mukemmelıyet) standartlannın
korunması (2)
Bu kapsamda, hıçbır şekılde ünıver-
sıte ıçınde derslerde konuşma ozgurlü-
ğünün engellenemeyeceğı savunul-
maktadır Bazı konular bazı ogrencı ya
da gruplara ters ya da rahatsız edıcı gel-
se bıle oğretım uyesı, ders ıçınde gerek-
fı gördüğü goruşlen açık oîarak belırt-
mekte ozgür davranmalıdır Soz konu-
su gorüşler, dersın ıçenğı ıle uyumlu
olmalıdır ve bu ozgurlük suıısrımal edı-
lemez Ogrencı de oğretım uyesının go-
rüşlennı kabul edıp etmemekte serbest-
tır ve öğrencının değerlendınlmesı ya
da notu, hıçbır şekılde gorüşlennın oğ-
retım üyesı ıle çehşmesınden etkılen-
memelıdır
Derslerde bazı kaynaklann ve kıtap-
lann kullanılması yasakJanamaz Dın
gruplannın baskısı ıle, orneğın, gene-
tık çalışmalar engellenemez Femınıst
gruplann baskılan ıle, orneğın, bır hu-
kuk dersınde venlecek "ırza tecavüz"
orneklen sınırlandınlamaz Zencılerya
da Yahudıler rahatsız olabılırler dıye
bazı toplumsal ya da tanhsel ornekle-
nn venlmesı yasaklanamaz Derslenn
ıçenğını, genel programla çelışmemek
koşulu ıle sadece o dersın sorumlu oğ-
retım üyesı tayın edebılır kı. bu oğretım
uyesının bılımsel yetkınlığı zaten ka-
bul edılmış olmalıdır (2)
Son gunlerde Kanadalı bır profeso-
run, derslennde femınıst gruplan rahat-
sız eden bır konuşma yaptığı ıhbar edıl-
mış ve rektorlük de onlem olarak bu
profesorun derslenne devam etmesıne,
ancak derslenn monıtonze edılmesıne
karar vermıştır Profesorun benzer bır
konuşmasının gerçekleştığı tespıt edı-
lırse. görevıne son venlecektır SAFS
ve başka oğretım uyesı orgütlen bu uy-
gulamaya şıddetle karşı çıkmış, hatta
SAFS'ın Başkanı olan John J Furedy,
rektore yazdığı bır mektupta durumu
Nazı Almanyası'ndakı olara'konsant-
rasyon kamplanna benzetme yaparak
eleştırmıştır Toplama (konsantrasyon)
kamplannda gaz finnlan olmaması, du-
rumu kabul edılebılır hale getırebılır
mı9
Bu tepkıler karşısında rektorlük,
demokratık bır ulkede v e özgür bır aka-
demık ortamda olması gerektığı gıbı
davranmış ve monıtonze etme uygula-
masından vazgeçme karan almıştır Yı-
ne goruyoruz kı akademık ozgurlük,
hangı koşullar altında olursa olsun mut-
laka sağlanması gereken bır koşuldur
Akademık ozgurlüklenn gundemde
olduğu şu gunlerde fıkır suçlan nedenı
ıle tutuklu oğretım uyelennın bulunma-
sı, acıklı \e utanç vencı bır durumdur
"Godot" gıbı beklenen "demokrasipa-
keti"nın duşünce ozgurluğune ılışkın
bolumlen umanz yukanda sozü edı-
len olum toplama kamplan benzetme-
sını çağnştırmasın
Çelışkılı gıbı gorunse de Kuzey
Amenka'da son yıllarda "politik dü-
rüstiük" adı altında bazı baskı grupla-
n, yukanda kısaca orneklemeye çalış-
tığımız konularda, derslenn ıçenğıne
kanşmaya ve akademık ozgurluğu sı-
nırlamayaçalışmaktadırlar(4) Benzer
şekılde, yıne bazı baskı gruplannın et-
kısıyle bazı ünıversıtelere kadınlar ve
zencıler ıçın oğretım uyesı ve ogrencı
duzeyınde "kota"lar getınlmektedır
Bu kotalar nedenı ıle akademık ortam-
da tek knter olması gereken bılımsel
yetkınlık gozardı edılmektedır Bu du-
rum, gerek unıversıtenın ışleyışı açısın-
dan sakıncalı olmakta gerekse soz ko-
nusu gruplara mensup yetkın kışılenn
saygınlığma gölge duşurmektedır (2)
Olması gereken, soz konusu gruplann
bılınçlendınlmesı, motıve edılmesı ve
sadece fırsat eşıtlığının temınıdır Eğer
bu gruplann âleyhıne ışletılen bırıstıh-
dam polıtıkası varsa, bununla mucade-
Ie edılmelıdır, "kota"lar çözum değıl-
dır^bılımsel saygınlığı zedelemektedır
Ozgurlukler, zaman ıçınde tedncen
sınırlandınhrsa, duruma alışma tehlı-
kesı vardır Bu tehlıke yıne derneğın
bultenınde hukuk fakultesı uçuncu sı-
nıfındakı bır ogrencı tarafından şoyle
vurgulanmaktadır "Bilim adamlanba-
zı ruhaf dene> ler \apıvorlar. Orneğin,
eğer bir kurbağa kaynavan su\a atıür-
sa, hissettiği acı nedenrvle derhal zıpla-
yarak kendini kurtanr. Ovsa kurbağa
oda sıcakhğmda bir suva koyulur ve su-
yun sıcaklığı vavaş vavaş yukseltilerek
kaynama noktasına getırilirse, kurbaga
hiç hareket etmeden kaynayarak olur.
İnsanlar da buna benzer davranmakta-
dırlar. Örnek olarak vergileri aialım:
Bugün vergüerin yıizde 40 oranında
yükseltikiiği açıklamrsa toplumdan bü-
yük bir tepki gelecektir; oysa şu anda ol-
duğu gibi vergıler 10 yiİ içinde tedricen
a>ıu oranda yuksettilirse, hiç kımseden
tepki gelmez." Ogrencı, yazısına ozgur-
lüklenn sınırlanmasına da benzer yanır-
lar alındığını vurgulayarak devam et-
mekte ve duyarsızlaştıncı polıtıkalann
tehlıkelennıtartışmaktadır(3) Maale-
sef gunumuzde yaşanan durum da bu-
dur
Kışıler "daha dnemli" ışlen olduğu
ıçın ozgurluklennın kısıtlanmasına kar-
şı koymayı başkalanna bırakmakta sa-
dece kurbağa gıbı olağanustu bır knz
durumunda tepki vermektedırler Ka> -
nayıp olmemek ıçın durumu vaktınde
değerlendınp karşı koymak, duyarsız-
laşmarriak yaşamsal bır zonınluluktur
Kendımızı bılınçlı ve "uyanık" tutmak
zorundayız
Yuksekogrenımın ana fikırlen 24
yuzyıl oncekı bır ornekte bulunabılır
Sokrat "gençliği a>artüğı" gerekçesı ıle
olume mahkûm edılır, ancak Atınalı de-
mokratlar ınfazı onlemek ıstemektedır-
ler Sokrat, suçuhafıfletıcı hıçbır uzlaş-
maya yanaşmadığı gıbı, bırtek ıstek be-
lırtmektedır o da devletm kendısını oğ-
retısıne devam etmesı ıçın yaşam boyu
desteklemesıdır (Bu belkı de tanhtekı
ılk kadrolu profesorluk ısteğıdır') Bu
durumda ınfaz kaçınılmaz görünmek-
tedır kı, pek de onemlı gorulmeyen bır
suç ıçın 70 yaşında ve ıyı bır askeriık
geçmışı olan (MÖ 5 yy'da Spartasa-
vaşlan) bır vatandaşın oldurülmesı söz
konusudur Atınalılar mahcup durum-
dadırlar ve en azmdan çok hafîf koru-
ma şartlan yaratarak Sokrat'ın kaçma-
sına zemın hazırlarlar Ancak Sokrat,
kaçmay ı secmez ve son saatlennı en bu-
yuk tutkusu olan tartışma ıle geçırmek
ıster
Tartışma konusu, ruhun olumsüzlu-
ğü olacaktır -bu konu genelde ılgı uyan-
dırmış olmasının yanı sıra, Sokrat ıçın
güncel bır onem de arzetmek olan bır
konudur- Sokrat tartışmada olumlu
gorüşu savunmayı seçer, hayranlann-
dan ve en fazla değer verdığı oğrencı-
lennden olan Simmias ve Cebes ıse ko-
nuyu olumsuz açıdan tartışırlar Boyle
bır donemde bu tur bır tartışmaya gır-
mek. belkı de buyuk bır nezaketsızlık
ya da patavatsızlık olarak algılanabılır,
ancak Sımmıas ve Cebes, Sokrat'ın
muntlen değıl, entelektuel öğrencılen-
dır Tartışmanın amacı ulaşılacak ku-
ramsal sonuç değıl konuyu çelışen fı-
kirlerle ırdelemektır Çok sevdıklen,
saydıklan ve ve kısa bır süre sonra öle-
cek olan kışı açısından vanlacak sonuç
ne kadar rahatsızlık vencı olursa olsun
tartışma surer Bu 11 saatte bıle Sok-
rat'ın yoldaşlan -onun muntlen değıl,
ogrencılen olduklan ıçın- Sokrat'ın ru-
hun olumsüz olduğuna ılışkın goruşle-
nnı eleştırel bır bakış açısıyla tartışır-
lar
Ozellıkle lısans eğıtımı sırasında, fı-
zık veya kımy a gıbı yoğun bır bılgı ak-
tanmının zorunlu olduğu bılım alanla-
nnda belkı eğıtımın yansıtıcı ve yoru-
ma açık olmak yenne enformasyonal
olması zorunluluğu vardır Öğrencının
tartışmaya hazır hale gelebılmesı ıçın
onemlı bır bılgı bınkımıne sahıp olma-
sı gerekmektedır Ancak bırçok bılım
dalında yenı başlayan öğrencılenn bıle
kendı duşuncelennı yansıtabılmelen ve
konulara eleştırel bakabılmelen mum-
kundur Eğıtımcı olarak bızlenn gore-
vı, oğrencılerde bu yaklaşımı teşvık et-
mektır
Eğıtımde Sokrat modelı, tartışmaya
tutkulu bır ınanç ve çelışen fıkırlenn
vurgulanması şeklınde ozetlenebılır
Oğrenme ortamında, oğrenen kışı, kenv
dını oğretenın mundı gıbı değıl, öğren-
cısı gıbı algılayabılıyorsa eleştırel dü-
şunce oluşabılecektır Ozellıkle lısans
ustü eğıtım sırasında ogrencı ya da asıs-
tan kendını "hoca" ıçın ya da "hoca"nın
yanında çalışan bın gıbı değıl. onunla
bırlıkte çalışan bın gıbı algılamalıdır
Farklı goruşlenn olması doğaldır ve
bu farklılıklar her aşamada cekınılme-
den ıfade edıiebılmelıdır Öğrencı ya
da asıstanın geleceğı, "hoca" ıle uyum-
lu ve ıyı ılışkıler ıçınde olmasına değıl,
bılımsel yeterlılığıne bağlı olmalıdır
Bılgı aktanmı olmalıdır ve olacaktır,
ancak ortam her zaman tartışmaya açık
tutulmalıdır
Farklı konularda kışılenn farklı go-
rüşlen varsa, bu farklı göruşler mutla-
ka bılımsel temele dayandınlarak des-
teklenebılmelıdır Desteklenemeyen
gorüşler. doğal olarak saygı ve kabul
gormeyecekierdı r
Eğıtımde otonte sorgulanabılmelıdır
Bu sındınlmesı değıl. pekıştınlmesı ve
ozendınlmesı gereken bırtavırdır
Eğıtımın nasıl olması gerektığı konu-
sunda şüphesız daha vurgulanması ge-
rekJı pek çok konu vardır, ancak bugun-
kü yazımızın başlığı akademık özgür-
lük olduğu ıçın, oğrencı-munt ayınmı-
nı belırtmekle yettnıyorum
(1) Socıetvjor Academıc Freedom and
Scholarshıp = SAFS
(2) Socıetvfor Academıc Freedom and
ScholarshıpNemletter No 7 Haz 1994
(3) Socıetv for Academıc Freedom and
Scholarshıp \eusletter No 6, Nısan
1994
(4) John J Furedv Ice Statıon Acade-
me Grajıtas, Vol 1 (2). 18-22 (1994)
ARADABİR
SALİM ŞENGÎL
KDV Uzerine TahterevallL.
Bu yanlış ıkı kezdır yınelenıp duruyor Bırçok ulusun nu-
fusuna oranla ülkemızde çok az kıtap okunduğu bır gerçek
1
Her uretılene KDV konulması uygulaması başlarken bu yağ-
murdan yayınlar kendını kurtaramadı Kıtaba yuzde 7, bu-
nun dışında kalan yayınlara ıse yuzde 15 KDV konuldu So-
nuç olarak zaten çok az okunan kıtabı bu uygulama etkıle-
dı, pahalılanmasına neden oldu
Bunun uzenne okuyanlardan yakınmalar oldu O hale gel-
dı kı yonetımı tedırgın etmeye başladı En sonunda yalnız
krtaplarda KDV yuzde 1 'e ındınlmek zorunda kalındı Ne var
kı, bu ıyı nıyet aslında kıtabın satış fiyatını ucuzlatmak yen-
ne daha da pahalılaştırdı Bu kez kıtabı ureten yayımcılann
şımşeklennı uzenne çektı yonetım
Nedenı şoyle açıklanabılır Yayınevı kıtabı uretırken bunu
meydana getıren yan urunlere yuzde 15 KDV oduyor Oy-
sa kıtabı satarken ancak yuzde 1 'ını gen alıyor, yuzde 14'u
kalıyor Yayınevı bunu sıneye mı çekecek? Olur mu boyle
bır şey Kıtap ıçın odedığı ve gerıye alamadığı harcamala-
nnı malıyet fryatı uzenne eklemek zorunda kalıyordu Boy-
lece de kıtabın satışfiyatıucuzlamıyor, tersıne pahalılanmış
oluyordu
Çoğu bu konuda bılgısız, yeteneksız gorevlıler, aynca sı-
yasal etkılerie kayınlmış danışmanlann verdıklen uluorta ka-
rarlaıia KDV uzennde tahterevallı oluştu önce bır yanı, son-
ra obur yanı ağır bastı KDV yalnız kıtaplarda yuzde 8'e
yukseltıldı Arkasından gazetelerde yakınma yazılan yayım-
lanmaya başladı Suregelen bu yanlış uygulamanın bır kez
daha değışmesı yakındır Bunun ıçın
Yonetım gerçekten kıtabın ucuzlamasını ıstıyorsa alına-
cak onlemler çoook önce
1- Yalnız kıtap basımlannda kullanılacak kâğıdın satış fi-
yatı ucuzlatılmalı
2- Kıtabın basım sayısına gore harcanan dızgı, film (renk-
lı ve sıyah-beyaz), montaj, baskı, cıltleme ışlennde alınan
KDV ıle kıtabı satarken alınan KDV eşıtlenmelı
3- Turkıye Yayıncılar Bırlığı veTurızm Yayıncıları ve Dağı-
tımcılan Derneğı'ne (TUYAT) gumruksuz kâğıt getınne ola-
nağı venlmelı
Yukanda yazılı uç bolumde ozetlenen onenler uygulanır-
sa kıtap ucuzlar, hem de çok ucuzlar
Unıversıte yayınlan ıçın unıversıtelenn, Turkçe yayınlar-
da yayınevlen ıle kendı kıtaplannı bastıracak kışıler ıçın 'Tur-
kıye Yayıncılar Bırlığı', yabancı dıllerdekı yayınlar ıçın 'Tu-
nzm Yayıncılan ve Dağıtımcılan Derneğı' denetımı ustlen-
melı ve uygulamayı kotuye kullanana ağır parasal cezalar
venlmelıdır
Unıversıtelenn dışında kışı ve yayınevlennın kıtap basımı
ıçın yaptıklan harcamaların (dızgı, kâğıt, grafikerlık, baskı,
cıftleme) faturalannın kopyalan odemeyı yaptıklan yerlerden
doğrudan doğnjya denetlemeyı yapacak derneklere gön-
denlecek llgılı dernek en son cıltevı ve baskı fatura kopya-
sını aldıktan sonra kıtabın baskı adedıne gore once kâğıt
mıktan ıle başka harcamalann doğru olup olmadığını de-
netleyecek Bu hızmetı ıçın uretılen kıtabın malıyetı uzenn-
den bınde bır ucret alındıktan sonra denetım belgesını ve-
recek. Kıtabın yayımlanmasından bır ay ıçerısınde denetım
belgesını alamayan kışı ya da yayınevı bağlı bulunduğu ver-
gı daıresıne bıldınlecek
Boyle bır uygulama sonunda, faturalardakı gıder harca-
malan artacak, bundan sağlanacak gelır vergısı, KDV ıle
gumruksuz kâğıttan yok olan gelırı fazlasıyla karşılayacak-
tır
Imam ve sağlık
Dr. M. ŞEREF ÇÎNPOLAT£^e/2/r TabıplerOdası MerkezDelegesı
• • Ikemızde sık olarak sergıle-
U
nen bır tavır oldu artık gün-
dem değıştırmek Yınebınle-
n tarafından kuvuya bır tas
atıldı "Saglıkçı iaaanr V ıl-
lardır ıktıdarlann beyın kıv-
nmlannı saran orumcek ağının uzantısı ol-
duğunu duşunursek pek de bılınçsızce atıl-
mış bır taş olmadığını fark edenz
Imam kımdır'
7
Ne amaçla uretılır'
7
tstıh-
dam alanı neresıdır
9
Ilk sorumuzun yanıtı
fazla değışıklığe uğramayabılır Üretım
amacı ıstıhdam alanı sorulanna ıse dın ve
sıvaset ılışkısınde çok farklı yanıtlar alaca-
ğız gıbı gorunuyor Doğum kontrolu, koru-
yucu sağlık hızmetlen, tıp dışı tedavı >on-
temlennın zararlanru bıle ıvıce anlatamadı-
ğımız halkımıza en son "Irnam Lster misi-
niz"dıye soracağız herhalde Ortaçağ kafa-
sı ve anımıstık toplum yapısına uygun bu
anlayışın sağlığa yansıması utanç vencı bır
durum Yenı bır ıstıhdam alanı "Sağükçı
imam!" Once cınsıyet aynmına dayalı sağ-
lık seçeneklen sunuldu Sonra kadavraya
don gıydırme meselesı Bugun de "sağükçı
imam." Kuşkusuz hasta haklan açısından,
hastanın hekımını ozgurce seçme hakkı var-
dır Ama hekımınden ımam ısteme hakkı
var mı
9
lşte bu, bılım-dogmatızm olçeğın-
de tartışılır Duşununuz Psıkıyatn servısı-
ne ımam ve psıkıyatnstın yaklaşımını Ba-
>an hastaya kocası tarafından kaba dayak
atılmış Pbsttravmatikstresyaşamakta Psı-
kıyatnstın bılımsel yaklaşımına karşın.
ımam. "Kızım, kocan hakhdır, yoksa boşa-
nacaktmız"derse bayanın durumunun kö-
ruleşmesının hesabını kım verecek Imam,
'Ben haklıyım' dıyecek, çunku bağlı bulun-
duğu kurumun başkanlıgının açıklaması, bu
yonde, pekı ya psıkıyatnst
Sağlık Bakanhğı'nın böyle dahıyane fı-
kırlen ortaya atmadan once ulkemızde ço-
zumsuzluğe doğru gıden sağlık sorunlany-
la ılgılenmesı gerebyor sanınm Hem boy-
lece ımamın nereye yerleştınlmesı gerektı-
ğı daha ıyı anlaşılacaktır
Ulkemızde sağlık harcamalannın GSMH
(Gayn Safı Mıllı Hasıla) ıçındekı payı yuz-
de 3 4 kadardır Oysa aynı ıktıdar, Dıyanet'e
yaklaşık uç kat fazla pay ayırmayı uygun
gormektedır Demek kı alınan karan yadır-
gamamak gerekıyor çunkü temdlı bır an-
layıştan kaynaklanıyor Buna koşut olarak
ulkemızde yıllık sağlık harcaması kışı başı-
na40ABDDolan Bu değer Yunanıstan'da
336, Ispanya'da, 521, Ingıltere'de 758, Nor-
veç'te 1149 ve ABD'de 2051 dolardır Bura-
kamlar ınsan sağlığına ne kadar onem ver-
dığımızı gostenyor Denılebılır kı ekono-
mık gucumuz bu kadar ICırlı ellenn yargı-
ya duşenlen ve düşmeyenlen gerçeğını ka-
bul ederek bu goruşe olur dıyehm Ama bır
ulkenın ekonomık ımkânlanna gore sosyal
gelışmışlık duzeyının bır olçusu vardır
"UIusalPtrfonnansFarkı"(UPF) Turkıye.
sağlıkta UPF olçutunde toplum sağlığı açı-
sından -48 değenyle dunyadakı en duşük
on bır ulke arasında yer almaktadır
ABD'nın sağlıkta UPF'sı ıse -3 Bu ıkı ul-
kenın benzer ozellığı, toplam sağlık harca-
malan ıçındekı kamu kaynaklan ozellığı,
toplam sağlık harcamalan ıçındekı kamu
kaynaklan payıdır ABD yuzde 41, TC yuz-
de 40 Yanı sağlık harcamalannın büyuk kıs-
mı, kamu kaynaklan dışından karşılanmak-
tadır
Oysa toplam sağlık harcamalan ıçındekı
kamu kaynaklan payı ve sağlıkta UPF'sı ba-
kımından çeşîtlı Avnıpa ulkelennı değer-
lendırdığımızde Kamu payı yuzde 99 olan
Norveç'm UPF'sı 0 (sıfır) Yuzde 87 olan
lngıltere'nın + 1, yuzde 72 olan Ispanya'nın
+ 4, yüzde 75 olan Yunanıstan'm + 9 olarak
saptanmaktadır Acabaozelleştırmemılıta-
nı Sayın Başbakan, Türkiye, bolgede son
sosyalistdevtet" cümlesını söylerken bu ger-
çeklen dıkkate almış mıydı9
ABD tıpı sağ-
lık harcamalannda ısrar eden bu anlayışa
sanınm kamu harcamalanndakı pay ve sos-
yal devlet ılkesı orneğınde Avrupa ulkelen
en guzel nesnel yanıtı vermektedırler Bu-
gun yüzde 60'lık kamu kaynaklan dışı sağ-
lık harcamasıyla bu kotu durumdaysak özel-
leştırme mantıgıyla daha nereye kadar bu
oranı arttınp halkı serbest pıyasanin ınsafı-
na bırakacağız Devlete ekonomık yük ola-
rak gosterdığınız yataklı tedavı kurumlan,
harcamalannın yuzde 71 'ını zaten kendı do-
ner sermaye butçelennden karşılamaktadır-
lar Tum bu v enler gostenyor kı tavnnız ıde-
olojıktır Kendı yağıyla kavrulan hastanele-
nmızı bırer yuk gıbı göstenp kureselleşmış
fmans çevrelennm kâr hırsma kurban edı-
yoruz, tabıı halkımızı da Iktıdarlann nıye-
tını ıstatıstıkler çok ıyı açıklıyor aslında Bu-
gun kamu kaynaklanndan finanse edılen
sağlık yatınmlannda 5 9 tnlyonu kamuya
aynlırken, ozel sağlık kurumlanna yatınm
teşvıkı olarak 4 8 rnlyon vermek, zaten gız-
lı bır özelleştırmey ı göstermıyor mu
9
Görü-
nen şu, en ufak sorumluluğu bıle ustlenmek
ıstemedınız Sızler ıçın onemlı olan sosyal
devlet ve uzantısı toplum sağlığı değıl, ne
kadar para, o kadar sağlık anlavışıdır
Ulkemızde bır de temel sağlık hızmetle-
n(TSH)var 1961 yılında yasalaşan 224 sa-
yılı kanunun temelınde koruyucu hekımlık
vardır Bu yasaya bağlı yapı'lanmada 1993
venlenne gore ulkemızde 4229 sağlık oca-
ğı, 11 360 sağlık evı vardır Ama nedense
sağlık denılınce hep tedavı edıcı hekımlık
anlaşılmıştır Bakanlık, ımam atamasında
bıle bu anlayışını sergılemıştır Hastanede
yatan hastanın ımama gereksınımı olur da
TSH kapsamında yer alan kronık hastalık-
lann bakımı ve takıbındekı hastalann ıma-
ma gereksınımı olmaz mı9
Yoksa şu anda
sağlık ocaklanna "Sağlıkçı imam atava-
mam, cami imamıyla yetmsinler" mı dıyor-
sunuz
Aslında sorunu, Sağlık Bakanhğı'nın has-
tanelerde ıstıhdamına vonelık sıyasal dav-
ranışında kılıtlememek gerekıyor Alınan
karar yanlıştır, ama sınsıce ulkeye yerleştı-
nlmeye çalışılan bır anlayışın uzantısıdır sa-
dece Açtıklan ımam-hatıp lıselennm ıstıh-
dam sorununu çozmeye yonelık çalışmak-
tadırlar Sayın Başbakan tarafından venlen
mesajlar, muhatap alınan tankat lıderlen ve
oluşrurulan "Şeriat A.Ş." (Erbil Tuşalp e
saygılar) her şeyı açıklamaktadır Bugun
"sağlıkçı imam" hastanelere değıl -bu kadar
ınandıklanna gore- yonetıcılenmıze gerek-
mektedır
Ne yazık kı polıtıkacılanmız bındıklen
dalı kestıklennın farkında değıller Son ola-
rak bır önen Hastanelerde beyaz önlukler-
le dolaşmayı yasaklayın Sank. cubbe ve
çarşaf ne gune duruyor"
PENCERE
TARTIŞMA
Kitap okumak suç mu?
NAIM GEMRIK
(1953-1995)
Dostumuz, kardeşımız Naım Gemrik'ı yıtırdık
O'nu sonsuz ıyımserlığı, sarsılmaz dostluğu ve
sınırsız dırenme gucüyle anacağız
Eşı Şükran'a, oğlu Alaz'a, akraba ve dostlanna
başsağlığı dılenz
FRANSA'DAKİ DOSTLARI
B
ugunlerde hemen
hemen her toplantıda
gündeme gelen bır
konu var Kıtaplar
uzennden alınan
KDV'nın yuzde l'den yuzde
8'eyukselrılmesı
Kıtaplann, ulkemızın genel
gelır duzeyıne gore, esasen çok
pahalı olduğu gençlenn
kıtapçılara gıttıklennde almak
ıstedıklen kıtabın fiyatını
görünce sahıfelennı çe\ ınp
yenne bıraktıklan soylenıyor
Turgut Ozal dönemınde kâğıda
yapılan aşın zamlann bır
noktada Kenan Evren
tarafından sınırlandınldığı
hatırlanıyor ve Sayın
Demirel'ın aynı duyarlılığı
gostermemesı
uzuntü ıle belirtılıyor
Soylendığıne gore, bu zam
karan bazı yayınevlennın ısteğı
uzenne yapılmış Bu
yayınevlen, kendüennın
devlete peşınen odedıklen
yuksek KDV'lerden otürü
devlette bınken büyuk
alacaklannı gen
alamıyorlarmış Kıtap
uzennden alınan yüzde 1 KDV
ıle de zararlannı
kapatamıyorlarmış
Bırkaç kıtapçının şıkâyetı
uzenne, bütun Türk
toplumunun okuma
olanaklannı sınırlandırmak ve
durumdan şıkâyetçı olmayan
dığer kıtapçılan da satış
olanaklannı daraltmak
suretıyle cezalandırmak doğru
mudur9
Çare olarak
kıtapçılardan alınan yüksek
KDV duşurulemez mı ıdı9
Yahut, kıtap yenne örneğm,
ıçkı veya sıgaraya zam
yapılamaz mı ıdı
9
Zammı
başka maddelere yapma
olanağı varken, yıne kıtaba
yönelınmesı, ınsanda,
hükümetın, adeta okumanın
engellenmesı polıtıkasmı
ızlemekte olduğu ınancını
yaratmaktadır Kıtap ve
gazetelenn kontrol altında
tutulması veya
okunmalannm şu veya bu
şekılde sınırlandınlması,
dıktatörluk rejımlennde
gorulen bır olaydır Nazı
Almanyası nın propaganda
nazın Göbbels: "Ne zaman
kultürden söz edilse, tabancamı
çıkanp masanın üzerine
koyanm" demıştı
Daha sonra, sılahın masanın
uzenne konulması ıle de
yetınılmemış, kıtaplar cayır
cayır yakılmıştı Amaç,
ozgurce duşunebılen bır
gençlık yenne, Nazı
propagandasıyla ve
ıdeolojısı ıle, gozlen kapalı,
kole ruhlu bu- gençlık
yetıştırmektı Başanlı da
oldular Bunun sonucunda, bm
bır zahmetle yetıştmlen,
mılyonlarca, pınl pınl Alman
gencı, sonu olmayan bır
maceraya sürüklenerek yok
oldular Turkıye,
demokratıkleşme ve çağ atlama
ıddıasında olan bır ulkedır
Avrupa'nın bır parçası olmaya
hazırlanmaktadır Bunu nasıl
yapacaktır9
Sağlıklı bır
demokrası, ancak, aydın bır
toplumla mümkun olabılır Bu
da eğıtımle, kıtapla, özgür
basınla gerçekleşır Gençlen
okuyamayan bır ulkenın
Avrupa topluluğunda yen
olamaz Olsa da bu yer
paryalıktan ılen gıdemez
Dıleğımız kıtaplara venlen
KDV zammının tekrar
gozden geçınlmesıdır
Erengiz Somel
Yiiz Bli Yıl Önce ve Sonra
Tanh bılıncı ınsanlıkta çok geç uyandı; çunku bu bılın-
cın ışıması ıçın tanhın aydınlanması, bılımsellığın yoğun-
laşması, geçmışe donuk bılgılenn sağlanması gerekıyor-
du.
Turkıye'de 21 'ıncı yuzyıla 5 kala en sıcak konu Avrupa
Gumruk Bıriığı'dır Gumruk bırtığıne gırmek ıçın vermeye-
ceğımız odun, yapmayacağımız şey yok1
GB (gumruk bır-
lığı) oyle bır mutluluk kı buna karşı çıkan gen kafalı ve dı-
nozorsayılıyon GB'yegırışleAvrupalı olacağımız sanılıyor,
eğık duzeyde kayıp gıdıyoruz, oysa buna benzer olaylan
ve tartışmaları geçmışte de yaşamıştık.
Eğer bıraz tanh bılıncımız varsa, geçmışın deneylennı
anımsayabılınz.
•
1830-37 yıllan arasında Istanbul'dakı Ingılız Elçılığı'nde
başkâtıp olarak çalışan Urquharth, Osmanlı'nın genış bır
pazara sahıp olduğunu gormuştu, Anadolu, Ingılız çıkar-
ları ıçın yararlı bır alandı Urquharth, fikıriennı Istanbul'da
çıkan 'Monıteur Ottoman'm başyazan Fransız asıllı Bla-
que aracılığıyla yayıyordu Babıâlı'nın Londra'nın ıstekle-
nne karşı dırencı zayıftı, ekonomıde lıberalızmın Turkıye'ye
gırışı 150 yıl once gerçekleştı
Istanbul'da tıcaret yapan Ingılızler'ın sozcusu olan
Churchill, 1840'ta çıkardığı 'Cende-ı Havadıs' gazete-
sındekı Ermenı yazarlarla lıberalızmın Osmanlı'dakı kura-
mını başanyla yayıp yurutuyordu
1838'de IngılızJerle unlu tıcaret anlaşması ımzalandı; bu
anlaşma otekı Avrupa devletlenne de uygulandı, 'serbest
pazar, gumruk ındırımı, açık kapı' sıyasetı ekonomının te-
me) kurallanna donuştu.
Tanh bılıncı dıyor kı
Bugun Turkıye'de ısıtılan fikırler, yenı değıldır, 150 yıl
once gundeme gınp uygulanmıştır
•
Sonra ne oldu?
Açık kapı ve serbest pazar uygulamasıyla Turkıye Av-
rupa'ya katılamadı, ama, Avrupa'nın açık pazan oldu, eko-
nomı çoktu, Namık Kemal bu gıdışe "Humyef gazete-
sınde karşı çıktı
".. bızzıraatte olduğu gıbı zenaatte dahı vaktıyle ken-
dı yağımızla kavrulurduk, hemen her ıhtıyacımızı ıfa ede-
cek tezgâhlarımız vardı, yırmı otuz senede onlann cum-
fesı mahvoldu "
Ztya Paşa uygulanan yanlış ekonomı polıtıkasıyla Av-
rupa urunlennın Osmanlı pazariannı ele geçırdığını dıle
getırerek tutulan yolu eleştırdı
" Tüccanmız ıflasa çıktı Ol mamulat ıle muteayyış
olan (geçınen) esbab-ı sanayı penşan oldu Mukaddema
(evvelce) mulkumuze tedavul eden akçamız (paramız) me-
malık-ı ecnebıyeye (yabancı ulkelere) gıdıp hazınemıze
muzayeka (darlık, yokluk) geldı Devlet kaıme (kâğıt para)
basmaya ve faızlı tahvılat çıkarmaya mecbur oldu, nıha-
yet bugunku korkulan hal meydana geldı"
Ahmet Mıthat Efendi 'Ekonomı Polıtık' kıtabında
Adam Smith'ın goruşlerını eleştırerek "serbestlık" sıste-
mının Avrupa ulkelen ıçın duşunuleceğını, Osmanlı gıbı ta-
nm toplumlannın "mahvı" olacağını ılen surdu. Ahmet Mıt-
hat, ulkede bırçok fabrıka kurulduğunu, ama, serbest rt-
halatın bunları yıktığını belırterek, makıne ve sanayı ham-
maddelendışındakı ıthal mallannaağırgumruklerkonma-
sını ıstedı, Avrupa teknolojısını Turkıye'ye getırtmek gere-
ğını vurguladı
•
Goruluyor kı Turkıye 19'uncu yuzyılda tartışılanlan bu-
gun yıne tartışıyor.
Geçen yuzyılda benımsenen 'açık pazarekonomısı'Os-
manlı'yı yıkmıştı Cumhurıyet dönemınde buna tepki oluş-
tu, sanayıleşme atılımı koruma duvarian ardında gerçek-
leştinldı; ama, sanayıde dışardan gelecek urunlerie yan-
şacak bır aşamaya gelebıldık mı?.
Goreceğız!
Ancak GB'ye gırmekle "Avrupalılaşmak" arasındakı ay-
nmı unutmayalım Eğer Avrupalılaşma, uygarlaşma anla-
mına kullanılıyorsa Avrupa'nın her gırdığı serbest pazar ul-
kesının uygarlaşmadığını bılecek olçude tanh bılıncımız ol-
malı'
Turkıye 1949'dan ben Avrupa Konseyı uyesıdır
Ama onlar nerde, bız nerde''
ATATURK
VAKFI'NDAN
DUYURU
PANEL
Konu: Laıklık, Devlet ve Çağdaşlaşma
Konuşmacılar: Ord Prof Dr. Reşat Kaynar
Prof Dr Ah Rıza Berkem
Prof Dr Nıyazı Oktem
Yönetmen: Doç Dr. Zernn Bayrakdar
Yer: Istanbul Tıp Fakultesı 14 Mart Anfisı
Tarih: 7 Mart 1995 Sah
Saat: 12 30
Panelımız ılgıh herkesın katıhmına açıktır
YÖNETİM KURULU
httklal Cad Taksım Palas Apt No 27/4 Taksım 80060
htanbul
Telefon 02122932633/34 Faks 0212252 72 73
SOZ* n H T İ T
• Ermeni olmadıklarına hükmedildi!
Azınlık okullarında Mıllı Eğıtım den kayıt sılme
operasyonu 'Nufus kayıtlarında buyuk dedesı
dönme çıktı' Ohannes de Turkmuş
• Haymana'dan mektup var
Haluk Gerger Demırel ı zıyaretlerını anlattı
• 8 Mart etkinlikleri takvimi
• Can Yücel: Adı kötüye çıkan şair
• Kuzey Irak'ta MİTolojik vals
Mıllı Istıhbarat Teşkılatı nın Irak Kurdıstan Bırleşık
Cephesı ıle gızlı goruşmesı
• Met-Üsften METO'BİYOGRAFİ'ler
• Cezmi Ersöz'ün sokak soyleşisi
3. sayı bayilerde