Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 MART 1995 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Çeviri ve anlamsal iletişim
Gerek yazınsal çevınde gerekse ozel alan metmlennın
çevırısınde çevırmen, ancak sozcuklenn oluşturduğu
engellerle, dıllenn yapısından doğan guçlüklerle boğuşarak,
onlann ozune ınmeye çalışarak ıletışımsel gorevını yenne
getırmış olur.
Doç. Dr.CENGtZ ERTEM Hacettepe Unı Eğıtım Fak
Yabancı Dıller Eğıtımı Bolumu
Ç
evm genel kapsamda ıletı-
şımsel bır eylem olarak du-
şunulmelıdır Çevırmen, ıkı
noktaarasındakı bağlantıyı
kuran kışıdır çıkış nokta-
sından aldığını vanş nokta-
sına ıletır Onun ışlevı, kabaca, vanş
noktasındabekleyenleretoplumsal dıl-
sel sıyasal kulturel vb kazanımlan
sağlarnakdıyebelırlenebılır Bunusağ-
lavabılmenın temel koşullanndan bın
de gerek yazınsal metınlenn gerekse
ozel alan metınlennın çev ınsınde anla-
mı on planda tutmaktır
Yazınsal metınlenn çev ınsınde açık-
lığa kavuşrurulması gereken ılk nokta
çevırmenın basıt bır "kod"çozucu mu
yoksa bır "yarabcı" mı olduğudur Çe-
vın, yazarlık mesleğine yenı atılanlann
en çok yararlanabıleceklen çahşmalar-
dan bın olarak değerlendınlebılır Ya-
bancı dılden ana dık vapdan çeviriler-
d« esas sorun \abancı dılde değıL, ana
ddde varmaktadır. Elbette yabancı dı-
lın bılınmesı kaçınılmazdır Ama çe-
vırmen yabancı dıl karşısında edılgen
durumdadır Çunkü bılme ışı, bılgılen-
me ışı edılgendır Oysa yazmak, vara-
tıcılığıgerektınrveetkendır Amaç ya-
bancı bır duşunceyı akıcı yenne ıvı
oturmuş esnekveolabıldığınceherke-
sın bıldığı bıranadıl ıle aktarmak oldu-
ğundan, çe\ ırmen \anş dılının ıfadele
nnı deyımlennı her zaman kullanılan
devışlennı, yanı o dılı dıl yapan ozel-
lıklen (ıdıotısme) kullanmasını ve bun-
lar uzennde oynamasını bılmek duru-
mundadır Bu oğelenn eksıkhğı >a da
yennde kullanılamaması "zorlama çe-
viri" denen bır durumun ortaya çıkma-
sına neden olur Her dılın, her toplumun
kendıne ozgu deyış bıçımlen algıla-
yışlan, gerçeklen vardır Ozellıkle ya-
zınalanısozkonusuysaçevın vanşdi-
B'ndekı bu gerçeklen bulmak demek-
tır Bu ıster ıstemez çevırmenın yara-
tıcı olmasını gerektırecektır
"Çevıri mi, yaraü mı" sorusu "sozcu-
ğe bağunblık" ve "ozguriuk" kavram-
lannı gundeme getınr Sozcuğe bağım-
lılık. anlamadan çe\ırmeye (psıttacıs-
me) yol açabılır, en azından bu tehlıke
yı ıçınde taşır Ozguriuk ıse "ihanet"
bıçımınde değerlendınlerek bır suçla-
maya neden olabılır Kımılenne gore
sozcüğe bağımlılık (Jıtteralıte) kımıle-
nne gore de ozguriuk çevınde onem-
senmesı gereken noktalardır
Garp Cephesınde Yenı Bir Şev
Yok'un çe\ırmenı Jean Darbelnet'ye
gore her dılın kendıne ozgu bır atmos-
fen ve çekım alanı bulunur lyı bır çe-
vınnın on koşulu çevıreceğımız dılde
ozgurce hareket edebılmemız ıçın kay-
nak dılın bu çekım alanından kurtul-
maktır Buolayıbır uydunun yorunge-
> e oturtulmasına benzetıyor Darbelnet
Bunun ıçın de uydunun dunvanın çe-
kımınden uzaklaşması gerektığını
anımsatıyor Çevırmene gore bunu
sağlamanm yolu, çevınsını yapacaği-
mız yazarla az çok benzerlığı olan ve
çevıreceğımız dılde yazan bır yazan
ıyıce okuyup ozümsemek sonra elı-
mızdekı urunu aynı zamanda bu yaza-
nn dılıne çevırmeye çalışmaktır Şu da
bılınmelı Yeryûzunun çekımınden tu-
muyle kurtulan bır uydunun uzayda
kaybolup gıdeceğı >a da başka çekım
alanlanna gıreceğı de bır gerçek An-
cak ne olursa olsun bu vaklaşım bıze
yazınsal çevınlenn farklı bakış açıla-
nndan yapılabıleceğmı gostermekte-
dır Tanımlamalarla ılgılı şu ıkı ornek
bu savı desteklemeye yeterlı olabılır
François Fedier, çevırmenlen >aır ola-
rak nıtelıyor Ona gore çev ın felsefıbır
olaydır ValeryLarbaud'ya gore çevı-
n bır eleştındır çevırmen en gostenş
sız en sıkılgan enhoşeleştınyıyapan
kışıdır Ornekler daha da arttınlabılır
Bu goruşlenn tumu değerlendınldığın-
de yaansal çeviride yaratıcılığın hic de
azımsanmavacak bir yer tuttuğunu ile-
nsurmekolasıdır Fransız filozof Josef-
Mane Gerando her turlu yaratının bır
bağdaştırma olduğunu soyluyor Bu-
nun temelınde ıse anlam oğesınm >at-
tığı her halde vadsınamaz Çevırmenı
yalnızca bır kod çözücu olarak gorur
sek anlam öğesını ve buna bağlı olarak
ıletışım etmenını (factörunu) ortadan
kaldırmış oluruz Bellı kalıplann dışı
na çıkamayacağı sanılan ozel alan me
tınlennın çevınsınde acaba farklı bır
durumla karşılaşılabılır mı° Bu soru
bazı başka sorulan da bırlıkte getınr
Mernı kaleme alanın toplumsal duru-
mu nedır9
Iletışımden beklenen ka-
zançlar nelerdır9
Okuyucular kımler-
dır9
Bu yazılan ne amaçla okumakta-
dırlar"7
Bu bılgıyı nasıl kullanacaklar-
dır gıbı pek çok soru gundeme gelebı-
lır Soylemın oluşmasına yol açan ve
onaanlamınıverenbuvenlerdır Bılım-
sel sovlemın toplumsal boyutlannın
açımlanması, bu soyleme farklı açılar-
dan yaklaşılmasıyla saglanır Başka bır
deyışle metındekı temel bılgıler ıçınde
bılımsel ıletışımm toplumsal gorevını
bulmak gerekır Bu, bır olçude bılım-
sellığı halka yayma çabasıdır Bılımsel
metınlerdekı ya da ozel alan metınle-
nndekı açımlamalarda aynı amaca yo-
nelıktır Bu bağlamda çevın bılımsel
soylemlenn açımlaması gıbıdır Her
çevın bır **yenıden oluşturma"dır Ye-
nıden oluşturma anlamsal bır ışleve sa-
hıptır ve soylemın ıçenğını gızıl guç
(potansıyel) olarak bır başka bıçıme
dönuşrurucü rol oynar Anna-Marie
Laurian bır venyı yenıden oluşturma-
nın onu kendısıne mal etmek olduğu-
nu ılen surmektedır Yenıden oluştur-
manın bılgı kazanımındakı rolu yadsı-
namaz Eğıtım açısından onemı buyûk-
tur Herrurlüaçımlama,metnınanlaşı-
lıp anlaşılmadığını denetleme olanağı-
nı venr başka bır deyışle bır kavram
bır ıfade anlaşıldığı oranda kazanılmış
olur Marie-FrançoislVIortureux,bılım-
sel soylemın anlaşılır kılınması ıle çe
v ın arasındakı benzerlığın her ıkı alan-
da da dılın ortaya koyduğu guçlukler-
de yattığını sovluyor Ona gore her çe-
vın dıllenn kendı guçluklennden do-
ğan tıkanıklıklan açma gınşımıdır Bı-
lımsel metınlenn bıle alternatıf çevın-
lennın gundeme gelmesı hıçbır ozgur
luk ve y aratıcılık olmadan kavTamlann
valnızca karşılıklannı vererek yapılan
basıt bır kod aktanmının dıllenn çatış-
masından doğan sorunlan çozmeye ve
anlamsal ıletışımı sağlamaya yetmeye-
ceğını gostennektedır Bu noktada In-
gılız fılozof Ludwig Josef VVittgenste-
in'ın, sozcuklenn anlamlanndan değıl,
yalnızca kullanılışlanndan sozedılebı-
leceğı yolundakı düşüncelennı anımsa-
mamak elde değıl ClaudeDuneton'un
Wittgenstein'ı destekleyen gorüşlennı
de şoyle ozetleyebılınz Gerçekte te-
laffuz etrığımız ya da ışıttığımız şeyler
sozcukler değıldır Bır takım doğrular
ya da yanlışlar ıyı ya da kotu şeyler,
onemlı ya da sıradan, hoş ya da nahoş
şeylerdır Yalnızca bızde yankı uvandı-
ran sozlenn karşısında harekete geçe-
nz
Maurice Gravier çevınde sozcukle-
nn oluşturduklan engellen aşmak ge-
rektığını ılen suruyor Bu engellenn de
sozcuklenn yenne başka sozcukler ko-
yarak ılk sozcük mozayığını başka bır
sozcuk mozayığı ıle değıştırerek aşıla-
mayacağı bellıdır
Bunun ıçın yapılacak ılk ış anlama
ulaşmaktır Sonra, kaynak metnın ya-
zan yenıden dıle getınlmelıdır Çevın
ıle ılgılı öğretım kurumlannda, oğren-
cılenn yalnızca dılsel bılgılennı genış-
letmek yetmez Bunun yanında onlan
yazarla bırlıkte duşunmeye yoneltmek
yazann dıyalektık düzenıne oturtmak
ve aynı zamanda, duşunce yurutebıl-
melennı, ıyı anlayabılmelennı sağla-
mak gerekır
Sonuçta bır kez daha yıneleyecek
olursak, gerek yazınsal çevınde gerek
se özel alan metınlennın çevınsınde çe
vınnen ancak sozcuklenn oluşturduğu
engellerle, dıllenn yapısından doğan
guçlüklerle boğuşarak, onlann ozune
ınmeye çalışarak ıletışımsel gorevını
yenne getırmış olur
ARADABIR
MEHMET UGURLU
Ankara Barosu Avukatlanndan
Bütünleşmede Görevdeşlik
SHP ve CHP'nın, onun da otesınde tum sosyal demok-
rat ya da demokratık solun butunluğu, toplumumuzun ge-
nel bır ıstegıydı Emeğı ıle çalışanların onculuğundekı guç-
lu bır sol partının vartığı, demokrasının de gereğıdır
Adı ıster sosyal demokrası ısterse demokratık sol olsun,
parçalar halındekı bu sol partılenn ıdeolojık kaynağı em-
peryalızme karşı venlmış bulunan ulusal kurtuluş mucade-
lesıdır Aydınlanma donemı ıle yaşanan kulturel devrım,
humanıst duşunce ve sosyal adalet duygusu, sol ıdeolo-
jıyı gıderek guçlendırmıştır
Sol ıdeolojı ne acıdır kı 12 Eylul'den sonra kuçuk kuçuk
ve dağınık orgutlerte temsıl edılmeye başlanmıştır Guçlu
bır sol partının yennı kuçuk kuçuk sol partılenn almasıyla
demokras» genlemış ve sıyasal yasamda buyuk boşluklar
doğmuştur Sonuçta ahlakı değeriertahnp olmuş, yolsuz-
luk, koktendıncılık ve boluculuk akımları rahatça orgutle-
nebılme olanağı sağlamışlardır
Tam bır demokrası aynı zamanda guçlu bır sol partı ıle
mumkun olabılecektır Yapay parçalanmışlıkları gıderıp
toplumda etkınlığını arttırmış guçlu bır sosyal demokrat
partı, koktendıncılığın, aynlıkçılığın ve yolsuzlukların onu-
ne geçebılecektır Doğu ve Guneydoğu'da halkı devletten
kopanp aynlıkçılığın asıl kaynağını oluşturan feodal zulum
ortadan kaldınlarak ışsızlık ve enflasyon sorunlan çozule-
bılecektır
Yoksa kuçuk kuçuk parçalar halınde, bıreysel çıkışların
dışında etkınlığı olmayan, eşgudum ıçındekı farklı duşun-
celen kendı ıçınde barındıramayan bu sol partılerle Turkı-
ye'dekı ağır sorunlann ustesınden gelmek mumkun değıl-
dır Bugunku sol kadrolar bıraz olsun Mustafa Kemal ha-
reketınden esınlenmelıdır Bu hareket, bıreycı bır hareket
değıldı Saptanan hedefler doğrultusunda karşılıklı goruş.
ahşvenşlerıne dayanan toplumun her kesımı ıle dıyalog
ıçınde sorumlulukların paylaşıldığı bır toplumsal orgutlen-
me hareketıdır Bır kurtuluş mucadelesı ağırlığındakı bu-
gunku sorunlar da ancak koklu orgutlerden doğan kadro-
larla çozulebılecektır
Bu kadroları oluşturacak butunleşmış bır sosyal demok-
rat partı parçalar halındekı sol partılere gore daha guçlu
olacaktır Matematıksel olarak 1,23 sayılarının toplamı 3,
2,1 sayılarının toplamına eşıttır Ancak bu sayılar değışık
sureç ve ortamlarda karşılıklı etkıleşım ıçıne sokulurlarsa
bu sayıların toplamı artık 6 ıle değıl belkı 5 belkı de 7 ıle
sonuçlanabılır Bu sayıların bırlıktelığı uretken bır butun-
leşme surecı meydana getırebılırse yukandakı sayıların
toplamı 6'dan buyuk olur Matematıksel ışlem, uygun ko-
şullann oluşması durumunda, bır çarpım katsayısına bıle
donuşebılecektır
Ne bıreysel çıkışlaria ne kuçuk kuçuk partıleşmelerle ve
ne de uyelen arasında görevdeşlik duygusunu gelıştıreme-
mış ılkesız ve hedefsız bır partı ıle sorunlara çozum uret-
mek mumkundur Muzıkte, bır nota ya da bır çeşnı tek ba-
şına anlamsızdır Aynı şekılde notalann rastgele dızılışlen
de bır anlam ıfade etmez Ama belırlı bırsıstem, eşgudum,
duygu ve duşunce ıçındekı çokseslılığın melodıst ınsan ru-
hunu okşar Bılıncını etkıler
Partı ıçındekı kısır, tek boyutlu goruş ve tartışmaların
kımseye yarar sağlamayacağı çokseslı yaklaşımlarla da-
ha sağlıklı ve akılcı sonuçlara ulaşılacağı açıktır Orgut ıçın-
dekı bu çoğulculuk, ozellıkle partı yonetımınde ve kurul-
taylarda karar alıcılara nesnel ıpuçları verecek ve polıtıka-
lann oluşumunda daha duyarlı davranmalarını sağlaya-
caktır
Hedef sapmalanna duşmeyen çoğulcu duşunce sıste-
mı sosyal demokrat partının vazgeçılmez ozellığıdır Nevar
kı farklı hedeflere yonelen ya da etnık ayrışımlar temelıne
oturtulan partıleşmede, ıç guçler mucadelesı başarıyı en-
gelleyecektır Ne demokrasının ve ne de sosyal demokra-
sının etnık aynşım uzerınde gelışme olanağı vardır Sosyal
demokrası emek-sermayeçelışkısındeemekten demok-
rasıden ve yaşama hakkına dayalı ınsan haklarından yana
tavır alan sosyal, ekonomık ve kulturel yasamda etkınlığı
olan bır duşunce akımıdır
Tanhsel kokenı ıle cumhunyetın temel ılkelenne dayanan
hedefı ve ılkelen belırlı, butunleşmış bır sosyal demokrat
partı, evrensel ve çağdaş duşunceler etrafında yenıden ya-
pılanmalıdır 18 şubatta bu fırsat ele geçtı Inanıyorum kı
yenıleşme ıle butunleşen boyle buyuk ve guçlu bır partı,
parçalanmış durumdakı sol partılere gore daha sağlıklı
kararlar alabılecektır
TURYAP
EMLAK BILGİ BANKASi
Tlf (242)248 49 95 242 48 12
Fax (242)242 37 H
ANTALYA
Romanlannız ve
Ansıklopedılennız
yennızden alınır
TeI:5540804
Avrupa Gümrük Birliği
Gumruk bırhğıne kesınlıkle kabul edılınz Edılmezsek ulkemız adına
denn uzüntulere kapılmaya asla gerek yoktur Dunyada dengeler
sureklı değışmektedır
M. SUPHİ GÜRSOYTRAK
Ataturkçu Duşunce Derneğı Genel Başkanı
T
urkıye ve Avrupa Bırlıgı ılışkı-
lennın bu aşamasında gumruk
bırlığının Ankara Anlaşması'na
ve 1970 yılında ımzalanan Brûk-
sel Anlaşması na gore 19 Aralık
1994 tanhınde ımzalanması ge-
rekmekteydı Bu ışlem hukuksal ve bır bakı-
ma usulı ve teknık bır ışlemdı Ancak Avrupa
Bırlıgı ülkelen Turkıye nıntamuvelığıkonu-
sunda ısrar etmemelen ve Turkıve'den daha
fazla ekonomık çıkar koparabılme arzulan ve
Turkıve nın gûneydoğusunda oluşturmak ıs-
tedıklen sıyasal çorumun gerçekleşebılmesı
ıçın ınsan haklannı bahane ederek toplantıyı
6 Mart 1995 tanhıne ertelemışlerdır
Avrupa Bırlıgı Gümnık Anlaşması nı çıkar-
lan açısından ımzalamamazlık yapabılır mı
9
Bu soruva kesınlıkle hayır dıyoruz Hükumet
gereksız yere telaş etmekte ve maalesef bazı
odunlen vermış gıbı en azından Kıbns ta Rum
kesımının tam uvelığıne karşı kovamamıştır
Dışışlen Bakanı Kıbns Rum Kesımı nın tam
uyelığı ışlemının ancak 6 a> sonra ele alınabı-
leceğını o zamana kadar da bırçok hususun
değışebıleceğını ne hıkmetse- bır sorun kal-
mayacağını soylemektedır Bır yandan alela-
cele Londra'ya uçuyor arkasından Sayın
Denktaş ı ıkna ıçın olsa gerek Kıbns a gıdı-
vor ve geçen hafta ıçınde tekrar Avrupa ya
uçuvor Goruluvor kı Turk hükümetı ve ış
çevrelen bıze gore gereksız bır telaş ıçınde
Gereksız telaş ıçındeler zıra AvTupa Bırlıgı
gumruk bırlığını ımzalayacaktır Çunkü
1) 60-70 mılyonluk Turkıve pazannı kendı
denetımıne alabılecek
2) Turkıye"nın ekonomık değen olan her
turlu sanavı tesıslennı çok ucuza satın alabı-
lecek >a da elde edeceğı hısse çoğunluğu ıle
vonetımını ele geçırmış olacaktır (Turk Lıra-
sı ıle dolar, mark vs arasındakı buyük kur far-
kından dolayı)
3) Kendısıne rakıp goreceğı tesıslen, el de-
ğıştırmeye ya da ıflasa zorlayabılecektır
4) Turkıye 3 ulkelere yonelık tıcan faalı-
yetlennı Avrupa Bırlıgı kollanna normlanna
ve fı> at dûzeyınden, yanı yuksek fıyattan yap-
mak zorunda kalacak, dolayısıyla pazar kav-
bedecektır
5) Avrupa Bırlıgı Turkıye ıle gümrük bırlı
ğı anlaşmasını ımzalaması. Turkıye'yı kesın-
lıkle Avrupa Bırlıgı ust kurumlanna (Ortaklık
Konseyı. "AET Konse>i+AET Komısyonu"
Saynştay \dalet Dıvanı) gıbı tam uye olarak
alınacağı taahhudu anlamına gelmemektedır
Yanı bır yukumluluk getırmemektedır
6) Turkıve'ınn Gumruk Bırlıgı Anlaşma-
sı'nı ımzalaması Turkıye dekı hayat pahalılı-
ğını artıracak bazı ışyerlen kapanacak ışsız-
lık daha da artacaktır Bu duruma karşın geçış
durumunu kolaylaştırmak ıçın malı yardım >a-
pılması orneğın 600 mılvon ECU luk IV Ma-
lı Yardım, anlaşma gereğı geçış surecı boyun-
ca vapılması gerekırken Yunanıstan ın vetosu
nedenıyle hala yapılamamaktadır Bu neden-
le Turk halkının vukü bır bu kadar daha ağır-
laşmaktadır
7) Turkıye Avrupa Bırlıgı norm ve rekabet
koşullanna u>mak zorunda kalacağı ıçın uret-
tığı mallann fıyatlan artacak ve ıhraç olanak-
lan mıktar olarak azalacak \e sonuç olarak
dövız kaybına uğravacaknr
8) Avrupa Bırlıgı serbest ışgucü dolaşımını
anlaşma hukumlenne aykın olarak engelledı-
ğı şekılde engellemeye devam edebılecektır
9) Avrupa Bırlıgı Turkıye gumruk bırlıgı-
nı ımzaladığı halde tam uyelıge kabul edılme-
dığı takdırde, Turkıye gumruk bırlığınden ay-
nlmak ısteğı duyarsa antlaşmada aktıf yetkısı
bulunup bulunmadığı açık değıldır Bu dunım
yenı bır kapıtulasyon donemının başlaması en-
dışesını doğurmaktadır
10) Türkıve ıle Avrupa bırlıgı arasında hu-
kuksal anlaşmazlıklar çıktığı takdırde hangı
hukukı kurum >a da kurumlann vetkılı oldu-
ğu belırsız bulunmaktadır
11) Toprak-mulkıyet ılışkılen ıle göç so-
runlannın nasıl duzenlenecefı hususlan be-
lırsız bulunmaktadır Aslında anlaşmada bu-
lunan yerleşım hakkı tamamen Tûrk halkının
aleyhıne olan bır durumdur
Gayet kısa olarak sakıncalannı belırtmeye
çalıştığım objekuf değerlendırmelerden de an-
laşılacağı gıbı tam uyelığe kabul edılmeden
ımzalanacak bır gümrük bırlıgı anlaşması
mevcut hükümetı ve bazı sermaye kesımını
kurtanr ama Turk halkını ıçınden çıkılmaz bır
badırenın ıçıne surukleyebılır Hele butun ko-
şullan, Avrupa Bırlıgı uyelennın yaranna olan
anlaşmanın Yunanıstan zorluk çıkanyor endı-
>esı ıle ulusal çıkarlanmızdan bazı açık ya da
gızlı ödunler vermeye kalkmak, sorumlulan-
nı ebedıyen lanetlenmekten ve hesap vermek-
ten asla kurtaramaz Turkıye bırlık üye dev-
letlen ıle eşıt hukuk ve hükumran bır devlet
olarak ya kabul edılır ya kabul edılır' Kabul
edılmedıgı takdırde Turkıye yok olacak var-
lıgını sürduremeyecek dıye bır kuruntuya hıç
kımse asla kapılmamalıdır Dunvadakı denge-
ler sureklı değışmektedır Onemlı olan şımdı-
ye kadar olduğu gıbı Turkıve nın bundan son-
ra da guçlu bır devlet olarak variığını surdur-
mesıdır Efendımbızı Avrupalısaymazlar Av-
rupa hukukundan ıstıfade ettırmezler Dun>a
globalleşıyor, bunun dışında kalamavız gıbı
safsatalara kendımızı koru korüne kaptırma-
yalım Osmanlı Devletı, Kınm Savaşı'ndan
sonra 1856>ılındayapılan Pans A.ntlaşmasf-
na gore Avrupah sayıldı Hukukundan yarar-
lanması kabul edıldı ve toprak butunluğu Av-
rupalı dev letler tarafından garantı edılmıştı
Aynı Avrupalılar değıl mı Turklen Asya ya
surmeye kalkan Tanh ancak guçlu olanlann
bağımsızlık ve ozguriuk duvgulan yuksek
olan ulusların varlıklannı ezel-ebed sur-
dürebıleceklennı gostennektedır
PENCERE
TARTIŞMA
Yaşar Kemal'i anlamak...
Y
azı nın genış halk
yığınlan
tarafından
vadsınması, bu
durumun daha
çok bır etık
olarak bugune taşınması
toplumumuzun tartışmayı
bılmeyen bır şıddet toplumu
olarak bıçımlemesını de
berabennde getırmıştır
Tartışmayı bılmemek en onemlı
toplumsal ozurumuz olmalıdır
Turk dılının Homeros'u ve
>anm >uzvıllık yazın adamı
"Yaşar Kemal'ın soy ledıklennı
anlamaya ve one surdüklennı
tartışmaya, yanlışsa eğer
çurutmeye çabalamadan
bırçogumuz onu vargılavıp
ıtham etmeyı vegledık ne
yazık Edip Cansever
"Gulemıvorsun >a. gulmek/Bır
halk gulebıhyorsa gulmekür"
dıvor bır şıınnde Yazarlar bır
anlamda bır ülkenm toplumsal
vıcdanı da sayılmaziar mı
9
Yaşar Kemal, yıllar yılı kendı
dunyalan ıçınde o vakur ve
odünsuz Anadolu ınsanının
destanını yazdı Yuregını ve
beynını onlann nabzının
duyarlıklannın ustune koydu
Öncelıkle bır dıl ve soylem
yetkınlıgıyle ınsanın 'onurunu"
yazdı Yazdıklannın bu ulkenın
toplumsal, kulturel gerçeğınde
hep bır karşılıgı vardı Halkını
katıksız ve hummalı bır aşkla
sevmese bunca vapıta ımza
koyabılır mıydı9
Yaşar Kemarın Der Spıegel
dergısınde yayımlanan yazısının
da tıpkı yapıtlannda oldugu gıbı
toplumsal, kültürel ve sıyasal
vaşamımızda bır karşılıgı
olamaz mıydı9
Bırçogumuz
neden yazıyı suıdırerek
okumadan bır önyargıyla karşı
çıkmayı veğledık
0
Yılda dort
>-uz tnlvonu savaş harcamalanna
ayınp yuzde 150 enflasvonla
ulkevı bır uçurumun eşıgıne
getırenlere ırkıhyor Yaşar
Kemal Şıddetı çozum dıye one
surenlenn gafletıne ve kalan bır
kerte umudu da heba edenlenn
aymazlığına uzuluyor
Ama gorun kı "cinnet
ucunnnlarTnın eşıgınde artık
aklın değıl, şıddetın ve bır kor
gururun dılıdır egemen olan, ışte
Yaşar Kemal ın gorevı de burada
başlıyor ve oturup destanını
yazdığı halkın trajedısıne dıkkat
çekıyor tnsanına v ıcdan
borcunu oduyor Çunku onun
vıcdanı "daha çok kan"
dıyenlenn degıl bır yazann
vıcdanıdır Yaşar Kemal'ın Der
Spiegel dergısındekı yazısına
ılışkın kımı vazarlar makul bır
sağduyuyu seçerken kımılen de
"cinnet" ve "cınayete"devam
demeyı yeğledıler Kımı yazarlar
sevıyeyı ve aklın yolunu
seçerken kımılen de hıçbır
sevıve ve nesnellık ıçermeyen
T. Bilimler Akademisi
1
8 Şubat 1995 gunlü
Cumhuriyet ın Bılım
Teknık ekınde bır
yaşını dolduran
-Turkıye Bilimler
Akademisi" nın
(TLBA) başkanı ıle vapılmış bır
konuşma yer alıvor Kısaltılmış
adının 'koklen yukarda
mevhum cennet ağacı'nı
çağnştırdığı bu kurumun,
devletten, kuruluş yasası (KHK
497) uyannca her yıl okkalı bır
tahsısat aldığını bılıvorum Buna
karşıhk işlevi ve etkinkkleri
konusunda yasada yer alan
soyut kurallar dışında bır bılgım
yok Sayın Başkan ın
açıklamalanndan da fazla bır şey
çıkaramadım Ama bır noktada
Sayın Başkan ın (kendısı
çekımser de olsa) dıle getırdığı
bır göruş var kı buna degınmek
gereğmı duyuyorum TUBA
çevTesmde egemen olduğu
anlaşılan bu göruşe göre,
ulkemızde çeşıtlı nedenlerle
sosval bilimler yctennce gelişmiş
olmadığı ıçın, akademının bu
alandakı çalışmalara destek
vermesıne de şımdılık gerek
duyoilmuyonnuş
Bu "gehşmemışiık" savı sosyal
bılımlenn tumunu kapsadığına
göre, bunun ıçıne zorunlu olarak
hukuk da gınyor demektır Bu
durumda, bu savı ılen süren ya
da bemmseyen TUBA
mensuplannın, Turkıye'de
ozellıkle son 30-40 yıl ıçınde,
hukukun çeşıth dallannda
uretılen bdınısel urunlen,
ızlemış ıncelemış dennıne
anlanuş ve değerlendırmış
olmalan gerekır Bunu
yapmadan "gelışmemişlık"
yargısına vanyorlarsa, boyle bır
tutum her şevden once biüın
yontemine ve bılımsel ahlaka
açıkça aykın olan ve bılım
adamı nıtelığıyle asla
bağdaşmavan bır davranış teşkıl
eder Şunu da ekleyev ım Son
soz olarak şunu da belırteyım
yazılannda konuyu çarpıtıp
Nobel Odülü'ne fılan getırerek
bağnazlıklanyla Engızısyon
mahkemelen kurdular
Yaşar Kemal ın vazısı ve tavn
*ince"lenn, "Memeflenn
yankısız çığlıgıdır, o çığlık kı
Kemal'len yargılayanlarda yankı
bulamavıp aydm vıcdanına
sıgınmıştır O v ıcdan kı asla
cellatlar gıbı duşunmeyecektır'
Ne varkı şımdıbazı
bağnazlıklara göre lehte olan her
şey yanlışda olsa doğru aleyhte
^an her şey doğru da olsa
yanlıştır Neacı'
Bu şıddet tutkusu Bu
şuursuzluk Bu cınnet
sendromlan bızı nereye gotürur'
7
îçımızdekı bastınlmış vıcdanı
uyandırahm çunku bu ulkede
bır tanh yazılıyor ve herkesm
vıcdanı bu tanhten sorumludur1
Yılmaz Odabaşı
Haymana Kapalı
Cezaevı
Sayın Başkan'la yapılan soyleşı
dolayısıyla yayımlanan lısteye
bakılırsa, TUBA nın şeref, asıl
ve asosyeO) uyelen arasında
hukuk bUımı mensuplanna yer
venlme gereğı duyulmamış Bu
tutum akademının kapalı bır
çevrede btrtakım kışılere ek ış
ve unvan dağıtmaya yaravan bır
tekke olduğu ızlenımı venyor
Bu vesıle ıle yaşamlannı, kendı
bılım kurumlannda hukuk
bılımıne adamış dostlara eskı bır
dızeyı anımsatıyorum "Saye-ı
TUBA'yı ıstemem, ne\nıhalıın
varıken"
Aydm Aybay
Içerde Yatan Onlar Değil,
Biziz...
Içerde fikır suçundan yatan 1OO'u aşkın kışı var, ıster-
senız bu hapisanecılere 'duşunce suçlusu' da dıyebılınz,
ıçerdekıler kafalanndan geçenı soz veya yazıyla dıle ge-
tırdıklerı ıçın mapusanede yatıyoriar
Içerdekılerı anarken çoğunlukla tanıdığımız aydınlan
sayıyoruz, Fıkret Başkaya, Haluk Gerger, Ismail Be-
şikçi, Mehdı Zana, Yılmaz Odabaşı...
Ya otekıler?
Dışarda davası suren ya da kuyrukta bekleyen unlule-
nmız de var
Oral Çalışlar'ın kulakları çınlasın1
Yaşar Kemal'ın de
Demokrasıyı kırk yıldan berı talım edıyoruz, ogreneme-
dık Askerlıkte acemı erat kışlaya ılk geldığınde talıme çı-
kanlır, sağa don, sola don, tufek as, tufek çıkar, yat kalk1
Erat bır yaramazlık yapar da çavuşun kafasını kızdınrsa
ceza hazırdır
Nedır o ceza9
Çavuş eratı koşturur, yatınp kaldınr, anasından emdığı
sutu burnundan getınr
- Istıkamet karşıdakı tepe1
Marş-marş' Koş ulan'
Yat kalk' Yat kalk' Marş-marş' Yat kalk' Yat
kalk' Yat kalk' Marş-marş' Yat kalk'
Ne demokrası talımı ımış b\f> Kırk yıldan ben yat-kalk-
la cezaevıne gırıp çıkan, dışan çıkınca da demokrası var
sanıp dılını tutamayan aydınların aklı başına gelmedı, yat
kalk yat kalk
•
Eskıden 'fıkırsuçu' deyınce akla daha çok 'komunıst-
Wc'gelırdı, Sovyetleryıkılınca ulkemızdekı egemen guçler
bır 'OOOAJ ' çektıler, CezaYasası'ndakı 141 -142'ncı mad-
delerı kaldırıp ozgurlukçu numarası yaptılar, bu arada
163'uncu maddeyı de 'hazfedınce' şerıatçılık serbest kal-
dı
Gel keyfim gel değıl mı'?
Hayır
Bu kez ortaya bır boluculuk numarası çıktı:
Terorle Mucadele Yasası madde 8'
Artık komunıstlık serbest, şerıatçılık serbest, ama, bo-
luculuk dedın mı, gır ıçenye' Kımılen zıvanadan çıkmış,
ulkenın bolunmesınden korkuyor, sıyasai ıktıdann derdı
gucu boluculuk
1
Bınsı çıkıp dese dese en son ne dıye-
bıhr
"- Sevr Antlaşması halktan yanaydı, Lozan, emperya-
lızmın manfetıdır, Kurtler Anadolu'da ayrı bır devlet kur-
malıdır, Mıllı Mısak parçalanmalıdır "
Ne olacak
9
Hıçbır şey
1
Sıyasal ıktıdann kendını şaşırdığı nereden bellı
7
Bır
yandan PTT'nın T'sını yabancılara satmak ıstıyor ve dıyor
kı
- Dunya kuçuk bır köye dondu' Gazetenın bıle moda-
sı geçıyor, bılgısayar sınır tanımıyor, uzaydakı uydularla
gorsel yayınlan herkes ızlıyor, radyolar tepemızde ağla-
nnı ormuşler, her dılden yayın yapıyorlar, artık fikırtere ya-
sak koymak olanaksızlaştı, PTT'nın T'sının ulusallığı sa-
vunulamaz, Avrupa ıle butunleşmek gerekıyor
Sıyasal ıktıdar ote yandan kıtabın, gazetenın, dergının
peşıne duşerek duşuncelerını dıle getırenlerı yan asken
mahkemede cezalandırıp ıçerı atıyor
•
Terorle Mucadele Yasası'nın 8'ınci maddesını kım çıkar-
dı?.
Özal ıktıdan
1
Şımdı kım değıştırmıyor'? '
Çiller ıktıdan'
Ama medyaya bakarsan Kemalıstler suçlu' Kımıherrf-
ı naşenf, bugun ıçerde yatan aydınları mahkûm eden yan
asken 'Devlet Guvenlık Mahkemelen Yasası 'nı bır yana
bırakmış, yetmış yıl oncekı Istıklal Mahkemelen'yle uğ-
raşıyor
•
Kaldırın yahu, şu Terorle Mucadele Yasası'nın 8'ıncı
maddesını
1
Boşalsın hapıshaneler
1
Ozal'ın yasağını kaldırın
1
Heeeeey1
Duyuyor musunuz?
SEVGÎMÎZ VE UMUDUMUZ
DAMLA
1 YAŞINDA
ŞENAY - MURAT VURAL
HAFTAUK HABEK VORUM DEK6ISI
• Ermeni olmadıklarına hükmedildi!
Azınlık okullannda Mıllı Eğıtım den kayıt sılme
operasyonu Nufus kayıtlarında buyuk dedesı
donme' çıkınca okulundan oldu Ohannes de
Turkmuş
• Haymana'dan mektup var
Haluk Gerger, Demırel ı zıyaretlerını anlattı
Onun gulecek halı mı kaldı?'
• Oğrencıler, faşıstlerın polıs desteğjnde
unıversıtelerde başlattığı saldırıyı degerlendırdı
• 8 Mart etkinlıklerı takvimı
• Can Yucel: Adı kötüye çıkan şair
Devlet şaırlığıne reddıye bır omur
• Kuzey Irak'ta MİTolojik vals
Mıllı Istıhbarat Teşkılatı nın Irak Kurdıstan Bırleşık
Cephesı ıle gızlı goruşmesı
• Met-Üst'ten METO'BIYOGRAFI'ler
Yeşılçam ın en tyı KOTULERI
• Cezmi Ersoz'un sokak soyleşisi:
Her genç kız ıçın uyanış daıma korkunçtur
• El Salvador dosyası:
FMLN de uç tarz ı sıyasst
3. sayı bayilerde