Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 MART 1995 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR L5
Grek ve
Roma
sikkeleri
Kültür Servisi - Yapı Kre-
di, Vedat Nedim Tör Müzesi
koleksıyonlannı kataloglar
halinde yayımlamaya devam
ediyor. Daha önce mûzede
bulunan ışleme koleksiyonu.
madeni eserler. kumaş kolek-
siyonlan etnoğrafîk eser gru-
bunda, Osmanlı madeni para-
lan. tlhanlı ve Moğol sikkele-
ri de nümizmatik gruptan ka-
talog kitaplar halinde yayım-
lanmış. araştırmacı ve kolek-
siyonerler tarafından ilgi gör-
müştü. Yapı Kredi'nın 50. yı-
lı nedeniyle müzenin ağırlık
noktasını oluşturan ve sayıla-
n 55 bine
kadar ulaşan
antik para
koleksiyon-
lannın Grek
ve Roma
d ö n e m i ,
Doç. Oğuz
Tekin tara-
fından de-
taylı bir şe-
kilde kitap haline getirildi.
Katalogda "nümismatik"
denilen eski para bilimini öğ-
renmek isteyenler için bir gi-
riş bölümü yer alıyor. Bu bö-
lümde sikke metali, basım
teknikleri, sikkelerin üzerin-
de yer alan işaretler ve devlet-
lere göre sikkelerin grup tanı-
tımı.sıkkebasılanbölgelerve
şehirler haritada gösteriliyor.
Sikkelerin tek tek tanıtıldı-
ğı katalog kısmında ele alınan
her paranın tarihı, üzerindeki
yazısı. resmi. basım yen öl-
çülen detaylı bırşekilde anla-
tılıyor. Kitabın son kısmında
da sikkelerin fotoğraflannın
bulunduğu levhalar yer alıyor.
Grek Roma dönemine ait bın
sikkenin ön ve arka yüzü ol-
mak üzere iki bin dianın yer
aldığı kitap 350 sayfa. birinci
hamur kâğıda basılmış. Kita-
bın satış fıyatı iki milyon beş
yûz bin TL.
arî aşk hikâyesiSUNGUÇAPAN
"Gölge Topraklanda- Shadowlands"
yoğun duygu bombardımanı yapan, yaş-
İıca bir çiftın kahramanı olduğu, lngiliz
sinemasının seçkin damgasını taşıyan,
ustalık gösterisine çıkmış, zengin bir
oyuncu kadrosuyla göz alan ve mendil ıs-
latan türden. aydın işi, zevkli ve düzeyli
bir "aşk hikâyesi" çeşitlemesi. I950'li
yıllarda gerçekten yaşanmış bir öyküden
yola çıkan Wöliam Nicholson'ın kendi
oyununa dayanarak yazdığı senaryo. say-
gın sanat otoritesi. Oxford'da lngiliz di-
li ve edebiyatı profesörü. şair, dinsel de-
nemeler ve çocuk kitaplan yazan C. S.
Lewis'le (Anthony Hopkins), New York-
lu şair Joy Gresham'ın (Debra Winger),
mektuplaşmayla yazışarak başlayan
mutluluklar, acılar, bastınlmış duygular.
ölümlerle yaşanan, büyûk beraberlikleri
üstûne odaklanıyor.
Yakın çevresi tarafindan Jack adıyla
çağnlan, "soylu aşk"hakkında araştırma
yazılan da kâleme alan, belli bir seçkin
entelektûel ortamda yer alarak Oxford'da
ders vermek, yazmak ve düşünmek ara-
sında sınırlandınlmış. rutin bir aydın ya-
şamını sürdüren, genelde "kafası, yüre-
ğtai basürmış" edebiyat profesörü C. S.
Lewis'in dramatik yaşamöyküsü, daha
önceleri de Gandhi. ChurchiII ya da
Chaptin gibi yüzyılımızı dennlemesine
etkilemiş büyük adamlara ilişkin. büyûk
üstün yapımlar çekmeyi ahşkanlık halı-
ne getirmiş "Sir" Rkhard Attenboro-
ugh'a belli ki çekici gelmiş. Ilkelennden
ödün vermez, coşku ve heyecandan uzak,
biraz tekdüze bir yaşama talim eden,
"Chtfbrd senyörü'", yaşlıca aydın C. S.
Lewıs"in, alışkanlıklanndan hiç sapma-
yan, kendinden emin yaşamına, dünya
görüşü, tarzı ve enerjisiyle değişim geti-
riyor, "mutluluğun da acının da ödenme-
sigereken bir bedetiok)uğunun" bilincin-
deki. sözünü sakınmaz. girgin. ateşli
Amerikalı kadın şair Joy Gresham.
1950"lerin kasvetli fngilteresi'nin bazı
kesin kurallara bağlı, akademik ortamı-
nın ağırbaşlı atmosferinde, ögretim gö-
revlisı ağabeyiyle birlikte, sakın ve din-
gin bir hayat süren C. S. "Jack"Lewis,
yazıştığı. alkolikyazarkocasını terkedip
iki çocuğunu büyürmek uğmna mücade-
le veren "güçlü kadın" Joy'un gözünde,
tam bir "edebi kahraman"dır. vıllardır
Gölge Topraklarda (Shadovvlands) Yönetmen: Richard
Attenborough/ Senaryo: William Nicholson/ Kamera:
Roger Pratt/ Müzik: George Fenton/ Oyuncular:
Anthony Hopkins, Debra Winger, Edvvard Bardwicke,
John Wood, Michael Denison, Joseph Mazzello, Peter
Firth/ 1994 Ing.-ABD (WB-Film Pop) Maslak
Mövenpick, Beyoğlu Filaş...
Debra VVinger, Anthony Hopklns'in usta munculuğuna a\ak uydunıyor.
yazdığı eserleriyle, 1950'den itibaren
"Mektuplarla süren ilişkiyi bir de yazan
ziyaret edip tanryarak geliştirmek isteyen
kadın. Jack'in kitaplanna tutkun oğtuy-
la biriite kalkıp Londra'ya yoUanryor ve
tanışryoıiar 1952'de. Önceleri, tanınmış
bir yazarla gedikli hayran okuru arasın-
dakinden farksız, mesafeli tanışıkhklan,
giderek yakınlaşıyor ve ateş bacayı san-
yor. Oxford sosyetesinde söylentilere yol
açan, tantanalı bir aşka dönüşen, şaşkin-
hk uyandıncı bu ilişkL lannı gediğine otur-
tan, açık sözlü, adma uygun bir şeldide ya-
şama sevinciyle dopdolu Joy'un, Ox-
fbrd'un geleneksel katı kurallanna uyum
sağlayamamasına ve zaman zaman yap-
tıgı fe\ ri çıkışlanna karşın e\ lilikle sonuç-
lanıyor. Aralannda 18 yaş bulunan, fark-
b kişilik ve kültürtefden gelen çiflimizm,
genelde kendiieri gibiolmalaruıa pek izin
verilmeyen, disiplinli ve kuralcı bir or-
tamda önlcrine çıkan yığmla çelişkiyi gö-
ğüsleyerek 'yüzyıhn en büyük aşklann-
dan biri'nı yaşadıklan film. kanserle ge-
len dramatik fİnaliyle seyircinin gözyaş-
lannı tutamadığı, yoğun bir duygusallı-
ğa bürünüyor. Ahşılmış çay içip kitap
okuyan tngiliz aydımnın, görkemli kır
manzaralanna salınışın olgun ve dul
temsilcisi Jack, Joy'un ölümünü 'Keder
de Tann'nın bir armağanıdırî'diyerek
mütevekkilce karşılıyor... vs. vs...
Yönetmen Attenborough 'un duygusal
ve entelektûel bakımdan geleneksel tutu-
culuğu eleştirdiği fılmin anlatımı, hare-
ketsiz kameraya ve uzun planlara daya-
nan, akademik, ağır, özenli ve sade sine-
masının uzantısı.
Genelde duygusuz olduğu, duygulan-
nı doğrudan dogruya dile geriremeyen
birtakım karakterlerin öykûlerine yönel-
diği, hırs, arzu ve coşkulann doyurucu bir
şekildeanlatamadığı öteden beri ileri sü-
rülen lngiliz sinemasında, şimdiye dek
duygusallığıyla sivrilen, en "Akdenizü"
ve sıcak yönetmeni sayılan Attenboro-
ugh un. mendil tüketimine epeyi katkı-
da bulunduğu "Gölge Topraklarda"sı, ıl-
gisız kalmamayan, sağlam kurulmuş bir
aşk hikâyesi.
Joy'un hayatına girmesryle "vicdanı-
nın sesine daha fazla kulak vcrmeyv" baş-
layarak gerçek duygulannı keşfeden, ta-
nınmış yazarC. S. Levvis rolündeki Ant-
hony Hopkins'ın oynnu, bu usta aktörü
"Günden KalanJar", "Howards End" gi-
bi akademik sinemanın doruğu niteliğin-
deki kimi filmlerden ya da "Kuzulann
Sessizliği'' gibi dehsetengiz Amerikan ya-
pımlanndan tanıyanlar için yine birinci
sınıf bir perförmans.
Debra VVinger'ın da Hopkins'e ayak
uydurduğu fılmin bir başka ilginçliği de
çoğu sahnede Oxford'un tarihi mekân ve
yapılanndan dekor olarak yararlanılma-
sı, Magdalen College'ı, Sheldonian The-
atre'ı ya da Duke Humphrey kütûphane-
si gibi. "Asüacaksan İngüizipi\1easıl'' öz-
deyişindeki gibi bizce de melodram sey-
redeceksen tngilizvari olsun dıyerek me-
raklısına salık verebileceğimiz "Gölge
Topraklarda"ya yollananlara. bir başka
naçızane öğüdümüz de kesinlikle kâğıt
mendil tedarik etmeleri olacak...
Marcello Mastroianni ile Sophie Loren 18 yıl aradan sonra Altman'ın filminde yeniden birlikte
'Her zaman 50 yaşında olmak isterdim'Kültür Servisi - Robert Ah-
man'ın Fransa'da gösterime gi-
ren "Ha2irGi}Tnı''(Pret-aPQrter)
adlı fılminde efsanevi1>ir KûJuş-
ma gerçekleşiyor: Sinemanın en
önemlı çiftlennden Sophia Lo-
ren ve Marcello Mastroianni 18
yıl aradan sonra bu filmde yeni-
den kamera karşısına çıkıyorlar.
Altman'ın moda dünyasını ir-
delediği bu filme nostaljik tatlar
getiren çift, böylece gençlere de
oyunculuk dersi vermiş oluyor
bir anlamda. Usta oyuncu Mast-
roianni ile Le Figaro gazetesinde
yapılan söyleşiden bölümler su-
nuyoruz:
- Moda dünyasını tanıyor mu-
sunuz?
Hayır. Kadın kılığına gire-
mem! Ben hıçbir zaman moday-
la ilgılenmedim! Yalnızca araba
galerilen ılgimi cekti bugüne
dek.
- Robert \kman'ın esprili dün-
yasuıa kendinia yakın hissediyor
musunuz?
Onunla ılk kez çalışıyonım.
Ama çektiği filmieri çok iyi bili-
yorum. espri yetenegine de hay-
ranım. Yaşam üzerine her şeyi ol-
dukça başanlı bir biçımde espri
haline getiriyor. Onunla, 1970 yı-
lında Cannes Film Festivali'nde
tanışmıştım. Ben de o yıl Ettora
Scola'nın "Kıskançlık Draraı"
adlı fılminde canlandırdığım rol-
le bir ödül kazanmıştım. Altman.
beni oteiine çağırdı ve birlikte
şampanya içtik. Aradan 25 yıl
geçtıkten sonra yeniden aklına
beni aramak geldi herhalde!
- Altman, sette nasıl çalışıvor?
Başrol oyuncusu olmamasına
karşın insan kendini başrolde gi-
bi hissediyor. Filme başlamadan
önce tüm oyunculan evine çağır-
dı ve "Her zaman çok dikkatti
olun ve canlandırdığımz Idşiiik-
ten kopmayın. Çünkü ben yaph-
ğım bazı pİanlan size söylemem.
Uç tane kamera kuflanınm ve
ûzerinizde hangi kameranm ol-
duğunu asla bilemezsiniz. Her za-
man tetikte olmak zonındası-
mz!" dedı. Bu. oldukça heyecan-
lı bir oyundu!
- Sophia Loren'in striptiz yap-
öğı sahnede siz uynyakalıyorsu-
nuz... L'yumamz için Robert Alt-
man size ilaç verdi mi?
Robert Altman, Sophia ve ba-
na birlikte oynadığımız filmler-
den bir sahne canlandırmamızın
Marcello Mastroianni, Sophie Loren'le kırk yıllık çok güçlü ve duygusal arkadaşhklan olduğunu söylüyor.
iyi olacağını söyledi. Biz de VTt-
torade Sica'nın "Dün,Bugün ve
Yann Striptiz" adlı fılminde ka-
rar kıldık. Aradan tam 32 yıl geç-
mesine karşın Sophia da öneriyi
hemen kabul etti. Ve bana güven
vermek için, "Korkma,hiçsonuı
değil. Ben çıplakken giysryle gö-
ründüğümden daha da güzel gö-
rünürüm" dedı.
- Bu sahne sizi düşkmknğma
uğrattımı?
Hayır. kesinlikle. Bu sahneyi
canlandınrken çok eğlendik. Ta-
bii Jd, ben dün de uyumamıştım,
bugün de uyumadım, yann da
uyumayacağım!
- Sophia Loren'le birlikte kaç
film çevirdiniz?
Onıkı
- tlk karşdaşmamzı hanrhyor
musunuz?
1955 yılıydı. Zaten bu karşı-
laşmadan sonra drfsinemanın bu-
güne dek gördüğu en iyi ikili ol-
duk.
- Ona âşık ounadnuz mı?
Hayır. Birbirimızi çok seviyo-
ruz. Âma aramızdakinin tutkiıiu
bır aşk olduğu söylenemez. Kırk
yıldır süren çok güçlü ve duygu-
sal bir arkadaşjık söz konusu.
Çünkü hiçbir zaman sonuna ka-
dar gitmedik!
- O gûnlere yeniden dönmek
heyecan verici miydi?
kesinlikle. evet. Sanki Sophia
ile birbirimizden hıç aynlmamış
gıbiydik. Bu biraz bisiklete bin-
meye benziyor. Bisiklete binme-
yı iyi bilen bin. yıllarca bisikle-
te binmese de, aradan yıllar geç-
tikten sonra bıle zorluİc çekmez.
- Lzerinizdeki 'Latin âşığı'
inıajınızı silmek için sürekli uğ-
raş veriyorsunuz...
Artık bu yalanlandı. Ben ba-
şından beri bu yakıştırmaya kar-
şı çıktım. Feilini'nin "Dolce Vı-
ta"sından sonra, bana hep baştan
çıkancı roller teklif ettiler. Bo-
lognini nın, iktıdarsız bir adamı
anlattığı "Güzel Antonk)*'sunda
rol aldım. Ardından boynuzlu,
eşcinsel ve hamile ... Hiçbir za-
man kadınlan baştan çıkaran ma-
ço bir erkeği canlandırmadım be-
yazperdede. Genelde hep tam
tersi oldu)
- '"Hazır Giyim"de gizemn bir
Rtts terziyi canlandınyorsunuz.
Rusya'da da bu kadar popüler
misiniz?
Evet. Sophia Loren'le birlikte
çevirdigimız filmler sayesinde
Rusya'da da tanınıyorum. Ruslar
için ben bir zamanlann Gregory
Peck, Clark Gabie ve Marion
Brando'suydum. Çünkü o za-
manlar Amerikan sineması Rus-
ya'ya giremiyordu Bu yüzden de
sosyal sorunlan yansıtan ya da
topîumsal komedilergerçekleşti-
ren Italyan sineması oldukça
gündemdeydi. Aradan yıllargeç-
tikten sonraNUdtaMikhalkov'un
"Siyah Gözter" adlı filminde rol
aldım. Gorbaçov benden yaşa-
möykümü istedi. Gururum ok-
şandı! Ama filmin yapımcısı ol-
dukça öfkeliydi ona karşı. Çün-
kü Gorbaçov onun altın kalemi-
ni almış. Rusya'da Kızıl Mey-
dan'da çekim yaparken Ruslar,
'o'lan 'a' diye okuduklanndan,
beni görünce "MarceDa,Marcel-
la" diye bağınyorlardı.
- Günümüz sineması üzerine
ne düşünüyorsunuz?
Artık iyi çok sayıda nitelikJi
film çekihniyor. Genelde cinsel
öyküler anlatılıyor fılmlerde. Bu
filmler fazla uvancı da olmuyor
aslında.
- Açıksaçık sahnelerde uynyor
musunuz?
Tabii ki! Erotik bir şey olmu-
yor bu sahnelerde. Gençken sık
sık sinemaya giderdim. Ve doğal
olarak da etkilenirdim.
- Ya tetevizyon?
Yalnızca hayvanlar üzerine çe-
kilen belgeselleri izliyorum.
- Sizi üzen şeyler var mı?
Evet, yalnızca bir tane. O da
yaşlanmak. Her zaman 50 yaşın-
da olmak isterdim. Benim için bu
en güzel yaş.
Dünya Kadınlar Günü'nde üç sergi
Kültür Servisi - Dünya Kadınlar
Günü'nü kutlamak üzere Türk Kadınlar
Birliği tştanbul tl Merkezi ile Yıldız
Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Müzecilik Anabilim Dah'nm
ortaklaşa gerçekleştirdikleri 'tzter',
Kültür Bakanlığrnın düzenlediği
"Çaglar B<nu Anadolu'da Kadın'
başlıklı sergıler ve bu sergilenn
kapsaminda da 'Çağdaşlaşma Yolunda
Kadın: Jlkkrden Bir Kesit'başlıklı bir
sergi gerçekleştırilecek. 8 Mart Dünya
Kadınlar Günü"nde açılacak sergiler. 24
marta dek Yıldız Teknik Üniversitesi Y.
Sabancı Sanat Merkezi'nde
izlenebilecek.
'Izler' başlıklı sergi için kadın, kimlik
ve kültür konulannda çalışan kadın
sanatçılara çağn yapılmış. Sergi,
okunmaz bir yazıtın belki de sırlannın
açıklanmasının duyarlı, duygulu, nesnel
bir araştırması olarak ortaya konmuş.
Böylece kimlik, kişilik ve kültür
hakkında çalışma yapmış santaçılarla
ortak bir sergi yapma gereği
kendiliğinden biçim kazanmış. Türk
kimliğinin politik ve sosyo-kültürel
bağlamda tartışıldığı bir ortamda bu
Çalışma kadın duyarlığıyla geçmişe bir
ithafi, bir saygıyı sunuyor. Sanatçılann
araştırmalanyla yarattıklan işlerde bilgi
ve duygular geçmişi tekrar
canlandınrken tarih yeniden
kurgulanıyor. Önümüze yazılması,
konuşulması ve bilinmesi gereken bazı
kişilikien koyuyor.
Hak Arpaooğln. kendi yaşıtlanndan
duyarlı bır insan ılişkileri uzmanına, Işıl
Alatlı'ya; Canan BevkaL ılk Türk
profesyonel kadın ressam ve ögretim
üyesi Mihri (Müşfîk) Hanım'a; Tomur
Atagök, yine cumhımyetın ilk
yıllanndan bir sanatçıya, Mihri
(Müşfık) hanımın yeğeni Hale AsaTa;
Şükriye Dikmen. sanatçı Aliye
Berger'e; Candeger Furtun, seramikçi
Füreya Koral'a; Nur Koçak, sinemanın
devlennden Cahide Sonku'ya; Füsun
Onur, Atatürk'ün annesi Zûbeyde
Hanım'a; IşıkTüzüner. yazar ve
devTİmci bir kişilığe, HalkJe Edip
Adrvar'a; Hale Tenger. haiktan bir
kadına, N'edime Sara'ya; Gübün
Karanmstafa, Osmanİı kadınlanna ıthaf
ettikleri birer işle bu sergiyi
oluşturuyorlar.
'Karikatür'de
'Medyanın
Gucıı mu
Gücün
Medyasımı?'
Kfiitür Servisi - Aylık mızah
dergisı Karikatür'ün mart sayı-
sı çıktı. Derginin son sayısın-
da, Hasan Uysal' ın "Medyanın
Gücü mü, Gücün Medyası mı",
Sabit Fikri nın "GeneOikle
Görmezden Gefinen Mizah Va-
zarlan". Bülent Okutanm
"Kleptoman sanatçdar", Ruhi
Tek'ın "Şur", Selim Usln'nun
"Devleti Ögrenmenin YollarT,
YenerÇakmak'ın "TürkBası-
nında Ilk Müstakil Mizah Ga-
zetesi 'Diyojen*" ve "Hiçbir
Şeyden ÇekmediSanattanÇek-
tiği Kadar-",A.Mümtaz tdil'in
"Oysa Ben Böyie Bir Emir Ver-
medim"başlıklı yazılan yer alı-
yor.
Dergide Hkabi Demird. Erol
Anar, Erol Özdemir, Ahmet
Önel, An Şur, Mehmet AK
Türkmen,Alper Susuzlu. Cum-
hur Gazioglu. Hakan Şengün,
Ohannes ŞaşkaL Murat Özme-
nek, Ruhi Tek, Kemal Hayıt
Oğuz Gürel. Ismet Lokman,
MuratSayın, Muhammed Şen-
göz, Altan Ozesldci. Metin Pe-
ker. Seçkin Temur, Mustafa Bil-
gin, Mürteza Albavrak, Hatay
Dumlupınar, Erdoğan Başol.
Serdar Kutça, Ahmet Erkanh.
Metin Peker ve Kadir Cen-
giz'ın kankarürlennin yanı sıra
1915 yılında Romanya'da do-
ğan Andre François'nm dört
kankatürüne yer venliyor. tkin-
ci Dünya Savaşı'ndan sonra
Fransa'da ve en önemlileri
Punch ve New Yorker olmak
üzere Fransa dışında yayımla-
nan dergilere karikatürler çi-
zen, çağdaş grafik çalışmalan,
dergiler için kapak tasanmlan,
tıyatro ve bale dekorlan yapan
François, grafıker, ressara. gra-
vür sanatçısı ve heykeltraş ola-
rak da tanınıyor. Dergide ayn-
ca haberler ve "Çamur At, tzi
Kabın" bölümleri de bulu-
nuyor.
Kantürk'ten
yeni bir şiir
kitabı: 'Siyah
Eşya'
KüMr Servisi-1991 yılında
yayımlaanan ilk kittabı "Ilk
Gibi Son" ille Behçe Necaigil
Şiir Ödülü'ne değer görüllen
İurgay Kantürk'ün ikinci şiir
kitabı "Siyah Eşya", Telos Ya-
yıncıık'ınTelos Şiirdizisinden
çıktı. Şairin son dönem ürünl-
lerini içeren kitap iki bölüm-
den oluşuyor: "Siyah Eşya"
ve "Yap! Boz!" 20'ye yakın
şiirin ilk kez yaymlandığı ki-
tapa şairin 30 şiiri yer alıyor.
Turgay Kanûrk'ün 116 dize-
den oluşan Siyah Eşya adlı
uzun şiirinin tamamı da ilk kez
bu kitapta yayımlanıyor.
PENALTI
MEMET BAYDUR
Hepsini Okudunuz mu?
Umberto Eco'nun yeni bir kitabı yayımlandı Ingilizce.
Çeviri yeni ama, içindeki yazılar Eco'nun 1959-1961 yılla-
n arasında bir yazın dergisı olan II Verri'de, Minimal Gün-
lük başlığı altında yazdıklan. Italyanca'da kitap halinde, ön-
ce 1963 yılında basılmış. Sonraları, 1975 yılında bir baş-
ka Minimal Günlük daha basılmış. Bu ikinci kitap geçen
yıl Yanlış Okumalar adıyla Ingilizce yayımlanmıştı. Şimdi
elimdeki kitapsa "Bir Salmonla Yolculuğa Çıkmak" baş-
lığı altında ilk kitabın çevirisi. Eco'nun roman yazan, köşe
yazan kimliği her zaman ironiyi, kara mizahı, trajikomik ola-
nı eğlendirici bir biçimde banndınr içinde. Oysa bilim ada-
mı kimliğiyle yazdığı öbür yaprtlannda, örnegin Okuyucu-
nun Rolû ya da Semioloji ve Dil Felsefesi'nde ya da Yb-
rumlamanın Sınırlan'nda doğal olarak daha çetin ceviz,
daha karmaşık yöntemleri kurcalayan ve sıradan okur ta-
rafından ilk anda tadına vanlması güç olan bir bilim yaza-
n çıkar karşımıza.
Bir Salmonla Nasıl Yolculuğa Çıkılır (başlığın tam çevi-
risi böyle) son derece keyifle okunan, okurken insanı gü-
lümseten değil güldüren, cin gibi bir yazann modern dün-
ya ile acı tatlı dalga geçişi. Kitapta yazann önsözü dahil
42 yazı var. Kimilerinin başlıklan, içerik üstüne bir fikir ve-
riyor bence. Sürücü Ehliyeti Nasıl Değiştirilir? Uçaklarda
Nasıl Yemek Yenir? Gümrüklerden Nasıl Geçilir? Futbol
Konuşmamak Nasıl Başanlır? Ismini ÇıkaramadığımızTa-
nıdık Yüzlere Nasıl Davranılır? Dondurma Nasıl Yenir? Evi-
nizdeki Kitaplığı Nasıl Izah Edersiniz? Nasıl Malta Şöval-
yesi Olunur? Fax Aleti Nasıl Kullanılmaz? Hayvanlardan
Nasıl Sözedilir? Nasıl Kızıldericilik Oynanır? Rlmin Pornog-
rafik Olduğu Nasıl Anlaşılır? Bulaşıcı Hastalıklardan Nasıl
Korunur? Bölüm başlıklannın sonuna soru işaretlerini ne-
den ekledim bilmiyorum. Çünkü Eco sormuyor, bütün
bunlara gerçek bir lokman hekim edasıyla yanrt veriyor.
Kitabın unutulmaz güzellikteki yazılanndan biri:Ewn/zde-
ki Kitaplığı Nasıl Izah Edersiniz. Kısaca şöyle yazmış Um-
berto Eco: Benim durumumdaki insanlara sürekli sorulan
banal bir soru da (benim durumumda, yani evinde büyük
bir kitaplık olan, aslında bütün evini kitaplığa dönüştürmüş
kişilerin durumunda olan kişiler için) eve giren kişinin hep
ama hep sorduğu sorudur. "Ne çok kitap! Bunlann hep-
sini okudunuz mu?" önceleri bu soruyu soran kişilerin
okumakla, kitaplarta pek ilgilenmeyen kişiler olduklannı
düşünürdüm. Hani evlerinde beş tane polisiye, set de bir
taksitfe alınmış çocuk ansiklopedisinden başka bir şey
bulundurmayan insanlar sorar bu soruyu sanırdım. Za-
manla bunun pek de böyle olmadığını, bu soruyu soran-
lann arasında kuşkusuz okur-yazar olarak nitelenebilecek
kişilerin olduğunu da gördüm. Birçok insan bir kitaplığı yal-
nızca okunmuş kitaplann sıralandığı, depolandığı bir yer
olarak görüyor ne yazık. Kitaplığın bir yazar ya da herhan-
gi bir aydın için, canlı bir çalışma aleti olabileceğı, yaşa-
yan ve sürekli bakılması gereken bir olgu olduğu akılları-
na gelmiyor bile. Eskiden ne zaman bu soruyla karşılaş-
sam en ciddi suratımla dalga geçmeye başlardım: "Hiç-
birini okumadım henüz. Okusam neden burada, raflarda
saklayayım ki?" Bu biraz tehlikeli bir yanıt, çünkü okuduk-
lanmı nereye koyuyorum diye merak edenler çıktı: "Ne çok
kitap! Bunlann hepsini okudunuz mu " sorusuna verilen en
müthiş yanrt Roberto Leydi'nin hep verdiği yanıttır: "Bun-
lar okuduklanmın küçük bir kısmı efendim." Bense şim-
dilik bir başka dalgacı yanıtla idare ediyorum vaziyeti: "Ha-
yır, bunlar bu ay sonuna kadar okumam gerekenler. öbür
kitaplanmofiste tutuyorum." Eco'nun Minima! Günlük'ler
rini içeren bu iki kitabı, Yanlış Okumalar ve Bir Salmonla
Nasıl Yolculuğa Çıkılır, dilerim yakın zamanda Türkçe'ye
çevrilir. okuruyla buluşur.
Trende, otobüste, motelde, lokantada, yatakta okumak
için beş kitap almıştım yanıma. Hepsini okuyup döndüm
yolculuktan; baktım kitaplar birikmiş yine okumadığım!
Eh, bu hafta sonu üç beş yüz kitap okuyacak halim yok
ya, James Keiman adındaki Iskoçyalı roman yazannın ne-
fis bir romanını okurum ben de ne yapalım? Ne kadar geç
olmuştu, ne kadar adlı bir başeser bu. Sonra Kafka'nın
Günlük'ünü okuyacağım yeniden. Sahi. Kafka dedim de..
sizce bir kuş mudur Kafka, yoksa bir insan mı?
Stockholm'da Bergman semineri
• STOCKHOLM (Cumhurhet)- Isveçli ünlü yönetmen ve
tiyatrocu Ingmar Bergman'ı konu edinen araştırmacılar 11-12
mart tarihlerinde gerçekleşririlecek bir seminerde bir araya
gelecekler. Seminerin konusu "Ingmar Bergman'ın sinema ve
tiyatro dünyasını birarada götüımesi"'. Seminere Bergman'ın
Agneta Ekmanner, Max von Sydovv gibi oyunculan da
katılarak. usta yönetmenle çalışmanın nasıl bir şey olduğunu
anlatacaklar. Ekmanner, Bergman'ın geçen hafta
Stockholm'daki Dram Tiyatrosu'nda sahneye koyduğu
"Molier" piyesinde önemli bir role sahip. Seminerde,
Bergman şu başhklar altında incelenecek: "Bergman filmieri
lsveç'te ve dünyada nasıl karşılandı?", "'Beyaz perdede ve
sahnede soyut tipoloji". "Anı kitaplannda ve sinemada
metafor olarak tiyatro", "Bergman'da film ve tiyatro ilişkisi".
Tiyatro profesörü Margareta NVirmark, Bergman seminerine
büyük ilgi olduğunu, çoğu genç çok sayıda araştırmacının
başvurduğunu söyledi.
Hep Çocuk Bir Bayram'
• Kültür Servisi- Mask-Kara Sanat Atölyesi. bugün Eyüp
Çocuk Esirgeme Kurumu'nda "Her Çocuk Bir Bayram"
başlığı altında çeşitli gösteriler gerçekleştirecek. Bugün
11.00-13.00 saatleri arasında yapılacak gösterilerde,
müziklerini Ali Altaylı'nın yaptığı. Kemal Kahraman ve Nuri
Çakıcf nın oynadıklan "Didişen Ikili'" ve Gökhan Bulut'un
sergileyeceği birpantomim gösterisi yer alıyor.
Remzi KökJü ve öğnencilepinden 'el
yapımı kâğıt uygulamalan' sergisi
• Kültür Servisi - Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi Seramik ve Cam Ana Sanat Dah'nda 1985 yılından
beri cam uzmanı olarak görev yapmakta olan Remzı Köklü,
93 yılının nisan ayında öğrencileriyle birlikte gerçekleştirdiği
el yapımı kağıt uygulamalannı salı gününden itibaren
Aksanat Kültür Merkezi'nin resim atölyesinde sergileyecek.
Bu uygulamalar sırasında öğrencileri Esin Oğuz, Bahar Onlû,
Ali Gez ve Yahya Bahçetepe'den oluşan grup. bir yandan
pratik yaparken, bır yandan da uygulamalar konusunda
izleyicileri bilgilendirmişlerdi. Sergi 25 marta dek
izlenebilecek. Köklü, aynı zamanda her perşembe günü "El
Yapımı Kâfıt ve Baskı Teknikleri"ni uygulamalı olarak
göstereceği etkinlikleri çeşitli başhklar altında düzenleyecek.
Köklü'nün gerçekleştireceği ilk etkinliğin adı "Çer ve Çöpten
Kâğıt". Remzi Köklü, 1960-76 yıllan arası 12 yıl boyunca
Almanya, Avrupa ve tskandinav ülkelerinde etütler, atölyeler
yaptı, sergiler açtı. Action ve Happeningler dizisi düzenledi,
yapıtlan Alman televizyonlarında gösterildi. 1973'te
Almanya'nm en iyi sanat baskılan yapan basımevinin
makinistleri arasında bulundu. Aynı yıl 256 seçkin sanatçı
arasında onur sanatçısı olarak katıldığı "I. Bildende Kunst
Baden Württenberg"' sergisinde, Almanya ARD Televizyonu
tarafindan yılın en iyi sanatçısı seçilirken, televizyonun ricası
üzerine Aksiyon düzenledi. 1967-69 yıllan arasında Türkiye
Şişe ve Gam Fabrikalan A.Ş. Genel Müdürlüğü dizayn
uzmanlığı görevinde "Ilk Çağdaş Türk Cam Sergisi"ni
gerçekleştirdi. I980'de herkese açık "Studio Print Art" özgün
baskı atölyesini kurup, natûrel el yapımı resim kâğıdını baskı
teknilderiyle uygulayıp geliştirdi. 1983 yılında Anadolu
Üniversitesi Rektörlüğü'nün çağnsı üzerine eğitim ve kâr
amaçlı bir cam atölyesi kurup 2 yıl işletti.