Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
w
SAYFA CUMHURİYET 5 MART 1995 PAZAR
14 KULTUR
'Başbakan'
Oscar'a
aday
Kültür Servisi - "The Madnessof KingGeor-
ge" fîlmındekı rolüyle En lyı Erkek Oyuncu da-
lında Oscar'a aday gösterilen tngiliz oyuncu Ni-
gel Havvthorne. yakında yıldız olacağı yolundaki
söylentıler karşısında soğukkanlılığmı koruyor.
"The Madness of King George"adlı fılm, Alan
Bennert'ın aynı ad'ı oyunundan sinemaya uyar-
landı. Telev ızyonda yayımlanan "Emret Başba-
kanım" dızısinden tanıdığımız Havvthorne, son
zamanlarda West End'de çalışıyor. Her gün Hert-
fordshire'dakı evınden çıkıp trenle Londra'ya gi-
diyor, Queen's Theatre'da peruğunu takıp, yük-
sek topuklu ayakkabılannı giyıyor ve kendı yö-
nettiğı "The Clandestine Marriage" adlı kome-
dıde Lord Ogleby olarak sahneye çıkıyor. Bu
oyunda, aynı zamanda ilk yönetmenlık deneme-
smi gerçekleştirdi.
Havvthorne kısa süre önce "The Madness of
King George"un tanıtımı için, fılm şirketınin ıs-
ran üzerine New York'a uçtu. Aslında West
End'dekı prodüksıyonu bırakrnayı ıstemıyordu.
Ama fılm şırketi, oyunun ıkı gece sahnelenme-
mesı ıçın tıyatro topluluğuna para ödedi. Havvt-
horne, New York'ta bır buçuk gün boyunca tam
27 gazetecıyle söyleştı. Bütün bunlar Amenkalı-
lann Havvthorne'u yıldız \ apma konusundaki ka-
rarlılığını göstenyor. Mesleğınm en voğun geçti-
ği yıllar son yılları
değıl. En başanlı ça-
Iışmalannı 19501i ve
6O'li yıllarda gerçek-
leştırdığını düşünü-
yor. Güney Afhka'da
büyüyen Havvthorne
1951 yılında Lond-
ra'ya gittı ve yaşamı-
nı sürdünnek ıçın çe-
şıth tıyatrolarda kü-
çük rollerde oynama-
ya başladr "Her
oyuncunun yapbğuu
\apıyordum. Cha-
ring Cross RoadveSt
Nigel Hawhortne
n vardı. Her gün dışan çıkıp ajanslan dolaşır-
dım. O binalara girip. koridorlannda dolaşır, ka-
pıtara vurup' Bugün yenı bır şey var mı?' diyeso-
rardım".
O günlerde çoğunlukla ikinci sınıf reperruvar
tiyarrolannda bırhaftalık, on beş günlük ışjerbu-
labılıyordu ancak. Mutsuz ve öfkelıydi. Ustelik
gündelık yaşıyor ve para sıkıntısı çekıyordu.
Sonunda Edvvard Bond,Christopher Hampton
gibi yazarlann oyunlannda roller almaya başla-
dı. 196O'lı yıllann sonlannda Royal Court'da ça-
lışmaya başladı. 197O'lı yıllann başlannda mad-
di durumu düzelmıştı. 'Emret BaşbakanınTda
bilgi ve üstünlüğünü birleştirerek, küçük hare-
ketlerle, ıyi zamanlamayla, yüzünü ıyı kullanma-
sıyla, kısacası usta oyunculuğuyla yetkin bir ko-
medyen olarak lngiliz halkının karşısına çıktı.
Havvthorne "tnsanlar hâlâ bu diziden söz ediyor-
bır. Murlu bir dönemdi, yaşamımı degiştirdi" di-
yor.
Bu dönemde kendı ısteğnle tnatroyu bıraktı:
"Aruk tiv'atroyapınak zorunda kalmamamın çok
büyük bir rahaüık verdiğini düşündüm. Ama son-
ra, telırviz>on tiyatrm la karşılaştınldığında ne ka-
dar kolav olursa olsun, thatromın sizi erdcmli lo-
lan tek ugraş olduğunu anlıyorsunuz"
Sonra tıyatroya döndü. National Theatre'da
'ShadonlandV adlı oyunda C.S. Levvis'i, 'The
MadnessofGeorgelirdeKrarıoynadı. Buoyun-
dan sinemaya uyarlanan fılm gösterime gırince,
üstelık Amenka'da da ılgıyle karşılanınca, yıllar-
dır birlikte çalışmak istediği, ancak kendisinin
farkında bile olmayan insanlardan iş teklifleri al-
mak Hawthorne'u çok eğlendirmiş. Havvthorne
bugün altmış beş yaşında. Yaşıtlannın emekli ol-
duğu bır çagda, onun önünde yenı bir gelecek
var...
Birliktelikleri sona eren Isabelle Adjani ve Daniel Day-Lewis birçok yönden bütünleşmişlerdi
Gezgfaıei laılı, aşknıı yüreğmde taşır
Kültür Servisi-Ünlü çift, Danid Day-Lems
ve Isabelle Adjani arasmdaki ilişki,
Adjani "nin hamileliğinin 7. ayında, Dav-
Lewis "ın yolladığı birfaks mesajıyla sona
erdi. The Sunday Tımes 'ta Chrissy Bey,
Adjani ve Day-Lewis arasmdaki ilişkiyi
ve ayrılışlarını inceliyor:
O, bir konuşmasında, ikizi olan bir
erkekle ilişki kurmanm harika olacağını
söylemişti; daha sonra Daniel Day-
Levvis le tanıştı. Yalnızca dış görünüşleri
Adjani de Day-Lewis de bir ül-
kede doğmuş ama kökleri başka bir
ülkede olan ınsanlar. Day-Levvis,
ruhunun lrlandalı olduğunu duyum-
suyor; Fransa'da yaşamasına karşın
Adjani de birkaç yıl önce, bir genç-
lik hareketine destek vermek için
Cezayir'e gitmişti. Ikisi de yürekli-
liklerini perdede gösteren savaşçı-
lar. Day- Levvis'in oyunculuk anla-
yışı çılgınca: "InTheNameOfThe
Father" (Babam Adına) filmınde
canlandırdığı tutuklu Gerry Con-
lan'ı daha iyi anlayabilmek için in-
sanlardan onu dövmelerinı istemiş,
"My Left Foot" (Sol Ayağmı) fil-
mindeki felçli Christy Brovvn rolü-
ne, yalnızca sol ayağmı kullanarak
ve diğer oyuncular tarafından bes-
lenerek hazırlanmıştı.
Adjani, "Camüle Clauderfilmi
için tutkuyla savaştı. Sankı bütün
yaşamı buna bağlıymış gibi Claudel
rolünü oynayabilmek için uğraştı.
Claudel, Rodin'in sevgilisi, esin pe-
risı ve tutkusuydu. Rodin, onu terk
ettıkten sonra Claudel. paranoyak
bir şekilde, kendisıni ve çalışmala-
nnı yok etti ve yaşaminın geri kala-
nını bir akıl hastanesinde geçirdi.
Adjani fılmi. oğlu Barnaby'nin ba-
bası, eski sevgilisi Bruno Nujt-
ten'in yönetmesini sağladı. Nuyt-
ten'in ikna olması gerekiyordu:
"Isabelle'den çekimler sırasında
uçaktan atlamasını asla isteyemem.
Sırf, beni kızdırmak için paraşütü-
nü açmayacak bir insan o."
Ama ona paraşütünü açtırmaya-
cak şey, duygusal yürekliliği değil;
yalnızca kendine duyduğu aşk. Ad-
jani, sıklıkla, aşkı ele alan oyunla-
nn, kışinin kendisini canlı hisset-
mesine yol açtığını ve aşkın tek ka-
nıtının yıkım olduğunu söylüyor.
Gerek Daniel Day-Lewıs'in, ge-
rek Isabelle Adjani'nin babalanyla
ilişkileri çok sorunluydu. Day-Le-
wis, National Theatre'da "Hamlet''i
oynarken bunahma girmiş, gelip
kendisine korkunç şeyler söyleyen
hayaletin, Danımarka kralı değil,
kendı babası olduğunu iddia etmiş-
ti. Babası, ûnlü şair CecBD«y-Le-
wis, hastalıkh, katı ve uzak bir in-
sandı ve çevresinde korku uyandı-
nyordu. On beş yaşındayken baba-
sını yitirdiğinde, Daniel yıkılmıştı.
Bir şişe migren hapıyla kendisini
yok etmeye başladı .Asla tanıyama-
dığı için bir türlü se\emediği baba-
sının hayaleti, onu her yerde izli-
yordu.
Ikisi de babalannı hoşnut etmek
için duyduklan özlemden söz edi-
yorlar. Adjani için bu, yaşam boyu
sürecek bir arayış, bir olanaksızlık.
Babasının, Adjani'ye duyduğu sev-
değildi birbirine benzeyen. Birçok
vönden, Daniel Day-Levvis ve Isabelle
Adjani, bırbirleriyle bütünleşmişlerdi.
îkisi de trajik kişiliklere sahip: Ketum,
ahşılmamış, yıhcı ve anlaşılmaz. Day-
Lewis 'e nerede yaşadığı sorulduğunda,
"beürsiz"diyeyanıt veriyor. Aynı soruya
Adjani'nin karşılığı, "Benbirgöçebeyim."
Birlikte geçirdikleri son beş yıl boyunca
Paris, Los Angeles ve Londra arasında
gidip geldiler; Adjani 'nin Day-Levvis 'in
motosikletinin arkasında dolaştığı ve iki
ay içinde doğacak erkek çocuğuna
hamile kaldığı ttalya 'ya gittiler.
Îkisi. genellikle, uzun süre aynı ülkede
kalmıyorlardı. Gezginci ruhlar, asla bir
yere yerieşmezler; aşklarını evlerinde
değil, yüreklerinde korumayı tercih
ederler. Herhangi bir şey vaat etmeyen
bir tutku için mükemmel bir ilişki türü
bu; ama işin içine çocuk girince, Day-
Lewis duraganltktan ve bir yere bağlanıp
kalmaktan, babalıktan korkmuş olmalı.
Geçen hafta, birfaks mesajı göndererek
Adjani 'yle olan ilişkisini bitirdi. Faks ve
telefon, ilişkilerinde önemli biryer
kaphyordu. Adjani, zamana ve uzaklığa
aldırmayan bir telefon hastasıydı.
Bulunduğu yerin Paris, Los Angeles, New
Yorkya da Japonya olması önem
taşımıyordu. Yersiz yurtsuz ruhlar için
makine aracılığıyla iletişim kurmak, daha
kolay; daha acı ve daha tatlıdır.
Yıllar süren birliktelikleri bir 'faks mesajıyla
1
sona eren çiftin valnızca dış görünüşleri değildi birbirine benzeyen. Îkisi de trajik kişiliklere sahip:
Ketum, ahşılmamış, yıkıcı ve anlaşılmaz. Daniel Day-Lewis 'belirsiz" yerde yaşadığuu söylerken. Isabelle Adjani de 'Ben bir göçebeyim' diyor.
gi, klostrofobikti ve yıkıcı bir güce
sahipti. Adjani, babasını "yaşamı-
nın aşkı" olarak tanımltyor. Küçük
bir kızken babası onun aynaya bak-
masını yasaklamış ve bedenini in-
celemesinden korktuğu için Adja-
ni'nin banyoda geçirdi ği zamanı da
kısıtlamıştı. Onu çirkin olduğuna ve
kendisinden başka hiç kirnse tara-
fından sevilmeyeceğine inandırmış-
tı. Isabelle Adjani'nin, aynalar ko-
nusunda hâlâ belli takıntılan var. Ya
ona, acı çeken ikiz ruhunu. Daniel
Day-Lewis"i gösteren ayna?
Adjani, Day-Lewis'in gözlerinde
kendi yaşamının umutsuzluğunu,
benzer evreni, uçurumu görmüş ol-
malı. Birbirlerinin ruhlanna kan-
şan, yalnızca acılan değil, aynı za-
manda, birbirleri hakkında bildikle-
ri ve beğenmedikleri her şey, genel
anlamda güçsüzlüktü.
llişkilerde, duygusal yönden çe-
kici görünen şeyler, aynı zamanda,
itici ve soğuk olarak da gözükebi-
lir. Belki de bu yüzden, Day-Lewis
ve Adjani, kafalannda, ilişkilerini
başka bir ülkede yeniden tasarlama-
dan önce, kısa süreli birlıktelikler
yaşadılar. Adjani, kartlannı açık oy-
nayıp hamile olduğunu söyleme-
seydi. durum sonsuza kadar böyle
sürebilırdi.
Adjani, dünyadan elini eteğini
çekmiş kişilıği yüzünden Fransızla-
nn Garbo'su olarak görülse bile,
Day- Levvis, daha yalnız bir ruha sa-
hip: "Yalntnm ama bu benim terci-
hiin. Yeni insanlar aramryonım." İn-
san, cinsel yönden baskın olanın
Adjani olduğunu düşünüyor. Day-
Levvis'in cinselliğiyse soğuk, duy-
gulan daha kınlgan.
Daniel Day-Levus'in Winona
Ryder, Sinead O'Connor ve Julia
Roberts'a duygusal yönden bağlı
olduğu biliniyor; ama o, hiçbir za-
man kalıcı ve düzenli bir ilişki ku-
ramadı. Birkaç arkadaşı. onun ka-
dmlarla arasında nasıl mesafe bı-
raktığını ve bellı bir niyeti olmadan
onlara nasıl kur yaptığını anlatıyor-
lar. Adjani, utangaç olmasına kar-
şın, çok daha ısrarlıydı ve Day-Le-
wis'e çok daha fazla gereksinim du-
yuyordu.
Geçmişte, Adjani, babasının ye-
rini dolduracak kişilerle. akıl hoca-
lanyla. yönetmenlerle birlikte oldu.
Kendisinden 18 yaş büyük Warren
Beatty'yle uzun süreli bir aşk yaşa-
mıştı; ama aslında ona olan duygu-
lan, gerçek babasına hissettiği çeliş-
kıli korku ve sevgiydi. Beatty, onu,
küçük bir kız gibi o kadar sarhoş et-
mişti ki Adjani'nin tek istediği "onu
kurtarmak, ona yardım etmek, onu
büyütmek ve değiştinnek^ti. Ama
lanetlenmiş.ti Adjani; çünkü istedi-
ği, ona çekici gelen erkekler. kendi
tanımlamasıyla, "yanm kalmış ka-
rakter1er''di: "tçlerindeld çocuğun
hâlâ yasadıgı karakterler beni etki-
Uyor. Olgunlaşmış karakterler, hiç
ilğimi çekmiyor."
Sorun şu ki yanm kalmış karak-
terler, eğitilmeyi reddeden, diğer
çocuklardan özellikle de babalık
yaptıklan çocuklardan kaçmak iste-
yen çocuklardır. Aynaya bakıp bir-
birlerini görmek, Adjani ve Day-
Levvis için korkutucuydu. Daniel
Day- Levvis için bu. tahammül ede-
meyeceği bir şeydi.
Petruccianni son albümüyle gurur duyuyor:
Kariyerim
değişecek
Kflhür Senisi- Caz
müziğinm küçük dev adamı
Michel Petrucciani. yeni
albümünü piyasaya çıkardı.
Üç gün sürecek bir solo
konserler dizisi için Paris'te
bulunan ünlü piyanistin
albümü, geçen sonbaharda
Champs-Elysees
Tiyatrosu'nda verdiği
konserlerde kaydedilmiş.
"Bu albümle gurur
duyuyorum" diyor sanatçı,
ve eklıyor:
"Bu, geçen yıl
boyunca
verdiğim 83
solo konserin
sonucu". tki
CD'de.
konsenn
hemen hemen
tümü yer
alryor; ünlü
caz
melodilerinden
oluşan bir
potpuriden,
sanatçının eşi
için yazdığı
"Lo>e Letter"a, "I Mean
You"ve "Round Midnighfa,
çok romantik bir "Besame
Mucho" yorumuna kadar...
"Bu albümün kariyerimde
bir şeyleri değiştireceğinden
eminim" diyor Petrucciani.
Ünlü Amerikan plak şirketi
Blue Note'dan aynlarak
Dreyfiıs Jazz'a geçen Michel
Petrucciani, burada ona
büyük bir başan getiren iki
albüm doldurdu:
Bir yaylı çalgılar dörtlüsü ile
çaldığı "Marvelous" ve
orgcu Eddy Louiss ile
birlikte doldurduğu
"Conference de Presse". Ve
bu iki konser CD'sınden
sonra, sanatçı "Conference
de Presse"in ikinci
bölümünü yapacak.
Fazla çabuk değil mi? "Her
yeni bir şey yaptığımda. bir
plak çıkarifayor.
Belki çok sayıda plak oluyor
ama bu bir sanatçının
gelişimini belgeliyor.
Benim istediğim Ki bir şeyler
vapmak, Francis Dreyfus
beni hiç bir şeye zoriamış
değil. Eğer
Champs-
Elysees
Tiyatrosu'ndaki
o konseri
sevmenuş
olsaydım. bu
albüm olmazdı.
Oysa ki Blue
ISote'dan
çıkanlar
arasında
sevmediğim
albümler de
vardı".
Yıl sonuna
kadar,
Petrucciani yeni bir proje
gerçekleştirmeyi düşünüyor:
"Cazla mektdiyi birieştirmek
istiyorum.
Çok melodik şarialar
yazmak, ama içinde Afrika
izleri taşıyacak. Perküsyon,
insan sesi™"
Ve Marvelous'tan parçalar
çalacağı bir Amerika turnesi
ile bir Alman televizyon
kanahnda piyano çalıp
müzikten söz edeceği
program arasında
Petrucciani. zaman bulup
yaz festivallerine katılacak:
"Belki de Eddy Louiss ile
beraber™"
Michel Petrucciani
Kumpanya, Naz Erayda'nın gerçekleştirdiği 'Kim O'adlı oyunu sahneleyecek
Eski Çeşme Sokağı'na pencereden bakış
Kültür Servisi - Kumpan-
ya'nın, Ekim 1994'ten beri pro-
valannı sürdürdüğü, projesi ve
mekân tasanmı Naz Erayda'ya
ait olan "Kim O" adlı oyun, 11
marttan ıtibaren Istanbul Sarıat
Merkezi Kumpanya Sahne-
si'nde sahnelenecek.
Oyunun yönetmenliğini üst-
lenen Naz Erayda, Kumpanya
Sahnesi'nin pencerelerinden
görülen Tarlabaşı, Eski Çeşme
Sokak'tan yolaçıkmış. Gerçek-
leştirdiği mekân düzenlemesiy-
le, oyun odası ve sokak arasın-
da yan saydam bir ilişki kurmuş.
Kadro, beş ayı aşkın bir süre dı-
şandan içeri giren ses ve ışıkla-
ra açık bir oyun alanında çalış-
mış. Oyuncu kadrosuna sokak-
taki geçmiş ve bugünkü yaşan-
tılann, özellikle de azınlık kül-
türlerinin imajlanyla yükleye-
cek yoğun bir dramaturji prog-
Oyun, 11 marttan itibaren tstanbul Sanat Merkezi Kumpanya Sahnesi'nde.
ramı uygulayan Erayda, buna
paralel olarak azınlık olma hali,
çaresizlik, yalnızlık, korku, pa-
ranoya, ulusal, toplumsal ve bi-
reysel kimliklerimiz. zorunlu
göç, aynmcıhk ve zamandan ka-
çış gibi temalarla doğaçlama ça-
hşmalar yaptırmış.
Erayda, kadroyu çok özel bir
coğrafya parçasınm kültürel
renkleriyle yükleyerek ve bura-
daki insani ve toplumsal durum-
lann evTensel karşılıklan üzeri-
ne benzetmeci olmayan bir an-
latımla teatral anlar yaratmala-
nnı isteyerek aynı anda hem son
derece soyut ve evrensel hem de
son derece somut ve yerel bir
ifade yüküne ulaşmaya çalış-
mış.
11 marttan itibaren sahnelen-
meye başlayacak olan oyunun
^aati gün batımına göre her gün
değişecek. 11 martta saat 18.
00'de başlayacak olan oyun, Sa-
atli Maarif Takvimi'ne başvu-
rularak hazırlanan bir çizelgeye
göre her hafta yaklasık 7-8 da-
kika daha geç başlayacak.
Oyunculuk araştırmalannı
BUge Arat. Nadi Cüler, Kerem
Kurdoğlu, Burhan Ökınen, Mu-
rat Özdoğan, Cenk Teliınen ve
NeslihanYurtsever'in yürüttüğü
oyunun ışık tasanmını Feyyaz
Yalçm gerçekleştirmiş.
'Edebiyattan Beyazperdeye' ve 'Erotik Öyküler'
Kültür Servisi- Istanbul Kültür ve Sa-
nat Vakfi tarafından 1-16 nisan tarihleri
arasında on dördüncüsü düzenlenecek
olan Uluslararası îstanbul Film Festiva-
li'nde yer alan bölümlerden biri de 'Ede-
biyattan Beyaz Perdeye'. Geleneksel ha-
le gelen bu bölümde. hem edebiyatı hem
de sinemayı sevenler birbirinden seçkın
yapıtlar izleyecek: 'DaghBarnabo'j'Sev-
da YazT, 'Lamarca', 'Woyzeck', 'tngiüz-
ce, Ağustos" ve 'Karşıdakiler'
Etküeyici bir yaz aşkı
Italyan yönetmen Mario Brenta'nın
'Bamabo delle Montagne-Dağh Barna-
bo'su, karakterlerinin iç dünyalannı an-
latırken sözcüklere pek gereksinim duy-
madan doğanın tüm güzelliklerini gözler
önüne seren bir serüven.
Oyun yazanyken sinemaya geçen ve
'80'li yıllarda birçok başanlı filmin se-
naryosunu yazan Polonyalı yönetmen Fe-
liks Falk, 'Lato Milosci-Sevda YazTnda
etküeyici bir yaz aşkını anlatıyor.
Brezilya'nın yeni kuşak yönetmenle-
rinden Sergio Rezende'nin ülkesinde
gösterime grrdiğinde büyük tartışmalara
yol açan "Lamarca'sı, Che Guevara'nın
devrim söylevınin coşkusuyia ordudan
aynlan keskin nişancı Yüzbaşı Carlos
Lamarca'nın cuntaya karşı verdiği sava-
şın öyküsü.
Genç Macar yönetmen Janos Szasz'ın
1994 yılında Chicago 'Golden Plaque'
ödüllü fılmi 'Wöyzeck\ fılmine temel al-
dığı Georg Büchner'ın oyunu gibi kah-
ramanının bir kıskançlık ve yalnızlık gir-
dabında boğuluşunu anlatan bir başyapıL
lngiliz eğitimi görmüş bir gencin ken-
di ülkesinde kendini nasıl yabancı hisset-
tiğini anlatan kültür çatışması öyküsü
'Engbsh, August-İngÜLzce, Ağustos',
Hintli yönetmen Dev Benegal'in ılk fil-
mi.
Bubölümün son filmı ise aynı zaman-
da yazar ve eleştirmen olan Ispanyol yö-
netmen JesusGaray'ın, 1930'lannStali-
nist döneminde Batum'a atanmış bir
Türk konsolosunun aşk öyküsünü işle-
yen 'Els de Davant-Karşıdaküer
1
.
Festivalin bir başka bölümünde de say-
gın yönetmenlerden 'ErotikÖyküler' iz-
leyeceğiz. Teması özgür cinsel yaşam,
sıradışı fanteziler ve erotizm olan bu bö-
lümde altı usta yönetmenin erotizmi ko-
nu alan düzeyli ve çarpıcı orta metrajlı
filmleri var.
Sınır tanımaz yönetmen:
Ken Russel
Bu bölümün ilk filmi, 1980'den beri
film çevirdiği halde daha çok 'Despera-
tely Seeking Susan'la tanınan Amerikalı
yönetmen Susan Seidelman'ın 'The
Dutch Master-Flemenk Usta'sı. Seidel-
man, Brooklynli diş sağlığı uzmanı Te-
resa'nın cinsel yaşamındaki tekdüzeli-
ğin, müzede gördüğü bir resimdeki ya-
kışıklı gencin onu tablonun içine davetiy-
le son buluşunu anlatıyor.
Hollyvvood kurallanna pek uymayan
Nev, Yorklu Bob Rafelson'un 'Wet-Is-
lak'ının kahramanı ise banyo malzeme-
leri satan dükkâna tam kapanmak üze-
reyken gelip önce kendisi deneme koşu-
luyla bir jakuzi almak isteyen çekici ha-
nımın şaşırttığı dükkân sahibi.
Hint sinemasının kendine özgü yalın
sinema diline sahip yönetmeni Mani Ka-
ul ise 'The Cloud Door-Buiutiann Kapı-
H' ile Hint aşk şiirleri ve öykülerinden
esinlenmiş erotik bir masal anlatıyor.
lngiliz sinemasının sınır tanımaz yö-
netmeni Ken Russel, 'The Insatiabie Mrs.
Kirsch-Doyumsuz Bayan Kirsch'te, sa-
hilde gördüğü kadını çılgınca arzulayan
adam üzerine erotik bir fantezi kurmuş.
Spike Lee ve Robert Townsend'in
'Çağdaş kara sinemanuı manevi babası'
unvanını layık gördüğü yazar-yönetmen-
aktör Amerikalı Marvin Van Peebtes'ın
'Vroom Vroom Vroom'unda ise çekin-
gen bir gencin garip öyküsü işleniyor.
Tek isteği Harley Davidson ve kız arka-
daş olan genç, her iki isteğine de bir cin
sayesinde kavuşuyor.
Bölümün son filmi ise daha önce fes-
tivalin konuğu olan Avustralyalı yönet-
men Paul Cos'tan. Küçük insanlarla on-
lann sıradışı öykülerinin ustası Cox, 'To-
uch Me-Dokun Bana'da iki kadının öz-
gürlüğü ve duygusallığı yavaş yavaş bir-
birlerinde bulmalannı anlatıyor.
Şair ve ressam
Mustafa ipgat
• Kültür Servisi- Şair ve
ressam Mustafa Irgat
kanser hastahğına yenik
düşerek önceki gün yaşama
veda etti. Irgat, dün
Teşvikiye Camii'nde
kılınan namazın ardından.
Zincirlikuyu Mezarhğı'na
defhedildi. Cahıt Irgat ve
Mina Urgan'ın oğlu,
Zeynep Irgat'ın ise ağabeyi
olan Mustafa Irgat'ın
resimlerinden oluşan bir
sergi Yapı Kredi Kazım
Taşkent Galerisi'nde
sürüyor. 1950 Istanbul
doğumlu olan Irgat'ın ilk
şiiri 1971 yılmda "Yeni
Dergi"de yayımlanmıştı.
Şiirleri pek çok edebiyat
dergisinde yayımlanan
Irgat'ın ılk şiir kitabı
"AitsizKimlik",1993
yılında Yapı Kredi
Yayınlan'ndan çıkmıştı. Bir
süre Cenajans'ta
reklamcıhk da yapan Irgat,
sinema yazılan da yazmış,
bu yazılan "Yeni Sinema"
dergisinde yayımlanmıştı.
Akçıl,
Ukrayna'da iki
konser yönetti
• Orkestra şefı Saim
Akçıl. şubat ayında
Ukrayna'da iki konser
yönetti. Piyanıst Cana
Gürmen ve Oleg
Kudriyaşov'un solist olarak
katıldıklan Kiev Oda
Orkestrası'nın konserinde
Mozart, Haydn, Grieg ve
Stankoviç'in yapıtlan
seslendirildi. Yine Akçıl'ın
yönetiminde
gerçekleştırilen
Dnipropetrovsk Filarmoni
Orkestrası'nın konserinde
ise Mozart, Haydn ve
Beethoven'ın yapıtlan
yorumlandı. Akçıl, 1996
yılında gerçekleştirilecek
Kosenko Festivali'ne davet
edildi.
Korsan kitaplara
dikkat!
• AıNKARA(UBA)
Yayınevleri ve yayıncılar
son günlerde sayılan
oldukça artann korsan kitap
baskısı yapanlann peşine
düjtü. Korsan yayırüan
önlemek için en kısa
zamanda önlemler ahnması
gerekitğine işaret eden
yayıncılar yayıncılar,
Kültür Bakanlığı tarafından
hazırlanan Fikir ve Sanat
Eserleri Yasası'nın da bir
aan önce meclisten geçmesi
gerektiğine işaret ediyorlar.
AFA Yayınlan saahibi Atıl
Ant, Tempo dergisine
yaptığı açıklamaada korsan
yayıncılığı önlemek için
kitaplann arkasına bandrol
konulması gerektiğini
belirterek. bandrolün
üstüne yayınevjnin, yazar
adının. kaçıncı baskı
olduğunun ve kitabın
numarasının yer alması
gerektiğini belirtti. Orhan
Pamuk ise korsan
yayınncuğın önlenmesinin
Avrupa Birliği'ne girnıe
konusundaaki ön
koşullardan biri olduğunu
belirterek, "Kültür
Bakanlığının bu ve benzer
nedenleri de göz önüne
alarak hiç değilse bir
kerecik doğru iş yapmasını
diliyorum. Korsanlık
denince herkes dudak
süküp ilgilenmiyor, çünkü
hırsızlık doğal bir şey.
Kültürün doğal bir parçası
haline gelmiş durumda"
dedi.
Masapacı'nm
onuncu kişisel
sergisi
• Kültür Servisi -
Gazetemiz çizerlerinden
Kamıl Masaracı, onuncu
kişisel sergisini Ankara'da
açıyor. Kültür Bakanlığı
Dünya Karikatür
Galerisi'nde açılacak sergi,
Karikatür Vakfi tarafindan
düzenleniyor. Sergi 10
mart-7 nisan tarihleri
arasında açık kalacak.
Müjde Ar,
amlapım yazacak
• İSTANBUL(UBA)-
Türk sinemasının başanlı
kadın oyunculanndan
Müjde Ar'ın, anılannı "Ay
Biz Sizi Şey Zannederdik"
adlı bir kitapta toplayacağı,
sanatçının hedefleri
arasında "Müjde Ar Vakfi"
kurmanın da önemli bir yer
işgal ettiği belirtildi.
Sanatçının vakıf kurması
halinde yazacağı tüm
kitaplannı ve çekeceği tüm
fılmleri vakıf adına
gerçekleştirerek gelir elde
etmeyi ve bu gelirle içinde
bilgisayarlı sistem de
bulunan bir kadınlar
kütüphanesi kurmayı
hedeflediği ifade edildi.