27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 MART1995 PAZARTESİ HABERLER Bozlak: Ordu K.lrak'tan çekilsin • [ZMtR (Cumhuriyet EgeBürosu)-HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak ordunun Kuzey Irak'ı "işgalettiğmi" belirterek, "Türİaye için ağır siyasi sonuçlara neden olacaktır. Bu yüzden önerimiz, ordunun hemen Kuzey Irak'tan çekilmesi doğrultusundadır" dedi. HADEP'in lzmir;de düzenlemek istediği Nevruz şenJiğinin Izmir Valiligi tarafından yasaklanmasının ardından, dün gûvenlik güçleri il merkezini "abluka altına" aldı. "Biz banş ve kardeşliği sağlamak için çalışırken binleri operasyon adı altında bır işgal hareketine girdi" diyen Bozlak, Kuzey Irak'ta gerçekleştirilen operasyonJa ilgili olarak, "Başbakan, operasyon diyor, operasyonun gerekçelerini açıklarken de "ülkemize, milletimize hayırh olsun' diyor. Başbakan'ın bu tanırru sıradan bir operasyon olmadığını gösteriyor" diye konuştu. Gemi kazası • İSTANBUL(AA)- Istanbul Boğazı'nda önceki gece çarpışan Çin ve Türk bandıralı kuru yûk gemilerinin mürettebat ve kaptanlanrun ifadeleri bugün ahnacak. Can kaybı ve yaralanma olmayan kazadan sonra ön taraftan aldığı yara yüzünden karaya oturan Çin bandıralı geminin kaptanınm kurtarma çalışmalannm başlatılması için henüz bir talepte bulunmadığı bildirildı. Kazadan sonra Moda açıklannda karaya oturan "Quxuan-Hai" ile Ahırkapı açıklannda demirletilen "Barbaros Oktay" adlı gemilerin batma tehlikesi bulunmuyor. Yunanistan önunde gösteri • tstanbul Haber Servisi - Yunanistan'ın Istanbul Başkonsolosluğu önünde toplanan ve kendilerini 'Nizam-ı Âlem Ülkücüleri' olarak tanıtan bir grup Yunan bayrağını yaktı. Yunanistan'da Türk bayrağırun yakılmasını ve Iskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga'nın tutuklanmasına tepkı göstermeyen TC hükümetini protesto etmek için tekbir getirerek Yunan bayrağı yakan göstericiler daha sonra tstiklal Caddesi'ne çıkarak dağıldı. Şetıft er toprağa verildi • ISTANBUL (AA> - Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından PKK'ye yönelik olarak Kuzey Irak'ta sürdürülen sınır ötesi harekât sırasında şehit düşen Piyade Er Ertan Kolay, dün lstanbul'da düzenlenen törenle toprağa verildi. Şehit Er Ertan Kolay'ın cenazesi, Levent Camii'nde öğleyin kıhnan namazdan sonra bir süre eller üzerinde taşındı. Daha sonra top arabasına konan şehit erin cenazesi Edirnekapı Şehitliği'nde defnedildi. Yerel seçimlerin birinci yıldönümünde hizmet yerine 'siyaset' var: Belediyelerde kimlik bunahmı İmar alanında: Rant beklentilerine hizmet Kültür alanında: Şeriat beklentilerine hizmet OKTAY EKİNCİ Başta Istanbul ve Ankara gibi büyük kent- ler olmak üzere yurt düzeyinde belediyele- rin önemfi bir çoğunluğunda yerel iktidar olanağını elde eden Refah Partisi, belki ken- disinin de pek bek< -mediği bu sonucun alın- dığı tarih olan lW4'ün 27 Martı'nı yerel seçimlerden hemen sonra "betediyeler bay- nunı" olarak ilan etmişti. Nitekim, Ankara Büyüksehir Belediyesi tarafından 27 Mart"ın 1. yılı nedeniyle Al- ünpark'tadüzenlenen "BeJedheier Bayramı veBelediye Araç veGereçleri Fuan"nın açı- lış töreninde konuşan RP lıderi Erbakan, yerel yönetimlere Refahlılann gelmesiyle halka hizmetin başladığını söyledi ve yine RP'li belediyecilerin bayramlanru da aynı törenle kutlamış oldu. Kuşkusuz, geride kalan şu ilk bir yıllık dönemin değerlendirmesinı sadece Erba- kan'ın sözleriyle ya da bayram havası içe- risinde yapmak, Refah Partili kadrolann bir yere kadar siyasal haklan sayılabilir. Ancak toplumsal haklar ve buna bağlı olarak toplumsal beklentiler, ceplerinde ta- şıdıklan parti kimlikleri ne olursa olsun, tüm belediyecilere bu tür siyasi tutum ve davranışlardan annmış bir kamu görevlisi olmalan sorumluluğunu da yüklüyor. 27 Mart 1994'ten bu yana da böylesi bir top- lumsal sorumluluk, ağırhklı olarak RP'lile- rin üzerinde bulunuyor... Siyasal polemikler Geçen bir yıllık hizmet dönemi içerisin- de RP'li yerel yöneticiler, belediyecilikte gerçekten halka hizmeti başlatabilmiş ve salt siyasi hedeflen için değil; aynı anda kentsel gelişme ve toplumsal ilerlemeye dö- nük adımlan da bayram yapabilecek düzey- de atabilmişler midir? Bu soruya genelde olumlu bir yanıt ver- mek, elbette ki olası görünmüyor. Hele Is- tanbul ve Ankara'da izlenen kimi radikal politikalar, RP'li kadrolann temelde kente ve topluma değil. özledikleri siyasa) düze- ne hizmet eden bir anlayışı benimsedikleri- ni gösteriyor. Bu anlayışın yarattığı gerilimli ortam ise sonuçta kent sorunlannın tartışılması yeri- ne siyasal polemiklerin öne çıktığı bir yerel yönetim gündemini ülkede egemen kılıyor. Böylece örneğin bir yandan kentsel yağma alabildiğine sürerken öbür yandan bu yağ- manın da ekmeğine yağ süren bir siyasi ça- tışma ortamı yine kente ve topluma değil, çıkar çevrelerine hizmet ediyor... Odalara karşı tavır RPIi belediyelerin kente hizmet yerine si- yasi mücadeleyi benimseyeceklerinin ilk önemli göstergesi, mühendis ve mimaroda- lanna karşı takındıklan düşmanca tavır ol- du. Özellıkle Istanbul ve Ankara'da sanki kentin düzenli iman önündeki en büyük en- gel projelerin odalarcada denetlenmesiymiş gibi 27 Mart'ın üzerinden henüz 15 gün bi- le geçmeden büyükşehirbelediye başkanla- n, önceki dönemlerden gelen ortak proto- kolleri tek taraflı iptal ettiler. Bu ilginç or- tak refleks, Istanb/ıl'da Recep Tayyip Erdo- ğan tarafından, "İ erinde veniden çahşaca- ğ/z* sözleriyle daha yumuşak gerçekleşir- ken Ankara'da M' tifa Gökçek gerçek niye- tini gizlemedi ve )lculan> yetki verrneye- ceğini ilan etti. Oysa projelerdeki oda denetimi, meslek odalannın yasal birgörevi olmasının ötesin- de. belediyelerde '•angi projelere ruhsat ve- nldiğinin de yine ugili uzman ve demokra- tik bir kuruluş tarafuıdan ızlenmesi anlamı- na geliyordu. Refahlı beledıyeler, imar ko- nusunda ilk iş olarak bu tür bir demokratik denetimden kurtulmayı yeğlemişlerdi. Ni- tekim geçen 1 yıl içinde örneğin fstanbul'da verilen hukuka aykın ruhsatlar da büyük oranda Mimarlar Odası denetiminden kaçı- nlan projelerle gerçekleşti. Yine lstanbul'da RP'li yerel yönetimin i- mar konusunda takındığı bir baska siyasi tavır ise yüksek yargı tarafindan iptal edi- len Boğazıçi planlannı bu planlardan çıka- n olan rant çevreleriyle birlikte savunmasıy- la ortaya çıktı. Oysa bu yağma planlan 1988 yılında Da- lan tarafından onaylanmış, 1989-1994 yıl- lanndaki Sözen döneminde ise mahkemenin sürmesine karşın yürürlükte tutulmuştu. Mi- marlar Odası 'nın 1988'de açtığı dava, R. Tayyip Erdoğan döneminde iptal karanyla TayyipErdoğan Meüh Gökçek sonuçlandığında ise büyükşehir belediyesi, bu planlan yine savunarak ranta dayalı bir i- mar politikasının yarunda yer aldı. Çünkü davayı açan Mimarlar Odası 'ydı ve yaklasık 9 milyon mr lik hukuk dışı bir imar yağma- sı getiren bu planlan, özeilikle ilçe beledi- yelerindeki yaygırı bir çevre, RP dönemin- de de kullanmak istiyordu. Istanbul'un kentsel çıkarlanru gözardı e- den geçmiş dönemlere ait imarkararlannda- ki "sürekliliğin" bır başka çarpıcı gösterge- si de yine RP'li büyükşehir belediyesinin Zincirlikuyu'daki "Tat-Towers" adJı çifte gökdelen projesine onay vermesiydi. İlk ayncalıklı imar durumu karannı Da- lan'ın imzaladığı bir imar planı değişikli- ğiyle elde eden, ancak Sözen döneminde gerçekleşemeyen Tatbalar'a ait bu gökde- len projesi, Zincirlikuyu bölgesindeki alt- yapı dengelerini ve özeilikle trafik yoğun- lugunu hiç dikkate almayan bir rant operas- yonu niteliği tasımasına rağmen, imardan • Geçen bir yıl içerisinde RP'li belediye başkanlannın partili kimliklerini öne çıkarmalan yüzünden, kent sorunlannın tartışılması yerine "siyasi polemiklerin" ağır bastığı bir yerel yönetim gündemi ülkede ve kamuoyunda egemen oldu... sorumlu Belediye Genel Sekreter Yardımcı- sı Altan Raşit Civan tarafından onaylandı. Böylece yine büyükşehir belediyesinde son düzenlemeleri yapılmakta olan nazım planın temel ilkeleri bir kez daha zedelenir- ken kentleşme politikasında "acfil dûzen" kavrammın sadece siyasi bir söylemden öte- ye gidemediği de açığa çıkmış oldu. Jmar konusunda rant çevrelerinin gele- neksel beklentilerine karşı halktan yana bir tavır alamayan RP'li belediyeler, yine bu ge- çen 1 yıl içinde özledikleri siyasi düzeni şe- hirciliğe ve özeilikle kent kültüriine de ege- men kılmaya çalışan bir politika izlediler. Bu anlamda ömeğin tarihi su maksemi bi- nalanna bitişik bir arsa olduğu için SİT ku- rallan nedeniyle Taksim camisine izin veril- mediği zaman tarih adına buna destek vere- cekleri yerde, Anıtlar Kurulu'nu suçlayıcı çıkışlarda bulundular. Dahası, Erbakan'ın, "Bizde cami>iTaksim Parkı'na yapanzn şek- lindeki siyasi inatlaşmasına Istanbul'un şeh- remini olarak engel bile olamadılar. Tersine, susarak destek verdiler. Benzer şekilde Ankara Belediyesi'nin başkentin tarihsel amblemi olan "HititGü- Deşi"^ Türklük ve Müslümanlıkla ilgisi yok diye ortadan kaldırma hakkını kendisinde görebilmesi, Melih Gökçek'in heykellere karşı takındığı tutumu aslında tamamlayan bir siyasi davranış olarak ortaya çıktı. Ana- dolu uygarlıklannın sahibi ohna erdeminin ne denli çağdas. vee\Tensel biranlayış oldu- ğunu kavrayamayan bir kişinin başkente be- lediye başkanı olabilmesi, 21. yüzyıla beş kala ülkenin gündemine talihsiz tartışmalar getirdi. Bütün bunlann yanı sıra RP'li bele- diyelerin örneğin içki yasağı konusundaki tutumlan da özeilikle Istanbul için doğrusu kara-mizah denilebilecek bir kentseî yaşam sürecini başlattı. Ister Osmanlı döneminde yazılsın, isterse cumhuriyet döneminde bes- telensin, hemen tüm şarkılarda aşk, meyha- ne ve içki kültürünün en insancıl ve en ince sanatını yaratan tstanbul için sokaklardaki yemek masalannı kaldırtmak, lokantalara perdeler astırmak, kokteyllerde alkolü ya- saklamak... binlerce yıllık tarihinde belki de rüyasmda bile görse inanamayacağı bir ga- rip durum yarattı. Denebilirki Istanbul, şu ünlü Istanbul şar- kısmı artık şöyle yürekten söyleyecek bir belediye başkanını her dönemden çok daha fazla bu geçen bir yıl içinde aramaya da bas,- ladı: "Bu aksani bütün meynaneieriııi doiaştun tstajıbul'ua, Seni aradım kadehlerdeki dudak izle- rinden..." Kâğıthane Beiedhesi'nin Refah Partili Belediye Başkanı Arif Calban tarafindan işten atılan 340 işçi, islerine dönebilmek için uzun süre mücadeieettüer.Sorunlannı kamumıınaduyurabilmek ve shasi partilerin desteğini sağlamak amacrv la nisan 1993'te yürümeye başlayan işçiler, 5 mayısta Ankara'ya girerek Refah Partisi Genel Merkezi önünde bir miting düzenlediler. Belediyelerde bir yılda 26 bin 623 işçinin görevine son verildi Işçiçıfuuma rekoruRP'deANKARA (AA) - 27 Mart 1994 yerel seçimierinden bu yana geçen bir yıllık süre içinde, çeşitli belediyelerde çalı- şan 26 bin 623 işçinin işine son verildi. DlSK'e üye Genel-lş Sendikası tara- findan yapılan bir araştırmaya göre ye- rel seçimlerin yapıldığı 27 Mart 1994'ten bu yana Türk-lş'e bağlı Bele- diye-tş Sendikası üyesi 18 bin, DlSK'e bağlı Genel-lş Sendikası üyesi 5 bin 623 ve Hak-tş'e bağlı Hizmet-lş Sendikası üyesi 3 bin olmak üzere toplam 26 bin 623 işçinin işine son verilirken, yine ay- na süre içinde belediyelerde çalışan yak- laşık 4 bin memurda işten çıkanldı. Araştırmada, Genel-lş Sendikasf na üye işçilerin işine en çok RP ve MHP'li belediyeleT son verirken, en az işçi çı- karanlar ise CHP ve DYP'li belediyeler oldu. Araştırmaya göre bir yıl süresin- ce islerine son verilen Genel-lş Sendi- kası üyesi işçilerin partili belediyelere dağılımı ve oranı şöyle: ANAP: 973 işçi, yüzde 17.30, CHP: 3 işçi yüzde 0.05; DSP: 150 işçi, yüzde 2.67; DYP: 97 işçi, yüzde 1.73; RP: 2.982 işçi.yüzde 53.03; MHP: 1.105 iş- çi, yüzde 19.7; SHP: CHP ile bütünleş- meden önce 313 işçi, yüzde 5.57. Genel-tş'in belediye işçileri arasmda yaptığı araştırmada işçilerin yüzde 33.34'ü işten atılmalann siyasi neden- lerle yapıldığını bildirdiler. Ankete göre işçilerin yüzde 38.99'u belediye yönetimlerindeki değişiklik, yüzde 10.7l'i eskibelediye başkanlan- nın yasalara aykın bir şekilde işçi al- ması, yüzde 6.92'si kadro şişkinliği. yüzde 5.85'i işlerin taşerona de\Tedil- mesi ve yüzde 4.19'u da yaşanan mali sorunlar nedeniyle işe son verildiği gö- rüşünü benimsiyorlar. Belediye işçilerinin yüzde 32.28'i iş- kolunun en önemli sorunu olarak işten atılmalan gösterdiler. İşçilerin yuzde 23.24'ü taşeronlaştırmayı. yüzde 13.98'i ücretlerin tam zamanında öden- memesini, yüzde 11.72'si belediyeler- deki kötü yönetimi, yüzde 9.53'ü düşük ücretleri ve yüzde 9.25'i politik baskı- lan önemli sorunlar arasında sıraladılar. BİZBtZE ERDAL ATABEK Insan Haklan Densi Orta dereceli okullara "insan haklan dersi" konu- yor. Toplumun genel durumuna bakınca insanda ka- ra mizah etkisi yapıyor, ama iyi niyetli bir girişim ol- duğu açık. Acaba "insan haklan dersi'nde ne anla- tılacak, nasıl anlatılacak, dahası bu dersin örnekleri nereden seçilecek? Doğru dürüst bir insan haklan eğitimi yapıiırsa gençlerimizin kafası iyice kanşma- yacak mı? Öğrendikleriyle yaşadıklan birbiriyle çeli- şen öğrenciler, kimlik kargaşasını nasıl aşacaklar? Bu yıl gittiğim lise toplantılannda, üniversite söy- leşilerinde öğrenci gençlerimizin toplum sorunlany- fa nasıl iç içe yaşadıklannı yakından gördüm. Ezber- ci, şartlandırma eğitiminin nasıl sorgulandığını gör- düm. öğrencilerin farklı düşüncelerini açıklamaktan nasıl ürkütüldüğünü gördüm. Kız öğrencilerin "bekâ- ret kontrolü"ne nasıl tepkj gösterdiklerini gördüm. Öğrencilerini geliştirmek isteyen gerçek öğretmen- lerin, okul müdürlerinin çabalannı, üzüntülerini, sıkın- tılannı gördüm. Milli Eğitim'deki yapının nasıl değiş- mesi gerektiğini, merkezde verilen bir karann okul- ları nasıl etkilediğini gördüm. Toplumdaki güvensiz, baskıcı, korkuya dayalı ortamın genç insanlara nasıl yansıdığını gördüm. Eğer gerçek bir "insan haklan eğitimi" yapılmak is- teniyorsa bu eğitim öğrencilerle "özgürce tartısarak" yapılmalıdır. Böyle yapılmalıdır ki, öğrencilerde insan haklanyla ilgili sorular ortaya konabilsin, tartışıtsın, bi- lince dönüşsün. Aslında pek düşünülmüyor, ama bu toplumda çok yaygın bir "insan haklan eğitimi" var. Eğerdüşünürsek... ••• Toplumdaki insan haklannın kurallan şöyle değil mi? - Eğer yetkin varsa, paran varsa, silahın varsa hak- kın da vardır. Bunlara sahip değilsen hiçbir hakkın yoktur. Hak sahibi olmak için bunlara sahip olanla- nn dediklerini yapacaksın. - En büyük hak, susma hakkıdır. Sen de susacak- sın, ne düşünüyorsan düşün, konuşmayacaksın. Sus, kanşma, katılma. Kullanabileceğin hak budur. - Başkasına haksızlık yapıldığını görürsen "Çok şükür benim başıma gelmedi ya" diye düşünecek- sin. Canının sıkıntısını "O da kim bilirneyapmıştırki, ona da bunu yapıyohar" diye geçiştireceksin. - Çocukluğunda dayak yerken, gençliğinde aşa- ğılanırken sabırlı olacaksın. Ben de zamanı gelince çocuklanmı döverim, gücümün yettiğini aşağılanm, böylece ödeşirim diyeceksin. - İnsan haklan denen şeylerin devietin işi olduğu- nu unutmayacaksın. Devlet bunlan konuşur, gider belgeler imzalar, işkence aletlerini toplatır, liste ya- yınlar, ne yaparsa yapar, sen bunlara hiç kanşmaya- caksın. İnsan haklan denen şeylerin sıradan vatan- daşla bir ilgisinin bulunmadığını, aklından hiç çıkar- mayacaksın. -İnsan haklan demek, devlete itaat etmek demek- rir. Devlete saygılı olacaksın. Polise saygılı olacaksın. Devleti temsil eden her şeye saygılı olacaksın. Say- gın kadar hakkın olduğunu unutmayacaksın. - İnsan haklannın seni ilgilendinmediğini bileceksin. Devletin bu konuyla ilgilenen bir devlet bakanı oldu- ğunu düşüneceksin. Sen haklanndan önce görevle- rini bileceksin. Sık sık "Sen senibil, sen seni, sen se- ni bilmezsen patlatıhar enseni" özdeyişini söyleye- ceksin. Belki de bu özdeyişi insan haklan derslerinin başında ve sonunda bütün sınıfa söyletmek de uy- gun olacaktır. • • • Aslında belki de bizim kendimize uygun bir "insan haklan bildirgesi" yazmamız gerekiyor. Düşünmek- te geç kalmadık mı, ne dersiniz? Ailelerin acıklamasi: Öğrenciler, Nevruz sonu göz altma almdı tstanbul Haber Servi- si- Yasadışı bölücü örgüt üyesi olduklan savıyla Sa- ngazi'de geçtiğimiz per- şembe günü gözlem altına alınan 7 liseli öğrencinin aileleri birbasın açıklama- sı yaptılar. İHD'de dün yapılan ba- sın açıklamasında, yaşlan 14 ile 18 arasında değişen bu çocuklann Nevruz gös- terilerine katıldıktan sonra gözlem altına alındığını be- lirten aileler, "Iffet Yasa- sı'na karşı basuı açıklama- sı yapmak ve Nevruz Bay- ramı kudamasma katılma- yı, >asadışı örgüt üyeliğiyle değer görcn zihnjveti pro- testo ediyoruz" diye konuş- tular. Gözlem altına alınan Hüseyin Genç(18), H.G.(15), T.Ç (15), K ) E.K.(14) ve soyadı belirle- nemeyen S.'nin (15) ailele- ri, DGM tarafindan 13 gün sorgu süresi alınan bu ço- cuklann gelişiminde, yaşa- dıklan bu kötü deneyimin, psikolojik gelişiminde olumsuz rol oynayacağmı ifade ettiler. 14 yaşındaki E.K.'nin annesi Sehinaz Kıhçh, kız- Iannın Sangazi Jandarma Karakolu'nda Alevi olup olmadığını soran ve "AJevi- yim" cevabmı alan jandar- ma yarbay tarafindan yum- ruklandığını öne sürdü. JETKONUT'un 1 Anahtar Fiyatına 2 Anahtar Kampanyası Mart'taBüyük güne hazırlanın. 3.990.000 TL sabit taksitle hem bir daire, hem de bir DOGAN S otomobil sahibi olacaksınız. "JET PA uyarmadı" demeyin... İstediğiniz daireyi seçmek için... 31 Mart geç olabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle