Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Jumhuriyet
tmtivaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç •
Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet
Çetinkaya # Yazıışleri Müdürlerı:
Ibrahim Vüdız. Dinç Tayanç(Sorumlu)
• Haber Merkezi Müdüru: Hakan Kara
# Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Dış Haberier Ergun Balcı • lstıbbarat: Yılçın Çakır •
Ekonomı: Bfilent Kızanbk 0 Radyo-TV' L'vgar Eremek-
Ur • Kültür: Handan Şenköken • Spor Abdülkadir
Vücelman • Yurt Haberlen. Mehmet Saraç • Makaleler:
Sami Kıraörtn • Çeviri Scyfcttin Turhan • Düzeltme.
Abdullah Yazıcı • Fotoğraf: Erdoğan KöseoğİD
Yayın Kurulu: tlhan Selçuk
(Başkan), Orhan Erinç, Oktay
Kurtböke. Özgen Acar, Hikmet
Çetinkaya, Şükran Soncr, Ergun
Balct, Dinç Tayanç, tbrabim Yıldız,
Orhan Bursalı, Mustafa Balbay.
Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay • Haber Müdürü: Doğan
Akın Atatürk Bulvan No: 125, Kat:4, Bakanlıklar-Ankara Tel:
4195020 (7 hat). Faks: 4195027 • Izmır Temsilcisi: Serdar Kınk,
H. Ziya Blv. 1352 S. 2,3 Tel: 4411220, Faks- 4419117 • Adana
Temsilcisi: Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119 S. No:l Kat:l, Tel:
3522550, Faks. 3522570
Müessese Müdürü Eroi Erkut0 Koonfcnatör:
Ahmet Korulsan # Muhasebe: Bölent Yen-
er •tdare HüseyinGürer#tşletme. Onder
Çeük • Bügı-tşİem: Nafl tnal • Bılgısayar
Sistem Mür&vet Çfler • Reklam: Reha Işıt-
man • Halkla mşkUer Nurten Berksoy
Yayimlı?ıjı ve Bataa: Ycnı Gun Haber Ajansı, Basıo \e Yayıncılık A Ş
TOrkocajCad 3*41 Cagaloglu 34334 tst. PK246 IstanbulTel. (0 212) 512 05 05 (20batl Faks (0 212)513 85 95
27MART1995 Imsak: 5.24 Güneş:6.50 Öğle:13.17 Ikindi: 16.44 Akşam: 19.30 Yatsı:20.50
ESAM Genel
Kurulu
• tSTANBUL(AA)-
Eğitim ve Sağlık
Muhabırleri Derneği
(ESAM) Genel Kurulu dün
yapıldı ESAM'ın lstanbul
Tabip Odası K.onferans
Salonu nda yapılan 4.
Olağan Genel Kurulu'nda,
başkanlık görevini sürdüren
Gündüz tmşır ile eski
Başkan Sibel Güneş'in
listelen yanştı. Yapılan
seçim sonunda, Yönetim
Kurulu üyeliklerine Sibel
Güneş, Yalçın Yılmaz, Esra
Kazancıbaşı, Didem Unsal
ve Gülseren Güver seçildi.
Denetleme Kurulu da
Müyesser Ünal, Cihan
Oğuz ve Dilek Sûzen'den
oluştu.
ÇYDD'nin panei
• tSTANBUL(AA)-
Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği Genel Başkanı
Prof. Dr. Türkân Saylan
"Çocuklanmıza, şiddet
yerine çevre ve doğa
sevgisi aşılamalıyız" dedi.
Demeğın Zeytinburnu
Şubesi'nce düzenlenen
'"Çağdaş Insan ve Çevre'"
konulu panelde konuşan
Saylan, insanlann çevre
konusunda doğadaİci
uyumdan ders almalan
gerektigini anlattı.
Zeytinburnu Belediye
Başkanı Adil Emecan da,
Türkiye'nin son
dönemlerde kritik günler
yaşamakta olduğunu ifade
ederek, "Özellikle
Atatûrkçülük ve Kemalizm
konusunda bazı güçler
bizleri ortaçağ karanlığına
sürüklemek istiyorlar"
dedi.
Gözlük defilesi
• lstanbul Haber Servisi -
Amerika Birleşik
Devletleri'nin ve dünyanın
en çok gözlük üreten
firması unvanına sahip
Baush-Lomb, kendi ürûnü
olan Ray.Ban gözlüklerinin
tanıtım ve pazarlamasını
1995 yüıyla birlikte
Türkiye'de kendisi
yürütmeye başladı. Bunun
ilk örneği ıse önceki akşam
Harbiye Askeri Mûzesi
Kültür Sitesi'nde yapılan
"Ray.Ban 1995 Modelleri
Tanıtım Defilesi" ile
gerçekleştirildi. Defıleye
Arzum Onan, Özlem
Kaymaz ve Deniz Pulaş
gibi ûnlü mankenler katıldı.
Zührevi
hastalıklar
• tSTANBUL(AA)-
Türkiye'de son yıllarda
cinsel ilişkiyle bulaşan
hastalıklarda büyük artış
oldugu bildirildi. lstanbul
Eczacı Odası tarafından
düzenlenen toplantıda,
cinsel yolla bulaşan
hastalıklarla ilgili olarak
eczacılara bilgi verildi.
lstanbul Eczacı Odası
Başkanı Mehmet Domaç,
cinsel yolla geçen
hastalıklann fazla
bilinmemesi ve bu
konudaki tabular nedenıyle
hastalıklann hızla yayılarak
toplumlan tehdit eder
duruma geldiğini ifade etti.
Hastanelerde
Özerkleşme
densi
• ANKARA (ANKA)-
Hastanelerin sağlık
işletmelerine
dönüştürülmesini öngören
"kamu kurum ve
kuruluşlanna ait sağlık
işletmelerinin yönetimi ile
çalışma usul ve esaslan"
hakkındaki yönetmeliğinin
çıkanlmasımn ardından
Sağlık Bakanlığı,
hastaneleri özerkleştirmeye
başlarken, hastanelerin bu
dönüşüm sürecini kolay
atlatabilmesine yardımcı
olmak amacıyla konuyla
ilgili eğitim seminerleri
başlattı.
Anemili panda
• PEKİN(AA)-Çin'de
Pekin Hayvanat
Bahcesi'nde anemi
hastalığı nedeniyle ölmek
üzere olan bir panda, iki
kara ayıdan yapılan kan
nakliyle hayata döndü.
Xinua Haber Ajansı, Yong
Liang adlı iki yaşındaki
pandaya 15 şubatta kan
nakli yapıldığım ve
pandanın sağlık durumunun
normale dönmek üzere
olduğunu bildirdi. Ajans,
pandalann üreme
mevsiminde olmalan
nedeniyle bir pandadan
diğerine kan nakli
yapılmasının bu dönemde
mümkün olmadığını, bu
nedenle ayılardan alınan
alyuvarlann pandaya
transfer edildiğini
kaydetti.
'Küçükhanmıefencli'ye mektııpSELİMİLERİ
Belgin Hanım,
Sadri Ağabey için yazdığım ya-
zıyı henüz bitirmişken ve bu yazı
daha yayımlanmamışken bu kez
de sizin için bir şeyler çiziktirmek
beni gerçekten üzüyor. Sizin bu
beklenmedik ölümünüzle birlikte,
biliyor musunuz. yeniyetmeliği-
mizin, ilkgençlik günlerimizin en
zarif simgelerinden biri de sön-
müş oluyor. Belki de bir anlamda
yetişme yıllanmızın en önemli si-
nema anısı artık sona erdi.
Izdüşümlerini uzun yıllardan
beri yaşattığımız Küçükhanıme-
fendi, yani sizin kişiliğinizde, fi-
ziğinizde, oyunculuğunuzda be-
lirmiş beyazperde hayali artık bir
kez daha canlanmayacak. Oysa
birtasan'm vardı: Dünün Küçük-
hanımefendi'sini anılan, duygu-
lanımlan içinde bir kez daha ya-
şatmak. Film, eski bir sinema
oyuncusunun, tıpkı sizin gibi fizi-
ği bir ölçüde değişmiş, ama ruhu
büsbütün anlamla donanmış bir
Belgin Doruk, A, Ipkia, "Küçük Hanımefendf nin Şoförü'nde."
yıldızın geçmişteki küçükhanı-
mefendiyi arayışı.
Biliyorum, son yıllar, daha doğ-
rusu çok uzun yıllar, aşın kilo al-
dığınız için insanlardan, toplum
hayatından kaçtınız. Yine de bu
senaryo önerisiyle size gelmeyi
çok isterdim. Fakat yapımcıyı ne-
reden bulacaktım? Başka bir ülke-
de, sanatçısına, idollerine saygılı
bir ülkede yaşasaydmız, elbette
pek çok yapımcı bulabilirdim.
Gelgelelim Belgin Doruk idolü-
nün binbir çeşit değişmeceyle yok
edildiği, küçühanımefendilerin
yerine pek yayık hanımlann başı
çektiği sosyal ortamda o senaryo
ve film hayali yine ve ancak ken-
di hayallerim arasında kalmaya
mahkûmdu.
Çok aziz ve çok değerli Belgin
Hanım; sizi, büyük güçlüklerle
bulabilmiş, Bebek'teki evinize te-
lefon etmiştim. O sıralar eski gü-
zellik kraliçeleri için bir yazı di-
zisi hazırlıyordum; sizsiz elbette
olmazdı. Telefona önce çıkma-
mıştınız. Sonra komşunuz, ro-
mancı Cahit Uçuk Hanım ararruş
ve beni sizinle görüştürmüştü. Ki-
taplanmı okuduğunuzu lütfedip
söylemiş ve yüz yüze görüşme ta-
lebimi kabul etmiştiniz. Sizi böy-
le tanıdım. Artık kitaplar, roman-
lar. Türk edebiyat içinde, kitap-
lann dünyasıyla yaşıyordunuz.
Birlikte Adalet Ağaoğtunu, Refik
Halid'i. Pmar Kür'ü konuşmuş-
tuk. "Eskileri ve yenileri bir ara-
daokuyorum"diyordunuz. Oku-
maktan duyduğunuz mutluluğu
anlatmıştınız.
Öte yanda, siz tabii hatırlamaz-
sıruz, tanışıklığımız çok daha es-
kilerdeydı SuçhdarAramızdafil-
minin setine okul arkadaşım Ya-
şar tlksavaş'la birlikte gelmış, si-
ze fotoğrafuıızı imzalatmıştık. Bu
fotoğraf eski bir albümün sayfa-
lan arasındaydı. Bir hafta kadar
önce oradan çıkarmış, yazı masa-
mın üstüne koymuştum. "Bay Se-
lim'e" diye imzalamışsınız. Yaz-
maya, bitirmeye çalıştığım ro-
manda size ilişkin bir bölüm var.
Onu tekrar yazarken son defa te-
mize çekerken hep fotoğrafinıza
baktım. Okuyunca neler düşüne-
ceğinizi düşünüyordum. Bana bir
iki söz söylerdiniz değil mi?
Saçlannız perçemli fotoğrafta,
çekikçe gözleriniz bize göre hafif
sola bakıyor, boynunuzda bir sıra
inci ve şakağınıza dayadığınız sağ
elinizde uzun beyaz eldiven. Za-
ten Belgin Doruk dendi mi uzun
eldivenler, vualetli şapkalar, siyah
döpiyesler akla gelmez mi? Işte
orada öyle za-
rif, genç, beyaz-
perdede oldu-
ğunuzgibisiniz.
Asıl Belgin
Doruk ise ne
kadar süsler-
den, şıklıklar-
dan uzaktı. El-
bette şıktı, el-
bette çok zarif-
ti, ama bambaş-
kadeğerlerlede
donanmıştı. Ba-
na ayırdığınız
saatlerde ev ha-
nımlığınızı,
edebiyatsever-
liğinizi, geçmi-
şin güzel günle-
rini coşkuyla anlatışınızı izleme,
görme, dinleme fırsatı buldum.
Bir fanus içinde kendinize yeni,
bizim hiç ulaşamayacağımız, iyi-
liklerle örülü bir dünya yaratmış-
tınız. O fanusu hiç kaldırmamak
gerekiyordu. Siz, masumiyetiniz-
le ebedi gençliğe kavuşmuş gibiy-
diniz.
Eski fılmlerinizden, her biri
masumiyetler, inceliklerle örülü
salon komedilerinden, unutulmaz
Küçükhanımefendi'lerden söz
açarken "Biz bir şey yapmadık.
Sadece aüeyi Türk filmlerine çek-
tik. Şimdi çok güzel fılmler çeldn-
yor_" diyordunuz. Ama bizim ku-
şak sizin o çok güzel filmleriniz-
le, Göksel Arsoy'lu romantizmi-
nizle, Ayhan Işık ve Sadri Ahşık'lı
yan rüya, yan güldürü filmleri-
nizle kimbilir toplam kaç saat
mutlu oldu...
Hani nerede sizin zamanlannı-
zın vefalı, duygulu, yoksulluğun-
dan haysiyet fişkıran sinema se-
yircisi? Bana öyle geliyor ki Bel-
gin Hanım, sizlerin eşsiz siyah-
beyaz fılmleriniz bugün bile tele-
vizyon ekranlannda memlekete
• Belgin Hanım,
sizlerin eşsiz siyah-
beyaz filmleriniz
bugün bile televizyon
ekranlannda
memlekete muhtaç
olduğumuz iyiliği,
merhameti, sevgi ve
şefkati söylemeye
devam ediyor.Ah
Belgin Hanım,
çocukluğumun,
ilkgençliğimin en zarif
idolü!
Belgin Doruk, üsttekifotoğrafiyıllarönce
Seüm tkri'ye "Bay SeUm'e" diye imza-
lanuştL
muhtaç olduğumuz iyiliği, mer-
hameti, sevgi ve şefkati söyleme-
ye devam ediyor.
Küçükhanımefendi'lerin üç baş
oyuncusu, üçünüz de çekip gitti-
niz Belgin Hanun. Sizlerle birde-
vir kapandı. Benzeri tekrar yaşan-
sa diye dua ettiğimiz bir ma-
sumiyet devri.
An Belgin Hanım, çocuk-
luğumun. ilkgençliğimin en zarif
idolü!
Işık Yenersu'ya göre ülkemizde tiyatro, çağın gelişmesine ayak uyduramadı
Güzeli sunma sorumluluğumuz var
ŞÜKRAN SONER
Dünya TiyatrolarGünü'nü, özeltiyatro-
lann parmakla sayıldığı, kamu tiyatro-
lannın da hem sayısal hem de kalite olarak
büyük bir gerileme yaşadığı bir ortamda
kutluyoruz. Dev tiyatro sanatçılanmızın
bir bölümü sanat kalitesinden çok şeyin yi-
tirildiği kötü televizyon şovlannda, önem-
li bir diğer bölümü beklemede. Az sayıda
kişi biraz daha nitelikli televizyon dizi ve
kültür programlannda ya da çevrilebilen
film sayısı her gün biraz daha azalan sine-
mada. "Medyanuı egemen oldugu bir
dünyada, önce tiyatro, en önemli baa sanat
daDan yok mu oluyor?"
Değerii tiyatro sanatçımız Işık Yenersu
ile kültür ve sanat etkinlikleri içinde en
önemli, en işlevsel, temel sanatlardan biri
olan tiyatro sanatımızın durumu, gıdişi üz-
erinde bir değerlendirme yaptık..
• Bir bir kapanan tiyatrolar,
film çekemeyen sinema
dünyası. Kitleler televizyona
esir düşmüş. Medya
dünyasında önce tiyatro, kimi
temel sanat dallan yok mu
oluyor? Işık Yenersu'ya göre
sadece değişim geçiriyor.
Ancak ülkemizde bu değişime
uyum sağlayacak koşullar
sağlanamadığı için bir
bunalım süreci, boşluk
yaşanıyor.
-Medya ya da televizyon çağında, tiyatro
sanad yok mu oluyor, yoksa ülkemizde
yaşanan özel bir durum, sorun mu var?
YENERSU - Tiyatrolanmızm bir bir ka-
panmasında pek çok etken var. Ekonomik
sıkıntı en belirleyici. Bir oyunun gerçek-
leşmesi için gerekli para ölçüsü çok
büyüdü. Ûlke ekonomisi ile koşut bir
gelişme tiyatro sanatının gerilemesini ge-
tirdi. Tabii televizyon da çok büyük bir
etken. Gelişmiş ülkelerde çekilmiş en kötü
dizilerde bile teknik, sanatsal gösteri, kalite
var. Birkaç saniyede birçok sahne değişiy-
or. Sinemada da üstün bir teknik var. Seyir-
cide doyum olmaz bir büyü yaraöyor. Çok
güçlü bir-iki oyuncu, fevkalade yönetici ile
bir tiyatro oyunu gerçekleştirdiğinizde
artık seyirciyi doyuma ulaştıramıyorsunuz.
30 yıl öncesinin teknolojisi ile bugün geli-
nen noktayı Türkiye'de yakalayamadık. Bir
yandan da yaşama dair sorunlar değişti.
Tiyatro sanatında ne çağın sorunlannı
yansıtacak oyun, ne çağın gelişimine koşut
oyun tekniği yakalayabildik. Kısacası
çağın gelişimine ayak uyduramadık.
-Bütün bu gelişmeler dünya için de geçer-
U değil mi?
YENERSU - Gelişmiş ülkelerde, tiyat-
ro sanatı da çağın gelişmelerinden,
teknolojiden paymı aldı. 3 saniyede dekor
değişiyor. Tiyatro için en önemli olan ışık-
landırmada olağanüstü gelişmeler var.
Canlı gibi yağmur. kar yağdınlabiliyor.
Tiyatroda biraz turistık, müzikal bir
değişim ağırlık kazansa da dansla, teknikle
oyuncu açısmdan da çok büyük bir değişim
yaşandı. Bizde ise tiyatro eğitiminde dahi
hâlâ Stanislavski ekolü devam ediyor.
Bütün bunlara seyircinin ekonomik sorun-
lar, sıkıntılar nedeni ile tiyatroya gelmek-
ten vazgeçtiğini, tam tersine olarak da tiy-
atronun çok pahalı bir sanat alanı haline
Yenersu, halkın ücretsiz yararlanabildiği tek araç olan televizyonda, tiyatro ve sine-
ma sanaa ve diğer tüm sanat kollannda, kah'teb' çok az iş yapdmasımnflDtemizaçısuv
dan kaygı duyulması gereken bir durum olduğuna işaret ediyor.
geldiğini eklerseniz, ortaya bizdeki tablo
çıkar.
-Tiyatro sanatının taraflan bu değişimi
görememiş, yakalayamamış olabilir mi?
YENERSU - Eğer bir sorumlu araya-
caksak, bunun sorumlusu, sanat insanlan,
biziz dememiz gerekiyor. 12 Eylül sonrası
depolitizasyon agırbasü. "Bizsanatçüaro-
larak bütün sanat kollannda ne yapbk"
diye baktığımda, pek de bir şey yap-
madığımızı görüyorum. Tiyatro sanatının
yeniden var olmasuıı, bir şeyler üretilmesi-
ni istiyorsak, kafa kafaya gelip bir şeyler
üretmek, çözüm yollan bulmak zorun-
dayız.
-Televizyon etkisi karşısmda durabüir
misiniz?
YENERSU - Tiyatrolann kapanmasının
ardından, tiyatro sanatçısı arkadaşlanmız
televizyonlara dağıldılar. Ya da geçinmek
için butik açmak da dahil sanatla ilışkisi ol-
mayan işler seçtiler. Ne yazık ki tele-
vizyonda ölçü port\
r
eyin kalınlığı, kalite,
sanat değeri değil, yükselen değerlerle bir-
likte para oldu. Çok değerli bazı tiyatro
oyunculan, televizyon yıldızı olmayı seçti-
ler. Bu yolu seçmeyen pek çok değerli ti-
yatro sanatçısı da İcöşesine çekilip bekle-
meye başladı.
-Halk televizyonun esiri olduğuna göre
tam tersi bir çaba gerekmiyor mu?
YENERSU - Televizyonlar reating
peşinde. Etkilemek için ünlü sanatçılan
alıyorlar. Ancak ucuz maliyetli, çok seri
çalışma içinde, ne senaryo, ne de ortaya
Çikan oyunun kalitesine baİalıyor. Kalite
için gerekli temel ilkeler yok ediliyor. tşte
bu noktada bence sanatçıya önemli bir so-
rumluluk düşüyor. Kaygının seyirciyi çek-
mekten öte, kalitede yoğunlasması
gerekiyor. Bence sanatçının bu konuda bir
sorumluluğu var. "Halk bunu seviyor"
deyip işin içinden sıynlmak hakkımız yok.
Tam tersi halka güzeli sunma sorumlu-
luğumuz var.
-Tiyatro; sinema. sanan seven, bOen kit-
leyeyönelik sergilenh or. Oy sa televizyonda,
kültür düzeyi ne olursa olsun geniş kitleler
var. tzieyidnin kmeselkşmesi, sanat kalitesi-
ni düşüren bir etken değil mi?
YENERSU - Tiyatro, sinema izleyeme-
miş halk kitlelerini, iyiyi bilmediği için
yargılayamazsımz. Halkın bir fıkri yok ki
kalitesizi seçsin. Biz kalitesizi sunarsak,
elbette onu izleyecek. Ama televizyon
kanallan düzeyli fılmler, düzeyli sanat
etkinlikleri, diziler için çaba gösterse, her
alanda televizyonda da düzeyli iş yapılsa,
halkın onu seçeceginden hiç kuşkunuz ol-
masın. Düzeyli bir şeyler yapmak bizim
sorumluluğumuz, bunun bir yolunu bul-
mak zorundayız.
-Snnımlıılan nerede arayacağız?
YENERSU - Başta televizyon kanal-
lannın sahipleri. Aslında yıldızlara büyük
paralar verip, bununla reating sağlamak.
pahalı olan kaliteden kaçmak eğiliminde-
ler. Bu noktada sanatçılar da etkili ola-
bilirler. Sorumlular da. Kaliteli bir şeyler
yaratmak için çaba göstermek, direnmek
durumundalar. Sanatçının bir toplumun ge-
leceği üzerinde büyük sorumluluğu vardır.
Bir ülkeyi yüceltmek için şöyle bir yol i-
zlenebilir: En azından benim ütopyam bu:
Topluma ulaşabiimiş yüzlerce sanatçı,
ülkeyi yüceltecek düşüncelerle yola çıkıp,
toplumu uyarmayı iş edinse, toplum hiç mi
uyandınlamaz?
• lyi yazarlar ortaya çıkmalı,
toplumu ileriye çekecek
ürünler vermelidirler.
Sanatçılar bu eserleri iyi
sahnelemek, iyi sinema,
televizyon ürünü vermek için
sorumluluk duymalıdırlar.
Çıkış noktasını ancak buradan
görebiliyorum. Belki de
öncelikle, yapılmakta olan
işlerde kalite arayışından yola
çıkılabilir.
Sanatçı var oluş nedeni ile ölüme,
öldürmeye karşı, yaratıcıdır. Hele tiyatro.
Tiyatro yaşamın kendisidir. Uygarlık tari-
hi, insana, insan haklanna karşı sanatın
verdiği mücadele örnekleri ile yazılıdır.
Ortaçağ karanlığı, insan haklanna karşı
bütün karanlık dönemler, başkaldıran,
sanat ve sanatçının öncülüğünde aşılmıştır.
Kültür ve sanattan yoksun kalmış bir
toplumda gelişme düşünülemez
-Bizde böyle bir öncü işlev görülmüyor
gibi. Bir sanatçı erozyonu mu var? Yanıh-
yor muyum?
YENERSU - Büyük bir küskünlük var.
Moral bozukluğu var. Örneğin günün
sorunlannı yansıtan isterdoğrudan tiyatro,
isterse televizyon dizileri için olsun, iyi
oyunlaryazılmıyor. lyi yazarlar ortaya çık-
malı, toplumu ileriye çekecek ürünler ver-
melidirler. Sanatçılar bu eserleri iyi sah-
nelemek, iyi sinema, televizyon ürünü ver-
mek için sorumluluk duymalıdırlar. Çıkış
noktasını ancak buradan görebiliyorum.
Belki de öncelikle, yapılmakta olan işlerde
kalite arayışından yola çıkılabilir.
-Ya tiyatro sanan, o ne olacak?
YENERSU - Çoktan yapılması gereken
bir dönüşümü yaşamak gerekiyor. Tiyatro
eğitiminden, senaryosundan başlayarak el-
bet Öyle teknik sahneler var ki bazen ayak-
ta durrnak için bile bir ip cambazı kadar
yetenek istiyor. En azından döner sahnede
ayakta durmayı öğrenmek, oyun gücüne
dansı katmak, çağdaş oyunculuğa göre
hazırlanmak zorunlu. Tabii çağdaş ve artık
çok pahalı olan tiyatro sanatını halka u-
laştırabilmek için gelir kaynağı bulmak
önemli. Galiba sanatçılann bu işin nasıl o-
labileceği konusunda öncelikle bir araya
gelmeleri, örgütlenmeleri, var olan sivil
toplum örgütlenmelerini, devleti, sorum-
luluklan üzerinde uyarmalan gerekecek.
Tiyatromuz çağa uyumlu değişimi
yakaladığmda, yeniden var olacak, tele-
vizyonun varlığı ile yok olmaktan kurtula-
caktır.
59 Yaşındaydı
Belgin Doruk artık yok
• Türk sinemasının küçük hanımefendisi
Belgin Doruk önceki gün geçirdiği kalp krizi
sonucu yaşamını yitirdi. Doruk'un cenazesi
yann Şişli Camii'nde kılınacak namazdan
sonra toprağa verilecek.
Kültür Servisi - Türk Sineması'nın zarafetiyle gö-
nüllere taht kuran "Küçük Hanunefendisr Belgin Do-
ruk artık yok. Önceki gün geçirdiği kalp krizi sonucu
59 yaşında aramızdan aynlan Doruk, yann öğlen Şişli
Camii'nde kılınacak cenaze namazından sonra Zincirli-
kuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecek.
1936 yılında Ankara'da doğan
Belgin Donık, 1951'de Yıldız Dergi-
si ve lstanbul Film'in açtığı yanşma-
da Ayhan Işık ve Mahir Ozerdem ile
birlikte birinci oldu. Bu, onun sine-
ma serüveninin de başlangıcı oldu ve
1952'de ilk filmi "Çalarcah'mn De-
finesi"ni çevirdi. Ertesi yıl Avrupa
Güzellik Yanşması'nda Türkiye'yi
temsil eden Doruk, sinemada ilk çı-
kışını "YeşU Köşkün Lambası" fil-
miyle yaptı. Filmlerinde hep ağırbaş-
lı, hanım hanımcık karakterler çizdı.
Ayhan Işık'Ia birlikte rol aldıklan
"Küçük Hanımefendi" serisi çok tu-
tuldu. Yönetmen Fanık Kenç ile ev-
lenip boşanan sanatçı. daha sonra
Özdemir Birsel ile evlendi. 1975'te
sinemadan aynlan Belgin Doruk'un
bir kızı ve bir oğlu vardı.Küçük
hanımefendi 150 civarında filim
çevirmişti. Kültür Bakanı Timurçin Savaş, Türk sine-
masının Turist Ömerinden sonra 'Küçük Hanımefen-
di'si Belgin Doruk'u da kaybetmiş olmaktan büyük acı
duyduklannı belirttL Savaş, "Türk sinemasına uzun yıl-
lar emek veren ve küçük hanımefendi tiplemesiyle bir
döneme damgasını vuran Belgin Doruk, örnek kişiligi ve
filmleriyle daima kalbimizde yaşayacaktır. Belgin Do-
ruka Tanndan rahmet, ailesüıe ve tüm sanat camiasma
başsağuğı diliyorum" dedi.
Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Dr. Yıkurun Ak-
tunada, Doruk'un ölümü dolayısıyla bir mesaj yayım-
layarak duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Antonioni'ye
yaşam boyu
başan Oscar'ıROMA (AFP) - Bıre-
yin, entelektüel kuşaklan
etkisi altına alan yalnızlı-
ğını vurucu bir biçimde
işleyen 83 yaşındaki Ital-
yan yönetmen Michelan-
gelo Antonioni, kırk yılı
aşkın bir süredir sinemaya
katkılan nedeniyle bugün
yaşam boyu başan Oscan
ile ödüllendirilecek.
Antonioni, 1974 yılın-
da çekilen 'The Passen-
ger-Yolcu'filminde rol
alan Amerikalı oyuncu
Jack Nkholson'ın elinden
alacak ödülünü. Sophia
Loren, Robert de Niro, Al
Pacino. Elia Kazan, Mar-
tin Scorsese, Bernardo
Bertolucci, Francis Ford
Coppola gibi oyuncu ve
yönetmenlerin, bu ödülün
Antonioni'ye verilmesi
için Film Akademisi'ni
destekledikleri belirtili-
yor.
1982 yılında konuşma-
sını engelleyen bir kısmi
felç geçiren Antonioni,
kendisine büyük hayran-
lık duyan Alman yönet-
men Wim Wenders'ın
yardımlanyla çektiği 'Al
di la deUe nuvole - Bulut-
ların Ötesinde' adlı son
filmini bugünlerde ta-
mamlıyor. Film, sinema-
nın 100. yılı kutlamalan
çerçevesinde ağustos-ey-
lül aylannda gerçekleştiri-
lecek özel' bir festivalde
gösterilecek.
Ferrara'da orta sınıf bir
ailenin çocuğu olarak
dünyaya gelen Antonioni,
Bologna Universitesi'nde
ekonomi öğrenimi gördü.
Bir süre sinema eleştir-
menliği yapan Antonioni,
1940'larda yönetmenliğe
yöneldi.
Marcel Carne, Roberto
Rossellini ve Federico Fel-
lini'ye asistanlık yaptı.
1964 yılında çektiği 'II
Deserto Rosso - Kml Çöl'
(Venedik Film Festivali
Altın Aslan Ödülü),
Londra'da çektiği 1966
yapımı 'Blow Up' (Can-
nes Film Festivali Altın
Palmiye Ödülü) ve 1970
yılında ABD'de çektiği
Zabriskie Point' ona
uluslararası alanda ün ka-
zandırdı. 1982 yılında
'Identiflcazione di una
Donna' filmiyle Cannes
Fikn Festivali'nde Büyük
Ödül'e değer görüldü.
SOKAKTAKf APAM HE