Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
&YFA CUMHURİYET 2 MART 1995 PERŞEMBE
12 DİZİYAZI
[Macaristan'ınkararsızlığı
acaristan'ın Iklleml
1
Macaristan ekonomisi üstüne bilgi-
1 snmek ısteyenler için 'Kopint-Datorg
. U-aştırmaEnstitüsü'güvenılirbirkay-
ı ak. Kopint-Datorg'un verileri ise pek
i 'ginç:
Macaristan, yabancı sermaye akışın-
ı a öteki Doğu Avrupa ülkeJerinin ha-
; al bile edemeyeceği bir süreç yaşadı
1
e yaşıyor. Sanayı üretimindeki düşüş
(urdu hatta artışa geçildi. Buna rağ-
ı len Macaristan, intiharlarda Avru-
| a'da birinci sırada yer alıyor. Alko-
zm, Macaristan"da ciddi bir sosyal so-
(tına dönüşürken halkın üçte binnden
j azlası işini yitirme korkusunu, tüm so-
ı unlannın önüne koyuyor.
Kimileri bu olumsuz gelişmeyi ahla-
li ve siyasal nedenlerle açıklamayı
; eğliyor. Bunlara göre ekonomik ko-
ı ullann bu olumsuzluklara neden ol-
ı tası mümkün değil.
Ancak anlaşılan bu 'iyimser' değer-
lendirme, salt ıstatistik verilerle yapı-
an, ınsanı ve ülke gerçeğini gözardı
;den bir yaklaşımdan kaynaklanıyor.
jörünen o kj aşın derecede tırmanan
ntihar oranlan ve alkol bağımlılığı sa-
ıılanın tam tersıne ekonomiden kay-
Eanıyor.
C
Macaristan, deyim yerindeyse iki ca-
rri arasında binamaz kalmış gıbi. Bir
,'andan çok köktenci bir özelleştirme
ıygulamasına gidildi; özellikle yaban-
:ı sermayenin önündeki tüm engeller,
benzer ülkelerle karşılastınlamayacak
ölçüde kaldınldı. Ama öte yandan
.989'dan bu yana tüm devlet mülkünün
adece yüzde 15.2*si özelleştiriJebildi.
izellikle bugün iktidardaki Gyula
lorn hükümeti de dahil 1989'dan bu
fana işbaşına gelen hükümetler, Maca-
istan'da kamu maliyesi üstündeki en
ıgır baskıyı yaratan ve 86 milyar forint-
ik (yaklaşık 98 milyar dolar) bütçe açı-
Jını doğuran ağır sanayi kuruluşlannı,
le özelleştirme kapsamına alabildiler
le de devlet mülkiyetindekı bu kuru-
uşlann gereksindiği yapısal düzenle-
neleri, yenileştirmeleri, sermaye arttı-
ımlannı gerçekleştirebildiler. "Ne o,
teo" olunca da sonuç bu oldu tabiı.
Gerçekten de ağır sanayi kuruluşla-
n, bugün Macaristan ekonomisirun 'di-
BozortarTolarak ülkeekonomisini felç
ediyor. Budurumda Horn hükümerinin
önünde fazla seçenekyok. Eğer Maca-
ristan serbest piyasa ekonomisini ka-
rarlılıkla seçtiyse (ki öyle ilan edildi),
özelleştirmeyi ne pahasına olursa olsun
yaşama geçirecekse (ki öyle ilan edil-
di) bunu sonuna kadar götürmek zo-
runda. Nitekım Macaristan lşverenler
Birliği Baskanı JanosPaJottsalaycı bir
üslupla şöyle diyor:
"Bu dere>i geçemeyeceksek geri dö-
nelim. Geçeceksek bir an önce geçelim.
Ama bugünkü gibi derenin ortasında
durup beklersek suya yuvartanmaktan
bizi kimse kurtaramaz."
- 'malum' acı reçete
Gerçekten de özelleştirmeyi kendi-
i temel hedef bellemiş hükümetlerin,
^989'dan bu yana sadece yüzde 15'lik
|ir özelleştirme gerçekleştirebilmeleri
: ülkedeki büyük ışlermelerin yüzde
•)"lınun hâlâ devletçe yönetiliyor ol-
ttası, pek akla uygun değil. Üstelik bü-
Rük boyutlu bütçe açığı, orta enmde
büyük işletmelerin ayakta kalmasını
jjaglayan devlet desteğini (sübvansi-
İfon) olanaksız kılıyor. Buna karşılık
pu işletmelerin özelleştirilebilmesi için
ficretlerde çok kökten düzenlemeler
yapılması (Türkçesi gerçek ücretlerin
indinlmesi). sosyal güvenlik ağtnın fi-
nansmanında önemli bir pay tutan iş-
veren payınm kaldınlması, işletmelerin
iç ve dış yatınmcılar için daha çekici
kılınması için bir dizi sert önlem alın-
ması gerekiyor. Bu ise bugünkünden
çok daha büyük sayıda Macann sosyal
açıdan çizgi dışına itilmesi demek. Bu-
nu göze alamayan hükümetlerin Macar
halkına armağanı ise gitgide hızlanarak
düşen yaşam düzeyi oldu.
î Aşırı hızlı fıyat artışlannm aşağı
pektiği yaşam standartlannın yanı srra
ışyerini yitirme korkusu da Macaris-
tan'da ilk sırada öne çıkıyor. Çalışabi-
|ir nüfusun yüzde 71 'i. Median Araş-
tırma Enstitüsü'nün verilerine göre. iş-
JZMDCN UFİTAUZME DÖNÜ$
(Doğu Avrupa'da özelleştirım)
• Macaristan'da un, şeker, yağ vardı, komünistler helva
yapmayı beceremediler. Macaristan'da bunlar şimdi de
var, ancak iktidarı eline geçirmiş, piyasa ekonomisine
tapan politik güçler, gene helva yapmayı beceremiyorlar.
Olan da Macar halkına oluyor.
• Macaristan lşverenler Birliği Başkanı Janos Palotas
alaycı bir üslupla şöyle diyor: "Bu dereyi
geçemeyeceksek geri dönelim. Geçeceksek bir an önce
geçelim. Ama bugünkü gibi derenin ortasında durup
beklersek suya yuvarlanmaktan bizi kimse kurtaramaz."
tirildi. Ama Macarlar bu olguyu, bir
başka açıdan da degerlendiriyorlar:
Amiral gemisinde ABD
bayrağı
Böylece Macar sanayisinin amiral
gemısinden Macar bayrağı indirildi.
Gemi. artık Amerikan bayrağı altında
dünya pazarlannda yelken basıyor. Bu
basit bir 'ulusaJ onur' sorunu değil.
Tam tersine 'ulusal çıkar' sorunu. Ni-
tekim yabancı sermayeyi özendirmek
amacıyla hertürlü kısıtlamadan anndı-
nlmış Yabancı Sermaye Yasası, işlet-
melerin yüzde 100'ünün yabancılara
satılmasına olanak tanıyor. En azından
denetimin yabancı sermayenin eline
geçmesinin önünde hiçbir engel yok.
Tersine, aşın birözendirmeden söz et-
mek gerekiyor. Nitekim telekomüni-
kasyonda Amerikan West International
fîrması yüzde 51 paya sahip. Otomo-
bil yapımında (başta Ikarus işletmesi
olmak üzere) General Motors'un his-
sesi yüzde 67'ye ulaştı.
Konaklama ve rurizm dallannda da
dunım, hemen hemen aynı. Ancak Ma-
caristan'da bu gelişmenin ülkenin dışa
bağımlılığını nasıl etkileyeceği tartış-
malan ağırlık kazanmış değil. Bugün
ağırlıklı olarak tartışılan Macaristan sa-
nayısınde devletin yüksek paylannın
iç(°)vedışyatınmcılaradevredilmesi.
Sokaktaki adam bile bunun, ülkede kri-
tik bir dengede duran sosyal banşı dı-
namitleyecek bir işsizlik dalgasına yol
açacağını biliyor.
Hükümetlerin. özellikle işbaşındaki
Guyla Horn hükümetinin hareketsiz-
lik, kararsızlık eşiğindeki tutumunda
birde sendikalann ülkedeki gücü etki-
li oluyor. MSZOSZ kısaltmasıyla anı-
lan güçlü sendikalar birliği. hükümet-
lere özelleştirmeden önce bir 'sosyal
uzlaşma' öneriyorlar. Piyasa ekonomi-
sine insancıl birgeçişin koşullannı içe-
ren bu öneri. aynı zamanda saydam bir
özelleştirmeyi de önkoşul olarak daya-
tıyor. Sosyalistdüzendeki bırlik sendi-
kasının bir devamı niteliğindeki ve
yüksek üye sayısı ile öteki Doğu Avru-
pa ülkelerinde sendikalann sahip ola-
madıklan bir gücü elinde tutan
MSZOSZ bir uzlaşmazlık durumunda
hükümete kafa tutabilecek konumda.
'Mutlu baraka'
20 yıl önce Macaristan, "Doğu Bloku'nun en mutlu barakası" olarak amlırdı. Bugün de Doğu Avru-
pa'nın en mutlu ülkesi olarak anılmasının koşulları var. Ancak 1989'dan bu yana alınan tutarsız eko-
nomik kararlar; bir adım ileri, bir adım geri salınımlar ülkeyi bu fırsatın kaçırılması eşiğine getirdi.
• Macaristan,
intiharlarda Avrupa'da
birinci sırada yer
alıyor. Alkolizm,
Macaristan'da ciddi
bir sosyal soruna
dönüsürken halkın
üçte birinden fazlası
işini yitirme
korkusunu, tüm
sorunlannın önüne
koyuyor.
Yabancı
Sermaye
(Mılyon $)
1989 23
1990
1991
1992
215
569
2107
1993 5576
Verim
göstergeleri
(1989=100 katul edılerek
1993ı/enlenl
; Hizmet
İsektörü %79.6
Sanayi
üretimi %72.3
Tarım
üretimi %53.0
Ekonomik
veriler
(1993)
İşsizlik %12.1
Enflasy. %22.7
j Dışborç
25.5
mılyarS
M.-V.Î
^ /
yerini yitirme korkusunu en yakın teh-
like olarak nıteliyor. Keza Budapeş-
te'deki Merkezi Istatistik Dairesi"nin
venlerine göre. I992"de halkın dörtte
biri (yüzde 25) asgari geçim düzeyinin
altında yaşarken bu oran bugün (1994
verileri) yüzde 33'ü aştı.
Bir başka korkunç istatıstik: Intihar
ederüerin oranı, özelleştirmeye henüz
başlanmamış olan 1989 yılına göre üç
kat arttı. Alkolizm de 1994 Martı'nda
resmen. hükümetin mücadele edeceği
sosyal sorunlann içine alındı.
Oysa Kopint-Datorg Enstitüsü ya-
bancı sermaye akışında cesaret verici
öngörülerde bulunuyor. Zaten daha
şımdıden 5.5 milyar dolarhk yabancı
sermaye ülkeye akmış durumda. Üste-
lik 1993'tenbu yana yabancı sermaye-
nin sanayi dallanna akışında tırmanma
eğilimleri gözleniyor. Söz konusu yıl-
da ortalama yüzde 3 hatta 4'lük bir ar-
tış. Bu öteki Doğu AvTupa ülkelerinın
düşleyemeyeceği bireğilim.
Bunlardan Amerikan General Elekt-
rik fırmasının ünlü Tungsram işletme-
sini satın alması, hedefine ulaşmış bir
örnek olarak sunuluyor. Gerçekten de
Amerikalılar Tungsram işletmesine ya-
nm milyar dolar yatırdılar ve dünya pa-
zanna açılan bir pencere oluşturdular.
Üretim modernize edildi, ürün çeşitli-
liğinde ciddi bir genişleme gerçekleş-
20 yıl önce Macaristan. "Doğu Blo-
ku'nun en mutlu barakası" olarak am-
lırdı. Bugün de (kapıtalist düzende
mümkün olabilecek bir mutluluk ney-
se) Doğu Avruga'mn en mutlu ülkesi
olarak anılmasının koşullan var. Ancak
1989'dan bu yana alınan tutarsız eko-
nomik kararlar; bir adım ileri, bir adım
geri salınımlar ülkeyi bu firsatm kaçı-
nlması eşiğine getirdi. Bir yandan ya-
tınmcılar özendiriliyor. öte yandan
yüksek vergi politikalan ile ürkütülü-
yor. Bir yandan iç üretimin arttınlma-
sı isteniyor, öte yandan ülkeye ithal
mallannın akılsızca akmasına engel
olunamıyor, hatta kimi kez özendirili-
yor. Ihracat gelirleri tahsil edilemiyor,
buna karşılık özellikJe tekstil sektörün-
de vergi yükünden kurtulmak amacıy-
la kaçakçılık neredeyse kurumlaşmış
durumda.
Sonuç Macaristan'da un, şeker, yağ
vardı. komünistler helva yapmayı be-
ceremediler. Macaristan'da un, şeker
ve yağ bugün de var. İkridan ellerine
geçirmiş ve piyasa ekonomisine tapan
politik güçler, gene helva yapmayı be-
ceremiyorlar.
Olan da Macar halkına oluyor.
Yarın: Arnavutluk
Vakfımızın yıllık olağan genel kurulu 11.03.1995 Cu-
martesi gıinü aşağıdaki gündemle Abdullah Düğün Sa-
lonu Beyaz Saray, Beyazıd adresinde saat 13.00-17.00
arasında yapılacaktır.
Çoğunluk sağlanamadığı takdirde 18.03.1995 Cumar-
tesi günü aynı saat-yer ve gündemle toplanacaktır.
GÜNDEM
1- Açılış
2- Divan seçimi
3- Yönetim Kurulu raporunun okunması
4- Denetim Kurulu raporunun okunması
5- Yönetim ve Denetim Kurulu raporlannın Genel
Kurul onayına sunulması
6- Vakıf arsa, bina, daire alınması veya kat karşılığı
ve yap-işlet-devret modeli ile inşaat yapılması
için anlaşmalar yapılması konusunda Yönetim
Kurulu'na yetki verilmesi
7- Vakıf çalışmalan üzerine görüş ve öneriler
8- Kapanış
TUNCELf
EĞİTİM VE SAĞLIK VAKFI
YÖNETİM KURULU
Nüfiıs cüzdanımı
kaybettim. Hükümsüzdür.
ERGÜL ATAKTÜRK
0854 nolu basın kartımı
kaybettim, hükümsüzdür.
UĞUR GÜNYÜZ
1975'den bugüne
Duvardan duvara halıda
Duşa kabinde
Mikro jaluzide
Dikey perdede
İthal halı ve yer döşemelerinde
ölçüleri DOĞRU alıp,
hizmeti DOGRU veriyoruz.
arkadas halıcılık ve dekorasyon
Tel.: 0.212. 260 62 19-227 40 09
Fax: 0.212. 261 32 78
EĞİJİM VE SAĞLIK MUHABİRLERİDERNEÖİ
YÖNETİM KURULU BAŞKANUĞI NDAN
Demeğımizin Olağan Genel Kurul toplantısı 18 Mart 1995 Pazar gü-
nu, saat 10.00'da Türkocağı Cad. No: 17'deki Istanbut Tabıp Odası. Se-
vinç Özgüner Salonu'nda yapılacaktır. Belırtılen gün çoğunluk sağlana-
madığı takdirde ıkincı toplantı 26 mart pazar günu aynı saatte aynı ad-
reste gerçekleşecektir. Sayın üyelerimize ve ılgılılere önemle duyurulur.
Yönetim Kurulu
Gündem:
1 - Açılış ve yoklama,
2- Başkanlık divanının oluşturulması,
3- Yönetim kurulu. faaliyet raporu ile denetim kurulu raporiarının
okunması ve göruşulmesı,
4- Yönetim kurulunun aklanması,
5- Tahmıni butçenin göruşulerek onaylanması.
6- Tuzük değışiklıkleri,
7- Demek orgarrian için seçım yapılması,
8- Dılek ve öneriler,
9- Kapanış
VEFAT
Derneğimiz Onur Ödülü Sahibi
Değerii Sanatçı
MELİH NEJAT DEVRİM'i
kaybettik.
Acımız büyüktür.
Sanat ortamına başsağlığı diliyoruz.
UNESCO AİAP TÜRKİYE ULUSAL KOMİTESİ
ULUSLARARASI PLASTİK SANATLAR OERNEĞI
T.Ç
ESKİŞEHİR ASLİYB 4. HUKUK
MAHKEMESİ
EsasNo: 1994 921
KararNo: 1994/939
Davacı Ne\zat Kanar tarafından davalı Nüfus Müdürlüğü
alejhıne açılan ısım düzeltimi davası nedeniyle:
Bozüyük ili. Bilecik ilçesi Karaağaç köyü cilt: 028/01 -S- 45-
K: 27'de nüfusa kayıtlı davacı Nevzat Kanar'ın velayeti altmda-
ki 17.8.1994 dofumlu kızı Yıldız'ın nüfus sicilinde yazılı Yıldız
ismine Setenay isminın ilavesi ile kaydın bu şekilde düzeltimine
karar \erilmistir.
İlan olunur.
Basın: 8519
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Devrim!
Bektaşi dertlenmiş:
- Ramazan geldi gidiyor, evde bir damla şarap yofc'demiş.
Yine, bir gün domuz camiye girmiş, caminin müezzini do-
muzu çıkarmak için uğraşır, ama bir türiü başaramazmış. Bek-
taşi, kendi kendine söylenmiş:
- Softanın domuzunu görmüştüm ama, domuzun softası-
nı ilk kez görüyorum!
Eskl Beykoz Imamı Hafız Efendi, Atatürk'le ilgili bir anısı-
nı anlatmış, şöyle demiş:
"Bir ıkindi vakti ıskelenin yanındaki kahvede oturuyordum.
Biran kahvenin önünde birkaç otomobil bırden durdu. En ön-
de duran otomobilden, o zamana kadar hiç karşılaşmamış
olduğum fakat görür görmez tanıdığım Atatürk çıktı. Sevin-
cimden şaşkına dönmüştüm. O'nun geldiği haberi o kadar
çabukyayılmıştı kibütün Beykozlularbiran içinde etrafını sar-
dılar. Ben de kendimi toparlayarak kalabalığın arasına kanş-
tım. O'nu çokyakından görebilmek için çokyakınlanna ka-
dar yanaştım. Halkın sevinç nidaları uğultu halinde yükseli-
yor ve herkes biraz daha ileriye yaklaşmaya çalışıyordu. Ata-
türk etrafına baktıktan sonra halkı sükûta davet ederek:
- Beykoz imamı burada mı? Gelsin de konuşalım, dedi.
Zaten tam karşısındaydım. Kalabalıktan aynlarakileriye çık-
tım ve:
- Buyur paşam, dedim, konuşalım.
Atatürk sot avucunda duran üzümleri bana göstererek:
- Hoca, bu helal de bunun suyu niçin haram? Bize anlat-
sana.
Birden bire şaşırmıştım. Bu güç suale ben nereden cevap
verecektim? Bir müddet düşündüm, aklıma hiçbir şey gel-
miyordu. Allah'tan imdat bekliyordum. Bir ara nasıl oldu bil-
mem, aklıma gelen bir cûmle dudaklanmdan döküldü:
- Paşam, kann sana helal de, kızın niçin haram?
Atatürk bu sözümü işitince hafifçe gülümseyerek yüzüme
baktı ve başını sallayarak:
- Hoca sen alimsin, ben softalan arıyorum. Yann saraya gel
de seninle konuşalım, dedi.
Ertesi gün saraya gittım, beni karşısına oturttu, saatlerce
bana Kuran'dan ayetler okutarak kendisi tefsiretti (yorumla-
dı)."
Hacıbayram Camisi'nde okunan yatsı ezanının sadalan ge-
lirken Hafız Efendi sözlerini bitirmişti.
- O çok büyük adamdı, Allah rahmet eylesın... diye mınl-
danıyor, gözlerinden dökülen yaşlar beyaz top sakalına yu-
varlanıyordu. (Atatürk'e Ait Hatıralar, Nazif Külünk, sayfa
121-122).
Bu bölümü, Sadi Borak'ın "AtatürkveDin"adlı yapıtından
aldım.
Salı günü çıkan "Oruç Ayı mı Zulüm Ayı mı?" başlıklı yazı,
naal da yankı yaptı, şaşırdım kaldım. Demek, insanlar ülkeyi
saran yobazlıktan bunalmışlar, hoşgörü özlemi içindeydiler.
Bir bayan okur telefon etti, kutladı:
- Sayın Ekmekçi, olup bitenleri gördükçe, Mûslümanlıktan
çıkıyorum! dedi.
Okurlar biliyorlar, günlerdir Çankaya'nın, polıtikacılann ver-
dikleri "iftar" yemeklerini eleştirdim. Bunun baştan ayağa bir
din sömürüsü olduğunu yazdım. Bu, Tann'yı kandırmaktan
başka şey değildi. Dıne saygısızlıktı. Necmettin Erbakan,
Çankaya'daki iftar sofrasından sonra, şunları söyledi:
"... Türkiye'deyaşananlar, Rusya'dakinden daha büyük bir
devrimin gerçekleştiğini gösteriyor. Artık, Cumhurbaşkanlığı
Köşkü'nde verilen iftar yemekleri bile Kuran okunarak açılı-
yor. Işte Türkiye'de yaşanan büyük devrim budur. RP, bütün
dünya ve Türkiye'de fiilen iktidardadır."(17.2.1995, Cumhu-
riyet).
Bu gerçek midir, yoksa doğum yerindeki tanımıyla "Arap
hâkimin oğlu"nun her zamanki abartmalı övünmeleri midir?
Bilemem. Sezdiğim bir şey, boynuz kulağı çoktan geçti. Din
sömürüsü yanştna gırildi mi, kimin nerede duracağı belli ol-
maz. Atatürk Dolmabahçe'de Kuran okutup, yorumlannı ya- i
pıyor. Ama, bunu anılar yayımlanana degin kimse bilmiyor.ls-
met Paşa'nın Çankaya'da "/rrar^emekleri verdiği görülüp
duyuldu mu? Süleyman Bey de, ısterse Güniz Sokak'ta, ba-
sına habervermeden iftar verebilır, Hacı Ali'yi, Şevket'i, Yah-
ya'yı. eşini dostunu çağınp ağıriayabilir, Nazmiyanım'ın ün-
lü dolmalanndan sunabilir. Kimse kanşamaz.'..
Hacı TÖ'nün Başbakanlığı sırasındaydı; Devlet Konuke-
vi'ndeki bir basın toplantısına ben de çağnlmıştım. Oruç ayıy-
dı. Akşama doğru gittim. Tüm gazeteciler, bakanlar orada.
Üçer kişilik küçük masalara bizleri oturttular. İki gazeteciye bir
de bakan düşüyordu. Bız, Bedri Koraman la bir aradaydık,
üçüncü kişi de, o zamanki Mılli Savunma Bakanı Zeki Yavuz-
türk. Turgut Bey, basın toplantısına başladı, tam karşımda ko-
nuşuyor. Bu sırada garson geldı, herkese:
- Ne içersiniz? diye soruyor. Bedri Koraman:
- Ben bir cin-tonik nca edeyim! der demez, soiundan bir
tekme geldi. Zeki Yavuztürk:
- Onuyemekte içersiniz! diyordu.
- O zaman bir portakal suyu rica edeyim!
Garson bana sordu:
- Cin-tonik! dedim. Bir uyan gelmedi ama, Hacı TÖ, bö- öy-
le bana bakıyor. Herkes sorular soruyor.
- Ben de bir soru sormak istiyorum! dedim.
- Ne soracaksın? Sen orada keyfine bak! dedi, sor baka-
lım ne soracaksın?.. Kızmış mıydı?
Az sonra, Can Pulak geldi, Başbakan'a "Sofra hazır!"de-
di. Sofraya geçtik. Turgut Bey, yine yakınımda, sağımda Ke-
nan Mortan, solumda o zamanki Adaiet Bakanı. Garson yi-
ne geldi:
- ıçecek ne alırsınız?
- Rakı! dedim. Bu kez, Kenan Mortan'dan bir uyan:
- Abi, ne yapıyorsun?
- Devrimyapıyorum!'dedim. Politikacı iftar veremez, yemek
verir! (Emin Çölaşan, bu olayı "Turgut Nereden Koşuyor" ki-
tabında yazdı).
Beyoglu'ndaki domuz işleme fabrikalan, Şişli'nin ANAP'lı
Belediye Başkanı Gülay Atığ'ın buyruğuyla mı kapatılmış?
Çatalca'nın DYP'Iİ Belediye Başkanı Bayan Atığ Şişli'ye ge-
lince, domuzlara takmış. Neymiş? Sığırtarın kesildiği bıçakla,
domuz kesilmezmiş. Sonra, domuzlann kesıldiğı yerier duvar-
la örülmeliymiş. llyas Lokantalan'nın sahibınin kızına bak, kı-
zına!
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDAN SAGA
1/ Padişah alayla cami-
ye giderken yoldaki
yoksullara onun adına
sadaka dağıtan görevli.
2/ Temel niteliğinde
olan... Enerji. 3/ Vic-
dan... Bir şeyin esas ru-
tulan yüzü. 4/ Iskambil
oyunlannda kâğıt atma
sırası... Baryumun
simgesi... "Maviye ça-
lar gözierin Yangın
mavisine/ Rüzgârda - -
-'" (Ahmed Arıf). 5/
Bir yiyecek ya da içe-
cekten sağlanan yarar. 6/ Bireyler
arasında ortak simgeler sistemiy-
le gerçekleştirilen anlam ve bilgi
ahşverişi. II 1961-1967 yıllan
arasında Doğan Avcıoğlu yönetı-
minde yayımlanan haftalık siya-
sal dergi... Söz, konuşma. 8/Ko-
nut... Bir makyaj malzemesi...
Çıplak vücut resmi. 9/ Mitoloji.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ IX. yüzyılda Azerbaycan'da bir
halk hareketi olarak ortaya çıkan, dinsel öğelerin yanı sıra si-
yasal öğeleri de içeren mezhep. 2/ Alaturka müzikte tempo...
Bnçte, kazanılan her ele verilen ad. 3/ Taşlık yer, çıplak tepe...
Güneydoğu Asya'da, özellikle Laos'ta kullanılan ağızlı org tü-
rü. 4/Marmara Bölgesı'nde bir göl... Bir nota. 5/ "Dinle sana
bir edeyim'Hatırdan gönülden geçıci olma" (Karacaoğ-
lan). 6/ Tahıl yıgını... Parmak ya da el kaldırarak verilen oy. 7/
Tümör... Dinsel tören. 8/ Sürünün önünden giderek ona kıla-
vuzluk eden koç. 9/ Hamur tahtası... 1yı bakım ve ilaç tedavisi.