29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19MART1995PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER 'Rürtlere azmfak demek hakarettir' Ankara DGM BaşsavcılığıiSın 'milli azınlıklaf* ı^omMa7a^mlıklıaklatstemenîîrKürtîefe hakaret olduğu kaydedilerek TKK lideri Apo bile Kürtçe bilmiyor, Türkçe konuşuyor' denildi EVİNGÖKTAŞ ANKARA - Ankara Dev let Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcılığı, "milli azmhklar" konusunda hazırladığı raporda, Lozan Antlaşması uyannca, Kürtlerin "azuüık" ofarak kabul edilemeyeceğini vurguladı. Azınlık hakkı istemenin "Kürt- lere hakaret" anlamına gelece- ği kaydedilen raporda, Avrupa ülkelerinin. kendi topraklannda karşı çıktıklan "azuıük" statü- sünü, Kürtler için görme eğili- minde olduklanna dikkat çekil- di. Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral ve savcı arka- daşlan tarafından hazırlanan ra- porda, PKK lideri Abdullah Ocalan'ın bile Kürtçe bilmedi- ğı ve Türkçe konuştuğu savu- nuldu. Raporda, Lozan Antlaşma- sı'nın, gayrimüslimler dışında hiçbir gruba "azmhk" statüsü tanımadığı anımsatılarak. "\zınlik olarak Lozan'da sade- ce Rum ve Yahudiler kabul edil- miştir. Binaenaleyh Kürtlerin annlık hakkının liukuki temeli yoktur. Kürüere azınlık demek, azınlık hakkı istemek.onlara ha- karet eünektir* dendi. Raporda, şu görüşlere yer ve- rildi: "Anadolu topraklannda bugüne kadar yapılan kazılarda elde edilen tarÛıi bulgularda, ne Kürt tabagına. ne Kürt çanağı- na veya başka bir kiiitür belirti- sine rastlanüdığı görülmüştür. Çünkü. Osmanh ve Selçuklu medeniyetlerinde Türk. Kürt Ue birdir. bütündür. Kürtçe ne sa- nat, ne ekonomi ne de siyaset di- lidir. Kürtçülük adına silaha sa- nlan PKK teröristleri dahi. ara- lannda Kürtçe konuşmamakta- dır. PKK lideri Abdullah Öcalan dahi Kürtçe bihnemekte, Türk- çe konuşmaktadır. Tarihte bir Kürt devleti kurulmamışör. Suni bir-iki teşebbüs ise devleti kuran iradeden mahnun olduğu için süinip gjtmiştir. Bunlar da- hi Anadolu topraklan üzerinde kurulmanuştır. Ermenilerin Ka- rabağ'da kurduklan Kürt dev- leti ve İran'da kurulan Mahabat devleti bunlara örnektir. Anado- lu'da her yerleşim birinûnde Kürtlerin varüğı, her meslekte. her mekânda en az Türkler ka- dar hak ve imkân sahibi olmala- n, bu farihi \e sosval gerçeklerin neticesidir.*" Başanh Kürtfer DGM Başsavcılığı'nın rapo- runda, bugün Türkiye'de "mül- ki, siyasi, ticari, sinai, her saha- da çok başanlı ve cemiyet içeri- sinde saygı duyulan Kürt asıllı insanlar olduğu" vurgulandı. Raporda, "Bunlann durumu- nu 'asimilasyon' olarak izah et- mek, önce Kürt denilen kardeş- lerimize hakarettir. Onlan"azın- lık° statüsündegörmek, önce on- lara saygısızlık ve onlan ikinci SH nıf vatandaş görmek gayretidir. Bugün de\ lete vücut veren 1924 Anayasası'nda ve geleneğinde, onun sosyal yapıyı ele alış üslu- bundan ayrüırsak, Türkiye'nin bütünlüğü sona erer* dendi. Avrupa'daki ulusal azmlıkla- nn durumuna da yer verilen ra- porda Fransa hakkında şu değer- lendirmeyapıldı: "Fransa,Tür- kiye'nin tüm yorumunu da aşa- rak ülkesinde hiçbir azınlık bu- lunmadığını söylemektedir. Hal- buki Fransa'nın demografık ya- pısı incelendiğinde yüzde 20 nis- petinde ırken veya etnik anlam- da farklı topluluklar mevcuttur." Raporda, Ingıltere, Italya, Hollanda, Belçika, Almanya ve Ispanya'nın ulusal azınlık ve et- nik yapısı irdelenirken, federa- tif bir yönetim biçimine sahip ABD 'nin bile etnik, din veya dil gibi nedenlerle hiçbir topluluğa 'genel vatandaş" statüsü dışın- da statü tanımadığı vurgulandı. DGM raporunda, şöyle de- vam edildi: "Ancak buna rağmen hiçbiri- si, üniter yahut federal olsun, 'tek ve güçlü devlet' anlayışla- nndan en küçük bir taviz dahi vermetnektedir. Batı Avrupa ül- kelerinde dahi birçok farklı dili konuşan topluluklar bulunmak- tadır. Bu ülkelerin hiçbirinde farklı dili konuşan topluluklar, azınlık hakkı istememektedirler. Kaldı ki, bu ülkeler 'azınlık' sö- zünün dahi telafnızundan rahat- sız olmaktadırlar. Oysa aynı ül- keler, Türkiye'de farklı lehçe kullanan Kürt kardeşlerimizi azınlık olarak görme eğUimin- dedirler." Bağcılar'da karakola 'lav' silahıyla saldırı tstanbul Haber Servisi - tstan- bul dün akşam olaylı bir gece ya- şadı. Bağcılar llçe Emniyet Mü- dürlüğü 100. Yıl Kemalpaşa Ka- rakolu ile çevrede devnye göre\ i yapan polıs ekip otosu dün akşam saatlerinde saldınya uğradı. Kara- kol binası ve ekıp otosunda mad- di hasara yol açan saldında ölen ya da yaralanan olmadı. Bağcılar llçe Emniyet Müdür- lüğü'ne baglı 100. Yıl Kemalpa- şa Polis Karakolu dün akşam saat 19.30 sıralannda, kımlıkleri be- lirsiz iki kişinin, aralannda lav da bulunan silahlı saldınsınauğradı. Plakası belirsız kırmızı renkli bir kamyonun üzerinden açılan roke- tatar ateşı sonucu polıs karakolu- nun çatısı ile nezarethane olarak kullanılan bir odası agır hasar gör- dü. 100. Yıl Kemalpaşa Karako- lu'na lav silahlı saldınnın düzen- lendığı saatlerde çevrede devnye görevi yapan 34 A 73210 plakalı ekıp otosu kımliklen behrsiz kışi- lerce otomatık silahlarla tarandı. Saldırganlann yaya olarak olay yennden uzaklaştıklan bıldınldi. Istanbul Emniyet Müdürii Nec- det Menzir, olay yerinde yaptığı açıklamada, saldında kullanılan lav sılahının olay yeri yakınlann- da bulunduğunu belırterek kara- kol görevlılerine geçmiş olsun dı- leğınde buludu. Operasyonlarda durumlan şüpheli görülen üç kı- şınin gözaltına alındığı açıkJandı. Osmanbey Vakıfbank. Harbıye Zıraat Bankası ve Fındıkzade Em- lak Bankası şubelenne kımliklen behrsiz kişılerce konulan zaman ayarlı ve parça tesirli bombalann patlaması sonucu , maddı hasar meydana geldi ve dört kişi ya- ralandı. Türk-lş'ten demokratik sorumluluk çağnsı GÜNEŞGÜRSON ÇANAKKALE - Istanbul'da çok sayıda kışınin yaşamını yitir- diğı olay lar, "de\1etin demokra- tüdeşmesini" Türk-lş'ın günde- mıne getirdi. Demokrasiyi orta- dan kaldırmaya yönelık terör ha- reketlenne karşı çıkacak olan Türk-lş'e bağlı sendikalar, hükü- mete demokratik sorumluluk çağ- nsı yapacaklar. Toplusözleşmeler ve 1 Mayıs konulannda tavırbelirlemek üze- re Çanakkale'de toplanan Türk-lş Başkanlar Kurulu, gündemine devletın demokratikleşmesinı al- dı. Türk-lş, terörü tırmandıncı olay1ar konusunda en kısa zaman- da hükümeti harekete geçmeye çağırmak üzere Başbakan Tansu Çiller'i zıyaret edecek. Türk-tş Genel Başkanı Bayram Meral Is- tanbul'dakı olaylar sırasında polı- sın soğukkanlı davranması gerek- tığını bebrtecek "SiJahın dîşında cajdıncı malzemeler kullanilma- hydı. Suç yapdmadan önlem ahn- malı>dı"dedi. Meral, 47 gün önce kaybolan Belediye-lş Sendikası Batman Şubesi Başkanı Osman Küntaşın durumu konusunda da hükümet- Ie göruşeceklerini söyledi. Fenerbahçe üsesi cinayeti saıııklan cezaevinde tstanbul Haber Servisi - Fener- bahçe Lısesı'nı basarak llimdar Kalkan adlı öğrenciyı öldüren, özgür Akkay-a adlı öğrenciyı de yaralayarak kaçan katıl zanlılan AhmetTuna ve Evren Acargözal- tmda tutuldukları Asayış Şube- si'nde gazetecılerin sorulannı ya- nıtladı. Tuna, olay öncesi ve sonrası ge- lişmeleri şöyle anlattı: "T.E. Ue çok samimi iki arkadaşız. Bundan 2^ a\ önce T'nin ailesine \emeğe gitnıiştik. T'jeiki defa telefon geK di. Ne olduğiınu sorduğumda, er- kek arkadaşnla arasuun açık ol- duğunu. kendisine durmadan te- lefon açarak tehdit ettiğini söyledi. Ben de aralannda bir sonın var- sa konuşarak halletmelerini söyle- dim. Sonın devam edince. Ben T'nin se\gilisi Beşir'i söztü uyar- dım ve bir tokat attım. Sonra okul- da T'ye tekme tokatgirişmiş. 'Ah- met funa okula gelsın. onunla gö- rüşeceğım' demiş. Ola> günü oku- la gittik. Beşir bizi göriince kaç- mava başladı. Duvardan atlaya- rak okula girdik. Arkadaşlan bi- ze satır ve bıçaklarla saldırdı. Biz de kendimlri korumak için bıçak- lanmta çektik. Boğuşma sırasın- da llimdar Kalkan öldii, biz de kaçok." Olayda gözcülük yaptığı belır- tılen Adem Gezer ve zanlılann kaldığı evın sahibi de gözaltına alındı. Dün Kadıköy Nöbetçi Mahkemesi 'neçıkansanıklar, ce- zaevine göndenldi. 21 Mart 1922: Atatürk, Nevruz kııtlamalarımUu, Nevruz. cumhurivetin ilarundan önce de kutiaıuyordu. Fotoğrafta. 21 Mart 1922 tarihinde Ankara'da yapılan Nevruz kutiama- lannda Mustafa Kemal Atatürk göriilüyor. (Fotoğraf: AA) Once önlem, sonra kutlanıaANKAR\ (Cumhuri>*t Bürosu) - Yakjaşan Nevruz nedeniyle ,. Olağanüstü Hal Bölgesi'ndc-.-. - önlemlerin arttınldığı belirtildi. Olağanüstü Hal Bölge Valisi Ünal Erkan. önlemlenn "vatandaşı rahatsız etmeyecek yönde" ahndığını vurgularken, bazı vaiilikierin de özel şenlik düzenleyeceğini açıkladı. Erkan, yurttaşlann Nevnız'u özlemle beklemediklerini, daha öncelikli olan yaşamsal sorunlanna çözüm istediklenni söyledi. Erkan, Nevnız'un normal günlerden bin olduğunu, ancak geçmiş yıllara göre azalan oranda bu yıl da gerginlik yaratılmak istendiğini kaydetti. Yurttaşlann rahatsız olmaması için "geçmiş alışkanhklaria" önlem alındığını vurgulayan Erkan, şunlan söyledi: "Halk, Nevruz'un geçmişte örgiit tarafından istismar edildiğinJ bfliyor. Halk. örgütün Nevruz günlerinde halka, topluma zarar »•erecek anlaviş içinde, evlemlilik içerisinde olduğunu biliyor. Özeüikle geçen sene fevkalade sağduvulu hareket etti vatandaş ve kesinlikle istismara imkân vermeyecek kadar olgun ve biünçli davrandt Vatandaşın da desteğrvle hiçbir şey olmadı. Vatandaşın huzuru. rahab bozulmasın dhe önlevici tedbirlerimtzi alacağız gayet tabii Bazı 0lerde vatandaşlanmız ve AVt GÖRL^ORDU valiUklerce müşterek çahşan kuruluşlarca düzenlenen şenükler var. Onlara rahat katıiım anlammda tedbuier aluıacak Ama vatandaş, 'Ben Nevnız'u bir bayram günü kabul ediyorum, geleneğime göre kutlamak istıyorum' diyorsa kuttar." Erkan, "V'atandaşuı başkaca dertleri var. Daha huzurlu bir ortamda yaşamak isriyor. Eksiği noksanı tamamlansın, yolu, suvu, elektriği, işsizlik varsa işsizlik giderilsin. fakirlik giderilsin. Vatandaşın derdi Nevruz değfl, bu" dedi. Sanatçılar gelecek Bazı kentlere dışandan sanatçılar geleceğini. özel programlar düzenleneceğinı kaydeden Erkan, Nevruz'u kutlamak ısteyen yurttaşlar için geçmişten bu yana bir sorun bulunmadığinı söyledi. Erkan, Kuzey Irak'taki Kürtler'in Türkiye'ye göç hazırlıgı içinde olduklan yönündekı duyumlann anımsatılması üzerine de şu bilgileri verdi: "Herhangi bir göç görüntüsü veya duyumu benim hildiğim kadanvla vok. Böyle bir uvjjulama söz konusu olursa devletimizin yetkili organlan var. Dev letimizin Irak'ın toprak bütünlüğüne bakışı belli. Bu, ilgililcrin yapacağı çalışmalarla ilgili. Türkive've göç gibi herhangi bir haber de yok." ERKAN DAN AÇIKLAMA; Ekip çatışması yok ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Olağanüs- tü Hal Bölge Valisi Ünal Erkan, Istanbul Vali- si Hayri Kozakçtoğlu ile aralannda "ekip çaüş- ması" olduğu yönündeki yorumlan eleştirdi. Ünal Erkan, bu konuda basında uzun süredir yapılan yorumlar ve gazetemizde "Emniyette Ekip Çaöşması" başlığıyla yer alan haber üze- rine yaptığı açıklamada. bu konunun bazı ke- simlerce sık sık gündeme getirildiğini, ancak devlet için üst dûzeyde hizmet üreten kişiler ara- sında böyle bir anlayışın söz konusu olamaya- cağını söyledi. Erkan, Kozakçıoğlu ve Istanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir ikilisine karşı Emniyet Genel Müdürü MehmetAğar'la birlik- te ekip çatışması içine gırdikkrinin doğru olma- dığmı vurgulayarak. şunlan söyledi: "Hizmet yofunda bana düşen bir görev olur- sa gözümü kırpmadan koşanm. Bu bakımdan kesinlikle bir klik ola>ı devlet idaresinde olmaz. Bu,vıllardır bövlevazıur durur: bir kutuplaşma, çekişme, gruplaşma olmaz. Dün de yokru, bugün de yok. Devlet memunı,' şuraya gideceğim, bu- raya gideceğim' demez. Biz birbirimize küs fa- lan degiliz. Sürekli görüşen, yardımcı olmaya gayret eden. en azından fikir alışverişi yapacâk kadar birbirine yakın meslektaşlanz. Sayın Ko- zakçıoğlu'yla da Sayın Mehmet Ağarla da Sa- yuı Necdet Menzir'le de gönül birlikteliği içinde- yim. Hepimiz, gorevimizi vapmaya çahşıyoruz. r> 75 YAŞ1NDAK1 SANATÇI 3 AYDIR TED Türk sinemasımıı Turist Omer'i yaşamını yitirdi İST.4NBIX (AA) - Türk sinemasının 'Turist Ömer'iSadri Ahşık, dün gece saat 23.30'da karaciğer ve böbrek yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü Amerikan Hastanesi'nde hayata gözlerini kapadı. Sadri Ahşık "ın doktoru Ümit Aker, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada ünlü sanatçının 3 a\dır, ciddı ve çok yönlü medikal problemleri nedeniyle tedavi altında bulunduğunu söyledi. Sanatçının karaciğer naklinden sonra organın reddini önlemek için vücudun bağışıklık sistemini bastıncı ilaçlar aldığını kaydeden Aker, Ahşık'ta uzun süre sigara içmesine bağlı müzmin bronşit ve emfizem. müzmin böbrek yetmezliği, hipertansiyon. kroner arter hastahğı ve ınsülin tedavisi gerektiren diabetlerin mevcut olduğunu ıfade etti. Bu hastalıklara ilave olarak Alışık'ın hastaneye yat.şmda mültipl miyelom teşhis edildiğini ye bu yönde tedavisine başlanıldığını anlatan Ümit Aksr. şunlan söyledi: "Bj hastalık. vücudun enfeksiyonlara karşı direncini azalttığı gibi kemiklerde erime. kınhna ve böbreklerin fonksivon bozukluğuna yol açar. Yu^anda belirtilen mekanizmalar ile Sayın Sadri Abşık, solunum yetmezliği ve böbrek yetnezligiiie girmiş ve yogun bakıma aiuıarak bir süre suni böbrek ve solunum cihazı ile tedavi gCMerek tekrar odasuıa çıkanlabikcek ve ağEdan beslenebilecek duruma gelmiştir." Saıatçının 7 Şubat 1995'te solunumunun tekrar booılduğunu ve son 3 gün tekrar suni böbrek tecavisine başlanıldığını anlatan Aker,"Suni so*lınuın cihazında destekleme ölçülerini daha daartürnıak gerekti. Akciğerde zatürree geUşti. Bu cins bakteriler, firsatçı denilen mikroplar olup bağışıklık sisteminin direncinin azaldıgı hastalarda görülür" dedi. Hastane yetkilileri de Alışık'ın solunum ve kalp sisteminin saat 23.00'te tamamen durduğunu ve ünlü sanatçının saat 23.30'da hayata gözlerini kapadığını kaydetriler. Sadri Alışık'ın özgeçmişi 1925 yılında Istanbul'da doğan Sadri Ahşık, bir süre Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'ne devam etti. Sahneye ilk 1939'da Eminönü Halkevi'nde amatör oiarak çıkan Alışık, 1943'te Raşit Rıza Tiyatrosu'nda profesyonel oldu. Sinemaya 1946'da FarukKenç'in yönettiği 'Günahsızlar' fılmiyle geçen Sadri Ahşık, çoğunlukla komedi filmlerinde rol aldı ve 'Turist Ömer' tiplemesiyle sinemada ün yaptı. Daha sonra kişiliğini sahnede şov yaparak sürdüren Ahşık, 1970'li yıllann sonunda TV için çekilen 'Seyahatname' adlı dizi filmle de ilgi topladı. Bir süre sinema oyuncusu Neriman Esen ile evli kalan Sadri Ahşık, daha sonra Çolpan İlhan ile evlendi. Sadri Ahşık. son Altın Portakal Film Yanşması'nda, 'Yengeç Sepeti' adlı fılmdeJci rolüyle, Mehmet Aslantuğıle 'En lyi Erkek Oyuncu'ödülünü paylaşmıştı. 1990 yılında karaciğer transplantasyonu geçıren Sadri Ahşık, 21 arahkta şiddetli zatürree ve zatülcenp teşhisiyle Amerikan Hastanesi'ne yatınlmış, dunımunun ağırlaşması üzerine de birkaç gün önce yoğun bakımda solunum cihazına bağlanmıştı. ENYAYGINSUÇ: _, TECAVÜZ TECAVÜZ EDENLER KİM? TECAVÜZ VAKALARINDA KURBANLAR... YENİDEN "12 EYLÜL" FOBİSÜ... 1980 ÖNCESİNE DÖNÜK KARANLIK ÇAĞRIŞIMLAR... ANAPIN İ K T İ D A T P R O G R A M I HA2IR MESUT YILMAZ NEYİN PEŞİNDE? EVRENSEL GÜNAHLARA İLKEL FETVALAR BAKANLIĞIN TAVSİYE ETTİĞİ UYGUNSUZ KITAPLAR... PAPA SUİKASTINDA YENİ BOYUT VVALESA. AĞCA, PAPA, KGB, ÖLDÜRÜLEN İTALYAN BANKER VE MAFYA ARASINDAKİ İÜŞKİNİN PERDE ARKASI... • KAÇAN. BLĞDAYCI \T. GLNR> K MN IUSK1SINİN BILINMF 1 ! EN YONLFRI • PL\SnK CICEKLI REFAH E-.TFTTĞI riOEHIR BELF.ünT.Sİ\İN BtR -1İLI NOVl.URI.\A (İORt PKLILFRIMIZF HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Hoşgörü Başka, Uzlaşmak Başka!.. 12 Eyfül öncesindeydi. Cumhuriyet Senatosu'nda Kültür Bakanlığı bütçesi tar- tışılıyordu. Milli Selamet Partili Lütfü Doğan söz aldı. O da CHP'Iİ Dr. Lütfü Doğan gibi eski bir Diyanet Işle- ri Başkanı idi. Ama laikliğe ve Atatürk'ün partisinin kültür siyasetine bakış açısı farklıydı. Ne söyleyeceklerini merak- la ve biraz da endişe ile bekledim. Ve konuşmasını bitirip kürsüden inerken kalkıp yanına gittim. Elini sıkarak teşekkür ettim. Bu davranışımın nedeni, konuşmasının özü değil biçi- miydi. Düşüncelerini son derece saygılı bir biçimde dile getir- mişti. Kışkırtmadan. İçinde bulunduğu çatının saygınlığı- na gölge düşürmeden... İki farklı bakış açısının sözcüleriydik. Ama birbirimize hoşgörü gösteriyorduk. ••• Toktamış Ateş ile Abdurrahman Dilipak'ın "diyalog, hoşgörü ve uzlaşma" çağnsı beni mutlu etti. Sevgili Ateş'in "Uzlaşmak" yazısını herkesin okumasını dilerdim. Hoşgörü ile uzlaşma farkını çok iyi anlatıyor. Ve Türki- ye'de uzlaşabilmenin üç "önkoşul"unu çok güzel sıralıyor "- Misak-ı Milli sınırtan içinde ülke bütünlüğüne sahip çıkılması; - Insan haklanna dayalı demokrasiye inanç ve bağlılık; - Çağdaş uygarlık düzeyiniyakalama konusunda bilime saygı." Bu koşullan kabul eden herhangi bir kişiyle uzlaşmaya yanaşmayacak tek bir Kemalist tanıyor musunuz? Ama -daha da önemlisi- bu koşullan kabul eden tek bir "şeriatçı" tanıyor musunuz? Demokrasiyi gerçekten de istiyorsanız, elbette ki farklı düşüncelere hoşgörü göstermek zorundasınız. Hoşgörü "uzlaşma'ya giden yoldur. Ama hoşgörü uzlaşma değildir! Demokrasilerdeamaç "demokrasinin temelleri" üzerin- de uzlaşmaktır. Onun üzerinde de uzlaşamıyorsanız, ne- yin üzerinde uzlaşacaksınız? Demokrasiyi yadsıyan bir ideoloji ile diyaloğa elbette ki girilebilir. O diyaloğun vazgeçilmez parçası olan "hoşgö- rü", giderek karşınızdakilerin demokrasiye bakış açısını da yumuşatabilir. Ama karşınızdakiler demokrasiyi içlerine sindirmedikle- ri sürece "uzlaşma" olmaz; ancak sizin onlara "teslimi- yefiniz olur!.. Ya da onlann "sizi kullanmalan" olur!.. ••• Unutmamalıyız ki, "Yanlış, doğrunun tersi değildir; sa- dece eksik bir doğrudur!" Bir bilgenin 2 bin 500 yıl önce dediği gibi; "Insan herşe- yin ölçütüdür." Yani "doğru" da insandan insana değişir. Her insanın "kendi doğrusu" vardır. Işçi ile işverenin "doğru "su aynı mıdır? öğretmen ile öğ- rencinin "doğru"su aynı mıdır? Toplumda herkes aynı koşullan mı paylaşıyor ki herke- sin doğrusu "aynı" olsun? Toplumun tümü sizin gibi mi düşünüyor ki farklıya hoş- görü göstermeden yaşayabilesiniz!.. Hepimiz aynı mıyız ki "farklı" ile uzlaşma gereği olmadan yaşayabilelimL Peki niçin demokrasiyi, uzlaşmanın "ön koşul'u olarak dayatıyoruz? Çünkü, demokrasi demek "hoşgörü ve uzlaşma" de- mektir de onun için! Demokrasinin özünü ve kurallarını yadsıdığınızda, "hoşgörü ve uzlaşma" bir aldatmacaya dönüşür de onun için!.. • • • Anadolu'nun "büyük" bir şansı var. Türkler "kadın-erkek eşitliği''n\ Orta Asya'dan beraber- lerinde getirdiler. Ama Anadolu'nun çok-kültürlü, farklı kö- kenlerden, farklı dillerden insanların bir arada yaşadıkları ortamında da önemli bir "demokratik öğe"daha buldular: "Hoşgörü!" Çünkü hoşgörü "farklıya alışmak"\a başlar... Bakın ne diyor koca Yunus: "Adımız miskindir bizim Düşmanımız kindir bizim Biz kimseye kin tutmayız Kamu âlem birdir bize Yetmiş iki millete bir gözle bakmayan Şer'in evliyasıyla hakikatte asidir." Yunus'ların, Mevlana'lann, Nasrettin Hoca'lann Ana- dolusu'nda herkese hoşgörü gösterilebilir... Sadece "sev- g/"nin yerine "kin"\ koymak isteyenlere hoşgörü gös- terilemez! Yargıtay, DCM'nin kararını onadı Yazmadığı kitap için 2 yıl ceza aldı YUSUFÖZKAN ANKARA - Yaba Öykü dergi- si yazarianndan öğretmen Mus- tafa Pala, Ankara Devlet Güven- lik Mahkemesi (DGM) tarafın- dan. "yapmadıgı söyleşiyi yap- mış, yazmadığı kitabı yazmış gi- bi gösterUerek", 2 yıl ağır hapis cezası ve 250 milyon lira ağır pa- ra cezasına çarptınldı. Karar. Yargıtay 9. Dairesi tarafından da onandı. Cezasını çekmek üzere hapishaneye gireceği günü bek- leyen Mustafa Pala, DGM'nin karannı "hukuk skandah" diye değerlendirdi. Mustafa Pala, yazarhğım yap- tığı Yaba Öykü dergisinde 13 yıl boyunca yayımlanan Doğu Pe- rinçek, Erkan YüceL, Ali Yüce, Tahp Apaydın. Hilmi Yavıız, Ke- rtaı Korcan, Faldr Baykurt ve Musa Anter gibi çok sayıda ya- zarla yapılmış söyleşilerin re- daksiyonunu yaparak "Yanıtla- nyla" adıyla bir kitapta topladı ve kitap Yaba Yayınlan tarafın- dan 1993 yılı Ağustos ayında ya- yımlandı. Ankara DGM, kitapta yer alan ve Yaba Öykü dergisinin Tem- muz 1992 tarihli sayısında ya- yımlanan lsmet Arslan tarafın- dan Musa Anter'le yapılan söy- leşide u bölücülük propaganda a " yaptığı gerekçesiyle, yayıne- vi ve derginin sahibi Aydın Do- ğan ile kitabı yayına hazırlayan Pala hakkında dava açtı. DGM, kitabı yayına hazırla- yan Mustafa Pala'yı Terörle Mü- cadele Yasası'nın 8/1. maddesi gereğince 2 yıl ağır hapis ve 250 milyon lira ağır para cezasına, kitabın yayıncısı Aydın Doğan'ı da aynı yasanm 8/2. maddesi ge- reğince 6 ay hapis ve 100 milyon lira para cezasına çarptırdı. DGM'nin gerekçeli karannda kitabı yayına hazırlayan Musta- fa Pala "kitabın yazan ve söyle- şiyi yapan kişi" olarak gösterildi. Sanık avukatlannın itirazı üzerine Yargıtay 9. Dairesi'nde göruşülen DGM karan, burada da onandı ve Pala ile Doğan'ın cezalan kesinleşri. 'Türkiye'ye yakışmadı' Işlemediği bir suçtan dolayı aldığı cezasını tamamlamak için hapise girmeyi bekleyen Musta- fa Pala, hakkında verilen cezayı "hukuk skandalı"olarak tanım- ladı. Kendisinin kitap yazmadı- ğını, sadece Yaba Öykü dergi- sinde yayımlanan röportajlan düzenleyerek basıma hazarladı- ğını söyleyen Pala, "DGM'nin RJdia effiği gibi Musa Anter'le söyleşi de yapmadım. Söyleşi ts- met Arslan tarafindan yapıldı ve 2 yıl önce dergide ya>ımlandı" dedi. Pala, "Aynı söyieşi, Özgür Gündem gazetesi ile başka yayın- larda da yer aldı. Ama hiçbir ya- sal girişimde bulunulmadı" dedi. Pala, işlemediği bir suçtan dola- yı cezalandmlmasının "Avrupa apartmanına taşınan Türki- >"e"ye yakışmadığını savundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle