Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19MART1995PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
'Rürtlere azmfak demek hakarettir'
Ankara DGM BaşsavcılığıiSın 'milli azınlıklaf* ı^omMa7a^mlıklıaklatstemenîîrKürtîefe
hakaret olduğu kaydedilerek TKK lideri Apo bile Kürtçe bilmiyor, Türkçe konuşuyor' denildi
EVİNGÖKTAŞ
ANKARA - Ankara Dev let
Güvenlik Mahkemesi (DGM)
Başsavcılığı, "milli azmhklar"
konusunda hazırladığı raporda,
Lozan Antlaşması uyannca,
Kürtlerin "azuüık" ofarak kabul
edilemeyeceğini vurguladı.
Azınlık hakkı istemenin "Kürt-
lere hakaret" anlamına gelece-
ği kaydedilen raporda, Avrupa
ülkelerinin. kendi topraklannda
karşı çıktıklan "azuıük" statü-
sünü, Kürtler için görme eğili-
minde olduklanna dikkat çekil-
di.
Ankara DGM Başsavcısı
Nusret Demiral ve savcı arka-
daşlan tarafından hazırlanan ra-
porda, PKK lideri Abdullah
Ocalan'ın bile Kürtçe bilmedi-
ğı ve Türkçe konuştuğu savu-
nuldu.
Raporda, Lozan Antlaşma-
sı'nın, gayrimüslimler dışında
hiçbir gruba "azmhk" statüsü
tanımadığı anımsatılarak.
"\zınlik olarak Lozan'da sade-
ce Rum ve Yahudiler kabul edil-
miştir. Binaenaleyh Kürtlerin
annlık hakkının liukuki temeli
yoktur. Kürüere azınlık demek,
azınlık hakkı istemek.onlara ha-
karet eünektir* dendi.
Raporda, şu görüşlere yer ve-
rildi: "Anadolu topraklannda
bugüne kadar yapılan kazılarda
elde edilen tarÛıi bulgularda, ne
Kürt tabagına. ne Kürt çanağı-
na veya başka bir kiiitür belirti-
sine rastlanüdığı görülmüştür.
Çünkü. Osmanh ve Selçuklu
medeniyetlerinde Türk. Kürt Ue
birdir. bütündür. Kürtçe ne sa-
nat, ne ekonomi ne de siyaset di-
lidir. Kürtçülük adına silaha sa-
nlan PKK teröristleri dahi. ara-
lannda Kürtçe konuşmamakta-
dır. PKK lideri Abdullah Öcalan
dahi Kürtçe bihnemekte, Türk-
çe konuşmaktadır. Tarihte bir
Kürt devleti kurulmamışör.
Suni bir-iki teşebbüs ise devleti
kuran iradeden mahnun olduğu
için süinip gjtmiştir. Bunlar da-
hi Anadolu topraklan üzerinde
kurulmanuştır. Ermenilerin Ka-
rabağ'da kurduklan Kürt dev-
leti ve İran'da kurulan Mahabat
devleti bunlara örnektir. Anado-
lu'da her yerleşim birinûnde
Kürtlerin varüğı, her meslekte.
her mekânda en az Türkler ka-
dar hak ve imkân sahibi olmala-
n, bu farihi \e sosval gerçeklerin
neticesidir.*"
Başanh Kürtfer
DGM Başsavcılığı'nın rapo-
runda, bugün Türkiye'de "mül-
ki, siyasi, ticari, sinai, her saha-
da çok başanlı ve cemiyet içeri-
sinde saygı duyulan Kürt asıllı
insanlar olduğu" vurgulandı.
Raporda, "Bunlann durumu-
nu 'asimilasyon' olarak izah et-
mek, önce Kürt denilen kardeş-
lerimize hakarettir. Onlan"azın-
lık° statüsündegörmek, önce on-
lara saygısızlık ve onlan ikinci SH
nıf vatandaş görmek gayretidir.
Bugün de\ lete vücut veren 1924
Anayasası'nda ve geleneğinde,
onun sosyal yapıyı ele alış üslu-
bundan ayrüırsak, Türkiye'nin
bütünlüğü sona erer* dendi.
Avrupa'daki ulusal azmlıkla-
nn durumuna da yer verilen ra-
porda Fransa hakkında şu değer-
lendirmeyapıldı: "Fransa,Tür-
kiye'nin tüm yorumunu da aşa-
rak ülkesinde hiçbir azınlık bu-
lunmadığını söylemektedir. Hal-
buki Fransa'nın demografık ya-
pısı incelendiğinde yüzde 20 nis-
petinde ırken veya etnik anlam-
da farklı topluluklar mevcuttur."
Raporda, Ingıltere, Italya,
Hollanda, Belçika, Almanya ve
Ispanya'nın ulusal azınlık ve et-
nik yapısı irdelenirken, federa-
tif bir yönetim biçimine sahip
ABD 'nin bile etnik, din veya dil
gibi nedenlerle hiçbir topluluğa
'genel vatandaş" statüsü dışın-
da statü tanımadığı vurgulandı.
DGM raporunda, şöyle de-
vam edildi:
"Ancak buna rağmen hiçbiri-
si, üniter yahut federal olsun,
'tek ve güçlü devlet' anlayışla-
nndan en küçük bir taviz dahi
vermetnektedir. Batı Avrupa ül-
kelerinde dahi birçok farklı dili
konuşan topluluklar bulunmak-
tadır. Bu ülkelerin hiçbirinde
farklı dili konuşan topluluklar,
azınlık hakkı istememektedirler.
Kaldı ki, bu ülkeler 'azınlık' sö-
zünün dahi telafnızundan rahat-
sız olmaktadırlar. Oysa aynı ül-
keler, Türkiye'de farklı lehçe
kullanan Kürt kardeşlerimizi
azınlık olarak görme eğUimin-
dedirler."
Bağcılar'da karakola
'lav' silahıyla saldırı
tstanbul Haber Servisi - tstan-
bul dün akşam olaylı bir gece ya-
şadı. Bağcılar llçe Emniyet Mü-
dürlüğü 100. Yıl Kemalpaşa Ka-
rakolu ile çevrede devnye göre\ i
yapan polıs ekip otosu dün akşam
saatlerinde saldınya uğradı. Kara-
kol binası ve ekıp otosunda mad-
di hasara yol açan saldında ölen
ya da yaralanan olmadı.
Bağcılar llçe Emniyet Müdür-
lüğü'ne baglı 100. Yıl Kemalpa-
şa Polis Karakolu dün akşam saat
19.30 sıralannda, kımlıkleri be-
lirsiz iki kişinin, aralannda lav da
bulunan silahlı saldınsınauğradı.
Plakası belirsız kırmızı renkli bir
kamyonun üzerinden açılan roke-
tatar ateşı sonucu polıs karakolu-
nun çatısı ile nezarethane olarak
kullanılan bir odası agır hasar gör-
dü. 100. Yıl Kemalpaşa Karako-
lu'na lav silahlı saldınnın düzen-
lendığı saatlerde çevrede devnye
görevi yapan 34 A 73210 plakalı
ekıp otosu kımliklen behrsiz kışi-
lerce otomatık silahlarla tarandı.
Saldırganlann yaya olarak olay
yennden uzaklaştıklan bıldınldi.
Istanbul Emniyet Müdürii Nec-
det Menzir, olay yerinde yaptığı
açıklamada, saldında kullanılan
lav sılahının olay yeri yakınlann-
da bulunduğunu belırterek kara-
kol görevlılerine geçmiş olsun dı-
leğınde buludu. Operasyonlarda
durumlan şüpheli görülen üç kı-
şınin gözaltına alındığı açıkJandı.
Osmanbey Vakıfbank. Harbıye
Zıraat Bankası ve Fındıkzade Em-
lak Bankası şubelenne kımliklen
behrsiz kişılerce konulan zaman
ayarlı ve parça tesirli bombalann
patlaması sonucu , maddı hasar
meydana geldi ve dört kişi ya-
ralandı.
Türk-lş'ten demokratik
sorumluluk çağnsı
GÜNEŞGÜRSON
ÇANAKKALE - Istanbul'da
çok sayıda kışınin yaşamını yitir-
diğı olay lar, "de\1etin demokra-
tüdeşmesini" Türk-lş'ın günde-
mıne getirdi. Demokrasiyi orta-
dan kaldırmaya yönelık terör ha-
reketlenne karşı çıkacak olan
Türk-lş'e bağlı sendikalar, hükü-
mete demokratik sorumluluk çağ-
nsı yapacaklar.
Toplusözleşmeler ve 1 Mayıs
konulannda tavırbelirlemek üze-
re Çanakkale'de toplanan Türk-lş
Başkanlar Kurulu, gündemine
devletın demokratikleşmesinı al-
dı. Türk-lş, terörü tırmandıncı
olay1ar konusunda en kısa zaman-
da hükümeti harekete geçmeye
çağırmak üzere Başbakan Tansu
Çiller'i zıyaret edecek. Türk-tş
Genel Başkanı Bayram Meral Is-
tanbul'dakı olaylar sırasında polı-
sın soğukkanlı davranması gerek-
tığını bebrtecek "SiJahın dîşında
cajdıncı malzemeler kullanilma-
hydı. Suç yapdmadan önlem ahn-
malı>dı"dedi.
Meral, 47 gün önce kaybolan
Belediye-lş Sendikası Batman
Şubesi Başkanı Osman Küntaşın
durumu konusunda da hükümet-
Ie göruşeceklerini söyledi.
Fenerbahçe üsesi cinayeti
saıııklan cezaevinde
tstanbul Haber Servisi - Fener-
bahçe Lısesı'nı basarak llimdar
Kalkan adlı öğrenciyı öldüren,
özgür Akkay-a adlı öğrenciyı de
yaralayarak kaçan katıl zanlılan
AhmetTuna ve Evren Acargözal-
tmda tutuldukları Asayış Şube-
si'nde gazetecılerin sorulannı ya-
nıtladı.
Tuna, olay öncesi ve sonrası ge-
lişmeleri şöyle anlattı: "T.E. Ue
çok samimi iki arkadaşız. Bundan
2^ a\ önce T'nin ailesine \emeğe
gitnıiştik. T'jeiki defa telefon geK
di. Ne olduğiınu sorduğumda, er-
kek arkadaşnla arasuun açık ol-
duğunu. kendisine durmadan te-
lefon açarak tehdit ettiğini söyledi.
Ben de aralannda bir sonın var-
sa konuşarak halletmelerini söyle-
dim. Sonın devam edince. Ben
T'nin se\gilisi Beşir'i söztü uyar-
dım ve bir tokat attım. Sonra okul-
da T'ye tekme tokatgirişmiş. 'Ah-
met funa okula gelsın. onunla gö-
rüşeceğım' demiş. Ola> günü oku-
la gittik. Beşir bizi göriince kaç-
mava başladı. Duvardan atlaya-
rak okula girdik. Arkadaşlan bi-
ze satır ve bıçaklarla saldırdı. Biz
de kendimlri korumak için bıçak-
lanmta çektik. Boğuşma sırasın-
da llimdar Kalkan öldii, biz de
kaçok."
Olayda gözcülük yaptığı belır-
tılen Adem Gezer ve zanlılann
kaldığı evın sahibi de gözaltına
alındı. Dün Kadıköy Nöbetçi
Mahkemesi 'neçıkansanıklar, ce-
zaevine göndenldi.
21 Mart 1922: Atatürk, Nevruz kııtlamalarımUu,
Nevruz. cumhurivetin ilarundan önce de kutiaıuyordu. Fotoğrafta. 21 Mart 1922 tarihinde Ankara'da yapılan Nevruz kutiama-
lannda Mustafa Kemal Atatürk göriilüyor. (Fotoğraf: AA)
Once önlem, sonra kutlanıaANKAR\ (Cumhuri>*t Bürosu) -
Yakjaşan Nevruz nedeniyle ,.
Olağanüstü Hal Bölgesi'ndc-.-. -
önlemlerin arttınldığı belirtildi.
Olağanüstü Hal Bölge Valisi Ünal
Erkan. önlemlenn "vatandaşı
rahatsız etmeyecek yönde" ahndığını
vurgularken, bazı vaiilikierin de özel
şenlik düzenleyeceğini açıkladı.
Erkan, yurttaşlann Nevnız'u
özlemle beklemediklerini, daha
öncelikli olan yaşamsal sorunlanna
çözüm istediklenni söyledi. Erkan,
Nevnız'un normal günlerden bin
olduğunu, ancak geçmiş yıllara göre
azalan oranda bu yıl da gerginlik
yaratılmak istendiğini kaydetti.
Yurttaşlann rahatsız olmaması için
"geçmiş alışkanhklaria" önlem
alındığını vurgulayan Erkan, şunlan
söyledi: "Halk, Nevruz'un geçmişte
örgiit tarafından istismar edildiğinJ
bfliyor. Halk. örgütün Nevruz
günlerinde halka, topluma zarar
»•erecek anlaviş içinde, evlemlilik
içerisinde olduğunu biliyor. Özeüikle
geçen sene fevkalade sağduvulu
hareket etti vatandaş ve kesinlikle
istismara imkân vermeyecek kadar
olgun ve biünçli davrandt
Vatandaşın da desteğrvle hiçbir şey
olmadı. Vatandaşın huzuru. rahab
bozulmasın dhe önlevici
tedbirlerimtzi alacağız gayet tabii
Bazı 0lerde vatandaşlanmız ve
AVt GÖRL^ORDU
valiUklerce müşterek çahşan
kuruluşlarca düzenlenen şenükler
var. Onlara rahat katıiım anlammda
tedbuier aluıacak Ama vatandaş,
'Ben Nevnız'u bir bayram günü
kabul ediyorum, geleneğime göre
kutlamak istıyorum' diyorsa kuttar."
Erkan, "V'atandaşuı başkaca dertleri
var. Daha huzurlu bir ortamda
yaşamak isriyor. Eksiği noksanı
tamamlansın, yolu, suvu, elektriği,
işsizlik varsa işsizlik giderilsin.
fakirlik giderilsin. Vatandaşın derdi
Nevruz değfl, bu" dedi.
Sanatçılar gelecek
Bazı kentlere dışandan sanatçılar
geleceğini. özel programlar
düzenleneceğinı kaydeden Erkan,
Nevruz'u kutlamak ısteyen yurttaşlar
için geçmişten bu yana bir sorun
bulunmadığinı söyledi. Erkan,
Kuzey Irak'taki Kürtler'in
Türkiye'ye göç hazırlıgı içinde
olduklan yönündekı duyumlann
anımsatılması üzerine de şu bilgileri
verdi: "Herhangi bir göç görüntüsü
veya duyumu benim hildiğim
kadanvla vok. Böyle bir uvjjulama
söz konusu olursa devletimizin yetkili
organlan var. Dev letimizin Irak'ın
toprak bütünlüğüne bakışı belli. Bu,
ilgililcrin yapacağı çalışmalarla ilgili.
Türkive've göç gibi herhangi bir
haber de yok."
ERKAN DAN AÇIKLAMA;
Ekip çatışması yok
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Olağanüs-
tü Hal Bölge Valisi Ünal Erkan, Istanbul Vali-
si Hayri Kozakçtoğlu ile aralannda "ekip çaüş-
ması" olduğu yönündeki yorumlan eleştirdi.
Ünal Erkan, bu konuda basında uzun süredir
yapılan yorumlar ve gazetemizde "Emniyette
Ekip Çaöşması" başlığıyla yer alan haber üze-
rine yaptığı açıklamada. bu konunun bazı ke-
simlerce sık sık gündeme getirildiğini, ancak
devlet için üst dûzeyde hizmet üreten kişiler ara-
sında böyle bir anlayışın söz konusu olamaya-
cağını söyledi. Erkan, Kozakçıoğlu ve Istanbul
Emniyet Müdürü Necdet Menzir ikilisine karşı
Emniyet Genel Müdürü MehmetAğar'la birlik-
te ekip çatışması içine gırdikkrinin doğru olma-
dığmı vurgulayarak. şunlan söyledi:
"Hizmet yofunda bana düşen bir görev olur-
sa gözümü kırpmadan koşanm. Bu bakımdan
kesinlikle bir klik ola>ı devlet idaresinde olmaz.
Bu,vıllardır bövlevazıur durur: bir kutuplaşma,
çekişme, gruplaşma olmaz. Dün de yokru, bugün
de yok. Devlet memunı,' şuraya gideceğim, bu-
raya gideceğim' demez. Biz birbirimize küs fa-
lan degiliz. Sürekli görüşen, yardımcı olmaya
gayret eden. en azından fikir alışverişi yapacâk
kadar birbirine yakın meslektaşlanz. Sayın Ko-
zakçıoğlu'yla da Sayın Mehmet Ağarla da Sa-
yuı Necdet Menzir'le de gönül birlikteliği içinde-
yim. Hepimiz, gorevimizi vapmaya çahşıyoruz.
r>
75 YAŞ1NDAK1 SANATÇI 3 AYDIR TED
Türk sinemasımıı Turist
Omer'i yaşamını yitirdi
İST.4NBIX (AA) - Türk sinemasının 'Turist
Ömer'iSadri Ahşık, dün gece saat 23.30'da
karaciğer ve böbrek yetmezliği nedeniyle tedavi
gördüğü Amerikan Hastanesi'nde hayata
gözlerini kapadı.
Sadri Ahşık "ın doktoru Ümit Aker, konuyla
ilgili olarak yaptığı açıklamada ünlü sanatçının
3 a\dır, ciddı ve çok yönlü medikal problemleri
nedeniyle tedavi altında bulunduğunu söyledi.
Sanatçının karaciğer naklinden sonra organın
reddini önlemek için vücudun bağışıklık
sistemini bastıncı ilaçlar aldığını kaydeden
Aker, Ahşık'ta uzun süre sigara içmesine bağlı
müzmin bronşit ve emfizem. müzmin böbrek
yetmezliği, hipertansiyon. kroner arter hastahğı
ve ınsülin tedavisi gerektiren diabetlerin mevcut
olduğunu ıfade etti.
Bu hastalıklara ilave olarak Alışık'ın hastaneye
yat.şmda mültipl miyelom teşhis edildiğini ye
bu yönde tedavisine başlanıldığını anlatan Ümit
Aksr. şunlan söyledi:
"Bj hastalık. vücudun enfeksiyonlara karşı
direncini azalttığı gibi kemiklerde erime. kınhna
ve böbreklerin fonksivon bozukluğuna yol açar.
Yu^anda belirtilen mekanizmalar ile Sayın
Sadri Abşık, solunum yetmezliği ve böbrek
yetnezligiiie girmiş ve yogun bakıma aiuıarak
bir süre suni böbrek ve solunum cihazı ile tedavi
gCMerek tekrar odasuıa çıkanlabikcek ve
ağEdan beslenebilecek duruma gelmiştir."
Saıatçının 7 Şubat 1995'te solunumunun tekrar
booılduğunu ve son 3 gün tekrar suni böbrek
tecavisine başlanıldığını anlatan Aker,"Suni
so*lınuın cihazında destekleme ölçülerini daha
daartürnıak gerekti. Akciğerde zatürree geUşti.
Bu cins bakteriler, firsatçı denilen mikroplar
olup bağışıklık sisteminin direncinin azaldıgı
hastalarda görülür" dedi.
Hastane yetkilileri de Alışık'ın solunum ve kalp
sisteminin saat 23.00'te tamamen durduğunu ve
ünlü sanatçının saat 23.30'da hayata gözlerini
kapadığını kaydetriler.
Sadri Alışık'ın özgeçmişi
1925 yılında Istanbul'da doğan Sadri Ahşık, bir
süre Güzel Sanatlar Akademisi Resim
Bölümü'ne devam etti. Sahneye ilk 1939'da
Eminönü Halkevi'nde amatör oiarak çıkan
Alışık, 1943'te Raşit Rıza Tiyatrosu'nda
profesyonel oldu.
Sinemaya 1946'da FarukKenç'in yönettiği
'Günahsızlar' fılmiyle geçen Sadri Ahşık,
çoğunlukla komedi filmlerinde rol aldı ve
'Turist Ömer' tiplemesiyle sinemada ün yaptı.
Daha sonra kişiliğini sahnede şov yaparak
sürdüren Ahşık, 1970'li yıllann sonunda TV
için çekilen 'Seyahatname' adlı dizi filmle de
ilgi topladı. Bir süre sinema oyuncusu Neriman
Esen ile evli kalan Sadri Ahşık, daha sonra
Çolpan İlhan ile evlendi.
Sadri Ahşık. son Altın Portakal Film
Yanşması'nda, 'Yengeç Sepeti' adlı fılmdeJci
rolüyle, Mehmet Aslantuğıle 'En lyi Erkek
Oyuncu'ödülünü paylaşmıştı.
1990 yılında karaciğer transplantasyonu geçıren
Sadri Ahşık, 21 arahkta şiddetli zatürree ve
zatülcenp teşhisiyle Amerikan Hastanesi'ne
yatınlmış, dunımunun ağırlaşması üzerine de
birkaç gün önce yoğun bakımda solunum
cihazına bağlanmıştı.
ENYAYGINSUÇ: _,
TECAVÜZ
TECAVÜZ EDENLER KİM?
TECAVÜZ VAKALARINDA KURBANLAR...
YENİDEN "12 EYLÜL" FOBİSÜ...
1980 ÖNCESİNE DÖNÜK KARANLIK
ÇAĞRIŞIMLAR...
ANAPIN İ K T İ D A T P R O G R A M I HA2IR
MESUT YILMAZ NEYİN PEŞİNDE?
EVRENSEL GÜNAHLARA İLKEL FETVALAR
BAKANLIĞIN TAVSİYE ETTİĞİ UYGUNSUZ
KITAPLAR...
PAPA SUİKASTINDA YENİ BOYUT
VVALESA. AĞCA, PAPA, KGB, ÖLDÜRÜLEN
İTALYAN BANKER VE MAFYA ARASINDAKİ
İÜŞKİNİN PERDE ARKASI...
• KAÇAN. BLĞDAYCI \T. GLNR> K MN IUSK1SINİN
BILINMF
1
! EN YONLFRI
• PL\SnK CICEKLI REFAH E-.TFTTĞI
riOEHIR BELF.ünT.Sİ\İN BtR -1İLI
NOVl.URI.\A (İORt PKLILFRIMIZF
HAFTAYA BAKIŞ
AHMET TANER KIŞLALI
Hoşgörü Başka,
Uzlaşmak Başka!..
12 Eyfül öncesindeydi.
Cumhuriyet Senatosu'nda Kültür Bakanlığı bütçesi tar-
tışılıyordu. Milli Selamet Partili Lütfü Doğan söz aldı.
O da CHP'Iİ Dr. Lütfü Doğan gibi eski bir Diyanet Işle-
ri Başkanı idi. Ama laikliğe ve Atatürk'ün partisinin kültür
siyasetine bakış açısı farklıydı. Ne söyleyeceklerini merak-
la ve biraz da endişe ile bekledim.
Ve konuşmasını bitirip kürsüden inerken kalkıp yanına
gittim. Elini sıkarak teşekkür ettim.
Bu davranışımın nedeni, konuşmasının özü değil biçi-
miydi.
Düşüncelerini son derece saygılı bir biçimde dile getir-
mişti. Kışkırtmadan. İçinde bulunduğu çatının saygınlığı-
na gölge düşürmeden...
İki farklı bakış açısının sözcüleriydik. Ama birbirimize
hoşgörü gösteriyorduk.
•••
Toktamış Ateş ile Abdurrahman Dilipak'ın "diyalog,
hoşgörü ve uzlaşma" çağnsı beni mutlu etti.
Sevgili Ateş'in "Uzlaşmak" yazısını herkesin okumasını
dilerdim.
Hoşgörü ile uzlaşma farkını çok iyi anlatıyor. Ve Türki-
ye'de uzlaşabilmenin üç "önkoşul"unu çok güzel sıralıyor
"- Misak-ı Milli sınırtan içinde ülke bütünlüğüne sahip
çıkılması;
- Insan haklanna dayalı demokrasiye inanç ve bağlılık;
- Çağdaş uygarlık düzeyiniyakalama konusunda bilime
saygı."
Bu koşullan kabul eden herhangi bir kişiyle uzlaşmaya
yanaşmayacak tek bir Kemalist tanıyor musunuz?
Ama -daha da önemlisi- bu koşullan kabul eden tek bir
"şeriatçı" tanıyor musunuz?
Demokrasiyi gerçekten de istiyorsanız, elbette ki farklı
düşüncelere hoşgörü göstermek zorundasınız. Hoşgörü
"uzlaşma'ya giden yoldur.
Ama hoşgörü uzlaşma değildir!
Demokrasilerdeamaç "demokrasinin temelleri" üzerin-
de uzlaşmaktır. Onun üzerinde de uzlaşamıyorsanız, ne-
yin üzerinde uzlaşacaksınız?
Demokrasiyi yadsıyan bir ideoloji ile diyaloğa elbette ki
girilebilir. O diyaloğun vazgeçilmez parçası olan "hoşgö-
rü", giderek karşınızdakilerin demokrasiye bakış açısını
da yumuşatabilir.
Ama karşınızdakiler demokrasiyi içlerine sindirmedikle-
ri sürece "uzlaşma" olmaz; ancak sizin onlara "teslimi-
yefiniz olur!.. Ya da onlann "sizi kullanmalan" olur!..
•••
Unutmamalıyız ki, "Yanlış, doğrunun tersi değildir; sa-
dece eksik bir doğrudur!"
Bir bilgenin 2 bin 500 yıl önce dediği gibi; "Insan herşe-
yin ölçütüdür." Yani "doğru" da insandan insana değişir.
Her insanın "kendi doğrusu" vardır.
Işçi ile işverenin "doğru "su aynı mıdır? öğretmen ile öğ-
rencinin "doğru"su aynı mıdır?
Toplumda herkes aynı koşullan mı paylaşıyor ki herke-
sin doğrusu "aynı" olsun?
Toplumun tümü sizin gibi mi düşünüyor ki farklıya hoş-
görü göstermeden yaşayabilesiniz!.. Hepimiz aynı mıyız ki
"farklı" ile uzlaşma gereği olmadan yaşayabilelimL
Peki niçin demokrasiyi, uzlaşmanın "ön koşul'u olarak
dayatıyoruz?
Çünkü, demokrasi demek "hoşgörü ve uzlaşma" de-
mektir de onun için! Demokrasinin özünü ve kurallarını
yadsıdığınızda, "hoşgörü ve uzlaşma" bir aldatmacaya
dönüşür de onun için!..
• • •
Anadolu'nun "büyük" bir şansı var.
Türkler "kadın-erkek eşitliği''n\ Orta Asya'dan beraber-
lerinde getirdiler. Ama Anadolu'nun çok-kültürlü, farklı kö-
kenlerden, farklı dillerden insanların bir arada yaşadıkları
ortamında da önemli bir "demokratik öğe"daha buldular:
"Hoşgörü!"
Çünkü hoşgörü "farklıya alışmak"\a başlar...
Bakın ne diyor koca Yunus:
"Adımız miskindir bizim
Düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayız
Kamu âlem birdir bize
Yetmiş iki millete bir gözle bakmayan
Şer'in evliyasıyla hakikatte asidir."
Yunus'ların, Mevlana'lann, Nasrettin Hoca'lann Ana-
dolusu'nda herkese hoşgörü gösterilebilir... Sadece "sev-
g/"nin yerine "kin"\ koymak isteyenlere hoşgörü gös-
terilemez!
Yargıtay, DCM'nin kararını onadı
Yazmadığı kitap
için 2 yıl ceza aldı
YUSUFÖZKAN
ANKARA - Yaba Öykü dergi-
si yazarianndan öğretmen Mus-
tafa Pala, Ankara Devlet Güven-
lik Mahkemesi (DGM) tarafın-
dan. "yapmadıgı söyleşiyi yap-
mış, yazmadığı kitabı yazmış gi-
bi gösterUerek", 2 yıl ağır hapis
cezası ve 250 milyon lira ağır pa-
ra cezasına çarptınldı. Karar.
Yargıtay 9. Dairesi tarafından da
onandı. Cezasını çekmek üzere
hapishaneye gireceği günü bek-
leyen Mustafa Pala, DGM'nin
karannı "hukuk skandah" diye
değerlendirdi.
Mustafa Pala, yazarhğım yap-
tığı Yaba Öykü dergisinde 13 yıl
boyunca yayımlanan Doğu Pe-
rinçek, Erkan YüceL, Ali Yüce,
Tahp Apaydın. Hilmi Yavıız, Ke-
rtaı Korcan, Faldr Baykurt ve
Musa Anter gibi çok sayıda ya-
zarla yapılmış söyleşilerin re-
daksiyonunu yaparak "Yanıtla-
nyla" adıyla bir kitapta topladı
ve kitap Yaba Yayınlan tarafın-
dan 1993 yılı Ağustos ayında ya-
yımlandı.
Ankara DGM, kitapta yer alan
ve Yaba Öykü dergisinin Tem-
muz 1992 tarihli sayısında ya-
yımlanan lsmet Arslan tarafın-
dan Musa Anter'le yapılan söy-
leşide u
bölücülük propaganda
a " yaptığı gerekçesiyle, yayıne-
vi ve derginin sahibi Aydın Do-
ğan ile kitabı yayına hazırlayan
Pala hakkında dava açtı.
DGM, kitabı yayına hazırla-
yan Mustafa Pala'yı Terörle Mü-
cadele Yasası'nın 8/1. maddesi
gereğince 2 yıl ağır hapis ve 250
milyon lira ağır para cezasına,
kitabın yayıncısı Aydın Doğan'ı
da aynı yasanm 8/2. maddesi ge-
reğince 6 ay hapis ve 100 milyon
lira para cezasına çarptırdı.
DGM'nin gerekçeli karannda
kitabı yayına hazırlayan Musta-
fa Pala "kitabın yazan ve söyle-
şiyi yapan kişi" olarak gösterildi.
Sanık avukatlannın itirazı
üzerine Yargıtay 9. Dairesi'nde
göruşülen DGM karan, burada
da onandı ve Pala ile Doğan'ın
cezalan kesinleşri.
'Türkiye'ye yakışmadı'
Işlemediği bir suçtan dolayı
aldığı cezasını tamamlamak için
hapise girmeyi bekleyen Musta-
fa Pala, hakkında verilen cezayı
"hukuk skandalı"olarak tanım-
ladı. Kendisinin kitap yazmadı-
ğını, sadece Yaba Öykü dergi-
sinde yayımlanan röportajlan
düzenleyerek basıma hazarladı-
ğını söyleyen Pala, "DGM'nin
RJdia effiği gibi Musa Anter'le
söyleşi de yapmadım. Söyleşi ts-
met Arslan tarafindan yapıldı ve
2 yıl önce dergide ya>ımlandı"
dedi. Pala, "Aynı söyieşi, Özgür
Gündem gazetesi ile başka yayın-
larda da yer aldı. Ama hiçbir ya-
sal girişimde bulunulmadı" dedi.
Pala, işlemediği bir suçtan dola-
yı cezalandmlmasının "Avrupa
apartmanına taşınan Türki-
>"e"ye yakışmadığını savundu.