Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 1995 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
IstaııbııTdaıı YDatıa dalgası geçti
YAVUZPEKMAN
lspanyol Tiyatrosu'nun çılgın ve
hınzır çocuklan Yllana dalgası Istan-
bul kıyılanndan geçti. Bu. bir grup
sempatik, harta enikonu komık ada-
rnın dalgası önüne çıkan her şeyi sı-
lip süpüren okyanus dalgalanndan
değıldi, aksine vurduğu her kıyıdan
degışik tatlan \e gormeye alışık ol-
madığımız güzelliklen beraberinde
getirip kıyılanmıza bırakan "nevi
şahsına münhasır" bir dalgaydı. Ge-
çen yıl İstanbul Tıyatro Festıvalı iz-
leyicilerine "Muuu" diye seslenmiş-
lerdi tarihi Ses Tiyatrosu'ndan. Bo-
ğa güreşlerinı, matadorlann dünyası-
nı alaya aldıklan bu sivn boynuzlu ve
kan kırmızı oyunlan izleyicide alış-
kanlık yapmış olacak ki aradan bir
sene bile geçmeden yeni oyunlan
"Glup Glup", ilkinı kıskandıracak
bir ılgiyle karşılandı.
Bu kez beşinci yıhnı kutlayan Ti-
yatro Tiyatro Dergısi'nin tiyatrose-
verlere bir armağanı olarak Istan-
bul'a gelen Yllana, kıyılardaki mu-
tedil. açıklarda kaba dalgalı oyunla-
n "Glup Glup"da denızı ve deniz
adamlannın yaşamlannı konu almış-
tı. Denizcilenn gemilerine ulaşma
çabalanyla başlayan skecler zinciri
gemınin türlü mekânlannda geçen
olaylarla, fantezilerle sürüp gidiyor.
Kurduklan bu basit çerçeve içinde
usta işi trükler, zekice tasarlanmış
gör-işitsel malzemeler. danslar ve
acımasız esprilerle zengın bir çeşit-
leme sunarken bir yandan da izleyi-
ci ile şaşırticı bir tıyatro dilı aktanmı
ve bitmez tükenmez bir enerji payla-
şımı sağlıyorlar.
Yllana'nın hinogluhin üyelen ön-
lerine koyduklan malzemeyi işlerken
kendilerine özgü sözsüz ve ayın za-
Geçen yıl 'Muu' adb oyunla İstanbul Tiyatro FestivalFne katılan Yuana'nın 'Glup Glup' adlı oyunu ilgiyle karşılandı.
manda evrensel birtiyatro dili kulla-
nıyorlar. Kımi sesler, canlı efektler.
sahneye arka çıkan müzikler ve ola-
ğanüstû bir beden dilinin kanşımın-
dan oluşan bu dıl aynı zamanda "söz
söylemek" ya da "mesaj vermek" gi-
bı iddialar da taşımıyor. Yer yer alı-
şılmış yer yer de kırk yıllık bir düşün-
ce sonucu ortaya çıkabilecek trükler
kullanıyor Yllana kendine özgü ti-
yatro dilinin içinde. Örneğın ayakla-
nndaki paletlerle oradan oraya ko-
şuştururken step yapmaya başlayan
denizciler. güvertede birbirlerine loır
yapan papağanlar, ellerindeki tava-
lan raket gibi kullanıp yumurta ye-
meği ile tenis oynayan aşçılar bunlar-
dan ilk akla geliverenlen. Ne var ki
tüm bu buluşlann ve hayret venci
malzemenin, yaratıcılığın smırlannı
zorlayan bir yanı da var kuşkusuz.
Bu zorlama, kendini tekraretme teh-
likesine götürüyor grubu zaman za-
man. Örneğin bulduklan oldukça öz-
gün selam biçimi her iki oyunlann-
da da ayruydı. Kimı "gag"lar ve sah-
neleme trüklen yer yer yineleniyor-
du. Buna rağmen tiyatro dili ve biçi-
miyle Yllana, ızleyiciyi hop oturtup
hop kaldıran ve dünyasını genişleten
bir topluluk kuşkusuz.
.Yllana'nın son derece sempatik
beş genç oyuncusunun her biri gerek
seslerine gerekse bedenlenne haki-
miyetleri ile sahne dilıru istedikleri
yere çekiyorlar, onunla lastik bir top
gibi oynuyorlar. Aralanndaki uyum
ve iletişım kimı sahnelerde tutturul-
ması imkânsız gibi gözüken bir senk-
ron ve hiç düşmeyen bir tempo yaka-
lamalannı sağlıyor. Böylece oyuncu-
lardan ne biri ön plana çıkıyor ne de
diğeri geri plana düşüyor. Oyun bo-
yunca çok iyı anlaşan bir basketbol
takımı gibi bir ileri koşuyor hücuma
kalkıyor, aynı hızla gerigelip savun-
maya geçiyorlaradeta. Özellikle sah-
nenın bazı bölümlerinin panolarla
kapatılıp bu panolann arkasına giz-
lenen oyunculann izleyıci tarafindan
görülen oyunculara yardım ettikleri
bölümlerde adeta tek vücut haline
Yaşamm anlamsızlığına inanıyordu
Patricia Highsmith
PARIS (AFP)- Amerikah gerilim
romanlan yazarı Patricia Highsmüh-
geçen cumartesi günü Isvıçre de ya-
şama veda ettı Graham Greene'in
'korkudan çok endişenin şairi' olarak
nttelediği 74yaşındakıyazar, 1963yı-
Imda Amerika 'dan kesm olarakayrtl-
dıktan sonra dönüşümlü olarak Fran-
sa, Ingiltere ve Avusturya 'dayaşamış.
yaşamtnmsonyıllarını ise fsviçre nin
ttafyan kantonunda geçirmişti
1921 yılmda Teksas'da, Fort
Worth'dedünyaya gelen Highsmith 'm
annesıyle babası, odoğmadan boşan-
mışlardı. Çeşıtligazetelereyazılarya-
zan Highsmith, 1950yılmda yayımla-
nan ilkromam. Tomris Uyar'ın çevıri-
sıyle Metıs Yayınları tarafindan ya-
yımlanan 'Strangers an a Train-Tren-
deki Yabancüar' adlı ılk romamyla bu-
yük bir başarı elde etmişti Alfred
Hitehcock, bir oturuşta okuduğu bu ki-
tabı, daha sonra klasikleşen birfilme
dönüştürmüştü.
Highsmith in en çok tamnan karak-
terı. beş romanında ortaya çıkan Tom
Ripley di. Rıpley 'nın kahramam oldu-
ğu ılk romanı, Remzi Kitabevi tarafin-
dan Armağan tlldn'm çevırısıyle ya-
vımlanan 'The TalentedMister Ripley-
Beceriku'BayRipley', 1960yılmda Re-
ne Clement tarafindan 'Plein Soleil'
adıyia sınemaya uyarlanmıs, bufılmin
basrolünûHighsmith 'm "ldealim"de-
diği Alain Delon üstlenmişti.
Bundan vaklaşıkyirmı yıl sonra, bu
kez Almanyönetmen Wim Wenders'ın
Highsmith'ın 'Ripiey's Game-Kp-
ley'nin Oyunu' adlı romamndan sine-
maya uyarladığı 'The American Fri-
end'adlıfilmle. Ripleyyeniden beyaz-
perdedeydi
Yazar romanlannda ve dört kıtapta
topladığı öykülennde, dolandıncıla-
rın ve canavarlann ıçıne girme eğılı-
mi gösterdı Graham Greene, Highs-
mith 'ın htaplanndan birımn önsözün-
de onun dünyasını 'ahlakdersi verme-
yen sonlann dünyası'olarak nıtelemiş-
tı.
Highsmith, zengin bıryaşam süren,
yüzsüz, vıcdan azabı nedir bilmeyen
Ripley 'nın kaygıdan uzak dünyasının
sıradan insanlan rahatsız ettiğinı iti-
raf etmişti: "Bu beni de rahatsa eder-
dL. Adaleti hor görebilirim, ama onu
çok derin bir biçimde çözümlemedim.
Yaşamda bazı şeyler ters gider, adalet
herzamanyerinibuhnaz, insanlarda bir
biçimde buna ahşmışlardtr".
Çocukken, annesiyle üvey babası-
nm htaplığında bulduğu psihyatriyle
ilgılihtaplarla, psikopatlarla veahla-
kı açıdan zayıfinsanlarla ılgilenmeye
başladı. Bütün bunların imgeleminine
ölçüde etkilediğmi çok daha sonra an-
ladı.
Herseyden çok, sıradan ınsanların
baskı altında tutularak, yavaş yavas
geriye dönüşü olmayan ve yalnızca
şiddet kullanarak kendilennı kurtara-
bilecekleridurumlara itilebilecekleri-
ni göstermede çok başarılıydı.
Lezbiyen oldugunu saklamasa da
özelyaşamım hep korudu. Kendini ka-
baca sosyal demokrat olarak tanımla-
yan Highsmith, yaşamın temelde an-
lamsız olduğuna. ınsanların dayapa-
bıldıklerinın en lyisınıyapmaya çalış-
malart gerektiğine inanıyordu
Filistinlileri bûyûk bir tutkuyla sa-
vunmasma karşın, salt 'köpek yiyor-
lar'diye Koreliler konusunda bütünüy-
le kayıtsız kalmıstı.
'Âşık olurduk,
Cemal
Süreya'ya
ihtiyacımız
vardı'
Kültür Servisi- "Ölüyonım Tan-
nnı / Bu da oldu işte / Her ölüm er-
ken ölümdür / Büiyonım Tannm /
Ama avnça aktığın şu hayat / Fena
değildir/Lstükalsın." Cemal Süre-
ya, yayımlanan son şıirlerinden
"Üstû KalsınT
'da böyle dıyordu. 5
yıl önce, aramızdan aynlan "şiiri-
mizin C \itamini" Cemal Süreya
adına, onun anısını yaşatmak ama-
cıyla bir şiır ödülü venlıyor. 5 yıl-
dan beri düzenli olarak verilen bu
ödülü, Ajdınhkgazetesı düzenlıvor.
Can YüceL Tuğrul TanyoL Cevat
Çapan, Füsun Akath, Ahmet Ok-
tay'dan oluşan seçicı kurul, bu yıl
yayımlanmış kıtap dalında. aday ol-
mayan Hulki AkniDç'un Oğlak Ya-
yınlan'ndan çıkan "Isöraplar An-
sikl<)pedLsi" adlı kıtabını. yayımlan-
mamış dosya dalındaysa Hakan
Savb'nın u
Unutulmuş Çocukluk
EskizJeri" adlı dosyasını ödülejde-
ğer gördü.
Şairlere ödüllen öncekı akşam
Tıyatrokare'de düzenlenen bir tö-
renle verildi. Ödül törenınde Cemal
Süreya, yakmlan ve okurlan tara-
findan anıldı. Törene katılan Cemal
Süreya'nın eşi Birsen Sağanak, şa-
ir arkadaşı Arif Damar. malıye mü-
fettişlığınde bırlikte çalıştıgı arka-
daşı Nazif Kocayusufpaşaoğlu.
2000*eDoğru'da yay ımlanan 'İzdü-
şümler'ıne kankatür portrelenyle
katkıda bulunan Semih Pöroy,
onunla avnı gökyüzü altında şiır
yazmaktan gurur duyan Orhan Al-
kaja ve Marksıst bir dergı olan Sa-
rak'ı onunla birlıkte çıkaranlardan
Ilhan Kınt Cemal Süreya ile ilgıli
anılannı anlattılar.
"Üvereinka" yayımlandığında
henüz dogmamış oldugunu söyle-
yen Hakan Sa\ lı, onunla en saf ılış-
kiyi kuran kışılerden bın oldugunu
belirtti. Çünkü onu hıç tanımamış-
tı, yalnızca şiırlerini okumuştu:
"Samsun'da kumsalda bir evimiz
vardı. Yoksulduk. l'cuz şarap içer-
dik, Cemal Süreya'ya ihtiyacımız
vardL Âşık olurdulc Cemal Süre-
ya'ya ihtiyacımız vardı. Benim hâlâ
Cemal Süreya'ya ihtiyacım var."
Onu 19 yaşında bir gençken tanı-
yan ve Papirüs'te biröyküsü yayım-
lanan Hulki Aktunç ise, Cemal Sü-
reya'nın hayata ve şııre bakışının
birbütün oldugunu dıle getınv ordu:
"Gözlerinde cin mısırlan patlayan
bir insandı. Papirüs'te \a> ımlanan
övküm hiçbir kitabınıda yer alma-
dL Ama derginin o sayısını ciltlet-
miştim. Bir genç öykücü için o yıl-
larda öyküsünün yavimlanması,
milli takıma girmek gibi bir şevdi."
gelen topluluk böylelikle hem kendi-
lenne has bir görsel tat yaratıyorlar
hem de oyunculukta ekip çalışması-
nın ciddiye alınması gerektiği dersi-
ni veriyorlar.
Yllana'run herhangi bir metne ve
söze dayanmayan anlatımında, oyun-
culann yanı sıra sahne düzeru. akse-
suar ve müzik de önemli bir yer tu-
tuyor kuşkusuz. Küçük parçalann
değişmesıyle bazen rnutfak. bazen
hücre bazen güverte olan sahne dü-
zeni, seyirciye sahnedeki durum hak-
kında genel bir fikir verirken bir yan-
dan da oyunun temposunu düşür-
meksizin anlatımı hızlandınyor. Mü-
zik kullanımı ise yer yer sahnenin
duygusunu desteklerken zaman za-
man da bir gülmece unsuru olarak
oyunu desteklıyor.
Tüm bu malzemenin bir araya gel-
mesiyle ortaya alışılmışın dışında
parçalı müzikli. açık ve az danslı,
sagnak kahkahalı. mevsim normalle-
rinın üstünde absürd, kaba dalgalı bir
oyun çıkıyor.
Yllna, yaşamı küçük bir gülümse-
meden yola çıkarak ele alıyor. Yaşa-
nan tüm kıyımlara, savaşlara, vahşet-
lere karşın gülmeye ve güldürmeye
çalışıyor. Bütün hüznüne rağmen ya-
şamla acımasızca dalgasını geçiyor,
alaya alınacak biryan buluyor. ICimi-
leri tepeden bakıyor belki onlara. a-
ma onlar yaşamı belki çok matrak
ancak bir o kadar umut dolu, inanç
dolu, heyecan dolu kısaca dolu dolu
bir ucundan tutmuşlar bir kere. Bel-
ki de zorolanbu...
'Çok yönlü bir kültür adamı: Haldun Taner' başlıklı söyleşide dostlan sanatçıyı anlattı
6
Siziııle aym çağı yaşamak ne güzelmiş'
Kültür Servisi - "Aramızdan ay-
nlan değerti kişiltT için °yen doldu-
rulmaz' derler. Ben sizin için 'benzer-
siz' deyimini kullanmak isterim. Sizi
çok özlüyonım Haldun Bc>. Çünkü
siz benzersizsiniz. Bagün size be-
nim için yazmış olduğunuz bir
cümleyle seslenmek istiyorum: Si-
zinle aynı çağı yaşamak ne güzel-
miş". "
Böyle diyordu Gûlriz Sururi, Hal-
dun Taner için yazdığı yazıda. Har-
biye Şehir Tıyatrosu'nun fuayesinde
dostlan bir araya gelmıştı Taner'in.
Ölümünün üzerinden dokuz yıl geç-
mişti ama anılan herkesin belleğin-
de sanki onu dün görmüşlercesine
canhydı. Toplantıya Doğan Hızlan,
Engin Cezzar, Salim ŞengiL Şara Sa-
yın ve Haldun Taner' in eşı Demet Ta-
ner katılmıştı konuşmacı olarak.Top-
lantıda yöneticılik görev ini de üstle-
nen Doğan Hızlan. "Haldun Taner
bir uygarhğm temsilcisi" diye başla-
dı söze ve onun kıtaplannın aradan
geçen yıllara karşın hâlâ eskımediği-
ni belirtti: "Toplumumuzda hiç öl-
meyecek tipleri saptamış ve vazmış-
Panek Engin Cezzar, Doğan Hızlan, Demet Taner, Salim Şengil, ve Şara Sayın katdddar.
nr. fyi bir yazar eskimez. lyi bir yaza-
ra her kuşak yeni bir yonım getirir".
Taner'i "Nesli tükenmiş bir İstan-
bul efendisi" diye tanımlayan Salim
Şengil de, Hızlan gibi onun yazdık-
lannın sankı bugün ^azılmış gibi
güncelliğini koruduğunu, Türkı-
ye'nin hâlâ aynı sorunlarla yüz yüze
oldugunu dile getirdi.
Şara Sayuı ise, onun yazılannda
kullandığı ana kavramlardan biri
olan 'iktişim'in üzennde durdu. C>r-
nek olarak Almanya'dayken yazdığı
"Şeytan Tüyü" adlı öyküyü verdi.
Almanya'da yaşayan Türk işçilerinin
sorunlannı ele alan bu öykü, hem Al-
manlara, hem Türklere, hem de tüm
insanlara bir mesaj veriyordu: Karşı-
nızdaki kişiyi tanımadan önyargıyla
reddetmeyin. Yargidabulunmak için
önce insanı tanımak, anlamak gere-
kır. Engin Cezzar "Keşanlı Ali Des-
tanı"nı oynarken unutulmaz anlar
yaşamıştı Haldun Taner'le. "Osade-
ce bir yazar değu, çok yönlü bir tiyat-
ro adamı, inanılmaz bir yapımcıydT
diyordu. Hemen ardından Gülriz Su-
ruri gelerek Taner'ın şu anda Şehir
Tiyatrolan'ndasahnelenen "Gözteri-
mi Kaparun Vazifemi Yapanm" ad-
lı oyununun broşürüne yazdığı yazı-
yı okudu.
Son söz, yazann eşi Demet Ta-
ner'indi. "Ben yaşanuan anlardan
söz etmek istiyorum. Çünkü her şey
gittikçe uzaklaşıyor. Beynimizin hüc-
relerinin zayıflaması o anlan zaman
zaman unutturuyor" diye söze baş-
layan Taner, onu ılk gördüğü anı an-
lattı izleyicilere. Ve konuşmasını
"Kim oldugunu bilmiyordum ama
farkhbiriokluğunuanhvordum'' de-
diği Haldun Taner'le aynı şeyleri so-
nunun böyle olacağım bile bile tek-
rar yaşamak isteyeceğini ekleyerek
noktaladı.
Ankara Devlet Tiyatrosu'nda 'Savaş Baba' adlı oyunu sahnelenen Yunanlı oyun yazan Kambanellis:
Politik anlaşmazlık, hüzün vericiANKARA (AA) - Ankara Devlet Tiyatro-
su'nda sahneye konan 'Savaş Baba' adlı oyu-
nun yazan Yunanlı sanatçı Yakovos Kambanel-
lis, Türk ve Yunan halklan arasındaki birçok or-
tak yönler bulunduğunu belirterek. "Bu dost-
luğun tam olarak getişmesi için ben Yunanis-
tan'da elimden geleni yapma karanndayım"
dedi.
Devlet Tiyatrolan Genel Müdürlüğü'nün ko-
nuğu olarak Ankara'ya gelen Kambanellis. dün
Şinasi Sahnesi'nde gazetecilerle bir sohbet top-
lanrısı yaprı. "Savaş Baba" adlı yapıtının bir
Alman kampında tutuklu olarak yaşadığı yü-
lann izlerümleri olarak ortaya çıkfığını anlatan
Kambanellis, bu yapıtının Ankaralı tiyatrose-
verlere sunulmasından kıvanç duyduğunu ifa-
deetti.
Türk ve Yunan halklan arasındaki dostlu-
ğun gelişmesi için ülkesınde elinden gelen ça-
bayı gösterme sözü veren Kambanellis, Türk
tiyatro adamlanndan gördüğü sevgi ve yakın-
lığın kendisini çok duygulandırdığını anlattı.
İki ülke arasındaki anlaşmazlığı 'politik' ola-
rak niteleyerek, bu durumun her iki ülkedeki
sanatçılar için hüzün verici olduğuna dikkat
çeken Kambanellis, son yirmi yılda Yunanis-
tan'da Türk yazarlann yapıtlannın büyük bir il-
gi gördüöünü ve yeni basımlannın yapıldığmı
söyledi. Ikı ülke arasındaki ılışkilerin olması
gerektiği kadar iyi olmadığını ifade eden Kam-
banellis, -İnsanlanmı/.yazık ki her bakımdan,
insancıl değerier bakımından zarar görmekte-
dirter" dedi.
Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Bozkurt
Kuruç ise, yirmi beş yıldan bu yana ilk kez An-
kara Devlet Tiyatrosu'nda bir Yunanlı yazann
yapıtının sahneye konduğunu anımsatarak,
bundan sonra Türk ve Yunan tiyatrolan arasın-
da daha yakın bir işbirlığinın başlayacağını
söyledi. Aradaki kopukluğun bu oyunla orta-
dan kaldınlacağını ifade eden Kuruç. "tki ül-
Yakovos Kambanellis'in 'Savaş Baba' adb yapıü bir Alman kampuıda tutuklu olarak yaşa-
dığı vıllann izlenimleri olarak ortaya çıkmış.
kenin tiyatrolan arasında bir köprü kuraca-
ğız" dedi.
Yunanistan Kültür Bakanlığı ile her iki ülke
devlet tiyatrolannın birbirlerinin sahnelerinde
karşılıklı oyunlar seTgilemesi konusunda bir
proje geliştirdiklerini anlatan Kuruç, Yunan
Kültür Bakanlığı'nın prensip olarak bu teklifi
kabul ettiğini söyledi.
Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürü Mehmet
Ege ise repertuvar oluştururken çeşitli konular-
da yapıtlar hazırlamayı düşündüklenni. bu
amaçla da "Savaş Baba" adlı oyunu özellikle
repertuvara aldıklannı belirtti.
Ege, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sa-
vaş söylentilerinin zaman zaman ortaya çıktı-
ğını anımsatarak, "Özellikle bir Yunanh yaza-
nn savaş karşm oyununu sahnelemek çok an-
lamb olacaktT dedi.
Kambanellis'in yapıtlannı Türkçe'ye çevi-
ren PanayotAbacı ise Yıtdmm Keskin'in "Ak-
h Başuıda Bir Adam" adlı oyununu da Yunan-
ca'ya çevırdiğıni ve bu oyunun Korent Tiyat-
ro Festivali'nde ödüller kazandığını söyledi.
Abacı, Kambanellis'in "Savaş Baba"adlı oyu-
nunu Türk sanatçılann daha başanlı sahnele-
dıklerini ifade ederek, Yunanistan Kültür Ba-
kam'nın da kendisinin bu görüşü üzerine oyu-
nu izlemek üzere Türkiye'ye geleceğini söy-
ledi.
AmNesin'inyedi
şiiri, Danimapka'da
yayımlandı
• Kültür Servisi- '
Danimarka'nın en önemli
gündelik gazetelerinden biri
olan 'Information' gazetesi, 23
Ocak 1995 tarihli pazartesi
günkü sayısında Aziz Nesin'in
yedi şiirini yayımladı. Nesin'in
gazetenin bir sayfasmı kaplayan
'Ağır Çekim". 'Gömü',
'Kapılar Açık Kalsın', Derinlik
Çekımi -II-', •Zahmet
Etmeyin'j 'Bir Zamanı Var' ve
'Bir Yaz Oğlesinde' adlı şiirleri
Ismail Aksoy tarafindan
çevrildi; 1989 Mayıs ayından
bu yana Danimarka'da yaşayan
Ismail Aksoy, başlangıcından
bugüne Türk dilinde yazılan
şiiri Iskandinav şiirseverlere
tanıtabilmek amacıyla bir 'Türk
Şiiri Antolojisi' hazırlıyor.
Dünya Kitap'm son
sayısında mafya
irdelemyor
• Kültür Servisi - Dünya Kitap
dergisinin şubat sayısında
araştırmacı yazar Murat Çulcu,
Türk toplumunda mafya
olgusunu irdelıyor. Özdemir
Ince, "Onat Kutlar'ın aydınlık
dünyası "nı anlatırken, Mehmet
Başaran "Yazınımızda
Giresun"u yazıyor. Bu sayıda
aynca Korkut Akın'ın, Ahmet
Tellı'nın "Çocuksun Sen"
kitabmı tanıttığı yazısı, Atilla
Birkiye ile son kitabı üzerine
yapılan söyleşi ve Cem
Erciyes'in hazırladığı düşünce
dergileri envanten yer alıyor.
Aynca 94 yılında yayımlanan
kıtaplar envanterinin ikinci
bölümüyle onlarca kitabın
tanıtıldığı 'Kendini Tanıtan
Kitaplar', kitapseverlere yaym
dünyasını izleme fırsatı tanıyor.
Mustafa Irgat
pesim sergisi
• Küttûr Servisi - Mustafa
Irgat'ın dün açılan resim sergisi
2 marta dek Beyoğlu Yapı
Kredi Sanat Galerisi'nde
izlenebilir. 1950yıhnda
tstanbul'da doğan Mustafa
Irgat, Türk Sinematek Derneği
ve Cumhuriyet gazetesi
arşivinde çalıştı. Çeşıtli reklam
şirketlerinde metin yazarlığı
yaptı. Sinema yazılan yazdı.
Bu sergi. "Aıtsız Kimlik" adlı
bir de şiir kitabı yayımlanan
lrgat'm üçüncü kışisel sergisi.
Sanatçı, halen Yapı Kredi
Yaymlan'nda editörlük yapıyor.
Geleneksel
Tüpkiye' konutu
fotoğraf yarışması
• Kültür Servisi - Geleneksel
Türkiye (Kıyafetlerimiz)
konulu fotoğraf yanşması,
siyah-beyaz, renkli ve saydam
olmak üzere üç dalda
gerçekleştiriliyor. Yeni
Yüksektepe Kültür
Derneği tarafindan
düzenlenen yanşma amatör ya
da profesyonel tüm
sanatçılara açık. Geleneksel
Türkiye konusunun seçilme
nedeni, bir mozaik gibi farklı
renklerden ve güzelliklerden
oluşan kültürümüzü yannlara
iletmek ve insanımızın
yaşamındaki farklılıklann nasıl
aynı potada eridiğini
göstermek. Yanşmaya son
katılma tarihi 10 şubat. Seçici
kurulu Ozan Sağdıç. Adnan
Ataç, M. Arslan Güven, Ahmet
Çakır, Abdullah Gündüz,
Tacettin Teymur ve
Ferim Çıkgel'den oluşan
yanşmarun sonuçlan
17 şubatta açıklanacak.
Yanşmada ödül alan
yapıtlar 21 nısan-9 mayıs
tarihlen arasında Akbank
Bahariye Galerisi'nde, 1-15
haziran tarihlen arasında da
Vakıfbank Taksim Sanat
Galerisi'nde sergilenecek.
Art Taylor öhtii
• NEW YORK (AFP) - Ünlü
caz davulcusu Art Taylor,
önceki günöldü.
Thelonious Monk, Charlie
Parker, Miles Davis, John
Coltrane gibi caz devleriyle
plaklar yapan sanatçı 65
yaşındaydı. Nevv York'ta, Beth
Israil Hastanesi'nde yaşama
veda eden Taylor'ın ölüm
nedeni açıklanmadı. 194O'lı
yıllann sonlanna doğru Nevv
York'ta Hovvard McGee ile
birlıkte müzik yapmaya
başlayan Taylor, yaşamınm son
yıllannda kendi
topluluğu"Taylor's VVaiIors" ile
birlikte çalmış.tı.