Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 1995 ÇARŞAMBA
HABERLER
Erdoğan'dan
basına iftar
yemeği
• İstanbul Haber Servisi -
tstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Tayyip
Erdoğan hükümeti basına
şikâyet etti. Merkezi
hükümetin "Istanbul
sevgısıne" atıfta bulunan
Erdoğan. "Bu nasıl sevgi kı
lstanbullunun yasal hakkının
yüzde ellısıni kesip
alıyorsunuz0
'" dedi. Tayyip
Erdoğan dün akşam
gazetccilere. belediyeye ait
Florya'daki sosyal tesislerde
"iftaryemeöı" %erdi
Ateş'in kitabına
korsan basım
• tstanbul Haber Servisi -
Gazetemız yazarlanndan
Prof. Dr. Toktamış Ateş'ın
"Ne Oldu Bize°' adlı
kitabınin 9. baskısının
korsan basılarak bütün
Anadolu'ya dağıtıldığı
ortayaçıktı. Kitabı
yayımlayan Çınar
Yayınlan'nın sahibi Aydın
Ilgaz. yasalann korsan
kitapçılığı önleyecek
yaptınmlan içermediğini
söyledi. Kitabı nın
Anadolu'ya dağıtılan korsan
baskılannı yayınevı olarak
toplamaya çalıştıklannı
ifade eden Ilgaz, bu
durumun ülke ekonomisini
zarara soktuğunu söyledi.
MSB'ye tazminat
cezası
ANKARA (ANKA)-
Askeri Yüksek Idare
Mahkemesi (AYİM). Milli
Savunma Bakaniığı'nı
helikopter kazasında şehit
olan Pilot Üsteğmen Mesut
Beyazrtlı'nın eşr Şükran ıle
ölümünden sonra doğan
çocuğu Mert Beyazıtlı'ya
548mılyon950bin lırâ
maddı. 60 milyon lira da
manevı tazminat ödemeye
mahkûm etti.
Mahkeme. olay sonrasında
düzenlenen teknik ınceleme
raporuyla Kara Kuvvetlen
Komutanlığı'nın hazirladığı
müştcrek kanaat raporunda.
düşen helikopterin fizık ve
teknik ömriinü
tamamladığına dikkat çekti.
Minibüscülenden
Bosna'ya yardım
• İSTANBL'MAA)-
tstanbul Minibüscüler Esnaf
Odası'nca, Bosna-Hersek'e
yardım amacıyla düzenlenen
kampanyada toplanan 1
milyar 320 milyon lira
Kızılay'a teslim edildi
Esnaf Odası'nın
Aksaray'daki merkezi nde
dün düzenlenen törende.
Oda Başkanı Ali Kemal
Aktürk. çeki Kızılay Genel
Merkez Kurulu üyesi
Mustafa Güzeloğlu'na verdi.
Aktürk törende yaptığı
konuşmada, geçen yıl 16
aralıkta başlattıkJan
kampanyanın ilk meyvesıni
aldıklannı söyledi.
Işkence iddiası
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Avukatlann,
işkence ve kötü davranışlara
son verilmesi amacıyla
getirilen Ceza
Muhakemeleri Usulü
Kanunu (CMUK) ile ilgili
şikâyetlenne bir yenısi daha
eklendi. Bilecik Barosu
avukatlanndan Bülent Aksu,
gasp iddiasıyla
yakalandıktan sonra
Ankara'ya getirilen Ertuğrul
Baba adlı müvekkılınin
sorgulamasında bulunmak
ûzere gittiği Ankara
Emniyet Müdürlüğü'nde
polislerin saldınsına
uğradıgını iddia etti. Aksu,
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demırel'e mektup yazarak
başından geçenleri
anlattığını söyledi.
Devip teslim
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- ANAP Ankara II
Başkanlıgına seçilen
Gökhan Maraş, görevi
Mustafa Uğur Ener'den
devraldı. ANAP II
Başkanlıgı'nda düzenlenen
devir teslim töreninde
konuşan eski Başkan Ener,
parti ıçinde sevgi anlayışımn
devam edeceğıne ınandığını
beliıtti.
Birleşik solun hükümet ortaklığı yağmayı durdurabilecek mi?..
Bütün Türkiye pazarlannıak üzere•Türkiye, yeni bir koalisyon hükümetinin
ortaklık protokolüne umut bağlarken TBMM
gündemine ardı ardına getirilen imarla ilgili yeni
yasa taslakları da süregelen yağma düzeninin
'rant hukuku'na bağlanmasını öngörüyor.
OKTAY EKtNCİ
Sosyal demokrat partiler ara-
sındakı bütünleşme. genlimli bir
süreçle bile olsa nihayet sağla-
nırken Meclis'in gündemine 50.
hükümet tarafından getirilen
imarla ilgili yasa taslaklan. bu
birleşmeye bağlanan umutlar
ıçın yeni bir sınav niteliği taşıyor.
Çünkü. söz konusu yeni tas-
laklar. öteden ben öncelikle so-
lun ve sosyal demokrasinın savu-
nageldıği "kamu yaran" kavra-
mını tümüyle rafa kaldınrken yi-
ne ımar ve kentleşme konusun-
da ulusal ve toplumsal çıkarlar
yenne "rant ve yağma bekknti-
İerine" hızmet edi>or.
Benzer şekilde 49 ve 50. hü-
kümet programlarına koalisyon-
lann "sol kanadının" öngörüsü
olarak giren "demokratik ve ka-
tıtımcı kent yönetimi" hedeflcri
de Başbakanlığın ardı ardına
önermeye başladığı bu yeni ya-
sa taslaklany la giderek olanaksız
halegeliyor.
Eğer, TBMM'nın ve komıs-
yonlannın incelemesinde bulu-
nan taslaklar. 51. hükümete bu
kez "giiçlenmiş'" olarak katılma-
sı beklenen birleşik sol parti ta-
rafından da engellenemezse, sa-
dece Istanbul değıl, bütün Türki-
ye ve ülkenin hemen tüm kentsel.
çevresel, kültürel değerleri. bılı-
mi ve toplum yarannı hiçe sayan
yeni bir imar düzeninin şimdi-
kinden daha da ağır tahribatını
yaşayacak. Deyim yerindeyse,
elde kalan son ulusal zenginlik-
lenmız de bu kez "yasal yollar-
dan"yağmaya açılmış olacak.
Özellıkleson haftalardagözle-
nen ve bu saptamalanmıza ne-
den olan gelişmelerözetle şöyle:
I) Özelleştirme yağmaya dö-
nüşüyor:
Yasa çıkmadan önce "Devle-
tin artık işletemediği KİT'lerin,
özei sektör eliyle yeniden ekono-
mik rantabilitiye ka\ uşturulma-
sı" şeklınde tanıtılan ve bu ne-
denle de kımi "sol" çevrelerin bi-
le desteklemekten çekinmedik-
leri özelleştirme uygulaması, ya-
sadan sonraki hemen ilk örnek-
lerden itibaren "gerçek amacın
başka" olduğunu göstermeye
başladı.
Yine aynı yasaya "son anda"
eklenen ve KIT'len birerekono-
mik işletme oiarak değil. yüksek
rantgetirebilecek "arsavearazi-
leri" nedeniyle çekıci hale geti-
ren maddeler, özelleştirmenin şu
ilk dönemlerınde bile en fazla
kullanılan "yasal dayanaklar"ı
oldular.
Aynı yasa maddelenyle, kent-
lerdeki ve kıyılardaki KİTarazi-
lerine "cazip imar durumlan da
vererek'"pazarlanması olanağı-
nın doğması ise yine bir ijjlctme
satın almak yerine "yağma pro-
jeteri" peşinde koşan çevreleri
özelleştirmenin en yağlı müşte-
nleri haline getirdi. O kadar kı
şimdi artık Türkiye'de özelleştir-
me denilince, hemen herkesın
aklına "devletin işletemediği te-
sisler" değil, karnu elınde olduk-
lan için henüz yağmalanmayan
arazilerin satılarak imara açılrna-
sı gelıyor. Oysa bu tür arsa \e
araziler, özellikle şu çarpık ve
yoğun kentleşme sürecı içerisin-
de, her şeye rağmen saghklı bir
toplumsal yaşam için degerlen-
dirilebilecek olan ve yine "top-
luma ait" eldeki en son "rezerv
alanlar"
Özelleştirme sonucunda bu
alanlar da elden cıkıp rant yapı-
laşmasının ışgali altında tümüy-
le yitirildiğinde, artık sosyal de-
mokratlar "birleşmiş" bile olsa-
lar, kent yönetımindekı "evren-
sel yeteneklerini" Türkiye'de
gösterme olanağını bulamaya-
caklar. Hele bu satışlar "merke-
zi yönetiminin el koyduğu imar
yetkiterivJe" yapıldığı sürece de
demokratik kent yönetimi hede-
fini belki de tümüyle "program-
lanndan çıkarmak" zorunda ka-
lacaklar.
Bu nedenle, 51. hükümet
programında "özelleştirmenin
bugünkii şekli" üzerine yapıla-
cak değerlendirmeler ülkenin
geleceği açısından büyük önem
taşıyor. Eğer bu "arsa komisyon-
culuğu" anlayışı, yeni koalisyo-
na da egemen olursa, Başbakan
ÇUIer'ın "sosvalizm" sandığı şu
masum "sosyal hukuk devleti"
ılkesı de 20. yüzyılın 70 yıllık
umudu olarak artık tarihte kala-
cak.
2) İstanbul'a imar komutanlı-
ğı:
Özelleştirme Yasası, kent mer-
kezlerinde "boş kalan" kamu
arazilcrinın de yapılarla doldu-
rularak paraya çevrilmesi süreci-
ni başlatırken TBMM günde-
mindeki "İstanbul'a el koyma"
yasası da bu dünya kentımizin
geriye kalan boş alanlannı yine
devlet elıyle imara açarak "Baş-
bakanlıga yeni rant kaynagı''
sağlamayı hedefliyor.
Bir süredir kamuoyunda tartı-
şılmakta olan -ama "iigüifcrin"
bu tartışmalara hemen hiç kulak
vermedikleri- yasa taslağına gö-
re, Boğaziçi bölgeleri ve su hav-
zalanylabirlikte Istanbul'un ku-
zeyındeki "kentin akciğerleri"
kabul edilen tanm ve oıman
alanları. Karadeniz kıyı kuşağı-
nı da içerecek şekilde "valilik
eüyle" hükümetin ımaryetkisine
bağlanıyor.
Aslında, nazım planlarda öte-
den beri hep "korunacak yeşil
kuşak" olarak belirlenen tüm
alanlardaki "imara açma kuraJ-
lannı", yine aynı taslağa göre
"vilayet bürokrasisi" belirleye-
cek. Bakanlıklann ıl müdürleriy-
le birlıkte koruma kurulu başka-
nı ve büyükşehır belediye baş-
kanından oluşan "17 kişilik"
imar kurulu, valinınbaşkanlığın-
da "salt çoğunlukla" toplandı-
ğında. yine taslağa göre, "kaö-
lanlann sah çoğunluğuyla" ka-
Mercümek
bîlmecesi
çözülüyor
• Almanya'ya gelen
Istanbul Malı Şube
Müdürü ve Fatih
Cumhuriyet Savcısı, Refah
Partisi'nin yurtdışı örgütü
ve para kaynaklannı
yennde inceliyor.
METİN DALMAN
BONN - Refah Partisi çevrele-
rince Türkiye v e Almanya'da top-
lanan Bosna yardımlannın Al-
.manya'da aklanarak Türkıye'ye
aktaniması skandalmı aydınlat-
mak ıçın Bonn'a gelen Fatih Cum-
huriyet Savcısı Çayhan Llgen ve
Istanbul Emnıyet Müdürlügü Ma-
lı Şube Müdürü Saüh Güngör'ün.
araştırmalannın ilk gününde Re-
fah Partısı mutemedı Süleyman
Mercümek'ın yundışı ılışkilerı,
RP'nin Almanya örgütü konu-
mundakı AMGT ve yan kuruluş-
lan IHH ile Avrupa lslam Bırlı-
ğı'nin faalıyetlen hakkındaön bıl-
gı toplamak amacıyla Köln'de Al-
man polısı ve sa\cılığı ıle görüş-
melerde bulundukJan bildıriliyor.
Mercümek skandalını araştır-
mak için Almanya'ya gelen Türk
yetkılıler. Köln Savcılığı'ndaki ön
görüşmeden sonra Bonn Büyükel-
çısı OnurÖymeo'ı zıyaret ederek
detaylı bir görüşme yaptı. Türk ba-
sınından Cumhuriyet Bonn muha-
bınnin takıp ettığı görüşmede,
Bosna \ urgununun kesin boyutla-
nnın nasıl tespıt edılebılecegı ko-
nusunda >öntemlenn tartışıldığı
ögrenildi. Savcı Clgen ve Mali Şu-
be Müdürü Güngör. dün Köln
Emniyet Gencl Müdür Yardımcı-
sı VVinrich Granitzka'yı ziyaret
ettiler.
Granıtzka görüşmeden sonra
Türk basın mensuplarına. ancak
Türk meslekta^larının oluru ıle
basına açıklama yapabilecekleri-
nı söyledi. Granitzka, Türkiye'de
Mercümek olayıvla ılgılı soruştur-
manın sördüğünü belmerek "Tür-
khe'deki tahkikatın sağlıklı yürü-
tüîebilmesi için biz gerekli \ardim-
lan vapıvonız" dedı
Refah Panisı'nın Bosna vurgu
nunu araştıran ve bu yönden ko-
\ uşturma açan Freıburg Savcılığı,
Almanya'dakı ıncelemelennde.
Köln Başkonsolosluğu görevlısı
Mua\ ın Konsolos Bengü Vığitgü-
den'in \ ardımcı olduğu öğrenildı.
Refah Partısı"nın Almanya örgü-
tü konumundakı Mılli Görüş'ün
merkezınm bulunduğu Köln ken-
tınde görevli bir Türk dıplomatı-
nın konu ıle ılgilenmesı sonucu
Salıh Güngör ve Çayhan Olgen'ın
araştırmalannda somut bilgılere
ulaşabıleceğı şeklınde yorumlanı-
vor.
Su bunalımı
Ankara'da
ameliyat
yapılamıyor
ANK.4RA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - RP'lı Ankara Büyükşehır
Belediye Başkanı Melih Gök-
çek'in. "borçlanm ödenmedikle-
ri" gerekçesiyle kamu kuruluşla-
nnın sulannı kesmesi nedeniyle
Ankara Hastanesi ve Ankara Ünı-
versıtesı Tıp Fakültesı Cebeci
Hastanesi' nde amelıyatlann yapı-
lamadığı bildirıldı. Ankara Ünı-
versıtesı Tıp Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Semin Baskan, tedavi üc-
retlerını ödememelerine karşın
belediyeden gelen hastaları kabul
ettıklerinı \urgulayarak "Bir kişi
ölürse bunun suçlusu Melih Gök-
çek'tir" dedi.
Ankara Ünıversıtesı Tıp Fakül-
tesi Dekanı Prof. Dr. Semih Bas-
kan, sulann akmaması nedeniyle
ameliyat yapıtamadığını ve has-
talardan birinin yaşamını yitirme-
sı durumunda Gökçek'in suçlu
olacağını söyledi. Baskan. dün ya-
pılması gereken I2amelıyatı ger-
çekleştiremedıklerinı bıldirdi.
Cumhurbaşkanı Detnirel, Anayasa Mahkemesi yedek öyefiğine seçilen Zonguldak V'alisi Turan'm ant içme törenine katıldı. (Fotoğraf: TARIK TtNAZAY)
Demirel, üyelik için kimsenin göreve talip olmamasının sıkıntı yarattığmı söyledi
Yüksek mahkemede üye sıkmüsı
•Anayasa Mahkemesi Başkanı Özden, yargı mensuplannın
belde belediye başkanlan kadar maaş aldığını, o nedenle
Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmeyi kimsenin pek
istemediğini bildirdi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel,
Anayasa Mahkemesi üyelığinin şereflı
ve yiice bir görev olduğunu, ancak yük-
sek mahkemede boş bulunan yedek üye-
lik için yapılan son seçimde oldukça sı-
kıntı çektıklerini belirtti. Sıkıntının, bu
göreve pek kimsenin talip olmamasın-
dan kaynaklandığını kaydeden Demirel,
" Devtet herkese eşit im kânlar tanımıştır.
Fırsatlar herkese açıktır. Çünkü sistem
bu. Eğer böyle olmasa> dı, hiçbirimiz bu-
gün bulunduğumuz yeıierde olmazdık"
dedi.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta
Güngör Özden ise yargı mensuplannın
belde belediye başkanlan kadar maaş al-
dığını, bu nedenle Anayasa Mahkemesi
üyeliği gıbi şerefli ve onurlu bir mesle-
ğe pek kimsenin seçilmek istemediğini
söyledi.
Anayasa Mahkemesi yedek üyeliği-
ne, üst düzey yöneticilerle av ukatlara a>-
nlan kontenjandan Cumhurbaşkanı tara-
fından seçilen eski Zonguldak Valisi Nu-
rettin Turan, dün törenle yemin ederek
yeni görevine başladı. Anayasa Mahke-
mesi'ndeki törene Cumhurbaşkanı Sü-
leyman Demirel de katıldı.
Özden. tören sırasında yaptığı konuş-
mada hiçbir siyasal düşüncenin bağım-
lısı olmadan, hiçbir etki altında kalma-
dan devletin tekliğini, ülkenin tümlüğü-
nü ve ulusun bırliğini korumanın herke-
sin görevi olduğunu vurguladı.
tnsan haklan konusunda özenli ve du-
yarlı olmanın. aynlıklardan kaçınmanın,
birey ve kurum olarak herkesin insanlık
borcu ve vurttaşlık görevi olduğunu
anımsatan Özden, "Düşüneeveinançöz-
gürlüğünü, özgüıiük bütünlüğü içinde
saygnla karşılay an, varüğımızı borçlu ol-
duğumuz 1919atılımınınheri>i,çağdaş,
akılcı gelişmelere açık olan özünü içten-
likle savunup koruyacağız" diye konuş-
tu.
Terör çözüm değil
Özden, insan haklannı, demokrasiyi,
Atatürkçülüğü yanlış algılayarak, Türki-
ye düşmanlığını Atatürk ve laiklik kar-
şıtlıgıyla özdeşleştirerek, inançlan sö-
mürüp teröre kanşarak kimsenin bir ye-
re varamayacagını bildirdi.
Özden. sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hakiara ve özgürîüklere en büyük
kötülük. onları kötme kullanmaktır.
Llusal değerierimize sa> gu kendi sa> gın-
uğımızın ölçüsüdür. Tam bağımsı/, çok
yansız mahkcmemiz, ana> asal olanakiar
ölçüsünde, görevini başamla yerine ge-
tirmek için ö/>eri\le çalışmakta, ulusu-
muzun açıklanan gü\en duyguJan, bize
engin mutiuluk \ermektedir.
'Insan haklanna duyarlı
olmalıyız' "
Anayasa değişikliklerinin söz konu-
su olduğu bugünlerde, hukuk devleti
niteliğini gölgele>en kimi durumların
giderileceği, uluslararası kurallara
uyumun gözetileceği demokratik dü-
zeni güçlendirecek önlemler alınarak
toplumsal barışı ve ulusal dayanışma-
yı arttıran çağdaş kuralların getirile-
ceğini umuyoruz. Anayasa Mahkeme-
si'nin deneyimleri, özellikle anayasa
konusunda yasama organımızın jlgi-
lerine açıktır. Mahkememizin üzerine
düşecekleri yapmaya, hukuksal katkı-
larda bulunnıaya hazıru."
Anayasa Mahkemesi'nin anayasa,
mahkemelerin de yasa yapması halinde
hukuksal kargaşanın olacağını kayde-
den Özden, yasama organına saygılı ol-
duklannı, onun üstünde ve karşısında
olmadıklannı, aksine onun yanında yer
aldıklannı ifade etti.
Özden. sözlerini şöyle tamamladı:
"Anayasa Mahkemesi hiçbir yapıcı.
yarartı ve ilerici atüımın karşısına çık-
mamış. anayasal u\gunluktan başka şe-
yi aramamıştır. \argt denetimini bir tür
geciktirme, engelleme, ayak bağı sa> mak.
anayasaya aykın kurallan denetime sun-
maınak ve yürüriükte tutmak yanbşör.
Kurallan gözardı edip kurumlara, hele
yargıya sataşmak ve hukuk dışı eleştir-
mek tehlikeli ve zararhdır. Başta ahlak-
sal olmak üzere, değerierini koruyup
güçlendirmeyen toplumlar yozlaşır, kişi
dokusu bozulur ve yozlaşma tehlikeli dü-
zeve gelir. Bugün insan hakJarı sorunla-
n herkesi üzmektedir. Ancak anavasa-
nın, kimi yasalaria öbür düzenlemelerin
eskimiş, yetersiz, karmaşık kurallaruı-
dan. kimi görev lilerin çağdışı anlavışla-
nyla yanlış ve sakıncalı tutumlanndan
kaynaklanan. herkesin her zaman kar-
şılaşabileceği av kınlıklarla olumsuz du-
rumlan kurumsal ve Ukesel 'insan hak-
lan ihJalleri' olarak gösterip devlete yük-
lemek doğru değildir. Batı'nın kendi tu-
tarsızlıklanna aldınnadan öğüt \crme-
ve kalkışmasL, daha çok vanıigılara da-
vanmaktadır. İnsan haklan konusunda
özenli ve duyarlı olmak, aykınlıklardan
kaçınmak, birey ve kurum oiarak insan-
lık borcu ve vurttaşlık görevidir.**
Başbakanlık İnsan Haklan Yüksek Danışma Kurulu'ndan hükümete rapor:
Olağanüstü hal^ olağan oldu•Kurul tarafından hazırlanan 12 sayfahk raporda, Güneydoğu'da
10 ilde devam eden olağanüstü hal uygulamasının olağan
yönetim biçimi haline dönüştüğüne dikkat çekilerek, "Bu illerde,
olağanüstü halden önce de sıkıyönetim uygulanıyordu. Bölge, 16
yıla yakın bir süredir olağanüstü yönetim biçimiyle yönetiliyor.
1978 yılında ilkokula başlayan bir kişi bugün 23 yaşındadır ve
sonuç olarak olağan yönetim biçimi ile tanışmamıştır" dendi.
ERGUN AKSOY
ANKARA - tnsan haklanndan sorum-
lu Devlet Bakanlıgı bünyesinde oluştu-
rulan Başbakanlık insan Haklan Yüksek
Danışma Kurulu. olağanüstü hal uygula-
ması ile ilgili hazıriadığı raporu tamam-
layarak. hükümete iletti. "Türkiv'eVleola-
ğanüstü hal mc\yuatının 1982 Anavasası
açısından değeıiendirilmesine ilişkin" 12
sayfahk raporda, Güneydoğu'da 10 ilde
devam eden olağanüstü hal uygulaması-
nın olağan yönetim bıçimıne dönüştüğü
belirtilerek. "Bu illerde, olağanüstü hal-
den önce de sıkıyönetim uygulanıyordu.
Güneydoğu,sıkıyönetim veolağanüstü hal
uygulaması ilebiriikte 16yıldır olağanüs-
tü şekilde yönetiliyor. 1978 yılında ilkoku-
la başlayan bir kişi bugün 23 yaşındadır
ve sonuç olarak olağan yönetim biçimiyle
tanışmamıştır" dendı. Raporda, Olağa-
nüstü Hal Yasası'nın bazı maddelerinin
hukuk devleti anlayışına aykın olduğu sa-
v unularak olağanüstü hal uygulaması sı-
rasında insan haklannın güvencesiz kal-
ması sonucunun doğduğu bildirildi.
Olağanüstü hal uygulamasının kaldı-
nlmasına ilişkin hüküm, SHP-CHP bü-
tünleşmesiyieoluşturulan sosyal demok-
rat partinin programına da alınırken Baş-
bakanlık İnsan Haklan Yüksek Danışma
Kurulu'nca olağanüstü hal uygulaması
konusunda aynntılı bir rapor hazırlandı.
Başbakan Tansu Çiller ve insan haklann-
dan sorumlu Devlet Bakanı Azimet Köy-
löoğhı'na iletilen 12 sayfahk raporda, ola-
ğanüstü hal yönetim biçiminin 1982 Ana-
yasası'nda düzenlendiği. 12 Eylül askeri
rejiminin bir ürünü olan 1982 Anayasa-
sı'nın, insan haklannı düzenleyen ulusla-
rarası standartlann çok gerismde olduğu
bildirildi.
Olağan yönetime dönüstü
Raporda, olağanüstü hal yönetiminin
uygulandığı 10 ilde, olağanüstü yöneti-
min olağan biçime dönüştüğü belirtile-
rek, şöyle dendi:
"Olağanüstü hale ilişkin mevzuat her
gün uygulanmaktadır. Bugün, olağanüs-
tü halin uygulandığı illerde, olağanüstü
halden önce de sıkıyönetim uygulanıyor-
du. Buillerin bir bölümü 1978*den,birbö-
lümü de 1979'dan beri. önce sıkıvönetim
sonra da olağanüstü hal olmak üzere 16
yıla yakın bir süreden beri olağanüstü yö-
netim biçimleri altında yönetiliyor. Gü-
neydoğu'da 1978yılında ilkokula başlayan
bir kişi bugün 23 yaşındadır ve sonuç ola-
rak olağan >önetim biçimiy le tanışmamış-
tır. Olağanüstü hal mevzuatı, 1982 Anaya-
sasi'nın hükümleriy le bile çelişmekte, ola-
ğanüstü hal yönetimini, insan haklannın
güvencesiz kaldıgı bir keyfı yönetime in-
dirgemektedir."
'Hukuk devietine aykın'
Raporda, demokratik bir hukuk devle-
rinde, yasalann anayasaya uygun olması
gerektiği, yasalann anayasaya uygunlu-
ğunu denetleyecek bir sistemin öngürül-
düğü belirtilerek, şu görüşlere yer veril-
di:
"1982 Anayasası'na göre de yasalar
anayasaya uygun olmak zorundadır ve ya-
salann anayasaya uygunluğunun deneti-
mini Anayasa Mahkemesi gerçekleştirir.
2935 sayüı Olağanüstü Hal Kanunu. ana-
yasanın geçici 15. maddesinde beUrtüen
'anayasaya aykınlığı ıleri sürülmeyecek'
yasalardandır. Yani, 2935 sayılı yasada yer
alan düzenlemelerin anayasanın 15. mad-
desinde bulunan sınırlamalara uygun
olup olmadığının Anavasa Mahkeme-
si'nce denetimi yolu kapaülmıştır. Bu du-
rum. hukuk devleti anlayışına aykındır ve
olağanüstü hal uygulaması sırasında. in-
san haklannın güvencesiz kalması M)nu-
cunu dogıırur. Anay asanm geçici 15. mad-
desi vürürlükten kaldırılnıalıdır."
rar alabılecek.
3) Tüm yasalarda operasyon:
50. hükümetin Başbakanlığı
tarafından gündeme getirilen ve
yine imar alanında "yağmayı ya-
sallaşürma" sürecine hızmet
eden son bir yasa tasansı ise
"Hazine arazilerinin özel kişilere
ve kacak yapı sahiplerine Arsa
Ofisi eliyle satışını" amaçlıyor.
775 sayılı Gecekondu Yasa-
sı'yla birlikte, Arsa Ofisi Kanu-
nu, İhale Kanunu, İmar Kanu-
nu, Kıyı Kanunu ve 2981 sayılı
İmar Âfn Kanunu nda bu ama-
ca engel oluşturan hemen tüm
maddelen değiştırmeyi ve yine
"amaca uygun" yeni maddeleri
bu kanunlara eklemeyi öngören
yasa tasansı da TBMM komis-
yonlanna "ivedi görüşme ricasıy-
la" sunulmuş durumda.
Taslağa göre daha önce bele-
diyelere devredilen Hazine ara-
zilerinden "gereldi görülenler"
bedelsız olarak geri alınıp Arsa
Ofisi tarafından planlanarak "ih-
tiyaç sahiplerine" peşın ya da
taksıtle pazarlanabilecek Bele-
diyeler, satışaçıkanlan bu Hazi-
ne arazilenne ait "parselasyonla-
n" belirleyen imar planlannı, 2
ay ıçinde onaylamak zorunda ka-
lacaklar. Eğer onaylamazlarsa.
taslağa göre bu kez Bayındırük
Bakanhğıdevreye girecek ve Ar-
sa OfİM'nin pazarlama planlan-
nı "re'sen" yürürlüğe sokacak.
Bu koşullarda hem belediyele-
ri hem de Bayındırlık Bakanlı-
ğı'nı " Hazine arazilerinin saöş
memunı" konumuna getiren ya-
sa taslağı, özellikle kentsel ge-
lişmealanlanndaki imarkoşulla-
nnm da yine Arsa Ofisi'nce be-
lirlenmesini öngörüyor. Bu ko-
şullann tek amacının "arsa san-
şı" olduğu ise taslakta getirilen
"400 m2'lik parser kuralından
bellı oluyor. Böylece kentlerin
çevresinde "kent merkezinden
daha y^gun" bir yapılaşmanın,
üstelik Hazine arazileri üzerinde
gerçekleşmesinin önü de açılmış
oluyor...
4)._ Ve paralı imar affi:
Türkiye'nin neredeyse "tü-
münün" yurtiçinde ve "yurtdı-
şında" pazarlanarak özelleştir-
meyi ülke bütününe yaymaya ni-
yetlenen böylesi bir hazırlığın
son hamlesini ise "parah imar
affi" oluşturuyor.
Aynı laslağın 14. maddesıne
göre "vakıflar" da içinde olmak
üzere devlete ait arazıierde
31.12.1994'e kadar inşa edilen
kaçak yapılann sahiplerinden
önce 10'ar milyon lira toplana-
cak. Sonra da işgal edilen yerle-
rin değeri belirlenıp işgalcilere
"uygun taksitlerte" satılacak.
Büyük kentlerimizdeki ve
özellikle tstanbul'daki kaçak ya-
pılaşmanın aynı anda "kentsel
yaşam kaynaklannı da kuruttuk-
lan" göz önüne alınırsa, bu yasa
taslağı çok açık olarak "tophıma
karşı işlenen suçtann ödüJlendi-
rilmesiveözendirilmesi'anlamı-
na gelıyor. Yine bu taslağın şu
günlere dek devreye girememiş
olması ise önemlı oranda kimi
duyarlı bürokratlann engelleme-
sinden ve özellikle de Bayındır-
lık Bakanı Halil Çulhaoglu'nun
övgüye değer "direnişinden"
kaynaklanıyor.
Eğer 51. hükümetin birleşik
sol kanadı da bu direnişi sürdü-
rebilirse, Türkiye. tarihin görebi-
leceğı en büyük "yağma operas-
yonundan" şimdtlik kurtulmuş
olacak. Bu konudaki uzun vadeli
güvenceyi ise ülkeye duyarlı
kesimlerin örgûtlü muhalefeti
oluşturacak...
Her şcy 5 bürokrabn
dudağmda
Bövlece tstanbul 'un "şehirci-
lik açısından" en önemli bölge-
lennde, 17 kışinin9'uyla yapılan
bir toplantıda, "vaüvle büiikte 5
bürokratın" karan belirleyici
olabilecek. Buna göre örneğın
yine bu "hassas bölgelerde" bel-
ki de artık sadece vali, emniyet
müdürü, il jandarma komutaıu,
defterdar \ e il özei idare müdü-
rü nden oluşan "5 kişilik çoğun-
luğun" oylanyla imar kurallan
saptanmış olacak.
Demokratik katılımın yanı sı-
ra şehırcilıkteki temel esas olan
"bilimseUiği'* de bir kenara iterek
Istanbul'udünyadaeşı görülme-
yecek böylesi bir "imar komu-
tanbğmın" eline teslim eden bu
yasa taslağı, aynı emir komuta
zinciri içerisinde dağıtılacak
imar haklanndan elde edilmesi
tasarlanan trilyonlarca liralık
"resmi harç" gelirinin de "baç-
bakan eliyle'' diğer "fontanT ak-
tanlmasmı öngörüyor. tstan-
bul'un yağmalanmasından elde
edilecek rantın bile hiç değilse
yine İstanbul'a harcanması söz
konusu değil. Bu talihsiz kent,
doğal ve kültürel değerlerinin
yok edilmesi pahasına sırtından
kazanılan paralan 'ülke ekono-
misme'U) aımağan edecek.
Böylesi bir yasa taslağtnın da
TBMM gündeminde bulunuyor
olması, 51. hükümetin sırtına
"tarihsel bir sorumluluk" yük-
lüyor. Bu çağdışı anlavışın hiç
değilse yeni kurulacak hüküme-
tin görüşü olmaması yönünde
"duyarlı kamuoyu vicdanmı" ra-
hatlatmak gerekiyor.