08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 1995 ÇARŞAMBA HABERLER Erdoğan'dan basına iftar yemeği • İstanbul Haber Servisi - tstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan hükümeti basına şikâyet etti. Merkezi hükümetin "Istanbul sevgısıne" atıfta bulunan Erdoğan. "Bu nasıl sevgi kı lstanbullunun yasal hakkının yüzde ellısıni kesip alıyorsunuz0 '" dedi. Tayyip Erdoğan dün akşam gazetccilere. belediyeye ait Florya'daki sosyal tesislerde "iftaryemeöı" %erdi Ateş'in kitabına korsan basım • tstanbul Haber Servisi - Gazetemız yazarlanndan Prof. Dr. Toktamış Ateş'ın "Ne Oldu Bize°' adlı kitabınin 9. baskısının korsan basılarak bütün Anadolu'ya dağıtıldığı ortayaçıktı. Kitabı yayımlayan Çınar Yayınlan'nın sahibi Aydın Ilgaz. yasalann korsan kitapçılığı önleyecek yaptınmlan içermediğini söyledi. Kitabı nın Anadolu'ya dağıtılan korsan baskılannı yayınevı olarak toplamaya çalıştıklannı ifade eden Ilgaz, bu durumun ülke ekonomisini zarara soktuğunu söyledi. MSB'ye tazminat cezası ANKARA (ANKA)- Askeri Yüksek Idare Mahkemesi (AYİM). Milli Savunma Bakaniığı'nı helikopter kazasında şehit olan Pilot Üsteğmen Mesut Beyazrtlı'nın eşr Şükran ıle ölümünden sonra doğan çocuğu Mert Beyazıtlı'ya 548mılyon950bin lırâ maddı. 60 milyon lira da manevı tazminat ödemeye mahkûm etti. Mahkeme. olay sonrasında düzenlenen teknik ınceleme raporuyla Kara Kuvvetlen Komutanlığı'nın hazirladığı müştcrek kanaat raporunda. düşen helikopterin fizık ve teknik ömriinü tamamladığına dikkat çekti. Minibüscülenden Bosna'ya yardım • İSTANBL'MAA)- tstanbul Minibüscüler Esnaf Odası'nca, Bosna-Hersek'e yardım amacıyla düzenlenen kampanyada toplanan 1 milyar 320 milyon lira Kızılay'a teslim edildi Esnaf Odası'nın Aksaray'daki merkezi nde dün düzenlenen törende. Oda Başkanı Ali Kemal Aktürk. çeki Kızılay Genel Merkez Kurulu üyesi Mustafa Güzeloğlu'na verdi. Aktürk törende yaptığı konuşmada, geçen yıl 16 aralıkta başlattıkJan kampanyanın ilk meyvesıni aldıklannı söyledi. Işkence iddiası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Avukatlann, işkence ve kötü davranışlara son verilmesi amacıyla getirilen Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (CMUK) ile ilgili şikâyetlenne bir yenısi daha eklendi. Bilecik Barosu avukatlanndan Bülent Aksu, gasp iddiasıyla yakalandıktan sonra Ankara'ya getirilen Ertuğrul Baba adlı müvekkılınin sorgulamasında bulunmak ûzere gittiği Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde polislerin saldınsına uğradıgını iddia etti. Aksu, Cumhurbaşkanı Süleyman Demırel'e mektup yazarak başından geçenleri anlattığını söyledi. Devip teslim • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- ANAP Ankara II Başkanlıgına seçilen Gökhan Maraş, görevi Mustafa Uğur Ener'den devraldı. ANAP II Başkanlıgı'nda düzenlenen devir teslim töreninde konuşan eski Başkan Ener, parti ıçinde sevgi anlayışımn devam edeceğıne ınandığını beliıtti. Birleşik solun hükümet ortaklığı yağmayı durdurabilecek mi?.. Bütün Türkiye pazarlannıak üzere•Türkiye, yeni bir koalisyon hükümetinin ortaklık protokolüne umut bağlarken TBMM gündemine ardı ardına getirilen imarla ilgili yeni yasa taslakları da süregelen yağma düzeninin 'rant hukuku'na bağlanmasını öngörüyor. OKTAY EKtNCİ Sosyal demokrat partiler ara- sındakı bütünleşme. genlimli bir süreçle bile olsa nihayet sağla- nırken Meclis'in gündemine 50. hükümet tarafından getirilen imarla ilgili yasa taslaklan. bu birleşmeye bağlanan umutlar ıçın yeni bir sınav niteliği taşıyor. Çünkü. söz konusu yeni tas- laklar. öteden ben öncelikle so- lun ve sosyal demokrasinın savu- nageldıği "kamu yaran" kavra- mını tümüyle rafa kaldınrken yi- ne ımar ve kentleşme konusun- da ulusal ve toplumsal çıkarlar yenne "rant ve yağma bekknti- İerine" hızmet edi>or. Benzer şekilde 49 ve 50. hü- kümet programlarına koalisyon- lann "sol kanadının" öngörüsü olarak giren "demokratik ve ka- tıtımcı kent yönetimi" hedeflcri de Başbakanlığın ardı ardına önermeye başladığı bu yeni ya- sa taslaklany la giderek olanaksız halegeliyor. Eğer, TBMM'nın ve komıs- yonlannın incelemesinde bulu- nan taslaklar. 51. hükümete bu kez "giiçlenmiş'" olarak katılma- sı beklenen birleşik sol parti ta- rafından da engellenemezse, sa- dece Istanbul değıl, bütün Türki- ye ve ülkenin hemen tüm kentsel. çevresel, kültürel değerleri. bılı- mi ve toplum yarannı hiçe sayan yeni bir imar düzeninin şimdi- kinden daha da ağır tahribatını yaşayacak. Deyim yerindeyse, elde kalan son ulusal zenginlik- lenmız de bu kez "yasal yollar- dan"yağmaya açılmış olacak. Özellıkleson haftalardagözle- nen ve bu saptamalanmıza ne- den olan gelişmelerözetle şöyle: I) Özelleştirme yağmaya dö- nüşüyor: Yasa çıkmadan önce "Devle- tin artık işletemediği KİT'lerin, özei sektör eliyle yeniden ekono- mik rantabilitiye ka\ uşturulma- sı" şeklınde tanıtılan ve bu ne- denle de kımi "sol" çevrelerin bi- le desteklemekten çekinmedik- leri özelleştirme uygulaması, ya- sadan sonraki hemen ilk örnek- lerden itibaren "gerçek amacın başka" olduğunu göstermeye başladı. Yine aynı yasaya "son anda" eklenen ve KIT'len birerekono- mik işletme oiarak değil. yüksek rantgetirebilecek "arsavearazi- leri" nedeniyle çekıci hale geti- ren maddeler, özelleştirmenin şu ilk dönemlerınde bile en fazla kullanılan "yasal dayanaklar"ı oldular. Aynı yasa maddelenyle, kent- lerdeki ve kıyılardaki KİTarazi- lerine "cazip imar durumlan da vererek'"pazarlanması olanağı- nın doğması ise yine bir ijjlctme satın almak yerine "yağma pro- jeteri" peşinde koşan çevreleri özelleştirmenin en yağlı müşte- nleri haline getirdi. O kadar kı şimdi artık Türkiye'de özelleştir- me denilince, hemen herkesın aklına "devletin işletemediği te- sisler" değil, karnu elınde olduk- lan için henüz yağmalanmayan arazilerin satılarak imara açılrna- sı gelıyor. Oysa bu tür arsa \e araziler, özellikle şu çarpık ve yoğun kentleşme sürecı içerisin- de, her şeye rağmen saghklı bir toplumsal yaşam için degerlen- dirilebilecek olan ve yine "top- luma ait" eldeki en son "rezerv alanlar" Özelleştirme sonucunda bu alanlar da elden cıkıp rant yapı- laşmasının ışgali altında tümüy- le yitirildiğinde, artık sosyal de- mokratlar "birleşmiş" bile olsa- lar, kent yönetımindekı "evren- sel yeteneklerini" Türkiye'de gösterme olanağını bulamaya- caklar. Hele bu satışlar "merke- zi yönetiminin el koyduğu imar yetkiterivJe" yapıldığı sürece de demokratik kent yönetimi hede- fini belki de tümüyle "program- lanndan çıkarmak" zorunda ka- lacaklar. Bu nedenle, 51. hükümet programında "özelleştirmenin bugünkii şekli" üzerine yapıla- cak değerlendirmeler ülkenin geleceği açısından büyük önem taşıyor. Eğer bu "arsa komisyon- culuğu" anlayışı, yeni koalisyo- na da egemen olursa, Başbakan ÇUIer'ın "sosvalizm" sandığı şu masum "sosyal hukuk devleti" ılkesı de 20. yüzyılın 70 yıllık umudu olarak artık tarihte kala- cak. 2) İstanbul'a imar komutanlı- ğı: Özelleştirme Yasası, kent mer- kezlerinde "boş kalan" kamu arazilcrinın de yapılarla doldu- rularak paraya çevrilmesi süreci- ni başlatırken TBMM günde- mindeki "İstanbul'a el koyma" yasası da bu dünya kentımizin geriye kalan boş alanlannı yine devlet elıyle imara açarak "Baş- bakanlıga yeni rant kaynagı'' sağlamayı hedefliyor. Bir süredir kamuoyunda tartı- şılmakta olan -ama "iigüifcrin" bu tartışmalara hemen hiç kulak vermedikleri- yasa taslağına gö- re, Boğaziçi bölgeleri ve su hav- zalanylabirlikte Istanbul'un ku- zeyındeki "kentin akciğerleri" kabul edilen tanm ve oıman alanları. Karadeniz kıyı kuşağı- nı da içerecek şekilde "valilik eüyle" hükümetin ımaryetkisine bağlanıyor. Aslında, nazım planlarda öte- den beri hep "korunacak yeşil kuşak" olarak belirlenen tüm alanlardaki "imara açma kuraJ- lannı", yine aynı taslağa göre "vilayet bürokrasisi" belirleye- cek. Bakanlıklann ıl müdürleriy- le birlıkte koruma kurulu başka- nı ve büyükşehır belediye baş- kanından oluşan "17 kişilik" imar kurulu, valinınbaşkanlığın- da "salt çoğunlukla" toplandı- ğında. yine taslağa göre, "kaö- lanlann sah çoğunluğuyla" ka- Mercümek bîlmecesi çözülüyor • Almanya'ya gelen Istanbul Malı Şube Müdürü ve Fatih Cumhuriyet Savcısı, Refah Partisi'nin yurtdışı örgütü ve para kaynaklannı yennde inceliyor. METİN DALMAN BONN - Refah Partisi çevrele- rince Türkiye v e Almanya'da top- lanan Bosna yardımlannın Al- .manya'da aklanarak Türkıye'ye aktaniması skandalmı aydınlat- mak ıçın Bonn'a gelen Fatih Cum- huriyet Savcısı Çayhan Llgen ve Istanbul Emnıyet Müdürlügü Ma- lı Şube Müdürü Saüh Güngör'ün. araştırmalannın ilk gününde Re- fah Partısı mutemedı Süleyman Mercümek'ın yundışı ılışkilerı, RP'nin Almanya örgütü konu- mundakı AMGT ve yan kuruluş- lan IHH ile Avrupa lslam Bırlı- ğı'nin faalıyetlen hakkındaön bıl- gı toplamak amacıyla Köln'de Al- man polısı ve sa\cılığı ıle görüş- melerde bulundukJan bildıriliyor. Mercümek skandalını araştır- mak için Almanya'ya gelen Türk yetkılıler. Köln Savcılığı'ndaki ön görüşmeden sonra Bonn Büyükel- çısı OnurÖymeo'ı zıyaret ederek detaylı bir görüşme yaptı. Türk ba- sınından Cumhuriyet Bonn muha- bınnin takıp ettığı görüşmede, Bosna \ urgununun kesin boyutla- nnın nasıl tespıt edılebılecegı ko- nusunda >öntemlenn tartışıldığı ögrenildi. Savcı Clgen ve Mali Şu- be Müdürü Güngör. dün Köln Emniyet Gencl Müdür Yardımcı- sı VVinrich Granitzka'yı ziyaret ettiler. Granıtzka görüşmeden sonra Türk basın mensuplarına. ancak Türk meslekta^larının oluru ıle basına açıklama yapabilecekleri- nı söyledi. Granitzka, Türkiye'de Mercümek olayıvla ılgılı soruştur- manın sördüğünü belmerek "Tür- khe'deki tahkikatın sağlıklı yürü- tüîebilmesi için biz gerekli \ardim- lan vapıvonız" dedı Refah Panisı'nın Bosna vurgu nunu araştıran ve bu yönden ko- \ uşturma açan Freıburg Savcılığı, Almanya'dakı ıncelemelennde. Köln Başkonsolosluğu görevlısı Mua\ ın Konsolos Bengü Vığitgü- den'in \ ardımcı olduğu öğrenildı. Refah Partısı"nın Almanya örgü- tü konumundakı Mılli Görüş'ün merkezınm bulunduğu Köln ken- tınde görevli bir Türk dıplomatı- nın konu ıle ılgilenmesı sonucu Salıh Güngör ve Çayhan Olgen'ın araştırmalannda somut bilgılere ulaşabıleceğı şeklınde yorumlanı- vor. Su bunalımı Ankara'da ameliyat yapılamıyor ANK.4RA (Cumhuriyet Bü- rosu) - RP'lı Ankara Büyükşehır Belediye Başkanı Melih Gök- çek'in. "borçlanm ödenmedikle- ri" gerekçesiyle kamu kuruluşla- nnın sulannı kesmesi nedeniyle Ankara Hastanesi ve Ankara Ünı- versıtesı Tıp Fakültesı Cebeci Hastanesi' nde amelıyatlann yapı- lamadığı bildirıldı. Ankara Ünı- versıtesı Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Semin Baskan, tedavi üc- retlerını ödememelerine karşın belediyeden gelen hastaları kabul ettıklerinı \urgulayarak "Bir kişi ölürse bunun suçlusu Melih Gök- çek'tir" dedi. Ankara Ünıversıtesı Tıp Fakül- tesi Dekanı Prof. Dr. Semih Bas- kan, sulann akmaması nedeniyle ameliyat yapıtamadığını ve has- talardan birinin yaşamını yitirme- sı durumunda Gökçek'in suçlu olacağını söyledi. Baskan. dün ya- pılması gereken I2amelıyatı ger- çekleştiremedıklerinı bıldirdi. Cumhurbaşkanı Detnirel, Anayasa Mahkemesi yedek öyefiğine seçilen Zonguldak V'alisi Turan'm ant içme törenine katıldı. (Fotoğraf: TARIK TtNAZAY) Demirel, üyelik için kimsenin göreve talip olmamasının sıkıntı yarattığmı söyledi Yüksek mahkemede üye sıkmüsı •Anayasa Mahkemesi Başkanı Özden, yargı mensuplannın belde belediye başkanlan kadar maaş aldığını, o nedenle Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilmeyi kimsenin pek istemediğini bildirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Anayasa Mahkemesi üyelığinin şereflı ve yiice bir görev olduğunu, ancak yük- sek mahkemede boş bulunan yedek üye- lik için yapılan son seçimde oldukça sı- kıntı çektıklerini belirtti. Sıkıntının, bu göreve pek kimsenin talip olmamasın- dan kaynaklandığını kaydeden Demirel, " Devtet herkese eşit im kânlar tanımıştır. Fırsatlar herkese açıktır. Çünkü sistem bu. Eğer böyle olmasa> dı, hiçbirimiz bu- gün bulunduğumuz yeıierde olmazdık" dedi. Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden ise yargı mensuplannın belde belediye başkanlan kadar maaş al- dığını, bu nedenle Anayasa Mahkemesi üyeliği gıbi şerefli ve onurlu bir mesle- ğe pek kimsenin seçilmek istemediğini söyledi. Anayasa Mahkemesi yedek üyeliği- ne, üst düzey yöneticilerle av ukatlara a>- nlan kontenjandan Cumhurbaşkanı tara- fından seçilen eski Zonguldak Valisi Nu- rettin Turan, dün törenle yemin ederek yeni görevine başladı. Anayasa Mahke- mesi'ndeki törene Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel de katıldı. Özden. tören sırasında yaptığı konuş- mada hiçbir siyasal düşüncenin bağım- lısı olmadan, hiçbir etki altında kalma- dan devletin tekliğini, ülkenin tümlüğü- nü ve ulusun bırliğini korumanın herke- sin görevi olduğunu vurguladı. tnsan haklan konusunda özenli ve du- yarlı olmanın. aynlıklardan kaçınmanın, birey ve kurum olarak herkesin insanlık borcu ve vurttaşlık görevi olduğunu anımsatan Özden, "Düşüneeveinançöz- gürlüğünü, özgüıiük bütünlüğü içinde saygnla karşılay an, varüğımızı borçlu ol- duğumuz 1919atılımınınheri>i,çağdaş, akılcı gelişmelere açık olan özünü içten- likle savunup koruyacağız" diye konuş- tu. Terör çözüm değil Özden, insan haklannı, demokrasiyi, Atatürkçülüğü yanlış algılayarak, Türki- ye düşmanlığını Atatürk ve laiklik kar- şıtlıgıyla özdeşleştirerek, inançlan sö- mürüp teröre kanşarak kimsenin bir ye- re varamayacagını bildirdi. Özden. sözlerini şöyle sürdürdü: "Hakiara ve özgürîüklere en büyük kötülük. onları kötme kullanmaktır. Llusal değerierimize sa> gu kendi sa> gın- uğımızın ölçüsüdür. Tam bağımsı/, çok yansız mahkcmemiz, ana> asal olanakiar ölçüsünde, görevini başamla yerine ge- tirmek için ö/>eri\le çalışmakta, ulusu- muzun açıklanan gü\en duyguJan, bize engin mutiuluk \ermektedir. 'Insan haklanna duyarlı olmalıyız' " Anayasa değişikliklerinin söz konu- su olduğu bugünlerde, hukuk devleti niteliğini gölgele>en kimi durumların giderileceği, uluslararası kurallara uyumun gözetileceği demokratik dü- zeni güçlendirecek önlemler alınarak toplumsal barışı ve ulusal dayanışma- yı arttıran çağdaş kuralların getirile- ceğini umuyoruz. Anayasa Mahkeme- si'nin deneyimleri, özellikle anayasa konusunda yasama organımızın jlgi- lerine açıktır. Mahkememizin üzerine düşecekleri yapmaya, hukuksal katkı- larda bulunnıaya hazıru." Anayasa Mahkemesi'nin anayasa, mahkemelerin de yasa yapması halinde hukuksal kargaşanın olacağını kayde- den Özden, yasama organına saygılı ol- duklannı, onun üstünde ve karşısında olmadıklannı, aksine onun yanında yer aldıklannı ifade etti. Özden. sözlerini şöyle tamamladı: "Anayasa Mahkemesi hiçbir yapıcı. yarartı ve ilerici atüımın karşısına çık- mamış. anayasal u\gunluktan başka şe- yi aramamıştır. \argt denetimini bir tür geciktirme, engelleme, ayak bağı sa> mak. anayasaya aykın kurallan denetime sun- maınak ve yürüriükte tutmak yanbşör. Kurallan gözardı edip kurumlara, hele yargıya sataşmak ve hukuk dışı eleştir- mek tehlikeli ve zararhdır. Başta ahlak- sal olmak üzere, değerierini koruyup güçlendirmeyen toplumlar yozlaşır, kişi dokusu bozulur ve yozlaşma tehlikeli dü- zeve gelir. Bugün insan hakJarı sorunla- n herkesi üzmektedir. Ancak anavasa- nın, kimi yasalaria öbür düzenlemelerin eskimiş, yetersiz, karmaşık kurallaruı- dan. kimi görev lilerin çağdışı anlavışla- nyla yanlış ve sakıncalı tutumlanndan kaynaklanan. herkesin her zaman kar- şılaşabileceği av kınlıklarla olumsuz du- rumlan kurumsal ve Ukesel 'insan hak- lan ihJalleri' olarak gösterip devlete yük- lemek doğru değildir. Batı'nın kendi tu- tarsızlıklanna aldınnadan öğüt \crme- ve kalkışmasL, daha çok vanıigılara da- vanmaktadır. İnsan haklan konusunda özenli ve duyarlı olmak, aykınlıklardan kaçınmak, birey ve kurum oiarak insan- lık borcu ve vurttaşlık görevidir.** Başbakanlık İnsan Haklan Yüksek Danışma Kurulu'ndan hükümete rapor: Olağanüstü hal^ olağan oldu•Kurul tarafından hazırlanan 12 sayfahk raporda, Güneydoğu'da 10 ilde devam eden olağanüstü hal uygulamasının olağan yönetim biçimi haline dönüştüğüne dikkat çekilerek, "Bu illerde, olağanüstü halden önce de sıkıyönetim uygulanıyordu. Bölge, 16 yıla yakın bir süredir olağanüstü yönetim biçimiyle yönetiliyor. 1978 yılında ilkokula başlayan bir kişi bugün 23 yaşındadır ve sonuç olarak olağan yönetim biçimi ile tanışmamıştır" dendi. ERGUN AKSOY ANKARA - tnsan haklanndan sorum- lu Devlet Bakanlıgı bünyesinde oluştu- rulan Başbakanlık insan Haklan Yüksek Danışma Kurulu. olağanüstü hal uygula- ması ile ilgili hazıriadığı raporu tamam- layarak. hükümete iletti. "Türkiv'eVleola- ğanüstü hal mc\yuatının 1982 Anavasası açısından değeıiendirilmesine ilişkin" 12 sayfahk raporda, Güneydoğu'da 10 ilde devam eden olağanüstü hal uygulaması- nın olağan yönetim bıçimıne dönüştüğü belirtilerek. "Bu illerde, olağanüstü hal- den önce de sıkıyönetim uygulanıyordu. Güneydoğu,sıkıyönetim veolağanüstü hal uygulaması ilebiriikte 16yıldır olağanüs- tü şekilde yönetiliyor. 1978 yılında ilkoku- la başlayan bir kişi bugün 23 yaşındadır ve sonuç olarak olağan yönetim biçimiyle tanışmamıştır" dendı. Raporda, Olağa- nüstü Hal Yasası'nın bazı maddelerinin hukuk devleti anlayışına aykın olduğu sa- v unularak olağanüstü hal uygulaması sı- rasında insan haklannın güvencesiz kal- ması sonucunun doğduğu bildirildi. Olağanüstü hal uygulamasının kaldı- nlmasına ilişkin hüküm, SHP-CHP bü- tünleşmesiyieoluşturulan sosyal demok- rat partinin programına da alınırken Baş- bakanlık İnsan Haklan Yüksek Danışma Kurulu'nca olağanüstü hal uygulaması konusunda aynntılı bir rapor hazırlandı. Başbakan Tansu Çiller ve insan haklann- dan sorumlu Devlet Bakanı Azimet Köy- löoğhı'na iletilen 12 sayfahk raporda, ola- ğanüstü hal yönetim biçiminin 1982 Ana- yasası'nda düzenlendiği. 12 Eylül askeri rejiminin bir ürünü olan 1982 Anayasa- sı'nın, insan haklannı düzenleyen ulusla- rarası standartlann çok gerismde olduğu bildirildi. Olağan yönetime dönüstü Raporda, olağanüstü hal yönetiminin uygulandığı 10 ilde, olağanüstü yöneti- min olağan biçime dönüştüğü belirtile- rek, şöyle dendi: "Olağanüstü hale ilişkin mevzuat her gün uygulanmaktadır. Bugün, olağanüs- tü halin uygulandığı illerde, olağanüstü halden önce de sıkıyönetim uygulanıyor- du. Buillerin bir bölümü 1978*den,birbö- lümü de 1979'dan beri. önce sıkıvönetim sonra da olağanüstü hal olmak üzere 16 yıla yakın bir süreden beri olağanüstü yö- netim biçimleri altında yönetiliyor. Gü- neydoğu'da 1978yılında ilkokula başlayan bir kişi bugün 23 yaşındadır ve sonuç ola- rak olağan >önetim biçimiy le tanışmamış- tır. Olağanüstü hal mevzuatı, 1982 Anaya- sasi'nın hükümleriy le bile çelişmekte, ola- ğanüstü hal yönetimini, insan haklannın güvencesiz kaldıgı bir keyfı yönetime in- dirgemektedir." 'Hukuk devietine aykın' Raporda, demokratik bir hukuk devle- rinde, yasalann anayasaya uygun olması gerektiği, yasalann anayasaya uygunlu- ğunu denetleyecek bir sistemin öngürül- düğü belirtilerek, şu görüşlere yer veril- di: "1982 Anayasası'na göre de yasalar anayasaya uygun olmak zorundadır ve ya- salann anayasaya uygunluğunun deneti- mini Anayasa Mahkemesi gerçekleştirir. 2935 sayüı Olağanüstü Hal Kanunu. ana- yasanın geçici 15. maddesinde beUrtüen 'anayasaya aykınlığı ıleri sürülmeyecek' yasalardandır. Yani, 2935 sayılı yasada yer alan düzenlemelerin anayasanın 15. mad- desinde bulunan sınırlamalara uygun olup olmadığının Anavasa Mahkeme- si'nce denetimi yolu kapaülmıştır. Bu du- rum. hukuk devleti anlayışına aykındır ve olağanüstü hal uygulaması sırasında. in- san haklannın güvencesiz kalması M)nu- cunu dogıırur. Anay asanm geçici 15. mad- desi vürürlükten kaldırılnıalıdır." rar alabılecek. 3) Tüm yasalarda operasyon: 50. hükümetin Başbakanlığı tarafından gündeme getirilen ve yine imar alanında "yağmayı ya- sallaşürma" sürecine hızmet eden son bir yasa tasansı ise "Hazine arazilerinin özel kişilere ve kacak yapı sahiplerine Arsa Ofisi eliyle satışını" amaçlıyor. 775 sayılı Gecekondu Yasa- sı'yla birlikte, Arsa Ofisi Kanu- nu, İhale Kanunu, İmar Kanu- nu, Kıyı Kanunu ve 2981 sayılı İmar Âfn Kanunu nda bu ama- ca engel oluşturan hemen tüm maddelen değiştırmeyi ve yine "amaca uygun" yeni maddeleri bu kanunlara eklemeyi öngören yasa tasansı da TBMM komis- yonlanna "ivedi görüşme ricasıy- la" sunulmuş durumda. Taslağa göre daha önce bele- diyelere devredilen Hazine ara- zilerinden "gereldi görülenler" bedelsız olarak geri alınıp Arsa Ofisi tarafından planlanarak "ih- tiyaç sahiplerine" peşın ya da taksıtle pazarlanabilecek Bele- diyeler, satışaçıkanlan bu Hazi- ne arazilenne ait "parselasyonla- n" belirleyen imar planlannı, 2 ay ıçinde onaylamak zorunda ka- lacaklar. Eğer onaylamazlarsa. taslağa göre bu kez Bayındırük Bakanhğıdevreye girecek ve Ar- sa OfİM'nin pazarlama planlan- nı "re'sen" yürürlüğe sokacak. Bu koşullarda hem belediyele- ri hem de Bayındırlık Bakanlı- ğı'nı " Hazine arazilerinin saöş memunı" konumuna getiren ya- sa taslağı, özellikle kentsel ge- lişmealanlanndaki imarkoşulla- nnm da yine Arsa Ofisi'nce be- lirlenmesini öngörüyor. Bu ko- şullann tek amacının "arsa san- şı" olduğu ise taslakta getirilen "400 m2'lik parser kuralından bellı oluyor. Böylece kentlerin çevresinde "kent merkezinden daha y^gun" bir yapılaşmanın, üstelik Hazine arazileri üzerinde gerçekleşmesinin önü de açılmış oluyor... 4)._ Ve paralı imar affi: Türkiye'nin neredeyse "tü- münün" yurtiçinde ve "yurtdı- şında" pazarlanarak özelleştir- meyi ülke bütününe yaymaya ni- yetlenen böylesi bir hazırlığın son hamlesini ise "parah imar affi" oluşturuyor. Aynı laslağın 14. maddesıne göre "vakıflar" da içinde olmak üzere devlete ait arazıierde 31.12.1994'e kadar inşa edilen kaçak yapılann sahiplerinden önce 10'ar milyon lira toplana- cak. Sonra da işgal edilen yerle- rin değeri belirlenıp işgalcilere "uygun taksitlerte" satılacak. Büyük kentlerimizdeki ve özellikle tstanbul'daki kaçak ya- pılaşmanın aynı anda "kentsel yaşam kaynaklannı da kuruttuk- lan" göz önüne alınırsa, bu yasa taslağı çok açık olarak "tophıma karşı işlenen suçtann ödüJlendi- rilmesiveözendirilmesi'anlamı- na gelıyor. Yine bu taslağın şu günlere dek devreye girememiş olması ise önemlı oranda kimi duyarlı bürokratlann engelleme- sinden ve özellikle de Bayındır- lık Bakanı Halil Çulhaoglu'nun övgüye değer "direnişinden" kaynaklanıyor. Eğer 51. hükümetin birleşik sol kanadı da bu direnişi sürdü- rebilirse, Türkiye. tarihin görebi- leceğı en büyük "yağma operas- yonundan" şimdtlik kurtulmuş olacak. Bu konudaki uzun vadeli güvenceyi ise ülkeye duyarlı kesimlerin örgûtlü muhalefeti oluşturacak... Her şcy 5 bürokrabn dudağmda Bövlece tstanbul 'un "şehirci- lik açısından" en önemli bölge- lennde, 17 kışinin9'uyla yapılan bir toplantıda, "vaüvle büiikte 5 bürokratın" karan belirleyici olabilecek. Buna göre örneğın yine bu "hassas bölgelerde" bel- ki de artık sadece vali, emniyet müdürü, il jandarma komutaıu, defterdar \ e il özei idare müdü- rü nden oluşan "5 kişilik çoğun- luğun" oylanyla imar kurallan saptanmış olacak. Demokratik katılımın yanı sı- ra şehırcilıkteki temel esas olan "bilimseUiği'* de bir kenara iterek Istanbul'udünyadaeşı görülme- yecek böylesi bir "imar komu- tanbğmın" eline teslim eden bu yasa taslağı, aynı emir komuta zinciri içerisinde dağıtılacak imar haklanndan elde edilmesi tasarlanan trilyonlarca liralık "resmi harç" gelirinin de "baç- bakan eliyle'' diğer "fontanT ak- tanlmasmı öngörüyor. tstan- bul'un yağmalanmasından elde edilecek rantın bile hiç değilse yine İstanbul'a harcanması söz konusu değil. Bu talihsiz kent, doğal ve kültürel değerlerinin yok edilmesi pahasına sırtından kazanılan paralan 'ülke ekono- misme'U) aımağan edecek. Böylesi bir yasa taslağtnın da TBMM gündeminde bulunuyor olması, 51. hükümetin sırtına "tarihsel bir sorumluluk" yük- lüyor. Bu çağdışı anlavışın hiç değilse yeni kurulacak hüküme- tin görüşü olmaması yönünde "duyarlı kamuoyu vicdanmı" ra- hatlatmak gerekiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle