08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 1995 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER Laiklik, demokraşi ve aydınlanma Prof. Dr. SUNA KÎLİBoğaziçi Üniversitesi 1 8. yüzyıl, 'ihtilaller ya da rasyonalizm ça§\ 19. yüz- yıl ise 'ideolojiler çağı' ola- rak tanımlanmaktadır. Ge- lişmeler öyle gösteriyor ki 20. yüzyıhn sonlan da 'de- mokratikleşme çağı' olarak anılacak- tır. Orta ve Doğu Avrupa'daki otok- ratik rejimlerin çökmesi, güç de olsa, o yöredeki ülkelerde demokratikleş- me çabasına yön vermiştir. Olkemiz de tüm bu gelişmelerin dışında değıl- dir. Gerçekte, Türkiye'nin rejimı yu- muşatma, anayasal düzene geçme gi- rişimlerinin 19. yüzyıla uzanan bir geçmişi vardır. Rejım. siyasal yöne- tim biçimi konusu 19. yüzyıldan be- ri ülkemizin gündeminde olmuş, mo- dernleşme çabalanyla koşut geliş- miştir. 19. yüzyıl A\Tupası, demokrasinin ekonomik ve toplumsal yönleriyle il- gilenme sürecıne girmişken. Osman- lı devletınin ekonomisi yabancı dev- letlerin ve azınhklann tekelinde bu- lundugundan. bir kesim Osmanlı ay- dını Batı'nın anayasa hareketleri ve bu doğrultudaki kuramlannın etkisı- ne girdiler. "Bu devlet nasıl kurtulur" sorusu- na Genç Osmanhlar, sonra da Jön Türkler, "Meşnıtiyeti getirmekle" di- ye yanıt verdiler. Modernleşmeyi bir bütün olarak göremediler ve bir ya da birkaç yönü- ne ağırlık \ererek kurtuluşu o yolda aradılar. •Atatürk devrimTyle dinin ve din- sel örgütün tekelinden kurtulan Türk toplumu. Batı'da olduğu gibi gerçek anayasa rejimini yaşatacak düşünce sistemini geliştırebilmıştir. Dinın tekelinden kurtulma savaşı- mı veren Türk toplumunun, onu baş- ka bir tür tekel altına almak isteyen, totaliter rejim ve düşünce sistemine karşı koyması. daha çabuk, daha sis- temli ve daha kesin olabilmektedir. Bu bakımdan laıkligin gerçekleştiril- mesi, Batı'nın tanhinde olduğu gibi, Türkiye'de de demokratik düzeni tüm koşulîany la geliştirecek ve yaşatacak düşünce sistemini ve bu uğurda sava- şım kararlılığını geliştirmiştir. Atatürk devrimi Türk toplumunu çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırma amacını güderken statik, kalıplaştı- nlmış, hurafe v e batıl ınançlann tem- silcisı durumuna getirilmış bir lslam dini anlayışı yandaşlanyla ve din per- desi arkasma gizlenerek gerici düşün- ceyi topluma egemen kılmayı amaç- layan gruplarla savaşım verilmiştir. Osmanlı Imparatorluğu döneminde de düzeltim çabalanna karşı koyma aynı çevrelerden geldiğinden, Ata- türk devrinde laiklik ilkesi uygulanır- ken tanhsel deneyimlerin etkisi ol- muştur. Laiklik ilkesi devlet ve dinin ayn- mıyla ve dev letin dinsel kurallara da- yanmamasıyla tam açıklanamaz. La- iklik ilkesi aynı zamanda kişiye dın konusunda özgürlük tanınması ve bu özgürlüğün korunmasıdır. Dinsel inancından dolayı kişinin aykın dav- ranışlarla karşılaşmaması ve yasalar önünde tüm kişilerin din aynlığı gü- dülmeksizin eşit olmalandır. Bu bakımdan laiklik din konusun- da kişinin özgürlüğünün, öbür ki şıler, toplum ve devlet tarafından tanınma- sı. saygı gösterilmesi ve yaptınmlar- la korunmasıdır. Gerçek laik anlayış, kişi, toplum ve devlet ayınmı yapan totaliter düşünce sisteminin dışında- dır Atatürk, laiklik ve aydınlanma Türkiye Cumhunyetı Atatürk dö- neminde laik bir devlet olarak yurtta- şa din özgürlüğü tanıdığı gibi, yurt- taşlann birbırleriyle olan ilişkilerin- de din konusunda yapılabilecek bas- kı ve kanşmacılığı önlemek ödevini de üzerine almış oluyordu. Bu bakımdan, devlet, kişinin din ve vicdan özgürlüğünü tanıyarak ken- dini sınırlıyor ve aynı zamanda bu öz- gürlüğü öbür kişiler ve kurumlara karşı korumayla da ödevlendiriliyor- du. Öyleyse devlet din özgürlüğünü bozacak girişimleri sınırlamak so- rumluluğunu üstleniyordu.Atatürk döneminde laiklik anlayışı ve uygu- lanışı 'din'i yadsımak ve dinsizliği desteklemek değil, dini kendisine öz- gü konularla ilgilenmeye çağndır. Dinin toplumu tekeli altına alma is- teğine karşı koyuştur. Dini yok etmek değil, dini ıçine girmiş olduğu dar ka- lıptan, kendisine ait olmayan konular- la uğraşmaktan kurtanp, dine. kesin çağdaşlaşma kararlılığındaki Türk toplumunda gerçek yerini bulma ola- nağını vermektir. F. VVatkins diyor ki: "Geleneksel düzene karşı olan nefret aydınlanma- nın temel kaynağını oluşturmuş- tuıf (1) Kemalistlerde de anı yaklaşı- mı görebiliyoruz. Tarihsel çekişmeler geleneksel dinsel güçlerin uzlaşmaz tutumu, çağdaşlaşmaya karşı koyma- lan, gerı kalmışlığın acılan, Kema- listleri geleneksel-dinsel düzene kar- şı getirdi ve aydınlanma devriminin yohınu açtı. Ünlü Ingiliz düşünürü ve bir dö- nem Ingiliz lşçi Partisi'nin ideoloğu Barbara \Vard, Atatürk ün "Batdüaş- ma"ve "modernleşme" terimlerini hangi anlamda kullandığını değerlen- dirirken şunlan söylüyor: "Mustafa Kemal bu terimleri Ba- tı'nın a\ dınlanma döneminde, a\dın- lanma felsefcsindeki içerikte kullanı- yordu. O inanıvordu ki us ve bilimsel yöntem (metot) yoluyla insanlık için sürekli iierieme, gelişme olanaklan ya- ratılabilinir. Bilim \e endüstriieşme yolu ile Ba- ö, ileriemenin, gelişmenin gerçek anahtannı bulmuştu. VeTürkler bun- dan yararlanarak, ulusal yaşamın her yönüne rasyonel ve bilimsel yöntem- İeri uygulayarak iierieme yolunu aça- bilirierdi. Mustafa Kemal inanıyordu Id ras- yonel olmayan düşünce biçimi, bilim- sel gerçeklerden uzak olan görüşler ileriemenin düşmanıdır." (2) Atatürk ilkeleri yalnızca bir oluşun, yapılmış, getirilmiş olan yeniliklerin anlatımı, uygulanması ve onlann ko- runması değil, kendilerini sürekli ola- rak ileriye, yeniye, iyiye ve aydınlığa götürecek niteliktedirler. Öyleyse la- iklik ilkesi bugün Türk toplumunun açık toplum olma kararlılığma karşı gelen görüşlerle savaşım olanağmı, gücünü ve bu uğraşımı destekleyen düşünce sistemini bize vermiş olu- yor. Laiklik; usa, bilime, araştırmaya. denemeye, gerçeğe dayanan ve ileri- ye götüren düşünce sisteminin Türk toplumunca benimsenmesinı sağla- mıştır. Bu bakımdan laiklik ilkesi ile açık toplum ve demokraşi arasında doğru- dan doğruya bir bağlantı vardır. Laiklik ilkesi düşünce tekelini yad- sıyan, çok yönlü düşünceye olanak veren akılcı ve insancıl düşünce sis- temini Türk toplumuna getirmiştir. Laiklik. külrür politikamı/da özenle korumanuz \e uygulamamız gereken birilkedir. (1) F Watkins, Political Tradition of the West. (Barı 'nın Siyasal Geleneği). Cambridge: Harvard University Press, 1948, s. 152. (2) Barbara Ward, Turkey. London: Oxford University Press, 1942. s. 51. Yepyeni bir dönemin eşiğinde... Halkuıgücüyle TürkiyeÇalışmayan kalmayacak, ufuklar aydınlanacak... Genç girişimcisi, küçük işletnıecisi... esnafı, sanatkarı, evkadını... üreterek var olacak. Halk Bankası kredileri size destek... Umutlar başka bahara kalmayacak. Emeği değerlendirmek, üretimi artırmak, çalışana kaynak yaratmak ve sizin için var olmak. Bu inançla yürüyor, bundan gurur duyuyor Halk Bankası. Yeni bir dönemin eşiğinde yepyeni bir şevkle, yeniden doğuyor Halk Bankası. HALKBANK TÜRKİYE HALK BANKASI Ç a l ı ş a n a , ü r e t e n e k a y n a k . PENCERE Kilimde Üçiincü Boyut... Vecihi Timuroğlu'nun "Cahit Külebi-Hırçın ve LJrik'ad- lı kitabı "Başak Yayınlan"nda çıktı; "kaynakça"ya bir göz attım, salt Külebi için yazılan biryapıt göremedim, demek ki Timuroğlu'nun 432 sayfalık kitabı, bu konuda ilk olu- yor. Oysa kendi ülkesinde Külebi oranında ünlenmiş, be- nimsenmış, değerlenmiş bir şair için kitap yazmak iste- yen Batılı, kimbilir ne zengin bir kaynakçaya dayanabilir. Bu gerçek, iki dünya arasındaki bilim ve kültür birikımi- nin karşılaştırılmasında, bizım yoksulluğumuzu gösterir. Timuroğlu, yıllardan berı Külebi'ye ilışkin yazılan, der- gilerden, gazetelerden çeşıtli yapıtlardan toparlamış; eün- deki belgeleri değeriendirmiş; ancak k'rtabını bir söyleşi havasında okura sunmayı yeğlemiş; bu yöntem daha "id- diasız" ama, daha okunaklı bir yaprt oluştunnuş. Kıtabın sonuna Cahit Külebi'den seçilmiş şiirler eklenmiş: Saç//ır kır çiçekleri Ağzımı açtığım zaman Sonra birleşir üçü beşi Birer gümüşten mızrak olur Gökyüzüne doğru atılan. İlk ustam oldu benim halk Belleğimde akıp giden ırmak Köylü diliyle türkü çağırdım Onlaria gülüp ağlayarak Işte doğnısu söz gelimi Dokuyup yol üstüne attıklanm Birer küçük köylü kilımı Cahit Külebi "Şiir Yöntemi"ri\ şiirie anlatırken kendisi- ne yakışan bir alçakgönüllülük gösteriyor. Yücegönüllülüğün özü, kendine güvendir. • Adını anımsayamadığım bir yazanmız "Türkiye'de her üç kişiden dördü şairdir" demişti. Ne de çok şairimiz var!.. Postadan her gün birkaç şiir kitabı çıkıyor; kimisi ilk sayfadadıleginı iletiyor: "Şıırlenmı beğenirseniz, köşeniz- de adımdan söz açar mısınız!.." Oysa ben bu köşede genç ozaniardan söz açmam; ün- lü şairlerimızi ele alınm. Ama nasıl?.. Çoğunlukla bizim şa- irlerimiz yargılanırlar, mapusaneye düşerler, yakılırlar, öl- dürülürler haksızlığa uğrarlar; ışte o zaman şairlerden söz açmak kaçınılmaz olur. Ölçü edebiyat degildir; özgürlük ve demokraşi savaşımının gereği ağır basar. Ama düşünüyorum, Türkiye'de 'Aydınlanma Devrimi'- ki yapısında Anadolu'nun Rönesansı'nı, hümanizmasını, reformunu da taşır- bu karmaşada ne güzel şairler yetiş- tirmiş... Bir altın çağ yaşanmış... Cahit Külebi, bu altın çağın en has şairlerinden... • Bir köylü kilimi değil o... Köylü kilimi iki boyutludur; oysa tüm yalınlığına karşın Külebi'de üçüncü boyut derinleşiyor. Üçüncü boyut, Doğu'yu Batı'dan ayırır; resimde, şiir- de, müzikte işin içine üçüncü boyut girdi mi, ister istemez Batı da katılıyor; hem Doğu'yu en acımasız biçimde eleş- tiren Külebi değil mi: Işte Doğu bu. Kesilmiş koyun başı.' Gibi bakar orda insan gözleri. Sevdalar, sıcaklık, yumuşaklık Türkülerde kalmış bin yıldan ben Aydınlanma Devrimi'nin ürünüdür Cahit Külebi, Doğu He Batı'yı dizelerinde özdeşleştirir, özümser, bu nedenle "sevdalar, sıcakhk, yumuşaklık" var şiirjnde, Türkçenin bütüngüzelliğiyle...,. • ,t ,-.- . ., Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yayınlan Pierre Lazareff'in ünlü eseri FRANSA'DA B ETLERİ GÜDÜIBÜZ olaytanyla bir çok benzerttk bulacağıruı rezaletler- Yalmz Fransı'da değiL. Yalnız baanda da değiL. Siyasette ve basında kirli ilişkilerin ve bir yoılaşmanın ibret verici belgesel öykû$ü« Getıri Oajrtım: Papltfa Dıjıtını, T«l: (0212) 527 0158 TEŞEKKÜR Ankara SSK Hastanesı 1. Göz Servisi hekimlerinden Sayın Doç. Dr. ESİN FIRAT'a, Op. Dr. FİGEIN YAMANOĞLU'na, Op. Dr. TÜLAY TUNA'ya, As. Dr. NALAJN AYKENT'e, As. Dr. BERX4 BAŞARIR'a, As. Dr. METtN ÜINAL'a, As. Dr. YUSLT ÖZDEMÎR'e, hemşire EMİNE AKÇA, SAADET SAYGEV, HÜLYA HUN, ZÜLEYHA YTLDIZ'a personel AHMET ARSLAN'a teşekkürü bir borç bılirim. NAZtFBtLEN KIRMIZI BALIK ÇOCUKEVİ AİLE TOPLANTILARI "GRUPLAR IMASIL OLUŞUR VE ETKİLEŞİR?" Konu sunuşu: Oanışman Dr. Erdal Atabek Kırmızı Balık aılesı davetlidır. Dışarıdan katılacakların telefon etmesı rica olunur. BOSTANCI:26Şubat1995, Pazar, saat 12.00 Tel: 417 16 36
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle