25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 OCAK 1995 PAZARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 19 w w G U N D E M MUSTAFA BALBAY Birinci olan Fenerfoahçeli Remzi Atb, gazetemizin ödiilü olan kırmızı eşofman ve kupayı akiı. (Fotoğraf: ALt ESER) Kırmızı Eşofman Remzi Ath'nın MUSTAFA ERSOY 39. "Ömer Besim Koşalay Kır Koşusu"nu bayanlarda Güneş Sigorta'dan Serap Aktaş. erkek- lerde ise Fenerbahçe'den Remzi Atiı kazandı. 12 Şubat'ta Portekiz'de yapıla- cak Avrupa Kros Şampiyonası öncesi son hazırhkjannı yapan milli atletlerimiz, Ömer Besim Kır Koşusu'ndakendilerini sına- ma fırsatı da buldular. Dün sabah erken saatlerde Kâ- ğıthane Hasbahçe Parkuru'na toplanan toplam 480 sporcu ge- leneksel "kirmızı eşofman"ı ka- zanmak için kıyasıya mücadele ettiler. Türkiye'nin 16 bölgesinden, yurtdışından ıse Romanya'dan 8, Türkmenistan'dan 4 ve Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nden de 9 sporcunun katıldığı Kır Ko- şusu'nda dereceye girenlere Be- den Terbiyesi lstanbul ll Müdü- rü Sabri Sadıklar kırmızı eşof- man. Kâğıthane Belediyesi de spor malzemesi verdi. Bu arada Büro-Mekaniker fırması da de- receye giren sporculan egitim bursuyla ödüllendirdi. "Boynuz kulağı geçer" demiş- ler. Dün de öyle oldu. Fenerbah- çe Kulübü'nün sporculan Rem- zi Atiı birinci, Zeki Öztürk ise ikinci olurlarken, bu atasözünü de doğrulamış oldular. 12 bin metre büyükler yanşında ilk sı- rayı alan Remzi Atiı, yanş son- rası "Bize büyük imkânlarsunan Fenerbahçe'ye teşekkür ediyo- ruz. Ancak ben başanmı Zeki ağabeyeborçluyum. Umut ediyo- mm. şubat ayındaki Avrupa Şampiyonası'nda da dereceye gi- rerek yeni yıkia ilk madaryalan- mızı alınz" dıyordu. 12 bin met- re erkeklerde Fenerbahçe'den Remzi Atiı 35.37 ilebirince olur- ken, Erzurum PTT'den Fatih Çintunar 35.48'le ikinci ye yine Fenerbahçe'den Zeki Oztürk 35.53'le üçüncü sırayı aldı. Bayanlarda ise Avrasya Mara- tonu'nu kazanan, Güneş Sigor- ta'dan Serap Aktaş 13.42 ile bi- rinci, Erzurum PTT'den Neba- hatÇavuş 14.16 ile ikinci ve yi- ne Erzurum PTT'den Yıldız Bir- gün 14.21'lik derecesiyle üçün- cü. VOLEYBOL Galatasaray: 3 Ankara DSİ: 0 HAKEMLER: ZelaKubn (7). Ferhan Tunçbilek (7). G.SARAV: Nihal (7), Elena (7), Avşe (6). Zeynep (7). Dilek (7), Bur- çin (6), Banu (5), De\ran (5). Fidan (5), Surida (5). Ank. DSİ: Emel (6). Filiz (5). Hülya (5), Selen (5). Sevil(5), Gülerfö), Avlin (4). Seçil (4). Selma (4). SETLER: 15/5, 15/3. 15/2. ALEV ANAKÖK Türkiye Kupası Vbleybol Çeyrek Final rövanş maçında G.Saray, An- kara DSl'yi 3-0 yendi. tlk maçı da kazanan San-Kırmızılı takım, yan finale çıktı. Güneş Sigorta: 1 Emlakbank: 3 HAKEMLER: Akın Ira (7). Orhan ütkan (7). G.SİGORTA: tlkay (7). trina (6), Özlem (5). Bahar (5), Macide (6). Katerma (7), Mecla (5). Aylin (7). EMLAKBANK: Nisa (7). Svetlana (7). Pelin (6). Arzu (6), Nuray (6). Avla (8). Zeycan (5). Güzin (5). SETLER: 11/15. 9/15, 17/16, 12/15. Diğer sonuçtar: Türkiye Kupası (Bayanlar): Galatasaray - Ank. DSİ: 3-0, Güneş Sigorta - Emlak Bankası: 1-3 2. Lig(Erkekler): Adana DSl - E. Eregli: 0-3,Tokat Plevne Bld. - Ankara DSl: 3-1 2. Lig (Bayanlar): Çukurova Üni. - Doğan Güneş: 1-3, Aselsan - Izmir Havağücü: 3-1, Anadolu Üni. - İSTEK Vakfı: 0-3, Antalya DSt - D.Y. Ankara D.S.: 3-0. İKİNCİ LİG'DE DÜ1N YükselmeGrubu: Eskışehirspor - Edirnespor: 4-0, Y. Afyonspor - Diyarbakırspor: 2-2, Orduspor - Çorumspor: l-0.Aydınspor- Ha- tayspor. 1-3 Klasman /1. Grup: B. Şehir Bld. - Kartal. 0-0, G O. Paşa- Sanyer: 6-2, Üsk. Anadolu - Bakırköy: 1-2, Çan. Dardanels- po r- Çorluspor: 0-02. GRLP: Bucaspor - Y. Salihlispor: 3-1, Balı- kesirspor - Manisaspor: 1-0, Soma Linyitspor - Muğlaspor: 1-1, Y. Turgutluspor - Göztepe: 4-2 3.GRUP: Ispartaspor- Mersin Id. Y: 0-0,Mersin Polisgücü- Tar- sus ld. Y: 2-0, Alanyaspor - Konyaspor: 1-0 4. GRUP: E. Ereğlispor - Giresunspor: 1-3, Sakaryaspor - D. Ç. Karabükspor. 2-1, Düzcespor - Erzurumspor. 2-1, Ç. Rizespor - Zonguldakspor: 3-1 5. GRUP: K. Maraş - Malatyaspor: 2-4), Siirt Köy Hiz. - Y. Sin- canspor: 2-0, Adanaspor - Adıyamanspor: 4-2. ARADABIR • Baştarafi 2. Sayfada temel ilke, laikiiktir; çünkü Atatürk'ün "tek" devrimi bu sözcükte saklıdır; yazıdan sapkaya, öğretim birliğinden tekke ve zaviyelerin kapatılmasına, takvimden hafta tatili- ne kadar varan bütün diğer devrimler, bu temel ilkenin birer uygulamasından başka bir şey değildir. Işte biz bu temel ilkeden -hoşgörü adı altında- ödün vere veredir ki laiklik karşıtı bir şeriat düzenini durmadan körükleyen, sur yıkmaktan bahsedecek kadar kültür ve tarih düşma- nı, Meclis'te adam dövecek kadar şiddet yanlısı, bale sa- natını bir seks gösterisi sayacak kadar seks düşkünü olan gözü dönmüş yobazların, ülkede söz sahibi olmala- nna göz yumduk. Bu yobazlar hiçbir zaman "hoşgörülü" olmamışlar ve görüşlerinin en ufak bir kırıntısından bile ödün vermemişlerdir ve sadece 1995 yılında değil, hiçbir zaman da vermeyeceklerdir. Şurasını da belirtelim ki "laiklik", sadece bu düzenin yj- kılmayacağı ve kimsenin bundan endişe etmemesinın gerektiği yolunda demeçler vermekle korunmuş olmaz; bunun için somut örneklerin her gün verilmesi ve özellik- le Atatürk'ün çıkardığı devrim kanunlannın eksiksiz uygu- lanması şarttır ve bu kanunları koltukları veya yaranmak istedikleri için uygulamayanlardır ki, Atatürk'ü her gün sırtından hançerleyen o yobazlann suç ortaklandır. I Baştarafi 1. Sayfada kaygısıyla yaklaşıldı. Sağlık kurum- larının dengesizliği, eleman dağılı- mının düzensizliğı, bir türlü giderile- miyor. Televizyonu sağlıksız izlediği için gözü sulananla katarakt ameli- yatı olması gereken, aynı hastaneye gidip aynı kuyrukta bekliyor. Sabah erken gelmişse nezle olan kişi, orta kulağı iltihaplanandan önce muaye- ne oluyor. Yataklı tedavi kurumları, büyük kentlerin belli yerlerine üst üste yı- ğılmış. Ankara'da dört büyük hasta- ne yan yana. Bu, beraberinde sağlık turizmini getiriyor. Erzurum'dan yola çıkan hasta, yolda hastane bulduk- ça muayene ola ola Ankara'ya ka- dar geliyor. 60 bin doktorumuz var. Bazı kent- lerde 10 bin kişiye, bazılannda 2-3 bin kişiye bir doktor düşüyor. Dok- tora yardımcı olacak sağlık perso- neli, daha büyük sorun. Normalde bir doktora üç hemşire düşmesi ge- rektiği halde, bu rakam Türkiye'de 0.6. Bir bile değil. Sağlık emekçilerinin para duru- mu, sağlık sorunundan da beter. Bir uzman doktorun maaşı 15 milyon, hemşirenin maaşı 6 milyon. Bu pa- rayla sağlık alanındaki yayınlar izle- nebilir mi? Sağlıklı bir murfak harca- ması yapılabilir mi? Güneş giren bir ev tutulabilir mi? Sağlık Bakanı Doğan Baran, ma- kama geldiği günlerde gazetemizi ziyaret etmişti. Ben de karşılığında bir 'nezaket ziyareti'nöe bulunmuş- Doktor Yok, Imam Verelim... tum. Bu sorunların çözümü için bazı projelerden söz etmişti. 'Hızla' baş- latılması planlanan bu projelerden fazla bir ses çıkmadı, ama 'ilahi' bir ses yükseldi. Valilıklere gönderilen genelge ile imamlar, sağlık sorununun çözümü- ne katkıda bulunacaklar. Her yataklı tedavi kurumunda. ölüm sonrası hizmetlerin yürütülme- si için görevli imamlar var. Bu, Islam dini açısından gereklı bir durum. Ama şimdi ışin rengi değişıyor. İmamlar, valiliklerin yapacağı prog- ramlara göre, tedavi hizmetınde de kullanılacaklar. İlk değerlendirmelerin yapılmasın- dan sonra görevlendirilecek imam- ların meslek içi eğitimden de geçiril- mesi beklenıyor. Sağlık Bakanlığı yetkililerıyle konuştum; "Olay, önemli bir değişiklik değıl" deyip eklediler: - Eğer hasta isterse imam gele- cek ve kendisıyle konuşacak. Tabii bu, vizite saatinde olmayacak. Ima- mın psikolojik etkısı olabilir. Sağlık Bakanlığı yetkilileri olayın ne ölçüde ayırdındalar bilemiyoruz, ama bunun ıki temel amacı var: 1- Türkiye'yı gıderek bir din dev- leti haline getirmek. 2- 400 bin imam hatip mezununa yeni iş sahası açmak. Hasta inim inim inliyor. Doktorun verdiği ilaç etkisinı ne zaman göste- recek, belli değil. Hasta bağıracak: - Sen git, imam gelsin. - Kardeşim, ateşinizi ölçüp kan sayımınızı yapmam gerekiyor. - Önce imam iki ayet okusun. İmam efendi, gözünüzü seveyim. Şöyle cenneti anlatan birkaç ayet... - Peki tamam. Ama geç kalma- mamız gerekiyor. Heeey kardeşim, bacağını askıdan niye indirdin? Sen deli misin? - Be evladım, Kuran okunurken bacak uzatılır mı? - Ama tedaviniz uzayacak. Baca- ğınızı yeniden alçıya almamız gere- kecek. - İmam efendi bir hal çaresi bu- lur. Hele sen sus. - Eyvah, teyzeciğim sen niye bu odaya girdin? Senın hastalığın bula- şıcı. Buradaki hastalara mikrop ge- çireceksin. - Kuran sesini duyunca geldim çocuğum. Şu boynundaki demirli hortumu cebine koy, sen de dinle. İmam evladım, bana bir muska yaz da mikropların hepsı uçup gitsin. Hem buradaki işinı uzafma. Bizim koğuşta ayağa kalkamayan annen yaşındaki bir kadın, 'Tez imam gel- sin' diye bağınp duruyor. Imam-tıp fakühteleri İmamlar, meslek ıçi eğitimden sonra işi ilerletirse de şaşmamak gerekir. Artık muayenehaneler açıp hızmet sahalarını genişletirler: - Amca, neyin var? - Nefes alamıyorum. - Iki Fatiha bir En'am, senin işin tamam. Tabii, imam-hatip mezunlarının sonradan meslek içi eğitimden ge- çirilmesi, sorunu tam çözmez. Artık imam-tıp fakülteleri de açılır. Son dönemde imamlarla işbiriiği- ne Çevre Bakanlığı da girdi. Im- zalanan bir protokolle imamlara çevre bilinci aşılayacaklar. Sırada hangi kuruma imam atamak var, bilemiyoruz, ama sağlık kurumlarına da gırdıkten sonra iş sahaları artık sınırsız olur. Normal liselere birer imam, sınav öncesi çocukları okuyup üflemesi için. Maliye Bakanlığı kurumlanna birer imam, hesapları tutması için. Em- niyet müdürlüklerine birer imam, suçluların hemen yakalanması için. Her çarşıya bir imam, müşterinin artması için. Tarım çiftliklerine birer ımam, ürünün artması için... Işin trajıkomık yanı, imamlara yeni iş sahaları, 'demokrasi' uğruna açılıyor. Merkez sağ partiler, dini kullanmak için âdeta birbirleriyle yanşıyorlar. Hastanelere imam önerisini ANAP'lılar verdi, DYP'lı bakan uy- guluyor. Bütün bunlar yaşama geçirildik- ten sonra bir imam da demok- rasimize gerekli: Cenaze namazını kıldırması için... Suikastta âciz kaldık• Baştarafi 1. Sayfada bir an önce bulunması için, bıze dua etmek kalıyordu. Ozüntümüz. failin bulunamama- sıydı. Türk polisi. bu konuda, bu cinayetın faılının bulunması için elinden gelen her türlü gayreti gösterdi. Bunu. bir onur soru- nu yaptı. Günlerce, uykusuz geceler geçi- ren polis, maalesef başarılı olamadı. Türk polısının kabahati değil. Türk polısinin. böylesıne organize suçlarla tanışması, pek yeni oldu. Başka tür suçlan bılıyordu. Tek- nığı, teknolojıyi, yeni metotlan kullanarak yapılan komplike cınayetlen çözmek, çok kolay olmuyor. Dünyanın birçok yerinde, cinayetler meç- hul kalıyor. Otof Palme'yi. Kennedy'yi öl- dürenler, hâlâ belli değıl. Ümıt ve temennı edıyorum kı. Türk polısı, bunu yakalaya- caktır. Bu ınşallah. tesadüflere kalmaz. - Siz, Mumcu'nun 'korunması gereken bir kişı' oMuğunu açıkladınız. Ankara Va- lisi Erdoğan Şahınoğlu. sokakta görev ya- pan polisler tarafından korunduğunu açık- ladı. Ancak. o polisler. sonjşturtna sürecin- de. Mumcu'yu tanımadıklan, e>ini ve ara- basını bilmedikleri \olunda ifade \erdiler. Ardından. Mumcu'nun koruma Lstcmcdi- ğineUişkin açıklamalar yapıldı. Ancak des- let, koruma istememesine karşın, yazar Azız Nesın'i kormor. Bu açıklamalar ile uygulama arasında bir çelişki >ok mu? Mumcu, koruma ıstemıyordu, sokak ko- runuyordu. Çok yerlerde. sokak koruması önemli. En küçük bir ıhbar. açık seçık de- ğerlendınldı. Polıs. en küçük ipucunu de- gerlendirdı. Bu kadar yapabıldi. Belkı de polisın aczıydı, şanssızlığıydı. Ehnden bu kadar gelıyordu. - Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Ankara Emnivet Müdürü olduğu dönemde. Bahriye Üçok'un öldürülmesinden sonra, "kendilığinden Mumcu'ya koruma' > r erdi. Bu koruma işlemi, ne zaman. kimin talima- tı üzerine, neden kalktı? Onu bılmiyorum. Korunması gereken kı- şıler korunuyor. Müracaat üzerine yapılı- vor. Azız Nesın. uzaktan korunuyor. Oyle pohsler var kı, bakan tanımıyor. Bakan ta- nımayan koruma pohslen var. "Konı" de- nılıyor. -Teoman Koman,MİTMüsteşanoJarak göre> yapnğı dönemde, Mumcu'nun da ara- lannda bulundugu gazetecilere. 'ellennde. öldürülebıleceklerınedaırbılgılerbulundu- gunu' aktardı. Buna karşın, emniyet teşki- latının Mumcu"\Ti korumaması, istihbarat birimleri ile emniyet arasında uyum olma- dığını göstermiyor mu? Zaman zaman emnıyetle istihbarat teşki- latı arasında kopukluk olabilir. Bu kuruluş- lar, meslekı durum duyarlılığı içınde rekabe- te gırer gıbı bir görüntü verebihyorlar. Ge- nellıkle istihbarat ile emniyet teşkılatı. uyum ıcınde çalışıyor. - Mumcu'nun öldürüleceğine dair bilgiye sahipolan MİT, bunu emniyete iletmedi mi? Bilemem kı. Onu, Teoman Koman'a so- run. - Güldal Mumcu. Ülkü Coşkun'un, ken- disine"'Buolayıdevletyapmıştır. Sıyası ık- tidar isterse bu iş çözülür" dediğini açıkla- dı. Cı^kun'un.daha sonra reddertigibu söz- leri nasıl degerlendiriyorsunuz? Ülkü Coşkun kım? - Olaydan sonra. Ankara Devlet Gü\en- lik Mahkemesi'nde.suikastla ilgili soruştur- mayı yüriitmekle göre> lendirilcn savci- Hukukun ana kuralı. ıddıayı ortaya ata- nın, ispat etmekle mükellef olmasıdır. Ol- kü Coşkun diyorsa kanıtlamalıdır. OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada para kazanıp köşeyi dönme- yı bir yaşam biçimine dönüş- türmekle kalkınmanın ola- naksızlığı kanıtlanmıştır. Ama hiç kimse olayın bu yanına değinmiyor; modeli inatla korumak için elbirliği eden- ler, rantiye toplumuna dö- nüşmüş, kayıt dışı ekonomisi aşırı biçimde genişiemiş bir ortamda güçlü bir lobi oluş- turmuşlardır. Medya, bu lobinin ağıriıklı kesimlerinden birisidir; de- mokratik kıtle örgütleri ve sendikalar, SHP'nin hükümet ortağı olması nedeniyle etki- sizleşip yeterii muhalefet ya- pamadıklan için modeli gün- deme getirmek guçleşiyor. Oysa kendi mantığı içinde bile koalisyon hükümetı ba- şarısızdır, ıstıkrarsızlığın göl- gesi gün geçtikçe koyulaşı- yor; hükümet, IMF'yı de memnun edememiştır; bu yolda yeni önlemler alınması için çalışmalar sürüyor. Sonuçta 1991 seçimlenyle iktıdara gelen partiler ortaklı- ğı tarihsel bir fırsat kaçımnış- tır; bugün ne DYP'nın başın- da Demirel var. ne de SHP'nin başında Inönü bu- lunuyor; ekonomıde ıflas sergilenıyor, demokratikleş- mede bir arpa boyu yol gidil- mıştır. Her partının geleceğe dönük programını bu koşul- lara göre ayarlaması gerçek- çılık olacaktır; ama ne yazık kı bugün seçim yapılsa, san- dıktan Türkiye'ye yön vere- cek bir sonuç çıkacağı da kuşkuludur. Karamsarlık güzel bir şey değildir; ama iyımser olmak için gerçekleri görmezlikten gelmek, karamsarlıktan da kötü bir tutumdur. Sorunlarımızı çözmek için önce yaşananlara doğru bir tanı koymak gerekir. Doğru tanı karamsarlık değildir. • • • Gözler yine - Ozaflar'a çevrildi • Baştarafi 1. Sayfada uzunyıllarbaşkanlığınıyaptığı vekurucu oldu- ğu Türk Kadınını Güçlendirme Vakfı'nın "Pa- patyalar" olarak tanımlanan üyeleri ve düzen- lenen etkinliklerle anıldı. Anne Özal, o vıllarda ANAP'taki aktif siyasi rolü ve ANAP lstanbul tl Başkanlığı'na aday olmasıyla da dikkatleri üzerine çekmişti. Özal ailesinin en küçük üyesi Efe Özal, gece yaşamı ile gündemden eksik olmazken kızlan Zeynep Özal ve aynldığı eşi Asun Ekren hem düğünleri hem de "hediye Jaguar" olaylanyla kamuoiiınu aylarca meşgul ettiler. Oğul Özallar'ın malvarlıklan da medyaya malzeme oldu. Semra Özal, oğlu Efe Özal için "Dikili bir ağacı bile yok" derken Efe Özal. mil- yarlık sermayelerle borsada ış yapan aracı ku- rum kurdu. Büyük oğul Ahmet Özal ıse kurdu- ğu Kanal 6 Televizyonu ile ünlenirken, ANAP iktidan sırasında arkadaşlannın danışmanlıkla- ra ve hükümete bağlı kurumlardaki genel mü- dürlük görevlerine getirilmesi ile dikkatleri üze- rine çektı. Baba Özal'ın vefatından sonra "ak- siükkr" Özal ailesinin peşini bırakmadı. Civan-Edes ola\ı tlk olarak Zeynep Özal'ın eski eşi Asım Ek- ren'in mafya aracılığıyla kaçırıldığı iddialan sarstı ortalığı. Daha sonra Ahmet Özal'ın siya- sete girip girmeyeceği ve sahibi olduğu Kanal 6 Tele\ izyonu'na gelen haciz kararlanyla gün- demde kaldı Özallar. Ancak "Özal aüesi"nın adı, ANAP'taki iktıdarlan ve Cumhurbaşkanlı- ğı dönemlerinden sonra en çok "Civan-Edes" olayıyla gündeme geldi. Eski Emlak Bankası Genel Müdürü EnginCıvan'ın vurulması olayı- nın hemen ardından Özal ailesinin adı bu soruş- turmaya kanştı. Civan'ı vuran kişinin ıfadesinde yeraltı dün- yasının ünlü babalanndan Alaattin Çakıcı'nın adını veımesi ile genişleyen soruşturmada Ça- kıcı'nın eski kayınpederi Dündar Kılıç'ın ken- dilerini "haörü bir kişinin aradığını" söyleme- siyle soruşturma büyütüldü. Daha sonra Çakı- cı'nın eski eşi ve Dündar Kılıç'ın kızı Uğur Kı- lıç (Çakıcı) lstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şube Müdürlüğü'nde yaptığı açıklamada "ha- örü kişPnin Semra Özal ojduğunu söyledi. Bu eelişmeler üzenne Semra Özal ve Zeynep Özal, Tstanbul Mali Şube'de ıfade verdiler. Civan-Edes rüşvet davasının ilk duruşmasın- da ise Uğur Kılıç açıklamalannı sürdürerek. Ka- nal 6 Televızyonu'nun sahibi Ahmet Özal'ın adını da açıkladı. Kılıç'a göre. Civan'dan geri alınacak 5 milyon dolarlık paranın bir kısmı Ah- met Özal'ın borçlannı kapatmak üzere harcana- caktı. Civan'ın vurulmasıyla ilgili davada mahkeme heyeti Özallar'ın tanık olarak çağnlmasını ge- reksiz bulurken, rüşvet davasında Semra ve Zey - nep Özal'ın tanıklığına karar verildi. Ve lstan- bul 7. Ağır Ceza Mahkemesi, Özallar'ın ika- metgâhlannın bulundugu karakollara tstanbul Cumhuriyet Bas,savcılığı aracılığıyla müzekke- re yolladı. Yazı gereği, duruşmaya katılmayan tanıklar, polis tarafından "mevcutlu" olarak ha- zır bulunduruluyorlar. Civan-Edes davalan sürerken kamuoyunun gündemi bu kez Alaattin Çakıcı'nın eşi ve eski kayınpedcnyle ılgılı ses bantlanyla kanştı. Ça- kıcı, hem Uğur Kıhç'ı hem de Dündar KJIIÇ'I sert dille eleştırerek suçluyordu. Uğur Kılıç'ı öldürteceğini açıkladığı bildirilen Çakıcı. Dün- dar Kılıç'la ilgili olarak da sert açıklamalannı sürdürdü. Ancak ılginç tarafı ıse Çakıcı'nın açıklamalannı sürekli olarak Ahmet Özal'ın sa- hibi olduğu Kanal 6 aracılığıyla yapması ıdı. Ve son açıklama da gene Kanal 6'ya yapıldı. Ulu- dağ'da eski şoförlen tarafından vurulan Uğur Çakıcı'ya saldınyı Kanal 6 Telev izyonu'nu Ala- attin Çakıcı olarak arayan bir kışi üstleniyor ve sırada Dündar Kılıç'ın olduğunu söylüyordu. îstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden üst düzey ikı emniyet müdüriinün de adının kanştığı açıkla- malarda Çakıcı, sürekli olarak Uğur Kılîç'ı "na- mus" nedeniyle öldürttüğünü söylüyordu. Ancak baba Dündar Kılıç'ın gazete ve tele- vızyonlara yaptığı açıklama, cınayetle ilgili so- ruşturmayı başka bir yöne sevk ettı. Dündar Kı- lıç, kızının namus nedeniyle değil. "para için" öldürüldüğünü söyledi. Baba Kılıç. "Ahmet OzaL Alaattin Çakıa'ya "Ne gerekiyorsa yapa- lım.^nnemı karakola görürmeyelim' dedL Buci- nayet namus meselesi değil, para meselesidir" dı- yordu. Özal ailesinin adı bu kez baba Dündar Kı- îıç'ın ağzından dökülen iddialarla Uğur Kılıç cinayetine kanşmıştı. Yasa ne diyor? Hukukçular. Ceza Muhakemeleri Usulü Ka- nunu'na göre cumhuriyet savcılannın Dündar Kılıç'ın medyada yayımlanan sözlerini ihbar kabul etmesi ve soruşturma başlatmalan gerek- tiğini belırtiyorlar. CMUK'a göre kamu davası- nın hazırlanmasında CMUK'un 151. maddesin- de suçlara dair ihbarlar, şifahi veya yazılı ola- rak cumhuriyet savcılığına zabıta makam ve me- murlanna ve sulh hâkimlerine yapılabiliyor. CMUK'un konuyla ilgili 153. maddesi ise "Cumhuriyetsavcısı, ihbar veya herhangi bir su- retle bir suçun işlendiği zehabını verecek bir ha- le muttali olur olmaz. kamu da\ asını açmaya ma- hal olup olmadığına karar \ermek üzere hemen işin hakikatini araştırmaya mecburdur" diyor. Hukukçular, bu durumda savcılann soruşturma başlatarak Dündar Kılıç'ın ifadesine başvura- caklannı. bu ıfade sonucunda ise Özal ailesin- den adı geçenlerin de ifadesinin alınabileceğini söylüyorlar. Eğer savcılar soruşturmada suç un- suru bulurlarsa dava açıp adı geçenleri yargıla- yabilıyorlar. Hukukçular, Dündar Kılıç'ın da isterse cum- huriyet savcılannın soruşturmasını beklemeden doğrudan ihbarda bulunarak dava açılmasını is- teyebileceğini belirtiyorlar. Her ıki durumda da eğer savcılıklar soruşturma sonucunda Kılıç'ın Özal ailesiyle ilgili sözlerinde suç unsuru bulur- larsa Özal ailesinden adı geçenleri de yargıla- yabilecekler. Bu arada Uğur Kılıç'ın Feriköy Mezarlı- ğı'ndaki mezarını dün aile dostlan ziyaret etti. Mezara ilk olarak Dündar Kılıç'ın eski eşi Ay- şe Toros geldi. Daha sonra da Kılıç'ın arkadaşı Tuba Koç ile geçen yıllarda öldürülen İdrisÖz- bir'in (Kürt Idris) yeğeni Didem Özbir mezan ziyaret ettiler. Akşam saatlerinde mezarlığa ge- len Zafer Ulaş adlı bir kişi, gazetecilerin fotoğ- rafını çekmesine engel olmak isterken. "L'ğur'a kalkan eller kınlacak" diye bağırdı. Tetikçi ifade değiştirdi • Baştarafi 1. Sayfada ilk jandarma takımı, vılayet ve ad- lıye arasında görevlendirildi. Ar- dından emniyet müdürlüğü üst dü- zey yöneticilerinın koordinasyo- nunda resmı polisler, Bursa Adlı- yesi'nın bulundugu semtte güven- lık kordonunu genişlettiler. Dün saat 07.30 da adliyeye getınlen sa- nık Keskın. rahat hareketlerıyle dıkkati çekti. Olay günü üzerinde olan kabanıyla adliyeye gelen Kes- kin, gazetecılere sakin bir şekilde poz verdi. Saldınnın hemen sonrasmda "Alaattin ağabeyim istedi, vur- dum" diyen Keskın'in, dün cıka- nldığı Nöbetçi Mahkeme'de ifade değiştırerek ilk sözlerinden vaz- geçtığı belirtildı. Tetikçınin. bası- nın alınmadıgı ve yanm saat süren sorgusu sırasında. şu görüşleri sa- vundugu öğrenildi: "Olay günü ben de Uludağ'day- dım. Otelde L'ğur Kılıç ile karşdaş- üm. Beni görünce 'Burada ne an- yorsun' diyerek küfretti. Tabanca- mı çıkardım,vurdum. Cinayeti yal- nız işledim. Bana kimse talimat vermedi." Cumhunyet Savcısı Reşat Gür- soy ıse gazetecilerin ifadeye yöne- lık sorulannı yanıtlamadı. Gürsoy. "Cinayeti işlediğini kabul ettL Tu- tuklandı" demekle yetindı. Abdurrahman Keskin'ın ifade değıştırmesını yorumlayan bazı emniyet görev lıleri. tetikçinm.Ala- attin Çakıa'nın Türkıye'deki ya- kın adamlannı korumaya yönelık stratejı nedeniyle bu yaklaşımda bulunduğunu öne sürdüler. Bu kı- şılere göre Dündar Kılıç ve Alaat- tin Çakıcı arasında önümüzdekı dönemde başlayabılecek olası "kanb hesaplaşma"da yeni isimle- rindevreyegırmesımümkün. Em- niyet yetkılılen, konuyla ılgılı ola- rak şunlan söyledıler: "Alaattin Çakıcı, son eylemiyle karanlık dünyada ön plana çıktı. Çakıcı'yı bu eylemde destekleyen kurmaylarından ikisinin Ijlu- dağ'da olduğuna yönelik bilgüeri- mizvar. Ama tetikçi, saldından he- men sonra cinayeti kabul etti. Bu- nun için şüpheli kişüere yönelik ça- hşmalar kısa süre duraksadı. Tüm ilgi ve kanıtlar tetikçiye yönelince, Çakıa'nın iki yakın adanııjandar- manınelinden kactı. Eğer sanık ifa- de değiştirdiyse Alaattin Çakıcı dı- şında çahşmalarda sorumlulağu bulunan kurmaylan korumaya yö- nelik bir çaba içindedir. Dündar Kılıç'ın kendi yöntemleriyle topla- dıgı bUgilerle. bize ulaşan bilgikr eşdeğerli. Yani. tetikçi l ludağ'a çok sLstemli birçahşma sonucu gel- dL İşin boyutunun büyümesinden endişe ediyonız. Eğer. tartışmalar Çakıcı ve Kıuç arasından çıkıp iş dumasına sarkarsa işte o zaman Engin Civan örneği yaralamalar >a da boyııtlu sakünlar gündeme ge- lebilir." Saldından hemen sonra yakala- nan tetikçi Abdurrahman Keskın. Uludağ'dan zırhlı cezaev ı araba- sıyla Bursa'ya getirılmiştı. Ancak Keskin'ın nerede gözaltında tutul- duğu konusunda gerek jandarma yetkilileri. gerekse polis bilgı \er- memıştı. Korumasına olağanüstü önem verilen tetikçinin Bursa E Tıpi Cezaevı'nın bir odasında tu- tulduğu öğrenildi. Gözaltındakı bir kişinin cezaevinde korunmasının "ilk kez" olduğuna dikkat çekildı. Abdurrahman Keskin'in babası Hüsnü Keskinin ifadesi ise dün Zonguldak'ta alındı. Oglunun böyle bir olaya kanş- masından utanç duydugunu. bu olaydan sonra kimsenin yüzüne bakamadığını belırten baba Kes- kın, bu olaydan sonra polisın ken- dısıni bulamadığı ıddıalanyla ılgi- lı olarak "Hiçbir yere kaçmadım. Evimdeydun" dedi. Oglunun olay- dan dört gün önce evde olduğunu açıklayan Hüsnü Keskın, şunlan söyledi: "Birden kimseye bir şey söyle- meyerek e\den çıkıp gitti. Devam- h habervermeden giderdi. Bana şu ana kadar beş kuruş faydası olma- mıştır. Böyle bir olaya kanşOğı için oğlumdan utanıyorum." Zonguldak Emniyet Asayış Şu- be Müdürü AnJla Ozgün, bu olay- la ılgılı olarak Abdurrahman Kes- kın'in amcasımn ifadesinin de alı- nacafını söyledi. Çakıcı'nın Kanal 6'ya yaptığı açıklama nedeniyle asayışten so- rumlu lstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Çağlar'la bır- lıkte hakkmda soruşturma başlatı- lan terörle mücadeleden sorumlu Müdür Yardımcısı Hüseyın Koca- dağ dün Gayrettepe'dekı makamı- na gelışı sırasında basın mensup- larının sorulannı yanıtladı. Çakı- cı'nın tehdit ve iddialan üzerine koruma altına alındığı yolunda çı- kan haberlere tepkı gösteren Koca- dağ "Ben bir psikopatın ettiği tele- fon üzerine koruma altına alınma ihtiyacı duyarsam. kimliğimi bıra- kır. hemen gorevimden avnhnm" dedı. Meslek havatı boyunca 28 yıldiT yasadışı örgütlerle mücade- İe ettığını ve şımdıye kadar hiçbir şekilde koruma ihtiyacı duymadı- ğını \ urgulayan Kocadağ. koruma polislennın ısranna karşın ev ınden makamına yalnız geldığinı açıkla- dı. Kocadağ. "Alaattin Çakıcı ya- kalamncaya kadar korumamı \-e şoförümü bırakıp yalnız başıma dolaşacağım" dedı. Haklannda başlatılan soruşma- yıda eleştıren Kocadağ. şunlan söyledi: "tki dürüst \e başanlı polis mü- dürü hiçbir değeriolmayan mafya bozuntusu y üzünden yıpratıldı. Şu ana kadar söyienenler büyük bir düzmeceden ibarettir. Bir emniyet mensubu için tahkikat başlartna gereği duy ulursa. bunun ön araştır- ması yapılır. Ancak yine de amirle- rimin yaptığı şeylere sayguı dav- ranmak dummundayım." Kılıç'ın öldürülmesının kesın- lıkle "namus meselesi" olamaya- cağmı savunan Kocadağ. "Buna üç yaşındaki bir çocuk dahi inan- maz"dedı. Bu olay larla "bir taşla çoksayıda kuş vurulmaya" çalışıl- dığını belırten Kocadağ. sözlerini şöyle sürdürdü: "Ye başanh olmuşlardır. Yazılan senaryo gereği ilk \ urulan kuş. İs- tanbul polisinin yıpratılması ol- muştur. Diğerleri ise tek tek açık- lığa kavuşacakhr. Bantra, Uğur Kılıç'ın bir polis müdürü ile ilişkisi olduğunu ortaya atan kim? Ahmet Hamoğlu. Ahmet Hamoğlu'na bunu söyleyen kim? Hüseyin Ko- cadağ. Bu durumda, çok takdir et- tiğim mesai arkadaşımı ispiyon et- mtş gibi oluyorum. Ancak böyle bir şeyin kesinlikle olmadığını \hmet Hamoğlu da Hüseyin Kocadağ da söylüyor." Dün bir açıklama yapan AliŞen. L'ğur Kılıç'ı Bursa'ya götürenhe- lıkopten Alaattin Çakıcı'nın tele- fonla kendılerınden kıra-ladığını kabul ettı. Şen yaptığı yazılı açıklamada Çakıcı'nın oglu Adnan Şen'ı ara- yıp Ugur için helıkopter ıstedıgını anlatarak helıkoptere binerken Uğur Kılıç'ın Alaattin Çakıcf nın kesın talımatı olduğunu belırterek kıra parasını ödemek ıstedıgını be- lırttı. Helıkopter ve uçak ışletmecılı- ğı yaptıklannı kaydeden Şen. he- lıkopter kiralama dışında bu olaya kanşmadıklannı vurguladı. Altııı Küre Forrest Gıımp'ın • Baştarafi 1. Sayfada Cenaze" fîlmindeki rolüyle en iyi erkek komedi oyunculuğu ödülünü kazamrken, Jamie Lee Ctırtis "Gerçek Yalanlar" fîlmindeki oyunuyla en iyi kadın komedi oyımcusu seçildi. En iyi müzik dalında ise Altm Küre ödüiü "Aslan Kral" fılminin "Can You Fed The Love Toıdght?" parçasına verildi. En iyi yabancı fîlm dalmda ise Belçika yapımı "FarineDi'*, Altuı Küre'ye değer görüldü. Drama dalında Altm Kure'yi alan Forrest Gump, bugüne kadar 300 milyonluk gişe geliriyle tüm zamanlann en yüksek gişe hasılatı getiren filmleri sıralamasında E.T, Jurassic Park ve Yıldız Savaşlan filmlerinden sonra dördüncü sırada yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle