Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 OCAK 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET
»«
SAYFA
KULTUR 15
Zehra Aral'ın resim sergisi Türkiye İş Bankası Parmakkapı Sanat Galerisi'nde sürüyor
Itısanca yaşanması dîleğiyle...
FERİDUN METİN
Zehra Aral'ın Turkıye İş Bankası tstanbul Par-
makkapı Sanat Galensf nde surmekte olan sergı-
sı, bana yazma ısteğı verdı Yıllardan ben. onem-
lı bır kısmıni oluşma surecı ıçınde çok yakından
ızledıgım resımlenyle yarattığı ozgun duyarlılık
alanı bende denn etkıler uyandınrdi her zaman
Zehra Arai'la ılgılı ılk anılanm çok eskılere uza-
nıyor Doğup büyüduğümuz taşra kentınde, her
türden rneyve ağaçlannın bulunduğu bahçeler
ıçındekı e\lerimızın kapısinı çalmadan gırerdık.
Anneler, babalar, buyukannelenn bırlıkte oturdu-
ğu çok çocuklu bıraıleydıler Zehrabenden on yaş
kadar küçuktu Belleğimde ondan kalan ılk anı,
evlennın onundekı, asma yapraklarıyla golgelen-
mış, kaba taşlarla döşelı avluda. yaralı bır serçe gi-
bı seke seke yuruyen, olümcul bır hastalıktan ye-
m çıkmış, son derece zayıf. solgun, kınlgan. mı-
nicık bır kız çocuğunun gorüntusudur Butun bu
guçsuzluğu ıçınde, kuçuk çocuklara özgu masum
muzıplıkler. şakalar yapmaktan da gerı kalmazdı.
Oradan temellı olarak aynlıp İstanbul'a geldığım-
de on yaşlanndaydı
Daha sonralan Guzel Sanatlar Akademısı'nde
öğrencı olduğu. de\let bursu ıle Pans'te egıtım
gordüğü yıllarda da artık ıçten bır dostluğa donu-
şen ilışkılenmız giderek dennleştı. yaşamını, ça-
lışmalannı çok yakından ızledım Yırmı yıl kal-
dığım yurtdışından donüşumde de bırlıkte oldu-
ğum ilk ınsanlar arasındaydı
Söyleşımıze. çok güç ce\ap \enlecek bır soru
olduğunu bıle bıle. "Niçin resim yapıyorsun? Ni-
çin başka bir şey değü de resim" "dıve sorarak gı-
n>orum O da -Çok guç bır soru bu" dıyor ve
" Başbuıgıçta tam anlamıylakendütğtndenoîdubu.
Hatta ilk başladıgım zamanı anımsamıyorum bi-
le"dıyedevamedı>or "Etkılendiğımherşey ben-
de resim yapma isteği uyandınyordu. İçimden ge-
leni yapryordum. Ama bilınçli bir çalışmay a donüş-
tûğıinden bu yana yaşamsal bir geneksinim. ken-
dimi, dunyayı anlama veanlatmaya çalışmanın yo-
lu. başka bir de>işle, bir yaşama. kendini gerçek-
leştirme biçimi oldu benim için."
İlk yıllarda çevresınde resim yapan hıç kımse
olmadığı ıçın bır ozenme duygusu da soz konusu
değıldır "Büdigin gibi kıiçıik bir taşra kenh'ndey-
dim ve kent sanat dünyasından uzakn. Resim sa-
natı diye bir şeyin farkında bile değUdim." Resim
ustalany la ılk ıtışkı^ı ıse Istanbul"a egıtım ıçın gı-
den agabevının getırdığı Cauguin ve Cezanne'a
aıt ıkı kuçuk resımlı kıtap yoluyla oluyor "Orta-
okul ikinci sınıftaydım. Ozellikle Cezanne'ın re-
simlerinden çok etkilendim. onun gibi resimler
yapmay a başladım. Bır de Hayat dergisi vardı. Or-
ta sayfalannda roproduksiyonlar yayımlardı.
Empresyonistlerden, bizim eski ressamlardan fi-
lan. Hatta bir keresinde bunlardan birini bir arka-
daşın isteği ü/erine kopya etmiştim. Anıa bunun dı-
şında başka kopyalar yaptıgımı hiç hatıriamıyo-
rum. Kopya yapmay ı hiçbir zaman sevmedim."
Istanbuİ'da bır Guzel Sanatlar Akademısı oldu-
ğunu, orada resim eğıtımı venldığını de yıne ağa-
beyı soy'Kıyor ılk olarak Bır tutku uyanıyor ıçın-
de ve sonuç olarak bır dızı ekonomık soruna rağ-
men akademıye gırmey ı basanyor
"Her resim benim için yeni bir serüvendir" dı-
vor Zehra Aral. "Sovlediğim gibi bir tur yaşama
biçimidir." Pekı bu seruven sonucu ortaya çıkan re-
sımlerle ne ıletmek ıstıyordu
7
Bakanlann nelen
duşunmesını. nelen algılamasını. nelen hıssetme-
sını ıstıyordu
0
-Buna cevap vermekte çok zor" dıye > ınelıyor
"Resim çok zor bir olay. Resmi anlatmak ise daha
da zor. Resmin birçok kendi iç sorunlan var ayn-
ca. Ben daha çok dış etkilerin. doğanın, insanlann,
toplum ola\lannın bende bıraktığı her tür etkiyi.
yarattığı düşunce ve duygulan resünle anlatmaya
Kâğıt ü/erine Yağlıboya 19"
1
!, 34\25 em.
çalışıyorum. Yani resim yaparak düşünüyor,duy u-
yor, kendimi tanıyorveanlatıyorum. \nlalmakis-
tediğimı anlatabilmişsem, konuştuğum bu resim
diliyle diğer insanlann yaşamına veni bir bakış,
veni bir duyariık ekieyebildiysem o zaman kendi-
mi başanlı hissedebiliyorum" dıyor
tnsanlarla. çok çabuk ve sıcak ılışkıler kurar
Zehra Aral, çoğunlukla da neşelıdir En cıddı ola> -
lann gensınde bıle saklı olan mızahı bulup çıkar-
manın da gızlı bır ustasıdır "Peki, biitıin resimle-
rinden yansryan bu "acı" niye" dıye soruyorum bu
kez dc "Teması ovle olmayan resimler için dc sö/
konusu bu."
"Doğrusu tam olarak bilemiyorum. Örne-
ğin şu resmi bir çiçekçi kadından csinlendim.
Burada beni ilk çeken renk cümbüşü oldu. Çin-
gcncnin çiçckleri ile ilişkisi oldu. Ama scn
"acı"diyorsun. Benim resimlerim için başkaları
da sövlüvor bunu. Kimbilir belki dc bilinçaltına
verle^miş acılardan kav naklanıvor. Voğun acılı do-
nemler va^adık çunku. Hâlâ da vaşıvoru/. Televiz-
vonu açıvoruz, vürek kabartan habcrler. Gazete
okuyoruz. sokağa çıkıvoruz, yine acılı bir olav ya
da olgu. Kargınmış bir dünvada vaşıvoru/ sankL
İnsan, sanatçı olarak dunyadan sov utlanamıyor.
Tersine bütun bunları daha derinden duvuyor.
Evet, diğer insanlarla biıiikte gcrçekten neşeli ölu-
yorum. Ama resim tek başına >apılan bir sanat Tek
başıma tuvalle karşı karşıva kaldığımda belki de o
actlann tortusu yoğunlaşıvor ve bu, isteyerek >a da
istemeyerek tuvak yansıvor. Bu tur acı konuian iş-
lcvrsim birazda bunlann bir daha olmaması dile-
ğimden getivor. İnsanca yaşanması dileğimden."
"Burava şunu da eklemek istivorum" dıye de-
v anı edıyor. "dramatik bir temav ı işk-diğimdc, ör-
neğin Na/j doncmine ilişkin, bov nundan iple çeki-
len insan resmindc olduğu gibi tcma, olav ın dramı,
heni derinden etkilivor clbette. ama resmi yapar-
ken teknik kavgılar, estetik kaygılar one çıkıyor.
Dram duygusu kayboluvor. Bir cerrah gibi tıpkı.
Hastav ı amelivat ederken kesip biçerken nasıl onun
acısını hesaplamıvorsa. kendisi de acı duv mav ı bir
vana bırakıvorsa, butun amacı tıp bilgisini sonuna
kadar kullanarak hastay ı iv i etmekse. ben de bu ko-
nular uzerinde voğunlaştığımda av nı duy guv la ça-
lışıyonım. Vani vaphğım şeyin guzel resim olması.
onu resim olarak gorebilmem öneçıkıvor. Zaten te-
ma kendini ancak resim başanlıysa duv urabilir.
Resim başanlıysa operatorün başansı gibi 0 tema-
yı vaşatabildiğime inamvorum. Hiçbir zaman hi-
kâvenin on plana çıkmasını istemivorum. Ama te-
manın bende yarattığı duvariığın iletilebilmesini,
başkalan tarafından algılanabılmesini istivorum.
Onlann yaşamına çarpmasını, dunyalannda yer
almasını İstivorum. Sovlcdiğim gibi sanat bir var
oluş biçimidir benim için bu rvsimde vansımalı."
"Bu vuzden valnı/ca estetik kavgılarla resim
vapılmasını da anlamıyorum. Bazı resimler gö-
riiyorum örneğin: ""şu renkler arasındakı ılışkı-
ler ne guzel çozumlenmış" divorum. Hoşlanıyo-
rum da. Ama sonra arkamı dönünce etkisi geçip
gidivor. Bir boşjuk kalıvor. Vani bir sanat eseri kar-
şısında bu sjnjtçının dunyayhı ılışkılerı nedır
konusunda bazı algılamalanmız olmalı divorum.
Vani bu dunvada yaşavan biri olarak nasıl u/ak ka-
lınabilir veryuzunde olanlara? Uzak değilse, bu
duvartığı, şu ya da bu biçimde nasıl yansımaz sa-
natina bilemiyorum."
\anı soyut sanat konusunda m\ sövluvorsun
bunları. ornegın Kandinsky, Mondrian, Rotko ve
daha birçok soyut sanat ustalanna da aynı gozle-
mı bakıyorsun
1
'
-Havır ne soyut sanata ne de başka bir akıma
karşı onvargılıdeğilim. Örneğin Mondrian'a sav-
gım var. Ozgıin bir sanat fdsefesine davanarak
sanat vapanlara savgı duvuvorum. \ma taklit-
lerinden de sakınmak gerekiyor. Sanatçının > apıt-
lanndan kendi dunvası vansımalıdır divorum."
'19. yüzyıl melodramlannın uzantısı' Çürük Temel ile 'devingen' bir okuma tiyatrosu
Eski zaman tiyatrosundan bir çeşniASUMARO
Şehır Tıyatrolan'nın emeklı
ustalan yıllar sonra venıden bı-
raraya gelıyorlar, üstelık 80 vaş-
gununü kutlayan bu ıhtıyar delı-
kanlının Türk ızleyıcısıne ılk
'merhaba' dedığı o> unla Hüse-
yin Suat Valçın"ın Fransız \azar
Emile Fabre'ın o>Tinundan uyar-
ladığı "Çünik Temer. bu kez
Zihni Küçümen tarafından bır
okuma tıvatrosu olarak sahneye
taşınıyor
19Ocakl916tanhmdeılkkez
sahnelenen" Çürük Temel'". bır
boşanma olayı etrafında gelışen
olayları ele alıyor Olayın baş-
kahramanı, ılk kocasından ken-
di ısteğıyle boşanmış, oğlu Fe-
rit'ı kocasına bırakıp kızı Per-
vin'ı de yanına alıp bır başka
adamla evlenmış bır kadın Ço-
cuklar buy udukten, çıftın dun> a-
ya getırdıklen kızlan İclalevlen-
me çağına geldıkten sonra sorun-
lar da başlıyor
Tam lclal'ın evlılık hazırlık-
lan surerken adamın işlen kotu-
leşıyor. bırde usrune Ferıt'le Per-
vın mırastan uzerlenne düşen
payı ıstıyorlar Olaylann ortasın-
da kalan kadın, hepsını bırden
memnun edecek bır formul ara-
maya başlıyor
Tıyatronun emeklı sanatçilan
Nejdet Mahfi AyraL Şehime To-
roa, Fuat İşhan,Jeyan Mahfi Tö-
züm, Miicap Ofiuoğlu ve Nüvit
Özdoğruya Hale Akınlı, Ceüle
Toyon ve Sevil üluyt»run eşlık et-
tığı oyunu gunumuz Turkçesıne
Sezai Gülşen v e Doğan Vavaş çe-
vırmış Ilkonceılksahnelenışın-
dekı sufle defterı ve Fransızca
aslı ele alınarak tekst çalışması-
na başlanmış Zıhnı Kuçumen,
'Çürük Temel' okuma tiyatrosu olarak hazırlamrken ilk sahnelenişinın sufle defterındendeyararianılmı^. ıDL\RIM B\RA\)
oyunun bazı >erlerını aslına ba-
karak değıştırmek zorunda kal-
mış ** İkinci perdeyi veniden
uvarlatnak zorunda kaldım çıin-
kiı v apılan değişikliklerle piyesin
dengesi bozulmuşru. Final de çok
anlaşılmaz haldeydi onu da aslı-
na bakarak veniden uvaıiadık".
Kuçumen, oyunun Turk toplu-
muna ujdurulmasında da boş-
luklar olduğunu. 1916'dakı ılk
halını oynamak ıstedıklen ıçın
bunlara dokunmadıklarını belır-
tı>or
Burjuva aılesının sergılenen
dramının da Turk toplumuna ol-
dukça yabancı olduğunu dıle ge-
tıren Kuçumen. kadının oğlu ış-
çı olacak dı>e korkmasının da
bugun geçerlı bır şey olmadığı
ınancında "Bugun artık oğlu iş-
çi olacak diye korkan bir aile kal-
dığını sanmıvorum. \dam iflas
etmiş, bu iflas, burjuvazi arasın-
da çok ayıp gorunen bir şey, her-
kes birbiriyle bir servet yarışı
içinde".
O dönemin oyun tarzı
Oy un bır okuma tiyatrosu ola-
rak sahnelense de. oyuncular su-
reklı bır >erde oturup rollerını
okumuyorlar Oyuna kımı jest-
ler de eklenmıs "Tiyatroda ku-
ral yoktur. Evet, belli kurallar
vardır ama her sahneye kovan bu
kurallan veniden kendisi yaratır
yeter ki, kabul edilebilir olsun.
Biz burada devingen bir okuma
tiyatrosu söz konusu ediyoruz. Bi-
raz da o dönemin oyun tarzını
vermek için".
Konunun hıçbırguncellık taşı-
madığını kabul edıyor Kuçu-
men "19.yüzyıl melodramlan-
nın bir uzantısı" dı\c tanımladı-
ğı oyunun yıne de Turk se>ırcısı
tarafından sevıleceğını, çunku
Turk ınsanının aıle dramlarına
meraklı olduğunu belırtıyor
Boylesıne usta oyunculann bır
arayageldığı bırekıpleçalışmak
hem zevklı, hem de zor olmuş
Kuçumen ıçın "Aynı sıkıntılan
tekraryaşıyorum. Çünkii ben de
emekli oldum, ben de uzun süre-
dir bu tiyatroda piyes sahneye
koymuyorum. \y nı kaprisler.ay-
nı üziıntuler. aynı şikayetler. Ay-
nı şeyleri tekrar yaşadık ama bu
mutlu bir vaşantı oldu. Oyuncu-
lar huysuz birer beygire benzer
eğer benzetme yerindeyse, onla-
nn dizginlerini zaptetmek çok
zordur. Bende65yaşındayım,es-
kisi gibi değilim, şimdi eve gidin-
ce bir tane tansiyon hapı alaca-
ğım. Çiınkü soy lediğinizin hepsi-
ni almanı/ mümkun değil. Yine
deeski arkadaşlanmla tekrar bir
arada olmak gayet tabii nostal-
jik, güzel bir şey, bundan da mut-
luyum".
Oyunun açılış konusmasını
1981 yılında ben tıyatro sahne-
lennden uzak olan Viucap Oflu-
oğlu yapıyor. eski arkadaşlany-
la. sevdığı doslanyla bırlıkte ol-
ma heyecanıyla
Çuruk Temel'de yıllar sonra
geltp hakkını almak ısteyen ogul
Fent'ı Fuat İşhan canlandınyor
1916'da Ahmet Muvahhit'ın ust-
lendığı rol ıçın İşhan şunlan so>-
luvor "Oğul hem anasız büyü-
menin, hem katı gerçeklerle, "ha-
yatın guçlukleriyle karşılaşma-
nın acısını çekiyor, onlann üste-
sinden gelmek istiyor. Boylc bir
ikilem yaşıyor".
Okuma tıyatrolarını sevmeyen
Nejdet Mahfi \yral ıse, yıne de
80 yıl sonra bu oyunun oynan-
masından son derece hoşnut
"Ben en eski aktör olarak rol al-
dım, oynuyorum. Valnızca Şehir
Tiyatrosu'nun değiL butun mem-
leketin duayeniyim ben. Bu yaş-
ta benden gayri ne tiyatroda ne
filmde rol oynayan bir sanatkar
var.
Bu piyesin ilk temsilinde oy-
nayan sanatkarlar bu işe ilk
adımını atmış üstadlarımız. Ki
onlann içinde ancak üç tane
Türk aktörii var. Bu cihetten
de cidden bu programı düşü-
nen arkadaşlarımı/ çok iy i bir
şey yapmış oluyorlar. Bu cid-
den tarihe geçmesi icap eden
bir şev". Oyunda Pervın rolun-
de karşımıza çıkan Celile Toyon.
33 yıllık sanat ya>amında hn, bu
kadar heyecanlanmadığını belır-
tıyor \e okuma tıyatrosunun zor
yanlanndan sozedıyor
Eski zaman
tiyatrosundan bir çeşni
Iflasın es,ığıne gelen ışadamı
rolündekı NüvitÖzdoğru.uygu-
ladıklan abartılı. eski oyun tarzı-
nın da kendıne gore bır tadı ol-
duğu gorusunde "Onun da ken-
dine göre bir estertği var. Biz bu
piyeste eski zaman tiyatrosundan
bir çeşni vernıeyeçalışıvonız. Bu-
nu da samimi olarak yapıyoruz.
Bu piyes o vakte göre ileri bir pi-
yes. Vazılışşekliy lede. l pu/un ti-
radlar yok, yer yer neredeyse İb-
sen'i hatırlatacak bazı pasajlar
var. Çok daha burjuva bir oyun
olmasına rağmen teknik olarak
daha modern havası \ar. Biz bu-
nu eski zaman jestleriy le ve daha
biiyük oynamamı/a rağmen,
kendi karakterini de muhafaza
ettik ve seyirciyi de güldiir-
müvor".
Ankara Birük Tiyatrosu salonsuz kaldı
Kültür Servisi - \nkara Bırlık Tıyatrosu.
kuruluşunun 25 yılına merhaba dedığı
şu günlerde. Kocamustafapaşa'dakı
ABT KultUr Merkezı kapatıldı
Ankara Bırlık Tıyatrosu.
Kocamustafapaşa'da pomo fılmler
oynatan bır sınemayı kıralayarak bır
kultur merkezıne donuşturmuş, salona
da YavuzerÇetinkaya'nın adını
vermıştı Kultur Merkezı'nde bır
'Çocuk Kulübü'nun yanı sıra bale,
tıyatro. resım, muzık ve tıyatro
atölyelen bulunuyordu "Giinese
Merdiven Davavanlar' baslığı altmda
Orhan Kemal. Nâzını Hikmet. Hasan
İzzethn Dinamo ve Rıfat llgaz'ın
anıldığı kultur merkezıne zaman zaman
başka tıyatro toplulukları da konuk oltıp
o>unlarmı sergılıyorlardı
ABT daha once saldınlarla karşı karşıva
kalmış, tehdıt telefonları almış makıne
daıresınde çıkan vangından az bır
hasarla kurtulmu^, kapıdakı Nâzım
Hikmet ve Orhan Kemal panoları
parçalanmıştı Aralannda başlavan
anlaşmazlık sonuLU mal sahıbının aı,tıgı
bın gızlı. dığen açık ıkı ayn tahlıye
davasının sonuçlanmasıvla bıtıayı
boşaltındk zorunda kalan \BJ
ovunculurı eşvalarını Esen\urt Beledı>e
Başkjnı Giırbü/Çapan'ın bulduğu bır
kamyonla. Aras kargo ışçılenrıın de
vardımıyla Esenyurt Beledıyesı'nın bır
deposuna taşidılar
l1
)7
! yılının ılk a>lannda kurulan
*\nkara Bırlık Tıvatrosu bır sure
Anadolu"vu dolaştıktan sonra Ankara"da
Çıilt^malan siırduımuş 'Gunesin Katli'.
' lı-nvke'. "ü/jjurlujjun Bedeli'. 'Uavulun
Sesi' gıbı oyunlar sahnelemış. 12
EyluTden sonra ^nkara"dakı salonu
kapatılmıştı 'İcraatın İçinden İnsan
Manzaralan' \e -PirSultan Abdal'
OMinlarını sahneleven ABT.
vavıklamalar soruşturmalar. gozaltı ve
ekonomık baskılarla. otuzu ^vrupa'nın
dort ulkesinde olmak u?ere dort \uz kez
sergılenen 'PirSultan Abdal' ovununa
karsılık 79 mahkeme kararı. on ıdare
mahkemesindcn yurutmeyı durdurmj
kararıvla karşı kjrsıv ı kaldı
AN \P ıktıdan donemınde bulabıldığı
hersalonda 'PirSultan AbdaPı \c
'Ana'yı sahneledı Buoyun
sergılenırken. ABT. Cmınonu
Beledıvesı'nın desteğıyle Sultjn.ıhmet
Cezae\ı'nın kultur merkezıne
donuşmesi ı<,ın bır şenlık duzenledı
ancak bu etkınlık kısa bır siıre Minr.ı
yasaklandı ABT. şınıdı 'Ha/iranda
Olmek Z«r" ve 'Ana' jdh oyunlarla
perdelennı açnıak. veniden sevııcısıylc
bulu^ıridk ıçın salon jnyoı (ABT'ye
ulaşnıak ısteycn ızleyııılerı n,ın tcl ^^0
44 52)
BUASAMADA
ŞUKRAN KURDAKLL
Kovuşturma
Başlıga aldığım sozcuğu, sozlukler, suçlu sayılan bın
ıçın soruşturma, araştırma, "takıbat" olarak tanımlıyor
Aslmda edebıyatçılar, yazarlar loncasının erlenne, ya-
şamlan ve sahıp çıktıkları kultur mırası oğretmıştır bu soz-
cuğun anlamını
Ne zamandan .
ilk hurufat kasalarının, baskı makınelennın kullanılabıl-
dığı Abdulaziz'lı yıllardan
Sansurcubaşı II. Abdülhamıt donemınden
Ozgurluk adına ozgurluge duşman kesılen Ittıhat ve Te-
rakkı kabadayılarının ıktıdar zorbalığından
Loncanın eski bır pîn Namık Kemal. 1872'deşoyleya-
zıyordu •
"Acaba memleketımızde kıtaptan başka men olunacak
bır şey kalmadı mı?"
Yazısını yayımladığı Ibret gazetesının murekkebı kuru-
madan kovuşturmaya uğradı, Magosa zındanında buldu
kendini
Uygarlık savaşımındakı yerıne kımseler dokunamıyor
Egemenlenn yerı tanhın çopluğu.
Servet-ı Funûn dergısı, Hüseyin Cahit'ın Fransız yaza-
rı P. Lacombe'dan çevırdığı "Edebıyat ve Hukuk" yazısın-
da, "7 789 Fransız Devrımı'nden" soz edıldığı ıçın, buyuk
devnmden 110 yıl sonra kapatılmıştı
Kıtaplığımızdakı yerıne kımseler dokunamıyor
Kovuşturma erbabının yerı tukenmışler mezarlığı
Tek partı donemınde de sonrasında da nıce edebıyat
adamı kovuşturmaya uğradı Parmaklığın arkasına gonde-
rıldı
Uygarlık tanhındekı yerlerıne barbarlar bıle dokunamı-
yor
Muddeıumumılenn, savcıların buluştukları yer. dıkta re-
]imı
Attila llhan, izmır Savcılığı na goturulduğunde on yedı-
sıne basmıştı henuz
Adı demokrat olan partının egemenlerı Halkçı gazete-
sındekı yazılanndan oturu Hüseyin Cahit Yalçın'ı ceza-
evıne gonderdıklerınde seksen yılı gerıde bırakmıştı
Attila hangı açıdan bakıyordu dunyaya.
Huseyın Cahıt hangı açıdan
Yıllar yılı dunya goruşu ayırt etmeksızın, dededen toru-
na duşunurlerın karşısında yer aldı duşunmezler ordusu
Loncamızın kultur mırasına dokunamadılar ama
Çarın polısı, Puşkin'ın evındekı butun şıırlerı, şıır çalış-
malarını alıpgoturduğu zaman "Durun, bırdakıka>"öemtş,
şaırler şaırı
"Kafamda kalanlan da gotursenız ya
1
"
Yasak mı tanır ınsanoğlunun duşunme gucu.
Işte toplum, ışte sız
Doğru bulmuyor musunuz
9
Varsa karşıt duşuncenız ne
gune duruyor?
Şımdı Turkıye Buyuk Mıllet Meclısı ne egemen olan par-
tılerın duşunebıtenlenne sorma hakkımı kullanmak ıstıyo-
rum
- Yaşar Kemal'ın o yazısından sonrakı tartışma ortamı
mı demokrasıye yakışiyordu?
Turkçemızın en guzel rornaniannı yaratan yazarımızı
Devlet Guvenlık mahkemelerınde sorguya çekmek mı''
Bu kez de Yaşar Kemal'ın kışılığınde duşunme ve anla-
tım ozgurluğu yargılanmak ıstenıyor
Nerdesınız'"
iyıleştırıcı hukumler getırecegı soylenen yasa tasarınız
nerde'"
•
Gazeteye gorerek bakmayanlar ıçın yentden
"PEN YazartarDerneğı Başkanı Şukran Kurdakul ve Ge-
nel Sekreter Alpay Kabacalı yaptıkları ortak açıklamada
şunlan soyledıler
Yaşar Kemal'ın goruşlen genış bır şekılde tartışılıyor De-
mokrasının duşunce ve anlatım ozgurluğunun onsuz ol-
maz koşulu da genış bır tartışma ortamının varlığıdır Doğ-
ruya ve gerçeğe ancak bu ortamda ulaşıhr Dunya olçu-
sundekı yazarlarını goruşlennden dolayı cezalandırmaya
yonelen bır ulkenın uluslararası alanda olumlu ımaj vere-
meyeceğı açıktır Duşun ve anlatım ozgurluğune karşı ya-
sakların sona ermesmı beklıyoruz (Cumhurıyet, kovuş-
turma açıldığınm oğrenıldığı gun 11 Ocak1995.)
4
Nâzıııı hepiınize
büyük güç veriyor'
GLNERVLREKLİK
BERLİN -Turkıve'de atılan her kahpe kurşun patlav an her sin-
sı bomba bızıde burada ta uı, bın kılometre ıızjkta canevımız-
den vuruvor ıımutlanmızda sevgımızde ve de ınançlanmızda
onulmaz >aralar açıyor I^te tam bu siradj. o çıkageldı Nâzun
Hikmet'ten okııduğu v e bııv uk bır ustalıkla ov nadığı şıırlerle y a-
ralanmıza sankı nıelhem oldu Yenıden umut. ınanç verdı Se\-
gı ektı ve gıttı N ıllanıı sanatçısı. sahnelenn yılmazbekçısı Gen-
co Erkal Berlın"deydı
Turk kultur topluluğu Dıvalog'uıı kuruluşunun 10 yıldonü-
munedenıyleduzenlenenbırdylıketkınlıklerçerçevesındeçağ-
rılı olarak Berlın'e gelen
Genco Erkal \â/ım Hik-
met'ın şıırlennden derlev ıp
sahneye uyarladığı "İnsan-
lanm" adlı oyunu ıkı gcce
kapalı gışe oy nadı Dakıka-
larcaayaktaalkışlandı Tık-
lımtıkİımdolu Dallhaussa-
lonunda oyunu birçok kışi
duv ar kenarından ay akta ız-
lerken. pek çok kışı de bılet
bulamay ıp gerı donmek zo-
runda kaldı Genco Er-
kdl'ın bu denlı ılgı gorme-
sının başlıca nedenı. uMa
oyunculuğuııun yanı sıra-.
Nâzım'ın onca şıırlerı ara-
sindan. tam da bugune scs
verecek. umut verecek. sev -
gı verecek olanları seçmı^
olmasıydı hıç kuşkusuz
Oyunda Nâ/ım ın lîursa
Cczacvı'nde geçırdığı yıi-
lar anlatılıyor O donemde
şaırımızın cezaevınden yazdığı mektuplarla şıırlennın yanı sıra.
"Memleketimdcn İnsan Manzarlan"ndan. "kuva-i Milliyc Des-
tam"ndan. "Şeyh Bedrettin Destanı"ndan \e "Taranta Babu'ya
Mektuplar"djn bolumlcr \ ar ov unda "Bizim kuşak Nâzım ileiç
içe yaşadı, ben onu ozellikle genç kuşaklara tamtmak istivorum"
dıyen Genco Erkal. gazetemıze vaptığı jçıklamayı şoyle surdu-
nıyor
"Evet ozan yalnızdır. dört duvararasına kapatılmışhr, bütün
sev diklerinden uzaktadır. Onlara, mektuplanv la şiirieriy le sesle-
nir. Fakat şuradan vola çıktını: Bir nzanı dort duvar arasına ka-
patmak mümkun değildir. O, duş «ucuvle bütun duvarlan. bü-
tun sınırian aşarak istediği yerv gidebilir. ^iirsel yoleuluklar va-
pabilir. Nâ/ıııı da şiirlerini oluştururken. kendi de bir çeşit ozgür-
lüğe kav uşuyor. Çunku. bir bakıyorsunuz, 14. y ü/y ılda Şey h Bed-
reltın tayfasının arkasına takılmış.Osmanlı'y a karşı[isy an ediyor.
Bir bakıvorsunu/, 2. Dunva Savaşı sırasında faşist İtalva'da: bir
hakıyorsıınu/, kurtuluşSavaşıvıllanndakaradeniz'debirtakay-
UıMıisi.ıl.ı K^nı.ıl l'.ıs.ı ya nıakineli tutek taşıyor. Vani sınır yok.
Islcdiği ycre, istediği biçimdegidebıliyor."
Genco Erkal, 'İnsanlanm'ı Ber-
lin'de sahneledi.