Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20EYLÜL1994SALI
HABERLER
gençtenFerneylihükümdara
DOGUMUNUN 300. YILINDA
Voltaire ve
Aydınlanma
S E R V E R T A N İ L L İ
789, tarihin yasalannın bir sonucudur. Düşünceler planında da bir meydan savaşı
vardır. Yerleşik düzen; krallığı ve ruhbaru, yani kilisesi ileçağını yitirmişgörüşlerin
temsilcisidir; karşısında ise aklı ve bilimi rehber edinmiş bir burjuva sınıfinın, yeni ve
daha ileri bir toplum özleminin dile getirilişi. Özetle, karanlığa karşı aydınlık savaşıyor.1
Parislihaşan
-2-
oltaire, 1694'te Paris'te doğ-
du, 1778'de yine orada öldü.
Hesapça, 84 yıllık uzun bir
ömür. Ama ne kadar da olay
sığmıştır bu yıllara! Hapisler,
sürgünler. kovuşturmalar,
yasaklar. parlayışlar. düşüş-
Içr... Pek az aydının yaşam
grafiği, Voltaire'inki kadar inişli çıkışhdır.
Ancak anlaşılması hiç de zor değil bunun!
Bu çalkantırun bir kaynağı düşünürümüzün
kendi yapısı ise, bir kaynağı da içinde doğduğu
toplumdu. Yaşadığı çağ, 18. yüzyıl. özellikle
de Fransa kayrayordu; düşünce planında öyle,
sosyal hareketleniş bakımındân öyle. En
baskın olay da şu, toplumda: Bir uzun süreden
beri gelişen burjuvazi, iktidara adaylığını koy-
muştur; soylulara karşı bir meydan savaşının
içindedir. lngiltere'de burjuvazi-soylular uz-
laşması gerçekleştiği halde, Fransa'da, sovju
sınıfın inatçılığı. belki de ufkunun darlığı yü-
zünden, böyle bir gelişme olmamıştır. Burju-
vaa, arkasına ezilen halk kitlelerini de alıp, so-
nunda "devrim"e gidecektir.
1789, tarihin yasalanrun bir sonucudur.
Düşünceler planında da bir meydan savaşı
vardır. Yerleşik düzen; krallığı ve ruhbanı.
yani kilisesi ile çağını yitirmiş görüşlerin tem-
silcisidir; karşısında ise aklı ve bilimi rehber
edinmiş bir burjuva sınıfının, yeni ve daha ileri
bir toplum özleminin dile getirilişi.
özetle, karanlığa karşı aydınlık savaşıyor.
Bu tabloda, Voltaire'in. kendi kişiliğinden
gelen öğelerin etkisini mi soruyorsunuz?
Onu, belki en güzel bizım dırektör Ali Bey
özetliyor. Ali Bey. 1871'de, Voltaire'in 'Micro-
mega'sını Hikaye-i hikemiyye-i Mekromega
adıyla çevirdiğinde, çevirisinin başına koydu-
ğu İcüçük bir girişte, yazan tanıtırken, pek hoş
bir deyim kullanır ve "öyle canı tek durmaz dn
fikirii kişi" diye tanımlar Voltaire'i.
Gerçekten de böyleydi Voltaire!
Ferney şatosu
I Salonların şamatasından
toplumdaki kavgaya
Hali vakti yerinde bir noterin oğlu olarak dün-
yaya geldi Voltaire; annesi, küçük soylu cev-
reden bir kadındı.
Kışiliğinde, her ikisinin de damgası olsa ge-
rek!
Soylularla burjuvalann sürekli karşılaşüğı
bir ortamda büyüdü oğlumuz.
Okulda, pek parlak bir eğitimden geçti ve
içinde hümanist öğeler de taşıyan ciddi bir
klasik kültür edindi. Yükseköğretiminde de
hukuka şöyle bir süründü sadece. Ne var ki,
yaşamın akışı edebiyat alanında olacaktır.
14. Louis ölmüş, yerine 15. Louis geçmiştir,
onun yetiştiği sırada. Ancak yeni kral pek
küçük olduğundan, bir Naiplik dönemini ya-
şamaktadır Fransa.
Hayata atılan gencimiz, kabına sığmaz
haldedir. Küçük şiirlerle. çevresindekileri iğne-
lemektedir; iki kez, taşraya sürgüne yollanır.
Ancak bir kez de Naib'i iğneleyince Bastille
hapishanesini boylar (1717).
Bir yıla yakın kalacakür orada.
Içerde boş durmaz, sürekli okur, yazar.
Özgürlüğüne kavuştuğunda, bir sıçrayışta
sahneye atlar: Hapıshanede noktaladığı Oedi-
pe adlı trajedisini oynaür. Büyük başan ka-
zanır eser; Voltaire, 24 yaşındadır ve üniüdür
artık. Bir yandan para pul edinırken. bir yan-
dan da salonlann ve şatolann gözdesi olur ve
saraya girer.
Ne var ki. bir gün Rohan şövalyesi ile bir
ağız dalaşı, yaşamının akışını değiştirir: Soylu
kişinin sopasını" er ve elinden tutanı olmadığı
gibi, üstelik yeniüer: Bastille'e atılır. Oradan da
Ingiltere'ye gitmesi koşuluyla, sahverilir
(1726).
Bastille'deki ilk konukluğu. özgürlüğün
değerini öğretmişti Voltaire'e; bu ikinci ko-
nuklukta, Fransa'da sınıflan birbirinden ayı-
ran uçurumu görür, tek kelimeyle, düzenin
nasıl insana güven vermeyen bir nitelik
taşıdığını...
Işin püf noktasını, üç yıla yakın kalacağı
lngiltere'de öğrenecektir (1726-1729). Lond-
ra'da, pek ileri bir edebiyat, felsefe ve bilim dü-
ze>i bulur Voltaire. Herkes bir yana, Locke ve
NewtoD gelmiştir; büyük edebiyatçılann yani
sıra yerleşik dinlerin tannsmı bir yana atarak
Tann'yı düşünen İngiliz "Yaradancı" filozof-
lan yaşamaktadır, onlan tanır, okur. Ancak
kendisini daha da çarpan, liberal ortamdır:
Hemen hemen bütün din ve tarikatlara hoşgö-
rüyle bakılmaktadır; görece bir düşünce öz-
gürlüğü vardır ve kişinin temel haklan güven-
Voltaire'in,
j anına konuk gidip üç
> ıl kaldığı Prusya
Kralı ünlü Büyük
Friedrich
Voltaire'in,
tarihini yazdığı,
İsveç'in ünlü
kralı 12. Charles
~w~ f oltaire'in Ferney'deki yaşamının özellikleri vardır:
I / Önce "köyünün senyörü" olup çıkmıştır. Ferney
1/ yöresini "uygarlaştırma"ya girişir: Bataklıklan İcurutur,
* evler yapünr; bir tiyatro, hatta bir kilise kurdurur. O
zamanın "modern" yöntemleriyle çiftçiliğe ve hayvanalığa başlar.
Çalışan insanlar için, çorap ve saat imalathaneleri açar.
celere bağlanmıştır.
Özetle, ileri bir uygarlık çizgisi üzerindedir İn-
giltere.
İngiltere'den döndüğünde, bu dersleri öğren-
miş olarak, bir kitap yazacak ve kendi yurttaşla-
nna açıklayacaktır onlan: 1734'te yayımlanan
Felsefe Mektuplan ya da Ingiltere Mektuplan,
"eski rejime karşı atıbmş ilk bomba" olur. Tehli-
keli bir yazar doğmuştur.
Ortahk kanşır ve Voltaire, Madam du Chate-
let'nin şatosuna sığınır.
On yıl sürecektir bu beraberlik (1734-1744).
| Bir bahçeden ötekine
İngiltere'den Fransa'ya döndüğünde. Voltai-
re, orada öğrendiklerini sanatsal uğraşlanna da
yansıtır. Shakespeare'den esinlenen piyesler ya-
zar, oynatır: Brutus (1730), Zaire (1732) böyle-
dir. Bu sonuncusu, büyük bir başan da kazanır.
Onlara. bu yeni dönemde, Sezar'ın Ölümfi
(1735), Alzire (1736), Muhammet (1741). Mero-
pe(1743)ekJenecektir.
Bir büyük yenilik de olmuştur: Hep nazımla
uğraşan Voltaire'in yazarlığına nesirde gelip gir-
miştir. Ve bir başka yenilik de şudur: Düşünürü-
müz, tarihçiliğe de el atmıştır: İsveç Kralı XII.
Charles'üı Tarihi'ni yaytmlamış (1731) ve yankı-
lar uyandırmıştır eser.
Madam du Chatelet. deneysel bilimlerin tut-
kunudur; Voltaire'in de başını etrafla dalaşmak-
tan çevirip bilime yöneltir: O da fızikle. kimvay-
la. astronomı ile uğraşacaktır. Bu arada Nevv-
ton'un fıziğini Fransızlara tanıtmak için kitaplar
yazacaktır. Ve Madam da Chatelet'ye tarih me-
rakını aşılamak üzere ileride yayımlayacağı iki
önemli esere, XIV. Louis Yüzyüı ile ÎVlilletlerin
Örfleri ve Ruhu Üstüne Deneme'ye başlar.
Paris'le sürekli mektuplaşsa da uzakta bulun-
maktan bıkmıştır ve bir fırsatı değerlendirir. gi-
der Versailles'a girer yeniden (1744-1747). Sa-
ray'ın fırtması içindedir metresiyle beraber.
Kralın da resmi tanhçisıdır ve Fransız Akade-
misi'ne seçilmiştir. Ama ne olursa olsun. sonun-
da anlaşılır ki ne saray ona ahşabilmiştir, ne o
saraya.
Oradan. Maine Düşesi'nin konağına yönelir.
Saraydaki serüvenlerini. bir eserinde. Zadig'de
dile getirir. Kitap, sonralan onun ustası olacağı
felsefı roman ve öykü türünün de ilk örneğidir.
Arkasından. Luneville'de. kral Stanislas'ın sa-
rayına geçer (1747-1750).
Ve bir gün de, Berlin'e doğru yola çıkar.
Prusya Krah Büyük Friedrich çağınp duru-
yordu nice zamandır; onun sarayına gitmektedir
ve üç yıl kalacaktır orada (1750^ 1753).
Büyük Friedrich, o yüzyılda. Avrupa'da ör-
nekleri sıkça görülen "ayduı despof'lardan biri-
dir. Toplumu, yukandan uygulanacak reform-
larla uyanp kalkındırmayı hedef tutan "aydın
despotizmi", aslında o yüzyılda ilerici bir görüş-
tür ve Voltaire de o düşüncededir.
Büyük Friedrich'in sarayında, başlarda yo-
lunda gider her şey. Voltaire. "Kuzey'in Süley-
manı" dediği kraldan büyük ügi görür. Bu uy-
gun ortamdan yararlanıp, yazanmız tarih ala-
nında pek önemli olan bir eserini XIV. Louis
YüzyuVnı yayımlar; aynca, felsefı roman ve öy-
kü konusunda. bir başka ilginç örnek olarak,
Micromegas'yı (1752) çıkanr.
Ne var ki, bir süre sonra, işler tersine döner.
İki insan arasına. çeşitli olaylardan kaynaklanan
kimi soğukluklar gelip girer. Bir gün de, Büyük
Friedrich'in Voltaire hakkında söylediği şu söz
çalınır düşünürümüzün kulağına: "Olsa olsa bir
>ıl daha gereksiıunem olacak ona; portakal
sıkılır, kabuğu da atılır!" Voltaire'in yaptığı,
kralın Fransızca yazdığı şiirlerin yanlışlannı dü-
zeltmektı aslında. Sözde, o da, Friedrich'in kula-
ğına gidecek biçimde şöyle söylemişmiş: "Kirli
çamaşırlarını y ıkavayım diye bana yollaınaktan
bıkma\acak mı hiç?"
Skandala varacak biçimde kopar ilişkiler..
Ancak Prusya şerüveninden öğrendikleri var-
dır Voltaire'in: Önce, "aydın despotiuğu"nun
öteki yüzünü görüp tanımıştır; sonra da, özgür-
lüğün değerini ve kendi evinin efendisi olmanın
güzelliğini anlamıştır.
Bir-iki yıl Alsace'da dönüp dolaşacakür.
Berlin'ın ve -daha da acı olanı- Paris'in kapıla-
n kapalıdır yüzüne. Sonunda Cenevre yakınlan-
nda bir yere yerleşir (1755).
60 yaşındadır Voltaire; doğayı ve kırsal yaşa-
mın güzelliğini keşfeder. Bu arada, piyesler yazıp
oynatmaktadır. Ama pek önem verdiği bireseri,
o sıralarda gün ışığına kavuşur: 1756'da Millet-
lerin Örfleri >e Ruhu Üstüne Deneme'yi va-
yımlar. Birkaç yıl sonra da, felsefı roman ve
öykü alanındaki şaheserini, Kandid'ı koyacaktır
ortaya(1759).
Araya kimi terslikkr de girince, Cenevre'nin
hemen yanıbaşında, ama Fransa topraklan için-
de bir yere, Ferney'e geçer. Bir malikane saün
alıp yerleşir.
Aşağı yukan ölümüne değin orada kalacaktır
(1760-1778).
| Ferney'in hükümdarı
Voltaire'in Ferney'deki yaşamının özellikleri
vardır:
Önce "köyünün senyörü" olup çıkmıştır. Fer-
ney yöresini "uygarlastırma"ya girişir Bataklık-
lan kurutur, evler >aptınr; bir tiyatro, hatta bir
kilise kurdurur. O zamanın "modern" yöntemle-
riyle çiftçiliğe ve hayvanalığa başlar. Çalışan in-
sanlar için, çorap ve saat imalathaneleri açar.
Tuz vergisinden azat eder halkı. Kendi deyimine
göre bir deneyimdir Ferney ve "40 hayduta ya-
taklık eden bir yer. işe yarayan 1200 kişinin otur-
duğu -gonenç içinde- bir küçük kasaba olup çık-
mıştır." Bu insanlann "senyör"üdür Voltaire ve
çevresindekiler de "veünimef'leri olarak bak-
maktadırlar ona.
Sonra, bütün bir Avrupa'nın ilgi merkezidir
Ferne>'. Voltaire, inanılamayacak sayıdaki mek-
tuplanyla ilişki içindedir o Avrupa'yla. Avrupa'-
da, prenslerinden sıradan insanlanna değin. bir
uğrak yerine dönüştürürler ora>ı: Voltaire'i zi-
yarete gelinir, yanında kalınır, onunla beraber
Ferney'in yaşamına katıbr insanlar ve dönülür.
"Avrupa'nın handsı" diye ad takılmıştır ken-
disine. Son olarak, ama daha da önemli bir baş-
ka niteliği vardır Ferney'in: Voltaire, oradan,
Avrupa'da, giderek Fransa'daki kavgaya
katıhr. 1762 yılından başlayarak, Calaslann,
Sirvenlerin, La Barelann ve daha başkalannın
davalanndan yola çıkarak, hoşgörüsüzlüğe ve
adalet mekanizmasının çürüklüklerine karşı şid-
detli bir kampanyaya girişir. Hemen hemen bü-
tün bir avdın dünyasının ilgisini çekerkonuya ve
kavgasına ortak eder.
Ezilen insanlann "avııkat"ıdır filozofumuz.
Ve öleceği tarihe değin sürecektir bu!
İşte, yine o yıllardadır ki, yazdığı trajediler. bi-
rer tezli piyese dönüşürken. felsefı romanlannı
da getirip savaşa sokar. Ve eserlen içinde apayn
bir yer tutan ünlü Felsefe Sözlüğü de. o sırada
yayunlanır (1764).
Bütün cephelerde, bütün silahlan kullanarak
savaşır. 1778 yılında, 84 yaşındavken. zaferler
kazanmış bir hükümdar gibi döner Paris'e. Son
piyesi İrene'in oynanışında bulunur. Bütün bir
halkın ve aydın dünyanın coşkusu ile çevrilir.
Yine o y\\, zafer yorgunluğuna dayanamaz; 30
mayısta ölür. Birkaç ay öncesinden kaleme
aldığı, inancını özetleyen şu cümleyi bırakır ar-
kaya; "Tannya taparak, dostlarımı severek. düş-
manlanmdan nefret etmcverek. ama boşinanctan
riksinerek ölüyonım."
Bütün Voltaire bu cümlededir bir bakıma...
SÜRECEK
SHP milletvekillerinin deklarasyonunu bekleyen Talay, "Istifa karanndan vazgeçmem söz konusu değil" dedi
CHP'li Talayve Aksoy, DSP'yegeçiyor
AYŞESAYIN
ANKARA - CHP'de, SHP ile bü-
I tünleşme arayışlannın yol açtığı sar-
sıntı sürerken birlik karannın partide
I deprem yaratabileceği belirtilıyor.
SHP-CHP bütünleşmesine kaı^ı
çıkan CHP Genel Sekreter Yardıması ve İzmir
Milktvekili Veli Aksoy ile Genel Başkan
Yardıması ve İçel Milletvekili tstemihan Talay'ın
istifalannı, bazı parti meclisi üyeleri ile birlikte
yann Genel Başkan Deniz Baykal'a sunmalan
bekleniyor. Talay ve Aksoy. istifa karanndan dön-
meyeceWerini vurgularken baa milletvekiUeri ile
PM üyelerinin de bütünleşme karannın kesinleş-
mesı dummunda, ay sonunda partilerinden aynla-
caklan bıldinldi.
SHP'li milletvekillerinin bütünleşme konusun-
da Murat Karayalçıııa iletecekleri deklarasyonu
beklediklerini bildiren Talay ile Aksoy. CHP'den
aynldıktan sonra DSP'ye geçeceklerini bildirdiler.
İki milletvekili>le birlikte PM üyesi ve eski Genel
Sekreter Ertuğrul Günay, merkez yönetim kurulu
üyesı Ha>Tettin Uysal ve PM üyesi Enis Tütüncü'-
nün de istifa edecekleri bıldinldi.
Cumburiyefin sorulannı yanıtlayan Veli Aksoy,
istifalannı birkaç gün içinde sunacaklanm kayde-
derek. "CHP, SHP ile kurumsal biitünleşme>e doğ-
ru gidiyor. Biz böyle bir bütünieşmetıin yanında ol-
ma> acağımızı daha önce ifade etmiştik. Bu dunımda
istifadan başka yol kalmıvor" dedi.
Baykalla gorüşmesınden sonra istifasını kesin-
leştirdiğin] vurgulayan Talay da şunlan soyledi:
"Bir-iki gün içinde istifamı vereceğim, sanıyonım bu
çarşamba günü olacak. Kararunı değiştirmenı söz
konusu değil. Ancak SHP milletvekiUerinin Kara-
yalçuı'a yönelik hazırlayacaklan deklarasyonu bek-
liyonım. Ancak dcklarasyonun içeriği ne olursa ol-
sun, karantnı değiştirtnez;."
Ote yandan Bavkal'm. Talay ve Aksoy'u ıkna
etmek için tekrar görüşeceği öğrenıldi. Bavkal'ın.
Aksoy ve Talay'a bu akşam ya da yann bir vemek
vermeyi planladığı belirtildı. Öte yandan Bavkal.
SHP-CHP bütünleşmesını tartışmak amacıyja
parti meclisini 1 ekimde toplama karan aldı.
CHP MYK. dün vaptığı nıtin toplantıda. Ada-
let Bakanı Mehmet Moğultay ve mılletvekilliğin-
den istifa eden Nabi Sabuncu ıçın ne >önde oy kul-
lanılacağını tartıştı. Talay ve Aksoy. MYK top-
lantısına katılmadılar.
Diğer yandan, CHP'li Liuç Gürkan. CHP'nin
SHP ile kurumsal olarak birleşmesini doğru bul-
madığını ve bunun mücadelesinı parti içinde kala-
rak vereceğini sö>ledi.
Şahin'e ihraç istemi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosn) -
Bağımsız Muş Milletvekili Muzaffer Deınir'-
in SHP'ye katılma karan üzerine partisini
"PKK'ye kucak acmakla" suçlayan ve istifa
ettiğini açıklayan Çorum Milletvekili Cemal
Şahin. SHP Merkez Yürütme Kurulu
(MYK) tarafından. ihraç istemi ile Merkez
Disiplin Kurulu'na (MDK) sevk edildi.
MYK'nin dün akşamki toplanüsında,
SHP'den istifa ettiğini açıklayan, ancak res-
mi istifasını henüz vermeyen Şahin'in duru-
mu ele almdı. MYK, Cemal Şahin'i, ihraç is-
temiyle MDK'ye sevk etti.
GÜINDÜZ GÖZÜYLE
MELİH CE VDET ANDAY
"EriıalH Teşaur..."
Yıllar oluyor, bir gün Memet Fuat'ı Cağaloğlu'daki ça-
lışma yerinde görmeğe gitmiştim; yanında oturan tanı-
madığım bir gençle tartışıyordu. Konuşmasının bitmesi-
ni beklerken tartışma konusunu anladım: Genç adam şi-
irlerini getirmişti Memet Fuat'a basması için, Memet
Fuatda, "Beğenmedim,basamam"demişti.çocuk, "Ne-
den beğenmediniz?" diye soruyordu. Konuşma böylece
uzayıp gitmişti.
Benim başıma da sıkça gelir bilirim, okuyayım diye şi-
irlerini getirenler, ya da yollayanlar benden sadece hay-
ranlık sözü beklerler, onca inanmışlardır şiirlerinin gü-
zel olduğuna.
Ama bunlar, bir de başkalarına göstermeğe kalktıkla-
rına göre, demek kendi yargılarından kuşkuları vardır;
en azından bir görüş almak istemektedirler. öyle ise bu
görüşün olumsuz çıkmasma da hazır olmaları gerek-
mez mi?
Hayır efendim, sizden övgü alamadıklarında, sizi şiir-
den anlamamakla suçlamaya kalkarlar.
"Olabilir" desem, "ben şiirden anlamıyorum, başka-
sına gösterin!", kızgınlıkları dinmek bilmez.
Mozart'a genç bir müzik heveslisi bir bestesini getir-
miş, üstat beğenmeyince de, "Siz de birzamanlar tanın-
mamış genç bir besteciydiniz, beni niçin kırıyorsunuz?"
deyince, Mozart şu yanıtı vermiş: "Ama ben yazdıkları-
mı hiç kimseye göstermedim."
Gerçi her sanatta usta-çırak ilişkisinin yaşand^ı koca
bir çağ vardır geçmişte; ama bizdeki halk şiirini, Aşıkşii-
rini bir yana bırakacak olursak, şiir için söz konusu de-
ğildir böyle bir ilişki. Şiire yeni başlamış bir genç, ya us-
taya gitmemeli, giderse de onu can kulağı ile dinlemeli-
dir.
Geçen yıl evime biri telefon etti, benimle konuşmak is-
tediğini söyledi, kendimi tanıtmam üzerine, "Lisesonda
olan kızım şiir yazıyor, bu şiirleri görmenizi rica edece-
ğim" dedi. Gerçi sıkıcı bir iştir bu tür şiirleri okumak,
ama öneriyi geri çevirmek için her zaman uygun bir ge-
rekçe bulunamaz. Bereket ben daha bu sıkıntımı çöze-
meden, adam, "Ben beğeniyorum kızımın şiirlerini"
dedi.
Görüyor musunuz, daha baştan beni etkilemek istiyor.
Neden herkes şair olmaya kalkar?
Şiir yazmak kolay olduğu için mi?
Kolay sanıldığı için.
Açayım biraz konuyu:
Şiir, "guzel söz'sanılır; güzel söz ise "güzel duygu"
lardan kaynaklanır.
E... kimde yoktur ki güzel duygu! Herkesin ruhu dolup
tasar güzel duygularla.
İşte anlaşılmayan budur: Şiir duygularla yazılmaz.
Bir gün ressam Degas'nın, dostu büyük şair Mallar-
meye,
"Çok güzel duygulanm, düşuncelerim var, şiire dök-
mek istiyorum, ama başaramıyorum bir türlü" demesi
üzerine, büyük şair, dostuna şu yanıtı vermiş:
"Şiir sözcüklerle yazılır."
Genç şiir heveslisi bu gerçeği kavradı mı, güçlüklerle
karşı karşıya kaldı demektir. Ne kadar dayanır buna?
Belli olmaz.
Bereket vazgeçmek vardır.
Sen sağ, ben selamet!
226 kabul oyu gerekiyor
Ara seçimiçin
karargünü
ANKARA (Cumhuriyet Bii-
rosu) - Ara seçim yolunda kntik
karar, TBMM Genel Kurulu'-
nda bugün DYP Denizli Millet-
vekili Nabi Sabuncu'nun istifa-
sının ov lamasında v erilecek. 226
kabul oyu çıktığı takdırde Sa-
buncu'nun milletvekilliği dü-
şecek ve ara seçim yolu açılacak.
Sabuncu. dün DYP grup
başkanvekillerinin girişimlerine
karşın karannı değiştinnedi. Sa-
buncu. istifasını gen almanın
tek koşulu olarak "Başbakan
Tansu Çiller'in açık çağrısını"
ortaya koydu. Sabuncu. Çiller'-
in "Bu aşamada istifanın ülke çı-
karlan açsından yararlı ol-
madığı'" doğrultusunda bir açı-
klamada bulunması durumun-
da karannı değiştirebileceğini
bildırdi.
TBMM Genel Kurulu'nda
226 kabul oyu bulunamazsa Sa-
buncu'nun istifası geçersiz ola-
cak. 226 kabul oyu bulunduğu
takdirde ise Sabuncu'nun mil-
letvekilliği sona ererken erken
seçim yolu da açılacak. Ancak
erken seçim, TBMM Başkanlık
Divanı tarafından milletvekilli-
ğinin sona erdiğine karar verilen
RP'li Melih Gökçek'in durumu
Ecevit:
konusunda Anayasa Mahke-
mesinin vereceği karar ile kesin-
lik kazanacak.
Gökçek'in milletvekilliğinin
sona erdilir ise TBMM'de boş
bulunan 23 üyelik için 3 ay için-
de ara seçime gidilecek.
Boşalan üyelikler'in 14'ü
DEP. 4'ü ANAP. 2si DYP. biri
SHP ve biri de RP'den boşaldı.
Ara seçim olması durumunda
seçim vapılacak iller ve boş san-
dalvesavısı şövle:
Isparta 1, İstanbul 2, Adana
1. Adıyaman 2. Mardin 3, Bat-
man 1. Bursa 1, Muş 1. Van 1,
Siirt 2. Şırnak 2. Diyarbakır 4,
Ankara I. Denizli 1.
Çilkr, DYP'nin dünkü Baş-
kanlık Divanı toplantısmda
DYP yöneticilerinden ara seçim
yolunu acmak için Sabuncu'-
nun istifasının kabulü >önünde
oy kulianılmasını istedi.
Genel Kurul'da bugün Ada-
lat Bakanı Mehmet Moğultay la
ilgili gensoru önerisi de görü-
şülecek. Çiller DYP grup yöne-
timinden. Mehmet Moğultay
için destek istedi. 'CHP Merkez
Yürütme Kurulu, gensoru öne-
risine ve Sabuncu'nun istifasma
olumlu ov kullanma karan aldı.
Siyasetin tıkandığı yerde
çıkış yolu erken seçimdir
İstanbul Haber Senisi- Tür-
kiyedekı sıvasetin. adaletsız se-
çim sısteminden ötüru tıkan-
dığını belirten DSP Genel Baş-
kanı Bülent Ecevit, •*Siyasetin
tıkandığı yerierde, çıkış yolu er-
ken seçimdir. Ancak her şeyden
önce adaletsiz seçim sisteminin
değiştirümesi gerekir" dedi.
Bülent Ecevit. dün Ankara-
dan İstanbul'a gelişinde.
Atatürk Havalimanı'nda gaze-
tecilerin sorulannı yanıüadı.
DSP'nin dışındaki sol partilerin
tutarsızlıklan sonucu Türkiye'-
nin basit sorunlann altında ezil-
mekte olduğunu dile getiren Ece-
vit. "SHP, zamanla dürüstlük yo-
lundan büyük ölçüde ayrıldı. Bu
nedenle sokla sağlıklı biriiği sağ-
lamak ancak DSFde birlesnıeyle
gerçekleşebilir" görüşünü' dile
getirdi.
DSP'nin 10 yıldan bu yana
sürdürdüğü titiz. sabırlı ve dü-
rüsı sıvaset sonucunda solda bi-
rinci f>arti konumuna ulaştığına
dikkat çeken Ecevit. "Biz, milli-
yetçiliğe karşı değiliz. Dünyanın
hiçbir yerinde solcular milliyetçj-
liği inkar etmez. Bizim milliyetçi-
liğimiz Atatürk milliyetçüiğidir.
Bu nedenle MHP'nin miUiyetçi-
lik anlayışından ciddi biçiıiide
aynlır. Ancak bazı solcu geçinen-
ler veyla küreselleştiklerini savu-
nanlar bizi anlamıyor" dedi.
SHP'nin kuruluşundan bu
yana ülke sorunlanna karşı tu-
tarlı çözümler ortaya koyama-
dığını öne süren Ecevit aynca,
"Türkiye'de bugün siyaset h-
kanmışnr. Siyasetin bkandığı
yerierde erken seçim bir çıkış yo-
İudur. Ancak, tıkanıklık adaletsiz
bir seçim sisteminden kaynak-
lanıyorsa erken seçim sonınUn
çözemez. Türkiye'de her şeyden
önce bu tıkamklığa neden olan
adaletsiz seçim sistemi değiştiru-
meli, seçime daha sonragidilmeJi-
dir" biçiminde konuştu.