27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 EYLUL1994SAJJ DIZIYAZI Prof. Stewart R. Sutherland gelecek bin yıl için eğitimin önemini CumhurİyeC 'e yazdı Demokrasieğitiınlegüçlenir O zgurlük ve eğirim birbirleri ile sıkı bir ilişki içindedirler. Eğitimli birerkekya da kadın kesinlikle özgür olmayabilir; ancak, bizim dünyamızda özgür olma- lan daha olasıdır. Bunun için ortada birçok neden vardır ve ben burada bu nedenlerden birkaçını gözden geçireceğım ve eğer savlanm doğru ise bi- reyler ve yönetimler için birçok sonuç ortaya çı- kacaktır Eğitim, bu binyılda ve bu binyildan daha da çok, gelecek binyılda, özgürlüğün gerçekleştıril- mesi ve ortaya çıkması için önemli bir koşuldur. Yirminci yüzyılın çok yaygın olan mitoslannda "soylu", "vahşüiğiır ya da ilkel doğa koşullann- da yaşayan ve bu nedenle teknolojik gelişim ve tüketimin yönlendirdıği bir tür toplumsal yaşam gelişmesi ile bozulmamış bir masumiyet içinde yaşamakta olan bireyin, olası bir özgürlük düşü vardı. Ancak bu yalnızca birgöz boyamadır. Çün- kü, insanlar araçlan kullanmayı ve çakmak taşın- dan ateş yakmayı öğrendikleri zaman kendileri- ni, acımasız ve aynm gözetmeyen doğanın ken- dilerine sunduğu mirasın geliştirilmesinin içinde buldular. tşte bu noktada insanlar, kanncalan, mikroplan, kuşlan, filleri, eşekkri, yüksek düzey- dekı maymunlan ve yunuslan geride bıraktılar. Eğitim, birkusağın insan ufkunun gelışme ve bü- yüme araçlannı bir sonraki kuşağa devretmesi ça- balanndan biridir. Bu, özgürlüğün iki temel biçiminin gelişmesi içindir: İçinde yaşadığımız fiziksel dünya tarafın- dan çepeçevre kuşatıimışlıktan özgürlük ve yenı ufuklar ve fırsatlar geliştirilmesi için özgür- lük...Ister açlık ya da salgından korunma özgür- lüğü ya da bunun aksini yapmayı seçme özgürlü- ğü olsun, her bir durumda eğitim, bir kuşağın öte- kisini güçlendirdiğı biraraçtır. Eğerçocuklanmı- za vermekte olduğumuz eğitim sağlam temeller üzerine oturtulmuşsa çocuklanmızın yaşamı bi- zimkilerden çok daha zengin olacaktır, aksi du- rumda onlann ufuklan bizimkilerden hem daha karmaşık hem de daha sınırlı olacaktır. Bu ise bi- zim basansızlığımız demektir. D,emokrasinin gelişmesi ile olası bir duruma gelmiş olan siyasal ve toplumsal özgürlük biçimleri ile ilgili olarak eğitimin yaşamsal bir rolü vardır. Demokrasi uygulaması, ~—bilgrlendirme, anlayış ve . eleştirel değerlendirmeye dayanır. Vatandaş öğrenmedikçe, özümsemedikçe ve değerlendirmedikçe, artık seçim sandığında biîinçli bir seçim yapma yeterliliğinden uzak olacaktır Özgürlük ve eğitimin ortak olan en azından iki niteliği vardır. Başlangıçta, ilke olarak herbirinin kapsamı sınırsızdır. Ikinci olarak, uygulamada ve genişlettigimizde herbirinin gerçek sınırlan oldu- ğunu görürüz. Ilke olarak öteki insanlar çalışarak ve güç harcayarak bunu yapabildiklerine göre, benim de yüz metreyi on bir saniyenin altında ko- şamamam için herhangi bir neden yoktur. Ancak, ugulamada bunu yapamam. Yaşın getirdiği sınır- lamalar. ^u anda olduğu gibi bedenimin getirdiği fizikiel sınırlamalar ve bedenimi oluşturan bazı organlann sağlık durumlan bana çok açıkça bazı insanlann yapabildıkleri şeyi yapma özgürlüğü- mün olmadığını söylemektedir. Bu ikili belirginliklereğitimce de paylaşılmak- tadır. Ilke olarak, beceri sahibi bazı eğitimcilerin de belirtecekleri gibi, iyi eğitilir ve arkasından iyi yönlendinlir ise bir çocuğun gelişmesinde yalnız birkaç sınır olabılir gibi gözükmektedir. Ancak şu anda, tek bir öğretmenin, bir velinin ya da bir okul sıstemının bir tek çocuk için ayırabileceği zaman ve gösterebileceği çaba için uygulanır sınırlama- lar vardır. I Çocuklarıraza ancak kemf Hdikleriniiziaktannz Özgürlük, uygulamada, bireyler için gerek fi- ziksel gerek rinsel olarak sınırlanmıştır. Aynı şey kıyaslama yolu ile eğitim için de geçerlidir. Ço- cuklanmıza kendimizin bilmediği ve anlayama- dığımız şeyleri geçiremeyeceğimiz için eğitim, bizim akhmızın sınırlan ile sınırlanmıştır. Karşı- laştınlabilir gerçek, anladığımız şeylerin çok kü- çük olması nedeni ile onu tahmin ve düşleyeme- diğimiz için. bu şeyi başarmayı amaç edinememe- rniz nedeni ile özgürlükten yana görünmektedir. (Örneğin, ilk denizcilerin dünyanın çevresini do- laşma çabalan, dünyanın yuvarlak olabileceğini biçimlendirebilecek bir anlayış ya da en azından bir düşgücü gerektiriyordu.) Sonuç olarak, her ikisi de ekonomik etkiler ile sınırlandınlmışlardır. Uygun teknolojiyi geliştir- mek için gerektiği kadar kaynak ayıramayan bir toplum, Ay'a insan göndermek konusunda uygu- lamada özgür değildir; kütüphaneleri ya da bilgi- sayarlan sağlamak için gerçekte uygulamada ayı- rabilecek iken, gerektiği kadar kaynak ayırmayan Sutherland eğitimin önemini şöyle dile getiriyor: Eğitim. bir kuşağın öteirîsini güçlendirdiğı bir araçör. Eğer çocuklanmı/a \ermekte olduğumuz eğitim sağlam temeller üzerine oturtulmuşsa çocuklanmızın yaşamı bizimkilerden çok daha zengin olacaktır, aksi durumda onlann ufuklan bizimkilerden hem daha karmaşık hem de daha sınırlı olacaktır. Bu ise bizim basansızlığımız demektir. Portre Tîyatro ve caz merakhsı a 25 Şubat 1941 'de doğan Prof. Stewart Ross Sutherland, evli olup bir erkek ve iki kız babasıdır. 1963'te Aberdeen'de üniversiteyi bitirdiğinde kendisine, "Altuı MadaJya", Cambridge'de Corpus Christi Colege'da masterini tamamladığında "Birinci Sınıf Onur Bursu" verildi. Kuzey Galler Üniversitesi'ne 1965'te Fejsefe Okutman Yardımcısı olarak girdi. 1968'de Sririrn Üniversitesi'ne okutman oldu. 1974'te Avustralya Ulusal Üniversitesi'ne KJasikleri Araştırma Merkezi'ne konuk olarak gitti. 1977'de Londra'da Kraliyet Koleji'ne Tarih ve Dinler Felsefesi Profesörü olarak atandı. 1990'da Londra Üniversitesi'ne Rektör Yardımcısı oldu. Bu görevinin yanı sıra Kraliçe, kendisini "Okullar Baş Müfettişi" olarak atadı. Çeşitli üniversitelerden unvan ve ödüller ile bazı eğitim kurumlannda görevler aldı. Aralahnda Türkiye'nin de bulunduğu 10 ülkede konuk profesör olarak dersler verdi. Tiyatro ve caz merakhsıdır. Stevvart Ross Sutherland D, bir toplum eğitim konu- lannda ciddi biçimde sı- nırlı olacaktır. Geniş bir aileye sahip olan kişi, kendi ailesini beslemek ile çok meş- gul olacağından, yok- sulluk, açlık ve nüfus ar- tışı ile kısırdöngüyü kır- mak için ailesinin eğiti- mine yeterli katkıyı sağ- lamak şansına sahip ol- mayacaktır. Bu koşullar altında, Hındistan'da nüfus artışının önemli derecede denetimi ile il- gili bu çeyrimin lcınlma- sında etkili olan tek öğe çocuk sahibi olacak yaş- taki kadınlann eğitimi yolu ile okur yazar ora- nının geliştirilmesi ol- muştur. Bu, herhalde, insan özgürlüğünün önündeki en uygulanır sınırlamalann -denetimsiz nüfus artışı ile birbir- lerine çok sıkı biçimde yapışmış olan yoksulluk ve açlık zincirlerinin- kınlmasında eğitimin kul- lanılması ile ilgili en göz kamaştıncı örnekJerden biridir. Eğitim, iki özelliklı yoldan özgürlüğün gelişti- rilmesinde eleştirel yönden çok önemlidir. Bun- lann birincisi, bireylerin özgürlüğü ile ilgilidir. Müzik yapma ya da şiir yazma özgürlüğü kişinin müziksel nota anlayışı ya da dil yapısı olasılıkla- n ile sınırlıdır. Eğitim bu biçimde ya da şu biçim- emokrasi aklın bir oligarşisi değildir; ama eğitimin, okur yazarlığın, hesaplamamn ve iletişimin temel ilkeleri olan aklın temel becerilerinin yokluğu durumunda güvenli olarak çalışamaz. Bu yüzyılın ikinci yansındaki bütün kanıtlar demokrasiye karşı olan hareketlerde, demokrasinin, ortadan kaldınlması noktasında çok kınlgan olduğunu ortaya koymaktadır. ruyor olarak bulabilı-" rim; ancak, gerekli olan bilgi ve anlayış olmadan artık onun pilotu olmak özgürlüğüne sahip deği- lim. Daha da genel ola- rak eğer onu düşüne- mezsek. onu yapama- yız. Olası özgür bir e> - lemi düşünme ve düşle- me yeteneğı bildiğimiz \ e anladığımız şeyler ile sınırlanmıştır. Elimiz- dekı ömek eğer bir tele- fon görüşmesi yapılma- sı ya da meclisten bir ka- nun çıkartılması ise doğru olabilir. Eğer bu hareketlerin nelere mal olabileceğini bilmıyor ya da anlamıyçr isek ar- tık bu, kişinin özgürce bu biçimde davranması- nı engelleyen en sert sı- nırlama olacaktır. tkinci olarak, demokrasinin gelişmesi ile olası bir duruma gelmiş olan siyasal ve toplumsal öz- gürlük biçimleri ile ilgili olarak eğitimin yaşam- sal bir rolü vardır. Demokrasi uygulaması, bilgi- lendirme, anlayış ve eleştirel değerlendirmeye da- yanır. Gerçekte çok da fazla dayanır; ancak, va- tandaş öğrenmedikçe, özümsemedikçe ve değer- lendirmedikçe artık, vatandaş seçim sandığında biîinçli bir seçim yapma yeterliliğinden uzak ola- caktır. Eleştirel yansımanın olduğu gibi, doğal olarak. anlamanın da birçok dereceleri olacaktır de, anlayış ve yetenekliliğin geliştirilmesi araçla- Demokrasi aklın bir oligarşisi değildir; ama eği- nndan biridir. Buna benzer biçimde, kendimi bir timin, okur yazarlığın, hesaplamamn ve iletişi- Jumbo jetin pilot kabininde elim kolum bağlı otu- min temel ilkeleri olan aklın temel becerilerinin zgürlük, uygulamada, bireyler için gerek fiziksel gerek tinsel olarak sınırlanmıştır. Aynı şey kıyaslama yolu ile eğitim için de geçerlidir. Çocuklanmıza kendimizin bilmediği ve anlayamadığımız şeyleri geçiremeyeceğimiz için eğitim, bizim akhmızın sınırlan ile sınırlanmıştır. yokJuğu durumunda güvenli olarak çalışamaz. Resmi eğitimin evrensel olandan tümüyle değişik olduğu gelişmekte olan ülkelerde, erken ve nazik kökleri olan demokrasi örnekleri kuşkusuz bulu- nabilir; ancak bu yüzyılın ikinci yansındaki bü- tün kanıtlar demokrasiye karşı olan hareketlerde, demokrasinin, ortadan kaldınlması noktasında çok kınlgan olduğunu ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, toplumlann daha büyük ve daha karmaşık olduklan zaman seçim sandığın- dakı değerlendirmelerin de okuryazarlık ve hesap bilirliğe daha bağlı duruma geldiği kendiliginden görülebılen bir kanıttır. Bu. kendi temel eğitimi- nin kapsamında her şeye bir hak ve gereksinim olarak ulaşmaya çalışan demokraside farkedilen kökten bir noktadır. I Demokrasi, sopgulayan açık beyinler ister Demokrasi, beklentileri açısmdan doyumsuz- dur \ e vatandaşlardan okuma. işaretleme, anlama \e siyasacılann ve yönetici olacakfann sözcükle- rinı derinliğine kavrayabilmek için gerekli olan yetenekten fazlasını istemektedir. Bu sözcükler dengelı olarak ölçülmeli. elenmeli, zorlanmalı ve eğer gerekli ise aksi savlanabilmelidir. Gene de, tutarlı bir demokrasi. soru sorma ve onaylama ye- teneğine sahip olacak sorgulayan açık beyinlerin gelişmesi için kendi resmi eğitim sistemini yara- tacaktır. Açıkça. bu, vatandaşlann kendilerini yö- netecek olanlann ekonomik ve toplumsal siyasa- lannı değerlendirmeleri, böylece gelişme ve bü- >ümeyi görebilmeleri gereİcen ve içlerinde de- mokrasinin serpildiği toplumlann özelliğidir. Burada sözünü ettiğim ustalık \ e yeteneklerin, sağlanan ekonomik gelişimin de ön koşullan ol- ması önemli ve ilgi çekici bir gerçektir. Ekono- mik büyümenin temel taşlanndan biri olan eğiti- min bu türden bir büyümesinin meyvelerinin ay- nı zamanda demokrasinin gelişmesinde de zekice ve uzak görüşlü olarak kullanılmasının bize yar- dımcı oiacağı umudumuz olmalıdır. YARIN: İngiliz İslam tarihçisi Er- nest Gellner Y A Y I N H A K K I C u m h U r İ y e t ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I N L A N A M A Z ACIKAYBIMIZ Üyemiz H.KEMALCOŞKUN'u kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Ailesine ve tüm ODTÜ camiasına başsağlığı dileriz. ODTÜ MEZUNLAR DERNEĞİ İSTANBULŞUBESÎ Emekh"öğretmen MEHMET DEMİRCAN vefat etmıştir. Cenazesi 20.09.1994 (bugün) Çapa Kan Merkezi Odabaşı Camii'nden öğle namazını müteakiben kaldınlacaktır. Dostlanna duyurulur. AİLESİ GENÇTUR ailesine katılabilirsinız Eğer; insanları seven guleryüzlü, dinamik, çalışkan, lise mezunu, 26 yaşın altında ve sekreterlığimizi üstlenebileceğinizi düşünüyorsanız, lütfen bızı arayın. Ingılızce bilgısi ve Anadolu yakasında oturma tercih nedenıdir. Adnıs: KurbağıMere Cad. 45/4 Hasanpau/Kadıköy-lstanlNtl Not Başvunılano, Mhten ve 1 ad«t fotoğrafla yapHmaaricaohuınr. SAHİBİNDEN SATILIK Fındıkzade, Kızılelma Caddesi'nde 81 m 2 , kat kaloriferli daire. Tel. 5865411 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Karanlıkta Keçiler...Istanbul'dan Ahmet Aşıcı, aydın. biîinçli bir Cumhuriyet okurudur. Yayımlayamadığım birçok mektubu masamın üs- tünde dururken, bir yenisini aldım. Ahmet Aşıcı'nın mektup- larınıntümü "domuz ef/'"üzerinedir. Ahmet Aşıcı, "Enyararlı et domuz etidir, hem hayvansal hem bitkisel protein vardır" diyor. Ahmet Aşıcının bir mektubu özetle şöyle: "Çok Sayın Dostum Mustafa Ekmekçi, Sizinle ortak bir dostumuz var: Domuz! Bu hayvanı çok se- viyor ve takdir ediyorum. Kimseye zararı yok; doğanın en zengin, sağlıkh, yararlı, lezzetli et deposu; her şeyiyiyor, ko- lay ürüyor, çabuk büyüyor, doğaya yararlı, sempatik, sevim- li, kibar, şakacı bir hayvan. Yabanisi, toprağı sürerek, tohumlann toprakla kanşması- nı ve ağaç olarak yeşermesini sağlıyor. Domuzunyasakla- nıp yenmediği bütün ülkeler çölleşti. Çünkü, keçiye yöneldi- ler. Keçinin gezdiği yerde ise, ağacın yetişme ve barınma olasılığı yok. Keçi, en acımasız, en çevik kemirici. Ova, dağ, kayalık demez, usta dağcılar gibi tırmanır; taşların arasında saklanıp, büyümeye çalışan, masum, körpe fidanları kıtır kı- tır yer, köküne değin kemirir, alt dişleri jilet gibidir. Onu do- ğanın başına bela eden 5600 yıl önce Ibrahlmtf/r. Urfa'da oğlu ismail V, Tanrıya kurban ediyorum!' diye, gözlerini bağ- layıp kesmeye kalktığı zaman, amacı domuzu yasaklayıp yerine koyunu koymaktı. Ancak keçi, koyundan çok daha ekonomikti. Çoğalıverdi. Her şeyi kemirdi. Ne orman bıraktı, ne çalı çırpı. Her yanı çölleştirdi. Hazret'in yanlış ve kendi koyunları satılsın diye yaptığı hesap, öteki Hazretler tarafın- dan da düzeltilemediği için Ortadoğu'da ne ağaç kaldı, ne su, ne de canlı. 'Ekolojik denge, ekolojik denge!' diye kasım kasım kasılarak söyleyen, elma ile armut ağaçlarını ayıra- mayan, inekle öküzü birbirine karıştıran 'sosyetik çevrecıler' nerelerde geziyorsunuz? Temel gerçek, yerde. Burjuvanın -göğe bağlı- soyut kültür egemenliği binlerce yıldır, yalnızca beyinleri değil, toprağı da çölleştirip, toz halinde göklere sa- vuruyor. Insamn usu (aklı) hala havada. Yere ineceği deyok. Çünkü bu, Suudi emperyalizmi ile Batı emperyalizminin işi- ne gelmez. Onlann beslediği yerli işbirlikçilerin de işine gel- mez. Okullarımızın hepsi Mezarcı fabrikası!' Ne olur mektubumu yayımla! Çok dertliyim. Yanaklann- dan öperim." Bir dolu mektubu var, ama en son mektubu özetle şöyle eğıtımci Ahmet Aşıcı'nın: "Sayın Ekmekçi dostum, 'Kızkardeşımdır' diyerek karısı Sara'yı Firavun'a verip, ödül olarak bir yığın koyun alan Ibrahim, koyunlannı satabil- mek için 'kurban söylencesi'n/ çıkardı, domuzu yasakladı. 'Oğlum Ismail'i Tanrıya kurban ediyordum. Tanrı bana gökten koç gönderdi!' savıyla koyunu kutsayıp, domuz yeme- yi dinen yasaklayan Hazret'in bu tutumundan ve kuralmdan sonra et için keçiye yönelen İbraniter'in yaşadıkları tüm yö- reler, hızla çoğalan bu keçiler yüzünden çölleşti. Yağmur ve rüzgar erozyonu, dağları kayalığa çevirdi, ovalar dahi çöl- leşti. Isa, 3500 yıl sonra domuz yemeyi yeniden serbestbırakın- ca, Hıristiyan yöreler daha çok yeşil kalma şansına kavuştu- lar. Ancak Yahudiliğin ırksal olmayan bir devamı olan bu yeni din bile hem olgucu (pozitivist) Roma uygarlığını yıktı, hem de tüm Batı'yı ortaçağ karanlıklanna sürükledi. İslam bağnazlığı da (fanatizm) Osmanlı'yı yok etti. Isa dan 600 yıl kadar sonra, bu kez Muhammet, domuzu yeniden yasaklamakla kalmayıp şarabı da yasaklayınca, yıl boyunca suyu tüketilen çokyıllık ağaçsı bitki ailesi, üzüm bağları da yok oldu. İslam ülkelerinin tümü çölleşti. Herkes Tanrı dan ve cehennemden korkar. Ruhbilim (psi- koloji) ise korkulan şeyin sevilemeyeceğini kanıtlıyor. Bilime göre, bu dinierin dindarları Tanrı'yı sever gibi yapıp, onu kandırmaya çalışıyorlar. Tanrı acaba kanıyor mu? Iş çok ka- rışık Sayın Ekmekçi. Sevgiler sunarım..." Bu konularda destekçilerim çok. Istanbul'dan yazan Yaşar Akın şöyle demiş: "Sayın Mustafa Ekmekçi, Ben, Konya'nın Bozkır ilçesine bağlı Sorkun Köyü'nde doğdum. Şimdi ise Istanbul'da yaşamaktayım. Size, köyümüzde yaşanan iki olayı yazıyorum: Köyümüz- de Ali adında biri, et gıdası alamadığından dolayı sürekli hasta bir vaziyette yaşarken, bir gün köyümüzde bol olan domuz avından eli dolu gelince, bu etten yemek zorunda ka- lır va hastalığı da gün geçtikçe düzelir. Bu olaydan sonra, adama köylüler 'Gavur Ali' derler. Bir başka olay da, köyümüze yakın Dere kasabasında, fı- rıncının biri, fırınında domuz kızartınca, olay duyulmuş, kim- se fırından ekmek almaz olmuş. Ben on beş yıldır koyu bir Cumhuriyet okuru olarak, sizin domuz eti konusundaki yazılarınızı zevkle okuyorum. Bunla- n yazarsanız belki ilerde tabular yıkılır, yoksul olan köyleri- miz yeni gelir kaynağı edinmiş olur. Başarınızın devamını diler, saygılar sunarım." Eleştırenler de var, örnegın Dıyarbakır'dan M. Ali Turhan, mektubunda bu konuda şunları yazmış: "Sayın Ekmekçi, ülkemizde yazılabilecek o kadar çok ko- nu varken, domuz etiyle uğraşmak, bir şeyin nedenleri orta- dayken, sonuçlarına karşı çıkmaya benziyor. Islamiyette domuz eti haramdır. Öncelikle onun düzeltilmesi gerekir. Yalnız bu bizim toplumun bihncil sorunu olmasa gerek." izmir'den yazan Ali Cengiz ince'nın tumcelerı ise şöyle: "Domuz eti konusunda yalnız değilsiniz. Saygı ve sevgiy- le." Toplumun demokrat bir yap/ya kavuşması, laıklikten ge- çer. Laikleşmemiş bir toplum, demokrat dünyada olamaz. Keçilerin ağaçları kemirdiğı gıbı, karasakallı yobazlarda, din sömürüsü ile, inançları kemirir, beyinleri karartır. Onlar, işle- rini karanlıkta görürler. Aydınlıktan korkarlar. Muammer Aksoy'u, Turan Dursun u, Uğur Mumcu'yu, Bahriye Üçok u öldürenler, Toktamış Ateş e bombalı suikast düzenleyenler bunlardır... Laikliğe düşman kesilmişlerdır. Beyinleri daha da çölleş- tirmek isterler. Korkuları, halkın uyanması, silkinip bağnaz- lıklardan kurtulmasıdır... • • • Sevgilı İlhatni Soysal'ın ölümünün bugün ikinci yılı. il- hami'nin bende çok hakkı var; en güvendiği gazetecilerden- dim; bu borç ödenebılir mi hıç? BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Kâğıdı perdahlamada kullarulan makine. 2/ Kumaş üzerine yapılan bir tür işleme... Vaşak de- nilen hayvanın ufak bir türü. 3/ Giysilerde, omuzlann dik durmasıru sağlamak amacıyla ko- nulan parça... Icraat. 4/ 6 Hububat tozu... Fazla bön, avanak. 5/ Düşün- cesizce her işe atılan... 8 Demirin simgesi. 6/ Bir yüzeyde renk dalgalan- ması sonucu görülen parlaklık. 7/ Tanntanımaz... Özsu. 8/ Halk di- linde sivrisineğe verilen ad... Evre. 9/ Kısık sesli kücük keman... Ateş- te kızartılmış taze buğday ya da mısır. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Kavrulmuş buğday taneleri. 2/ Gizli görevli... Ahlakbilim. 3/ Or- tadoğu'da bir göl... Kansızhlc. 4/ Yasadışı bir işin yapıldığı yerde ge- leni haber verme işi... Terbiyesiz kimse. 5/ Tarlanın saban iziyle birbirinden aynlan parçalann- dan her biri. 6/ Tavlada bir sayı... 1954'te Metin Toker tarafin- dan cıkanlan haftalık haber dergisi. 7/ Cinsiyet... Bir makine- nin dönme devinimini iletmeye yarayan mil. 8/ Osmanlı ordu- sunda askerlik görevini bitirdikten sonra yedeğe aynlan er.. "Her yerden o hem aynı güzellikle göründü / Şandım bu biten gün beni — ettiği gündü" (Yahya Kemal). 9/ Bir bağlaç... Cılız, zayıf.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle