25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 AGUSTOS1994 PAZAR HABERLER W NY*ftAVf RKIYE'DE ÇIKlUZDAMI, DARBOGAZDA / talyan Kamünist Partisi'nm unutubrtazönderi BerBaguer,partismingenelsekretertiğineseçiiâiği günkrde incebir aİayia süsiediğibiraemecinde, îtalya'dakisosyaldemokrat hareketitemsileden îtaiym Sosyalist Partisi'ne tahhyordu: "Bizimbu sosyaSstkr ttüurfpo&tikacılar. İtafyan tophunumtanaUzetmeyi beceremiyorlar. Tutup bizim tezteramd ve çözimknwkrimiziolduğugibiaktarıyorlar.Soıtrada haİktan kendüerine oy vermesimistiyoriar. Vermeyince de kızıyorlar. Saıtkiİtalyan ktdkı, asb varken takStkrine oy verecek kadar ahmak." Berlinguer busözleri 70 'liyûlarâa söyledi. Aradan topu topu ütionyılgeçti. önceSovyetler Birliği, ardmdan sosyalist sistem çöktü. Yeryitünde sosyaltme ulaşma aenemekrinaen "biri"basansızltkla nokîalandı. Herkes, "ikeki"denemenm, sosyaldemokrat SUNUŞ hareketinönümmaçıkhğmı, ideolojikbirzafer kazanddtğmı ve tarihselbirfırsattnyakalandtğını söytüyordu. Amabuyazyapüm Avrupa Parlamentosu seçimlerinde sosyaldemokratlar A vrupa çapmda bir yenügiyaşadüar. Batı Atman sağmmlideri, Htristiym Demokrat Partisi (CDU) Başkanı veFederalAlmanya Raşbakanı Helmat Kohl, A vrupa Parlamentosu seçimkrinden sonrakibir komısmasmaaşöykaedi: "Abnanya'dakimuhalefetpartisim (Sosyal Demokrat Parti'den, SPD'den söz eıByor Kohl),aalamaktagüçlûk çekiyorum. Bötün temelpoStikalarda bizim deıSkkrimizi acemke veutangoççaymetemekten başka birşey yaptıklanyok. Sonraâa seçimyenügismeağhyarkat. AbttanhaOaasiyeriae takBtlervtemyeoy verm ki?" Tarihbazen nekadaraamasız! Türkiye de önceüç parçaya, sonradakendikkrinde yüz üçparçaya bölünmüşpartikriyiesosyaldemokratlar derin bir bmtalunm içinde çtrpmıyorlar. Durmaksızın bunahmdan çıkıs reçeteleriüretiyorlar ve bunalımı böylece daha da derinleştiriyorlar. Buyazı dizisi, sosyal demokrasinin bir "çıkmaz "damı, yoksasadece bir "darboğaz"damı olduğu sorusımayanıtarıyor. Ancak buarayışı Türkiyesosyaldemokratlan iksınırlamanın mümkün obnadtğı kanısındayız. Çünkübunalm, kimi yerelrenkkrbiryanabıraküırsa, asltndasosyal demokratların evrenselboyuthı bir bımatmu. Üstelik bunalımın (ohumlarısosyaldemokrasinin larihsel kökkriykyakmdan ilintüi. Bir halk deyişi "Ashm inkar edenmanertür"der. Sosyaldemokratlardaasıllarmı inkar ettikçenaçar. Yaniçarest... Sosyaldemokrasinin fikir o nce bir soru: İlk sos- yal demokrat kimdi? Yanrt: Kristof Ko lomb'du. Başkasının parasıyla yola çıktı. Nereye gittiğini bilmiyordu. Vardığı yerin neresi olduğunu da an- layamadı... Yüzyıllık zengin bir tarihin üstünde yükselen sosyal demokrasi bu "şakayı" belki hak etmiyor. Ama Türkiye'- deki sosyal demokratlar söz konusu olunca, yu- kandaki şaka hafif bile kahyor. Buyrun, Türkiye'deki sosyal demokratlann, içinde çırpındıklan bunabmdan kurtulmak için ürettikleri çözüm önerilerinden bir demet: Birlik Ecevit önderüğinde, CHP çartsı altmda gercekleşsin... CHP ve SHP dışında bır üçüncü yapı oluşsun; her iki partinin Meciis gruplan bu yeni yapıya katılsın... DSP'de birleşilsin, ama "bölücülük"e bulaşanlar gelmesin... Liderlerin tümü istifa etsin; üç partinin delegeleriyle tek kurultay toplansın... MiDetvekilkri birleşmenin motoru obsun... Milletvekilleri lıderlenni tasfiye etsinler. aralannda yeni birparti kursunlar... Bu partüer iflas etti, taban operasyonlarının ülke ça- pmda işbirtiğj ile yepyeni bir parti kunıisun... Bu öneriler bile Türkiye'de sosyal demokrasi- nin içine gömüldüğü çözümsüzlüğü karutlama- ya yeterli. Sorunun özünü kavrayamayıp çevre- sinde dolanmanın göstergeleri. Sosyal demok- rasinin bunalımıru "kişüerle" açıklama yanılgısının ve aşma hamhayalinin somutlanışı. öyle sanıyoruz ki yaşanan bunalım ne Türki- ye sosyal demokraüannın "özgül" bunahmıdır, ne de bunalım kişileri değiştirerek. gruplar arası bağlaşıklıklar, uzlaşmalar kurarak aşılabilir. Bunalım, yüz yirmi beş yılhk sosyaJ demokrasi- nin bunalıınıdır. Bu, Türkiye'ye de kaçınılmaz olarak yansıyor. Evet, Türkiye sosyal demokra- sısırun tarihsel kökenleri bakımından Avrupa sosyal demokrasisinden farklılığı, bunalıma "öz- gül renkler" ekliyor. Ama gene de Türkiye'deki bunalımı, dünyadaki sosyal demokratların bu- nalımından soyutlamak doğru değil. O ancak böylesi bir çerçeve içinde doğru değerlendiri- lebilir ve çıkış yolu -varsa eğer- ancak bu çerçeve içinde aranarak bulunabilir. babasıKarl Marx | Blraz tarih Sosyal demokrasinin anayurdu Almanya. Fi- kir babası da Karl Marx. Bundan tam 125 yıl önce tarihin ilk sosyal demokrat partisi, Sosyal Demokrat İşci Partisi (SDAP) 9 Ağustos 1869'- da Almanya'da Eisenach kentinde kuruldu. Kuruluş kongresinde benimsenen Eisenach Programı. Marksizmin bütün temel tezlerini be- nimsiyor ve işçi sınıfının kapitalist sömürüden kurtulacağı bir düzeni. "sosyalizmi" kendine hedef seçiyordu. Alman Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin kuruculan August Bebel ve Karl Li- eökjnecht dönemin en önemli Marksist düşünür ve politikacılanydı. Nitekim bugünkü Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin (SPD) soyağacı- nda önce Karl Marx, sonra Friedrich Engels, ardından da Bebel ve Liebknecht yer abyorlar. Almanya'yı Avusturya (Macaristan dahil), Danimarîca, Fransa, Belçika, İtalya, fspanya ve Iskandinav ülkeleri (İsveç, Norveç, Finlandiya) izledi. Birbiri ardına kurulan sosyal demok- rat partiler kendilerini Uluslararası Işçiler Birli- ğTnin (Enternasyonal) yerel dallan olarak tinımbyorlardı. Dönem ulusal sınırlan aşan, vatansızlaşmış (kozmopolit) sermayeye karşı iş- çikrin uluslararası (enternasyonal) birliği döne- miydi. A ynı kökenden gelen ama yollan oldukça kesin çizgilerle aynlan sosyal demokratlar ile komünistler arasındaki ideolojik, teorik ve politik savaş şiddetlenip hafıfleyerek tam 70 yıl sürdü. 1990'da Sovyetler Birliği ve Avrupa'daki öteki sosyalist düzenlerin çöküşü ile iki düşman kardeş arasındaki çekişme bir sonuca bağlanmaksızın noktalandı. | Bûyük bölönme Her sol harekette olduğu gjbi Avrupa sosyal demokratlan arasında da "sağ ve sol kanatlar"- ın oluşması gecikmedi. Yaklaşan büyük savaş her ülkede "milliyetçi" eğilimleri kabartıyor; iş- çilerin sermayeye karşı uluslararası ölçekte sa- vaşım vermesini benimseyen sosyal demokrat partilerde derin görüş aynhklan patlak veriyor- du. Aynca belirleyici örgütün Enternasyonal mi, yoksa ülkelerdeki partilerin yönetim organ- lan mı olduğundan parti içi demokrasinin tanı- mlanmasına kadar uzanan daha bir dizi "tarb- şma" sosyal demokratlardaki bölünmeyi hı- zlandınyordu. İlk bölünme sosyal demokrasinin anayur- dunda, Almanva'da oldu. Sol kanat daha sonra Alman Komünist Partisi olarak siyaset sahnesi- ne çıkmak üzere Sosyal Demokrat İşçi Partisi'- nden koptu. Alman sosyal demokratlan arasın- daki bölünmeyi zincirleme reaksiyon örneği, öteki ülkeler izledi. 1. Dünya Savaşı bittiğinde, Avrupa'nın kül olmuş, yıkılmış kentlerinde artık, her ikisi de sonul olarak sosyalizmi hedef- leyen iki ana akım vardı: Sosyal demokratlar ve komünistler. Aynı kökenden gelen ama yollan oldukça ke- sin çizgilerle aynlan sosyal demokratlar ile ko- münistler arasındaki ideolojik, teorik ve politik savaş şiddetlenip hafıfleyerek tam 70 yıl sürdü. 1990'da Sovyetler Birliği ve Avrupa'daki öteki sosyalist düzenlerin çöküşü ile iki düşman kar- deş arasındaki çekişme bir sonuca bağlan- maksızın noktalandı. 70 yıl öncesine dayanan bir tartışmayı ve çe- kişmeyi bugün yeniden eşelemek, hele bunu bir gazete yazı dizisinin sınırlan içinde yapmak an- lamsız. Ama kimi konulara arabaşbklar ve kısa paragraflar düzeyinde de olsa değinmek gereki- yor. Sosyal demokrasinin "bugün"ünü, "dün"- üne bakinadan değerlendirmek mümkün değil. (Geçerken değinelim: Sosyal demokrasinin komünistlerle yol aynmına geldıği yıllardaki çizgisini sözcülerinin ağzından alıntılayarak ak- tarmak oldukça zor ve tehlikeli. 1920'li yıllarda sosyal demokrat önderlerin söyledikleri ve yaz- dıklannı bugünün Türkiyesi'nde yinelemek. ahnülamak DGM savalanyla tatsız buluşma- lan kaçınılmaz kıhyor. 1994'te Türk demokra- sisinin ulaştığı, ulaşabildiği düzey işte bu. Geçe- lim ve parantezi kapatahm.) Bu teorik temelin özünü oluşruran 'Marksist değer teorisi' şöyle özetlenebilin Üretim araç- lannın (fabrikalann, hammadde kaynak- lannın, aletlerin) özel mülkiyetini elınde tutan kapitalist sınıf, işgücünden baş- ka satacak hiçbir şeye sahip ol- mayan işçilerin işgücünü, gün- delik, haftalık, aylık, yıllık ola- rak kiralar ve karşılığında ücret adı verilen bir para öder. İşçi, mülkiyeti kapitaliste ait ham- maddeleri, mülkiyetleri gene kapitaliste ait olan makinelerle işleyerek mal üretir. Makineler aşınır, hammadde tükenir, iş- çinin işgücü tükenir ve işgünü de biter. Ortaya çıkan mallarda, miktan ve dolayısıyla değeri öl- çülebilir hammadde, makinenin toplam ömrü- nü çalıştığı saate bölerek miktan bulunabilir ve dolayısıyla değeri ölçülebilir olan makine aşı- nma payı ve işçinin emeği vardır. Mal bu üç bi- ieşenin topiamidır. Kapitalist, piyasa koşul ve kurallannın belirlediği fiyata mallan satar. Hammaddeler için, makineler için ve işçinin iş- gücü için ödediklerinden daha fazla bir para elde eder. Aradaki fark kârdır. Malın fıyatında hammaddenin payı, kullanıldığı miktann değe- ri kadardır. Makinenin payı aşındığı miktann değeri kadardır. Geri kalan işçinin payıdu- ve bu pay işçiye ödenen ücretten fazladır. İşçi işgünü' nün belli bir süresinde aldığı ücret kadar değeri malın içine akıtmış. işgününün geri kalan bölü- münde malın içine değer akıtmaya devam et- miş. ama karşılığıru kapitalistten almamıştır. İşte bu karşılığı ödenmemiş emeğe (mala akıülmış değere) kapitalistler kâr, Marksizm ise artıdeğer der. Kapitalist karşıhğını ödemeden işçinin emeğine el koyarak onu sömürmüştür. Bu olanağı ona üretim araçlannın (hammadde- ler, makineler) mülkiyetine sahip olması sağla- maktadır. Savcılann soluğunu ensemizde duya duya, o yüzden de ürkek ürkek aktardığımız 'Marksist değer teorisi'nin bu özeti. komünistlerle sosyal demokratlann üzerinde anlaştıklan bir temel- dir. Bu temele dayanan siyasal hedef ise kendili- ğinden beliriyor: Adil bir dünyada bu sömürü ortadan kalkmalıdır. Sesyalizm bu sömürünün ortadan kalktıgı düzenin adıdır. Düşman kardeşler arasındaki yollar da işte bu noktadan iübaren aynlmaktadır. Yazı dizi- sinin bundan sonraki bölümlerinde komünist- lerin izini bu yol aynmında bırakjp sosyal de- mokratlann bugününe gelmeye çahşacağız. |Sosyalizmegidenyol Alman sosyal demokratlan Bernstein ile Ka- utsky, Marksizmi yeniden yorumlayıp geliştir- dikleri sosyal demokrat ideolojide, sosyalizme giden yolun esas olarak banşçı, parlamenterde- mokrasiye dayanan bir yörünge izleyeceğini sa- vundular. Kapitalizm doğası gereği geliştikçe sosyalle- şecek, sonunda bir avuç (teorik olarak hatta tek) kapitaliste karşılık toplumun geri kalan tüm kesimleri işgücünü satarak yaşayabilecek proletaryaya dönüşeceklerdir. Sosyalleşmenin bu aşamasında kapitalizm artık bir fıske ile dev- rilebilecektir. Sosyalizme şiddete başvurmak- sızın, "devrim"e gerek duyulmaksızın yumuşak geciş mümkün olacaktır. Toplumlann o aşamaya gelmesini hızlandı- rmak için işçi sınıfının sosyal haklan. sendikal ve siyasal örgütlenmesi sürekli geliştırilmeli, çalışma sürelerinin kısaltılması, yaygın sağlık ve işsizlik sigortası gibi sosyal reformlar gerçekleş- tirilmeli ve geliştirilmelidir. Birer siyasal güç olarak sosyal demokrat partilerin başlıca gö- revleri bunlardır. izleyecekleri siyasal yol da bu- dur. Komünistler Lenin'in çizdiği "öteki yol"dan gittiler. Siyasal iktidan ele geçirerek bazı ülke- lerde bir sosyalizm kurma denemesine giriştiler. 70 yıl kadar süren bu deneme, sonunda ba- şansızlıkla bitti. "Öyleys* sosyal demokratiar haklı çıktu.." mı demeh? Bu soruyu yanıtlamak ne bu yazının konusu, ne yazannın haddi. Buna karşılık sosyal de- mokrasinin gençlik yıllanndaki hedefleriyle bu- günkü hedeflerini karşılaştırmak ve bu amaçla 1920'lerden bugüne kısa ve hızlı bir gezinti yap- mak gah'ba zorunlu. YARIN: Sosyalizme, devpimsiz gitmek derken... Velilerin 4 süperlise' sıkıntısı Istanbul HaberServisi- Yabancı dil ağırlıklı liselere özel okul öğrencilerinin alınmaması velilerin tepkisine neden oluyor. Çocuklannı özel okulda okutan veliler, "özel okul ücretlerine yapdan zamlardan sonra tek umudumuz 'süper liseler'di. Şimdi çaresiz çocuklarunızı devlet okuluna vereceğiz" dediler. Bib'ndiği gibi Milli Eğitim Bakanlığı yayımladığı bir genelgeyle özel Türk ve yabana liselerde öğrenim gören öğrencilerin, yabana dil ağırlıklı liselere kaydolabilmesi, nakledilmek istedikleri yerleşim biriminde öğrenim gördükleri okul türünde ve dönem seviyesinde okul bulunmaması şartına bağlamıştı. Gazetemizi arayan özel okul velileri, özel okullara yapılan yüzde 100'ü aşan zamlardan sonra çocuklannı özel okullara gönderemeyeceklerini söyleyerek Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz'ın bu genelgeyi değiştinnesini istedi. İstanbul Milli Eğitim Müdûrü Nad Akay ise konu ile ilgili görüşlerini şöyle dile getirdi: "Yabancı dil ağıriıklı liseter, Anadolu liselerine ve özel okullara giremeyen öğrencilere yabancı dille eğitim yaptırmak için değil, bir yabancı dili öğretmek amacıyla kuruldu. Bu liselere özel okul öğrencilerinin almması, liselerin kuruluş amacına aykmdu*. Zorlamanm ve ısrar etmenin bir mantığı yoktur." Karadeniz Teknik üniversitesi Bilimsel araştırmaya destek TRABZON(AA) Karade- bu projetere4milyar 246mil- nizTeknik Üniversitesi Araştı- yon 500 bin lira maddi kaynak rma Fonu, bilimsel araştırma aktanlmasma karar verikü. - Projeler arasında, Gümüş- hane-Bayburt yöresi maden sulannın incelenmesi, bölgede yaşayan baa bitki türlerinin analizleri, bölgesel özellikli projelerine sağladığıdesteği sürdürüyor. 1985 yıhnda kurulan ve bu- günekadar 300'ün üzerinde projeye destek veren Karade- nizTenknik Üniversitesi araşürma fonundan, 51 proje- nin daha desteklenmesine ve hastaükJann araşünlması, balık türlerindeki ava mik- tannın belirknmesi yer ahyor. Soldabkteşme içinpartilerde yeniseçenekler 1 - SHPileCHPkadrolan arasında süren temaslaria, yeni biryapdanma sürecine girmeyanhlan. 2 - SHP \e CHP'deyüzü DSFyedönük olanlar. 3 - Karayalçın ile birlikteyola devam edeoekler. ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) - Kabine bunalımı ile birlikte SHP içindeki çatlağın büyümesi. soldaki partilerde yer alan kadrolan yeni seçeneklere yöneltti. SHP'deki iç kavganın kabine değişikliŞ ile birlikte genişlemesi, sol siyaset kulislerini hareketlendirdi. SHP, CHP ve DSP'de yer alan kadrolar, son gelişmeler karşısında yön ve bundan sonra takınacaklan tutumlan belirlemede farklı arayışlara yöneldi. Cumhuriyet'in saptamalanna göre üç partideki siyasi hava şöyle: - Yeniden yapdaşmacılan SHP ve CHP kadrolan arasında, aylardır süren temaslar, son günlerde daha da hız kazandı. SHPGrup Başkanı Aydın Güven Gürkan. geçmişte SHP içinde birbkte çabşan kadrolann, yeni bir yapılaşma içinde bir araya gelebileceği kanısında. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da, bu düşüncelere yakın. Türkiye'de sosyal demokrasinin "kurumsallasmaya" gereksinimi olduğu görüşünü savunuyor. SHP ve CHP milletvekilleri arasında da. bütünleşmeye dönük çahşmalar sürüyor. Aynca, Hikmet Çetin, Onur Kumbaracıbaşı ve Seyfi Oktay'ın kabine dışı kalmasından sonra, SHP'nin parti organlan içinde görev yapan bir grup da,CHP'ninçeşitli kademelerindeki siyasetçilerle. yeni bir yapılanmaya gidilmesi için temas yürütüyorlar. Yeni yapılaşmaalar, DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'e uzak duruyorlar. Bu grupla doğrudan bağlantısı CHP'li Günes: bulunmayan SHP Grup Başkan Vekili Ercan Karakaş, parti içinde muhalefeti sürdürerek, yeni arayışlara gidilmesini savunuyor. Karakaş, yalnızca CHP'ye dönük girişimlere karşı olduğunu söylüyor. -SHP ve CHP'd« yüzü DSP'ye dönük olanlar: DSP lıden Bülent Ecevit'in, DSP'nin ortaya koyduğu demokratik sol çizgiye inananlan partisine çağırması üzerine, CHP ve SHP yapısı içinde yer almak istemeyen, CHP ve SHP'deki yeniden yapılaşma hareketine sıcak bakmayan kimi yönetici ve milletvekilleri de DSP'ye gitme eğilimini taşıyorlar. SHP ve CHP'de. DSP'ye yönelenlerin, bir süre gelişmeleri izleyecekleri, partilerinde gerekirse 'Suruşarak", gerekirse de parti yönetimlerine egemen olma savaşımı verdikten sonra, Ecevit'e kayabiiecekleri ileri sürülüyor. DSP'ye katılabilecekleri söylenenler arasında, SHP'de Nami Çağan. CHP'de genel sekreter Ertuğrul Günav. milletvekilleri Uluç Gürkan. fstemihan Talav'ın adlan geçiyor. - Karayalçın iie yola devam edecekler SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın'ın yakın çevresine göre Karayalçın, kendisine yönelen tepkilere karşın, görevinin ve partinin büyütülmesinden yana. Solda birliği öncelikli hedeflerinin dışına iten Karayalçın, partinin toparlanmasına dönük politikalar üretmek istiyor. Karayalçın'ın bu tezlerine karşı, parü içi muhalefet, SHP lideri ve kendisi ile siyaseti sürdürecek olanlann, ancak iktidar gücüyle ayakta durabileceğini ileri sürüyor. SHP iktidarıığnına solu feda etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Fehmi Güneş. SHP yı "iktidarda kalmanın bedeli olarak solu feda etmekle" suçladı. Güneş, "solda birlik" konusunda en büyük rolün CHPde olduğunu söyledi. Güneş, dün düzcnlediği basın toplantısında. SHP'ye ağır eleştirilerde bulundu. İktidarda kalmak uğruna SHP'nin solu feda ettiğini belirten Güneş, solun bu yüzden büyük yara aldığını söyledi. Solda birbk konusundaki girişimlerini sürdüreceklerini kaydeden Güneş, bu konuda en büyük rolün CHP'de olduğunu savundu. Türkiye'nin temel sorununun işbaşındaki koabsyon hükümeti olduğunu ifadeeden Güneş, hükümetin hiçbir konuda "şık Bingöl ve zarif rutum sergilemediğini" söyledi. Güneş, şu görüşleri dile getirdi: "Sıradan günlük işlemleri dahi sonın haline getirmek, onun üzerinde gereksiz bir tartışma başlatmak, devlet organlan arasında çocukça küskünlükler, gerginlikler yaratmak, bu durumu günlerce sürdürdükten sonra, müteveüi rolü üstlenmiş kişi ve örgütlerin desteğini aramak ve sorunu topluma taşı> ıp yayarak büyütmek, bu hükümetin alışkanlığı olmuştur. Hükümet. sözüne inanılmayan, kararlanna gmenilme.ven, dürüstlüğünden kuşku duv ulan bir kurul durumuna düşmüştür. Bu tablo. vönetenlerie yönetilenlerin birbirine yabancılaşması sonınunu doğurur ki bu, detnokrasinin riske edilmesidir." RPlibaşkana din sönıürüsüııdendava DİYARBAKIR (AA) - Refah yakındır. Kutsal manada Partılı Bingöl Belediye Başkanı kurtuiuş, eibette geiecektir. Selahattin Aydar ile Milli Gençük Vakfı Diyarbakır Bölge Başkanı Bedri Baran hakkında,u Laik düzeni hedef göstererek, halkı kin ve düşmanlığa acıkça tahrik ettikleri" iddıasıyla dava açıldı. Diyarbakır DGM Başsavcıbğı'nca hazırlanan iddianamede, sanıklann 1 ile 3 yıl arasında hapiscezasına çarptınlmalan istendi. Hazırlanan iddianamede, 12 Haziran 1994tarihinde Diyarbakır Gençbk ve Spor Merkezi'nde. "Sevgi ve Kardeşlik" toplanüsı düzenlendiği ve toplantıya. Doğu ve Güneydoğu'daki RP"b belediye başkanlan, RP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Tekdal ile vatandaşlann Muhammed'e, feda olsunşeriaû katıldığı bebrtildi. Milli garraya. Bundan sonraki ömûr Gençbk Vakfı Diyarbakır bizim değil, rabbnuzmöoırüdür, Bölge Başkanı Bedri Baran'ın. Hz.Muhammed'inömrüdür. toplanüdâ yaptığı konuşmada, Biz, onun misyonunu taşryoruz." "Doğu ve Güneydoğululareshabı iddianamede. sanıklann kiramın hicreti gibi. sizin de konuşmalannda dinleyici hkretiniz mübarek olsun. Biraz kitleyi suç işlemeye tahrik daha sabredin, kurtuiuş ettikleri belırtıldi. Halk göç ettirfldL Mardin ve Midyat arası 500 köy yakıkb. Kulp. Hazro, LJce, Hani'de köy kalmadı. Mevcutçarpık sistem bozuktur, zalimdir, zulüm ediyor. Terörü yetiştiren, büyüten bu hale getiren mevcut sisiefndir. Biz terörist, Kürtçû, Türkçü değiliz, Müslümanız; Muhammedi'viz. Bizi terörden fark etsinler, e>imizi başınuza yıkmasmlar. AUah belalarmı verecektir''dediğı kaydedilen iddianamede, Bingöl Belediye Başkanı Selahattin Aydar'ın yaptığı konuşmanın suç oluşturduğu iddia edilen böiümleri de şöyle yer aldı: "...10 tane kelleıniz olsa, günde bir tanesini alsalar, feda otsun rabbma, feda olsun Hz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle