Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 AĞUSTOS1994 PAZAR
12 KULTUR
'Alışılmışın dışında' bir bakan olan Fikri Sağlar, 'teksesli' yerine, 'çoksesli' bir kültür anlayışını amaçlıyordu
6
Çok seslT olabildik ıııi?Yaklaşık iki buçuk yıl önce 'tek sesli' ve 'halka zorla dayatılan'
bir kültür anlayışı yerine, 'çok sesli' ve 'halkın devlete önerdiği'
bir kültür anlayışının ülkemizde egemen kılınması için çaba
gösteren 'yepyeni bir Kültür Bakanlığı' kimliğiyle tanıştık. Fikri
Sağlar göreve başlar başlamaz, 'kendini tanımaktan ve
tanımlamaktan korkmayan özgür bireyin yaratılmasf için
savaşmayabaşladı.
Fikri Sağlar, aynlırken ,hazırlanan yasalara ve her türlü
girişimde bulunulmasına karşın; bakanbğın "Düşünce ve
yaratının önündeki engellerin tümünü kaldıramadığı,
düşünceleri ve yapıtlan nedeniyle aydın, düşünadamı ve
sanatçılanmızın tutuklanmalannı önleyemediği, ekonomik
sorunlar nedeniyle kültür ve sanat alanına.amaçlanan düzeyde
katkı sağlayamadığı için" üzüntü duyduğunu belirtiyordu.
HANDAN ŞENKÖKEN
Yeşilçam'da motorlar durdu.
Tiyatrolar perdelerini açamı-
yor. Istanbul bu yıl opera,
bale ve senfoni konserle-
rinden yoksun kalacak. Kısaca-
sı sanat yaşamımızda gelecek
sezon coşkusu yerine, bir umut-
suzluk, yügınlik ve umarsızlık
rüzgan esiyor.
Bu noktaya nasıl geldik?
'Belleksiz bir toplum' olduğu-
muz gerçeğinden yola çıkarak,
'auşılmışın dışında' bir kültür
bakarunın 'ardmdan' son yıllar-
da kültür ve sanat alanında ya-
şadıklanmızı kısaca anımsaya-
hm...
Yaklaşık iki buçuk yıl önce
tek sesli' ve 'halka zorla dayatı-
lan' bir kültür anlayışı yerine,
'çok sesli' ve 'halkın devlete
önerdiği' bir kültür anlayışının
ülkemizde egemen kılınması
için çaba gösteren 'yepyeni bir
Kültür Bakanlığı' kimliğiyle ta-
nıştık. Fikri Sağlar göreve baş-
lar başlamaz. 'kendini tanımak-
tan ve tanımlamaktan korkma-
yan özgür bireyin yaratılması'
için savaşmava başladı. Sık sık
'resmi kültür politikasının' ol-
mayacağını vurguluyor, 'de-
mokratikleşme' sürecinin hız-
lanmasını engelleyen yasakla-
nn hızla kaldınlacağını belirti-
yordu.
Vatandaşlık kültürü
Kültür Bakanlığı'nın kaderi
'ara rejimlerde' darbelerin pro-
pagandasını yapmak, normal
zamanlarda da 'resmi propa-
ganda' aracı olarak kullanıl-
maktı. Amacı. yeni bir atıhmla
bakanlığı 'yapay' konumdan
kurtanp gerçek bir bakanlığa
dönüştürmekti.
Ilk kez Kürtçe olarak seslen-
dirilen ağıt ve ilahiler nedeniyle
gösterime sokulmayan 'Mem u
Zin' filmine serbestçe gösterim
hakkı tanıdı. Kütüphanelerde
'yasak kitap' olarak nitelenen
yüzbinlerce kitabı okurlarla bu-
luşturdu. Depolarda kilit altın-
da saklanan kitaplan günışığı-
na kavuşturdu. Nazım Hik-
met'in 90.doğumyıldönümü
kutlama gecesinde konuşma
yaparak, Nazım'ın yasaklan-
masının 'utanç verid' olduğunu
belirtti ve 'devletie, Naznn bu-
luştu.'
'Vatandaşlık kültürü' kavra-
mını ve "demokjasi kültürü ve
bilinci'm gündeme getirdi. Tür-
kiye Cumhuriyeti vatandaşlan-
nın ırksal, dinsel farklıbklan ile
topraklanmızdaki eski uygar-
lıklann da beslediği 'çoğulcu
kültürel yapı'yı gerçek kimliği-
miz olarak kabul edıp, evrensel
kültürle kucaklaşmasına destek
olmaya çaba gösterdi.
'Yasaklaruı olmadığı bir ülke'
düşüncesiyle demokraükleşme-
yi hedeflediği çabşmalar zaman
zaman kısıtlandı Sağlar'm. İl-
ginç çelişkiler yaşadık: Kültür
Bakanı Fikri Sağlar'm açıhşını
yaptığı 'Sultanahmet Şimdi öz-
gür' Şenliği, İstanbul Emniyet
Müdürlüğü tarafından yasak-
landı. Yine açtığı II. TUYAP
Kitap Fuan'nda polis kitap
topladı. Kitaplar, kasetler, kı-
sacası sanatsal ve düşünsel üre-
tim sürekli yasaklandı, toplaül-
dı ya da çeşitli kovuşturmalara
uğradı.
Milli Eğitim Bakanlığı Talim
Terbiye Kurulu kitaplara ya-
sak getirirken, sözkonusu ya-
zarlann oyunlanna destek ver-
Bir 'FikriSağlar dönemi'yaşandı...
OKTAY EKİNCİ
di Kültür Bakanlığı. Eylemlerle
yasaklara direndi. Ancak Koa-
lisyon Protokolü'nde belirtilmesine
karşın, yasaklar hala gündemdeydi.
Çünkü varolan denetim mekaniz-
masını aşmak için parlamentoda yeni
bir yasa oluştunnak gerekiyordu.
Ama kişilere bağh olan idari vasak-
lar'ı kaldırdı Sağlar.
'Yasaklaruı yasak olmadığı bir ülke'
sloganı Fikri Sağlar'la öylesine özdeş-
leşmişti ki. her türlü yasakta tepkile-
rin hedefı oluyordu. Eleştiriler yo-
ğunlaştıkça, o da 'yasal düzenteme-
ler'in biran önce yapılması gerektiğini
vurguluyordu. Bu amaçla parlamen-
toya 12 ayn yasa değişikliği tasansı
göndermişti. Devletin militer-bürok-
ratik, yani baskıcı ve yasakçı yapısıy-
la ödün vermeden, istikrarh biçimde
mücadelesini sürdürüyordu. Ilgili ba-
kanlıklardan aylarca görüşler beklen-
di, oluşturulan görüşler başbakanlığa
verildi, başbakanhktan parlamento-
ya gjtmesi için çabalandı. Kimi uygu-
lamalarda Milli Eğitim Bakanı ve
lçişleri Bakanı ile aylarca çatışü. San-
sür, Muzır, Terörle Mücadele ve
Basın Yasası gibi yasalardan kaynak-
Yaklaşık bir yıl sonra, yine sabahın erken
saatlerinde Saburhane Meydanı'ndayım. Pos-
tabaşTnın Kahvesi'nde ocaktan çıkan ilk cayın
şekerini kanşünrken meydanı inceliyorum. Her şey
ama "her şey", üpkı bir yıl önceki gibi. Aslında bir
yıl değil, şöyle böyle bir on yıl. belki de on beş yıl
önceki gibi. Meydana tarihsel kimliğini katan eski
yapılar bozulmamış; "apartmanlaşmamış". Kahve-
ler yine o eski kahveler. Çınann altındaki çardağa
belb ki özenle bakıbyor. Hemen önündeki Mimar
Sinan Heykeli, SİT alanını gözleyen bir "bekçi" gibi
dimdik ayakta. Sabahlan Saburhane yine serin ve
güzel, tavşan kanı çayı da yine bir başİca keyif...
Türkiye'de son on, on beş yıl içinde, hatta "son bir yıl
içinde" bile tarihsel kent dokulan paramparça
edildi. Sözde "mflliyetçi ve inşaatçı" çevreler, kent
yöneticilerini ve pobtikacılannı da yanlanna alarak,
kültürel kimbği yok ettiler; güzelim yörelerimizi
artık "tanınmaz" hale getirdıler. Bu saldırganbğın
sonucunda da elbette "bol para" kazandılar. ama
geleceğimizin "uygaruk kaynağı" olan "tarihimizi"
ortadan kaldırdılar... Ülkenin hemen her güzel kö-
şesine el atan bu gözükara "rant ekonomisinin",
henüz Muğla'ya ve Saburhane Meydanı'na
"girememiş" olduğunu görmek, işte böylesi bir
süreçte öylesine heyecan verici ki...
Güneşin ilk ışıklan meydana düşerken, kahvenin
yanındaki "kahraman" bakkal da kapısına
bırakümış gazete paketlerini açma> a başbyor. Ve,
yine geçen yaz yapüğı gibi, "göz atmam" için bir
takım gazeteyi hemen ayınp bana veriyor.
Haber sayfalannın ağırbkb konusu SHP'deki "yeni
bakanlık tartışmalan". Aynlacaklar çoktan belli
olmuş. Ancak "yeni bakanlar" bir türlü netleşe-
miyor. Bu arada yine hemen tüm gazetelerde yer
alan bir haber de Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ın
basınla birbkte düzenlediği "erken veda" toplantısı.
Sağlar, bakanhklarla ilgili değişikliklerin
"kesinleşmesini beldemeden" dostlanna. çabşma
arkadaşlanna ve kamuo>Tina "Hoşça kalın" demiş
ve rahatlamış... Cumhuriyet'i koltuğumun altına
sıkıştınp, Saburhane'den Şemsi Ana Türbesi'ne,
oradan da Konakaltı'na \ e Kültür Merkezi'ne doğru
yürüyorum. Tek başına Konakaltı'ndaki yeni
"görüntü" bile, Türkiye'de şu son "iki buçuk yıl"
içinde, devletin kültürle ilgili yükümlülüklerinde bir
"Fikri Sağlar dönemi" yaşandığını gösteriyor.
Yakın zamanlara kadar "Muğla Mahpushanesi"
olarak kent merkezinde tel örgüler içinde yer alan
eski cezaevi binası, bugün artık bir "müze ve sanat
galerisi". Fikri Sağlar dönemi, salt Muğla'da değil,
ülkenin birçok yerinde eski cezaevi yapılannın birer
"kültür merkeane" dönüştürülmesi çabalan ve
projeleriyle geride kabyor. Yine aynı yerde, İl Kültür
Müdürlüğü'nün önünde, daha birkaç gün önce
Fikri Sağlar ve onun 'bilge' müsteşan
Prof. Dr. Emre Kongar. karanlığa
karşı aydınlığın, yağmaya karşı da
uygarlığın Kültür Bakanlığı'nı
yarattılar...
hizmete giren "gezici kütüphane" park etmiş.
Otobüsün üzeri çiçek, böcek. kitap ve çocuk
resimleriyle bezenmiş. Çevre kültürüyle kitaba karşı
"sevgi kültürü", gezici kütüphanenin bezemelerinde
anlamb bir beraberlik kurmuşlar. Fikri Sağlar
dönemi, kitaba ve "halkın kitapla buluşmasına"
gösterilen önemin yine salt Muğla'da değil. tüm
Türkiye'de yeniden "resmi tutumlara ve politikalara
yansıdığı" coşkulu günlerle de geride kabyor.
Muğla'yı ve Saburhane Meydanfnı henüz
betonlaştıramayan "rant ekonomisi" gerçeğini de ilk
kez Türkiye'nin bir "Kültür Bakanı", yine Fikri
Sağlar'ın imzasıyla dile getirmiş. açıkça
vurgulamıştı. 1993 yıb başlannda gebştirilen
"İstanbul Kültür On Yıb -1993/2003" projesinin
Topkapı Sarayı'ndaki tanıtım toplantısında. Fikri
Sağlar şunu açıkbyordu: "Bugün ülkemiz ve
İstanbul, giderek etkisini arttıran rant ekonomisinin
elinde tarih, kültür ve doğa değerlerini hızla yitiriyor.
Bu nedenle a> nı değerlerimizi ve kimliğimizi rant
ekonomisinin tahribatına karşı korumak için İstanbul
Kültür On Yıb programınıbaşlatıvoruz..."Fıkn
Sağlar ve çabşma arkadaşlan. özellikle de "bilge"
müsteşan Prof. Dr. Emre Kongar ve bakanbğın öbür
duyarlı ve inançlı bürokratlan. elbette kı "tek
başlartna" ve yine sadece "Kültür Bakanlığı" olarak,
rant ekonomisinin ülke kültürünü ve zenginliklerini
sürekli "paraya çevirmek isteyen" egemenliğine
karşı yeterli olamadılar. Sözgelimi, tarihsel ve
doğal SİT alanlannın "yağmaya karşı"
korunabilmesi için kendi yetki alanlanna giren
kurallarda daha sıkı önlemler alırlarken, Maliye
Bakanlığı'nın bu tür alanlardaki "Hazine arazilerini
pa/arlama" çabalannı >ine de durduramadılar. Ya
da benzer şekilde 1980'li yıllarda "yasaklanan"
kitaplara yeniden "özgürlüklerini" iade ederlerken,
ülkede hala düşüncelerinden ötürü insanlann ceza
görmesine. hapis yatmasına engel olamadılar...
Ama, hiç değilse Kültür Bakanbğı'nı bu cağdışı
sürece ortak etmediler. Yağmaya, talana ve onlann
beslediği gericiliğe karşı, "uygarlığın ve demokrasi-
nin" hizmetinde bir kültür politikasının "özveri ve
inanç dolu" örneklerini sergilediler..
Konakaltı'ndaki özenle düzenlenen kültürel
çevreden yeniden Saburhane'ye doğru dönerken,
geçenlerde
yitirdiğimiz İl Kültür Müdürümüz Mustafa
Papuççuoğlu'nu da düşünüy orum. Ölümünden 15
gün önce, aslında "kendisini yormaması"
gerekirken. tutmuş Denizli'ye koşmuş ve Kültür
Bakanbğının "Pamukkale'yi Kurtarma"
toplantısına katıbp, sevgib bakanınıncoşkusunu
paylaşmıştı. Ne var ki bu "coşkulu koşu" onun son
çabası olmuş ve bir daha da artık "yorgun
vücudunu" toparlayamamıştı.
Muğla İl Kültür Müdürlüğü. iki yıllık bir
"Papuççuoğlu Dönemi" yaşadı. Türkiyenin kültür
ve sanat dünyasında da 32 ay süren bir "Fikri Sağlar
dönemi" yaşandı. Bu 32 ay içerisine sığdınlan onca
çabanın. onca çabşmanın, onca birikimin.. bundan
bö\ le artık "gelenek" olması dileğiy le Fikri Sağlar ve
arkadaşlanna "Sağolun"diyoruz...
lanan kısıtlayıcı düzenlemelerin kal-
dmbnasını savundu. Sürekb yıbna-
dan sansür ve denetimin demokraside
yeri olmadığmı yineledi. Ve hep
yakındı: "Türkiye'de maalesef de-
mokrasinin tam gelişmemesinden, de-
mokratik kurumların oluşmaması-
ndan dolayı mücadele kişisei bazda
yapıbyor."
Sağlar'ın 'Gölge Kültür Bakanlığı'-
döneminde gerçekles,tirilen Mersin'-
deki toplanuda oluşturulan Türk ti-
yatrosunun yeniden yapılanmasma
ibşkin çabşmalann uygulamaya geçil-
mesinde 'kıyametler koptu'. 'Destek-
leyen' ve 'özendiren' işlevi üstlenen
Kültür Bakanbğı, sadece altyapı ve
yasal sorunlan çözen bir kurum ola-
rak, 'yeniden yapılanma projesi'ni su-
nuyordu tiyatro, opera ve baleye.
Amaç, 'özerkleşme' ve 'özgürleşme'-
ydi. Devlet Tiyatrosu'nda bunun ya-
şama geçmesinde önemb bir tıkaç'
vardı: Bozkurt Kuruç. Sağlar, yıpran-
ma noktasına gelen Devlet Tiyatro-
lan'nın bir an önce idari ve sanatsal
özgürlüğe kavuşması gerektiğini sa-
vunarak, aylarca birbkte çabşmak
istemediği genel müdürle savaştı. Ka-
rarnameyi imzalamamakta direnen
dönemin cumhurbaşkanı Özal ile bu
konu uğruna görüşerek, anlaştı ve so-
nunda mücadeleyi kazandı.
'Birim Tiyatro' sisteminin mimar-
lanndan Yücel Erten'in genel müdür-
lüğe atanması birden umutlan can-
landırdı. Erten, seçime gidibnesi için
referandum yapünnca, genel müdü-
rün tüm çabşanlarca bebrlenmesi için
Sağlar'ın talimatıyla bir eğibm yokla-
ması yapıldı.
Yasalaşamayan yasalar
Bu kez yeni genel müdür Tamer
Levent'ti. Levent. büyük atıbmlar sü-
recini başlattığı görevinde üç buçuk
ay kalabildi. Çünkü Bozkurt Kuruç
'yürütmeyi durdurma karanyla' genel
müdürlük koltuğuna yeniden oturdu.
'Özel Tiyatrolara Yardım Yönetmeli-
ği', *Ozel Tiyatrolara Devlet Desteği
Yönetmeliği' olarak değiştirildi. Böy-
lebkle arük destek, tiyatroya değil,
projeye verilecekti ve miktan
arttınldı. 'Konulan ölçütlerin belirsiz-
liği, hep değişmesi ve tutarsızukları'
açısından sürekb eleştirilen, İlan gi-
derlerine bile yetmediği' biçiminde
yakınmalara neden olan bu destek,
bu yıl tasamıf tedbirleri' gereği eylül
sonuna dek dondurulunca kuşkusuz
bugüne dek yapılanlar hemen unutu-
larak. bakanbk topa tutuldu'.Oysa
Sağlar, görevinin son günlerinde bile.
bir kaynak yaratıp. TİYAP ve TO-
DER'e 1 milyar bra vererek. tiyatro-
nun yaşatılması' için tüm tiyatrocu-
lann eylül ayında gerçekleştireceği bir
projeye katİada bulundu.
Sansürü tümüyle kaldırmayı amaç-
layan 3257 sayıb Sinema, Video ve
Müzik Eserleri Kanunu'nda değişik-
bk öngören yasa tasansıyla. küçülde-
rin pedagojik ve ahlaki gelişmeleri öl-
çütüne göre düzenlenen 'sınıflandı-
rma' sistemi getirildi. kayıt-tescil iş-
lemleri yeniden düzenlenerek korsan
yayıncıbğın önlenmesi. fon gelirleri-
nin arttınlarak sektöre. düşük faizli,
uzun süreb kredi ve karşıbksız katkı
sağlanması amaçlandı.
Yeni sinema yasa tasansı da çe-
şitli yorumlara \ol açtı. Kimileri ta-
sanya 'ateş püsküriirken'. kimileri de
'nasıl olsa çıkmaz' görüşünü aşamadı.
'Tasamıf nedeniyle fıbıı yapamaz
duruma düşen sinema sektörü, yasa
çıkmazsa 'Türkiye'de sinemanın bite-
ceği'ni kavradı. Yasa tasansı yasallaş-
saydı, sinemaya aktanlacak ton
200-250 milyar lirayı bulacaktı. Sağ-
lar. uzun süredir bekleyen ve Meclis'e
sunulduğu biçimiyle Adalet Komis-
yonu'ndan geçen yasa tasansının.
Eğitim Komisyonu'ndan da geçmesi
için son ana dek mücadele verdi.
"Korsanlığın yüksek olduğu ve eser sa-
hiplerinin haklarına saygı göstermeyen
ülkeler" kategorisinde yer alan Türki-
ye'nin olumsuz imajının giderilmesi
ve ulusal düzeyde düşünsel üretim
gerçekleştirenlerinin haklannın koru-
narak özendirilmesi için Fikir ve Sa-
nat Eserleri Kanunu'nu yeniden
oluşturuldu. Plastik sanatlar alanı-
nda ulusal ve uluslararası boyutlarda
projeler üretmek amacıyla bir Plastik
Sanatlar Konseyi oluşturul-
ması için Plastik Sanatlar Der-
neği protokol imzalandı. 'Ta-
samıf genelgesiyle' birbkte 'asli
görevleri' engellenen Fikri Sağ-
lar. 'kültür ve sanatta ta.samıf
olamayacağını birçok kez yine-
leyerek, Başbakanbk ve Maliye
Bakanbğı'na başvurdu. Yetki
Yasası'na dayanarak, Devlet ti-
y atrosu, Devlet Opera ve Bale-
si. Cumhurbaşkanbğı ve Devlet
Senfoni Orkestralan ile Kapa-
dokya Koruma Yasası gibi ka-
nun hükmünde kararnameleri
Başbakanbğa sevketti. Ancak
Anayasa Mahkemesi bunu
durdurunca bu yasalar da çıka-
madı. 27 Man seçimlerinden
şonra özellikle Ankara ve
İstanbul festivallerinin 'ayakta
kalabiunesi' için müze biletle-
rinden düzenli olarak kaynak
aktanlmasını sağladı.
Duyarhlık ve tepki
İki buçuk yıl süresince; Ka-
run Hazinesi'ni Türkiye'ye geti-
rerek. 'kültürel hırsızîıklar'a
karşı diğer uluslara karşı 'örnek
oüna özelliği'ni gösterdi Kültür
Bakanlığı. Koruma bibnci yay-
gınlaştı, eski eserleri geri kaza-
nabilmek için gerekli yol açıldı.
Okuma abşkanbğı yaygınlaştı-
nldı, kitap satışlan arttı. Opera,
bale \e tiyatroda izleyiciler ço-
ğaldı. İlk kez kültür ve projeleri
bağlamında. özel ve tüzel kişile-
re 9 ayn alanda, teşvik kredisi
uygulaması başlatıldı. Kültür
merkezleri ve kütüphanelerin
sayısı çoğaltıldı, bakanbk ya-
yınlan arttı. Pamukkale kur-
tanldı. Karadeniz Kültürel
İşbirbği sağlandı. Türk Cum-
huriyetleri ile istikrarb bir ku-
rum'oluşturuldu: TÜRKSOY.
Müzelere çağdaş sergileme
yöntemleri getirildi.
Bunlan anımsarken, Kültür
Bakanlığı'nın bütçesinin her geçen yıl
'azaldıgını' ve 1994 bütçesinin genel
bütçe içindeki payının sadece' binde
S-S5
olduğunu da unutmamak gereki-
yor. Fikri Sağlar'ın kültür bakanbğı
döneminde birçok yasa tasansı hazı-
rlandı. Ancak hepsi süriincemede
kaldı. Sağlar'ın iyiniyetli çabası, çağ-
daş yaklaşımı. atıbmabğı, girişimcib-
ği koalisyon hükümetinin koşullan-
nda sonuçsuz kaldı. Bunlann bir an
önce yasallaşması için biz, yeterli du-
yarlıbğı ve tepkiyı gösterebildik mi?
Genç. dinamik, mücadeleci, inatçı.
duyarb, herşeyle ve herkesle ilgilenip,
ayaküstü dile getirilen sorunlan bile
çözümleyebilen 'düşünen' ve 'görebi-
len' bir kültür bakanıydı Fikri Sağlar.
'Bayrağı'nı yeni kültür bakanına dev-
rederken, özelbkle yaşadığımız bu
dönemde herkesin sanata karşı yöne-
ük saldınlan önlemesi gerektiğini
vurgulayan Sağlar'a karşıbk, yeni
kültür bakanın ilk demeci de düşün-
dürücü doğrusu: "Gençler artık kah-
vehanelerde oturmamalı, kütüphane-
lerde kitap okumalı."
'Kıyı'dabuay
Kültür Servisi - Trabzon'da
yayımlanan kültür ve sanat
dergisi "'Kıyı"mn ağustos
sayısı çıktı. Derginin bu
sayısında Ahmet Özer'in "Bir
Coşkunun Ardından",
Abdullah Aşçı'nın "Yaada
Ağırlık". Ayhan Hünalp'ın
"Söz Gümüşse Üstüne",
Nazif Evren'in "Hf p O
Köy", Mevlüt Uluğtekin
Yılmaz'ın "Picasso'nun
Güvercini", Mehmet
Aydın'ın "Bir Gazete
Emekçisinin Şiiri", M.
Türker Acaroğlu'nun "Doğu
Anadolu Dokumalan ve
Giysileri", Ab Mustafa'nın
"Çok Yönlü Bir Kültür
Adamı: İ.Gündağ
Kayaoğlu", Gülseren
Engin'in "Bir Noel Akşamı
Hamlet'in Şatosunda", Öner
Yağa'nın "Sesini Bana Bırak
ve Hidayet Karakuş",
İbrahim
Yıldız'ın"Kimbilirkim'e
Mektuplar", Mustafa
Duman'ın "Maçkab Fıkra
Tipi Cemal Aga", Perihan
Uysal'ın"Keşke Hasta
Olsam (mı)" başbklı yazılan,
Muazzez
Menemencioğlu'nun
İbrahim Tığ ile Osman Zeki
Demirkale'nin Rasim
Çubukçu ile söyleşileri ve
Neriman Calap, Tuğrul Asi
Balkar, Hilmi Haşal, Gülşen
Öztürk, Ömer Kayaoğlu,
Gündoğdu Sanımer,
Zekeriya Saka, Sait Küçük,
İhsan Topçu'nun şiirleri yer
alıyor.
StevenAdler
uyufturucu
teüavisinde
LOS ANGELES (AA) - Ünlü
rock topluluğu Guns'n
Roses'ın eski bateristi Steven
Adler, uyuşturucu
alışkanbğından kurtuhnaya
kararb olduğunu açıkladı.
Los Angeles'taki
Cedars-Sinai Tıp
Merkezi'nde aşın dozda
eroin ve kokain aldığı için
tedavi altına alınan Adler,
"Yaşadığım için
şükrediyorum. Sabahlan
kendimı hasta gibi
hissetmeden uyanmak harika
bir şey. Artık uyuşturucudan
uzak durmak, yeniden
çalışmaya başlamak
istiyonım" diye konuştu. 29
yaşındaki Adler, uyuşturucu
abşkanbğı yüzünden 1990
yılında Guns'n Roses'tan
aynlmak zorunda kabnışü.
AST'BiPHalk
Düşmanı' ile
İzniiP'de
İZMİR(LBA)- Ankara
Sanat Tiyatrosu, yaz dönemi
için hazırladığı İbsen'in "Bir
Halk Düşmanı"adb oyununu
15-21 ağustos tarihleri
arasında İzmir'de ilk kez
sergileyecek. Ankara Sanat
Tiyatrosu, İzmir'den sonra
Anadolu ve İstanbul
turnesine çıkacak ve ekim
ayında Ankara'da perde
açacak. Gerçekleri açıklamak
isteyen bir tıp doktorunun
'halk düşmanı' ilan edibşini
konu alan oyunu Rutkay
Aziz yönetiyor. Özel
Amerikan Lisesi Açıkhava
Tiyatrosu'nda sahneye
konulacak oyunda Doktor
Stockmarn rolünü Rutkay
Aziz üstleniyor. Oyunda rol
alan diğer sanatçılar, Serap
Kıran Oner, Altan Erkekji,
Erol Demiröz, Mehmet Ulay,
Yaşar Akın, Cezmi Baskın,
Koray Ergün, Metin
Çoşkun, Mahir İpek, Aybn
Özyatan. Orçun Çıtır,
Hayrullah Karagöz ve Celal
Keskin. YılmazOnay'ın
Türkçeleştirdiği oyunun
çevre düzeni Yücel Tanyeri,
kostümleri ise Sadık
Kızılağaç tarafından
gerçekleştirildi.
'Konutve
Çevresi' konulu
karikatür
yanşması
Kültür Servisi - Kent-Koop
tarafından geleneksel hale
getirilen karikatür
yanşmasının üçüncüsü
Karikatürcüler Derneği
işbirbği ile düzenleniyor.
Yanşma, bu yıl konut ve
çevresinin kentleşmeye
etkisini konu alıyor. Semih
Balaoğlu, Muhittin Köroğlu,
Metin Peker. Sait Munzur ve
Cengiz Savaş'tan oluşan jüri,
yanşmamn sonuçlannı, Kent
Koop'un kuruluş yıldönümü
olan 17 ekim tarihinde
açıklayacak. Yanşmaya
katıbnakisteyenlerinengeç 1
ekim tarihinde yapıtlannı
tesbm etmeleri gerekiyor.
Dereceye girecek alü
yanşmacıya toplam
31.500.000 TL para ödülü
verilecek. Karikatürler
yanşma sonunda çeşitb
illerde sergjlenecek ve bir
albümde toplanacak.