Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 AĞUSTOS1994 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Sürekli birbirleriyle dalaşan iki aksi ihtiyann güldürüsü
Bir kadınla en son ne zaman sevişıııiştiııiz?
SUINGUÇAPAN
Akıp geçen yıllann insanı ne
hale koyduğunu gözler önüne
seren 'tki Hınzır Adam', Ameri-
kan sinemasının yaklaşık yanm
yüzyüdır oyunculukta ustahk
payesine erişmiş iki büyûk ak-
törûnün baştan sona gövde
gösterisine gjriştiği bir yaşlıhk
komedisi.
1925 Boston doğumlu Jack
(John Uhler) Lennnon, 1950'-
lerin bazı macera filmlerinde,
esas oğlanın arkadaşı ve ikinci
jön olarak girdiği hayatımızı,
sonradan bazı hatın sayıhr
Büly Wilder komedüeriyle bir
hayli şenlendirmişti 1960 ve
1970'lerde. Yine çocukluk yılla-
runızda beyazperdede, Slav tip-
li, iriJayım, sarsak bir kötü
adam olarak tanıdığımız VVal-
ter Matthau'yu da, büyüyüp
aklımız kemale erdikçe benim-
seyip sevmiştik. 1920 New
York doğumlu, yoksul göçmen
çocuğu VValter (Matuschans-
kavasky) Matlhau, lastik gibi
gerilip uzayan suratı ve yete-
nekleriyle sonradan başrole
yükselerek sinemadaki ilk rolle-
rinin anüpatikliğini yoğun bir
sempauye dönüştûrmüştü
uzun yıllar süresince. Mimikle-
riyle liklerinin birbirine kanştı-
ğı Jack Lemmon sabırsız, heye-
canlı ve telaş içindeki karakter-
leri canlandırdığı 'The Apart-
ment-Garsonher' 'Irma La Do-
uce-Sokak KÛı trma\ 'Avanti-
Dokunma Gtdıklamnm' gibi
Bill Wilder imzalı güldürü baş-
yapıtlanndan, James Bridges'-
İki Hınzır Adam
(Grumpy Old Men)
Yönetmen: Donald
Petrie / Senaryo: Mark
StevenJohrtson/
Kamera: Johnny
E.Johnson / Müzik: Alan
Süvestri / Oyuncular:
Jack Lemnıon, VValter
Matthau, Ann Margret,
Burgess Meredith, Daryl
Hannah, Kevin Pollak,
OssieDavis/1993ABD
(WB)BeyoğluEmek,
Kadıköy Kadıköy,
Çemberlitaş Şafaİc,
Bakırköy Sinema 74,
Erenköy Apollon,
Altunizade Capitol,
EtilerAkmerkez,
Maslak Mövenpick
sinemalannda.
ın The Chiıta Syndrome-Dün-
yanın Kaderi' ya da Costa Gav-
ras'ın ünlü 'Missing-Kayıp'ı
gibi ciddi, politik fılmlere trans-
fer olurken, Hollywood'un her
derde dava karakter oyuncusu
konumuna gelen ve 'Kaktüs Çi-
çeği' (Gene Saks, 1968). 'Suns-
hine Boys' ya da 'Coüfornia Sıri-
te' gibi 1970'lerin mamulü. bazı
Neil Simon komedilerinden
uyarlanmış Herbert Ross gül-
dürûleri ile iyice ünlenmiş Wal-
ter Matthau da, o dönemin bü-
yük gişe fiyaskosu sayılan. Ro-
man Polanski'nın 'Pirates-Kor-
sanlar' fantezisiyle kariyerini
çeşnilendirip çeşitlendiriyordu,
1980'li yıllarda.
Özetle şimdiye kadar Billy
VVilder'ın 'The Fortune Cookie'
(1965), 'The Front Page-Baş
Sayfa' (1974), 'Buddy Buddy'
(1981) güldürüleriyle. VValter
Matthau'ya 1%7 Oscar ödülü-
nü kazandıran Gene Saks'ın
The Odd Couple-Garip Bir
Çift' fılminde bir araya gelerek
unutulmaz bir ikili oluşturmuş
(aynca 197 l'de Jack Lemmon'-
un ilk yönetmenlik denemesi
'Kotch'da da beraber çalışmış)
olan, 70'e merdiven dayamış
Jack Lemmon'la, 74'lük VValter
Matthau'yu bir kez daha bir
araya getiriyor *tki Hınzır
Adam'. Eskilerden Daniel Pet-
rie'nin 1954 New York doğum-
lu oğlu olup tıpkı babası gibi.
'McGyyer',(
Los Angeles Kanu-
nu' gibi diziler çekerek TV'den
yetişen Donald Petrie'nin yö-
nettiğı 'İki Hınzır Adam', bütü-
nüyle fena halde hınzır, aksi ve
lanet' bu iki büyûk Hollywood
stan üstüne kotanlmış, tüm gü-
cünü ne kadar yaşlansalar, kınş
kınş da olsalar, yine de kamera
karşısında döktürmekten geri
kalmayan bu ihtiyar ikiliden
kalan, orta karar, melankolik
bir eğlenceük.
Sinemanın kayıp giden yddızları...
CHRlSTlAN JACQUE
Popüler Fransız sinemasının ner-
deyse yanm yüzyıldır en verimü yönet-
menlerinden Christian-Jaque, 8 tem-
muz cuma, Paris'teki evinde kalp kri-
zinden öldü. 89 yaşındaki yönetmen,
1930'lu yıllardan itibaren başladığı
uzun meslek yaşamında Louis Jouvet'-
den Gerard Phih'pe'den, Martine Ca-
rol'a Brigitte Bardot'ya kadar yığınla
ünlüyü yönettiği 70 kadar fılm çekti.
4 Eylül 1904'te Paris'te doğan
Christian C.Jaque (gerçek adıyla
Christian Maudet), sinema yaşamına
'Bidon d'or'la 1932'de başladı. 5 yıl
sonra 1937'de 'Françoisler-Birinci
Francois' filmiyle komık Femandel'i
ûne kavuşturdu. Sonraki yıl büyûk
fılmlennden biri olan 'Les Disparosde
Saint-Agü'i, Michei Simon ve Eric von
Stroheim'le çevirdi. Savaş sonunda,
1945'te Maupassant'dan uyarladığı
'Boule de Suifle yeniden Fransız sıne-
masındaki yerini aldı. 195l'de kıhçh-
tarihsel macera fılmı türünde hatın
sayılır bir başanya erişen 'Fanfan la
Tulipe-Kahraman Aşık" yaptı. Gerard
Philipe v e Gina Lollobrigida'yla. Ardı-
ndan Martine Carol'lu fılmler dönemi
sökün etti, Martine CaroPla da evlendi
yönetmen. (Meraklısı 1950'li yıllann
ortalannda çiftin turistik bir İstanbul
ziyareti yaptığını da hatırlayacaktır.)
'Lucrece Borgia-Lükres Borjiga', \\1a-
dame du Barry' ve 'Nana' gibi Carol
fılmlerini 1959'da. Fransız sinema-
sının yeni bombası Brigitte Bardot'yu
zirveye taşıyacak 'Babette s'en va-t'en
Guerre-Babette Savaşa Gidiyor' fılmı
izledi. Christian-Jaque bununla birlik-
te 'Birinci François' ya da 'Fanfanla
Tulipe' gibisinden büyük bir başanyı
bir daha yakalayamadı, sonraki yıllar-
da Sophia Lorenii 'Madame Sans-
Gene' ya da 'Lady Hamilton'un Aşk-
lan' gibi tarihsel 'Le Saint Prend L'-
aflut' ya da 'Repas des Fauves' gibi he-
yecanlı polisiye fümlerle oyalandı dur-
du, eğlencelik serüvenler imzaladı.
1985 yapımı son uzun metrajı, Fransız
sinemasının aynı kuşaktan bir başka
namlı ustası hakkındaydı: 'Marcel
Carne, ITıamme a la Camera-Carne,
Kameralı Adam.'
GEORGE PEPPARD
Amerikan sinemasının, mesleğe 1950'-
lerin sonlannda birtakım ilginç filmkrle
başlayıp gittikçe sıradan serüvenlere gö-
mülerek çareyi 1970'lerin başından itiba-
ren televizyon dizi ve filmlerinde bulan,
tanınmış oyunculanndan, 1929 doğum-
lu, sanşın George Peppard, 8 mayısta za-
tûrreeden öldü Los Angeles'ta."Breakfast
at Tiffany- Çıgnlar Kraliçesf\ T h e VTc-
tnrs- Zaferin BeddT, T h e Carpetbag-
gers- Korkımç İhtiras", The Bhıe Max-
Otdürme Emri". \ b gıbı ükfilmlenyleanı-
msadığımız Peppard, küçük ekranda da
"Banaçek", "A Takm". vb gibi TV dizi-
leriyle ününe ün katmışü.
GILBERT ROLAND
Asl adı Luis Antonio De Aknso olan,
Mekaka asılfa oyuncu Gübert Roland da
15 mayısta ökhl 1905 doğumlu Roland,
İ925'te ayak basüğı Holywood'da uzun
yıllar boyunca, latin baştan çıkana, mert
haydut yz da dürüst maceraperest rolleri-
nin vazgeçilmez oyuncusu oldu. 1970"-
lerin sonuna kadar çahşrnayı sürdüren ve
canh Hollyvvood tanhı gibi bir hayat sü-
ren Gilbert Roland 89 yaşındaydı.
ALAJNCUNY
Fransız sinema ve tiyau-osunun koca
çınarlanndan, seçkin aktör Aiam Gny
de 85 >aşında perdeyi indirdi, 17 mayısta,
Paris'te. Sahneden sonra 1942'deMarcri
Came"nin "Les VTsteırs du Sair- Gece
ZiyaretçfleTr^ndekı saz şairi rolüyle si-
nemada da ünlenen Alain Cuny. uzun
yıllar süresince Fdbm, Antoniom, Marco
Ferreri, Francesce Rosi vb gibi önemlı
İtalyan sinema ustalannınfilmlerindeoy-
nadı. Kendine özgü sesi, seçkin Fransı-
zcaa, ağır ve oturaklı havaayla benzersiz
bir aktördü Cuny. 60'mdan sonra Just
Jaeckin'in u
Eımnamıe0e"inde, Şytvia
KristeTin aşk ve sevişme bügüenni zen-
ginleştiren, erotizm ustası ve hayat filozo-
fu rolünü üstlenmekten çekinmeyen
Cuny'yi en son Bruno Nuytten'in "Camil-
le OaudeTinde seyretmiştik. Alain Cuny
1990'da "L'Aımooce Fait a Marie" adh
filmiyle ilk ve son yönetmenlik denemesi-
ni de gercekleştirdi.
MASSIMOTROISI
Günümüz ftalyan sinemasının
tanınmış aktörlerinden ve Ettore Scota-
nın da gözde oyunculanndan olan Mas-
smo Troisi. ani bir kalp krizi sonucunda
öldü 4 haziranda. Daha henüz 41 yaşı-
ndaki Massimo Troisi, Phifippe Nowe«
ile başrolünü paylaşoğı "Postoa'' adlı
son filmınin çekimlenni yeni bidrmişti.
Oyuncuhığunun yanı ara yönetmenlikte
de iddialı olan Massimo Troisi'nin ölü-
mü, italyan sinemasını kedere bogdu.
Bataklıkta
Çatışma
(SouthernComfort)
Yönetmen: VValter Hill/
Senaryo: Michaei Kane,
DavidGfler,W.Hi]l/
Kamera: Andrew Laszlo /
Müzik: RyCooder/
Oyuncular: Keith Carradine,
Powers Boothe, Fred Ward,
Peter Coyote, T.K.Carter /
1981ABDfilmi Beyoğlu
Fitaş 3 sinemasında
Ülkemizde videonun yaygm-
laşüğı 1980'lerde, en çok rağbet
gören kasetlerden oian vVaher
Hfll'in -Ölüm Bataklığı-Sout-
bern Comfort', sinemalarda
gösteriliyor. Amerikan sinema-
sının son 15 yılda sivrilen, özel-
likle şiddet ağırlıklı, sürükleyici
serüven filmlenyle dikkati çe-
ken yönetmen-senaristlerinden
Walter Hill'in ilgin yapıtlann-
dan olan 'Öimn Batakhğı', yıl-
lar önce seyrettigimiz John Bo-
onnan'ın ünlü 'Detiverance'ını
haürlatan, hareket ve şiddetin
eksik olmadığı, hatın sayıür bir
macera yapımı. Filmde Ameri-
kalı milli muhafizlardan bir
gnıp asker, alışılmış haftalık
eğitim talimlerini yaparken Lo-
uisiana bataklıklannda yol-
lannı şaşırarak bu yörede yaşa-
yan Cajun yerlileriyle yûz yûze
geliyorlar. Bu rastlantısal karşı-
laşrna sonucunda, gruptan pek
az askerin sağ kalacağı, ölûm-
cûl bir çatışma patlak verecek-
tir...
Şiddetin ortaya çıkma ve so-
mutlaşma aşamalanm ele alıp
işleyen; tempolu, elektrikli, ger-
gjn ve heyecanlı bir gerilim se-
rüveni niteliğindeki "Southern
Comfort"da, dar kafalı miüta-
rizmi ve maço zihniyetini eleş-
tirmeye guişiyor VValter Hill.
Uzaktan uzağa Vietnam ce-
hennemini çağnştıran baa bö-
lümleriyle savaş karşıtı bir anla-
ma da bürünen bu ilginç serü-
ven, Cajun kültûrüyle de
kıyısından köşesinden buluştu-
ruyor seyirciyi.
En kahraman baba DepardieuKültür Servisi - Bu hafta
gösterime giren fılmlerden biri
de "Kahraman Babam". "Kor-
ku Burnu" gibi eski fılmlerin
yeni çevrimi olan "Kahraman
Babam"ın kaynağı da bir
Fransız fılmi. Çılgın bir aile
komedisi olan bu filmde Ge-
rard Depardieu'nun can-
landırdığı boşanmış Andre'-
nin on dört yaşmdaki kızı Ni-
cole rolünde 450 aday arası-
ndan seçilen ve ilk filmini çevi-
ren Katherine Heigl oynuyor.
Genç kızın sevgilisi rolünde
ise daha önce MacGyyer adlı
TV dizisiyle dikkatleri çeken
ve yüz aday arasından seçilen
Dalton James bulunuyor.
Tropik Bahama adalannda
çekilen filmin konusu şöyle:
Ergenük çağının eşiğindeki
Nicole, Barbie bebeklerini
atıp erkeklerle oynamayı keş-
fettiği çağdadır. Istemeye iste-
meye babası Andre'yle tatile
çıkar. Bu tatilde yeterince eğ-
lenemeyeceğini düşünmekte-
dir. Nicole plajda 'Ben' adı-
nda yakışıklı bir delikanüyla
tanışır. Onun iltifatlanna
kapûarak yaşından büyük gö-
rünmeye çalışır. Ona, Andre'-
nin, ashnda babasıymış gibi
davranan sevgilisi olduğunu
söyler. Sözlerine sözde sevgili-
sinin casus olduğunu da ekler.
Kısa sürede "olmayan" aşkın
dedikodulan yayümaya baş-
lar. Otel müşterileri aslında
masum olan ve hiçbir şeyden
haberi olmayan Andre'ye
düşmanca davranır. Talihsiz
baba, kızı yaşındaki genç
kızla yaşayan sapık olarak
suçlandığmdan habersizdir...
GözZevki
Tinto Brass'ın yeni filmi-
Göz Zevki'nde Katarina Va-
sUMssa, Francesco Casale,
Raffaella OfTıdani, Cristina
Garavaglia rol alıyor. Brass,
AJberto Moravia'nın "L'-
UomoCbe Guarda" adlı ro-
manınından sinemaya uyar-
ladığı bu filmde yazar gibi en-
telektüel bir yaİdaşımla göz-
lemde bulunma ihtiyaa du-
yar. Aynen bir antomolojist
gibi önyargısız ve utanma duy-
gusundan uzak bir yaklaşımla,
sanki mikroskop altındaki bö-
ceklerin organlannı inceler gibi
saplantılı bir analizle ve bir
röntgenci merakıyla genç bir
üniversite profesörü olan Dodo
Bugün gösterime
giren fılmlerden
Kahraman
Babam,
Depardieu'nun
piyasa işi
fılrnlerinden...
ile kansı Silvia arasındaki iğ-
renç ve hastalıklı ilişkiyi ve Sil-
via'nın baştan çıkancı şehvet
düşkünlüğünü ele abr. Silvia'-
nın ortadan kayboluşundaki
"esrar", Dodo'nun filmdeki di-
ğer karakterlerie kurduğu kar-
maşık ve tartışmaya açık ilişki-
lerle doruk noktaya ulaşır.
Bunlann içine teşhirci, mağrur
ve tahrik edici babası Alberto
arasında gelişen uyuşmazhk,
hiçbir şeyden çekinmeyen,
utanmaz hemşire Fausta ile ge-
liştirdiği ve öğrenci gûzel zenci
kız Pascasie ile kurduğu ilişki de
girer.
Geçmişindeki cinsel ya-
şamının birkaç anını bir araya
getirmeyi ve bunlan analiz et-
meyi başannca, Dodo bunlan
tekrar yaşamakla Silvia'nın an~
lamsız gibi görünen kaçışma
ışık tutar. Bunun sonucu olarak
yûzyüze geldiği belirsiz gerçek
onu Moravia gibi erkekle
kadının "esran" arasındaki
önemsiz çekişmeleri gözleyen
şairane bir "röntgend" rolünü
seçmesine neden olur.
Makinadaki Hayalet
Rachel Talalay'ın geçen hafta
gösterime giren fılmi "Makina-
daki Hayalet" bu hafta da sine-
malarda. Filmde başrolleri Ka-
ren Alkn, Chris Mulkey, Ted
Marcoux, Wfl HornefT, Jessica
VValter paylaşıyor. Bilgi çağmın
üzerimize saldığı tehlikelere
karşı oluşan gerçek korkuya ya
da oluşması gereken korkuya
değinen fılm, herkesin içindeki
tedirginliği ele ahyor.Bunun içi-
ne, kışisel kredi araştırmasın-
dan tutun da kavranması
daha zor olan endişe ve kor-
kuyu simgeleyen kavramlar
da girer. Bir dizi cinayetler iş-
lcmcktc olan Karl Hochman
(Ted Marcoux), Terry Mun-
roe (Karen Allen) ile oğlu
Josh'u (Wil HornefT) öldür-
mek üzere yola çıkar ve bir
trafik kazası geçirir. Fırtınah
bir gecede ciddi şekilde ya-
ralanmış olan Hochman,
hastaneye acilen yetiştirilir ve
orada röntgen aletinin geliş-
miş hali olan MRT Scan ma-
kinesinden geçirilir. Bu arada
enerji merkezine yıldınm dü-
şer ve elektrik akımında ani
bir yükseliş meydana gelir.
Bu olay sırasında gelişmiş bir
bilgisayann ana beîleği
Hochman'm kötü ruhunun
etkisi altına girer. Artık şeh-
rin elektrik devresinin uçsuz
bucaksız koridorlannda do-
laşma özgürlüğüne kavuşan
Hochman, olanlardan ha-
bersiz, randevusunu gerçek-
leştirme peşindedir. Bu katil
çok zeki ve çılgının biridir; sa-
dece bir psikopat olmakla
kalmayıp çok akıllı olduğun-
dan dolayı da tehlikelidir.
Çocukluklanndan beri taru-
şan, aynı çevrede ömür tüket-
miş, ancak kedi-köpek gibi sü-
rekli birbirleriyle dalaşıp hır-
laşarak yıllarca çatışmış, adeta
birbirlerini sinir etmek arzusuy-
la hep yamp tutuşan iki ihtiyar
kapı komşusu, iki hınzır adamı-
mız Jack Lemmon'la VValter
Matthau. 'Grumpy Old Men'-
de. Neredeyse bu iki namlı sta-
nn tam ölçülerine göre ısmarla-
ma yazılmış, Mark Steven
Johnson imzalı senaryo, gençlik
ve çoluk-çocuga kanşıldığı orta
yaş dönemlerini çoktan geride
bırakarak yığınla anıyı eskitip
'mezar hazıriığı' niteliğindeki
koyu bir yalnızlığa gömülmüş,
kadın meselesi nedeniyle ner-
deyse tüm ömürlerini belirleyen
bir nefretle birbirlerine bağlan-
mış iki eski komşunun, yine bir
kadın yüzünden bu kez mutlu
sona bağlanan hikayesine da-
yanıyor. Bunca zamandır çok
sayıda güldürüye hayat vermiş,
bizimle birlikte yaşlanmış, 2
Oscar'h, 40 yıllık aktör Jack
Lemmon, filmin hemen başın-
da haciz memurundan sakla-
nırken tanıdığımız John Gus-
tafson'u, en azından Lemmon
kadar ünlü ve usta Walter
Matthau da. sürekli dır dır ho-
murdanıp duran, yıllanmış ka-
pı komşusu Max Goldman'ı
canlandınyor filmde. Dekorsa
kan-buzu ve okkah soğuyla bi-
linen Minnesota'nın Wabasha
adlı küçük bir kasabası.
İki suratsız ihtiyar
Hayatlannın dünüyle 'ka-
ranlık' yanm arasına sıkışmış
bu iki yaşb komşunun birbirle-
rini uyuz etmek için hiçbir fırsa-
ü kaçırmayan kısır, sidik yanş-
tına ve somurtuk yaşantılan.
günün birinde Edward Albee'-
nin Hayvanat Bahçesi'nden
alıntılar yapan, Berkeley'de
ekspresyonizm üstüne dersler
vermiş. 'cami yıkılmıs, ama mih-
rabı yerinde' çekicilikteki. tele-
vizyon düşmanı, hız-haz düş-
künü, enerjik ve aydın bir
kadının mahalleye taşınmasıyla
alabildiğine değişiyor.
Iki suratsız ihtiyann yıllardır
sönmüş olan kalplerini yeniden
ateşleyen avıl avıl canlı komşu
kadın (üstüne cuk oturmuş bir
roldeki, yıllann Ann Margret'i
hala göz abyor), sinir ucu ilti-
habı, lumbago, siyatik ya da
böbrek taşı ağnlanndan mus-
tarip aksi komşulan, kedinin
ciğer peşinde koşturması gibi-
sinden tutkulu, kıskançhk dolu
bir rekabet çekişmesine sürük-
lüyor çok geçmeden. biricik
zevkleri. üstü buz tutmuş göle
kurduklan portatif kulübele-
rinde yiyip içip biralan devire-
rek ve TV seyrederek balık tut-
mak olan, ölüm çeşitleri üstüne
geyik muhabbeü koyultan ihti-
yar kahramanlanmızı. kapısını
herkese açık tutan komşu
kadın Ariel/Ann Margret genç-
leştiriyor adeta. Kadın düşkü-
nü, 90'lık dede rolündeki emek-
tar Burgess Meredith'le sevgi ve
hoşgörünün önemine dikkat
çeken ve uykusunda aceli geli-
veren zenci bakkal rolündeki
Ossie Davis'in yanı sıra. yönet-
men Donald Petrie göz ve gö-
nül alıcı Dar>l Hannah'la kasa-
banın yeni seçilen belediye baş-
kanı Kevin Pollak gibi genç
oyunculan da. ihtiyar kahra-
manlanmızın öteden beri bir-
birlerine yanık çocuklan olarak
karşımıza getiriyor. biraz da se-
yircinin içini açmak için olsa ge-
rek.
Lemmon-Matthau ikilisinin
bir kez daha görmelere değer
bir düet yaptığı 'tki Hmzır
Adam', genelde seks ve şiddet
görmekten bezmiş seyirci kesi-
mine ilaç gibi gelebilir, çok
önemsenmese de. Karh-buzlu
Minnesota manzaralanndan
görüntülere yansıyan serinlik
de yabana aülmamalı aynca bu
yaz sıcağında.
53 yıllık meslek yaşamına
yığmİa film sığdıran Fransız yö-
netmen öldü
YEDIRENK
UĞUR KÖKDEN
Küçük Prens Gelibolu'da
Tuhaf, hesapta olmayan bir benzerlik.
Gelibolu Yarımadası yangınında yaşamını yitiren Or-
man Bölge Müdürü'nün ortaya koyduğu örnek, bir bakı-
ma elli yıl önceyi bugüne köprüledi: Talat Göktepe ve
Küçük Prens\ Göktepe, "bütün değerlenn tek tek kaybol-
duğubir ülkede"yalnız üikesinin "böceği,kuşu,pürçeği
ve ormanı için" can vermedi; aynı zamanda -belki daha
da önemlisi- canını yitirmek pahasına bir görev anlayışı,
saygısı sergiledi.
Tıpkı, yanm yüzyıl önce, savaş içinde, Müttefik Güçler
adına gönüllü olarak çıktığı bir görev uçuşu sırasında
Korsika Adası açıklarında -büyük olasılıkla Alman uçak-
larınca vurularak- yitip giden Saint-Exupery gibi. Güney
Postast, Gece Uçuşu, Savaş Pilotu, Insanlann Dünyası,
Küçük Prens ve Kale türünde, içine yaşam deneyimini
aktardığı hepsi birbirinden sıcak, hepsı insanca değer-
ler taşıyan kitaplarm bu soylu yazarı, tüm yaşamını kırk
dört yalın ve külrengi yıla sığdırmıştı.
Bir pilot, bir yazar, bir insan!
Yüzyılın başında doğup yaşadığı zamana tümüyle ve
aydınlık bir bilinçle tanıklık eden, her zaman güven aşı-
layıcı bir çağ nöbetçisiydi Saint-Exupery. Şaşırtıcı bir
öngörüyle annesine Temmuz 1944'te yazdığı ve ancak
ölümünden bir yıl sonra adresine ulaşabilmiş son mek-
tupta, "Ne kötü bir çağ, bu!" demişti.
Talat Göktepe gibi onun görev anlayışı da bir anlamda
Gece Uçuşu'ndakt Müdür Bay Riviere'le somutlaşır.
Andre Gide'in dediği gibi "Insanın mutluluğu özgurlükte
değil, bir ödev yüklenmekte" ortaya çıkıyor. "Sevgiden
bile yüce, o anlaşılmaz/anlatılmaz ödev duygusu!"
Exupery'nin amacı, kendi hazineleri üstüne kıskanç-
lıkla kapanmış bir 'kale' inşa etmekti denebilir. Yüzyıllar
boyu güçlükle korunmuş birikimin, geleneklerin ve
inançların oluşturduğu değerli insancıl mirası saklayan
bir kale kurabilmek. Değerleri bir araya getiren bir Babil
Kulesi! Yaşamın anlamını, tadını insanlara gösterebil-
mek! insanlığıngeleceği üstüne sorularsorarak 'düşün-
meyi hiçbir zaman öğrenmeyen insanlar'ı düşünmeye
itmek.
Kale isimli yapıtı da aslında, bu temel düşüncenin so-
yut simgesi değil mi?
"En kolay yolu seçip yüzeyde gezinmediğim, hep de-
rinlerde kaldığım için beni bağışlamalısınız" diyordu,
daha yirmi beş yaşına basmadan. Çevrede olup bitenle-
ri yakalayabilmek için insanın azıcık tedirgin olması ge-
rektiğine inanmıştı. Acaba haksız mıydı?
Yiğitliğini, filozofçasına erdemlerin en sonuncusu
sayarak, tıpkı titreşimlerle yüklü yoğun sevgisi gibi için-
de saklayarak yaşamayı seçmişti o kısacık ömründe.
Değerlerin yitip gitmemesi için savaşım verdi hep. Ama
insanlar -bu uğurda- yitip gidebilir. Öyle de oluyor zaten.
Kaldı ki Küçük Prens'in yazarı için zaferin varlığı hep
kuşkuluydu. "En son kim yok olacaksa, zafer onundur"
demişti. Sınırsız hırslara karşı ne acı bir umutsuzluk be-
lirtisi!
"Ne için yaratıldığımı buldum: Resim çizmek!" diyen
Exupery, bütün gün resim çizer ya da -bir pilotun düş
kurma hakkı olmasa bile- düş kurar. Günün olaylarını,
arkadaşlarının gülümsemelerini (onların hüzünlerini,
çünkü düzyazısına koymuştur) ve köpeğiniayaramaz-
lıklarını çizer durur. Küçük Prens'i çizer, fili yutan boğa
yılanını, baobab ağaçlarını, mavi gezegenindeki nazlı
çiçeği kağıtlara geçirir hep. Annesi gibi onda da güçlü
bir resim yeteneği görülür kaleminin yanı sıra.
Savaş Pilotu'nun ilk satırları da bunlan anlatmaz mı?
On beş yaşında, pergel, cetvel ve açıölçerden yararla-
narak uslu uslu geometri soruları çözen kolej öğrencisi,
sonra da bir köşeye çekilip düş kurmaya koyulur. Dene-
yimli bir pilot ergenliğine ulaştığı zaman bile onun için
uzun yolculuklar, gece ve gündüz uçuşları, yıldızların ve
toprağın uzağında geçen zorlu saatler, hepsi korkunç
bir yalnızlığın sınırtaşlarıdır. "Açık ve bulutsuz havalar-
da, aşın yüksekliklerde, insan altındaki boşluğu duyum-
sar."
Işte o zaman, sıcak ve duyarlı bir iç ses konuşmaya
başlar pilot bölmesinde -onun yazdıklarında titreşen in-
san vurgusuna eş bir tınıyla-: "Fransa 'da elma ağaçları-
nın çiçek açtığını söylediler. Çiçek açmış bir elma ağacı-
nın altında oturun. Benim için çevrenize iyice bakın.
Bakmasını bilen gözler için ne renk zenginliğidir o! Yeşil
ve güzel olmalı şimdi doğa. Üstelik otlar da vardır."
"Yeşili özlüyorum. Yeşil, ruhsal bir besin. Yeşil, dav-
ranışların yumuşaklığını ve ruhun dinginliğini sağlıyor.
(...) Her şeyin yemyeşil olduğu Fransa yı yeniden gör-
mek isterdim.
1
'
Burada Fransa' yerine 'Gelibolu'yu koyunuz. Talat
Göktepe adına ve yangın sonrası günler için ne güzel bir
dilek olurdu!
Gitgide insanın daha çok yakıldığı zamanımızda, as-
lında insanı yakan değil onun içini yakan kutsal ateşi
sevmek gerek! Benimsemek gerek! Ancak o zaman ya-
şam, bilince doğru yol alır; Göktepe'ye, Küçük Prens'e
layık olabiliriz.
Gerçek o ki, bir 'ateş' uğruna yarab, ne güneşler batı-
yor!
Yamaha, büyük, sessiz piyano üretti
•TOKYO (AA) - Dünvanın en büyük müzik aletleri
üreticilerinden Yamaha. istendiğinde hiç ses çıkarmadan
çalınabilen piyanonun bu kez de büyüğünü geliştirdi. Yamaha
firması yetkılileri tarafından yapılan açıklamada. sessiz
çalışma modu olan ve istendiğinde düğmenin çevrilmesiyle
yine normal çalışabilen "Yamaha Büyük. Sessiz Pi> ano
AIS"'in ekim ayında Japonya'da 1.35 milyon yen'den (13.500
dolar) satışa çıîcanlacağı kaydedildi. Yamaha'nın. derslerde ve
provalarda kullanılması için ürettiği AIS piyano. geliştirdiği
ikinci sessiz piyano modeli. Firma. geçen ekım ayından beri
sessiz çalışma modu olan 16 bin küçük boy piyano sattı.
Kardeşimiz, dostumuz, yoldaşımız,
NİHAT
UÇAR'ı
yitirdik.
Ölüm adın kalleş olsun.
Kederli ailesine, yakınlanna, arkadaşlanna
başsağlığı ve sabırlar dileriz.
TÜRKİYE İŞÇİPARTİLİ
ARKADAŞLARI ADINA
HAMİT AKINCI, BAYTEKİN KARA,
MUSAYTLMAZER
NOT: Cenaze, 05.08.1994 Cuma günü Kartal
Cevizli Tamirhane Durağı Merkez Camii'nde
kılınacak öğle namazını müteakip Gülsuyu
Mezarlığı'nda defnedilecektir.