23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 AĞUSTOS1994 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Sürekli birbirleriyle dalaşan iki aksi ihtiyann güldürüsü Bir kadınla en son ne zaman sevişıııiştiııiz? SUINGUÇAPAN Akıp geçen yıllann insanı ne hale koyduğunu gözler önüne seren 'tki Hınzır Adam', Ameri- kan sinemasının yaklaşık yanm yüzyüdır oyunculukta ustahk payesine erişmiş iki büyûk ak- törûnün baştan sona gövde gösterisine gjriştiği bir yaşlıhk komedisi. 1925 Boston doğumlu Jack (John Uhler) Lennnon, 1950'- lerin bazı macera filmlerinde, esas oğlanın arkadaşı ve ikinci jön olarak girdiği hayatımızı, sonradan bazı hatın sayıhr Büly Wilder komedüeriyle bir hayli şenlendirmişti 1960 ve 1970'lerde. Yine çocukluk yılla- runızda beyazperdede, Slav tip- li, iriJayım, sarsak bir kötü adam olarak tanıdığımız VVal- ter Matthau'yu da, büyüyüp aklımız kemale erdikçe benim- seyip sevmiştik. 1920 New York doğumlu, yoksul göçmen çocuğu VValter (Matuschans- kavasky) Matlhau, lastik gibi gerilip uzayan suratı ve yete- nekleriyle sonradan başrole yükselerek sinemadaki ilk rolle- rinin anüpatikliğini yoğun bir sempauye dönüştûrmüştü uzun yıllar süresince. Mimikle- riyle liklerinin birbirine kanştı- ğı Jack Lemmon sabırsız, heye- canlı ve telaş içindeki karakter- leri canlandırdığı 'The Apart- ment-Garsonher' 'Irma La Do- uce-Sokak KÛı trma\ 'Avanti- Dokunma Gtdıklamnm' gibi Bill Wilder imzalı güldürü baş- yapıtlanndan, James Bridges'- İki Hınzır Adam (Grumpy Old Men) Yönetmen: Donald Petrie / Senaryo: Mark StevenJohrtson/ Kamera: Johnny E.Johnson / Müzik: Alan Süvestri / Oyuncular: Jack Lemnıon, VValter Matthau, Ann Margret, Burgess Meredith, Daryl Hannah, Kevin Pollak, OssieDavis/1993ABD (WB)BeyoğluEmek, Kadıköy Kadıköy, Çemberlitaş Şafaİc, Bakırköy Sinema 74, Erenköy Apollon, Altunizade Capitol, EtilerAkmerkez, Maslak Mövenpick sinemalannda. ın The Chiıta Syndrome-Dün- yanın Kaderi' ya da Costa Gav- ras'ın ünlü 'Missing-Kayıp'ı gibi ciddi, politik fılmlere trans- fer olurken, Hollywood'un her derde dava karakter oyuncusu konumuna gelen ve 'Kaktüs Çi- çeği' (Gene Saks, 1968). 'Suns- hine Boys' ya da 'Coüfornia Sıri- te' gibi 1970'lerin mamulü. bazı Neil Simon komedilerinden uyarlanmış Herbert Ross gül- dürûleri ile iyice ünlenmiş Wal- ter Matthau da, o dönemin bü- yük gişe fiyaskosu sayılan. Ro- man Polanski'nın 'Pirates-Kor- sanlar' fantezisiyle kariyerini çeşnilendirip çeşitlendiriyordu, 1980'li yıllarda. Özetle şimdiye kadar Billy VVilder'ın 'The Fortune Cookie' (1965), 'The Front Page-Baş Sayfa' (1974), 'Buddy Buddy' (1981) güldürüleriyle. VValter Matthau'ya 1%7 Oscar ödülü- nü kazandıran Gene Saks'ın The Odd Couple-Garip Bir Çift' fılminde bir araya gelerek unutulmaz bir ikili oluşturmuş (aynca 197 l'de Jack Lemmon'- un ilk yönetmenlik denemesi 'Kotch'da da beraber çalışmış) olan, 70'e merdiven dayamış Jack Lemmon'la, 74'lük VValter Matthau'yu bir kez daha bir araya getiriyor *tki Hınzır Adam'. Eskilerden Daniel Pet- rie'nin 1954 New York doğum- lu oğlu olup tıpkı babası gibi. 'McGyyer',( Los Angeles Kanu- nu' gibi diziler çekerek TV'den yetişen Donald Petrie'nin yö- nettiğı 'İki Hınzır Adam', bütü- nüyle fena halde hınzır, aksi ve lanet' bu iki büyûk Hollywood stan üstüne kotanlmış, tüm gü- cünü ne kadar yaşlansalar, kınş kınş da olsalar, yine de kamera karşısında döktürmekten geri kalmayan bu ihtiyar ikiliden kalan, orta karar, melankolik bir eğlenceük. Sinemanın kayıp giden yddızları... CHRlSTlAN JACQUE Popüler Fransız sinemasının ner- deyse yanm yüzyıldır en verimü yönet- menlerinden Christian-Jaque, 8 tem- muz cuma, Paris'teki evinde kalp kri- zinden öldü. 89 yaşındaki yönetmen, 1930'lu yıllardan itibaren başladığı uzun meslek yaşamında Louis Jouvet'- den Gerard Phih'pe'den, Martine Ca- rol'a Brigitte Bardot'ya kadar yığınla ünlüyü yönettiği 70 kadar fılm çekti. 4 Eylül 1904'te Paris'te doğan Christian C.Jaque (gerçek adıyla Christian Maudet), sinema yaşamına 'Bidon d'or'la 1932'de başladı. 5 yıl sonra 1937'de 'Françoisler-Birinci Francois' filmiyle komık Femandel'i ûne kavuşturdu. Sonraki yıl büyûk fılmlennden biri olan 'Les Disparosde Saint-Agü'i, Michei Simon ve Eric von Stroheim'le çevirdi. Savaş sonunda, 1945'te Maupassant'dan uyarladığı 'Boule de Suifle yeniden Fransız sıne- masındaki yerini aldı. 195l'de kıhçh- tarihsel macera fılmı türünde hatın sayılır bir başanya erişen 'Fanfan la Tulipe-Kahraman Aşık" yaptı. Gerard Philipe v e Gina Lollobrigida'yla. Ardı- ndan Martine Carol'lu fılmler dönemi sökün etti, Martine CaroPla da evlendi yönetmen. (Meraklısı 1950'li yıllann ortalannda çiftin turistik bir İstanbul ziyareti yaptığını da hatırlayacaktır.) 'Lucrece Borgia-Lükres Borjiga', \\1a- dame du Barry' ve 'Nana' gibi Carol fılmlerini 1959'da. Fransız sinema- sının yeni bombası Brigitte Bardot'yu zirveye taşıyacak 'Babette s'en va-t'en Guerre-Babette Savaşa Gidiyor' fılmı izledi. Christian-Jaque bununla birlik- te 'Birinci François' ya da 'Fanfanla Tulipe' gibisinden büyük bir başanyı bir daha yakalayamadı, sonraki yıllar- da Sophia Lorenii 'Madame Sans- Gene' ya da 'Lady Hamilton'un Aşk- lan' gibi tarihsel 'Le Saint Prend L'- aflut' ya da 'Repas des Fauves' gibi he- yecanlı polisiye fümlerle oyalandı dur- du, eğlencelik serüvenler imzaladı. 1985 yapımı son uzun metrajı, Fransız sinemasının aynı kuşaktan bir başka namlı ustası hakkındaydı: 'Marcel Carne, ITıamme a la Camera-Carne, Kameralı Adam.' GEORGE PEPPARD Amerikan sinemasının, mesleğe 1950'- lerin sonlannda birtakım ilginç filmkrle başlayıp gittikçe sıradan serüvenlere gö- mülerek çareyi 1970'lerin başından itiba- ren televizyon dizi ve filmlerinde bulan, tanınmış oyunculanndan, 1929 doğum- lu, sanşın George Peppard, 8 mayısta za- tûrreeden öldü Los Angeles'ta."Breakfast at Tiffany- Çıgnlar Kraliçesf\ T h e VTc- tnrs- Zaferin BeddT, T h e Carpetbag- gers- Korkımç İhtiras", The Bhıe Max- Otdürme Emri". \ b gıbı ükfilmlenyleanı- msadığımız Peppard, küçük ekranda da "Banaçek", "A Takm". vb gibi TV dizi- leriyle ününe ün katmışü. GILBERT ROLAND Asl adı Luis Antonio De Aknso olan, Mekaka asılfa oyuncu Gübert Roland da 15 mayısta ökhl 1905 doğumlu Roland, İ925'te ayak basüğı Holywood'da uzun yıllar boyunca, latin baştan çıkana, mert haydut yz da dürüst maceraperest rolleri- nin vazgeçilmez oyuncusu oldu. 1970"- lerin sonuna kadar çahşrnayı sürdüren ve canh Hollyvvood tanhı gibi bir hayat sü- ren Gilbert Roland 89 yaşındaydı. ALAJNCUNY Fransız sinema ve tiyau-osunun koca çınarlanndan, seçkin aktör Aiam Gny de 85 >aşında perdeyi indirdi, 17 mayısta, Paris'te. Sahneden sonra 1942'deMarcri Came"nin "Les VTsteırs du Sair- Gece ZiyaretçfleTr^ndekı saz şairi rolüyle si- nemada da ünlenen Alain Cuny. uzun yıllar süresince Fdbm, Antoniom, Marco Ferreri, Francesce Rosi vb gibi önemlı İtalyan sinema ustalannınfilmlerindeoy- nadı. Kendine özgü sesi, seçkin Fransı- zcaa, ağır ve oturaklı havaayla benzersiz bir aktördü Cuny. 60'mdan sonra Just Jaeckin'in u Eımnamıe0e"inde, Şytvia KristeTin aşk ve sevişme bügüenni zen- ginleştiren, erotizm ustası ve hayat filozo- fu rolünü üstlenmekten çekinmeyen Cuny'yi en son Bruno Nuytten'in "Camil- le OaudeTinde seyretmiştik. Alain Cuny 1990'da "L'Aımooce Fait a Marie" adh filmiyle ilk ve son yönetmenlik denemesi- ni de gercekleştirdi. MASSIMOTROISI Günümüz ftalyan sinemasının tanınmış aktörlerinden ve Ettore Scota- nın da gözde oyunculanndan olan Mas- smo Troisi. ani bir kalp krizi sonucunda öldü 4 haziranda. Daha henüz 41 yaşı- ndaki Massimo Troisi, Phifippe Nowe« ile başrolünü paylaşoğı "Postoa'' adlı son filmınin çekimlenni yeni bidrmişti. Oyuncuhığunun yanı ara yönetmenlikte de iddialı olan Massimo Troisi'nin ölü- mü, italyan sinemasını kedere bogdu. Bataklıkta Çatışma (SouthernComfort) Yönetmen: VValter Hill/ Senaryo: Michaei Kane, DavidGfler,W.Hi]l/ Kamera: Andrew Laszlo / Müzik: RyCooder/ Oyuncular: Keith Carradine, Powers Boothe, Fred Ward, Peter Coyote, T.K.Carter / 1981ABDfilmi Beyoğlu Fitaş 3 sinemasında Ülkemizde videonun yaygm- laşüğı 1980'lerde, en çok rağbet gören kasetlerden oian vVaher Hfll'in -Ölüm Bataklığı-Sout- bern Comfort', sinemalarda gösteriliyor. Amerikan sinema- sının son 15 yılda sivrilen, özel- likle şiddet ağırlıklı, sürükleyici serüven filmlenyle dikkati çe- ken yönetmen-senaristlerinden Walter Hill'in ilgin yapıtlann- dan olan 'Öimn Batakhğı', yıl- lar önce seyrettigimiz John Bo- onnan'ın ünlü 'Detiverance'ını haürlatan, hareket ve şiddetin eksik olmadığı, hatın sayıür bir macera yapımı. Filmde Ameri- kalı milli muhafizlardan bir gnıp asker, alışılmış haftalık eğitim talimlerini yaparken Lo- uisiana bataklıklannda yol- lannı şaşırarak bu yörede yaşa- yan Cajun yerlileriyle yûz yûze geliyorlar. Bu rastlantısal karşı- laşrna sonucunda, gruptan pek az askerin sağ kalacağı, ölûm- cûl bir çatışma patlak verecek- tir... Şiddetin ortaya çıkma ve so- mutlaşma aşamalanm ele alıp işleyen; tempolu, elektrikli, ger- gjn ve heyecanlı bir gerilim se- rüveni niteliğindeki "Southern Comfort"da, dar kafalı miüta- rizmi ve maço zihniyetini eleş- tirmeye guişiyor VValter Hill. Uzaktan uzağa Vietnam ce- hennemini çağnştıran baa bö- lümleriyle savaş karşıtı bir anla- ma da bürünen bu ilginç serü- ven, Cajun kültûrüyle de kıyısından köşesinden buluştu- ruyor seyirciyi. En kahraman baba DepardieuKültür Servisi - Bu hafta gösterime giren fılmlerden biri de "Kahraman Babam". "Kor- ku Burnu" gibi eski fılmlerin yeni çevrimi olan "Kahraman Babam"ın kaynağı da bir Fransız fılmi. Çılgın bir aile komedisi olan bu filmde Ge- rard Depardieu'nun can- landırdığı boşanmış Andre'- nin on dört yaşmdaki kızı Ni- cole rolünde 450 aday arası- ndan seçilen ve ilk filmini çevi- ren Katherine Heigl oynuyor. Genç kızın sevgilisi rolünde ise daha önce MacGyyer adlı TV dizisiyle dikkatleri çeken ve yüz aday arasından seçilen Dalton James bulunuyor. Tropik Bahama adalannda çekilen filmin konusu şöyle: Ergenük çağının eşiğindeki Nicole, Barbie bebeklerini atıp erkeklerle oynamayı keş- fettiği çağdadır. Istemeye iste- meye babası Andre'yle tatile çıkar. Bu tatilde yeterince eğ- lenemeyeceğini düşünmekte- dir. Nicole plajda 'Ben' adı- nda yakışıklı bir delikanüyla tanışır. Onun iltifatlanna kapûarak yaşından büyük gö- rünmeye çalışır. Ona, Andre'- nin, ashnda babasıymış gibi davranan sevgilisi olduğunu söyler. Sözlerine sözde sevgili- sinin casus olduğunu da ekler. Kısa sürede "olmayan" aşkın dedikodulan yayümaya baş- lar. Otel müşterileri aslında masum olan ve hiçbir şeyden haberi olmayan Andre'ye düşmanca davranır. Talihsiz baba, kızı yaşındaki genç kızla yaşayan sapık olarak suçlandığmdan habersizdir... GözZevki Tinto Brass'ın yeni filmi- Göz Zevki'nde Katarina Va- sUMssa, Francesco Casale, Raffaella OfTıdani, Cristina Garavaglia rol alıyor. Brass, AJberto Moravia'nın "L'- UomoCbe Guarda" adlı ro- manınından sinemaya uyar- ladığı bu filmde yazar gibi en- telektüel bir yaİdaşımla göz- lemde bulunma ihtiyaa du- yar. Aynen bir antomolojist gibi önyargısız ve utanma duy- gusundan uzak bir yaklaşımla, sanki mikroskop altındaki bö- ceklerin organlannı inceler gibi saplantılı bir analizle ve bir röntgenci merakıyla genç bir üniversite profesörü olan Dodo Bugün gösterime giren fılmlerden Kahraman Babam, Depardieu'nun piyasa işi fılrnlerinden... ile kansı Silvia arasındaki iğ- renç ve hastalıklı ilişkiyi ve Sil- via'nın baştan çıkancı şehvet düşkünlüğünü ele abr. Silvia'- nın ortadan kayboluşundaki "esrar", Dodo'nun filmdeki di- ğer karakterlerie kurduğu kar- maşık ve tartışmaya açık ilişki- lerle doruk noktaya ulaşır. Bunlann içine teşhirci, mağrur ve tahrik edici babası Alberto arasında gelişen uyuşmazhk, hiçbir şeyden çekinmeyen, utanmaz hemşire Fausta ile ge- liştirdiği ve öğrenci gûzel zenci kız Pascasie ile kurduğu ilişki de girer. Geçmişindeki cinsel ya- şamının birkaç anını bir araya getirmeyi ve bunlan analiz et- meyi başannca, Dodo bunlan tekrar yaşamakla Silvia'nın an~ lamsız gibi görünen kaçışma ışık tutar. Bunun sonucu olarak yûzyüze geldiği belirsiz gerçek onu Moravia gibi erkekle kadının "esran" arasındaki önemsiz çekişmeleri gözleyen şairane bir "röntgend" rolünü seçmesine neden olur. Makinadaki Hayalet Rachel Talalay'ın geçen hafta gösterime giren fılmi "Makina- daki Hayalet" bu hafta da sine- malarda. Filmde başrolleri Ka- ren Alkn, Chris Mulkey, Ted Marcoux, Wfl HornefT, Jessica VValter paylaşıyor. Bilgi çağmın üzerimize saldığı tehlikelere karşı oluşan gerçek korkuya ya da oluşması gereken korkuya değinen fılm, herkesin içindeki tedirginliği ele ahyor.Bunun içi- ne, kışisel kredi araştırmasın- dan tutun da kavranması daha zor olan endişe ve kor- kuyu simgeleyen kavramlar da girer. Bir dizi cinayetler iş- lcmcktc olan Karl Hochman (Ted Marcoux), Terry Mun- roe (Karen Allen) ile oğlu Josh'u (Wil HornefT) öldür- mek üzere yola çıkar ve bir trafik kazası geçirir. Fırtınah bir gecede ciddi şekilde ya- ralanmış olan Hochman, hastaneye acilen yetiştirilir ve orada röntgen aletinin geliş- miş hali olan MRT Scan ma- kinesinden geçirilir. Bu arada enerji merkezine yıldınm dü- şer ve elektrik akımında ani bir yükseliş meydana gelir. Bu olay sırasında gelişmiş bir bilgisayann ana beîleği Hochman'm kötü ruhunun etkisi altına girer. Artık şeh- rin elektrik devresinin uçsuz bucaksız koridorlannda do- laşma özgürlüğüne kavuşan Hochman, olanlardan ha- bersiz, randevusunu gerçek- leştirme peşindedir. Bu katil çok zeki ve çılgının biridir; sa- dece bir psikopat olmakla kalmayıp çok akıllı olduğun- dan dolayı da tehlikelidir. Çocukluklanndan beri taru- şan, aynı çevrede ömür tüket- miş, ancak kedi-köpek gibi sü- rekli birbirleriyle dalaşıp hır- laşarak yıllarca çatışmış, adeta birbirlerini sinir etmek arzusuy- la hep yamp tutuşan iki ihtiyar kapı komşusu, iki hınzır adamı- mız Jack Lemmon'la VValter Matthau. 'Grumpy Old Men'- de. Neredeyse bu iki namlı sta- nn tam ölçülerine göre ısmarla- ma yazılmış, Mark Steven Johnson imzalı senaryo, gençlik ve çoluk-çocuga kanşıldığı orta yaş dönemlerini çoktan geride bırakarak yığınla anıyı eskitip 'mezar hazıriığı' niteliğindeki koyu bir yalnızlığa gömülmüş, kadın meselesi nedeniyle ner- deyse tüm ömürlerini belirleyen bir nefretle birbirlerine bağlan- mış iki eski komşunun, yine bir kadın yüzünden bu kez mutlu sona bağlanan hikayesine da- yanıyor. Bunca zamandır çok sayıda güldürüye hayat vermiş, bizimle birlikte yaşlanmış, 2 Oscar'h, 40 yıllık aktör Jack Lemmon, filmin hemen başın- da haciz memurundan sakla- nırken tanıdığımız John Gus- tafson'u, en azından Lemmon kadar ünlü ve usta Walter Matthau da. sürekli dır dır ho- murdanıp duran, yıllanmış ka- pı komşusu Max Goldman'ı canlandınyor filmde. Dekorsa kan-buzu ve okkah soğuyla bi- linen Minnesota'nın Wabasha adlı küçük bir kasabası. İki suratsız ihtiyar Hayatlannın dünüyle 'ka- ranlık' yanm arasına sıkışmış bu iki yaşb komşunun birbirle- rini uyuz etmek için hiçbir fırsa- ü kaçırmayan kısır, sidik yanş- tına ve somurtuk yaşantılan. günün birinde Edward Albee'- nin Hayvanat Bahçesi'nden alıntılar yapan, Berkeley'de ekspresyonizm üstüne dersler vermiş. 'cami yıkılmıs, ama mih- rabı yerinde' çekicilikteki. tele- vizyon düşmanı, hız-haz düş- künü, enerjik ve aydın bir kadının mahalleye taşınmasıyla alabildiğine değişiyor. Iki suratsız ihtiyann yıllardır sönmüş olan kalplerini yeniden ateşleyen avıl avıl canlı komşu kadın (üstüne cuk oturmuş bir roldeki, yıllann Ann Margret'i hala göz abyor), sinir ucu ilti- habı, lumbago, siyatik ya da böbrek taşı ağnlanndan mus- tarip aksi komşulan, kedinin ciğer peşinde koşturması gibi- sinden tutkulu, kıskançhk dolu bir rekabet çekişmesine sürük- lüyor çok geçmeden. biricik zevkleri. üstü buz tutmuş göle kurduklan portatif kulübele- rinde yiyip içip biralan devire- rek ve TV seyrederek balık tut- mak olan, ölüm çeşitleri üstüne geyik muhabbeü koyultan ihti- yar kahramanlanmızı. kapısını herkese açık tutan komşu kadın Ariel/Ann Margret genç- leştiriyor adeta. Kadın düşkü- nü, 90'lık dede rolündeki emek- tar Burgess Meredith'le sevgi ve hoşgörünün önemine dikkat çeken ve uykusunda aceli geli- veren zenci bakkal rolündeki Ossie Davis'in yanı sıra. yönet- men Donald Petrie göz ve gö- nül alıcı Dar>l Hannah'la kasa- banın yeni seçilen belediye baş- kanı Kevin Pollak gibi genç oyunculan da. ihtiyar kahra- manlanmızın öteden beri bir- birlerine yanık çocuklan olarak karşımıza getiriyor. biraz da se- yircinin içini açmak için olsa ge- rek. Lemmon-Matthau ikilisinin bir kez daha görmelere değer bir düet yaptığı 'tki Hmzır Adam', genelde seks ve şiddet görmekten bezmiş seyirci kesi- mine ilaç gibi gelebilir, çok önemsenmese de. Karh-buzlu Minnesota manzaralanndan görüntülere yansıyan serinlik de yabana aülmamalı aynca bu yaz sıcağında. 53 yıllık meslek yaşamına yığmİa film sığdıran Fransız yö- netmen öldü YEDIRENK UĞUR KÖKDEN Küçük Prens Gelibolu'da Tuhaf, hesapta olmayan bir benzerlik. Gelibolu Yarımadası yangınında yaşamını yitiren Or- man Bölge Müdürü'nün ortaya koyduğu örnek, bir bakı- ma elli yıl önceyi bugüne köprüledi: Talat Göktepe ve Küçük Prens\ Göktepe, "bütün değerlenn tek tek kaybol- duğubir ülkede"yalnız üikesinin "böceği,kuşu,pürçeği ve ormanı için" can vermedi; aynı zamanda -belki daha da önemlisi- canını yitirmek pahasına bir görev anlayışı, saygısı sergiledi. Tıpkı, yanm yüzyıl önce, savaş içinde, Müttefik Güçler adına gönüllü olarak çıktığı bir görev uçuşu sırasında Korsika Adası açıklarında -büyük olasılıkla Alman uçak- larınca vurularak- yitip giden Saint-Exupery gibi. Güney Postast, Gece Uçuşu, Savaş Pilotu, Insanlann Dünyası, Küçük Prens ve Kale türünde, içine yaşam deneyimini aktardığı hepsi birbirinden sıcak, hepsı insanca değer- ler taşıyan kitaplarm bu soylu yazarı, tüm yaşamını kırk dört yalın ve külrengi yıla sığdırmıştı. Bir pilot, bir yazar, bir insan! Yüzyılın başında doğup yaşadığı zamana tümüyle ve aydınlık bir bilinçle tanıklık eden, her zaman güven aşı- layıcı bir çağ nöbetçisiydi Saint-Exupery. Şaşırtıcı bir öngörüyle annesine Temmuz 1944'te yazdığı ve ancak ölümünden bir yıl sonra adresine ulaşabilmiş son mek- tupta, "Ne kötü bir çağ, bu!" demişti. Talat Göktepe gibi onun görev anlayışı da bir anlamda Gece Uçuşu'ndakt Müdür Bay Riviere'le somutlaşır. Andre Gide'in dediği gibi "Insanın mutluluğu özgurlükte değil, bir ödev yüklenmekte" ortaya çıkıyor. "Sevgiden bile yüce, o anlaşılmaz/anlatılmaz ödev duygusu!" Exupery'nin amacı, kendi hazineleri üstüne kıskanç- lıkla kapanmış bir 'kale' inşa etmekti denebilir. Yüzyıllar boyu güçlükle korunmuş birikimin, geleneklerin ve inançların oluşturduğu değerli insancıl mirası saklayan bir kale kurabilmek. Değerleri bir araya getiren bir Babil Kulesi! Yaşamın anlamını, tadını insanlara gösterebil- mek! insanlığıngeleceği üstüne sorularsorarak 'düşün- meyi hiçbir zaman öğrenmeyen insanlar'ı düşünmeye itmek. Kale isimli yapıtı da aslında, bu temel düşüncenin so- yut simgesi değil mi? "En kolay yolu seçip yüzeyde gezinmediğim, hep de- rinlerde kaldığım için beni bağışlamalısınız" diyordu, daha yirmi beş yaşına basmadan. Çevrede olup bitenle- ri yakalayabilmek için insanın azıcık tedirgin olması ge- rektiğine inanmıştı. Acaba haksız mıydı? Yiğitliğini, filozofçasına erdemlerin en sonuncusu sayarak, tıpkı titreşimlerle yüklü yoğun sevgisi gibi için- de saklayarak yaşamayı seçmişti o kısacık ömründe. Değerlerin yitip gitmemesi için savaşım verdi hep. Ama insanlar -bu uğurda- yitip gidebilir. Öyle de oluyor zaten. Kaldı ki Küçük Prens'in yazarı için zaferin varlığı hep kuşkuluydu. "En son kim yok olacaksa, zafer onundur" demişti. Sınırsız hırslara karşı ne acı bir umutsuzluk be- lirtisi! "Ne için yaratıldığımı buldum: Resim çizmek!" diyen Exupery, bütün gün resim çizer ya da -bir pilotun düş kurma hakkı olmasa bile- düş kurar. Günün olaylarını, arkadaşlarının gülümsemelerini (onların hüzünlerini, çünkü düzyazısına koymuştur) ve köpeğiniayaramaz- lıklarını çizer durur. Küçük Prens'i çizer, fili yutan boğa yılanını, baobab ağaçlarını, mavi gezegenindeki nazlı çiçeği kağıtlara geçirir hep. Annesi gibi onda da güçlü bir resim yeteneği görülür kaleminin yanı sıra. Savaş Pilotu'nun ilk satırları da bunlan anlatmaz mı? On beş yaşında, pergel, cetvel ve açıölçerden yararla- narak uslu uslu geometri soruları çözen kolej öğrencisi, sonra da bir köşeye çekilip düş kurmaya koyulur. Dene- yimli bir pilot ergenliğine ulaştığı zaman bile onun için uzun yolculuklar, gece ve gündüz uçuşları, yıldızların ve toprağın uzağında geçen zorlu saatler, hepsi korkunç bir yalnızlığın sınırtaşlarıdır. "Açık ve bulutsuz havalar- da, aşın yüksekliklerde, insan altındaki boşluğu duyum- sar." Işte o zaman, sıcak ve duyarlı bir iç ses konuşmaya başlar pilot bölmesinde -onun yazdıklarında titreşen in- san vurgusuna eş bir tınıyla-: "Fransa 'da elma ağaçları- nın çiçek açtığını söylediler. Çiçek açmış bir elma ağacı- nın altında oturun. Benim için çevrenize iyice bakın. Bakmasını bilen gözler için ne renk zenginliğidir o! Yeşil ve güzel olmalı şimdi doğa. Üstelik otlar da vardır." "Yeşili özlüyorum. Yeşil, ruhsal bir besin. Yeşil, dav- ranışların yumuşaklığını ve ruhun dinginliğini sağlıyor. (...) Her şeyin yemyeşil olduğu Fransa yı yeniden gör- mek isterdim. 1 ' Burada Fransa' yerine 'Gelibolu'yu koyunuz. Talat Göktepe adına ve yangın sonrası günler için ne güzel bir dilek olurdu! Gitgide insanın daha çok yakıldığı zamanımızda, as- lında insanı yakan değil onun içini yakan kutsal ateşi sevmek gerek! Benimsemek gerek! Ancak o zaman ya- şam, bilince doğru yol alır; Göktepe'ye, Küçük Prens'e layık olabiliriz. Gerçek o ki, bir 'ateş' uğruna yarab, ne güneşler batı- yor! Yamaha, büyük, sessiz piyano üretti •TOKYO (AA) - Dünvanın en büyük müzik aletleri üreticilerinden Yamaha. istendiğinde hiç ses çıkarmadan çalınabilen piyanonun bu kez de büyüğünü geliştirdi. Yamaha firması yetkılileri tarafından yapılan açıklamada. sessiz çalışma modu olan ve istendiğinde düğmenin çevrilmesiyle yine normal çalışabilen "Yamaha Büyük. Sessiz Pi> ano AIS"'in ekim ayında Japonya'da 1.35 milyon yen'den (13.500 dolar) satışa çıîcanlacağı kaydedildi. Yamaha'nın. derslerde ve provalarda kullanılması için ürettiği AIS piyano. geliştirdiği ikinci sessiz piyano modeli. Firma. geçen ekım ayından beri sessiz çalışma modu olan 16 bin küçük boy piyano sattı. Kardeşimiz, dostumuz, yoldaşımız, NİHAT UÇAR'ı yitirdik. Ölüm adın kalleş olsun. Kederli ailesine, yakınlanna, arkadaşlanna başsağlığı ve sabırlar dileriz. TÜRKİYE İŞÇİPARTİLİ ARKADAŞLARI ADINA HAMİT AKINCI, BAYTEKİN KARA, MUSAYTLMAZER NOT: Cenaze, 05.08.1994 Cuma günü Kartal Cevizli Tamirhane Durağı Merkez Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip Gülsuyu Mezarlığı'nda defnedilecektir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle