Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 AĞUSTOS1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOM
Otomotiv
sektörû bakımda
• BURSA (AA) - Bursa'da
kuruJan otomobil
fabrikalanndan Oyak
Renault'da 8 ağustos
pazartesi günü başlayan
yılhk periyodik bakım
çauşmaları yann
tamamJanacak. Tofaş ise
yanndan itibaren 15 gün
bakıma alınacak. Türk
Metal Sendikası l noJu Şube
Başkanı Mecit Hazır,
Renault'da her yıl ağustos
ayında gerçekleştirilen
bakım ve revizyon
çahşmalan nedeniyle,
fabrikada çalışan 3 bin 30
işçiden bir kısmının yılhk
izinlerini kullandıklanru, bir
kısmının da 2 günü tam, geri
kalanı yanm günlük ücretli
izine çıkanldıklanru bildirdi.
Doğan'dan
açıklama
• ANKARA(AA) - Devlet
Bakanı Aykon Doğan
ücretlerin dondurulmasının
sözkonusu olmadığını
.bildirdi. Doğan istikrar
programı çerçevesinde
bütçenin bütün
kalemlerinde ciddi kesintiler
yapıhrken, I994yıhorjinal
hedeflerine uygun tutulan ve
hiç kesinti yapıhnayan
kalemin "personel
Jıarcamalan" olduğunu
yurguladı.
Dünya Bankası ve IMF'nin.
hükümetlerin arzusu dışında
lıerhangi bir konuda baskı
veya empozede
Tjulunmalannın sözkonusu
olmayacağıru behrten
Doğan, 5 Nisan kararlannın
Türkiye"yi 2000'ü yıllarda
lider ülke konumuna
taşıyacak stratejik kararlar
olduğunu söyledi.
Şeker fabrikası
•STAVRAPOL(AA)-
Türkiye Şeker Fabrikalan
AŞ Ue Idil İnşaat'ın Rusya
Federasyonuiçin
yapacaklan anahtar teslim
"Koçibey Şeker Fabrikası
"nın temeli dün atıldı.
Sanayi ve Ticaret Bakanı
Mehmet Dönen temel atma
töreninde yaptığı
konuşmada. iki ülke
arasındaki ilişkilerin bundan
böyle sanayi ve teknoloji
alanında da devam edeceğini
belirtti.
ÇAYKUR'un
hedefi
• EkonomiServisi-Çay
İşletmeleri Genel
Müdürlüğü(ÇAYKUR), yıl
sonuna kadar 50 bin ton
dolayında kuru çay ihraç
etmeyi hedefliyor. Çay Kur
Genel Müdürü Tuncer
Ergüven, yaptığı
açıklamada.Iran, Irak ve
Bağımsız Devletler
Topluluğu üyesi ülkelerden
. çay talebi aldıklannı
I belirterek, yıl sonuna kadar
; 50bin ton dolayında dökme
; vepaketli kuru çay ihraç
• clmcyi pianladıklannı
söylodi.
Türkiye'deki siyasi ve ekonomik gelişmeler AB'yi ürküttü
Gümrük BirliğierteleniyorDİLEK ZAPTÇIOĞLU
BERLtN - Avrupa Komisyonu, AB
Bakanlar Kurulu'na Türkiye'yle Güm-
rük Birligfnin ertelenmesini isteyen gizli
bir rapor verdi. AB Komiseri Sir Leon
Brittan'ın hazırladığı 13 temmuz tarihJi
gizh raporda, gümrük birhğinin 1996
yıhna kadar ertelenmesi öngörülüyor.
Ertelenme için ekonomik ve siyasal ne-
denler, Kürt sorununun yanı sıra radi-
kal dinci hareketlerin yükselişi gösterili-
yor. 17 AB Komiseri tarafından oybirli-
ğiyle onaylanarak Komisyon'un resmi
görüşü haline getirilen raporda, güm-
rük biriiğinin 1996'da başlamasından
önce, gerekirse 'son dakikada' yeniden
ertelenebihnesi için bazı 'fren mekaniz-
malanrun' da bugünden kararlaştınl-
ması isteniyor. AB Bakanlar Kurulu'-
nun bu raporu onaylaması bekleniyor.
Bu arada Avrupa Parlamentosu'nun
eylül ayında, Türkiye-Avrupa Karma
Parlamento Komisyonu'nun faahyetle-
rinin askjya ahnmasını da oylayacağı
öğrenildi. Avrupa Parlamentosu'na ko-
nuya ilişkin önerge, AJman Yeşilleri
milletvekili Gaudia Roth tarafından
verildi.
Roth, Alman basınına verdiği demeç-
te "Avrupa Parlamentosu milletvekilleri-
nin özellikie DEP davasına bûyük tepki
• AB Komiseri Sir Leon Brittan'm hazırladığı 13
temmuz tarihli gizli raporda, gümrük biriiğinin 1996
yılına kadar ertelenmesi öngörülüyor. Ertelenme
için ekonomik ve siyasal nedenler, Kürt sorununun
yanı sıra radikal dinci hareketlerin yükselişi
gösteriliyor.
duyduklarını ve önergeyi kabul edecekle-
rini umduğunu" söyledi.
Geçen yılın kasım ayında, Türkiye'-
yle Gümrük Birliği takviminin aynen
uygulanacağı ve gümrük duvarlannın 1
Öcak 1995'tekaldınlacağı teyid edilmiş-
ti. Ancak AB Komisyonu'nun son gizli
raporunda, 'yeni olgularla karşılaşıldığı
için' bir yıllık bir erteieme öngörülüyor.
Raporda, Çiller hükümetinin marttaki
yerel seçim öncesi yaptığı kamu harca-
malanrun ve enflasyon politikasının
'Türkiye'deki ekonomik dengeyi önem-
h' ölçüde bozduğu' savunuluyor.
'Tansu Çiller hükümeti gerçi IMF
gözetiminde önemli reformlar karar-
laştırmıştır' denildikten sonra. bu re-
formlann daha önceki hükümetlerin
yol açtığı zaran ber taraf etmediği ve bu
yüzden AB ile Gümrük Birüği takvimi-
nin şartlanru değiştirdiği belirtihyor.
AB Komisyonu, Türkiye'nin ekono-
mik durumunu 'iyileşme yolunda' şek-
linde değerlendirirken, 'siyasi iklimin gi-
derek kötüleştiğf görüşünü savunuyor.
•Çiller hükümeti halk arasında hızla ta-
ban kaybetmektedir' denildikten sonra,
Kürt sorununa parmak basılıyor.'
Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu"-
daki askeri operasyonlan' ve "İstanbul"-
un göbeğine kadar inen PKK eylemle-
ri', istikran bozucu faktörler olarak
gösterihyor. DEP'li milletvekillerinin
tutuklanmasına ve idam istemiyle yargı-
lanmasına özellikie parmak basılan ra-
porda, bunun 'Avrupa kamuoyunda
çok olumsuz bir etki yaptığı' yazılı.
Komisyon, bu konuda özellikie çeşjtli
Avrupa Parlamentosu milletvekilleri-
nin protestolanna dikkat çekiyor.
Nihayet Refah Partisi'nin yükselişi
de, Gümrük Birliğfnin ertelenmesi için
neden olarak gösterilmekte. Raporda
'Türkiye'de köktenci-Jslam partilerin
yükselişi tedirginlik vermektedir' deni-
yor ve şöyle devam ediyor: 'Türkiye'de,
bu tehlike, diğer Akdeniz ülkelerine kı-
yasla daha düşüktür.
YinedeTürk modeli, kırsal kesimin ve
metropollerin varoşlannda yaşayan ih-
mal edilmiş kesimlerin beklentilerinece-
vap vermekte görece aciz kalmaktadır.
Clkenin ekonomik büyümesi, bu ke-
simlere gerçek bir fayda sağlamamak-
tadır.'
Komisyon, bu nedenlere dayanarak
Gümrük Birliği'ne geçilmeden, "bir süre
daha beklenmesini' öneriyor. Alman
basını, Komisyon'un gizli raporunu
'Türkiye'nin kapıda bekletilmeye de-
vam edeceği' şekhnde değerlendirdi.
AB'de dönem başkanlığını 1 temmuz-
dan bu yana Almanya'nın yaptığı gö-
zönüne alındığında, erteieme karannda
Başbakan Helmut Kohl'ün de onayı
bulunduğu akla geliyor.
KohJ, geçen yıhn eylül ayında kendisi-
ni ziyaret eden Tansu Çiller'e, gümrük
birliği ve tam üyelik konulannda destek
vaat etmişti.
Hükümet prim verirken, tabanfîyattanda vazgeçmiyor
Bizdeki, salıteprimsistemi
• Prim sistemi başta
ABD olmak üzere
gelişmiş ülkelerde, piyasa
fıyatı ile hedef fıyat
arasındaki farkın çiftçiye
devlet tarafından
ödenmesi şeklinde
gerçekleşiyor. Türkiye'de
ise devlet hem taban fıyat
verip alıcı oluyor, hem de
piyasa fiyatı ne olursa
olsun sabit prim ödüyor.
ÖZLEM YÜZAK
Pamukta geçen yıl uygula-
maya konulan prim sisteminin
yararlan sektörün tüm kesimle-
rince onaylanırken, sorunun
uygulamada yapılan yanhşlar-
dan kaynaklandığı anlaşıldı.
Sistem, piyasa fiyatı ve hedef fı-
yat arasındaki farkın üreüciye
prim olarak ödenmesine daya-
nıyor. Amerika Birleşik Devlet-
leri modelinden esinlenilerek
uygulamaya sokulan prim sis-
teminde ana hedef Hazine'den
para çıkışının en aza indirilme-
si.
Bunun için de Borsa'da pa-
muk fiyatlanndaki iniş çıkışla-
nn devletin üreticiye ödeyeceği
prime yansıması, başka bir de-
yişle primin değişken olması ge-
rekiyor.
Ancak uygulama farkh ger-
çekleşti. Hükümet, bir yandan
çiftçiye ödenecek primi kilog-
ram başına 2 bin lira olarak sa-
bitlerken öte yandan destek-
leme alımı niteliğinde taban fi-
Bu yıl devlet 16 bin lira olan taban fiyatın üzerine en fazla 2 bin lira prim ödeyecek
yat belirledi. 2 gün önce yapılan
açıklamaya göre 16 bin lira ola-
rak belirlenen taban fiyatın üze-
rine devlet en fazla 2 bin lira
prim ödeyecek.
16 bin lirahk destekleme alı-
mını. seçim beklentisinin teyidi
olarak nitelendiren Akdeniz İh-
racatçılar Birhği Başkanı Şevki
Altınöz, Ziraat Bankası'nın
zorlamalan ile sabit prim siste-
mi uygulandığını belirtti. AJtı-
nöz. sistem doğru uygulandığı
takdirde, Borsa'da fıyatlaryük-
seldikçe Hazine'den çıkan pa-
ranın da azalacağına dikkati
çekti. Öte yandan Ege Çiftçiler
Derneği Başkanı Hulusi Tan-
man, pamuğa uygulanan prim
sistemi uygulamasını savundu.
Prim sisteminin kayıt dışı eko-
nomiyi ve dolayısıyla vergi kay-
bmı önleyen en iyi sistem oldu-
ğunu söyleyen Tanman. kilo
başına verilen primin üreticinin
kilo başına ödeyeceği vergiden
yüksek olmasına dikkat edil-
mesi gerektiğini söyledi.
Ege Çiftçiler Derneği Başka-
nı. 1993 yıhnda pamuk üretici-
sine ödenen rakamın 4.5 trilyon
lira, sektörden gelen vergi kân-
nın ise 16.5 trilyon artış göster-
diğini kaydetti.
Trakya İplik Sanayii'nin Ge-
nel Müdürü Ertekin Asfaaboğlu
da bir yıldan beri uygulanan
prim sistemi sayesinde pamuğu
dünya fiyatlanndan satın aldık-
lannı belirterek, uygulamanın
hem çiftçiyi. hem de tekstilciyi
memnun ettiğini söyledi.
Ağustosta
zanıyok
ANKARA (A>fKA) - Sanayi-
ciler, haziran ve temmuzda ol-
duğu gibi ağustos ayında da satış
fıyatlanna 'gönüllerİDcc'zam
yapamayacaklar.
DIE'nin imalat sanayii eğilim
anketini yanıtlayan imalat
sanayii işyerlerinin toplam ima-
lat sanayii üretiminin yüzde
17'sini gerçekleştiren bolümü,
ağustos ayında satış fiyatlannın
artmasını, binde 2'si ise azalma-
sını beklediklerini bildirdiler.
DÎE'nin sanayicilerin
beklentilerini dikkate alarak
yaptığı tahmine göre, ağustos
ayında imalat sanayii fıyatlan,
ortalama yüzde 1.5 oranında
artacak.
Ağustosta zam yapmama
eğilimi. daha çok kamu
sektöründen kaynaklanıyor.
Kamu sektörü imalat sanayii
üretiminin sadece yüzde 7.2'sini
gerçekleştiren işyerleri, ağustos
ayında satış fiyatlannın artabi-
leceğini bildirdiler. Beklenen
ortalama zam oranı ise kamu
sektörü için binde 8 olarak he-
saplandı.
Özel sektörde ise sektör imalat
sanayii üretiminin yüzde 24.1 "ini
gerçekleştiren işyerleri, ağustos
ayında satış fiyatlannın
artabileceğinı. binde 3'ü ise aza-
labileceğini ifade ettiler. Bu ifa-
deyedayanılarak ağustos ayında
özel sektörün, imalat sanayii
ürünlerine yüzde 2.1 oranında
zam yapılabileceği tahmin
edildi. DtE'nin toptan eşya
fıyatlan endeksine göre, imalat
sanayii fıyatlan ocak, şubat,
mart, nisan ve mayıs aylanndaki
çok yüksek oranh artışlardan
sonra. haziran ve temmuz
aylannda önceki aylarla
karşılaştınldığında 'düşük
oranlarda artış gösterdi
DÜNYA EKONOMİStNE BAKIŞERGINYILDIZOĞLU LONDRA
Avrupa'da faizler tekrar yükseliyorPerşembe günü Isveç ve Italyan Merkez
Bankaları faizleri yükselttiler. Avrupa'da
belli başlı borsalarda endeksler yine
sarsıldı. Yatırımcılar bir sığınak arayışı ile
DM'ye yönelirken dolar zayıfladı. Cuma
günü piyasalar biraz olsun sakinleşmişti.
Ancak hafta sonu tatiline çıkan yatırımcı-
ların kafasını, öncelikle bu hafta yapılacak
olan Federal Reserve ve Bundesbankyöne-
ticilerinin toplantıları meşgul edecek. Yaz
tatiline çıkmakta olanlar ise daha uzun va-
deli bir perspektifle bakacaklar: Avrupa'da
ekonomik toparlanmanın geleceği ve borsa
hareketleriyle ilgili yeni bir dönem mi baş-
ladı?
Yatanmcılar kuşkulu
Avrupa'da güçlü bir ekonomik toparlan-
ma başlamış gibi gözüküyor. Oxford Econo-
mic Forecasting Group tahminlerine göre
Avrupa'da özellikie ihracatın artması teme-
linde gelişen ekonomik büyüme, 1995'te
daha da hızlanacak, 1996 ve 1997de de bu
düzeyini koruyacak. (European 4/8). Con-
sensus Forecast'ın, 30 ekonomisti kapsa-
yan araştırmasının sonuçları da bu yönde.
Bu tahmin, Avrupa'da yeni araba kayıtları-
nda yüzde 6.5'lik artışta görülen toparlan-
ma, Ingiltere'de son 6 yılın en yüksek fabri-
ka siparişleri, Fransa'da yeni evyapımların-
da yüzde 23 artış ve şirket performansları-
nda da destek buluyor: KLM, VEBA, SKF,
BOC, Smith & Nephevv ve Royal Insurance
gibi şirketler ilk yarıyıl karlarmda güçlü artı-
şlar bildirdiler (Wall Street Journal 8/8).
Ancak, kara bulutlar henüz tümü ile uzak-
laşmış değil. Üstelik faizlerde bir artış eğili-
minin başlaması ile toparlanmanın yarıda
kesilebileceği korkusu da var. En önemli
sorunlar bütçe açıkları ve kamu borçları.
Borç/GSMH yüzdeleri, OECD tahminlerine
göre hemen heryerdeartıyor. Listenin başı-
nda ise 1993 ve 1994te yüzde 145.6 ve 146.3
ile Belçika geliyor. Onu yüzde 113.9 ve 118.3
ile Italya izlryor. III. sırada Yunanistan var:
yüzde 106.1 ve 109.5. İsveç'te ise bu oranlar
sırasıyla yüzde 83 ve yüzde 92.9. Bu mali
manzara karşısında yatırımcılar devlet tah-
villerini adeta boykotediyorlar (Isveç bunun
en şiddetli yaşandığı yerlerden biriydi). Bu
ise yüksek bütçe açığı olan hükümetleri, şu
iki seçenekle karşı karşıya bırakıyor; kamu
harcamalarını kısmak ya da faizleri yüksel-
terek kağıtlarını daha cazip kılmak. Her iki
seçenek de biri piyasada daraltma yarata-
cağı, diğeri de kârları veyatırımları olumsuz
etkileyeceği için ekonomik toparlanmanın
geleceği açısından iyi haber değil. Bu yüz-
den Isveç ve Italya, faizleri yükseltince
yatırımcılar "ekonomik toparlanma yarıda
mı kesiliyor?" diye düşünmekten kendileri-
ni alamadı-
lar. Bir di-
ğer kaygı-
ları da faiz-
lerde yeni
bir döne-
min baş-
ladığı yo-
lunda.
Yeni bir
dönem...
Ve
borsalar
Yeni bir
dönemin
başlamak-
ta olduğunu düşündüren, bu faiz artışlarının
uzun dönemli hareketlerle ilişkili olduğu
kuşkusuz. Avrupa'da, faizler, 1992 ve 1993
döviz krizlerinin sarsıntılarını saymazsak
son üç yıldır sürekli düşüyordu. Morgan
Stanley International London Avrupa strate-
jisti Richard Davidson bu yüzden "Isveç ve
Italyan faizlerinin artışının, Avrupa'da faiz-
lerde yeni bir yükseliş devresinin baş-
ladığını işaret ettiğini" düşünüyor (WSJ
12/8). Isveç ve Italyan faizlerindeki artışın
arkasında, ilk anda, Merkez Bankalan'nın
enflasyonu kontrol etmek ve ülkelerinin pa-
rasının değerini korumak amacı yatıyor.
Ancak hem kron ve liretin zayıflığının, hem
de ekonomik toparlanmanın beraberinde
enflasyonist bir baskı getirmesinin arkası-
nda ise bu iki ülkenin, yüksek bütçe açıkları,
kamu borçlan ve kamu borçlanma gereksi-
nimleri gibi daha derin mali sorunları yatı-
yor. Faizlerdeki artış ise bu sorunlan, kısa
vadeli borçların servisini zorlaştırdığı için,
daha da ağırlaştırabiliyor. Bu koşullarda,
Midland Global Markets 'den Alison Coteral
haklı olarak, "Faizleri arttırmak paranızı
güçlendirmez.. ama 'Hazine'nin' yükünü
arttırır' diyor (Financial Times, 12/8). Sonuç
olarak faiz artışı ne kronda ne de lirette göz-
le görünür bir
iyileşme ya-
rattı. Avrupa'-
da hükümetle-
rin, kamu borç-
larının servisi-
ni desteklemek
için borçlan-
maya önem
vermek zorun-
da kalacak-
larını ve do-
layısıyla faizle-
ri arttırmaktan
kaçınamaya-
caklarmı daha
önceki yazıları-
mda
tartışmıştım. Bu beklenti borsa analistleri
arasında da hızla yaygınlaşmaya başladı.
Artık daha çok yatınmcı "Parti bitti, Avrupa '-
da faizler bundan sonra artık yükselecek"
demeye başladı.
Frankfurt Deutsche Bank'tan Hung
Tran'a göre oyunun adı artık algılamaların
değişmesi... Piyasa, "şimdi ilk kim faizleri
yükseltecek" sorusuna cevap arıyor (He-
rald Tribune 12/8). Genel olarak Avrupa'da
faizlerin artma dönemine girildiği düşünül-
mekle birlikte bunun hemen ve birbiri ardı
sıra gelen artışlarla gerçekleşmeyeceği ve
yeni trendin yerleşmesinin önümüzdeki
yılın ilk aylarına kadar gecikebileceği
yaygın bir kanaat. Ancak Ingiltere ve ABD
için beklentiler biraz farklı. Ingiltere'nin du-
rumu isveçle büyük bir paralellik taşıyor.
Ingiltere'de bir zamandır soru, faizlerin yük-
selip yükselmeyeceği değil, ne zaman yük-
seleceği şeklinde konuyordu. Şimdi, cevabı
"çok yakında " biçiminde veriliyor. ABD faiz-
lerinin de yakında artacağı bekleniyor. Bu
beklentinin Italyan ve Isveç Merkez Banka-
larının kararını çabuklaştırdığına inanılıyor.
Artışın bu hafta salı günü FED toplantısı-
ndan çıkacağı beklentisi üzerinde ise he-
men herkes anlaşmış gibi. Gerçi FED geç-
mişte de zaman zaman beklentileri boşa
çıkardı.
Ama hızlı ekonomik büyümenin getirdiği
enflasyonist basıncın yanı sıra, hafta başı-
nda doları güçlendirmek için yapılan para
operasyonunun başarısız kalması, artışın
ya bu salı, ya da çok yakında mutlaka ger-
çekleşeceğini gösteriyor.
Bundan sonraki ilk faiz artışları için göz-
ler İngiltere ve ABD üzerinde. Almanya'da
ekonomik toparlanma nispeten yavaş geli-
şiyor; bu yüzden, bu hafta yapılacak Bun-
desbank toplantısından henüz bir faiz artışı
kararı çıkması beklenmiyor.
Faizlerin yeni bir yükselme eğilimine giri-
şine bağlı olarak borsalarda genel hava
önümüzdeki yıllarda, tahvillerin, özellikie
devlet tahvillerinin. performansının hisse
senedinin gerisinde kalacağı şeklinde. An-
cak tahvil piyasası yerlerde sürünürken his-
se senedi piyasasında da güçlü bir topar-
lanma beklemek pek gerçekçi değil.
Diğer taraftan ABD ekonomisinin yılın
ikinci yarısında yavaşlaması beklenirken
üretkenlik endeksi 1993'ün ilk çeyreğinden
beri ilk defa bir gerilemeye işaret ediyor
(WSJ 11/8). Ekonomik dalgalanmaların
önce ABD'de başladığı hatırlandığında, to-
parlanmanın yarıda kesileceği korkusu boş
bir korku değil.
11 I I
ANKARA PAZ ARI
YAKUP KEPENEK
Gelecek İneklepdedir
Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin güzel bir geleneği vardır.
Her öğrenim yılı sonunda fakülteyi bitirenler çok çalıştk-
larının bir kanıtı olarak bunu simgeleyen bir inekle Anka-
ra sokaklarında dolaşırlar. Aslmda çok çalışan ya da ba-
şarılı olan öğrencilerin inek sayılması, bizde geneldir.
Ancak "inekbayramı"Siyasal'da kutlanır.
Gerçi 1983'te öğretim üyelerinin büyük bölümü 1402'lik
yapılan ve bir bölümü de o uygulamayı kınayarak saygın
ve onurlu bir tutumla görevini bırakan Siyasal Bilgiler'de
inek bayramı da fakülte gibi büyük yıkım yediyse de
ineksel gelenek sürüyor. -
• • •
Son aylarda inek tutkusu Hollanda'ya sıçradı. Bilim
adamları sonunda başardılar. İlk kez insan geni taşıyan
bir boğa elde edildi. Herman adlı boğanın "çok sevimli"
olduğu dünya basınındayeralıyor. Herman'ındölü olarak
elde edilecek inekler insan sütü proteini içeren süt vere-
ceklerdir.
Kimi kesimlerin "önce inekler sonra s/z"türünden kar-
şı çıkışları, yoğun kamuoyu tartışmaları sonucu değiştir-
miyor. Teknoloji "almış başını" gidiyor.
Bilim adamları, insan sütü proteini taşıyan inek sütü-
nün, ilaç üretiminde bir "teknolojik devrim" yapacağına
ve yaygın bir biçimde kullanılmasıyla pek çok hastalığın
kökünün kazınacağına kesin gözüyle bakıyor. özellikie
de AIDS, kanser ve erken doğan çocukların tedavisinde
kullanılacak ilaçların üretimi olanaklı olacaktır.
Farelerle başlayan, keçi ve koyunla sürdürülen gen
mühendisliğinin ineklerle çok daha verimli ya da bol
ürünlü sonuç vermesi "gelecek ineklerdedir" görüşünün
egemen olmasına yol açmaktadır.
Yeni ilaçlarbizim insanımızaya hiç ulaşmayacak ya da
çok yüksek bir tekelci kârı ile ulaşacaktır. Teknolojiyi ya-
kalamayı gündeminden çıkaran bir Türkiye, her geçen
gün, uygarlık treninden biraz daha koparılmaktadır.
Beyinleri sargı bezine sararcasına yürütülen tutucu ve
ilkel bireğitim düzeniyle ülkenin, bilimsel gelişme açısın-
dan vardığı nokta, birikimli yıkım denilebilecek bir süreci-
dir. Özellikie büyük kentlerin dışında kalan üniversiteler-
de Cumhuriyet ile elde edilen "akılcılığa ve aydınlanma-
ya "sövmebiçimleri üzerine yüksek lisansvedoktora tez-
leri döktürülüyor. İlkel, bağnaz ve tutucu kadrolaşmalar
nefes aldırmayan baskılarla tamamlanıyor. Türkiye yük-
seköğretiminin "turistik tesislere hizmetli yetiştirmesini"
öneren raporlar, yıllardır, büyük tutarlar ödenerek, ABD'-
den getirtilen "uzmanlara" hazırlatılıyor.
Ne TÜBlTAK'ın eski Başkanı Prof. Dr. Kemal Güriz ve
arkadaşlarının hazırladığı "Türkiye'de ve Dünyada Yük-
seköğretim, Bilim ve Teknoloji" adlı ayrıntılı çalışmanın
sonuçları kamuoyunda tartışılabiliniyor, ne TÜBİTAK
Başkanı Prof. Dr. Tosun Terzioğlu'nun "yannı yakalama
aklı" dediği önermeleri, toplumda yankı buluyor.
• • •
Osmanlı'da kamu görevlilerinin üç ayağı, askeriye, ad-
liye ve ilmiye arasında belirli bir maaş dengesi gözetildiği
bilinmektedir. Günümüz Türkiyesi'nde bu denge tümüyle
yıkılmıştır. Olağanüstü hal bölgesi dışında da güvenlik
görevlileri, yargı ve üniversite çalışanlarının maaşları
arasında uçurumlar var. Hükümetin bu durumu bir ölçü-
de düzeltmek üzere getirdiği bir yasa tasarısı ekonomik
önlemlere takıldı; yasalaşmadı. Geçen hafta açıklanan
maaş artışı oranları, memur maaşlarının 1994 yılının ta-
mamında yüzde 54,6 oranında arttırıldığını gösteriyor.
Çok ilginçtir, maaş artış oranı kimi güvenlik görevlilerin-
de yüzde 70'lere ulaşırken, araştırma görevlilerinin maa-
şı yalnızca yüzde 42 dolayında arttırılmıştır. Giderek bü-
yüyen dengesizlik ve büyük haksızlık sürdürülüyor.
• • •
Üniversite araştırma görevlilerine, yeni asistanlara 6-7
milyon lira aylık veriliyor. Oysa üniversiteyi bitiren yete-
nekli gençler. ya bunun üç-dört katı aylıkla iş buluyor; ya
da çok büyük bir bölümü olmak üzere tümüyle işsiz kalı-
yor. Üniversiteler, yetenekli mezunlarını öğretim üyesi
yetiştirmek üzere alamıyor. Üniversiteler inek bulamıyor
artık. Ineksizlik, üniversiteleri iyice çökertiyor, kısırlaştırı-
yor.
• • •
Yasallığı yargı kararıyla da ayrıca onaylanan Öğretim
Elemanları Sendikası (ÖES), üyelerine bir çağrı yapıyor.
Çağrıda, "Yapılan maaş zamlarını heryönüyle 'emeğimi-
ze saygısızlık' sayıyoruz. Bu nedenle tüm arkadaşlarımj-
zın zam tutan olan 220 bin lirayı PTT aracılığıyla Başba-
kan'a göndermelerini öneriyoruz" denilmektedir.
Sendikamız, inek dedikse o kadar da değil, demeye
getiriyor.
Maliye Bakanı İsmet Attila:
14binyeni
mükelleftespitettikANKARA (AA) - Maliye Ba-
kanı İsmet Attila, yılbaşından
itibaren İstanbul'da başlayan
ve kademe kademe büyük il
merkezlerinde yoğunlaştınlan
"yaygın ve yoğun vergi denetim-
leri" sonucu, faaliyet gösterdiği
halde kayıtlı olma>an 14 bin
198 yeni mükellef tespit edildi-
ğini söyledi.
Attila. yaptığı açıklamada:
İstanbul. Ankara. Izmir. Ada-
na ve Bursa illerinde yapılan
"yaygın ve yoğun denetim" uy-
gulamalanndan çok iyi sonuç-
lar elde ettiklerini bildirdi.
Denetimlerde bin 708 vergi
denetleme memuru ve 6 bin 747
vergi dairesi memurunun görev
aldığını belirten Bakan Attila.
şöyle devmaetti:
"Yaygın ve yoğun denetim uy-
gulaması ile 764 bin 276 mükel-
lef denetledik. Denetimler sonu-
cu faaliyet gösterdiği haide
kayıtlı olmayan 14 bin 198 mü-
kellef tespit ettik. Bunlara 122
nül> ar 879 milyon lira usul ceza-
sı kesildi. 16 nisan-30 temmuz
tarihleri arasında ayrıca 349 iş-
yerinde kaydi, 2 bin 155 işyerin-
de fiili envanter yapıldı. Hasılat
tespiti yapılan işyeri sayısı 4 bin
239... 86 bin 684 iutanak, 505 in-
celeme raporu düzenlendi."
Bu arada Maliye Bakanı At-
tila, incelenen 612 milyar 198
milyon lirahk matrahta, 296
milyar 72 milyon lirahk matrah
farkı bulunduğunu belirterek
sözlerinı şöyle sürdürdü:
"Yani kayıtlı olan bu işverleri
de 612 milyar lirahk matrah gös-
temüş, buna karşılık 2% milyar
lirahk matrahı kavıtiara geçme-
miş. Kayda gecmeyen matrah,
kayda gecenin vıizde 48'ine ula-
şıyor. Bir diğer ifade ile bu işyer-
leri, hasüatlarının yarısma yakı-
nmı vergi dışı rutmuşlar." Mali-
ye Bakanı Attila, vergi borcu
nedeniyle 2 bin 36 mükellefle
görüşüldüğünü. 434 milyar 601
milyon lirahk takipli alacağın
tahsilinin sağlandığını söyledi.
Yaz konserleri
Attila. bu yıl İstanbul'da or-
ganize edilen yaz dönemi kon-
serlerini takip ettiklerini. kon-
ser gün ve saatinde organizatör
firma ve konser veren sanatçı-
lar nezdinde denetimleri sür-
dürdüklerini vurguladı. Attila,
şöyle devam etti:
"Söz konusu çalışmalarda 25
Temmuz 1994 tarihine kadar 21
adet konser organizasyonu de-
netlenmiş, organizatör firmalar-
ca elde edilen hasılat tutarmın 15
milyar 45 milyon lira, sanatçıla-
ra ödenen ücret tutarmın ise 4
milyar 405 lira olduğu tespit
edilmiştir."
Döviz büfelerine ceza
yağdı
Ankara. İstanbul ve İzmir'de
faaliyet gösteren 25 döviz büfe-
sinde daha vergi incelemesi ya-
pıldığını da anlatan Bakan At-
tila, bunlardan 16'sının Merkez
Bankasf ndan döviz alma yet-
kisi bulunduğunun saptandığı-
nı belirterek. "Denetimlerde, 25
döviz büfesinde 1 mih ar 556 mil-
yon lira matrah farkı bulunmuş;
6 milyar 514 milyon kaçakçılık,
3 milyon 420 bin lira usulsüzlük
cezası kesilmiştir" dedi.