26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 AĞUSTOS1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOM Otomotiv sektörû bakımda • BURSA (AA) - Bursa'da kuruJan otomobil fabrikalanndan Oyak Renault'da 8 ağustos pazartesi günü başlayan yılhk periyodik bakım çauşmaları yann tamamJanacak. Tofaş ise yanndan itibaren 15 gün bakıma alınacak. Türk Metal Sendikası l noJu Şube Başkanı Mecit Hazır, Renault'da her yıl ağustos ayında gerçekleştirilen bakım ve revizyon çahşmalan nedeniyle, fabrikada çalışan 3 bin 30 işçiden bir kısmının yılhk izinlerini kullandıklanru, bir kısmının da 2 günü tam, geri kalanı yanm günlük ücretli izine çıkanldıklanru bildirdi. Doğan'dan açıklama • ANKARA(AA) - Devlet Bakanı Aykon Doğan ücretlerin dondurulmasının sözkonusu olmadığını .bildirdi. Doğan istikrar programı çerçevesinde bütçenin bütün kalemlerinde ciddi kesintiler yapıhrken, I994yıhorjinal hedeflerine uygun tutulan ve hiç kesinti yapıhnayan kalemin "personel Jıarcamalan" olduğunu yurguladı. Dünya Bankası ve IMF'nin. hükümetlerin arzusu dışında lıerhangi bir konuda baskı veya empozede Tjulunmalannın sözkonusu olmayacağıru behrten Doğan, 5 Nisan kararlannın Türkiye"yi 2000'ü yıllarda lider ülke konumuna taşıyacak stratejik kararlar olduğunu söyledi. Şeker fabrikası •STAVRAPOL(AA)- Türkiye Şeker Fabrikalan AŞ Ue Idil İnşaat'ın Rusya Federasyonuiçin yapacaklan anahtar teslim "Koçibey Şeker Fabrikası "nın temeli dün atıldı. Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Dönen temel atma töreninde yaptığı konuşmada. iki ülke arasındaki ilişkilerin bundan böyle sanayi ve teknoloji alanında da devam edeceğini belirtti. ÇAYKUR'un hedefi • EkonomiServisi-Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü(ÇAYKUR), yıl sonuna kadar 50 bin ton dolayında kuru çay ihraç etmeyi hedefliyor. Çay Kur Genel Müdürü Tuncer Ergüven, yaptığı açıklamada.Iran, Irak ve Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi ülkelerden . çay talebi aldıklannı I belirterek, yıl sonuna kadar ; 50bin ton dolayında dökme ; vepaketli kuru çay ihraç • clmcyi pianladıklannı söylodi. Türkiye'deki siyasi ve ekonomik gelişmeler AB'yi ürküttü Gümrük BirliğierteleniyorDİLEK ZAPTÇIOĞLU BERLtN - Avrupa Komisyonu, AB Bakanlar Kurulu'na Türkiye'yle Güm- rük Birligfnin ertelenmesini isteyen gizli bir rapor verdi. AB Komiseri Sir Leon Brittan'ın hazırladığı 13 temmuz tarihJi gizh raporda, gümrük birhğinin 1996 yıhna kadar ertelenmesi öngörülüyor. Ertelenme için ekonomik ve siyasal ne- denler, Kürt sorununun yanı sıra radi- kal dinci hareketlerin yükselişi gösterili- yor. 17 AB Komiseri tarafından oybirli- ğiyle onaylanarak Komisyon'un resmi görüşü haline getirilen raporda, güm- rük biriiğinin 1996'da başlamasından önce, gerekirse 'son dakikada' yeniden ertelenebihnesi için bazı 'fren mekaniz- malanrun' da bugünden kararlaştınl- ması isteniyor. AB Bakanlar Kurulu'- nun bu raporu onaylaması bekleniyor. Bu arada Avrupa Parlamentosu'nun eylül ayında, Türkiye-Avrupa Karma Parlamento Komisyonu'nun faahyetle- rinin askjya ahnmasını da oylayacağı öğrenildi. Avrupa Parlamentosu'na ko- nuya ilişkin önerge, AJman Yeşilleri milletvekili Gaudia Roth tarafından verildi. Roth, Alman basınına verdiği demeç- te "Avrupa Parlamentosu milletvekilleri- nin özellikie DEP davasına bûyük tepki • AB Komiseri Sir Leon Brittan'm hazırladığı 13 temmuz tarihli gizli raporda, gümrük biriiğinin 1996 yılına kadar ertelenmesi öngörülüyor. Ertelenme için ekonomik ve siyasal nedenler, Kürt sorununun yanı sıra radikal dinci hareketlerin yükselişi gösteriliyor. duyduklarını ve önergeyi kabul edecekle- rini umduğunu" söyledi. Geçen yılın kasım ayında, Türkiye'- yle Gümrük Birliği takviminin aynen uygulanacağı ve gümrük duvarlannın 1 Öcak 1995'tekaldınlacağı teyid edilmiş- ti. Ancak AB Komisyonu'nun son gizli raporunda, 'yeni olgularla karşılaşıldığı için' bir yıllık bir erteieme öngörülüyor. Raporda, Çiller hükümetinin marttaki yerel seçim öncesi yaptığı kamu harca- malanrun ve enflasyon politikasının 'Türkiye'deki ekonomik dengeyi önem- h' ölçüde bozduğu' savunuluyor. 'Tansu Çiller hükümeti gerçi IMF gözetiminde önemli reformlar karar- laştırmıştır' denildikten sonra. bu re- formlann daha önceki hükümetlerin yol açtığı zaran ber taraf etmediği ve bu yüzden AB ile Gümrük Birüği takvimi- nin şartlanru değiştirdiği belirtihyor. AB Komisyonu, Türkiye'nin ekono- mik durumunu 'iyileşme yolunda' şek- linde değerlendirirken, 'siyasi iklimin gi- derek kötüleştiğf görüşünü savunuyor. •Çiller hükümeti halk arasında hızla ta- ban kaybetmektedir' denildikten sonra, Kürt sorununa parmak basılıyor.' Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu"- daki askeri operasyonlan' ve "İstanbul"- un göbeğine kadar inen PKK eylemle- ri', istikran bozucu faktörler olarak gösterihyor. DEP'li milletvekillerinin tutuklanmasına ve idam istemiyle yargı- lanmasına özellikie parmak basılan ra- porda, bunun 'Avrupa kamuoyunda çok olumsuz bir etki yaptığı' yazılı. Komisyon, bu konuda özellikie çeşjtli Avrupa Parlamentosu milletvekilleri- nin protestolanna dikkat çekiyor. Nihayet Refah Partisi'nin yükselişi de, Gümrük Birliğfnin ertelenmesi için neden olarak gösterilmekte. Raporda 'Türkiye'de köktenci-Jslam partilerin yükselişi tedirginlik vermektedir' deni- yor ve şöyle devam ediyor: 'Türkiye'de, bu tehlike, diğer Akdeniz ülkelerine kı- yasla daha düşüktür. YinedeTürk modeli, kırsal kesimin ve metropollerin varoşlannda yaşayan ih- mal edilmiş kesimlerin beklentilerinece- vap vermekte görece aciz kalmaktadır. Clkenin ekonomik büyümesi, bu ke- simlere gerçek bir fayda sağlamamak- tadır.' Komisyon, bu nedenlere dayanarak Gümrük Birliği'ne geçilmeden, "bir süre daha beklenmesini' öneriyor. Alman basını, Komisyon'un gizli raporunu 'Türkiye'nin kapıda bekletilmeye de- vam edeceği' şekhnde değerlendirdi. AB'de dönem başkanlığını 1 temmuz- dan bu yana Almanya'nın yaptığı gö- zönüne alındığında, erteieme karannda Başbakan Helmut Kohl'ün de onayı bulunduğu akla geliyor. KohJ, geçen yıhn eylül ayında kendisi- ni ziyaret eden Tansu Çiller'e, gümrük birliği ve tam üyelik konulannda destek vaat etmişti. Hükümet prim verirken, tabanfîyattanda vazgeçmiyor Bizdeki, salıteprimsistemi • Prim sistemi başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde, piyasa fıyatı ile hedef fıyat arasındaki farkın çiftçiye devlet tarafından ödenmesi şeklinde gerçekleşiyor. Türkiye'de ise devlet hem taban fıyat verip alıcı oluyor, hem de piyasa fiyatı ne olursa olsun sabit prim ödüyor. ÖZLEM YÜZAK Pamukta geçen yıl uygula- maya konulan prim sisteminin yararlan sektörün tüm kesimle- rince onaylanırken, sorunun uygulamada yapılan yanhşlar- dan kaynaklandığı anlaşıldı. Sistem, piyasa fiyatı ve hedef fı- yat arasındaki farkın üreüciye prim olarak ödenmesine daya- nıyor. Amerika Birleşik Devlet- leri modelinden esinlenilerek uygulamaya sokulan prim sis- teminde ana hedef Hazine'den para çıkışının en aza indirilme- si. Bunun için de Borsa'da pa- muk fiyatlanndaki iniş çıkışla- nn devletin üreticiye ödeyeceği prime yansıması, başka bir de- yişle primin değişken olması ge- rekiyor. Ancak uygulama farkh ger- çekleşti. Hükümet, bir yandan çiftçiye ödenecek primi kilog- ram başına 2 bin lira olarak sa- bitlerken öte yandan destek- leme alımı niteliğinde taban fi- Bu yıl devlet 16 bin lira olan taban fiyatın üzerine en fazla 2 bin lira prim ödeyecek yat belirledi. 2 gün önce yapılan açıklamaya göre 16 bin lira ola- rak belirlenen taban fiyatın üze- rine devlet en fazla 2 bin lira prim ödeyecek. 16 bin lirahk destekleme alı- mını. seçim beklentisinin teyidi olarak nitelendiren Akdeniz İh- racatçılar Birhği Başkanı Şevki Altınöz, Ziraat Bankası'nın zorlamalan ile sabit prim siste- mi uygulandığını belirtti. AJtı- nöz. sistem doğru uygulandığı takdirde, Borsa'da fıyatlaryük- seldikçe Hazine'den çıkan pa- ranın da azalacağına dikkati çekti. Öte yandan Ege Çiftçiler Derneği Başkanı Hulusi Tan- man, pamuğa uygulanan prim sistemi uygulamasını savundu. Prim sisteminin kayıt dışı eko- nomiyi ve dolayısıyla vergi kay- bmı önleyen en iyi sistem oldu- ğunu söyleyen Tanman. kilo başına verilen primin üreticinin kilo başına ödeyeceği vergiden yüksek olmasına dikkat edil- mesi gerektiğini söyledi. Ege Çiftçiler Derneği Başka- nı. 1993 yıhnda pamuk üretici- sine ödenen rakamın 4.5 trilyon lira, sektörden gelen vergi kân- nın ise 16.5 trilyon artış göster- diğini kaydetti. Trakya İplik Sanayii'nin Ge- nel Müdürü Ertekin Asfaaboğlu da bir yıldan beri uygulanan prim sistemi sayesinde pamuğu dünya fiyatlanndan satın aldık- lannı belirterek, uygulamanın hem çiftçiyi. hem de tekstilciyi memnun ettiğini söyledi. Ağustosta zanıyok ANKARA (A>fKA) - Sanayi- ciler, haziran ve temmuzda ol- duğu gibi ağustos ayında da satış fıyatlanna 'gönüllerİDcc'zam yapamayacaklar. DIE'nin imalat sanayii eğilim anketini yanıtlayan imalat sanayii işyerlerinin toplam ima- lat sanayii üretiminin yüzde 17'sini gerçekleştiren bolümü, ağustos ayında satış fiyatlannın artmasını, binde 2'si ise azalma- sını beklediklerini bildirdiler. DÎE'nin sanayicilerin beklentilerini dikkate alarak yaptığı tahmine göre, ağustos ayında imalat sanayii fıyatlan, ortalama yüzde 1.5 oranında artacak. Ağustosta zam yapmama eğilimi. daha çok kamu sektöründen kaynaklanıyor. Kamu sektörü imalat sanayii üretiminin sadece yüzde 7.2'sini gerçekleştiren işyerleri, ağustos ayında satış fiyatlannın artabi- leceğini bildirdiler. Beklenen ortalama zam oranı ise kamu sektörü için binde 8 olarak he- saplandı. Özel sektörde ise sektör imalat sanayii üretiminin yüzde 24.1 "ini gerçekleştiren işyerleri, ağustos ayında satış fiyatlannın artabileceğinı. binde 3'ü ise aza- labileceğini ifade ettiler. Bu ifa- deyedayanılarak ağustos ayında özel sektörün, imalat sanayii ürünlerine yüzde 2.1 oranında zam yapılabileceği tahmin edildi. DtE'nin toptan eşya fıyatlan endeksine göre, imalat sanayii fıyatlan ocak, şubat, mart, nisan ve mayıs aylanndaki çok yüksek oranh artışlardan sonra. haziran ve temmuz aylannda önceki aylarla karşılaştınldığında 'düşük oranlarda artış gösterdi DÜNYA EKONOMİStNE BAKIŞERGINYILDIZOĞLU LONDRA Avrupa'da faizler tekrar yükseliyorPerşembe günü Isveç ve Italyan Merkez Bankaları faizleri yükselttiler. Avrupa'da belli başlı borsalarda endeksler yine sarsıldı. Yatırımcılar bir sığınak arayışı ile DM'ye yönelirken dolar zayıfladı. Cuma günü piyasalar biraz olsun sakinleşmişti. Ancak hafta sonu tatiline çıkan yatırımcı- ların kafasını, öncelikle bu hafta yapılacak olan Federal Reserve ve Bundesbankyöne- ticilerinin toplantıları meşgul edecek. Yaz tatiline çıkmakta olanlar ise daha uzun va- deli bir perspektifle bakacaklar: Avrupa'da ekonomik toparlanmanın geleceği ve borsa hareketleriyle ilgili yeni bir dönem mi baş- ladı? Yatanmcılar kuşkulu Avrupa'da güçlü bir ekonomik toparlan- ma başlamış gibi gözüküyor. Oxford Econo- mic Forecasting Group tahminlerine göre Avrupa'da özellikie ihracatın artması teme- linde gelişen ekonomik büyüme, 1995'te daha da hızlanacak, 1996 ve 1997de de bu düzeyini koruyacak. (European 4/8). Con- sensus Forecast'ın, 30 ekonomisti kapsa- yan araştırmasının sonuçları da bu yönde. Bu tahmin, Avrupa'da yeni araba kayıtları- nda yüzde 6.5'lik artışta görülen toparlan- ma, Ingiltere'de son 6 yılın en yüksek fabri- ka siparişleri, Fransa'da yeni evyapımların- da yüzde 23 artış ve şirket performansları- nda da destek buluyor: KLM, VEBA, SKF, BOC, Smith & Nephevv ve Royal Insurance gibi şirketler ilk yarıyıl karlarmda güçlü artı- şlar bildirdiler (Wall Street Journal 8/8). Ancak, kara bulutlar henüz tümü ile uzak- laşmış değil. Üstelik faizlerde bir artış eğili- minin başlaması ile toparlanmanın yarıda kesilebileceği korkusu da var. En önemli sorunlar bütçe açıkları ve kamu borçları. Borç/GSMH yüzdeleri, OECD tahminlerine göre hemen heryerdeartıyor. Listenin başı- nda ise 1993 ve 1994te yüzde 145.6 ve 146.3 ile Belçika geliyor. Onu yüzde 113.9 ve 118.3 ile Italya izlryor. III. sırada Yunanistan var: yüzde 106.1 ve 109.5. İsveç'te ise bu oranlar sırasıyla yüzde 83 ve yüzde 92.9. Bu mali manzara karşısında yatırımcılar devlet tah- villerini adeta boykotediyorlar (Isveç bunun en şiddetli yaşandığı yerlerden biriydi). Bu ise yüksek bütçe açığı olan hükümetleri, şu iki seçenekle karşı karşıya bırakıyor; kamu harcamalarını kısmak ya da faizleri yüksel- terek kağıtlarını daha cazip kılmak. Her iki seçenek de biri piyasada daraltma yarata- cağı, diğeri de kârları veyatırımları olumsuz etkileyeceği için ekonomik toparlanmanın geleceği açısından iyi haber değil. Bu yüz- den Isveç ve Italya, faizleri yükseltince yatırımcılar "ekonomik toparlanma yarıda mı kesiliyor?" diye düşünmekten kendileri- ni alamadı- lar. Bir di- ğer kaygı- ları da faiz- lerde yeni bir döne- min baş- ladığı yo- lunda. Yeni bir dönem... Ve borsalar Yeni bir dönemin başlamak- ta olduğunu düşündüren, bu faiz artışlarının uzun dönemli hareketlerle ilişkili olduğu kuşkusuz. Avrupa'da, faizler, 1992 ve 1993 döviz krizlerinin sarsıntılarını saymazsak son üç yıldır sürekli düşüyordu. Morgan Stanley International London Avrupa strate- jisti Richard Davidson bu yüzden "Isveç ve Italyan faizlerinin artışının, Avrupa'da faiz- lerde yeni bir yükseliş devresinin baş- ladığını işaret ettiğini" düşünüyor (WSJ 12/8). Isveç ve Italyan faizlerindeki artışın arkasında, ilk anda, Merkez Bankalan'nın enflasyonu kontrol etmek ve ülkelerinin pa- rasının değerini korumak amacı yatıyor. Ancak hem kron ve liretin zayıflığının, hem de ekonomik toparlanmanın beraberinde enflasyonist bir baskı getirmesinin arkası- nda ise bu iki ülkenin, yüksek bütçe açıkları, kamu borçlan ve kamu borçlanma gereksi- nimleri gibi daha derin mali sorunları yatı- yor. Faizlerdeki artış ise bu sorunlan, kısa vadeli borçların servisini zorlaştırdığı için, daha da ağırlaştırabiliyor. Bu koşullarda, Midland Global Markets 'den Alison Coteral haklı olarak, "Faizleri arttırmak paranızı güçlendirmez.. ama 'Hazine'nin' yükünü arttırır' diyor (Financial Times, 12/8). Sonuç olarak faiz artışı ne kronda ne de lirette göz- le görünür bir iyileşme ya- rattı. Avrupa'- da hükümetle- rin, kamu borç- larının servisi- ni desteklemek için borçlan- maya önem vermek zorun- da kalacak- larını ve do- layısıyla faizle- ri arttırmaktan kaçınamaya- caklarmı daha önceki yazıları- mda tartışmıştım. Bu beklenti borsa analistleri arasında da hızla yaygınlaşmaya başladı. Artık daha çok yatınmcı "Parti bitti, Avrupa '- da faizler bundan sonra artık yükselecek" demeye başladı. Frankfurt Deutsche Bank'tan Hung Tran'a göre oyunun adı artık algılamaların değişmesi... Piyasa, "şimdi ilk kim faizleri yükseltecek" sorusuna cevap arıyor (He- rald Tribune 12/8). Genel olarak Avrupa'da faizlerin artma dönemine girildiği düşünül- mekle birlikte bunun hemen ve birbiri ardı sıra gelen artışlarla gerçekleşmeyeceği ve yeni trendin yerleşmesinin önümüzdeki yılın ilk aylarına kadar gecikebileceği yaygın bir kanaat. Ancak Ingiltere ve ABD için beklentiler biraz farklı. Ingiltere'nin du- rumu isveçle büyük bir paralellik taşıyor. Ingiltere'de bir zamandır soru, faizlerin yük- selip yükselmeyeceği değil, ne zaman yük- seleceği şeklinde konuyordu. Şimdi, cevabı "çok yakında " biçiminde veriliyor. ABD faiz- lerinin de yakında artacağı bekleniyor. Bu beklentinin Italyan ve Isveç Merkez Banka- larının kararını çabuklaştırdığına inanılıyor. Artışın bu hafta salı günü FED toplantısı- ndan çıkacağı beklentisi üzerinde ise he- men herkes anlaşmış gibi. Gerçi FED geç- mişte de zaman zaman beklentileri boşa çıkardı. Ama hızlı ekonomik büyümenin getirdiği enflasyonist basıncın yanı sıra, hafta başı- nda doları güçlendirmek için yapılan para operasyonunun başarısız kalması, artışın ya bu salı, ya da çok yakında mutlaka ger- çekleşeceğini gösteriyor. Bundan sonraki ilk faiz artışları için göz- ler İngiltere ve ABD üzerinde. Almanya'da ekonomik toparlanma nispeten yavaş geli- şiyor; bu yüzden, bu hafta yapılacak Bun- desbank toplantısından henüz bir faiz artışı kararı çıkması beklenmiyor. Faizlerin yeni bir yükselme eğilimine giri- şine bağlı olarak borsalarda genel hava önümüzdeki yıllarda, tahvillerin, özellikie devlet tahvillerinin. performansının hisse senedinin gerisinde kalacağı şeklinde. An- cak tahvil piyasası yerlerde sürünürken his- se senedi piyasasında da güçlü bir topar- lanma beklemek pek gerçekçi değil. Diğer taraftan ABD ekonomisinin yılın ikinci yarısında yavaşlaması beklenirken üretkenlik endeksi 1993'ün ilk çeyreğinden beri ilk defa bir gerilemeye işaret ediyor (WSJ 11/8). Ekonomik dalgalanmaların önce ABD'de başladığı hatırlandığında, to- parlanmanın yarıda kesileceği korkusu boş bir korku değil. 11 I I ANKARA PAZ ARI YAKUP KEPENEK Gelecek İneklepdedir Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin güzel bir geleneği vardır. Her öğrenim yılı sonunda fakülteyi bitirenler çok çalıştk- larının bir kanıtı olarak bunu simgeleyen bir inekle Anka- ra sokaklarında dolaşırlar. Aslmda çok çalışan ya da ba- şarılı olan öğrencilerin inek sayılması, bizde geneldir. Ancak "inekbayramı"Siyasal'da kutlanır. Gerçi 1983'te öğretim üyelerinin büyük bölümü 1402'lik yapılan ve bir bölümü de o uygulamayı kınayarak saygın ve onurlu bir tutumla görevini bırakan Siyasal Bilgiler'de inek bayramı da fakülte gibi büyük yıkım yediyse de ineksel gelenek sürüyor. - • • • Son aylarda inek tutkusu Hollanda'ya sıçradı. Bilim adamları sonunda başardılar. İlk kez insan geni taşıyan bir boğa elde edildi. Herman adlı boğanın "çok sevimli" olduğu dünya basınındayeralıyor. Herman'ındölü olarak elde edilecek inekler insan sütü proteini içeren süt vere- ceklerdir. Kimi kesimlerin "önce inekler sonra s/z"türünden kar- şı çıkışları, yoğun kamuoyu tartışmaları sonucu değiştir- miyor. Teknoloji "almış başını" gidiyor. Bilim adamları, insan sütü proteini taşıyan inek sütü- nün, ilaç üretiminde bir "teknolojik devrim" yapacağına ve yaygın bir biçimde kullanılmasıyla pek çok hastalığın kökünün kazınacağına kesin gözüyle bakıyor. özellikie de AIDS, kanser ve erken doğan çocukların tedavisinde kullanılacak ilaçların üretimi olanaklı olacaktır. Farelerle başlayan, keçi ve koyunla sürdürülen gen mühendisliğinin ineklerle çok daha verimli ya da bol ürünlü sonuç vermesi "gelecek ineklerdedir" görüşünün egemen olmasına yol açmaktadır. Yeni ilaçlarbizim insanımızaya hiç ulaşmayacak ya da çok yüksek bir tekelci kârı ile ulaşacaktır. Teknolojiyi ya- kalamayı gündeminden çıkaran bir Türkiye, her geçen gün, uygarlık treninden biraz daha koparılmaktadır. Beyinleri sargı bezine sararcasına yürütülen tutucu ve ilkel bireğitim düzeniyle ülkenin, bilimsel gelişme açısın- dan vardığı nokta, birikimli yıkım denilebilecek bir süreci- dir. Özellikie büyük kentlerin dışında kalan üniversiteler- de Cumhuriyet ile elde edilen "akılcılığa ve aydınlanma- ya "sövmebiçimleri üzerine yüksek lisansvedoktora tez- leri döktürülüyor. İlkel, bağnaz ve tutucu kadrolaşmalar nefes aldırmayan baskılarla tamamlanıyor. Türkiye yük- seköğretiminin "turistik tesislere hizmetli yetiştirmesini" öneren raporlar, yıllardır, büyük tutarlar ödenerek, ABD'- den getirtilen "uzmanlara" hazırlatılıyor. Ne TÜBlTAK'ın eski Başkanı Prof. Dr. Kemal Güriz ve arkadaşlarının hazırladığı "Türkiye'de ve Dünyada Yük- seköğretim, Bilim ve Teknoloji" adlı ayrıntılı çalışmanın sonuçları kamuoyunda tartışılabiliniyor, ne TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Tosun Terzioğlu'nun "yannı yakalama aklı" dediği önermeleri, toplumda yankı buluyor. • • • Osmanlı'da kamu görevlilerinin üç ayağı, askeriye, ad- liye ve ilmiye arasında belirli bir maaş dengesi gözetildiği bilinmektedir. Günümüz Türkiyesi'nde bu denge tümüyle yıkılmıştır. Olağanüstü hal bölgesi dışında da güvenlik görevlileri, yargı ve üniversite çalışanlarının maaşları arasında uçurumlar var. Hükümetin bu durumu bir ölçü- de düzeltmek üzere getirdiği bir yasa tasarısı ekonomik önlemlere takıldı; yasalaşmadı. Geçen hafta açıklanan maaş artışı oranları, memur maaşlarının 1994 yılının ta- mamında yüzde 54,6 oranında arttırıldığını gösteriyor. Çok ilginçtir, maaş artış oranı kimi güvenlik görevlilerin- de yüzde 70'lere ulaşırken, araştırma görevlilerinin maa- şı yalnızca yüzde 42 dolayında arttırılmıştır. Giderek bü- yüyen dengesizlik ve büyük haksızlık sürdürülüyor. • • • Üniversite araştırma görevlilerine, yeni asistanlara 6-7 milyon lira aylık veriliyor. Oysa üniversiteyi bitiren yete- nekli gençler. ya bunun üç-dört katı aylıkla iş buluyor; ya da çok büyük bir bölümü olmak üzere tümüyle işsiz kalı- yor. Üniversiteler, yetenekli mezunlarını öğretim üyesi yetiştirmek üzere alamıyor. Üniversiteler inek bulamıyor artık. Ineksizlik, üniversiteleri iyice çökertiyor, kısırlaştırı- yor. • • • Yasallığı yargı kararıyla da ayrıca onaylanan Öğretim Elemanları Sendikası (ÖES), üyelerine bir çağrı yapıyor. Çağrıda, "Yapılan maaş zamlarını heryönüyle 'emeğimi- ze saygısızlık' sayıyoruz. Bu nedenle tüm arkadaşlarımj- zın zam tutan olan 220 bin lirayı PTT aracılığıyla Başba- kan'a göndermelerini öneriyoruz" denilmektedir. Sendikamız, inek dedikse o kadar da değil, demeye getiriyor. Maliye Bakanı İsmet Attila: 14binyeni mükelleftespitettikANKARA (AA) - Maliye Ba- kanı İsmet Attila, yılbaşından itibaren İstanbul'da başlayan ve kademe kademe büyük il merkezlerinde yoğunlaştınlan "yaygın ve yoğun vergi denetim- leri" sonucu, faaliyet gösterdiği halde kayıtlı olma>an 14 bin 198 yeni mükellef tespit edildi- ğini söyledi. Attila. yaptığı açıklamada: İstanbul. Ankara. Izmir. Ada- na ve Bursa illerinde yapılan "yaygın ve yoğun denetim" uy- gulamalanndan çok iyi sonuç- lar elde ettiklerini bildirdi. Denetimlerde bin 708 vergi denetleme memuru ve 6 bin 747 vergi dairesi memurunun görev aldığını belirten Bakan Attila. şöyle devmaetti: "Yaygın ve yoğun denetim uy- gulaması ile 764 bin 276 mükel- lef denetledik. Denetimler sonu- cu faaliyet gösterdiği haide kayıtlı olmayan 14 bin 198 mü- kellef tespit ettik. Bunlara 122 nül> ar 879 milyon lira usul ceza- sı kesildi. 16 nisan-30 temmuz tarihleri arasında ayrıca 349 iş- yerinde kaydi, 2 bin 155 işyerin- de fiili envanter yapıldı. Hasılat tespiti yapılan işyeri sayısı 4 bin 239... 86 bin 684 iutanak, 505 in- celeme raporu düzenlendi." Bu arada Maliye Bakanı At- tila, incelenen 612 milyar 198 milyon lirahk matrahta, 296 milyar 72 milyon lirahk matrah farkı bulunduğunu belirterek sözlerinı şöyle sürdürdü: "Yani kayıtlı olan bu işverleri de 612 milyar lirahk matrah gös- temüş, buna karşılık 2% milyar lirahk matrahı kavıtiara geçme- miş. Kayda gecmeyen matrah, kayda gecenin vıizde 48'ine ula- şıyor. Bir diğer ifade ile bu işyer- leri, hasüatlarının yarısma yakı- nmı vergi dışı rutmuşlar." Mali- ye Bakanı Attila, vergi borcu nedeniyle 2 bin 36 mükellefle görüşüldüğünü. 434 milyar 601 milyon lirahk takipli alacağın tahsilinin sağlandığını söyledi. Yaz konserleri Attila. bu yıl İstanbul'da or- ganize edilen yaz dönemi kon- serlerini takip ettiklerini. kon- ser gün ve saatinde organizatör firma ve konser veren sanatçı- lar nezdinde denetimleri sür- dürdüklerini vurguladı. Attila, şöyle devam etti: "Söz konusu çalışmalarda 25 Temmuz 1994 tarihine kadar 21 adet konser organizasyonu de- netlenmiş, organizatör firmalar- ca elde edilen hasılat tutarmın 15 milyar 45 milyon lira, sanatçıla- ra ödenen ücret tutarmın ise 4 milyar 405 lira olduğu tespit edilmiştir." Döviz büfelerine ceza yağdı Ankara. İstanbul ve İzmir'de faaliyet gösteren 25 döviz büfe- sinde daha vergi incelemesi ya- pıldığını da anlatan Bakan At- tila, bunlardan 16'sının Merkez Bankasf ndan döviz alma yet- kisi bulunduğunun saptandığı- nı belirterek. "Denetimlerde, 25 döviz büfesinde 1 mih ar 556 mil- yon lira matrah farkı bulunmuş; 6 milyar 514 milyon kaçakçılık, 3 milyon 420 bin lira usulsüzlük cezası kesilmiştir" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle