Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
tmtiyaz sahibi: BerinNadi
Genel Yayın K.oordınatorü Hikmet Çetinkaya
• Genel Yayın Danışmanı. Ortıan Erinç •
Yazıışlen Müdürleri: Ibrahim Yüdız , Dinç
Tayanç (Sorumlu) •Haber Merkea Müdürü:
Hakan Kara • GörselYönetmen FikretEser
Dış Haberler: Ergun Balcı • Ekonomi: Bülent
Kızanlık • İstihbarat: Yalçın Çakır • Yurt
Haberleri: Mehmet Saraç • Makaleler: Sami
Karaören • Spor: Abdülkadir Yüceiman
• Düzeltme. Abdullah YazKi
Ankara Temsilcısi: Mustafa Balbay •Haber Müdürü: Doğan Akın AtatürkBul-
\anNo:125, Kat: 4, Bakanlıklar-Ankara Tei 4195020 (7 Hat). Tele\ 42344. Fax.
(4)4195027 •İzmırTemsılcisr Serdar Kızık, H.Zıva Blv 1352 S.2 3 Tel.4411220
Telex 52359. Fax: 4419117 »Adana Temsilcısi. Çetin Yiğenoğlu İnönü Cd. 119
S No: 1 Kat: 1, Tel: 3522550-3522601-3522492, Tele\: 62155, Fax: 3522570
Muessese Müdürü Erol Erkut • Koordina-
tor Ahmet Konıisan •Muhasebe: Bülent Ye-
ner • tdare- Hüseyin Gûrer •Işletme: önder
Çeiik • Bılgı-İşlem Nail Inal • Bılgısayar Sıs-
tem: Mürüvet Çiler •Reklam Reha Işıtman
Yı>mıla\8iıveBasaR: Yenı Gün Haber Ajana. BasınveYayınctlık A Ş
Turkocağı Cıd 39 41 Cağaloğlu 34334l«t PK 246tstanbülTel (0 212)5120505<20hat)Telex-1 1246. Fax (0 212)5138595 I5AĞUSTOS1994 lmsak:4 28 Güneş: 6.06 Öğle:13 13 tkindi: 17 03 Akşam:20 10 Yatsı: 21.41
Meriç Nehni'nde
kuraklık
• EDİRNE (AA) - Meriç'te
suyun ıyice azalması sonucu
nehir yaiağında kum
adacıİdan oluştu. DSİ11.
Bölge Müdürlüğü yetkilileri,
yapılan ölçümlerde
nehirdeki su debisinin
saniyede 4 metreküpün
altına düştüğüne dikkat
çektiler. Tanm içın yeterli su
debisinin en az saniyede 30
metreküp olması gerektiğıni
kaydeden yetkililer, nehrin
döküldüğü Saros Körfea'ne
yakın bölümlerde ıse su
akışırun tamamen
durduğunu belirtiyorlar.
Özelhkle İpsala yöresinde
çeltik ekimi yapanlann su
ihtiyaanın karşılanabilmesi
için Meriç Nehri'nden çeltik
dışında sulama yapılması
yasaklanmış bulunuyor.
Ürün sulamalan konusunda
böyle bir sorun yaşarurken
Meriç Nehri'nin ortasında
oluşan kum adacıklanna
çıkan çok sayıda vatandaş
ise güneşlenmenin keyfıni
çıkarmaya çalışıyor.
Çocuklamyla
birfikte sünnet
oMu
• ERZLRLM(AA)-
Erzurum'un Karayaa
ilçesinde bir kişi,
çocuklanyla birlikte sünnet
oldu. Yunus Çiçek (23),
Ömer (4) ve Davut (2) adlı
iki çocuğunu,
kaymakamhğın düzenlediği
sünnet şölenine getirdi.
Ömer ve Davut, diğer
akranlan gjbi mini
operasyondan geçtikten
sonra baba Yunus Çiçek'in,
bir arkadaşının muzipçe
ihban sonucu sünnetsiz
olduğuanlaşıldı.
Kaymakam Bekir Dinkına
ve ilçe emniyet amirinin
duruma müdahalesi sonucu
Yunus Çiçek, direnmesine
rağmen sünnet ettirildi.
Stresunutkan
yapıyor
• ANKARA (UBA) - Çağın
hastalığı olarak
nitelendirilen stresin
unutkanbğa yol açtığı.
hastalığın tedavi edılmemesi
halinde de hafıza kaybına
neden olabileceğı belirtildi.
Prof. Dr. Kemal Aktan.
"Unutkanlık psikotedavi
gerektiren bir ruh
hastalığıdır" dedi.
Unutkanlığın duygusal bir
çatışma sonucu ortaya
çıktığıru belirten Aktan.
bunun zamanla saplantıya
dönüştüğünü, bunun bir
"haürlayamama olayı"
olarak görülmemesi
gerektiğini vurguladı.
TurizmiBDT'li
tupistJep
kurtanyor
•TRABZON (AA) - Doğu
Karadeniz bölgesindekı
turizm hareketıni. Bağımsız
Devletler Topluluğu üyesi
ülkelerden gelen turistler
ayakta tutuyor. Trabzon İl
Turizm Müdürü Volkan
Canalioğlu'ndan alınan
bilgiye göre Trabzon'a bu
yıbn 7 ayında BDT üyesi
ülkelerden gelen turistlerin
sayısı 176 bin 209 olarak
gerçekleşti. Aynı süreiçinde
Avrupah turist sayısı 19 bin
210olurken90bin980de
yerli turist kenti ziyaret etti.
Canalioğlu. dünya
kupasının oynandığı ABD
dışındaki bütün ülkelerde
turist azalması olduğuna
işaret ederek ülkemize ilk 6
ayda BDT üyesi ülkelerden
gelen turistlerin. Doğu
Karadeniz. hatta Türkiye
turizmini ayakta tuttuğunu
söyledi.
Kûltürel
değerleri
kopuyamıyopuz
• ADANA (AA) - Zengin
ekolojik çeşitliliğe ve
uygarhklar mozaiğine sahip
Türkiye"nin doğal ve
kûltürel değerlerinin,
bılinçli. verimli, aynı
zamanda planlı hareket
edilmediği için sürekli zarar
gördüğü bildirildi. Dicle
Universitesi Eğitim
Fakültesi öğretim üyesi Dr.
EmrullahGüney,
"Türkiye"nin doğal ve
kûltürel çevre özellikleri"ni
incelediğı araştırmasında.
bu değerlerin zarar
görmesıne etkıh olan 10
temel nedenin insandan
kaynaklandığını kaydetti.
Dr. Güney. doğal ve kûltürel
çevre bozulmasmı önleyecek
kesın çözümün, "ülkesel,
ülkelerarası ve evrensel
çalışmalann eşgüdümlü
olarak yürütülmesi" ile
sağlanabileceğini kaydetti.
Çernobilpatiamasının ardından Sinopçevresindeyapılanaraştırmanın sonuçları gizli tutuldu
Urkütenradyasyonraporu
ÜMİTOTAN
İZMÎR - "Gizli... Gizli...
Radyoaktivite miktaruun bir
bomba döküntüsünün iki katı se-
viyesinde olduğu belirlenmiştir."
Alman ve ABD'li bilim
adamlannın Çernobil patlama-
sı sonrası Karadeniz'le ilgili bi-
limsel raporu. bakanlıklarda.
Genelkurmay'da 'gizli' dam-
gasıyla dolaştı durdu. Ancak
kamuoyu öğrenemedi. gizlendi.
Çernobil patlamasında biz-
lerden saklanananlar, yetkilile-
rin bundan sonra da neleri sak-
layabileceğine ışık tutuyor. Bu-
gün kolera salgınını "Korkuya
gerek yok, gerekli önlemler
alınmtştır, bakanlığımıza ölüm
haberi yansımamtştır" diye 'sa-
vuşturmaya' kalkan yetkililerle
sekiz yıl önceki yetkililer arasın-
dahiçbirfarkyok...
Tarih 14 Mayıs 1986. Çerno-
bil nükleer kazasmm üzerinden
daha bir ay bile geçmemiş. Tür-
kiye Atom Enerjisi Kurumu
Başkaru Ahmet Yûksel Özemre
insanlan rahatlatıyor.
U
TAEK Başkanı Kesin Ko-
nuştu" başlığıyla jîazetelerde
çıkan haberlerde Özemre her
şeyden emin şöyle diyor:
"Süt, sebze, meyve, et, balık
ve tüm yiyeceklerde radyoaktif
bulaşık kesinlikle yoktur. Bunla-
n nereden getirirseniz getirin ye-
meye içmeye hazırım. Türkiye'-
de radyasyon normale ulaştı,
herkes emin olsun."
Tanh 6 Haziran 1986. Konu-
nun uzmanı Özemre konuşma-
yı sürdürüyor:
"Radyoâktiviteyi bilmeyen
halkım rakamı ne yapsın. Çer-
nobil'le ilgili olarak benden baş-
ka kimsenin konuşmaması için
emir verdim. Ben Osmanlı devlet
geleneğinden geliyonım ve bu hi-
yerarşi anlayışını benimsiyo-
rum"
Biraz da bakanın 'rahatlat-
ması' gerekiyor. Radyasyon
Güvenlik Komitesi Başkan-
lığı'nı da yürüten o zamanın Sa-
nayi ve Ticaret Bakanı Cahit
Aralda 13 Haziran 1986'da ba-
sında yer alan demecini 'patlatı-
yor':
"Türkiye, şu anda endişe veri-
ci hiçbir radyasyon kirliliğiyle
karşı karşıya bulunmuyor.
Yetkiü olanların dışında yapı-
lan açıklamalara itibar etmeyin.
Türkiye'nin her yerinde balık ve
su ürünleri yenilebiür. Halkımı-
zın heyecana kapılması için bir
sebep yoktur."
• 13-22 Haziran 1986 tarihleri arasında yapılan araştırmanın sonuçlanyla ilgili
raporda şöyle deniliyordu: "Radyoaktivite miktannın. bir bomba
döküntüsünün iki katı seviyesinde olduğu belirlenmiştir." Oysa aynı günlerde
zamanın Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Özemre "Süt, sebze, meyve, et, balık
ve tüm yiyeceklerde radyoaktif bulaşık kesinlikle yoktur." biçiminde açıklama
yapıyordu. Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral da "Türkiye, şu anda endişe
verici hiçbir radyasyon kirliliğiyle karşı karşıya bulunmuyor." diyebiliyordu.
Bizimkilerin arka arkaya de-
meç patlattığı ve bizleri rahat-
lattığı günlerde Karadeniz"de
yapılan araştırma. yetkilileri hiç
mı hiç doğrulamıyor. Alman-
ya'nın Hamburg Universitesi
ve ABD'nin Woods Hole Oşi-
nografı Enstitüsü'nden ikişer
bilim adamının da katılımıyla
Dokuz Eylül Universitesi Deruz
Bilimleri ve Teknolojisi Enstı-
tüsü'nce Sinop çevresinde ger-
çekleştirilen araştırmanın so-
nuçlan bomba gibi patlıyor
ama hiç kimse bunu bilemiyor.
duyamıyor. Çünkü bilgileri içe-
ren tüm kağıtlann üzerinde giz-
li damgası var. Yalnızca Woods
Hole Oşinografı Enstitüsü"-
nden Hugh D. Livinnston imza-
sını taşıyan ve araştırmanın
tüm aynntılannı içeren teleks
notunda gizli damgası yok.
13-22 haziran tarihleri ara-
sında yapılan araştırmanın so-
nuçlanyla ilgili raporda aynen
şöyle deniliyordu:
"Sezyum izotop seviyesi su
içindekî partiküllerde ve sudaki
tek hücreli carüılarda doğnıdan
ölçülebilecek scviyede bulun-
maktadır. Radyoaktivite mikta-
nnın, bir bomba döküntüsünün
iki katı seviyesinde olduğu belir-
lenmiştir. "
Teleks mesajını alan Deniz
Bilimleri ve Teknolojisi Ensti-
tüsü Müdürü Prof. Dr. Erol
İzdar. hemen gizli damgası vur-
duğu korkunç sonuçlar içeren
raporu, TAEK'e, Dışişleri Ba-
kanlığı ve Deniz K.u\"vetleri
Komutanlığı'nın ilgili birimle-
rine gönderiyor. Dışişleri Ba-
kanlığı. raporu alır almaz 9.7.
1986"da Sanayi ve Ticaret Ba-
kanlığı'na bir yaa yazarak ra-
poru ekte gönderiyor. tabii yine
gizli. Genelkurmay Başkanlığı
da 17 Temmuz 1986'da Sanayi
ve Ticaret BakanlığYna duru-
mu iletiyor. Rapor bakanlıklar
arasında gizli damgasıyla dola-
şıp dururken Türkiye'de insan-
lar yetkililerinın verdiği demeç-
lerle rahat mı rahat.
Bakan Cahit Aral, 29.1.
1987"de yaptığı yazıh açıklama-
da bile insanlan kandırmayı
sürdürüyor. Bakan. iki bomba
döküntüsü eşdeğerindeki rad-
yoaktiviteyi tehlikeden saymı-
yor:
"14-19 Haziran 1986 tarihle-
rinde yapılan araştırmayla ilgili
raporda KaradenLz'in giderek
kirlendiği gibi bir husus yer al-
mamış ancak o günkü tespitler
yapıbnıştır. Bir kere daha \e ke-
sinlikle ifade edeyim ki, Karade-
niz'in su ve ürünlerinde insan
sağlığını tehdit edici mahiyette
bir radyasyon kirliliği mevcut
degildir." "
Aradan sekiz yılı aşkın bir za-
man geçti. Gizli bilgiler bazen
geç de olsa öğrenilebiliyor. İşte
sizlerde 13-22 Haziran 1986 ta-
rihlerinde Karadeniz'de iki
bomba döküntüsü düzeyinde
radyoaktivite olduğunu öğren-
diniz. O günlerde öğrenseydik
ne mi olurdu? Önlem alırdık. O
vörelerden kaçardık. O yöreler-
de yetışen hiçbir şeyı yemezdik.
Kendimızle birlikte gelecek ku-
şaklan da radyasyon deposu
olmaktan kurtarabilirdik. Ama
olmadı. Yetkililerimiz. bizi
avuttu. uyuttu, yalan söyledi.
Bu huylannı hala sürdürüyor-
lar. Yatağan'da da bizi kandır-
dılar, Gökova'da da. Kemer-
köv Termik Santralı için o za-
manlann Başbakanı Turgut
özal kefıl bile oldu. Ama şimdi
o yok. Kolera salgınını da 'kor-
kulacak bir şey yok, telaşa ka-
pılmayın" diye geçiştırmeye
kalkıyorlar. "Gerçekleri gizle-
meyin, önlem alın" yaklaşımını
duymazdan geliyorlar.
Yeşiller ateş püskürüyor
Kamuoyundan gizlenen ra-
porla ilgili bilgi sahibi olduktan
sonra büyük tepki gösteren Ye-
şiller. "Çernobil'de bunca önem-
li gerçeği saklay anların, Ak-
Ayo§o kolkış:
flfarosis
kuyu'da neleri saklayacakları
açıktır" dediler. S.O.S Akdeniz
Bürosu'nun Ankara sözcüsü
Nesrin Timur. yetkıli gibi görü-
nen ancak kendi halkım tehli-
keye atan insanlardan hesap
sorulmasmı isteyerek şunlan
sövledi:
"İnsanlar ölüyor. Gazetelerde
manşetler atılıvor. Kolera salgı-
nı var deniliyor. İşte yetkili geçi-
nenlerin dunımunu görüyorsu-
nuz. Ölenlcr var denildiğinde
Sağlık Bakanı'nın bize böyle bir
bilgi ulaşmadı demesindeki ra-
hatlığı televizyonlarda izliyoruz.
tşte bizim yetkililerimizin ger-
çek yüzü bu. ÇernobiPde kimbi-
lir daha neler saklandı. Kimbilir
insanlanmız ne kadar çok rad-
yasyon yüklendi. Şimdi Ak-
kuyu'da nükleer santral kuımak
için 'Hiçbir kaza olmaz. çevre-
ye, insan zarar vermez" diye ah-
kam kesiyorlar. çöp dağlannuı
patladığı ülkede nükleer de patlar.
Koleranın bağırsak enfeksiyonu
diye ilan edilip hiçbir şeyin yapd-
madığı ülkede. hâlâ nükleer sant-
ral kurulmasını savunanlara diye-
cek söz »ar mı? Biz bu yetkili
görünüp, hiçbir iş yapmayan in-
sanlardan hesap sorulmasını isti-
yoruz."
însatuntarîhiyemdenaraştmhyor
4 Milyon yıl önce
Bedenleri
maymuna
benzeyen
insanlar
Çeviri Semsi - Almanlardan ve
Amerikalılardan oluşan bir
grup bilim adamı insanın
tarihinin yeniden yaalması
gereğini kanıtlamaya çalışıyor.
1856 yılında Almanya"da
Neandertaler'ın
bulunmasından sonra, birçok
antropologeski yöntemlerle
İnsanın evrimini' araştırmav a
çalıştı. Alman veAmenkalı
uzmanlardan oluşan bir grup
ise şimdi farklı bir geçmışın
peşinde. Bugünedeğinyanıtı
aranılan üç soru şöyleydi:
- İlk insan ne zaman yaşadı?
- İlk insan kimdi? Homo habılıs
gerçek atamız mıydı?
- İnsanoğlu Afrika'dan ne
zaman çıktı?
Ve bu sorulara verilen yanıtlar
2 milyon yıl öncesi ile 1 milyon
>ıl öncesi arasında genış bir
zaman dilimini kapsıyordu.
Yeni yanıtlar arayan bilim
adamı ekibi, 12 yıllık bir
çalışma sonucunda 599 katalog
parçayı araştırdı. Bunlar
arasında 2.5 milyon yıl
öncesine aıt bir insan çenesi de
bulundu. Uzmanlar. bugüne
kadar edinilen bilgilerin doğru
olmadığını ve yeni bir insanlık
tarihı yazilrnası gerektiğini öne
sürdüler. Buekibin verilerine
Araç gereçler:
Kemikten silah ve
heykeller. Homo
sapiens bunkn çakmak
taşıadan yapıyordy.
Sodcce sabzt İ t
Antr. olrkaMs
HOMO fMOnMSİS
Homo erectus ateşi
s; buldu ve taş mızrak
'• kullandı
Neandertaler
doğası gereği
Avrvpa'RM soğuğundo
göre ilk insan günümüzden 2.5
milyon yıl önce Afrika'da
yaşadı ve bir homo
rudolfensus'tu. Ve fosillerden
elde edilen bulgulara göre ilkel
taş silahlar kullanabiliyordu.
Yine yapılan araştırmalara
göre ilk insanın Afrika'yı
terketmesi iddia edildiği gibi
günümüzden 1 milyon yıl
öncesine değil, 1.8 milyon yıl
öncesine dayanıyor.
501 numaralı parça olarak
tarihe geçecek olan 2.5 milyon
yaşındaki insan çenesi.
Afrika'nın doğu kıyısında
bulundu. Fosiller toprağın üst
katmanlanndaydı. Rüzgar
toprağı süpürdükçe açığa
çıkıyorlardı. Binlerce parça
toplandı, içinden bilimsel kanıt
teşkıl edebilecek birkaç yüzü
elendi ve çalışmalara başlandı.
Çalışmalar tam 12 yıl sürdü.
Malawi bulgulan. düşüncelenn
değışiminızorlu\or. Uzmanlar
iki ana hipotez üzerinde
duruyorlar. Birincisi, ilk
insanın sadece Afrika'da değil.
aynı tarihte dün\ anın 3
kıtasında birden yaşadığj tezi.
İkincisi ise ilk insanın Afrika
kökenli olduğu ve dünyaya
çradan \ ayıldığı şeklinde.
İnsanoğlu bundan 1.4 milyon
yıl önce. Afrika'da araç kültürü
gelişmeye başladığı dönemde.
Afrika'yı terketmiş. Afrika'da
yapılan kazılarda, hem bu 2.5
milyon \ aşındaki insan hem de
ilk araç ve gereçîeri bulundu.
Bulunan gereçler ilk insanın
birçok tür yemek yediğini,
bunlann arasında sebzelerin de
bulunduğunu gösterdi. Ancak
yine aynı bulgular sonucunda
vejetaryen olan topluluklann
kısa dönemler içinde yok
olduğu, et\e diğer
yıyeceklerden beslenenlerin ise
yapılannın güçlülüğü nedeni) le
yaşamda kalabildikleri
belirlendi.
Anne ve babalarınkâbusu: Down
9
s sendromuÇeviri Servisi - Doğumdan
sonra bebeklerinin özürlü oldu-
ğunu öğrenen anne-babalann
yaşadığı sarsıntı, biraz da olaya
hanrlıklı olmamalanndan kay-
naklanıyor. İngiltere'de yapılan
bir araştırma, doğum öncesi
kliniklerinin ve ana sağlığı mer-
kezlerinin, hamile kadmlara ço-
cukta çıkabilecek her türlü has-
tabk ve bozukluğun doğumdan
önce saptanabileceğjne ilişkin
yanıltıa bir güvence verdiğini
gösteriyor.
Doğumdan iki gün sonra oğ-
lunun dovvn's sendromu oldu-
ğunu öğrenen Joanne Wall, ya-
şadığı kabus dolu gûnleri şöyle
anlatıyor:
"Hamikliğiniz sırasmda her
şey toz pembe görünüyor. Minik
bir bebeğiniz olacak ve siz onu
koUannız arasma alıp mutlu aile
tablosu çizeceksiniz. Çocuğu-
nuzda ters giden bir şeyler oldu-
ğunu fark ettiğinizde dünya başı-
nıza yıkılıyor.
Ben çok değişik duygulara
kapüdım; kendimi aldatılmış
gibi hissettim; sanki doğum y ap-
mamtşım. çocuğum hiç ounanuş
gibi hissettim. Sanki benim ve
bebeğimin geleceği elimden
Spastik çocuk sahibi ebeveynler kendilerine destek sağlayacak kuruluşlann bulunmasını istiyorlar.
alınmış gibiydi."
Yaşadığı bütün olumsuzluk-
lara karşın Joanne bebeğini isti-
yor ve onun ıyıleşmesi için elin-
den geleni yapmaya çalışıyor.
Bebek birkaç haftabk olunca
kalp ameliyaü geçiriyor. Kan-
koca Walllar şu anda bebeklen-
nin ameliyat sonrası bakımıyla
uğraşıyorlar.
Ancak ban ebeveynler ço-
cuklannın sağlıklı olmadığını
duymaya bile tahammül ede-
miyorlar. Geçtiğimiz hafta İn-
giltere'de bir baba. bebeğini
boğmaya kalkıştığı ıçın tutuk-
landı. 5 günlük oğlunun do.wn's
sendromu olduğunu öğrenen
baba. kendini kaybederek ço-
cuğunu öldürmeye kalktı. Baba
savunmasında. hastane yetkili-
lerini suçlayarak. çocuğunun
hasta olduğunu "çok çok büyük
bir acımasızlık ve umursamaz-
• İngiltere'de
yapılan bir
araştırma, doğum
öncesi kliniklerinin
ve ana sağlığı
merkezlerinin,
hamile kadınlara
çocukta çıkabilecek
her türlü hastalık ve
bozukluğun
doğumdan önce
saptanabileceğine
ilişkin
yanıltıcı bir
güvence verdiğini
gösteriyor.
lıkla" kendisine bildirdiklerinı
ileri sürdü.
Spastik Çocuklar Derneği
Başkanı Anne Leonard, özürlü
çocuklann anne ve babalanrun
psıkolojik desteğe gereksinim
duyduklannı belirterek şöyle
konuşuyor: "Anne ve babalara
çocuklarmın normal olmadığını
bildirmek a>Ti bir özen gerektiri-
yor. Çocukİarı 20-30 yaşına ge-
len ebeveynler bile yaşadıklan o
korkunç anı bir türlü unutamı-
yorlar. Gerçeğin açıklandığı o
an, sinema perdesinde dondurul-
muş görüntü gibi belleklerinden
siünmiyor."
Hamile kadınlar. kendilerine
tavsıye edilen diyeti ve hareket-
leri yaptıklan takdirde her şe-
yin yolunda gideceğini sanmak
gibi bir \arulgıya düşüyorlar.
Dolay ısıyla özürlü doğum yap-
tıklan zaman da kendilennı
suçluyorlar.
Anne Leonard. spastik ço-
cuklarla ilgili kuruluşlann,
özürlü çocuğu olan ebeveynlere
sürekli destek sağlaması gerek-
tiğini belirterek. şöyle konuşu-
yor:
"Doktorlar bebeğin özürlü ol-
duğunu açıkladıkları zaman
ebeveyn ilk darbeyi yiyor. Son-
radan kendini suçlama. gelecek
korkusu. kızgınlık ve isyan gibi
bir dizi duygunun pencesinde kı-
vranan annenin, bu olumsuz duy-
gulardan kurtulması çevrenin
göstereceği desteğe ve anlayışa
bağh."
Dünya kıtlığa
doğru
yol alıyor
WASHINGTON(AA)-
Dünya nüfusunun aynı hızla
artmaya devam etmesi
halinde. gelecek 40 yıl içinde
kitlesel kıthklar yaşanacagma
dikkat çekildi. Amerikan
çevre araştırma kunıluşu
"Worldwatch" tarafından
yayımlanan raporda. "Nüfus
artışmda düşüş obnazsa, bilim
ve teknoloji, sorunlara çözüm
üretemeyecek" denildi.
Worldwatch'un
tahminlerinde, halen 5.5
milyar olarak bilinen dünya
nüfusunun 2030 yılında 9
milyan bulacağı, yıllık tahıl
arzının ise kişi başına 200 kilo
kadar olacağı ifade edildi.
Nüfus artışının getirdiği hızlı
ve çarpık kentleşmenin,
ekilebilir alanlan yok ettiği ve
gübreleme yöntemlerinin
artık üretimi yeterince
arttırmadığı vurgulanan
raporda, 1950'denbuyana,
dün>adaki tahıl üretimınin
çoğalan nüfus karşısında
düşüş gösterdiği belirtilerek
"Gelecek 40 yıl içinde kitlesel
kıtlıklar yaşanacak" denildi.