Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS1994 PAZAR
8 PAZAR KONUKLARI
Yobazhk Islam dininibitirirSUNUŞ: Dünyada ve Türkiye'de İslam
köktendinciliğigittikçegüç kazanıyor. Bunaparalel
olarak da İslamiyetin nasılyorumlanmasıgerektiği,
doğrumuyorumlandığı, buyorumların çağın
gerisindemi kaldığı tartışmaları dayaygınlaşıyor.
Bu aradageçen yılyaşanan ve insanı dehşetle
ürpertengözü dönmüşkatillerin îslamiyet adına
yarattıkları Sıvaskaîliamı, Hintliyazar Salman
Rüşdü'nün Şeytan Ayetleri adlı kitabı nedeniyle
hakkında ölümfetvası çıkarılması, yine Bangladeşli
kadınyazar Teslime Nesrin 'in gözüdönmüş
yobazlara ters düşenyazıları nedeniyleaynı akıbeîe
uğrayarak kaçmak zorundakalısı hem insanlık için
koca bir ayıp, hem de bizce Islam dinineyapılan
inanılmaz bir haksızlık. Bu dehşetleri, ayıplan ve
haksızlıklarıyaşayıpgörerek içimiz dafıa da
ürperirken Osmanlı ve İslam tarihikonusunda
uzman olan Hintli Profesör Feroz Ahmad ile eski
Refah Partilipolitikacı veyazar Altan
Tan 'la Islamınyorumu, ne olmasıgerektiği
konularını konuştuk.
Söyleşi Leyla Tavşanoğlu Konuklar Feroz Ahmad HintliProfesör Altan Tan RP'li Eski Politikacı, Yazar
Prof. Feroz Ahmad
1938, Yeni Delhi doğumlu. Orta ve yükseköğrenimini Hindistan 'da tamamladı. İlk lisansüstü çalışmasmı Hindistan tarihi üzerine
yaptı. Londra Üniversitesi Doğu ve Afrika Çalışmalan Fakültesi'nde Ortadoğu tarihi üzerine bir çalışma yaptı. Ünlü İngili: tarifı
profesörü BernardLewis 'in öğrencisioldu. 1966 'ya kadar Londra 'da çalıştı. Dafıasonra Türkiye 'de ikiyıl kalarak Türk tarihikonu-
sunda bir çalışmayaptı. 1967 'den bu yana A BD 'nin Boston kentindeki Massachusetts Üniversitesi 'nde ders veriyor. İttihat ve Terak-
ki, İtnhatçüıktan Kemalizme, Jön Türkler, Modern Türkiye'nin Yapılanması, DemokrasiSürecinde Türkiyegibikitapları var.
ûrkiye'de İslam kökteıuSnciEğimn hzla güç kazan-
masuun nedenleri sizce nedir?
AHMAD - Sorun sadece Türkiye'de İslam kökten-
dinciliği değil. Esas olarak bütün dünyada bir kökten-
dincilik güçlenmesı var. Bu akım Türkiye'den önce
ABD'de Hıristiyan köktendinciliği biçiminde başladı.
Aslında İslamda köktendincilik olmaz. Ama bu tür radikal hareket-
ler başlayınca buna köktendincilik sözcüğü yakışünlmak zorunda
kaündı. Köktendinciüğin (fundamentalism) kökeni de yine Batı'dır.
Bu kavrama Türkçede henüz uygun bir sözcük bulunamadı. Kök-
tendinciüğin bütün dünyada güç kazanmasmın nedeni bence diğer
ideolojilerin başansızüğa uğramasıdır. ömeğin bu akım 1970'ten
sonra ABD'nin durumunun zayıflamasıyla başladı. Çünkü 1970'e
kadar ABD, dünyanın süper gücüydü. Gerçi Sovyetler Biriiği de
vardı, ama ABD süper güçtü. Dolann, ABD yaşam taranın ya da
halk arasındaki deyişle "Amerikan rüyası"nın çöküntü dönemine
girmesiyle insanlar bunun nedenlerini sorgukmaya başladılar. So-
nunda da değerlerini yitirdiklerini, zaman geçirmeden de yeniden bu
değerleri yükseltmeleri gerektiğini düşündüler.
Burada anlatmak istediğim, ABD gibi çok gelişmiş bir ülkenin
büc köktendinci olabileceği.
Türkiye'de köktendinciüğin
güç kazanmasının nedenleri
ise bence çok acık. HalkJann
tslam kimliklerine yeniden sa-
hip çıkmaya başlamalan
akımı tkincı Dünya Savaşı
sonrası döneme rastüyor.
Ama İslam, siyaset olarak
özelükle 1960'larda solun yük-
selişine karşı kullanıldı. Libe-
ral demokrasi ve sosyaüzmin
başansızhklan, 1971 askeri
muhtırası ve özelükle de 1980
askeri darbesinin yaratuğı
kaos, İslam değerlerinin yük-
seüşini hızlandırdı. Ama bu,
işin sadece bir cephesi.Türkiye
ve dünyada köktendinciüğin
güçtenmesinin bir başka nede-
ni ise alt-orta sınıf insanlann
sayısının hızla artması. Bunu
HÜıdistan'da, ABD'de, bütün
Müslüman dünya ve Türkiye'-
de görüyoruz.
1945, özelükle de 1950'den
sonra insanlar Kemaüst ideo-
lojiyi yeniden gözden geçirme-
ye başladılar. Kemaüzm bun-
lariçin yabancıydı. Çünkü Ke-
malızm, tabir caizse seçkin
sınıfın ideolojisiydi. Hele Ke-
maüzmin laikük unsuru bu in-
sanlar için rahatsız ediciydi.
- Neden?
AHMAD - Çünkü seçkin
sınıf sıkı sıkıya koruduğu laik-
lik konusunda çok mUitanca
davranıyordu. Bu da bence
yanlışü. Üsteük kendilerini
Müslüman olarak görenler bu
seçkin sınıfın kendilerine tepe-
den baktığı izknimine
kapıüruştı. Çünkü Müs-
lümanbk gericüik gibi görülü-
yordu. Bu, sıruflarararası çok
önemli bir unsur. Türkiye nü-
fusunun büyük çoğûnluğu
Müslüman. Bu gerçeği kabul
etmek zorundasımz. Beğenin
ya da beğenmeyin Müslü-
manük, bir Türkün kimüğinin
parçasıdır.
- Bunu neden söyiüyorsunuz?Görüşünüz nedir?
AHMAD - Kirnlik konusuna bir göz atüğınız zaman her bireyin
kimüğinin bir parçasmın din olduğunu görürsünüz. Kendimı ele
alayım. Ben dindar değiüm. Ama Batı'da yaşayan bir insan olarak
adımın bana bir Müslüman kimüği verdiğini gördüm. Batı'da adımı
söylediğimde. "Ha, siz Müslümansuuz" diyorlar. Buna karşıük "Beo
gerçekte Müslüman değflHn" tartışmasına girmiyorum. Çünkü Müs-
lüman bir ailenin çocuğu olarak doğmuşum. Doğal olarak da Müs-
lüman kültürü aldım. Bunu tamamıyla kültürel açıdan söylüyorum.
TürkJer de Müslüman kültürü alarak büyürler. Çünkü aksi müm-
kün değil. Sanıyorum laikler de bunu anlamaya ve kabul etmeye
başladılar. Bence bu da sağlıklı bir yaklaşım. Bu kimliğin yerü yerine
oturtuünası çok önemü.
- Peki sizce tslarm yorumlayanlar kimler?
AHMAD - Bu bence rahatsız edici bir konu. Son 150 yıl içinde
İslam, dünyanın çeşitü yerlerinde, özelükle de Hindistan'da, Mısır'-
da Hıristiyanlaştınldı. Çünkü Batıülar, kendi dinlerinden yola çıka-
rak peygamberleri Isa olduğu ve kendilerine aynı zamanda "lsevT"
dedikleri için Müslümanlara da "Muhammedi" adını taktılar. Evet,
bizler Muhammediyiz bir anlamda.
Bununla da Islamın yorumunu tamamıyla çarpıtan başka bir
noktaya gelindi. Bu da, Islamın felsefe olarak karakterinin ne olduğu
sorusuydu. Hıristiyanlık, imana dayanan bir din ve felsefedir. İsa'run
Allah'ın oglu olduğuna ve ona gerçekten imanediyorsanız sizi bütün
günahlanruzdan anndıracağına inanırsıruz.
- Peki sizce tskımyet nedengerile/B?
AHMAD - İslamiyetin bir uygarük olarak büyüyüp geüştiği döne-
me bakarsanız İslam o dönemde bilgi ve akla dayanan bir dindi.
Hala da öyle. Tutucu Müslümanlar yüzünden İslam değişime uğ-
radı. Bugün İslam bir iman dini. Hıristiyanlar, özeUikle de Ingilizler
bu sürece yardım etti.
Kuran, kimseye
'Örtünün' demez
W İslam hiçbir zaman köktenci bir din
değildir. Kuran, Allah'ın sözleridir.
Sürekli yoruma dayanır zaten. Ama
çağdaş gereklere göre Kuran ve
hadisin yorumlanması gerekir. #
İslam düşünürü tbni Rüşd şöyle der: "Getenek ve akıl çanşüğı za-
man öncetik her zaman akla verümelidir."
Bugün, çağın sorunlanyla baş etmek zorunda olduğunuz için geç-
mişin bilgüeriyle bugünün sorunlannın üstesinden gelemezsiniz.
Yeni bilgi sahibi olmak zorundasınız. Bu çok da kolayükla yapılabi-
Ur. Türkiye'de ilahiyat fakülteleri var. Bu fakültelerde okuyan-yazan
pek çok insan var. îslamiyet konusunda çok derin bilgi sâhibidirler.
Ama bütün sorun, Islamiyeti bilen bu kişilerin seslerinin duyulma-
ması.
Bugün Türkiye'de etkiü durumda olanlar, sanıyorum tarikatlar.
Onlann İslam anlayışı, akddan çok imana dayanıyor.
- İşin içine iman girince akıkıhk siliniycr...
AHMAD - Tabii öyle. Akıl ve mantık: çaüşma, düşünme ister.
İman için ise hiçbir şey gerekmez. Bence bu çok temelsel bir sorun.
- Sizce İslamda bir reform gerekS mi?
AHMAD - Sorun, İslamda reform olmasında değil. tslamın temel
ilkelerinde reform yapılamaz. O zaman îslamiyet olmaz zaten. Ama
fslam zaman içinde her zaman değişiyor. İslam, doğuşundan beri
çağdaş dünya gereklerine göre zaten değişmişü'r.
İslam hiçbir zaman köktenci bir din değildir. Sürekü yoruma da-
yanır zaten. tslamın kökünde Al-
lah'ın bir olduğu vardır. Kuran,
Allah'ın sözleridir. Ama çağdaş ge-
reklere göre Kuran ve hadisin yo-
rumlanması gerekir. Akıldan da
işte bunu kastediyorum.
İslam o kadar akılcı bir dindir ki
pek çok şeyi de insana bırakır. Al-
lah akıl vermiş, "Onu kullan" di-
yor.
- Peki sizce Islam, giyim konu-
sunda ne diyor?
AHMAD - Giyimde, kadın için
de erkek için de tevazu öneriyor.
Ömeğin Hindistan'da mümin er-
kekler hala uzun kollu gömlek gi-
yer. Ama giyimde tevazunun dere-
cesini de kışiye bırakıyor. Ona siz
kendiniz karar veriyorsunuz ya da
toplum sizin için karar veriyor. Hiç
kirn.se size. "Şunu gi\eceksin, ya da
şu kadar örtüneceksin" diyemez.
Kuran'da zaten böyle bir şey yok.
Istemezseniz çok fazla mütevazı
giyinmenize de gerek yok. Asünda
çok mütevazı olmak, bir toplum
için baskı altında bulunmanın be-
ürtisi de sayılabUir. Bu bağlamda
bence Türk toplumu iyiye doğru
bir değişikük gösteriyor.
- klanun siyasi bir araç olarak
kuBandmasuu nastl karphyor-
sunuz?
AHMAD - Ne yazık ki Islamı
sadece köktendinciîer değil, bütün
partiler siyasi bir araç olarak kul-
lanmışlardır. Daha önce sözünü et-
tiğim alt-orta tabaka, Islamı kulla-
narak daha çok kışiye hıtap edece-
ğini düşünüyor. Dıkkatımı çeken,
Refah Partisi'nin yıllar içinde deği-
şen adlan oldu. Müü Nizam Partisi
olarak başiadı, Müü Selamet Parti-
si olarak deyam etti. Şimdi adı Re-
fah Partisi. İlk ikisi Islami deyim-
ler. Ama bir de "refah"a geleüm.
Bu da Islami olabiür, ama daha
çok sosyaüst bir deyim. Sosyal ada-
letten,refahtan söz ediyor. Son 10
yıl içinde diğer partiler çok
yıprandı. Türkiye'de önemü yol-
suzluk olaylan yaşandı. Halk bü-
tün bunlar karşısında hem çaresiz
kaldı hem de umudunu yitirdi. Bugün için köktendinci dediğimiz bu
kişiler bir umut kaynağı gibi görünüyor. Acaba Refah Partisi verdiği
sözleri tutabilecek mi? Halkı refaha ulaştırabilecek mi? Zaıram gös-
terecek. Ama ben bunu başarabileceklenni sanmıyorum. Iran'a
bakın. 1979'da bir İslam devrimi yaptı. Bugün pek çok bilgi sorunu
olan çağdaş bir toplum durumunda. Bilginin dışında da pek çok so-
runlan var. Bu sorunlann büyük kısmını da kendileri yaratülar. Pa-
kistan'a bakın. O daha da beter durumda. îslam devleti olarak ku-
rulmuştu. Zaten İslam devleti deyimi kendi içinde çelişkili. Devlet
Müslüman olamaz. Ancak haüc Müslüman olabilir. Bir devlet laik
de olamaz. Ancak insaplar laiktir. Her neyse... Ama Pakistan'da
İslam sömürülmüştür. Öyle bir ülke ki bir kadının ırzına geçiüyor ve
kadm tecavüze uğradığını ispatlamak için dört tane, hem de erkek
tanığa gereksiniyor. Hangi erkek böyle bir ortamda o kadıncağıza
tanıklık eder. İşte Islama böylesine akıldışı bir bakış düşünülebiür
mi? Bu, özetle Pakistan'da neredeyse kadınlann ırzlanna geçilmesini
yasallaştırmaktadır. Türkiye'de bazı kişilerin Refah'a şeriatçı bir
parti olarak baktıklannı biüyorum. Ama bence bu bakış açısı ger-
çekçi değil. Refah İstanbul'da, Ankara'da belediyeleri aldı. Peki ne
değişti?Şimdiük önemli bir farkı yok. Refah îstanbul'a temizsu sağ-
layabilseydi beUci gücünü arttırabıürdi.
- tslamiyet bazı ülkelerde terör aracı olarak kulkmhyor. BirSalman
Rüşdü olayuun ardından Bangladeş'te Teslime Nesrin adh yazar,
Islam karşm görüşleri nedeniyle öldürülmek istendi. Siz bu davraru-
şlan nasddeğerlendiriyorsunuz?
AHMAD - Salman Rüşdü olayı çok özel bir zamana, fran'ın Irak'-
la henüz banş yaptığı bir döneme rastlamıştı. Salman Rüşdü olayı,
dikkatleri bundan dağıtmak için çok iyi bir bahaneydi. Rafsancani
gibi bir devlet adamının bu tür olaylara son vermek istediğini sanıyo-
rum. Çünkü Ingiltere gibi Batı ülkeleri, hatta bütün dünyayla iüşki-
lerini bozuyor. Ama yapamıyor. Çünkü Iran'da bir konsensüs yok.
Altan Tan
1958 doğumlu. Ortaöğrenimini Diyarbakır MaarifKoleji'nde, yükseköğrenimini Ankara Devlet Mimarlık İnşaat Fakültesi'-
nde tamamladı. 1984-85 arasmda Ankara Keçiören Belediye Başkan Yardımcılığıyaptı. Bes kez DGM'lerdebö'lücülük, Kürt-
çülük, dini cemaat kurma gibi suçlamalarla yargılandı. 1987-91 arasında RP'nin Guneydoğu Öğretim Müfetisliği görevinde
bulundu. 1991'de RP 'nin MHP ileyaptığı şeçim ittifakı nedeniyle birgrup arkadasıyla birlikte RP 'den istifa etti. Aydın Mende-
res in kurduğu Demokrat Parti de Genel İdare Kurulu üyesi. Yeni Zemin ve benzeri başka dergilerde yazıları yayımlanıyor.
günün sorunlannı Kuran'a dayalı bir anlayışla çözebilen, çalışan
Müslüman aydınlann, biüm adamlannın önderlik edecekleri bir
siyasal hareket başarıü olur. İslam dinini bir siyasi partiye endeksle-
meyi de ben doğru bulmuyorum. tslamın bir yorumu olur bu. Tıpkı
gecmişteki Sünni, Şii, Zeydi, Imami yorumlannda olduğu gibi bir
yorum olur. Müslümanlar bunlara "ictihat" diyor. Ama böyle bir
parti, tarihiyle, kültürüyle ve halkının dınamikJeriyle örtüşürse. reel
cözümler de ortaya koyabiÜrse çok başanlı olabiür dıye düşünüyo-
rum. Ama Refah Partisi o parti değil.
- Şu sıra başka birpartikuruldu, Refah Partisi'nden ayrtlan Hasan
Mezarcı önderUğinde...
TAN - O deklarasyonun içinde ben de vanm. O deklarasyonu
Hasan Mezara, Abdübneiik Fırat ve ben bırükte imzaladık. Biam bu
harekeümiz bir yeni parti kurma hareketi değil. Kamuoyıına çok
yanüş deklare edildi. Bizim söylediğımiz şudur: "Türkiye'de değişim,
dönüşünı tsteyen herkes bu lafı ağzında sakız ediyor. Ama değişim ve
dönüşümle ne ifade etmek istivor? O meçhul."
örneğın ben, Sayın Tansu ÇUler'ın ağzında "değişim" sözünü bir
makyaj değişimi olarak ahyorum. Sayın Mesut Yılmaz bu sözü ağa-
na aldığı zaman bundan da gömlek değişimini anlıyorum.
Bugün Türkıye'de 30'a
yakın parti var. Millet arük
parti lafından da gına getirdi.
BakkaJ dükkanı açargibi siyasi
parti açıüyor. Neyi değiştire-
ceksiniz?
O zaman Cem Boyner'in,
Aydın Menderes'ın. Yıısuf Boz-
kıirt Özal'ın Necmettin Erba-
kan'ın. Mesut Yılmaz'ın ya da
Bayan Tansu Çiller'in ifade et-
tikleri değişim kavramının bir-
birinden farkü olduğu ya da en
azından kımlerin birbirine ben-
zer değişim taleplen bulundu-
ğu ortaya çıktı.Hasan Me-
zarcı"yla ömeğin Yusuf Boz-
kurt Ozal'ın söyledikleri aynıy-
sa yan yana gelsinler. Bir birük-
telik sağlansın. Dağırak kal-
masınlar. Burada şunu da be-
ürtmek istiyorum: B^z "Dört
kişi yan yana gelip yeni bir parti
kunıyonız, getin buna katılın"
demiyoruz. Dolayısıyla bu bir
İslami parti de değil. İslami bir
hareket de değil.
- Din bazı ülkelerde terör
aracı olarak kuüandmak istem-
yor. Türkiye'de Sıvas katB-
amuuyaşadık. Bir Salman Rüş-
dü olayı oldu. Bangladeşliyazar
Teslime S
:
esrin için ölümfetvası
çıkartUh. Mısırh, Sobel ödüllü
yazar \edp Mahfuz 'un bazıki-
taplan hala kendi ülkesinde ya-
sak. İnsanlar düşündükleri,
yazdtklan, söyledikleri nedeniy-
le radikal dbıci gruplar tarafi-
ndan baskı alhnda tutubnaya
çahştayor. Siz auün bir terör
aracı olarak kuliamlmasuu nasd
karşthyorsunuz?
TAN - Çıfte standarda sap-
lanmadan, her türlü düşünce-
nin serbeşt ve rahat bir biçimde
kendini ifade etmesinden ya-
nayım. İslam dininin buna ters
bir yanını ben bugüne kadar
okumadım. İslam tarihinde de
görmedim. Ancak kendini ser-
bestçe ifade etme hürriyeti, ha-
karet etme hakkını da getir-
mez. Bir Müslüman, Marksizmi tasvip etmediğini söyleyebiür. Sos-
yaüzmin her türlü eleştirisini yapabilir. Ama kalfap da Marx'm
şahsma küfretme hakkını kendinde buünaz. Bunun karşıtı da söz
konusudur. Yani bir kişi, Müslüman olmadığıru söyleyebiür.
İslamın kurallannı kabu) etmediğini söyleyebiür. Zaten Hıristiyanlar
var, Yahudiler var, ateistler var, Zerdüştler var. Ama bu özgürlük
hiç kimseye, İslam dinine hakaret etme hakkını vermez.
Tes&ne N'esrin, Salman Röşdu ya da Aziz Nesin Müslüman ol-
madığmı, İslami kurallara inanmadığını tabii ki söyleyebiür. Tarihte
bunu söyleyen milyonlarca insan var. Ancak birbirine küfretme
hakkı, hakaret hakkı yoktur.
- ölümfetvası çtkaracak kadar rra? Müslümanhk hiç kimseye, hiç-
bir insana baska bir insamn canua abna hakkını vermez. O hak sadece
Attah'a aittir...
TAN - İslam hukukunda da diğer bütün hukuklarda da ölüm ce-
zası var. Salman Rüşdü'ye verilen ölüm cezası hakü mıydı yoksa
haksız mı? Ben bunu tartışmıyorum. Ben fakih değiüm. Ancak kim-
senin kimseye, hakaret, küfür etme hakkı yoktur. Belü noktalarda
küfür ediürse ölüm cezası da dahil bu cezalar verilebilir. En güzeli, bu
işi küfürleşmeden, hakaret etmeden, kendi fıkrini ifade etme noktası-
nda tutmaktır. Toplumu tahrik etmenin de hiç kimseye bir yaran
yoktur. Kaldı ki İslam dünyasında haddi aşan olaylan ben tasvip et-
miyonım. Buna Sıvas kaüiamı da dahildır. Müslümanlann Aziz
Nesin'e tepkilerini saygıyla karşıhyorum. Bir Müslüman olarak o
tepkileri ben de duyuyorum. Ama kalkıp da oteli yakma, masum in-
sanlan öldürme, hududu aşma hareketlerini hiçbir biçimde tasvip
edemem. Inanç ve fıkir hürriyetine evet, küfürleşme ve hakarete
hayır. Ben Sıvas olaylannı da bir provokasyon olarak görüyorum.
Yani olayı Müslümanlar, düşünüp taşmarak yapmadılar. Hatta o
hadisede resmi güçlerin, görünmeyen güçlerin, ecinni taifesinin par-
mağı da olabiür. Bilemiyorum. Sıvas olaylan tahriktir ve katüamdır.
Y
ıUardar Türkiye ve bütün dünyada İslam köktendinciEği-
nin ciddi bir yükseSş kaydettiğini görüyoruz. Sizce bunun
nedenleri nedir?
TAN - Önceükle bir İslam dünyası ve Îslamiyet var. Bu
İslamın da kendine göre bir dünya düzeni; sosyal, siyasal,
iküsadi düzeni bulunuyor. Bu konularda topyekûn bir sis-
tem oüna özelüği taşıyor. Ancak 18. ve 19. yüzyıllardan itibaren
İslam coğrafyasının büyük bir kısmı Batıülann sömürgesi oldu. Ku-
zey Afrika'dan, Hindistan'dan tutun, Endonezya'ya kadar bu böyle
oldu. 20. yüzyüın başlannda bu üUceler, işgal kuvvetlerini kendi top-
raklanndan çıkarmak için kurtuluş hareketleri başlattılar.
Aynı dunım Türkiye, İran'daki şahlık dönemi ve Arap ülkeleri
için de geçerü. Yani İslam ülkelerinde, yönetilerderle yönetenler
arasında bir çeüşki var. Bu çeüşki, yaklaşık 100 yıüık. Halklar ayn
düşünüyor. ayn yaşıyor. Yöneticiler ayn düşünüyor, ayn yaşıyor.
Doğru ya da yanüş. Ben şu an taraf olmadan ya da bir yorum yap-
madan bir tespitte bulunuyorum.
Bu çeüşki, topluluklan tatrnin etmıyor. Bu yöneticiler kendi halk-
lannı süreç içinde, hatta yer yer ya da çoğu kez Jakoben bir anlayışla
yukandan aşağıya değjştirme gayreti içine de girdiler.
Yani bu değişikük hareketleri
de büyük oranda başanya ula-
şamadı. Baskıya, çeüşkiye, zuüne
dönüştü. Ekonomik yönden de
bu, halklara refah getirmedi. Ama
Arap ülkelerinde büyük servetler
var. Günde milyonlarca varil pet-
rol çıkıyor. Öte yandan Irak'ta
hala batakükta yaşayan insanlar
ar. Hala Suudı Arabistan de Be-
deviler var. Hala İslam coğraf-
yasının çok değişik yerlerinde se-
faleti yaşayan insanlar var. Buna
Türkiye'yi de katabiüriz. Do-
layısıyla İslam dünyasındaki her
türlü kimlik bunalımı, ekonomik
rantlann adil bir biçimde bölüşül-
memesi, yoksulluk, inançlara
karşı yapılan baskılar bir tepki bi-
rikimine yol açtı.
İslam dünyasında bu tepkiler
birikirken Batılılaşma kompleksi-
ni aşan önemü sayıda aydın da ye-
tişti. Bunlann yetişmesi, Baüülaş-
ma kompleksinin kısmen aşı-
lması, bir başka noktada Baü kül-
türüneyönelmiş ve Batıü zihniyet-
telci yöneticilerin halka uymayan
ve refah da getirmeyen siyasetleri
durumu ilginç bir noktaya getirdi.
Türkiye'nin başkenti Ankara'-
nın dörtte üçü gecekondu. 60 mil-
yonluk bir ülkenin başkentine bile
bu Batıü kadrolar bir şey vereme-
diler. Bütün bunlar tepki birikimi-
ne neden olmuştur.
- Yani bu kültürelyapt ve doku
nedeniyle nû tslam köktemünd-
Bginde bir hzh yükselişgörülüyor?
TAN - Bu köktendınciük tabıri
de bize Batı'dan gelmiş. Fun-
damentalism ya da radikalizm ta-
birleri bizım kendi öz kavram-
lanmız değil. İslam köktendincili-
ği, kısmi Islam, parçaü İslam ta-
birleri yeni çıktı. Islamın tarihi sü-
reç içinde farkü yorumlan olabi-
ür. Yoksa islamda parçaü kabul
ya da parçaü ret gibi yaklaşımlar
olmaz.
- Peki sizce cane dayah birparti
Türkiye'de ne kadar başanh olabi-
lir?
TAN - Bundan Refah Partisi'ni kastediyorsanız sizin tabirinizk.
Refah Partisi dine çok dayaü bir parti değil. Refah Partisi, Müslü-
manlann. İslami hassasiyeti olan insanlann ağırükü olduğu bir parti.
- Yani Refah Partisi sizce sistem (hşı birpartideğilmi?
TAN - Sistem dışı bir parti değil. Önce bunugörmek lazım. Ondan
sonra da İslami bir parti olabüir mi olamaz mı. ona bakalım.
Günümüz koşuUannda. mevcut anayasa doğrultusunda legal,
İslami bir parti kurabilmenin imkanı yok. Ancak isterseniz bir fara-
ziye. bir hayal geüştireüm. Farz edelim ki Türkiye'de her türhî şart
buna uygun; demokratik, her türlü fıkrin ifade edılebildiği bir Türki-
ye var. Böyle bir Türkiye'de, benim tabirimle îslami bir parti kuru-
lursa şansı ne olur? İsterseniz soruyu böyle yanıtlamaya çalışayım.
Böyle bir partinin bence şansı yüksek olur.
- Neden?
TAN - Türkiye'de özeUikle sol, laik aydınlann bir handikapı var.
Baü kültürüyle yetiştikleri için her türlü toplumsal ve siyasi hadıseleri
Batılı kalıplarla değerlendiriyorlar. Dine yaklaşımlannı ele aJaüm.
Batı'daki demokrasi tarihi, kiüseye karşı oÜTianın ya da kiüsenin
yanüş ve çarpık sisteminin toplumsal hayatın dışına cıkanünası ope-
rasyonudur. Bir başka ifadeyle akün. laüsenin zindarundan çıkan-
ünasıdır. Ama İslam dünyasına baktığımız zaman Batı'daki Papaük
kurumu ya da papazlan temsil edebilecek bir ruhban sınıfı yoktur.
Aynca Türkiye'de böyle bir kiüse hakimiyeti bulunmamaktadır.
Dolayısıyla bizim sol ve laik aydınlanmız, İslam dinine de Avru-
pa'daki gözle baktıklan için bence biünçaltlannda, "Avnıpa'da kiBse
tekrar hakim olabilir mi" diye soruyorlar. Olamaz. Bu çağda engizis-
yon mahkemeleri, papazlar, ruhban sınıfı hakimiyeti mümkün değil.
Aynı soruyu hemen Türkiye'ye soruyorlar: "Bu çağda Türkiye'de
böyle bir şey olabilir mi?" Bu çağda Türkiye'de, Avnıpa'da olanlar
olamaz. Çünkü İslam dünyası o dünya değil; İslam dini o din değil.
Ama İslamın kendi normlan içinde bugünü iyi yorumlayabilen, bu-
Kuııireolum
cezasıverilebilir
W İslami bir siyasi partiye endekslemeyi
de ben doğru bulmuyorum. Islamın
bir yorumu olur bu. Tıpkı
gecmişteki Sünni, Şii, Zeydi, İmami
yorumlannda olduğu gibi.