28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS1994PA2AR HABERLEREV DEVAMI GüneydoğuMatehlikeSuçlu, Refahlı belediyeF R r İ W AKSOV projelerin zaman geçirilmeden Bölgede, temiz içme ve kul- - ^ * %/ERGÜNAKSOY ANKARA - Diyarbabr, Mardin, Sürt, Batman, Şırnak Tabip Odalan Halk Sağlığı Komisyonu tarafından Güney- doğu Anadolu'nun sağlık so- runlanyla ilgili olarak hazırla- nan raporda, "Yeterli temiz içme ve kullanma suyunun bu- luomaması ve sağlık hizmetleri sorunlannm yoğuıt olması nede- niyle bulaşıcı hastalıklar giderek tınnanmaktadır" uyansı yapıl- dı. Raporda, tifo. burusella, sıt- ma, dızanteri ve kızarruk gibi bulaşıcı hastahklarda artış ol- duğu, köylerin yüzde 40'ında temiz içme ve kullanma suyu- . nun bulunmadığı belirtilerek temiz su sağlanması için gerekli projelerin zaman geçirilmeden devreye sokulması istendi. Başbakan Tansu ÇiDer, SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardıması Murat Karayalçın. Sağlık Bakanlğı, siyasi partiler, bölge milletvekilJeri ve Olağa- nüstü Hal Bölge Valiliği'ne de gönderilen raporda, herkesin dengeli ve sağbklı bir yaşama hakkına sahip olduğu vurgula- narak bölgede çocuk ölûm ora- nının giderek artmasına dikkat çekildi. Bölgede, çocuk ölûm oranının Türkiye ortalaması- nın üzerinde seyrettiği kaydedi- len raporda, "Çocuk ölümleri- nin başında ishal, solunum yotu enfeksiyonJan ve aşılama ile ön- lenebilecek hastalıklar gebnek- tedir" ifadesine yer verildi. Kiııı doğru söylüyor? İstanbul Haber Servisi - İstanbul'da sudan kaynaklanan salgın hastalıklar konusundaki tartışma büyüyor. Salgında- ki önlenemeyen artış konusunda yetkililerin önce "böyle bir şey yok" demelen. ardından "sulanmız uiuslararası ölçülerde temiz"görüşünüsavunmalan.ancakhastanelerdoluptaşma- ya başlayınca "Kolera değil başka hastalık" açıklamasını yapmalan, son olarak da ölümlerin, "kalpyetmezüği" ve"bö- cek ilacı" gibi nedenlerden kaynaklandığmı açıklamalan "ki- min doğru söylediği" sorusunu gündeme getirdi. İstanbul'un bitmeyen sorunlannın başında yer alan "su" ve "sudan kaynaklanan" sorunlar 27 mart yerel genel seçim- lerinden sonra had safhaya ulaştı. Yıllardır sadece seçimden seçime gündeme gelen altyapı ve barajlar ile kullanılamayan sulann kazanımı konusunda projelendirmeden öte hiçbir şey yapılmaması sonucunda patlama noktasına gelen su so- runu, insanlan hastanelere sürüklerken yetkililer, birbiriyle çelişen açıklamalar yapmaya devam ediyor. Temmuz ayımn ilk haftasında yaymına başladığjmız "Su Dosyası" sırasında gündeme getirdiğimiz hastanelerin sudan kaynaklanan has- tahktan şikayetçi olanlarla dolduğu haberleri, Sağlık Ba- kanlığı, İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediye Baş- kanlığı ve diğer ilgili birimlerce yalanlanmıştı. Buna karşılık İstanbul Tabip Odası, Eczaalar Odası, SSK, üniversite has- taneleri ile özel hastane ve polikliniklerin intaniye servislerin- deki görevli uzmanlar ise hastanelerin sudan kaynaklanan bulaşıcı hastalıktan gelenlerle dolduğunu doğruladılar. Bu konuda yapılan bilimsel çalışma ve raporlan da yayı- mladığımız halde yetkililer ısrarla bir salgının söz konusu ol- madığı görüşünü savundular. Buna gerekçe olarak ise "isiın- lerinin açıklanmaması kaydıy la" bir salgının, Türkiye'nin dış dünyadaki itibannı zedeleyeceği ve halkı galeyana getireceği görüşünü savundular. Yanlmaması ricasıyla verilen bu bil- giler kamuoyuna duyurulduğunda ise yetkiülerden gene "Böyle bir şey yok" açıklamalan geldi. Sudan kaynaklanan hastalığın kaynağını, barajlar ve su kaynaklan oluşturuyor. Buralan ise kaçak yapılaşmalar kir- letiyor. RP'li Sultanbeyli ve Gaziosmanpaşa belediyelerden, göz göre göre kaçak yapılann kanalizasyonlannın Omerli ve Alibeyköy barajlanna bağlamasına bir açıklama gelmezken İstanbul Valiliği, barajlanmızdaki sulann "uluslararası stan- dartlarda temiz" olduğu açıklamasını yaptı. Ancak gerek İlkt Bankası gerekse tüm diğer sağlık kurumlan ile üniversi- telerin^yaDüğı bilimsel araştırmalarda barajlanmızdaki su- ıâraa ve mysluktan akan sularda "ağır metal, asit re kanati- zasyon atığf bulunduğu belgelerle kanıtlandı. Ara antma ve klorlama istasyonlannın olmaması, yeraltı şebekelerinin eskimişliği ile sık sık uygulanan su kesintileri sonucunda kanalizasyonun içme suyuna kanştığı da gene bilimsel raporlarla kanıtlanarak kamuoyuna duyuruldu. Bu açıklamalann ardından ilk olarak Sağbk Bakanı Kazrnı Dinç konuya el koyacaklannı belirterek oluşturduğu kurullar aracıhğjyla İstanbul'da içme suyu için "olağanüstü haPin söz konusu olduğunu duyurdu ve Gıda Maddeleri Tüzüğü'nün 426/2 maddesini işleterek, "Kentte sağbklı ve yeterli miktar- da su kabnamıştır" gerekçesiyle su istasyonlan ile kaynak su- lannın satışını serbest bırakan bir genelge yayımladı. O güne kadar İstanbul'un içme sulannın temiz olduğu gö- rüşünde ısrar eden valilik, belediye ve tüm diğer birimler bu genelgeyi uygulamaya koydu. Bu arada bilimsel kurumlar ve uzmanlar tarafindan vatandaşlar uyanlarak çeşme suyu dahil hiçbir suyun kaynatılmadan ve sterilize edilmeden kul- lanılmamasını istediler. Hastalıkta artış olmadığını öne sü- ren valilik ise önceki gün bir açıklama yaparak Dilovası'- ndan 64 kişinin "akut bağırsak enfeksiyonu" tanısı ile Kartal Devlet Hastanesi'nde tedaviye alındıklannı duyurdu. Bu arada yetkililerin tüm yalanlamalanna karşın Ankara, Ko- caeli ve İstanbul'da sudan kaynaklanan salgın hastalıklar ol- duğu kamuoyuna duyuruldu. Gerek Sağlık Bakanı Kazım Dinç gerekse diğer yetkililer bu kez ısrarla "Kolera yok" de- meye başladılar. Sağlıkla ilgili meslek odalan ise bu tür açı- klamalann inandıncı olamayacağını ve ne tür olursa olsun bir hastalığı önlemenin devletin görevi olduğunu, kolera olmasa bile salgının önlenmesi gerektiğini duyurdular. Kamuoyunda "kim doğru söylüyor" tartışmalannın bü- yümesine yol açan ve "Yetkililer gerçekkri gizlemesin" ta- leplerine yol açan gelişmeler sürürken bu kez 7. Asliye Hu- kuk Mahkemesi'ne 3 profesörün, İstanbul'un içme suyu için "olağanüstii halin gerektiği" yolundaki bilirkişi raporu, ka- muoyuna duyuruldu. Hastanelerde yaptığımız araştırmalar- da, "tifo, rJfüs, isfaal, dizanteri" olarak tanımlanan "gastroen- terit" hastaüklardaki ciddi artışın sudan kaynaklandığı da doktorlar tarafından doğrulandı. Daha çok Refah Partili belediyelerin seçim kazandıklan gecekondu bölgelerinde yo- ğun olarak görülen hastalık, Kocaeli'nin Dilovası kasabası- nda patladı. Ve binlerce kişi sudan hastalandı, 7 kişi öldü. Kocaeli Valiliği, RP'li belediyenin denetiminde olan bölge- de, şebeke sulan ile tankerlerin klorlanmadığmı açıklarken ölümlere "kalp yetmezliği" ve "böcek ilacı"'nın neden oldu- ğunu açıkladı. Yetkililerin tüm ısrarlı "Salgm da yok, kolera da yok. Sulanmız da uluslararası standartlarda temiz" açıkla- malanna karşın görünen o ki, geçen zaman içinde olan va- tandaşlara oluyor. Parası ve imkanı olan çeşme suyu dışında su satın alıp fazladan bir masrafla kaynatarak kullanırken 10 milyonluk İstanbul'un büyük bölümünü oluşturan va- roşlarda ise insanlar, göz göre göre çaresizlik içinde mikrop- lu olduğu kanıtlanan sulan kullanıyorlar. Bölgede, lanma suyu ile çevre sağlığı ve sağlık hizmetleri sorunlannın yoğun olması nedeniyle bulaşı- a hastahklarda artış gözlendi- ğine dikkat çekilen raporda, şöyle dendi: "Bölgede en fazla görülen bu- laşıcı hastabklar; gastro enterit- ler ve paraziter hastalıklar, ve- rem, kızamık, hepatit. srtma, tifo, dizanteri, kızıl, trahom ve buruselladu-. Türkiye'de bildiri- mi yapılan bulaşıcı bastaJıklann oranı Güneydoğu'da oidukça yüksektir. Bölgede, kanalizasy onu oüna- yan yerlerde, foseptik çukuıian gereksinime yanıt verecek dü- zeyde değildir. Diyarbakır'ın Bismil ve Çınar ilçelerinin kırsal kesünlerindeki konutların yüzde 65'inde tuvalet yoktur. Atık su- lar, arıtılmadan nehirlere akıtıl- maktadır. Köylerin yüzde 40'- ında temiz içme ve kuUanma suyu yoktur. Kent merkezJerin- de klorlama yetersi/dir. tflas et- miş olan su şebekeleri enfeksi- yon kaynağı olmaktadır." Raporda, ilçe ve köylerden kaynaklanan göçlerin İcentleri işsızlik, yoksulluk ve olumsuz çevre koşullan ile birlikte sağ- lıksız görünüme büründürdü- ğü, göçler nedeniyle nüfusun kontrolden çıktığı belirtilerek, "özellikle 1. basamak sağlık hizmeti veren birimler, hizmet verdiği nüfusun önceUkle sağlık sonmlarını belirleyetnemekte, hizmette ilgili değerlendirme ya- pamamaktadır. Yoğun sağlık personeü hareketliliği, hizmetJe- ri olumsuz etkilemekte, bölge- den aynlmak isteyen personel saysı artmaktadu-" dendi. Bölgede, sağlık ocaklan sayı- sının nüfus oranına göre son derece yetersiz olduğu, var olan sağlık ocaklannın ise fıziki ye- tersizlikler içinde bulunduğu belirtilen raporda, kısa vadeli çözüm önerileri şöyle sıralandı: - Mevcut sağük birimlerinin fıziki yapılannın hizmet verebi- lecek şekilde düzdtilmesi gere- kir. -Sağlık kurumlanndaki araç- gereç ve personel eksiklikleri gi- derilmeli. kent merkezlerinde sağlık ocaklannın yükünü ha- fifletmek için muhtelif yerlerde muayene istasyonlan açılmalı. Personel, araç-gereç yönünden 1. basamak sağlık hizmetlerini verebilecek şekilde donatılmah- dır. - Bebek ve çocuk ötümlerini anlatmak için çocuk sağlığı hiz- metlerine (aşılama, çocuk bakı- mı ve izlenmesi, anne sütünün önemi, Lshalli hastalıkları önle- me prognunları) ve aile eğitimi- ne öncelik >eribnelidir. -Ana sağlığı ve aile planlama- sı hizmetlerine ağırlık verilmeli- dir. Aile planlaması hizmetleri- ne yapılan bin lirahk yaünm, devlet hazinesine 7 bin lira ola- rak geri dönmektedir. - Bulaşıcı hastalıklann önlen- mesi için, şehir şebeke suyunun sürekli ve etkin biçimde klorlan- ması, ferdi klorlama yönteminin yaygınlaştırılması ve halkın bu konuda eğitilmesi gerekmekte- dir. Açıkta satılan gıdaiaruı ve kaçak et kesiminin de engeilen- mesi kaçuiümazdn-. -Burusella hastalığının ön- lenmesi amacıyla hayvanlann aşılanması sağlanmalı; halk, süt ve süt ürünlerini kaynaühnış sütten yapmalan konusunda eğitilmelidir. - Bölgeye gelen sağlık perso- neiinin adaptasyon eğitiminden geçirilmesi gerekir. Raporda, uzun vadeli çözüm önerileri de şöyle dile getirildi: - Kent merkezlerinde 20 bin nüfusa 1 sağlık ocağı dûşecek şe- kilde planlama yapılmalı ve sağ- lık ocaklan açüması voluna gi- dilmeli. -Kentlerih yağmur suyu ve drenaj şebekeleri gereksinime yanıt verecek duruma getiril- meli. - Kentlerin nüfusu 4 yıMa iki- ye katlanmtş durumdadır. Bu göz önüne alınarak sağlıksız kentleşmeyi önlemek amacıyla ileriye yönelik gecekondu önle- me bölgeleri ve altyapı sorumı ol- mayan kentleşme projeierine gi- dilmesi gerekir. -Kentlere yeterli temiz içme ve kullanma suyunun sağlan- ması için, zaman geçirilmeden gerekli projeler devreye sokul- malıdır. • Baştarafi 1. Sayfada ü'rdiği öğrenildi. Saigın yüzün- den, dün de Ankara'daki has- tanelere hasta akını sürdü. Nu- mune Hastanesi'nde İntaniye Servisi'nin tüm yataklannın dolması üzerine, 5. Dahiliye Servisi yeni gelen hastalar için hazırlandı. Numune Hastane- si'nde, koleralı hastalar için kullanılan. ortası delik özel ya- taklann dolması üzerine, yeni gelen hastalann yataklanna çadır bezi serildiği öğrenildi. Gülhane Tıp Akademisi'nde de (GATA), koleralı asker bulun- duğu ve halen 100'e yakın aske- rin tedavi altında olduğu öğre- nildi. önceki gün kireç kaymağı verilmeye başlanan Ankara Çayı'ndan sulanan sebze ve meyvelerden kaynaklanan yo- ğun bir kolera salgınının bulun- duğu Eryaman boigesinin ka- rantinaya alındığı bildirildi. Er- yaman'daki toplu konut in- şaatlannda çalışan işçilerin bü- yük bölümünün de kolera ne- deniyle tedavi altına abndıklan belirtildi. Kolera salgınının yo- ğun olduğu "Rüzgarlı Sokak" adıyla bilinen Şinası Caddesi ci- vannın da karantinada olduğu kaydedildi. R P'li belediye klorlamadı Refah Panili Düovası Bele- diyesi'nin içme suyu şebekesi ile taşıma sulannı klorlamadığı anlaşıldı. Kocaeli Valiliği tara- fından dün yapılan açıklama- da," Belediyenin mevcut olan su şebekesinin ve daha önce bölge- ye gelen su tankerlerinin klor- lanmadığı anlaşılmıştır" dendi. Valilik insanlann, "Kalp yet- mezliği" ve "böcek ilacı"ndan öldüğünü savladı. Kamuoyun- da bir süredir tartışılan "RP'li belediyeler aptes bozar gerekçe- siyle suları kloriamıyor" iddia- larını RP'li belediye yöneticileri yalanlamasma karşın Gebze'de sulann klorlanmadığının vali- likçe doğrulanarak açıklanma- sı. bu konudaki soru işaretlerini arttırdı. Kocaeli'ne bağlı Dilovası beldesindeki kolera olayı konu- sunda yetkililer ısrarla "kolera yoktur" açıklamasını yapmaya devam ediyorlar. Kocaeli Vali- liği dün yaptığı yazılı açıklama- da, "Dilovası bölgemiz, hızlı gö- çün ve nüfus artışının yaşandığı, insan onuru ile bağdaşmav an ge- cekondulaşmanın bulunduğu, su ve kanaüzasyon şebekesinin bu- lunmadığı ve sanayinin yoğun olduğu bir bölgedir. Bölgede ya- şayan vatandaşların sosya-eko- nomik ve kültürel seviyelerinin düşük olması nedeniyle genel bir beslenme bozukluğu da gözlen- miştir. N'atandaşın içme suyu ih- tiyacı tankerlerle sağlanmakta- dır. Belediyenin mevcut olan su şebekesinin ve daha önce bölge- ye gelen su tankerlerinin klor- ianmadığı anlaşılmıştır" dedi. Kocaeli Vali Yardımcısı Ala- attin Apaydın adına yapılan yazılı açıklamada aynca ölüm- lerin "kalp yetmezliği" ve "bö- cek ilacT'ndan kaynaklandığı Açıkta satılan sular sağlığunızı tehdit etmeye devam ediyor. (Fotoğraf:KAAN SAGANAK) Hastalık aduııbaşı İstanbul Haber Servisi - İstan- bullular hastalık içinde yüzüyor. Hastaneler ve sağhk ocaklan uluslararası standartlarda tehli- keli' sınıflamasında yer alan "Gastroenterit" hastalıklarla do- lup taşıyor. Saptanan mıkroplar arasında "Tifo". "Tifüs'Y'Dizan- teri", "Akut bağırsak enfeksiyo- nu", "Amipü dizanteri". "İshal", "Protozoa", "Hepatit A". "Lep- tospiras", "Legoniella" ve bun- lann değişik türevleri yer alıyor. Bu mikroplar deriden akciğerle- re, bağırsaklardan böbreklere kadar vücudun hemen her bölge- sini etkileyerek ölüme kadar va- ran zararlar verebiljyor. 10 milyonluk İstanbul kenti nüfusu ve yüzölçümüne y.akış- mayacak ölçüde sahipsiz. Özel- likle kent varoşlannda üreyen gizli tehlike mikroplar yavılarak tüm kenti etkisi altına alıyor. Si- yasi çıkar hesaplanyla izin verilen altyapısız İstanbul'un dış çem- berlerinde ne bir denetim yapılı- yor ne de altyapıya yönelik çalı- şma. Mevcut kaynaİclar da gene siyasilerin oy hesaplanyla oluştu- nilan sağlıksız kentleşme sonucu kirletiliyor. Barajlann su topla- ma havzalannda bulunan kaçak yapılann kanallan içme sulan- mızı zehirlerken. hızla yok olan dereler. göletler ve yeraltı sulan da sanayileşme ve gene kaçak yapılaşmayla kirleniyor. Bunlar da çeşitli yollarla musluklanmıza kadar ulaşıyor. Tüm bunlann so- nunda da yetkililerin gizlemesine karşın sudan kaynaklanan salgın hastalıklar hızla yayılarak büyü- yor. Hava sıcaklıklannın da etki- siyle olimpiyatlara aday olan ve 'dünya kenti' diye lanse edilen İstanbul'da onaçağ manzaralan yaşanıyor. Uluslararası standart- larda gelişmiş ülkelerde 'son 20 yıldır' hemen hemen hiç görülme- yen hastalıklan ve mikroplan da Türkiye'nin kalbi sayılabılecek İstanbul'da hortlatıyoruz. Cum- huriyet gazetesı olarak bir kam- panyaya dönüştürdüğümüz "Sağlıksız yaşam koşullarınm dû- zeltilmesi için görev başma" çağnmız sırasında gündeme ge- tirdiğimiz "su", "çöp" ve bun- lann sonucunda ortaya çıkan "sağjık" konulanndaki araştır- malanmız ve ortaya koyduğu- muz belgelerle hastanelerin duru- mu da gösterdi ki İstanbullular mikrop içinde yüzüyor. Hastaneleri tek tek tarayarak yaptığımız araştırmalar sonu- cunda su ve sudan kaynaklanan hastalıklarla ilgili 12 çeşitli mik- ropla iç ıçe yaşadığımız onaya çıktı. Sağlık Bakanı Kazım Dinç ile tüm diğer yetkililerin "Kolera de- ğil" diye ısrar etmesine neden olan salgın sırasında "Tifo". "Ti- füs"."Dizanteri". "Akut bağırsak enfeksiyonu". "Amipli dizanteri", "İshar". "Protozoa". "Hepatit A". "Leptospiras". "LegonieUa" ve bunlann değişik türevlerinin insanlan etkilediği gerçeği çıktı karşımıza. 'Özelleştirmeyi buhükümet yapaıııaz' • Baştarafi 1. Sayfada heyet, Ankara'daki görüşmeleri- nin ardından 8 sayfalık bir "ön rapor - aide memoire" hazırlaya- rak özelleştirme uygulamalannı değerlendirdi. Geçen yıl Tofaş, Teletaş, Usaş ve Sümer Holding kapsamındaki özelleştirmelerle 4 satış işlemin- den 350 milyon dolarlık gelir elde edildiği anımsatılan ön raporda, bu yıl Petlas, Süt Endüstrisi Ku- rumu (SEK), Yem Sanayii, Et ve Balık Kurumu (EBK), Sümer- bank ve Turban la ilgili 330 mil- yon dolarlık özelleştirme işlemle- rinin, Özelleştirme Yüksek Ku- rulu'nda 'kabul beklediği'ne dik- kat çekildi. Tüpraş. Poaş, Erde- mir, Petkim ve Deniz Nakliyat'ın özelleştirilmesi ile birlikte 2.5 mil- yar dolan bulacak bir global gelir hedefınin gündemde olduğuna dikkat çekilen raporda, "Bu he- defe yoğun bir uygulama ile 1995 yılının ilk çeyreğinde ulaşdabilirdi, ama şu aıida Türkiye'de ne yasal ne de politik ortam buna uygun de- ğildir" denildı. Dünya Bankası raporunda, özelleştirme uygulamalanna ters düşen koşullar üzerinde durulur- ken, şu görüşe yer verildi: 'Türki- ye'de yakın geçmişte cereyan eden gt'lişmeler, nükümetin özefleştir- meyle ilgili hedeflerinin gercekleş- mesini oidukça gückştirmiştir. Koalisyon hükümeti, karar bekle- yen işlemleri geciktirerek Kamu Ortaklığı İdaresini (KOİ) zor du- rumda bnrakmaktadır. SEK ve Yem Sanayii ile ilgili olarak yeni- den ihaleye gidibnesi ve ikind kez onay beklenmea, özeUeştinneyi geciktinnektedir. Petlas gibi bir an önce özeDeş- ürme bekleyen şirketler için, ge- dkme yüzünden satış imkanı orta- dan kalknuştır. özeUeştirmeyle il- gili kanunun Anay asa Mahkemesi tarafından iptali, hükümete yasal bir dayanak btrakmamışrır. Hü- kümetin, özefleştimıenuı destek- lenmesi için kamuoyunu bilgilen- dirme çabalan, programuı Türki- ye ekooomisine ve vatandaşlara getireceği faydalar yerine, özeileş- tirmeden elde edikcek geürlere odaklanması yüzünden zayrfkal- maktadır. Kamuoyu bu nedenlerle hükümetin programına yeterli desteği göstermemektedir. Ayrıca son mali kriz, kurumsal yatınmcH larda Türkiye'nin ekonomik isrik- ran üzerinde süpheler doğuraıuş- tur. Bu durum. uluslararası piya- salarda Türk hisselerinin fiyat- lannı düşürmüştü." Rapordakı 'Hükümetin özel- leştinne stratejisi' başlığı altında da. Başbakan Çiller'in tutumu eleştirilerek şu görüşe yer verildi: "Başbakan, Dünya Bankası'ndan teknik damşmanhk ve mali yardım yoluyla özelleştimıe uy- gulamasına destek istediği zaman, bükümetin stratejisi, 'ortaya çıkan politik fırsat ortamında hızlı şekilde hareket etmek' ola- rak beürlenmişti. Bu strateji yürü- memiş ve karamameler yoluyla özelleştimıe çabalan, programı durdurmuştur. 1985-1986'da hü- kümet, büyük çaplı bir program oluşrurarak o zaman diliminde dünyada birçok ülkenin önüne geçmişti. Bugün ise karşılaştınla- bilir bütün ülkelerin gerisûie düş- müşrür. Mevcut programuı başarısızlığa uğraması, Türkiye'nin içinde bu- lunduğu uyum çabalanna zarar verecek, uluslararası mali piya- salardaki kredibilitesini ve buna bağlı olarak uygun koşullarda borç temin edebilmesi ûnkanuıı .düşürecek, gümriik birliği çalış- malarını engelleyecek ve Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü azaltacaktır." • Baştarafi 1. Sayfada eylül ayında görevinin başına döneceğini bildirmişti. Hukukçu olan Wömer, gençliğinde savaş uçağı pilotlu- ğu yapmıştı. 1934 yılında Almanya'nın Stuttgart kentinde doğan Wör- ner, Heidelberg, Paris ve Mü- nih üniversitelerinde hukuk eği- timigördü. 1956yılındaHıristi- yan Demokrat Birliği'ne (CDU) girdi. 1965'te Federal Meclis'e milletvekili secildi. 1972-76 yıllan arasında partisi- nin Hıristiyan Sosyal Parti (CSU) ile kurduğu koalisyon hükümeti döneminde, savun- ma sorunlanyla ilgili çalışma grubunda görev yaptı. 1976- 1980 yıllannda parlamentonun Savunma Komisyon Başkan- lığı'na seçildi. 1982 yılında ise Savunma Bakanı oldu. 1988'de NATO Genel Sekreterliği'ne seçilinceye kadar bu görevini sürdürdü. görüşü savunuldu. Apaydın. kireç kaymağından yapılan ilaçlann halka dağıtılmasına ve şebeke suyu ile tankerlerdeki sulann klorlanmasına da baş- landığını söyledi. Bu arada adının açıklanma- sını istemeyen bir yetkili de son bir ay içinde 2 bin kişinin su ve benzeri nedenlerden kaynakla- nan hastalıklar nedeniyle İstan- bul'da hastanelere başvurduk- lannı söyledi. İstanbul'da Sağ- lık Bakanlığı'nın isteği üzerine yapılan araştırmada hastane- lerde; tifo, tifüs, akut bağırsak enfeksiyonu, dizanteri, ishal ve kanlı ishal ile bunlann değişik türevlerinin tespit edildiği belir- tildi. Bu hastalıklann içme su- yu, kaynak sulan, tanker ve so- kak çeşmeleri ile dere, deniz ve göletlerden bulaştığı saptandı. Diplomatlar bilgi istedi Ankara'daki yabancı ülke temsilcilikleri. Sağlık Bakanlığı dahil ilgili kuruluşlardan. kole- ra salgınıyla ilgili olarak başın- da yer alan haberler konusun- da bilgi istediler. İngiltere Büyükelçiliği yetkilileri. dün Cumhuriyefe verdikleri bilgıde, kolera salgınıyla ilgili haberler konusunda Dışişleri Ba- kanlığı'na bir başvuruda bulu- nulmadığını, ancak Ankara'- daki su projelerinde çalışan çe- şitli İngiliz fırmalanndan su- lann kirlilik derecesi ve kole- rayla ilgili bilgi istendiğini sö>- lediler. Ankara'dan Almanya"- ya giden bir Türk yurttaşında da kolera mikrobuna rastlan- ması üzerine. Almanya'nın An- kara Büyükelçiliği'nin. Türk makamlanndan konuya ilişkin bilgi istediği öğrenildi. Yabancı ülke temsilcilikleri- nin, hükümetlerine konuyla il- gili rapor iletecekleri bildirildi. Enfeksiyon da yalanlandı İçişleri Bakanı Nahit Mente- şe. dün yaptığı yazılı açıklama- da. yaptıklan araştırma sonucu "Yurt çapında tehlikeli ve bula- şıcı bağırsak enfeksiyonu vaka- sına rastlanmadığım" söyledi. Menteşe. açıklamasında. "Sa- dece Erzurum, Diyarbakır, An- kara, Adana ve Sürt ile Kocaeli ilimiz Gebze ilçesine bağlı Dilo- vası kasabasında aşırı sıcaklann de etkisiyle, belirli düzeyde ba- ğırsak enfeksiyonu vakalarına rastlandığı anlaşılmıştır" görü- şünü dile getırdı. İçişleri Bakanfnın. Sağlık Bakanlığı'nın da kabul ettiği bağırsak enfeksiyonu salgını haberlerini yalanlaması dikkat çekti. Bakanlıkta toplantı TTB ve ATO ile salgın hasta- lıklar konusunda çalışma baş- latan Sağlık Bakanlığı. "kolera yok" demek yerine, "akut ba- ğırsak enfeksiyonları" konu- sunda halkı ve belediyeleri uyarma karan aldı. Bakanlık yetkilileri. dün ATO ve TTB yöneticileriyle bir toplantı ya- parak "durumun acilliği" yü- zünden halkın \e belediyelerin uyanlması amacıyla ortak bir metın hazırlamayı kararlaştır- dılar. Toplantıda. alınacak ön- lemlerin gazete ve lelevizyonlar aracılığıyla halka duyurulması görüşü benimsendi. Toplantıya katılan bir he- kim, bakanlığın kolera vakala- nnı "ulusal gurur" sorunu yap- tığını belirterek " O ismi söyle- memek gibi bir mantıkla işler yürümüyor. Toplantıda 'kolera yok° demenin, bakannğa olan güveni sarstığını dile getirdik. Bakanlık, btından sonra °yok' sözcüğü yerine, konınma yön- temlerinin anlatılması karanna vardı" diye konuştu. Kolerayı bildirmeyen doktora soruştuıma Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardıması Miski. kolera vaka- sına rastlayan ve bunu bakanlı- ğa bildirmeyen hekimler hak- kında soruşturma açılacağım söyledi. Gaziantep Çocuk Hastanesi acil senisinde görev yapan bir pratisyen hekimin, gelen hasta- ya kolera tanısı koyduğu ve hastalığın adını açık açık yazdığı için hastane yönetimin- ce ihtar cezasına çarptınldığı bildirildi. Alpago'ya tepki istifası ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Kadın Statüsü ve Sonın- lan Genel Müdürii Selma Acu- ner, Devlet Bakanı Önay Alpago tarafından görevden ahndığına ilişkin haberleri yalanlayarak Al- pago'nun tutumuna tepki göster- mek için istifa ettiğini belirtü. Acuner, yaptığı yazılı açıkla- mada, görevden alınmasıyla ilgili olarak şunlan kaydetti: " Sayın Bakan'ın benimle çalı- şmaya devam etme isteğini belirt- mesine rağmen, çauşma ilkelerime aykırı düşrüğü için göreve de- vamımı olanaksız kılıtııştır." OLAYLARIN ARDHNDAKI GERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada Varılan rtoktada TÜSİAD Başkanı Sayın Komili, şunla- rı yazmak gereksinimini duy- maktadır: "Devletin küçültülmesi ge- rektiğinden söz edildiğinde, akla önce özelleştirmenin gelmesi doğru olmakla birlik- te, uzun vadeli bir bakış be- nimsenecekse, konuya daha geniş bir perspektifle yakla- şılmalıdır. Bugün devletin ye- rine getirdiği her hizmetin, teknoloji, kaynak ve kadro açısından gözden geçirilme- si gerekir. Hedef, daha küçük ama daha güçlü, daha dona- nımlı bir mekanizma kurmakolmalıdır." Bu görüşler, hükümetin özelleştirmeyi; kalkınmayı hı- zlandıracak bir araç olarak kullanma yerine, bir gelir ka- pısı olarak kullanma isteğinin çarpıklığına açıklık kazandır- maktadır. Hükümetin, demokratikleş- meyi gerçekleştirmede yan çizmek için her fırsatta bazı komşularımızı ima ederek öne sürdüğü "Türkiye'nin stratejik konumu"r\ü, özel- leştirme söz konusu oldu- ğunda göz ardı ettiği, özellik- le PTT'nin özelleştirilmesi tartışmalanndan bilinmekte- dir. Bu çifte standart, anayasa- nın emredici hükümlerine karşın yasa yapma yerine ka- nun hükmünde kararname- lerle Özelleştirmeyi gerçek- leştırmek yolundaki inatçılık- ta da görülmektedir. Özelleştirmeyi gerçekleş- tirmek için "özelleştirme tut- kusuna kapılmanın" yeterli olduğunu sanan Sayın Çiller, önce Anayasa Mahkemesi'- nin yerınde kararları ile orta- da kalıvermişti. Bu kez de Dünya Bankası'ndan yansı- yan olumsuz yargı düşündü- rücüdür. Benzer gerekçeler, bu kez de önemli bir mali kaynaktan yoksun kalmasına neden ol- muştur. Dunya Bankası'nın askıya aldığı yüzbin dolarlık kredi, miktar bakımından belki önemli değildir; ancak, bu gi- bi kararların anlam bakımın- dan ağırlık taşıdıkları bilin- mektedir. Sonunda rüzgarın üfürme- si ve suyun götürmesine bağ- lı umutlarla yola çıkan özel- leştirme yelkenlisinin, önce suyu bitmiş, sonra da rüzgarı kesilmiş görünüyor. ••• 25yılsonra yeniden özgürce Bundan 25 yıl önce 400 bin kişinin yağmur ve çamura aldırmadan üç gün boyunca aşk. barış ve muzikle kutsandığı \\ oodstock'un ikincisi bu efsanevi olayı genç kuşaklara da y aşatmayı amaçlıyor. Woodstock 94 de 6O'lı yılların hippi kuşağını bir araya getiren orijinal festival gibi Nevv York'a iki saat uzaklıktaki Saugerties kentinde düzenleniyor. Toplam 180 bin biletin satıldığı bildirilen organizasyona yeni gruplann yanısıra Crosby. Stills and Sash. Carios Santana. Bob Dylan gibi eski miizisyenler de katılıy or. Ancak iki festival arasındaki benzerlikler burada sona eriyor. İçki veuyuşturucunun y anı sıra dışarıdan yiyecek getirmenin bile yasak olduğu VV oodstock 94"te çok sıkı güvenlik önlemleri alınmış. 60'ların kural ve barikat tanunay an hippilerine karşıhk \\ oodstock 94'e katılan gençler. içeri girebilınık için çantalannı arayan güvenlik görevlilerinin ve metal dedektörlerinin önünde sabıria kuy rukta beklediler. Müzik maratonunda görev yapan güvenlik y etkilileri 4'ü alkol bulundurmaktan l'ide marihuana taşımaktan 5 kişinin tutuklandığını biklirdiler. Ancak tüm bu önlemlere karşın 15-17 Ağustosl969tarihindeki efsanevi festiv ali anmak için bir araya gelen yüzlerce kişinin çadırlan altında marihuanalarını içtikleri belirtiliyor. Ehbyetımi kaybettim. Hükümsüzdür. ALİRIZA UYAR 34 W 878 plakab araan ruhsata kaybolmuştur. hükümsüzdür. A.TVRHAMYAR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle