Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS1994PA2AR
HABERLEREV DEVAMI
GüneydoğuMatehlikeSuçlu, Refahlı belediyeF R r İ W AKSOV projelerin zaman geçirilmeden Bölgede, temiz içme ve kul- - ^ * %/ERGÜNAKSOY
ANKARA - Diyarbabr,
Mardin, Sürt, Batman, Şırnak
Tabip Odalan Halk Sağlığı
Komisyonu tarafından Güney-
doğu Anadolu'nun sağlık so-
runlanyla ilgili olarak hazırla-
nan raporda, "Yeterli temiz
içme ve kullanma suyunun bu-
luomaması ve sağlık hizmetleri
sorunlannm yoğuıt olması nede-
niyle bulaşıcı hastalıklar giderek
tınnanmaktadır" uyansı yapıl-
dı. Raporda, tifo. burusella, sıt-
ma, dızanteri ve kızarruk gibi
bulaşıcı hastahklarda artış ol-
duğu, köylerin yüzde 40'ında
temiz içme ve kullanma suyu-
. nun bulunmadığı belirtilerek
temiz su sağlanması için gerekli
projelerin zaman geçirilmeden
devreye sokulması istendi.
Başbakan Tansu ÇiDer, SHP
Genel Başkanı ve Başbakan
Yardıması Murat Karayalçın.
Sağlık Bakanlğı, siyasi partiler,
bölge milletvekilJeri ve Olağa-
nüstü Hal Bölge Valiliği'ne de
gönderilen raporda, herkesin
dengeli ve sağbklı bir yaşama
hakkına sahip olduğu vurgula-
narak bölgede çocuk ölûm ora-
nının giderek artmasına dikkat
çekildi. Bölgede, çocuk ölûm
oranının Türkiye ortalaması-
nın üzerinde seyrettiği kaydedi-
len raporda, "Çocuk ölümleri-
nin başında ishal, solunum yotu
enfeksiyonJan ve aşılama ile ön-
lenebilecek hastalıklar gebnek-
tedir" ifadesine yer verildi.
Kiııı doğru söylüyor?
İstanbul Haber Servisi - İstanbul'da sudan kaynaklanan
salgın hastalıklar konusundaki tartışma büyüyor. Salgında-
ki önlenemeyen artış konusunda yetkililerin önce "böyle bir
şey yok" demelen. ardından "sulanmız uiuslararası ölçülerde
temiz"görüşünüsavunmalan.ancakhastanelerdoluptaşma-
ya başlayınca "Kolera değil başka hastalık" açıklamasını
yapmalan, son olarak da ölümlerin, "kalpyetmezüği" ve"bö-
cek ilacı" gibi nedenlerden kaynaklandığmı açıklamalan "ki-
min doğru söylediği" sorusunu gündeme getirdi.
İstanbul'un bitmeyen sorunlannın başında yer alan "su"
ve "sudan kaynaklanan" sorunlar 27 mart yerel genel seçim-
lerinden sonra had safhaya ulaştı. Yıllardır sadece seçimden
seçime gündeme gelen altyapı ve barajlar ile kullanılamayan
sulann kazanımı konusunda projelendirmeden öte hiçbir
şey yapılmaması sonucunda patlama noktasına gelen su so-
runu, insanlan hastanelere sürüklerken yetkililer, birbiriyle
çelişen açıklamalar yapmaya devam ediyor. Temmuz ayımn
ilk haftasında yaymına başladığjmız "Su Dosyası" sırasında
gündeme getirdiğimiz hastanelerin sudan kaynaklanan has-
tahktan şikayetçi olanlarla dolduğu haberleri, Sağlık Ba-
kanlığı, İstanbul Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediye Baş-
kanlığı ve diğer ilgili birimlerce yalanlanmıştı. Buna karşılık
İstanbul Tabip Odası, Eczaalar Odası, SSK, üniversite has-
taneleri ile özel hastane ve polikliniklerin intaniye servislerin-
deki görevli uzmanlar ise hastanelerin sudan kaynaklanan
bulaşıcı hastalıktan gelenlerle dolduğunu doğruladılar. Bu
konuda yapılan bilimsel çalışma ve raporlan da yayı-
mladığımız halde yetkililer ısrarla bir salgının söz konusu ol-
madığı görüşünü savundular. Buna gerekçe olarak ise "isiın-
lerinin açıklanmaması kaydıy la" bir salgının, Türkiye'nin dış
dünyadaki itibannı zedeleyeceği ve halkı galeyana getireceği
görüşünü savundular. Yanlmaması ricasıyla verilen bu bil-
giler kamuoyuna duyurulduğunda ise yetkiülerden gene
"Böyle bir şey yok" açıklamalan geldi.
Sudan kaynaklanan hastalığın kaynağını, barajlar ve su
kaynaklan oluşturuyor. Buralan ise kaçak yapılaşmalar kir-
letiyor. RP'li Sultanbeyli ve Gaziosmanpaşa belediyelerden,
göz göre göre kaçak yapılann kanalizasyonlannın Omerli ve
Alibeyköy barajlanna bağlamasına bir açıklama gelmezken
İstanbul Valiliği, barajlanmızdaki sulann "uluslararası stan-
dartlarda temiz" olduğu açıklamasını yaptı. Ancak gerek
İlkt Bankası gerekse tüm diğer sağlık kurumlan ile üniversi-
telerin^yaDüğı bilimsel araştırmalarda barajlanmızdaki su-
ıâraa ve mysluktan akan sularda "ağır metal, asit re kanati-
zasyon atığf bulunduğu belgelerle kanıtlandı.
Ara antma ve klorlama istasyonlannın olmaması, yeraltı
şebekelerinin eskimişliği ile sık sık uygulanan su kesintileri
sonucunda kanalizasyonun içme suyuna kanştığı da gene
bilimsel raporlarla kanıtlanarak kamuoyuna duyuruldu. Bu
açıklamalann ardından ilk olarak Sağbk Bakanı Kazrnı Dinç
konuya el koyacaklannı belirterek oluşturduğu kurullar
aracıhğjyla İstanbul'da içme suyu için "olağanüstü haPin söz
konusu olduğunu duyurdu ve Gıda Maddeleri Tüzüğü'nün
426/2 maddesini işleterek, "Kentte sağbklı ve yeterli miktar-
da su kabnamıştır" gerekçesiyle su istasyonlan ile kaynak su-
lannın satışını serbest bırakan bir genelge yayımladı.
O güne kadar İstanbul'un içme sulannın temiz olduğu gö-
rüşünde ısrar eden valilik, belediye ve tüm diğer birimler bu
genelgeyi uygulamaya koydu. Bu arada bilimsel kurumlar
ve uzmanlar tarafindan vatandaşlar uyanlarak çeşme suyu
dahil hiçbir suyun kaynatılmadan ve sterilize edilmeden kul-
lanılmamasını istediler. Hastalıkta artış olmadığını öne sü-
ren valilik ise önceki gün bir açıklama yaparak Dilovası'-
ndan 64 kişinin "akut bağırsak enfeksiyonu" tanısı ile Kartal
Devlet Hastanesi'nde tedaviye alındıklannı duyurdu. Bu
arada yetkililerin tüm yalanlamalanna karşın Ankara, Ko-
caeli ve İstanbul'da sudan kaynaklanan salgın hastalıklar ol-
duğu kamuoyuna duyuruldu. Gerek Sağlık Bakanı Kazım
Dinç gerekse diğer yetkililer bu kez ısrarla "Kolera yok" de-
meye başladılar. Sağlıkla ilgili meslek odalan ise bu tür açı-
klamalann inandıncı olamayacağını ve ne tür olursa olsun
bir hastalığı önlemenin devletin görevi olduğunu, kolera
olmasa bile salgının önlenmesi gerektiğini duyurdular.
Kamuoyunda "kim doğru söylüyor" tartışmalannın bü-
yümesine yol açan ve "Yetkililer gerçekkri gizlemesin" ta-
leplerine yol açan gelişmeler sürürken bu kez 7. Asliye Hu-
kuk Mahkemesi'ne 3 profesörün, İstanbul'un içme suyu için
"olağanüstii halin gerektiği" yolundaki bilirkişi raporu, ka-
muoyuna duyuruldu. Hastanelerde yaptığımız araştırmalar-
da, "tifo, rJfüs, isfaal, dizanteri" olarak tanımlanan "gastroen-
terit" hastaüklardaki ciddi artışın sudan kaynaklandığı da
doktorlar tarafından doğrulandı. Daha çok Refah Partili
belediyelerin seçim kazandıklan gecekondu bölgelerinde yo-
ğun olarak görülen hastalık, Kocaeli'nin Dilovası kasabası-
nda patladı. Ve binlerce kişi sudan hastalandı, 7 kişi öldü.
Kocaeli Valiliği, RP'li belediyenin denetiminde olan bölge-
de, şebeke sulan ile tankerlerin klorlanmadığmı açıklarken
ölümlere "kalp yetmezliği" ve "böcek ilacı"'nın neden oldu-
ğunu açıkladı. Yetkililerin tüm ısrarlı "Salgm da yok, kolera
da yok. Sulanmız da uluslararası standartlarda temiz" açıkla-
malanna karşın görünen o ki, geçen zaman içinde olan va-
tandaşlara oluyor. Parası ve imkanı olan çeşme suyu dışında
su satın alıp fazladan bir masrafla kaynatarak kullanırken
10 milyonluk İstanbul'un büyük bölümünü oluşturan va-
roşlarda ise insanlar, göz göre göre çaresizlik içinde mikrop-
lu olduğu kanıtlanan sulan kullanıyorlar.
Bölgede,
lanma suyu ile çevre sağlığı ve
sağlık hizmetleri sorunlannın
yoğun olması nedeniyle bulaşı-
a hastahklarda artış gözlendi-
ğine dikkat çekilen raporda,
şöyle dendi:
"Bölgede en fazla görülen bu-
laşıcı hastabklar; gastro enterit-
ler ve paraziter hastalıklar, ve-
rem, kızamık, hepatit. srtma,
tifo, dizanteri, kızıl, trahom ve
buruselladu-. Türkiye'de bildiri-
mi yapılan bulaşıcı bastaJıklann
oranı Güneydoğu'da oidukça
yüksektir.
Bölgede, kanalizasy onu oüna-
yan yerlerde, foseptik çukuıian
gereksinime yanıt verecek dü-
zeyde değildir. Diyarbakır'ın
Bismil ve Çınar ilçelerinin kırsal
kesünlerindeki konutların yüzde
65'inde tuvalet yoktur. Atık su-
lar, arıtılmadan nehirlere akıtıl-
maktadır. Köylerin yüzde 40'-
ında temiz içme ve kuUanma
suyu yoktur. Kent merkezJerin-
de klorlama yetersi/dir. tflas et-
miş olan su şebekeleri enfeksi-
yon kaynağı olmaktadır."
Raporda, ilçe ve köylerden
kaynaklanan göçlerin İcentleri
işsızlik, yoksulluk ve olumsuz
çevre koşullan ile birlikte sağ-
lıksız görünüme büründürdü-
ğü, göçler nedeniyle nüfusun
kontrolden çıktığı belirtilerek,
"özellikle 1. basamak sağlık
hizmeti veren birimler, hizmet
verdiği nüfusun önceUkle sağlık
sonmlarını belirleyetnemekte,
hizmette ilgili değerlendirme ya-
pamamaktadır. Yoğun sağlık
personeü hareketliliği, hizmetJe-
ri olumsuz etkilemekte, bölge-
den aynlmak isteyen personel
saysı artmaktadu-" dendi.
Bölgede, sağlık ocaklan sayı-
sının nüfus oranına göre son
derece yetersiz olduğu, var olan
sağlık ocaklannın ise fıziki ye-
tersizlikler içinde bulunduğu
belirtilen raporda, kısa vadeli
çözüm önerileri şöyle sıralandı:
- Mevcut sağük birimlerinin
fıziki yapılannın hizmet verebi-
lecek şekilde düzdtilmesi gere-
kir.
-Sağlık kurumlanndaki araç-
gereç ve personel eksiklikleri gi-
derilmeli. kent merkezlerinde
sağlık ocaklannın yükünü ha-
fifletmek için muhtelif yerlerde
muayene istasyonlan açılmalı.
Personel, araç-gereç yönünden
1. basamak sağlık hizmetlerini
verebilecek şekilde donatılmah-
dır.
- Bebek ve çocuk ötümlerini
anlatmak için çocuk sağlığı hiz-
metlerine (aşılama, çocuk bakı-
mı ve izlenmesi, anne sütünün
önemi, Lshalli hastalıkları önle-
me prognunları) ve aile eğitimi-
ne öncelik >eribnelidir.
-Ana sağlığı ve aile planlama-
sı hizmetlerine ağırlık verilmeli-
dir. Aile planlaması hizmetleri-
ne yapılan bin lirahk yaünm,
devlet hazinesine 7 bin lira ola-
rak geri dönmektedir.
- Bulaşıcı hastalıklann önlen-
mesi için, şehir şebeke suyunun
sürekli ve etkin biçimde klorlan-
ması, ferdi klorlama yönteminin
yaygınlaştırılması ve halkın bu
konuda eğitilmesi gerekmekte-
dir. Açıkta satılan gıdaiaruı ve
kaçak et kesiminin de engeilen-
mesi kaçuiümazdn-.
-Burusella hastalığının ön-
lenmesi amacıyla hayvanlann
aşılanması sağlanmalı; halk, süt
ve süt ürünlerini kaynaühnış
sütten yapmalan konusunda
eğitilmelidir.
- Bölgeye gelen sağlık perso-
neiinin adaptasyon eğitiminden
geçirilmesi gerekir.
Raporda, uzun vadeli çözüm
önerileri de şöyle dile getirildi:
- Kent merkezlerinde 20 bin
nüfusa 1 sağlık ocağı dûşecek şe-
kilde planlama yapılmalı ve sağ-
lık ocaklan açüması voluna gi-
dilmeli.
-Kentlerih yağmur suyu ve
drenaj şebekeleri gereksinime
yanıt verecek duruma getiril-
meli.
- Kentlerin nüfusu 4 yıMa iki-
ye katlanmtş durumdadır. Bu
göz önüne alınarak sağlıksız
kentleşmeyi önlemek amacıyla
ileriye yönelik gecekondu önle-
me bölgeleri ve altyapı sorumı ol-
mayan kentleşme projeierine gi-
dilmesi gerekir.
-Kentlere yeterli temiz içme
ve kullanma suyunun sağlan-
ması için, zaman geçirilmeden
gerekli projeler devreye sokul-
malıdır.
• Baştarafi 1. Sayfada
ü'rdiği öğrenildi. Saigın yüzün-
den, dün de Ankara'daki has-
tanelere hasta akını sürdü. Nu-
mune Hastanesi'nde İntaniye
Servisi'nin tüm yataklannın
dolması üzerine, 5. Dahiliye
Servisi yeni gelen hastalar için
hazırlandı. Numune Hastane-
si'nde, koleralı hastalar için
kullanılan. ortası delik özel ya-
taklann dolması üzerine, yeni
gelen hastalann yataklanna
çadır bezi serildiği öğrenildi.
Gülhane Tıp Akademisi'nde de
(GATA), koleralı asker bulun-
duğu ve halen 100'e yakın aske-
rin tedavi altında olduğu öğre-
nildi.
önceki gün kireç kaymağı
verilmeye başlanan Ankara
Çayı'ndan sulanan sebze ve
meyvelerden kaynaklanan yo-
ğun bir kolera salgınının bulun-
duğu Eryaman boigesinin ka-
rantinaya alındığı bildirildi. Er-
yaman'daki toplu konut in-
şaatlannda çalışan işçilerin bü-
yük bölümünün de kolera ne-
deniyle tedavi altına abndıklan
belirtildi. Kolera salgınının yo-
ğun olduğu "Rüzgarlı Sokak"
adıyla bilinen Şinası Caddesi ci-
vannın da karantinada olduğu
kaydedildi.
R P'li belediye klorlamadı
Refah Panili Düovası Bele-
diyesi'nin içme suyu şebekesi ile
taşıma sulannı klorlamadığı
anlaşıldı. Kocaeli Valiliği tara-
fından dün yapılan açıklama-
da," Belediyenin mevcut olan su
şebekesinin ve daha önce bölge-
ye gelen su tankerlerinin klor-
lanmadığı anlaşılmıştır" dendi.
Valilik insanlann, "Kalp yet-
mezliği" ve "böcek ilacı"ndan
öldüğünü savladı. Kamuoyun-
da bir süredir tartışılan "RP'li
belediyeler aptes bozar gerekçe-
siyle suları kloriamıyor" iddia-
larını RP'li belediye yöneticileri
yalanlamasma karşın Gebze'de
sulann klorlanmadığının vali-
likçe doğrulanarak açıklanma-
sı. bu konudaki soru işaretlerini
arttırdı.
Kocaeli'ne bağlı Dilovası
beldesindeki kolera olayı konu-
sunda yetkililer ısrarla "kolera
yoktur" açıklamasını yapmaya
devam ediyorlar. Kocaeli Vali-
liği dün yaptığı yazılı açıklama-
da, "Dilovası bölgemiz, hızlı gö-
çün ve nüfus artışının yaşandığı,
insan onuru ile bağdaşmav an ge-
cekondulaşmanın bulunduğu, su
ve kanaüzasyon şebekesinin bu-
lunmadığı ve sanayinin yoğun
olduğu bir bölgedir. Bölgede ya-
şayan vatandaşların sosya-eko-
nomik ve kültürel seviyelerinin
düşük olması nedeniyle genel bir
beslenme bozukluğu da gözlen-
miştir. N'atandaşın içme suyu ih-
tiyacı tankerlerle sağlanmakta-
dır. Belediyenin mevcut olan su
şebekesinin ve daha önce bölge-
ye gelen su tankerlerinin klor-
ianmadığı anlaşılmıştır" dedi.
Kocaeli Vali Yardımcısı Ala-
attin Apaydın adına yapılan
yazılı açıklamada aynca ölüm-
lerin "kalp yetmezliği" ve "bö-
cek ilacT'ndan kaynaklandığı
Açıkta satılan sular sağlığunızı tehdit etmeye devam ediyor. (Fotoğraf:KAAN SAGANAK)
Hastalık aduııbaşı
İstanbul Haber Servisi - İstan-
bullular hastalık içinde yüzüyor.
Hastaneler ve sağhk ocaklan
uluslararası standartlarda tehli-
keli' sınıflamasında yer alan
"Gastroenterit" hastalıklarla do-
lup taşıyor. Saptanan mıkroplar
arasında "Tifo". "Tifüs'Y'Dizan-
teri", "Akut bağırsak enfeksiyo-
nu", "Amipü dizanteri". "İshal",
"Protozoa", "Hepatit A". "Lep-
tospiras", "Legoniella" ve bun-
lann değişik türevleri yer alıyor.
Bu mikroplar deriden akciğerle-
re, bağırsaklardan böbreklere
kadar vücudun hemen her bölge-
sini etkileyerek ölüme kadar va-
ran zararlar verebiljyor.
10 milyonluk İstanbul kenti
nüfusu ve yüzölçümüne y.akış-
mayacak ölçüde sahipsiz. Özel-
likle kent varoşlannda üreyen
gizli tehlike mikroplar yavılarak
tüm kenti etkisi altına alıyor. Si-
yasi çıkar hesaplanyla izin verilen
altyapısız İstanbul'un dış çem-
berlerinde ne bir denetim yapılı-
yor ne de altyapıya yönelik çalı-
şma. Mevcut kaynaİclar da gene
siyasilerin oy hesaplanyla oluştu-
nilan sağlıksız kentleşme sonucu
kirletiliyor. Barajlann su topla-
ma havzalannda bulunan kaçak
yapılann kanallan içme sulan-
mızı zehirlerken. hızla yok olan
dereler. göletler ve yeraltı sulan
da sanayileşme ve gene kaçak
yapılaşmayla kirleniyor. Bunlar
da çeşitli yollarla musluklanmıza
kadar ulaşıyor. Tüm bunlann so-
nunda da yetkililerin gizlemesine
karşın sudan kaynaklanan salgın
hastalıklar hızla yayılarak büyü-
yor. Hava sıcaklıklannın da etki-
siyle olimpiyatlara aday olan ve
'dünya kenti' diye lanse edilen
İstanbul'da onaçağ manzaralan
yaşanıyor. Uluslararası standart-
larda gelişmiş ülkelerde 'son 20
yıldır' hemen hemen hiç görülme-
yen hastalıklan ve mikroplan da
Türkiye'nin kalbi sayılabılecek
İstanbul'da hortlatıyoruz. Cum-
huriyet gazetesı olarak bir kam-
panyaya dönüştürdüğümüz
"Sağlıksız yaşam koşullarınm dû-
zeltilmesi için görev başma"
çağnmız sırasında gündeme ge-
tirdiğimiz "su", "çöp" ve bun-
lann sonucunda ortaya çıkan
"sağjık" konulanndaki araştır-
malanmız ve ortaya koyduğu-
muz belgelerle hastanelerin duru-
mu da gösterdi ki İstanbullular
mikrop içinde yüzüyor.
Hastaneleri tek tek tarayarak
yaptığımız araştırmalar sonu-
cunda su ve sudan kaynaklanan
hastalıklarla ilgili 12 çeşitli mik-
ropla iç ıçe yaşadığımız onaya
çıktı.
Sağlık Bakanı Kazım Dinç ile
tüm diğer yetkililerin "Kolera de-
ğil" diye ısrar etmesine neden
olan salgın sırasında "Tifo". "Ti-
füs"."Dizanteri". "Akut bağırsak
enfeksiyonu". "Amipli dizanteri",
"İshar". "Protozoa". "Hepatit
A". "Leptospiras". "LegonieUa"
ve bunlann değişik türevlerinin
insanlan etkilediği gerçeği çıktı
karşımıza.
'Özelleştirmeyi buhükümet yapaıııaz'
• Baştarafi 1. Sayfada
heyet, Ankara'daki görüşmeleri-
nin ardından 8 sayfalık bir "ön
rapor - aide memoire" hazırlaya-
rak özelleştirme uygulamalannı
değerlendirdi.
Geçen yıl Tofaş, Teletaş, Usaş
ve Sümer Holding kapsamındaki
özelleştirmelerle 4 satış işlemin-
den 350 milyon dolarlık gelir elde
edildiği anımsatılan ön raporda,
bu yıl Petlas, Süt Endüstrisi Ku-
rumu (SEK), Yem Sanayii, Et ve
Balık Kurumu (EBK), Sümer-
bank ve Turban la ilgili 330 mil-
yon dolarlık özelleştirme işlemle-
rinin, Özelleştirme Yüksek Ku-
rulu'nda 'kabul beklediği'ne dik-
kat çekildi. Tüpraş. Poaş, Erde-
mir, Petkim ve Deniz Nakliyat'ın
özelleştirilmesi ile birlikte 2.5 mil-
yar dolan bulacak bir global gelir
hedefınin gündemde olduğuna
dikkat çekilen raporda, "Bu he-
defe yoğun bir uygulama ile 1995
yılının ilk çeyreğinde ulaşdabilirdi,
ama şu aıida Türkiye'de ne yasal
ne de politik ortam buna uygun de-
ğildir" denildı.
Dünya Bankası raporunda,
özelleştirme uygulamalanna ters
düşen koşullar üzerinde durulur-
ken, şu görüşe yer verildi: 'Türki-
ye'de yakın geçmişte cereyan eden
gt'lişmeler, nükümetin özefleştir-
meyle ilgili hedeflerinin gercekleş-
mesini oidukça gückştirmiştir.
Koalisyon hükümeti, karar bekle-
yen işlemleri geciktirerek Kamu
Ortaklığı İdaresini (KOİ) zor du-
rumda bnrakmaktadır. SEK ve
Yem Sanayii ile ilgili olarak yeni-
den ihaleye gidibnesi ve ikind kez
onay beklenmea, özeUeştinneyi
geciktinnektedir.
Petlas gibi bir an önce özeDeş-
ürme bekleyen şirketler için, ge-
dkme yüzünden satış imkanı orta-
dan kalknuştır. özeUeştirmeyle il-
gili kanunun Anay asa Mahkemesi
tarafından iptali, hükümete yasal
bir dayanak btrakmamışrır. Hü-
kümetin, özefleştimıenuı destek-
lenmesi için kamuoyunu bilgilen-
dirme çabalan, programuı Türki-
ye ekooomisine ve vatandaşlara
getireceği faydalar yerine, özeileş-
tirmeden elde edikcek geürlere
odaklanması yüzünden zayrfkal-
maktadır. Kamuoyu bu nedenlerle
hükümetin programına yeterli
desteği göstermemektedir. Ayrıca
son mali kriz, kurumsal yatınmcH
larda Türkiye'nin ekonomik isrik-
ran üzerinde süpheler doğuraıuş-
tur. Bu durum. uluslararası piya-
salarda Türk hisselerinin fiyat-
lannı düşürmüştü."
Rapordakı 'Hükümetin özel-
leştinne stratejisi' başlığı altında
da. Başbakan Çiller'in tutumu
eleştirilerek şu görüşe yer verildi:
"Başbakan, Dünya Bankası'ndan
teknik damşmanhk ve mali
yardım yoluyla özelleştimıe uy-
gulamasına destek istediği zaman,
bükümetin stratejisi, 'ortaya
çıkan politik fırsat ortamında
hızlı şekilde hareket etmek' ola-
rak beürlenmişti. Bu strateji yürü-
memiş ve karamameler yoluyla
özelleştimıe çabalan, programı
durdurmuştur. 1985-1986'da hü-
kümet, büyük çaplı bir program
oluşrurarak o zaman diliminde
dünyada birçok ülkenin önüne
geçmişti. Bugün ise karşılaştınla-
bilir bütün ülkelerin gerisûie düş-
müşrür.
Mevcut programuı başarısızlığa
uğraması, Türkiye'nin içinde bu-
lunduğu uyum çabalanna zarar
verecek, uluslararası mali piya-
salardaki kredibilitesini ve buna
bağlı olarak uygun koşullarda
borç temin edebilmesi ûnkanuıı
.düşürecek, gümriik birliği çalış-
malarını engelleyecek ve Türkiye
ekonomisinin rekabet gücünü
azaltacaktır."
• Baştarafi 1. Sayfada
eylül ayında görevinin başına
döneceğini bildirmişti.
Hukukçu olan Wömer,
gençliğinde savaş uçağı pilotlu-
ğu yapmıştı.
1934 yılında Almanya'nın
Stuttgart kentinde doğan Wör-
ner, Heidelberg, Paris ve Mü-
nih üniversitelerinde hukuk eği-
timigördü. 1956yılındaHıristi-
yan Demokrat Birliği'ne
(CDU) girdi. 1965'te Federal
Meclis'e milletvekili secildi.
1972-76 yıllan arasında partisi-
nin Hıristiyan Sosyal Parti
(CSU) ile kurduğu koalisyon
hükümeti döneminde, savun-
ma sorunlanyla ilgili çalışma
grubunda görev yaptı. 1976-
1980 yıllannda parlamentonun
Savunma Komisyon Başkan-
lığı'na seçildi. 1982 yılında ise
Savunma Bakanı oldu. 1988'de
NATO Genel Sekreterliği'ne
seçilinceye kadar bu görevini
sürdürdü.
görüşü savunuldu. Apaydın.
kireç kaymağından yapılan
ilaçlann halka dağıtılmasına ve
şebeke suyu ile tankerlerdeki
sulann klorlanmasına da baş-
landığını söyledi.
Bu arada adının açıklanma-
sını istemeyen bir yetkili de son
bir ay içinde 2 bin kişinin su ve
benzeri nedenlerden kaynakla-
nan hastalıklar nedeniyle İstan-
bul'da hastanelere başvurduk-
lannı söyledi. İstanbul'da Sağ-
lık Bakanlığı'nın isteği üzerine
yapılan araştırmada hastane-
lerde; tifo, tifüs, akut bağırsak
enfeksiyonu, dizanteri, ishal ve
kanlı ishal ile bunlann değişik
türevlerinin tespit edildiği belir-
tildi. Bu hastalıklann içme su-
yu, kaynak sulan, tanker ve so-
kak çeşmeleri ile dere, deniz ve
göletlerden bulaştığı saptandı.
Diplomatlar bilgi istedi
Ankara'daki yabancı ülke
temsilcilikleri. Sağlık Bakanlığı
dahil ilgili kuruluşlardan. kole-
ra salgınıyla ilgili olarak başın-
da yer alan haberler konusun-
da bilgi istediler. İngiltere
Büyükelçiliği yetkilileri. dün
Cumhuriyefe verdikleri bilgıde,
kolera salgınıyla ilgili haberler
konusunda Dışişleri Ba-
kanlığı'na bir başvuruda bulu-
nulmadığını, ancak Ankara'-
daki su projelerinde çalışan çe-
şitli İngiliz fırmalanndan su-
lann kirlilik derecesi ve kole-
rayla ilgili bilgi istendiğini sö>-
lediler. Ankara'dan Almanya"-
ya giden bir Türk yurttaşında
da kolera mikrobuna rastlan-
ması üzerine. Almanya'nın An-
kara Büyükelçiliği'nin. Türk
makamlanndan konuya ilişkin
bilgi istediği öğrenildi.
Yabancı ülke temsilcilikleri-
nin, hükümetlerine konuyla il-
gili rapor iletecekleri bildirildi.
Enfeksiyon da yalanlandı
İçişleri Bakanı Nahit Mente-
şe. dün yaptığı yazılı açıklama-
da. yaptıklan araştırma sonucu
"Yurt çapında tehlikeli ve bula-
şıcı bağırsak enfeksiyonu vaka-
sına rastlanmadığım" söyledi.
Menteşe. açıklamasında. "Sa-
dece Erzurum, Diyarbakır, An-
kara, Adana ve Sürt ile Kocaeli
ilimiz Gebze ilçesine bağlı Dilo-
vası kasabasında aşırı sıcaklann
de etkisiyle, belirli düzeyde ba-
ğırsak enfeksiyonu vakalarına
rastlandığı anlaşılmıştır" görü-
şünü dile getırdı.
İçişleri Bakanfnın. Sağlık
Bakanlığı'nın da kabul ettiği
bağırsak enfeksiyonu salgını
haberlerini yalanlaması dikkat
çekti.
Bakanlıkta toplantı
TTB ve ATO ile salgın hasta-
lıklar konusunda çalışma baş-
latan Sağlık Bakanlığı. "kolera
yok" demek yerine, "akut ba-
ğırsak enfeksiyonları" konu-
sunda halkı ve belediyeleri
uyarma karan aldı. Bakanlık
yetkilileri. dün ATO ve TTB
yöneticileriyle bir toplantı ya-
parak "durumun acilliği" yü-
zünden halkın \e belediyelerin
uyanlması amacıyla ortak bir
metın hazırlamayı kararlaştır-
dılar. Toplantıda. alınacak ön-
lemlerin gazete ve lelevizyonlar
aracılığıyla halka duyurulması
görüşü benimsendi.
Toplantıya katılan bir he-
kim, bakanlığın kolera vakala-
nnı "ulusal gurur" sorunu yap-
tığını belirterek " O ismi söyle-
memek gibi bir mantıkla işler
yürümüyor. Toplantıda 'kolera
yok° demenin, bakannğa olan
güveni sarstığını dile getirdik.
Bakanlık, btından sonra °yok'
sözcüğü yerine, konınma yön-
temlerinin anlatılması karanna
vardı" diye konuştu.
Kolerayı bildirmeyen
doktora soruştuıma
Sağlık Bakanlığı Müsteşar
Yardıması Miski. kolera vaka-
sına rastlayan ve bunu bakanlı-
ğa bildirmeyen hekimler hak-
kında soruşturma açılacağım
söyledi.
Gaziantep Çocuk Hastanesi
acil senisinde görev yapan bir
pratisyen hekimin, gelen hasta-
ya kolera tanısı koyduğu ve
hastalığın adını açık açık
yazdığı için hastane yönetimin-
ce ihtar cezasına çarptınldığı
bildirildi.
Alpago'ya
tepki istifası
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Kadın Statüsü ve Sonın-
lan Genel Müdürii Selma Acu-
ner, Devlet Bakanı Önay Alpago
tarafından görevden ahndığına
ilişkin haberleri yalanlayarak Al-
pago'nun tutumuna tepki göster-
mek için istifa ettiğini belirtü.
Acuner, yaptığı yazılı açıkla-
mada, görevden alınmasıyla ilgili
olarak şunlan kaydetti:
" Sayın Bakan'ın benimle çalı-
şmaya devam etme isteğini belirt-
mesine rağmen, çauşma ilkelerime
aykırı düşrüğü için göreve de-
vamımı olanaksız kılıtııştır."
OLAYLARIN
ARDHNDAKI
GERÇEK
• Baştarafi 1. Sayfada
Varılan rtoktada TÜSİAD
Başkanı Sayın Komili, şunla-
rı yazmak gereksinimini duy-
maktadır:
"Devletin küçültülmesi ge-
rektiğinden söz edildiğinde,
akla önce özelleştirmenin
gelmesi doğru olmakla birlik-
te, uzun vadeli bir bakış be-
nimsenecekse, konuya daha
geniş bir perspektifle yakla-
şılmalıdır. Bugün devletin ye-
rine getirdiği her hizmetin,
teknoloji, kaynak ve kadro
açısından gözden geçirilme-
si gerekir. Hedef, daha küçük
ama daha güçlü, daha dona-
nımlı bir mekanizma
kurmakolmalıdır."
Bu görüşler, hükümetin
özelleştirmeyi; kalkınmayı hı-
zlandıracak bir araç olarak
kullanma yerine, bir gelir ka-
pısı olarak kullanma isteğinin
çarpıklığına açıklık kazandır-
maktadır.
Hükümetin, demokratikleş-
meyi gerçekleştirmede yan
çizmek için her fırsatta bazı
komşularımızı ima ederek
öne sürdüğü "Türkiye'nin
stratejik konumu"r\ü, özel-
leştirme söz konusu oldu-
ğunda göz ardı ettiği, özellik-
le PTT'nin özelleştirilmesi
tartışmalanndan bilinmekte-
dir.
Bu çifte standart, anayasa-
nın emredici hükümlerine
karşın yasa yapma yerine ka-
nun hükmünde kararname-
lerle Özelleştirmeyi gerçek-
leştırmek yolundaki inatçılık-
ta da görülmektedir.
Özelleştirmeyi gerçekleş-
tirmek için "özelleştirme tut-
kusuna kapılmanın" yeterli
olduğunu sanan Sayın Çiller,
önce Anayasa Mahkemesi'-
nin yerınde kararları ile orta-
da kalıvermişti. Bu kez de
Dünya Bankası'ndan yansı-
yan olumsuz yargı düşündü-
rücüdür.
Benzer gerekçeler, bu kez
de önemli bir mali kaynaktan
yoksun kalmasına neden ol-
muştur.
Dunya Bankası'nın askıya
aldığı yüzbin dolarlık kredi,
miktar bakımından belki
önemli değildir; ancak, bu gi-
bi kararların anlam bakımın-
dan ağırlık taşıdıkları bilin-
mektedir.
Sonunda rüzgarın üfürme-
si ve suyun götürmesine bağ-
lı umutlarla yola çıkan özel-
leştirme yelkenlisinin, önce
suyu bitmiş, sonra da rüzgarı
kesilmiş görünüyor.
•••
25yılsonra
yeniden
özgürce
Bundan 25 yıl önce 400 bin
kişinin yağmur ve çamura
aldırmadan üç gün boyunca
aşk. barış ve muzikle
kutsandığı \\ oodstock'un
ikincisi bu efsanevi olayı genç
kuşaklara da y aşatmayı
amaçlıyor. Woodstock 94 de
6O'lı yılların hippi kuşağını bir
araya getiren orijinal festival
gibi Nevv York'a iki saat
uzaklıktaki Saugerties
kentinde düzenleniyor.
Toplam 180 bin biletin
satıldığı bildirilen
organizasyona yeni gruplann
yanısıra Crosby. Stills and
Sash. Carios Santana. Bob
Dylan gibi eski miizisyenler
de katılıy or. Ancak iki
festival arasındaki
benzerlikler burada sona
eriyor.
İçki veuyuşturucunun
y anı sıra dışarıdan yiyecek
getirmenin bile yasak olduğu
VV oodstock 94"te çok sıkı
güvenlik önlemleri alınmış.
60'ların kural ve barikat
tanunay an hippilerine
karşıhk \\ oodstock 94'e
katılan gençler. içeri
girebilınık için çantalannı
arayan güvenlik görevlilerinin
ve metal dedektörlerinin
önünde sabıria kuy rukta
beklediler. Müzik
maratonunda görev yapan
güvenlik y etkilileri 4'ü alkol
bulundurmaktan l'ide
marihuana taşımaktan 5
kişinin tutuklandığını
biklirdiler. Ancak tüm bu
önlemlere karşın 15-17
Ağustosl969tarihindeki
efsanevi festiv ali anmak için
bir araya gelen yüzlerce
kişinin çadırlan altında
marihuanalarını içtikleri
belirtiliyor.
Ehbyetımi kaybettim.
Hükümsüzdür.
ALİRIZA UYAR
34 W 878 plakab araan ruhsata
kaybolmuştur. hükümsüzdür.
A.TVRHAMYAR