26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4TEMMUZ1994 PAZARTESİ HABERLER TSrmhPvat • ANKARA (AA) - Türkiye ve Hırvatıstan arasında, kara ve deniz taşımacılıgı alanlannda ışbiriıği anlaşmalan hnzalandı. Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin ve Hırvat meslektaşı Mate Graniç tarafindan imzalanan anlaşmalar, iki ülke arasındaki iyi ilişkilerin göstergesi olarak nitelendiriliyor. Çetin, imza töreninde yapüğı açıklamada, söz konusu anlaşmalann Hırvaüstan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin altyapısını oluşturma acısndan önem taşıdığını söyledi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirerin Zagreb ziyaretinde de, iki ülke arasında dostluk ve işbirliği anlaşması imzalanacağmı kaydeden Çetin, Türkiye ve Hırvaüstan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için, hertürlüçabanın sürdürüleceğını belirtti. Bakan eşleri şikayetçi •ANKARA (UBA)-Siyasi kuüslerde hareketli günkr yaşanırken bu durumdan sadece bakanlar değıl, bakan eşleri de rahatsız. Bakanlann eşleri, evde kendilerine zaman aynlmamasından şikayet ederken eşlerinin bakan olmadan önceki rahat zamanlannı özlediklerini söylediler. Sanayi veTicaret Bakanı Tahir Köse'nin eşi Fazilet Köse, eşi Tahir Köse'nin yoğun çalışması nedeniyle ortak uğraşılara zaman bulamadıklannı belirterek "Eşim evi sadece yatmak için kullanıyor" dedi. Fazilet Köse, eşinin dağınıklıklara tahammülü olmadığını da öne sürerek şunlan söyledi: "Evde boş zamanlannda kütüphane düzeltmekten çok hoşlanır. Kitaplann ayru boyda, aynı kalınlıkta olinasına özellikle dikkateder. Dağınıklıklan düzeltmekten keyif alır." ANAFtataban tatil istemiyor • ANKARA (ANKA)- ANAPGenel Merkezi'nin çalışmalannı yeterli bulmayan parti tabanı, "Tatil yapmayın, Türkiye'yi harmanlayın" mesajı verdi. ANAPGenel Başkanı Mesut Yılmaz ve genel başkan yardımcılanna mektup ve faksiaria gelen mesajlar toplanarak değerlendirildi. Mesajlarda ağırlığı, milletvekillerinin seçim bölgelerindeçalışmalan isteği oluştururken şu görüşlere yer verildi: "Türkiye'yi harmanlamak zorundayız. Vatandaşın ayağına inmeliyiz ve poliüka üretmeliyiz. Genel başkanımız, Türkiye'nin meseleleriyle yakından ilgilenmelidir. Ekıpçalışması yapılmalıdır. Bu nedenle bu yaz hiç"kimse, ama hiçkimse tatil yapmamahdır ve çalışmalıdır." Yılmaz İstanbul'da • ANKARA (ANKA)- ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Beykoz, Fatih ve Yalova'daki seçimlerden önce Istanbul'u turlayacak. ANAPGenel Başkanı Yılmaz, yann yapacağı basın toplanüsından sonra Bahçelievler Belediyesi 'ni ziyaret edecek. 5 temmuz salı günü Büyükçekmece ve Fatih'e gjdecek olan Mesut Yılmaz, buralarda şehir turu atacak. ANAP lideri üç gün sürecek Bursa programına ise 6 temmuzçarşamba günü başlayacak. • BtTLİS (AA) - Yeni Parti Genel Başkanı Yusuf Bozkurt Özal, "Türkiye'nin maddi ve manevi meselelerini biz çözeceğiz" dedi. Parti binasının açıhşını yapmak üzere Bitlis'e gelen Ozal, vatandaşlara hitaben yapüğı konuşmada, 8'ind Cumhurbaşkanı merhum Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın bıraküğı yerden kendilerirun başladığını belirterek şunlan söyledi. "Bundan 5-6 yü önce Türkiye'de kutuplaşmalar yoktu. Işsizlik bu boyutlara gelmemişti. Bankalar kapanmıyordu. Demek ki Türkiye'de bir şeyler yanlış gidiyor. Sürücüsü arabayı camura sapladı. Onu bizim paıtimiz çamurdan çıkarabüır. Türkiye'nin maddi ve manevi meselelerini biz çözeriz. Güneydoğu meselesiru de biz çözüme kavuşturacağız." Romanlannız ve Ansiklopedileriniz yerinizden ahnır. Tel:5540804 Cezayir'in kurtuluşuna destek Haziran 1994 gûnlüga- zeteanılannda;"Anka- ra Radyosu'nda 16 Ey- lûl 1960 günü MBK'den bazı üye- lerin imzasıyla bir bikfiri yayı- mlanıyor. BÎı bildiri ile Cezayir kırtuluş hareketinin destekkne- ceğj açıklamyordu. Cezayir kur- tuluş hareketine yardımı organize eden ve söz konusu büdıriyi yayı- mlayanlar, MBK içindeki Tür- keş yanhlan kü" deniliyor. Hani deveye sormuşlar ki, "Boynuıı neden eğriT" O da yanı- tlamış: "Nerem doğru ki?" Bu sözlerin hepsi yanlış. Sadece 16 Eylül 1960 tarihi doğru. Bu doğ- ru ile ilintili olarak doğru ve ger- çek, aşağıdaki gibidir: 16 Eylül 1960 tarihü ve 10605 sayılı Resmi Gazete'de 27 Mayıs ihtilal döneminin çok önemli ta- rihsel bir belgesi yayımlanmıştı. Resmı Gazete'nın kararnameler bolümünde. "Milli Birtik Komi- tesi'nin direktifi" ve "Miffi Birtik Komitesi'nin memleket sorunlan üzerinde temeJ görüşleri" yayı- mlanmış ve bunlar Ankara Radyosu'nda MBK'nin bildiri- leri olarak okunmuştu. Bu, 20. yüzyüın ilk bağımsızlık savaşını vermiş ve mazlum uluslann, özellikle de Müslüman halklann özgürlük arayışlanna önderlik etmiş bir ulusun özüne ve Atatürkçü bir doğrultuya dönüşü idi. MBK'nin görüş ve direktifleri olan bu bildirilerde, rüm ülke so- runlan, anayasa ve seçim yasa- lanndan, iç ve dış poliükalar- dan. ekonomik ve kalkınma, sosyal güvenük sorunlanna ka- Dl yönetiminin Cezayir ulusal kurtuluş hareketi karşısındaki tutarsız dış politikasına tepki olarak, "Milletlerin hürriyet uğrundaki mücadeleleri desteklenecektir" denilmiştir. Bu, dış politikamızda bir atılım ve bir yenilikti. Bildiriler ne Madanoğlu adına, ne Türkeş adına yayımlanmrşh. MBK Başkanı imzasıyla ve Orge- neral Cemal Gursel ismiyle ve Tûrk Silahlı Kuvvetieri Başkomutanı diye yayımlanıyordo. 2. Sayın Inönü ve arkadaşları sıhhat ve seiamettedirler. hemen çözmek ve uzun vadeli olanlann Madanoğlu, radyoda İsmet Pasa'nın esaslannı saptayarak, oianak ve zaman sağlık haberini \a\ınlatmıştı. Ben de be- dar hef şey görüş ve direktiflere bağlanı- yu ne yapacaklardı? yor ve o günlerin "Kısa vadeli sonınlannı Sayın Türkeş, "thtilalin ilk günJerinde Madanoğlu, içinde uygulamasına girişmek ve yöneti- mi, hazırhklanvla beraber, en geç 1961 sonbahannda yeni iktidara devretmek"- tensözediyordu. 2 bin top verildi mi? men ardından 'Sa>m Celal Bayar da sağ ve sıhhattedir' diye bildiri yayudattmı" dıyor. Sayın Türkeş'in bugün bu konuda da sıyasal amaçlan doğrultusunda hayal üretüğı görülmektedir. Gerçekler bu si- yasal amaçlar doğrultusunda çarpıülı- yor. 27 Mayıs'ın ilk iki gününde yayım- lanan MBK bildirilerinde bu konuya üiş- kin olanlan üç adetür. Şunlardır Milli Birtik Komitesi'ran 8 numarau bil- dirisi: "Başbakan Adnan Menderes Bu bir MBK karanydı. Hazırlanması- nda Mustafa Kaplan'dan Kadri Kap- buı'a, Orhan Kabibay 'dan Sami Küçük'e, Numan Esin'den Kamil KaravelioğJu'na kadar hepimizin cmeği vardı. 16 Eylul 1960'ta yayımlanmışü. Bun- Mahve Bakanı Hasan Polatkan da Kü- da "ne sadece Türkeş yanbsı bir kıson tahya yolunda yakalanarak Ankara'va MBK üyelerinin imzası" ve ne de "Ceza- getirümiş ve diğer hükümet üyeleri gibi yir kurtuluş hareketine yardınun organize konınma altına alınmıştır. Imza: MBK ediMiği"' söz konusu ıdı. El altından el- Başkanı." bette yardım yapılmalıydı Yapılmıştır da. Ancak bunun sınırian da herhalde "2 bin top verikfi" gibi ölçü dışı boyutlarda olamamışür. 2 bm top 500 batarya eder. Cezayir direnişçileri 500 batarya topçu- ve Milli Biriik Komitesi'nin 18 numaralı bikmisi: "1. Tûrk Silahlı Kuvvetleri bütün ycaita Tûrk ulusumın yardımlarıvla kan dökül- meksizin dunıma egemen olmuştur. 3. Eski hükümet üyeleri tamamen em- niyet altına alınmıştır. 4. Vatandaşların bilgilerine sunanm. İmza: Orgeneral Cemal Gursel, MBK Başkanı \e Türk Silahlı Kuvvetieri Baş- komutanı." Milli Biriik Komitesi'nin 26 nolu bildi- risi: "1. Emniyet altına aünan eski muhte- rem hükümet ve devlet başkanlan ve ba- kanlann hayatlan hakkında Türk milleti huzurunda verdiğimiz söze sadık bulun- maktayız. Endişe edilecek herhangi bir durum söz konusu değildir. 2. Kan dökülmeden başanlan olumlu çahşmalanmızı baltalamak bedbahtlığını gösterecek, kardeş kavgasına sebep ola- cak bozguncular kesin olarak bilmelidirler ki, yapacakları en ufak bir hareket insafst- zca bastınlacak \e halen havatları emni- yette bulundurulan kişüerin sonları tehli- keye düşecektir. İmza: Orgeneral Cemal Gursel, MBK Başkanı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı." Bu konuda başka hiçbir bildi- ri de yoktur. Sayın Türkeş yu- kandaki şu üç bildırinin hangisi- nın neresınden esinlenerek "Ma- danoğlu radyodan İsmet Paşa'- nın sağlık haberini yayınlatmca ben de hemen ardından 'Celal Bayar da sağ ve sıhhattedir' diye bildiri yaymlattım'' dıyebiliyor? Bu bildiriler ne Madanoğlu adı- na, ne Türkeş adına yayı- mlanmışü. Milli Biriik Komitesi Başkanı imzasıyla ve Orgeneral Cemal Gursel ismiyle ve Türk Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı diye yayımlanıyordu. Son 26 nolu bildirideeskilerden sözedi- lirken Celal Bayar'ın adına, gö- rüldüğü gıbı, yer venlmedı. Kul- lanılan "muhterem" tanımla- ması sonradan bazı kişi ve çev- relerce yadırgandı. Ama boz- guncu davranışlar yapıhrsa, bu- nun insafsızca basünlacağı ve emniyette bulundurulan bu kişi- lerin sonlannın tehlikeye düşe- ceğı de bıldıride yer aldı. Karaman'la ilgili bölüm 25 Haziran 1994 tarihli gaze- tede çıkan anılannda Sayın Tür- keş. benımle ilgili olarak şunlan söylemektedır: "Milli Birük Komitesfne DP tabanına dayah bir parti kurmak önerimi komiteye getirdiğimde CHP ile temasta olan arkadaşlar buna siddetle karşı çıkOlar... Ko- mitenin büyük çoğunluğu benim tesirim altında idiler. MBK'de 10-12 kişi bana karşıydı. (Bun- lann arasında benim ismimi de sayıyor.)... Suphi Karaman çok zaman bize yakın. Fakat çok tesir altında kalan bir durumu var. Beraber görüşüyonız, an- laşıyonız. Fakat anlaşrığımız konu MBK'de görüşülürken bakıyoruz öbür ta- rafa kaymş." Saym Türkeş'in bu sözlerinin başı ile sonu birbiriyle çelişkili. Bu hemen görü- lüyor. Bu konunun aynnüsına şimdilik gir- mek istemiyonım. Sayın Türkeş'in aru- lanna yanıt vermeyi, sadece bu arulann ta başından ben gördüğüm çok sayıda yanbş ve yanılgılannı tarih önünde dü- zeltmek için düşündüm. Mümkün oldu- ğu kadar yorumdan kaçınıyorum. Ancak şimdilik sadece MBK'deki bu gruplaşmanın başından ve sonundan bi- rer anımı söylemekle yetineceğim. Tem- muz ayı ıçerisinde Türkeş'in el altından DFlılere "Dağümaym, biz parti kura- cağız, sizinle bir olarak siv aset > apacağız" dedığı habennı aldım. YARI\: Tûriteş hülâ aynı amuçpeşinde 'Laiklik ve Demokrasi Paneli'nde konuşmaalar görüş birliğine vardılar "Türkiye soluköktendinci hareketler karşısında birlikte hareket etıııeli" • Sıvas katliamınıanmaetkinlikleri çerçevesinde düzenlenen 'Laiklik ve Demokrasi Paneli'neyazarAzizNesin, gazetemiz yazan Oral Çalışlar, Doç. Dr. Alaaddin Şenel, Prof. Dr. Leziz Onaran ve araştırmacı Nejat Birdoğan katıldılar. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sı- vas katliamını anma programı çerçeve- sinde düzenlenen "Laikhk ve Demokra- si Paneli"nde konuşmacılar, Türkiye'- deki sol hareketin, gerici ve köktendinci kalkışmalann yaygınlaşmasına karşı birlikte önlem alması gerektıği konu- sunda görüş birliğine vardılar. Ankara'- da 3. gününü tamamlayan Sıvas katlia- mını anma etkinlikleri. dün Çankaya Belediyesi Mezat Salonu'nda, 68'liler Birliği Vakfı, Pir Sultan.Abdal Kültür ve Tanıüm riernekleri. İnsan Haklan Eterneği, Çağdaş Hukukçular Derneği'- nin birlikte düzenlediği panelle sürdü. Önceki gün düzenlenen Sanatçılar Ku- rultayı'nın uzantısı havasında geçen panele, yazar Aziz Nesûı, gazetemiz ya- zan Oral Çahşlar, Doç. Dr. Alaaddin Şenel, Prof. Dr. Leziz Onaran ve araşür- macı Nejat Birdoğan kaüldılar. Toplan- AzizNesin Oral Çahşlar tıyı Mehrnet Cengiz yönetti. Yorurnla- nyla önceki toplantıda "aüuş" toplayan Yazar Nesin, dünkü panelde de benzer bir konuşma yaparak kendisinin çözüm için bir formül öneremeyeceğini söyledi ve "Lütfen dûsünelim" dedi. Atatürkçü olmadığını. ancak Atatürk'e saygı du- yulması gerektiğini söyleyen Nesin'in yakaanda küçük bir Atatürk broşu ol- ması dikkat çekti. Nesin, Atatürk döne- minde demokrasi olmadığına ilişkin tartışmalara şöyle açıklık getirdi: "Atatürk döneminde demokrasi yoktu elbette. Bu, Atatürk'ün demokrasiyi bil- mediğinden ya da istemediğinden değildi. Ancak, Atatürk döneminde demokrartk- leşme vardı. Şimdi ise içi boşaltılmış bi- çimsel bir demokrasi var. Oysa önceükle Atatürk'ün y aptığı demokratikleşme et- kinlikleri başlatılmalı. hızlandırılmalı." Doç. Dr. Alaaddin Şenel"ın "Ben laik ve demokrat değiüm" diye başlayan ko- nuşması köktendeğişimci gençdinleyi- cilerin "alkışlaruıa" neden oldu. Sihirsel düşünüşün sınıflı topluma geçiş döne- minde geliştirildiğini söyleyen Şenel, bu "senrirmenin" sırufsal farkülaşmayı meşru birdüzeneğe oturtmak için oluş- tuğunu savundu. Şenel, laiklığın sözlük anlamının "başkalarının inançlarına >e inançlarımn gereği ibadetlerini yerine ge- tirmelerine müdahale ctmemck" olduğu- na dikkat çekerek, "Bu, insana saygı duymak değildir. Çünkü ben > anlış bir bi- çimde yaşadığına inandığım insana bumı söylerim. Doğrusunu göstermeye çaiışı- nm. İnsana saygı duymak böyle olur" dedi. Şenel, somut bir çözüm yolu gös- tererek mesleklere göre y asama meclis- leri oluştunılmasını önerdi. Oral Çalış- lar. daha çok şiddet kavramı üzerinde durarak. Şenel'e katıldığını; ancak de- mokrasinin. burjuva sıyasal düzeni ol- maktan, toplumsal hareketlerleçıkan- labileceğıni savundu. Türkiye'yi yöne- tenlerin uzun zamandır değişmedığine dikkat çeken Çalışlar. toplumsal hare- ketlerin bu yöneticilerin değişmemesine karşın toplumsal yapıyı ve yönelimı de- ğiştirdiğini. asıl belirleyicinin toplum olduğunu söyledi. Konuşmacılardan Birdoğan, İslam dinının ve köktendinci- lerin sanata ve kültüre nasıl baktıklan- na değınirken; Onaran, bir doktor ola- rak gerici güçlerin güçlenmesine nasıl baktığını anlattı. Kfr Komisyonu Çetîn'în peşinde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM KİT Komisyonu. buyılkı denetim çalışmalannda olay bürokrat haline gelen ve Dışişleri Bakanı Hiiunet Çetin'in yeğeni olan Türkıye Gübre Sanayi AŞ (TÜGSAŞ) Genel Müdür Yardıması Doğan Çetin'in peşini bırakmıyor. Kornisyon Başkanı Hamdi Cçpuıarlar, TÜGSAŞ'ın hesaplannın ele alındığı komisyon toplanüsında, milletvekillerinin eleştinlerine da> anamayarak. "Böyle bir komisyonda bulunmaktan hicap duyuyorum" sözleri nedeniyle TBMM'ye hakaretten kısa birsüre gözaltında tutulan Çetin'in görevden abnması için harekete geçti. Üçpınarlar, TBMM'ye hakaret eden bir bürokratın bu görevde kalamayacagını belirterek Sanayi ve Ticaret Bakanı Tahu- Köse^den Çetin'i görevden almasını istedi. Üçpınarlar. Çetin'in görevden alınması talebini, Köse'ye sözlü olarak ilettiğini, bugün de yaalı olarak bildireceğini söyledi. Köse'nin, bakanlık teftiş kurulunu harekete geçireceği yönünde söz verdiğini ifadeeden Üçpınarlar. aynca cumhuriyet savcılığına da suç duyurusunda bulunacağını bildirdi. Komisyonda, TÜGSAŞın faaliyetleri ile ilgili bazı usulsüzlüklerin de saptandığını bildirdi. YetkiYasası Anayasa Mahkemesi'nde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi, özelleştirme ile devlet teşkilaunda ve personel rejiminde değişiklik yapılması için hükümete ka- nun hükmünde kararname (KHK) çı- karma yetkisi veren yasalann iptal istem- lerini bugün esastan görüşecek. Anayasa Mahkemesi, ANAP'ın baş- vurusu üzerine, 3990 sayılı "devlet teşki- tah ve personel rejiminde değişiklik yapd- masma flişkin hükümete KHK çıkarma yetkis veren yasa" hakkında 'Şürutmeyi durdurma" karan vennişti. Mahkeme, bugün aynca ANAP'ın 3990 sayılı Yetki Yasası'na dayanılarak çıkanlan 6 KHK'ye ilişkin yapüğı iptal istemi ve yü- rütmenin durduruİmasıru içeren davada da ilk incelemeyi yapacak. Anayasa Mahkemesi, Yetki Yasası'nın iptali iste- miyle açılan davada, yürüünenin dur- durulması istemini reddeunişti. TerArdeGaybkrapor-.9bln2a5terttristeleaeclrildl Menteşe: PKlfmnetkisiyüzde350azakh ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Doğu ve Güneydo- ğu'da PKK'nin etkisinin geçen yıla oranla yüzde 350 azaldığını belirterek 1994'ün ilk 6 ayında ise 2 bin 90'ı ölü olmak üzere toplam 9 bin 285 teröristin ele geçirildiğini bildirdi. İçişleri Bakanı Menteşe, dağdaki gençlere, "Devlete sığının" çağnsını yinelerken PKKnın kısa süre sonra "kendi yok olu- şunu ilan edecegini" savundu. Menteşe, terör olaylan açısından yı- lın ilk 6 ayında sürdürülen çalışmalan değerlendirirken devletin hukuka ve insan haklanna dayab demokratik bir anlayışı eksiksiz uygulayacağını söyle- di. Menteşe, güvenlik kuvvetlerinin operasyonlarda ele geçirdiği 9 bin 285 •Dağa çıkan gençlere de devlete sığmmalan için çağn yapan içişleri Bakanı Nahit Menteşe. "PKK önümüzdeki günlerdeyok oluşunu kendisi ilan edecektir" dedi. terönstten 4 bin 293"ünün Olağanüstü Hal Bölgesi'nde yakalandığını bildirdi. Bu yılın ilk 6 ayında 3 bin 374 olayın kayıtlara geçtiğirü, bu rakamın geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 42.5 oramnda artış gösterdiğinı behrten Menteşe, "Ancak bu artış tamamıyla güvenlik kuvvetlerimizin terörist unsur- lara karşı sürekli olarak yapmak- ta olduğu operasyonlardan kay- naklanmaktadır" dedi. PKK'nin geçen yıla oranla yüzde 350 oramnda güç kaybına uğradığıru vurgulayan Menteşe. "PKK'nin yeniden toparlanması ve gerek mi- litan, gerekse sempatizan ve lojis- n'k destek yönünden eski gücüne erişebibnesi artık mümkün değil- dir'' görüşünü savundu. Mente- şe, terör örgütü tarafından "kandırılan" gençlere de şu çağnyı yaptı: "GeBniz, devlet güçlerine teslim olumız ve zaman kaybermeden, devletin sağlamtş olduğu imkanlardan yararlanınız. Her şeye rağmen devleti- miz pişmanhk duyanları bu topluma tek- rar kazandırma arzusundadır. Bu ülke- de herkes kardeş olarak doğmuştur, öyle de yaşayacaktrr." BİZ BİZE ERDAL ATABEK Çocuklara Örnek Olmak! Geçen pazar günü Küçükyalı Çocuk Yuvası'nda yapı- lan bir törene katılmıştım. Burası Sosyal Hizmetler Ku- rumu'na bağlı bir kuruluş olarak 200'den fazla çocuğun yetişmesine hizmet veriyordu. Müdür-anne Ayter Ha- nım, daha önce ve şimdi çalışan öğretmenlerin, mudür- babaların, kurum yetkililerinin, Koruma Derneği yöneti- cilerinin katıldığı duygulu bir toplantı oldu. Daha önce göremediğim için kendimi eleştirdiğim, o gün geldiğim için mutlu olduğum bu yuvada yaşayan, yaşamayı öğre- nen, çevrelerine başka çocuklara göre çok daha dikkat- le, çok daha ayrıntılı, hem tedirgin hem soran gözlerle bakan çocuk-gençleri anlamaya çalıştım. Burası onların eviydi, burada çalışanlar onların aileleriydi, öbür çocuk- lar da kardeşleriydi, arkadaşlarıydı. Konuşmamda "ko- runmaya muhtaç çocuklar" deyiminın kaldırılmasını, onlara "bizim çocuklanmız"denmesini önerdim. Çünkü ne yazık ki kulaklarımızı tırmalamamış olan "korunma- ya muhtaç çocuklar" deyimi, korunanları ezen, koruyan- ları egemen kılan bir anlayışı dile getiriyordu. Bu kurum- lar "bizim çocuklanmız"kurumuolmalıydı. Çünkü onlar gerçekten de "bizim çocuklanmız"6\. Sadece kendi ka- nından olanlarayakınlık duyan, geri kalanları yabancıla- yan anlayışı içimizden de dilimizden de çıkarmadan nasıl "sosyal" olabilirdik? Çocuklar dikkatle dinledikleri konuşmaları çok iyi değerlendirdiler, sonradan yanımı- za gelerek düşündüklerini söylediler. Ama büyüdükçe değişeceklerdi, belki de başka şeyler düşünecekler, başka türlü davranacaklardı. Çünkü bu toplumun büyük- leri onlara böyle örnek oluyordu. ••• Çocuklara nasıl örnek oluyorduk? Bu soru çocukların gelişiminin belki de en can alıcı sorusudur. Çocklar, kendilerine "nasıl davranmalan gerektiğini" söyleyen büyüklerini dikkatle dinlerler, sonra da aynı konularda o büyüklerin nasıl davrandıklarına daha büyük bir dikkatle "bakarlar." Arada fark gördükleri zaman, arada çelişki gördukleri zaman hemen ayırdına varırlar, başlangıçta bunu söylerler. Ama söyledikleri zaman azarlanınca, aşağılanınca ya da dövülünce artık söylemezler, ama her zaman bu çelişkileri görürler. O zaman da hayatın içinde rahat etmek için, kendini avantajlı kılmak için "bü- yükler gibi yapmak gerektiğini'' düşünürler, bunu uygu- larlar. Şimdi bu çocuklar da ılerdeki hayatlarında bura- da öğrendikleriyle mi yaşayacaklardı, yoksa toplumdaki "başanlı" büyüklerin yaptıklarını yaparak mı yaşaya- caklardı? Çocuklara nasıl örnek oluyorduk? O gün aklı- mın bir yanı hep bunu düşündü ••• örneğin "yalan soylemenin çok kötü bir şey olduğu- nu" öğrenen bir çocuk büyüklerindeki uygulamayı böyle mi görüyor? Yoksa "duruma, yerine, sırasına, icabına göre" yalan soylemenin yararlı, gerekli, hatta zorunlu oldugunu mu öğreniyor? Toplumun her alanında kol ge- zen "yalanlar'ın hangi gerekçelerle ne denli çok oldu- ğunu öğrenen bir çocuğa "sakın yalan söyleme"demek onun zekâsıyla alay etmek olmuyor mu? Evdeki hayattan resmi yalanlara kadar yalanın her türünü, her rengini, her boyutunu görüp yaşadıktan sonra bir çocuk neden bu kolaylıktan yararlanmasın? "Başkalarından para istemenin" ayıp olduğunu öğre- nen bir çocuk ilerde "banka kredisi" denen sistemin nasıl modern bir yaşama biçımı olduğunu öğrenınce na- sıl düşünmelidir? Devlet büyüklerinden "önemli olan borçlu olmak değil, borç alacak itibarı olmaktır" sözleri- ni duyan bir çocuk başkalarından para istemenin değil de para isteyınce alamamanın ayıp olduğunu düşünür- se haksız mı olacaktır? "Başkalarının paralannı kullan- manın"başanlı işadamlığınıntemel kurah olduğunu öğ- renen bir çocuk "emeğiyle çalışıp kazanmayı" hedef edinecek midir acaba? "Kazan da nasıl kazanırsan ka- zan" kuralının pek gözde olduğunu anlayan bir çocuk kazanmaya mı çalışacaktır, yoksa nasıl kazandığına dik- kat etmekle zaman yitirmeyi mi önemli görecektir? "Düşündüklerini korkmadan söylemelisin" kuralıyla yetiştirilen bir çocuk, düşündüklerini yazdıkları için hap- se giren yazarları öğrendiğı zaman "konuşmayı"mı yeğleyecektir, yoksa "susmayı" mû "Özgür kuşaklar yetiştirmek" martavalını her fırsatta söyleyen yetkilile- rin bu durumda nasıl olup da bunları söyledıklerini aklı- nın neresine sığdıracaktır? Bir düşünce tartışmasının nasıl yapıldığını gördükten sonra bir çocuk, en iyisinin, "başka türlü düşünenin kafasına vurup da susturmak o/- duğunı/'düşünmemesi olanakh mıdır? Sıradan vatandaş yapınca devletin üstüne çullandığı nice işin (usulsüz villa yaptırmak, trafik suçu işlemek, ol- madık yerde silah atmak, kredi almak, iş takip etmek...) yetkili kişiler tarafından yapılmca hiçbir şey olmadığını öğrenen bir çocuk için kurallar mı önemli olacaktır, yok- sa yetkili bir kişi olmak mı? O gün pırıl pırıl çocukları izlerken bunları düşündüm. Bütün çocuklara "öğretmek istediklerimizi" düşündüm. Aslında dünyaya gelen bütün çocuklarımıza uygun bir yaşlarında "ormanımıza hoş geldin" töreni yapmalıyız. Böyle bir tören onları aldatmaktan daha dürüst bir iş olur. Yorum'un iptal edilen konserinde olay çıktı Konserin iptal edildiğinden habersiz olarak Yedikule'ye geJen- ler polis tarafından coplandı. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER) İstanbul Haber Servisi - rada Grup Yorum elemanlan Grup Yorum'un vereceği kon- serin yasaklanmasından ha- bersiz Yedikule Hisarlan'na gidenler polis tarafından cop- landılar Grup Yorum'la da- yanışma gecesi olarak "Türkü- lerimiz Kazanacak" adı altında dün akşam 17.00'de verilmesi planlanan konsere. İstanbul ValiliğTnin 30 haziran tarihli yazısıyla "kanunsuz olarak dü- zenlenmesi ihtimali" gerekçe- siyle izin verilmedi. Konserin iptalinden habersiz olarak 17. 00'de Yedikule Hisarlan'nda izleyicilerin toplanması üzeri- ne, güvenlik görevlileri konse- rin yasaklandığını bildirdiler. Ancak kalabalık dağılmaya- rak beklemeye başladı. Bu sı- gelerek valılığın konserlerini yasaklama yetkisine sahip ol- madığını belirterek saz ve gi- tarlanyla bir türkü söylemek istediler. Güvenlik güçlerinin Grup Yorum elemanlannı gö- zalüna almak istemesi üzerine kargaşa başladı. Kalabalık ka- çışırken bir amirin "coptaym" emri üzerine polisler yakala- dıklannı copladılar. Olayda aralannda Metin Narin ve Mustafa Çoban isimli avukat- lann da bulunduğu yaklaşık 20 kişi gözalüna abndı. Olay son- rası gazetesine dönmekte olan Özgür Ülke muhabın Hasan Hüseyin İnan'nın bindiği taksi, ekip otosu tarafından durdu- rularak gözaltına ahndı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle