Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4TEMMUZ1994 PAZARTESİ
HABERLER
TSrmhPvat
• ANKARA (AA) - Türkiye
ve Hırvatıstan arasında, kara
ve deniz taşımacılıgı
alanlannda ışbiriıği
anlaşmalan hnzalandı.
Dışişleri Bakanı Hikmet
Çetin ve Hırvat meslektaşı
Mate Graniç tarafindan
imzalanan anlaşmalar, iki
ülke arasındaki iyi ilişkilerin
göstergesi olarak
nitelendiriliyor. Çetin, imza
töreninde yapüğı açıklamada,
söz konusu anlaşmalann
Hırvaüstan ve Türkiye
arasındaki ilişkilerin
altyapısını oluşturma
acısndan önem taşıdığını
söyledi. Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirerin Zagreb
ziyaretinde de, iki ülke
arasında dostluk ve işbirliği
anlaşması imzalanacağmı
kaydeden Çetin, Türkiye ve
Hırvaüstan arasındaki
ilişkilerin geliştirilmesi için,
hertürlüçabanın
sürdürüleceğını belirtti.
Bakan eşleri
şikayetçi
•ANKARA (UBA)-Siyasi
kuüslerde hareketli günkr
yaşanırken bu durumdan
sadece bakanlar değıl, bakan
eşleri de rahatsız. Bakanlann
eşleri, evde kendilerine zaman
aynlmamasından şikayet
ederken eşlerinin bakan
olmadan önceki rahat
zamanlannı özlediklerini
söylediler. Sanayi veTicaret
Bakanı Tahir Köse'nin eşi
Fazilet Köse, eşi Tahir
Köse'nin yoğun çalışması
nedeniyle ortak uğraşılara
zaman bulamadıklannı
belirterek "Eşim evi sadece
yatmak için kullanıyor" dedi.
Fazilet Köse, eşinin
dağınıklıklara tahammülü
olmadığını da öne sürerek
şunlan söyledi: "Evde boş
zamanlannda kütüphane
düzeltmekten çok hoşlanır.
Kitaplann ayru boyda, aynı
kalınlıkta olinasına özellikle
dikkateder. Dağınıklıklan
düzeltmekten keyif alır."
ANAFtataban
tatil istemiyor
• ANKARA (ANKA)-
ANAPGenel Merkezi'nin
çalışmalannı yeterli
bulmayan parti tabanı, "Tatil
yapmayın, Türkiye'yi
harmanlayın" mesajı verdi.
ANAPGenel Başkanı Mesut
Yılmaz ve genel başkan
yardımcılanna mektup ve
faksiaria gelen mesajlar
toplanarak değerlendirildi.
Mesajlarda ağırlığı,
milletvekillerinin seçim
bölgelerindeçalışmalan isteği
oluştururken şu görüşlere yer
verildi: "Türkiye'yi
harmanlamak zorundayız.
Vatandaşın ayağına inmeliyiz
ve poliüka üretmeliyiz. Genel
başkanımız, Türkiye'nin
meseleleriyle yakından
ilgilenmelidir. Ekıpçalışması
yapılmalıdır. Bu nedenle bu
yaz hiç"kimse, ama hiçkimse
tatil yapmamahdır ve
çalışmalıdır."
Yılmaz
İstanbul'da
• ANKARA (ANKA)-
ANAP Genel Başkanı Mesut
Yılmaz, Beykoz, Fatih ve
Yalova'daki seçimlerden
önce Istanbul'u turlayacak.
ANAPGenel Başkanı
Yılmaz, yann yapacağı basın
toplanüsından sonra
Bahçelievler Belediyesi 'ni
ziyaret edecek. 5 temmuz salı
günü Büyükçekmece ve
Fatih'e gjdecek olan Mesut
Yılmaz, buralarda şehir turu
atacak. ANAP lideri üç gün
sürecek Bursa programına ise
6 temmuzçarşamba günü
başlayacak.
• BtTLİS (AA) - Yeni Parti
Genel Başkanı Yusuf
Bozkurt Özal, "Türkiye'nin
maddi ve manevi meselelerini
biz çözeceğiz" dedi. Parti
binasının açıhşını yapmak
üzere Bitlis'e gelen Ozal,
vatandaşlara hitaben yapüğı
konuşmada, 8'ind
Cumhurbaşkanı merhum
Cumhurbaşkanı Turgut
özal'ın bıraküğı yerden
kendilerirun başladığını
belirterek şunlan söyledi.
"Bundan 5-6 yü önce
Türkiye'de kutuplaşmalar
yoktu. Işsizlik bu boyutlara
gelmemişti. Bankalar
kapanmıyordu. Demek ki
Türkiye'de bir şeyler yanlış
gidiyor. Sürücüsü arabayı
camura sapladı. Onu bizim
paıtimiz çamurdan
çıkarabüır. Türkiye'nin
maddi ve manevi meselelerini
biz çözeriz. Güneydoğu
meselesiru de biz çözüme
kavuşturacağız."
Romanlannız ve
Ansiklopedileriniz
yerinizden ahnır.
Tel:5540804
Cezayir'in kurtuluşuna destek
Haziran 1994 gûnlüga-
zeteanılannda;"Anka-
ra Radyosu'nda 16 Ey-
lûl 1960 günü MBK'den bazı üye-
lerin imzasıyla bir bikfiri yayı-
mlanıyor. BÎı bildiri ile Cezayir
kırtuluş hareketinin destekkne-
ceğj açıklamyordu. Cezayir kur-
tuluş hareketine yardımı organize
eden ve söz konusu büdıriyi yayı-
mlayanlar, MBK içindeki Tür-
keş yanhlan kü" deniliyor.
Hani deveye sormuşlar ki,
"Boynuıı neden eğriT" O da yanı-
tlamış: "Nerem doğru ki?" Bu
sözlerin hepsi yanlış. Sadece 16
Eylül 1960 tarihi doğru. Bu doğ-
ru ile ilintili olarak doğru ve ger-
çek, aşağıdaki gibidir:
16 Eylül 1960 tarihü ve 10605
sayılı Resmi Gazete'de 27 Mayıs
ihtilal döneminin çok önemli ta-
rihsel bir belgesi yayımlanmıştı.
Resmı Gazete'nın kararnameler
bolümünde. "Milli Birtik Komi-
tesi'nin direktifi" ve "Miffi Birtik
Komitesi'nin memleket sorunlan
üzerinde temeJ görüşleri" yayı-
mlanmış ve bunlar Ankara
Radyosu'nda MBK'nin bildiri-
leri olarak okunmuştu.
Bu, 20. yüzyüın ilk
bağımsızlık savaşını vermiş ve
mazlum uluslann, özellikle de
Müslüman halklann özgürlük
arayışlanna önderlik etmiş bir
ulusun özüne ve Atatürkçü bir
doğrultuya dönüşü idi.
MBK'nin görüş ve direktifleri
olan bu bildirilerde, rüm ülke so-
runlan, anayasa ve seçim yasa-
lanndan, iç ve dış poliükalar-
dan. ekonomik ve kalkınma,
sosyal güvenük sorunlanna ka-
Dl yönetiminin Cezayir
ulusal kurtuluş hareketi
karşısındaki tutarsız dış
politikasına tepki olarak,
"Milletlerin hürriyet uğrundaki
mücadeleleri desteklenecektir"
denilmiştir. Bu, dış politikamızda
bir atılım ve bir yenilikti.
Bildiriler ne Madanoğlu adına, ne Türkeş adına yayımlanmrşh. MBK Başkanı imzasıyla ve Orge-
neral Cemal Gursel ismiyle ve Tûrk Silahlı Kuvvetieri Başkomutanı diye yayımlanıyordo.
2. Sayın Inönü ve arkadaşları sıhhat ve
seiamettedirler.
hemen çözmek ve uzun vadeli olanlann Madanoğlu, radyoda İsmet Pasa'nın
esaslannı saptayarak, oianak ve zaman sağlık haberini \a\ınlatmıştı. Ben de be-
dar hef şey görüş ve direktiflere bağlanı- yu ne yapacaklardı?
yor ve o günlerin "Kısa vadeli sonınlannı Sayın Türkeş, "thtilalin ilk günJerinde
Madanoğlu,
içinde uygulamasına girişmek ve yöneti-
mi, hazırhklanvla beraber, en geç 1961
sonbahannda yeni iktidara devretmek"-
tensözediyordu.
2 bin top verildi mi?
men ardından 'Sa>m Celal Bayar da sağ
ve sıhhattedir' diye bildiri yayudattmı"
dıyor.
Sayın Türkeş'in bugün bu konuda da
sıyasal amaçlan doğrultusunda hayal
üretüğı görülmektedir. Gerçekler bu si-
yasal amaçlar doğrultusunda çarpıülı-
yor. 27 Mayıs'ın ilk iki gününde yayım-
lanan MBK bildirilerinde bu konuya üiş-
kin olanlan üç adetür. Şunlardır
Milli Birtik Komitesi'ran 8 numarau bil-
dirisi: "Başbakan Adnan Menderes
Bu bir MBK karanydı. Hazırlanması-
nda Mustafa Kaplan'dan Kadri Kap-
buı'a, Orhan Kabibay 'dan Sami Küçük'e,
Numan Esin'den Kamil KaravelioğJu'na
kadar hepimizin cmeği vardı.
16 Eylul 1960'ta yayımlanmışü. Bun- Mahve Bakanı Hasan Polatkan da Kü-
da "ne sadece Türkeş yanbsı bir kıson tahya yolunda yakalanarak Ankara'va
MBK üyelerinin imzası" ve ne de "Ceza- getirümiş ve diğer hükümet üyeleri gibi
yir kurtuluş hareketine yardınun organize konınma altına alınmıştır. Imza: MBK
ediMiği"' söz konusu ıdı. El altından el- Başkanı."
bette yardım yapılmalıydı Yapılmıştır
da. Ancak bunun sınırian da herhalde "2
bin top verikfi" gibi ölçü dışı boyutlarda
olamamışür. 2 bm top 500 batarya eder.
Cezayir direnişçileri 500 batarya topçu-
ve
Milli Biriik Komitesi'nin 18 numaralı
bikmisi:
"1. Tûrk Silahlı Kuvvetleri bütün ycaita
Tûrk ulusumın yardımlarıvla kan dökül-
meksizin dunıma egemen olmuştur.
3. Eski hükümet üyeleri tamamen em-
niyet altına alınmıştır.
4. Vatandaşların bilgilerine sunanm.
İmza: Orgeneral Cemal Gursel, MBK
Başkanı \e Türk Silahlı Kuvvetieri Baş-
komutanı."
Milli Biriik Komitesi'nin 26 nolu bildi-
risi:
"1. Emniyet altına aünan eski muhte-
rem hükümet ve devlet başkanlan ve ba-
kanlann hayatlan hakkında Türk milleti
huzurunda verdiğimiz söze sadık bulun-
maktayız. Endişe edilecek herhangi bir
durum söz konusu değildir.
2. Kan dökülmeden başanlan olumlu
çahşmalanmızı baltalamak bedbahtlığını
gösterecek, kardeş kavgasına sebep ola-
cak bozguncular kesin olarak bilmelidirler
ki, yapacakları en ufak bir hareket insafst-
zca bastınlacak \e halen havatları emni-
yette bulundurulan kişüerin sonları tehli-
keye düşecektir. İmza: Orgeneral Cemal
Gursel, MBK Başkanı ve Türk Silahlı
Kuvvetleri Başkomutanı."
Bu konuda başka hiçbir bildi-
ri de yoktur. Sayın Türkeş yu-
kandaki şu üç bildırinin hangisi-
nın neresınden esinlenerek "Ma-
danoğlu radyodan İsmet Paşa'-
nın sağlık haberini yayınlatmca
ben de hemen ardından 'Celal
Bayar da sağ ve sıhhattedir' diye
bildiri yaymlattım'' dıyebiliyor?
Bu bildiriler ne Madanoğlu adı-
na, ne Türkeş adına yayı-
mlanmışü. Milli Biriik Komitesi
Başkanı imzasıyla ve Orgeneral
Cemal Gursel ismiyle ve Türk
Silahlı Kuvvetleri Başkomutanı
diye yayımlanıyordu. Son 26
nolu bildirideeskilerden sözedi-
lirken Celal Bayar'ın adına, gö-
rüldüğü gıbı, yer venlmedı. Kul-
lanılan "muhterem" tanımla-
ması sonradan bazı kişi ve çev-
relerce yadırgandı. Ama boz-
guncu davranışlar yapıhrsa, bu-
nun insafsızca basünlacağı ve
emniyette bulundurulan bu kişi-
lerin sonlannın tehlikeye düşe-
ceğı de bıldıride yer aldı.
Karaman'la ilgili bölüm
25 Haziran 1994 tarihli gaze-
tede çıkan anılannda Sayın Tür-
keş. benımle ilgili olarak şunlan
söylemektedır:
"Milli Birük Komitesfne DP
tabanına dayah bir parti kurmak
önerimi komiteye getirdiğimde
CHP ile temasta olan arkadaşlar
buna siddetle karşı çıkOlar... Ko-
mitenin büyük çoğunluğu benim
tesirim altında idiler. MBK'de
10-12 kişi bana karşıydı. (Bun-
lann arasında benim ismimi de
sayıyor.)... Suphi Karaman çok zaman
bize yakın. Fakat çok tesir altında kalan
bir durumu var. Beraber görüşüyonız, an-
laşıyonız. Fakat anlaşrığımız konu
MBK'de görüşülürken bakıyoruz öbür ta-
rafa kaymş."
Saym Türkeş'in bu sözlerinin başı ile
sonu birbiriyle çelişkili. Bu hemen görü-
lüyor.
Bu konunun aynnüsına şimdilik gir-
mek istemiyonım. Sayın Türkeş'in aru-
lanna yanıt vermeyi, sadece bu arulann
ta başından ben gördüğüm çok sayıda
yanbş ve yanılgılannı tarih önünde dü-
zeltmek için düşündüm. Mümkün oldu-
ğu kadar yorumdan kaçınıyorum.
Ancak şimdilik sadece MBK'deki bu
gruplaşmanın başından ve sonundan bi-
rer anımı söylemekle yetineceğim. Tem-
muz ayı ıçerisinde Türkeş'in el altından
DFlılere "Dağümaym, biz parti kura-
cağız, sizinle bir olarak siv aset > apacağız"
dedığı habennı aldım.
YARI\: Tûriteş hülâ
aynı amuçpeşinde
'Laiklik ve Demokrasi Paneli'nde konuşmaalar görüş birliğine vardılar
"Türkiye soluköktendinci hareketler
karşısında birlikte hareket etıııeli"
• Sıvas katliamınıanmaetkinlikleri çerçevesinde düzenlenen
'Laiklik ve Demokrasi Paneli'neyazarAzizNesin, gazetemiz
yazan Oral Çalışlar, Doç. Dr. Alaaddin Şenel,
Prof. Dr. Leziz Onaran ve araştırmacı Nejat Birdoğan katıldılar.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sı-
vas katliamını anma programı çerçeve-
sinde düzenlenen "Laikhk ve Demokra-
si Paneli"nde konuşmacılar, Türkiye'-
deki sol hareketin, gerici ve köktendinci
kalkışmalann yaygınlaşmasına karşı
birlikte önlem alması gerektıği konu-
sunda görüş birliğine vardılar. Ankara'-
da 3. gününü tamamlayan Sıvas katlia-
mını anma etkinlikleri. dün Çankaya
Belediyesi Mezat Salonu'nda, 68'liler
Birliği Vakfı, Pir Sultan.Abdal Kültür
ve Tanıüm riernekleri. İnsan Haklan
Eterneği, Çağdaş Hukukçular Derneği'-
nin birlikte düzenlediği panelle sürdü.
Önceki gün düzenlenen Sanatçılar Ku-
rultayı'nın uzantısı havasında geçen
panele, yazar Aziz Nesûı, gazetemiz ya-
zan Oral Çahşlar, Doç. Dr. Alaaddin
Şenel, Prof. Dr. Leziz Onaran ve araşür-
macı Nejat Birdoğan kaüldılar. Toplan-
AzizNesin Oral Çahşlar
tıyı Mehrnet Cengiz yönetti. Yorurnla-
nyla önceki toplantıda "aüuş" toplayan
Yazar Nesin, dünkü panelde de benzer
bir konuşma yaparak kendisinin çözüm
için bir formül öneremeyeceğini söyledi
ve "Lütfen dûsünelim" dedi. Atatürkçü
olmadığını. ancak Atatürk'e saygı du-
yulması gerektiğini söyleyen Nesin'in
yakaanda küçük bir Atatürk broşu ol-
ması dikkat çekti. Nesin, Atatürk döne-
minde demokrasi olmadığına ilişkin
tartışmalara şöyle açıklık getirdi:
"Atatürk döneminde demokrasi yoktu
elbette. Bu, Atatürk'ün demokrasiyi bil-
mediğinden ya da istemediğinden değildi.
Ancak, Atatürk döneminde demokrartk-
leşme vardı. Şimdi ise içi boşaltılmış bi-
çimsel bir demokrasi var. Oysa önceükle
Atatürk'ün y aptığı demokratikleşme et-
kinlikleri başlatılmalı. hızlandırılmalı."
Doç. Dr. Alaaddin Şenel"ın "Ben laik ve
demokrat değiüm" diye başlayan ko-
nuşması köktendeğişimci gençdinleyi-
cilerin "alkışlaruıa" neden oldu. Sihirsel
düşünüşün sınıflı topluma geçiş döne-
minde geliştirildiğini söyleyen Şenel, bu
"senrirmenin" sırufsal farkülaşmayı
meşru birdüzeneğe oturtmak için oluş-
tuğunu savundu. Şenel, laiklığın sözlük
anlamının "başkalarının inançlarına >e
inançlarımn gereği ibadetlerini yerine ge-
tirmelerine müdahale ctmemck" olduğu-
na dikkat çekerek, "Bu, insana saygı
duymak değildir. Çünkü ben > anlış bir bi-
çimde yaşadığına inandığım insana bumı
söylerim. Doğrusunu göstermeye çaiışı-
nm. İnsana saygı duymak böyle olur"
dedi. Şenel, somut bir çözüm yolu gös-
tererek mesleklere göre y asama meclis-
leri oluştunılmasını önerdi. Oral Çalış-
lar. daha çok şiddet kavramı üzerinde
durarak. Şenel'e katıldığını; ancak de-
mokrasinin. burjuva sıyasal düzeni ol-
maktan, toplumsal hareketlerleçıkan-
labileceğıni savundu. Türkiye'yi yöne-
tenlerin uzun zamandır değişmedığine
dikkat çeken Çalışlar. toplumsal hare-
ketlerin bu yöneticilerin değişmemesine
karşın toplumsal yapıyı ve yönelimı de-
ğiştirdiğini. asıl belirleyicinin toplum
olduğunu söyledi. Konuşmacılardan
Birdoğan, İslam dinının ve köktendinci-
lerin sanata ve kültüre nasıl baktıklan-
na değınirken; Onaran, bir doktor ola-
rak gerici güçlerin güçlenmesine nasıl
baktığını anlattı.
Kfr
Komisyonu
Çetîn'în
peşinde
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM KİT Komisyonu. buyılkı
denetim çalışmalannda olay bürokrat
haline gelen ve Dışişleri Bakanı
Hiiunet Çetin'in yeğeni olan Türkıye
Gübre Sanayi AŞ (TÜGSAŞ) Genel
Müdür Yardıması Doğan Çetin'in
peşini bırakmıyor. Kornisyon Başkanı
Hamdi Cçpuıarlar, TÜGSAŞ'ın
hesaplannın ele alındığı komisyon
toplanüsında, milletvekillerinin
eleştinlerine da> anamayarak. "Böyle
bir komisyonda bulunmaktan hicap
duyuyorum" sözleri nedeniyle
TBMM'ye hakaretten kısa birsüre
gözaltında tutulan Çetin'in görevden
abnması için harekete geçti.
Üçpınarlar, TBMM'ye hakaret eden
bir bürokratın bu görevde
kalamayacagını belirterek Sanayi ve
Ticaret Bakanı Tahu- Köse^den Çetin'i
görevden almasını istedi. Üçpınarlar.
Çetin'in görevden alınması talebini,
Köse'ye sözlü olarak ilettiğini, bugün
de yaalı olarak bildireceğini söyledi.
Köse'nin, bakanlık teftiş kurulunu
harekete geçireceği yönünde söz
verdiğini ifadeeden Üçpınarlar. aynca
cumhuriyet savcılığına da suç
duyurusunda bulunacağını bildirdi.
Komisyonda, TÜGSAŞın faaliyetleri
ile ilgili bazı usulsüzlüklerin de
saptandığını bildirdi.
YetkiYasası
Anayasa
Mahkemesi'nde
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Anayasa Mahkemesi, özelleştirme ile
devlet teşkilaunda ve personel rejiminde
değişiklik yapılması için hükümete ka-
nun hükmünde kararname (KHK) çı-
karma yetkisi veren yasalann iptal istem-
lerini bugün esastan görüşecek.
Anayasa Mahkemesi, ANAP'ın baş-
vurusu üzerine, 3990 sayılı "devlet teşki-
tah ve personel rejiminde değişiklik yapd-
masma flişkin hükümete KHK çıkarma
yetkis veren yasa" hakkında 'Şürutmeyi
durdurma" karan vennişti. Mahkeme,
bugün aynca ANAP'ın 3990 sayılı Yetki
Yasası'na dayanılarak çıkanlan 6
KHK'ye ilişkin yapüğı iptal istemi ve yü-
rütmenin durduruİmasıru içeren davada
da ilk incelemeyi yapacak. Anayasa
Mahkemesi, Yetki Yasası'nın iptali iste-
miyle açılan davada, yürüünenin dur-
durulması istemini reddeunişti.
TerArdeGaybkrapor-.9bln2a5terttristeleaeclrildl
Menteşe: PKlfmnetkisiyüzde350azakh
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - İçişleri Bakanı Nahit
Menteşe, Doğu ve Güneydo-
ğu'da PKK'nin etkisinin geçen
yıla oranla yüzde 350 azaldığını
belirterek 1994'ün ilk 6 ayında
ise 2 bin 90'ı ölü olmak üzere
toplam 9 bin 285 teröristin ele
geçirildiğini bildirdi. İçişleri
Bakanı Menteşe, dağdaki
gençlere, "Devlete sığının"
çağnsını yinelerken PKKnın
kısa süre sonra "kendi yok olu-
şunu ilan edecegini" savundu.
Menteşe, terör olaylan açısından yı-
lın ilk 6 ayında sürdürülen çalışmalan
değerlendirirken devletin hukuka ve
insan haklanna dayab demokratik bir
anlayışı eksiksiz uygulayacağını söyle-
di. Menteşe, güvenlik kuvvetlerinin
operasyonlarda ele geçirdiği 9 bin 285
•Dağa çıkan
gençlere de devlete
sığmmalan için
çağn yapan içişleri
Bakanı Nahit
Menteşe. "PKK
önümüzdeki
günlerdeyok
oluşunu kendisi ilan
edecektir" dedi.
terönstten 4 bin 293"ünün Olağanüstü
Hal Bölgesi'nde yakalandığını bildirdi.
Bu yılın ilk 6 ayında 3 bin 374 olayın
kayıtlara geçtiğirü, bu rakamın geçen
yılın aynı dönemine oranla yüzde 42.5
oramnda artış gösterdiğinı behrten
Menteşe, "Ancak bu artış tamamıyla
güvenlik kuvvetlerimizin terörist unsur-
lara karşı sürekli olarak yapmak-
ta olduğu operasyonlardan kay-
naklanmaktadır" dedi. PKK'nin
geçen yıla oranla yüzde 350
oramnda güç kaybına uğradığıru
vurgulayan Menteşe. "PKK'nin
yeniden toparlanması ve gerek mi-
litan, gerekse sempatizan ve lojis-
n'k destek yönünden eski gücüne
erişebibnesi artık mümkün değil-
dir'' görüşünü savundu. Mente-
şe, terör örgütü tarafından
"kandırılan" gençlere de şu
çağnyı yaptı: "GeBniz, devlet güçlerine
teslim olumız ve zaman kaybermeden,
devletin sağlamtş olduğu imkanlardan
yararlanınız. Her şeye rağmen devleti-
miz pişmanhk duyanları bu topluma tek-
rar kazandırma arzusundadır. Bu ülke-
de herkes kardeş olarak doğmuştur, öyle
de yaşayacaktrr."
BİZ BİZE
ERDAL ATABEK
Çocuklara Örnek Olmak!
Geçen pazar günü Küçükyalı Çocuk Yuvası'nda yapı-
lan bir törene katılmıştım. Burası Sosyal Hizmetler Ku-
rumu'na bağlı bir kuruluş olarak 200'den fazla çocuğun
yetişmesine hizmet veriyordu. Müdür-anne Ayter Ha-
nım, daha önce ve şimdi çalışan öğretmenlerin, mudür-
babaların, kurum yetkililerinin, Koruma Derneği yöneti-
cilerinin katıldığı duygulu bir toplantı oldu. Daha önce
göremediğim için kendimi eleştirdiğim, o gün geldiğim
için mutlu olduğum bu yuvada yaşayan, yaşamayı öğre-
nen, çevrelerine başka çocuklara göre çok daha dikkat-
le, çok daha ayrıntılı, hem tedirgin hem soran gözlerle
bakan çocuk-gençleri anlamaya çalıştım. Burası onların
eviydi, burada çalışanlar onların aileleriydi, öbür çocuk-
lar da kardeşleriydi, arkadaşlarıydı. Konuşmamda "ko-
runmaya muhtaç çocuklar" deyiminın kaldırılmasını,
onlara "bizim çocuklanmız"denmesini önerdim. Çünkü
ne yazık ki kulaklarımızı tırmalamamış olan "korunma-
ya muhtaç çocuklar" deyimi, korunanları ezen, koruyan-
ları egemen kılan bir anlayışı dile getiriyordu. Bu kurum-
lar "bizim çocuklanmız"kurumuolmalıydı. Çünkü onlar
gerçekten de "bizim çocuklanmız"6\. Sadece kendi ka-
nından olanlarayakınlık duyan, geri kalanları yabancıla-
yan anlayışı içimizden de dilimizden de çıkarmadan
nasıl "sosyal" olabilirdik? Çocuklar dikkatle dinledikleri
konuşmaları çok iyi değerlendirdiler, sonradan yanımı-
za gelerek düşündüklerini söylediler. Ama büyüdükçe
değişeceklerdi, belki de başka şeyler düşünecekler,
başka türlü davranacaklardı. Çünkü bu toplumun büyük-
leri onlara böyle örnek oluyordu.
•••
Çocuklara nasıl örnek oluyorduk? Bu soru çocukların
gelişiminin belki de en can alıcı sorusudur. Çocklar,
kendilerine "nasıl davranmalan gerektiğini" söyleyen
büyüklerini dikkatle dinlerler, sonra da aynı konularda o
büyüklerin nasıl davrandıklarına daha büyük bir dikkatle
"bakarlar." Arada fark gördükleri zaman, arada çelişki
gördukleri zaman hemen ayırdına varırlar, başlangıçta
bunu söylerler. Ama söyledikleri zaman azarlanınca,
aşağılanınca ya da dövülünce artık söylemezler, ama
her zaman bu çelişkileri görürler. O zaman da hayatın
içinde rahat etmek için, kendini avantajlı kılmak için "bü-
yükler gibi yapmak gerektiğini'' düşünürler, bunu uygu-
larlar. Şimdi bu çocuklar da ılerdeki hayatlarında bura-
da öğrendikleriyle mi yaşayacaklardı, yoksa toplumdaki
"başanlı" büyüklerin yaptıklarını yaparak mı yaşaya-
caklardı? Çocuklara nasıl örnek oluyorduk? O gün aklı-
mın bir yanı hep bunu düşündü
•••
örneğin "yalan soylemenin çok kötü bir şey olduğu-
nu" öğrenen bir çocuk büyüklerindeki uygulamayı böyle
mi görüyor? Yoksa "duruma, yerine, sırasına, icabına
göre" yalan soylemenin yararlı, gerekli, hatta zorunlu
oldugunu mu öğreniyor? Toplumun her alanında kol ge-
zen "yalanlar'ın hangi gerekçelerle ne denli çok oldu-
ğunu öğrenen bir çocuğa "sakın yalan söyleme"demek
onun zekâsıyla alay etmek olmuyor mu? Evdeki hayattan
resmi yalanlara kadar yalanın her türünü, her rengini,
her boyutunu görüp yaşadıktan sonra bir çocuk neden
bu kolaylıktan yararlanmasın?
"Başkalarından para istemenin" ayıp olduğunu öğre-
nen bir çocuk ilerde "banka kredisi" denen sistemin
nasıl modern bir yaşama biçımı olduğunu öğrenınce na-
sıl düşünmelidir? Devlet büyüklerinden "önemli olan
borçlu olmak değil, borç alacak itibarı olmaktır" sözleri-
ni duyan bir çocuk başkalarından para istemenin değil
de para isteyınce alamamanın ayıp olduğunu düşünür-
se haksız mı olacaktır? "Başkalarının paralannı kullan-
manın"başanlı işadamlığınıntemel kurah olduğunu öğ-
renen bir çocuk "emeğiyle çalışıp kazanmayı" hedef
edinecek midir acaba? "Kazan da nasıl kazanırsan ka-
zan" kuralının pek gözde olduğunu anlayan bir çocuk
kazanmaya mı çalışacaktır, yoksa nasıl kazandığına dik-
kat etmekle zaman yitirmeyi mi önemli görecektir?
"Düşündüklerini korkmadan söylemelisin" kuralıyla
yetiştirilen bir çocuk, düşündüklerini yazdıkları için hap-
se giren yazarları öğrendiğı zaman "konuşmayı"mı
yeğleyecektir, yoksa "susmayı" mû "Özgür kuşaklar
yetiştirmek" martavalını her fırsatta söyleyen yetkilile-
rin bu durumda nasıl olup da bunları söyledıklerini aklı-
nın neresine sığdıracaktır? Bir düşünce tartışmasının
nasıl yapıldığını gördükten sonra bir çocuk, en iyisinin,
"başka türlü düşünenin kafasına vurup da susturmak o/-
duğunı/'düşünmemesi olanakh mıdır?
Sıradan vatandaş yapınca devletin üstüne çullandığı
nice işin (usulsüz villa yaptırmak, trafik suçu işlemek, ol-
madık yerde silah atmak, kredi almak, iş takip etmek...)
yetkili kişiler tarafından yapılmca hiçbir şey olmadığını
öğrenen bir çocuk için kurallar mı önemli olacaktır, yok-
sa yetkili bir kişi olmak mı?
O gün pırıl pırıl çocukları izlerken bunları düşündüm.
Bütün çocuklara "öğretmek istediklerimizi" düşündüm.
Aslında dünyaya gelen bütün çocuklarımıza uygun bir
yaşlarında "ormanımıza hoş geldin" töreni yapmalıyız.
Böyle bir tören onları aldatmaktan daha dürüst bir iş
olur.
Yorum'un iptal edilen
konserinde olay çıktı
Konserin iptal edildiğinden habersiz olarak Yedikule'ye geJen-
ler polis tarafından coplandı. (Fotoğraf: HATİCE TUNCER)
İstanbul Haber Servisi - rada Grup Yorum elemanlan
Grup Yorum'un vereceği kon-
serin yasaklanmasından ha-
bersiz Yedikule Hisarlan'na
gidenler polis tarafından cop-
landılar Grup Yorum'la da-
yanışma gecesi olarak "Türkü-
lerimiz Kazanacak" adı altında
dün akşam 17.00'de verilmesi
planlanan konsere. İstanbul
ValiliğTnin 30 haziran tarihli
yazısıyla "kanunsuz olarak dü-
zenlenmesi ihtimali" gerekçe-
siyle izin verilmedi. Konserin
iptalinden habersiz olarak 17.
00'de Yedikule Hisarlan'nda
izleyicilerin toplanması üzeri-
ne, güvenlik görevlileri konse-
rin yasaklandığını bildirdiler.
Ancak kalabalık dağılmaya-
rak beklemeye başladı. Bu sı-
gelerek valılığın konserlerini
yasaklama yetkisine sahip ol-
madığını belirterek saz ve gi-
tarlanyla bir türkü söylemek
istediler. Güvenlik güçlerinin
Grup Yorum elemanlannı gö-
zalüna almak istemesi üzerine
kargaşa başladı. Kalabalık ka-
çışırken bir amirin "coptaym"
emri üzerine polisler yakala-
dıklannı copladılar. Olayda
aralannda Metin Narin ve
Mustafa Çoban isimli avukat-
lann da bulunduğu yaklaşık 20
kişi gözalüna abndı. Olay son-
rası gazetesine dönmekte olan
Özgür Ülke muhabın Hasan
Hüseyin İnan'nın bindiği taksi,
ekip otosu tarafından durdu-
rularak gözaltına ahndı.