Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ1994 PAZARTESİ
DİZtYAZI
Tüm dünyayı banşa ve dostluğa çağıran Dido Sotiriu Cumhuriyet için yazdı
Insanlık,barbarlığıyenecekGazetenizi, dünyanın önde gelen aydınlannın
çağımızın sorunlan üzerine dûşüncelerini
toplamak girişiminden dolayı kutlanm.
Girişiminiz günümüzün en devasa sorunuyla
doğrudan bağlantılı. tnsanlık için düşûnen ve
acı çekenlerin, uygarlığın barbarlığı yenmesini
isteyenlerin çabalannı birleştirmeleri gerekiyor.
Bunu başanr, kendi iletişim köprûlerini
kurabilir ve yanıtiamak zorunda olduklan o
canalıcı soruya birleşik bir yanıt vetebilirlerse,
aynldıklan noktalann ötesinde ve ûzerinde,
aynldıklan noktalan da birlikte alıp muazzam
bir gûç oluşturabilirler.
Yanıtlanması gereken soru şudur: Miladi ikinci
binin ve yirminci yûzyılın şu son saatierinde,
insanlığı pençesinde kıvrandıran yakıcı sorunlar
yanıt bulabilecekler mi; yoksa bu güçlûklerle
dolu acılı miras üçûncû bine mi bırakılacak?
Düşünenlerimizin çabaya katılımlan, sonınlann
çözümûnde ne ölçüde etkili olacak? Daha bir
alçakgönüllülükle konuşursak: Oünyalılann
büyük çoğunluğunun içinde yer aldığı felaketin
hiç olntazsa şiddetinin, bıraz da olsa, azalnlması
için neler yapılabilir?
Portre
^ Utanç Duvan'nın yerle bir
olduğu Avrupa'nın göbeğinde.
umutların boşa cıkması için çok
zaman gerekmedi. Hortlayan
ırkçılık. barbarlığın ağlannı
hızla örmekte. Ancak umutsuz
değilim. tnsanlığın. barbarlığa
karşı duracak ve uygarlığı
ilerletecek. "etnik temizlik"
hareketlerine. köktenciliğin ve
başka inançlara düşmanlığın her
türüne karşı çıkıp halklann ve
bireylerin kardeşliği için çaba
harcavacak güçleri varattığına
her zaman inandım.
Çalışmalanyla gezegenimız insanının
düşüncesini ve yaşamını etkileyenlerin,
güçlennin her zamankinden daha fazla olduğu
için, sorumluluklannın da her zamankinden
daha fazla oldugunu düşûnüyorum.
Sonımlulann ilk başında bilim adamlan
gelmekte. Bilim bugün, insanlann bir zamanlar
tannlann bulunduğuna inandıklan
yüksekliklere ulaşmış durumdadır. Eski
denizcilerin gemileri uzay gemileri olmuştur.
Mûrettebat artık bilinmeyen kara parçaJan
aramıyor, uzayın derinliklerine doğru
genişleyen sınırlann peşine düşüyor. 20.
yüzyıhn Kristof Kolomb'lan, gözlerini ayak
basılmamış gezegenlere çevirmişlerdir. öte
yandan, köklerini yaşamın gizlerine her gûn
biraz daha sokan bilim, kaybolmuş canlı
tûrlerini yeniden yaratmanın ya da yeni canlı
tûrleri oluşturmanın eşiğine gelmiştir. "Jurassk
Park", hiç de tümüyle bilimkurgu dünyasının
fantezilerine ait değil. Bilim artık neredeyse
yaşamın gizlerine ulaşmıştır.
I ftşflnn otanmızUdantan
I tapMz sorunlııyuz
Ulaştığı dûzey ve gücü buyken ve yaralan
sarma olanaklan varken bilimin dünyada olup
bitenlere kayıtsız kalması dûşünûlebilir mi?
Biz, düşün ve sanatla uğraşanlar...
Gezegenimizin kuzeyi ile güneyi arasındaki
uçurumu her gün biraz daha derinleştiren
politikalara seyirci kalabilir miyiz? Bir
zamanlann bereketli kıtası AfHka'nın şimdi
açlık, susuzluk ve hastalıklann pençesinde
kıvranmasının suç ortaklan hepimiz değil
miyiz?.. Dünyanın son kalan solunum organlan,
Gûney Amerıka'nın en büyük do|al oksijen
üretim fabrikalan, uluslararası tekellerle ölüm
tüccan kokain "baronJannnr ve kâr avcısı
"spekülatör"lerin kurbanı olurken işlenen suça
hepimiz ortak değil miyiz?
Dünyaımza uygarhğın aydınlığını
kazandırmakla övünmeye hakkı olan
Avnıpa'nın kendisi, bu uygarhğın nasıl da
kınlgan oldugunu da sergiîemekte bugün... 20.
Banşa aşık bir direnişçi
Dkto Sotiria 1909'da Aydm'da doğdu.
1918'de, sabun yapımcjsı olan varhklı ailesıyle
îzmir'e taşındı. Yunanlann "Kfiçük Asya Feta-
ketP dedikleri Bağımsızlık Savaşı'nda, kendi-
ni yüz binlerce Anadolu göçmeni iJe biriikte Pi-
re Limanı'nda buldu.
"MâtMdele" oiayında Anadolu'dan Yunanis-
tan'a göç eden Rumlann toplamı 1.4 milyon ve
o tarihte Yunanistan'm nüfusu ise 2.8 milyon idi.
Bir başka deyişle, bugün Yunanistan'da yaşa-
yan her üç kişiden birinin kökeni Anadolu 'dur.
Pire Limanı'ndaki bu trajik
kargaşa içinde Küçük Dido,
ailesini buluncaya değin
günlerce limanda dolaştı, li-
manda yaşadı. Çocukluğu-
nun geri kalan yıllannda Pı-
re'de teyzesinin yanında
kaldı. Kendi deyişiyle
"KaDjtedescakanılarob-
rtkkatanAiMdohıgSnieri-
nP daha sonra yazıya ge-
çirdi.
Ailenin, bir kız için egifi-
min gereksizligınde ısrar et-
mesine karşın öğretmen ol-
du. Daha sonra Yunanistan
Komûnist Partisi"ne girdi
ve bir militan olarak çalıştı.
1930 larda gazetecilik yap-
maya başlayınca Dido Sotiriu adını duyurma-
yabaşladı.
2. Dünya Savaşı'nda Almanlara karşı yeraltı
direnişine kaöldı ve bir direniş gazetesinde gö-
rev yaptı. Gençbğini, önce Anadolu'da savaş,
sonra Almanlara karşı savaş, daha sonra da Yu-
nanistan fç Savaşı'nda geçirdi ve o gûnieri ki-
taplaşnrdı.
Yunan yazın yasamında ilk çıkışını. 1959'da,
yine Anadolu Rumlannın sonunu konu alan
"ölüier Beküyor" romanıyla yaptı. 1961'de
"Tekrar Doğug" adlı kitabı yayımlandı.
1962'de yazdığı ve "Beaden Seiam CHsuıı
ABadohı'yan
adıyla Törkçeye çevrilen "Kao-
famımş Topraktar" romanıyla ününün doruğu-
na ulaştı. Türkçeye İ975'te kazandınlan bu ro-
man, Türkiye'de bir sûre yasal soruşturmalara
konu oldu. Bu kitap, şimdiye değin onar bindea
60 kez basıldı.
1975'te M
KnçökAjyaFada%Emperyalnma
Doğa AlateafcStnrtejlsi''incelemesini yayımla-
yan Sotiriu, 1976'da 2. Dünya Savaşı ve Yunan
Iç Savaşı yıllannı konu alan, Türkçeye "Boy-
nık" adıyla çevrilen kitabı-
1 BI yazdı. 1978'de "Yatanlar
I tçtnde" kitabı yayımlandı.
I Sotiriu, 70'ler ve sonrasını
anlatan "Yuahyoruz" roma-
nını 1982'de yazdı.
Dido Sotiriu'nun Türki-
ye'de "Beaden Setem Otnm
Aııadohı'ya'' adlı kitabıyla
üne kavuşturduğu Selçuk'un
Şirince (eski adıyla Kırbca)
Köyü, günümüzde sempatik
birturistik köye dönüştü. Di-
renişçi-gazeteci Sotiriu, ken-
disi gibi Anadolulu olan ve
yaralı olduğu için baktığı di-
renışçi Manoli Aksiyotis'in
Kırkıca günlerinin öyküsü-
nü bu romana aktarmışt.
öteki üBcelerde, bu romanın salt edebiyat gücü-
nün yanı sıra iki komşu ülke haikının yakınlaş-
ması açısından içerdiği insancıl mesajdan da öv-
gü ile söz edilmişrir.
Yıllarca sonra ilk kez 1987*de Türkiye'ye ge-
len Sotiriu. TÜYAP Kitap Fuan'na katldı. Ay-
nca, kendısıne "Abdi Ipekçi Banş ve Dosttok
ödülü*deverildi.
"Shta" tedavisi gören Dido Sotiriu'ya "Cmn-
hurivet" olarak "geçmiş okun" diyor ve kendi-
sine, Türk okuriannın yeni romanlarmı bekle-
diğini de iletiyomz.
Dido Sotiriu
pazarlann açılmasına çabalamakta, ellerindeki
akılalmaz bir etkilerne gücüne ulaşmış kitle
iletişim araçlan da insanlann trajedisini seyirlik
malzeme olarak kullanrnaktadırlar.
Saraybosna, tarihinde ikinci kez Avrupa
uygarhğının ayıbının simgesi olmuştur.
Kafkaslar, uygarhğın ilk kahramanı
Prometheus'u kurban verdiği toprak, şimdi
orada yaşayan halklann kanıyla sulanmakta.
Biraz ötede, kıtanın en zengin ülkelerinde
üretimdeki insan emeğınin en aza indirilip
çalışma zamanının kısaltılmasını sağlayabilecek
bir teknolojinin kurbanı yirmi milyon işsiz
bulunmakta. Doğasında, insan emeğıni
özgürleştirme bulunmasına karşın yeni
teknoloji, bir işçinin gelirini iki işçiye
paylaştırarak sorunu aşmaya çalışanlann elinde
bulunuyor.
IHorttoyan rkoftk ve
ağtaraılızlaoravop
Dido Sotiriu
Kiklades
uygarüğından kalan
bu küçük heykelcik
için,
M
Beş bin yıl
öteden kadehini
kaldırmış. Ls. üçüncü
binin insanlannın
sağlığına içer gibi
dunıyor" diyor ve
ekliyor: Geiin bu
kadebi, düşünceye,
sanata, Uetişime,
kültüre hizmet eden
tüm insanlann biriiği
dileğiyle, ortak bir
çaba için; savaşa,
köktenciliğe,
yoksulluğa,
mutsuzluğa karşı
mücadele için,
yaşadığunız gezegenin
insanlannın sevinç
içinde yaşayıp
yaratabilmeJeri için
kaldn*ahm aramızda~.
yûzyılın ve ikinci binin günbatımında, Avrupa,
bınyılımızın ortalannı andıran ulusal,
toplumlararası ve dinsel karşıtlıklarla
çatışmalann ortasında bulunmakta. Avrupa'nın
büyük ülkelerinin "Bderteri" bu çatışmalarda
sorumlu değiller de nedir? Sözde "banşçı
çabalan" ve ikiyüzlülükleri, sorumluluklannın
ve suça kaülımlannuı göstergesi olmaktan öte
ne anlam taşımaktadır?.. Gerçekte, olanca
güçleriyle, egemenlik ve etki alanlannın
yeniden belirlenmesine, çokuluslu savaş sanayii
ürünlerinin ticareti ya da kaçakçılığına ve yeni
Utanç Duvan'nın yerle bir olduğu Avrupa'nın
göbeğinde, umutlann boşa çıkması için çok
zaman gerekmedi. Hortlayan ırkçılık,
barbarlığın ağlannı hızla örmekte. Biraz ötede
ise bir başka uzantısı görülmekte barbarlığın.
iki insan, işledikleri ağır suçlardan ötürü ölüm
cezasına çarptınlmış durumda. Biri, sınır
tanımayan dinci köktenciliğin hedef tahtası
yazar Salman Rüşdü. ötekisi ise, yürekliliği ile
Filistin'de banşa giden yolun önünü açan Yaser
Arafat
Ne banşı kuranlar her zaman mutluluğa ulaşır
ne de yazarlar hangi "ortodoks" pençenin
tepelerine inivereceğini kestirebilirler.
Yeni binyıluı şafağı böylesine uğursuz mu?..
• Dünvamıza uygarhğın
aydınlığını kazandırmakla
övünen Avrupa'nın kendisi. bu
uygarlığın nasıl da kınlgan
oldugunu sergiliyor bugün...
İkinci binin günbatımında.
Avrupa. binvılımızın ortalannı
andıran ulusal. toplumlararası
ve dinsel karşıtlıklarla
çatışmalann ortasında
bulunuyor. Avrupa'nın büyük
ülkelerinin "liderleri" bu
çatışmalarda sorumlu değiller
de nedir? Sözde "banşçı
çabalan" ve ikiyüzlülükleri.
suca katılımlannın göstergesi
olmaktan öte ne anlam
taşımaktadır?..
Umutsuz değilim. tnsanlığın, barbarlığa karşı
duracak ve uygarlığı ilerletecek, "etnik
temiziik''hareketlerine, köktenciliğin ve başka
inançlara düşmanlığın her türüne karşı çıkıp
halklann ve bireylerin kardeşliği için çaba
harcayacak güçleri yarattığına her zaman
inandım.
Üstelik Yunanlıyım. Binlerce yıldır halklan
ilişkiye geçiren, ayıran değil, birleştiren, bir
başka üçüncü binyıl uygarhğının, Isa'dan 3000
yıl önceki Kiklades uygarlığının doğduğu Ege
Denizi'nin insanıyım.
Bize bıraktığı mermer heykelciklerden de
anladığımız gibi, müziği ve yaşamın
güzelliklerini seven bir uygarlıktı. Hele o
heykelciklerden bir tanesi var ki, beş bin yıl
öteden kadehini kaldırmış. l.S. üçüncü binin
insanlannın sağlığına içer gibi dunıyor.
Gelin bu kadehi, düşünceye, sanata, iletişime,
kültüre hizmet eden tüm insanlann biriiği
dileğiyle, ortak bir çaba için; savaşa
köktenciliğe, yoksulluğa, mutsuzluğa karşı
mücadele için, yaşadığımız gezegenin
insanlannın sevinç içinde yaşayıp
yaratabilmeleri için kaldıralım aramızda...
Yanıt: Federico Mayor
Y A Y I N H A K K I C u m h u r İ y e t ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I N L A N A M A Z
CALISAJNLARIN SORULARI/SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL
İstîrahatli sigortalı priııı öder mi?
Soru Bir özel kurumda sigortalı olarak çalışıyoruz. İşyerimizde,
hastalanan ve sigortadan istirahat raporu alanlara, iş>eren,
sigortanın verdiği ödenek ile maaşları arasındaki farkı ayn-
ca ödüyor. Sormak istediğimiz: Istirahatli geçen bu süreler
için sigortaya prim ödenir mi? (E.B.)
YANIT: Sosyal Sigortalar Yasası'nın 77. maddesinde "Prime
esas ücretler" belirlenmiştir.
"Sigortalılarla işverenlerin bir ay içinde ödeyecekleri primlerin
besabında
a) Sigortalıların o ay için hakertikleri ucretlerin,
b) Prim, ikramiye ve bu niteükteki her çeşit istihkaktan sigortalı-
lara o ay içinde ödenenJerin.
c) İdare ve kaza mercilerince >erilen karar gereğince (a) ve (b)
fıkralannda yazdı kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara
o ay içinde yapılan ödemelerin,
Brüt tutarları esas alınır."
Yasa, prime esas alınacak ücretleri yoruma açık bırakmıştır.
İşveren, işçinin istirahat süresi içinde sigortadan aldığı geçici iş-
göremezlik ödeneği ile ücreti arasındaki farkı öderse, bu farkın
primini de ödemek zorunda mıdır? Bu sorunun yanıtı Yargı ka-
rarlan ile Sosyal Sigortalar Kurumu'nun 16 sayılı genelgesinde
verilmiştir.
(1) ÖZET: "Kurumca verilen işgöremezlik ödeneği, toplu iş söz-
leşmesi hükümleri gereği tama iblağ edilerek işçije ödenmekte ise,
bu şekilde ödenen ücretler sigorta primine tabidir." (Yargıtay 10.
Hukuk Dairesi. 17.10.1975 tarih, 1975 3373 esas ve 1975-5288
karar)
Sosya] Sigortalar Genel Müdürlüğü'nün 16 sayılı genelgesinin
101. sayfasında "Sigortalılara istirahatli iken ödenen ücretler"
başlığı altında konu ile ilgili açıklama yapılmıştır.
"Kunımumuzdan geçici işgöremezlik ödeneği olan sigortalılara
istirahatli bulunduklan devrede işverenlerce ödenen geçici işgöre-
mezlik ödeneği ile o devredeki kazancı arasındaki fark ucretlerin
veya bu devrede kurumumu/ca ödenen geçici işgöremezlik ödeneği
nazara alınmadan ödenen tam ucretlerin bundan böyle Tüzük, Yö-
nermelik. Toplu Sözleşme gibi genel düzenleyici tasarruflara daya-
narak işverence atıfet kabilinden ödenmiş obnasına bakılmakjizın,
506 sayılı kanunun 77'nci maddesinin (a) fıkrası kapsamında
mütalaa edilerek prime tabi tutulması. bu fark ucretlerin prime esas
asgari ucretlerin altında kalması halinde 506 sayılı kanunun 78'inci
maddesi gereğince asgari günlük kazanca iblağ edilmek suretiyle iş
kazaları >e meslek hastalıkları primi de dahil olmak üzere prime
tabi tutulması ve bu primlerin ilişkin olduğu sürenin, aylık sigorta
primleri ile dört aylık sigorta primleri bordrolarında gün sayısı ola-
rak gosterilmesi gerekroektedir."
Kaynak: (1) Lebib Yalkın Yayımlan, Cilt AA/11, Sıra No: 157
EsasNo: 1994/95
Davacı: Şevket Yılmaz, Mürseller Köyü, Karamanlı.
Davalılar: 1- Malmüdürlüğü, 2- Mürseller Köyü Muhtarlığı, Ka-
ramanlı.
Mahkememizden 17.6.1970 tarihinde verilen 1968/161 esas,
1970/169 sayılı karar ile davacı Şevket Ydmaz'ın davasının kaBulüne
karar verilmiş olup, karar davah Hazine vekili tarafmdan temyiz edil-
miş olmakla Y.8.H.D.Bşk. 31.5.1994 tarih ve 1993'13568 esas, 1994/
ÎLAN
YEŞtLOVAASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
7391 karar sayılı ilamı ile dava konusu taşınmaan bulunduğu yer
hakkında kadastro tutanağı düzenlenip kadastro mahkemesine dev-
redildiğinden dosyarun görevli kadastro mahkemesine devredilmek
üzere hükmün bozulmasına karar verilmiş olup, davaa Şevket Yıl-
maz'm olü olması nedeniyle mirasçılannın da adresleri tespit edileme-
diğinden yukanda tarih ve numarası >azılı Yargıtay ilamı ile yeni
duruşma günü olan 27.9.1994 günü saat 9.00'da Şevket Yılmaz mi-
rasçılan Rahime Yılmaz, Fethiye Yılmaz, Melahat Yılmaz, Hayriye
Yılmaz, Nejla Yılmaz, Saadet Yılmaz. Kadir Yılmaz ve Kadriye Yıl-
maz'ın YeşÜova Asliye Hukuk Mahkemesi duruşma salonunda hazır
bulunmalan veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri, aksi takdir-
de yokluklannda yargılamanın yapılarak karar verileceği, Yargıtay
ilamı ve duruşma günü yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur.
23.6.1994 Basın: 49214
POLITIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Jandarmanm KoğuştanDalları bastı kiraz
Yolları kesti kiraz
Her yıl kiraz mevsiminde bir kiraz yazısı yazarım. Bu
yıl da yazıyordum, ama biraz gecikti. Kirazın bahası hep
yüksek olmuştur. Kirazı turfanda yemek, her keseye uy-
gun düşmez. Kiraz deyip geçmeyin; kirazın fiyatı, ulusal
gelirdert kişi başına düşen paydan, toptan eşya endeksi-
ne kadar her şeyi simgeler.
Izmit'in Yarımcası kirazın harman olduğu yerdi. Ama
gelin görün ki dönem değişti, kiraz da aklım başından
şaştı. Düzlükteki kiraz ağaçları kesildi, yerine apartman-
lar dikildi. Tepelere paralı yollar uzandı. Bu yollarda
parayı bastınız mı yağ gibi kayıyorsunuz.
ikisi de rahmetli oldu, Dr. Cemil'le Avni Öztüre, bu te-
pelerin epeyce safasını sürmüşlerdi. Ama 'istimlak'
başlayıp yol geçince her şey sona erdi. Sanatsever Ya-
rımca Belediyesi'nin de adı gitti, oldu: Körfez!
Petro-kimya özelleştirilmesinin de eli kulağındadır.
Kazmayı vurabilirlerse sen sağ, ben selamet!..
Hem besteci hem şarkıcı Sadi Hoşses beyin kanama-
sı geçirmiş. Üniversite fakülte hastanesine kaldırmışlar.
Bir de bakmışlar ki hastane pahalı, hemen ucuzuna ya-
tırmışlar, Yenişehir Hastanesine... Bir ülke ki yoğun
bakıma girmiş sanatçısına ucuz hastane arar, çekiverin
kuyruğunu!
Sadi Hoşses, Ankara Radyosu'nun birokul gibi işledi-
ği günlerden kalmadır. Ruşen Kam, MesutCemil, Sup-
hi Ziya özbekkan, Refik Fersan, daha niceleri emek
vermiştir. Radyonun ilk yıllarıydı, elde ne varsa sefere
koşuluyordu.Ankara'dakalanlaroldu, Istanbul'agöçen-
ler oldu. Sonunda radyonun ekranlı dönemi başladı:
TV... Ekran bir idi, beş oldu... Artık ekrandan geçilmiyor.
Futbol topu gibi birbirlerine atıyorlar.
Kirazdan açtık, gene kirazla sürdürelim; şair Nazım
Hikmet, "Kavaklann pamuklaşmaya başlamasından
sonra kiraz gelir" diyor. Daha doğrusu, pamuklamanın
ardından kirazın geldiğini Gazali söylermiş... Biz de
söyleyelim. Kiraz ayı, biraz da hapis ayıdır.
Doc. Rkret Başkaya'nın terör yasasına göre bir süre
yatması gerekiyordu. Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'ne
teslim oldu. Bir bu yana dönecek aylar geçecek, bir öte
yana dönecek aylar geçecek, ceza dediğin de vakti ge-
lincebitecek...
"Mapusane seni yapan kör olsun "
Haluk Gerger de hapisliğini Haymana'da yatacak, gi-
dip teslim oldu.
Çocukluğumun bir bölüğü Haymana'da geçmiştir, ha-
pishaneyi de, ılıcayı daçok iyi bilirim. Yıllar geçti, hayal
meyal gözlerimin önüne geliyor. Hapishane, çarşının
altbaşındaydı. Birkaç odalık, küçük bir yerdi. Haftanın
belli günlerinde çevre köylerden gelen kadınlar, erkek-
ler, çocuklar mahkumları görmeye gelirlerdi. Bir çığrış,
bağırış, bir şamata olurdu. Getirdikleri öte beriyi yatan
hapislere verirlerdi. Daha başında bölüşülürdü. Belki
gerçek imece hapislikte vardı. Bizim ev küçük mescidin
yanındaydı.-Olup bitenleri görürdük. Askerler gürültülü
nöbet değiştirirler, silah kuşanırlardı.
llıca da jandarma koğuşlannın alt başındaydı. Mah-
kumlar, suyun kıyısında dizilir, çamaşır yıkarlardı. Me-
nemen olayları sırasında sanıyorum SaH Bey diye bir
Nakşibendi şeyhini almışlar, önce kasaba hapishane-
sinde yatırmışlar, Manisa'ya (Menemen) göndermişler-
di. Aylar sonra şeyh suçsuz bulunmuş, Haymana'ya
geri dönmüştü. Çocukluk belleğimde bu olay yatar. Şim-
di, bir de Haluk Gerger'i hatırlayacağım Haymana mah-
pusanesinde!..
BULMACA
SOLDANSAĞA:
1/ İkiyüzlü... Çin ve Ja-
ponya'da oynanan bir
çeşit satranç. 2/ Bir ince- 2
leme sonucunu içeren
yazı... Dünya edebiyatçı-
lanm bir araya getirmeyi
amaçlayan kuruluşun
simgesi. 3/ Hayvanlara
vurulan damga... Hindu-
lann kutsal kitabı. 4/
Yabani armut... Ro-
manya'mn para birimi.
5/ Uzakük anlatmakta
kullanılan söz... Hafıf
esinti. 6/ Muşmulaya benzer bir
yemiş... 106 taşla oynanan bir
oyun. 7/ Kökü sürgün kesici ola-
rak kullamlan bir bitki. 8/ Çıplak
vücut resmi... Kimi felsefe ve din
kuramlannın dayandığı temeller-
den her biri. 9/ Balı ahnmış petek...
Olumsuzluk belirten bir önek.
YLKARIDAN AŞAĞI\ A:
1/ Bir aygıtın ya da düzeneğin ana
bolümünü oluşturan parçalann
tûrnü. 2/ Birnota... Küba'nın baş-
kenti. 3/ Briçte. aülan bir kâğıtla eşine oynamasını istediğj kâğı-
dı belirtme... Eşya üzerindeki mikrop ya da ufak böcekleri ba-
sınçlı buharla öldürmeye yarayan büyük kazan. 4/ Çok zengin
yerel maden filizi penceresi. 5/ Şarkı, türkü... Bir cetvel türü...
Kutsal ışık. 6/ Ölünün üzerinden çıkan giysi. 7/ Su kıydannda
yaşayan çok iri bir kuş. 8/ Göçebelerin kullandığı bir tür keçe
çadır... Hububat tozu. 9/ Uygun bulma, tasdik... Birçok ipin
örülmesiyle oluşturulan ve balıkçılıkta kullamlan halat.
ŞİLE BELEDİYE BAŞKANLIĞI
FOTOĞRAF YARIŞMASI
Şile'nin doğal ve kültürel varhğının tanıtılma&ı, turizm açısından
gelişmesine katkıda bulunu(acak çalışmalarda yararlanılması amacı
ile "Şile" konulu bir fotoğraf yanşması düzenlenmişür.
Yanşma tüm sanatçılara açıktır.
KATILMA KOŞULLARI:
A) Yanşmaya renkli fotoğraf ile katılınacaktır.
B) Yanşma için renkli (dia) fılmler ile 30x40 ebadında bir adet bas-
kı hazırlanacaktır.
C) Her sanatcı en çok üç fotoğraf ile yanşmaya kaulabilir.
YAPITLARIN TESIİMİ:
A) Yapıtlar en geç 26 Temmuz 1994 Salı günü saat 17.00'ye kadar
Şile Belediye BaskanlığVna teslim edilecektir.
B) Yapıtlann 30x40 ebadında pasaportlu renkli baskılan ile (dia)
fılmleri bir zarf içerisine konularak teslim edilecektir. Aynca başka
bir zarf içerisine sanatçımn özgeçmışi konularak zarfin üzerine beş
rakamlı bir rumuz ile "Şile Fotoğraflan Yanşması" ibaresi yazılacak-
ür. Bunun dışında gerek zarflann ûzerinde gerekse fotoğraflann her-
hangi bir yerinde kimlik belirleyici herhangi bir işaret bulunmayacak-
tır. Ancak sadece rumuz fotoğrafın arkasında ve fotoğraf zarfmın
ûzerinde de yazılacaktır.
SEÇİCİKURUL:
- Prof. Ataman Demir (Y. Mimar MSÜ Öğretim Üyesi)
- Şecaatün Güney (Şile Belediye Başkanı)
-Doç.SabıtKalfagU (MSÜ öğretim Üyesi)
-Doç.TunçTufekçi (MSÜ öğretim Üyesi)
ÖDÜLLER:
I.ÖDÜL: 10.000.000 TL.
II.ÖDÜL: 7.500.000 TL.
IH.ÖDÜL: 5.000.000TL.
verilecektir. Aynca yapıü sergilenecek sanatçılann tümüne "Kaü-
lım Belgesi" de verilecektir.
SERGİ:
Seçici Kurul tarafından ödüle ve sergilenmeye değer yapıtlar 28
Temmuz 1994-31 Temmuz 1994 tarihleri arasında düzenlenecek Şile
Bezi Kültür ve Sanat Şenüği sırasında sergilenecektir. Basın: 30310