25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ1994 PAZARTESİ DİZtYAZI Tüm dünyayı banşa ve dostluğa çağıran Dido Sotiriu Cumhuriyet için yazdı Insanlık,barbarlığıyenecekGazetenizi, dünyanın önde gelen aydınlannın çağımızın sorunlan üzerine dûşüncelerini toplamak girişiminden dolayı kutlanm. Girişiminiz günümüzün en devasa sorunuyla doğrudan bağlantılı. tnsanlık için düşûnen ve acı çekenlerin, uygarlığın barbarlığı yenmesini isteyenlerin çabalannı birleştirmeleri gerekiyor. Bunu başanr, kendi iletişim köprûlerini kurabilir ve yanıtiamak zorunda olduklan o canalıcı soruya birleşik bir yanıt vetebilirlerse, aynldıklan noktalann ötesinde ve ûzerinde, aynldıklan noktalan da birlikte alıp muazzam bir gûç oluşturabilirler. Yanıtlanması gereken soru şudur: Miladi ikinci binin ve yirminci yûzyılın şu son saatierinde, insanlığı pençesinde kıvrandıran yakıcı sorunlar yanıt bulabilecekler mi; yoksa bu güçlûklerle dolu acılı miras üçûncû bine mi bırakılacak? Düşünenlerimizin çabaya katılımlan, sonınlann çözümûnde ne ölçüde etkili olacak? Daha bir alçakgönüllülükle konuşursak: Oünyalılann büyük çoğunluğunun içinde yer aldığı felaketin hiç olntazsa şiddetinin, bıraz da olsa, azalnlması için neler yapılabilir? Portre ^ Utanç Duvan'nın yerle bir olduğu Avrupa'nın göbeğinde. umutların boşa cıkması için çok zaman gerekmedi. Hortlayan ırkçılık. barbarlığın ağlannı hızla örmekte. Ancak umutsuz değilim. tnsanlığın. barbarlığa karşı duracak ve uygarlığı ilerletecek. "etnik temizlik" hareketlerine. köktenciliğin ve başka inançlara düşmanlığın her türüne karşı çıkıp halklann ve bireylerin kardeşliği için çaba harcavacak güçleri varattığına her zaman inandım. Çalışmalanyla gezegenimız insanının düşüncesini ve yaşamını etkileyenlerin, güçlennin her zamankinden daha fazla olduğu için, sorumluluklannın da her zamankinden daha fazla oldugunu düşûnüyorum. Sonımlulann ilk başında bilim adamlan gelmekte. Bilim bugün, insanlann bir zamanlar tannlann bulunduğuna inandıklan yüksekliklere ulaşmış durumdadır. Eski denizcilerin gemileri uzay gemileri olmuştur. Mûrettebat artık bilinmeyen kara parçaJan aramıyor, uzayın derinliklerine doğru genişleyen sınırlann peşine düşüyor. 20. yüzyıhn Kristof Kolomb'lan, gözlerini ayak basılmamış gezegenlere çevirmişlerdir. öte yandan, köklerini yaşamın gizlerine her gûn biraz daha sokan bilim, kaybolmuş canlı tûrlerini yeniden yaratmanın ya da yeni canlı tûrleri oluşturmanın eşiğine gelmiştir. "Jurassk Park", hiç de tümüyle bilimkurgu dünyasının fantezilerine ait değil. Bilim artık neredeyse yaşamın gizlerine ulaşmıştır. I ftşflnn otanmızUdantan I tapMz sorunlııyuz Ulaştığı dûzey ve gücü buyken ve yaralan sarma olanaklan varken bilimin dünyada olup bitenlere kayıtsız kalması dûşünûlebilir mi? Biz, düşün ve sanatla uğraşanlar... Gezegenimizin kuzeyi ile güneyi arasındaki uçurumu her gün biraz daha derinleştiren politikalara seyirci kalabilir miyiz? Bir zamanlann bereketli kıtası AfHka'nın şimdi açlık, susuzluk ve hastalıklann pençesinde kıvranmasının suç ortaklan hepimiz değil miyiz?.. Dünyanın son kalan solunum organlan, Gûney Amerıka'nın en büyük do|al oksijen üretim fabrikalan, uluslararası tekellerle ölüm tüccan kokain "baronJannnr ve kâr avcısı "spekülatör"lerin kurbanı olurken işlenen suça hepimiz ortak değil miyiz? Dünyaımza uygarhğın aydınlığını kazandırmakla övünmeye hakkı olan Avnıpa'nın kendisi, bu uygarhğın nasıl da kınlgan oldugunu da sergiîemekte bugün... 20. Banşa aşık bir direnişçi Dkto Sotiria 1909'da Aydm'da doğdu. 1918'de, sabun yapımcjsı olan varhklı ailesıyle îzmir'e taşındı. Yunanlann "Kfiçük Asya Feta- ketP dedikleri Bağımsızlık Savaşı'nda, kendi- ni yüz binlerce Anadolu göçmeni iJe biriikte Pi- re Limanı'nda buldu. "MâtMdele" oiayında Anadolu'dan Yunanis- tan'a göç eden Rumlann toplamı 1.4 milyon ve o tarihte Yunanistan'm nüfusu ise 2.8 milyon idi. Bir başka deyişle, bugün Yunanistan'da yaşa- yan her üç kişiden birinin kökeni Anadolu 'dur. Pire Limanı'ndaki bu trajik kargaşa içinde Küçük Dido, ailesini buluncaya değin günlerce limanda dolaştı, li- manda yaşadı. Çocukluğu- nun geri kalan yıllannda Pı- re'de teyzesinin yanında kaldı. Kendi deyişiyle "KaDjtedescakanılarob- rtkkatanAiMdohıgSnieri- nP daha sonra yazıya ge- çirdi. Ailenin, bir kız için egifi- min gereksizligınde ısrar et- mesine karşın öğretmen ol- du. Daha sonra Yunanistan Komûnist Partisi"ne girdi ve bir militan olarak çalıştı. 1930 larda gazetecilik yap- maya başlayınca Dido Sotiriu adını duyurma- yabaşladı. 2. Dünya Savaşı'nda Almanlara karşı yeraltı direnişine kaöldı ve bir direniş gazetesinde gö- rev yaptı. Gençbğini, önce Anadolu'da savaş, sonra Almanlara karşı savaş, daha sonra da Yu- nanistan fç Savaşı'nda geçirdi ve o gûnieri ki- taplaşnrdı. Yunan yazın yasamında ilk çıkışını. 1959'da, yine Anadolu Rumlannın sonunu konu alan "ölüier Beküyor" romanıyla yaptı. 1961'de "Tekrar Doğug" adlı kitabı yayımlandı. 1962'de yazdığı ve "Beaden Seiam CHsuıı ABadohı'yan adıyla Törkçeye çevrilen "Kao- famımş Topraktar" romanıyla ününün doruğu- na ulaştı. Türkçeye İ975'te kazandınlan bu ro- man, Türkiye'de bir sûre yasal soruşturmalara konu oldu. Bu kitap, şimdiye değin onar bindea 60 kez basıldı. 1975'te M KnçökAjyaFada%Emperyalnma Doğa AlateafcStnrtejlsi''incelemesini yayımla- yan Sotiriu, 1976'da 2. Dünya Savaşı ve Yunan Iç Savaşı yıllannı konu alan, Türkçeye "Boy- nık" adıyla çevrilen kitabı- 1 BI yazdı. 1978'de "Yatanlar I tçtnde" kitabı yayımlandı. I Sotiriu, 70'ler ve sonrasını anlatan "Yuahyoruz" roma- nını 1982'de yazdı. Dido Sotiriu'nun Türki- ye'de "Beaden Setem Otnm Aııadohı'ya'' adlı kitabıyla üne kavuşturduğu Selçuk'un Şirince (eski adıyla Kırbca) Köyü, günümüzde sempatik birturistik köye dönüştü. Di- renişçi-gazeteci Sotiriu, ken- disi gibi Anadolulu olan ve yaralı olduğu için baktığı di- renışçi Manoli Aksiyotis'in Kırkıca günlerinin öyküsü- nü bu romana aktarmışt. öteki üBcelerde, bu romanın salt edebiyat gücü- nün yanı sıra iki komşu ülke haikının yakınlaş- ması açısından içerdiği insancıl mesajdan da öv- gü ile söz edilmişrir. Yıllarca sonra ilk kez 1987*de Türkiye'ye ge- len Sotiriu. TÜYAP Kitap Fuan'na katldı. Ay- nca, kendısıne "Abdi Ipekçi Banş ve Dosttok ödülü*deverildi. "Shta" tedavisi gören Dido Sotiriu'ya "Cmn- hurivet" olarak "geçmiş okun" diyor ve kendi- sine, Türk okuriannın yeni romanlarmı bekle- diğini de iletiyomz. Dido Sotiriu pazarlann açılmasına çabalamakta, ellerindeki akılalmaz bir etkilerne gücüne ulaşmış kitle iletişim araçlan da insanlann trajedisini seyirlik malzeme olarak kullanrnaktadırlar. Saraybosna, tarihinde ikinci kez Avrupa uygarhğının ayıbının simgesi olmuştur. Kafkaslar, uygarhğın ilk kahramanı Prometheus'u kurban verdiği toprak, şimdi orada yaşayan halklann kanıyla sulanmakta. Biraz ötede, kıtanın en zengin ülkelerinde üretimdeki insan emeğınin en aza indirilip çalışma zamanının kısaltılmasını sağlayabilecek bir teknolojinin kurbanı yirmi milyon işsiz bulunmakta. Doğasında, insan emeğıni özgürleştirme bulunmasına karşın yeni teknoloji, bir işçinin gelirini iki işçiye paylaştırarak sorunu aşmaya çalışanlann elinde bulunuyor. IHorttoyan rkoftk ve ağtaraılızlaoravop Dido Sotiriu Kiklades uygarüğından kalan bu küçük heykelcik için, M Beş bin yıl öteden kadehini kaldırmış. Ls. üçüncü binin insanlannın sağlığına içer gibi dunıyor" diyor ve ekliyor: Geiin bu kadebi, düşünceye, sanata, Uetişime, kültüre hizmet eden tüm insanlann biriiği dileğiyle, ortak bir çaba için; savaşa, köktenciliğe, yoksulluğa, mutsuzluğa karşı mücadele için, yaşadığunız gezegenin insanlannın sevinç içinde yaşayıp yaratabilmeJeri için kaldn*ahm aramızda~. yûzyılın ve ikinci binin günbatımında, Avrupa, bınyılımızın ortalannı andıran ulusal, toplumlararası ve dinsel karşıtlıklarla çatışmalann ortasında bulunmakta. Avrupa'nın büyük ülkelerinin "Bderteri" bu çatışmalarda sorumlu değiller de nedir? Sözde "banşçı çabalan" ve ikiyüzlülükleri, sorumluluklannın ve suça kaülımlannuı göstergesi olmaktan öte ne anlam taşımaktadır?.. Gerçekte, olanca güçleriyle, egemenlik ve etki alanlannın yeniden belirlenmesine, çokuluslu savaş sanayii ürünlerinin ticareti ya da kaçakçılığına ve yeni Utanç Duvan'nın yerle bir olduğu Avrupa'nın göbeğinde, umutlann boşa çıkması için çok zaman gerekmedi. Hortlayan ırkçılık, barbarlığın ağlannı hızla örmekte. Biraz ötede ise bir başka uzantısı görülmekte barbarlığın. iki insan, işledikleri ağır suçlardan ötürü ölüm cezasına çarptınlmış durumda. Biri, sınır tanımayan dinci köktenciliğin hedef tahtası yazar Salman Rüşdü. ötekisi ise, yürekliliği ile Filistin'de banşa giden yolun önünü açan Yaser Arafat Ne banşı kuranlar her zaman mutluluğa ulaşır ne de yazarlar hangi "ortodoks" pençenin tepelerine inivereceğini kestirebilirler. Yeni binyıluı şafağı böylesine uğursuz mu?.. • Dünvamıza uygarhğın aydınlığını kazandırmakla övünen Avrupa'nın kendisi. bu uygarlığın nasıl da kınlgan oldugunu sergiliyor bugün... İkinci binin günbatımında. Avrupa. binvılımızın ortalannı andıran ulusal. toplumlararası ve dinsel karşıtlıklarla çatışmalann ortasında bulunuyor. Avrupa'nın büyük ülkelerinin "liderleri" bu çatışmalarda sorumlu değiller de nedir? Sözde "banşçı çabalan" ve ikiyüzlülükleri. suca katılımlannın göstergesi olmaktan öte ne anlam taşımaktadır?.. Umutsuz değilim. tnsanlığın, barbarlığa karşı duracak ve uygarlığı ilerletecek, "etnik temiziik''hareketlerine, köktenciliğin ve başka inançlara düşmanlığın her türüne karşı çıkıp halklann ve bireylerin kardeşliği için çaba harcayacak güçleri yarattığına her zaman inandım. Üstelik Yunanlıyım. Binlerce yıldır halklan ilişkiye geçiren, ayıran değil, birleştiren, bir başka üçüncü binyıl uygarhğının, Isa'dan 3000 yıl önceki Kiklades uygarlığının doğduğu Ege Denizi'nin insanıyım. Bize bıraktığı mermer heykelciklerden de anladığımız gibi, müziği ve yaşamın güzelliklerini seven bir uygarlıktı. Hele o heykelciklerden bir tanesi var ki, beş bin yıl öteden kadehini kaldırmış. l.S. üçüncü binin insanlannın sağlığına içer gibi dunıyor. Gelin bu kadehi, düşünceye, sanata, iletişime, kültüre hizmet eden tüm insanlann biriiği dileğiyle, ortak bir çaba için; savaşa köktenciliğe, yoksulluğa, mutsuzluğa karşı mücadele için, yaşadığımız gezegenin insanlannın sevinç içinde yaşayıp yaratabilmeleri için kaldıralım aramızda... Yanıt: Federico Mayor Y A Y I N H A K K I C u m h u r İ y e t ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I N L A N A M A Z CALISAJNLARIN SORULARI/SORUNLARIYILMAZ ŞİPAL İstîrahatli sigortalı priııı öder mi? Soru Bir özel kurumda sigortalı olarak çalışıyoruz. İşyerimizde, hastalanan ve sigortadan istirahat raporu alanlara, iş>eren, sigortanın verdiği ödenek ile maaşları arasındaki farkı ayn- ca ödüyor. Sormak istediğimiz: Istirahatli geçen bu süreler için sigortaya prim ödenir mi? (E.B.) YANIT: Sosyal Sigortalar Yasası'nın 77. maddesinde "Prime esas ücretler" belirlenmiştir. "Sigortalılarla işverenlerin bir ay içinde ödeyecekleri primlerin besabında a) Sigortalıların o ay için hakertikleri ucretlerin, b) Prim, ikramiye ve bu niteükteki her çeşit istihkaktan sigortalı- lara o ay içinde ödenenJerin. c) İdare ve kaza mercilerince >erilen karar gereğince (a) ve (b) fıkralannda yazdı kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, Brüt tutarları esas alınır." Yasa, prime esas alınacak ücretleri yoruma açık bırakmıştır. İşveren, işçinin istirahat süresi içinde sigortadan aldığı geçici iş- göremezlik ödeneği ile ücreti arasındaki farkı öderse, bu farkın primini de ödemek zorunda mıdır? Bu sorunun yanıtı Yargı ka- rarlan ile Sosyal Sigortalar Kurumu'nun 16 sayılı genelgesinde verilmiştir. (1) ÖZET: "Kurumca verilen işgöremezlik ödeneği, toplu iş söz- leşmesi hükümleri gereği tama iblağ edilerek işçije ödenmekte ise, bu şekilde ödenen ücretler sigorta primine tabidir." (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi. 17.10.1975 tarih, 1975 3373 esas ve 1975-5288 karar) Sosya] Sigortalar Genel Müdürlüğü'nün 16 sayılı genelgesinin 101. sayfasında "Sigortalılara istirahatli iken ödenen ücretler" başlığı altında konu ile ilgili açıklama yapılmıştır. "Kunımumuzdan geçici işgöremezlik ödeneği olan sigortalılara istirahatli bulunduklan devrede işverenlerce ödenen geçici işgöre- mezlik ödeneği ile o devredeki kazancı arasındaki fark ucretlerin veya bu devrede kurumumu/ca ödenen geçici işgöremezlik ödeneği nazara alınmadan ödenen tam ucretlerin bundan böyle Tüzük, Yö- nermelik. Toplu Sözleşme gibi genel düzenleyici tasarruflara daya- narak işverence atıfet kabilinden ödenmiş obnasına bakılmakjizın, 506 sayılı kanunun 77'nci maddesinin (a) fıkrası kapsamında mütalaa edilerek prime tabi tutulması. bu fark ucretlerin prime esas asgari ucretlerin altında kalması halinde 506 sayılı kanunun 78'inci maddesi gereğince asgari günlük kazanca iblağ edilmek suretiyle iş kazaları >e meslek hastalıkları primi de dahil olmak üzere prime tabi tutulması ve bu primlerin ilişkin olduğu sürenin, aylık sigorta primleri ile dört aylık sigorta primleri bordrolarında gün sayısı ola- rak gosterilmesi gerekroektedir." Kaynak: (1) Lebib Yalkın Yayımlan, Cilt AA/11, Sıra No: 157 EsasNo: 1994/95 Davacı: Şevket Yılmaz, Mürseller Köyü, Karamanlı. Davalılar: 1- Malmüdürlüğü, 2- Mürseller Köyü Muhtarlığı, Ka- ramanlı. Mahkememizden 17.6.1970 tarihinde verilen 1968/161 esas, 1970/169 sayılı karar ile davacı Şevket Ydmaz'ın davasının kaBulüne karar verilmiş olup, karar davah Hazine vekili tarafmdan temyiz edil- miş olmakla Y.8.H.D.Bşk. 31.5.1994 tarih ve 1993'13568 esas, 1994/ ÎLAN YEŞtLOVAASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 7391 karar sayılı ilamı ile dava konusu taşınmaan bulunduğu yer hakkında kadastro tutanağı düzenlenip kadastro mahkemesine dev- redildiğinden dosyarun görevli kadastro mahkemesine devredilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmiş olup, davaa Şevket Yıl- maz'm olü olması nedeniyle mirasçılannın da adresleri tespit edileme- diğinden yukanda tarih ve numarası >azılı Yargıtay ilamı ile yeni duruşma günü olan 27.9.1994 günü saat 9.00'da Şevket Yılmaz mi- rasçılan Rahime Yılmaz, Fethiye Yılmaz, Melahat Yılmaz, Hayriye Yılmaz, Nejla Yılmaz, Saadet Yılmaz. Kadir Yılmaz ve Kadriye Yıl- maz'ın YeşÜova Asliye Hukuk Mahkemesi duruşma salonunda hazır bulunmalan veya kendilerini bir vekille temsil ettirmeleri, aksi takdir- de yokluklannda yargılamanın yapılarak karar verileceği, Yargıtay ilamı ve duruşma günü yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 23.6.1994 Basın: 49214 POLITIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Jandarmanm KoğuştanDalları bastı kiraz Yolları kesti kiraz Her yıl kiraz mevsiminde bir kiraz yazısı yazarım. Bu yıl da yazıyordum, ama biraz gecikti. Kirazın bahası hep yüksek olmuştur. Kirazı turfanda yemek, her keseye uy- gun düşmez. Kiraz deyip geçmeyin; kirazın fiyatı, ulusal gelirdert kişi başına düşen paydan, toptan eşya endeksi- ne kadar her şeyi simgeler. Izmit'in Yarımcası kirazın harman olduğu yerdi. Ama gelin görün ki dönem değişti, kiraz da aklım başından şaştı. Düzlükteki kiraz ağaçları kesildi, yerine apartman- lar dikildi. Tepelere paralı yollar uzandı. Bu yollarda parayı bastınız mı yağ gibi kayıyorsunuz. ikisi de rahmetli oldu, Dr. Cemil'le Avni Öztüre, bu te- pelerin epeyce safasını sürmüşlerdi. Ama 'istimlak' başlayıp yol geçince her şey sona erdi. Sanatsever Ya- rımca Belediyesi'nin de adı gitti, oldu: Körfez! Petro-kimya özelleştirilmesinin de eli kulağındadır. Kazmayı vurabilirlerse sen sağ, ben selamet!.. Hem besteci hem şarkıcı Sadi Hoşses beyin kanama- sı geçirmiş. Üniversite fakülte hastanesine kaldırmışlar. Bir de bakmışlar ki hastane pahalı, hemen ucuzuna ya- tırmışlar, Yenişehir Hastanesine... Bir ülke ki yoğun bakıma girmiş sanatçısına ucuz hastane arar, çekiverin kuyruğunu! Sadi Hoşses, Ankara Radyosu'nun birokul gibi işledi- ği günlerden kalmadır. Ruşen Kam, MesutCemil, Sup- hi Ziya özbekkan, Refik Fersan, daha niceleri emek vermiştir. Radyonun ilk yıllarıydı, elde ne varsa sefere koşuluyordu.Ankara'dakalanlaroldu, Istanbul'agöçen- ler oldu. Sonunda radyonun ekranlı dönemi başladı: TV... Ekran bir idi, beş oldu... Artık ekrandan geçilmiyor. Futbol topu gibi birbirlerine atıyorlar. Kirazdan açtık, gene kirazla sürdürelim; şair Nazım Hikmet, "Kavaklann pamuklaşmaya başlamasından sonra kiraz gelir" diyor. Daha doğrusu, pamuklamanın ardından kirazın geldiğini Gazali söylermiş... Biz de söyleyelim. Kiraz ayı, biraz da hapis ayıdır. Doc. Rkret Başkaya'nın terör yasasına göre bir süre yatması gerekiyordu. Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'ne teslim oldu. Bir bu yana dönecek aylar geçecek, bir öte yana dönecek aylar geçecek, ceza dediğin de vakti ge- lincebitecek... "Mapusane seni yapan kör olsun " Haluk Gerger de hapisliğini Haymana'da yatacak, gi- dip teslim oldu. Çocukluğumun bir bölüğü Haymana'da geçmiştir, ha- pishaneyi de, ılıcayı daçok iyi bilirim. Yıllar geçti, hayal meyal gözlerimin önüne geliyor. Hapishane, çarşının altbaşındaydı. Birkaç odalık, küçük bir yerdi. Haftanın belli günlerinde çevre köylerden gelen kadınlar, erkek- ler, çocuklar mahkumları görmeye gelirlerdi. Bir çığrış, bağırış, bir şamata olurdu. Getirdikleri öte beriyi yatan hapislere verirlerdi. Daha başında bölüşülürdü. Belki gerçek imece hapislikte vardı. Bizim ev küçük mescidin yanındaydı.-Olup bitenleri görürdük. Askerler gürültülü nöbet değiştirirler, silah kuşanırlardı. llıca da jandarma koğuşlannın alt başındaydı. Mah- kumlar, suyun kıyısında dizilir, çamaşır yıkarlardı. Me- nemen olayları sırasında sanıyorum SaH Bey diye bir Nakşibendi şeyhini almışlar, önce kasaba hapishane- sinde yatırmışlar, Manisa'ya (Menemen) göndermişler- di. Aylar sonra şeyh suçsuz bulunmuş, Haymana'ya geri dönmüştü. Çocukluk belleğimde bu olay yatar. Şim- di, bir de Haluk Gerger'i hatırlayacağım Haymana mah- pusanesinde!.. BULMACA SOLDANSAĞA: 1/ İkiyüzlü... Çin ve Ja- ponya'da oynanan bir çeşit satranç. 2/ Bir ince- 2 leme sonucunu içeren yazı... Dünya edebiyatçı- lanm bir araya getirmeyi amaçlayan kuruluşun simgesi. 3/ Hayvanlara vurulan damga... Hindu- lann kutsal kitabı. 4/ Yabani armut... Ro- manya'mn para birimi. 5/ Uzakük anlatmakta kullanılan söz... Hafıf esinti. 6/ Muşmulaya benzer bir yemiş... 106 taşla oynanan bir oyun. 7/ Kökü sürgün kesici ola- rak kullamlan bir bitki. 8/ Çıplak vücut resmi... Kimi felsefe ve din kuramlannın dayandığı temeller- den her biri. 9/ Balı ahnmış petek... Olumsuzluk belirten bir önek. YLKARIDAN AŞAĞI\ A: 1/ Bir aygıtın ya da düzeneğin ana bolümünü oluşturan parçalann tûrnü. 2/ Birnota... Küba'nın baş- kenti. 3/ Briçte. aülan bir kâğıtla eşine oynamasını istediğj kâğı- dı belirtme... Eşya üzerindeki mikrop ya da ufak böcekleri ba- sınçlı buharla öldürmeye yarayan büyük kazan. 4/ Çok zengin yerel maden filizi penceresi. 5/ Şarkı, türkü... Bir cetvel türü... Kutsal ışık. 6/ Ölünün üzerinden çıkan giysi. 7/ Su kıydannda yaşayan çok iri bir kuş. 8/ Göçebelerin kullandığı bir tür keçe çadır... Hububat tozu. 9/ Uygun bulma, tasdik... Birçok ipin örülmesiyle oluşturulan ve balıkçılıkta kullamlan halat. ŞİLE BELEDİYE BAŞKANLIĞI FOTOĞRAF YARIŞMASI Şile'nin doğal ve kültürel varhğının tanıtılma&ı, turizm açısından gelişmesine katkıda bulunu(acak çalışmalarda yararlanılması amacı ile "Şile" konulu bir fotoğraf yanşması düzenlenmişür. Yanşma tüm sanatçılara açıktır. KATILMA KOŞULLARI: A) Yanşmaya renkli fotoğraf ile katılınacaktır. B) Yanşma için renkli (dia) fılmler ile 30x40 ebadında bir adet bas- kı hazırlanacaktır. C) Her sanatcı en çok üç fotoğraf ile yanşmaya kaulabilir. YAPITLARIN TESIİMİ: A) Yapıtlar en geç 26 Temmuz 1994 Salı günü saat 17.00'ye kadar Şile Belediye BaskanlığVna teslim edilecektir. B) Yapıtlann 30x40 ebadında pasaportlu renkli baskılan ile (dia) fılmleri bir zarf içerisine konularak teslim edilecektir. Aynca başka bir zarf içerisine sanatçımn özgeçmışi konularak zarfin üzerine beş rakamlı bir rumuz ile "Şile Fotoğraflan Yanşması" ibaresi yazılacak- ür. Bunun dışında gerek zarflann ûzerinde gerekse fotoğraflann her- hangi bir yerinde kimlik belirleyici herhangi bir işaret bulunmayacak- tır. Ancak sadece rumuz fotoğrafın arkasında ve fotoğraf zarfmın ûzerinde de yazılacaktır. SEÇİCİKURUL: - Prof. Ataman Demir (Y. Mimar MSÜ Öğretim Üyesi) - Şecaatün Güney (Şile Belediye Başkanı) -Doç.SabıtKalfagU (MSÜ öğretim Üyesi) -Doç.TunçTufekçi (MSÜ öğretim Üyesi) ÖDÜLLER: I.ÖDÜL: 10.000.000 TL. II.ÖDÜL: 7.500.000 TL. IH.ÖDÜL: 5.000.000TL. verilecektir. Aynca yapıü sergilenecek sanatçılann tümüne "Kaü- lım Belgesi" de verilecektir. SERGİ: Seçici Kurul tarafından ödüle ve sergilenmeye değer yapıtlar 28 Temmuz 1994-31 Temmuz 1994 tarihleri arasında düzenlenecek Şile Bezi Kültür ve Sanat Şenüği sırasında sergilenecektir. Basın: 30310
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle