26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çumhuriyet İmtivaz sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Koordinatörü- Hikmet Çerinkaya • Genel Yayın Danışmanı: Orfıan Erinç • Yazıışleri Müdürlen: İbrahinı Yıldız, DinçTayanç(Sorumlu), • Haber Merkezi Mü- dürü: Hakan Kara Dış Haberler: Ergun Balcı • Ekonomı: Bülent Kızanlık • Istıhbarat: Yalçın Çakır • Yurt Haberleri: Mehmet Saraç • Makaleler: Sami Karaörcn • Spor: Abdülkadir Yücelman • Düzeltme: Abdullah Yazıcı Ankara Temsılası: Mustafa Balbav •Haber Mudüru. Doğan Akın AtatürkBul- \anNo:125. Kat: 4. Bakanlıklar-Ankara Tel- 4195020 C 7 Hat). Tele\: 42344, Fax: (4)4195027 «İzmir Temstlcısr Serdar Kızık, H.Zıva BK 1352 S 2 3 Tel:4411220 Telex: 52359. Fax. 4419117 • Adana Temsılcısı. Çetin Viğenoğiu İnonü Cd. 119 S. No- 1 Kat: 1, Tel: 3522550-3522601-3522492. Telex: 62155. Fax: 3522570 Müessese Müdürü. Erol Erkut #Koordına- tör- Ahmet Konılsan • Muhasebe Bülent Ye- ner •tdare. Hfoeyin Gürer •Işletme: önder Çelik •Bılgı-İşiem:NailtnaI • Bılgisayar Sıs- tem: Mürütet Çiler •Reklam Reha [şıtman \a>ımla)an>eBasan: \enı Gun Haber Ajanst Basın \e^ d\ıncı!ık A Ş Tarkjca'ğCad .'9 41 Cıgaloğlu343v>tst PK 246IsunbıilTel (0 :i:ı512O5O5(2OhjılTclex 22246. Fav(0 212)5138595 4TEMMUZ1994 İmsak:3.31 Güneş:5.3O Öğie: 13.13 İkindi: 17.12 Akşam: 20 46 Yatsı: 22.36 100hektarorman külokhı •ADANA (AA) -Adana'da. anız yakma yüzünden. son 3 gûnde 100 hektar ormanlık alan kül oldu. Adana Valisi Naci Parmaksız, yaptığı açıklamada, anız yakımının tanm alanlanna zarar verdiğini ve toprağın biyolojik özelliklerini etkilediğini söyledi. "Son günlerde, anızyakımı nedeniyle Adana'da birçok orman yangını meydana geldi" diyen Vali Parmaksız, anız yakmamalan için çiftçilerin uyanlacaklanru belirtti. Adana Orman Bölge Müdür Yardıması Orhan Ermişoğlu ise, Yüreğir, Osmaniye, Bahçe, Kadirli, Pozantı, Saimbeyli, Karaisalı ve Aladağ ilçelerinde 3 gün içinde 15 orman yangını meydana geldiğini bildirdi. Ermişoğlu, bunlann yûzde 75'inin anız yakımından kaynaklandığmı vurguladı ve "dikkatsizce yakılan anızlar, 100 hektar ormanlık alanımızın kül olmasına neden oldu" dedi. Epegirclekuş cenneti • KONYA (AA) - Konya'nın Ereğli ilçesindeki kuş cenneti oiarak değerlendirilen sazlıklar konıma altına ahnacak. Yetkililer, sazlıklann "Milli Park" oiarak ilan edilmesine ilişkin girişimlerin devam ettiğini hatırlatarak, "SazlıJdardan eldeedilen kamışlar, ayru zamanda önemli bir ihracat kaynağını oluşturmaktadır. Ayncadünyada giderek nesilleri tükenen kuşlara da ev sahipliği yapmaktadır" dediler. Sazlıklarda 200'ün üzerinde kuş türû yaşadığma işaret eden yetkililer, bunlar arasında flamingo, beyazpelikan, dikkuyruk, yaz ördeği, tepeli pelikan, küçük kerkenez, küçük karabatak. kaşıkçı ve ince gagalı martılann da yer aldığını belirtüler. Antalyakongre merkezi • ANTALYA (AA) - Antalya, kongre turizmi merkezi olma yolunda da hızla ilerliyor. Antalya, kongre yapılabilecek tesislerin sayısı açısından, İstanbui'dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Antalya kent merkezi ile Belek, Alanya, Side ve Kemer yörelerinde, kongre turizmi yapılabilecek nitelikte yaklaşık 40 ötel bulunuyor. Heryıl bu nitelikteki otellere yenilerinin eklendiği Antalya'da aynca, 2-3 bin kişillk büyük kongre salonlannın da yapılması planlanıyor. Turizmciler, Türkiye'nin, "Dûnya Kongre Turizmi" pastasından önemli bir pay alabilmesi için gerekli potansiyele sahip olduğunu, tek yapılacak şeyin, bu potansiyeli değerlendirmek olduğunu bildirdiler. Tarihieser kaçakçılığı •ORDU (AA) - Ordu'da, tarihi eser kaçakçılığı yaptığı belirlenen 2 kişi gözlem altına alındı. Alınan bilgiye göre, bir ihban değerlendiren Kaçakçılık Istihbarat ve Harekat Şube Müdürlüğüelemanlan, Fevzi Kapıcı'nın Rus Pazan'ndaki işyerinde, 57 adet bakır sikke ele geçirdiler. Operas_yonu sürdüren güvenlik güçieri, Unye ilçesinde de Ali Şen'e ait evde 170 adet Osmanlı, Bizans ve Roma dönemlerine ait bakır, gümüş ve bronz sikke ile çok sayıda tarihi eser buldu. Her iki kişinin gözlem altına alındığı ve olayla ilgili soruşturmanın sürdürüldüğü bildirildi. Saroz sahili temizieniyor •KEŞAN (AA)-Saroz Körfezi'nin Erikli ve Yayla sahil şeridinde çevre temizliği kampanyası başlatıldı. Edinilen bilgiye göre, kampanya, Keşan Belediyesi, Keşan Rotary Kulübü ve Erikli Sahili Turizm Geliştirme Kooperatiflerince ortaklaşa düzenlendi. Keşan Rotary Kulübü Başkanı Aü Kılıç, kampanyaya katılan gönüllülere tırmık, poşet ve şapka dağıüldığını belirterek, "Saroz Körfezi'ni sahili, denizi ve çevresi ile örnek bir tatil beldesi haline gerireceğiz" dedi. Kanser uyansı •BERLtS(UBA)-Yaz aylanndagüneşin altında fazla duran herkesi olduğu gibi, özellikle çocuklan etkileyen güneş yanıklannın kansere dönüşmemesi için dikkatli olunması istendi. Bu konuda Alman Kanser Derneği bilimsel yayınlara ağırlık verdi. Uzmanlara göre, çocukluk ve gençlik yıllanndaki güneş yamklan uzun yıllar sonra cilt kanserine yol açabiliyor. Alman Kanser Kurumu bu yıl "çocuk ve güneş" düsturu altında cilt kanserinin önlenmesine veerken teşhisine ilişkin broşürler yayımladı. Alman Kanser Kurumu'nun yayınladığı broşürler, kurum dan ücretsiz temin edilebiliyor. Gönüllü çevre kuruluşlan, 'Arkadaş Grubu' öncülüğünde büyük bir kampanya hazırlayacaklar GAP Bölgesi'ndedeprem,felakettir ERGÜNAKSOY ANKARA - Güneydogu Anadolu Projesi'nde (GAP), çevre faktörü- nün dikkate alınmadığı ve meydana gelebilecek bir depremin, tüm böl- gede büyük felaketlere yol acabile- ceği bildirildi. Arkadaş Çevre Gru- bu Sözcüsü Yaşar öztiirk, GAP Bölgesi'nin Türkiye'de riski en yük- sek deprem bölgeleri arasında bu- lunduğunu, "Sümer Tabletlerf'ne konu olan "Nuh Tufanı" olayının da bir deprem sonucu başladığını anı- msatarak. "Oluşan doğal barajın patlaması sonucu tüm Mezopotamya sular altında kalnuştı. Deprem faktö- rü dikkate alınarak bugün bölgede küçük ölçekli barajlar yapılmaudır" dedi. GAP Belediyeler Birliği'nce haarlanan raporda da "GAP çevre araştırma enstitüsü"nün kurulması istendi. Yapımı halen süren GAP'la ilgili, gönüllü çevreci kuruluşlann etkin bir kampanya başlatacaklan öğre- nildi. Kampanyanın öncülüğünü yürütecek olan Arkadaş Çevre Gru- bu Sözcüsü Öztürk, GAP'ta Çevre- sel Etki Değerlendirme Yönetmeli- ği'nin (ÇED) dikkate alınmadığını anımsatarak şu uyanlarda bulundu: "GAP Bölgesi ikinci bir Nuh Tu- fanı olayı yaşayabilir, "Sümer Tab- letlerine giren Nuh Tufanı olayı bir depremle başlamıştı. Ardından, Dicle ve Fırat nebirlerindeki su akıntısınm kesilmesi sonucu oluşan doğal baraj patlamtştı ve tüm Mezopotamya su- • GAP Belediyeler Birliği'nce hazırlanan raporda da 'GAP çevre araştırma enstitüsü'nün kurulması istendi. lar altında kalmıştı. GAP Bölgesi, Türkiye'de riski en yüksek deprem bölgelerinin başında geliyor. Tarihte- ki Nuh Tufanı olayı da bilindiğine göre, o zaman neden büyük ölçekli barajlar yapılıyor? Büyük ölçekli ba- rajlar yerine, küçük ölçekli barajlar yapdmaİHur. GAP'uı en önemli kol- İanndan biri olan Karakaya Barajı, kınk bir fay hattı üzerine kurulmuş- tur. Tehlikenin en büyüğü de bu ba- rajdadv." GAP'la "Kaş yapalım derken göz çıkanlacağını" savunan Öztürk, gö- rüşlerinı şöyle dıle getirdi: "Bir dizi sonınun yanıtı ele alınma- dan projenin yapımına başianmıştır. Bölgenin iklim yapısı, coğrafya yaptsı önemli değişmelere uğradığı- nda, bu ekolojik, ekonomik ve top- lumsal yapıyı değjştirir. Bu değişimin olumlu ve olumsuz yönleri, ancak ÇED'in uygulanmasıyla ortaya çıka- bilir. ÇED uygulanmıyor. Çevresel değişün sonucu ortaya çıkacak olan sağlık sonınları konusunda da etkin bir çalışma vürütülmüyor. GAP'm bugünü ve yarını giyotin altına yatınJmıştır. Geçmiş karanlığa gö- mülecek. Hasankeyf, Eğil Kalesi gjbi önemli tarihi değerler kurbanlık ko- y un gibi sular altında kalmayı bekli- yor. ÇED'siz bir GAP'uı yasama ge- çirilmesini engellemeliyiz. Ekolojik, ekonomik ve toplumsal açıdan bir ci- nayete 'dur' demek, yaşadığımız dünvaya karşı ve kendimize karşı bir sorumluluktur." GAP Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Ahmet Özer tarafından hazırlanan "GAP ve Çevre" konulu raporda da GAP Bölgesi'nde çevre- sel problemleri araştıran "GAP çev- re araştırma enstitüsü"nün kurul- ması gerektiğini bildirdi. GAP Böl- gesi'nde bir "GAP sağlık merkezi" oluşturulması gerektiğini de kayde- den Özer. görüşlerini şöyle sıraladı: "GAP ile çevrede meydana gele- cek değişikükler, GAP'la büiikte meydana gelecek olan sosyoekono- mik değişmeler gibi temel nitelikte ve kalıcı olacaktır. Bu nedenle çevre bo- yutu bölge kalkınmasının aynlmaz entegre bir boyutu oiarak ele alınmalı ve bu entegrasyon sosyoekonomik gelişme için alınan \e öngörülen ted- birlerle u\um içinde olmalıdır. Top- rağın verûnli üst tabakasının erozyo nunu önlemek, çe»Teye organik ve inorganik atık boşaltunını asgariye indirmek kaçınılmazdır. Etkin bir çevre kampanyası gereklidir. Bu da ancak halkın katüımıyla mümkün- dür. Belediyeler bünyesinde çevre yö- netim birimi ile çevresel sonınları be- lirleyecek çevre yönetim planı oluştu- ruimalıdır." Navratilova, yanfinal karşılaşmasında Gigi Fernandez'i 6-4 ve 7-6Tık setlerle yenmişti. Oyun... Set... Maç... Martinez Conchita Martinez ZAFERARAPKİRLt LONDRA - Tribünleri dolduran 30 bin kişinin ve televizyonlan başındaki milyonlarca kişinin desteğini arkasında bilmesine rağmen, bazılan gibi hiç şımarmış görünmüyordu. O, her zaman- ki ağırbaşhlığı ve tevazuu, zaman zaman yaptığı masum şakalan, hakemlere itiraz ederken bile se- viyesini hiç kaybetmemesiyle, ama hepsinden önemlisi, dünya tenis kortlanrun "gözbebeği" VVimbledon'a altm harflerle yazılmış kalitesı ile merkez korttaki son maçında, kaybeunesine karşın anıtlaşıyordu. "Oyun.. Set. Maç.. Martinez.." sözlerini duv- duğunda boğazına birşeyler düğümlendi ve göz- yaşlannı tutamadı. 10. kez kazanmak istediği o ünlü büyük metal tabağı bu kez başkası almıştı. Ona ise, bir küçük tabak ile, korttan aynlırken yere çömeüp kopardığı bir tutam hatıra Wimble- don çimi kalmıştı. Martina Navratilova... Tenisın v e sporun tarihınde hiçbir sporcuya nasip olma- yacak bir rekorun sahibi. 1957 yılında doğduğu Çekoslovakya'nın Revnice kasabasından, dün- yanın en büyük başkentlerinin tenis kortlanna kadar uzayıp giden yolda, tüm gönülleri fethe- den isim. Daha üç yaşında babasırun evi terketmesi ile başlayan ve sürekli hazin heyecanlarla dolu ya- şam öyküsü. başkalannın kalemine konu olma- dan kendi biyografısini yazan Martina. 1973 yılında Çekoslovak Tenis Federasyonu tarafı- ndan Amerika Birleşik Devletleri'ne gön- derilmesinin ardından açılan parlak spor kariye- rinde milyonlarca dolann yanında büyiik bir ün de kazanıyordu. Tenis kortlannda olduğu kadar kort dışında da özelLkle cinsel yaşamı ilgi çeken Martina, "lez- biyen" olduğunu hiçbir zaman gizlemedi. "Kadı- nlarla birlikte ounak daha çok hoşuma gidiyor" diyebildi basmın karşısında. Hiç erkek partneri olmamış mıydı? Evet. Çekoslovakya'da bir kez kendisinden 4 vaş bü>ük bir mimar ile ilişkisi ol- muş. ama kendi deyimiyle "beyninde şimşekler çakmamıştı." Daha sonralan birlikte olduğu Teksaslı dokto- run kansı, basketbolcu Rita. feminist yazar Judy. "nedense" daha çok hoşuna gitmişti. Amerikan vatandaşlığı için başvururken bile yalan söylememek için "biseksüelim" deyiver- mişti. Son basın toplantılarından birinde, "çocuk sahibi ounak istiyorum" de\i\ennce ortalık birbi- rine girmiş, "Martina, baba ounak istiyor" baş- lıkları atılmıştı. Ama herkes onu, bu renkli yaşamöyküsünün en önemli bölümü ile anımsayacak. 6'sıüstüste olmak üzere tam 9 kez VVimbledon şampi- yonluğu, sayısını tutmak mümkün olmayan di- ğer Grand Slam unvanlan ve olağanüstü tenis yeteneği ile... Herkes kızlanna (ya da oğullanna) bir Martina olmasını öğütleyecek. Herkes, (kadın ya da erkek) onun gibi oynamak isteye- cek. Cumartesi günü onu yenerek şampiyon olan Conchita Martinez bile... VVimbledon Erkekkrde yine Sampras LONDRA (Çumhuriyet) - Sezonun üçüncü "Grand Slam" mücadelesi olan VVimbledon Tenis Turnuvasf nda, tek erkeklerde ABD'li Pete Sampras. üst üste ikinci kez şampiyon oldu. İngiltere'nin başkenti Londra'da süren toplam 8.5 milyon dolar ödüllü tumuvanın son günündekı tek erkekler fınalinde. dünya klasmanında ilk sırada yer alan Pete Sampras, 1992 yılının finalisti 4 numaralı seribaşı Hırvat Goran İvaniseviç ile karşılaştı. Çekişmeli geçen ilk 2 sette. iki raket de birbırlerinın servısini kıramadı ve Sampras, 2 seti de 7-6 (7-2 ve 7-5'lik tie-break'lerle) kazandı. Sampras Üçüncü sette oyuna iyıce ağırhğını koyan 23 yaşındaki Sampras. rakibinin üst üste 3 servisini de kırdı ve seti 6-0 kazandı. İvaniseviç'le bugüne dek yaptığı 9 maçta 4. gaübiyetini alan Sampras. aynca 1986'danbuyana turnuvayı üst üste kazanan ikinci şampiyon oldu. Toplam 1 saat 55 dakika süren mücadeleyi kazanan ABD'li Pete Sampras, ödül oiarak 517 bin dolar (yaklaşık 16.5 milyar lira) alırken Goran İvaniseviç ise 250 bin dolar kazandı. Fatih Kısaparmak son kasetinde 'Hoşçakal' diyor Her aynlık, buluşmanınük adımıdır MUHARREM AYTJIN "Bir gün ben de öleceğim / Türkü- lerle gömün beni / Size veda edeceğim / Türkülerle gömün beni / Sazımı asuı duvara / Yahıız kalsuı bahtı kara / Vasiyetim tüm dostlara / Türküler- le gömün beni..." Bu istek, 1987'de çıkardığı ilk ka- setine de adını veren "Kilim" parça- sıyla müzik dünyasına adım atan v e "sevdiğine sözü olanlann sözcülüğü- nü" üstlenen çağdaş halk müziği sa- natçısı Fatih Kısaparmak'a ait. Sa- natçı, "Hoşcakal" adını taşıyan son albümünde dile getiriyor bu isteğini. Peki birdenbire bu "hoşcakal" da nereden çıktı? Yanıtı biraz düşündürücü: "Son albümüme, Hoşcakal' adını verirken uzun uzun düşündüm. "Ger- çekten müziğe bir veda çağnşımı ya- par mı?' diye. Fakat bana göre, her veda bir merhabadır. Madem ki kü- çücük hayadarımızda, birbirini izle- yen süreçlerden geçerek yaşıyoruz; bunun içinde merhaba da var, hoşca- kal da var. Süreklilik açtsmdan, her veda bir merhabadır. Ayrılıklar da bir buluşmanın ilk adımı..." Müzik dünyasında. önceleri. "Bay Kilim", hemen ardından ise "Türkü Baba" oiarak anılan Kısa- • Fatih Kısaparmak'a göre Türkiye'de ekonomik alandaki enflasyondan daha tehlikeli bir şey var. O da sanatçı enflasyonu. "Ancak" diyor Kısaparmak, "bunlar kimliğini arayan ülkemizin geçiş dönemindeki sancılan. Bir gün sonaerecek..." parmak'la 19 mayısta piyasaya çı- kan yeni albümü üzerine konuşuyo- ruz: "Türkü"den söz açılınca diyor ki: "Bence her beste, hayatın ta kendi- sidir ve yaşanmışlıklarımızın parmak izidir. Aslında her rürkü, bir öyküdür. Yaşadığım süre boyunca müzikal beynimde türküler üretmeye devam edeceğim. Gidecegim yer aynı, ancak her albümde farklı bir yoldan gitmey i yeğliyorum. "Hoşçakal'da ise 1990'- İaruı Türkiyesi'nde gözlediğim, mü- zikal anlamdaki yozlaşmaya ve çir- kin tekdüzeliğe doğru gidişe kafa tut- tum. Ve demek istedim ki; bilgisayar icat oldu, mertlik bozuldu!" Peki günümüz Türkiyesi'nde mü- zikal anlayış ve "sanatçı" kavramı hakkında ne düşünüyor: "Biz aslında bu kadar kısır, bu ka- dar sığ bir kültüriin temsilcileri ve sa- hibi değüiz. Bu yüzden yeni albü- mümün yelkenlerini daha çok Ana- dolu rüzgarlarıvla doldurdum. Bağ- lamanın, çpban kavaunın, neyin, ben- dirin. udun. kamınun akustik lezzeti- ni serpistirdim. Bana göre gercek sa- natçı, dün, bugün ve yarın gibi soyut kavramları aşabihneyi başaran kişi- dir. Çünkü gerçek sanat eseri zaman kavramını aşmış, takvim yaprak- larıyla bağı ounayandır. G«rçek sa- nat eseri, çağuun tanığı ve toplu- munun sözcüsü olabilendir. Türkiye'- de ekonomik alandaki enflasyondan daha tehlikeli bir şey var ki o da sa- natçı enflasyonu. Ancak bunlar kim- liğini arayan ülkemizin geçiş döne- mindeki sancıları. Bir gün sona ere- cek..." 5 milyonu aşkın satış "Hoşcakal" kaseti 1 a> içinde 150 bin satan Fatih Kısaparmak, bugü- ne kadar imzasını attığı. "Kilim", "Yanna Kaç Var", "Cemre Düşün- ce", "Güneşi Biz Uyandırdık". ve "Portakal Çiçeğim" adlı kasetleriy- le, korsan satışlar hariç toplam 5 milyonu aşkın bir satış rakamına ulaşmış. Müzikal açıdan dünyava hangi pencereden baktığına gelince: "Türkiye'nin güncel beğenilerine paralel bir müzik yapmıyorum. Mo- da değüim. Çünkü, herkes Mersin'e gidcrken ben Anadolu'ya gidiyorum. Bastırılmış. ertelenmiş, kuşatılmış \e belki de sindirilmiş bazı duy gularımu var. 'Ben arabesk dinlemem. caz müziği dinlerim' diyen kimi hanıme- fendilerin, evde bulaşık yıkarken okudukları şarkılan zaman zaman tebessüm ederek duyuyorum. Pap- yonlann takıldığı, smokinlerin giyil- diği toplantılarda bile, insanların da- vul-zurna sesini duy ar duymaz, ayak- kabdarmı çıkanp halay çektiklerini bile gördüm. Işte ben insanların y ü- rek altlanndaki orijinlerine doğnıdan sesleniyorum." Peki sanata ve sanatçıya sansür konusu hakkında ne diyecek? "Değişmeyen tek şey değjsimdir. Değişim ve geüşim öyle güçlü bir ışık- tır ki onun karşısında kimsenin dur- ması >eya sansür filan uygulaması mümkün değildir. Gerçek sanat ese- ri, her engeli deler geçer. Değil bir şi- ir, roman, resim, türkü, bir şiirin tek dizesi, bir romanın tek cümlesi ve bir türkünün tek bir notası bile evreni bir anda, bir ucundan diğer ucuna gezip dolaşabüir.." Kısaparmak: Ben insanların yürek altlanndaki orijinlerine sesleniyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle