25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 TEMMUZ1994 CUMARTESİ 14 SIVAS KATUAMEMN BIRINa YUI KiÜeveiktidarEUASCANETTİ Jstemleri evrensel olan ve tanınmış dinler, çağn- lannın vurgusunu kısa zamanda başka noktalara kaydınrlar. Bu dinlerin başlangıçtaki amacı, eri- şilebilecek ve kazanüabüecek herkese ulaşmak ve onlan kendine çekmektir. Tasanmladıklan kitle evrenseldir; her insan önemlidir ve bütün ruhlar, onlann olmahdır. Ama bu dinlerin vermek zorun- da kaldıklan savaş, zamanla kurumlan daha önce oluşmuş hasma duyulan gizli bir saygının doğumu- na yol açar. Dinler, ayakta kaJmarun ne kadar gûç olduğunu görûrler. Onlara dayanışma ve daya- nıkbhk sağlayacak kurumlan gittikçe daha çok önemserler. Hasımlannkinden esinlenmiş olarak, kendileri de baa kurumlan yûrûrlüğe koymak için ellerinden geleni yaparlar; bunu başardıklannda ise yarattıklan kurumlar zamanla en temel nitelik- teki olgulara dönüşür. Sonralan kendi yaşamlannı sûrdürmeye başlayan bu kurumlann kendilerine özgü ağırhklan, başlangıçtaki çağnlann coşkusu- nu gittikçe dizginler. (...) Kitlenin tehükelerine ihşkin bir sezginin, tarihte- ki dünya dinlerinin kanında bulunduğu söylenebi- lir. Bu dinlerin bağlayıcı karakterdeki kendi gele- nekleri, onlan ne kadar ani ve beklenmedik biçim- de gelişmiş olduklan konusunda eğitir. Gerçekle- şen kitİesel katılmalar, bu dinJere bir mucize gibi gözükûr ve aslında gerçekten de öyledir. Kiliselerin korktuklan ve önlemeye çahştıkİan kopma hare- ketleri, gerçekte bu kez zararlanna etki doğuran, ama aynı türden bir mucizedir; bu kez kendi bedenlerinde oluşan yasalar aynı zamanda hem acı ve- rici hem de unutul- maz niteliktedir. Bu iki olgu, yani erken dönemlerindeki hızlı büyüme ile sonraki daha az hızlı sayıla- mayacak kopmalar, kitleye karşı besle- dikleri kuşkuyu hep ayakta tutar. Bu dinlerin iste- dikleri, bu kitlenin karşıtı olan bir şey, başka deyişle uslu bir sürü'dür. Insanlara koyun gözüyle bakmak ve onlan söz dinledikleri için övmek, alışüagelmiş bir tutumdur. Hedef ve yoğunluk örtüşürler Saldırtılan kitle, çabuk erişilebilir bir hedef doğ- rultusunda oluşur. Bu hedef kitlece bilinmektedir ve tam olarak belirlenmiştir; aynca yakmdır da. Kitlenin niyeti, öldürmektir ve kımi öldûrmek iste- diğini bibr. Eşsiz bir kararlılıkla bu hedefe saldınr; kiüeyi bu hedef konusunda aldatabilmek ola- naksızdır. Bir kitlenin, oluşması için bu hedefı ilan etmek, kimin öldürülmesi gerektiğini yaymak ye- terlidir. Öldürme üzerinde odaklaşma kendine özgü bir olgudur ve yoğunluk bakımından başka- ca hiçbir olgu tarafmdan aşılamaz. Olaya herkes kaulrnak ve kendi darbesini indirmek ister. Darbe- sini indirebilmek için de herkes kurbana iyice yak- laşmaya çahşır. Kendileri isabet ettiremeyenler, kurbanın başkalannın darbelerinden nasıl isabet aldığım görmek isterler. Bütün kollar, sanki aynı canbya aitmiş gibi hareket eder. Ama isabet ettire- bilen kollann değeri ve ağırhğı daha fazladır. He- def, her şey demektir. Kurban, hedefür, ama aynı zamanda da en büyük yoğunluğun odaklaştığı noktadır; herkesin eylemlerini kendisinde toplar. Hedef ve yoğunluk, örtüşürler. Saldırtılan kitlenin hızlı büyümesinin önemli ne- denlerinden biri, gırişimin tehlikesizliğidir. Tehli- • Yıkım araçlannın içerisinde en etkileyici olanı ateş'tir. Ateş ta uzaklardan gözükür ve başkalannı kendine çeker. Yarattığı yıkımın giderilebilmesi olanaksızdır. Bir yangının ardından artık hiçbir şey, önceden olduğu gibi değildir. Ateşe veren kitle, hiçbir şeyin kendisini durduramayacağı inancındadır. Ateş çevreye yayılırken, her şey kitleye katılacaktır. Yangın sonucu tüm düşmanlar ortadan kalkacaktır. Ateş, en güçlü kitle simgesidir. Tüm yıkımlardan sonra ateş de kitle gibi sönmek zorundadır. Ölüm cezasının öteki biçimi ise birlikte öldür- me'ân. Ölüm cezasına çarptınlan, tarlaya götürü- lür ve taşlanır. Öldürme eyleminde herkesin payı vardır; suçlu, herkesin attığı taşlarla yere yıkıhr. Kimse cellat olarak görevlendirilmemiştir; öldü- ren, topluluğun bütünüdür. Taşlar topluluğu tem- sil eder, topluluğun karannın ve eyleminin göster- gesidir. Birlikte-öldürme eğilimi, taşlama adetinin kalktığı yerde de varhğmı korumaktadır. Yakma bununla karşılaştınlabilir; ateş, cezaya çarptınlan- lann ölümünü istemiş olan kitlenin yerine eylemi gerçekleştirir. Alevler, kurbana her yandan ulaşır; kurban her yandan yakalanır ve öldürülür. Cehen- neme yer verilen dinlerde buna eklenen bir şey daha vardır. Bir kitle simgesi olan ateş aracılığiyla gerçekleştirilen toplu ölüm ile cehenneme dışlama. cehennemdeki düşmanlara teslim etme arasında bağıntı kurulur. Cehennemin alevleri yeryüzüne fışkınr ve bu cezaya layık olan tanntanımazı abr. Bir kurbanın ok yağmuruna tutulması, ölüme mahkum edilmiş birinin bir manga asker tarafı- ndan kurşuna dizilmesi durumlannda ölüm ce- zasmı yerine getiren grup, bütün topluluğun tem- silcisi olarak hareket eder. Afrika'da ve daha baş- kaca yerlerde de uygulandığı gibi, insanlann kan- nca yığınına gömülmesi durumunda ise nahoş öl- dürme eylemi, kalabalık bir kiüeyi temsil eden kanncalara bırakılmış olmaktadır. K kesizdir, çünkü kitlenin üstünlüğü ölçüsüzdür. Kurban, kıtleyi oluşturanlara hiçbir şey yapamaz. Ya kaçmaktadır ya da bağlannuş durumdadır. Darbe indiremez, savunmasızhğı içerisinde. yalnı- zca bir kurbandır, o kadar. Öldürülmesine izin de verümiştir. Yazgısı saptanmıştır; ölümü nedeniyle kimsenin herhangi bir cezadan korkmasına gerek yoktur. fşlenmesine izin verilmiş cinayet, insanın kendini engellemek zonında kaldığı, gerçekleştir- diği takdirde ağır cezalara çarptınlması tehlikesi bulunan bütün cinayetlerin yerini tutar. Tehlikesiz, işlenmesine izin verilmiş, tavsiye olunmuş ve pek çok kişiyle paylaşılan bir cinayet. insanlann büyük çoğunluğu için dayanılmayacak çekiciiiktedir. Bu- rada belirtilmesi gereken bir nokta vardır: İnsan- lann hepsine yönelik olan ve hep göz önünde bu- lundurulmasa bile, çeşitli göriinümler ıçensinde eı- kinbğini hep koruyan ölüm tehdidi, ölümün baş- kalanna yöneltitmesini bir gereksinime dönüştür- mektedir. Saldırtılan kitlelerin oluşturulması, bu gereksinimı karşılar. (...) itlenin niyeti, öldürmektir ve kimi öldûrmek istediğini bilir. Eşsiz bir kararlılıkla bu hedefe saldınr; kitleyi bu hedef konu- sunda aldatabilmek olanaksızdır. Bir kitlenin, oluşması için bu hedefı ilan etmek, kimin öldürülmesi gerektiğini yaymak yeterlidir. Herkesin gözü önünde gerçekleştirilen idam- lann bütün biçimleri. eski birlikte-öldürme uygula- masıyla ilintilidir. Gerçek cellat. idam sehpasının çevresine toplanmış olan kitlenin kendisidir. Kitle. sunulan gösteriyi onaylamaktadır; tutkuyla kanşık bir hareketlilik içerisinde, gösteriyi başı- ndan sonuna kadar izleyebilmek için ta uzaklar- dan akıp gelmiştir. Gösterinin mutlaka gerçekleşti- rilmesini ister ve kurbanın elinden kurtulmasından hoşlanmaz. (...) Birlikte öldürme karşısında duyulan tiksinti, çok yeni tarihlidir. Ama bu olgu, abartılmamalıdır. Bu- gün de herkes, gazete aracılığıyla idam cezalannın yenne getirilişine katılmış olmaktadır. Ancak şim- di her şey gibi. bu iş de gayet rahat bir biçimde yapı- lmaktadır. İnsan, sakin bir atmosfer içerisinde, kendisiyle baş başadır ve bir sürü aynntı arasından kendısı ıçın özellikle heyecan verici olanlar üzerin- de durabilmek olanağma sahiptır. Olanlan, ancak her şey olup bittikten sonra onaylar, keyif kaçı- nnasına neden olacak en ufak bir suca katılmış olma duygusu bile yoktur. Hiçbir şeyden sorumlu olmak söz konusu değildir; ne verilen karar için ne görgü tanığı için ne onun basılmış olan haberi için ve ne de haberi basan gazetenin davranışından ötü- rü bir sorumluluk vardır. Ama bugün insanlar, olay hakkında, saatlerce dolaşıp ayakta beklemek zorunluluğunun bulunduğu, buna karşın çok az şeyin görülebildiği eski zamanlara oranla çok bilgi sahibi olmaktadırlar. Gazete izleyicileri arasında saldırtılan kitlenin yumuşatılmış, ama olaylarla arasındaki uzaklık nedeniyle çok daha sorumsuz bir biçimi varhğını sürdürmektedir; bunun, saldırtılan kitlenin en aşağıbk, ama aynı zamanda en dayanıkb biçimi olduğu da söylenebibr. Çeviren: AHMET CEMA1 (Argos, Ekim 1990). 'Çalışan çocuklar' konulu fotoğraf yarışması • ANKARA(AA)-Ankara Fotoğraf Sanatçılan Derneği AFSAD, uluslararası çabşma örgütü adına, 'çahşan çocuklar' konulu bir fotoğraf yanşması düzenledi. Saydam, renkli, siyah-beyaz baskı dallannda düzenlenen yanşmada, birinci olan fotoğrafa 10 milyon lira, ikinciye 7.5 rrülyon bra, üçüncüye ise 5 milyon lira para ödülü verilecek. Yanşmaya katılmak isteyenler 24 eylüle kadar AFSAD'a başvurabilecekler. Yanşmada dereceye giren fotoğraflarekim ayı içerisinde AFSAD'da sergilenecek. Faik Ertener'in oyunu Sibirya'da en iyi oyun seçildi • Külfür Servisi - İstanbul Devlet Tiyatrosu sanatçılanndan Faik Ertener'in yazıp yönettiği 'Siz Ne Dersiniz?' adb çocuk oyunu Sibirya'da 40 oyun arasında en iyi oyun seçildi. Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatrolan BirliğTnin (ASSITEJ) davetlisi olarak Rusya'ya giden Faik Ertener'in 1994 yıbnda Sibirya Omsk Gençbk Tiyatrosu'nda sahnelediği oyun, Rusça'ya çevrildi ve aynı sanatçının yazıp yönettiği ilk Türk oyunu oldu. 1980 yıhndan bu yana çocuk tiyatrosu alanında çahşmalar yapan Faik Ertener, daha önce 'Küçük Mozart', 'Odissinbad', 'Küçük Nasrettin'(bu oyun, Almanya'da çocuk tiyatrolan festivab'nde ilgiyle karşılanmıştı) ve 'Küçük Prens' gibi pek çok oyun sahneye koymuştu. Yapı Kredi'den yeni yayınlar • Kültür Servisi - Yapı Kredi Yayınlan'ndan üç yeni kitap piyasayaçıkü. 'Behçet Necatigü'in Bütün Eserleri', 'El Kapısında' ve 'Aitsiz Kimlik Kitabı' okurlarla buluştu. Çağdaş şiir ustalanrruzdan Behçet Necatigü'in bütün eserlerini toplayan ilk kitap nitebğindeki şiir kitabı. 1948-1972 yıllan arasında yayımlanan şiirlerinden oluşuyor. Şairin ikinci kitabı da bugüne kadar hiç yayımlanmamış 'Ertuğrul Faciası' isimb' radyo oyununa aynlacak. Bu kitabı ise şairin değişik şiir kitaplannı bir araya toplayan iki kitap izieyecek. Yapı Kredi Yayınlan'nınt tiyatro yapıtlan dizisi 'Yaşayan Drama - Rus Klasikleri'nden olan 'El Kapısında' adlı yapıtı Orhan Veli Kanık'ın çevirisiyle yayınbyor. Turgenyev'in eserinden dilimize çevrilen yapıt. 45 yıl önce Türkçeleştiribnesine rağmen ilk kez yeni yazıya aktanlarak yayımlanıyor. Orhan Veli Kanık'ın yanm yüzyıl önce kullandığı dilin şiirselbğini ve kıvrakhğını kamtlayan kitap 115 sayfa. Mustafa Irgat'ın ilk şiir kitabı olan 'Aitsiz Kimlik Kitabı', Yapı Kredi Yayınlan'ndan çıkan üçüncü kitap. 'Suret DönümündeBirİlk Dosya Döküm' altbaşbğını taşıyan kitapta, şairin 30 şiirin yanı sıra fzzet Yaşar'ın Mustafa Irgat'a yazdığı bir mektup ve şairin iki soruşturmaya verdiği yanıtlar yer ahor. Kuruç, göreve iadesi için Kültür Bakanlığı'na başvurdu • ANKARA (ANKA) - Eski Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Bozkurt Kuruç, genel müdürlük için hukuk mücadelesini sürdürüyor. Geçen aylarda Danıştay karan ile Devlet Tiyatrolan Genel Müdürlüğü'ne başlayan ve aynı gün Kültür Bakanı Fikri Sağlar tarafından görevinden alınan Bozkurt Kuruç, Danıştay'a açtığı 4'üncü davada da yürütmeyi durdurma karan çıkması üzerine, göreve iadesi için Kültür Bakanlığı'na başvurdu. Danıştay 5'inci Dairesi, kararnameile ilgili esas karannı Kültür Bakanlığı'nın savunmasının alınmasından sonra verecek. Danıştay'ın yürütmeyi durdurma karan almasına karşın kararnameyi iptal eünemeolasılığı da bulunuyor. Bu arada, Kültür Bakanbğı yetkilileri, Danıştay 5'inci Dairesi'nin aldığı karann kendilerine ulaşmadığını ve karar. kendilerine ulaşıncaya kadar da herhangi bir işlem yapmalannın söz konusu olmadığmı belirtü'ler. Bıryangındayarım kalansıırlerın,atesten sorulacak hesabı var Öhim, "beyazbirgenü"değikHv. ECE TEMELKURAN ANKARA - "2 Temmuz 1993 tarihinde ölen ve vukanda adı ve hÜYİyeti yazdı olan kişuıin gömül- mesjne izin verilmiştir." Bu, bir şairin katledibşinin resmi belgesi- dirî Kağıt, isb ve utanç doludur. Yani "beyaz bir gemi" değildir ölüm. 50 bin lira, yan dolu bir kibrit kutusu, boş bir Bafra paketi, bir cüzdan, Hüseyin'e bir not, kat- lanmış bir mendil ve üzerine şiir yazıb iki peçete. "öldüğümde, doğduğum yere gküyorum" dıye yanyor peçetelerden birinde; ih- timal, neşeh bir gecenin zaptı. Şa- irin cebinden bunlar çıkıyor. "tşte öylesine yazıyorunı" diyor, genişgeniş. Diğer peçete, ertesi gün yazıhııış besbelli; sıkmtıb karala- malar, yeni sözcükler, eklenenler, çıkanlanlar... "Hah, buMum işte!" denecek daha, sevgibye gösterilecek, birkaç dostun eline tutuşturulacak... Eğer bir adam peçetelere şiir yazıyorsa hala, daha çok yaşana- cak şeyi var demektir, daha çok avuçlayacaktır yaşamı demektir; ölüm, o zaman bozgun demektir. "Yani benim gözlerimiıı bunca yd gördükleri / Bir gün benimle birlikte / Yok olup gidecekkr, öytemiT" Evet tam böyle koca şair Metin Ahıok. Sizden sonra ne oldu bili- yor musunuz? Almnda "Zeynep, babanı hep böyle gfileç harırla" yaah neşeh bır vesikahğınız, Ede- biyatçılar Demeği'nin hazırladığı "Metin Ahıok Kitabı"nın arka sayfalanndan birinde göründü. İnsanlar, bupembekitapta; "Geç- mişe özlem gelmişse bir toplumda gümknte; / Bugfinden hoşnut değü demektir kimse. / Ama gecmişgü- zeDikleri yaşatmak için / Goniü yok kimsenin gûl yetiştimieye" diye bir dörtlüğünüzle, "Yıllardır herkesin bu garip fllkede / Sanki kadermiş gibi çektiği / Yanhş flik- lenmiş gömkkte / Bir düğmeyle fliğin güiüoç çaresizliği" diye bir başka dörtlüğünüzü okuyup, sordular birbirlerine, "Kaç şiir yanm kaklı acaba?" diye. "Elbette, halktan aldddan- M E T | N ALTIOK KİTABI Sıvas katlüüTimm ardından sanat dergileriözel sayı hazırladı Kültür Servisi - 2 Temmuz 1993 Şıvas kaüiamının ardından, konuyla ilgib çok sayıda kitap yayımlandı ve birçok kültür- sanat dergisi özel sayı hazırladı. Yön Yayınlan'ndan çıkan Asmı Bezirci'ye Saygı "Ağlatmayuı Beni Derdim Buyük- tör" adü kitabı Atflla Birkiye hazıriadı. Lötfi Özkök, İsa Çehk, Ergjn Koparan, Nazım Timuroğlu, Mehtap Yûcel'in fotoğ- rafiannın yer aldığı Imeceyle' oluşan ki- tap, Feridun Andaç ile Ergin Koparan'ın yazılan ve Asım Bezirci'nin ardından ga- zete ve dergjlerde çıkan yazılardan oluşu- yor. Kitapta Asım Bezirci, Memet Fuat, Onat Kutiar, Hilmi Yavuz, Oktay Akbal, llhan Seicuk, Sener Tanilli. Ataol Behra- moğlu, Selim tleri, Ergin Koparan, Feridun Andaç ve Semih Gümüş'ün yazılan yer alı- yor. Yine Yön Yayınlan'ndan çıkan bir di- ğer kitap ise Sıvas 2 Temmuz, Sıvas Olay- lannın Perde Arkası. Dergiler Ortak Plat- formu üriinü olan kitabı Metin Cengiz, Hami Çağdaş ve Orhan Kahyaoğlu hazı- rlamış. Dergiler Ortak Platformu da Adam Sanat, Atika, Defter, Evrensel Kültür, Hürriyet Gösteri, Kitapbk. Milli- yet Sanat, Sanat Dünyamız, Sombahar, Varbk ve Yeni Biçem'den oluşuyor. 2100 adet basılan kitabın geliri Sıvas davası avukatlanna bırakıldı. Edebiyatçılar Derneği'nin çıkardığı Sıvas Kitabı, Bir Toplu ökUirunıün Öykü- sü, anılar, belgeler ve incelemeler olmak üzere üç bölümden oluşuyor. Kitabın ön çalışması Özcan Karabuhıt, AtiUa Aşut, Hidayet Karakuş, Öner Yağcı, Gökhan Cengizhan'dan oluşan çalışma grubu ta- rafından yapıldı. İncelemeler. tanıküklar. belgeler, yitirdiklerimiz. tepkiler... 577 sayfa... Edebiyatçılar Demeği. aynca Sı- vas'ta yitirdiğimız Metin Altıok^ Behçet Aysan ve Uğur Kaynar için şairlerin şiirle- rinden derlenen birer anı kitabı hazırladı. Kitaplarda fotoğraflar. resimler ve desen- ler de yer abyor. Yurt Yayınlan'nın yayı- mladığı "Ateşte Semaha Durmak, Srvas Katliamı" olayı taruklannın ağzından an beanaktanyor. Çetin Yffienoğlu'nun gazetemizde yayı- mlanan "Olü Ozanlar Kenti Sıvas" adb dizi röportajı. Ekin Ya\ınlan tarafından kitap haline getirildi. Kitapta röportajdan yola çıkılarak 'şeriatçı şiddet' irdeleniyor. Karşı dergisi, bu ay 'Sıvas Kadia/nı Dos- yası' hazırladı. Dergide Öner Yağcı, Talip Apaydın, Srtkı Salih Gör, Hidayet Kara- kuş, Aziz Nesin, Asım Bezirci, tanju Er- dem, Behzat Ay, Sevgi özel. An Balkız, Nahit Eruz. Bülent Habora, Arife Kalen- der Önel. Burhan Günel, Ahmet Uysal, Şükrii Erbaş, Güler Meriçkan, Haydar Unal, Halil Gökhan, Ali F. BİUr, Tamer K. Bilgin ve Oya Uysal'ın yazılan yer ahyor. Varlık dergisi de kapak konusu olan "Srvas'ı Unutmayalım" başlığı altında çe- şitli yazarlann konuyla ilgili yazılanna ve şiirlere yer veriyor. Özel tîyatrolara destek • Kültür Servisi - Kültür Bakanlığı, tasarruf tedbirleri nedeniyle baa sanatsal faaliyetlerin desteklenmesinde ciddi sorunlar yaşarken özel tiyatrolara destek sağlamak amaayla 6 milyar lirayı aşkın bir kaynak yarattı. Bakanlık yetkililerinden alınan bilgiye göre, tasarruf genelgesi nedeniyle kültür ve sanat faaliyetlerine destek vermekte zorlanan Kültür Bakam Fikri Sağlar, uzun bir çalışmadan sonra özel tiyatrolara vermek üzere 6 milyar lirayı aşkın bir kaynak yarattı. Özel tiyatrolara destek veren komisyon. önümüzdeki 15 gün içinde toplanarak özel tiyatroların hangi projelerine ne kadar destek verileceğini belirleyecek. Özel tiyatrolar, her yıl sergileyecekleri oyunlarla ilgili olarak hazırladıklan projeleri Kültür BakanlığYnın değerlendirmesine sunuyor. Bakanlıkta oluşturulan komisyon, bu projeleri değerlendirerek hangi projelere destek verileceğini belirliyor. t mızia oluşturduğumuz birkşiınle- ri, kafamızda saklamayaeağız. Onlan hayata gecirmeye, uygula- maya girişeceğiz." derkeu, daha eb havadayken, henüz bir virgül- le geçiştinyorken sözün sonunu: "2.7.1993 tarihinde, yukanda adı ve hüvviyeti gösterilen ölünûn..." diye bir yangın girdi araya. Daha, üst üste koyup kitaplan, boyunu geciyor mu diye baka- caktık. Gülecekü'k falan. 70 kitap yazmıştı ve henüz 67 yaşındaydı. Asım Bezirci, Sıvas'ta 40 saat kaldı. 40 saat boyunca hep gübnüş. öyle diyorlar. Sonra da öbnüş diyorlar. Ankara Kalesi yolunda küçük bir kahve var: "Erzurum Dadaş- lar Kahvesi." Küçücük bir çay ocaği, özenle dizilmiş fincanlar, fotoğraflar ve Asaf ın karikatür- leri... Erzurumlu Ahmet, arasıra tutar anlatır Asafı; bir yandan da yaşb, büyük gözleri dolar: "Buraya gelirdi ara sıra. Tut- turdu mu, tutturur. Ille de, Bu ak- şam bütün meyhanelerini do- laştım İstanbul'un." Sonra ille beni oturtur, resmimi yapar. Gü- ler, yeniden yapar. Gtister derim, bitmedi der. En son bitmeyen kari- katûrü de bu işte." Asaf Koçak, Sıvas'taki mızı- kab adam... İnsan ölmem sanır, Yüksel Caddesi'ndeki direklere tırmanırken, bir gece yaşb bir kahvecinin karikatürünü çizer- ken. yaptıklannı yanna erteler- ken. güzel, msanca suçlar işler- ken. Sonra; "Yav Rıza Bey, öksüz oğlan gibi beni burada bırak- mayın, sunuş yapın, takdim edin, iki laf edin" deyip Sıvas Buricci- ye Medresesi'ndeki dia gösteri- sini yaptı Koçak. Gerisi, mızıkab bir ölüm. Karitatürcüler Derneği'- nden. küçük karikatürcü Ercan da tanıyor Asafı. "Çok karika- türleri var Asaf Abi'nin dınar- larda. Fotoğraflan da var. Sı- vas'ta onu yakmışlar, doğru mu?" Behçet Aysan söylesin... "Yok başka bir cehennem / Yaşıyonız işte." Ankara'nın Özgür ve Özerk Şiir Cumhuri- yeti Sakarya Caddesi'nde yazdığı bir şiirdir belki. Davndi "merhaba"lanndan söz ediyor herkes şimdi. Özgür Özerk Şiir Cumhuriyeti'nde de "sesfcrin arasından secilen sesi" çınbyor. Amavut kaldınm taşlan arası- nda gizli bir su gibi akıyor dize- len: "Beyaz bir gemidir öKim." Dostu Şükrii Erbaş. ismini du- yunca dönüp. "Kestiği bı>i- klanyla 5 yd kazanmıştı" diyor. Kazandığı beş yıb gülerek anla- tırken, tutuşturuveriyorlar şiir- lerini, onun da şiirleri yanm kalıyor. Bir yü sonra avuçlann için- deki buruşmuş, eskımiş ölüm belgeleri ve artık bu topraklar- da daha az şiir... En iyi, Asyalı şairler bilir yanmayı, yanıp da kül ol- mamayı. Kavruk elleri ve yanm kalmış şiirleriyle, bir gün durup dururken gidivermeyi. sessizce, en iyi Asyalı şairler bilir. Bir yangında yanm kalmış şiirler, mutlaka hesap soracaktır ateş- ten. Çok sonralan bir çocuk. olup bitenlere şaşınrken, yeni bir dünyanın düşünü kuracaktır belki de. Şimdi insanlar ölen şa- irler için kitaplar yazıyorlar, sözler söylüyorlar, ağbyörlar ve hükümet açıklamalan yapı- hyor. Ama kimse pecetelerde yanm kalan şiirleri tamamla- yamıyor. Tamamlanamayan şi- irler, yağlı bir urgan olup bu ül- kenin bütün çocuklanmn boy- nuna geçiyor. O zaman, "Bir şeyler var değiştirmemiz gere- ken / önce acılardan başla- nacak!" Gökçek, Sanat Kurumu'nu boşaltüpdı • ANKARA (AA) - Ankara Büyükşehir Belediye Başkam Melih Gökçek, Sanat Kurumu'nun Gençlik Parkı içerisindeki binasını boşalttırdı. Zabıta yetkibleri. bugün saat 15.30'da Sanat Kurumu'na gelerek binamn içindeki eşyalan dışanya taşımaya başladılar. Zabıta yetkîİilerinin Sanat Kurumu'nun yetkib'lerini beklemeden ve hiç kimseyle görüşmeden eşyalann tümünü kapının önüne taşıdıklan bildirildi. Zabıta yetkibleri. sadece bu konuda emir aldıklannı. ancak ne amaçla boşaltıldığım bilmediklerini ifade ettiler. Öte yandan binayı Sanat Kurumu'na tahsis eden Kültür Bakanlığı yetkihleri, böylesi bir davranışın, "iEegal olduğununu" beürterek, "Böyle bir davranış için mahkeme karan gerekirdi" dediler. Binanın Kültür Bakanlığı tarafından bir protokol ile Sanat Kurumu'na tahsis edildiğini hatırlatan yetkililer, "Kurum yetkiblerinin mahkemeye başvurarak haklannı aramalan gerekiyor. Biz bu alaru Sanat Kurumu'na tahsis ettik. Asıl muhatap Sanat Kurumu" görüşünü savundular. Büyükşehir Belediyesi'nin karanyla gerçekleştirilen boşaltmamn yapıldığı bina, Kültür Bakanbğı tarafından kısa bir süre önce Sanat Kurumu'na tahsis edilmişti. Bibndiği gibi, Gençbk Parkı'm da içine alan Atatürk Kültür Merkezi alamnın tahsisi konusu, Büyükşehir Belediyesi ile Kültür Bakanhgı arasında tartışmalara yol açmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle