20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 TEMMUZ1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA SIVAS KATIIAMININ BffiEVCI YHJ Ozkan ailesi, iki kızını yitirdi 2 Temmuz'da. 'Efsane gibi gittiler' diyen baba Ozkan devlete kırgın: BeııiıııKâbeminsandırIŞIK KANSU ğaçlarla gölgeli salonda, bağjama asılı, gencecık çocuklann gülücü- ğü ile birlikte. 2 Temmuz 1993'ten bakıyorlar, duvarda. Soluk resim fılan değüler, hepsi dipdiri. Bır yıl önce, iki genç kız şu zile basarlardı. Şıkıdık terlilderi giyip, şu mutfağa girerlerdi. Çay demler; bulaşık yıka- makta annelerine naz yaparlardı. Sevinçleri, ta- saları yan odada saklı. Baba Hikmet Özkan, ellerini birleştirip, ço- cuklannı anlatıyor. Anne Münire Özkan karşı- sında. Arada, başörtüsünün ucunu, gözüne gö- türüyor, iki kızının anısına. özkan ailesinin öyküsü, Sıvas Şarkışla'nın Sa- raç Köyü'nde başhyor. Büyûk kız dururken küçük kıa vermemişler. Hikmet ile Münire, 7 yıl beklemişler. Sonra nişan, sonra düğün. Bakkal dûkkanının açılışı, medan maişet motorunun ateşlenmesi. IHuriye, Atatürk 'ten çiçvkalmış Bir süre çocuklan olmamış. İlk göz ağnsı Hu- riye, I97l'de doğmuş. Üç günlukken, annesi Anıtkabir'e götürmüş. Nöbetçi asker, "Bacım, çimJere basmak yasak" demış. Münire Özkan, "tzin ver hele, Atatürk dedesinin bahcesine bir ya- tırayım da gûç alsın" diye üstelemiş. Bir mor ci- çek koparmış, kundağına sıkışürmış Huriye'- nın. Onun ıçın, Huriye, "Atatürk bana çiçek ver- miş, ondan akıUıyınT der dururnıuş. Mor çiçek ile başlayan yaşam soluğu, yıllar sonra Sıvas yaylalanndaki çiçekler, otlarla arka- daşlığa dönüşür. Çünkü. babasının, dedesinden öğrendıği söz, kulaklannda çınlar: 'Benim Kâbem insandır.' A. ilenin ilkgöz ağrısı Huriye 22 yaşındaydı Sıvas 'a giîtiğinde. Tiyatroyagönül veren Yeşim de 20 'sinde. Pir Sultan Abdal'ın eşiBalhhan 'ı oynuyordu. Pir Sultan Abdal'ı da Sait Metin. Yeşim 'in gönlü, Sait Metin 'deydi. Kendi aralarında söz kesmişler. Sıvas 'tan dönüşte de ailelerine açıklayacaklarmış. Eczacı adayıdır Huriye. Gönlü insandadır. Doğadadır, hastalıklann anahtan. Ot toplar. çi- çek toplar insanlık adına. Huriye için, baba Özkan, bağlamasına dert yanar: "Aydmlık fikre karanlık kilit vuracaklar, in- sanlıktan utansın. Biz inanmtşız laik cumhuriyete, ûıanmayan yo- bta şeriattan utansın." Annesıne göre öğretmenleri temelli güvenirdi' Huriye'ye. Huriye, lakdirle geçti sınıflannı. Derslerinin yaru sıra tiyatroya da tutkundu. 'Pir Sultan Abdal' oyununda görev almak üzere Sı- vas'agittı, geçen yıl... Yeşim Özkan, Huriye'nin küçüğüydü. 1973 doğumluydu. Aile üzüldü oğlan gelmedi diye, baba Hikmet Özkan üzülmedi. Münire Özkan, hiç: "Kızm yerini hiçbiri tutmaz. Ne derseniz de- yin..." Yeşim (üstte solda) geçen yıl gittiği Sıvas'ta Pir Sultan Abdal'ın eşi Ballıhan'ı oynuyordu. Kendi aralannda söz kestikleri Sait Metin de Pir Sul- tan'ı. Ablası Huriye (üstte sağda) eczacı adavıvdı. O da ri\ atroya tutkundu. Anne Münire özkan, hiç üzülmedi oğul doğurmadı diye. Şimdi küçük kızı kaidı yanında. Baba Hikmet Özkan ise İ5lü Ozanlar kenti'nde yirirdiği kızlan için bağlamasına dert yanıyor. (Fotoğraflar: RIZA EZER) Yeşim. doğduğunda, san saçlan ve mavi göz- leriyle çok sevimliydı. Çekingendi. çabuk küser- di. ama haksızlığa gelemezdi. Babası, "biraz tembeldi" dedi, omuzlannı sılkti. Okumuştu ya, üniversiteye girmişti ya, yeter- di. Bir anı aktardı: "Yeşim ortaokul 2. sınıftaydı. Karnelerin veril- diği gün, bizinı çok sevdiğuniz rahmetli emekli komiser Ahmet Kayıhan ile geldi eve. Ben anla- dım sınıfta kaldığını. Siniıiendim. 'Okutmayaca- ğım' diye bağırdun. Böyle bağırıyonım, ama ben de biliyorum okutacağunı. Yeşim, iki gözü, iki çeşme yalvardı: 'Baba, ınan okuyacağım. Çok çalışacağım.' Peki, peki dedim. Okudu da Hacet- tepe SosyaJ Hizmetler Y'üksek Okulu'nu kazan- dı." Yeşim, tiyatroya başladı. Pir Sultan Abdal'ın eşı 'Ballıhan'ı oynuyordu. Pir Sultan Abdal'ı da Sait Metin. Yeşım'in gönlü, Sait Metin'deydı. Kendi aralannda söz kesmişler. Sıvas'tan dö- nüşte de ailelerine açıklayacaklarmış. Yeşim Öz- kan ile Sait Metin de bir yıl önce Sıvas'a gittiler. Semah dönmek, Ballıhan ile Pir Sultan'ı yeniden yaşama döndürmek için. Yeşim, babaşına "Baba, Sıvas'a gideceğız" demiş. Hikmet Özkan, karşı çıkmamış: "lyi kızım, gidin güle güle." Yeşim'den bır "İyi ama" duymuş. Hikmet Özkan'ın, yüreğine kor düşmüş düşmesıne de "Bir şey olmaz kızım. Dev- letin askeri, polisi var" deyivermiş. Münire Özkan. ellenyle dizine ıkı kez vurdu: "Ben bunlan duymadım, keşke ben olaydım. Göndermezdim." Hikmet Özkan, uzun uzun koşmuşçasına. uzun bir soluk verdi cığerlennden. Dudaklann- dan tiz bir "ünY" döküldü: "Efsane gibi gitti çocuklar..." Özkan ailesi, ülke yöneticilerine çok. çok kır- gın. Öflce değil. kınkhğı ifade ediyorlar. "Töremizde insan sevgisi olmasa..." YAR1N: Behçet Aysan. GÜVERCİHTLER UÇMUYOR SIVAS ÜSTÖTDE - Sıvasy simdi tükenmez birkaranhk B YILMAZGÜMÜŞBAS en de bir Sıvaslıyım.. Çocukluğumun ve ilk gençliğimin en güzel gün- lerini Kızılırmak kıyısın- daki bu Orta Anadolu kentinde yaşadım. Sevda- lanmı, türkülerimi, halaylanmı, şiir- lerimi, her türlü korkuya sırt dön- müşlüğümü, safljğımı hep bu kente borçluyum. Düzenle didişmeyi, insan sevmeyi, sevgjsizlikten korkmayı, dostiuğu vepaylaşmayı hep bu kentte öğrendim.. Öğrenmezlik edemezdim. Çünkü bu yayla kentinin, gün gör- müş-devran sürmüş bu tarihi kentin her kanş toprağından bunlar fışkın- yordu... Ve bir de Sıvas toprağmda, güver- cinleri severdik. Güzelliği, inceliği ve aydınlığı simgelediği için. Yarasalara ne kadar düşmansak güvercinlerle o kadar dosttuk. Bu yüzden hemen her Sıvas evinde bir ya da birkaç güvercin beslenirdi; yarasalardansa iğrenirdik. O bize sadece uğursuzluğu, karanlığı vedüşmanlığı çağnştırırdı. Güvercin- lerimizi gözümüz gibi sakınırdık bu yaratıklardan.. s,1 ıvas toprağında, güvercinleriseverdik. Güzelliği, inceliği ve aydınlığı simgelediği için. Yarasalara nekadar düşmansak güvercinlerle o kadar dosttuk. Sonragün geçti, devran döndü .Bir de duyduk ki o her türlü güzelliğiyaşadığımız, aydınlığı ve dostiuğu öğrendiğimizo güzelinsanlar kentindeyarasalar günbegün artar olmuş... Idûşmanıydık Bayramlanmızda mutlu, sofralan- mızda tok, sokaklanmızda şendik. Düğünlenmizde türkü halay, ölüleri- mızde ağıttık. Okullanmızdan aydm- lık akardı. 'Mustafa Kemalci'ydik, 'Kuvvacı'ydık ve 'cumhuriyetçi'ydik. Onlann cumhunyeti kurduğu bina- da. onlann 'rahle-i tedris'inden geç- tik Biz de bunu insanlanmıza, evleri- mıze, komşulanmıza taşıdık. Petrol lambalannın ışığında şafak- lanndan evlennin kapısına kilit üstü- ne kilit vurmaya başlamışlar. Sokak- lar boşalmış. mahalleler birbirlerine selam vermez olmuşlar. Gençler sila- ha. yaşlılar daha çok Tann'ya sığı- nmaya şartlandınlmışlar. Kan akmış sokaklarda. ölülerin mezarlıklan bile aynlır olmuş. Ve bundan tam bir yıl önce duyduk ki güvercinler de terk etmiş Sıvas'ı. I 2 Temmuz'da Madımak Oteli'nden Aziz Nesin kurtarıurken RP'li Belediye Meclis Cyesi Cafer Erçak- mak, Hizbullah işareti yaparak çevredeki göstericilere 'Yakalayın şeytanı kaçmasın' diye bağırmıştı. lan yaşardık. Almasını da bilirdik.. vermesini de.. sevmesini de... Her tür- lü hıyanetin, kalleşliğin, zorbalığın düşmanıydık. Birbirimizi güvercinle- rimizi severcesine sever ve korurduk. Bize hep bunlar öğütlenirdi evimizde, sokağımızda, okulumuzda... Ve büyüdük. Kimımiz daha çok okuyup bir baltaya sap olmak için başka kentlerin yolunu tuttu. Kimi- mız daha o yaşlarda evlenip bark- lanıp ekmek peşine düştük. Sonra gün geçti. devran döndü. Bir de duyduk ki o her türlü güzelliği yaşadığunız, aydınlığı ve dostiuğu öğ- rendiğimız o güzel insanlar kentinde yarasalar günbegün artar olmuş. Ak- şamlar erken olmaya, insanlar korku- Alevlerden hanatlart tuunrnlmuş Takvimler 2 Temmuz 1993'ü göste- riyormuş ve günlerden cumaymış. Akşam üstüymüş. Tarlalardan. kannlannı doyurmaktan dönen gü- vercinler, çarşı üstünden geçerken du- manlar görmüşler. Meraklanıp al- çaldıklannda. alevlerden kanatlan kavrulmuş. Güvercin olduklanndan bu yana duymadıklan insan çığhklan duymuşlar. Şaşırmışlar, korkmuşlar. Ve kavilleşip oracıkta. kavrulmuş ka- natlarla uçup gıtmişler bilinmeyen bir yerlere. Bir daha da dönmemişler... Daha sonra bu olayı. kentin yetiş- tirdiği bir hukukçu, bir ozan, Hüseyin Deniz ak yapraklı defterine kara kale- miyle şu dizelerle düşmüş: "Doğdnğum şehirjbitmezitüken- mez/btr karanhk Şafağı yitmişlmehtabı yitmişj sevgüer gözaltında Mustafa KemaJ/Pir Suttan Abdaljgözaltında Ağaçlar tıkanuş damarlannıj nisan yağmurlanna Ve güvercinlerjkanatlarma kan bıdaşmasaı diye Alçaktan uçmuyor Sıvas üstünde" YARIN: Neden Sıvas? Sıvas'ta 15 yıl arayla gerçekleşen iki katliamda yargılananlar akraba Babadan-oğıda kardeşterirkardeşe kattiam satnkhüi HALtLNEBlLER adımak Oteli'nde 37 aydının yakılmasıyla TB JT sonuçlanan 2 Temmuz 1993 Sıvas Katli- / • /m amı ile 11 kişinin öldürüldüğü, 351 işyeri / \/M ı'e 97 konutun tahrip edildiği 3-4 Eylül J. w M 1978 Sıvas Katliamı sanıklan arasında önemlı bağlantılar bulunuyor. 1978 olay- lannın sanıklanndan olan ömer Bayat'ın 2 Temmuz olay- lannda da gözaltına alındığı belirlendi. 1978 olaylannda rol aldıklan için yargılanan Asamaka, Yıldırun, Durna ve Vddız aileleri gibi Sıvash ailelenn diğer bazı mensuplannm 1993 olaylanndanyargılanmalandikkatçekti. 1978 ve 1993 Sıvas olaylannın dava dosyalannın karşılaştınlmalanndan, 1978 olaylanna katılanlann yakınlannın 1993 olaylanndan yargı- landığı gerçeği ortaya çıkıyor. Dava dosyalanna göre, 1978 olaylanna kanşanlann yeğenlen, kuzenleri ve dığer akraba- lan 1993 olaylanna kanşmışlar. 3 Eylül 1978'degerçekleştirilen bırinci Sıvas katliamıyla 2 Temmuz 1993'teki katliam arasındaki en somut bağı, Ömer Bayat oluşturuyor. Birinci Sıvas katüamı davasının 159 nu- maralı sanığı olan Bayat, ülkücülerin memur kuruluşu olan Ülküm Dernegı'nin yöneticiliğini yaparken derneği yasal konumundan çıkanp silahlı çeteye dönüştürmekten yargı- landı Dava sonuçlandığında, Bayat hakkındakı suçlamalar zaman aşımı nedeniyle düştü. Bayat 15 yıl sonra yeniden 2 Temmuz 1993 katliamında ortaya çıktı. Sıvas Emniyet Mü- dürlüğü tarafından olaylarla ilgisı bulunduğu gerekçesiyle 6 Temmuz 1993 günü gözaltına alınan Bayat, ifadesi alındık- tan sonra Sıvas Cumhuriyet Başsavcılığı'na göndenldi. Sav- alık tarafından Emniyet Müdüriüğü'negönderilen ^Tem- muz 1993 tarihli yazı üzerine 66 kişiyle birlikte serbest bırakıldı. Birinci Sıvas katliamı davasında bır Bayat varken, 2 Tem- muz olaylanna iki Bayat'ın adı kanştı. Ikinci Bayat'ın adı Zayim Bayat. Zayim Bayat 1947 doğumlu. Sıvas Sorguncuk nüfuşuna kayıtlı. 1950 doğumlu Ömer Bayat'la aynı kuşak- tan. Ömer Bayat'la aynı nüfus idaresine kayıtlı. İki Bayat akraba. Bayat ailesi 15 yıl aradan sonra Sıvas dava dosyası- na bir fazlasıyla girmiş oluyor. Sıvas'ta 15 yıl arayla meydana gelen iki katliamın sanıkîa- n arasındaki en ilginç bağlardan birini, Asamaka ailesi oluş- turuyor. 2 Temmuz olayının sanıklanndan Çetin Asamaka. bu olaylardan dolayı yargılaruyor. Sıvas Demırcilerardı Ma- hallesi nüfuşuna kayıtlı Çetin Asamaka ile aynı nüfus idare- sine kayıtlı Turan Asamaka ile Hacı Mehmet Asamaka. 1978 olayının sanıklan arasında yer auyorlar. adımak Oteli'nde 37kişinin yakıldığı 2 Temmuz 1993 Sıvas katliamıyla, 11 kişinin öldüğü3-4 Eylül 1978 katliamı sanıklan arasında önemli bağlantılar var. 1978 dava , dosyasısanıklarının, 1993 dosyasındaki sanıklarla çeşitli derecelerde akraba olanların sayısı 20'yiaşıyor. 1978 Sıvas katliamında Sıkıyönetim 2 numaralı Askeri Mahkemesı'nde sanık olarak yargılanan N'urettin Yıldırım'- ın kımlık bölümünde şunlar yer alıyor. "tbrahim oğlu, 1948 doğumlu, Fatma'dan olma..." 1993 Sıvas katlıamının iddianamesinde yer alan Kazım Yddırımın kımlikhanesiıseşöyle: "İbrahim, Fatma oğlu, 1944 doğumlu..." Dava dosyalanna göre 1978 yılında küçük kardeş Nuret- tin Yıldınm olaylara kanşıyor. yargılanıyor. Aradan 15 >ıl geçıyor. Küçük kardeş bu kez yerini ağabeyıne. Kazım Yddı- nm'a bırakıyor. 2 Temmuz olaylan davasında bu kez Kazım Yıldınm yargılanıyor. 1978 katliamının sanıklan arasında 123 numaralı sanık olarak Ahmet Yıldız görülüyor. Ahmet Yıldız 1933 doğum- lu. Sıvas Yıldızeli nüfuşuna kayıtlı ve Çayyurt Mahallesi'nde oturuyor. 1993 katliamının iddianamesinin 72. sırasında bir başka Yıldız'a rastlıyoruz. Erol Yddız... Erol Yıldız 1966do- ğumlu, Yıldızeli nüfuşuna kayıtlı ve o da Çayyurt Mahal- lesi'nde oturuyor. Ne tesadüf. Oysa tesadüf falan değil. Çün- kü baba adı Ahmet. Yani 1978 katliamı sanıklanndan Ah- met Yüdız'ın oğlu. Yani. 1978 katüamına babasının. 15 yıl sonraki 1993 katliamına oğlunun adı kanşıyor. 2 Temmuz katliamının sanıklanndan Engin Durna. Dur- na ailesinin 1978'den bugüne kalan temsilcisi durumunda. 1978 olaylannda Durna ailesinden dört kişi yargılanmış. 1b- san Durna, İsmail Durna, Halil Durna ve Sabahattin Duma. Bugün 2 Temmuz davasında Durna'lan temsilen Engin Durna yargılanıyor. İki dava arasında bir başka bağlantı. Yaraş ailesinde gö- rülüyor. 1978 katliamı davasının 125 numaralı sanığı Ayşe Yarajk 126 numaralı sanığı Mahmut Yaraş, 110 numaralı sa- nığı Ömer Yaraş. Ömer Yaraş ve Mahmut Yaraş kardeş. Ayşe Yaraş ile her ikisi de akraba. Ayşe Yaraş ve Ömer Ya- raş kan-koca. Ömer ve Mahmut Yaraş'ın baba adı Mustafa. 1993 katliamındaki Yaraş'ın adı ise Mustafa Uğur Yaraş. Dava dosyalannda kesin bir bilgi yok ama büyük'ihtimalle Mustafa Uğur Yaraş'ın ön adı olan Mustafa. dedesinin adı olarak venlmış. Her iki dava dosyasında da akrabalıklan çeşitli yollarla ortaya konulan aynca 10'un üzerinde kişi bulunuyor. 1978 dava dosyasındakilerin 1993'tekilerle çeşit- li derecelerdeki akrabalannın sayısı 20'yi aşıyor. ıoğrIu bağlanttst Erzurum'da Sıkıyönetim 2 numaralı Asken Mahkemesı'nde görülen 1978 katüamınm dava dosyasındaki iddianamenin 254 numaralı sanığı bugün herkesin tanıdığı biri. Adı Muhsin Yazıcıoğlu. 1978 olaylan sırasında henüz 24 yaşındaki Yazı- cıoğlu, kentteki MHP'lilerin gençlik liderlerinden en önemli- sidir. Zaten 1978 dava dosyası olaydan çeşitli kademelerdeki MHP'lileri sorumlu tutarak yargılamaktadır. Aradan geçen 15 yıl içinde Yazıcıoğlu cezaevine girer, çıkar. tekrar Türkeş'in liderliğindeki eski partisine girer. An- cak. Adıyaman'daki Menzil Şeyhi Raşit Erol'un icazetini alan Yazıcıoğlu, parti içinde "Dahi Kelimetullah" slogaruyla radikal islama yanaştığı için bir süre sonra arkadaşlanyla birlikte partiden aynlır. Büyük Birlik Partısi'ni kurar. Madı- mak Oteli'ndeki yangından kaçan aydınlann kurtulmak amacıyla kullanmak istedikleri balkon, işte bu BBP balko- nudur. Camnı kurtarmak isteyen kişiler partililerin küfürlü tehditleri yüzünden uzun süre bekleşir ve bir koruma polisi- nin etkisi sayesinde partiye bir anlamda polis zoruyla girip kurtulabılirler. Muhsin Yazıaoğlu, BBP'nin genel başkanı ve Sıvas mil- letvekilidir. Polisin sanıklardan aldığı ifadelerden birçoğun- da BBP'ye yakınlıklan da görülebilmektedır. BBP'nın Sıvas olaylanndaki rolüne bir başka örnek ise, Sıvas Valiliği önün- de kalabalığa ilk konuşmayı yapan kişinin BBP İl Başkanı olmasından anlaşılabilir. YARIN: Davada neler oldü?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle