Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19TEMMUZ1994 SAU
DİZİYAZI
Hollanda Tiyatro Enstitüsü yöneticisi DraganKlaic Cumhuriyet için yazdı
Tiyatro:ToplumsallaboratuvarTiyatro, 2500 yıldan çok daha uzun olan tarihi-
ne gururla bakabilir. Ancak şu anda tiyatronun
geçmişi üzerineûniversitelerde, büimsel kuruluş-
larda, müzelerde ve arşivlerde yapılmakta olage-
len yoğun araştırmalar yanında, çok pragmatik
olan anlayış dışındatiyatronungeleceğine şaşır-
tıcı derecede az eğüinmektedir. Profesyonel ti-
yatrocularbir sonraki gösten, bir sonrakiturneya
da mevsim.ile ilgüi anlıkplan ve tasanmlarla uğ-
raşmaktadırlar. Buna karşıhk geleceğe daha me-
safeli bakmaya ve daha geniş bir zaman çerçeve-
si içinde sanatlan ile ilgili ortayaçıkacak oluşum-
lan yansrtma çabasına nadiren zaman bulmakta-
dırlar. Bu türden bir yansıtma; birtakım yönelme
noktalan, hedefler, değerlerin yenilenmiş eğilim-
leri ve ölçütler bulunması, tiyatronun gelişmesi
için siyasal ve sosyo-ekonomikönkoşullannoluş-
turulması ve toplumsal gerçekliküzerindeki etki-
si için gereklidır.
Tiyatronun geleceğinin önemi, şuandavarolan
deneyirnlerimize ve özelükle sonuna yaklaştığı-
rruz yûzyıldaki gelişmelere süu sıkıya bağlıdır.
Yirminci yüzyıl, tiyatro etkinliğinde müthişbir ni-
celartış;tumelerde,festivallerdevearaçlann,bil-
ginin, verimliliğin ve oyunculann kültürleT arası
değişimınde yaygın uluslararasılaşma getiren ani
ve temelli gelişmelere bir bakış atmamm sağla-
maktadır. Disiplin ve biçemlerin alanlan son bir-
kaç on yıl içinde kendi profıllerini çıkartmışlar,
profesyonellerin tiyatro pratiğindeki ağırlıkİan,
tiyatro yöneticiliğirun egemen bir meslek ve ya-
ratıcı birgüç olarakortayaçıkması ile büyük oran-
da artmıştıt. Avrupa dışı kültürlerin estetik gele-
nekleri, Battlı tiyatro pratik ve teorisine, tiyatro-
nun alanını; karnavallan, fesüvalleri, törenleri ve
değişik ayınleri de kapsayacak bıçimde genişle-
terek girmiştir. Tiyatro yamlması ve diyaloglan
antropoloji, sosyoloji, bilgisellik ve işaret bilimi
gibi bir dizi yeni bilim dahndan yararlanmışlar-
dır.
•Gelecekte tiyatronun
büyük bir bölümünün;
toplumun yaşlılar, işsizler,
ırk, etnik köken, din, dil
nedenieri ile aynm ve eziyet
kurbanı olanlar gibi zayıf ve
dezavantaj sahibi katmanlan
; ile ilgilenmek suretiyle
toplumsal bilim ve
toplumsal çalışmalar içine
demir atacağma inanmamızı
gerektiren yeterli nedenler
var.
Profesyonel tiyatroculann, ûniversite bölümle-
rinin, enstitülerin, arşivlerin, müzelerin, belgeci-
lik merkezlerinin, özel yayınlann ve örgûtlerin
eğitimde kullamlacak zengin bir altyapı yaratıl-
mıştır. Tiyatro. popüler eğTencenin rakip biçirn-
leri ve kendi çaplanndabirer sanatsal alanolan si-
nema. televizyon ve videonun şiddetli saldınsını
atlatmış, tiyatro yapılışı ve sunuluşu karmaşık bir
teknoloji üzerine temeUenmiş bilimsel uzmanlık
ve hatın sayılır varlık gerektiren bir sistem duru-
muna gelmiştir.
Gelecekte ne olması beklenebilir. Bilinen ve
var olan gelişmelerüzerinde çok fazlatemellene-
cek, özel, yerel ve bölgesel potansiyelleri gözar-
dı edecek öznel seçeneklere ve arzulara dayana-
caktahminlerin tehlikesi. Ancak bunlar zatenbü-
' tün gelecek bilimlerinin tehlikeleri değil mi?
İ
Video, tiyatroyu
slnema Kaüap etkilemedl
Sıkı estetik bir alanda kişi, şu anda mim, dans,
drama ve mûzikli tiyatro ile düzenlenen yapım-
larda görülebildiği gibi değişik sahne disiplinleri
arasmdakarşılıklı yoğun etkileşim ve birbirlerini
destekleme bekleyebilir. Ölü bir biçim olmaktan
çokuzakolan opera, biryûzyıldan çokönce Wag-
ner' in reformlannı biçimlendiren farklı düşünce-
leri birleştirmek isteklerini zorlayarak müzikli ti-
yatronun yeni türierine doğru gelişmektedir. Vi-
deo, tiyatroya, sinernalan tehdit ettiği kadar çok
zarar vermemiştir. Üstelik, sahnede canlıbir gös-
teri sırasında video, hareketin görüntû ile karşı-
laştınlması, yansıtılması ya da bütünlenmesi ve
böylece seçenek zaman ve alan firsatlan yaratıl-
ması için çeşitli olasıhklar sunmaktadır. Sahneye
yerleştirilmiş bulunan 'monitör'lerdeki görüntû
canlı hareketin mekansal 'burada' ve zamansal
'şimdi' bilincini geliştirmektedir. içinde izleyici-
lerin, oyunculannhareketlerini fılm ve televizyon
izleyerekhepimizin ahşrruş olduğu yakın çekım-
lerie göreceği, toplam planı destekleyecek ola-
naklar sunmaktadır. Video ekranlan vebilgisayar
gösterimleri bugünlerde diyaloglann çevirisinde
(özgün dilinde ya da herhangi ötekibir dilde söy-
lenen operalarda)kuHanılmaktadır, ancak daldan
dalaatlayanmetinlere sahip canh oyunlan destek-
leyecek, öznel noktalan nesnel olarak ortaya ko-
yan ve sahnedekiolgunun gerçekliğini nesnelleş-
tiren, hareketin bir tür açıklaması olan olanaklar
sunmaktadır.
Birçoktiyatrobinası20. yûzyıldadimdikayak-
ta kalrruştır, ancak uygulamada alansal moralle-
rin geniş yeniden ayarlaması yapılamamıştır. Ye-
ni tiyatro binalanndan birçoğu oyuncular ile izle-
yiciler arasındaki cepheselliği sûrdürmüştür. tz-
leyicilerin oturduğu salonlannbiçiminde gerçek-
leştirilen değişiklikler var olmakla birlikte, her
iki yanda ya üç ya da her yanda izleyici bulunan
yuvarlaksahneler vekubbeli sahneler görüntünûn
geleneksel noktası ilerekabetedebilmek için çok
az şey yapabilmişlerdir. Sahnede bulunan teknik
olanaklar dikkate değerbirbiçimde gelişirken iz-
Portre
Yarnn arayan bir tiyatro adamı
Dragan Kiaicl930'da
Yugoslavya'da doğdu.
Belgrad'da drama edebiyaü
eğitiıni gördü. Amerika'da Yale
tJniversitesi'ııde tiyatro eleştirisi
üzerine doktora yaptı.
1991'e kadar Belgrad Güzçl
Sanatlar Oniversitesi'nde tiyatro
tarihi ve drama profesörlüğü
yaptı. Klaic, Avrupa ve
Amerika'da dets venniş ve
çeşitli ıduslararast kongre ve
scmpozyumlara büdiri
sunmuştur.
Yugoskvya'nın büyük
gazeteieri için drama
eleştinnenliği yapmış, dramaturg ve
danışman olarak profesyonel tiyatrolar ve
uluslararası festivallerde görev almışür.
Tiyatro tarihi, ortaçağ tiyatrosu ve drama,
çağdaş Yugoslav tiyatrosu üzerine çeşitii
kitaplar yazmıştır. En son kitaplan şuıüardır:
'TertMİzm veModernDraraa' (1992) ve
*Gdece§n Gorüntüsû: Modera Dnunada
ttopy* ve IHstopya' (1991>.
Dragan Klaic. su anda Ajmsterdam'daki
Holknda Tiyatro Enstitusü'aüû
yöneticiligini yaptyor.
düş kınkhklannın, başansızhğa uğrayan ya da
yanlış yönlendirilen gelişme siyasalannm güç-
lüklerini yansıtanbirplatform işlevi görmektedir.
Bunakarşıhk nüfusun özellikle göçmenişçiler, iş-
sizler ve evsizler, kentli ve köylü yoksullar gibi
dezavantaj sahibi ve aynma tabi tutulan belirli
gruplann ügisine yönelik olması nedeniyle top-
lumcutiyatronungelişmiş ülkelerde dikkate de-
ğer toplumsal bir rolü vardır. Bu tür tiyatK» top-
lumsal bir grubun ortak deneyimini dramatize
eder ve buna karşıhk aynı zamanda toplumsal ti-
yatro genellikle güçsüzlerin çıkarlannı savunur-
ken, toplumun onunla bir bütün olarak uğraşma-
sının çokkarmaşık duruma geldiği anlayışı ve bu
tür çabalann pratikte kudretli ve güçlülerin, ege-
men olan seçkinlerin görüş ve ilgilerini doğrula-
yıp benimsetmek olduğu göriişü ile toplumun bu
kesimini kuşatmış olan bir bunahm ya da güçlü-
ğün üstesinden gelmek için seçenekler araştınr.
Geleceğjn tiyatrosunu ütopyalann laboratuvan olarak gören Dragan Klaic şöjie diyor:
Kunduşundanberitiyatrogeçmiş ilevebugünileuğraşmaktadır veolaa ka\ranabiür, ulaşdabüir
geteceklerin üzerinde durmaktadır. Ve ÜÇÜBCÜ Bi^'ü'
>
da da bunlan yapmav ı sürdürecektir.
Bununla birlikte tiyatro, izleyicilerini kesinlik-
le benimseme lüksüne dayanamaz. lzleyicilerin
gelişmesi ve genişlemesi için büyük bir alan var-
dır. Gelişmiş altyapılara sahipbüyük Avrupakent-
lerinde nütusun ancak yüzde 5'inin tiyatroya gi-
den kişiler olduğu hesaplanmaktadır. Tiyatro ya-
şamının daha az sürekli olması ve yapımlann ve
oyunlann daha küçük boyutlu olması nedeni ile
buyüzdeler Avrupadışında oldukça düşüktür. Ti-
yatro izleyicisinin kesin olarak kabul edilebilece-
ği hiçbir yer yoktur. Kentlilerin büyük kesimleri-
nin ve hatta kırsal nüfusun bazı kesimlerinin ti-
yatro izleyicisi durumuna dönüştürülmesi tiyatro-
culann gelecekteki en zor görevi olacaktır. Dün-
yanmbirçokbölgesinde tiyatro hala ekonomik ve
kültürel yönden seçkinler için bir şey olarak gö-
rülmektedir ve bu doğru da olabiHrdi. Bununla
birlikte dünyanın öteki bölgelerinde tiyatro nadi-
ren ortaya çıkan ve yalnız birbirieri ile sıkı ilişki
içinde olan sınırlı sayıda
insanın ulaşabildiği yı-
ğınsal bir eğlencedir.
Toplumlanndahakarma-
şık ve parçalanmış duru-
ma gelmesi ile her bir
toplumsal gnıp kendi ilgi
ve gereksinimlerine uyan
birtiyatrotürü ilehareke-
te geçirilebilir. Oyuncu-
lann yığınlar için ya da
seçkinler için oynadıkla-
nnı söylemek geçmişte
zorlukla doğru olarakka-
bul edilebilecek, bugün
için doğru olmayan ve
geleceğe de kesinlikle
uymayacakolanbir basit-
leştirmedir. Bu iki ku-
ramsal uç nokta arasmda
toplumsal gruplann ken-
di yaşlan, eğitimleri, iş-
leri, boş zamanlan, kül-
türel altyapılan, yaşam
biçimleri ve öteki etkenler temeli üzerinde payla-
şım ve ilgi geliştirdikleri geniş bir olasıhklar ala-
m vardır.
Bazı uygulayıcı gruplar, sorunu daha iyi anla-
yabilmek ve özelliklebelirli birtopluluğun ilgi ve
deneyimlerini yansıtacak çatışmalannı geliştir-
mek için izleyicileri ile aralannda daha sıkı bağ-
larkurmakpeşindeler. Batılı modellerin körü kö-
rüne kopya edilmesine karşı seçenek olarak kal-
kmmakta olan ülkelerde kurulmuş bulunan top-
lumcutiyatrolannpratiği, zatenbütün sorunlann,
leyiciler koltuklanna yerleştirildikleri gibi sabit
kalmışlardır. lzleyicilerin birtürhareketliliği için
neler yapılabilirdi. Tiyatrosal amaçlar ile düzen-
lenmemiş, ancak tiyatrosal amaçlar için kullanı-
lan, içinde izleyicilerin hareketdurumunda oldu-
ğu alanlarda bazı başanlar elde edilmiştir. Tiyat-
rosal amaçlar için yapılan binalar tribün ya da
platformlar üzerine yerleştirilmiş, yatay ve dikey
hareket edebilen izleyicilerin yer alması olanağı-
nı da kapsamahdır.
Öteki sorun, gerek izleyicinin doğrudan katılı-
mındaki ve gerek bir bilgisayann dokunulabilir
ekranındaki ya da tuşlu telefonlardaki gibi deği-
şik seçenekleri seçme konusunda alışık olduğu-
muz gibi yapımın düzenlenmiş rastlantısalhğını
kullanarak uzaktan seçim yapma olanağındaki
karşüıkh etkileşimdir.
Bazı kuşkucular belirlenmemiş gerçekliğin şu
anda gelişmekte olan incelikli uyarlamalannm,
yalnız televizyon ve vi-
deo değil fakat tiyatro-
nun da durumu için
uzun vadede tehlikeli
olabileceğine inan-
maktadırlar. Benkaygı
duymak için fazla ne-
den olduğunu düşün-
müyorum. Belirlenme-
miş gerçekliğin önü-
müzdeki, örneğin 10
ya da 20 yıl içinde ki-
şinin yalnız izleyici
olarak değil, ama
oyuncu olarak da düş-
selbir alanadalmasına
olanakverecek dahada
karmaşık bir biçim
içinde bulunacaktır.
Buna karşıhk tiyatro,
son iki buçuk bin yıl
boyunca elinde bulun-
durduğu ve gelecekte
debulunduracağı ortak
bir izleyici önünde ortakbir fantezi ortaya koyma
ve böylece burada ve şimdi olduğu gibi toplum-
salbir anlaşmazhkyaratma avantajma sahipolur-
ken gene dekişisel düşleri yalnız başınaaramabi-
çimiolarakkalacaktır. Tiyatro olaymıbu kadar il-
gi çekici ve yükselrteknolojili elektronik aygıtlar
ile yeri doldurulamaz yapan şey, onun ortak kişi-
liğjdir. lzleyicilerin bir parçası olmak, bir olayın
taruğı olmak ve ona öteki izleyicilerle birlikte ka-
tılmak, deneyiminbaşlı başma tiyatrosalbirtürü-
dür.
•Toplumcu tiyatronun,
gerek kalkınmakta olan
gerekkalkınmış ülkelerdeki
son yirmi yıl içinde
yükselişi, tiyatronun
geleceginin yalnız sanatsal
koşullar içinde değil daha
çok toplumsal değişikliğin
toplumsal dinamik ve
gelişmesi koşullan içinde
düşünülmesini olanaklı
duruma getirmiştir.
I topkmsal Wzmete yönetecek
Toplumcu tiyatronun uygulamalan dönüşüm
içinde olanlara telkinde bulunmamaktadır, buna
karşıhk kadercilik anlayışı ile başa çıkmak için
arayışlar yaparak ve var olan koşullara verimli ve
etkili seçenekler üreterekbir tartışma ve diyalog-
lar çerçevesi sunmaktadır. Toplumcu tiyatronun,
gerek kalkınmakta olan gerek kalkınmış ülkeler-
deki son yirmi yıl içinde yükselişi, tiyatronun ge-
leceginin yalnız sanatsal koşullar içinde değil da-
ha çoktoplumsal değişikliğin toplumsal dinamik
ve gelişmesi koşullan içinde düşünülmesini ola-
naklı duruma getirmiştir. Burada eğer var ise sa-
natsal etkiler ikinci piandadır. Onlar araçtırlar,
ama kendileri yalnızca sonuç değildirler. Son
amaç ise durumunu sağlamlaştırması ve engelle-
rin ve güçlüklerin üstesinden gelmesi için toplu-
ma bazı araçlar sunmaktır.
•Tiyatro: ortak düşgücünün
ve ortak amlann
keşfedileceği, gizemli
öyküler ve tarihsel olaylarla
yoğun insan deneyimini
zaman içinde taşıyarak
kuşaklar arasmda bir köprü
görevi gören güçlü bir
alandır. Bununla beraber,
tiyatronun öteki sanatlardan
daha da fazla, en azmdan
soyut anlamda, ütopik
düşüncelere bir laboratuvar
olduğu kabul edilmelidir.
Kişi,tiyatroyöntemlerinin ve dramatik teknik-
lerin eğitimde, alkol ve uyuşturucubağımlılannın,
akıl hastalannın, ölümcül hastalann, göçmenle-
rin ve suç ya da zulüm kurbanlannın tedavisinde
yükselen kullanımını göz önünde bulundurdu-
ğunda, tiyatronun geleceginin özellikle sanat de-
ğil toplumsal hizmetler alanma yönlendirildiği
görülecektir. Sağlık, eğitim, toplumsal koruma,
toplumsal eylem ve siyasa; gnıp oluşturulması,
düşgücünün harekete geçirilmesi, diyalog ve tar-
tışmanın teşvik edilmesinde uygulanacak, sorun
ile yüzleşme biçimi ve sorun çözme yöntemleri
geliştirecek bir çerçeve olarak tiyatronun
geleceğini kuvvetle güvence altına alan alanlar
biçiminde ortaya çıkmaktadır.
Drama, henüz 19. yûzyılda Avrupa'da tiyatrosal
bir disiplin haline geldi ve bu durumunu 20. yüz-
yıl içinde oldukça geliştirdi ve böylece tiyatro ile
yazın arasmda bazı devirlerde çok az var olan ya
dapratikte varolmayan ilişkiyi güçlendirdi. Daha
sonraki gelişmeleTtiyatrove ondaki değişiklikleri.
görüntüsel sanatlar, mimari, çizim, film gibi
sanatsal alandaki ötekiyeniliklerle ilişki içine sok-
tu. Gelecekte tiyatronun büyük bir bölümünün,
toplumun yaşlılar, işsizler, ırk, etnik köken, din,
dil nedenieri ile aynm ve eziyet kurbanı olanlar
gibi zayıf ve dezavantaj sahibi katmanlan ile il-
gilenmek suretiyle toplumsal bilim ve toplumsal
çalışmalar içine demir atacağma inanmamızı
gerektiren yeterli nedenler var.
Budurumkişinintiyatronunsanatsal niteliğinin
gelecekte tehlike içinde olduğu hakkında telaşa
düşmesi gerektiğibiçimindeahnmamalıdır. Tiyat-
ro, karmaşık teknolojiye bağımlı ve karmaşık
yönetim sistemleri ile altyapısal düzenlemelere
gömülmüş duruma geldikten sonra bile kendi
sanatsal özünü geliştirdi. Tiyatro kendisini dinsel
inançlar ve ayinsel uygulamalardan kurtardıkça
birsanatdurumunageldi, fakat budeğerli ilişkinin
kurulduğu her yerde, özellikle 20. yûzyılda tiyat-
ronun yenilenmesi ve gelişmesine de bir kaynak
olarak hizmet etti. Tiyatro ortak düşgücünün ve
ortak anılann keşfedileceği, gizemli öyküler ve
tarihsel olaylarla yoğun insan deneyimini zaman
içindetaşıyarak kuşaklar arasındabirköprügörevi
gören güçlü bir alandır. Bu anlamda tiyatro var
olanı yansıtırken ve kendi anlayışını anlatırken
geçmişi aktaran ve onunla uzlaşmamızı sağlayan
bir makine olmuştur. Bununlaberaber, tiyatronun
öteki sanatlarda olduğu gibi ve hatta ötekilerden
daha da fazla, en azından soyut anlamda, ütopik
düşüncelerebirlaboratuvar ve var olacak seçenek
biçimlerin kaynağı olarak geleceği planlama
olanağının olduğu kabul edilmelidir. Kuruluşun-
dan beri tiyatro geçmiş ile ve bugün ile uğraş-
maktadır ve olası kavranabilir, ulaşılabilir
geleceklerin üzerinde durmaktadır. Ve Uçüncü
Binyıl'da da bunlan yapmayı kesinlikle sür-
dürecektir.
Yann: Daniel S. Goldin
Y A Y I N H A K K I Cumhuriyet' E A Î T T Î R . i Z i N S i Z Y A Y I N L A N A M A Z
AISKARANOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
KöyEnstitüleriVakfr.(IO)
Tonguç'un Görev
Vermedigi Eğitimci...
Hüsnü Cınttı, Dikmen'de Eğıt-Der'de, benım dinleyemediğim
konuşmasmı anlattı. Çok ılgınç geldi bana. Hüsnü Cırıtiı, 83 ya-
şında, Kahramanmaraş'ın Elbistan'ında doğdu. Asıl soyadı Ci-
ritli iken, nüfus memuru "i'ierin noktasını koymadığı için "Cınt-
U" olmuş. Hüsnû Cırıtiı, "Benım doğrudan başka bir yönüm
yoktur" diyor, "Hep doğruya yönelmek isterim. Bazılarınm ho-
şuna gitmez, bazılarınm hoşuna gider, benim için farketmiyor
o"diyeekliyor.
Hüsnü Cırıtiı, HakkıToofluç'un, hem AdanaÖğretmenOkulu'-
ndan öğrencisidir, hem de Gazı Eğitim Enstitüsü'nden. Köy Ens-
titıileri, özeltıkle Heisanoğlan Yuksek Köy Enstitüsü kurulunca,
birçok arkadaşı gıbı Husnü Cırıtiı da, görev alıp buradaçalışmak
ister. Ancak, Hakkı Tonguc, bu eski öğrencisine bir türlü görev
vermez. Bunu, Eğıt-Der'dekı toplantıda da anlatmış, özetleşöyle
demış:
"Ben bu müessesede, arkadaşlanm gıbı görev almak iste-
dim, Yüksek Köy Enstitüsü'nde. Çünkü arkadaşlanmın rıemen
hepsi, orada rtoca oldular. Hakkı Tonguç, faküttedende birçokla-
rını çağırdı. En çok beni tanıdığı halde, en çok bana yakınlık
gösterdiği halde beru çağırmadt. Ben, şuna vermiştim çağırma-
ytşını: Ben Gazi Eğitim Enstitüsü'nde hocayken, öğrendlerimi
Köy Enstitülerine götürürdüm gruplar halînde. Orada öğrenci-
terle, öğretmenlerle, yöneticilerle toplantı yapardık gittiğimiz
yerlerde. Ve Köy Enstıtüsunun çalışmalannı gözden geçirirdik.
Bu arada bız de eleştınrdık tabıı Ben konuşurdum, herkes konu-
şurdu. Zaten Koy Enstitülerinde de konuşma, eleştiri teşvik ed'h
lirdi. Tabii ben de konuştum. Fakat bazı kimseler nedense be-
nim konuşmamı Hakkt Tonguç'a bıraz değişik şekilde getirmiş-
ler, öyle anladım Çünkü, başka türlü benim çağnlmamamın
izahı yoktur. Ben onu eleştıriyordum da, yalan değil. Yalan değil
ama, eleştırmenın tabıi çeşitli biçimleri var, benım eleştirmem
başka, başkasınm eleştirmesi başka olur. O bakımdan soyledım
hani, biraz başka türlü getiriyorlar kendıaıne diye. Sonra, ben
kendiliğimden gıttım llköğretim Gene/ Müdürü Hakkı Tonguç'a.
Kaptdan girer gırmez:
- Yahu sen nerelerdesın? Nıye gelmedin? diye sordu.
- Bılhassa gelmedim, çünkü ben sızden umduğumu göreme-
dırn! dedım.
- Nedir umduğun?
- Ben de arkadaşlanm gibi, Yuksek Köy Enstitüsü'nde hizmet
etmek ıstiyordum. Çünkü, başka turlu bir müessese ıdi. Bunda
da bir lokmacık tuzum olsun ısterım. Katkım olmasını, elımden
geldiğince isterim. Çünkü bu müessese değişik bir müesse-
se..."
(Tonguç, gerçekten eski öğrencısının eleştirilerini öğrenmiş.
Karşılaşıncada, "Yahu Husnü, hiç gelmıyorsun, ama Enstitüleri
gezerek bızı eleştiriyorsun. Gel, doğrudan doğruya yüzüme
söyle, bu el&ştırılen..." der. Ekler
- Anlat bakalım eleştirilerini...
Cırıtiı anlatır. Tonguç:
- Sen Koy Enstıtulerini anlamamışsın Dur da ben sana anlata-
yım! der. Karşılıklı tartışırlar. Hakkı Tonguç orada Husnu Cırıtlı'-
ya şoyle der
- Bir gun gelecek, bugunku okullarm hepst ortadan kalkacak,
bütün okullar, Koy Enstıtusu haline dönuşecekler. Onıversite ko-
nusu açılınca da, Tonguç şöyle der:
- Türkıye, bu unıversiteyle Turkıye'nin yukseköğrenim soru-
nunu çözemez!)
Milli Eğitım'ın pek çok dalında çalışmış, Talim-Terbiye Dairesi
Başkanlığı, musteşarlık gorevlerinde bulunup emeklı olan Hus-
nü Cırıtiı, Hakkı Tonguç'layaptıkları o söyleşıyı banaşöyle anlat-
tr. (Ben de sorular yöneltiyordum.)
"Kendısi, bir uretımlı eğıtim kurumunun niteliklen dışında da
bazı şeyler yapmak tstedığini söyledı.
- Ne gibi?
- Bu memleketin kalkınmaya ger&ksmımı var. Bu gıdişlekalkı-
namadı, katkınamayacak da Çunkü, tuturn yanlış
Genellikle tutum yanlış demek ıstedı Ünıversiteden söz ettı,
'1933 ünıversıte reformu yapıldı, arna ûniversite geleneğinden
kopmadı. Ûniversite oturan bir kurumdur. Hareketsız bir kurum.
Bız, bu kurumla 21. yy'a hazırlanamayız' dedı. Daha hareketlı,
toplumla daha ıç ıçe, toplum içinde kanatlan olan bir kurum ol-
ması gerek. Canlı, hareketlı bir ünıversıte olması gerek. Bunun-
la bız, 21. yy'a gıremeyız
1
dedı Koy Enstitülerinde, yuksek bolü-
mun açılmastnm nedenini anlatıyordu. Bız Köy Enstitülerinde
yuksek bölümler açacağız. Ve o, olması gerektiği gibi olacak.
Yanı, önümüzdekı 21. yy'a bizı göturebılecek bir kurum olacak'
dedı. Veçok daha ılen şeyler soyledı. Bazılarını da ben, pek doğ-
ru bulmadım. Neyse!
- Yanı, nedır doğru bulmadığınız? Onu da bileyım...
- Efendim, siyasi tarafa bıraz kaçtı konuşmasında...
- Ne gibi?
- Siyasi duzenımızin Atatürk çızgısındenaynlmakla kalmayıp,
daha uygunsuz yönlere yönetdığını. bundan kopmanın ancak
çok şiddetli bir dönuşle mümkun olabıleceğinı anlatmak ıstedı.
Bunu soyledı daha doğrusu. Efendim, o zaman bızde sol hareket
şımdikı gıbı değildi tabıı, yahut son zamanlardakı gibi değıldi,
bıraz ona yatkın bir düşuncede gıbı geldi bana...
- Sola yatkın Tonguç?
- Haddinden tazla, evet!
- Yani, daha sola eğik olsun!
- Evet, evet. Tabii bir ölçüde doğru bu. Şimdiki ulaşamadığı-
mız ölçüde, şimdikine bakarsak bir ölçüde doğru, ama onun dı-
sında bir ölçü düşündürücü tabıi, belkı sakıncalı olabilirdi; belki
Atatürk'ün tuttuğu yolun da dışına çıkmış olurduk. O zaman, be-
mm edındiğım izlenim oydu. Neyse, o onemli değil hernalde.
İşte o konuşmamızdan sonra, bundan da fazla şey etmedım. Ya-
nı, orada hoca olmayı ıster görunmedım. Kendısi de, benim dai-
ma kendisini eleştirdığimı sandı. Konuştuğu arkadaşlardan da
öyle anladım .
- Sıze, bütün üniversıteler Hasanoğlan'daki gibi olacak de-
miş...
- öyle dedi. Yalnız üniversiteler için değil, 'Nasıl medreseler
bir günde, bir gecede kapatıldıysa, bütün okullar, ûniversite de
dahil, bir gecede kapatılacak, onun yerine, Köy Enstitüleri örne-
ğinde okullar, üniversiteler açılacak' dedı, btliyorum, bana de~
di..."
BUU1ACA
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9
1/ Tahammül. 2/ Cera-
hat... Kimi hurma ağaç-
lannın özünden çıkanlan
ve pirinç gibi kullanılan
nişastalı bir madde. 3/ El
ile dokunarak duyma...
Atlann taşınması için ya-
pılmış kapah taşıma ara-
cı. 4/ Tarla sının... Özel- 6
lifcle Meksika'da yaygm j
sert bir içki. 5/ Çobanla-
nn giydiği keçeden üst- 8
lük. 6/ Kuyruksokumu g
kemiği... Ortodokslarda
tahta pano üzerine yapılmış her
türlü dinsel resme verilen ad. 7/
Anadolu Selçuklulannın üsluplaş-
Urdıklan dolaşık süsleme... Zehir.
8/ Kale hendeği... Gümüş üstüne
özel bir biçimde kurşunla işlenen
siyah nakış. 9/ Harman yerindeki
tahılın taş ve toprakla kanşık ka-
hntısı...Uğraş.
YUKARroAN AŞAĞrYA:
1/Kuzey ve Orta Anadolu'da or-
man kenarlannda yetişen ve özütü
halk hekimüğinde kullanılan ağaççık. 2/ Eski yapı ya da kent
kalıntısı... Türk halk müziğinde, bağlama ailesinden çalgılann
en küçük boylusu. 3/ Ekip, takım... Şamanizmin din adamlan-
na verilen ad. 4/ Birim... Birpeygamber. 5/ Deriyi kullanılabile-
cek duruma getirmek için uygulanan işlemlenn tümü... Utanç
duyma. 6/ Aritmetikte bkkuvvetin derecesini veren sayt... Kaş
ilçesi açıklanndaki ünlü arkeolojik ada. 7/ Blues müziğine özel
rengjni veren ve doğal nota ile bemol arasında yer alan ses. 8/
ğş
kemancırruz.