Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 TEMMUZ1994 PAZAR
8 PAZAR KONUKLARI
Dört eğilimin oyuTantan'a gitti
LEYLA TAVŞANOĞLU'nun söyleşisi
# stanbul'un Fatih, Bcykoz ve Yalova ilçekrinde 10 temmuzdaseçim
/
yapıldı. Her üç ilçede de oylarını arttıranpartiyine RP oldu. Fatih 'te
iseilginçbirolayyaşandı. ANAPadayıSadettin Tantanbütün
partilerin desteğiyle belediye başkanı seçildi.''Temiz, lekesiz başkan
sloganıylaortayaçıkan Sadettin Tantan ve PİAR-GALLUP
kamuoyu araştırma kuruluşu başkanı Bülent Tanla yı bu haftaki
•"••••• konuklarımız olarak seçtik. Tantan 'la daha mazbatasını almadan
önce Fatih 'teki Güreş Ihtisas Kulübü 'nün yanmdaki bir hanm ikinci katında
bulunan seçim merkezinde konuştuk. Içerigirenin haddi hesabı olmayan seçim
merkezinde, Tantan, biryandan sorularımızıyanıtlamaya çalışırken biryandan da
kendisini kutlamaya gelen konuklarını ağırlıyordu. Tanla ise bize üç ilçedeki seçim
sonuçlanm 27 Mart seçimleri sonuçlarıyla kıyaslamalı olarak değerlendirdi.
- Sizce 10 Temmuz seçimlerinde Fatih'-
te AISAP nu kazaıuh, yoksa Tantan adt
nu?
TANTAN - Bunun hakkında bir şey
söyleyemeyiz. Ama ANAP'ın belediye
başkan adayı olduğumuza göre bu konu-
nun halkın takdiri ile Allah'ın lütfunun
bize tecelli ettiğini söyleyebiliriz. Bunu,
bize vatandaşın duyduğu güven sağladı.
Ancak öncelikle vurgulamam gerek. Bu
seçimin gerçek galibi biz değiliz. Bu seçi-
min gerçek galibi Fatih halkırun şahsında
Tûrk milletidir.
Burada, Oktay Bey'in (Kurtböke) baş-
kanbğında bu büro kuruldu. İletişim agı,
bilgi işlem merkezi oluşturuldu. Bunun
dışında Türkiye'nin dört bir yanından ge-
lerek Fatih'te oturan hemşerileriyle bir-
likte çalışan, hiç bilmediğimiz isimsiz
kahramanlar var. Halkın arasında gezer-
ken apartmanlardan koşarak inen, 70
yaşlannda bize hayır dua ettiklerini söy-
leyen büyüklerimizle, "Oğlum seçimi ka-
zanman için mücadele ediyorum" diyen
gözü yaşlı insanlanmızla, annelerimizle,
babalanmızla karşılaştık.
Olaylan biz yaşadığımız için bu şekilde
konuşmak mecburiyetindeyiz. Bu seçi-
min gerçek galibi
Türk milletidir.
Baktığımız zaman
bütün partilerin ta-
banlannda bizim için
büyük bir çalışma ol-
duğunu görûyorduk.
Bütün partilerin ta-
banlan el ele verdiler,
kazanmamız için
çalışülar. îşte, onlar
bu seçimin gerçek
kahramanlandır;
gerçek galipleridir.
Bunun dışında kimse
"Bu başarının sahibi-
yim" diyemez. Buna
ben de dahilim.
- Bu çahşmaJara
RPdedahUnûydi?
TANTAN - RP tabanında da bizim
için çalışanlar vardı.
- Fatih'te bütün partilerden size oy gel-
di?..
- TANTAN - Tabii. Bu seçim için kur-
duğumuz tamamen bana ait olan bu bü-
roda hem DSP'b arkadaşlar hem SHP'li
arkadaşlar hem DYP'li arkadaşlar hem
MHP'li arkadaşlar herhangi bir karşıbk
beklemeksizin sabahlara kadar çalışülar.
Kendilerine şükran borçluyum. Ortak
bir amaç, ortak bir hedefte buluşulunca
gücün ne kadar büyüdüğünü gösterdiler.
Bu saygın örnekten bütün partilerimizin,
bütün pobtikacılanmızın elbette çıkara-
caklan ders olmah.
Halkımın bizi sahiplenmesinde bir me-
saj var. Kamuoyunu eğitmenin yanı sıra
bir de yönlendirme işlevi yüklenmiş olan
siz medya, bu mesajı çözmeli. Anlama-
makta inat edenlere bunu anlatmalısınız.
em DSP'li
arkadaşlar
hem SHP'li
arkadaşlar hem
DYP'li arkadaşlar
hem MHP'li
arkadaşlar herhangi
birkarşılık
beklemeksizin
sabahlara kadar
çalıştılar.
- Deniyor ki "Tantan adı şaibeye bulaş-
manuştır. Lekelenmemiştir. O nedenle
halk onuistedi..."
TANTAN - Bunun değerlendirmesini
yapmak, bu sonuçtan anlamlarçıkarmak
bize yakışmaz. Halkım böyle istedi ise
bunun mutlaka bir anlamı olmalı. Halka
sormanız lazım. Tercihin sahibi onlar.
Oylann sahibi onlar. En doğru yanıt on-
lannki olabilir.
- Seçimler öncesinde siz ne demeç verdi-
niz ne de televizyona çıktınız. Kişisel ola-
rak hiçbir tanıtım faaliyetine girmediniz.
Neden böyle davranmayı tercih ettiniz?
TANTAN - Televizyona çıktım, yazılı
basınla göriiştüm. Radyo programlanna
katıldım. Sanıyorum siz atv'de diğer
adaylarla birlikte olamayışımı anımsatı-
yorsunuz. O gün zehirlendim. Bu yüzden
katılamadım. Biliyorsunuz bu programı
evden izleyip sorulara telefon araalığıyla
yanıt vermeye çabştım. Ama bu program
da benzerlerini aşamadı. Bu programa
katılamayışımı değerlendiren bazı aday-
lann yüzlerindeki "fazla anlamlı" tebes-
süm hâlâ gözlerimin önünde. İşte, asıl o
geceden sonra bu tür tartışmalara katı-
lmama karan aldım. Benim ölçülerime
göre laf cambazbğıydı
bunlar. Ama seçim
öncesinde televizyon
ekranlanna çıktım.
Haber programı ya-
panlar. her türlü soru-
lanna hazırolduğumu
gördüler.
Televizyon gibi ga-
zete, dergi ve radyolar
da bizim çalışmala-
nmızı iyi değerlendir-
di. Burada seçim mer-
kezimizin üstün gay-
reü'ni de şükranla an-
mahyım. Bir savaşı
kazanmak için stra-
tejinın doğru, taktik-
lerin de bu stratejiyi
gerçekJeştirecek doğ-
rultuda olması gerekir.
Biz, bütün rakiplerimizi iyi inceledik.
Bilirsiniz, bir savaşı kazanmanın "obnaz-
sa oknaz" ilk koşulu budur. Kendimizı,
yöntemlerimizi, onlardan iyi gizledik.
Açık olduğumuz tek yanımız, göstermek
istediğimiz yanımızdı. Bu işlerin meraklı-
lan sadece onu gördüler.
Onlar artık herkesin duya duya usanç
getirdiği cümleleri televizyon ekranlan-
nda art arda sıralarken kendilerini "bela-
gat ustalan" sandılar. Oysa Fatih sokak-
lanndaki halkımın, kendisi gibi konuşan,
kendisi gibi davranan, kendisi gibi düşü-
nen insana ihtiyacı vardı.
Seçim kampanyası sırasında Fatih'in
ayak basmadığım çok az sokağı kaldı.
Fatih'in saygıdeğer hanımefendilerini her
zaman yanımda hissettim. Bu, çok önem-
li bir destek oldu. Değişik partilerin ta-
banından gördüğüm yakınhk umudumu
HAIKA HIZME7, HAKKA HIZMîmS
Şimdi Sıra Fatihte..
TANTAN: Hiçbir zaman kendimi savunma gereği duymadmı. Yanlış iş yapmamaya
hep dikkat eftim. Tcrslik. >anltşa verdiğün anlamm bazılanndan farklı olması. Kamu-
oyunu etkilemek. > anlanna çekmek için durmaksızın konuşanların ne duruma düştü-
ğünü görüyorsunuz. Belki dikkat etmişsinizdir. Bu seçimde rakiplerimiz hakkında hiç
kötü konuşmadık. Ama kamuoyu bunlann hepsini dinledi ve karannı verdi.
daha da arttırdı. Eğer 5-15 yaşlan arası-
ndaki çocuklanmızın oy kullanma hakkı
olsaydı seçimin sonucu çok daha farkb
olurdu.
Bol bol vaat vermeyişimize gelince,
bunu ANAP'h yöneticilerin de merak et-
tiklerini biliyoruz. Seçim çalışmalanmız sı-
rasında bize bunu hissettirdiler. Hatta bi-
zim adımıza vaat vermeye kalkanlar da
oldu.
Oysa bize göre kişi, başkasının hakkı
üzerinden vaatte bulunamaz. 'Şunlan,
bunlan yapacağım' diye-
mez. Bu, yanlış olur. Siz
bakmayın Zülfü Livaneb'-
nin bu yaklaşımı bir "Nakşi-
bendi" özelbği saymasına.
İnanmış her kişide bu özelbk
olmalıdır. Livaneli yazısında bununla kal-
mamış, ANAP'ın bizi "Nakşi" olduğu-
muz için aday gösterdiğini bile yazmış.
Peki diğer partiler çok uzun süredir bizi
böyle bir özellik nedeniyle mi aday göster-
mek istediler? Nasıl anlamış, nasıl hük-
metmiş, anlayamadık. Bu, zihinsel kirlen-
menin basın dünyamıza yansıması olmab.
Halkın artık çok yakından tanıdığı ve
inandığı klasik pobtikaa özelbği olan va-
atlerde bulunmamamıza da takmış. Ona
göre bu da bir Nakşi özelbği. "Allah'ın ira-
desima öoûne geçilmez" cümlesi de ona
göre bizi Nakşi yapmış. Yani bütün Müs-
'Bunlarzihin
kirlenmesi'
lümanlar için doğru olan bu cümle, sade-
ce Nakşilerin mi gerçeği? Aydın bir görü-
nüşe, bir cümleyle sonuca gitmek
yakışmıyor.
Biz, Fatihli halkımla uzun yıllardır bü-
tünleşmiştik. Bu ilçede çok uzun yıllar
İstanbul Güreş İhtisas Kulübü'nü feda-
kâr, hayırsever arkadaşlanmızla yönet-
tik. Hâlâ da yönetiyoruz. Binlerce genci-
mizi spor dünyamıza kazandırdık.
Evet, Fatih halkı bizi tanıdı. Ama bu
seçim öncesi çalışmalanmız bizi onlara
daha iyi tanıttı. Bu çabşma-
lar öncesinde pobtikacı ol-
maya kalkışmama karan
aldık. Konuşma dersleri
almamız istendi. Kabul et-
medik. Vaatlerde bulun-
mamız istendi. Kabul etmedik. O yön-
temleri uygulasaydık Fatih halkı ve tabii
Türk basını bizi tefe koyardı. Eh, yalan
dolanın da bize yakışmadığjnı herkes bi-
byordu. Halkımız için pobtikaa "çok ve
boş konuşan insan"dı. Bu nedenle pobti-
kacı olmadık. Belediye başkanlığımız sü-
resinde de pobtikacı olmayacağız. Bu
yaklaşımımızı ve uygulamamm yadırga-
yanlar olacak elbet. Olsun. Bir ilk örnek
görürler ve belki gelecekte ona benzeme-
ye çalışırlar. Halk, pobükaayı "kırk ya-
lan çapan" gibi görmektedir.
Biz bu seçim çalışmalanna sap-
tadığımız ilkelerle girdik. Çağımız bir kir-
lenme çağı. Çevresel kirlilik kadar zihinsel
kirlilik de ürkütücü bir düzeye ulaşmış du-
rumda. İnsanlanmızın geleceğini her ikisi
de tehdit ediyor. Ekonomik kirbbği, siya-
sal kirbbği, bürokratik kirbbği nasıl gö-
zardı edebibriz? Önlemlerini bugünden al-
mazsak yaşıtlanmızın, gençlerimizin, ço-
cuklanmızın, hatta torunlanmızın gelece-
ğinden nasıl emin olabibriz?..
Bizim yöntemimizde Fatih gibi koca bir
ilçenin belediyesi bir "çıkar kapısı" değil,
"hizroet kapısı" olacaktır.
- Fatih için ne gibi planlannız var?
TANTAN - Uygulayıcı olarak göreve
başlama aşamasındayız. Cuma günü maz-
batayı aldık. Yann göreve başlıyoruz. Ön-
celikle yapacağımız şey Fatih'in envanteri-
ni çıkarmakür. Kamu görevini yürüten ar-
kadaşlar bize brifing verecekler. Eğrisiyle,
doğrusuyla Fatih Belediyesi'nin röntgeni
çekilecek. Bildiğimiz var, bilmediklerimiz
var. Hiç kimseye önyargıb yaklaşmayız.
Çabşana, üretene lafımız olmamışur. Ama
çahşmayana, başkasının emeği üzerinde
oturana bizden hoşgörü yok. Particilik
oyunlan yanndan itibaren Fatih'te sona
ermiştir.
Az konuşmamızı, tevazumuzu kimse
yanbş anlamasın. Fatihli halkım saat gibi
işleyen bir belediye görecektir. Çöp soru-
nu, su sorunu, sağlık sorunu, fakirlere
yardım sorunu, gençle-
rin ve spor kulüplerimi-
zin sorunlannın çözü-
mü için hazırbklanmız
var. Bunlara belediye-
mizin olanaklan ve
halkımızın desteğiyle
çözümler üreteceğiz.
Vatandaş yaşamının
her anında belediyeyi
yanında görecek. Bele-
diyenin her yapüğı-
ndan haberi olacak;
uyanlarda bulunacak.
Yanlışbklara müdahale
edecek. Bize göre hiz-
mette önemb olan
halkın iradesinin tecelli
eünesidir. Hizmette
çok kaü kuralcı değiliz. Ama gayrimeşru
düzene karşı katı kuralcıyız.
- Sizin tarikatçı olduğunuz imajı veribnek
isteniyor, tarikatçı olduğunuz söyleniyor.
Siz bu konuda ne söylemek istersiniz?
TANTAN - Livaneb'nin yazısına atıfla
düşündüklerimi biraz önce söylemiştik.
Bize göre tam bir "zihinsel kirlilik" örneği.
Bilmeyeceksin, araşünp öğrenmeyecek-
sin; ama ekranın karşısına geçip aklına ge-
leni yazabileceksin. Diyorum ya, zihinsel
kirbbği her alanda yaşıyoruz.
Devlet hayatında, 30 yıllık memuriyet
hayatımızda bize yeri geldi komünist dedi-
ler, yeri geldi faşist dediler, yeri geldi dinci
dediler. Şimdi de tarikatçı diyorlar. Bunu
derken, kendilerine göre tarikatçılann üst-
lendiği sandıklann dökümünü, anabzini
bile yapma gereğini duymuyorlar. Bir
cümleye istedikleri anlamı yüklüyorlar.
Pek yakından tanıdıklannı sandığım "dev-
rim savcısı" üslubunu kullanıyorlar.
Biz meslek yaşamımızda ne zaman halkı
sömüren, fukara ve garibanın kanını emen
varlıkb bir sülüğün üzerine gitmişsek, o
gün ne gecerli ise adımızın önüne onu ko-
yarlardı. Ellerimizi kollanmızı bağlamak
için bu yöntem o kadar çok kullanıldı ki
bugün bizi güldürüyor. Ama yakı-
nlanmızı üzüyor.
Bizim düşüncemize göre insanın bir baş-
ka insanı yargılamaya kalkması anlamsız
veyanhş. Insanın değerini, yapüğını ancak
Allah takdireder. Allah, bu hakkı kimseye
vermemiştir.
İşte, bu da bize göre bir zihinsel kirlilik
örneği.
- '70% '80'S ydlarda pek çok eleştiriye
hedef olmuştunuz. Ama o dönemde de ken-
dhu'zi savunmayolunu seçmemiş, hiçbir açı-
klama yapmamtştınız?..
TANTAN - Hiçbir zaman kendimi sa-
vunma gereği duymadım. Yanbş iş yap-
mamaya hep dikkat ettim. Terslik, yanbşa
verdiğim anlamın bazılanndan farkb ol-
ması. Kamuoyunu etkilemek, yanlanna
çekmek için durmaksızın konuşanlann ne
duruma düştüğünü görüyorsunuz. Belki
dikkat etmişsinizdir. Bu seçimde rakipleri-
miz hakkında hiç kötü konuşmadık. Ama
kamuoyu bunlann hepsini dinledi ve ka-
rannı verdi.
- RP'nin size kancayı taktığı ve sizi kendi
bünyesine çekmeye çahştığı söyleniyor...
TANTAN - Öyle bir yakışiırma yapıh-
yor...
Parti içerisinde sorunlar yaraübnak iste-
niyor. Sürekli bu tür şeyler üretibyor.
Bakıyorsunuz. partimden isitifa eturibyo-
rum, başka bir partiye girme hazırbklan
içinde olduğum yazıbyor. Sandığım ka-
dar, yeni girdiğim siyasal yaşamda sözüne
güvenilmez bir kişi olarak tanıtılmak iste-
niyonım. Seçimlerde parti örgütünü red-
detmeyi bir şov haline getirmiş, partisine il
başkanlan atamış "büyük aday"lardan de-
ğüım. Ama yanlış bulduğum her şeyi her
yerde söylerim. Bu,
böyle biline.
Arkamızda
dayımız, amcamız
yok; bize güvenen
dostlanmız var. He-
defımiz belb, kul-
landığımız yöntemler
belli. Biz uşaklık yap-
saydık şimdi buralar-
da olmazdık. Biz sa-
dece ülkemize ve mil-
letimize uşakbk ya-
panz.
- Basında 27 Mart
seçimierinden sonra
RP adma Tayyip
Erdoğan'ın size İstan-
bul Büyükşehir Bele-
Müdürlüğü teklif ettiği
O nlar kendilerini
"belagat
ustalan"
sandılar. Oysa Fatih
sokaklarındaki
halkımın, kendisigibi
konuşan, kendisigibi
davranan, kendisi gibi
düşünen insana
ihtiyacı vardı.
diyesi Zabıta
yazünuştı?..
TANTAN - Eh. ne > apalım, demek gön-
lünden o kopmuş. Âma görüşümüzü so-
rarsanız bö> le bır teklif tam bir cüret.
- Siz bütün parti tabanlarmdan nasıl oy
alduuz?
TANTAN - Allah'ın takdiri. Biz büyük
birgüçleçabştık. Herkesin kapısına gıttik,
görüştük. Kendimizi tanıtük. Çabşmadan
hiçbir şey başanlamaz. Olduğumuz gibi
göründük. Günde üç dört gömlek değiştir-
dik. Bol bol antrenman vapük.
- Futbolmu oynaduuz, güreş mi?
TANTAN - Hem futbol oynadık hem de
güreş tuttuk. Yorgunluğumuzu aünak
için. 'Saatlerce yürüdükten sonra neden
spor yapıyorsunuz" diyebilirsiniz. Stresi
atmak ve beynimizi rahatlatmak için spor
şart. Beyninizi rahatlatamazsanız hata ya-
parsınız. Bir mücadeleye girdiğiniz zaman
en uç noktasına kadar düşünmek zorun-
dasınız. Sizi yok etmek için 40 yerden
saldın düzenlenir. Siz bütün bunlardan
yara almadan sıynlmak zorundasmız.
- Özelükle sizin bulunduğunuz konum-
da?..
TANTAN - Evet, bizim bulunduğumuz
konumda.
- Dikkat ediyorum. 'Ben' dememeye özen
gösteriyorsunuz. Hep, 'biz'diyorsunuz.
TANTAN - Doğru. Size bir bilge sözü:
"Ben diyeni berdar ederier."
- Berdar nu ederler?
TANTAN - Evet. yani asarlar.
Partiler birleşsin,güçlüiktidar olsun-10 temmuz seçimlerinde Fatih'tegerçek gatip
AN A P nu, yoksa Tantan nu oldu sizce?
TANLA - Şu anda bunu net bir biçimde de-
ğerlendirmek, bir kanaat söylemek mümkün
değil. 27 Mart seçimlerine bakarak Fatih'te
ANAP'ın oy artışını değerlendirdiğimizde
ANAP'ın oylannın aşağı yukan 29 bin civan-
nda artüğını görüyoruz. SHP'nin 24 bin, DSP'-
nin 16 bin, DYP'nin 26 bin oy kaybettiğini,
RP'nin ise bin oy kazandığmı görüyoruz.
Bir kere bu seçimlerde kaübm düşük oldu.
Burada yaklaşık dört parti oy kaybederken
kaübm düşmüş. Demek ki seçmenlerin bir
kısmı sandığa tepki göstermişler ve oy vermeye
gitmemişler. Bunlann sayısı yaklaşık 45 bin.
Diğerleri de, diğer partilerin oylan düştüğü için
ANAP'ı desteklemişler sonucu çıkıyor.
Burada üç türlü değerlendirme yapılabilir.
ANAP'ın genel anlamda oy kazandığı ifade
edilebibr. Sayın Tantan'ın güçlü bir aday ola-
rak ANAP'a oy kazandırdığından söz edilebi-
br. Üçüncü olarak da RP'ye yönebk seçmen
davranışlannda RP'nin kazanmaması için bir-
takım oylann diğer partilerden ANAP'a gittiği
ifade edilebibr. 5400 oy alan MHP'nin de bura-
da seçime kaülmadığını belirtmekte yarar
vardır.
- RP'nin bu seçimlerde 27Mart'agöre oylannı
artttrdtğı görüldii. Bu bağlamda savunulan bir
görüş var. Denih'yor ki: "Laikük, anti-laiktik
mücadeleleriyle şeriatçılara prim yapthyor; şeri-
atçı taraf, özeltikle de RPgüç kazamyor." Sizce
bu görüş doğru mu?
TANLA - Ben bu seçimlerin değerlendiribş
biçimi açısından bir şey söylemek istiyorum. Bu
seçimlerin galibi RP. Çoİc açık biçimde görü-
nen, hiçbir yorum götürmeyen ilk sonuç RP'-
nin oylannı diğer partilere göre her üç seçim
bölgesinde de artürmış olmasıdır. Aynca RP
her üç seçim bölgesinde de vardır. Yani RP'ye
bakıyoruz. Fatih'te yüzde 35'ler düzeyinde.
Beykoz'da yüzde 41'ler düzeyinde, Yalova'da
da yüzde 24'ler düzeyinde. Yani bu ele gelen bir
oran niteüğinde. Gerçi bu oranlar Türkiye
oranlanyla karşılaşunldığında yanılüa olabili-
yor; Türkiye'yi temsil eünediğini görüyoruz.
Bu üç bölgedeki oranlarda RP diğer partilere
•—- y amuoyu araştırması yapan PİAR- GALLUP Yönetim Kurulu
W^r Başkanı Bülent Tanla: "Kamuoyu sağda ve solda birbirine
# C benzeyen partilerin birleşmesinden yana olduğunu gösterdi. Halk
£ %_ istikrar istiyor; bugün belirsizlik var. Halk uzlaşma istiyor; bugün
çatışma ve kavga var. Halk güçlü iktidar istiyor; bugün zayıf
iktidar var. Bugün Türk seçmenin beklentilerinin tamamıyla dışında bir
siyasi ortam var. Bu ortam devam edecek gibi görünüyor."
göre diri ve ele gelen partidir. Örneğin ANAP'-
ın bir yerde olmaması, DYP'nin ıki yerde ol-
maması, SHP'nin hiçbir yerde obnaması gibi
özelbk taşımıyor. RP her üç bölgede de ciddı
biçimde var. Asbnda oranlar, bizi yanıltan de-
ğerlerdir. Kaübm farkb olduğu için mutlak
sayılardan gittiğimiz zaman görüyoruz ki RP
her üç bölgede de oyunu artürmış.
RP iki türlü oy abyor. RP'nin ve yöneticile-
rinin yolsuzluk ve rüşvet gibi meselelere diğer
partilere göre kanşmamış obnası, partinin di-
ğer partilerden farkb bir görüntü vermesi ve
denenmemisparti obnası. Ote yandan RP din-
ci bir parti. Önemb mesele bence burada. RP'-
nin dınci parti obnası 27 Mart seçimlerine
baküğımız zaman 19 puanın 7-8 puanı dinci
parti olma özelbğinden kaynaklandığını göste-
riyor. Yani dini ilkeleri ve şeriat hükümlerini
din devleti uygulamalanna aktarmayı amaçla-
yan bir kitledir bu yüzde 7-8'bk kitle. Yüzde
12-13'lük bölüm ise bunu taşıyan ya da demin
saydığım üç unsurdan dolayı RP'ye oy veren
kitledir.
Bu özelbkler RP'nin çekicibğinden değil, di-
ğer partilerin yapüklan yanbşlardan ve seç-
menlerin diğer partilerden umudu kesmelerin-
den kaynaklanan bir yönebştir. Yani ideolojik
bir yönebş değildir. Burada yapılması gereken
şey diğer partilerin seçmenlere uygun bir şekil-
de poÜtika üreüneleri, yolsuzluk ve rüşvet da-
valanndan ellerini, eteklerini çekmeleri, yeni
kadrolara sahip olabilmeleri, birbirine benzer
partilerin bir araya gelebibneleridir. Dolayısıy-
la bu oranlara bakarak "Türkiye köktendinci-
bğe yönelmişür" sonucuna varmak mümkün
değildir.
Görünen o ki gidiş, ne yazık ki laik-anti laik
çaüşmasına doğrudur. Bunu siyasete taşımak
son derece sakıncab ve Türkiye için olumsuz so-
nuçlar doğurur. Yani Türkiye siyasette laik-anti
laik çaüşmasına gitmemeli, siyasetini RP'ye en-
deksli hale geürmemebdir. Şu anda ne yazık ki
hem siyasette hem seçim sisteminde hem de ana-
yasada düzenleyici öneriler RP'ye karşı bir en-
deksleme modebne dayandınlmaktadır. Bu.
küçük çocuğa korkutarak yemek yedirmek ya
da onu korkutarak eğiüneye benzer.
- Soldaki üç partinin bu seçimlerde ciddi oy
kayıplannı nasılkarşıhyorsunuz?
TANLA - Ben bunu birkaç nedene bağlıyo-
rum. Bir kere. sol seçmen artık bu üç partiden de
umudunu kesti. Özellikle hem bder kademele-
rinden hem de kadrolanndan umut kestiler. Do-
layısıyla bir tepki olarak Beykoz ve Yalova ör-
neklerinde olduğu gibi ya RP korkusundan, se-
çibne şansı yüksek olan diğer adaya oy verdiler
ya da sandığa giünediler. Büyük oranda sandığa
gitmedikleri sonucunu veren bir tabloyla karşı
karşıyayız.
Bu arada, koabsyon ortaklan olan SHP ve
DYP'nin 27 Mart seçimlerinde İstanbul'da, hat-
ta Ankara ve İzmir'de oylan bu kadar olmasa da
aşağı yukan yine de bu düzeylerdeydi. Çünkü o
zaman İstanbul'da Zülfü Livaneli, Ankara'da
Korel Göymen, İzmir'de Burhan Özfatura yük-
sek seçmen olan yerlerde kendi potansiyelinin
dışında yüksek oylar aldılar. O gün genel seçim
yapılsaydı DYP 21 puan, SHP de 13-14 puan
alamayacak durumdaydı.
- SHP'nin artık eritSği, bütün gücünü yitirdiği
vebiran önce koaüsyon ortakhğından istifa etme-
si gerektiği görüşü giderek ağırhk kazamyor. Siz
bu görüşü nasıl değerlendiriyorsunuz?
TANLA - SHP'nin Türk kamuoyunda artık
gerçekten tabanı yok. Bu, asbnda Özal'ın cum-
hurbaşkanı seçildiği dönemdeki eleştirileri haü-
rlaüyor. Özal yüzde 21.80'le cumhurbaşkanı
oldu. Muhalefet onu şiddetle eleştirdi. Sonra se-
çimler yapıldı. ANAP yüzde 24 oy aldı. Bu sefer
koabsyon ortağı olan Demirel ve İnönü cum-
hurbaşkanına karşı. seçimin demokratik ol-
madığı biçiminde tavır koydular.
Bugün SHP'nin, yüzde 13'ün çok altında bir
seçmen oyu vardır. Demin anlatüğım, hem Li-
vaneli ve Göymen gibi adaylann oylan yukan
çıkarması hem de bugünkü göstergeler. zaten
tabanı bulunmayan bir partinin bugün koabs-
yonda oturuyor olduğunu bize göstermektedir.
Koabsyonda kalmak onu zayıflatıyor gerekçesi
benim için geçersiz. Parti zaten yok olmuş. Bu
seçmen ya sandığa giünemiş ya başka partiye
oy kullanmış ya da başka bir davranış içine gir-
miş.
Bunun DYP için de koabsyon için de genel
bir değerlendirme olmayacağını açık biçimde
söyledim. Ama bu bir siyasi nezaket, bir siyasi
algılamadır.
- Sizce SHP'yle CHP'nin birleşmeşanslan var
nu?
TANLA - İsterseniz sosyal demokratlarla
sağın birleşme şansından söz edebm. Kamuoyu
sağda ve solda birbirine benzeyen partilerin bir-
leşmesinden yana olduğunu gösterdi. Halk is-
tikrar istiyor; bugün belirsizbk var. Halk uzlaş-
ma istiyor, bugün çaüşma ve kavga var. Halk
güçlü iktidar istiyor; bugün zayıf iktidar var.
Bugün Türk seçmenin beklentilerinin ta-
mamıyla dışında bir siyasi ortam var. Bu ortam
devam edecek gibi görünüyor. O zaman demin
ifade ettiğimiz gibi. RP'nin ya da başka bir radi-
kal sağ partinin iktidara gelme şansı yüksektir..
veya bu birbğin dışında bir başka siyasi oluşum
bu boşluğu doldurabilir.
Mevcut siyasi kadrolann özverib davranarak
kendi aleyhlerinde karar alabilme mekanizma-
lanndan geçebilmeleri gerekir. Bugünkü siyasi
kadrolar, kendi siyasi hırs ve çıkarlannı toplu-
mun menfaaü ve Türkiye'ye rağmen kullan-
maktan vazgecerlerse bu bulutlar çabuk dağıbr.
Diğer yerlerdeki sorunlar da bu karmaşanın
açılmasına bakmaktadır. Tanla'ya göre solun kaybetmesinde lider faktörii önemli.