Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ1994 PERŞEMBE
DIZIYAZI
DİN,TİCARETVE SİYASET
A
Araştırdı veyazdı
siltürk'ün
yarımbıraktığını
KorkutÖzal
gerçekleştirecek,
çevresinde topladığı
Abdülkadir Aksu,
Saffet Ankan Bedük,
Ali Sakalh, Bolat
Bolatoğlu ve Nusret
^ Miroğlugibi
"takunyalıkadro" ile
içgüvenlikten
sorümlu bir bakanlığı
"İslamın emrine"
İrticai gelişmeler salt eğitim kurumlanyla sınırlı kalmıyor, polisi ve askeriyle güvenük güçlerine de sızıyordu.
Demokratkisveliirticammmmm
s
ker üyelerin ağırlıkıa bu-
A
lunduğu bir kurulun "de-
mokratik rejimlerde yeri-
nin olmadığmı söylemek"
d> n ve haklı bir eleşüriydi.
Âma cumhurbaşkaru ve
başbakarun da bulunduğu
bu kurulda. "ieişleri ba-
"""~"~ kanınuı irtica yanlüığı ile
suçlanmasuu" görmezden gelmenm
"demokratik rejiınk" ilgili bir açıkla-
ması olamazdı. Çünkü dindarhk bir
inanışı,dincüik iktidararayışını anlaü-
yordu.
"Ordunun rejhn üzerinde gözetitn
mekanizmalanna sahip oluşu konusun-
da" mangalda kül bırakmayanlar,
u
şe-
riatınrejimüzerinde gozetim mekaniz-
malanna sahip oluşu konusunda" hıç
seskrinı çıkarmıyorlardı.
özal'ın yakın çevresine büyük çı-
karlar sağlayarak sahneye koyduğu
"demokratlık oyununun" asb buydu.
|HttimyniHazreUerf'M
trtica her geçen gün biraz daha yay-
gınlaşıyor. Sbontı. kendini demokrat
sanan birtakım insanlan da yanına
alarak sel gibi büyüyordu.
trticai gelişmeler salt eğitim kurum-
lanyla strurb kalmıyor, polisi ve aske-
riyle güvenük güçlenne de sızıyordu.
Şeriatçüann emniyet örgütünde
egemenlik kurmalanrun başlangıa es-
kilere dayanıyordu. CHP-MSP koa-
üsyonunun İçişleri Bakanı Oğuzhan
Astttürk, "askerüğini yapmamış imam-
hatip mezuıüannın polis olabikceğjne
ilişkin" bir yönetmebk değişiklığı han-
rlamış. ancak Danıştay engelini aşa-
mamışu. Asütürk'ün yanm bırakügını
Korkut özal gerçekleştirecek, çevre-
sinde topladığı Abdülkadir Aksu. Saf-
fet Ankan Bedük, Ali Sakalh, Bolat
Bolatoğlu ve Nusret Miroğlu gıbı "ta-
kunyalı kadro" ile iç eüvenükten so-
rumlu bir bakanlığı "tslanun emrine"'
sokmaya çabşacakü.
Bu konudaki.en büyük katkı, Av
dınlar Ocağı ve İlim Yayma Cemıyetı
üyesı Aksu'dan geldi. AP aanlık hü-
kümeti döneminde "bakanuğm ata-
malardan sonımlu genel müdür yar-
dırncıuğına" gelen Aksu, Keçecıler ve
Bedük'ün bir dediğini iki etmeden,
gece gündüz çahşu.
Bakanhk, süreç içınde böylece şeri-
atcüann tahakkümü alüna giriyor,
atama ve yüksetmekrde başan ve ye-
tenekten çok "tskunaUk'' geçerti olu-
yordu.
1990 sonbahannda "dincflerin içiş-
leri Bakankğmdaki kadrolaşmalanna*'
ilişkin gensoru önergesinin TBMM-
deki görüşmeleri sırasında, tehlikenin
boyutu tüm çıplaklığıyla ortaya çıktı.
Tutanaklara sığmayan sözleriyle
SHP'li Etdal Kalkan, gözünü kırpma-
dan her şeyi anlatü.
Emniyet Müdürlüğü atamalan,
Cizreli Şeyh AbduHah ile Adıyamanlı
Şeyh Raşit Erol'un "tavassuuarryia"
yapılıyordu. Isparta, Burdur, Elazığ,
Bayburt, Sıvas, Siirt, İzmir ve İzmit
rü Seyit Ahmet Lrfahoğlu, Humeym'-
den "Humeyni Hazretleri" diye söz
ederek ders anlatmaya başlayacakü.
Emniyet'teki İslamcı cunta, işi o ka-
dar ileri götürecekti ki.. aydınlaülması
gereken bmlerce cinayet. çözümlen-
nvesi gereken onlarca sorun varken
"kendi adamlannı nereye yerieştirecek-
krinden" başkaca hiçbir şey düşünül-
meyecektı.
I
İcışlen Bakanlığı'run aruk "Ata-
türk'ün büstünü 10 Kasım günü vinçte
söktüren"", Tnülkiye müfettişi iken şe-
riatçı olduğu icin görevden alman",
"yıllar önce kapatılan zaviyeleri açan",
"Alevi köylerine inatla cami yaptıran"
Çorum, Denızb. Konya ve Tunceü va-
üleri vardı.
Bakan Aksu'nun; tarikat ve cemaat
dünyasındakı yıldızı, bu nedenlerle
uzun süre hep parlak kaldı. Özal'ın gü-
vendiğı 'Müsiüman bakanlar' arasmda
yer alan Aksu, Semra Özal'ın İstanbul
il başkanlığına "hsrçır" deyince, bir ge-
cede gözden düşecektı.
Çıkar çauşması, Özalı "dinden
rahk teşvikler alıyordu.
Doğru düriist Türkçe konuşama-
yan, yabana dil bilmeyen Aksu'nun
korku veren yüzüyle, belki de İslama
daha fazla yararlı olamayacağına ka-
rar verilmiştı. Artık ışı bıtrruş olsa da
onun bakanlığı döneminde kat edilen
yol küçümsenemezdi. "tkind Rabrta
Vakasf da irücarun gemi aaya aldığı
1990 yılında yaşandı. Haoca giden ba-
kanlık personeh, istervali isteremniyet
müdürü olsun en kısa yoldan yüksel-
me olanağma kavuşuvordu. Devlete
bırader Korkut eliyle hac çengeli atan
Rabıta örgütü, görevlen başındakı on
vaüyi kutsal topraklara götürüp haa
yap'acaktı. 1983 ANAP iktidannda.
bir iki valinin hacca gönderilmesiyle
başlayan uygulama; Suudi Arabistan
Dostluk Ctemeği yöneticiliğini de ya-
pan. Rabıta'nın Türkiye temsilcisi eski
MSP Milletvekili Salihözcan'ınjşirişi-
miyle yaygınlaşunlıyordu Ozcan,
tçişleri BakanhğYna bir yan yanyor ve
"Suudi Arabistan hükümetinin on valiyi
hacca götürmek istediklerini'" ileüyor-
du. İçişleri Bakanı Aksu'nun açıkla-
masına göre, bakanhkça o y\\ haa ol-
ması yararlı görülen \aliler listesinde;
Aslan YıMınm, Atilla Osman Çelebi,
di Arabistan'a "kasap" adı altında gö-
türülen
w
yülık izinli polis memuıian-
nın" olduğu da saptanacaktı. Hacı
olup dönecekler. mesleklerinde yük-
selme hakkı elde edeceklerdi. Bakan-
bğın iç güvenlikle ilgili işleri bir yana
bırakıbnış, Özal'ın iküdarda kalması-
nın planlan yapıbyordu. Örneğın
"DYFnin >eraİtı ilişkileri olduğu or-
taya çıkanlabilirse Özal iktkiannın
ömrünün uzatılabileceği" fıkn. İcışlen
Bakanbğı Müsteşan Galip Denürel,
Emniyet Genel Müdürü Saffet Ankan
Bedük'ün katıldıklan ünlü Kınkkale
toplanüsında tartışılmıştı. Korkut
Özal'ın başkanbk etıiğj toplantıya Ca-
hit Bayar, Vecdi Gönül ve o dönemin
Gaziantep Valisi Aksu da katılacak-
lardı.
Dönemin en çarpıcı ömeğı Bilecik
Emniyet Şube Müdürü Günay L'slu
oldu. Emnı>et örgütünün ''şeriat, ce-
maat, ayaset" üçgeninin kararlanyla
yönetıldişni söylevınce, "meslekten
ihraç" edilecektı. Verdiği hukuk sava-
şının her aşamasmda hakblığı kanıt-
îanan Uslu, Ankara İdare Mahkemesı
Başkanlığı'na verdiği dilekçedeki şu
yaklaşımlanyla suçlanacakü:
Uslu'ya göre kendi hakkında soruş-
Gazetelerde, dergilerde "tefrika"
edile edile sulandmlan, gübneceye
kaynak oluşturan raporun "Esasen
İstanbul emniyetinde.." sözknvle baş-
layan bir sayfasında "bir müdür yar-
dımcısmın, Sülevmancı tarikatı lideri-
nin koordinatörlük yaptığı iki nakliyat
şirketinin sahipleri olan I.A. ve M.Ş.
ile" yakın ıüşkıler içınde olduğu, on-
lara gızb kalması gereken konularda
bilgjler aktardığı belirtiliyordu. Ra-
porda, nakbyat şirketlennden btnnin
150 TlR'ı, ötekının üç gemısı olduğu
belirtıli>ordu.
İlk heyecanlar geçtikten sonra, ra-
pordaki savlan inceleyen Başbakanbk
Teftiş Kurulu'nun 39 sayfabk raporu-
na "ıddJalann dayanağı vardır ve doğ-
rudur" kaydı düşülecek, ama bunu her
nedense hıç kimse görmeyecekü.
Üstelik; bir tarikatın yasadışı işlerini
de kapsayan bu gelişmeler, olayda adı
geçen emniyet görevblerinin yüksel-
melerine de bir engel oluşturmaya-
caku. Silistreli Süleyman Hilmi Tuna-
han tarafından kurulan şenat >anlısı
bir tankat, 1950'lerden başlayarak
Kuran kurslan tekeünı elınde bulun-
duruyor. Diyanet İşleri Başkankğı'-
ndakı imam-hatıp kökenb yönetim
PERŞEMBE
Derfetc bimder Korkut efiyte hac çeögeli ataa Rabfta
% i ^ l d h k
UZUfl
ürkiye gazetesine yaptığı açıklamada
irtica suçlamalannı "saçmalık" olarak
niteleyen Özal, gelişmekte olan ülkelerin
insanlan arasmda farklılıklar olacağını
belirtiyor ve "Sakın bu farklılıklara bakarak
yanlış fıkirlere kapılmayınız" diyordu.
imandan çıkaracak", Aksu ve arka-
daşlanru "İslamm cabJh'ye devrimn"
emniyet müdûrleri üe Ankara'da Tra- döneklerine benzetecekti.
fık Daire Başkanı, İstanbuTda Yeşil-
köy Polis Okulu Müdürü tarikatçıydı-
lar. Polis akademilenne ahnanYüksek
îslam Enstitülü ve İlahiyat Fakülteli
77 kişi, biryûlıkeğitimden sonra îçişle-
ri Bakanbğı'nda önemli görevlere
atanıyorlardı.
Ankara Poîis öğrenci Yurdu'ndan,
babası solcu ya da Akvi inançb oldu-
ğu gerekçesiyle 35 polis çocuğu bir ge-
cede sokağa atılıyordu.
Son atanan 99 kaymakamdan 44'ü
imam-hatip kökenliydi. SHP'b' Kal-
kan, "bu kafa" ile iç güvenbğin sağla-
namayacağını söyleyecek, Turan Öur-
sun'u, Muanuner Aksoy'u, Çetin
Emeç'i ve Bahriye Üçok'u anımsaüp
"Yeni kurbanlar kimlerdir'' dıye sora-
caku. Mecbs tutanaklanna göre bu so-
runun yarutını "Sen olursun inşaUah"
sözleriyle ANAP'b Cengiz Dağyar ve-
recekti. Gensorunun ANAP'lann oy-
lanyla reddedilmesinden sonra bir
daha kolay kolay yenılmeyeceklerini
anlayan Yeşilköy Poüs Okulu Müdü-
Turgut Bey'e göre Semra Hanım'a
karşı çıkmanın bu dünyada da bir be-
deli olmahydı.
Kendi hakkında bir dergiye sızdın-
lan haberi görünce Aksu şok geçire-
cekü. îddialar korkunçtu. Aksu'nun
gerek Emniyet Genel Müdürlüğü
Yardımcüığı sırasında gerekse daha
önce, özel Harp Dairesi'nde çahşüğı
söyleniyordu. 1978'de Malatya Bele-
diye Başkanı Hamid Fendoğju'nu öl-
düren bombab paketten. Kahraman-
maraş'ın Pazarcık ilçesı PTTsinde
patlayan bombalı zarftan, Adıya-
man'da patlamadan etkisiz hale geti-
rilen bombalardan bir insanın nasıl
haberi olabüirdi? Haberi vardı da ni-
çin hiç kimseye söylememışti? Bom-
balann patlamasında, insanlann öl-
mesinde kimin yaran vardı? tçişleri
Bakanı Aksu bu ve benzeri sorularla,
siyaseten ipe çekiliyordu. Habere göre
Aksu'nun akçalı işlerde de pürüzleri
vardı; yakınlanna devlet ihalesi ikram
ediyor, akrabalanna milyarlarca li-
Cenga Buhıt Hasan Pakir, Ali Sa-
kallı. HüsnüTuğtu. Şahabettin Harput,
Metin İlyas Aksoy, Oğuz Kaan Kök-
şal, M, Bahrettin Denürer yer aldılar.
İçişleri'ne '^nensup ohnayan" iki isim;
Kadri Kayhan ve Osman Aslan'ın
Yargıtay üyeleri olduğu ortayaçıkınca
işin aslı anlaşıldı.
Dışişleri Bakanlığı'nın İçişleri Ba-
kanhğı'na yazdığı yanyla, hacca gide-
ceklerin Suudi Arabistan İçişleri Ba-
kanı Emin Ahmet bin Abdülaziz tarafı-
ndan saptandığı anlaşıldı. Çağıranlar
da karşılayanlar da 'Müdüman' ol-
duktan sonra, kimin kimi çağırdığı, ki-
min kim ıçin ödeme yapüğı hiç fark et-
miyordu. "İslama uygun yaşamak"
İçişleri Bakanbğı'nda artık parlak bir
gelecek demekti. Hacca gjtmek zorlu-
ğu kabul ediliyordu. Ama oruç tutma-
yan, namaz kümayan ya da bir kadeh
rakı içen personeün yükselme şansını
yjtirdigi, yadsmamaz bir gerçekti.
Özal'ın "Benim memunım işini biür"
dediğiküçükmemurlann haa statüsü-
ne ulaşmaları ıçin de bir çözüm bulun-
muştu. Valilerin, Yargıtay üyelerinin
devlet konuğu olarak ağırlandığı Suu-
turma açanlar, suçluyu "yanuş yerde
1
"
anyorlardı. "Suçlular, hayali ihracatçı-
larla şirket kuranlardır. Suclular, şeri-
atçı Suudilerin kara parası ik Vrap çöl-
lerinde İslamı arayanlardır. Suclular,
kıdemi, yeteneği >e alınterini bir kenara
itip tarikat ağalannın desteği ik ma-
kam ve mevki peşinde kosanlardır.*
1
| Süleymancılarınlidepiyle
Yasama orgarurun, hükümeün ve
güvenbk güçlerinin, bir anlamda des-
teğini arkasına alan şenat yanblannın
'İslami Cephe'
1
çağnsı, tam o günlere
denk düşecektı.
Şenat yanblannın, kendıleriyle uz-
laşma arayanlara verdikleri yanıt. a>nı
zamanda bir savaş çağnstydı da. "Ey
Müsiüman kardeş, şerefımizi ve
imanırnu.1 etinden almak Lsteyenlere
karşı susacak nusuı?" sorusunun ya-
nıtırun ne olduğu, aa deneyimlerle an-
laşılacakü.Dernokratik bir rejimde,
hükümet düşürecek boyuttaki savlar-
la dolu ünlü MİT raporu olayında da
"dan, tkaret ve siyaset" ibşkilennın
ipuçlan vardı.
ağırlığına karşı aşın düşmanlık besle-
mekle ünlü Süleymancılar, Antalya ve
çevresinde büyük etkinliğe sahipler.
Kuran kurslan ile İslam dinıni tüm ül-
keye yayarak ikıidar olacaklardı.
Ticaretin her alanında başanb olan
Süleymanalar. siyasette de önemli rol-
ler üstlenebiliyorlardı. Örnegin 12 Ey-
lül asken yönetimince Süleymanalan
suçlayan bir raporun. "1Û Anayasası'-
nın destektenmesi pazaruğı
n
ile uygula-
maya konulmadığı iddia edilmişti.
1990 yılı bahannda, Türkiye'de ir-
tica tarüşmalanna devletin tepe nok-
talannda oturanlardan başlayarak
herkes kanşmaya başladı.
Türkiye gazetesine yaptığı açıkla-
mada irtica suçlamalanru "saçmahk"
olarak ruteleyen Özal, gebşmekte olan
ülkelerin insanlan arasında farkbbklar
olacağını belirtiyor ve "Sakın bu
farklılıklara bakarak yanlış fıkirlere
kapılmayffitz. Onlara yaklaşınız ve
yardımcı olunuz. Bu insanlan irtica \e
gericilikte suçlamanın saçma sapan bir
iddia olduğu kanaatindeyim" diyordu.
YARIN: İrtica'nın sıımaları
ORHANBURSALI
Kıyamet
Cumartesi günü yüzyılın gök olayı gerçekleşecek. Bir
kuyruktuyıldız, Dünya gibi bir gezegen olan Jüptter'e
çarpacak. 770 milyon kilometre uzağımızda gerçekleşe-
cek olayın dolaylı ve dolaysız hiçbir etkisini yaşamaya-
cağız.
Ama bu büyük çarpışma, biz Dünyalılar için ilginç bir
olay olmanın ötesinde anlamlar taşıyor.
Günlükyaşamın içindeyuvarlanıp giden bizlerin, doğ-
rudan tenimize değmeyen olaylara ilgimiz fazla değil-
dir.
Üstelik bugün de Meclis'te Başbakan'ın servetinin
araştırılması önergesi konuşuluyor ve oylanıyor. "Mec-
lis'in Başbakan'ı şaibe altında btrakıp bırakmayacağı
tartışılırken şimdi Jüpiter'in müpiterin sırası mı" deme-
den, bu konuda edindiğim ayrıntılı bilgileri size iletmek
istiyorum.
Çünkü böyle bir çarpışmayı insanlık böyle canlı ota-
rak hiç yaşamadı ve bir daha da ne zaman yaşar bilin-
mez.
Yani bizler çok özel bir olaya tanıklık edeceğiz.
• • •
Her şeyden önce bu çarpışma, Dünya'ya da böyle bir
göktaşı veya kuyrukluyıldızın çarpma olasılığmın somut
bir göstergesi kabul ediliyor.
Bu kuyrukluyıldız örnegin Anadolu'ya çarpsaydı, 5-10
bin kilometre çapında bir alanda canlı diye bir şey kal-
mazdı.
Ne Meclis soruşturma önergelerini örtbas etme endi-
şemiz ne de işsizlik, açlık, maaş sorunu kalırdı. Bizle
birlikte bütün komşu ülkeler de anında yok olurdu.
Olayın etkileri bununla sınırlı kalsa yine iyi: Çarpma
sonucu atmosfere yükselecek toz ve gaz bulutu Güneş'i
kapatır ve Oünya uzun yıllar sürecek bir karanlığa ve kı-
şa gömülürdü.
Yani bütün canlıların da kısmen veya tamamen sonu
gelirdi.
Uzayda yaşamın yasası böyle. Uydumuz Ay dahil bü-
tün gezegenlerin üzerlerinde bu yüzlerce çarpışmanın
derin izleri var hala.
Dünya üzerinde, çapı 200 kilometre üzerinde, göktaş-
larının çarpması sonucu oluşmuş 130 dev krater var.
Bunlar felaket sonuçları olan büyük çarpışmalar.
Küçük çarpışmaları, daha doğrusu göktaşı düşmeleri-
ni ise çoksıkyaşıyoruz. 12 yıl önce üçkilogram ağırlığın-
da göktaşı, evi delerek bir Amerlkalı ailenin yemek
odasına düştü. iki ay önce Kanada nın Montreal kentini
sıyırarak boş alana düşen bir göktaşı, 3,8 büyüklüğünde
bir depreme neden oldu. 1908'de küçük bir göktaşı Sl-
birya'da koca bir ormanı yakarak yok etti.
Yüzlerce minik göktaşı da her gün Dünya atmosferine
girer girmez yanıyor ve tehlikeli olmaktan çıkıyor. 10 yıl
içindebuyananlannbir numara büyüklerinden 138 gök-
taşı atmosfere girince patlamış.
Yani uzay çevremiz, sağa sola çarparak dolaşan Irill
utaklı mllyonlarca göktaşıyla dolu. Yörüngeleri Dünya
yörüngesı ile kesişen, ancak yeryüzünü şimdilik sıyırıp
geçen ve çapları 1 kilometre kadar olan 2000'den fazla
göktaşı biliniyor.
Biraz daha korkutmaya çalışalırrv Göktaşı çarpması
sonucu sizin ötone riskiniz ne kadar, biliyor musunuz?
Amerikan Uzay Merkezi NASA'da görevli Chapman •
ve Mornson adlı uzmanlann hesaplarına gore, bir uçak
kazasında ölme olasılığımz kadar. 20 binde 1. Yani ol-
dukça yüksek.
• • •
Bütün bunlar gene de korkutucu değil. Bilim, bazı
olayları korkutucu olmaktan çıkardı.
1900'lü yıllarda Halley kuyrukluyıldızı geldiğinde (en
son 1986'da Dünya'yı ziyaret etmişti) kıyametin kopaca-
ğı sanılmıştı. Yeryüzünü saracak zehirli gaza karşı çıka-
rılan "kuyrukluyıldtza karşı hap'Mar peynir ekmek gibi
satılmıştı.
1400'lerdeki gelişinde ıse o zamanın papası "Tanrım
bizi şeytana, Türklere ve Halley kuyrukluyıldızına karşı
koru!'' diye dua etmişti.
Onümde o dönemde yapılmtş bir toplumsal karmaşa
resmi duruyor. Halley gelip geçmiş ve insanlar rahatla-
mış. Resmin üzerinde şunlar yazıyor: "Kıyametin kopu-
şuertelendi!..."
Durmadan ertelenmiş kıyametleri yaşıyoruz.
Bilim Takıtik eklmMn buramarteıiyıyımlmteak taymıu unydakl farpifmayt
ayırdık..
Beşikçi'nin 'düşüncecezalan'
bütünvarbğını götürüyor
Beşikçfnincezasını
aılesideçekecek
BÜLENTSARIOCLU
ANKARA - Kitaplanndaki
düşünceleri "terör suçu"
sayılması nedeniyle aldığı
mahkumiyet, 51 yıl 11 ay ağır
hapis, 3 milyar 450milyon 946
bin 666 üra ağır para cezasını
bulan sosyolog-yazar Doç. Dr.
İsmail Beşikçi, paracezalanru
ödeyememesi nedeniylede
bütün malvarlıgından
olabilecek. Beşikçi, şu ana
kadar aldığı para cezalannın
yerine her bir davadan 3 yıl
olmak üzere toplam 63 yıl
hapisyatacak, ancak yine
toplam 3 milyar 193 milyon
üra çeza borcu kalacak. Doç.
Dr. İsmail Beşikçi'nin kitap ve
yazılan nedeniyle hakkında
açılan 81 davadan 22'si
sonuçlandı. Beşikçi'nin,
çoğunluğuTerörle Mücadele
Yasası'run 8/1. maddesinden
yargılandığı 22davadan aldığı
mahkumiyetlerin 5'i Yargıtay
tarafindan onaylandı.
Hakkında kesinleşen 8yıl 6 ay
ağır hapiscezası nedeniyle
halen Ankara Merkez Kapah
Cezaevi'nde bulunan Beşikçi,
kesinleşen 234milyon ağır
para cezasını da "prensip
gereği" ödemedi. DGM'lerce
hakkında toplam 3 milyar 308
milyon 746 bin üra ağır para
cezası verilen Beşikçi, 22
davadan aldığı bucezalan
hapis yataraköderken, infaz
hükümleri uyannca, her dava
içingünlüğü 5 bin üradan en
fazla 3 yılyatabilecek. Beşikçi,
böylece tamamlanan
<lavalanndan para cezalannın
toplam 114milyon975 bin
lirâsmı hapisyatarak
ödeyebilecek. Beşikçi'nin,
düşünceleri nedeniyle aldığı
para cezalannın kalan 3 milyar
193 milyon üraükbölümü ise
kendısi ve ailesininmallanna
hacizyoluyla el konularak
karşüanacak. Doç. Dr.
Beşikçi'nin kitaplanna,
Terörle Mücadele
Yasası'ndan şimdiye kadar
verilen mahkumiyetler, devam
eden 59 davada da diğerlen
gibi sonuçlanırsayazar, ağır
para cezalannı malvarbğıyla
da ödeyemeyecek. Beşikçi, 59
davadan benzerleri gibi
mahkum edüirse, 118yıla
kadar ağır hapis, 14milyar750
bin liraya kadar agır para
cezası alabilecek. Bu durumda
81 davasmdan 162yıl
mahkumiyet alan Beşikçi, agır
para cezalannın443 milyon
475 bin lirabk bölümü içinde
243yıl mahkum kalacak.
Beşikçi, yasaya göre siyasi
hükümlülerincezalannın
dörtte üçünü ödemeleri
nedeniyle, toplam 405 yılbk .
mahkumiyetinin 303 yıünı
yatmak zorunda kalacak.
Beşikçi, bazı
duruşmasında savunma
yapmazken, bazı
duruşmalannda da düşünceye
venlen hükümleri ve
kitaplannm suçolarak
görülmesi yönündeki iddialan
kabuletmemişü.