Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 TEMMUZ 1994 PERŞEMBE
DIZIYAZI
J)OÖJİU
ABD'li siyah psikolog Prof. Alvin F. Poussaint Cumhuriyet için yazdı '
Psikiyatride ırkçılık aşılmalıGünümüz psikiyatrlan, psikolojik ilkelerin kaçı-
nılmaz olarak kültür tarafından etkilendiği gerçeği-
ni kabul ederler. Amerika Birleşik Devletleri'nde
akıl hastalığı araştırmalan Beyaz orta ve yüksek sı-
nıflar üzerinde yoğunlaşmıştır. Vatandaşlık haklan
ve siyah bilinci eylemleri, Beyazlan ırksal önyargı-
nın hem açık hem de gizli görüntüleri hakkında dü-
şûn sahibi yaptı; ancak bugün için, sorunların birço-
ğu halen çözümlenmeyi beklemektedir. Beyaz psi-
kiyatrlar da öteki Beyazlar gibi toplumumuzun ürii-
nüdürler ve toplumumuza egemen olan üstürtlük eği-
limlerinden etkilenmişlerdir. Ne yazık ki, psikiyat-
rik ve psikoanalitik eğitim alınması, pratisyenleri
ırkçı inançlardan terrlizlemeye yetmemektedir. So-
nuç olarak, Siyahlar tıbbın en insancıl dallartndan bi-
ri olan psikiyatnden çok çekmişlerdir.
Kölelık dönemı sırasında Beyaz profesyoneller,
Siyah insanlann özgür yasama yeterliükleri bulun-
maması nedeniyle, Güney'de bulunan kölelere oran-
la Kuzey'de bulunan özgür Siyahlar arasmda akıl
hastalıklarının daha fazla olduğunu tartışıyorlardı.
Köleliğın, Siyahlan psikolojik bozukluktan koru-
yan sevecen bir kurum olduğu üzerine anlaşmışlar-
dı. Siyahlann, rekabete açık bir toplumun insafsız
kanlığı ile başa çıkamayacak narin yapılı uyumsuz
kişiler olduğuna inanılıyordu.
fr» Bazı Siyah topluluklarda
psikiyatrdan polis
memurundan korkulduğu
gibi korkulmaktadır. Bir
Siyahın bir psikiyatr ile ilk
ilişkisi genellikle doktorun.
hastanın toplumdan uzak.
hapishane benzeri bir
hastaneye zorla kapatılması
için talimat veren bir belgeyi
imzaladığı zaman
olmaktadır.
Siyahlara karşı siyasal baskı olarak kullanılan psi-
kolojik teorinin en dramatik örneklerinden biri her-
halde Dr. Samuel Cartvvright'in çalışmasından kay-
naklanmaktadır. Dr. Cartwright, 1851 'de bir Louisi-
ana plantasyonuna kölelerin kaçışlannın yüksek ora-
nının nedenlerini araştırmak üzere atanmış bir cer-
rah ve psikolog idi. Haftalar süren araştırmasından
sonra, özgürlüğe kaçan kölelerde 'drapetomania'
(evden kaçma delilıği) adını verdiği bir akıl hastalı-
ğı olduğuna karar verdi. Dr. Cartwright o dönemin
çoğu Beyazlar gibi köleliği olağan olarak kabul edi-
yor ve bu durumu Afrika kökenli Amerikalılar için
uygun toplumsal bir düzenleme olarak düşünüyor-
du. Siyahlann bu duruma karşı çıkmalan patolojik
olarak değerlendiriliyordu. Cartvvright'ın taktiği
(olasılıkla bilinçsizce), nesnel bilimsel araştırmanın
olanaklarından da yararlanarak gerek köleliği haklı
çıkarmak gerek Siyahlan, ruhsal sağlıklannın plan-
tasyonlarda mutlu olmalan anlamına geldigine inan-
malannı sağlamak amacıyla ikna etmek için, psiko-
loji kullanmaktı.
Yüzyılın başında, psikolog G. SttnJey HaD, ırkla-
nn tıbbi tedavisinin, değişik hayvan türlerine vete-
riner uygulamalan yapılması kadar farklı olduğunu
belirtti. Irkçılar Siyahlann beyninin Beyazlara oran-
la daha küçük ve daha az gelişmiş olduğunu ve böy-
lece Siyahlann yüksek bir uygarlık kuracak yeterli-
lige sahıp olmadıklanru savladılar. İlk psikiyatrlann
birçoğu Siyah insanlann psikolojik gelişimlerinin
çocuksu ve Beyaz insandan daha az karmaşık oldu-
ğuna inanıyorlardı. 1908 yılının önde gelen ders ki-
taplanndan birinde psikolog NVHliam MC Dounnel
Siyahlann 'itaat etme içgüdüsüne'sahip olduklannı
savlamıştı. Psikiyatrlar, ısyankâr Afrika kökenli
Amerikalılan daha çok akıl hastanelerine yatırdılar.
îlkin, Batı Avrupa, Yahudi, Hıristiyan Beyaz top-
lumunda gelişmiş olması nedenı ile psikoanalitik te-
ori tamamen kültüre bağlıdır. Amerika'da ise bu te-
ori genellikle bireysel başan ve mutlulugun kültürel
degerlerini paylaşan zengin, Beyaz müşterilere yö-
nelmişti.
IAzntaklar için yapd» Mzmetter
enattdüzeyde
Daha genış bir müşteri çevresine sahip olmak
amacıyla psikiyatrlar. daha küçük gruplan ve yok-
sullan tatmin etmek yerine, zengin Beyazlann ruh-
sal sağlıgının gereklerini karşılamak için büyük bir
kararlılık göstermişlerdir. Sonuç olarak, Siyahlar ve
ötekiler, çok kalabalık devlet akıl hastaneleri ve ka-
mu kliniklerine tıkıhruşlardır. Azınlıklar için yapı-
lan hizmetler genellikle en az düzeyde ve gözetim
biçimindedir. Bazı Siyah topluluklarda psikiyatrdan
polis memurundan korkuldugu gibi korkulmaktadır.
Bir Siyahın bir psikiyatr ile ilk ilişkisi genellikle
doktorun, hastanın toplumdan uzak, hapishane ben-
zeri bir hastaneye zorla kapatılması için talimat ve-
ren bir belgeyi imzaladığı zaman olmaktadır.
Bu dunım nedeni ile tek suçlanacak olanlar psi-
kiyatrlar ve psikologlar değillerdir. Bununla birlik-
te, bu durumun izlenen bir sonucu olarak, Siyahla-
nn kötü durumunu gözardı eden bir görüş açısı or-
taya çıkardıklan için bu suçun sorumluluğunun bir
bölümünü de üstlenmelidirler.
Bir Siyah psikiyatr olan Charies Pinderhughes,
birçok psikoterapistin yardım etme ve rolleri denet-
leme bilincinde olmadıklan birçok şeye gereksinim
duyduklannı savlamaktadır. Bunlarhastalannın ken-
dilerine uyum sağlamalannı ya kendi biçemlerine
benzemelerini ya da yakınlaşmalannı istemektedir-
ler. Siyah bir hasta, Beyaz bir terapist ile bu tür bir
ilişki içine girdiğinde, bu kişi rahatlıkla sahip-köle
dinamiğini taklit edebilir.
Birçok profesyonel önyargı kurnazlıkla ortaya ko-
nulmuş, azınlık hastalan için 'düşmanca', 'tedavi
için yönlendirümemiş.', 'psikolojik olarak yönlendi-
rilmemiş,' gibi kavramlar kullanarak, bu önyargılar
psikiyatri diliyle kamufle edilmişlerdir. Bu katego-
riler genellikJe kışinin psikoterapik tedavi için uy-
gun olmadığını gösteren 'kod' sözcüklerdir. Bu ki-
şiler kurnazlıkla kliniğe geri dönmekten vazgeçiri-
lebilir ya da uyuşturucu tedavisi ve bunalıma müda-
hale gibi 'daha alt düzeyde' terapilere gönderilebi-
Portre
Koııferaııslaruı aranan adı
New Ybrk'ta Doğu Harlem'de
dogdu. Colombia Üniversitesi'nde
okudu, Comell'de tıp doktorasını
tamamladı. Los Angeles'teki Kali-
forniya Üniversitesi'nde uzmanlı-
ğını Neuropsikiyatri dalında yapn,
1965-67 yıllan arasında Insan Hak-
lan Tıp Kotnitesi'niıı Güney Aian
Müdürü olarak ırk aymrunın yo-
ğun olduğu Mississipi eyaleünin
JacksoD kentinde çalıştı. Güneyde
sağlık lcuruluşkrmda ırk aynmının
kaldjnlması için mücadele etti ve
medem haklar savunuculanna üb-
bi yardım sagladı.
Amerika'nın ünlü Siyah önder-
lcri Martia Luther Ktag J t And-
rew\&nagveJe»eJacksoııilebir-
likte medeni haklar konusunda ça-
lıştı. Bu amaçla icurulmuş çeşttü komıtelerde gö-
rev yapü.
Mississipi 'den 1967'de aynlarak, TuftTıp Fakül-
tesi'nde düşük gelirliler için ev projesinde pstko-
loji program müdürîüğûne geçti.
1969'da Boston'da ABD'nin en ünlü üniversite-
siHarvard'akaOİdı, 1975-78 tarihleri arasında Har-
vard Tıp Fakültesi Öğrencı Sorunlan Müdürlüğü
yaptt.
Türkiye'de gösterilen ve Amenka'da Beyazlar-
ca da ilgiyle izlenen TheCosby Sbow"( 1984-92)
ve "Farkh Düoya" (1986-1993) adlı televizyon di-
zilerinin başanlanna senaryo da-
nışmanı olarak imzasım attı.
Prof. Foossaint, Arnerika'da ırk
ilişkikri, çokküitüriü topiumda çe-
şitlilik ve önyargılaruı dınamiği gj-
bi konulartn önde gelen uzmanıdır.
Üniversitelerde konferanslan ara-
nan ve kamu ile öze! kuruluşiara
danışmanlık yapan bir bilim ada-
mıdır. Media'ya toplumsal sorun-
\ar için daruşmanlık yapmakta vc
çocuk psikolojisi. özelükle "er-
ge^kprikolojisi'Tıakkında önem-
S birad olarakkabul edilmektedir.
Amerikan Psikiyatri Birtiği,
Amerikan Çocuk ve Ergenlik Psi-
koloji Akademisi ve Amerikan
Orthopsikiyatri Birliği gibi kuru-
luşlann kıdemli üyesidir.
fnsan haklan ve medeni haklar konusundaki ça-
lışmalanndan dolayı başta Martin Luther King Jr
Ödülü de dahıl olmak ûzere 18 kadar ödülünsahi-
bidir.
Boston'da "V»rpçB«i*rÇocBkJarMerteri*nin
kıdemli psikiyatristligini yapan Dr. Poussaint, *S-
yahhr Niçin Siyahian ÖkJüriir?'' (1972), "Siyak
Çocuk Bakmu" (1975) adh kitaplann yazandır.
f 992'de ikinci kitabı yeni baskısmı "Siyah Çocak
Yet^tinnek''adıy la James P.Comerile birlikte yaz-
dı. Aynca çeşitlı makalelen yayımlandı ve bilim-
sel yayınlara katkılarda bulundu.
Alvin F.Poussaint
Ahin F. Poussaijıt'a göre; Siyah adamın, önemsizyanhş bir hareketinde, Beyaz polis memurunun
kendisini vurabileceğine inanması paranova değiİdir. Bu anlayış vaşadıklaruun bir sonucudur.
lir. Öteki zamanlarda. az sayıda psikiyatr kendileri-
ni ırkçı siyasa saflanna sokmuşlar ve 'nesnd' psiki-
yatrik ka\Tamlan kendi durumlannı sağlamlaştır-
mak için kullanmışlardır. 1965 yılında Mississipi'de
bulunan bir hastanedeki birimlerin birleştirilmesine
'gerek Siyahlann gerek Beyazlann tinsel sağbğı için
kötü olacagı" nedenı ile karşı çikan bir grup Beyaz
psikiyatra tanık oldum. Psikiyatride önyargılı olma-
nın öteki bir örnegi ise sert davranışlarda bulunan si-
nirli Siyah insanlann sıklıkla yakışık almaz bir bi-
çimde 'paranoyak' ya da 'şizofrenik' olarak tanım-
lanmalandır. Tarihsel olarak, abl hastanelerinde te-
davi edilen Siyah hastalara Beyazlardan daha çok
oranda ilk anda şizofreni tanısı konulmuştur. Daha
nesnel bir deney yöntemi
kullanma ya da daha ger-
çekçi bir tanı koyma yolu
ile bu şizofrenik hastala-
nn birçogunun başka has-
talıklara, genellikle dep-
resyona yakalanmış ol-
duklan anlaşılmıştır.
Siyah aileler hakkında-
ki öteki basmakalıp fikir-
ler de Beyaz araştırmacı-
larca kültürel eğilimler ve
yetersiz araştırmalar sonu-
cu ortaya konulmuşlardır.
1951 yıhnda Abram Kar-
dtoerve Lionel Ovesey'nın
yayımladıklan kitapta, 2
Beyaz psikiyatr, bazı Si-
»> Psikiyatride önyargılı
olmanın örneklerinden biri.
sert davranışlarda bulunan
sinirli Siyah insanlann
sıklıkla 'paranoyak' ya da
'şizofrenik' olarak
tanımlanmalandır. Akıl
hastanelerinde tedavi gören
Siyah hastalara Beyazlardan
daha cok oranda ilk anda
siz yanhş bir hareketinde, Beyaz polis memurunun
kendisini vurabileceğine inanması paranoya değil-
dir; bu tür bir duygu orta sınıf Beyaz adam için ise
ruhsal dengesizlik olabilir. Birçok tin sağlıgı pratis-
yeni için Siyahlann yaşam deneyimlerinin ve böy-
lece toplumsal ve psikolojik uyarlamalannın Beyaz-
lardan farklı olduğunu anlamalan oldukça uzun bir
zaman almıştır.
Değişik kültürel ve sosyo-ekonomik gruplara la-
yıkı ile hizmet edebilecek psikoloji teknikleri çok ya-
vaş değişmektedir. Günümüzde bazı egitim prog-
ramlan azınlıkta olan sorunlara daha açık bir yakla-
şım göstermektedir.
Geçen birkaç on yıl içinde, psikiyatrik kurumlar,
Siyahlann ve diğer azın-
lıklann tinsel sağlık ge-
reksinimlerinin karşılan-
ması ile daha çok ilgilen-
meye başlamışlardır.
Bununla birlikte, bir-
çok Siyah, kendisini anla-
yamayacağını düşündüğü
için Beyaz psikıyatrlarda
tedavi görmekten kaçın-
maktadır. Bu nedenle, tin
saglığı profesyonellerinin
hastalanna anti-ırkçı yön-
den ve kültürel olarak ya-
kınlaşmayı düşünmeleri
için önemli bir gerek var-
dır. Örneğin, psikolojik
deneyler genellikle Siyah-
yahlan incelemek ve Si- • r> • , i i . lara uymayan önyargılı
yahlannkişilikleriüzerin- SlZOİTeni t a n i S l KOnUİmUŞtUr. standardizasyonlannüze-
de ırkçılığın uyguladığı
baskının izlerini tanımla-
mak için psikoanalitik tek-
niklerkullandılar. Bunlan.
bu tür patolojik semptom-
lann altını çizerek bütün
Siyahlann duygusal yön-
den hasta olduklannı sav-
lamak için kullandılar.
Onlarvn görüşüne göre Af-
rika kökenli Amerikalılar
yoğun bir biçimde kendi
kendine düşmanlık ile doludurlar. Bu tür araştırma-
lar Siyahlann zararlı bir model görüş açısı ya da ırk-
çı 'kültüreJ yoksunluk' teorileri yönünden ele alın-
malanna neden olmuştur. 196O'lı yıllarda 'kültürel
yoksunluk' yoksui .Siyahlar için bir 'kod' terim ha-
line gelmişti.
Pek çok koşullar altında, psikiyatri, toplumsal bi-
limler ile kültürel ve siyasal değerler arasında bir
köprü görevi görmektedir. Psikoloji üzerine çalışan-
lann birçogunun düzgün olmayan eğitimleri, bunla-
nn sapkınlıklan ve sağlıksız davranışlan kültürel
olarak değişik olan davranışlardan ayırt edebilmele-
rini güçleştırmıştir. Örneğin, Siyah adamın, önem-
Daha nesnel bir yöntem
kullanıldığmda bunlann
birçogunun başka
hastalıklara. genellikle
depresyona yakalanmış
olduklan anlaşılmıştır.
nne oturtulmuşlardır.
'Minnesota Çok Safhah
Kişilik Kayıtlan'nın
'kod'lanmış olan sorula-
nndakı kültürel önyargı
nedeni ile Siyah erkekleri
genellikle kadınsı olarak
göstermekte olan bir ka-
dınlık-erkeklik ölçütü var-
dı. Zeka (IQ) deneyleri,
deney ve hesaplama iş-
lemleri sırasında Siyahla-
ra ve öteki etnik gruplara karşı aynm gösteren ön-
yargılar ile doludur. Deneylerin Beyaz orta sınıf mo-
deli temel alınarak ölçümleme yapmak üzere stan-
dartlaştınldığı göz önünde bulundurulduğunda, Si-
yahlann Beyazlara oranla daha düşük sonuçlar al-
maşı şaşırtıcı olmamaktadır. IQ deneyleri belirli be-
cerileri ölçebildikleri zaman zekayı ölçememelctedir-
ler. Beyazlann üstün olduklannı göstermekte olan bu
'bilimsel ırkçıhk', hükümet siyasasını belirleyenler
ve ötekilerce Siyahlara karşı var olan baskının ve ay-
nmcılığın haklı gösterilmesinde kullanılmıştır.
2. Dünya Savaşı'na kadar bu 'kültürel ırkçüann'
düşüncelerini çüriitebilecek az sayıda psikiyatr var-
dır. Kendi Siyah arkadaşlan ile önemli bir ilişki için-
de olmadan, aynlmış bir biçimde genellikle Beyaz
mahallelerinde yaşıyorlardı. O zamandan beri Siyah
psikiyatrlann sayısı, artık yavaş olmakla beraber,
düzenli olarak artmıştır. Şu anda, Amenka'da çalış-
makta olan yaklaşık 900 Siyah psikiyatr ve 1200
psikolog vardır.
Dr.SolomonCarterFııUer, ABD'nin ilk Siyah psi-
kiyatn idi. Bir kahve çiftliği sahibinin ve hükümet
memurunun oğlu olarak 1872 yılında Liberya'da
dünyaya gelen Dr. Fuller, ABD'ye 17 yaşında gel-
di. Güney'de Siyahlann eğitim gördügü bazı kolej-
len bitirdikten sonra 1897 yılında Boston Oniversi-
tesi'nden tıp doktoru (MD) unvanını aldı. Beyazla-
nn oturduğu böigelerdeki hızlı yükselmesine karşı-
lık, Siyah psikologlann yetiştirihnesi ve egitimi için
önemli zaman ve emek harcadı.
ISiyah p8iWyatrtann^öaten
öneml geüşniB sağtadi
Siyah psikiyatrlar için en önemli esin herhalde,
Martinikli Siyah devrimci pskiyatr Frans Fanon'dan
gehniştir. Yapmış olduğu çok önemli çalışmalar ne-
deni ile tarihte kendine dünya çapında bir yer ve ün
edinmiştir. 1967 yılında yayımlanan 'Black Sldıı,
VVbite Masks' (Siyah Deri, Beyaz Maskeler) ve 1966
yılında yayımlanan 'VVrethedof the VVorld' (Dünya-
nın Sefilleri) adlı kitaplannda, Siyahlann psikolojik
durumlannı ortaya koydu ve özgürlüğun kazanılma-
sı için şiddetedayalı mücadeleyi savundu. Fanon'un
Siyah-Beyaz arasındaki ilişkiler hakkındaki anlayı-
şı ABD'deki vatandaşlık hakJannı etkiledi ve Siyah
güç hareketinin psikolojik temellerinin atılmasına
yardımcı oldu. Benzer biçimde, Siyah bir Amerikan
psikolog olan KennetfaClark,ABD'de toplumsal bi-
limin Siyahlann kurtuluşu ile ilgilenmesıni sagla-
mak için gösterdigi çabalanyla öncü oimuştur. Irk-
lann ve aynlmış okul sistemınin psikolojik açıdan
çocuklar üzerindeki yıkıcı etkilerini belgelendirdi.
Çalışmalan, ABD Anayasa Mahkemesı'nin yasal
okul aynmını yasadışı olarak kabul eden.1954 tarih-
li karannda kanıt olarak kullanıldı. Bir sonraki yıl
bu yönetim, Clark'ın içinde önderlik rolü oynadığı,
vatandaşlık haklan mücadelelerine giden yolu açtı.
^Psikolojik denevler
genellikle Siyahlara
uymayan önvargılı
standardizasyonlann üzerine
oturtulmuşlardır. Zeka (10)
deneyleri. deney ve
hesaplama islemleri
sırasında Siyahlara ve öteki
etnik gruplara karşı aynm
gösteren önyargılar ile
doludur. Bu durum göz
önünde bulundurulduğunda.
Siyahlann Beyazlara oranla
daha düşük sonuçlar alması
şaşırtıcı olmamaktadır.
1968 yılında, Siyah Psikologlar Birliği (ABP),
Amerikan Psikolojik Birliği'nin (APB) sınırlı görüş,
ve Amerikan toplumunun ırkçı kimliğine vermekte
olduğu destek nedeniyle eleştirildiği bir ortamda ku-
rulmuşru. 1969'da Amerika'nın Siyah Psikiyatrlan
(BPA) kuruldu. Bu grup, özerk olmakla birlikte ül-
ke çapında psikiyatri pratik ve programlannda bu-
lunan yapısal ırkçılığı ortadan kaldırmak için Ame-
rikan Psikiyatrik Birliği ile sıkı bir ilişki içinde idi.
Bu gruplann oluşturulması, önceden kuruhnuş ve
tümü ile Beyaz olan komitelerin işlemez duruma
gehnesini; özellikle geleneksel psikoloji ve psikiyat-
ri içindeki azınlık hastalan, deneylerdeki önyargılar
ve ırkçılık sorunlannın ele alınması için yeni alt ko-
miteler kurubnasını sağladı. Şimdi, gerek Amerikan
Psikiyatrik Birliği gerek Amerikan Psikolojik Birli-
ği'nin azınlıklar üzerine daimi komiteleri vardır.
ABP ve BPA'nın kurulmasından beri, birçok Si-
yah psikiyatr ve psikolog büyük üniversitelerin fa-
kültelerine girmişlerdir ve yeni yönetim ve siyasa
oluşturan roller üstlenmişlerdir. Sonuç olarak, tin-
sel sağlık alanındaki Beyaz tutumu yavaş da olsa de-
ğişmektedir.
Afrosentrizmın çağdaş tini içinde, bir gnıpteoris-
yen; Na'im Akbar, VVade Nobles,Josepb VVlıiteve di-
gerlen Avrupa temelli psikolojiden farklı olarak bir
Afrika psikolojisi kurmuşlardır. Bu Siyah psikolog-
larca savunulmuş olan kültürel değerler arasında en
önemlileri; gnıp merkezli davranış, güçlü akrabalık
bağlan, rekabette, işbirliginin dogasmda var olan
duygular, bir 'duygu' ya da etkili yönelme ve bütün
şeylerin birbiri ile ilgisizliğinin yapı, yönetim ve fel-
sefesini oluşturan dinsel yönelmenin temelinin atıl-
masıdır.
Birçok Siyah klinikçi, bu yeni görüş açılanndan
bazılannın Amerikan psikiyarrisi ile birleştirimıesi
için uğraşmaktadırlar. Bazılan, Batılı psikiyatriyi
Afrika kökenli Amerikalılara karşı bir kültürel soy-
kınm olarak görerek, geleneksel psikiyatriyi reddet-
mektedirler. Ancak, tek 'Siyah psikoJoji'kavTamı. ön-
de gelen Afrikalı ve Afrika kökenli .Amerikalı psi-
kiyatrlarca reddedilmiştir. Safkan bir Avrupalı ola-
rak psikoloji bütün insanlık için çok dardır. Afrika-
lı psikolojisi ise kendi istekleri ile ya da zorla dün-
ya çapında birçok kültürlerle kanşmış olmalan ne-
deni ile Afrika kökenli Amerikalılar için bile çok dar-
dır.
Geleneksel psikiyatrinin Siyahlann gereksinimle-
rine yanıt vermede yetersiz kalması nedeni ile bir-
çoklan topiumda diger yardım kurumlanna ve birey-
sel yardımlara yönelmişlerdir. Bunlann en önemli-
leri kilise ve Siyah rahipler ohnuştur. Bununla bir-
likte geçen yıllarda Siyaîh Arnerikahlannpsikiyatri-
ye olan ilgileri artmıştır. 'Üçüncü Binyıl'a yaklaş-
tığımız bu günler, azınlıklar ve yoksullann da psiki-
yatri ve psikolojiyi daha genış biçimde kabul etme-
leri için, iyi vatandaşlann tinsel sağlık alanındaki
ırkçı uygulamalardan arta kalan izleri silmelerinin
zamanıdır.
Yarın: Peter Curman
Y A Y I N H A K K I Cumhuriye!' ı A Î T T Î R . i Z i N S i Z Y A Y I N L A N A M A Z
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Köy Enstitüleri Vakfı: (8)
Her Şey Araştıpılmalı...
''Biz, Batı 'ya gittiğimiz zaman, yenile yenile Osmanlı, Batı '-
ya gidince 'Ne oluyor?' diye şaşırmış. Padişahlar şaşırmış:
- Biz bu kadar sene yenerken bu adamları, şimdi yeniliyo-
ruz!"
Aziz Nesin, konuşmasını sürdürüyordu:
"Tabii, elçilerini göndermişler, Yirmteekiz Mehmet Çelebi
raporlannı vermiş, bakmışlar ki, ne görür buradaki bir insan?
Yani, bağışlayın tabirimi, avanak giderse ne görür? Kesinlikle
adamlar avanak değil, o anlamda söylemiyorum, ne görür?
Önce dışarıdaki ıştklan görür. Paris'e 'Nur Şehri' denmesinin
nedeni bu. Paris'e ilk gidenler, ışıkları görüyor:
- Haaa, nasıl oimuş bu ışıklar, yollar, bunlar nasıl olmuş?
Bunlar, öyle yasalar yapmışlar ki, o yasalarla bunlar uygariaş-
mışlar!
Biz boyuna yasalar almışız. Çünkü, toplumun üstyapısını
görüyoruz. Ve üstyapı altyapıyı etkilemiyor. Veya çok zor etki-
liyor. Üstyapının altyapıyı etkilemesi yıllar sürecek şeydir.
Japonlaröyle yapmamışlar. Gitmişler Batı'ya, Avrupa'da her
ülkeye. Hatta başaramayanlar harakiri yapmışlar, onlar Batı-
nın altyapısını almışlar, teknolojiyi almışlar, teknoloji de üstya-
pıyı etkiliyor. Ve ne oluyor? Bugün Japonya'da eski Japon
ahlakı yok; eski Japon ahlakı yalnız turistik yerlerde vardır; ör-
neğin Japon lokantasına gidersiniz, orada akrobasi yaparak
insana köfte verir. Burada kalmıştıryani Japon ahlakı dediğin.
Bakanları bugün, bizim bakanlar gibi hırsız çıkıyor, mahkeme-
lere gidiyor, basbakanı hırsız çıkıyor değil mi? Demek ki, o
eski ahlak kalmamış, kalmıyor!
Çok ilginç bir şey, burada konuşulurken çok önemli noktala-
ra değindi arkadaşlar, ben çok yararlandım doğrusu. Katılma-
dığım noktalar elbette var, ama katıldıklarım çok fazla ve ayn-
ca yeni şeyler de öğrendim. Burada Ismet Paşa'dan hiç söz
edilmedi, ama şeyden söz edildi, siyasal özgürlük, Köy Ensti-
tüsü kurumuna verilmiş. Zaten verilmeseydı, sayıları o denli
artmazdı. Niteliklerine karışılmamış, yani gelip de tek parti dö-
neminde, 'Nedir? Ne okutuyorsun? Nasıl okutuyorsun?' denil-
memiş, özgür bırakılmış. O zaman Ismet Paşa'yı anmamız
gerekiyor. (Alkışlar)
Hayır efendim, anmamamız doğru, niye alkışlıyorsunuz?
(Gülüşmeler, konuşmalar) Ve o Ismet Paşa, kendisi iktidara
lekrar gelince, bunu açmadı. Bunu düşunmek gerekiyor. Yani,
ben ne alkışlayalım, neşey edelim, öyle birşeysöylemiyorum.
Ben düşünmekten yanayım hep. Ve ben anlayamıyorum, Is-
met Paşa, hangi nedenlerle kapattı, yani 'Parlamentoya mağ-
lup oldu!' olamaz. Parlamentoya mağlup olmaz! 'Reşat Şem-
setHn Sirer'e (1903-1953) mağlup oldu!1
Ben onu anlamıyo-
rum. Ve sonra da neden ılımlı davrandı? Ama, böyle gönül
bağı olarak; tekrar açabilirdi, açtırabilirdi veya açtırma girişi-
minde bulunurdu. Benim için bir bilmecedir, muammadır.
Ismet Paşa, son derece saygı duyduğum kişi elbette. Ama, bir
tane Ismet Paşa yok, birkaç tane IsmetPaşa vardır, bunu hesa-
bakatmaklazım...
Ben Ismet Paşa 'yı Sirkeci'de garın önünde tek başına yaya
gıderken gördüm. Ve vapurda Ada 'ya giderken, iki kişiyle gidi-
yordu; yanına kımse gidıp elinı filan öpmuyordu; bu dönemleri
yaşadık. Ama sonuç olarak, Türkiye'yi İkinci Dünya Savaşı'na
sokmamış büyük bir demokrası kahramanımızdır o da kesin.
Ama, neden Köy Enstitüleri'ni kurdurtup da Reşat Şemsettin
Sirer'e sonra, bu avanslan veren... Turkiye'nın ilk gericiliğe
adımı Reşat Şemsettin Sirer zamanında başlamıştır, türbele-
rin açılması gibi. Bunlar, bence vakfın araştırması gereken
konulardır. Ben öyle düşünüyorum. Nasıl oluyor bu? Hangi
zorlama veya gönullu olarak... Ismet Paşa gibi bir adam, Köy
Enstitüleri ne bu denli özgürlük tanıyan, bu denli karışmayan
bir adam ve tek parti zamanında Milli Şef'ken.. Milli Şef döne-
mi başkadır, demokrasi kurucusu olan ve tek kurucusudur,
ben böyle düşünüyorum. Nasıl Şevfcet Süreyya'n/n 7e*
Adam'ı Mustafa Kemal'se, inanıyorum tek adamdır, Ismet Pa-
şa da demokrasının tek adamıdır. Bu çok önemli. Ismet Paşa '-
nın kapatma nedeni nedir? Hangi psikolojik nedenlerledir?
Belgeler bulunmalıdır. Vakiın kuruluşunun önemli işlerinden
bir tanesi işte budur..."
(Aziz Nesin'in konuşmasının burasında, Köy Enstitülüler-
den Musa Çınar, söz alıp şöyle dedi):
- Ismet Paşa'yı inandırdılar. 'Burada yetiştireceğiniz kımse-
ler, yarın hepinizi...'
- Böyle de olabilir, bu araştırılmalı diyorum ben. Yani ben
'şudur' demiyorum.
- Kazım Karabekirler, daha birçokları, şunlar, bunlar hepsi
cephe aldılar Ismet Paşa'ya. Recep Peker gibi faşist bir başba-
kan da geldikten sonra, yapayalnız kaldı. Bunlardan koptuğurv
da şey yapamadı. Eskiden çok sevdiği Tonguç'u, eski çok
sevdiği Hasan Âll Yücel'i unuttu...
- Yani, ben şunu demek istiyorum beyefendi, ama bunlar bi-
limsel olarak, böyle sözlü dedikodu filan değil, bilimsel olarak
araştınlmalıdır. Ve bunu yapması gereken en önemli kurum
da bu 'vakıf'f//'. Bu vakıfta bu araştırılmalı ve yerine konulmalı-
dır. Köy Enstitüleri'nin kuruluşu, gelişmesi ve kapanması olay-
ları, bu dönemde.. Ben öyle diyorum, belki siz katılmayabilirsi-
niz.. .
- Kazım Karabekir çok aleyhindeydi.. ""*
:
- Beyefendi, doğru da bunlar yazılmalı, böyle lafta değil, ya-
zılmalı, tartışılmalı, konuşulmalı. Çünkü ben yurttaş olarak ve
bir Türk aydını olarak bunu çok merak ediyorum. Sonradan
başbakan olduğu zaman da çok yumuşak davrandı Köy Ensti-
tüleri düşüncesine, ama kurmadı. Kurabılir miydi, kuramaz
mıydı? Sizin içinizden bir taneniz başbakan olsa kurmaz mıy-
dınız Köy Enstitüsü'nü? Neden kurmadı? Bilim bu değil mi
yani? Niçinini araştırmak değil mi bunlann? Ben 'Vakıf bunlan
araştırmalıdır' diyorum..."
Gerçekten hiçbir şey gizli kalmamah, her şey, ama her şey
araştırılmalı. (Tartsu Çiller'in malı mülkü de...)
•••
Hacı Tö. başbakanlığı sırasında yurtdışında bir büyükelçili-
ğimizde, başka Türk elçilerinin de bulunduğu sırada, yaşa-
möyküsünü anlatıyormuş. Bir ara:
"Ben küçükken eşekten düştüm, eşek beni sırtından attı"
demiş.
Dinleyenlerden biri, arkadaşının kulağına eğilmiş:
"Eşek kadar olamadık" demiş.
Alınacak ders: Anlayan anlar!
BULMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ ABD Savunma Ba- 1
kanlığı'na, oturduğu bi-
nadan dolayı verilen ad. 2
2/ Hayvanlara vurulan o
damga... Mülkiyet. 3/ Bir
çocuğu koruyan, işlerine 4
bakan ve her türlü davra- c
nışından sorumlu olan
kimse... Boğa güreşi yapı- 6
lan alan. 4/ Embriyon... j
Tarla sının. 5/ Temel
ağırlık birimi... Steven 8
Spielberg'in bilimkurgu Q
türündeki ünlü fılmi. 6/
" değil be. çankmış bu, manda
gönünden" (Nâzım Hikmet)...
Yünden dövülerek yapılan kalın
ve kaba kumaş. 7/ Uyan... Utanç
duyma. 8/ Eski Türklerde toplum-
sal ve örgütsel içerikli büyük ziya-
fet... Bira ve şarap taşımakta kul-
lanılan küçük fıçı. 9/ Hile, düzen...
Yardım eden, yardımcı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Heorik İbsen'ın, Edvar Grieg ta-
rafından bestelenmiş de olan ünlü
oyunu. 2/ Ankara'run eski adı... Bestelenmiş her tür şiire Batı'-^
da verilen ad. 3/ Ehli sünnet mezheplerinin en büyüğü. 4/ Bon^
sesi... Uzun ve yorucu çahşma. 5/ Madagaskar'da yaşayan, sin-
caba benzer bir maymun... Meyve kurusu. 6/ Bir yeri daha
küçük bölümlere ayırmak, sımrlanru belu' etmek için kullanılan'
tahta perde... Bir şeyin fiyaünı artürma. 7/ İspanyollann sevinç.
ünlemi... Tantahn simgesi... Yüz, çehre. 8/ Kristof Kolomb'un
Amerikan seferi sırasında yönettiği üç gemiden biri... Yavaş,.
ağır. 9/ Kurutulmuş dallan halk hekimliğinde kullanılan otsu!
bir bitki.