28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5HAZİRAN1994PAZAR 6 PAZAR KONUGU DavıdunsesiuzaktanhoşgelnüyovSunuş:Avrupa ülkelerinde onlarcayıldır, neler olup bittiğinianlamaya çalışıyorlar. Hele Türkiye'yle bağlantısını sıkı biçimde sürdüren milyonlarca Türk vatandaşıyaşıyor. Çoğunluğu sonyerelseçimlerin ardındangelenşok ekonomik 'ödüllü'gazeteci Nazmi Kavasoğlu ile Almanya 'da oturup çalışan bu Türkler, fırsat kararlar onları iyiceşaşırttı. Bu hafta biz, 1971 Türkiye'nin bugünküdurumunun kısa bir buldukça anavatanlarına dönüyorlar; burada yılından beriAlmanya 'da yaşayan ve değerlendirmesiniyapîık. Söyleşi Leyla Tavşanoğlu Konuk Nazmi Kavasoğlu Medya Siyasi Danışmanlık ve Tanıtma Ajansı Sahibi iz uzun yıüardtr Almanya- da yaşayan bir Türk gazetecisi- niz. Almanya'dan kuşbakışı Tür- kiye'yi nasılgörüyorsunuz? KAVASOĞLU - Almanya'- dan bakıldığında Türkiye sürekli olarak Avrupa'yla karşılaştınlmak zorunda kalı- nan bir ülke oluyor. Haliyle yaşadığıruz ülkeyle kendi ülkenizi karşılaştınyorsu- nuz. Ömeğin bir otobüse bıniyorsunuz. Benim ülkemdeki otobüsler, toplu taşı- macılık şöyle, burada toplu taşımacılık böyle... - Pekisizce Türkiye'dekitoplu taşımaa- hknasıl? KAVASOĞLU - Türkiye'deki toplu ta- şımacılık mı? TopJu konserve nakli gibi oluyor. - Peki, bol kokulu bir konserve mi bu? KAVASOĞLU - Tabii sulann akıp ak- mamasına göre değişiyor. Türkiye'de ma- aJes ;f şular da genellikle akmadığı için. si- yasc.^ler de siyaset meydanlannda ak- mayan sulann akması için çözümler ürete- ceklerine birbirleriyle sığ tarüşmalara giri- yor, birbirlerine iftiralar atıyor, birbirleri- ne akla hayaJe gelmeyecek suçlamalarda bulunuyorlar. Bunu da siyaset, politika olarak tanımlıyorlar. - Toplu taşıma kıyaslamastnı yaptık. Onun dışında? KAVASOĞLU - Bir toplumda pek çok üniteler, olgular var. İnsan onlan da karşı- laştırabiliyor. Hele şu anda ülkemizin si- yasi ve ekonomik koşullannı göz önünde bulundurduğumuzda, benim gibi bunu yaşadığımızda insan müthiş şoka giriyor ve üzülüyor. Avrupa'da bugün üç milyo- na yakın Türk insanı yaşıyor. Bunlar otuz yıldan beri yurtlanna olan sevgiierini. mu- habbetlerini, özlemlerini yitirmediler. Eminim onlar da benim gibi üzülüyorlar. - Sizi enfazia şoka sokan olaylar ya da geüşmeler hangileri? KAVASOĞLU - Beni en çok şoka so- kan olaylardan birisi Tansu Çiller Harn- mefendi'nin Türkiye'ye başbakan olması. - Bu şok olumbı mu, yoksa olumsuz an- lamda mı oldu? KAVASOĞLU - Onu Tansu Çiller Ha- nım'a bırakıyorum. Bunu kendisi değer- lendirsin. Güzel olduğu söylenen Sayın Bayan Ekonomi Profesörü Tansu Çiller ekonomiden ne denli anladığını çok so- mut bir şekilde kanıtlamışür. Eğer dünya- da ekonomi olimpiyatlan düzenlenseydi herhalde bütün madalyalan alabilirdi. - Sizce Tansu Çiüer'in siyasi yaşanum sürdürmede birgelecek şansı var mı? KAVASOĞLU - Türkiye'de bu seçim sistemi böyle devam ederse 1.100-1.200 delege -ki o delegelerin genel başkan aday- lannı, MKYK'leri nasıl seçtiğıni biliyo- nız; çeşitli riişvet, para verme, alma olay- lan oluyor; bunu Türkiye de biliyor, parti- liler de biliyorlar- ama maalesef bu engel- lenemiyor. Güzel olduğu, Türk kadınını Lideri delege değil partili seçti temsil ettiği söylenen Sayın Tansu Ha- nım'm seçildiği günü hatırlayalım. Tansu Çiller Hanım. eğer hafızam beni yanıltmıyorsa, 1.200 civannda delegenin oylanyla seçildi. Aynı gün Almanya'da Sosyal Demokrat Halkçı Parti... Aaa. özür dilerim. Sosyal Demokrat Halkçı Parti de nereden çıktı? Demek bu Sosyal Demokrat Halkçı Partililer bizi çok üzü- yorlar ki sürekli dilimize dolaşıyor. Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin de aynı gün genel başkan seçimi vardı. De- mokrasilerde genel başkan 1.100 tane şai- beli delegenin seçimiyle olmuyor. Aynı gün 2 milyona yakın Alman Sosyal De- mokrat Partisi üyesi genel başkanı seçti. Demokrasilerde seçim böyle olur. Ben burada bir şeyi vurgulamak istiyo- rum. Güzel olduğu söylenen Sayın Bayan Tansu Çiller Harum, Sayın Ekonomi Pro- fesörü, seçildiği gün Avrupa Türk televiz- yonunda bir yorum yaptım. Bu yorumda "Benim 30 yıldan beri 'eti senin kemiği be- nim' mantığıyla buralara gönderilmiş, dö- viz makinestnden başka muamele görme- miş, ona rağmen her tiirlü zorluğu aşıp bü- yük başarılar elde etmiş Almanja'nın ya- bancı işçisi sevgili izleyenlerim; Türk eko- nomisine gelmiş geçmiş en bfiyük ekonomik vampirimizi mi kutlayayım, yoksa yeni baş- bakanımızı mı, bilemiyorum" dedim. Zaman beni haklı çıkardı. Çok üzgü- nüm yine haklı çıktım diye. Keşke haksız çıksaydım. - Tansu Çiller 'e ekonomik vampir dedi- niz. Peki, ama Türkiye'de sadece Tansu Çiller mi ekonomi vampiri? KAVASOĞLU - Hayır. Güzel olduğu söylenen Sayın Başbakan Tansu Çiller dö- nemiyle bu işin çok daha büyük boyutlara varacağını iddia etmiştim söz konusu yo- rumumda. Bilgisayarlı bir vampirleşme- nin başlayacağıru söylemiştim. Ondan önce san defterlerle idare ediyorlardı. - Adeta bakkal defterleriyle mi? KAVASOĞLU - Evet. Ya da başka yöntemlerle... Yani bütün bu gelişmeler yurdumuzu harami baskınına uğramış bir ülke haline getirdi şu an. Biraz önce sordu- ğunuz soruya çok açık, net bir yanıt vere- yim. Çünkü ben çok açıklığıyla tanınan bir insanım. Türkiye bugün harami baskınına uğra- mış bir ülkedir. - Sayın Kavasoğlu, Türkiye belH bir sü- reçten geldi ve sizin harami baskınına uğra- mış ülke dediğiniz noktayageldi. Sizce bun- dan sonra ne olabilir? En azından haramile- rin baskımndan kurtulabibnek için neler yaptlabiar? KAVASOĞLU - Harami baskımndan kurtulabilmek için basılanlann haramile- re karşı direnmesi laam. Bu da halktır; milyonlarca insandır. Haramilikle hiçbir şekilde ilişkisi olmayan, dürüst. emeğinden başka kazancı. geliri bulunma- yan, sadece emeğiyle geçi- nen masum, dürüst yurt- taşlann bu işe tepki göster- meleriyle olur. Elbette ki siyasi partilerin de dürüst yönetimler kurulabilmesi için halkla birlikte davran- malan gereği vardır. - Burada yalnız ilginç bir tablo çıkıyor karşımıza. Merkez solda dehşetli bir bölünmüşlük var. Şu anda eski CHP'nin doğurduğu üç tane sosyal demokrat parti var. Şöyle diyehilir miyiz? Yoktur birbirimiz- denfarkıtmz... KAVASOĞLU - Hayır. ona kesinlikle katılmıyo- rum. Türkiye'de sosyal de- mokrat üç parti var. Ama bunlann arasında önemli farkblıklar bulunuyor. Ör- neğin DSP, benim kanı- ma. yaptığım incelemelere göre Marksist kökenden kaynaklanan bir siyasi parti değil. Biliyorsunuz, Batı'daki sosyal demokrat partiler Marksist kökenli partiler- dir. Marksizmden hare- ketie siyasi partileşme sü- recine girmişlerdir. Ama DSP'ye baktığnnı- zda Marksist kökenli bir parti olmamasıyla birlikte Türkiye'ye özgü bir sosyal demokrat ya da demokra- tik sol hareketi savunuyor. Bu özgünlük çok önemli. Bunu anlamamakta bazı kişiler, çevreler, kesimler, hatta sosyal demokrat partiler müthiş bir ısrar içindeler. Buna, bunlann yazar çizer takımı da katılıyor; anlamamakta ısrar ediyorlar. Neden anlamamakta ısrar ediyorlar? Bunun nedenini anlayamıyo- rum. Yoksa o denli kendi ülkelerine ve kendi ülkelerinin gerçeklerine yabancı- laşmışlar mı ki anlayamıyorlar? Bunlar Fransa'dan, Almanya'dan, Hollanda'dan hasbelkader buraya sosyal demokrasiyi kurmak üzere gelmiş Fran- sızlar, Almanlar, Hollandahlar mı acaba? - DSP'nin Marksist kökenli bir parti ol- madığuu söylediniz... KAVASOĞLU - Kesinlikle değil... - Kendinidemokratik sol birpartiolarak tammhyor. İki de sosyal demokrat parti var. Bunlar SHP ve CHP. Burada ciMbir bölünmüşlük var. Sizce bu bölünmüşlük na- sıl toparlanabitir? KAVASOĞLU - Eski CHP'de politika yapmış belli isimlerin dışında, tabanda bü- tünleşme başladı Türkiye'de. Şu anda Türkiye'de külün ıçindeki kor gibi bir bü- tünleşme süreci başladı. Ben bunu görü- yorum; sanıyorum da yanılmıyorum. Ge- KİM KİMDİR? NAZMİ KAVASOĞLU 1960'lıyılların heyecanlı ortammda löyaşında iken Trakva nınhemen tümkö'v, kasaba ve şehirlerindearkadaşlanyla birlikte oluşturduğu grupla tiyatro vekültüreletkinlikleryaptı. Halk Oyuncuları ile birlikte Pir Sultan Abdal oyunu yüzünden Tunceli'de tutuklandı. 12Mart 1971 darbesinden sonrayurtdışınakaçtı. Berlin 'in Sesi ve Merhabagazeteleriningenelyayın müdürlüğü ve başyazarlığım yaptı. Berlin Duvarı 'nın yıkılmasından sonra AIman SosyalDemokrat Partisi'nemedya danışmanlığıyaptı. Federal Alman Cumhurbaşkanlığı 'toplumsalauşünceye katkıları'nedeniyle 'Üstün BaşanlıGazeteci' ödülü verdi. Kendi kurduğu Medya Siyasi Danışmanlık ve Tanıtma Ajansı'nıyönetiyor. niş insan kitleleri Türkiye'ye özgü sosyal demokrat partinin DSP olduğunu an- lamaya başladılar. Bunu keşfettiler. Tür- kiye'de sosyal demokrat partiler arasında önemli, niteliksel bir birleşme sorunu ol- duğunu sanmıyorum. Birleşme CHP'de ya da SHP'de politika yapan üst düzey siyasetçilerin ortaya atüğı bir savdır. Birleşelim. birleşmeyelim, şöyle birleşelim, gibi... - Yani, 30 sen al, 70 ben aiayım gibi nü? KAVASOĞLU - Evet, öyle. Ama bu bir elin parmaklan ya da iki-üç elin panmak- lannı geçecek bir sayıya gelmez. İyice mantıklı, rasyonel düşünecek olursak bu böyledir. Bu insanlann dışında, tabanda mesi diye sunuluyor. - Ama burada başka bir şey var: DSP'- nin lideri Bülent Ecevit başlangıçta farkh söykmlerle ortaya çtkmıstt. Oysa daha sonra adeta aşırt miltiyetçi bir Bder gibi konuşmalar yaptı... KAVASOĞLU - Bu çok ağır bir suçla- ma... - Hayır, burada Ecevit'in söylemlerinden yola çıkarak bir noktaya dikkat çekmek is- tiyorum... KAVASOĞLU - Yine de çok ağır bir suçlama. Sayın Ecevit'eyıilardan beri 'ka- fatasçf da dediler, tıareketçi' de dediler, *sağcı' olduğunu da iddia ettiler, 'yobaz' dediler. Çok ağır suçlamalarda bulundu- DSP'yle diğer partiler arasında çok önemb bir fark vardır. Üstüne üstlük SHP nasıl bir sosyal demokrat partiyse... SHP'- nin bir sosyal demokrat parti olduğu bile tartışıhr. CHP ise kendine özgü, eski CHP'den kaynaklanan, ama 1994 Türki- yesi'nde daha kimlik bunalımı geçiren bir partidir. CHP kimliğini kanıtlamış bir si- yasi parti değil. 2000'li yıllara giden CHP nasıl bir parti olmalı? 1994'lerin CHP'sitıasıl olmalı? Bu parti böyle bir kimlik ispatı yapamadı. Öte yandan SHP'ye baktığjmızda bu parti benim yaptığım bir yorumda da söy- lediğim gibi batağa batmış bir partidir. Her türlü şaibe altındadır. Sadece ikti- darda var olabilecek bir partidir. SHP ikti- dardan düştükten sonra öyle sanıyorum ki eğer bilgilerim ve bugüne kadarki göz- lemlerim beni yanıltmıyorsa mercekle ara- nacak bir parti haline geJecektir. - Yani siz SHP'yi erimeye mahküm bir parti olarak mı görüyorsunuz? KAVASOĞLU - Kesin. Türk halkı onu eritmek zorundadır. Bu kadar yolsuz- luğa bulaşmış ya da sesini çıkarmamış, göz yummuş. Hükümetten çekilmeyi göze alamamış. Her gün onlarca yolsuzluğun açıklandığı ve kanıtlandığı bir ülkede yaşı- yoruz... İSKİ skandalıru düşünün. Daha ISKt'ye benzer neler var... Gazetelere baktığımızda sanki bütün gazeteler yolsuzluk gazeteleriymiş gibi... Bunun dışında işlenen başka temaya rast- layamıyoruz. Hele son günlerde... fnanıla- cak gibi değil. Uzun zamandan beri savundugum "Türkiye'yi haramiler bastr savım bunu doğ- ruluyor. - Türkiye'nin bulun- duğu bu noktada bu- günkü CHP'nin konu- mu nedir sizce? KAVASOĞLU - Ben bugün CHP için her- hangi bir öneride bulu- nacak bir insan değılım. Bunun altını çizerek vurguluyorum. Ben bu- rada bir yurttaş olarak konuşuyorum. - Evet, siz yurtdtşında yaşayan bir yurt- Türkiye'yiharamilerbasmış iyasetçiler, meydanlarda akmayan sulann akması için çözümler üreteceklerine birbirleriyle sığ tartışmalara giriyor, birbirlerine iftiralar atıyor, birbirlerine akla hayale gelmeyecek suçlamalarda bulunuyorlar. insanlar DSP'yi keşfettiler. Bu bütünleş- me süreci başladı, oluyor. - Siz bunun nasıl başladığını ve nasıl sür- mekte olduğunu gözlemlediniz? KAVASOĞLU - Hayat Türk insanlan- nı buraya getiriyor. Bu bir. İkincisi, gözle- diğim kadanyla en son (size çok tipik bir örnek vermek istiyorum) Adana'da çok büyük katılımlar oldu. .SHP'den aynlıp DSP'ye pek çok insan kaüldı. Ve bu süre- cek. Türkiye'de solun birle§mesi diye bir so- run ortaya atanlar bu sorunun aslında DSP'nin dışındaki üst yöneticilerin agren- dize etmeye çalıştıklan bir sorun olduğu gerçeği var. Oysa Türkiye'de hayat zaten geniş insan kitlelerinde Türkiye'nin özgün sosyal demokrat ya da demokratik sol partisinin DSP olduğunu anlatacaktır ve bunun belirtileri de başlamıştır. Altını çiz- diğim gibi Türkiye'de solun birleşmesi di- ye bir sorun yoktur. Üst düzeyde politika yapan insanlann birleşmesi. solun birleş- lar. Oysa Sayın Ecevit, Türkiye'de, Tür- kiye'nin koşullanndan oluşmuş. yeşermiş, özgün bir siyasi hareketi savunmuştur. Ve bunda çok hakhdır. Düşünebiliyor musunuz? Alman sosyal demokratlan Kenya'daki ya da Kanada'- daki sosyal demokratlann peşine takılmış olsunlar. Burada anlatmaya çalıştığım gerçek her ülkenin kendine özgü koşullan, sosyolojik yapısı, tarihsel birikimi. siyasi oluşumu ve beklentileri olduğudur. Biraz önce söylediğim gibi Batı Mark- sist kökenli sosyal demokrat partiler Tür- kiye ölçülerine vurulduğunda özgün, siya- si hareketler değillerdir. Bunlar kendi in- sanlanna, kendi halkına bile yabancılaş- mışlardır. BaU sosyal demokratlannın gö- züyle kendi ülkelerine bakarlar. Batı sos- yal demokratlannın değerlendirmeleriyle kendi toplumlanrun sosyolojisini, halk- lannın özlemlerini değerlendirmeye çalışı- rlar. Oysa bu, bu tür sosyal demokrat par- tileri sağlıklı bir neticeye gölürmez. şsuuz:. KAVASOĞLU Yurtdışında yaşayan bir yurttaş konuşuyor bu- rada. Bu konuşmalan- mdan lütfen hiç kimse ahnmasın. Bunu içlerine sindirsinler. Demokrasilerde yurt- taşlar konuşurlar. Sivil cesaret sahibi olmak zo- rundadırlar. Ben sivil cesaret sahibi bir cum- huriyet ve demokrasi ül- kcsinin insanı olarak ül- kemdeki genel durum- larla ilgili fıkrimi belirti- yorum.Üstelik ben Al- manya'da bile Almanla- ra sürekli şekilde aykın fikirleriyle tarunmış bir kişiyim. Bu aykın fıkir- leri savuduğum için de "Bu adam Abnan de- mokrasisi ve düşüncesine çok önemli katkıiarda bulundu" diye bana uluslararası ödüller ver- miş çok önemli bir top- lumda yaşıyorum. Kendi toplumum için bunu yapmayı da ahlaki bir ödev olarak görüyo- rum. - CHP'nin konumuna dönersek... Sizce CHP'nin herhangi bir şekilde ayakta kal- ması ya da gelişmesi söz konusu olabilir mi? "SHP eriyecek" dediniz. Bunun ola- bileceğine inamvor musunuz? KAVASOĞLU - SHP eriyecek. CHP ise biraz önce söylediğim gibi çeşitli neden- lerden ötürü, ömeğin kirnlik meselesi. si- yasette dişe dokunur bir sonuca ulaşacağı- nı sanmıyorum. Çünkü aldığı oylara baktığımızda, bu oylan bilimsel olarak incelediğimizde or- taya bir tablo çıkıyor. Üstelik son yerel se- çimlerde aldığı oylar yerel oylardır. Du- rumu yerel oylarla kanştırmamak gereki- yor. Buna ek olarak seçilen belediye başkan- lan zaten genellikle CHP belediye başkan- lanydı. O yerel bölgelerde ve kentlerde in- sanlar oylannı o insanlara verdiler. "Bi- zim belediye başkanımız iyi çalıştı. Onun için oyumu ben bu isme veriyonnn" dediler. Bir genel seçimde CHP'nin alacağı oy- lar bu yere! seçimlerde aldığı oylann çok daha altında olacaktır. - Sonuç olarak sizegöre doğaldinamikle- rin harekete geçmesi ya da daha açık bir deyişle tabanın örgütlenmesiyle Türkiye'de merkez sol DSP'de bütünleşecek, öyle mi? KAVASOĞLU - Türk solu buna mec- burdur. Şu anda Türkiye'de bunun dışın- da bir altematif göremiyorum. Sol taraf- taki bir birleşmeden söz ediyorsanız bu böyledir. Biz artık kendini kanıtlamış insanlan öne çıkanp alkışlamayı öğrenmeliyiz. Bu sadece siyaset alanında olmamalı. Adam eğer çağdaş ölçüler içinde iyi köfteciyse onu da gönendirmeyi öğrenmeliyiz. Yaratılmış olan ürünleri ya da olgulan tahrip etmekle. yok etmekle hiçbir yere varamayız. - Biraz önce "Türkiye'yi haramiler bas- tf dediniz. t'lkemizdeki bu ahlak erozyonu sizce nereden kaynaklanıyor? KAVASOĞLU - Bertolt Brecht'in bir lafı var. Çok beğeniyorum. "Önceekmek, sonra ahlak" divor. Bu, felsefi bir cümle gibi görünüyor, ama çok doğru. Yani önce insan karnını doyurur. ahlak ondan sonra gelir. Ekono- mik koşullann aşın derecede tahrip olma- sı, bozulması, insanlann derin parasal so- runlar içine girmeleri bu bozulmaya yol açıyor. En önemli sorunlardan bir tanesi, gece saat ikide insanlann yataklanndan kalkıp ekmeği biraz daha ucuza alabilmek içia saatlerce kuyruğa girmeieri. Böyie bir şey Türkiye Cumhunyeti tarihinde yaşanma- dı.. İnsanlar korkunç bir depresyona girdi- ler. Bir taksi şoförüyle konuştum. "Abi, ben askeri darbelere karşıyuıtdır. Nefret ederim. Ama şu anda bir darbeye karşı de- ğilim" diyordu. Buna benzer bir sürü yak- laşımlan var sokaktaki insanın. Bunu ya- pan da sivil kadrolar. İnsanlan bu tür dü- şünceye getiren de bu sivil kadrolar. - Ancak bir askeri darbe istemek kadar tehlikeli bir düşünce olamaz... KAVASOĞLU - Elbette tehlikeli bir düşünce. Askeri darbeler Pera'da. Nika- ragua'da bile olmuyor artık. Bizo ülkeler- den daha mı geriyiz ki hâlâ askeri darbe özlemleri çekiyoruz? Kaç tane darbe >aşa- dık. Ben 50 yaşındayım. üç tane darbe gördüm. Böyle giderse daha sekiz tane mi göreceğirn. Ne demek bu yani? İnşallah ol- masın. Öyle bir şeyi hiç kimse arzu ede- mez. Ama geniş insan kitlelerinde bu bir yangın haiine dönüşebilir. Bu yolsuzluk- lar, bu çapsızlıklar, bu vedinci sınıf politi- kacılarla Türkiye'yi yönetmek... Akıl alır gibi değil... - Bir de insanlann vaptıklartnın yanları- na kâr kalmast... KAVASOĞLU - Bir de mahkemeler bugün hiçbir şekilde çalışmıyor. Savcılar yokmuş gibi. Sankı Türkiye Cumhuri- yeti'nde savcılık makamı hukuken unu- tulmuş gibi... Her türiü yolsuzluk okunu- yor, duyuluyor. Ama hiç kimsenin soruş- turmaya uğradığmı duymuyoruz. görmü- yoruz. Ergun Göknel diye bir tane adam buldular. *Şamar oğlanı'na döndü. Ama o bir grubun bir üyesi. Onun dışında daha kimler var... Bütün bunlar aydınlanmadı- kça Türkiye'de demokrasiymiş, insan haklanymış, ekonominin düzelmesiymiş, hayal... Bütün yolsuzluk meselelerinin ay- dınlanması laam. Şu anda Türkiye'de gözlediğim kada- nyla. siyasi partiler de "Bütün bu yolsuz- tuklann hesabını soracağız" diye halka de- ğişmeyecek senetler halinde söz vermeli. Iktidar adayı partiler bu sözleri vermeli ve uygulamalıdırlar. Yoksa bu 'harami cum- huriyeti' sürer gider. "Şimdi sıra bizde" diyebilirler. Ki öyle oldu. ANAP zamanında da aynı olaylar oldu. Tabii bugünküler çok daha profes- yonelce. Hırsızhk. soygun ve sahtekârlık korkunç profesyonelleşti. Hırsızhk. rüş- vet, vergi kaçakçılığı olimpiyatlan düzen- lense bütün madalyalan Türkiye alır. tLAN T.C. TOSYA SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1994 53 Duruşmagünü: 16.6.1994, saat 9.50 Davacı tsmali Hakkı Ölmez tarafından davalı Emine Ölmezoğlu aleyhinde açılan taksim veya izaleı şüyu davasında yapılan duruşma- sında: Davalı Tosya Hocafakı mahallesinden Recep kıa Emine Ölme- zoğlu'nun bunca aramalara rağmen davetiye tebliğ edılemediğinden gazete yolu ilan yapılmasına karar veriimiş bulunmaktadır. Davetiye yerine kaim olmak üzere gazete ilanında yazılı duruşma günü ve saa- tinde duruşmaya gelmeniz veya kendinizi temsil ettirmeniz, gelmedi- ğinizde temsil etürmediğinizde duruşmanın gıyabında yapılıp karar verileceği davetiye yerine ilanen tebliğ olunur. Basın: 48596 İLAN T.C. ISPARTA ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN Davaalar Ruhi Civelek ve Zeki Civelek tarafından davaiılar Ayşe İnsar ve arkadaşlan aleyhine mahkememizde ikame edilen tapu iptali ve tescil davasınm yapılan açık yargılamasının verilen ara karan gere- ğince: Davalılardan Isparta Yayla Mahallesi Cumhuriyet Caddesı No: 3'te ikamet eden Nuriye Şener. aynı yerden Hasan Doyuran. Fatih Çarşısı No: 46'da oturan Halis Özkayau Nazife Çakaa, Ayşe insan, Meliha Dudu, Zeliha Erdal, Mustafa Ozbaş'ın bunca aranmalanna rağmen adreslerinin tespit edilemediği ve adlanna davetiye tebliğ edi- lemediğinden gazetede ilan yapılmasına karar venlmiş olup yukanda ısimleri yazılı bulunan kişilerin mahkememizin 1993/747 esas sayılı Isparta Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasına duruşma günü olan 30. 6.1994 günü saat 09.00'da mahkeme koridoruna gelmeleri. itiraz ve isteklerini de belirtmediklerinden yargılamanın HUMK'nin 213/2. maddesi gereğince yokluklannda devam olunacağı ihtarla ilan olu- nur. Basın: 48591 T.C. DÎYARBAKIR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1994/112 Davacı Bahçel Ticaret Kollektif Şirketi vekili tarafından, davalı Ahmet Soydan aleyhine açılan tespit ve trafik kaydının terkini dava- sırun yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karar gereğince: Davalı Oto Sanayii Sitesi. 1. Cad.. 8. Sok., No: 46, Ankara adresin- de bulunan Ahmet Şoydan'ın, bu adresine çıkanlan tebligatın bila tebliğ iade edildiği gibi, emniyetce yapünlan soruşturma neticesinde tebligata yarur adresi tespit edilemediğinden dava dilekçesinin ilanen teblığine karar vermek gerekmiştir. Karar gereğince; yukanda adresi yazılı davalı Ahmet Soydan'm duruşmanın bırak;ldığı 11.7.1994 günü, saat 09.00'da duruşmada bizzat haar bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, du- ruşmaya gelmediğinde ve dava ile ilgili ibraz eünek istediği belgeleri duruşma gününe kadar göndermesi veya getirip ibraz etmesi, gelme- diği gibi kendisini bir vekille de temsil ettirmediği takdırde yargılama- ya yokluğunda devam ediJeceği ve karar verileceği keyfiyeti, davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 29.4.1994 Basın: 48599 İLAN İZMİR11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN 1993618 Davaa Remziye Görmüşoğlu vekili tarafından davalı Enver Can aleyhine acünuş bulunan boşanma davasında verilen ara karar gereğince; Davalı Enver Can'a 1142 sokak No: 9 Şakirpaşa Mah. Adana ad- resinden dava ve yineleme dilekçesi tebliğ edilememış olup C. Başsav- cılığı kanalıyla yapılan arama ve tahkikatlara rağmen de davalının tebligata yaraı adresi tespit edilememiş olduğundan, davalıya ilanen tebligat yapılmasına karar veriimiş olup, davalı Enver Can'ın îzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 13.6.1994 günü saat 09.00'da yapı- lacak olan duruşmada haar bulunması veya kendisini kanuni bir vekil ile temsil ettirmesi, duruşmaya gelmemesi halinde tahkıkatın ve duruşmanın yokluğunda devam edip karar verileceği hususlan meş- ruhatb davetiye yerine geçerli omak üzere ilanen tebliğ olunur. 25.5. 1994 Basın: 27954
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle