Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5HAZİRAN1994PAZAR
6 PAZAR KONUGU
DavıdunsesiuzaktanhoşgelnüyovSunuş:Avrupa ülkelerinde onlarcayıldır, neler olup bittiğinianlamaya çalışıyorlar. Hele Türkiye'yle bağlantısını sıkı biçimde sürdüren
milyonlarca Türk vatandaşıyaşıyor. Çoğunluğu sonyerelseçimlerin ardındangelenşok ekonomik 'ödüllü'gazeteci Nazmi Kavasoğlu ile
Almanya 'da oturup çalışan bu Türkler, fırsat kararlar onları iyiceşaşırttı. Bu hafta biz, 1971 Türkiye'nin bugünküdurumunun kısa bir
buldukça anavatanlarına dönüyorlar; burada yılından beriAlmanya 'da yaşayan ve değerlendirmesiniyapîık.
Söyleşi Leyla Tavşanoğlu Konuk Nazmi Kavasoğlu Medya Siyasi Danışmanlık ve Tanıtma Ajansı Sahibi
iz uzun yıüardtr Almanya-
da yaşayan bir Türk gazetecisi-
niz. Almanya'dan kuşbakışı Tür-
kiye'yi nasılgörüyorsunuz?
KAVASOĞLU - Almanya'-
dan bakıldığında Türkiye sürekli olarak
Avrupa'yla karşılaştınlmak zorunda kalı-
nan bir ülke oluyor. Haliyle yaşadığıruz
ülkeyle kendi ülkenizi karşılaştınyorsu-
nuz. Ömeğin bir otobüse bıniyorsunuz.
Benim ülkemdeki otobüsler, toplu taşı-
macılık şöyle, burada toplu taşımacılık
böyle...
- Pekisizce Türkiye'dekitoplu taşımaa-
hknasıl?
KAVASOĞLU - Türkiye'deki toplu ta-
şımacılık mı? TopJu konserve nakli gibi
oluyor.
- Peki, bol kokulu bir konserve mi bu?
KAVASOĞLU - Tabii sulann akıp ak-
mamasına göre değişiyor. Türkiye'de ma-
aJes ;f şular da genellikle akmadığı için. si-
yasc.^ler de siyaset meydanlannda ak-
mayan sulann akması için çözümler ürete-
ceklerine birbirleriyle sığ tarüşmalara giri-
yor, birbirlerine iftiralar atıyor, birbirleri-
ne akla hayaJe gelmeyecek suçlamalarda
bulunuyorlar. Bunu da siyaset, politika
olarak tanımlıyorlar.
- Toplu taşıma kıyaslamastnı yaptık.
Onun dışında?
KAVASOĞLU - Bir toplumda pek çok
üniteler, olgular var. İnsan onlan da karşı-
laştırabiliyor. Hele şu anda ülkemizin si-
yasi ve ekonomik koşullannı göz önünde
bulundurduğumuzda, benim gibi bunu
yaşadığımızda insan müthiş şoka giriyor
ve üzülüyor. Avrupa'da bugün üç milyo-
na yakın Türk insanı yaşıyor. Bunlar otuz
yıldan beri yurtlanna olan sevgiierini. mu-
habbetlerini, özlemlerini yitirmediler.
Eminim onlar da benim gibi üzülüyorlar.
- Sizi enfazia şoka sokan olaylar ya da
geüşmeler hangileri?
KAVASOĞLU - Beni en çok şoka so-
kan olaylardan birisi Tansu Çiller Harn-
mefendi'nin Türkiye'ye başbakan olması.
- Bu şok olumbı mu, yoksa olumsuz an-
lamda mı oldu?
KAVASOĞLU - Onu Tansu Çiller Ha-
nım'a bırakıyorum. Bunu kendisi değer-
lendirsin. Güzel olduğu söylenen Sayın
Bayan Ekonomi Profesörü Tansu Çiller
ekonomiden ne denli anladığını çok so-
mut bir şekilde kanıtlamışür. Eğer dünya-
da ekonomi olimpiyatlan düzenlenseydi
herhalde bütün madalyalan alabilirdi.
- Sizce Tansu Çiüer'in siyasi yaşanum
sürdürmede birgelecek şansı var mı?
KAVASOĞLU - Türkiye'de bu seçim
sistemi böyle devam ederse 1.100-1.200
delege -ki o delegelerin genel başkan aday-
lannı, MKYK'leri nasıl seçtiğıni biliyo-
nız; çeşitli riişvet, para verme, alma olay-
lan oluyor; bunu Türkiye de biliyor, parti-
liler de biliyorlar- ama maalesef bu engel-
lenemiyor. Güzel olduğu, Türk kadınını
Lideri
delege
değil
partili
seçti
temsil ettiği söylenen Sayın Tansu Ha-
nım'm seçildiği günü hatırlayalım.
Tansu Çiller Hanım. eğer hafızam beni
yanıltmıyorsa, 1.200 civannda delegenin
oylanyla seçildi. Aynı gün Almanya'da
Sosyal Demokrat Halkçı Parti... Aaa.
özür dilerim. Sosyal Demokrat Halkçı
Parti de nereden çıktı? Demek bu Sosyal
Demokrat Halkçı Partililer bizi çok üzü-
yorlar ki sürekli dilimize dolaşıyor.
Alman Sosyal Demokrat Partisi'nin de
aynı gün genel başkan seçimi vardı. De-
mokrasilerde genel başkan 1.100 tane şai-
beli delegenin seçimiyle olmuyor. Aynı
gün 2 milyona yakın Alman Sosyal De-
mokrat Partisi üyesi genel başkanı seçti.
Demokrasilerde seçim böyle olur.
Ben burada bir şeyi vurgulamak istiyo-
rum. Güzel olduğu söylenen Sayın Bayan
Tansu Çiller Harum, Sayın Ekonomi Pro-
fesörü, seçildiği gün Avrupa Türk televiz-
yonunda bir yorum yaptım. Bu yorumda
"Benim 30 yıldan beri 'eti senin kemiği be-
nim' mantığıyla buralara gönderilmiş, dö-
viz makinestnden başka muamele görme-
miş, ona rağmen her tiirlü zorluğu aşıp bü-
yük başarılar elde etmiş Almanja'nın ya-
bancı işçisi sevgili izleyenlerim; Türk eko-
nomisine gelmiş geçmiş en bfiyük ekonomik
vampirimizi mi kutlayayım, yoksa yeni baş-
bakanımızı mı, bilemiyorum" dedim.
Zaman beni haklı çıkardı. Çok üzgü-
nüm yine haklı çıktım diye. Keşke haksız
çıksaydım.
- Tansu Çiller 'e ekonomik vampir dedi-
niz. Peki, ama Türkiye'de sadece Tansu
Çiller mi ekonomi vampiri?
KAVASOĞLU - Hayır. Güzel olduğu
söylenen Sayın Başbakan Tansu Çiller dö-
nemiyle bu işin çok daha büyük boyutlara
varacağını iddia etmiştim söz konusu yo-
rumumda. Bilgisayarlı bir vampirleşme-
nin başlayacağıru söylemiştim. Ondan
önce san defterlerle idare ediyorlardı.
- Adeta bakkal defterleriyle mi?
KAVASOĞLU - Evet. Ya da başka
yöntemlerle... Yani bütün bu gelişmeler
yurdumuzu harami baskınına uğramış bir
ülke haline getirdi şu an. Biraz önce sordu-
ğunuz soruya çok açık, net bir yanıt vere-
yim. Çünkü ben çok açıklığıyla tanınan
bir insanım.
Türkiye bugün harami baskınına uğra-
mış bir ülkedir.
- Sayın Kavasoğlu, Türkiye belH bir sü-
reçten geldi ve sizin harami baskınına uğra-
mış ülke dediğiniz noktayageldi. Sizce bun-
dan sonra ne olabilir? En azından haramile-
rin baskımndan kurtulabibnek için neler
yaptlabiar?
KAVASOĞLU - Harami baskımndan
kurtulabilmek için basılanlann haramile-
re karşı direnmesi laam. Bu da halktır;
milyonlarca insandır. Haramilikle hiçbir
şekilde ilişkisi olmayan,
dürüst. emeğinden başka
kazancı. geliri bulunma-
yan, sadece emeğiyle geçi-
nen masum, dürüst yurt-
taşlann bu işe tepki göster-
meleriyle olur. Elbette ki
siyasi partilerin de dürüst
yönetimler kurulabilmesi
için halkla birlikte davran-
malan gereği vardır.
- Burada yalnız ilginç bir
tablo çıkıyor karşımıza.
Merkez solda dehşetli bir
bölünmüşlük var. Şu anda
eski CHP'nin doğurduğu
üç tane sosyal demokrat
parti var. Şöyle diyehilir
miyiz? Yoktur birbirimiz-
denfarkıtmz...
KAVASOĞLU - Hayır.
ona kesinlikle katılmıyo-
rum. Türkiye'de sosyal de-
mokrat üç parti var. Ama
bunlann arasında önemli
farkblıklar bulunuyor. Ör-
neğin DSP, benim kanı-
ma. yaptığım incelemelere
göre Marksist kökenden
kaynaklanan bir siyasi
parti değil.
Biliyorsunuz, Batı'daki
sosyal demokrat partiler
Marksist kökenli partiler-
dir. Marksizmden hare-
ketie siyasi partileşme sü-
recine girmişlerdir.
Ama DSP'ye baktığnnı-
zda Marksist kökenli bir
parti olmamasıyla birlikte
Türkiye'ye özgü bir sosyal
demokrat ya da demokra-
tik sol hareketi savunuyor.
Bu özgünlük çok önemli.
Bunu anlamamakta bazı
kişiler, çevreler, kesimler,
hatta sosyal demokrat
partiler müthiş bir ısrar
içindeler. Buna, bunlann
yazar çizer takımı da
katılıyor; anlamamakta
ısrar ediyorlar. Neden anlamamakta ısrar
ediyorlar? Bunun nedenini anlayamıyo-
rum. Yoksa o denli kendi ülkelerine ve
kendi ülkelerinin gerçeklerine yabancı-
laşmışlar mı ki anlayamıyorlar?
Bunlar Fransa'dan, Almanya'dan,
Hollanda'dan hasbelkader buraya sosyal
demokrasiyi kurmak üzere gelmiş Fran-
sızlar, Almanlar, Hollandahlar mı acaba?
- DSP'nin Marksist kökenli bir parti ol-
madığuu söylediniz...
KAVASOĞLU - Kesinlikle değil...
- Kendinidemokratik sol birpartiolarak
tammhyor. İki de sosyal demokrat parti
var. Bunlar SHP ve CHP. Burada ciMbir
bölünmüşlük var. Sizce bu bölünmüşlük na-
sıl toparlanabitir?
KAVASOĞLU - Eski CHP'de politika
yapmış belli isimlerin dışında, tabanda bü-
tünleşme başladı Türkiye'de. Şu anda
Türkiye'de külün ıçindeki kor gibi bir bü-
tünleşme süreci başladı. Ben bunu görü-
yorum; sanıyorum da yanılmıyorum. Ge-
KİM KİMDİR?
NAZMİ KAVASOĞLU
1960'lıyılların heyecanlı ortammda löyaşında
iken Trakva nınhemen tümkö'v, kasaba ve
şehirlerindearkadaşlanyla birlikte oluşturduğu
grupla tiyatro vekültüreletkinlikleryaptı. Halk
Oyuncuları ile birlikte Pir Sultan Abdal oyunu
yüzünden Tunceli'de tutuklandı. 12Mart 1971
darbesinden sonrayurtdışınakaçtı. Berlin 'in Sesi
ve Merhabagazeteleriningenelyayın müdürlüğü
ve başyazarlığım yaptı. Berlin Duvarı 'nın
yıkılmasından sonra AIman SosyalDemokrat
Partisi'nemedya danışmanlığıyaptı. Federal
Alman Cumhurbaşkanlığı 'toplumsalauşünceye
katkıları'nedeniyle 'Üstün BaşanlıGazeteci'
ödülü verdi. Kendi kurduğu Medya Siyasi
Danışmanlık ve Tanıtma Ajansı'nıyönetiyor.
niş insan kitleleri Türkiye'ye özgü sosyal
demokrat partinin DSP olduğunu an-
lamaya başladılar. Bunu keşfettiler. Tür-
kiye'de sosyal demokrat partiler arasında
önemli, niteliksel bir birleşme sorunu ol-
duğunu sanmıyorum.
Birleşme CHP'de ya da SHP'de politika
yapan üst düzey siyasetçilerin ortaya atüğı
bir savdır. Birleşelim. birleşmeyelim, şöyle
birleşelim, gibi...
- Yani, 30 sen al, 70 ben aiayım gibi nü?
KAVASOĞLU - Evet, öyle. Ama bu bir
elin parmaklan ya da iki-üç elin panmak-
lannı geçecek bir sayıya gelmez. İyice
mantıklı, rasyonel düşünecek olursak bu
böyledir. Bu insanlann dışında, tabanda
mesi diye sunuluyor.
- Ama burada başka bir şey var: DSP'-
nin lideri Bülent Ecevit başlangıçta farkh
söykmlerle ortaya çtkmıstt. Oysa daha
sonra adeta aşırt miltiyetçi bir Bder gibi
konuşmalar yaptı...
KAVASOĞLU - Bu çok ağır bir suçla-
ma...
- Hayır, burada Ecevit'in söylemlerinden
yola çıkarak bir noktaya dikkat çekmek is-
tiyorum...
KAVASOĞLU - Yine de çok ağır bir
suçlama. Sayın Ecevit'eyıilardan beri 'ka-
fatasçf da dediler, tıareketçi' de dediler,
*sağcı' olduğunu da iddia ettiler, 'yobaz'
dediler. Çok ağır suçlamalarda bulundu-
DSP'yle diğer partiler arasında çok
önemb bir fark vardır. Üstüne üstlük SHP
nasıl bir sosyal demokrat partiyse... SHP'-
nin bir sosyal demokrat parti olduğu bile
tartışıhr. CHP ise kendine özgü, eski
CHP'den kaynaklanan, ama 1994 Türki-
yesi'nde daha kimlik bunalımı geçiren bir
partidir. CHP kimliğini kanıtlamış bir si-
yasi parti değil.
2000'li yıllara giden CHP nasıl bir parti
olmalı? 1994'lerin CHP'sitıasıl olmalı? Bu
parti böyle bir kimlik ispatı yapamadı.
Öte yandan SHP'ye baktığjmızda bu
parti benim yaptığım bir yorumda da söy-
lediğim gibi batağa batmış bir partidir.
Her türlü şaibe altındadır. Sadece ikti-
darda var olabilecek bir partidir. SHP ikti-
dardan düştükten sonra öyle sanıyorum
ki eğer bilgilerim ve bugüne kadarki göz-
lemlerim beni yanıltmıyorsa mercekle ara-
nacak bir parti haline geJecektir.
- Yani siz SHP'yi erimeye mahküm bir
parti olarak mı görüyorsunuz?
KAVASOĞLU - Kesin. Türk halkı
onu eritmek zorundadır. Bu kadar yolsuz-
luğa bulaşmış ya da sesini çıkarmamış,
göz yummuş. Hükümetten çekilmeyi göze
alamamış. Her gün onlarca yolsuzluğun
açıklandığı ve kanıtlandığı bir ülkede yaşı-
yoruz... İSKİ skandalıru düşünün. Daha
ISKt'ye benzer neler var...
Gazetelere baktığımızda sanki bütün
gazeteler yolsuzluk gazeteleriymiş gibi...
Bunun dışında işlenen başka temaya rast-
layamıyoruz. Hele son günlerde... fnanıla-
cak gibi değil.
Uzun zamandan beri savundugum
"Türkiye'yi haramiler
bastr savım bunu doğ-
ruluyor.
- Türkiye'nin bulun-
duğu bu noktada bu-
günkü CHP'nin konu-
mu nedir sizce?
KAVASOĞLU - Ben
bugün CHP için her-
hangi bir öneride bulu-
nacak bir insan değılım.
Bunun altını çizerek
vurguluyorum. Ben bu-
rada bir yurttaş olarak
konuşuyorum.
- Evet, siz yurtdtşında
yaşayan bir yurt-
Türkiye'yiharamilerbasmış
iyasetçiler, meydanlarda akmayan sulann akması için
çözümler üreteceklerine birbirleriyle sığ tartışmalara
giriyor, birbirlerine iftiralar atıyor, birbirlerine akla
hayale gelmeyecek suçlamalarda bulunuyorlar.
insanlar DSP'yi keşfettiler. Bu bütünleş-
me süreci başladı, oluyor.
- Siz bunun nasıl başladığını ve nasıl sür-
mekte olduğunu gözlemlediniz?
KAVASOĞLU - Hayat Türk insanlan-
nı buraya getiriyor. Bu bir. İkincisi, gözle-
diğim kadanyla en son (size çok tipik bir
örnek vermek istiyorum) Adana'da çok
büyük katılımlar oldu. .SHP'den aynlıp
DSP'ye pek çok insan kaüldı. Ve bu süre-
cek.
Türkiye'de solun birle§mesi diye bir so-
run ortaya atanlar bu sorunun aslında
DSP'nin dışındaki üst yöneticilerin agren-
dize etmeye çalıştıklan bir sorun olduğu
gerçeği var. Oysa Türkiye'de hayat zaten
geniş insan kitlelerinde Türkiye'nin özgün
sosyal demokrat ya da demokratik sol
partisinin DSP olduğunu anlatacaktır ve
bunun belirtileri de başlamıştır. Altını çiz-
diğim gibi Türkiye'de solun birleşmesi di-
ye bir sorun yoktur. Üst düzeyde politika
yapan insanlann birleşmesi. solun birleş-
lar. Oysa Sayın Ecevit, Türkiye'de, Tür-
kiye'nin koşullanndan oluşmuş. yeşermiş,
özgün bir siyasi hareketi savunmuştur. Ve
bunda çok hakhdır.
Düşünebiliyor musunuz? Alman sosyal
demokratlan Kenya'daki ya da Kanada'-
daki sosyal demokratlann peşine takılmış
olsunlar. Burada anlatmaya çalıştığım
gerçek her ülkenin kendine özgü koşullan,
sosyolojik yapısı, tarihsel birikimi. siyasi
oluşumu ve beklentileri olduğudur.
Biraz önce söylediğim gibi Batı Mark-
sist kökenli sosyal demokrat partiler Tür-
kiye ölçülerine vurulduğunda özgün, siya-
si hareketler değillerdir. Bunlar kendi in-
sanlanna, kendi halkına bile yabancılaş-
mışlardır. BaU sosyal demokratlannın gö-
züyle kendi ülkelerine bakarlar. Batı sos-
yal demokratlannın değerlendirmeleriyle
kendi toplumlanrun sosyolojisini, halk-
lannın özlemlerini değerlendirmeye çalışı-
rlar. Oysa bu, bu tür sosyal demokrat par-
tileri sağlıklı bir neticeye gölürmez.
şsuuz:.
KAVASOĞLU
Yurtdışında yaşayan bir
yurttaş konuşuyor bu-
rada. Bu konuşmalan-
mdan lütfen hiç kimse
ahnmasın. Bunu içlerine
sindirsinler.
Demokrasilerde yurt-
taşlar konuşurlar. Sivil
cesaret sahibi olmak zo-
rundadırlar. Ben sivil
cesaret sahibi bir cum-
huriyet ve demokrasi ül-
kcsinin insanı olarak ül-
kemdeki genel durum-
larla ilgili fıkrimi belirti-
yorum.Üstelik ben Al-
manya'da bile Almanla-
ra sürekli şekilde aykın
fikirleriyle tarunmış bir
kişiyim. Bu aykın fıkir-
leri savuduğum için de
"Bu adam Abnan de-
mokrasisi ve düşüncesine
çok önemli katkıiarda
bulundu" diye bana
uluslararası ödüller ver-
miş çok önemli bir top-
lumda yaşıyorum.
Kendi toplumum için
bunu yapmayı da ahlaki
bir ödev olarak görüyo-
rum.
- CHP'nin konumuna dönersek... Sizce
CHP'nin herhangi bir şekilde ayakta kal-
ması ya da gelişmesi söz konusu olabilir
mi? "SHP eriyecek" dediniz. Bunun ola-
bileceğine inamvor musunuz?
KAVASOĞLU - SHP eriyecek. CHP
ise biraz önce söylediğim gibi çeşitli neden-
lerden ötürü, ömeğin kirnlik meselesi. si-
yasette dişe dokunur bir sonuca ulaşacağı-
nı sanmıyorum.
Çünkü aldığı oylara baktığımızda, bu
oylan bilimsel olarak incelediğimizde or-
taya bir tablo çıkıyor. Üstelik son yerel se-
çimlerde aldığı oylar yerel oylardır. Du-
rumu yerel oylarla kanştırmamak gereki-
yor.
Buna ek olarak seçilen belediye başkan-
lan zaten genellikle CHP belediye başkan-
lanydı. O yerel bölgelerde ve kentlerde in-
sanlar oylannı o insanlara verdiler. "Bi-
zim belediye başkanımız iyi çalıştı. Onun
için oyumu ben bu isme veriyonnn" dediler.
Bir genel seçimde CHP'nin alacağı oy-
lar bu yere! seçimlerde aldığı oylann çok
daha altında olacaktır.
- Sonuç olarak sizegöre doğaldinamikle-
rin harekete geçmesi ya da daha açık bir
deyişle tabanın örgütlenmesiyle Türkiye'de
merkez sol DSP'de bütünleşecek, öyle mi?
KAVASOĞLU - Türk solu buna mec-
burdur. Şu anda Türkiye'de bunun dışın-
da bir altematif göremiyorum. Sol taraf-
taki bir birleşmeden söz ediyorsanız bu
böyledir.
Biz artık kendini kanıtlamış insanlan
öne çıkanp alkışlamayı öğrenmeliyiz. Bu
sadece siyaset alanında olmamalı. Adam
eğer çağdaş ölçüler içinde iyi köfteciyse
onu da gönendirmeyi öğrenmeliyiz.
Yaratılmış olan ürünleri ya da olgulan
tahrip etmekle. yok etmekle hiçbir yere
varamayız.
- Biraz önce "Türkiye'yi haramiler bas-
tf dediniz. t'lkemizdeki bu ahlak erozyonu
sizce nereden kaynaklanıyor?
KAVASOĞLU - Bertolt Brecht'in bir
lafı var. Çok beğeniyorum. "Önceekmek,
sonra ahlak" divor.
Bu, felsefi bir cümle gibi görünüyor,
ama çok doğru. Yani önce insan karnını
doyurur. ahlak ondan sonra gelir. Ekono-
mik koşullann aşın derecede tahrip olma-
sı, bozulması, insanlann derin parasal so-
runlar içine girmeleri bu bozulmaya yol
açıyor.
En önemli sorunlardan bir tanesi, gece
saat ikide insanlann yataklanndan kalkıp
ekmeği biraz daha ucuza alabilmek içia
saatlerce kuyruğa girmeieri. Böyie bir şey
Türkiye Cumhunyeti tarihinde yaşanma-
dı..
İnsanlar korkunç bir depresyona girdi-
ler. Bir taksi şoförüyle konuştum. "Abi,
ben askeri darbelere karşıyuıtdır. Nefret
ederim. Ama şu anda bir darbeye karşı de-
ğilim" diyordu. Buna benzer bir sürü yak-
laşımlan var sokaktaki insanın. Bunu ya-
pan da sivil kadrolar. İnsanlan bu tür dü-
şünceye getiren de bu sivil kadrolar.
- Ancak bir askeri darbe istemek kadar
tehlikeli bir düşünce olamaz...
KAVASOĞLU - Elbette tehlikeli bir
düşünce. Askeri darbeler Pera'da. Nika-
ragua'da bile olmuyor artık. Bizo ülkeler-
den daha mı geriyiz ki hâlâ askeri darbe
özlemleri çekiyoruz? Kaç tane darbe >aşa-
dık. Ben 50 yaşındayım. üç tane darbe
gördüm. Böyle giderse daha sekiz tane mi
göreceğirn. Ne demek bu yani? İnşallah ol-
masın. Öyle bir şeyi hiç kimse arzu ede-
mez. Ama geniş insan kitlelerinde bu bir
yangın haiine dönüşebilir. Bu yolsuzluk-
lar, bu çapsızlıklar, bu vedinci sınıf politi-
kacılarla Türkiye'yi yönetmek... Akıl alır
gibi değil...
- Bir de insanlann vaptıklartnın yanları-
na kâr kalmast...
KAVASOĞLU - Bir de mahkemeler
bugün hiçbir şekilde çalışmıyor. Savcılar
yokmuş gibi. Sankı Türkiye Cumhuri-
yeti'nde savcılık makamı hukuken unu-
tulmuş gibi... Her türiü yolsuzluk okunu-
yor, duyuluyor. Ama hiç kimsenin soruş-
turmaya uğradığmı duymuyoruz. görmü-
yoruz. Ergun Göknel diye bir tane adam
buldular. *Şamar oğlanı'na döndü. Ama o
bir grubun bir üyesi. Onun dışında daha
kimler var... Bütün bunlar aydınlanmadı-
kça Türkiye'de demokrasiymiş, insan
haklanymış, ekonominin düzelmesiymiş,
hayal... Bütün yolsuzluk meselelerinin ay-
dınlanması laam.
Şu anda Türkiye'de gözlediğim kada-
nyla. siyasi partiler de "Bütün bu yolsuz-
tuklann hesabını soracağız" diye halka de-
ğişmeyecek senetler halinde söz vermeli.
Iktidar adayı partiler bu sözleri vermeli ve
uygulamalıdırlar. Yoksa bu 'harami cum-
huriyeti' sürer gider.
"Şimdi sıra bizde" diyebilirler. Ki öyle
oldu. ANAP zamanında da aynı olaylar
oldu. Tabii bugünküler çok daha profes-
yonelce. Hırsızhk. soygun ve sahtekârlık
korkunç profesyonelleşti. Hırsızhk. rüş-
vet, vergi kaçakçılığı olimpiyatlan düzen-
lense bütün madalyalan Türkiye alır.
tLAN
T.C.
TOSYA SULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1994 53
Duruşmagünü: 16.6.1994, saat 9.50
Davacı tsmali Hakkı Ölmez tarafından davalı Emine Ölmezoğlu
aleyhinde açılan taksim veya izaleı şüyu davasında yapılan duruşma-
sında:
Davalı Tosya Hocafakı mahallesinden Recep kıa Emine Ölme-
zoğlu'nun bunca aramalara rağmen davetiye tebliğ edılemediğinden
gazete yolu ilan yapılmasına karar veriimiş bulunmaktadır. Davetiye
yerine kaim olmak üzere gazete ilanında yazılı duruşma günü ve saa-
tinde duruşmaya gelmeniz veya kendinizi temsil ettirmeniz, gelmedi-
ğinizde temsil etürmediğinizde duruşmanın gıyabında yapılıp karar
verileceği davetiye yerine ilanen tebliğ olunur.
Basın: 48596
İLAN
T.C.
ISPARTA ASLİYE HUKUK
MAHKEMESt'NDEN
Davaalar Ruhi Civelek ve Zeki Civelek tarafından davaiılar Ayşe
İnsar ve arkadaşlan aleyhine mahkememizde ikame edilen tapu iptali
ve tescil davasınm yapılan açık yargılamasının verilen ara karan gere-
ğince:
Davalılardan Isparta Yayla Mahallesi Cumhuriyet Caddesı No:
3'te ikamet eden Nuriye Şener. aynı yerden Hasan Doyuran. Fatih
Çarşısı No: 46'da oturan Halis Özkayau Nazife Çakaa, Ayşe insan,
Meliha Dudu, Zeliha Erdal, Mustafa Ozbaş'ın bunca aranmalanna
rağmen adreslerinin tespit edilemediği ve adlanna davetiye tebliğ edi-
lemediğinden gazetede ilan yapılmasına karar venlmiş olup yukanda
ısimleri yazılı bulunan kişilerin mahkememizin 1993/747 esas sayılı
Isparta Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasına duruşma günü olan 30.
6.1994 günü saat 09.00'da mahkeme koridoruna gelmeleri. itiraz ve
isteklerini de belirtmediklerinden yargılamanın HUMK'nin 213/2.
maddesi gereğince yokluklannda devam olunacağı ihtarla ilan olu-
nur. Basın: 48591
T.C.
DÎYARBAKIR 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
1994/112
Davacı Bahçel Ticaret Kollektif Şirketi vekili tarafından, davalı
Ahmet Soydan aleyhine açılan tespit ve trafik kaydının terkini dava-
sırun yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karar gereğince:
Davalı Oto Sanayii Sitesi. 1. Cad.. 8. Sok., No: 46, Ankara adresin-
de bulunan Ahmet Şoydan'ın, bu adresine çıkanlan tebligatın bila
tebliğ iade edildiği gibi, emniyetce yapünlan soruşturma neticesinde
tebligata yarur adresi tespit edilemediğinden dava dilekçesinin ilanen
teblığine karar vermek gerekmiştir.
Karar gereğince; yukanda adresi yazılı davalı Ahmet Soydan'm
duruşmanın bırak;ldığı 11.7.1994 günü, saat 09.00'da duruşmada
bizzat haar bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi, du-
ruşmaya gelmediğinde ve dava ile ilgili ibraz eünek istediği belgeleri
duruşma gününe kadar göndermesi veya getirip ibraz etmesi, gelme-
diği gibi kendisini bir vekille de temsil ettirmediği takdırde yargılama-
ya yokluğunda devam ediJeceği ve karar verileceği keyfiyeti, davetiye
yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 29.4.1994 Basın: 48599
İLAN
İZMİR11. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1993618
Davaa Remziye Görmüşoğlu vekili tarafından davalı Enver
Can aleyhine acünuş bulunan boşanma davasında verilen ara karar
gereğince;
Davalı Enver Can'a 1142 sokak No: 9 Şakirpaşa Mah. Adana ad-
resinden dava ve yineleme dilekçesi tebliğ edilememış olup C. Başsav-
cılığı kanalıyla yapılan arama ve tahkikatlara rağmen de davalının
tebligata yaraı adresi tespit edilememiş olduğundan, davalıya ilanen
tebligat yapılmasına karar veriimiş olup, davalı Enver Can'ın îzmir
11. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 13.6.1994 günü saat 09.00'da yapı-
lacak olan duruşmada haar bulunması veya kendisini kanuni bir
vekil ile temsil ettirmesi, duruşmaya gelmemesi halinde tahkıkatın ve
duruşmanın yokluğunda devam edip karar verileceği hususlan meş-
ruhatb davetiye yerine geçerli omak üzere ilanen tebliğ olunur. 25.5.
1994
Basın: 27954