23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5HAZİRAN1994PAZAR 10 DIZIYAZI -3- - • - y azım'ın ölüm oru- ^ ^ / cunda direnmes!. çok / ^ / sayıda ülkcnin seçkin / % / sanat. bilim ve siyaset f W insanlannın. içeride- " ^ * kisanatçıveaydınki- şilerleişbirliğiyapıphükümetedayat- ması ona özgürlüğü geürecektir. Mahkum arkadaşlannın scvinç göz- yaşlanyla hapishaneden uğurlana- caktır. Edimli 13 yıl süren birçilenin armağanı hasta rieerler ve hasta yü- rekle... Nazım. hapishaneden çıktıktan sonra gerçekten özgür mü olacaktı? Hayır. Anayasada yazılı kişi özgür- lüklerinin hiçbirine sahıp olamaya- caktı. İş bulma. seyahat. sanat yap- mak. kişi dokunulmazlığı... Hiçbiri- ne... Siyasi polis Nazım'ın evinin. belki iş yerine yürekliliğini gösterir umuduy- la uğrak yeri yaptığı Ipek Film Stüd- yosu'nun yöresme karakol kuracaktı. Bütün araç ve gereçlerle onu adım adım izleyecekti. Yalnız onu değil. onunla seîamlaşanı bile... Sadece izlemekle yetinseler belki Nazım buna da katlanacak. sevgjli yurdundan aynlmayı bir an olsun dü- şünmeyecekti. öykü yazarlanmızın en büyüğü Sabahattin Ali'ye yapılan ona da yapılacaktı. Bir punduna geti- rilip öldürülecekti. Bu acı gerçek kanıtlanyla gizli yoldan Nazım'a ile- tilmişti. Artık Nazım için tek kurtuluş yolu kalmıştı: Kazasız. belasız yur- dundan uzaklaşabilmek... Ama nasıl olacakıı bu iş. Polis tetikteydi. "Kaçı- yordu, dur dedik, durmadı; vurduk...*1 Ucuz. kolay ve geçerli polisi>e yön- temdi bu. Adı sanı bilinmeyen pek çok kişiye ve en son da Sabahattin Ali'ye uygulanan... Nazım enine boyuna düşünür bun- lan. "Boşa koyar dolmaz, doluya ko- yar almaz." Başkaca umar da yoktur. Otobiyografısinde dedıği gibi: "...9SI'de bir denizdegenç bir arka- daşla yürüdüm üstüne ölümün..." Bu ölüm yürüyüşünde şansı yaver gjder ve Moskova'ya kapağı aıar Nazım. Kansını. üç aylık oğlunu İstanbul'da bırakarak!.. Bundan sonra 12 yıl daha yaşaya- caktır Nazım. Türkiye'de adım adım faşizmin so- luğu izliyordu Nazım'ı. Yurtdışında ise durup dinlenmeden. kocaman bir diş ağnsı gibi çatlak y üreğine çörekle- nen yurt özleminin ve ölümün solu- «u... "...Memleketinden, şehrinden, evin- den uzakta ihtivarlamak korkunç şey. İnsan, memleketinde, şehrinde, köyün- de, evindc ihtiy arlaşacak. Yoksa ihti- yarlık dayanılır gibi değil. İnsanın memleketinde aldığı her so- luk, hatta bunu demir parmaklıklar arasında da alsa, muhacirlikte, hatta izzet >e ikbal içinde, hatta dostlukla tıklım tıklım dolu bir hava içinde aldığı bin soluğa bedel. Nice denizler gör- düm, nice deniz kıyüarında dolaştım, ama bizim Kadıköy'ün lodos kokusunu hiçbir yerde koklayamadım. Aynı de- nizin bütün kıyıları birbirinden güzel olabilir, ama o aynı denizde bir kıynar ki yüreğimin kıytsı gibi bir şey." "...Karadeniz, denizlerin en güzeli. Şimdi penceremin az ötesinde rıhtımı döven sular, dönüp dolaşıp boğazı geçi- yor, oradan da bir bölüm Kalamış ko- yuna, Kadıköy önlerine, Mühürdara, Moda kiMİarına gelivor. Kadıköy va- puruyla fstanbul'a geçerken sulara iyi bakın, yüregim orada." Yeşil gözlüm, kucağında 3 aylık bırakttm Meme- dimi, gülmeyi az buz beceriyordu, şimdi konuşuyordur. "Baba" demesini öğrettin mi? Içimde acısı var yemişi kopanlmış bir dahn, Gîtmez gözümden hayaü Haa'ç'e inen yolun, Iki gözlü bir btçaktır yüreğime sap- lanmış evlat hasretiyle hasreti İstanbul'un. () Kapıyı çahyorum. Bu evde ben de senet vereceğim şey- tana, ben de kanımla imzaladım senedi. Se attın istiyorum ondan, ne bilim, ne de gençtik. hasretlik canayetti, pes! Beni Istanbul'uma götürsün bir sa- atlik... • "...Karadeniz, denizlerin en güzeli. Şimdi penceremin az ötesinde rıhtımı döven sular, dönüp dolaşıp boğazı geçiyor, oradan da bir bölüm Kalamış koyuna, Kadıköy önlerine, Mühürdara, Moda kıyılanna geliyor. Kadıköy vapuruyla İstanbul'a O m • - | geçerken T 71 l ^ Z ^ l v ^ sularaiyi \ / I I I I ~ İ V bakın, yüreğim V KAJL V İ V orada." Boğaz'dahâlâatiyor Cezae\i müdürü ve savcı Tahsın Akıncı, Naci Sadullah, Nazım Hikmet, Esat Adil Müste- caplıoğlu. Abidin Dino ve diş hekimi Tevfık Hekimgil... (Fotoğraf: Tahsin Akıncrnın kızı Şehnaz Akıncı'nın koleksiyonundan) Küçük fotoğrafta Nazım'ın son eşi Vera Tulyakova. Ekmeği dostlara çok kendime az böler ellerim. Tırahomlu bütün gözleri öperin. Anadolu kövlerinde. Ama htanhul'dan uzak her şeyi anyorum, Lsküdar cezaevinin görüşme yerîni bile... Şu gurbetlik zor zanaat zor... Yürek değil be, çarıkmış bu manda gö- nünden teper ha babam teper, paralarunaz, teptaşh yollan. Bir vapur geçer \ ama önünden uy Karadeniz 'in gümüş telleri, bir vapur geçer Boğaz 'a doğru. .Sazım usidcacık okşar vapuru, yanar elleri... söğütler yağmurlu Tuna'ya rastladtm akıyor çamurlu çamurlu. Hey Hikmet 'in oğlu, Hikmet - in oğlu Tuna'nın suyu olaydın Karaorman 'dan geleydin Karadeniz 'e döküleydin mavileseydin mavileşeydin mavile- şeydin geçeydin Boğaziçi'nden başında İstanhul havası çarpaydtn Kadıköy iskelesine çarpaydın çtrpmaydın vapura binerken Memet'le attası. ISeleri aap götürmedi benden ayrılık, kilometrelerle umut, tonlarla ke- der, taradığım saçlar, sıktığım eller. Bir düşümle ayrtlmadık. Mapusane ışığıydı hürriyetimin ekmeğimin katığıydı sürgünde her biten akşarmydı, her başlayan günde ulu kurtuluş diişü memieketimin. Seydi Fakılb köyünden kadınlar su çeker gayya kuyusundan L'yan Anadolu'm uyan ölüm uyku- sundan. Sekizhin metre yukarda, Anadolu'- nun üstündeyim. Sekizbin metre derinde, bulutların aitında, toprağımda karakış. Köylerin çoktan kesiktir yolu. Her biri karlı çöllerde bir başınadtr. Bulgur aşı yağsız- Tezek dumanında gözgözü görmez. Bebeler b'lür bitlenmeye bile vakit bulmadan ve ben uçarım sekizbin metre yukar- da bulutların üstünde. İşte böyle Tulyakova... Gökte buhıt yok VATANHA1NI "Nâzım Hikmeı vatan hainliğıne devam ediyorhâlâ. Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyb'', dedi Hikmet. "Nâzım Hikmet vatan hainİığine devam ediyorhâlâ." Bir Ankaragazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara hayktran ptmtoiarla, bir Ankaragazetesinde, fotoğrafı vanında Aıtıiral Vilyanson'un. 66 santimetrekarede gülüyor, ağzı kulaklarmda, Amerikan amirali. Amerikabütçemize 120milyon lirahibeetti, 120mtiyon tira. "Amerikan emperyalizmin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet. Nâzım Hikmet vatan hamliğine devam ediyor hâlâ." Evet. vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim. Vatan çifüiklerinizse, kasalannızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan, vatan, şose boylarmdagebermekse açlıktan, vatan, soğukta itgibi titremek vesıtmadan knranmaksa, yazın, fabrikalarmızdaalkanunızı içmekse vatan, vatan, tırnaklarıysa ağalarımzın, vatan, mızrakh ilmihabe, vatan,potis copuysa, ödeneklerintse, maaşlarmızsa vatan, vatan, Amerika üsleri, Amerikan bombası, Amerikxm donanması topuysa, vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanltğmızdan ben vatan hainiyim. Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntohırla: Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor lûdâ. İstanbul'un duvarda asıh resmine se- lamJ Nazım.duvardaasılıİstanbultablo- sunubirbüyüközlemleselamlayadur- sun.BakanlarkurulutoplanıpNazım'ı vatandaşlıktan çıkaracaktır. Türkçe- dc buna "karpuz keserek karın sogu- maz" derler. "...Hey gidi yalancı dünya. Şu ya- lancı dünya sözü başka dillerde var mı, yok mu bilmiyorum. Her anlamıyla dünyayı bu kadar, ama her bakımdan tanımlayan deyim bilmiyorum. Hey gidi yalancı dünya hey. Çünkü biliyor- sun, Türkiye Cumhuriyeti vatan- daşlığından, hey gidi dünya, çıkarılmtşım. Beni Türklükten, halkımın evladı olmaktan, milletime ölümsüz bağlı bulunmaktan kimse, hiçbir kuvvet çıkaramaz. ayıramaz.." Yoksul halkın kanına doğradıklan ekmeklerle karaborsa savaş zengini olan. bir eli yağda, bir eli balda ha- ramzade Amerikan uşaklan Nazım'a "vatan haini" damgasını da vurmak istediler. Ama Nazım'ın bunlara yanıtı. yağlı, utanmaz suratlannda bir tokat gibi patladı: VATAN HAİNİ Nazım, Türk vatandaşlığından çı- kanlmıştır. Eserleri Türkiyesi'nde, Türkçesi'nde yasaklanmıştır. Faşiz- min gücü bu kadanna yetmiştir. Ama onun dünyadaki saygınlığına gölge düşürememiştir. "İt ürür kenan yü- rür" diyerek yoluna devam etmiştir Nazım. "...Y azdığım şiirleri 54 dile çe\irip bastılar... Memieketimin, halkımın kültürünü; itibarını elimden geldiği ka- dar yayıyorum.." "...Ekvator'da, Dünya Şiiri diye ko- caman bir kitap çıkarmışlar. İçinde on iki şair var. VaJeri, Claudel, Eliot, Ne- ruda... Filan. Beni de almışlar. Şaştım. Mesela Aragon, yahut Eluard yok. Neden beni almışlar?" "...20. yüzyılın en büyük dram yazıcısına, rejisörüne, aktöriine, yani asnmızın Şekspiri Şarlo'ya; dünya barış harekatı, dünya barış mükafatını verdi. Ben bu dünya barış mükafat- larını dağıtan jürinin başkanıyun. Bu mükafatı meşhur bestekar Şoştako- viç'e de verdik. İkisinin de diploma- lannı imzaladık. Ömrümde imzam böylesirte şerefli ve tarihi \esikaya ilk defa konduğu için, kağıtları imzalar- ken bayağı elim titrediydi. Fransız parlamentosu Fahri Baş- kanı Edvart Heriyo'ya da barış müka- fatı verildi. Onun diplomasını da ben imzaladım." Hapisten çıktıktan sonra 12 yıl ya- şayabilmiştir Nazım. Tıbbın. en ünlü yürek uzmanlanrun özenli bakımına rağmen... "Yani hiçbir hasta. hastalığını teda- vi ettirmek imkanlarını benimki kadar bulamamıştır, hatta İngiltere Kraliçesi bile" dıyen Nazım'a, 3 Haziran 1963'- te yine onun deyimiyle oyun etmiştir yüreği. Ama bu son oyundur. Ondan önce aralıklı zamanlarda 4 kez dur- muştu yüreği. Uzmanlann gayretiyle yeniden çalışmıştı. Sözü V'era'ya bırakalım. Ya- şamının sonunu o noktalasın: "...Koridora fırladım ve asküığm vanında yerde gördüm seni. Sırtınla kapıya yaslanmış, elinle yere da- yanmış, bir bacağını Türk usuliyle altı- na almış, ötekini hafifçe ileriy e uzatmış oturuyordun. Beyaz \e alışıîmadık bi- çimde sakin yüzünün anlatımından daha ilk saniyede anladım ölmüş oldu- ğunu. ...Seni doğuran ülkenin önünde saygıyla eğilerek büyük insanlık gele- ceğe doğru taşıyıp götürecek seni, inanıyorum... Hoşçakal Nazım Hikmet.." BİTTİ İSTANBULLNİVERSİTESİ REKTÖRLLĞC SOSYALBİLİMLER ENSTİTÜSC M Ü D Ü R L L Ğ Ü ' N D E N 1994-1995 eğılırn yılında aşdğıda bclınılcn bılım dallanna Mnavla "vuksek lısans' öğrencılen alınacaktır Başvunı: 6 6 1994 -17 6.1994 gûnlen arasıdır. Başvtını: a- 2 rcsım h- Mczunı>et belgcsı nolcr lasdiklı (me/un öğrencılcrtçın) Son smiflakı öğrcnalcr için son sıtufla olduğunu gösıcnr öğrcnci bclgesi. Yabancı ujruklu oğrcncılcrdcn Yüksck Öğrcıım Kurulu Başkan- lığı'ndan dcnklık helgesı Kesiıı kavM mnsaida islenecfkler a- Hukumet tabıblığınden sagtık raporu b- İkamclgah helgesı (>ahancı uvruklulardan emnıyct mudurlü- ğünden alınacak oturma lan helgesı sured. keyn ka>ıltan sonra \en- lecektir ) c- Askerlık iubesmdcn alınacak askerhk lecıl durum belgesı d- Nüfus sureü Sna> gûnlen: a- A T Yahancı Dil Gınş Sınavr 27 6 1994 Pazartesı günû Saal 14 00 (A T 'nın ckonomık yapısı) (A.T 'nın hukukı >apisı) (A T 'nın sıyası yapısıf (A T.nın sosyo kûllûrel yapısı) (A T nın so\yal politıkalan ve cndüsln ıli>kılcri) b-Yükseklısanslbılımgınş)4 7 19>MPa2anesıgünü «al 14 (X) - Posıa ıle başvuru kabul cdılmcycccktır - Sınavı kazananlann i ve daha az olmast haKndc ilgılı yükfk lı- sans programı açılmayacakur Kunu Hukuku AnabiUm Daiı 20 ÖKtHukukAıubOinDalı 20 Mali Hukuk Amtailinı Dılı 20 AmıpaTopMufrTnunHukııUYafNSiAnabiliınDalı 2(1 İktisat Anabilim Dalı İktısal Polllıkası Bılım Dalı IklisalTconM Bıhm Dalı Iklıvat Tarıhı Bılım Dalı Maliye Anabilim Dalı(İkıısat) MahycTcorısı Bıiını Daiı Buu,cvcMalıPlanlama Bılım Dalı EkoaonKtri Anabilim Dalı Ekıınometri Bılım Dalı KtatıMık Bılım Dalı Çalışma EkononHsi te Endüstri llişlu'leri Vnabiliın Dalı Çah-jrruı Ekonomısı Bılım Dalı Endustn İlışklkrı Bıhm Dalı l luslamrası İli>kiler Anabilim Dalı Lluslararası Ilı^kılcr Bılını Dalı Sıvası Tanh Bılım Dalı Balkanlar vc Orladoğu-Asva Gclı>mclcrı IşletnH' Anabilim Dalı t Ikıısai I Uiuslarara«ii İşlclmcalık Bılım Dalı S<»val Yapı ve Sosyal Değı>mc SosvalSıva^ı Para Banka Scrmavc Pı\aw^ı vc Borsa Turızm AvrupaTopluluğu'nun Ekonomık VapiM AvrupaTopluluğu'nun So^val Pohııkalan vc Endustn Ilı^ AvrupaTopluluğu'nun Sıyası Yapısı Kadın Ara^lırmaları AvrupaTopluluğu'nun Sosyo-Külıörel Yapısj YenıTurk Cumhunycllcrı'nınSosyai Yapısı vc End. İH$ Sla» Dilleri Anabilim Dalı Rus*,tf vc 1 ehKc(Oridk) Bılıtnı 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 2(1 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 20 6 (,e*iri Bölüınü Arkcolojı vc San.il Tarıhı \ıı.ıhılım IXı|ı Mu/cılıkBılımD.ılı PrehiMorya Anabilim Dalı klasik Arke<ıt»ji \nabilim Dalı Sanat 1 arihi \nabilim Dalı 1 aliıı Dili u- Idcbivalı \nabilim Dalı INikoloji Vnabilim Dalı \ı>\cilik Anabilim Dalı İ^letme \nabilim Dalı Metme \nabilim Dalı (Si> asal Bilfdler) L luslararası 1- inans Vnabilim Dalı Kamu > 4>nt>timi Vnabilim Dalı Kaımı \ onetimi Anabilim Dalı Sı>a<*M vcSt>sval Bılımlcr Bılım Dalı Sıvascı Bılımı" MaU>e Anabilim Dall(Si%a->al BİIK iler) Rad>o-T\ Sinnna \nahilim Dalı 1 anılım te llalka llr>kilır \nabilim Dalı Ga/etecilik Vnabılim Dalı Mahasebc \nabiUm Dalı Muhascbc Dcnclım Yönctım MuhaNcbcsı vc Eınan^jl Kontrol İ^lctme Eınan^man SİıvısjlYönıcmlcr t^etme İklisadı Anabilim Dalı OTganızasyon vc İ^lelme PolıııkaM Pcrsoncl > onctımı Davrani) Bılımlcn ürclım ^J • 7't fl't tY\ H ı (lZiıricııFlct Hastane ve Sağlık Kuruluîjlarında Yönclim Türk Dili te Rdebiiatı \nabilim Dalı 10 5 5 10 II) X 20 20 20 20 20 20 20 20 40 40 .10 10 30 40 40 40 15 Eskı lurkDılı > cıııTurk l>ılı hvklTiırk Idcbivalı V cılı 7 urk Edcbıv.ıU 1 arih Vnabilinı Dalı t-skı(,.ıg Tanhı Bılını Dalı ()n.ıwü l.ırıhı \ cnıv,ağT.mhı YakıncağTanhl T C Tarıhı CîeııclTurk Tanhı (Kmanlı Muesscsclcrı vc Mcdcnıyet Tanhı C ografya Anabilim Dalı H/ıkı C oğrafya Bılım Dalı Bc^cn ve Iklısadı Coğraly.ı Bılım Dalı Turkıvt Cıtğrafvusı Bılım Dalı Bolıjc^cl C ojrafva Bılım Dalı Balı Dilleri vc Kdebitalları Anabilim Dalı İll(iilı/cc Dllıvc Edcbıyalı Bılım Dalı Alman Dılı vc Edebıyalı hnııiM7 Dılı vc Edcbıyalı Bıhm Dalı Sosyoloji \nabilhn Dalı Kütûphanecilik Anabilim Dalı Dokumanla\yon vc EnlomUMon Bılım Dalı Kekefe AnabUim Dalı K-M'cTanhı Bılım Dalı SMem.mk Eclscll'vc Manlık Bılım Dalı I urk-lslam Du>uncesı Tanhı Bıhm Dalı Bilim Tarihi Anabilim Dalı tğilim Bilimleri Anabilim Dalı Yabancı Diller Eğitim AnabUim Dılı Alman Dılı Eğitım Anabilim Dalı Basın 27W>u 5 ıo n ıo s 5 ıo5 3 10 II) ıo 10 X 10 10 16 10 5 10 5 5 7 12 ANKARA NOTLABI MUSTAFA EKMEKÇİ Sarı Arının DeliğiL Eğitim-lş Sendikası'nın "Irkçılığa ve Dinsel Fanatizme Karşı Eğitim" konulu uluslararası toplantısında ilginç ko- nuşmalar oldu. Konuk olarak çağrılan Aziz Nesin, konuş- masının sonunda şöyle dedi: "... Efendim, bitireceğim, çünkü uzun konuştum. Ben bu konuda çok konuşabilirim. Çünkü, herkes dertli ama, ben çok dertliyim ve hedefım! Bu gericilerin hedefiyim biliyor- sunuz; onun için herkesin paçası tutuştuysa, benim daha başka yerlerim de tutuştu! (Gülüşmeler, kahkahalar) Bu konu çok acilbirkonu, S.O.S. veren birkonudur. Geçkalmı- şızdır, çok suçluyuzdur, halk da suçludur! Şimdi, siz 'Okur- yazar değıldi'. Evet ama, bir ınsan bir adamı öldürürse, ka- tilse, mahkemede hâkim: Okur-yazar mıydın?', 'Değil- dim!', Ûyleyse affettım' diyor mu? Suçluysa suçlu. Bu bir cinayettir, toplumsalcinayettir. Türkiye'nin bulunduğuyer. Bunu nasıl onleyeceğiz? Bunu onleyemeyeceğiz gibi geli- yor bana. Ve umudum yok benim, karamsarım. Çünkü ger- çek karamsar bugün. Gecenin içinde insanlar, 'Ah, ne güzel, ne aydınlık' der mi? Olmaz böyle şey. Bundan elbet- te bir kurtuluş, bir yol olabilir. Bütün dünya ile birlikte veya yalnız. Teşekkür ederim! (Uzun alkışlar)" Aziz Nesin, konuşmasının bir yerinde de şunları söyledi: "... Şimdi, ben eğitim deyince okulları göz önüne almıyo- rum, tabii okullar çok önemlı de ama ben genel olarak hal- kın eğitimini alıyorum; işte bu yasalar halkın eğitimini öyle bir düzene soktular, öyle biçimine getirdiler ki bu eğitimle benim anladığım demokrasinin Türkiye'de olma olasılığı yok, bitti! Haaa, bıtti ne yapalım? 0 'Ne yapalım' benim sö- züm, sorunum değil. Tabii, kendime göre bir düşüncem var; ama herkesin bunu ayrı ayn düşünmesi gerekiyor. Yoksa, burada gelip de programları maddeleri filan böyle.. 'Onlar yanlıştır' demiyorum, Onlar önemsizdir' demiyo- rum, Değersızdir' demiyorum, ama ateş bacayı değil, ete- ğımizi, paçalanmızı sarmış bulunuyor bugün Türkiye'de. Bugün, şimdi bir arkadaş yıne söyledi, eleştirmek için ke- sinlikle söylemiyorum, iyi niyetle söylüyorum; işte şeyler koydular, din ataşeliği! Dünyada yok. Dünyada bugün 'din ataşeliği' diye bir ataşelık yok! Ticaret ataşesi var, kültür ataşesi var, eğitim ataşesi var, efendim denız ataşesi var, asken ataşe var, din ataşesi bize ozgü. Din ataşesi; tek Tür- kiye'nin olayıdır bu. Ve şımdı acaba biz onun içine girerek mi doğru mu yanlış mı? Olmaz oyle şey? Din ataşesi yok! Olmamalı. Dersek, olmaz değil, kaldıracak değiller. Ama tavrımızı koyalım, kendi kışiliğımizi koyalım. Bu konuda ne düşünüyoruz biz?Sonuç alınır, alınmaz tabii, Bu sonuç alı- nır, şu alınır'. Bir öğretmen bunu söylerse, alırlar, kötü bir yere verirler, efendim, ya da bir bahane buluppasif, edilgin bir işe verirler Eğitim Bakanlığı nda. Yani, onu oradan çıka- nrlar. Saf dışı bırakırlar. Onun yerine bir imam-hatipliyı getıhrler. Tabii boyle! Bugün her konuda öyle. Dışişleri Ba- kanlığı 'nda en az genciler vardı, gehciler, dinciler vardı; şimdi oraya da sızmışlar, az olmakla birlıkte; Kültür Bakan- lığı, Eğitım Bakanlığı, Emnıyet! Bakın, bana koruma veri- yorlar; benim ilk söyledığım şey şuydu: 'Koruma verıyorsu- nuz. Koruma beni öldürecek mı? Koruyacak mı? O bellı değil! Çünkü, beni 'öldürsün' diyen imam-hatıpli, propa- gandayla yetiştirilmiş ınsan, bana bir sempati duyabilir mi? Sempatiyi bırakın, yansız olabilir mi?Ha, rastlantı olarak iyi bir koruma ekibine rastladık, ama rastlantı olarak! Evet, bu din akımı, dünyada, yalnız Türkiye'ye özgü de- ğil. Bizdekı felaket şuradan geliyor; gayet açık konuşmak- tan yanayım, yani gizlı-kapaklı filan değil, ben bu din konu- sunda çok duyarlılık gösteriyorum, ister istemez, zorunlu duyarlılık gösterme. Her şeyı, en buyük saydığımız, en bü- yük olması gereken insanlar kimdir? Cumhurbaşkanıdır, başbakandır, bakanlardır, mılletvekilleridir. Onlar da bil- meden yanlış veya yalana yakın yanlış şeyler söylüyorlar. Şimdi, Türkiye'de merkezi yönetimden kurtuluş çabası var: Arkadaşlar, Müslümanlar, merkezi yönetimden kurtu- lamaz. tfüsluman kalmışsa kurtulamaz. Din uygun değildir merkezi yönetimden kurtulmaya. Merkezi yönetim deyince onlar, valiyi, kaymakamı filan.. Hayır! Merkezi yönetimın en ucunda en yükseğinde Allah vardır! Böyle mahrut (piramit) gibi o, iner; daha işte, halifeye ıner. cumhurbaşkanma iner ve onlar biraz biraz Allahtırlar! Zaten Zıll-ullah fi-l-âlem 1 der- lerdi halıfe olan padişaha. Allah'ın gölgesi!', 'Allah'ın ken- disı değil, ama gölgesi' derlerdı. Hem Müslüman olacaksı- nız, hem merkezi yönetimden kurtulmaya çalışacaksınız, bu bir sahtecıliktir. Ama, bunun antitezi nedir? Müslüman olmamak mı? Hayır. Bütun dınlere karşı gelmenın Muslu- manlık, Hıristıyanlık olsun, karşı gelmenin çıkaryololmadı- ğını gördü insanlar. Aynı şeyi tekrarlamak akıllılık değildir, akılcılık değildir..." Aziz Nesin'ın konuşması çok ılgı çekmiştı. Eğitım-iş'ten bir konuşmacı da tarıh kitaplarının daha çok din kitaplarına benzediğini örnekleriyle anlattı. Prof. Doğu Ergil de aynı konuya parmak bastı.. Günlerdir Talim-Terbiye çevrelerinde olup bitenlerı yazı- yordum. Eğitim-iş'in düzenledıği toplantı ıle tam üst üste geldi. Sanki sarı arının deliğine çöp sokmuştum. Sarı an, bal arısı değildir, o bal yapmaz. Deliğine yani, yuvasına çöp sokmak tehlikelidir. Telaşlanırlar, üstünüzeçullanırlarsarı arılar... Talim-Terbiye oldukça karıştı mı ne? Bekleyelim baka- lım! "Ocak Yayınları " sahibı Burhanettin Ergezer 2 haziran- da çıkan "Ankara Notlan" ıle ılgıli bir açıklama gönderdi. Ergezer, uzun açıklamasında özetle, eşı Nevin Ergezer ın göreve başladığı tarihle, Ocak Yayınlan'nın Talim-Ter- biye'den geçiş tarihleri arasında bir yıllık bir zaman farkı olduğunu belirtiyor. Şunu da açıklıyor: "Şu da bir gerçektir ki tarih konusunda uzman olan eşimin yazdığı kitaplar, pek çok öğretmen tarafından ilgi ve takdirle karşılanmış ve ter- cih sebebi olmuştur. Sayın Ekmekçi nin hangi amaçla bu yazıyı yazdığını anlamamız mümkün değildir." Bahattin Ergezer yanılıyor; benim kişilerle işim yok. Dik- kat etmışse, kendisinden başkasının adı yazılmadı. Türkiye Gazetesi'nde çıkmasa onu da yazmazdım! BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Birbirine sürtünen ci- simlerin karşıhklı etkileşi- mini inceleyen bilim dalı. 2/ Maldivler'in başken- ti... Akla ve gerçege aykı- n. 3/ Asma kütüğü... Maksim Gorki'nın tanın- mış bir romanı. 4/ Tann saygısı ve ahret korku- sundan ötürü günah işle- mekten titizlikle kaçın- ma... Yabancı. 5/ Gecele- yin, sevgi duyulan biri için bir müzik aracıyla ve- rilen küçük konser. 6/ Çıplak vü- cut resmi... 1949'da keşfedilen küçük bir gezegen. 7/ İnce dantel... Gemide yelkenlerin açılması. 8/ Adalet... Türlü bitkilerin yaprak ve kabuklanyla kokulandınlmış acımtırak bir içki, 9/ Eskiden ço- cuklar okula başlarken yapılan tören. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tahıl ürünlerinin alımıyla ilgili kuruluşumuzun kısa yazılışı... Bir müzik sesini belirtmeye yarayan işaret. 2/ Boyun eğen, kendisi- ni başkasının buyruğuna bırakan... İğneye geçirilen bir sap ip- lik. 3/ Ekleme, ulama... Hint-İran dil grubuna verilen ad. 4/ Maharet... Hayvanlara vurulan damga. 5/ Asya'nın sıcak böl- gelerinde yetişen bir cins palmiye. 6/ Bir nota... Sermaye. 7/ En küçük izci kuruluşu... Keskin kokulu doğal madde. 8/ Hafıf mavimsi olan postu kürk yakası ve manto yapımında kullanı- lan bir hayvan.. İran'da tarihi bir kent. 9/ Ulaştırma... "Her çiçekten bal eyledık, —'ya saydüar bizı" (Pir Suitan Abdal).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle