Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5HAZİRAN1994PAZAR
10 DIZIYAZI
-3-
- • - y azım'ın ölüm oru-
^ ^ / cunda direnmes!. çok
/ ^ / sayıda ülkcnin seçkin
/ % / sanat. bilim ve siyaset
f W insanlannın. içeride-
" ^ * kisanatçıveaydınki-
şilerleişbirliğiyapıphükümetedayat-
ması ona özgürlüğü geürecektir.
Mahkum arkadaşlannın scvinç göz-
yaşlanyla hapishaneden uğurlana-
caktır. Edimli 13 yıl süren birçilenin
armağanı hasta rieerler ve hasta yü-
rekle...
Nazım. hapishaneden çıktıktan
sonra gerçekten özgür mü olacaktı?
Hayır. Anayasada yazılı kişi özgür-
lüklerinin hiçbirine sahıp olamaya-
caktı. İş bulma. seyahat. sanat yap-
mak. kişi dokunulmazlığı... Hiçbiri-
ne...
Siyasi polis Nazım'ın evinin. belki
iş yerine yürekliliğini gösterir umuduy-
la uğrak yeri yaptığı Ipek Film Stüd-
yosu'nun yöresme karakol kuracaktı.
Bütün araç ve gereçlerle onu adım
adım izleyecekti. Yalnız onu değil.
onunla seîamlaşanı bile...
Sadece izlemekle yetinseler belki
Nazım buna da katlanacak. sevgjli
yurdundan aynlmayı bir an olsun dü-
şünmeyecekti. öykü yazarlanmızın
en büyüğü Sabahattin Ali'ye yapılan
ona da yapılacaktı. Bir punduna geti-
rilip öldürülecekti. Bu acı gerçek
kanıtlanyla gizli yoldan Nazım'a ile-
tilmişti. Artık Nazım için tek kurtuluş
yolu kalmıştı: Kazasız. belasız yur-
dundan uzaklaşabilmek... Ama nasıl
olacakıı bu iş. Polis tetikteydi. "Kaçı-
yordu, dur dedik, durmadı; vurduk...*1
Ucuz. kolay ve geçerli polisi>e yön-
temdi bu. Adı sanı bilinmeyen pek
çok kişiye ve en son da Sabahattin
Ali'ye uygulanan...
Nazım enine boyuna düşünür bun-
lan. "Boşa koyar dolmaz, doluya ko-
yar almaz." Başkaca umar da yoktur.
Otobiyografısinde dedıği gibi:
"...9SI'de bir denizdegenç bir arka-
daşla yürüdüm
üstüne ölümün..."
Bu ölüm yürüyüşünde şansı yaver
gjder ve Moskova'ya kapağı aıar
Nazım. Kansını. üç aylık oğlunu
İstanbul'da bırakarak!..
Bundan sonra 12 yıl daha yaşaya-
caktır Nazım.
Türkiye'de adım adım faşizmin so-
luğu izliyordu Nazım'ı. Yurtdışında
ise durup dinlenmeden. kocaman bir
diş ağnsı gibi çatlak y üreğine çörekle-
nen yurt özleminin ve ölümün solu-
«u...
"...Memleketinden, şehrinden, evin-
den uzakta ihtivarlamak korkunç şey.
İnsan, memleketinde, şehrinde, köyün-
de, evindc ihtiy arlaşacak. Yoksa ihti-
yarlık dayanılır gibi değil.
İnsanın memleketinde aldığı her so-
luk, hatta bunu demir parmaklıklar
arasında da alsa, muhacirlikte, hatta
izzet >e ikbal içinde, hatta dostlukla
tıklım tıklım dolu bir hava içinde aldığı
bin soluğa bedel. Nice denizler gör-
düm, nice deniz kıyüarında dolaştım,
ama bizim Kadıköy'ün lodos kokusunu
hiçbir yerde koklayamadım. Aynı de-
nizin bütün kıyıları birbirinden güzel
olabilir, ama o aynı denizde bir kıynar
ki yüreğimin kıytsı gibi bir şey."
"...Karadeniz, denizlerin en güzeli.
Şimdi penceremin az ötesinde rıhtımı
döven sular, dönüp dolaşıp boğazı geçi-
yor, oradan da bir bölüm Kalamış ko-
yuna, Kadıköy önlerine, Mühürdara,
Moda kiMİarına gelivor. Kadıköy va-
puruyla fstanbul'a geçerken sulara iyi
bakın, yüregim orada."
Yeşil gözlüm,
kucağında 3 aylık bırakttm Meme-
dimi,
gülmeyi az buz beceriyordu,
şimdi konuşuyordur.
"Baba" demesini öğrettin mi?
Içimde acısı var yemişi kopanlmış
bir dahn,
Gîtmez gözümden hayaü Haa'ç'e
inen yolun,
Iki gözlü bir btçaktır yüreğime sap-
lanmış
evlat hasretiyle hasreti İstanbul'un.
()
Kapıyı çahyorum.
Bu evde ben de senet vereceğim şey-
tana,
ben de kanımla imzaladım senedi.
Se attın istiyorum ondan,
ne bilim, ne de gençtik.
hasretlik canayetti,
pes!
Beni Istanbul'uma götürsün bir sa-
atlik...
• "...Karadeniz, denizlerin en güzeli. Şimdi
penceremin az ötesinde rıhtımı döven sular, dönüp
dolaşıp boğazı geçiyor, oradan da bir bölüm Kalamış
koyuna, Kadıköy önlerine, Mühürdara, Moda
kıyılanna geliyor. Kadıköy vapuruyla İstanbul'a
O
m • - | geçerken
T 71 l ^ Z ^ l v ^ sularaiyi
\ / I I I I ~ İ V bakın, yüreğim
V KAJL V İ V orada."
Boğaz'dahâlâatiyor
Cezae\i müdürü ve savcı Tahsın Akıncı, Naci Sadullah, Nazım Hikmet, Esat Adil Müste-
caplıoğlu. Abidin Dino ve diş hekimi Tevfık Hekimgil... (Fotoğraf: Tahsin Akıncrnın kızı
Şehnaz Akıncı'nın koleksiyonundan) Küçük fotoğrafta Nazım'ın son eşi Vera Tulyakova.
Ekmeği dostlara çok
kendime az böler ellerim.
Tırahomlu bütün gözleri öperin.
Anadolu kövlerinde.
Ama htanhul'dan uzak
her şeyi anyorum,
Lsküdar cezaevinin görüşme yerîni
bile...
Şu gurbetlik zor zanaat zor...
Yürek değil be, çarıkmış bu manda gö-
nünden
teper ha babam teper,
paralarunaz,
teptaşh yollan.
Bir vapur geçer \ ama önünden
uy Karadeniz 'in gümüş telleri,
bir vapur geçer Boğaz 'a doğru.
.Sazım usidcacık okşar vapuru,
yanar elleri...
söğütler yağmurlu
Tuna'ya rastladtm
akıyor çamurlu çamurlu.
Hey Hikmet 'in oğlu, Hikmet -
in oğlu
Tuna'nın suyu olaydın
Karaorman 'dan geleydin
Karadeniz 'e döküleydin
mavileseydin mavileşeydin mavile-
şeydin
geçeydin Boğaziçi'nden
başında İstanhul havası
çarpaydtn Kadıköy iskelesine
çarpaydın çtrpmaydın
vapura binerken Memet'le attası.
ISeleri aap götürmedi benden
ayrılık,
kilometrelerle umut, tonlarla ke-
der,
taradığım saçlar, sıktığım eller.
Bir düşümle ayrtlmadık.
Mapusane ışığıydı hürriyetimin
ekmeğimin katığıydı sürgünde
her biten akşarmydı, her başlayan
günde
ulu kurtuluş diişü memieketimin.
Seydi Fakılb köyünden kadınlar su
çeker gayya kuyusundan
L'yan Anadolu'm uyan ölüm uyku-
sundan.
Sekizhin metre yukarda, Anadolu'-
nun üstündeyim.
Sekizbin metre derinde, bulutların
aitında, toprağımda karakış.
Köylerin çoktan kesiktir yolu.
Her biri karlı çöllerde bir başınadtr.
Bulgur aşı yağsız-
Tezek dumanında gözgözü görmez.
Bebeler b'lür bitlenmeye bile vakit
bulmadan
ve ben uçarım sekizbin metre yukar-
da bulutların üstünde.
İşte böyle Tulyakova...
Gökte buhıt yok
VATANHA1NI
"Nâzım Hikmeı vatan hainliğıne devam ediyorhâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyb'', dedi Hikmet.
"Nâzım Hikmet vatan hainİığine devam ediyorhâlâ."
Bir Ankaragazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne,
kapkara hayktran ptmtoiarla,
bir Ankaragazetesinde, fotoğrafı vanında Aıtıiral
Vilyanson'un.
66 santimetrekarede gülüyor, ağzı kulaklarmda, Amerikan
amirali.
Amerikabütçemize 120milyon lirahibeetti, 120mtiyon tira.
"Amerikan emperyalizmin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hamliğine devam ediyor hâlâ."
Evet. vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz
ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çifüiklerinizse,
kasalannızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarmdagebermekse açlıktan,
vatan, soğukta itgibi titremek vesıtmadan knranmaksa,
yazın,
fabrikalarmızdaalkanunızı içmekse vatan,
vatan, tırnaklarıysa ağalarımzın,
vatan, mızrakh ilmihabe, vatan,potis copuysa,
ödeneklerintse, maaşlarmızsa vatan,
vatan, Amerika üsleri, Amerikan bombası, Amerikxm
donanması
topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanltğmızdan
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntohırla:
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor lûdâ.
İstanbul'un duvarda asıh resmine se-
lamJ
Nazım.duvardaasılıİstanbultablo-
sunubirbüyüközlemleselamlayadur-
sun.BakanlarkurulutoplanıpNazım'ı
vatandaşlıktan çıkaracaktır. Türkçe-
dc buna "karpuz keserek karın sogu-
maz" derler.
"...Hey gidi yalancı dünya. Şu ya-
lancı dünya sözü başka dillerde var mı,
yok mu bilmiyorum. Her anlamıyla
dünyayı bu kadar, ama her bakımdan
tanımlayan deyim bilmiyorum. Hey
gidi yalancı dünya hey. Çünkü biliyor-
sun, Türkiye Cumhuriyeti vatan-
daşlığından, hey gidi dünya,
çıkarılmtşım. Beni Türklükten,
halkımın evladı olmaktan, milletime
ölümsüz bağlı bulunmaktan kimse,
hiçbir kuvvet çıkaramaz. ayıramaz.."
Yoksul halkın kanına doğradıklan
ekmeklerle karaborsa savaş zengini
olan. bir eli yağda, bir eli balda ha-
ramzade Amerikan uşaklan Nazım'a
"vatan haini" damgasını da vurmak
istediler. Ama Nazım'ın bunlara
yanıtı. yağlı, utanmaz suratlannda
bir tokat gibi patladı:
VATAN HAİNİ
Nazım, Türk vatandaşlığından çı-
kanlmıştır. Eserleri Türkiyesi'nde,
Türkçesi'nde yasaklanmıştır. Faşiz-
min gücü bu kadanna yetmiştir. Ama
onun dünyadaki saygınlığına gölge
düşürememiştir. "İt ürür kenan yü-
rür" diyerek yoluna devam etmiştir
Nazım.
"...Y azdığım şiirleri 54 dile çe\irip
bastılar... Memieketimin, halkımın
kültürünü; itibarını elimden geldiği ka-
dar yayıyorum.."
"...Ekvator'da, Dünya Şiiri diye ko-
caman bir kitap çıkarmışlar. İçinde on
iki şair var. VaJeri, Claudel, Eliot, Ne-
ruda... Filan. Beni de almışlar. Şaştım.
Mesela Aragon, yahut Eluard yok.
Neden beni almışlar?"
"...20. yüzyılın en büyük dram
yazıcısına, rejisörüne, aktöriine, yani
asnmızın Şekspiri Şarlo'ya; dünya
barış harekatı, dünya barış mükafatını
verdi. Ben bu dünya barış mükafat-
larını dağıtan jürinin başkanıyun. Bu
mükafatı meşhur bestekar Şoştako-
viç'e de verdik. İkisinin de diploma-
lannı imzaladık. Ömrümde imzam
böylesirte şerefli ve tarihi \esikaya ilk
defa konduğu için, kağıtları imzalar-
ken bayağı elim titrediydi.
Fransız parlamentosu Fahri Baş-
kanı Edvart Heriyo'ya da barış müka-
fatı verildi. Onun diplomasını da ben
imzaladım."
Hapisten çıktıktan sonra 12 yıl ya-
şayabilmiştir Nazım. Tıbbın. en ünlü
yürek uzmanlanrun özenli bakımına
rağmen...
"Yani hiçbir hasta. hastalığını teda-
vi ettirmek imkanlarını benimki kadar
bulamamıştır, hatta İngiltere Kraliçesi
bile" dıyen Nazım'a, 3 Haziran 1963'-
te yine onun deyimiyle oyun etmiştir
yüreği. Ama bu son oyundur. Ondan
önce aralıklı zamanlarda 4 kez dur-
muştu yüreği. Uzmanlann gayretiyle
yeniden çalışmıştı.
Sözü V'era'ya bırakalım. Ya-
şamının sonunu o noktalasın:
"...Koridora fırladım ve asküığm
vanında yerde gördüm seni. Sırtınla
kapıya yaslanmış, elinle yere da-
yanmış, bir bacağını Türk usuliyle altı-
na almış, ötekini hafifçe ileriy e uzatmış
oturuyordun. Beyaz \e alışıîmadık bi-
çimde sakin yüzünün anlatımından
daha ilk saniyede anladım ölmüş oldu-
ğunu.
...Seni doğuran ülkenin önünde
saygıyla eğilerek büyük insanlık gele-
ceğe doğru taşıyıp götürecek seni,
inanıyorum...
Hoşçakal Nazım Hikmet.."
BİTTİ
İSTANBULLNİVERSİTESİ REKTÖRLLĞC SOSYALBİLİMLER ENSTİTÜSC M Ü D Ü R L L Ğ Ü ' N D E N
1994-1995 eğılırn yılında aşdğıda bclınılcn bılım dallanna Mnavla
"vuksek lısans' öğrencılen alınacaktır
Başvunı: 6 6 1994 -17 6.1994 gûnlen arasıdır.
Başvtını: a- 2 rcsım
h- Mczunı>et belgcsı nolcr lasdiklı (me/un öğrencılcrtçın)
Son smiflakı öğrcnalcr için son sıtufla olduğunu gösıcnr öğrcnci
bclgesi.
Yabancı ujruklu oğrcncılcrdcn Yüksck Öğrcıım Kurulu Başkan-
lığı'ndan dcnklık helgesı
Kesiıı kavM mnsaida islenecfkler
a- Hukumet tabıblığınden sagtık raporu
b- İkamclgah helgesı (>ahancı uvruklulardan emnıyct mudurlü-
ğünden alınacak oturma lan helgesı sured. keyn ka>ıltan sonra \en-
lecektir )
c- Askerlık iubesmdcn alınacak askerhk lecıl durum belgesı
d- Nüfus sureü
Sna> gûnlen:
a- A T Yahancı Dil Gınş Sınavr 27 6 1994 Pazartesı günû Saal
14 00
(A T 'nın ckonomık yapısı)
(A.T 'nın hukukı >apisı)
(A T 'nın sıyası yapısıf
(A T.nın sosyo kûllûrel yapısı)
(A T nın so\yal politıkalan ve cndüsln ıli>kılcri)
b-Yükseklısanslbılımgınş)4 7 19>MPa2anesıgünü «al 14 (X)
- Posıa ıle başvuru kabul cdılmcycccktır
- Sınavı kazananlann i ve daha az olmast haKndc ilgılı yükfk lı-
sans programı açılmayacakur
Kunu Hukuku AnabiUm Daiı 20
ÖKtHukukAıubOinDalı 20
Mali Hukuk Amtailinı Dılı 20
AmıpaTopMufrTnunHukııUYafNSiAnabiliınDalı 2(1
İktisat Anabilim Dalı
İktısal Polllıkası Bılım Dalı
IklisalTconM Bıhm Dalı
Iklıvat Tarıhı Bılım Dalı
Maliye Anabilim Dalı(İkıısat)
MahycTcorısı Bıiını Daiı
Buu,cvcMalıPlanlama Bılım Dalı
EkoaonKtri Anabilim Dalı
Ekıınometri Bılım Dalı
KtatıMık Bılım Dalı
Çalışma EkononHsi te Endüstri llişlu'leri Vnabiliın Dalı
Çah-jrruı Ekonomısı Bılım Dalı
Endustn İlışklkrı Bıhm Dalı
l luslamrası İli>kiler Anabilim Dalı
Lluslararası Ilı^kılcr Bılını Dalı
Sıvası Tanh Bılım Dalı
Balkanlar vc Orladoğu-Asva Gclı>mclcrı
IşletnH' Anabilim Dalı t Ikıısai I
Uiuslarara«ii İşlclmcalık Bılım Dalı
S<»val Yapı ve Sosyal Değı>mc
SosvalSıva^ı
Para Banka
Scrmavc Pı\aw^ı vc Borsa
Turızm
AvrupaTopluluğu'nun Ekonomık VapiM
AvrupaTopluluğu'nun So^val Pohııkalan vc Endustn Ilı^
AvrupaTopluluğu'nun Sıyası Yapısı
Kadın Ara^lırmaları
AvrupaTopluluğu'nun Sosyo-Külıörel Yapısj
YenıTurk Cumhunycllcrı'nınSosyai Yapısı vc End. İH$
Sla» Dilleri Anabilim Dalı
Rus*,tf vc 1 ehKc(Oridk) Bılıtnı
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
2(1
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
20
6
(,e*iri Bölüınü
Arkcolojı vc San.il Tarıhı \ıı.ıhılım IXı|ı
Mu/cılıkBılımD.ılı
PrehiMorya Anabilim Dalı
klasik Arke<ıt»ji \nabilim Dalı
Sanat 1 arihi \nabilim Dalı
1 aliıı Dili u- Idcbivalı \nabilim Dalı
INikoloji Vnabilim Dalı
\ı>\cilik Anabilim Dalı
İ^letme \nabilim Dalı
Metme \nabilim Dalı (Si> asal Bilfdler)
L luslararası 1- inans Vnabilim Dalı
Kamu > 4>nt>timi Vnabilim Dalı
Kaımı \ onetimi Anabilim Dalı
Sı>a<*M vcSt>sval Bılımlcr Bılım Dalı
Sıvascı Bılımı"
MaU>e Anabilim Dall(Si%a->al BİIK
iler)
Rad>o-T\ Sinnna \nahilim Dalı
1 anılım te llalka llr>kilır \nabilim Dalı
Ga/etecilik Vnabılim Dalı
Mahasebc \nabiUm Dalı
Muhascbc Dcnclım
Yönctım MuhaNcbcsı vc Eınan^jl Kontrol
İ^lctme Eınan^man
SİıvısjlYönıcmlcr
t^etme İklisadı Anabilim Dalı
OTganızasyon vc İ^lelme PolıııkaM
Pcrsoncl > onctımı
Davrani) Bılımlcn
ürclım
^J • 7't fl't tY\ H
ı (lZiıricııFlct
Hastane ve Sağlık Kuruluîjlarında Yönclim
Türk Dili te Rdebiiatı \nabilim Dalı
10
5
5
10
II)
X
20
20
20
20
20
20
20
20
40
40
.10
10
30
40
40
40
15
Eskı lurkDılı
> cıııTurk l>ılı
hvklTiırk Idcbivalı
V cılı 7 urk Edcbıv.ıU
1 arih Vnabilinı Dalı
t-skı(,.ıg Tanhı Bılını Dalı
()n.ıwü l.ırıhı
\ cnıv,ağT.mhı
YakıncağTanhl
T C Tarıhı
CîeııclTurk Tanhı
(Kmanlı Muesscsclcrı vc Mcdcnıyet Tanhı
C ografya Anabilim Dalı
H/ıkı C oğrafya Bılım Dalı
Bc^cn ve Iklısadı Coğraly.ı Bılım Dalı
Turkıvt Cıtğrafvusı Bılım Dalı
Bolıjc^cl C ojrafva Bılım Dalı
Balı Dilleri vc Kdebitalları Anabilim Dalı
İll(iilı/cc Dllıvc Edcbıyalı Bılım Dalı
Alman Dılı vc Edebıyalı
hnııiM7 Dılı vc Edcbıyalı Bıhm Dalı
Sosyoloji \nabilhn Dalı
Kütûphanecilik Anabilim Dalı
Dokumanla\yon vc EnlomUMon Bılım Dalı
Kekefe AnabUim Dalı
K-M'cTanhı Bılım Dalı
SMem.mk Eclscll'vc Manlık Bılım Dalı
I urk-lslam Du>uncesı Tanhı Bıhm Dalı
Bilim Tarihi Anabilim Dalı
tğilim Bilimleri Anabilim Dalı
Yabancı Diller Eğitim AnabUim Dılı
Alman Dılı Eğitım Anabilim Dalı
Basın 27W>u
5
ıo
n
ıo
s
5
ıo5
3
10
II)
ıo
10
X
10
10
16
10
5
10
5
5
7
12
ANKARA NOTLABI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Sarı Arının DeliğiL
Eğitim-lş Sendikası'nın "Irkçılığa ve Dinsel Fanatizme
Karşı Eğitim" konulu uluslararası toplantısında ilginç ko-
nuşmalar oldu. Konuk olarak çağrılan Aziz Nesin, konuş-
masının sonunda şöyle dedi:
"... Efendim, bitireceğim, çünkü uzun konuştum. Ben bu
konuda çok konuşabilirim. Çünkü, herkes dertli ama, ben
çok dertliyim ve hedefım! Bu gericilerin hedefiyim biliyor-
sunuz; onun için herkesin paçası tutuştuysa, benim daha
başka yerlerim de tutuştu! (Gülüşmeler, kahkahalar) Bu
konu çok acilbirkonu, S.O.S. veren birkonudur. Geçkalmı-
şızdır, çok suçluyuzdur, halk da suçludur! Şimdi, siz 'Okur-
yazar değıldi'. Evet ama, bir ınsan bir adamı öldürürse, ka-
tilse, mahkemede hâkim: Okur-yazar mıydın?', 'Değil-
dim!', Ûyleyse affettım' diyor mu? Suçluysa suçlu. Bu bir
cinayettir, toplumsalcinayettir. Türkiye'nin bulunduğuyer.
Bunu nasıl onleyeceğiz? Bunu onleyemeyeceğiz gibi geli-
yor bana. Ve umudum yok benim, karamsarım. Çünkü ger-
çek karamsar bugün. Gecenin içinde insanlar, 'Ah, ne
güzel, ne aydınlık' der mi? Olmaz böyle şey. Bundan elbet-
te bir kurtuluş, bir yol olabilir. Bütün dünya ile birlikte veya
yalnız. Teşekkür ederim! (Uzun alkışlar)"
Aziz Nesin, konuşmasının bir yerinde de şunları söyledi:
"... Şimdi, ben eğitim deyince okulları göz önüne almıyo-
rum, tabii okullar çok önemlı de ama ben genel olarak hal-
kın eğitimini alıyorum; işte bu yasalar halkın eğitimini öyle
bir düzene soktular, öyle biçimine getirdiler ki bu eğitimle
benim anladığım demokrasinin Türkiye'de olma olasılığı
yok, bitti! Haaa, bıtti ne yapalım? 0 'Ne yapalım' benim sö-
züm, sorunum değil. Tabii, kendime göre bir düşüncem
var; ama herkesin bunu ayrı ayn düşünmesi gerekiyor.
Yoksa, burada gelip de programları maddeleri filan böyle..
'Onlar yanlıştır' demiyorum, Onlar önemsizdir' demiyo-
rum, Değersızdir' demiyorum, ama ateş bacayı değil, ete-
ğımizi, paçalanmızı sarmış bulunuyor bugün Türkiye'de.
Bugün, şimdi bir arkadaş yıne söyledi, eleştirmek için ke-
sinlikle söylemiyorum, iyi niyetle söylüyorum; işte şeyler
koydular, din ataşeliği! Dünyada yok. Dünyada bugün 'din
ataşeliği' diye bir ataşelık yok! Ticaret ataşesi var, kültür
ataşesi var, eğitim ataşesi var, efendim denız ataşesi var,
asken ataşe var, din ataşesi bize ozgü. Din ataşesi; tek Tür-
kiye'nin olayıdır bu. Ve şımdı acaba biz onun içine girerek
mi doğru mu yanlış mı? Olmaz oyle şey? Din ataşesi yok!
Olmamalı. Dersek, olmaz değil, kaldıracak değiller. Ama
tavrımızı koyalım, kendi kışiliğımizi koyalım. Bu konuda ne
düşünüyoruz biz?Sonuç alınır, alınmaz tabii, Bu sonuç alı-
nır, şu alınır'. Bir öğretmen bunu söylerse, alırlar, kötü bir
yere verirler, efendim, ya da bir bahane buluppasif, edilgin
bir işe verirler Eğitim Bakanlığı nda. Yani, onu oradan çıka-
nrlar. Saf dışı bırakırlar. Onun yerine bir imam-hatipliyı
getıhrler. Tabii boyle! Bugün her konuda öyle. Dışişleri Ba-
kanlığı 'nda en az genciler vardı, gehciler, dinciler vardı;
şimdi oraya da sızmışlar, az olmakla birlıkte; Kültür Bakan-
lığı, Eğitım Bakanlığı, Emnıyet! Bakın, bana koruma veri-
yorlar; benim ilk söyledığım şey şuydu: 'Koruma verıyorsu-
nuz. Koruma beni öldürecek mı? Koruyacak mı? O bellı
değil! Çünkü, beni 'öldürsün' diyen imam-hatıpli, propa-
gandayla yetiştirilmiş ınsan, bana bir sempati duyabilir mi?
Sempatiyi bırakın, yansız olabilir mi?Ha, rastlantı olarak iyi
bir koruma ekibine rastladık, ama rastlantı olarak!
Evet, bu din akımı, dünyada, yalnız Türkiye'ye özgü de-
ğil. Bizdekı felaket şuradan geliyor; gayet açık konuşmak-
tan yanayım, yani gizlı-kapaklı filan değil, ben bu din konu-
sunda çok duyarlılık gösteriyorum, ister istemez, zorunlu
duyarlılık gösterme. Her şeyı, en buyük saydığımız, en bü-
yük olması gereken insanlar kimdir? Cumhurbaşkanıdır,
başbakandır, bakanlardır, mılletvekilleridir. Onlar da bil-
meden yanlış veya yalana yakın yanlış şeyler söylüyorlar.
Şimdi, Türkiye'de merkezi yönetimden kurtuluş çabası
var: Arkadaşlar, Müslümanlar, merkezi yönetimden kurtu-
lamaz. tfüsluman kalmışsa kurtulamaz. Din uygun değildir
merkezi yönetimden kurtulmaya. Merkezi yönetim deyince
onlar, valiyi, kaymakamı filan.. Hayır! Merkezi yönetimın en
ucunda en yükseğinde Allah vardır! Böyle mahrut (piramit)
gibi o, iner; daha işte, halifeye ıner. cumhurbaşkanma iner
ve onlar biraz biraz Allahtırlar! Zaten Zıll-ullah fi-l-âlem
1
der-
lerdi halıfe olan padişaha. Allah'ın gölgesi!', 'Allah'ın ken-
disı değil, ama gölgesi' derlerdı. Hem Müslüman olacaksı-
nız, hem merkezi yönetimden kurtulmaya çalışacaksınız,
bu bir sahtecıliktir. Ama, bunun antitezi nedir? Müslüman
olmamak mı? Hayır. Bütun dınlere karşı gelmenın Muslu-
manlık, Hıristıyanlık olsun, karşı gelmenin çıkaryololmadı-
ğını gördü insanlar. Aynı şeyi tekrarlamak akıllılık değildir,
akılcılık değildir..."
Aziz Nesin'ın konuşması çok ılgı çekmiştı. Eğitım-iş'ten
bir konuşmacı da tarıh kitaplarının daha çok din kitaplarına
benzediğini örnekleriyle anlattı. Prof. Doğu Ergil de aynı
konuya parmak bastı..
Günlerdir Talim-Terbiye çevrelerinde olup bitenlerı yazı-
yordum. Eğitim-iş'in düzenledıği toplantı ıle tam üst üste
geldi. Sanki sarı arının deliğine çöp sokmuştum. Sarı an,
bal arısı değildir, o bal yapmaz. Deliğine yani, yuvasına çöp
sokmak tehlikelidir. Telaşlanırlar, üstünüzeçullanırlarsarı
arılar...
Talim-Terbiye oldukça karıştı mı ne? Bekleyelim baka-
lım!
"Ocak Yayınları " sahibı Burhanettin Ergezer 2 haziran-
da çıkan "Ankara Notlan" ıle ılgıli bir açıklama gönderdi.
Ergezer, uzun açıklamasında özetle, eşı Nevin Ergezer ın
göreve başladığı tarihle, Ocak Yayınlan'nın Talim-Ter-
biye'den geçiş tarihleri arasında bir yıllık bir zaman farkı
olduğunu belirtiyor. Şunu da açıklıyor: "Şu da bir gerçektir
ki tarih konusunda uzman olan eşimin yazdığı kitaplar, pek
çok öğretmen tarafından ilgi ve takdirle karşılanmış ve ter-
cih sebebi olmuştur. Sayın Ekmekçi nin hangi amaçla bu
yazıyı yazdığını anlamamız mümkün değildir."
Bahattin Ergezer yanılıyor; benim kişilerle işim yok. Dik-
kat etmışse, kendisinden başkasının adı yazılmadı. Türkiye
Gazetesi'nde çıkmasa onu da yazmazdım!
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Birbirine sürtünen ci-
simlerin karşıhklı etkileşi-
mini inceleyen bilim dalı.
2/ Maldivler'in başken-
ti... Akla ve gerçege aykı-
n. 3/ Asma kütüğü...
Maksim Gorki'nın tanın-
mış bir romanı. 4/ Tann
saygısı ve ahret korku-
sundan ötürü günah işle-
mekten titizlikle kaçın-
ma... Yabancı. 5/ Gecele-
yin, sevgi duyulan biri
için bir müzik aracıyla ve-
rilen küçük konser. 6/ Çıplak vü-
cut resmi... 1949'da keşfedilen
küçük bir gezegen. 7/ İnce dantel...
Gemide yelkenlerin açılması. 8/
Adalet... Türlü bitkilerin yaprak
ve kabuklanyla kokulandınlmış
acımtırak bir içki, 9/ Eskiden ço-
cuklar okula başlarken yapılan
tören.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Tahıl ürünlerinin alımıyla ilgili
kuruluşumuzun kısa yazılışı... Bir
müzik sesini belirtmeye yarayan işaret. 2/ Boyun eğen, kendisi-
ni başkasının buyruğuna bırakan... İğneye geçirilen bir sap ip-
lik. 3/ Ekleme, ulama... Hint-İran dil grubuna verilen ad. 4/
Maharet... Hayvanlara vurulan damga. 5/ Asya'nın sıcak böl-
gelerinde yetişen bir cins palmiye. 6/ Bir nota... Sermaye. 7/ En
küçük izci kuruluşu... Keskin kokulu doğal madde. 8/ Hafıf
mavimsi olan postu kürk yakası ve manto yapımında kullanı-
lan bir hayvan.. İran'da tarihi bir kent. 9/ Ulaştırma... "Her
çiçekten bal eyledık, —'ya saydüar bizı" (Pir Suitan Abdal).