23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURfYET 19 HAZİRAN1994 PAZAR HABERLER Işılay Saygın 'Rekortmeıf ımHetvekilteri • ANKARA (ANKA)- Meclis'te makam arabalan ileilgili tasarrufagjdilnıesine "rekortmen" milletvekillerinin neden olduğu bildirildi. Meclis'te, başkanbk divanı üyeleri, grup başkanvekilleri ve komisyon başkanlanna tahsis edilen makam arabalarında aylık benziıı tüketimi ortalama 400 litreyi buJdu. Makam arabalannda 200 litreden 900 litreye kadar benzin kullanıldığı anlaşılınca en fazla akaryakıtı kimin tüketüği araştınldı. Meclis Başkanlık Divaru'nın incelemesi sonrasında Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu Başkanı Sadık Avundukluoğlu'nun 2 ay içinde 49 kez seçim çevresi olan Kınkkale'ye gittiği saptandı. En fazla telefon görüşmesini, 2 ayda 86 milyon lıra ile Işılay Saygın'ın yaptıği saptandı. Çiller'in 1995 bütçe genelgesi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Başbakan Çiller'in. 1995 MalıYıh Bütçe Çağnsı"nı içeren genelgesi, Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayımlandı. Çiller, çağnnın genel ilkeler bölümünde, "Lfzun yıllardan beri devam eden ve hızla artan kamu açıklan. ekonomide içdengelerin bozulmasına neden olmuştur. Öte yandan, Türk Lirasfnın, yabancı paralar karşısında reel olarak değer kazanması ve iç talebin süratle büyümesi, dış ticaret dengelerinin de bozulmasına neden olmuş ve cari işlem açıklan büyümüştür" dedi. Ekonominin. biriken ve zamanında önlem alınmadığı için giderek büyüyen sorunlar nedeniyle "krizin eşığine geldiğini" belirten Çiller, iç ve dış dengelerdeki bozulma karşısında, ciddi bir program uygulamasırun zorunlu olması nedeniyle 5 Nisan'da 'Ekonomik Önlemler Uygulama Plam"nın yüriirlüğe konduğunu anımsattı. Yetki yasasına onay • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümete bazı yasalarda kanun hükmünde kararnameyle (KHK) düzenleme yetkisi veren yasa ile Boğazlar'dan geçişi düzenleyen tüzûkJe ilgili KHK'yi onayladı. Yasa, hükümete, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) ve Türk Patent Enstitüsü'nün yeniden teşkilatlanması, kuruluş, görev ve yetkilerini kanun hükmünde kararnameyle düzenleme yetkisi veriyor. Güneydoğu'da operasyon • DİYARBAKIR(AA)- Şırnak. Batman, Siirt, Bitlis ve Hakkari'de güvenlik kuvvetleriyle çatışmaya giren 12 terörist, silahlanyla birlikte ölü ele geçirildi. Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'nden yapılan açıklamaya göre, bölgede sürdürülen operasyonlar sırasında güvenlik kuvvetleri ile çatışmaya giren, Şırnak yakınlanndakı Dereler bölgesinde 8, Batman'ın Sason, Siirt'in Pervari ilçeleri ili Bitlis'in Ağaçkonak, Hakkari'nin Dağlıca köyleri kırsal alanlannda da birer olmak üzere, toplam 12 terörist öldü. Camiye bomba • DİYARBAKIR (Cumhuriyet)- Diyarbakır'm Fiskaya semtindeki bir camiye el bombası atılması sonucu birkişi öldü, birkişi yaralandı. Şırnak'ın İdil ilçesi eski Belediye Başkanı Şükrü Tutuş. uğradığı silahlı saldın sonucu yaşamını yitirdi. Şırnak'ın Idil ilçesinde, eski Idil Belediye başkanlanndan Selami Tutuş önceki gece saat 20.00 sıralannda işyerinden evine dönerken kimlıği belirsiz kişilerin saldırısına uğradı. Süryani cemaatından olan Tutuş, ensesinden tek kurşunla vurularak yaşamını yitirdi. Beklentilerve öngörüler Özdleştirmeyle Hükümet açık kapatmayı, IMF Türkiye'nin dış borç ödemelerini güvenceye almayı, TÜSIAD ise kamu mülkiyetinin mutlak tasfiyesini hedefliyor Türkiye'de özelleştirme, aşm bir gün- cellik kazanınca yandaş ya da karşıt olanlann etkinlikleri de aynı ölçüde art- tı. özelleştirmeden yana olan kesimkrin sözcülüğünü esas olarak TÜSÎAD üst- lendi. Bu arada Türkiye Odalar ve Bor- salar Birliği de (TOBB) bir özel ihtisas komisyonu oluşturarak tartışmaya ka- tıldı. Sermaye kesiminde, bir başka de- yişle özelleştirmeden yana olan kesim- lerde özel ihtisas komisyonu raporuyla TOBB ve seminerleri, basın açıklamala- n ve yayınlanyla TÜŞİAD geri kalan- lardan aynlıyor. Bu iki kuruluş, hem konuyu ciddiye alarak hem bir duygu sömürüsüne sürüklenmemeye çaba göstererek görüşlerini yayıyorlar. Bu bağlamda sorunu derinlemesine tartış- mak isteyen her kişi ve kesim için bu iki kuruluşun tezlerine öncelik ve ağırlık ta- nımak gerekiyor. özelleştinne karşıtlan diye niteleyebi- leceğimiz kesim çok dar. Ptofesör Mümtaz SoysaTın parlamentoda adeta tek tabanca' olarak yürüttüğü savaşı- ma, Meclis içinde destek veren ya yok ya da kendini açık seçik ortaya koymu- yor. Kamu mülkiyetinin korunması ve ge- liştirilmesini savunanlar, parlamen to dışında da oldukça az. En azından ör- gütsüz. Bu yüzden de sesleri görece cılız çıkıyor. Burada Mümtaz Soysal'ın ön- cülüğünde kunılan Ankara ve îstan- bul'dan bazı akademisyenlerin bilimsel desteğiyle yürüyen KİGEM adlı örgüt- lenme anılmalıdır. Ancak KİGEM he- nüz doğum aşamasında. Türkiye Harb- tş Sendikası'nın sağladığı olanaklarla çalışmalanru yürüten KİGEM (Kamu Işletmelerini Geliştirme Merkezi) üst üste yayımladıği raporlarla özelleştir- meden yana olanlara meydanın hiç de boş olmadığını göstermeye başladı. IBeklentl ve öngörüler TÜSİAD konuya ilişkin hemen bü- tün açıklamalannda ve değerlendirme- lerinde özelleştirmenin tek başına bir çözüm oluşturamayacağını vurguluyor. Ozellikle özelleştirmeden elde edilecek geîirlerle kamu açıklannın kapatılması- na, Çiller'in tersine, öncelik tanımıyor hatta karşı çıkıyor. TÜSİAD için önemli olan, devletin küçülmesi ve ka- mu mülkiyetinin tümüyle tasfıyesi. Bu- nun sosyal bir gerginliğe ve ekonomide derin bir bunalıma yol açmadan gerçek- rC amu mülkiyeti "*• kavramını, devlet mülkiyeti kavramı ile özdeşleştirerek kooperatif, yerel yönetim, sendika mülkiyeti gibi demokratik ve yapısı gereği daha şeffaf kamu mülkiyeti seçenekleri tartışma konusu bile edilmiyor leştirilebilmesi için de özelleştirmeyi bü- tünsel bir programuı parçası olarak gör- mekte ısrarlılar. TÜSİAD, özelleştirmeyi savunma ge- rekçesini, ağırhklı olarak kamu işletme- lerinin verimli ve kârlı işletilememesi id- diası üzerine oturtuyor. Özel sektörün ise işletmelerini verimli yöneteceğine ilişkin -yer yer aşm- bir güvenJeri var. Hatta tersini savunan görüşlere karşı belirgin bir duyarsızlıklanndan söz et- mek bile mümkün. TÜSİAD'ın özelleştirmeye ilişkin tez- lerinin doğru olduğu varsayılsa bile, özelleştirmeyi bütünsel bir programın parçası olarak görmeleri, onlann yumu- şak karnını oluşturuyor. Türkiye gerce- ğinde ve yaşanan ekonomik bunahrrun yakın dönemde aşılamayacağını sergile- yen göstergeler ışığında özelleştirmenin yangından mal kaçınrcasına hayata ge- çirileceğİ şimdiden görülüyor. Hükü- met kanadı özelleştirmenin siyasal ve ideolojik boyutlanna değil, sağlayacaği gelirlere öncelik tanıyor. |lMF'nin kosulu Önceki yıllarda imzalanan stand-by anlaşmalannın tersine, IMF bu kez kre- di musluklannın açılmasında özelleştir- meyi önkoşul olarak dayatıyor. Burada hükümetin öncelikleri ile IMF'nin bek- lentileri arasında uyum var. Dış borç batağında çırpınan ve borç ödemesini istikrarla yürütebileceğine ilişkin hiçbir inandına göstergesi bulunmayan Tür- kiye'nin satışa çıkanlan kamu kuruluş- lan, besbelli ki Türkiye'nin dışborç öde- melerinde ciddi işlevler taşıyacak. Ala- caklanna karşılık kimi önemli ve ge- lecek perspektifi olan KİTlerin, yaban- a kredi kuruluşlannın mülkiyetine geç- mesi kaçınılmaz gibi. İşte bu noktada özelleştinne karşıtla- nnın temel tezleri ağırlık kazanıyor. KİT'lere ve öteki kamu mülklerine salt kâr-zarar hesaplan çerçevesinde bak- manın yanlışbğını vurguluyan -örneğin- KİGEM çevresi ulusai bağımsızlık ve sosyal çıkar faktörlerinin gözardı edildi- ğine dikkati çekiyor. Bu, haklı ve eko- IEmek gücünün özgürlüğü nomi ötesi politik anlamlar taşıyan bir uyan. Örneğin Karabük Demir Çelik'in ya da Petkim'in ya da PTT'nin haber- leşme görevinin ağırlığını taşıyan T'- sinin özel sektöre, hele hele yabancı ser- mayenin eline geçmesinin yolaçacağı ulusai bağimsızlığı ve çıkarlan zedeleyi- ci yanı ortada. Ulusai bağımsızlık ve ulusai çıkar perspektifı, gerçekten de özelleştirmeye karşı tutumlann da temel taşı oluyor. üretimindeki pazar darboğaz- lan artık kimse için sır değil. Nitekim 7G diye anılan zen- ginler kulübü, globalleşme tezi ile kendine yeni pazarlar ya- ratmaya çabalarken Türkiye, Meksika, Şili, Arjantin, Bre- zilya, Filipinler gibi 'gelişmek- te olan ülkeler'e dayatılan özelleştirme programlan da bu ülkelerin gelişmiş ülkelerin üretim fazlasıru emebilecek bi- rer pazara dönüşmelerini he- defliyor. Karşılıklı tartışmalardan Türkiye için yaşamsal önemde birkaç noktanın altını çizmek mümkün: Özelleştirme, ilk ağızda bir ışsizlik dalgasına yol açacak. Ama daha vahi- mi. Türkiye'nin ödeme güçlüğü içinde çırpındığı dış borçlanna karşılık kilit önemdeki ve değerdeki kamu kuruluş- lannın yabana kredi kuruluşlannca alacaklanna karşılık 'ulusai mülk, kamu mülkü' niteliklerini yitirmeleri sonucu- nu doğuracak. Özelleştirme ister istemez Cumhuri- yet'in 70 yıllık sanayileşme hedeflerini terketmesine ve ozellikle ulusai bağım- sızbğın ekonomik temeüni oluşturan ağır sanayi ya da stratejik sanayi ku- rumlannın tasfıyesine neden olacak. Daha 1988'den başlayan bir süreç olarak KİTlerin çürümeye, bitkisel ya- şama mahkum edilmeleri bir süre sonra geri dönüş olanaklannı tümüyle orta- dan kaldıracak. KİT satışlanndan elde edilecek geli- rin kamu maliyesi açıklannın kapaül- Sermaye çevrelen "globalleşıne slo- m a s ı n d a kullanılacağı hemen hemen ganı çerçevesinde yerkürenin bütünün- de ortak çıkar ve ekonomik ilişkiler bü- tünlüğünden söz ediyorlar. Ancak ulu- sai sınırlann -artık- aşıldığinı varsayan bu yonımda, sınırlann sadece sermaye ve mallar için aşıldıği, buna karşıbk emekgücü açısından böylesi bir özgür- lüğün söz konusu olmadığı gözardı edi- liyor. Dünya Bankası ve IMF gibi çok ulus- lu fınans sermayesinin uluslararası ör- gütlerinin globalleşme ve bu bağlamda özelleştirmeyi savunmalannın temelin- de gelişmiş sanayi ülkelerindeki üretim fazlası, belirleyici rol oynuyor. Avrupa Topluluğu'nun bir türlü eritemediği (pazarlayamadığı) tereyağ dağlan; Ja- pon, ABD ve AT otomotiv sanayiinin kıran kırana rekabeti ve pazar doygun- luğundan kaynaklanan sıkıntılan; ozel- likle ATde gemi yapım ve demir-çelik bugünden belli. Çiller'in PTT'nin T'sine "Kaç milyar dolar getirir bu satış?" mi- yopluğuyla bakması bunun kanıü. Bu ise 70 yılda biriktirilmiş sermayenin car- çur edilmesi anlamına geliyor. En önemlisi de devletin küçülmesiyle sivil toplum ve demokratik gelişmede yol ahnacağı beklentisi. kamu mülkiye- tinin tasfıyesi koşuluna bağlanıyor. Kamu mülkiyeti kavramını. devlet mül- kiyeti kavramı ile özdeşleştirerek koo- peratif mülkiyeti, yerel yönetim mülki- yeti, sendika mülkiyeti gibi demokratik ve yapısı gereği daha şeffaf kamu mülki- yeti seçenekleri tartışma konusu bHe edilmiyor. Özelleştinne saplantısı içinde farklı kamu mülkiyeti seçenekleri daha doğmadan öldürülüyor. YARIN Kardemir: Kırk satır m,kırkkahrnu? Özelleştirme ve gerekçeleri üstüne Profesör Korkut Boratav'la bir sohbet ÖzeUeştivmeya davergUendirme - Sayın Boratav, sizce bu özelleştinne nasıl böyle birden bire "revaç" buldu, adeta moda oldu ? BORATAV - Batı Avrupa'da 1970'li yıllann sonlan ile 80'li vıllann başında biriktisat felsefesi değişikliği oldu. Buna kimileri "Reagan-Thatcher iktisadı", ki- mileri ise "arz yönlü iktisat" diyorlar. Bu iktisat felsefesi değişikliği kamu ma- liyesinin vergi boyutuna, vergilerin ha- fifletilmesi olarak yansıdı. Şöyle dendi: Vergi oranian düşürülmeli ve ozellikle sermaye üzerindeki vergi yükü azaltılma- Itdır. Buna bağlı olarak da kamu harcamaları azaltı- tmalıdır. Ancak kamu harcamalarırun azaltılma- sının çok zor olduğu an- laşıldı. Günümüzde sos- yal yapının ve ekonomik yapının çok önemli öğe- leri haline gelmişler. Aşağıya çekilemiyorlar. Bu yüzden vergi yükü hafiflemeye başlayınca doğallıkla kamu açıkJan artıyor. İşte özelleştirme bunu çözecek bir sihirli değnek olarak ortaya atıldı. Thatcher'dan baş- layarak Batı Avrupa'ya yayılan özelleştirme poli- tikası, kamuya yüksek gelir sağlayacak bir maliye politikası yöntemi olarak be- nimsendi. - Başka bir secenek vardı ve fakat onun yerine özelleştinne benimsendi mi demek istiyorsunuz ? BORATAV - Evet. Elbette. Çok özet olarak söylüyorum. Özelleştirme vergi- lendirmenin alternatifı olarak ortaya çıktı ve sermayenin, bütün burjuva ke- simlerin, çok zevkle ve şevkle sanldıkla- • Özelleştirme vergilendirmenin alteraatifı olarak ortaya çıktı ve sermayenin, bütün burjuva kesimlerin, çok zevkle ve şevkle sanldıklan bir yöntem oldu. satarsanız elde ettiğiniz gelirle bir başka fabrika kurarsınız. - Ama bu özelleştirme olmaz ki... BORATAV - Haküsınız. Ama bu rasyonel, akıla bir tutumdur ve kamu kesiminin gelişmesinin, genişlemesinin, büyümesinin bir yoludur. Bu yolu izler- seniz kamu yatınmlan artar. Oysa özel- leştirme ister istemez toplam yatınmla- nn azalması demektir. - Niye? Bu kaçınılmaz mı? BORATAV - Bu çok önemli. Gözden hep kaçıyor bu. Özelleş- tirme gelirini kamu açığını kapatmaya harcıyorsunuz. Dolayı- sıyla özelleştirmeden elde edilen geÛr kaybo- luyor. Buna karşılık kamu kesiminin serveti- nin bir öğesi, bir bölümü tasfıye edilmiş oluyor. Elde edilen gelirse cari harcamalara, kamu açığı kapatmaya tahsis Vergi >1ikü hafifleyince ka- edilıyor, dolayısıyla mu açüdarı artıyor kayboluyor. Özelleştir- me mülkiyetin el değiştirmesidir. Kamu mülkiyetinden özel mülkiyete geçiştir. Yani bir fabrika kamuya aitken örne- ğin, Uzan ailesine ait oluyor. Yani örne- ğimizdeki Uzan ailesi, eündeki kaynağı yeni bir yatınma tahsis edebilecekken bundan vazgeciyor, ekonomi bakımından zaten var olan bir serveti devralı- arttınlması mümkün değil. Çünkü bu kesimler verebilecekleri maksimum ver- gi katkısıru yapıyorlar. Dolayısıyla ciddi ve kalıcı bir vergi reformunun bütün maliyetini sermaye kesimi ve sermaye kesiminin kamu maliyesine katkı yap- maktan bugüne dek kurtulmuş olan un- surlan üstlenecek. Bunu çok iyi bilen tikasmda yapılan değişiklik sermaye bi- rikimini arttınyor mu? Türkiye. ser- mayesi kıt, gelişme yolunda olan ya da az gelişmiş denen, kapitalist bir ülkedir. Sermaye birikimine yaşamsal gereksini- Türkiye burjuvazısi. bundan kacmanın mi var. Bir ekonomik yenilik sermaye e n stratejik yolu olarak özelleştirmeyi birikimini artınyor mu? Bu birinci nok- goniyor. Vergi yenne ozelleştırme. ta. Birinci noktayla bağlantıh olarak, ." -4 "1 8 özelleştinne bızde daha yeni, ekonominin bü>üme potansiyelini anı- buk ^ yüdu " ***kadar güncelleştı ? yor mu? Budur ölçüt alabileceğimiz temel de- ğişkenler. - İkinci nokta ? BORATAV -Benim- senen değişiklik, yeni ekonomi politikası. ör- neğin şu tartışma bağ- lamında özelleştirme tercihi. gelir dağilımını düzeltıyor mu? Ve üçüncü bir noktayı da vurgulayalım: Ekono- mi dış dünyaya karşı ekonomik bağımsızlık anlamında güçleniyor mu ? Özelleştirmeyi bu ölçütlere vurmak gerek. - Benim izlediğim ka- ÖzeUeştirme toplam yatınm- ların azalması demektir BORATAV-Çünkü sermaye kesimi bu teş- hisi daha yeni koydu da ondan. Çünkü Tür- kiye'de kamu maliyesi krizi, göreli olarak ye- nidir. 1982 ya da 83 yı- hnda TÜSİAD Baş- kanı Ali Koçman'ın "Bizim TÜSİAD ola- rak ve özel sektör ola- rak KİTlerin mülkiyeti üzerinde hiçbir talebi- miz yoktur. KİT'lerin sorunu bir fînansman ve yönetim sorunudur" diye demeci var. O yı- llarda kamu maliyesi yor. Elindeki parayı, ön- n bir yöntem oldu. Çünkü özelleştirme- ceden sağlamış olduğu nin karşı seçeneği vergilendirme ve bu- birikimi yeni bir yatınma yöneltmiyor, zaten ya- ratılmış bir sabit serma- yeyi devralmakta kul- lanıyor. Aslında bu İngil- tere için de böyle oldu. nun yükünü çekecek sınıf da sermaye kesimiydi. Böylece sermayenin vergi yükü ile özelleştirme arasındaki seçimde Batı ekonomileri özelleştirmeye yöneldiler. Ve gerçekten de örneğin Ingiltere bun- dan büyük ölçüde gelir elde etti. Ama şunu hemen görmek gerek. Bu geçicidir. Bunu ozellikle vurgulamak istiyorum, çünkü buradan Türkiye'ye bağlaya- cağim. Eğer özelleştirme gelirleri kamu açığını kapatmak için kuUanılıyorsa yi- ter gider, bir kereliktir. Bunun böyle ol- mamasını sağlayacak yöntem şu olabi- lir: Özelleştirme gelirleri kamu yaün- mlan için kullanıbrsa; yani adeta kamu sektörünün bir bölürnünü tasfıye edip bir başka bölümünü oluşturmak için kullanılırsa durum değişir. Yani bir yer- de yüksek rant getiren bir KİT arsasını - Peki bütün özelleştir- me operasyonlan ille de bu sonucu mu doğunıyor? Örnek alınabilecek ba- şarılı bir özelleştirme ör- neği yok mu? BORATAV - Hayır. Ya da şöyle so- rayım: Başandan ne anhyorsunuz? Kul- landığımız ölçütlere bağb bu sorunun yanıtı. Türkiye yapısında bir ekonomi- de herhangi bir iktisat politikası değişik- iiğini, yeniliğini değerlendirmemiz için iki hatta üç noktaya bakmamız gerek. - Nedir bu üç nokta ? BORATAV - Birincisi, ekonomi poli- danyla özelleştirmenin başartsını değer- lendirmekte kullanılan ölçütler bunlar değil? BORATAV - Değil evet. Özelleştir- mede başanlı örnek olarak gösterilen tüm ülkelerde başan ölçütü diye şu söyleni- yor: "Hızla sattı, de- mek ki başanlı. Bütçe açığı kapandı ya da azaldı. Demek ki ba- şanlı"... Hayır, bunlar ekonominin refah gös- tergeleri değil ki. Söy- ler misiniz bana, bütçe açığı niye kapanacak? İnsanlann refahı için toplumun refahı için. Eğer bütçe açığı top- lumsal refahı arttın- yorsa anlambdır, de- ğerlidir. - Peki Türki- ye'ye dönersek... BORATAV-Türki- Bütçe açığı toplumsal refahı aıttırıvorsa arüamlıdır krizde değildi. Do- layısıyla da özelleştirme bu güncellikte ve yoğunlukta gündemdedeğildi. 1984'- den itibaren vergi sistemi değişti. TÜS- İAD kesimi başta olmak üzere sermaye- nin vergi yükü azaldı. Ve tabii ardından kamu maliyesi krize girdi. Krizden çıkmak için vergi yükünü üstlenmeleri lazım... - Yaygın bir kanı var Devlet işlermele- ri, kamu işletmeleri kötü, verimsiz işleriii. yor. Toplumal bir y arar şöyle dursun, ka- muya kambur oluyor bu işletmeler. O yüzden bir an önce serbest rekabete da- yalı bir ekonomi düzeninde daha verimli işletecek, dolayısıyla ülkeye de yararlı olacak biçimde özel teşebbüse devretmek akla uygundur. Bu yaygın bir iddia, hatta kanı... BORATAV - Şimdi bakın, 1963-1988 yıllan arasında kamu ve özel sektör ima- lat sanayi arasında emek verimi, ser- maye verimi ve toplam faktör verimi bakımından kamu sektörünün özel sek- törden daha yüksek verim artışlan sağ- ladığını çok sayıda araştırma açıklıkla ortaya koyuyor. Her iki sektörün de ye'deki mali kriz, vergi yükünün arttın- lmasını gerektiriyor. Mab' krizin kahcı y y ve en sağlıklı çözümü vergi yükünün kendine özgü sorunlan ve avantajlan arttınlmasıdır. Bunu aslında herkes bili- var. Ama Türkiye bağlamında her iki yor. Sermaye, TÜSÎAD, Odalar Birliği sektörün de ekonominin yapısal bozuk- gayet iyi bıliyorlar bunun böyle olduğu- luklanndan kaynaklanan ortak handi- nu. Ama herkes şunu da biliyor: kaplan var. Hiç bir şekilde ne kamu sek- Vergi yükünün bugün ücretli ve tüke- törünü ne özel sektörü yüceltme imkaru tici kesime daha fazla yüklenilerek yoktur. Demiral meydan okudu Gözaünakarar verirsekldmse mücküudeetkmez GÖKSEL POLAT ANKARA- TBM M Başkanı Hüsamettin Cindonık, DEP'in kapatılmasjyla birlikte üyelikleri tartışılan DEP milletvekillerine, gözetim altına alınamayacaklan yönünde güvence verirken Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcısı Nusret DemiraL "Bizim açuntzdan millenekillikleri düşmüştür. Gözetim altına alınmalarına karar verdiğimiz anda kimse müdahale edemez buna"dedi. Yurtdaş veSadak'ın yurtdışına çıkışını önlemek için sınır kapılanna "tedbir" yazısı gönderildi. Demiral, Cumhurivet'in, Ankara'da bulunan DEP milletvekilleri Sedat Yurtdaş veSelim Sadak ın gözetim altına alınıp alınmayacaklan yönündeki sorusunu yanıtlarken "Arkadaşlanmız çalışmalarmı sürdüriiyor. Eğer, bir gözaltı ortamı söz konusu ise biz onlarla ilgili evrakı yazanz, 'Meclis Başkanı na müracaat edin, alın bunlan" deriz" açıklamasını yaptı. Demiral, TBMM Başkanı Cindoruk'un, Anayasa Mahkemesi'nin DEP'in kapatılmasına ilişkin gerekçeli karan Resmi Gazete'de yayımlanana kadar bu partiye mensup milletvekillerine güvence verdiğine ilişkin açıklamasını nasıl değerlendırdiği sorusu üzerine de şunlan söyledi: "O kendi değerlendirmesi. Biz bu işin infazını yapan görev lileriz. Bizim açunızdan millervekillikleri düşmüştür. Eğer, gözetim altına alınmalarına karar verirsek her halükarda onları gözetim altına alınz. Kimse müdahale edemez buna. Hakkı da vek zaten buna, yasaJ hakkı yok. Yasaları tatbik etmek mecburiyetindeyiz. Onlara karşı gelme durumu söz konusu değil." DGM Başsavcısı Demiral, 6'sı yurtdışında bulunan 8 DEP'li için Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bir yazı yazarak bu milletvekilleri ile ilgili bütün belge ve bilgileri istediklerini söyledi. Demiral, milletvekillerinin gözetim altına alınıpalınmayacaklanna, bu belgeler geldikten sonra karar verileceğini söyledi. OEP'lilerden yanıt A i i *«i •• *«i •• w •• ' Asıl bolucülugu ; Başsavcı Demiral yapıyar ERGÜNAKSOY ANKARA - DEP kökenli bağımsız milletvekilleri Sedat Yurtdaş ve Selim Sadak. ABDyönetiminin, DEP'in kapatılmasından büyük bir rahatsızlık duyduğunu ! söylediler. Sadak ve Yurtdaş. "ABD'liler, Kürt sorununun sadece askeri önlemlerle çözümlenemeyeceğine inanıyorlar" dediler. DEP'liler. Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcısı Nusret Demiral'ın. kendilerine "terörist" diyerek "kafatasçılık ve bölücülük" yaptığını savundular. DEP'in, Anayasa Mahkemesi"nce •' kapaülmasından sonra, milletvekilleri Sedat Yurtdaş ve ' Selim Sadak'la önceki gün TBMM'de görüşen ABD J Büyükelçiliği Siyasi İşlerBölümü'ndegörevü kadın " diplomatlar Yonda de Lavie ile Janice VVainner'ın. \ gelişmeler konusunda dün hazırladıklan aynntılı bir raporu ABD yönetimine iletükleri bildirildi. Yurtdaş ve Sadak'la yaklaşık bir saat görüşen ABD'li diplomatlann, DEP'in kapatılmasından büyük bir kaygı duyduklan ve '• Türkiye'nin Kürt sorununu bu şekildeçözmesinin ; mümkün olmadığını öne sürdükleri bildirildi. Diyarbakır Milletvekili Yurtdaş, "ABD'liler, Türkiye'ye yönelik çok ciddi hazırlıklar içinde olduklannı söylediler. Artık bu işin, - mızrağın çu> ala sığamay acağı düzeye geldiğini ~! vurguladılar"dedı. Yurtdaş. Cumhuriyet'e şunlan söyledi: 2 "Ancak Türkiy e, müttefiklerinin görüşlerini pek ; önemsemiyor. Bakalım nereye kadar önemsemeyecek. •' ABD'liler. Türkiy e'nin bu işin sadece askeri önlemlerle j çözülemeyeceğini ifade ettiler. Sorunun nasıl i çözümleneceğini kendilerine göre beUrlemişler. Son ı zamanlardaki girişimleri ise ktsa vadede bir çözüm - aray ışuıa yöneliktir. Demokratik kanallar fıkandıkça, * eğilimin başka y öne kayacağını ve bunun sorunu daha da i çözümsüz kılacağını söylediler. Türkiye. uluslararası <- tepkileri önemsemeyecek kadar küçülmüş \e yöresel ' dengelerini yitirmiştir." Türkiye'nin toplumsal bir uzlaşmaya gereksinimi olduğunu belirten Yurtdaş. "Bu '. toplumsal uzlaşmay a hem devletin, hem de bizim ihtiy acımız var" diye konuştu. Denıiral'a yanıt Şırnak Milletvekili Selim Sadak. Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral'ın. DEP milletvekilleri için yaptıği "Onlar teröristtir" açıklamasına sert tepki j gösterdi. Sadak. görüşlerini şöyle dile getirdi: "Zaten bu ."" sloganlar, Türkiye'yi bölünmenin eşiğine getirdi. Bu lafı İ söyleyenler. asıl İMI ülkey i bölmek istiyor. Bizler büyük bir ' oy oranıyla seçilmiş insanlarız. Demokrasi mücadelesi veren insanlarız. Kimse bu laflara inanmaz. Ancak onun gibi dar ve kafatasçı kesim haklı görebiür. O zaman bizlere oy veren on binlerce insan da teröristir. Doğu ve Güneydoğu'da ' secmenin büyük böiümünün seçme seçilme hakkı düşmüş oldu. Türkiye'yi kimler bölmüş oluyor? Kaos ortamı ; yaratümak isteniyor. Dev letin mantığı, ya silahlı savaşona katılım yoUannı arayacaksın ya da ben seni cezalandınnm ~( şekUndedir." SHP: Partikapatmayakarşı demokratiktavırzaıııanı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sosyaldemokrat Halkçı Parti Genei Başkan Yardımcısı Mehmet Gülcegün, DEP'in kapatılmasını eleştirirken Türkiye'de siyasetle uğraşan herkesin parti kapatmalara karşı sağlam. demokratik bir tavır geliştirmesinin zamanı geldiğini söyledi. Demokratikleşmede sıkıntılar yaşandığmı, ancak ülke sorunlannı aşmanın tek yolunun demokrasi olduğunu ifade eden Gülcegün."Yurduna karşı sorumluluk duyan her yurttaşımızın, demokrasiye sahip çıkması, demokrasiyi geliştirmesi gerekmektedir" dedi. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı avukat Şenal Saruhan da DEP'in kapatılmasının demokrasiye v e banşçı çözüm çabalanna zarar verdiğini söyledi. Saruhan, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "DEP kapatılma karannın sonuçları kaygı vericidir. Partilcrin kapatılması ile birlikte milletvekillerinin, millervekili sıfatlannın sona erdirilmesi ayrı bir hukuksuzluktur. Halkın oyu ile seçilenlerin milletvekillikleri, partiler kapatılsa bile, sona erdirilmemeu'dir."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle