Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURfYET 19 HAZİRAN1994 PAZAR
HABERLER
Işılay Saygın
'Rekortmeıf
ımHetvekilteri
• ANKARA (ANKA)-
Meclis'te makam arabalan
ileilgili tasarrufagjdilnıesine
"rekortmen"
milletvekillerinin neden
olduğu bildirildi. Meclis'te,
başkanbk divanı üyeleri,
grup başkanvekilleri ve
komisyon başkanlanna
tahsis edilen makam
arabalarında aylık benziıı
tüketimi ortalama 400 litreyi
buJdu. Makam arabalannda
200 litreden 900 litreye kadar
benzin kullanıldığı
anlaşılınca en fazla
akaryakıtı kimin tüketüği
araştınldı. Meclis Başkanlık
Divaru'nın incelemesi
sonrasında Faili Meçhul
Cinayetleri Araştırma
Komisyonu Başkanı Sadık
Avundukluoğlu'nun 2 ay
içinde 49 kez seçim çevresi
olan Kınkkale'ye gittiği
saptandı. En fazla telefon
görüşmesini, 2 ayda 86
milyon lıra ile Işılay
Saygın'ın yaptıği saptandı.
Çiller'in 1995
bütçe genelgesi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Başbakan Çiller'in.
1995 MalıYıh Bütçe
Çağnsı"nı içeren genelgesi,
Resmi Gazete'nin dünkü
sayısında yayımlandı. Çiller,
çağnnın genel ilkeler
bölümünde, "Lfzun yıllardan
beri devam eden ve hızla
artan kamu açıklan.
ekonomide içdengelerin
bozulmasına neden
olmuştur. Öte yandan, Türk
Lirasfnın, yabancı paralar
karşısında reel olarak değer
kazanması ve iç talebin
süratle büyümesi, dış ticaret
dengelerinin de bozulmasına
neden olmuş ve cari işlem
açıklan büyümüştür" dedi.
Ekonominin. biriken ve
zamanında önlem alınmadığı
için giderek büyüyen
sorunlar nedeniyle "krizin
eşığine geldiğini" belirten
Çiller, iç ve dış dengelerdeki
bozulma karşısında, ciddi bir
program uygulamasırun
zorunlu olması nedeniyle 5
Nisan'da 'Ekonomik
Önlemler Uygulama
Plam"nın yüriirlüğe
konduğunu anımsattı.
Yetki yasasına
onay
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel,
hükümete bazı yasalarda
kanun hükmünde
kararnameyle (KHK)
düzenleme yetkisi veren yasa
ile Boğazlar'dan geçişi
düzenleyen tüzûkJe ilgili
KHK'yi onayladı. Yasa,
hükümete, Devlet Planlama
Teşkilatı (DPT) ve Türk
Patent Enstitüsü'nün
yeniden teşkilatlanması,
kuruluş, görev ve yetkilerini
kanun hükmünde
kararnameyle düzenleme
yetkisi veriyor.
Güneydoğu'da
operasyon
• DİYARBAKIR(AA)-
Şırnak. Batman, Siirt, Bitlis
ve Hakkari'de güvenlik
kuvvetleriyle çatışmaya giren
12 terörist, silahlanyla
birlikte ölü ele geçirildi.
Olağanüstü Hal Bölge
Valiliği'nden yapılan
açıklamaya göre, bölgede
sürdürülen operasyonlar
sırasında güvenlik kuvvetleri
ile çatışmaya giren, Şırnak
yakınlanndakı Dereler
bölgesinde 8, Batman'ın
Sason, Siirt'in Pervari ilçeleri
ili Bitlis'in Ağaçkonak,
Hakkari'nin Dağlıca köyleri
kırsal alanlannda da birer
olmak üzere, toplam 12
terörist öldü.
Camiye bomba
• DİYARBAKIR
(Cumhuriyet)- Diyarbakır'm
Fiskaya semtindeki bir
camiye el bombası atılması
sonucu birkişi öldü, birkişi
yaralandı. Şırnak'ın İdil ilçesi
eski Belediye Başkanı Şükrü
Tutuş. uğradığı silahlı saldın
sonucu yaşamını yitirdi.
Şırnak'ın Idil ilçesinde, eski
Idil Belediye başkanlanndan
Selami Tutuş önceki gece
saat 20.00 sıralannda
işyerinden evine dönerken
kimlıği belirsiz kişilerin
saldırısına uğradı. Süryani
cemaatından olan Tutuş,
ensesinden tek kurşunla
vurularak yaşamını yitirdi.
Beklentilerve öngörüler
Özdleştirmeyle Hükümet açık kapatmayı, IMF Türkiye'nin dış borç ödemelerini
güvenceye almayı, TÜSIAD ise kamu mülkiyetinin mutlak tasfiyesini hedefliyor
Türkiye'de özelleştirme, aşm bir gün-
cellik kazanınca yandaş ya da karşıt
olanlann etkinlikleri de aynı ölçüde art-
tı.
özelleştirmeden yana olan kesimkrin
sözcülüğünü esas olarak TÜSÎAD üst-
lendi. Bu arada Türkiye Odalar ve Bor-
salar Birliği de (TOBB) bir özel ihtisas
komisyonu oluşturarak tartışmaya ka-
tıldı. Sermaye kesiminde, bir başka de-
yişle özelleştirmeden yana olan kesim-
lerde özel ihtisas komisyonu raporuyla
TOBB ve seminerleri, basın açıklamala-
n ve yayınlanyla TÜŞİAD geri kalan-
lardan aynlıyor. Bu iki kuruluş, hem
konuyu ciddiye alarak hem bir duygu
sömürüsüne sürüklenmemeye çaba
göstererek görüşlerini yayıyorlar. Bu
bağlamda sorunu derinlemesine tartış-
mak isteyen her kişi ve kesim için bu iki
kuruluşun tezlerine öncelik ve ağırlık ta-
nımak gerekiyor.
özelleştinne karşıtlan diye niteleyebi-
leceğimiz kesim çok dar. Ptofesör
Mümtaz SoysaTın parlamentoda adeta
tek tabanca' olarak yürüttüğü savaşı-
ma, Meclis içinde destek veren ya yok
ya da kendini açık seçik ortaya koymu-
yor.
Kamu mülkiyetinin korunması ve ge-
liştirilmesini savunanlar, parlamen to
dışında da oldukça az. En azından ör-
gütsüz. Bu yüzden de sesleri görece cılız
çıkıyor. Burada Mümtaz Soysal'ın ön-
cülüğünde kunılan Ankara ve îstan-
bul'dan bazı akademisyenlerin bilimsel
desteğiyle yürüyen KİGEM adlı örgüt-
lenme anılmalıdır. Ancak KİGEM he-
nüz doğum aşamasında. Türkiye Harb-
tş Sendikası'nın sağladığı olanaklarla
çalışmalanru yürüten KİGEM (Kamu
Işletmelerini Geliştirme Merkezi) üst
üste yayımladıği raporlarla özelleştir-
meden yana olanlara meydanın hiç de
boş olmadığını göstermeye başladı.
IBeklentl ve
öngörüler
TÜSİAD konuya ilişkin hemen bü-
tün açıklamalannda ve değerlendirme-
lerinde özelleştirmenin tek başına bir
çözüm oluşturamayacağını vurguluyor.
Ozellikle özelleştirmeden elde edilecek
geîirlerle kamu açıklannın kapatılması-
na, Çiller'in tersine, öncelik tanımıyor
hatta karşı çıkıyor. TÜSİAD için
önemli olan, devletin küçülmesi ve ka-
mu mülkiyetinin tümüyle tasfıyesi. Bu-
nun sosyal bir gerginliğe ve ekonomide
derin bir bunalıma yol açmadan gerçek-
rC amu mülkiyeti
"*• kavramını, devlet
mülkiyeti kavramı ile
özdeşleştirerek kooperatif,
yerel yönetim, sendika
mülkiyeti gibi demokratik
ve yapısı gereği daha şeffaf
kamu mülkiyeti
seçenekleri tartışma
konusu bile edilmiyor
leştirilebilmesi için de özelleştirmeyi bü-
tünsel bir programuı parçası olarak gör-
mekte ısrarlılar.
TÜSİAD, özelleştirmeyi savunma ge-
rekçesini, ağırhklı olarak kamu işletme-
lerinin verimli ve kârlı işletilememesi id-
diası üzerine oturtuyor. Özel sektörün
ise işletmelerini verimli yöneteceğine
ilişkin -yer yer aşm- bir güvenJeri var.
Hatta tersini savunan görüşlere karşı
belirgin bir duyarsızlıklanndan söz et-
mek bile mümkün.
TÜSİAD'ın özelleştirmeye ilişkin tez-
lerinin doğru olduğu varsayılsa bile,
özelleştirmeyi bütünsel bir programın
parçası olarak görmeleri, onlann yumu-
şak karnını oluşturuyor. Türkiye gerce-
ğinde ve yaşanan ekonomik bunahrrun
yakın dönemde aşılamayacağını sergile-
yen göstergeler ışığında özelleştirmenin
yangından mal kaçınrcasına hayata ge-
çirileceğİ şimdiden görülüyor. Hükü-
met kanadı özelleştirmenin siyasal ve
ideolojik boyutlanna değil, sağlayacaği
gelirlere öncelik tanıyor.
|lMF'nin kosulu
Önceki yıllarda imzalanan stand-by
anlaşmalannın tersine, IMF bu kez kre-
di musluklannın açılmasında özelleştir-
meyi önkoşul olarak dayatıyor. Burada
hükümetin öncelikleri ile IMF'nin bek-
lentileri arasında uyum var. Dış borç
batağında çırpınan ve borç ödemesini
istikrarla yürütebileceğine ilişkin hiçbir
inandına göstergesi bulunmayan Tür-
kiye'nin satışa çıkanlan kamu kuruluş-
lan, besbelli ki Türkiye'nin dışborç öde-
melerinde ciddi işlevler taşıyacak. Ala-
caklanna karşılık kimi önemli ve ge-
lecek perspektifi olan KİTlerin, yaban-
a kredi kuruluşlannın mülkiyetine geç-
mesi kaçınılmaz gibi.
İşte bu noktada özelleştinne karşıtla-
nnın temel tezleri ağırlık kazanıyor.
KİT'lere ve öteki kamu mülklerine salt
kâr-zarar hesaplan çerçevesinde bak-
manın yanlışbğını vurguluyan -örneğin-
KİGEM çevresi ulusai bağımsızlık ve
sosyal çıkar faktörlerinin gözardı edildi-
ğine dikkati çekiyor. Bu, haklı ve eko-
IEmek gücünün
özgürlüğü
nomi ötesi politik anlamlar taşıyan bir
uyan. Örneğin Karabük Demir Çelik'in
ya da Petkim'in ya da PTT'nin haber-
leşme görevinin ağırlığını taşıyan T'-
sinin özel sektöre, hele hele yabancı ser-
mayenin eline geçmesinin yolaçacağı
ulusai bağimsızlığı ve çıkarlan zedeleyi-
ci yanı ortada.
Ulusai bağımsızlık ve ulusai çıkar
perspektifı, gerçekten de özelleştirmeye
karşı tutumlann da temel taşı oluyor.
üretimindeki pazar darboğaz-
lan artık kimse için sır değil.
Nitekim 7G diye anılan zen-
ginler kulübü, globalleşme tezi
ile kendine yeni pazarlar ya-
ratmaya çabalarken Türkiye,
Meksika, Şili, Arjantin, Bre-
zilya, Filipinler gibi 'gelişmek-
te olan ülkeler'e dayatılan
özelleştirme programlan da
bu ülkelerin gelişmiş ülkelerin
üretim fazlasıru emebilecek bi-
rer pazara dönüşmelerini he-
defliyor.
Karşılıklı tartışmalardan
Türkiye için yaşamsal önemde
birkaç noktanın altını çizmek mümkün:
Özelleştirme, ilk ağızda bir ışsizlik
dalgasına yol açacak. Ama daha vahi-
mi. Türkiye'nin ödeme güçlüğü içinde
çırpındığı dış borçlanna karşılık kilit
önemdeki ve değerdeki kamu kuruluş-
lannın yabana kredi kuruluşlannca
alacaklanna karşılık 'ulusai mülk, kamu
mülkü' niteliklerini yitirmeleri sonucu-
nu doğuracak.
Özelleştirme ister istemez Cumhuri-
yet'in 70 yıllık sanayileşme hedeflerini
terketmesine ve ozellikle ulusai bağım-
sızbğın ekonomik temeüni oluşturan
ağır sanayi ya da stratejik sanayi ku-
rumlannın tasfıyesine neden olacak.
Daha 1988'den başlayan bir süreç
olarak KİTlerin çürümeye, bitkisel ya-
şama mahkum edilmeleri bir süre sonra
geri dönüş olanaklannı tümüyle orta-
dan kaldıracak.
KİT satışlanndan elde edilecek geli-
rin kamu maliyesi açıklannın kapaül-
Sermaye çevrelen "globalleşıne slo- m a s ı n d a
kullanılacağı hemen hemen
ganı çerçevesinde yerkürenin bütünün-
de ortak çıkar ve ekonomik ilişkiler bü-
tünlüğünden söz ediyorlar. Ancak ulu-
sai sınırlann -artık- aşıldığinı varsayan
bu yonımda, sınırlann sadece sermaye
ve mallar için aşıldıği, buna karşıbk
emekgücü açısından böylesi bir özgür-
lüğün söz konusu olmadığı gözardı edi-
liyor.
Dünya Bankası ve IMF gibi çok ulus-
lu fınans sermayesinin uluslararası ör-
gütlerinin globalleşme ve bu bağlamda
özelleştirmeyi savunmalannın temelin-
de gelişmiş sanayi ülkelerindeki üretim
fazlası, belirleyici rol oynuyor. Avrupa
Topluluğu'nun bir türlü eritemediği
(pazarlayamadığı) tereyağ dağlan; Ja-
pon, ABD ve AT otomotiv sanayiinin
kıran kırana rekabeti ve pazar doygun-
luğundan kaynaklanan sıkıntılan; ozel-
likle ATde gemi yapım ve demir-çelik
bugünden belli. Çiller'in PTT'nin T'sine
"Kaç milyar dolar getirir bu satış?" mi-
yopluğuyla bakması bunun kanıü. Bu
ise 70 yılda biriktirilmiş sermayenin car-
çur edilmesi anlamına geliyor.
En önemlisi de devletin küçülmesiyle
sivil toplum ve demokratik gelişmede
yol ahnacağı beklentisi. kamu mülkiye-
tinin tasfıyesi koşuluna bağlanıyor.
Kamu mülkiyeti kavramını. devlet mül-
kiyeti kavramı ile özdeşleştirerek koo-
peratif mülkiyeti, yerel yönetim mülki-
yeti, sendika mülkiyeti gibi demokratik
ve yapısı gereği daha şeffaf kamu mülki-
yeti seçenekleri tartışma konusu bHe
edilmiyor. Özelleştinne saplantısı içinde
farklı kamu mülkiyeti seçenekleri daha
doğmadan öldürülüyor.
YARIN Kardemir: Kırk satır
m,kırkkahrnu?
Özelleştirme ve gerekçeleri üstüne Profesör Korkut Boratav'la bir sohbet
ÖzeUeştivmeya davergUendirme
- Sayın Boratav, sizce bu özelleştinne
nasıl böyle birden bire "revaç" buldu,
adeta moda oldu ?
BORATAV - Batı Avrupa'da 1970'li
yıllann sonlan ile 80'li vıllann başında
biriktisat felsefesi değişikliği oldu. Buna
kimileri "Reagan-Thatcher iktisadı", ki-
mileri ise "arz yönlü iktisat" diyorlar.
Bu iktisat felsefesi değişikliği kamu ma-
liyesinin vergi boyutuna, vergilerin ha-
fifletilmesi olarak yansıdı. Şöyle dendi:
Vergi oranian düşürülmeli ve ozellikle
sermaye üzerindeki vergi yükü azaltılma-
Itdır. Buna bağlı olarak da
kamu harcamaları azaltı-
tmalıdır. Ancak kamu
harcamalarırun azaltılma-
sının çok zor olduğu an-
laşıldı. Günümüzde sos-
yal yapının ve ekonomik
yapının çok önemli öğe-
leri haline gelmişler.
Aşağıya çekilemiyorlar.
Bu yüzden vergi yükü
hafiflemeye başlayınca
doğallıkla kamu açıkJan
artıyor. İşte özelleştirme
bunu çözecek bir sihirli
değnek olarak ortaya
atıldı. Thatcher'dan baş-
layarak Batı Avrupa'ya
yayılan özelleştirme poli-
tikası, kamuya yüksek gelir sağlayacak
bir maliye politikası yöntemi olarak be-
nimsendi.
- Başka bir secenek vardı ve fakat onun
yerine özelleştinne benimsendi mi demek
istiyorsunuz ?
BORATAV - Evet. Elbette. Çok özet
olarak söylüyorum. Özelleştirme vergi-
lendirmenin alternatifı olarak ortaya
çıktı ve sermayenin, bütün burjuva ke-
simlerin, çok zevkle ve şevkle sanldıkla-
• Özelleştirme vergilendirmenin alteraatifı olarak ortaya çıktı
ve sermayenin, bütün burjuva kesimlerin, çok zevkle ve şevkle
sanldıklan bir yöntem oldu.
satarsanız elde ettiğiniz gelirle bir başka
fabrika kurarsınız.
- Ama bu özelleştirme olmaz ki...
BORATAV - Haküsınız. Ama bu
rasyonel, akıla bir tutumdur ve kamu
kesiminin gelişmesinin, genişlemesinin,
büyümesinin bir yoludur. Bu yolu izler-
seniz kamu yatınmlan artar. Oysa özel-
leştirme ister istemez toplam yatınmla-
nn azalması demektir.
- Niye? Bu kaçınılmaz
mı? BORATAV - Bu
çok önemli. Gözden
hep kaçıyor bu. Özelleş-
tirme gelirini kamu
açığını kapatmaya
harcıyorsunuz. Dolayı-
sıyla özelleştirmeden
elde edilen geÛr kaybo-
luyor. Buna karşılık
kamu kesiminin serveti-
nin bir öğesi, bir bölümü
tasfıye edilmiş oluyor.
Elde edilen gelirse cari
harcamalara, kamu
açığı kapatmaya tahsis
Vergi >1ikü hafifleyince ka- edilıyor, dolayısıyla
mu açüdarı artıyor kayboluyor. Özelleştir-
me mülkiyetin el değiştirmesidir. Kamu
mülkiyetinden özel mülkiyete geçiştir.
Yani bir fabrika kamuya aitken örne-
ğin, Uzan ailesine ait oluyor. Yani örne-
ğimizdeki Uzan ailesi, eündeki kaynağı
yeni bir yatınma tahsis
edebilecekken bundan
vazgeciyor, ekonomi
bakımından zaten var
olan bir serveti devralı-
arttınlması mümkün değil. Çünkü bu
kesimler verebilecekleri maksimum ver-
gi katkısıru yapıyorlar. Dolayısıyla ciddi
ve kalıcı bir vergi reformunun bütün
maliyetini sermaye kesimi ve sermaye
kesiminin kamu maliyesine katkı yap-
maktan bugüne dek kurtulmuş olan un-
surlan üstlenecek. Bunu çok iyi bilen
tikasmda yapılan değişiklik sermaye bi-
rikimini arttınyor mu? Türkiye. ser-
mayesi kıt, gelişme yolunda olan ya da
az gelişmiş denen, kapitalist bir ülkedir.
Sermaye birikimine yaşamsal gereksini- Türkiye burjuvazısi. bundan kacmanın
mi var. Bir ekonomik yenilik sermaye e n
stratejik yolu olarak özelleştirmeyi
birikimini artınyor mu? Bu birinci nok- goniyor. Vergi yenne ozelleştırme.
ta. Birinci noktayla bağlantıh olarak, ." -4
"1 8
özelleştinne bızde daha yeni,
ekonominin bü>üme potansiyelini anı- buk
^ yüdu
" ***kadar
güncelleştı ?
yor mu? Budur ölçüt
alabileceğimiz temel de-
ğişkenler.
- İkinci nokta ?
BORATAV -Benim-
senen değişiklik, yeni
ekonomi politikası. ör-
neğin şu tartışma bağ-
lamında özelleştirme
tercihi. gelir dağilımını
düzeltıyor mu? Ve
üçüncü bir noktayı da
vurgulayalım: Ekono-
mi dış dünyaya karşı
ekonomik bağımsızlık
anlamında güçleniyor
mu ? Özelleştirmeyi bu
ölçütlere vurmak gerek.
- Benim izlediğim ka-
ÖzeUeştirme toplam yatınm-
ların azalması demektir
BORATAV-Çünkü
sermaye kesimi bu teş-
hisi daha yeni koydu
da ondan. Çünkü Tür-
kiye'de kamu maliyesi
krizi, göreli olarak ye-
nidir. 1982 ya da 83 yı-
hnda TÜSİAD Baş-
kanı Ali Koçman'ın
"Bizim TÜSİAD ola-
rak ve özel sektör ola-
rak KİTlerin mülkiyeti
üzerinde hiçbir talebi-
miz yoktur. KİT'lerin
sorunu bir fînansman ve
yönetim sorunudur"
diye demeci var. O yı-
llarda kamu maliyesi
yor. Elindeki parayı, ön-
n bir yöntem oldu. Çünkü özelleştirme- ceden sağlamış olduğu
nin karşı seçeneği vergilendirme ve bu- birikimi yeni bir yatınma
yöneltmiyor, zaten ya-
ratılmış bir sabit serma-
yeyi devralmakta kul-
lanıyor. Aslında bu İngil-
tere için de böyle oldu.
nun yükünü çekecek sınıf da sermaye
kesimiydi.
Böylece sermayenin vergi yükü ile
özelleştirme arasındaki seçimde Batı
ekonomileri özelleştirmeye yöneldiler.
Ve gerçekten de örneğin Ingiltere bun-
dan büyük ölçüde gelir elde etti. Ama
şunu hemen görmek gerek. Bu geçicidir.
Bunu ozellikle vurgulamak istiyorum,
çünkü buradan Türkiye'ye bağlaya-
cağim. Eğer özelleştirme gelirleri kamu
açığını kapatmak için kuUanılıyorsa yi-
ter gider, bir kereliktir. Bunun böyle ol-
mamasını sağlayacak yöntem şu olabi-
lir: Özelleştirme gelirleri kamu yaün-
mlan için kullanıbrsa; yani adeta kamu
sektörünün bir bölürnünü tasfıye edip
bir başka bölümünü oluşturmak için
kullanılırsa durum değişir. Yani bir yer-
de yüksek rant getiren bir KİT arsasını
- Peki bütün özelleştir-
me operasyonlan ille de
bu sonucu mu doğunıyor?
Örnek alınabilecek ba-
şarılı bir özelleştirme ör-
neği yok mu?
BORATAV - Hayır. Ya da şöyle so-
rayım: Başandan ne anhyorsunuz? Kul-
landığımız ölçütlere bağb bu sorunun
yanıtı. Türkiye yapısında bir ekonomi-
de herhangi bir iktisat politikası değişik-
iiğini, yeniliğini değerlendirmemiz için
iki hatta üç noktaya bakmamız gerek.
- Nedir bu üç nokta ?
BORATAV - Birincisi, ekonomi poli-
danyla özelleştirmenin başartsını değer-
lendirmekte kullanılan ölçütler bunlar
değil?
BORATAV - Değil evet. Özelleştir-
mede başanlı örnek olarak gösterilen
tüm ülkelerde başan
ölçütü diye şu söyleni-
yor: "Hızla sattı, de-
mek ki başanlı. Bütçe
açığı kapandı ya da
azaldı. Demek ki ba-
şanlı"... Hayır, bunlar
ekonominin refah gös-
tergeleri değil ki. Söy-
ler misiniz bana, bütçe
açığı niye kapanacak?
İnsanlann refahı için
toplumun refahı için.
Eğer bütçe açığı top-
lumsal refahı arttın-
yorsa anlambdır, de-
ğerlidir. - Peki Türki-
ye'ye dönersek...
BORATAV-Türki-
Bütçe açığı toplumsal refahı
aıttırıvorsa arüamlıdır
krizde değildi. Do-
layısıyla da özelleştirme bu güncellikte
ve yoğunlukta gündemdedeğildi. 1984'-
den itibaren vergi sistemi değişti. TÜS-
İAD kesimi başta olmak üzere sermaye-
nin vergi yükü azaldı. Ve tabii ardından
kamu maliyesi krize girdi. Krizden
çıkmak için vergi yükünü üstlenmeleri
lazım...
- Yaygın bir kanı var Devlet işlermele-
ri, kamu işletmeleri kötü, verimsiz işleriii.
yor. Toplumal bir y arar şöyle dursun, ka-
muya kambur oluyor bu işletmeler. O
yüzden bir an önce serbest rekabete da-
yalı bir ekonomi düzeninde daha verimli
işletecek, dolayısıyla ülkeye de yararlı
olacak biçimde özel teşebbüse devretmek
akla uygundur. Bu yaygın bir iddia, hatta
kanı...
BORATAV - Şimdi bakın, 1963-1988
yıllan arasında kamu ve özel sektör ima-
lat sanayi arasında emek verimi, ser-
maye verimi ve toplam faktör verimi
bakımından kamu sektörünün özel sek-
törden daha yüksek verim artışlan sağ-
ladığını çok sayıda araştırma açıklıkla
ortaya koyuyor. Her iki sektörün de
ye'deki mali kriz, vergi yükünün arttın-
lmasını gerektiriyor. Mab' krizin kahcı y y
ve en sağlıklı çözümü vergi yükünün kendine özgü sorunlan ve avantajlan
arttınlmasıdır. Bunu aslında herkes bili- var. Ama Türkiye bağlamında her iki
yor. Sermaye, TÜSÎAD, Odalar Birliği sektörün de ekonominin yapısal bozuk-
gayet iyi bıliyorlar bunun böyle olduğu- luklanndan kaynaklanan ortak handi-
nu. Ama herkes şunu da biliyor: kaplan var. Hiç bir şekilde ne kamu sek-
Vergi yükünün bugün ücretli ve tüke- törünü ne özel sektörü yüceltme imkaru
tici kesime daha fazla yüklenilerek yoktur.
Demiral meydan okudu
Gözaünakarar
verirsekldmse
mücküudeetkmez
GÖKSEL POLAT
ANKARA- TBM M Başkanı Hüsamettin Cindonık,
DEP'in kapatılmasjyla birlikte üyelikleri tartışılan DEP
milletvekillerine, gözetim altına alınamayacaklan
yönünde güvence verirken Ankara Devlet Güvenlik
Mahkemesi (DGM) Başsavcısı Nusret DemiraL "Bizim
açuntzdan millenekillikleri düşmüştür. Gözetim altına
alınmalarına karar verdiğimiz anda kimse müdahale
edemez buna"dedi. Yurtdaş veSadak'ın yurtdışına
çıkışını önlemek için sınır kapılanna "tedbir" yazısı
gönderildi. Demiral, Cumhurivet'in, Ankara'da bulunan
DEP milletvekilleri Sedat Yurtdaş veSelim Sadak ın
gözetim altına alınıp alınmayacaklan yönündeki
sorusunu yanıtlarken "Arkadaşlanmız çalışmalarmı
sürdüriiyor. Eğer, bir gözaltı ortamı söz konusu ise biz
onlarla ilgili evrakı yazanz, 'Meclis Başkanı na müracaat
edin, alın bunlan" deriz" açıklamasını yaptı. Demiral,
TBMM Başkanı Cindoruk'un, Anayasa Mahkemesi'nin
DEP'in kapatılmasına ilişkin gerekçeli karan Resmi
Gazete'de yayımlanana kadar bu partiye mensup
milletvekillerine güvence verdiğine ilişkin açıklamasını
nasıl değerlendırdiği sorusu üzerine de şunlan söyledi: "O
kendi değerlendirmesi. Biz bu işin infazını yapan
görev lileriz. Bizim açunızdan millervekillikleri düşmüştür.
Eğer, gözetim altına alınmalarına karar verirsek her
halükarda onları gözetim altına alınz. Kimse müdahale
edemez buna. Hakkı da vek zaten buna, yasaJ hakkı yok.
Yasaları tatbik etmek mecburiyetindeyiz. Onlara karşı
gelme durumu söz konusu değil." DGM Başsavcısı
Demiral, 6'sı yurtdışında bulunan 8 DEP'li için Emniyet
Genel Müdürlüğü'ne bir yazı yazarak bu milletvekilleri ile
ilgili bütün belge ve bilgileri istediklerini söyledi. Demiral,
milletvekillerinin gözetim altına alınıpalınmayacaklanna,
bu belgeler geldikten sonra karar verileceğini söyledi.
OEP'lilerden yanıt
A i i *«i •• *«i •• w •• '
Asıl bolucülugu ;
Başsavcı Demiral
yapıyar
ERGÜNAKSOY
ANKARA - DEP kökenli bağımsız milletvekilleri Sedat
Yurtdaş ve Selim Sadak. ABDyönetiminin, DEP'in
kapatılmasından büyük bir rahatsızlık duyduğunu !
söylediler. Sadak ve Yurtdaş. "ABD'liler, Kürt sorununun
sadece askeri önlemlerle çözümlenemeyeceğine
inanıyorlar" dediler. DEP'liler. Ankara Devlet Güvenlik
Mahkemesi (DGM) Başsavcısı Nusret Demiral'ın.
kendilerine "terörist" diyerek "kafatasçılık ve bölücülük"
yaptığını savundular. DEP'in, Anayasa Mahkemesi"nce •'
kapaülmasından sonra, milletvekilleri Sedat Yurtdaş ve '
Selim Sadak'la önceki gün TBMM'de görüşen ABD J
Büyükelçiliği Siyasi İşlerBölümü'ndegörevü kadın "
diplomatlar Yonda de Lavie ile Janice VVainner'ın. \
gelişmeler konusunda dün hazırladıklan aynntılı bir
raporu ABD yönetimine iletükleri bildirildi. Yurtdaş ve
Sadak'la yaklaşık bir saat görüşen ABD'li diplomatlann,
DEP'in kapatılmasından büyük bir kaygı duyduklan ve '•
Türkiye'nin Kürt sorununu bu şekildeçözmesinin ;
mümkün olmadığını öne sürdükleri bildirildi. Diyarbakır
Milletvekili Yurtdaş, "ABD'liler, Türkiye'ye yönelik çok
ciddi hazırlıklar içinde olduklannı söylediler. Artık bu işin, -
mızrağın çu> ala sığamay acağı düzeye geldiğini ~!
vurguladılar"dedı. Yurtdaş. Cumhuriyet'e şunlan söyledi: 2
"Ancak Türkiy e, müttefiklerinin görüşlerini pek ;
önemsemiyor. Bakalım nereye kadar önemsemeyecek. •'
ABD'liler. Türkiy e'nin bu işin sadece askeri önlemlerle j
çözülemeyeceğini ifade ettiler. Sorunun nasıl i
çözümleneceğini kendilerine göre beUrlemişler. Son ı
zamanlardaki girişimleri ise ktsa vadede bir çözüm -
aray ışuıa yöneliktir. Demokratik kanallar fıkandıkça, *
eğilimin başka y öne kayacağını ve bunun sorunu daha da i
çözümsüz kılacağını söylediler. Türkiye. uluslararası <-
tepkileri önemsemeyecek kadar küçülmüş \e yöresel '
dengelerini yitirmiştir." Türkiye'nin toplumsal bir
uzlaşmaya gereksinimi olduğunu belirten Yurtdaş. "Bu '.
toplumsal uzlaşmay a hem devletin, hem de bizim ihtiy acımız
var" diye konuştu.
Denıiral'a yanıt
Şırnak Milletvekili Selim Sadak. Ankara DGM
Başsavcısı Nusret Demiral'ın. DEP milletvekilleri için
yaptıği "Onlar teröristtir" açıklamasına sert tepki j
gösterdi. Sadak. görüşlerini şöyle dile getirdi: "Zaten bu .""
sloganlar, Türkiye'yi bölünmenin eşiğine getirdi. Bu lafı İ
söyleyenler. asıl İMI ülkey i bölmek istiyor. Bizler büyük bir '
oy oranıyla seçilmiş insanlarız. Demokrasi mücadelesi
veren insanlarız. Kimse bu laflara inanmaz. Ancak onun gibi
dar ve kafatasçı kesim haklı görebiür. O zaman bizlere oy
veren on binlerce insan da teröristir. Doğu ve Güneydoğu'da '
secmenin büyük böiümünün seçme seçilme hakkı düşmüş
oldu. Türkiye'yi kimler bölmüş oluyor? Kaos ortamı ;
yaratümak isteniyor. Dev letin mantığı, ya silahlı savaşona
katılım yoUannı arayacaksın ya da ben seni cezalandınnm ~(
şekUndedir."
SHP:
Partikapatmayakarşı
demokratiktavırzaıııanı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sosyaldemokrat
Halkçı Parti Genei Başkan Yardımcısı Mehmet Gülcegün,
DEP'in kapatılmasını eleştirirken Türkiye'de siyasetle
uğraşan herkesin parti kapatmalara karşı sağlam.
demokratik bir tavır geliştirmesinin zamanı geldiğini
söyledi. Demokratikleşmede sıkıntılar yaşandığmı, ancak
ülke sorunlannı aşmanın tek yolunun demokrasi
olduğunu ifade eden Gülcegün."Yurduna karşı
sorumluluk duyan her yurttaşımızın, demokrasiye sahip
çıkması, demokrasiyi geliştirmesi gerekmektedir" dedi.
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı
avukat Şenal Saruhan da DEP'in kapatılmasının
demokrasiye v e banşçı çözüm çabalanna zarar verdiğini
söyledi. Saruhan, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"DEP kapatılma karannın sonuçları kaygı vericidir.
Partilcrin kapatılması ile birlikte milletvekillerinin,
millervekili sıfatlannın sona erdirilmesi ayrı bir
hukuksuzluktur. Halkın oyu ile seçilenlerin
milletvekillikleri, partiler kapatılsa bile, sona
erdirilmemeu'dir."