Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 MAYIS1994 CUMARTESİ
14 KULTUR
6. ULUSLARARASIISTANBUL TIYATRO FESTIVALI
Algılama, duygular ve tutku: 'Zun'Kültür Servisi - 6. Uluslara-
rası İstanbul Tı>atro Festivali'-
nde bugün ve yann saat 21.15'-
te "Zun" adlı dans gösterisi izle-
nebilir. Polonya'dan festivale
konuk olan. Theatre Ekspresji-
Dışavurumcu Tiyatro'yu sah-
neleyen ve koreografıyi gerçek-
leştiren VVoljciech Hanicka.
Oyunun ışıklan Marek Mrocz-
kovtski'ye, dekorlan Barbara
Hanicka"ya, müziklen ise Ge-
insborough'a ait. "Zun"da
Krzystof Baünski, Andrzej Cho-
rab, Krzysztof Dziemaszkie-
wicz, Bozena Eltermann, VVojci-
ech Misiuro, VVojciec Osowski,
Jarcslavva Pozorska, AJeksand-
ra Trytko ve Zenon Zwirski rol
alıyor.
Mim, bale, dram, atletizm
"Zun" Polonya dilindekı
"Zmyysly-Algılaına", "L'czu-
cia-Duygular" ve "Namietons-
ci-Tutku" kelımelennın baş
harflennden oluşuyor. "Zun",
Adem'in işlediği günah kadar
eski olan. "Doğa ve Kültür"
dünyalannın çatıştığı sınırda
yeralır Herkesdeneyimleredi-
nir v e doğal olan ile empoze edi-
lenlerin çelişkisini yaşamaya
devam eder. Artık asla masu-
miyctimize gen dönme şansı-
mız kalmamıştır.
Theatr Ekspresji'yi (Dışavu-
rumcu Tiyatro) Wojciech Mi-
siuro bir gnıp atlet ve vücut ge-
liştirenler ile birlikte 1987"de
kurmuş Repertuarlannda üç
prodüksiyon bulunuyor: "Ölü-
l D Edbiii" D
Polonya'dan Theatre Ekspresji adlı dans tiyatTOSu'Zun'u bugün ve yann saat 21.15'te Taksim Sahnesi'nde sahneleyecek.
su" üzerine yazdığı yazıda şun-
lara değiniyor: "Dans Tiyatro-
su, altmışlı yıllardan bu yana ge-
lişen, tiyatro ve dans sanatını
birleşriren yeni bir tür, yeni bir
tanımlama olarak karşımıza ÇH
kmaktadır.
Dans kökenli olduğu gibi ti-
yatro, mim \e müzik kökenli sa-
natçıların eğilim gösterdiği \e
ürettiği bu yeni anlatım şeklinin
en çok doğu Avrupa'da benim-
sendiği görülmektedir. Dans sa-
natı. hareket birimini bir anlatım
aracı olarak değil, kendi öz
varlığı olarak değerlendirebil-
meyi ancak bu yüz yılda tam ola-
rak başarabilmiştir. Müzikte se-
sin ve resimde desenin temel
varlığı ile iletişim kurabilmesi
öoemli bir gelişme idi. Bu geliş-
me modem dans kapsamı içinde
yapılan çalışmalarda ortaya
çıktı ve dansın özerkliğini, başlı
başına bir sanat dalı olarak ka-
bul edilmesine yardımcı oldu.
Bu yıl Tiyatro Festivali çerçe-
vesinde izleyeceğûniz Polonyalı
Wojciech Misiuro'nun Expressi-
ve Tiy atro Topluluğu söz konusu
yeni akım kapsamında bir toplu-
luk.
198Tde kurulan topluluk, at-
letik bir eğitim görmüş olan sa-
natçılardan oluşmakta. Amaçla-
n atletik dinamizmleri ile pando-
mim. bale, tiyatro gibi sanat dal-
larından yararlanarak özgün ve
güçlü bir ifade dili yaratmak.
Yapıtlannda rock ve klasik mü-
zik kullanan toplulukta kostüm
ve sahne tasarunı önemli yer tut-
maktadır.
Topluluğun İstanbul seyircisi-
ne sunacağı "Zun" adlı parça.
koreograf Misiuro'nun bir konu
ve hikayeye day alı olmaksızın iş-
lediği ilk parçası. İnsanoğlunun
doğası ve sosyal, kültürel gerçeği
arasındaki çelişkiyi, aşk, duygu
ve düşünce üçgeni çerçevesinde
belirtiyor.
Herkesin yaşamında varlığını
duyduğu bu çelişkiyi, Misiuro
imgeler ve semboller yüklü ola-
rak işlemiş. İnsan \ ücudunun bu-
rada, geleneksel tiyatroda oldu-
ğu gibi bir konuyu, manay ı ifade
aracı bir nesne olarak kullan-
masınm yanı sıra vücudun kendi
v arlığı esas temayı, konuyu oluş-
turuyor."
lar" ve "Zun". Tiyatronun ar-
tistik amacı mim. bale. dram ve
atletizmin dinamiğini birleştı-
ren özgün bir anlatım dili oluş-
turmak.
Aşk, duygu, düşünce
Misiuro, sözcüklerin taşıdığı
şiirsel anlamı bir tarafa bıraka-
rak onun yerine mekan ve hare-
ketin şiirsclliğini uyarlamaya
çalışır. Şiirsel dans ise ikincil
konumdadır. Misiuro'nun çalı-
şmalan eleştirmenlerce post-
modern olarak adlandınlmak-
tadır. Dışavurumcu tiyatronun
oyuncu-dansçılan değişik spor
disiplinlerinde yetişmiş kişiler-
dir. Gösterilere rock ve klasik
müziğin birleşimi eşlik ediyor.
Barbara Hanicka tarafından ta-
sarlanan sahne dekoru ve kos-
tümler tüm gösterilerde çok
önemli anlatım unsurlan ola-
rak karşımıza çıkıyor.
"Dışavurumcu Tiyatro" adı
kimi zaman yanlış anlamaya
neden olmaktadır. Bu ad. top-
luluğun amacınını dışavurum-
culuğu amaçlayan bir çağnşım
yapıyorsa da. Misiuro'nun an-
latımı kimi zaman çok zor çö-
zülebilen özgün semboller ve
anlamlarla bezenmiş. "Zun"da
Misiuro kendisi olarak görünü-
yor ve gösteri süresince izleyici-
lere yol gösteriyor. Şebnem Ak-
san. "Zun" ve "Dans Tiyatro-
İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolarf ndan 'İstanbuPun Gözleri Mahmur'
'Eskiİstanbulsoyluluğuyla' buluşmaKültür Senisi- 6. Lluslararası
İstanbul Tiyatro Festivalinde
bugün İstanbul Şehir Tiyatro-
lan'nın sahnelediği "İstanbuT-
un Gözleri Mahmur" adlı oyun
izlenebilir. Melisa Gürpınar'ın
yazdığı oyunu Hakan Gürpınar
yönettı. Oyunun müziklerini
Esin Engin besteledi, koreogra-
fısını Eftal Gülbudak hazırladı,
dekor ve kostümlerini Ayşen
Aktengiz ve Sabahat Çolakoğlu
gerçekleştirdi. Oyunda; Hü-
meyra, Ayla Algan, Toron Ka-
racaoğlu, Serra Ydmaz, Benin
Koper, Mehmet Gürhan, Metin
Çoban, Zeynep Irgat, Derya
Kurtuluş, Aziz Sarvan, Burteçin
Zoga, Şenay Saçbüker, Mela-
hat Abbasova, Sevinç Erbulak,
Tahir Tahiroğlu, Aziz Sanan,
Cem L'ras, Murat Üçkardeşler,
Hüseyin Karabağ, Cem Kara-
kaya, Eftal Gülbudak ve Seden
Edgü rol alıyor.
Ozgün adıyla "Yeni Zaman/
Eski Hayat". ya da yeni adıyla
"İstanbuTun Gözleri Mahmur",
1900'lerden.başlayarak "İstan-
bullar" ve "İstanbullular" üzeri-
ne acı tatlı, keyifli, hüzünlü, sa-
kin heyecanh biröykü, bir anı-
msama. bir uvan. "Sıradan nos-
talji"nin tuzaklanna düşme-
den. ama gerçeklen de acıma-
sızca söylemenin en estetik biçı-
mini yaİcalayarak anlatılmış. ya
da belki yazann ve yakınlannın
"hayat"lanndan aktanlmış bir
öykü. Bugün hepimizın geç de
olsa. aynmına vardığımız ve yı-
1lardan ben hepimizın burnu-
nun dibinde. gözlerimizin
önünde vaşanagelen, İstanbul'-
un ve onun köklü sahiplerinin
yavaş yavaş yok olup gidişlerin
öyküsü "İstanbul'un Gözleri
Mahmur" Melisa Gürpınar,
"İstanburu Seven Bir Oyun"
başhğı alünda yazdığı yazısında
şunlan söylüyor: "Yeni Zaman
Eski Hayat", adlı oyunda baş-
rol İstanbul'undur. Bu kahra-
man yüzyıllık bir yaşam dilimi
'İstanbul'un Gözleri Mahmur'da Ayla Algan, Humeyra ve Toron Karacaoğlu oynuyorlar.
içinde. çakıştığı her tarihsel
olayın etkisiyle başkalaşır, de-
ğişik bir yüz alır. Oyunda geç-
mişte günümüze kadar, kentle
özdeş olarak, değişik yaşama
biçimleri arasmda savrulan bir
Büyük Hanım vardır. Neşesi,
hüznü, kalenderliği, hoşgörüsü,
gafleti, sabn. ihmalkarlığı, ace-
leciği. zekası ve geç uyanışıyla,
tam bir Doğu'dur o. İstanbul
ile Büyük Hanım'ın yaşamı,
birbirine koşut olarak yürür.
Onlan ıteleyen zaman kadar
görece, değişken ve tamam-
layıa bir rol de, anlatıcıya yük-
lenmiştir. O, bir oyuncugjbi ro-
lünün içine girmez. Kendisi ola-
rak işlevini yerine getirir. Za-
manı yüriiten, olaylan başla-
tan, devinimsiz. sakin bahçele-
rin içinden, onlarca yılı bir yap-
rağın sırtında ötelere sürükleyi-
veren odur. Yani, durgunluk-
tan, aksiyon yaratan bir loko-
motiftir. Yaşı, cinsiyeti, kimliği
belirsizdir.
Oyunun saatini kurar, kentin
yanısıra. onu simgeleyen İstan-
bullu bir aileyle birlikte zaman
tünelindeki yolculuğu başlatır.
Bu yolculuğu ölüm bile durdu-
ramavacaktır.
MEHMET BASUTÇU
PARİS - Geçen hafta. Paris'te.
Türk edebıy atını konu alan \a da
Türkive'nın sorunlanna eğilen
toplantı, gösteri ve açık oturum-
lar. alışılmadık bir yoğunluktaydı. 28 nisan ak-
şamı. France Cuhure Radyosu'nun "Sınırsız Şi-
irler" (Poesıes sans Frontıeres) başhğı alünda üst
üste sunduğu dört şıir ve müzik gecesınden üçün-
cüsünde. Türk. Kürt ve Irak şiiri birlikte tamtıldı.
Aynı program çerçevesinde. daha önce Sırp.
Hırvat \e Bosnalı şairler bir araya getırilmiş: bir
sonrakı gece ise İsraılli \e Filıstınlı şaırlere
aynlmıştı. Paris'ın göbeğinde bulunan "Rond-
Paris'te Türk edebiyaü ve Türkiye
Point" Tiyatrosu'nda düzenlenen ve daha sonra
France Culture antenlerinde yayımlanacak olan
"Sınırsız Şiirler" dızısınin amacı, kanlı çatış-
malann yaşandığı bölgelerdeki düşmanbğa ve hoş-
görüsüzlüğe karşı. şiirin getirdığı uzlaştıncı sıcaklı-
ğa dikkat çekmekti. France Culture Radyosu'nun
hazırladığı duyuruda, bu şiir geceleri şöyle tanıtılı-
yordu: "Hölderlin; 'Yokluk zamanı şairler ne işe
yararlar' diyc sormuş. Biz de bugünün dünyasına
bakrtğımızda, 'Vahşetın \e katliamlann boy attığı
bir zamanda şairler ne işe yararlar' diye sorabiliriz.
Nefret çığlıklan, hıçkırıklar, sloganlar ya da yalan-
lar dışında kim ne işitebilhor ki bugün?"
Nedım Gürsel ile Levent Yılmaz'ın katıldıklan.
şiirlenn Türkçe ve Fransızca olarak okunduğu et-
kınlığin başında. beş ay önce yitirdiğımiz Abidin
Dino'ya saygı sunuldu. Âbıdin'in "Pera Palas" adlı
kitabından bölümler okundu. Melih Cevdet An-
day'ın da bir şiiriyle tarutıldığı programa. Iraklı
şair Saadi Yusef de katılırken Koma Zozan adlı
Kürt müzik grubu, şiirler arasına
şarkı ve ezgilerden oluşan nokta-
lar koyuyordu. Ertesi akşam ise
aynı anda, Paris'in değişik ma-
hallelerinde Türkiye ve Türk sa-
natına ilişkin iki etkinlik arasında seçim yapmak
gerekmekteydi.
Etnolog Altan Gokalp, "El Ek" ve "Echanges
France - Tunjuie" demeklerinin ortaklaşa düzen-
ledikleri toplantıda Türkiye'de laiklık konulu bir
konferans verirken; Nedim Gürsel, Enis Batur ve
Ali Semizoğlu, "Türk Edebiyatmda Doğu \e Baö"
konusunu. "Türkiyeü İşciler DerneğT'yle, "Yazar-
lar Evi"nin (Maıson Des Ecnvains) birlikte düzen-
ledikleri bir toplantıda tartıştılar.
Hüzünlü, Meyicisiyle
'sessiz'ce konuşan resimler
AHU ANTMEN
"Yerlejik değil de göçebe bir duvarlığın res-
samı olduğunu da söyieyebiliriz Levent'in. Bu
yüzden de mimariden çok, canlı varlıkların görün-
dûğü bir dünyadayızdır. Bu aynı zamanda,
duygusalhğın, cinseiliğin de öne çıkmasına yol
açan bir özelliktir. Ne var ki, Levent bu temaları
işlerken hiçbir zaman aşırüığa kaçmaz, gereksiz
bir gösterişçiliğe düşmez. Tersine, onun resminin
gelişme çizgisinde, karanlıkla aydınlık, kar-
maşıklıkla yalınlık arasında sürekli bir gidip gel-
me olsa bile, > arılmak istenen nokta. dinginlikten
başka bir şey değildir."
Şair-yazar Prof. Dr. Cevat Çapan'ın Levent
Arşıray'ın resmi için söyledikleri, sanatçıyla ilgi-
li söylenebilecek çok şeyi özetlediği için burada
bir 'alıntı' olarak yer alıyor. Arşıray. son sergi-
sinde,k
'göçebe bir duvarlığın" ressamı olduğunu
kanıtlıyor gerçekten de. Mistik müziklerle ses-
lendirdiği sergisinde yer alan tuvallerin çoğu, sa-
natçının son yıllarda ürettikleri. Son y ıllarda "ya-
şadıklan": "Sanatçının kendi yaşamından esin-
lenmesi kaçınılmaz. Resimlerimde hep bir ya-
şanmışlık var. Onun için de sürekli bir değişim söz
konusu. Aynı tema üzerinde yıllarca çalışan res-
sanüar var, onların bunu nasıl 'başardıklannı' an-
lamıyonım. Ben kendimi dinlediğim için restnim
sürekli bir değişim geçrimek zorunda kalıyor. Bu
sergide, daha çok soyutlamaya girtim örneğin..."
Levent Arşıray'ın sergide yer alan büyük bo-
yutlu resimleri, sanatçının "kendi rüzgarlann-
dan" esinlendiğinin en dikkat çekici ömekleri.
Babasını yitırdikten sonra üzerinde çalışmaya
başladığı bir resim, Arşıray'ın sergideki öteki re-
simlerinden çok başka bir yerde duruyor ör-
neğin. Sanatçının geçen yıl Venedik Bienali kap-
samında açılan Francis Bacon retrospektifıni
gördükten sonra büyük ölçüde etkilendiğini bu
Irlanda asıllı ünlü ressamın "izini" üzerinde taşı-
yan bir resim bu.
Levent Arşıray'ın resminde değişmeyen tek
şey. belki de sürekli karşımıza çıkan haç şekli...
Kimileri farklı algılasa da bu şekil. Arşıray'ın re-
simlerini "iskeleti" yalnızca. resim yaparken
kendiliğinden ortaya çıkan bir şekil. Resminde
göze batmayan. ancak dikkatle bakıldığında
fark edilen bir öğe. Ama Arşıray, "yanlış anlaşı-
lmalardan" şikayetçi: "1984 'te yaptığım bir re-
sim, Ankara'da bir yanşmada dereceye girdi.
Yanşma sergisinin açüışına Kenan Evren gelecek
diye resmimi, içinde 'haç' var gerekçesiyle kal-
dırmak istediler. Tesadüf, resimden anlayan biri
varmış da aralannda, resmi savunmuş da resim
öyle sergilenebilmiş..."
MSÜ GSF'de öğretim görevlisi olarak çalı-
şan Levent Arşıray, 1980'li yıllann son yansında
UNESCO aracılığıyla Tayland hükümetinin
verdiğj bursla 'Doğu'da geçirdiği iki yılın farklı
deneyimini de taşıyor üzerinde: Resimlerinde
ölüm, acı, öfke. korku, sevgi. aşk - her yaşam
kesiti- insan. Cevat Çapan'ın da dediği gibi "din-
gin" bir dışavurumla ortaya çıkıyor. şaşırtıcı
olarak. Hüzünlü. izleyicisiy le "sessiz"ce konu-
şan resimler. İzleyici. Arşıray 'ın önemle üzerin-
de durduğu bir konu bu: "Bizde ne yazık ki izle-
yicinin sürekliliği yok. Sergilerde izleyiciyle çok
güzel bir iletişim kuruluyor, ama bir sonraki ser-
gide bir daha o insanları bulamıyorsun. Oysa bu
izleyicilerin en azından 'Ben bu kadar değiştim.
sen ne kadar değiştin?' demek için sevdiği bir res-
samın öteki sergüerini de izlemesini bekliyorum." Arşıray'ın sergisi İş Bankası Parmakkapı Sanat Galerisi'nde.
6
Orient
Express'
Silahhane'de
Kültür Servisi- Raffael Rheins-
berg'in "Orient Express"başlıklı
yerleştirme sergisi 10 mayıs salı
günü Yıldız Sarayı Silahhane'de
açılıyor. Berlin Künstlerhaus
Bethanien. Lutfhansa Alman
Havayollan ve İstanbul Alman
Kültür Merkezi işbirliğiyle dü-
zenlenen sergi. bu yıl Berlin'de
Kreuzberg'deki Künstlerhaus
Bethanien'in (Bethanien Sana-
tevi) 2O.kuruluş yılını Berlin ve
İstanbul arasında bir sanat köp-
rüsü kurarak kutlamayı amaçb-
yor. Bu amaçla Raffael Rheins-
berg'in iki aşamah sergi projesi
gerçekleştirecek.
1974'te kurulan Künstlerhaus
Bethanien, atölye ve sergi ola-
naklanyla uluslararası sanatçıla-
ra açık özerk bir kuruluş. Kuru-
luşun müdürü ve küratör Dr.
Michael Haerdter ve yardımcı
kürator Beral Madra yönetimin-
de gerçekleştirilen sergilerin ilkin-
de. Yıldız Sarayı Silahhane'de
Raffael Rheinsberg'in nisan ayı-
nda İstanbul'da çalışarak ürettiği
bir yerleştirme sergilenecek.
İkinci sergi, ağustos-eylül ay-
lannda Berlin'de Künstlerhaus
Bethanien'de açılacak. Rheins-
berg'in İstanbul için gerçekleştir-
diği yapıt yanında dört Türk sa-
natçısmın. înd Eviner, Serhat Ki-
raz, Ahmet Öktem ve Erkan Öz-
dilekın Berlin için gerçekleştirdi-
ği yapttlar sergilenecek. Sergile-
rin kataloğu Berlin'de hazırlana-
cak ve basılacak.
Gemidegece
tiyatrosu
Kültür Servisi-Ortaoyuncular^ "Ku"kambar-Gece Tiyatro-
su"unu 6. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında
bugün saat 24.00'te sunuyor. İçinden Dalga Geçen Tiyatro'da
sergilenecek gece tiyatrosunu Ferhan Şensoy yönetiyor.
Kırkambar türlü çeşitli mal taşıyan gemiler için kullanılan
bir denizcilik terimi. Halk arasında da içinde değişik türden
şeyler bulunan yerler için kullanılıyor. Ferhan Şensoy da bu te-
rimden hareketle çeşitli skeç, şarkı ve fantazilerden oluşturdu-
ğu "Gece Tiyatrosu"nun ismini "Kırkambar" koymuş. "Kı-
rkambar-Gece tiyatrosu" kendi içinde değişen, hareketli ve öz-
gün biryenilik. Ortaoyuncular'ın tarihi ile bezenen Kırkambar,
Şensoy'un sıcak sohbeti ve mekanın her köşesini kullanan
oyunculann skeçleriyle şenleniyor.
Ortaoyuncular'ın ocak ayından bu yana Kuruçeşme sahilin-
de demirli olan "İçin-
den Dalga Geçen Ti-
yatro"da sahneledik-
leri "Gece Tiyatro-
su"nda bir yandan iç-
kiler yudumlanırken
bir yandan da tiyatro
limarundan demir
alarak Ortaoyuncu-
lar'ın sımsıcaİc rüz-
ganyla pupa yelken li-
mandan limana keyif-
li bir yolculuk yapıla-
biliyor.
Ferhan Şensoy " Kı-
rkambar-Gece Tiyat-
rosu"nun doğuşunu
şöyle anlatıyor:
"Bir ruh hastası 2
kere 2'nin 5 ettiğine
kesinkes inanır. Oysa
bir ruh hastası 2 kere
2'nin 4 ettiğini bilir ve
buna sinirlenir. Bende
Kuruçeşme de demirli İçinden Dalga- her iki durum bir ara-
Geçen Tiyatro'da Ortaoyuncular'ın
Kırkambar'ı saat 24.00'te.
da bulunduğundan, bir
ruh ve sinir hastası ola-
rak zaman zaman
doktora görünüyonım. Durumumu anlatıyorum. Ne anlatsam,
doktor bana her seferinde, içkiyi bırakmamı öneriyor. Dediğini
yapıyonım. Ancak bu sefer de, daha önce hiç sinirlenmediğim,
günün 24 saat oluşu. haftanın 7 güne bölünüşü, 8. güne pazartesi
adı altında yeni bir haftabaşı sıfatı \erilmesi, ikizkenar ücgenlerin
yalnızca iki kenarı olabilişi gibi şeylere sinirlenmeye başlıyorum.
Anlattım dunımu doktora, bunun üzerine bana gnıp terapisini
önerdi. Meditasyon transandantal falan türevi şeylerden nefret
ettiğimi belirttim.
- Ben öylesini demiyorum, dedi doktor, nasdsa sen bir yerde
çıkıp konuşunca, uçan kaçan da konuşsan, dinleyen bulunuyor.
Çık bir yerde, iki saat konuş! İşte bu gece tiyatrosu, bir anlamda,
doktor tavsiyesiyle. bana tedavi olarak düşünüldü. Benimle bu
gnıp terapisine katılan herkese çok teşekkür ederim".
6. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında bugün
son gösterisinı yapacak olan "Kırkambar-Gece Tiyatrosu" 9
mayıstan itibaren Kalamış'ta demir atacak.
Lone Star'dan senaryo yarışması
• KültürServisi-Avrupa'dakıenbüyükmedya . ,ı, ^;
kuruluşlanndan biri olan Prime Time Post Production
Center'in ortaklığı ve işbirliği ile faaliyetlerine başlayan ' •
Lone Star. sinema ve televizyon endüstrisine hareket
kazandırmak amacıyla bir senaryo yanşması düzenüyor.
Belgesel, televizyon dizisi. sinema fılmi ve kısa metrajh fılm
senaryolannı içermekte olan yanşmaya, sinopsiş yollama
süresi 3 Haziran 1994 Cuma günü sona erecek. Ön elemeyi
geçen yazarlann, eserlerini 15 Ağustos 1994 Cuma gününe
kadar seçici kurula ulaştırmalan gerekiyor. Derece
alanlann ödülleri ve başan belgeleri 15 Eylül 1994 Cuma
günü düzenlenecek bir törenle takdim edilecek. Dört ayn
dalda birinci seçilen eserlerin prodüksiyonu, Lone Star
tarafından gerçekleşürilecek. İkinci ve ücüncü seçilen
eserler ise aynca ödüllendirilecek ve gelecek
prodüksiyonlarda öncelikle değerlendirilecek. Amaa,
Türk sinema ve televizyon dünyasına dört ayn dalda yeni
senaryolar kazandırmak, yerli yapımlan teşvik etmek ve
aynı zamanda genç yeteneklere olanak tanıyarak
desteklemek olan Lone Star'ın düzenlediği senaryo '
yanşmasıyla igilenenler. Kı\ anç Ergun'dan 245 35 32 nolu
telefonla ya da Kabataş Çıkmazı No: 6 Setüstü-Kabataş
adresine şahsen başvurarak aynntılı bılgi alabilirler.
'Ressamlar Sokağı'açıldı
• BURSA (AA) - Bursa'da Osmangazi Belediyesi'nin,
sanatçılann açık alanda resim yapması ve çalışmalanm
sergilemeleri amacıyla oluşturduğu "Ressamlar Sokağı'.
sezonu açtı. Osmangazi Belediye Başkanı Basri Sönmez,
sanatçılann birkaç yıldan beri yaz aylannda çalışmalanm
sürdürdükleri Tophane semtindeki Ressamlar SokağVnda
sezonun. metal hey kel sanatçısı Yılmaz Emen ile 'Çoban
Ressam' olarak tanınan Süleyman Şahin, "Ozan Ressam'
olarak bilinen Muzaffer Genç. Arslan Erdoğan. Bayram
Saltabaş. Turgut Erdoğan. Birim Aksüyek. Kemal Topçu.
Fatih Sarmanlı ve Salih Kale'nin çahşmalanyla açılacağını
kaydetti.
Zeki Fındıkoğlu'ndan
'Geleneksel Türk Resimleri*
• Kültür Senisi - Horhor Sanat Galerisi ile Türk Tiyatro
ve Televizyon Yazarlan Derneği işbirliği sonucu
gerçekleştirilen ilginç organizasyonda Amerika'da
yaşayan ve bu ülkede geleneksel Türk resim sanatını
serigrafik baskıya döken Prof. Zeki Fındıkoğlu'nun
eserleri, 17 mayısa dek Yıldız Sarayı Tiyatro Enstitüsü'nde
sanatseverlerin beğenisine sunuluyor. Türk sanaünın
geleneksel estetik öğelerini günümüze çağdaş teknik bir
yorumla taşıyan Zeki Fındıkoğlu. çocukluğunun gözlem
birikimlerinden de yararlanarak hikayelerimizi,
masallanmızı efsanevi renklerle bugünkü kuşaklara
yansıtıyor. 1973 yılında eğitimini geliştirmek için ABD'ye
gıden sanatçı 1974 yılında The Corcoran School of Arts'ta
grafik sanatlar dalında ihtisas yaptı. 1975 yıhnda The
George Washington Univercity'nin güzel sanatlar
bölümünde masters of fıne art derecesi ile eğitimini
tamamladı. Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye'de 40'a
yakın kişisel sergi açtı, birçok yanşmalı sergide ödül aldı.
Aynı zamanda iyi bir araştırmacı olduğunu, eserlerine
yansıttığı hikayelerinde gösterdi.
'Giselle'Mersin'de
• MERSİN (Cumhuriyet) - Kuruluşunun üzerinden
yalnızca iki yıl geçmesine karşın, sunduğu eserlerle
sanatseverlerin beğenisini kazanan Mersin Devlet Opera
ve Balesi, bale sanatında ustalığın ölçüsü sayılan 'Giselle'i
sahneliyor. İlk kez 1841 'de sahnelenen Giselle'nin
koregrafısi J.Perrot ve J.Coralli'ye ait. Daha sonraki
yıllarda başka koregraflar ve değişik koregrafik
anlayışlarla birçok kez sahnelenen Giselle 1989'da Petipa
tarafından yeniden sahneye konuldu. Mersin devlet Opera
ve Balesi'nde ilk kez sahnelenecek olan Giselle ise Margie
Scott ve Youri Papko tarafından sahneye konuluyor.
Orkestra şefliğıni Nezih Seçkin'in yaptığı eserin dekorunu
İ.Şerdar Başbuğ, kostümlerini ise Figen Koyuncuoğlu ve
Çimen Karaosmanoğlu hazırladı. Eserin ışık
düzenlemesini ise Ali Dedekargınoğlu gerçekleştirdi.