Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İmtiyaz Sahibi:
BerinNadİ
Genel Yayin Koordinatörü: HikmetÇetinkaya #06061 Yayın Danışmanı:Orhan Erinç • Yazı jşleri Müdürleri: İbrahim Yıldız(Sorumlu),DinçTayanç • 19 MayısÖzel Ek Koordinasyon: DenizSom
•GörseIYönetmen:Ha>TİArslan#GrafikDüzenleme:\azanTacer,Bülentörkenso} ' Yayımlayan veBasan: YeniGiinHaberAjansı Basın veYayincılık A Ş PK.246 İstanbul.
Uygarlık Savaşımı...
20 Mayıs 1919 gûnü Albay Bekir Sami, Karaköyde
Yûzbaşı Selahattfn Yurtoğlu'na rastlar:
- Benımlegel..
Yürürler, köprünün ortayerinde Bekir Sami korkuluğa
dayanır, Selahattin'e bakar:
- Ben gıdiyorum, benimle gelır misin?
- Gelırim.
- Durumu biliyorsun, Izmır cephesıne gıdeceğim, Yu-
nanlılara harp ılan edeceğım ve hükümete isyan edece-
ğım.
- Gelırim.
Bekir Sami Eminönü'ne doğru bıraz daha yürür, yine
durur Selahattin'in yüzüne birdaha bakar:
- Bu işın ıçinde asılmak var, kazıklanmak var, hapsedil-
mek var, yalnız bir şey yok: ödüllendirilmek! ödül, vatan
kurtulursa "Bunda hızmetimiz var"dıyesevınmektır. Ge-
lır mısin?
-Gelırim.
2i Mayıs 1919 sabahı Galata rıhtımından ayrılan vapurla
ıki arkadaş Bandırma'ya geçerler, Ege'de ilkdirenışı
başlatacaklardır; ama sonu acı olacaktır.
•
Oysa21 mayıstan ikı gün önce 19 Mayıs 1919da Mus-
tafa Kemal Paşa, Samsun'a ayak basrnışt/r.
Albay Bekir Sami, sonuna dek yurtsever bir kişidir,
doğrudan düşmanın uzerıne gıdiyor. Mustafa Kemal
Paşa ıse Yunan askeri batıdan Anadolu'ya çıkmışken do-
ğuya gidiyor; Sıvas ve Erzurum'da çalışmaya başlıyor.
Neden?
Çünkü Mustafa Kemal, ulusal dırenışi doğudan batıya
örgütlü bir halk hareketıne dönuşturmek amacındadır.
Bekir Sami, Ege'de eşraf ve asker kesıminde gereklı or-
tamı bulamıyor. Mustafa Kemal, Sıvas ve Erzurum kong-
relenyle adım adım amacına doğru yürüyor; Ankara'ya
ulaşıp Büyük Mıllet Meclısı hükümetını kuruyor; ordu-
larını düzenlıyor. Bu süreç ıçinde Bekir Sami, Ege'de ye-
nılgıye uğramıştır; Bursa düştükten sonra da Albay'ın
yıldızı sonuyor; Yunan askeri Eskışehır'e dek dayanıyor.
19 Mayıs'ınanlamı, ulusal dırenışe doğru bir halk
hareketının ılk adımı olmasıdır.
•
1919'un Mayısı'nda Türkıye kapkaranlıktır; kimilerı
ingılızlere sığınmak ister, kimilerı Amerıkan güdümün-
den medet umar; Mustafa Kemal Paşa bu tur aşağılık ço-
züm yollannı daha Sıvas Kongresı'nde ehnin tersıyle ke-
nara ıter.
Ulusal Bağımsızlık Savaşı, emperyalızme ve ışbırlıkçı-
lerıne karşı verilır. Işbırlıkçıler arasında padışah da
vardır. Böylece sultanlığın ve hılafetın kaldırılması "meş-
rulaşır". Ulusal bağımsızlığın ideolojısı kendilığınden
oluşur Çağdaşlaşma, yalnız Türkler ıçın değıl, dünyada
her halk ıçın eşanlamlıdır. Yalnız ülkenın değıl, aklın da
kurtuluşu! Demek kı bılım yolu ve laıklık. Insanın aklının
ozgürlüğe kavuşması ıçın ne gerekıyorsa onu yapmak,
kurtuluşla eşdeğerlıdır. 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çı-
karken Mustafa Kemal bütün bunları duşünüyor ve bir
"mıllısır gıbı vıcdanmda saklıyordu".
•
Mustafa Kemal. o dönemde ülkedeki ılerıcı bırıkimle
ne kadar atılım yapılabilırse sonuna dek gerçekleştirdi.
Kurduğu laık cumhuriyet, islam dunyasında tek ömektir.
Hırıstıyan dunyasında aklın egemenlığını her tür bağ-
nazlığakarşısavunan "Uyanış"ve"Aydınlanma"y\ "Kur-
tuluş Savaşı' mızı Cumhuriyet devrımlerıne dönuştüre-
rek yaşamak, Kemalizmın temel düşüncesıdır
Bunun ıçindir ki Kemalızmı bır sıyaset ya da ıdeolojının
ötesınde, bir uygarlık sorunu sayabılırız
HrfzıVekJetVelidedeoglu'nun Söylev'e önsözünden
Ya bağımsızlık ya ölüm!
(Baştarafı 1. Sayfada)
ve şerefinin gereği olan her öz-
veriye başvurduğunu düşune-
rek avunur ve tutsaklık zincirini
kendı elıyle boynuna geçiren
uyuşuk, onursuz bir ulusa
oranla, dost ve düşman gözun-
deki yeri elbette (çok) başka
olur.
Sonra. Osmanlı soyunu ve
devletini (hanedan ve salta-
natını) sürdürmeğe çalışmak.
elbette Türk Ulusuna karşı en
büyük kötülüğü yapmaktı Çün-
kü ulus. her türlü özveriye
başvurarak bağımsızlığını sağ-
lasa da. Padışahlık sürüp gi-
derse, bu bağımsızlık güvence-
li sayılamazdı. Artık, yurtla,
ulusla hiçbir duyunç (vicdan)
ve duşünce bağı kalmamış bir
sürü delinin, devlet ve ulus
bağımsızlığının ve onurunun
koruyucusu durumunda bulun-
durulması nasıl uygun görüle-
bilirdi?
Halifeliğe gelince; bilim ve
teknığın ışığa boğduğu gerçek
uygarlık dunyasında bunun gü-
lünç sayılmaktan başka bir ni-
teliğı kalmış mıydı?
Görulüyor ki, verdiğimiz ka-
rarın uygulanmasını sağlamak
ıçın, ulusun daha alışık ol-
madığı sorunlara el atmak ge-
rekiyordu (ve) kamuca konu-
şulmasında büyük sakıncalar
bulunacağı düşünülen sorun-
ların söz konusu edilmesinde
kesinzorunluk vardı (Şöyleki).
Osmanlı Hükümetine. Os-
manlı Padişahına ve Müslü-
manların Halifesine başkaldı-
rmak ve bütün ulusu ve orduyu
ayaklandırmak gerekiyordu
Türk atayurduna ve Türkün
bağımsızlığına saldıranlar kim-
ler olursa olsun, onlara bütün
ulusça silahlı olarak karşı
çıkmak ve onlarla savaşmak
gerekiyordu. (ancak) bu önemli
kararın bütün gereklerini ve is-
terlerini ilk gününde açıklamak
ve söylemek, elbette yerinde
olamazdı Uygulamayi blr-
takım evrelere ayırmak ve
olaylardan yararlanarak ulu-
sun duygu ve düşünceleri üze-
rfnde Işlemek ve adım adım
llerleyerok amaca ulaşmaya
çalışmak gerekiyordu. Nitekim
öyle olmuştur. Ama. dokuz
yıllık tutumumuz ve yaptı-
klanmız bir mantık zinciri için-
de irdelenirse, ilk günden bu-
güne dek izlediğimiz genel gi-
dişin, ilk karann çizdiği çizgi-
den ve yöneldiği amaçlan hlç
aynlmamış olduğu kendiliğin-
den belirir.
Burada, kafalarda yer tutabi-
lecek kimi duraksama düğüm-
lerinin çözülmesinı kolaylaştı-
rmak için bir gerçeği hep birlik-
te gözden geçirmeliyiz:
Beliren ulusal savaşın tek
amacı, yurdu yabancı salgını-
ndan kurtarmak olduğu halde,
bu savaşın, başarıya ulaştıkça,
ulusal ıstence (iradeye) dayalı
yönetimın bütün ilkelerini ve bı-
çimlerını evre evre bugünkü
döneme değın gerçekleştırme-
sı, doğal ve kaçınılmaz birtarih
süreci idi Bu kaçınılmaz tarih
surecinı. geleneksel alı-
şkanlığıyla. hemen sezinleyen
padışah soyu, ılk andan baş-
iayarak ulusal savaşın
amansız bir duşmanı oldu. Bu
kaçınılmaz tarıh akışını, ılk
anda ben de gordüm ve sezın-
ledım Ama, baştan sona, bü-
tün evrelen kapsayan sezgile-
rımizı ılk anda bütünüyle açığa
vurmadık ve söylemedik ileri-
de olabilecekler üzerine çok
konusmak, giriştiğimiz gerçek
ve nesnel (maddı) savaşa bos
kuruntular niteliği verebilir ve
dış tehlıkenin yakın etkilerı
karşısında uzüntü duyanlar
arasından da. alışkanlıklarına,
duşünsel yeteneklerıne, ruhsal
durumlarına uymayan olası de-
ğişiklıklerden ürkeceklerın ılk
anda direnmelerıne yol açabı-
lirdi Başarı için uygun ve güve-
nilir yol, her evreyi vakti geldik-
çe uygulamaktı Ulusun gelis-
mesi ve yükselmesi için esen-
lik yolu buydu Ben de böyle
yaptım Ancak tuttuğum bu uy-
gun ve güvenilır başan yolu,
yakın çalışma arkadaşım ola-
rak tanınmış kişilerden kimile-
riyle aramızda, zaman zaman
gbruşlerde. davranışlarda,
yapılan islerde beliren temelli
veya ikinci derecede birtakım
anlasmazlıkların, kırgınlıkların,
dahası. ayrılıkların da nedeni
ve açıklaması olmuştur. Ulusal
Savaşa birlikte başlayan yolcu-
lardan kimilerı', giderek ulusal
yaşamın bugünkü cumhuriyet
yasalarına dek uzayan geliş-
melerinde, kendi dü$ün ve ruh
yeteneklerinin kavrama sınırı
bittikçe, bana direnmeye ve
karşıt olmaya başlamışlardır.
Bu noktaları, aydınlanmanız
için. kamuoyunun aydınlan-
masına yararlı olmak için,
sırası geldikçe, birer birer gös-
termeye çalışacağım.
Bu son sözlerimi özetlemek
gerekirse diyebilirim ki ben,
ulusun duyuncunda ve gelece-
ğinde sezdiğim büyük gelışme
yeteneğini, Bir ulusal giz gibi
kendi duyumcumda taşıyarak
yavaş yavaş bütün toplumumu-
za uygulatmak zorundaydım.
(*) Almanya, Avusturya,
Macaristan ve Bulgarıstan.
(") Ingiltere, Fransa, italya.
(1) Doğu illeri Ulusal Hakları
Savunma Derneği.
(2) Hakları Koruma.
(3) Trabzon ve yöresıni
Merkezden Bağımsız Olarak
Yönetme Derneği
Atatürk ün henuz "Gazi Mustafa Ke-
mal" sanını taşıdığı 1927 yılmda. Cum-
huriyet Halk Partisi'nın 15-20 Ekim gün-
leri arasında Türkiye Büyük Millet Mec-
lisi'nin büyük salonunda (1) toplanan
İkinci Kurultay'ında okuduğu tarihsel
Söylev'ı tam altı gün süre ile başından
sonuna dek dinledim 0 tarihten beri,
Söylev'in, okur yazar her Türk vatan-
daşınca okunup bilinmesi özlemini
taşımışımdırhep.
Çunkü Söylev. emperyalist güclerce
tutsaklığa sürüklenmek istenen Turk
Ulusu'nun -tarıhte az rastlanır olumsuz
koşullara karşın- kurtuluşunun ve Tür-
kiye'nin toplumsal yapısında 1919
yılından 1927'ye değin aşama aşama
gerçekleştirilen köklü devrimin, tarih-
sel belge niteliğindekı, en büyük
yapıtıdır.
Bu yapıt, ardı ardına gelen 1911
Trablusgarp (Libya) ve 1912 Balkan Sa-
vaşlarıyla 1914'te başlayıp bırkaç cep-
hede dört yıl süren Bırinci Dünya Sa-
vası'nda yenik ve bitik düşmus, bütun
nesnel kaynak ve silahlarından yoksun
kalmış Türk Ulusu'nun önüne düşerek
üç yıldan çok suren bir bağımsızlık sa-
vaşı sonundaki yengı ile ulusu kölelik-
ten kurtaran adamın kalemınden
çıkmış ve O'nun tarafından halka okun-
muştur.
Türkiye'nin toplumsal yapısındakı
Büyük Devrim de ayrîı adamın, aklın
önderliğindeki yüreklı savaşımı, bilinçli
tutumu ve dayancı (azmi) ile gerçekleş-
miştir.
Bu bakımdan Atatürk'ün Söylev'i,
Turkıyede 1919'dan sonra gerçekle-
şen kurtuluşun ve Büyük Devrimin öy-
küsüdür
Bu tarihsel ve anıtsal öykü, Batı em-
peryalizminın sömürüsü altındaki öbür
ezılmış ulusları etkıleyıp onlann gunu-
müze dek süregelen bağımsızlık sa-
vaşlarına da orneklik ve önderlik ettiği
için "mazlum halklann evrensel önde-
ri" nitemine hak kazanan ve böylece
dünya tarihinde yeni bir çağ açan
adamın, Gazi Mustafa Kemal'in. ya-
samından en önemli bir bölümü anlatır
Su halde Atatürk'ün devrimci kışili-
ğinı ve Türk Bağımsızlık Savaşı ile onu
izleyen Büyük Devrimin, bir yandan
Türk halkı, öte yandan -o tarihte henüz
hepsi birer sömürge olan- bugünkü az
gelişmiş ülkeler halkları yönünden ser-
gilediği büyük önemi anlamak için, bü-
yük Söylev'ı okumak, hem de bir değil,
birkaç kez okumak gerekir
Hele 15 Mayıs 1919'da izmır'e çıkan
duşmanla kimlerin işbirliği yaptığını,
kimlerin vatana ihanet ettiğini; Türk
Bağımsızlık Savaşı'nın hangi olumsuz
koşullar ve çetin güçlükler içinde ka-
zanıldığını: Türk Devrimine hangi çev-
relerın ve çurümüş görüş sahiplerinin
karsı çıktıkiarını bilmek. Türk yurdunu.
Turk Ulusu'nu ve Türk Devrimini gele-
cekteki tehlıkelerden korumakla görev-
li yeni kusaklar ıçın vazgeçilmez ve on-
suz olunmaz bir kosuldur.
Atatürk'ün Büyük Söylev'i, O'nun
gerçekleştirip bıraktığı sosyal emaneti
bize tanıtıp öğretmekle kalmamaktadır;
daha ileri giderek, Türk Ulusu'nun an-
cak, her zaman çağa uyması (çağdaş
olması), kendi gücüne manması, oku-
muş okumamış tüm halkın bütünleş-
mesi yoluyla sonsuza dek yaşayabile-
ceğini göstermekte; bunun da kamusal
ve toplumsal yaşamımızda metafizik
güçlerin değil, aklın ve bilimin egemen
olmasıyla olanak içine girebileceğini
kanıtlamaktadır
H) Bu birut, Ulus Meydanındm İstas-
yona inen cadde iterindeki İkinci Meclis
binasıdır.
19 Mayıs'ın anlamı ve ilk adım
TOKTAMIŞATEŞ
Pek çok şeyin alt-ust olduğu gunu-
müz Türkiyesı'nde, en önemli eksiklik-
lerımızden biri, "okumamak." Gerçek-
ten okumuyoruz ya da yeterınce oku-
muyoruz Elbette yüzlerce "açıklama"
yapılabılir. bınlerce "bahane" ileri su-
rülebilır okumamanın nedenleri için
Amasonuçdeğışmez Turkiyedeaydı-
nlarımız yeterınce okumuyor Hem de
ülke sorunlarına yoğun bir ilgi duyduk-
ları halde..
Örneğin Mustafa Kemal'in Sam-
sun'a nasıl çıktığı tartışılır durur. Kımin
gönderdığı, nasıl gönderdiği ve neden
gönderdığı konusunda herkes bir şey-
lersoyler Kımileri "yenı bırşey keşfet-
mışçesıne" Mustafa Kemal'i Anadolu'-
ya Vahdetön'in gonderdığını söyler K\J
mılerı de buna karşı cıkar, "Ne muna-
sebet derler, "Vahdettın Mustafa Ke-
mal'ı neden Anadolu'ya gondersın?"
Aslında Söylevı okumuş olsalar, bu
tartışma ve polemıklere hiç gerek kal-
maz
Zıra Mustafa Kemal. Soylev'de Ana-
dolu'ya nasıl ve hangi koşullar altında
gittiğını açık ve seçık olarak anlatır
Yola çıkmadan önce Vahdettın'e veda
etmeye gittiğını, Vahdettının kendisine
bir armağan verdığını ve "Bugune dek
yaptıklarınız bu kıtaba yazıldı, ama
şımdı sızı daha onemlı gorevler beklı-
yor" diyerek bir tarıh kitabını gösterdı-
ğinı, ayrıntılanyla yazar Mustafa Ke-
mal'e gore Vahdettın'ın amacı. kendı
saltanatını kurtarmaktır Ve daha son-
rakı gelişmelerı değerlendırırsek. Mus-
tafa Kemalın çok haklı olduğunu gorü-
ruz.
Mustafa Kemal Samsun'a gıderken
ne yapacağını bılıyor muydu acaba
9
Sanmıyorum Hatta Mustafa Kemalın
rotası da Samsun değıldı Herhangı bir
noktadan Anadolu ya geçmek ve baş-
lamış olan bölgesel direnışlerı ve ör-
gütlenme çabalarını bir-
leştirmek istıyordu
Samsun'dan önce Si-
nop'a çıkmış, fakat ıçerı-
lere duzgun yol ol-
madığını öğrenınce, de-
nizden devam karan
almıştı Mustafa Kemal,
Anadolu'ya geçmek ıs-
terken ne yapacağını bil-
miyordu, ama "ne yapı-
Iması ' gerektığını mut-
laka biliyordu Türk
halkının kendisine daya-
tılan ve dayatılacak olan
koşullara katlanamaya-
cağını biliyordu Istan-
bul'da yapılacak bir sey
kalmadığını ve ne yapı-
lacaksa Anadolu'da
yapılacağını biliyordu
Zaten bu duşunce ile
Mondros koşullarına
göre koruyabıldığımız
kolorduların komutanlı-
klarına da guvendığı sı-
lah arkadaslarının atan-
ması ıçın çabalamıs ve
önemli olçude ba-
şarmıştı
Mustafa Kemal Sam-
sun'a ayak bastığı gun
asıl savaşımın "batı'da
olacağının elbette bılın-
cındeydı Ancak batıda
savaşabılmek için once
doğuda güçlenmek ge-
rektiğını ve mucadele-
nın ilk çekırdeğının doğuda atılmasıge-
rektığının bilıncındeydı Kaldı ki batıda
savaşıma gırışıldıği zaman "arkasını
da guvenceye almak " istıyordu
Mustafa Kemal Samsuna ayak
bastığı gün, Anadolunun değışık yo-
relerınde silahlı ve sılahsız dırenme
hareketlerı baslamıstı. W. Churchill'ın
kehanetı gerçekleşmıştı Gerçekten
Churchill, Ingiltere'nın Yunanlıları Ana-
Yıl 1927... Gazi Mustafa Kemal. Cumhuriyet Halk Partişi'nin 2. Ku-
rulta\ ında Bü\ ük Sö\ k\ "ini okınor... Arkasında İsmet (İnönü) Bey...
doluyaçıkartmak ısteyenL.Georgpo-
lıtıkasına şıddetle karşı çıkmıştı. "Turk-
ler ağırbiryenılgı aldılar"dıyordu.' Ko-
layına toparlanamazlar ve bız ne ıster-
sek kabul etmek zorundadırlar. Ama
eğer Yunanıstan'ı Batı Anadolu'ya çı-
gözü olmasıydı. Bu
bölgede güçlü bir
İtalya yerine, kendi
denetimindeki güç-
süz bir Yunanis-
tan'ı ve bunlara
kurduracağı para-
van bir devleti ter-
cih edıyordu.
Türk halkı ger-
çekten yorgundu
Trablus. Balkan,
Çanakkale. Sarıka-
mış. Yemen, Filis-
tin derken güçten
düşmüş, tükenmış-
ti Genç erkek nü-
fusun yandan faz-
lası cephelerde
kalmıştı. Ulke üze-
nne kara bulutlar
çökmüştü. Ama el-
bette kendisine la-
yık görülen kaderi
yaşamayacak ka-
dar onurlu ve ka-
rarlıydılar Tek
eksıklerı ve gerek-
sinimlerı, bu işleri
"derleyıp toparla-
yabılecek'' ınanılır
ve güvenilir bir li-
derdi Işte köhne
Bandırma vapuru
19 Mayıs 1919da
Samsun'a bu lıderı
getıriyordu
Mustafa Kemal,
"Anafartalarkahramanı" olarak ün ka-
zanmıs bir komutandı
Ağır sorumluluklar yüklenmiş ve
bunların altından başarıyla kalkmıştı
Yıldırım Orduları Grubu kumandanıy-
ken. savaşın yitirildiğini anlamış ve tek
kartırsak, yenıden silaha sanlır, yenı- taraflı bir barış ıçın ısrarlı olmuştu ileri
den canlanırlar " Ama goruşlerıni ka- görüşlü olduğu kadar cesur, cesuc ol-
bul ettırememişti Zira L Georg'un bir duğu kadar tedbırli; tedbırli olduğu ka-
endışesı de Batı Anadolu'da Italya'nın dar atak, atak olduğu kadar hesaplı bir
kumandandı.
Daha mütarekenin imzalandığı gün-
den başlamak üzere Mustafa Kemal'in
en büyük endişesi, "ulus iradesınin te-
celli ettiği yer" olan Mebusan Meclisi'-
nin kapatılmasıydı. Zira barış andlaş-
masını ımzalamak durumunda olacak
olan hükümetin "ulus denetiminin"
dışında kararlar almasının, uzun dö-
nemde sakıncalı olduğunu düşünüyor-
du Ve bu nedenle Istanbul'a geri dön-
düğü 13 Kasım 1918den itibaren Me-
busan Meclisi'ni kapatacağına inandığı
Tevfik Paşa hükümetının güvenoyu al-
mamasını sağlamaya çabalamıs, an-
cak başaramamıştı Ve güvenoyu alan
Tevfik Paşa, gerçekten Mustafa Ke-
mal'in tahmin ettiği gıbi, yeniden se-
çımlere gıtmek uzere Mebusan Mecli-
si'ni kapatmıştı
Mustafa Kemalın Samsun'da Ana-
dolu'ya çıktığı günden itibaren temel ta-
lebi, "Mebusan Meclısı seçimlerinin
ıvedilikle yapılması"yd\ Bunu hem
Havzada, hem Amasya'da, hem Erzu-
rum'da ve hem de Sıvas'ta dile getire-
cek ve tum engelleme çabalarına
karşın Sıvas Kongresi'ni başarıyla
yapıp, dağınık durumdaki tüm örgütleri
"Anadolu ve Rumelı Mudafaaı Hukuk
Cemıyetı" çatısı altında birleştirince
Vahdettin de "pes edecek" ve sadra-
zamlığa Damat Ferit yerine. All Rıza
Paşa'yı atayarak seçımlere gitme ka-
rarı almak durumunda kalacaktır.
19 Mayıs tüm bu örgütlenme çaba-
larının başlangıcı, tum bu örgütlenme
çabalarının ilk adımıdır. Ulkemizin do-
ğusunda, güneyinde, batısında değişik
yörelerındeki ınsanlarımız. düşmana
"ılk kurşun"un kendi kasabalarında
atıldığını iddia ederler Bunların hepsi
kendince haklıdır Ve bu nedenle "ilk
kurşun'un nerede atıldığı biraz tartı-
şmalıdır Ancak "ılk adım'ın Samsun
olduğu ve tarıblenn de 19 Mayıs 1919u
gösterdiği konusunda hiçbir tartışma
yoktur
YIL YİNE 1919 VE
İSTANBULUN HALİ
Biz ki Istanbul şehriyiz,
işte, arz ederiz halimizi
Türk halkının yüce katına
Mevsim yazdır.
919'dur.
Ve Teşrinlerinde geçen yılın
dört düvele teslim ettiler bizi,
gözü kanlı dört düvele
anadan doğma çırılçıplak.
Ve kurumuştu
ve kan içindeydi memelerimiz.
Biz ki istanbul şehriyiz,
Fransız, Ingiliz. Italyan, Amerikan
bir de Yunan,
bir de zavallı Afrika zencilerı
yer bitirir bizi bir yandan,
bir yandan da kendi köpek döllerimiz:
Vahdettin Sultan,
ve damadı Ferit
ve İngiliz muhipleri
ve Mandacılar.
Biz ki İstanbul şehriyiz,
yüce Türk halkı,
malûmun olsun çektiğimiz acılar
Nazım Hikmet
BİR
GEMİ
YANAŞTI
SAMSUN'A
Bir gemi yanaştı Samsun'a sabaha
karşı
Selâmdurdukayığı.çaparı.takası
Selamdurdutayfası.
Bir duman tüterdi bu geminin bacasından,
bir duman
Duman değil bu!
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.
Samsun limanına bu gemiden atılan
Demir değil!
Sarılan anayurda
Kemal Paşa'nın kollarıydı.
Selam vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutan
Karadeniz'in halini bir görmeliydi.
Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar
Kalktı takalar,
İzin verseydi Kemal Paşa
Ardından gürleyip giderlerdi.
Erzurum'a kadar.
Cahit Kulebi
O GELİYOR
19 Mayıs törenkriude geaç kı/Jarın etek boylannı uzatanlar bugun 19 Mayıs
Yıl, 1919,
Mayısın on dokuzu.
Kızaran ufuklardan kaldırıyor başını
Yeryüzüne can veren
Cana heyecan veren
Al yüzlü doğan güneş!
Takanın burnu nasıl Karadeniz'i yırtar:
Siz de bir anda öyle yırtınız uykunuzu,
Uyanın Samsunlular!
Kurutacak gözlerde umutsuzluk yaşını
Al yüzlü doğan güneş!
Bu gün Çaltı Burnundan gülerek doğan güneş!
Yıl 1919,
Mayısın on dokuzu.
Uyanın Samsunlular!
Uyumak ölüme eş,
Diriltin ruhunuzu,
Ufukta bir gemi var!
Fakat bu gemi niçin böyle yavaş geliyor?
Acaba yolu mu az, yoksa yükü mü ağır?
Bu gemi umut yüklü. inan yüklü, hız yüklü;
içinde bu vatanın derdiyle yanan bağır,
Kurulacak yannı düşünen baş geliyor,
Bir baş ki gökler gibi bir küme yıldız yüklü!
Bu gemi onun için böyle yavaş geliyor.
Yıl, 1919,
Mayısın on dokuzu.
Ufukta duran gemi gitgide yaklaşıyor.
Sanki harlı birateş
Yakıyor ruhumuzu.
Beklemek üzüntüsü her gönülden taşıyor.
Üzülmemek elde mi?
Hız yüklü, inan yüklü, umut yüklü bu gemi!
O umut yayıldıkça ruhlara sıcak sıcak,
O hız doldukça bütün damarlara kan gibi,
Gizli gizli inleyen her yürek canlanacak,
Ateşler püskürecek uyanan volkan gibi!
Gittikçe büyükleşen
Gölgene dikilmekten
Karardı gözlerimiz.
Koş. atıl, gemi, sana engel olmasın deniz!
Ak saçlı dalgaları birer birer kes de gel!
Kuşlar gibi uç da gel, rüzgâr gibi es de gel!
Celal Sahlr Erozan
1919YILIMAYISININ
ONDOKUZUNCU GÜNÜ...
Kıyı takmış yaprağını gülünü,
Bahar eder.
Bir gemi yaklaşır karanlıktan,
Felek terkidiyar eder,
Eder oy.
Kimseler bağırmaz çağırmaz,
Sanki uzaklara bakıp ar eder,
Gönül çarptıkça yelken beyazlığına
Ruzigar eder,
Eder oy.
Bir şey gizli bu mayıs sabahında
Bir şey yoktan var eder.
Dağ öğünür yeşilinden,
Toprak dağlarla iftihar eder,
Eder oy.
Fazıl Hûsnû Oağlarca